Warning: Use of undefined constant ‘WP_MEMORY_LIMIT’ - assumed '‘WP_MEMORY_LIMIT’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Use of undefined constant ’64m’ - assumed '’64m’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/dersimi3/public_html/wp-config.php:100) in /home/dersimi3/public_html/wp-includes/feed-rss2.php on line 8
tyt türkçe deneme pdf – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Kaynak Sitesi. Online Sınavlar Çıkmış Sorular Sınıf Konuları Mon, 29 Mar 2021 19:55:27 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.7.4 https://dersimizedebiyat.org/wp-content/uploads/2018/11/cropped-icon-32x32.png tyt türkçe deneme pdf – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org 32 32 TYT Türkçe Deneme Sınavı – 23 https://dersimizedebiyat.org/ygs-deneme-sinavi-23.html Sat, 11 Jan 2014 19:54:33 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=8779 TYT TÜRKÇE DENEME SINAVI – 23 

1.             Yitik bir ezgisin sadece

Tüketilmiş ve düşmüş gözden

Düşlerinde bir çocuk hıçkırır

Pencere önünde beklerken

Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdaki terden hangisi yanlıştır?

A)  Bağ-fi ile yer verilmiştir

B)  Ad takımı vardır.

C)  “hıçkırır” sözcüğü ekeylemin geniş zamanıyla çekimlenmiştir.

D)  “sadece” sözcüğü ilgeç görevinde kullanılmıştır.

E)  “Düşlerinde” sözcüğü iyelik eki almıştır.

 

2.     Türkçede “-lık, (-lik,-luk,-lük)” eki, aitlik anlamı veren sı­fatlar da yapar.”

Aşağıdakilerin hangisinde buna örnek oluşturan bir kullanım görülmektedir?

A) Masanın  üzerindeki tuzluğu arkadaşıma verdim.

B) Doktorluk çok tercih edilen mesleklerin başında gelir.

C)Çocukluğunda bu bahçede arkadaşlarıyla topaç

D) Mevsimlik işçiler neşe içinde pamukları topluyor.

E) Kendisine yapılan iyiliği hiçbir zaman unutmayacağını söyledi.

 


3. Ayvalık tam bir sahil şehridir ( ) Buradan birçok ada sey­redilebilir ( ) Tavuk Adası, Karaada, Lale Adası, Cunda Adası, Midilli Adası ( ) Böyle bir manzarayı tatlı bir rüzgârın esintisiyle kim seyretmek istemez ki ( )

Bu parçada ayraçla ( ) belirtilen yerlere, aşağıdakilerden hangisinde verilen noktalama işaretleri sıra­sıyla getirilmelidir?

A) (…) (:) (…) (.)                                    B) (:) (.) (,) (?)

C) (.) (:) (…) (?)                                      D) (!) (,) (…) (…)

E) (:) (,) (…) (?)

4. Aşağıdakilerin hangisinde sanatçıya ilişkin açıkla­mayla ayraç içinde verilen özellik birbiriyle uyuş­mamaktadır?

A)Zihinlerde çağrışımlar, hisler, izlenimler ya da sem­bolik anlamlar uyandırma bu şairimizin genel özel­liğidir. (imgesel söyleyiş)

B)Usta öykücü, en az sözcükle en çok şeyi anlatma il­kesine bağlı kalarak okuyucuyu yormayan bir anla­tıma ulaşıyor. (anlamsal yoğunluk)

C) Bu sanatçı, modern romancılığımızda alışılmışın öte­sinde kurgusuyla dikkat çekiyor, (sıra dışılık)

D) Bu şair, yapıt ortaya koyduğu çağdan günümüze ka­dar değerinden bir şey kaybetmeyip suyun üstünde kalmayı başarmıştır. (kalıcılık)

E)  Eleştirilerini gölgeleyebilecek ifadelere yer vermez, yan tutmamaya dikkat ederdi. (öznellik)

 

5. Burası engin göklerin memleketidir. İçten gelen bir tür­küyü kapıp koyuverin, uzaklaştıkça türkü gökte mas­mavi olur Halikarnassos’ta. Hele ufuktan gülümseyen bir ay çıkıversin ortaya her yer bir peri masalına döner. Kıyı boyu, zümrüt fıskiyeler gibi hurmaların arasındaki küçük lokantalarla noktalanmıştır. Denizinde mitolojik suratlı orfoz balıkları, renk renk skarosları… Dağlarında her biri rengi, tadı, kokusu farklı meyve veren portakal ağaçları yükselir. Dünyanın hiçbir yerinde rastlanma­yan buhur ormanları buradadır.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  Tahmin anlamı taşıyan sözlere yer verilmiştir.

B)  Kişileştirme yapılmıştır.

C)  Üçüncü kişili anlatımla oluşturulmuştur,

D)  Eksiltili cümle kullanılmıştır.

E)  Benzetme yapılmıştır.

 

6. Yazmaya yeni başlayan her insan, işin zorluğunu za­manla anlar. Ancak birçok genç sanatçının önce ken­dini ortaya koyma, takdir edilme, ünlü olma gibi bek­lentileri de vardır. Halbuki, bir sanatçı ünlü olmakla ün­lü olmamayı aynı şey kabul ettiği zaman gerçek sanat­çı niteliği kazanabilir. Önemli olan, özgür çalışmalarını yılmadan sürdürmesidir. Nasıl olsa okur gerçek sanat­çıyı bulur ve onu hak ettiği yere getirir.

Bu parçadaki altı çizili sözlerle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)Okurların beklentisine göre yapıt üretmenin bir sa­natçı için amaç olmaması gerektiği

B)Edebiyat dünyasında kalıcı olmanın başarılı bir an­latıma sahip olmakla mümkün olacağı

C)Beklenti içinde olmadan her sonucu kabullenerek çalışmalarını sürdürenlerin yetkin sanatçı olacağı

D)Sanatta bireysel bakış açılarının sanatçıyı yanlış yorumlara itebileceği

E) Var olan yazınsal birikimden yararlanabilen sanat­çıların günün birinde mutlaka hak ettiği değeri gö­receği

 

7. (I) Oyun yazmaya başlamam hemen her yazar gibi bende de çevreden gelen etkilerin sonucudur. (II) Bu etkiler yaşadığım dünyanın, içinde bulunduğum toplu­mun aile koşulları, sorunları, çelişkileriyle yakından il­gilidir. (III) Bu sorunların ortaya çıkardığı engeller kar­şısında bende insan ve insan ilişkilerine ilişkin bir du­yarlık oluştu. (IV) Tiyatro yazarı, içinde bulunduğu ko­şullara karşı çıkan, yenilikten yana olan daha iyi bir dünyaya özlem duyan insandır. (V) Değişmesini düş­lediği haksızlıkları, kötülükleri sergileyip bu koşullarda yaşayan insanları oyununda yansıtırken onun çabası hep değişimden yana olur. (VI) O, belli kalıplara hap-solmayı kendisi için yerinde saymak olarak görür.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci pa­ragraf hangi cümleyle başlar?

A) I              B)III                    C) IV.            D) V.            E) VI.

 

8. Bir romanı ya da öyküyü kurgularken  tekbir yörüngede dolaşıp durmayı sevmiyorum. Gördüklerim, okudukla­rım, aklıma nerden geldiğini bilmediklerim, hatta rüya­larıma girenler bile ilk kıvılcımı  oluşturabilir. Sonrası o kı­vılcımın üstüne yürümektir. Özenli bir dil, sağlam bir kurgu, akıcı bir arıtalım ve elbette yazının kendine özgü şaşırtmacaları… Bunları  cebimde gezdirmeyi seviyo­rum. Yürüdükçe işin içine algılar, akıl yürütmeler, belle­ğin yardımları  ve imgeler giriyor ve kendiliğinden orta­ya çıkan formül, yapıtımın kimyasını ele veriyor.

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?

A) Yapıtlarınızı kurgularken uyguladığınız özel bir yön­teminiz var mı?

B)Romanların kurgusuyla öykünün kurgusu arasında­ki farklar nelerdir?

C) Gerçekçi bir anlatımın yapıtlarınızın başarısını artır­dığını söyleyebilir misiniz?

D)Öykü yazan genç sanatçılara ne gibi önerilerde bu­lunursunuz?

E)Sıradan konulardan şaheserler ortaya çıkarabilece­ğiniz doğru mu?

 

9. (I) Kampın gölgeliğinden çıkmış, yolun ince kumları üzerinde, mutluluğumuzu köpürten güneşe doğru güç­lükle ilerliyorduk. (II) Kumlu yolun kenarındaki çalılar sıktı, ardında insanı kendine çağıran, yemyeşil tepeler yükseliyordu. (III) Yol boyunca, batıya doğru yol alan in­sanlara rastlıyorduk. (IV) Bazıları, yeni kamp malzeme­leri taşıyordu. (V) Kadınlar, sırtlarında kap kaçakla yürü­yordu.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde yazar, betimlemeye kendi yorumunu da katmıştır?

A) I. ve II.                               B)I. ve III.                         C) II. ve V.

D) III. ve IV.                            E) IV. ve V.

  

10.    (I) Teknede eski Halfeti’nin mükemmel manzarasına bakarak ilerledik.(II)Yol boyunca suyun üzerinde uçuşan yabani kuşları ve çevremizi kuşatan dik yamaçları hayranlıkla seyrettik. (III) Yarım saatlik

yolculuk sonra­sında Rumkale’ye vardık. (IV) Rumkale’ye tırmanıp ka­le içindeki harabeleri inceledik. (V) Yüzümüze çarpan taze rüzgârın eşliğinde Fırat’ın görkemini seyrettik.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi ya­pısı yönüyle ötekilerden farklıdır?

A) I.             B) II.             C) III.             D) IV             E) V.

11. Aşağıdakilerden hangisinde altı çizili söz ile ayraç içinde verilen açıklaması birbiriyle uyuşmamaktadır?

A) Eleştiri kitabında kılı kırk yaran bir tutumla yazılar kaleme aldığı görülüyor.(özentili ve ayrıntılı)

B)Sanatçı son yapıtında eğitim sorunları bilinçli bir biçimde işliyor. (seviyeli)
C)
Romanında trajik sonuçlara rağmen her şey komik bir zemin üzerinde gelişiyor.(acıklı)                                                                                                D)Yapılan eleştiriler ironik tarzdaki cümleler şairin edebiyat görüşünü yansıtıyor. (alaysamalı yergi)
E)Okurların peşinden gidip kendini sınırlayan yazarlar yapıtlarını itibarsızlaştırmayı göze almış olurlar. (beğenisiz hale getirme)

12. (I) Sanatçı, bu öykülerinde okuru, psikolojik özellikleri ağır basan tahlillerin içinde düşüncelere sevk ediyor. (II) İçinde yaşanılan çevrenin, iklimin insan ruhuna olan etkisini bir bilim adamı analiziyle sunuyor. (III) Psikana­liz yöntemin uygulandığı öykülerde yer yer terimsel ifa­delerle de karşılaşıyoruz. (IV) Okurun, bu öykülerden bir tat alabilmesi için mutlaka psikolojik yönü ağır ba­san anlatılara ilgi duyması gerekiyor. (V) Yapıt, alanın­da adından uzun süre söz ettireceğe benziyor.

Bir sanatçının öykülerinin ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda veri­lenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, okuru, iç dünyasında analiz ve sorgula­malara yönelttiği belirtiliyor.

B)  II. cümlede, doğanın, insan üzerindeki etkilerinin nesnel analizlerle anlatıldığı söyleniyor.

C)  III. cümlede, biçemine yönelik bir değerlendirme yapılıyor.

D)  IV. cümlede, sanatçının yapıtını okurun tepkileri doğ­rultusunda biçimlendirdiği ortaya konuyor.

E)  V cümlede, öykülerin başarısı ile ilgili tahminde bu­lunuluyor.

13. Aşağıdaki cümlelerin hangisinden sonra, “Bundan dolayı yapıt, sıradan bir okur kitlesine seslenen, teknik açıdan zayıf bir yapıya bürünmüştür.” cümlesinin ge­tirilmesi anlam akışı yönünden uygun olur?

A)  Bu romanında yazar, bir dönemin aydınlarının yaşa­dığı sıkıntıları sade bir dille gözler önüne sermiş.

B)  Yapıtta, ülkedeki sorunların bireyler üzerinde yol aç­tığı yıkımlar, mizahi bir yaklaşımla ortaya konmuş.

C)  Yapıtta, toplumsal yaşayışı gerekçi bir biçimde ve her seviyeden okura seslenen bir dille anlatmış.

D)  Yapıt sanatsal açıdan bazı beklentileri karşılamıyor ve kurgusunda da birtakım eksiklikler göze çarpıyor.

E)  Sanatçının, bireysel duyguları rahat bir anlatımla di­le getirdiği bu roman, uzun süre çok satanlar listesi­nin başlarında yer almıştır.

 

14.    Bu oyunda, yüzme havuzunda atlayışlar yapıyorsunuz, amaç

                                               I

artistik hareketler yaparak yüksek puanlar al­mak. Tramplene

     II                                                                                     III

çıkdıktan sonra koşturmaya başlayın. suya düşme şeklinizi belirlemek

      IV

için klavyeden yön tuşlarını kullanarak hareketlerinizle puanları

              V

toplayın.

Bu parçadaki numaralanmış sözcüklerden hangisi­nin yazımı yanlıştır?

A) I.             B) II.             C) III.             D) IV.             E) V.

15. (I) Haldun Taner’in bu oyunu karşısında bende ilk uya­nan his, şaşkınlık oldu. (II) Usta yazar, kalemine inanı­yor ve onu eğlence vasıtası yapmak istemiyor. (III) Ti­yatro seyircisini hareketle değil, can alıcı sözlerle ese­re bağlayabildiğinden uzun diyaloglardan kaçınmıyor. (IV) Taner’in, oyunda yapaylığa düşmemesini takdir ederken gerçek duygusal yoğunluğu sağlayamadığını da belirtmeliyim. (V) Ayrıca yazarın, kişilerin psikolojik durumlarını da tam olarak aktardığı söylenemez.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde neden-sonuç ilişkisi söz konusudur?

A) I.              B) II.             C) III.              D) IV            E) V

16.   Aşağıdaki cümlelerden hangisinin öğe sayısı en fazladır?

A)Eylül, sarı sarı yaprakların insana değişik duygular yüklediği bir aydır.

B)Çocukların bazıları, bahçenin ortasındaki salınca­ğa binmemişler.

C)Bu kıyı kasabasına bir daha gelmeyi düşünüyor musunuz?

D)Adamcağız, eski konaklarının hatıralarında önemli bir yerinin olduğunu söyledi.

E) Güzel bir iş gününün sonunda evine mutlu döner bütün işçiler.

 

17. Sinemayı Seven Çocuk, usta yazarın çocukluğundan kesitler sunan anı tadında açık anlaşılır bir dille yazılan keyifli bir öykü kitabı. Yazınımızda örneğine rastlanma­yan bir anlatımla oluşturulan bu yapıtında yazar, sine­mayla ilk kez nasıl tanıştığını ve daha sonra kendini na­sıl onun büyülü dünyasına kaptırdığını, sımsıcak bir an­latımla dile getirmiş. Yazarın anlattığı her öykünün ar­dından gözlerimizi kapayıp anlattığı günleri düşlediği­mizde ve onun çocukluğuyla empati kurduğumuzda bambaşka diyarlara gidiyoruz.

Bu parçada sözü edilen öykü kitabıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)  Yazarın yaşadıklarını yansıttığına

B)  Sade bir anlatımının olduğuna

C)  Özgün bir niteliğe sahip olduğuna

D)  içten bir söyleyişle oluşturulduğuna

E)  Yoğun bir anlatımla yazıldığına

 

18. Tiyatro; toplumun ve insanın birbirine bağlı, birbirinden soyutlanamayan sorunlarını ele alırken insandan yola çıkan bir sanat olarak; insanı, insana anlatır. Bu neden­le tiyatro; insanı tüm doğası, duyguları, düşünceleriyle bilmek, tanıtmak zorundadır. Tiyatro sanatı, başından sonuna dek tüm katılanların, akıl ve yüreğiyle paylaştığı bir eylemdir. Yazarından başlayarak yönetmen, oyuncu, dekorcu, müzikçi, suflör, ışıkçı birlikteliğiyle başlayıp en sonunda da izleyiciyle buluşan bu sanat, ortak çalışma­nın bütün zorluklarını da beraberinde taşır.

Bu parçada tiyatroyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)  İnsan-toplum ilişkisinden doğan bir sanat dalı oldu­ğuna

B)  İnsanın düşüncelerinin yanında duygularına da ses­lendiğine

C)  Geniş bir ekip çalışması sonucunda ortaya konuldu­ğuna

D)  Herkes tarafından çok sevildiğine

E)  İnsanı bütün yönleriyle anlatması gerektiğine

 

19. Balzac, “Varlığı, düşündüğüm gibi değil, var olan şek­liyle romanlaştırırım.” diyor.

Balzac’ın sanat anlayışıyla ilgili bu sözüyle aşağıdakilerden hangisi arasında anlamca bir paralellik yoktur?

A)  Sanatçı, gerçekleri düş dünyasında biçimlendirme­den verir.

B)  Sanatta bütünüyle nesnel gerçeklikten yola çıkıl­malıdır.

C)  Kişisel izlenimlerin ürünü olmayan bir sanat yapıt yoktur.

D)  Okurların, yaşamla özdeşleştiremediği hiçbir eser gerçekçi değildir.

E)  Sanat, yeniden bir şeyler üretmek değil, yaşamı kop­ya etmektir.

 

20.           Veda ki bir güzdür, bin hüzne yakın

    I                              II

Fotoğraflar kalır yırtık ve soluk

Böyle kırık dökük kapanma sakın

                                      III

Daima yeniden başlar yolculuk

                                 IV                         V

Bu dizelerde numaralanmış sözcüklerden hangile­ri görevi yönüyle özdeştir?

A) I. ve II.                               B) I. ve V.                    C) ll. ve V.

D) III. ve (V.                          E) IV. ve V.

21. (I) Yazar, son romanında bütün birikimlerinden yararla­narak alışılmışın dışında bir cümle düzeni oluşturmuş­tur. (II) Yaşamının bir dönemini geçirdiği Ege’yi roma­nın merkezine yerleştirip kırsal kesim gerçeğini başa­rıyla yansıtmıştır. (III) Romandaki işleyiş kısa cümleler­le okuru yormayan bir çizgide ilerler. (IV) Sarı tarlalar, harmanların esintisi, çocuklar kendine özgü bir anlatım özellikleriyle kurgulanır. (V) Yapıt, toplumcu gerçekçi romanın dil özelliklerini de bünyesinde taşıyan bir du­yarlıkla okurla buluşur.

Bu parçada numaralanmış yerlerin hangisinde sa­natçının biçemine yönelik bir değerlendirme söz konusu değildir?

A)I.                B) II.            C) III.              D) IV.               E) V.

22. Döne döne bir kitabı okumak, bir ezgiyi dinlemek, bir resme bakmak isteği duymadıysanız bugüne değin, sanatsever bir kişi olduğunuzu söyleyebilir misiniz? Ol­sa olsa bir merak ya da bilgi dağarcığınızı artırmak iste­ği olur sizinki, ama sanatseverlik olmaz. Gerçek sanat yapıtının başlıca nitelikleri; kişiye okumak, dinlemek, bakmak isteğini, hatta tutkusunu aşılamasıdır. Ozanla­rın dizelerini okudukça sever, okudukça onlara bağla­nırsınız. Bir sanat yapıtını bilmem kaçıncı kez okumak… Budur sanatseverliğin kanıtı. Bir yapıtın da değeri, yet­kinliği kişiye böyle bir isteği vermesiyle ölçülür.

Bu parçada yazar aşağıdakilerin hangisinden söz etmemiştir?

A)  Bir yapıtın değerinin nasıl belirlenebileceğinden


B)  Sanatseverliğin ölçüsünün ne olduğundan

C)  Gerçek sanat yapıtının önde gelen özelliklerinden

D)  Yapıtların üzerinde tekrar durmak gerektiğinden

E)  Sanatçı olmanın engin bir birikim gerektirdiğinden

  

23. Roman üzerine çok şey yazıldı, daha da yazılacak. Ki­mi yazarlar romandan, toplum hayatında bir işe yara­masını, sorunları çözmesini istediler. Kimileri de roma­nın bir sanat eseri olduğunu ondan ancak biçim güzel­liğinin istenebileceğini ileri sürdüler. Bunların çoğu, ro­manı anlamak isteyenlerin çabası olmaktan çok, ön yargılarla oluşmuş bu türü kavramlara göre yargılayan­ların düşünceleridir. Oysa roman belli bir düşünceye saplanıp kalmamış okurun, olabileni yaşadığı ve ken­dinden bir şeyler bulabileceği yapıtlardır.

Bu  parçada anlatılmak  istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)Roman konusundaki yerleşik düşünceleri değiştir­meye çalışmak sanatın gelişimi için çok önemlidir.

B)Roman, toplumsal sorunların çözümünde rol alma­malıdır.

C)Romanın sanat içindeki işleviyle ilgili ortak bir görüş oluşturulmalıdır.

D) Roman, ön yargılarından sıyrılmış okurların gerçeği­ne denk düşecek şekilde, yaşanabilecek olayları an­latma sanatıdır.

E) Bir toplumdaki sanatsal çalışmalar, o toplumu anla­tan romanlara da yansıtılmalıdır.

 

24. — Örneğin bir kalabalık toplanmış, gidip biz de bakı­yoruz. O kalabalığın orada niye toplandığı, nereye bak­tığı psikolog, sosyolog, siyaset bilimci, gazeteci ve şa­ir için farklıdır. Hangi gözle bakıldığı önemlidir. Şair, şa­ir gözüyle bakar. Hepsi farklı gözle bakar. Farklılık nok­tası buradan kaynaklanıyor. Şair, şiir konusunu görür orada. Gazeteci onun haberini vermek ister.

Bu parçanın başına, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A)Sanatçı edebi yapıtlarda anlattığı gerçeği kendince biçimlendirerek sunmalıdır.

B)İnsanların yaşananlara bakış açısı, uzman oldukları alanlara göre değişiklik gösterir.

C)Her yapıt bize yaşamın farklı yönlerini anlatır.

D)Klasik yapıtlarda sanatçılar gerçekte toplumsal so­runları ele alır.

E)Edebiyat, insanı ve toplumsal gerçekleri estetik bi­çimde anlatma sanatıdır.

 

25. Ünlü yazar, anlatı ve gösteri sanatını kendinde birleşti­ren, meddah tavrıyla anlatılmış hikâyeler kaleme alı­yor. Bütün kitaplarında hem deyim ve atasözlerine hem de geçmişten günümüze söylenegelen sözlere yer vererek bu tavrı devam ettiriyor. Sanki yazmıyor da kış günü bir meddah kahvesinde toplanmış, kulakları­nı dikip gözlerini açmış, hiçbir ayrıntıyı kaçırmak iste­meyen meraklı bir dinleyici topluluğuna hikâyeler an­latıyor. Hepsinin özünde hüzün bulunan hikâyelerini canlandırma, benzetme öğelerini kullanarak ve bir ko­medi maskesi takarak oluşturuyor.

Bu parçada sözü edilen sanatçının hikayeleriyle il­gili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  Geleneksel seyirlik oyunlarımızın tarzını yansıttığı

B)  Mizahi bir anlatıma sahip olduğu

C)  Temasının üzücü olaylara dayandığı

D)  Kalıplaşmış sözlerden yararlanıldığı

E)  Yaşam gerçeklerinin yer aldığı

 

26.           Sesinde ne var biliyor musun

Söyleyemediğin sözcükler var

Küçücük şeyler belki

Ama günün bu saatinde

Anıt gibi dururlar

Bu cümlede altı çizili sözcüklerde görülen ses olayları aşağıdakilerin hangisinde bir arada veril­miştir?

A)  Ünlü türemesi – ünsüz benzeşmesi

B)  Ünsüz yumuşaması – ünlü düşmesi

C)  Ünlü daralması – ünlü daralması

D)  Ünsüz yumuşaması- ünsüz düşmesi

E)  Ünsüz yumuşaması – ünsüz benzeşmesi

27. (I)Bu yapıt, ressamın birikimlerini okurlara sunduğu başarılı bir deneme kitabıdır.(II)Kitap;  resimlere konu olan yaşama, aşka doğaya ve sanata uzanan geniş bir konu yelpazesinde denemeler içeriyor. (III) Ressam kitaptaki her yazının devamına  sanat anlayışını yansı­tan resimlerden de eklemeler yapmış. (IV) Denemede­ki kısa hatırlatmalar okunurken sanatçının zaman için­de tuvaline yansıttıktan, söyleşilerde, uluslararası plat­formlarda dile getirdiği fikirlerin kitaba nasıl da ince ince süzüldüğü derinden hissediliyor. (V) O, en teknik resimlerinde bile aslında bu ülkenin gerçeklerini renkle­rin arasına nasıl sızdırdığını okuruna açıklıyor, bunu bir sorumluluk gereği yaptığını söylüyor.

Bir sanatçının yapıtının ele alındığı bu parçada nu­maralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümle, öznel bir nitelik taşımaktadır.

B)  II. cümlede, kalıcılığı yakaladığından söz ediliyor.

C)  III. cümlede, bir saptama yapılıyor.

D)  IV. cümlede, sanatçının sahip olduğu bilgi deneyim­lerini yansıtan bir nitelik taşıdığı belirtiliyor.

E)  V. cümlede, sanat anlayışının temelinde ulusallığın yer aldığı ortaya konuyor.

 

28. (I) incelememde ünlü sanatçımızın denemeci yönüne ayrıntılı yer verdim. (II) Ayrıca yazarın eleştiri anlayışı üzerinde de durdum. (III) Bu anlayışın getirdiği düşün­celeri, örnekler vererek gözden geçirdim. (IV) Sanatçı­nın gösterdiği değişimi belirtmeye ve bu değişimi nes­nel bir tutumla yargılamaya özen gösterdim. (V) Tüm bunlara rağmen yazan tam manasıyla anlatmış oldu­ğumu düşünmüyorum

Bu parçada numaralandırılmış cümlelerin hangi­sinde “alçak gönüllü olma” anlamı vardır?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.            E) V.

29.   Aşağıdakilerin hangisinde altı çizili sözcükteki “-ca, -ce” eki sözcüğe gibi “  anlamı katmaktadır?

A)  Akraba olmamamıza rağmen kardeşçe yaşayıp gi­diyoruz burada.

B)  Bizden bir sokak altta oturan dedemleri sıkça ziya­ret ediyoruz.

C)  Rakip takımın oyuncuları yaşça bizden büyüktü.

D)  Böyle bir karar vermeden önce iyice düşünmeni tavsiye ederim.

E)  Çalışma şartlarını düzenlemek için yönetimce yeni kararlar alındı.

 

30.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bo­zukluğu vardır?

A)Sabah erkenden yola çıktım, yine de iş yerine za­manında varamadım.

B)Bu görevi de alnımızın akıyla yerine getirdik, oysa çok çalışmıştık.

C)Harcamalarına hiç dikkat etmiyor, halbuki sabit bir gelire sahip değil.

D)Yeni sulama kanalları açılmasına rağmen yöredeki tarım alanları genişlemedi.


E)Birçok tedbir tedbir aldık, fakat hastalığın ilçeye yayıl­masını engelleyemedik.

31.    Bursa kent merkezini ve tarihi eserleri gezmek için yo­la çıktığımızda gezi rehberimiz , “Anılarınızda yer edecek  tarihi bir

                                                 I

şehirdir.  Bursa” diyor. Rehber bizi geçmişin  odalarında dolaştırıyor ;

                            II                                                                                           III

biz ise rehberin anlattığına şaşırıyor, Bursa’yı adeta yudumluyoruz. Ve şunları ekliyor rehberimiz : “Bursa anlatılmaz, yaşanır . ” Gerçekten

                                            IV                                             V

Bursa’yı anlamak için burada yaşamak gerekiyor.

Bu parçadaki numaralanmış noktalama işaretlerin­den hangisi yerinde kullanılmamıştır?

A) I.           B) II.          C) III.             D) IV.              E) V.

 

32. (I) Güneydoğu denince akla kurak ve yakıcı bir iklim gelir genellikle. (II) Kışın ise Doğu Anadolu gibi olmasa da iklim çetindir. (III) Zaten buradaki baraj gölünü yu­karıdan gören tepeye gelinceye kadar, böyle bir iklimin içerisinde yolculuk ediyorsunuz. (IV) Bu tepeden son­ra her şey değişiyor ve daha ılıman bir iklimle, nere­deyse bir Akdeniz iklimiyle karşılaşıyorsunuz. (V) Züm­rüt yeşili sularla renklenmiş bir göle doğru uzanan, su damlasına benzer bir yarımada düşünün!

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)I. cümlede bir ad, birden çok sözcük tarafından nitelenmiştir.

B)II. cümlede, ilgeç ve bağlaç kullanılmıştır.

C)III. cümlede, yer-yön belirteci adlaşarak nesne gö­revinde kullanılmıştır.

D)IV. cümle, bağlı cümledir.

E)V. cümle, birden fazla yan cümleciği olan girişik bileşik bir cümledir.

 

33. Yazılarımı dinlendire dinlendire yazarım. Okuyan da dinlene dinlene okumalı. Bazı yazılarım iki-üç ayımı alır. Elbette bunları yazarken de okumak gerekir. Ben bunlara ‘yan okuma’ adını veriyorum. Konu önceden saptanmış, yola çıkılmıştır. Yolda gidilirken birtakım eksiklikler olduğu görülmüştür. Yani yola çıkarken ya­nımıza bazı gereçleri almayı unuttuğumuz ortaya çık­mıştır. İşte bunu da ‘yan okumalar’ ile eksik kalabile­cek ayrıntıları gideriyorum. Çünkü yazar ne söylemek istediğini bilmeli ve kesin konuşmalıdır.

Bu parçaya göre yazar, “yan okumalarda aşağıdakilerden hangisini yapmak istemektedir?

A)  Yanlı ve kesin yargılara varmaktan kaçınmak

B)  Herkesi etkileyerek bir yazın anlayışına ulaşmak

C)  Bilgi dağarcığının büyüklüğüyle okuru şaşırtmak

D)  Yazının belirlenenden çok vakit almasına izin ver­memek

E)  Yazısıyla ilgili eksiklikleri yayımlamadan önce oku­yarak gidermek

 

34. Türkiye’de sinemaya çok iyi edebiyat uyarlamaları ya­pılıyor. Benim açımdan bir edebiyat eserini yazan ki­şiyle onun yapıtını sinemaya uyarlayacak senaristlerin duygu ve düşüncelerinin örtüşmesi çok önemlidir. An­cak bu düşünce göz ardı edilirse sırf yapıtın ekonomik değeri dikkate alınırsa bu tür çalışmalarda “bu çok sa­tan bir eser bundan iyi film olur” gibi faydacı bir dü­şünce hakim olur. Yapımcılarca yapıtı ortaya koyan ya­zarla duygusal bir özdeşim kurmanın gerekliliği dikka­te alınmazsa çok sayıda kalitesiz film ortaya çıkar.

Bu parçaya göre yazınsal yapıtların sinemaya uyar­lanması için aşağıdakilerden hangisinin mutlaka senaristlerce dikkate alınması gerekir?

A) Kendi duygu ve düşüncesine en uygun yapıtı seçip sinemaya uyarlamak

B) Sinema ve edebiyat tarihi bilgilerine sahip olmak

C) Sanat anlayışında bireysel değil, toplumcu yaklaşı­mı benimsemek

D) Halkın beklentilerine cevap verebilecek yapıtları seçmek

E) Maddi kaygıların da bir yapıt oluşturulurken önem­li olduğunun farkında olmak

 

35. Uzun zamandır romanlarını okuduğumuz sanatçı, ilk yapıtından itibaren yetkin bir romancı olarak karşımıza çıkmaktadır. Sanatçıda dikkati çeken en önemli özel­lik yazdıklarının çok dikkatli, özenli ve ince bir gözle­me dayanmasıdır. Sanatçı, çarpıcı, duru ve yalın bir anlatımla Çukurova yöresinin özelliklerini, toplumsal gerçeklerini, o yöreye ait ağız özelliklerini de kullana­rak aktarır romanlarına. Romanlarında idealize ettiği köylülere de kendi düşüncesini söyletir, vermek istedi­ği mesajları kahramanları aracılığıyla iletir.

Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşa­ğıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)  Başarılı bir romancı olduğu

B)  Roman kahramanlarını sadece köylülerden seçtiği

C)  Anlaşılır bir dil kullandığı

D)  Yapıtlarında sosyal bir amaç taşıdığı

E)  Belli bir yörenin sosyal özelliklerine yer verdiği

 

36. Geçtiğimiz ay bir söyleşisinde değerli bir şair, günümüz şiirinin gayret gösterilmeden, toplumsal yaşamdan uzak bir noktaya geldiğini vurguluyordu. “Genelleme yapmak istemiyorum, ama okuduklarımdan hiçbir tat alamıyorum.Bir tatsızlık bir duyuşsuzluk var. Masa başı iş havasında şiir yazılıyor. Gelişigüzel ifadelerle şiir oluşturuyor­lar, yazdıklarını tekrar incelemeden bir yerlere gelmek, tanınmak istiyorlar. Bir dergi etrafında toplanıp birbirle­rinin yayımlarını  övüyorlar, böyle bir piyasa oluştu. Yüz­lerce şiir yayımlanıyor. Kimse kimseyi umursamıyor.” diyerek düşüncelerini dile getiriyordu.

Aşağıdakilerin hangisi, bu parçada sözü edilen sai­rin günümüz şiiriyle ilgili yakındıklarından değildir?

A)  Yazın dünyasında toplumu anlatan şiirlerin yazılmamasından

B)  Şiir yazmanın, ciddi bir özen istediğinin algılanamamasından

C)  Şairlerin, oluşturdukları şiirleri gereği gibi okuma­malarından

D) Şairlerin kendi kültürlerini yeterince tanımadan baş­ka kültürlere öykünmelerinden

E) Şiire emek vermekten  çok,  şiiriyle görünmeye, şöhret olmaya çalışılmasından

 

37. Edebiyatla eleştiri arasında amaç ve nitelik ayrımı var­dır. Bu ayrım, eleştiriyi sanattan çok bilime yaklaştırır. Zaten eleştiri için imge zorunlu değildir. Eleştiri ancak görevini daha iyi başarmak için ondan yararlanır. Bu­nun dışında işini imgelerden çok kavramlarla, düşün­celerle yürütür. Gereksiz saydığı sanatsal anlatışa uzak durur. Açık, anlaşılır, düzgün, süssüz bir dille asıl söy­lenmek istenenleri nesnel biçimde okura ulaştırır. Onun için eleştiride önemli olan,

Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?

A)  söylediklerinin güzel olması değil, doğru olmasıdır

B)  olaylara farklı açıdan değil, bir açıdan yaklaşmaktır

C)  ne anlatıldığı değil, nasıl anlatıldığıdır

D)  bilimsel yaklaşımlar değil, tutarlı yaklaşımlardır

E)  okurun düşünmesi değil, duygulanmasıdır

 38. Bir şair, ıssız bir adaya veya bir dağ evine çekilip tek başına yaşayarak şiirini geliştiremez. Aslında bu top­lumdan kaçıştır, şairin amacı ne olursa olsun. Şair ıs­sız adada dilediğince oturabilir, istediği meyveyi ağaç­tan koparabilir Yaşadığı çevrede yaptığı işlere engel olacak kimse olmaz, yoktur karışanı. Ancak şair görü­nüşte rahat olsa da gün geçtikçe sanatından uzakla­şır. Çünkü beslendiği şiir kaynağından, insanlardan yoksun kalır.

Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)Toplumsal baskıdan bunalan şairin yeni arayışlar içine girmesi doğaldır.

B)Toplumsal yaşamdan kendini soyutlayan bir şair, ni­telikli şiir yazamaz.

C)Sanatını ilerletmek isteyen şair toplum dışına çıka­rak kendini yenilemek isteyebilir.

D) Söz konusu şiir olduğunda şairin yararlanacağı kaynak kendi dünyası olmalıdır.

E) Zaman zaman şairler, kendilerinden beklenmeyen davranışlar içine girebilir.

 

39. Şiirini bilinçle yazan, bunun için de ne yaptığını bilen şairlerin şiirlerini severek ve ilgiyle izliyorum. “Ne yap­tığını bilmeyen şairler de mi var?” diyenler olabilir. Evet, var. Onların şiirleri hiçbir zaman belirli bir düzeyi tutturamaz. Bir bakarsınız, çok güzel şiirler yazmışlar­dır. Bir bakarsınız, ancak bir şiir heveslisinin yazabile­ceği kadar kötü bir şiir karalamışlardır. Bunun için bu şairler, hep güvendikleri şiir okurlarına bakarlar. Onla­rın değerlendirmelerine göre çekidüzen verirler kendi­lerine. Kendilerini eleştirenlere de saldırgan bir üslup­la yazdıkları yazılarla cevap verirler.

Bu parçada sözü edilen ne yaptığını bilmeyen şair­lerde ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylene­mez?

A)  Değerli ürünlerin yanında değersiz ürünler de orta­ya koydukları

B)  Güvendikleri okur kitlesinin değerlendirmelerini dik­kate aldıkları

C)  İyi tanıdıkları dünyayı anlatmayı tercih ettikleri

D)  Başkalarıyla kalem kavgası yürüttükleri

E)  Yapılan eleştirilere sağduyulu yaklaşamadıkları

 

40. Nurullah Ataç, şiir konusunda çok yazmış bir eleştir-menimizdir. Onun eğilmediği yazınsal tür az olmakla birlikte, şiire daha fazla yer verir yazılarında. Varlık der­gisinde çıkan yazıları ve kitaplarındaki yazıları taraya­rak şiirle ilgili yazdıkları bir araya getirildi geçtiğimiz günlerde. Yeterli olmasa da şiirle ilgili ilk çalışma oldu­ğundan önemsiyoruz bu kitabı. Ataç’la ilgili çalışma yapacaklar için de bir kaynak kitap olma niteliğine sa­hip görünüyor.

Bu parçada Nurullah Ataç’la ilgili olarak aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?

A)Kendisiyle ilgili hazırlanan kitabın, bir başvuru ya­pıtı özelliği taşıdığına

B)Yazınsal türlerin birçoğunu yapıtlarına konu edindi­ğine

C)Yazılarında şiire, diğer yazınsal türlere göre daha fazla yer verdiğine

D)Şiir yazılarıyla ilgili ilk sayılabilecek bir çalışma ya­pıldığına

E)Hiç yayımlanmamış yazılarının yer alacağı bir kita­bın hazırlanacağına

 

CEVAPLAR

1

C

9

A

17

E

25

E

33

E

2

D

10

C

18

D

26

D

34

A

3

C

11

B

19

C

27

B

35

B

4

E

12

D

20

B

28

E

36

D

5

A

13

D

21

B

29

A

37

A

6

C

14

D

22

E

30

B

38

B

7

C

15

C

23

D

31

B

39

C

8

A

16

E

24

B

32

C

40

E

 

]]>
TYT Türkçe Deneme Sınavı – 22 https://dersimizedebiyat.org/ygs-deneme-sinavi-22.html Sat, 11 Jan 2014 19:53:08 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=8777 TYT TÜRKÇE DENEME SINAVI – 22

1. Bu ozanımız, günlük yaşama bakarken tek katmanlı bir şiirden yana olmamış, toplumcu-gerçekçi düşünce üzerine çizdiği şiir haritasının kimi bölgelerinde birey­selliğe odaklanan şiirler de yazmıştır.

Bu parçadaki altı çizili sözlerin yerine sırasıyla aşağıdakilerden hangileri getirilmelidir?

A)her türlü düşünceyi dile getiren şiirler yazmamış -insan sevgisini işleyen

B)sözcükleri mecaz anlamlarıyla kullanmış – kişisel­likten uzak temalar içeren

C)anlamsal zenginliğe ve derinliğe sahip şiirler ortaya koymuş – kişisel duyguları anlatan

D)  kendi yaşamını yansıtan şiir yazmaktan kaçınmış -yoruma açık

E)  duygusal şiirler yazmış – kendi bakış açısını yansı­tan

 

2. (I) Fazıl Hüsnü Dağlarca, yazılarının bir tanesinde “Yapabileceklerimin ancak binde birini gerçekleştirebildim.” der. (II) Seksen üç yaşındayken bile hayatı bo­yunca Türk diline ve şiirine yönelik çalışmalar yapmış­tır. (III) Ne var ki o, hâlâ yapacağı bir şeyler olduğuna inanır, şairlik yolunda ne kadar uzun mesafeler kat et­se de gayretlerinin yarım kaldığını düşünürdü. (IV) An­cak bugün onun bu çalışmalarını bizim ne kadar de­ğerlendirdiğimizle ilgili kuşkularım var. (V) Dağlar­ca nm yapıtlarının uzağında kalmak, şiirinin enginliği­ne ulaşmaya çalışmamak gibi ciddi sorunlarla karşı karşıyayız ne yazık ki.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisin­den sonra düşüncenin akışına göre “Sanıyorum bu kadar aralıksız şiir çalışması yapmasının itici gücü de bu olmalıydı.” cümlesi getirilmelidir?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.             E) V

 

3.     Çevirisi yapılmış yapıtların asılları, tazeliklerini koruyup  (kalıcılığı

                                                                               I


yakalayıp) sıkça değişen koşullara rağmen bambaşka (tekdüze)

                                                                                     II

anlamlar kazanırken o yapıtların  çevirileri zaman geçince eskiyebiliyor, (değerini yitire­ni biliyor,) Onun için yayınevlerinin,

         III

yapılan çevirilerde, sözlüklerde yer alan ancak kullanımdan düşmüş söz­cükleri temizleyerek (ayıklayarak) yayımlayacakları bu yapıttan

                         IV

gözden geçirmeleri (incelemeleri) gerekir.

              V

Bu parçada numaralanmış sözlerden hangisi, ay­raç içinde verilen açıklamasıyla uyuşmamaktadır?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.          E) V

4. Son dönemlerde bireyin iç dünyasını anlatmayı yeğle­yen öykülerde anlam iyice değersizleşti; dil, anlamı ta­şıyamayacak bir hale geldi.

Bu cümledeki “dilin, anlamı taşıyamayacak bir hale gelmesi” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakiler­den hangisidir?

A) Düşüncelerin iyi yansıtılmasını sağlamak için yeni sözcüklere yer verilmemesi

B)  Her konuda yapıt ortaya konulamayacağının kabullenilememesi

C)  Anlamın ikinci plana düşmesiyle anlatımın yetersiz kalması

D)  Dilsel özelliklerin her türde ön plana çıkarılmaması

E)  Sanat değeri yüksek yapıtların daha çok okunması

 

5. Yayınevlerinin kendine ait bir kimliği ve yayın politikası­nın olması gerekir. Bu kimlikte, kuşkusuz, kitap, yazar seçimleriyle oluşan yayın çizgisinin yanı sıra kapak ta­sarımları ve yazılarının, sayfa düzeninin payı vardır. An­cak kimlik, bu saydıklarımızın hepsinin ötesinde — Okur deyip geçmemeli, belli düşüncedeki okurların ki­tap seçimlerine bakarak hangi yayınevinden beslendi­ğini anlayabilirsiniz. Bu bakımdan kendi okurunu oluşturabilmiş bir yayınevi kimlik sorununu büyük ölçüde çözmüş sayılır.

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A) daha çok güncel konuları anlatan yapıtlarla oluştu­rulabilir.

B) yazın alanında kalıcı bir yer edinmek için gereklidir.

C)yapıtların biçim özelliklerinde köklü bir değişim ger­çekleştirmekle sağlanabilir.

D) büyük ölçüde okurların tercihlerinde düğümlenir.

E)yayınevlerinin kitaba sadece gelir elde etmek ama­cıyla bakmamasıyla değer kazanır.

 

6. (I) Türk edebiyatında ismi yeni yeni duyulan sanatçı, son romanıyla Türk romanında ses getirmeyi başar­mıştır. (II) Bu romanını eleştirmenler, dönemine göre dil yönüyle yenilikçi bulmuş ve dikkat çeken bir roman olarak ele alıp incelemişlerdir. (III) Romanda, gelenek­le modernizmin çatışmasını yaşayan aile bireyleri, top­lumsal konumu ortaya konularak adeta analiz edilmiş­tir. (IV) Yani yazar, bu kişileri klasik konumundan çıka­rarak, daha çok psikolojik görünümleriyle öne çıkan bir birey olarak ele almış, olayı da bu özelliklere göre şekillendirmiştir. (V) Ayrıca yoğun ama akıcı olan anla­tımıyla birçok dergiden övgüler almıştır.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde sözü edilen romanın içeriğine yönelik değerlendir­me söz konusudur?

A) I. ve II.                               B) I. ve IV.                  C) II. ve IV.

D) III. ve IV.                            E) IV. ve V.

 

7. Okur, bir romana başlarken uzun bir okumanın içine girdiğinin farkındadır,

Bu cümlenin sonuna, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygun­dur?

A) o, romanın kendisine sunduğu yaşama katılmayı, onun karakterleriyle bir yolculuğa çıkmayı baştan kabul etmiştir.

B)  yazarın, kendisine bir konuyu ya da bilgiyi en kısa zamanda özenle seçtiği cümlelerle anlatmasını is­ter.

C)   yazarlardan, yazdığı türe uygun bir anlatım oluştur­masını bekler.

D)  günlük yaşamın yoğunluğunu yaşayan okurlar, kendilerine vakit kaybettirecek yapıtları okumayı tercih etmez.

E) özgün bir dille yoğrulan romanlar bile okuru kendi içine çekemeyebiliyor.

 

8. (I)  Ernest Hemingway. Klimanjaro’nun Karları” adlı ro­manında Klimanjaro Dağını “Güneşte aklınızın alama­yacağı  kadar beyaz bir dağ… şeklinde betimler.(II) 5896 metre yüksekliğindeki bu dağa yerel halk “Be­yaz Aydınlık” diyor.(III) Her yıl 10 bin kişinin ziyaret etti­ği Afrika’nın bu en yüksek dağı dünyanın bizlere bırak­tığı doğa harikalarının belki de en görkemlisi. (IV) Bir dahaki seyahatinizi planlarken “Kara Kıta”yı sakın unut­mayın. (V) Klimanjaro Dağı eteklerinde kurulan kamp­larda konaklayabilir, filleriyle ünlü  National Park’ı gezip safari turlarına katılabilirsiniz.

Bu parçayla ilgili olarak aşağıda verilenlerden han­gisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, bir alıntıya yer verilmiştir.

B)  II. cümlede, bir adlandırma yapılmıştır.

C)  III. cümlede, karşılaştırma yapılmıştır.

D)  IV. cümlede, bir dolaylama vardır,

E)  V cümlede bir tasarıdan söz edilmiştir. 

 

9. (I) Dilimizin söz varlığının boyutunun ne kadar oldu­ğuyla ilgili net bir bilgiye sahip değiliz. (II) Veri tabanın­da 800 bin dolayında söz varlığı olduğu ileri sürülüyor. (III) Ülkemizin değişik bölgelerindeki söz değerleri elli yıla yakındır yeniden derlenmiyor. (IV) Öte yandan de­ğişik bilim dallarından Türkçeye giren yabancı terimle­re karşılık bulmakta zorlanıyoruz. (V) Derleme, tarama, terim sözlüklerine gerekli önemin verilmemesi dilimizin söz zenginliklerinin kaybolmasına neden oluyor.

Türkçenin ele alındığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden han­gisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, bir saptama yapılmıştır.

B)  II. cümlede, tahmine dayalı olarak sayısal verilere yer verilmiştir.

C)  III. cümlede, olumsuz bir durum anlatılmıştır.

D)  IV. cümlede, bir beklentide bulunulmuştur.

E)  V. cümlede, yargı gerekçesiyle birlikte verilmiştir.

 

10. (I) Çağdaş Türk öykücülüğünün öne çıkan isimlerinden Sevinç Çokum, yeni kitabıyla okuyucularıyla buluştu. (II) Yazar bu yapıtında da sessiz yaşamlarıyla kıyıda kal­mış kent insanlarının arasında dolaştırmaya devam edi­yor okuyucusunu. (III) Sıradan insanın günlük yaşamını sade, akıcı bir anlatımla vermesiyle yapıt, yazınımızda uzun yıllar okunacak nitelik gösteriyor. (IV) Bir didişme­yi anlatırken bile barışçıllığını yitirmeyen öyküler sun­masıyla yine yazın dünyasındaki benzerlerinden farkını hissettiriyor. (V) Okuyucusunun beklentilerini fazlasıyla karşılayacak gibi görünen son yapıtını da okurların ilgiy­le karşılayacağı bugünden belli.

Sevinç Çokum’un ele alındığı bu parçada numara­lanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlede, edebiyatımızın yetkin bir öykücüsü ol­duğundan söz ediliyor.

B) II. cümlede, yapıtının içeriğiyle ilgili bilgi veriliyor.


C) III. cümlede, biçeminin, yapıtın kalıcılığını sağlayan bir özellik taşıdığı belirtiliyor.

D) IV. cümlede, yapıtının özgün bir nitelik taşıdığı belir­tiliyor.

E) V cümlede, bir dilek söz konusudur.

 

11.    Bu sözleri, onun iyi bir konuşmacı olduğunu gösterdi.

Bu cümlenin yüklemi çatı yönünden aşağıdakilerden hangisine benzemektedir?

A)  Anahtarı kaybedince kapıyı açamadık.

B)  Arkadaşlarım bu şiiri yazdığıma inanmadı.

C)  Çocuk, yerinden kalkıp otobüse yöneldi.

D)  Öğleye doğru derenin serin sularına daldık.

E)  Bu hafta hava sıcaklığı iyice arttı.

 

12. (I) Yazılı anlatımda ilk adım, konunun seçilip sınırlandırılmasıdır. (II) İkinci adım ise, sınırlandırılan konunun belli bir görüş açısından ele alınmasıdır. (İli) Ana düşün­ce bir konu değil, bir düşünce olmalıdır. (IV) Başka bir ifadeyle, ana düşünce belli bir yargıyı dile getirmelidir. (V) Ana düşünce anlaşılır olmalı, yanlış bir anlamaya yol açmamalıdır.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangilerin­de eylemsi yoktur?

A) I. ve II.                               B) I. ve IV.                  C) II. ve IV.

D) III. ve IV.                            E) IV. ve V.

 

 13.    Bu sergideki fotoğraflar, daha önce de dünyaca ünlü birçok sanat

                                                                                                                        I

müzesinde ve pek çok önemli sanatsal etkinlikte gösterildi. Sergide yer

                       II

alan fotoğraflarla bir­likte sanatçının geniş kapsamlı bir fotoğraf

                 III                                                     IV

albümünün de sergiyle eş zamanlı olarak sanatseverlerle buluşması

                             V

planlanıyor.

Bu parçadaki numaralanmış sözlerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  I. söz, bir sıfat tarafından belirtilmiş ad tamlamasıdır.

B)  II. sözcük, edilgen çatılı bir eylemdir.

C)  III. sözcük, türemiş bir addır.

D)  IV. söz, kurallı birleşik sıfattır.

E)  V. sözcükte “ile” (-le, -la), ilgeç görevindedir.

 

14. (I) Aralık ayıyla birlikte 2010 yılına da veda etmeye ha­zırlanıyor bütün dünya. (II) Her zamanki gibi yine çok şey bekliyoruz yeni yıldan. (III) Hele 2010’daki ekono­mik kriz, peş peşe gelen küresel felaketler, insanların daha fazla ümitsizliğe düşmesine neden oldu. (IV) Ye­ni yıl, sihirli bir değnek dokunmuşçasına hayatımızı iyi­leştirmeli; biz de kendimizi tam hayal ettiğimiz o mutlu anlarda bulmalıyız. (V) Ne geride kalan zor günlerin iz­leri olmalı onda ne de gelecek günlerin kaygısı.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlenin yüklemi, şimdiki zamanla çekimlenmiş devrik bir cümledir.

B)  II. cümle, basit yapılı kurallı bir cümledir.

C) III. cümle, birden fazla yan cümleden oluşan girişik bileşik bir cümledir.

D)  IV. cümle bağımsız sıralı cümledir.

E)  V. cümle, anlamca olumsuz bir cümledir.

 

15. (I) Gerede, Bolu’nun en eski ilçesidir. (II) Ankara, Çan­kırı ve Bolu illeriyle sınır komşusudur. (III) İlçe, deniz se­viyesinden 1350 metre yüksekliktedir. (IV) İlçenin sınır­ları içinde kalan Kapaklı Gölü ve Karagöl, başlıca me­sirelik alanlardır. (V) Esentepe adıyla bilinen bölgede ise kışın kar kayağı, yazın çim kayağı yapmak müm­kündür.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümle, iki öğeli bir ad cümlesidir.

B)  II. cümlenin yüklemi, isim tamlamasıdır.

C) III. cümlede, yüklemi durum yönünden tamamlayan sözcük kullanılmıştır.

D)  IV. cümlenin öznesi, tamlananı bağlama grubu olan bir sıfat tamlamasıdır.

E)  V. cümlede farklı türde eylemsilere yer verilmiştir.

 

16. Balıkçılığın usulsüz tekniklerle çok mikdarda ve bilgisizce yapılması

                              I                                             II

bazı balık türlerinin tükenmeye yüz tut­masına sebep olmuştur. Bunun yanında farklı ülkelerin balıkçıları arasında pek çok anlaşmazlık ortaya

                                                                                 III

çıkınca çare olarak balıkçılık hususunda uluslararası kanunlar ve

                                                                                IV

sözleşmeler hazırlanmıştır.

       V

Bu parçadaki numaralanmış sözcüklerden hangisi­nin yazımı yanlıştır?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.            E) V. 

 

17. Kaynaşlı ilçesinde “1300 metre rakımda doğal bir gölet vardır. Yaylanın  etrafında kayın,  gürgen (II) köknar ağaçlarından oluşan (III)karışık orman yapısıyla Torkul Yaylası ve Gölet (IV) doğal yürüyüş ve koşu yolla­rına sahiptir. Ayrıca burada  gençlik kampları (V) mesi­re ve piknik için  uygun yerlerdir.

Bu parçadaki numaralı yerlerin hangisine noktala­ma işareti konmasına gerek yoktur?

A) I.            B) II.            C)III.         D) IV.            E) V.

 

18. Peru’da yaşayan bir yazar olarak  zaman zaman yazar­lığın, benim ülkemdeki gibi pek az okurun bulunduğu, yok­sulluğun diz boyu olduğu kültürün belli bir azınlığın ayrıcalığı gibi görüldüğe lüks olup olmadığı­nı düşünürdüm. Ne var ki  böylesi kuşkular yazma tut­kumu hiçbir zaman azaltmadı. Vaktimin büyük bölü­münü hayatımı kazanmam için çalışmak zorunda oldu­ğum dönemlerde bile kendimce hep yazmayı sürdür­düm. Bu —.

Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?

A)  benim belli bir yazınsal türe bağlı kalmadığım anla­mına gelir

B) edebiyatı toplumsal gerçeklerden bağımsız olarak ele aldığımı gösterir

C)  edebiyatın eğitici yönünü göz ardı ettiğim gibi anla­şılmamalı

D)  okurların beklentilerini karşıladığımı gösterir

E)  edebiyatın salt toplumsal sorunları ele almadığı an­lamına gelir

 

19.    Antik Çağda önemli bir yerleşim yeri olan Assos’ta denizden 230

                   I                                                                                          II


metre yükseklikte Athena Tapınağı bulunuyor. MÖ VI. Yüzyılın

                                          III                                               IV

ortalarında yapılan tapınak,tüm köye, Ege Denizine ve Midilli Adası’na

                                                                         V

tepeden bakmaya devam ediyor.

Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisinin yazımı yanlıştır?

A) I.             B) II.           C) III.            D) IV.             E) V.

 

20.    Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozuk­luğu vardır?

A)Ahmet hiç kimseyi üzmek istemez, herkesle iyi ge­çinmenin yollarını arardı.

B) Onunla on beş yıl önce bir arkadaşımın evinde ta­nışmıştım.

C) Hepimizi eğlendiren bu gösteriye halkın ilgisi bü­yüktü.

D)Sanatçı, eleştirilerinde her zaman toplumcu ger­çekçiliğe bağlı kalmıştır.

E)Bana sorarsanız iyi bir edebiyat okuru, eğlenmek için kitap okuyandır, diye derim.

 

21.    Görme algısındaki herhangi bir kusur, çocuğun yazılı şekilleri

                                             I                                II

tanımasını ve bunları birbirinden ayırt etmesini engellemekte:

       III                                                                           IV

dolayısıyla okuma güçlüklerine neden olmaktadır.

                                        V

Bu parçada numaralanmış sözcüklerin hangilerin­de kaynaştırma ünsüzü vardır?

A) I. ve II.                               B) I. ve IV.                  C) II. ve IV.

D) III. ve V.                             E) IV. ve V.

 

22. Akşama doğru Tuşba’yı, Van’ı ardımızda bırakıyoruz. Muradiye Şelalesi’ni, Akdamar Adası’nı ( ) Efsaneleriyle ( ) söylenceleriyle ve tarihi kalıntılarıyla zihnimde iyi­ce yer ediniyor Van şehri. Ayrıca bizi gezimiz boyunca yalnız bırakmayan Van Gölü de büyüleyen güzelliği ile aklımızdan hiç çıkmayacak ( ) Böyle bir doyurucu ge­zi karşısında kim şaşkınlığa uğramaz ki ( ) Biz de ga­rip duygularla arabamızla ilerliyoruz.

Bu parçada ayraçla ( ) belirtilen yerlere, aşağıdakilerden hangisinde verilen noktalama işaretleri sıra­sıyla getirilmelidir?

A) (…) (:) (;) (!)                                B) (;) (…) (.) (?)

C) (.) (…) (,) (.)                                 D) (…) (,) (.) (;)

E) (…) (,) (.) (?)

 

23. (I) Son yapıtım üzerinde çalışırken teknikle ilgili olarak hiç yapılmadığını düşündüğüm şeylerden birini yap­maya karar verdim. (II) Bizde genellikle anlatıcı, geç­miş zamandan geleceğe doğru akan olayları sıraya koyar, bizi düz çizgisel bir anlatımla baş başa bırakır.(III)  Bu, geçmişten günümüze doğru akan olayların şimdiki zaman ekseninde toparlanması yoluyla olur.(IV)  Ben, ilk kez geleceği de söyleyen, bunu şimdiyi anlamada bir teknik olarak kullanan bir roman yazma­ya karar verdim. (V) ‘Rüya Körü’, geçmişin ve gelece­ğin sürekli açıklandığı bir şimdiki zaman romanıdır.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerin­de klasik roman anlayışına yönelik bilgi verilmek­tedir?

A) I. ve II.                               B) II. ve III.                  C) III. ve IV.

D) III. ve V.                             E) IV. ve V.

 

24.    İstanbul’un dünyanın en önemli medeniyetlerinden bi­rine ev sahipliği yaptığını biliyor muydunuz?

Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Adıl                                    B) Zincirleme ad takımı         

C) Sıfat-fiil                             D) Bileşik çekimli eylem     

E) Bağlaç

 

25.   Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili sözlerin han­gisinde zaman anlamı yoktur?

A)  Tren ikinci istasyona varmadan biz arabayla eve varmıştık.

B)  Yıllar sonra okula uğradığında birçok öğretmeninin hâlâ mesleğine devam ettiğini gördü.

C)  Babam birkaç hafta içinde iş yerini karşı mahalleye taşıyacak.

D) Şiir yazmaya lise yıllarında başlayan şair, sözcükle­rin anlam evreninde yenilikler peşinde koşuyor.

E)  Sağanak yağış başlayınca sokaktaki insanlar dük­kânlara kaçıştı.

 

26. Bir tür göçebe kelebek Monarch. On santim kadar ge­nişliğe açılan, siyah çizgili, beyaz benekleri de olan tu­runcu renkli kanatları var. Monarchların Kanada’dan Meksika’ya yaptıkları binlerce kilometrelik yolculuk dil­lere destan. Yaklaşık 250 milyon civarında renk renk kelebek günde 100 kilometreye yakın yol alıyor. Yüz­lerce, binlerce, milyonlarca göçmen kelebek sürüsü… Dünyada görebileceğiniz en güzel canlı kartpostallar­dan biri… Meksika’daki Morelia kasabasına gidip hem bu muhteşem doğa olayına şahit olabilir hem de bu şi­rin mi şirin kasabada kafanızı dinleyebilirsiniz.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Çoğullaştırma    

B) Yineleme    

C) Eksiltili cümle

D) Birinci kişili anlatım       

E) Deyimler

 

27. Ahlat’ta taş ustalığı binlerce yıldır süren bir gelenek. Bu şehirde evler kırmızımsı taşlardan yapılmıştır. Bu taşın tercih edilmesinin en önemli sebebi sıva veya boyaya ihtiyaç duymaması ve iklime en uygun malzeme olma­sıdır. Beyaz ve siyah renkleri de olan taşlar, yapıldığı bi­naları yazın serin, kışın ise sıcak tutuyor. Bu uygun yalı­tım özelliğinin yanında yontulması ve şekillendirilmesindeki kolaylıklardan dolayı Anadolu’nun farklı yerlerine de satılıyor. Ahlat dışında herhangi bir yerde böyle bir rezerve de rastlanmamış. Özellikle 11 ve 20. yüzyıl ara­sındaki mimarimizde, bu taş etkili olmuş.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A)  Açıklayıcı bir anlatıma yer verme

B)  Karşılaştırmadan yararlanma

C)  Betimleyici sözler kullanma

D)  Karşıt anlamlı sözcüklere yer verme

E)  Devrik cümlelere yer verme

 

28. Türkçenin söz değerlen arasında deyimlerin özel bir yeri vardır. Deyimler halkın ortak yaşattığı, her milletin kendi öz benliğinden doğmuş söz değerleridir. Genel­likle birden çok sözcükten oluşur. Gerçek anlamından ayrı anlamlan vardır. Söze akıcılık kazandıran, çekicilik katan özellikleriyle ilgi çeker. Alışılan kalıbını değiştire­mezsiniz ama deyim anlamını yitirmeden değişik ağız­larda başka biçimlere bürünebilir.

Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi deyim­lerin özelliklerden biri değildir?

A) Ulusallık                           

B) İçtenlik             


C) Mecazlık

D) Anonimlik                         

E) Kalıplaşmışlık

 

29. Şiirde anlam, doğrudan doğruya zekâya hitap eder. Anlam şiirden düzyazıya ya da bir dilden başka dile çevrildiği zaman çerçevesi değişmez. Ama şiirin şiir oluşu bu anlam ile değildir. O halde şairin bir araya topladığı sözcüklere ve seslere hayat veren, dizelerin basit parçalan arasındaki birliği sağlayan başka bir şey var. Öyle bir şey ki en küçük bir değişiklik şiiri öldüre­biliyor.

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Şiirin, görünen ve görünmeyen anlamlar taşıdığı

B)  Şiirin herkes tarafından aynı şekilde algılanan bir anlamı olduğu

C)  Şairlerin, şiirlerini yazarken, istediği şeyi anlatabile­ceği

D)  Kapalı anlatıma sanıp şiirlerin daha çok beğenildiği

E)  Şiiri şiir yapan içeriği değil, biçemi olduğu

 

30. Batı’da ansiklopedilerin, kurumsal bir kimliğe bürüne­rek, sürekli yapılan basımlarla güncellendiğini, geniş­letildiğini biliyoruz. Bizde ise ansiklopediler her za­man tamamlanmaya, yenilenmeye değmeyecek çalış­malar olarak algılandı Çünkü ansiklopediler, yayıncı­lar tarafından gösterişli ciltleriyle kitaplığı süsleyen, raflarda tozlanan bir eşya olarak görüldü. Bu yüzden bunların yeniden düzenlenmesi, sınıflandırılması, bi­limsel bir bakış açısıyla farklı bir şekilde üretilmesi yo­luna gidilmedi.

Bu parçada yazar, aşağıdakilerin hangisinden ya­kınmaktadır?

A)Ülkemizde ansiklopedi çalışmalarına gereken öne­min verilmeyişinden

B)Ülkemizdeki ansiklopedilerin sadece öğrenciler ta­rafından yararlanılan kaynaklar olarak görülmesin­den

C)Ansiklopedilerin görsellik yönüyle doyurucu bir içeriğe sahip olmamasından

D) Ansiklopedilerin öznel ölçütlerle hazırlanmasından

E) Ansiklopedilerin anlaşılır ve akıcı bir anlatımdan uzak olmasından

  

31. Kızmalarının bir mahsuru yok ama benim amacım bu değil ki. Bağırarak, sloganlaştırarak dile getirmiyorum anlattığım hiçbir şeyi. Tarihi köklerimizdeki gibi birbiri­mizden farklı insanlar olsak da ortak bir yaşam kültürü oluşturmalıyız, diyorum ısrarla. Bir yazar olarak bana “Ülkenizin en büyük sorunu nedir?” diye sorsalar, “Ta­hammülsüzlüktür.” derim. Herkes kendi tarafını seçe­rek radikalleşiyor, sertleşiyor, saflar keskinleşiyor. Biz bunun acısını yakın zamanda çok yaşadık. Dolayısıyla bu ortamın tekrar oluşması beni endişelendirir.

Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?

A) Bizde bir tartışma kültürünün oluşmamasını neye bağlıyorsunuz?

B)Yapıtlarınızda hep mutluluk içinde yaşayan insan­ları mı anlatmayı tercih ediyorsunuz?

C)Sizce yapıtınızda anlattığınız bazı olaylardan dola­yı okurlarınız size kızabilirler mi?

D)Son dönemlerdeki toplumsal değişim ve gelişmele­ri nasıl değerlendiriyorsunuz?

E)  Okurlarınızdan son yapıtınızla ilgili nasıl tepkiler alı­yorsunuz?

 

32. Derler ki bir düşünceye adanmışlık, bağlanmıştık şiirin doğasıyla bağdaşmaz. Şiirsellik, ülküde ya da düşün­cede değil; dilde, sözcüklerde gizlidir. Bir bakıma doğ­rudur bu sav. Şiirselliğin öz suyunda eritilmemiş dü­şünce; şiirin kanadını kırar, rengini karartır, dahası so­luğunu keser. Sanatçı bu gerçeğin farkında olmalıdır. Şiirini, salt bir duyuru aracı gibi kullanmamalı, dilinin olanaklarıyla renklendirmelidir.

Bu parçanın bütününde anlatılmak istenen aşağı­dakilerden hangisidir?

A)Duygular ve düşünceler şiirsel bir dille yoğrularak şiire aktarılmalıdır.

B)Okuru bir düşünceye yönlendirmeye çalışan şairle­rin şiirleri geniş kitlelere seslenemez.

C) Toplumun beklentilerini dikkate alan şairlerin şiirleri okurlarca daha çok ilgi görür.

D) Belli bir düşünceyi savunmak amacıyla yazılan şiir­ler, o düşünce geçerliliğini koruduğu sürece varlığı­nı sürdürür.

E) Şiir, her kesimden insanın anladığı bir dille yazılma­lıdır.

 

33. Toplum, yazar olmak isteyenleri eleme işlevini severek yapıyor, bunun yanında yazar olma yolunda emekleyenlere karşı pek anlayışlı olmuyor. Onlara bir çıraklık dönemi şansı tanımıyor. Öğrenci olunmadan büyük sanatçı olunamayacağını akıldan uzak tutuyor. Kendini kabul ettirmiş yazarlar dışında hiçbir yazarı kabul etmi­yor. Sanatçı olmak için özel bir yetenek gerektiğini ga­yet iyi bilen toplum, böyle bir yeteneğin güçlü bir yazar kişiliğine dönüşmesi için belirli bir zaman gerektiğini göz ardı ediyor.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Yazar adaylarının toplumdan gereken desteği gör­mediğine

B) Bir çıraklık dönemi geçirilmeden usta sanatçı olu­namayacağına

C)Usta bir sanatçı olabilmek için, toplumsal temalar­da yapıt ortaya koymak gerektiğine

D) Sanatçı olmak için yeteneğin zaman içinde işlen­mesi gerektiğine

E)Toplumun, kişilerin yazarlık kimliğini hak edip etme­diğini belirleme konusunda hevesli olduğuna

 

34. Dili, renkli ve şiirsel kullanmak yazının ön koşulların­dan biridir. Kalemi her eline alanın dili böyle kullanma­sı kolay değildir, inceliğine, derinliğine, egemen olma­sı gerekir dilin. Sade ama yoğun kullanmalıdır onu. Çünkü bir dil yüzyıllardan beri belli özellikler, renkler ve anlatım biçimleri kazanmıştır. Bunların hepsinden yararlanmalıdır yazar. Yoksa kendine özgü bir stil oluş­turamaz. Konular birbirinden ayrı olsa da, birinin yaz­dığı ötekine benzer. Bu tavır, politik olarak gerekli ola­bilir, ancak dili giderek sığlaştırır, okuru çok yönlü dü­şünmeye götüremez.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)Yazarların, dilin bütün kazanımlarından yararlanma­dan özgünlüğü yakalayamayacağına

B) Dilin oluşumunun, uzun bir sürece sahip olduğuna

C) Özlü anlatımla yalınlığın bir arada olması gerektiğine

D) Dili, zenginliğini ortaya çıkaracak şekilde kullanma­nın zorluğuna

E)Dilin anlamsal boyutunun değişmesinin sadece ya­zarlara bağlı olduğuna

 

35. Edebiyat, insanların duyguları yanında düşüncelerine seslenebilen doyurucu bir alan. Tabii ki onlara bunu duyurabilirseniz yani onlara ulaşabilirseniz. Tanıtım bu açı­dan bence çok yararlı. Neden sadece belirli bir sayının içinde kalalım yetmiş milyonluk bir ülkede? Mümkün ol­duğu kadar çok insana ulaştırabiliriz edebiyatı. İnsanlar edebiyatın hem bir şeyler öğrenebilecekleri hem zevk alabilecekleri eğlenceli bir alan olduğunu anlayabilirler böylece.

Bu parçada yazarın anlatmak istediği aşağıdakiler­den hangisidir?

A)  Edebi yapıtların sadece eğlence amacıyla okun­maması gerektiği

B)  Yazarların anlatmak istediklerini yapıtın dokusuna dolaylı olarak sindirmesinin uygun olacağı

C)  Yazınsal ürünlerin, yararlanmaları için tanıtım çalışmalarıyla halka ulaştırılması gerektiği

D)  Kolay anlaşılan yapıtların daha çok okur bulacağı

E)  Eleştirisini yaptığı sanatçının kişiliğini de önemse­diği

 

36. —- Nasıl ki bir insanın hareketlerine, yürüyüşüne, ko­nuşma tarzına, giyim kuşamına bakarak o insanın ki­şiliğiyle ilgili değerlendirmede bulunuruz. Aynen öyle de, bir yapıtın niteliği ile ilgili fikir yürütmek için onun dış yapısından yola çıkabiliriz.

Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre, aşa­ğıdakilerden hangisi getirilebilir?

A)Bir yapıtın dış yapısına ait özelliklere bakılarak, o yapıtın içindekilerle ilgili fikir yürütmek doğru değildir.

B) Bir yapıtın biçimsel özelliklerinin niteliği, o yapıtın kalıcı olmasında etkilidir.

C)Sanat yapıtının değeri, içeriğiyle biçiminin uyumlu olup olmamasıyla ölçülür.

D) Her sanat yapıtı, içinde oluştuğu dönemin özellik­lerinden izler taşır.

E)Bir sanat yapıtının dış görünüşü, onun sanatsal de­ğeri ile ilgili ipuçları verir.

 

37. Son kitabımı, tahminimden daha kısa sürede yazdım, yaklaşık on beş ay sürdü ki bu benim rekorum. Bundan önceki kitaplarım en az üç yılımı almıştı. Kısa sürede ya­zıldı ama öncesinde bir yıllık bir hazırlık sürecinden ge­çildiği için böyle oldu. Çok kitap, makale okudum. Bir paragraf yazabilmek için bir kitap okuduğumu hatırla­rım. İlk öykülerimi üniversite sıralarında 1975’te yazdı­ğım düşünülecek olursa aslında bu kitap bir yandan otuz beş yıllık bir emeğin sonucudur da. Öteki kitapları­mı göz ardı etmek için söylemiyorum ama bu kitap be­nim kıymetlim gibi diyebilirim.

Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisine yanıt alınamaz?

A)  Kitabınızı yazarken bir ön hazırlık yaptınız mı?


B)  Yazı çalışmalarınıza ne zaman başladınız?

C)  Bu kitabınızda neyi anlatmak istediniz?

D)  Yapıtlarınızı ne kadar sürede yazarsınız?

E)  Son kitabınızı diğer yapıtlarınızdan ayrı tutar mısınız?

38. Şiirler, şairler yazarlar ve kitaplar ekseninde gezinen yazılarım iki kitapta toplandı şimdilik. Bu kitaplar okur­lar için Türk edebiyatının bir yol haritası olarak görül­sün isterim. Kapsadığı geniş yelpazeyle yazın dünyası için bir arşiv görevi de göreceklerine inanıyorum bu kitaplardaki yazılana Günümüz edebiyat dünyası hak­kında bilgi sahibi olmak isteyenlerin yalın, içten bir an­latımıyla bu kitaplardan memnun kalacakları kanısın­dayım. Üçüncü bir kitabımda da resim, ressam ve ser­gi yazılarımı bir araya getireceğim.

Bu parçada sözü edilen yazarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)  Yapıtlarının geniş bir bilgi birikimi içerdiği

B)  Yalın ve samimi bir anlatımla kitaplarını yazdığı

C)  Yeni bir kitap hazırlığı içinde olduğu

D)  Geniş bir okur kitlesine seslenmeyi amaçladığı

E)  Yazınımız için başvuru kaynağı niteliği taşıdığı

 

39. Tarihî roman, roman türleri arasında zor bir türdür. Ya­zar, bir taraftan romanında esas aldığı zaman dilimini her şeyiyle öğrenmek zorundadır, diğer taraftan tarihî gerçeklere bağlı kalmak durumundadır. Bu noktada yazarın romanı oluşturmaya yönelik hareket alanı sınır­lıdır. Ancak roman türü, ana çerçeveyi koruyarak ayrın­tılarda hayalin elverdiği müdahaleleri yapma konusun­da yazarı özgür bırakır. Kurmaca dünyanın kendisine sağladığı imkânları kullanan yazar, ilgi çekmek için mutlaka merak ve entrika unsurlarına yer vermelidir. El­bette dönemin konuşulan diline sadık kalarak.

Bu parçada tarihi romanla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)  Dilin bütün olanaklarının kullanılarak yazılması ge­rektiğine

B)  Diğer türlere göre bazı zorluklar içerdiğine

C)Tarihi gerçeklerin detaylarını yazarken, yazarın düş gücünden yararlanabileceğine

D)  Yazarın anlattığı dönemi iyi bilmesi gerektiğine

E)  Dikkat çekmek için gizli ve ilginç durumları anlat­mak gerektiğine

 

40. Bu ozanımız, her seferinde şiire başka bir pencereden bakıyor mutlaka, ilk üç kitabında tarihe, mitolojiye yap­tığı göndermelerle değişik zamanları, mekânları ve ka­rakterleri günümüze taşıdı. Son kitabında ise değerle­rin hızla ticari malzeme haline geldiği bir çağda şiirin saf güzelliğini sürdürmenin derdinde. Simge ve söz sanatlarına çok fazla itibar etmeden dil oyunlarına baş­vurmadan lirik-epik unsurların uyum içinde olduğu, za­man zaman okurları tebessüm ettiren ironik bir söyle­yişi tercih ediyor. Kentleşerek kimliğini kaybeden, iyi ve kötü arasında gelgitler yaşayan insanda oluşan acı do­lu duyguları dile getiriyor.

Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)  İnsanların yaşamı tanımalarını sağlama amacıyla şi­irler yazdığına

B)  Sürekli bir arayış içinde olduğuna

C)  Yaşamdaki hüzünlü konuları anlattığına

D)  Şiirlerinin, içerik bakımından farklı özellikler taşıdı­ğına

E)  Şiirlerinde yer yer gülmece öğelerine yer verdiğine

 

CEVAPLAR

1

C

9

D

17

C

25

D

33

C

2

C

10

E

18

B

26

D

34

E

3

B

11

A

19

D

27

E

35

C

4

C

12

D

20

E

28

B

36

E

5

D

13

C

21

D

29

E

37

C

6

D

14

B

22

E

30

A

38

D

7

A

15

C

23

B

31

C

39

A

8

E

16

B

24

E

32

A

40

A

 

]]>
TYT Türkçe Deneme Sınavı – 21 https://dersimizedebiyat.org/yks-turkce-deneme-sinavi-21.html Sat, 11 Jan 2014 19:51:19 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=8775 TYT TÜRKÇE DENEME SINAVI – 21

1. Bu kitap, yaşam labirentindeki okur için bir pusula iş­levi üstlenirken, alışılmışı ve bilineni yeniden fark ede­bilmemize de olanak sağlıyor.

Bu cümlede geçen “yaşam labirentindeki okur için bir pusula işlevi üstlenmek” sözüyle anlatılmak iste­nen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Okuru, geçmişe yönlendirerek yaşamın sıkıntıların­dan uzaklaştırmak

B)  Sosyal sorunlarla ilgili tespitler yapmak

C)  Yaşamın karmaşası içindeki okura yol göstermek

D)  Yapıtları oluştururken okurun beklentilerini dikkate almak

E)  Yaşam gerçeklerini değiştirerek yansıtmak

 

2. (I) İstanbul’da bazen bütün gürültülerin sustuğu ve es­ki bir müziğin duyulmaya başladığı olur. (II) Bahar ayla­rında, Boğaziçi’nin yamaçları şendir. (III) Erguvan ağaç­ları, bu yamaçlarda yeşil üstüne dökülmüş pembe bir boya gibi durur. (IV) Beykoz’un anıtsal çeşmesi, duvar­dan sularını tatlı bir konser gibi döker. (V) Boğaz’ın bir iskelesine sürünerek geçen bir gemi, umulmadık bir es­ki dostumuz gibi karşımıza çıkar.

Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, bir sözcük hem niteleme hem belirtme sıfatı almıştır.

B)  II. cümle basit, kurallı, olumlu bir ad cümlesidir.

C)  III. cümlenin yüklemi geçişsiz bir eylemdir.


D)  IV. cümlede, bir ad eyleme yer verilmiştir.

E)  V cümle, içinde birden çok yan cümleciğin yer al­dığı girişik bileşik bir cümledir.

 

3. Ünlü yazarın, geçen ay piyasaya çıkan romanı, birçok tartışmayı da beraberinde getirdi. Eleştirmenlerin bu romanla ilgili değerlendirmelerine baktığımızda, biri­nin ak dediğine ötekinin kara dediğini görüyoruz.

Bu cümlede altı çizili sözle anlatılmak istenen aşa­ğıdakilerden hangisidir?

A)  Eleştirilerin öznel bir biçimde ortaya konamaması

B)  Birbiriyle çelişen düşüncelerin dile getirilmesi

C)  Eleştirilerin yapıt üzerine temellendirilmemesi

D)  Verimli bir tartışma ortamının olmaması

E)  Yapıtın sadece olumsuz yanlarının görülmesi

 

4. Şiirimizde uzunca bir dönem sanatçılar duygu ve dü­şüncelerini aynı şekilde, değişmeyen bir söyleyişle di­le getirmişlerdir. Bu durum, edebiyatımızda belli bir süre sonra kısır döngü halini almıştır. Salt biçime yas­lanan bu yaklaşım ancak yakın bir dönemde aşılabil­miştir.

Bu parçada yazar, şiirimizle ilgili aşağıdakilerden hangisini anlatmak istemiştir?

A)  Belli bir düzende şiir ortaya konmadığını

B)  Şairlerce duygusallığın gerektiğinden daha çok öne çıkarıldığı

C)  Tekrara düşüldüğünden olumlu bir gelişme göste­rilemediği

D)  Yoruma açık ürünler ortaya koyulduğu

E)  Farklı yönelişlerin, geleneksel şiir anlayışının devam etmesini engellediği

 

5. Paul Valery, “Gerçek şair, anadilinin içinde kendince farklı bir dil oluşturarak şiirini yazar.” der.

Ozanın, bu sözüyle anlatmak istediği aşağıdakilerden hangisidir?

A) Şairlerin, ulusal dillerinden başka bir dilde şiir yaz­mamaları gerektiği

B) Her şairin, şiir yazmaktaki amacının, anadilini dün­yaya tanıtmak olduğu

C) Her şairin, anadilinin bütün inceliklerini çok iyi bil­mesi gerektiği

D) Bir şairin, dilinin özelliklerini keşfedebilmesi için uzun zaman geçmesi gerektiği

E) Yetkin şairin, anadilini yeni bir dil haline getirerek değişik bir söyleyişle şiirlerini ortaya koyduğu

  

6.             I.   Adam lokantaya girip boş bir masaya oturarak bir bardak su istedi.

II.   Yazın hasat zamanı bu ovaya gelen işçiler kazandıklarıyla kış boyunca geçimlerini sağlıyor.

III.   O gece İstanbul’dan umuda benzer bir hisle ayrıl­mıştım.

IV.   Yaşlı kadın bahçeye giren çocukları sert bir ses to­nuyla uyardı.

V. Sokağın köşesinde mendil satan çocuğun üzerin­de eski püskü bir elbise vardı.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  I. cümledeki “masa” sözcüğünde bir ad aktarması vardır.

B)  II. cümlede karşıt anlamlı sözcük kullanılmıştır.

C) III. cümlede, somut anlamlı sözcükler soyut anla­ma gelecek şekilde kullanılmıştır.

D) IV. cümlede bir duyu aktarımı yapılmıştır.

E)V. cümledeki “eski püskü” sözü biri anlamlı biri an­lamsız sözcüklerden oluşan bir ikilemedir.

 

7. Ben, sözcüklerin de tıpkı insanlar gibi bir ömrünün ol­duğuna inanıyorum. Örneğin “ihtimal” sözcüğü yaşa­maya devam ediyorsa, bırakalım yaşasın. Bir sözcüğü zorla ortadan kaldırmak, dilin akışkanlığını bozar. En kötüsü de kuşaklar arası süreklilik kalmaz. İnsanlar bir­birleriyle anlaşamaz. Ama öte yandan “olasılık” sözcü­ğü de kullanılmaya devam etsin. Duruma göre bazen bu sözcüklerden biri uygun düşer, bazen öbürü.

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakiler­den hangisidir?

A)Bir sözcüğün, yaşamını dilin doğal akışı içinde ta­mamlaması gerektiği

B)  Dilde yenilik yapmanın, insanlar arasında iletişimi engellediği

C)  Aynı kavramın farklı sözcüklerle karşılanmasının di­li zenginleştirdiği

D)  Dildeki yabancı sözcüklerin, dilin yapısına zarar verdiği

E)  Dile yeni giren kavramları karşılayacak yeni söz­cükler türetmek gerektiği

 

8. (I) Sinop’un Ayancık ilçesindeki İnaltı Mağarası deniz seviyesinden 1070 metre yükseklikte, mağaranın uzunluğu ise 2200 metreyi buluyor. (II) Bu kadarcık alan bile mağaranın ne kadar güzel ve eşsiz olduğu­nu anlamamıza yetiyor. (III) İlerleyen metrelerde karstik göllerin olduğundan söz ediyor mağarabilimciler. (IV) Mağaranın girişindeki ferahlatan genişlik, birkaç yüz metre ilerleyince azalıyor ve gitgide bir metrenin altına düşüyor. (V) Mağaraya girdikten sonraki ilk izle­nimi kelimelere dökmek güç, çünkü sizi içeride büyü­leyici bir manzara bekliyor.

Bu parçayla ilgili olarak aşağıda verilenlerden han­gisi yanlıştır?

A)  I. cümlede sayısal veriler ortaya konuyor.

B)  II. cümlede, anlatıma duygular katılmıştır.

C)  III. cümlede, bir dolaylı anlatım söz konusudur.

D)  IV. cümlede, aşamalı bir durumdan söz edilmiştir.

E)  V. cümlede, kinayeli bir anlatım söz konudur.

 

9. (I) Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi’nde Çanakkale Savaşı ve Büyük Taarruz’u konu alan panoramalar dik­kat çekiyor. (II) Bu panoramalar üç boyutlu bir görün­tüye sahiptir. (III) Kullanılan savaş objeleri ve maketler­le, muharebelerin geçtiği yerler ve dönem aslına uy­gun olarak canlandırılıyor. (IV) Türkiye’de ilk kez uygu­lanan bu teknik, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yoldaki yaşananlara ışık tutuyor. (V) Müzede, kurtuluş mücadelesinden çeşitli anların resmedildiği büyük boyutlu tablolar da yer alıyor.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangile­rinin öğeleri sırasıyla dolaylı tümleç, özne ve yük­lemden oluşmaktadır?

A) I. ve II.                               B)l. Ve V.                   C) II. ve III.

D) III. ve IV.                            E) IV. ve V.

 

 

 

 

 

10. (I) Bu ozanımız, Türk şiirine önemli yenilikler getiren büyük bir sanatçıdır. (II) Öteki ozanlar gibi, yaşadığı döneme uzaktan bakmamıştır. (III) Şiirinde yalın bir anlatımla, toplum yaşamındaki değişimleri vermeye çalışmıştır. (IV) Daha önce hiçbir ozanın yanaşmadığı, yaşamı şiirin içine katma düşüncesini o gerçekleştirmiştir. (V) Şiirlerindeki yerel ve doğal söyleyiş, dikkat çeken en önemli özelliklerindendir.

Bir ozanın ele alındığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden han­gisi yanlıştır?

A) I. cümlede, Türk şiirine özgün özellikler kazandırdı­ğından söz ediliyor.

B) II. cümlede, yaşama bakışı karşılaştırmalı olarak ortaya konuyor.

C) III. cümlede, şiirlerinin hem biçemi hem de içeriği ile ilgili bilgilere yer veriliyor.

D) IV. cümlede, şiirlerinde kendi yaşamının ayrıntıları­na yer verdiğini belirtiyor.

E)  V. cümlede, şiirlerini içinden geldiği gibi yapmacık­sız bir söyleyişle oluşturduğundan söz ediliyor.

 


11. Turkuvaz denizi, yumuşacık kumu ve gökyüzünden hiç eksilmeyen güneşiyle dünyanın dört bir yanından konuk çeken Antalya, tarih boyunca ormanlarıyla ilgi merkezi olmuştur. Bu büyük ve güzel şehrin toprakla­rının yarısından fazlası halen ormanlarla kaplıdır. En çok görülen ağaç türünün kızılcam olmasına karşın Türkiye’de yetişen ve çok fazla kullanım alanı olan Lübnan sediri de bu bölgede bulunur.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisinin örneği yoktur?

A) isim cümlesi                      B) Bileşik cümle    C) Basit cümle

D) Olumlu cümle                   E) Bağlı cümle

 

12.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozuk­luğu vardır?

A)  Dilin kullanımına özen göstermek sadece dilcilerin değil, herkesin görevidir.

B)  Bazı şiirleri okuduğumuz zaman, gözümüzün önün­de bambaşka bir dünya canlanır.

C)  Sanat yapıtlarında güzellik, kullanılan malzemede değil, bir araya getirilişindedir.

D)  Bugün birçok şairin şiirini, üç beş bin  kişi dışında kimse anlamıyor.

E)  Kültürlü bir kimsenin sözcük dağarcığı, konuşmala­rında kullandığı sözcüklerle sınırlı değildir.

 

13.    Rumeli Hisarı, İstanbul’un fetih hazırlıkları sırasında Fa­tih döneminde İstanbul Boğazı’nın kolaylıkla denetlenebilmesi amacıyla

                                                             I

yapılmış.  Kaynaklardan birçoğu bin usta ile iki bini aşkın işçinin gece

     II                                        III

gündüz çalışarak dört ayda tamamladığı Rumeli Hisarı’nın,

                                      IV

Musliheddin adlı bir mimarın eseri olduğunu söylüyor. Ancak orijinal

                                                                                                        V

planı çizen bizzat Fatih’miş.

Bu parçada altı çizili sözlerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A)  I. sözcük, bir belirteçtir.

B)  II. sözcük, edilgen bir eylemdir.

C)  III. sözcük, bir belgisiz sıfattır.

D)  IV. söz, bir sıfat tamlamasıdır.

E)  V. sözcük, bir bağlaçtır.

 

14. Karadenizlilerin bütün bir sene ekmeklerini yaptıkları, yemeklerine

                    I

kattıkları, pişirip yedikleri, başlıca besin maddesi mısırdır. Onların gözünde öyle değerli ki onu, saklamak için özel anbarlar yapmışlar tam

                             II                                                             III

da evlerinin yanı başına, öğütmek için de değirmenler.                          

                                                   IV                             V

Bu parçada numaralanmış sözcüklerden hangisi­nin yazımı yanlıştır?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.            E) V.

15. Kraliçe Nefertiti’nin altın mühründen dünyanın en eski kitabı olarak tanımlanan iki yapraklı tahta kitapçığa ka­dar eşsiz yüzlerce eserin bulunduğu Uluburun Batığı Kazısı, Tunç Devri tarihinin adeta yeniden yazılmasına neden oldu.

Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Belirteç                              B) İlgeç                       C) Sıfat-fiil

D) Niteleme sıfatı                 E) Dönüşlülük adılı

 

16.   Yalnızca çok uzak ülkelerde varlığını sürdürebilen hayvanların

                                  I              II               III

fotoğraflarını çekebilmek için uzun yıllar çaba harcadım. Yedi yıl süren

                                                                  IV                                                 V

çalışmalarımı büyük kedilere olan sevgi ve hayranlığım biçimlendirdi.

                                                                                    VI

Bu parçada numaralanmış sözcüklerden hangileri yapıca ötekilerden farklıdır?

A) l.ve II.                                B) I. ve IV.                    C) II. ve IV

D) III. ve V.                             E) V. ve VI.

 

 17.   Bugün,  hepimiz sorunlarıyla  baş edebilen,  mutlu,  yurt sever

             I                                                          II                                    III

bireyleri yetiştirmekten söz ediyoruz. Ama ne yazık ki bu konuda

                          IV

asgari düzeyde bile bilgilere sahip değiliz.

     V

Bu parçada numaralanmış sözcüklerden hangisi­nin yazımı yanlıştır?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV            E) V. 

 

18.    Teknenin motorunu çalıştırıp iplerini çözerek denize açılınca   en  

                                                     I                             II                        III

büyük   keyfimiz   oltalarımızı   denize sallamak ve kitabımızı okurken

                                                                          IV                                     V

hayallere dalmaktı.

Bu cümlede numaralanmış eylemsilerden hangisi­nin türü ötekilerden farklıdır?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.            E) V. 

 

19. (I) Edebiyatın bize, belki de ömrümüz boyunca gitme olanağı bulamayacağımız fantastik diyarlara yolculuk şansı verdiğini düşünürüm hep. (II) Tabii bu turistik bir gezi değildir; kimi zaman hiç tanışamayacağımız duy­gularla, insanlarla karşılaştırır bizi. (III) Bilmediğimiz o insanların ruhuna girer, keşfetmenin hazzını duyarız. (IV) Kimi zaman da kendi içimize dönük bir yolculuk vaat ediyor kitaplar. (V) Dünyanın bir başka noktasın­da, bir başka insanın duygularıdır yazılan ama bizi bi­ze anlatabilir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümledeki “ömrümüz” sözcüğünde ünlü düşme­si vardır.

B) II. cümledeki “tanışamayacağımız” sözcüğünde ünsüz yumuşaması vardır.

C) III. cümledeki “hazzını” sözcüğünde ünsüz türeme­si vardır.

D) IV cümledeki “vaat ediyor” sözünde bir ünlü daral­ması vardır.

E)V. cümledeki “noktasında” sözcüğünde kaynaştır­ma ünsüzü kullanılmıştır.

20. Bahar (I) yeşiliyle yağmuruyla güzelliğini sergiler (II) özellikle de ilkbahar hem doğa (III) hem de insanlar için son derece önemlidir. Neden mi (IV) Doğa yeni­den uyanışı, yeniden doğuşu sergiler de ondan. Bu mevsimde yaşama sevinciyle hangimiz dolmaz (V) hangimiz yaşamın tadını damarlarında bir kez daha duyumsamaz ki?

Bu parçada numaralanmış yerlerden hangisine bir noktalama işareti getirilemez?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.            E) V.

 

21. Aşağıdaki cümlelerin hangisinden sonra “Okur bun­larda kendi yaşamının izdüşümlerini görebiliyor ve ya­şamını zenginleştirmenin ipuçlarını yakalıyor.” cümle­sinin getirilmesi anlam akışı yönünden uygun olur?

A) Bu sanatçı romanlarında yaşamdaki ilgi çekici ay­rıntıları bir ayna gibi yansıtmayı başarıyor.

B)Sanatçı salt biçeme yaslanan öyküleriyle özgün bir öykü tarzı oluşturuyor.

C)Sanatçı son yapıtında fantastik konuları etkileyici bir biçimde sunuyor.

D)Bu denemelerinde sanatçı  felsefi konuları yoğun bir anlatımla ortaya koyuyor.

E)Eleştirmen, çağdaş eleştiri kuramlarını inceleyerek bu kuramların ışığında yapıtlarını yazıyor.

 


22. (I) Dil ile kültür arasında sıkı bir ilişki vardır. (II) Dil, kül­türü meydana getiren ana unsurlardan biridir. (III) Dilin, toplumların hayata bakış tarzını, anlayış ve felsefesini yansıtması, onun kültüre katkısının bir göstergesidir. (IV) Nice uluslar vardır ki dillerine sahip çıkamadıkların­dan tarih sahnesinden silinmişlerdir. (V) Dil, aynı za­manda nesiller arasındaki kültür mirasının taşıyıcısıdır. (VI) Bu kültür mirasının korunması ise bir ulusu diğer uluslar karşısında güçlü kılar.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.            B) III.           C) IV.              D) V.          E) VI. 

 

23. (I) Çağdaş Eleştiri dergisinde yabancı edebiyatlardan yapılan çevirilerin yanı sıra, eski edebiyat metinlerin­den parçalar da yayımlanmıştır. (II) Namık Kemal, Ce­nap Sahabettin gibi birçok yazarımızdan yapılan aktar­malarla, önem taşıyan metinler günümüz Türkçesine uyarlanarak yayımlanmıştır. (III) Bu yönüyle geçmişle arasında bir alfabe engeli bulunan çağdaş okur için ya­rarlı olmuştur. (IV) Çağdaş Eleştiri dergisindeki söyleşi­lerde, kullanılan Batı kaynaklı kavramlar, ele alınan ya­pıtla ilgili özellikler söyleşinin akışından bağımsız ola­rak açıklanmaktadır. (V) Bu açıklamalar, bir ansiklope­di maddesini andırır biçimde özetlenmiş bilgiler içerir. (VI) Yani açıklamalar, söyleşiyi okuyan ortalama oku­run ilk bakışta anlayamayacağı kullanımlara yöneliktir.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense, ikinci pa­ragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?

A) II.             B) III.            C) IV.            D) V.            E) VI.

24. (I) Namık Kemal, Tanzimat Döneminin en önemli düşün­ce, sanat ve siyaset adamlarından birisidir. (II) Sanatı, toplumun Batılılaşması için bir araç olarak kullanmış, bundan dolayı eserlerini halkın anlayabileceği sade bir dille yazmayı amaçlamıştır. (III) Divan edebiyatının süslü-sanatlı düzyazısı yerine, yeni bir düzyazıyı kullanmış­tır. (IV) Gençliğinde divan edebiyatı tarzında şiirler yaz­mış, Avrupa’ya gittikten sonra yeni edebiyatı benimse­miş ve o yolda yapıtlar vermiştir. (V) Sahne dili ve tekni­ği yönünden başarılı tiyatro yapıtları da yazmıştır.

Namık Kemal’in ele alındığı bu parçada numaralan­mış cümlelerle İlgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlede, değişik alanlarla ilgilendiği belirtiliyor.

B)II. cümlede, dil anlayışının, taşıdığı sosyal amaca göre biçimlendiği söyleniyor.

C) III. cümlede, sanat yaşamıyla ilgili bir çıkarım yapıl­mıştır.

D)IV. cümlede, yaşamının farklı dönemlerinde farklı sanat anlayışları benimsediği söylenmiştir.

E)V. cümlede, bir beğeni dile getirilmiştir.

 

25. Boğaziçi, erguvan ağaçlarının pembe çiçekli elbisesi­ni giymesiyle muhteşem bir tabloya bürünür. İstanbul florasının doğal türlerinden olan bu ağacın, ilkbahar aylarında açan eflatun, pembe ve lila tonlardaki genç ve neşeli yaprakları, adeta bir çiçek topunu andırır. Er­guvan, sonbahar aylarında fasulye gibi tohumlar bıra­kır. Oysa yapraksız hali çalıyı andıran cılız bir ağaçtır. Tohumlar sonbaharda ve kurumadan toprağa düşer­se, ilkbaharda can bulur. Erguvanlar başlangıçta ya­vaş büyüseler de sonraları büyümeleri hızlanır. Yüzü­nü denize çevirmiş, güneşe bakan, hafif eğimli ya­maçlar ve küçük tepeler bu şen şakrak ağaçların en sevdikleri yaşam alanlarıdır.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler-den hangisi söylenemez?

A)  Benzetmelere yer verilmiştir.

B)  Kişileştirme yapılmıştır.

C)  Anlatıcının duygusal etkilenmesini yansıtmaktadır.

D)  İkilemelere yer verilmiştir,

E)  Varlıklar ayırt edici özellikleriyle verilmiştir. 

 

26.   Aşağıdaki cümlelerin hangisi ayraç içinde verilen kavramın anlamıyla uyuşmamaktadır?

A)  Şiirlerinizin geniş bir okur kitlesine seslenmesini is­tiyorsanız salt biçime dayalı şiirler yazmaktan vaz­geçin. (Uyarı)

B)  Ne yazık ki edebiyatımızda gerçek anlamda eleştir­men yetişmemiş, bu da yazarların sanatsal gelişi­mini oldukça olumsuz etkilemiştir. (Hayıflanma)

C)  Bu yapıtı adı pek duyulmayan şairleri tanıtmak, on­ları edebiyat dünyasına kazandırmak için hazırla­dım. (Amaç)

D)  Bu dönem edebiyatımızdaki yazarlar, haklı olarak yapıtlarında gerçek yaşamın dışına çıkmayı tercih etmemişlerdir. (Sitem)

E) Okurlar, yazarlardan yapıtlarıyla düşün evreninin sı­nırlarını genişletmesini ister. (Beklenti)

 

27. (I) Sanatçı son romanında İstanbul ekseninde toplum­da yaşanan sıkıntıları gözler önüne seriyor. (II) Günü­müzde kullanılmayan birçok Arapça ve Farsça sözcü­ğü kullanması, insanlarda yazarın kitabı uzun zaman önce kaleme aldığı düşüncesini uyandırabilir. (III) Ro­mandaki olayların bizzat içinde yer alıyor yazar. (IV) Basit cümleler içermeyen, anlamsal yoğunlukları fazla olan sözcüklerin kullanıldığı roman, her sayfasın­da kendini size daha da fazla sevdiriyor. (V) Romanı okurken olayın geçtiği, İstanbul’da bir mahallede ya­şadığınızı, o zamanların insanlarıyla bir arada olduğu­nuzu hissediyorsunuz.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangileri sö­zü edilen yapıtın biçemiyle ilgilidir?

A) I. ve II.                               B)l. ve V.                   C) II. ve IV

D) III. ve IV                                            E) IV ve V.

 

28. Eski bir gelenek olan çömlekçiliğin anavatanı gibidir Avanos. Geçmişi Hititlere kadar uzanan çömlek usta­ları çamura hayat verir ellerinin arasında. Dönen bir platform üzerinde çamurun şekillendiğini görürsünüz çömlek atölyelerinde. Avanos atölyelerinde çömlek, küp, testi ve güveç gibi işlevsel mutfak gereçleri bir yana, Hitit ve Frig gibi Anadolu’nun en eski medeni­yetlerin izlerini taşıyan hediyelik eşyalar da sevdikleri­nize ulaştırılmayı bekler. Vaktiniz varsa bir çömlek atöl­yesine uğramanızı tavsiye ederiz. Kim bilir, belki de içi­nizdeki sanatçıyı Avanos’ta ortaya çıkarabilirsiniz.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A)  Çoğullaştırmalar

B)  Kimi sözcükleri temel anlamlarının dışında kullan­ma

C)  Açıklayıcı anlatımdan yararlanma

D)  Birinci kişili anlatımla oluşturulma

E)  Devrik cümlelere yer verme

 

29. Yapıtlar, sırf mesaj vermek için yazılırsa bu görüş doğ­ru olabilir. Ama yazarken düşüncelerin yapıtın dokusu­na sindirildiği yapıtlarda edebi düzeyin düşmesi müm­kün değil. Nitekim dünya edebiyatında, klasiklerde bu­nun çok sayıda örneği de mevcut. Düşünceler yerli ye­rinde verildiğinden olumsuz bir etki söz konusu ola­maz. Aksine bazen yapıta ayrı bir güzellik katabilir. Victor Hugo, Sefillerinde kötü adam Jean Valjean’ın baş­piskoposun etkisiyle iyi adam oluşunu anlatır. İnsan Ne ile Yaşar isimli eserinde Tolstoy, yine iyi insanları, iyiliği ve iyi olma vurgusunu yaparak hikâyesini anlatır. Biz bu yapıtlarda düşüncenin verilişini yadırgamayız.

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?

A)  Yazarın mesaj verme kaygısı taşıması, yapıtın yazınsallığına gölge düşürüyor düşüncesine katılıyor musunuz?

B)  Klasik yapıtların yüzyıllara meydan okumasını sağ­layan özellikleri nelerdir?

C)  Yazarların yapıtındaki olay örgüsünü klasik anlatım tarzına göre şekillendirmesi gerektiğini düşünüyor musunuz?

D) Yazarların bir akımın savunuculuğunu yapması siz­ce doğru mu?

E)  Klasikliğe ulaşmak isteyen yapıtların evrensel özler taşıması gerektiği görüşüne katılıyor musunuz?

 

30. Gerçekliğin öne çıktığı günümüzde, pek okunmayan düş ağırlıklı romanların, bir gün yepyeni olarak geri döneceğinden hiç şüpheniz olmasın. Çünkü düşler, gerçeğin türlü sıkıntılarıyla ağır bastığı ve edebiyatın gerçekçilik üzerine kurulduğu dönemlerin ardından insanların sığınağı olmuştur. Dolayısıyla —. Böylece, bir dönem okunmayan düş ağırlıklı romanlar, başka bir dönemde tekrar okur bulmuştur.

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A)  edebiyat akımlarının temelinde yatan tek sebep bu olmuştur

B)  insanlar her zaman, düşsel öğeler içeren yapıtları beğenmiştir

C)  okurların kültürel düzeyleri, okuyacakları yapıtları seçmede etkilidir

D)  gerçekçi her akımdan sonra düşlere dayalı bir akım doğmuştur

E)  yazarlar da sadece kendi düşünceleri doğrultu­sunda yapıt oluşturur

 

31. Antik Çağda tiyatro, üst sınıfa özgü bir etkinlikti. Her yıl Dionysos’u kentin hangi ileri geleninin onurlandıraca­ğına karar verilir ve bu kişi etkinlikleri düzenlerdi. Bu dönemde oyunlarda günümüzden farklı olarak dekor ya da kostüm bulunmazdı. Sahne tamamıyla boş olur, baş roller de önemli kişiler tarafından oynanırdı. Bir de anlatıcı görevi gören koro bulunurdu. Günümüzdeki oyunculuk anlayışı yoktu ve duygular oyuncuların el­lerinde tuttukları ve yeri geldikçe yüzlerine koydukları maskelerle ifade edilirdi. Bugün tiyatronun simgesi haline gelen gülen ve ağlayan maskeler bu uygulama­nın bir uzantısıdır.

Bu parçadan Antik Çağdaki tiyatroyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisinden söz edilmemiştir?

A)  Günümüzdeki tiyatroyla ayrılan yönlerinden

B) Toplumun hangi kesimine seslendiğinden

C) Yapısal özelliklerinden

D)  Oyuncuların anlatım tarzlarından

E)  Toplum üzerindeki etkilerinden

 

32. Öyküleri tam bir anı karakteri gösteren sanatçı, açık, duru şiirler de yazmıştır. İnsan ve hayat sevgisi, her varlıkta bir güzellik, her olayda bir iyimserlik araması şiir ve düzyazılarının genel özelliğidir. Kimi öykülerinde İstanbul ve geçim sıkıntısının insanı etkileyişi vardır. Yaptığı ruhsal çözümlemelerde kendi duygularını yan­sıtırken anlattıklarını bizim açıklayamadığımız gizli duygularımız sanırız. Hiçbir toplumsal kaygı duyma­dan anılarını ve yaşamını yansıtmıştır. Yalın dili, göste­rişe kaçmayan, lirik ve samimi söyleyişiyle tanınmıştır.

Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşa­ğıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  Yazarlarına toplumsal bir işlev yüklemediği

B)  Öykülerinde kendi yaşamının ayrıntılarına yer ver­diği

C)  Olay ve durumların olumlu yönlerini anlatmayı seç­tiği

D)  Sade ve içten bir anlatım kullandığı

E)  Düşünsel yazılarıyla okurların ufkunu genişlettiği

 

33. Modern Öykü yazarı öncelikle, öyküsünü üzerine bina edeceği olaylar zincirini, insan sayısını, olayların ya­şanma zamanı ve mekânını, romana göre son derece sınırlı tutmak zorundadır. Bu sebeple modern öyküde olaylar, uzun ve karmaşık değil yoğun bir biçimde anlatılır . Konunun ayrıntılarına girilmez. Kahramanlar bütün yönleriyle değil, büyük ölçüde tek bir yönüyle ir­delenir. Hiçbir anlatımda ayrıntıya, savrukluğa yer veril­mez. Söz konusu dar bir dünya içinde yoğunlaşılıp, tü­rün imkânlarını zorlamadan estetik bir öykü kurulması gerekir. Dolayısıyla yazardan beklediğimiz, “destan” ve “roman”da olduğu gibi, koca bir toplumun veya devrin hayatını kucaklamak; bir insanın uzun yıllar içindeki hayatını bütün yönleri ve olayları ile sunmak değildir.

Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi modern öykünün özelliklerinden biri değildir?

A)  Diğer türlere göre daha sınırlı bir kitleye seslenme

B) Olayları okura estetik bir haz verecek biçimde sunma

C)  Kısa bir zaman diliminde geçen olayları anlatma

D)  Kısa ve öz bir anlatımla oluşturulma

E)  Kişileri tek yönlü olarak ele alma

 

34. insanlar, kendi dillerini başka dillerle kıyaslayarak üs­tün olduğunu savunmamalıdır. Çünkü uluslar arasın­da nasıl bir üstünlükten söz edilemezse, diller arasın­da da böyle bir durumdan söz edilemez. Gel gelelim, yanlış koşullandırmaların sonucunda böyle bir ayrım yapanlar var. İşte bu, dilleri ileri – geri, yoksul – varsıl diye nitelendirme gibi bir yanlış ayrımın ürünüdür.

Bu parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağı­dakilerden hangisidir?

A)  Her dilin kendine özgü bir yapısı vardır.

B)  Dilleri nitelik bakımından karşılaştırmak doğru de­ğildir.

C)  Diller arasında sürekli bir etkileşim vardır.

D)  Bir dilin nitelikli olup olmadığı, sözcük sayısına gö­re belirlenemez.

E)  Bir dilde kullanılan yabancı sözcükleri bütünüyle dışlamak yanlıştır.

35. Televizyona çıkan biriyim, ama “star” olmayı isteyen bir yazar değilim. Ekran önünde bazı programlara çık­tım, tabii ki bunu istediğim için değil yapmam gerekti­ği için yaptım. Beni şiir gecelerinde, toplantılarda, fes­tivallerde göremezsiniz bunu da büyülü bir şey olsun, gizemli kalayım, diye yapmıyorum. Ön plana çıkmak gibi bir gayretim yok. Ama şiirlerimin beğenilmesini de isterim. “Ne güzel şiir olmuş!” dediklerinde hoşu­ma gider. Ben ekranlara çıkarak değil, okunarak beğenilmek; popüler olmadan okurlarımın “favorisi” ol­mak isterim.

Bu sözleri söyleyen şair, aşağıdakilerden hangisiy­le nitelendirilebilir?

A)  Üretken, okurlarını kendi düşüncelerine göre yön­lendiren

B)  Kendini toplumdan soyutlayan, okurların seviyesi­ne inemeyen

C)  Geri planda kalmayı yeğleyen, okurların tepkisini önemseyen

D)  Sorgulayan, değerinin yeterince anlaşılmadığını düşünen

E) Seviyesizliğe tahammül edemeyen,  yapıtlarının anlaşılması için okurdan çaba bekleyen

 

36. Son yıllarda çekilen diziler, daha çok müzikleriyle izle­yicinin dikkatini çekiyor. İçlerinde başarılı çalışmalar da var. Ancak belli bir zaman sonra diziler sadece mü­zikleriyle hatırlanıyor. Oysa müzik, —. Diziyle müzik bir bütün olarak gitmeli ve böyle beğendirmeli kendi­ni. Şimdiki dizilerde ise müzikle her şeyi kotarıp izlen­me oranını yükseltme amacı güdülmekte. Halbuki, filmle müzik eşit ölçüde kendini göstermeli dizilerde.

Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A)  filmin içeriğine uygun olmalı

B)  filmi arka plana atıp onu unutturmalı

C)  izleyiciyi filme çeken ana etken olmalı

D)  her zaman filmin gölgesinde kalmalı

E)  filmin izleyicide oluşturduğu beğeni duygusunu et­kilememen

 

37. 1950’li yılların yazarları arasında en üretken isim hiç şüphesiz Ferit Edgü’dür. Yalın ama yoğun cümleleri vardır. Ölüm, düş, yaşam, yabancılaşma gibi ana te­malardan bir an olsun uzak durmayan bir yazarlık yö­nelimine sahiptir, Düş ile gerçek arasında gidip gelen, neredeyse bir tek cümleye kadar inen kısacık öyküler yazmıştır. Kitaplarına yazdığı önsözlerde bile düş ve gerçeğin arasındaki sınırı aşmamaya özen gösteren bir tavır takınır. İçerik yönünden el attığı yeni konular kadar her öyküde özgün bir biçem kaygısı vardır.

Bu parçadan Ferit Edgü’yle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)  Az sözle çok şey anlatmaya çalıştığı

B)  Öykülerinde soyut konuları ele aldığı

C)  Kendine özgü bir anlatımı olduğu

D)  Okurların yazınsal yapıtlardan aldığı zevki artırmayı amaçladığı

E) Öykülerinde hayali öğelerle gerçekçi öğelerin iç içe olduğu

 

38. Yazınsal metinler, sözcük ve cümle düzeni yönünden çok düzenli bir yapıdadır. Sözcükler, yerleri değiştirile­meyecek biçimde sıralanmasının yanında, ilk anlamla­rından çok, yan anlamlarıyla, duygusal ve çağrışımsal yönleriyle kullanım alanına çıkar. Böylece günlük dilde kullandığımız sözcükler, cümleler yeni tatlar ve anlam­lar kazanır. Buna bağlı olarak da yazarın, okurlara sunduğu evren de kurmaca, imgesel bir evrendir. Bu evren, gerçek dünyayla tam bir örtüşme göstermez hiçbir zaman.

Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi yazınsal metinlerin bir özelliği değildir?

A)  Şekil bakımından bir düzen içinde olması

B) Okurları düşünsel açıdan doyurması

C)  Konuşma dilinin söz dağarcığından yararlanılması

D)  Sözcüklerin temel anlamlarıyla yetinilmemesi

E)  İçerik olarak yaşam gerçeğinden farklı olması

 

 

39. Daha şimdiden çağdaş bir klasik olmaya aday olan roman, klişelere saplanmadan, taraf tutmadan, sade­ce ve sadece savaşın kendine has gerçekliğini anlatı­yor. Çoğu okurun hafızasına kazınacak olan karakter­lerin gerek savaş sırasındaki, gerekse terhislerinden sonraki hikâyelerine parça parça eğilerek bir savaşın atmosferini bugüne kadar rastlamadığımız bir yetkin­likle ve herkesçe rahat bir biçimde anlaşılabilecek bir anlatımla gözler önüne seriyor.

Bu parçada sözü edilen romanla ilgili olarak aşağı­dakilerden hangisine ulaşılamaz?

A)  Tarafsız bir biçimde savaş gerçeklerini anlattığına

B)  Etkileyici karakterlerin yer aldığına

C)  Açık, anlaşılır bir anlatımı olduğuna

D)  Klasik yapıtlara öykünülerek yazıldığına

E)  Nitelikli ve özgün bir yapıt olduğuna

 

40. Denemeleriyle de tanınan sanatçı, toplumcu şairlerin açtığı yolda yürüdü. Şiiri çoğunlukla türkülere dayalı görünse de halk kaynaklarının olanaklarını, türkülerin ötesinde aradı. Günümüz şiirini de büyük ölçüde etki­ledi. Şiirinde ritmin büyük yeri vardır. Onda ritim, söz­cüklerin bir su gibi akma anlamına gelir. Yaşadığı Do­ğu Anadolu’yu ve o yörenin insanlarını bu lirizmin için­de yoğurarak gerçekçi şiirdeki didaktizm tehlikesini aşmayı bildi. Özellikle imge konusunda yaptığı sıçra­mayla genç şairlere örnek oldu.

Bu parçada sözü edilen şairle ilgili aşağıdakiler­den hangisi çıkarılamaz?

A)  Salt öğreticilikten uzak olduğu

B)  Şiirlerinde ahenge önem verdiği

C)  Kendisinden sonra gelen şairleri etkilediği

D)  içinde yaşadığı çevreyi şiirlerinde konu edindiği

E)  Şiir türünden başka yapıt kaleme almadığı

 

CEVAPLAR

1

C

9

B

17

C

25

D

33

A

2

D

10

D

18

D

26

D

34

B

3

B

11

E

19

D

27

C

35

C

4

C

12

C

20

C

28

D

36

E

5

E

13

C

21

A

29

A

37

D

6

C

14

C

22

C

30

D

38

B

7

A

15

E

23

C

31

E

39

D

8

E

16

C

24

C

32

E

40

E

 

]]>
TYT Türkçe Deneme Sınavı – 7 https://dersimizedebiyat.org/yks-turkce-deneme-sinavi-7.html Thu, 09 Jan 2014 11:46:51 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=2143 TYT Türkçe Deneme Sınavı – 7 

1. Aşağıdakilerin  hangisinde  ikinci  cümle  birinci cümlede kullanılan deyimin anlamını içermez?

A)  İki arkadaş kafa kafaya vermiş düşünüyordu.

Yaptıkları her işte birbirlerine yardım ederlerdi.

B)  Bu kadar güzel yapılan bir işe bile burun kıvırdı.

Sınıftaki arkadaşlarının çoğunu beğenmeyip küçüm­serdi.

C)  Çocuğun tedirgin hali yüzünden içime kurt düştü.

Davranışlarından  dolayı  hepimiz  ondan  şüphe­lendik.

D)  Bir yıldır telefon bile açmayan arkadaşına gönül koymuştu.

Söylediklerimi yapmayınca ona çok gücendim.

E)  İşe geç kalma ihtimalini de hesaba katıyordu.

Akşama işlerinin hepsini yetiştirememe olasılığını da dikkate almıştı.

 

2. Cemil Meriç dilinin zenginliği, anlatımının kıvraklığı sayesinde, zengin birikimini ve düşüncesini çok kolay ve yalın bir dille aktarır. O, en çetrefil konuları an­latırken bile heyecanlı bir maceradan söz ediyormuş gibi söylediklerini soluk soluğa takip etmemizi sağlar eserlerinde. Ele aldığı konulara herkesten farklı bir bakışı vardır ki: “Hayret, bunları ben niye daha önce­den düşünmedim?” dersiniz.

Bu  parçada  Cemil  Meriç’in  yapıtlarının  hangi yönünden söz edilmemiştir?

A) Özgünlüğünden                    B) Akıcılığından

C) Sadeliğinden                         D) Toplumsallığından

E) Üslubundan

 

3. 50’li, 60’lı yılların orta halli İstanbul evlerinde kitap aşkı bugünkü gibi sönük değildi, insanlar kitaplardan konuşurlardı. Yahya Kemal’den, hatta Fikret’ten, Namık Kemal’den, Abdülhak Hamit’ten dizeleri ezbere söylemek adettendi.

Bu parçada geçen altı çizili sözle anlatılmak iste­nen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Kitap okumanın belirli bir çaba gerektirdiği

B)  Okumanın insanın yaşamını zenginleştirdiği

C)  Yazarların topluma olumlu etkileri olduğu

D)  insanların kitap okuma heyecanı taşıdığı

E)  Edebiyatsız bir toplumun ilerleyemeyeceği

 

4. Ahmet Ümit “Beyoğlu Rapsodisi” adlı romanında Beyoğlu yaşantısını, Beyoğlu’nun kültürel mozaiğini, yerel terimlerini anlatmıştır. Yazar, romanda içeriği ve biçimi hiç nefes darlığı çekmeden uyumlu bir biçimde buluşturmuştur.

Bu parçada “hiç nefes darlığı çekmeden” sözüyle eserin anlatılmak istenen yönü aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Özgün bir üslupla oluşturulduğu

B)  Sade bir dille kaleme alındığı

C)  Üslup ve konu arasındaki bağın kolayca kurulduğu

D)  Kısa zamanda yazıldığı

E)  Konunun gerçeklere uygun olduğu

 

5. Günümüzde kimse sekiz yüz sayfalık roman okumu­yor artık. Okumaya fırsatımız yok. Çok değerli bir yapıt dahi olsa… Bu yüzden roman akıcı olsun ve ola­bildiğince sözünü kısa tutsun istiyorum. Romancı, oku­run tamamlamasına fırsat verecek yerler bırakmasın romanda.

Bu parçada geçen, “okurun tamamlamasına fırsat ve­recek yerler bırakmamak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Romandaki sayfa sayısını azaltmak

B)  Romanları yalın bir dille yazmak

C)  Her şeyi apaçık anlatmak

D)  ilgi çekici konulara yer vermek

E)  içerikte düşsel öğelere yönelmek

 

6. (I) Yazarımız, bu eseriyle 1998 yılında Sabahattin Ali Öykü Ödülü’nü aldı. (II) Eser, okura değişik dünyaların kapılarını açan öykülerden oluşuyor. (III) Yazar, öykü­lerinde masaldan aldığı imgelerle, gerçeği büyülü bir şekilde sunuyor. (IV) Büyük bir ustalıkla kullandığı Türkçeyle fantastik bir dünya kuruyor. (V) Bu özellik­leriyle öykücülüğümüze yepyeni, taze bir tat getiriyor.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde öznellik yoktur?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.            E) V.

 

7. (I) Şairin Anadolu şiirleri, var olan tüm düşüncelerin usta bir ozanın elinde yoğrulmuş şeklidir. (II) Nasıl, bir insan bütün evrenin küçük bir örneği ise bu şiirlerde de öyle bir durum söz konusudur. (III) Şair, bu şiir­lerde alışılagelen ve aranan ritmik ses uyumunu bir yana bırakmıştır. (IV) O, dizelerini şiirine seçerek koy­duğu sözcüklerin içinde saklı bulunan sesle yarat­mıştır. (V) Bunun yanında sözcüğün ses gücü değil, taşıdığı enerji etkili kılmıştır bu şiirleri.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde somutlama yapılmıştır?

A) I.           B) II.            C) III.            D) IV.             E) V.

 

8.        I. Baharda tomurcuklar patlayıp çiçek açar.

II.  Sessizliği akarsuyun şırıltısı bozuyordu.

III.  Küçük çocuk arıların vızıltısından korkmuştu.

IV.  Karşısındakini sakin sakin dinleyen adam birden gürledi.

Yukarıdaki numaralı cümlelerde geçen altı çizili sözcüklerden hangileri gerçek anlamıyla kullanıl­mamıştır?

A) I. ve II.                    B) I. ve III.                    C) I. ve IV.

D) II. ve III.                  E) II. ve IV.

 

9. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru anlamı bir zamirle sağlanmıştır?

A)  Bu işi tek başınıza nasıl yaptınız?

B)  Dünkü yarışmada kim birinci oldu?

C)  Siz hangi türdeki şiirlerden hoşlanırsınız?

D)  Ahmetler hangi mahallede oturuyor?

E)  Seyirciler içeriye ne zaman alınacak?

 

10. (I) Denemeci, her tümcesini pırıl pırıl işlemek zorun­dadır, hiçbir zaman vurdumduymaz bir dil işçisi ola­maz. (II) Çalıştığı alan, hitap ettiği okur kitlesi üstün bir başarı ister ondan. (III) Denemeci okuyucuya zaman zaman ilginç bilgiler sunsa bile, asıl amacı okuyucuyu düşündürmektir. (IV) Konu seçiminde olduğu gibi an­latımda da özgürdür denemeci. (V) Anlaşılır olmak kadar, özgünlük de denemecinin ilk hedeflerinden­dir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi bir önceki yargının gerekçesidir?

A) II.           B) III.           C) IV.            D) V.            E) VI.

 

11.  İnsan, bir kitabı okuduktan sonra evreni algılayışı değişmiyorsa o, gerçek sanat eseri değildir.

Bu  sözleri  söyleyen  birinin,  okuduğu  kitapta aradığı özellik aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Özgün bir söyleyişinin olması

B)  Sıradışı bir konuda yazılması

C)  Kişinin yaşama bakışını etkilemesi

D)  Gerçekleri anlatıyor olması

E)  Sanat eseri niteliği taşıması

 

12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde tamlananı hem niteleme hem belirtme sıfatı almış bir ad takımı vardır?

A)  Yeniden, yaşadığı topraklara dönecekti.

B)  Burada hissettikleri, düşündüklerinden farklıydı.

C)  Güneşin açık koyu renkleri gökyüzünü kaplamıştı.

D)  Parkın iki yaşlı ağacı hayata küsmüştü sanki.

E)  Bu şehir, insana tertemiz bir hava solutuyordu.

 

 

13.   Kaldırın bugün

Ne kadar engel varsa

Güneşle aranızda,

Elinizin değdiği her şey

Gökyüzü koksun

Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Bileşik sözcük                   B) Ekeylem            C) Bağlaç

D) Çekimli fiil                        E) ilgeç

 

14.   Aşağıdakilerin hangisinde yüklemi durum yönüyle tamamlayan bir sözcük vardır?

A)  Ilık bir yaz sabahı kamp yerinden ayrıldık.

B)  Denizin beyaz köpüklü dalgaları sahile vuruyordu.

C)  Turnuvanın ilk maçını çok rahat kazandık.

D)  Her tarafı kaplayan rengarenk çiçekler bizi büyüle­mişti.

E)  Ağaçlı yolda ilerlerken çocukluk günlerimi hatır­ladım.

 

15.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ekfiil yoktur?

A)  Babamın hediye ettiği kalem kaybolmuştu.

B)  Yarışmacılar, soruları doğru cevaplamıştı.

C)  Spor yapmak, çocukların gelişimi için önemlidir.

D)  Bence konser bir gün öncesinden iptal edilmeliydi.

E)  Kar yağışı, çocukları çok sevindirdi.

 

16. (I) Montaigne’in Denemeleri’ni uzun bir önsözle ver­meyi gerekli görmedim. (II) Çünkü Montaigne, eserini zaten kendisini tanıtmak için yazmış. (III) Onunla okuyucu arasına girecek olan herkes boş sözler söylemek tehlikesine düşer. (IV) Üstelik Montaigne’i Türk okurları çok yakından tanımaktadır. (V) Çünkü Avrupa’dan bize gelen her kitapta payı olan bu büyük düşünce kaynağı, Avrupa’nın kurucu beyinlerinin en önemlisidir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde karşılaştırma söz konusudur?

A) I.           B) II.            C) III.             D) IV.             E) V.

 

17. (I) içeriği ne olursa olsun, bir sorunu çözmek için in­sanların düşünce alışverişinde bulunmaları gerekir. (II) Uygarca konuşma ve tartışma becerisinin gelişmediği toplumlarda, bir sorunu çözme çabaları kısa sürede çatış­maya dönüşür. (III) Böylece, var olanı çözmek şöyle dursun, soruna yenileri eklenir. (IV) Dünyanın birçok ülkesinde görülen gerginliklerin kökeninde, iletişim yetersizliği yatar. (V) Ayrıca çağdaş toplum olabilmek için yeni iletişim becerileri kazanılması gerektiği de yadsınamaz.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangileri birbirine anlamca en yakındır?

A) I. ve II.                               B) I. ve III.                   C) II. ve III.

D) II. ve IV.                             E) IV. ve V.

 

18.    Toplum tarafından iyice benimsenen sinema, tiyatro­nun açtığı yolda ilerlemiş bir sanattır. Fakat birçok sı­navdan geçip şu an yakaladığı başarıyla tiyatroyu ikin­ci plana atacak bir sanat dalı olmuştur.

Bu parçada geçen aşağıdaki sözcüklerden hangisi farklı görevde kullanılmıştır?

A) benimsenen                      B) geçip                  C) ilerlemiş

D) açtığı                                 E) atacak

 

19.    Ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim.

                   I

Tüm çocuklara kanat geren anneliğini

                II

Nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada

III                                           IV

Sensin, her şeyin üstünde tutan, sevdiğini

   V

Bu dörtlükte geçen altı çizili sözcüklerden hangi­leri yapısı yönüyle diğerlerinden farklıdır?

 

A) I. ve II.                     B) I. ve III.                   C) II. ve III.

D) III. ve IV.                 E) IV. ve V.

 

20.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde zarf tümleci yoktur?

A)  Bir saat sonra kasabanın iki kilometre uzağındaki konaklama yerinde buluşacağız.

B)  Son sınavda başarılı olamayanlar gelecek hafta yeni bir sınava alınacak.

C)  Yarışlara iyi hazırlanmak için verilen programı ek­siksiz uygulamalısın.

D)  Çarşıda meydana gelen kazada yaralanan üç kişi hastaneye kaldırılmış.

E)  Yetkililer, göldeki kirliliğin azalması için bir dizi ön­lem aldı.

 

21.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “hem hem …” bağlacı özneleri birbirine bağlamıştır?

A)  Derneğimiz, hem öğretmenlerin hem öğrencilerin katılacağı bir gezi düzenledi.

B)  Personel şefi, hem bugün hem yarın yarım gün çalışacağımızı söyledi.

C)  Kaymakam, bugün hem yeni alışveriş merkezinin hem eğlence parkının açılışını yapacak.

D)  Bu konuda araştırma yapmak için hem dergileri hem gazeteleri inceleyelim.

E)  Kitap fuarına hem çocuklar hem de yetişkinler çok büyük ilgi gösterdi.

 

22.    Okulun kitaplığında bulamadığım yazıları  araştırmak

            I                                           II             III

için şehir kütüphanesine gittim; görevlilerin yardımıyla

                                                         IV

ancak birkaç yapıta ulaşabildim.

 V

Bu cümlede geçen altı çizili sözcüklerden hangisi çekim eki almamıştır?

A) I.             B) II.            C) III.            D) IV.             E) V.

 

23.   Aşağıdaki cümlelerde geçen ikilemelerden hangisi görev yönüyle diğerlerinden farklıdır?

A)  Aysun, okuluna ve arkadaşlarına yeni yeni alışıyor­du.

B)  Birkaç saat içinde siyah siyah bulutlar gökyüzünü kaplamıştı.

C)  Kardeşinin yaptığı yaramazlıkları babasına bir bir anlattı.

D)  Topladığı  yardım  paketlerini  üçer üçer ihtiyaç sahiplerine dağıttı.

E)  Temizlik yaptıktan sonra, evin her tarafı pırıl pırıl görünüyordu.

 

24. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili sözcükler­den hangisinin kökü tür yönüyle diğerlerinden farklıdır?

A)  Uzun çalışmalar sonunda kitabını bitirdi.

B)  Acele etmeliyiz, hava biraz sonra kararacak.

C)  Çocuğun yaralı halini görünce gözleri yaşardı.

D)  Öğrenciler haftaya buluşmak üzere sözleştiler.

E)  Yağmurlar kesilince ırmağın suyu azaldı.

 

25. Köylüler çalıştıkları bahçelerden birinde bizi konuk etmek isteyince arkadaşlarımız, bu daveti seve seve kabul etti.

Bu cümlenin öğelerinin sıralanışı aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiştir?

A)  Zarf tümleci – dolaylı tümleç – özne – yüklem

B)  Zarf tümleci – özne – belirtili nesne – zarf tümleci -yüklem

C)  Özne – belirtili nesne – zarf tümleci – yüklem

D)  Özne – zarf tümleci – zarf tümleci – yüklem

E)  Dolaylı tümleç – belirtili nesne – zarf tümleci -yüklem

 26. Ünlü bir sanatçı: “Şu mavi gök altında, söylenmedik söz kalmamıştır; sanatçıyı farklı kılan söyleyiş güzel­liğidir.” der. Bu sözle vurgulanan gerçek açıktır. Çağlar boyunca sanatçılar her konunun kapısını de­falarca çalmışlardır. Öyleyse asıl sorun konuların de­ğişmemesi değil —

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A)  değinilmemiş konular bulanamamasıdır.

B)  özgün anlatımın yakalanamamasıdır.

C)  yapıtların topluma cevap verememesidir.

D)  sanatçıların bazı konuları birkaç defa ele almasıdır.

E)  okurun duygularına seslenilememesidir.

 

27. Sanatçı, eserine yerleştirdiği yaşam gerçeğini; coşku­larını, tutkularını, duygularını, dilin kendisine sunduğu olanakları kullanarak biçimlendirir. Dolayısıyla yazınsal yaratı dilsel bir ürün olduğu kadar, insan elinden çık­mış bir yapıttır da. — Bu, kimi yapıtlarda oldukça giz­lenmiştir ve örtülü bir şekilde yer alır. Bu gizliliğe rağ­men yetkin bir okur, yazınsal türde yazarın sesini, soluğunu sözcüklerin ardından rahatlıkla duyar.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi uygundur?

A)  Başarılı bir yapıtın konusu gerçeklerdir.

B)  Herkes bu tür yazılar yazabilir.

C)  Her yapıt, dokusunda sanatçının vurduğu damgayı taşır.

D)  Sanatçının anlattıklarını her okur kendine göre yo­rumlar.

E)  Okur, bir sanat yapıtında kendinden bir şeyler bul­malıdır.

 

28. (I) Bursa’dan Gemlik’e geçtiniz mi hiç? (II) Bir şiirse-ver, yol kenarındaki tabelaya şu dizeleri yazdırmış; “Gemliğe doğru / Denizi göreceksin / Sakın şaşırma!” (III) Garip’in 1945 baskısının ilk şiiridir bu. (IV) Bu, aynı zamanda benim, Orhan Veli’nin en çok sevdiğim şi­iridir. (V) Orhan Veli’nin şiiri, cumhuriyetin yetiştirdiği ilk kuşağın, birdenbire yaşamayı, yaşamdaki sevinci ve üzüncü bulmasının şiiridir. (VI) Gerçekten, sevinç ve üzünç, bazen azalan bazen çoğalan bir şekilde Orhan Veli’nin şiirlerinde yer alır. (VII) Gemlik denizi karşısında duyduğu o sevinç şaşkınlığı, Keşan’dan Korudağı’na ve oradan yine Saros körfezine baktığın­da birdenbire bir üzünç türküsüne dönüşür.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci parag­raf numaralanmış cümlelerden hangisiyle başlar?

A) II.           B) III.           C) IV.            D) V.            E) VI.

 

29.   Vazgeçmeyeceğim hiçbir şeyden

Yürüse de dünya üzerime

Göze almışım ölmeyi bir kere

Ne çevirebilir ki beni sevginden

Bu dörtlükte aşağıdakilerden hangisiyle çekimlen­miş bir fiil yoktur?

A)  Gelecek zaman kipi                   B) Dilek-şart kipi

B)  Geniş zaman kipi                       D) Gereklilik kipi

E) Geçmiş zaman kipi

 

30.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “olmak” sözcüğü yardımcı eylem olarak kullanılmamıştır?

A)  Şu ana kadar girdiği tüm sınavlarda başarılı oldu.

B)  Dün, hastanemizde yaklaşık yirmi doğum oldu.

C)  Okuldan eve dönerken bir kazaya tanık oldum.

D)  Bu konuda bize konferans vermeniz yararlı oldu.

E)  Annem yeni evimizi görünce mutlu oldu.

 

31.   Gerçek sanatçı, içinden çıktığı toplumu eğitmek gibi bir görevi olduğunu asla unutmamalıdır.

Bu cümle için aşağıdakilerden hangisi söylene­mez?

A)  Öznesi sıfat tamlamasıdır.

B)  Yüklemi basit çekimli bir fiildir.

C)  Birden fazla türemiş sözcük vardır.

D)  İsim tamlaması kullanılmıştır.

E)  Edat kullanılmıştır.

 

32. Sonbahara doğru kasabamızın sabahları pek güzelleşir. Güneş, ovanın doğu sınırını pembe bir şe­rit gibi çizen Emir Dağları’nda yüzünü göstermeden uyanırız. Kasabanın arkasından yükselen dağlar hafifçe morarmıştır ve gökyüzü gümüş rengindedir. Yüzümü yıkamak için bahçedeki çeşmeye gittiğim za­man göğsüm genişler, güçlenirim. Ağaçlara bakarak üç beş defa derin derin nefes alıp, veririm. Sonra içimde belli belirsiz bir boşluk oluşur ve ben: “Niçin bi­raz daha erken kalkamadım?” diye üzülürüm.

Bu  parçanın  anlatımında aşağıda verilenlerden hangisi ağır basmaktadır?

A)  Öyküleme – açıklama

B)  Açıklama – karşılaştırma

C)  Öyküleme – betimleme

D)  Karşılaştırma – betimleme

E)  Öyküleme – örneklendirme

 

33. (I) Bugün edebiyatımızda işini ciddiye alan, çalışkan romancılara ihtiyaç var. (II) Belgesellerin ilgi görmeye başlamasını bu eksikliğe bağlıyorum. (III) Artık belge­siz, tümüyle imge ürünü romanlar yazılmayacak, okunmayacak anlamına gelmez bu. (IV) Ama bugün tezli ve gerçekçi romanlara daha çok ilgi gösteriyor ro­man okuyucusu. (V) O yüzden romancılık, artık bir “meslek” olmalı, romancılar kendilerini sadece bu işe adayarak, belgeler ışığında, titiz araştırmalar sonucun­da romanlarını yazmalıdır.

Bu parçada anlatılmak isteneni içeren en genel yargı aşağıdakilerden hangisidir?

A) I.            B) II.           C) III.           D) IV.           E) V.

 

34. Ahmet Haşim ne yazık ki uzun zamandır yeni neslin dil bakımından ulaşamayacağı bir yerde duruyor. Bugünkü gençliğe bakınca Türkçenin Bakî’leri, Yahya Kemal’leri yetiştirmiş olduğuna inanmak çok güç. Onlar sanki başka bir dilin başka bir kültürün şairleri. Başka bir dilin dedim; çünkü Türkçeyi sonunda birkaç yüz sözcükle konuşulan bir dil yapmayı başaran nes­limizin, yalnız edebiyatla değil dille bugüne aktarıl­ması gereken kültürle bağlantısını sağlamak da bu kısıtlı sözcük kadrosuyla çok güç artık.

Bu  parçada yazar aşağıdakilerin  hangisinden yakınmaktadır?

A)  Eski şairlerimizin dilinin ağır olmasından

B)  Yeni neslin ulusal sorunlara eğilmemesinden

C)  Türkçenin söz dağarcığının daraltılmasından

D)  Dilimizin eskisi gibi büyük şair yetiştirememesin-den

E)  Yeni sanatçıların, yapıtlarında kültürel konulara yer vermemesinden

 

35. (I) 1539’da kaleme alınan “Ziyafetname” adlı eserden, yemeklerde kullanılan sebzelerin İstanbul’daki bostanlarda yetiştirildiğini; baklagillerin ise eyaletler­den getirildiğini anlıyoruz. (II) Artık işlevini yitirmiş olsa da bugün bu yerlerden bazıları İstanbul’da semt ismi olarak anılıyor. (III) Bu merkezlere “kapan” ismi verili­yordu. (IV) Uzak eyaletlerden gelen malzeme, İstanbul’un belirli merkezlerinde cinsine göre toplanıyor, kalite kontrolü yapılıp fiyatı belirleniyordu. (V) Bunlar­dan en ünlüsü, “un hali” anlamına gelen Unkapanı semtidir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangileri yer değiştirirse parça anlamlı bir bütün olur?

A) I. ve III.                    B) II. ve IV.                 C)   ll.ve V.

D) III. ve IV.                  E) IV. ve V.

 

36. (I) Dil, toplumsal bir iletişim ve anlaşma aracıdır. (II) Bu yönden dilin en önemli niteliği, anlaşılabilir ol­masıdır.(III) Dil, başıboş büyüyüp gelişen bir canlı değildir. (IV) Bu da dilin doğal ve yalın olmasını gerektirir. (V) Çünkü dil düşünceyi, insanların anlaya­bildiği ölçüde aktarır. (VI) Düşünceler ancak bu yolla paylaşılıp geliştirilebilir.

Bu  parçada  numaralanmış  cümlelerin  hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.           B) III.            C) IV.            D) V.            E) VI.

 

 

37. Yıldızların yeryüzüne indiği bir geceydi. Saros Körfezi’ne yaklaşırken arabanın açık penceresinden uzanıp etrafı dinledim. Tek duyulan ağustos böceklerinin korosuydu. Ayışığı, yol boyunca geçtiğimiz ayçiçeği tar­lalarını, ince uzun sazları, çam ormanlarını hiç üşen­meden laciverde boyuyordu. Ama asıl merak ettiğimiz Saros’un o ünlü mavişiydi. Ancak bu maviyi görmek için gün doğumunu beklemek gerekiyordu.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler­den hangisi söylenemez?

A)  Gözlemlerden yararlanılmıştır.

B)  Kişileştirme yapılmıştır.

C)  Farklı duyulardan yararlanılmıştır.

D)  Niteleyici sözcükler kullanılmıştır.

E)  Tanımlamaya yer verilmiştir.

 

38. Eleştirmenler, gazetelerin kültür sanat sayfalarında yeni çıkan bir yapıt için: “yalın ve açık bir anlatım, şi­irsel bir roman, okuyucuları başka dünyalara götüren bir roman, büyüleyici…” gibi ifadeler kullanıyorlar. Oysa gerek bir roman sanatı, gerekse eleştiri için bu ve benzer ifadelerin hiçbir önemi yoktur. Örneğin bir anlatım nasıl yalın ve açık olabilir? Çarpıcı kullanımlar neye göre çarpıcıdır? Bunun ölçütü nedir? Bir ro­manın beni başka dünyalara götürme garantisi nedir? Bu yüzden birçok değerlendirmenin, kanıtlanabildiği tartışılabilecek yargılardan oluştuğunu söylemek yanlış olmaz.

Bu parçada asıl vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Eleştirinin, öznel ifadelerle yapılamayacağı

B)  Bir sanat yapıtını eleştirmenin yanlışlığı

C)  Eleştirinin gazetelerde yapılmaması gerektiği

D)  Her sanat yapıtı için farklı bir değerlendirme yapıl­ması gerektiği

E)  Gerçek bir eleştirinin zaman içerisinde yapılabile­ceği

 

39. Kitap, baştan sona kişisel gelişim konusunda gençlere yardımcı olmayı amaçlıyor. Örneğin, kırsal bölgeden pırıl pırıl bir genç büyük bir kente geliyor; ama onu mutsuz edebilecek birçok olay bekliyor. Ayrıca, kentlerde oturan gençler de daha güzel yaşa­mak, hayatlarını daha dolu ve anlamlı kılmak istiyorlar. Ama bunun nasıl yapılacağını bilmiyorlar. İşte bu konularda gençlere yardımcı olmak için yazılan bu kitabın çağdaş ülkelerde de örneklerine bol bol rastlıyoruz.

Bu parçada sözü edilen kitapla ilgili olarak aşağı­dakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)  Kişilere faydalı olmak amacıyla yazıldığına

B)  Problem yaşayan gençlere yol göstermeyi amaçla­dığına

C)  Farklı çevrelerde yaşayan insanlara da seslendiğine

D)  Pek çok ülkede benzerlerinin bulunduğuna

E)  Yaşanmış  örneklere  yer  vererek  anlatımını güçlendirdiğine

 

40. Ben bu savı destekleyemem. Çünkü değişik türlerde yazanlar var ve her türde başarılı olmuşlar. Şair Necati Cumalı’nın çok güzel şiirleri var, hikayeci Cumalı’nın çok güzel öyküleri var; Cumalı’nın Derya Gülü çok sevdiğim bir tiyatro oyunudur. Ya da şair-hikâyeci-tiyatro yazarı-denemeci Sabahattin Kudret Aksal… Ama yalnızca şiir yazmış olan Edip Cansever’e de tutkunum… Bana gelince biraz da yaşamın akışı içinde değişik türlere yöneldim, ilk dönemler öykü ve roman dışında bir şey düşünmüyordum. Ama söylediğim gibi bazı yönlendirmeler beni eleştiriye, denemeye itti.

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine cevap olarak söylenmiş olabilir?

A)  Yazarlarımız arasında çeşitli türde yazanlar var mı?

B)  Her edebiyatçı şiir yazmalı mı sizce?

C)  Çeşitli türlerde aynı başarıyı yakalamak mümkün müdür?

D)  Yazarlığınızın hangi döneminde öykü ve roman yazdınız?

E)  Sanatçının, sadece bir türde yazması gerektiği görüşüne katılıyor musunuz?

   CEVAPLAR

1)     A

2)     D

3)     D

4)     C

5)     C

6)     A

7)     B

8)     C

9)     B

10)   A

11)   C

12)   D

13)   C

14)   C

15)   E

16)   E

17)   D

18)   B

19)   E

20)   D

21)   E

22)   C

23)   B

24)   A

25)   B

26)   B

27)   C

28)   D

29)   D

30)   B

31)   D

32)   C

33)   E

34)   C

35)   B

36)   B

37)   E

38)   A

39)   E

40)   E

 

]]>
TYT Türkçe Deneme Sınavı – 20 https://dersimizedebiyat.org/yks-turkce-deneme-sinavi-20.html Thu, 09 Jan 2014 11:13:04 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=8769 TYT TÜRKÇE DENEME SINAVI – 20

1. (I) Isparta’da her yıl mayıs ve haziran aylarında sabah erkenden kalkar insanlar. (II) Güllerin yanına, güneşin ilk ışıklarıyla birlikte varırlar. (III) Gül toplamak, kolay iş değildir. (IV) Zarar verir diye makas kullanılmaz, diken­lere alışık eller toplar onları. (V) Öğleye kadar, o gün açan güller tarladan toplanmak zorundadır.

Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili aşağı­daki açıklamalardan hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlenin yüklemi geçişsiz bir eylemdir.

B)  II. cümle, basit bir eylem cümlesidir.

C)  III. cümle, iki öğeli bir ad cümlesidir.

D)  IV. cümle sıralı bir cümledir.

E)  V. cümle, olumsuz bir cümledir.

 

2. Picasso, “Bir süre önce bir arkadaşım neşe içinde tab­lomun neyi göstermek istediğini anladığını söylemişti, arkadaşıma göre tabloda üç müzisyen varmış; halbu­ki ben yan yana üç ağaç çizmiştim!” diyor.

Bu olaydan hareketle sanatla ilgili aşağıdaki genel­lemelerden hangisine ulaşılabilir?

A)  Yetkin sanat ürünleri sanatseverlerin görüşleri doğ­rultusunda oluşturulmalıdır.

B)  Bir sanat yapıtında sanatçının anlatmak istediğiyle sanatseverlerin o yapıttan anladığı birbirinden fark­lı olabilir.

C)  Gerçek sanat, toplumun yaşama bakışını değiştirir, ona daha önce tanık olmadığı güzellikleri sunar.

D)  Bir sanatçının, okurları yönlendirmek amacıyla orta­ya koyduğu yapıtı kendisinin açıklaması doğru bir yaklaşım değildir.

E)  Sanat, doğadaki gerçekliği hiç değiştirmeden an­latma yoludur.

 

3.     Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozuk­luğu vardır?

A)  Güzel şeyler yapmak için bazı değerleri yıkmak zo­runda değiliz.

B)  Eğitimli kişilerin, iş hayatında daha sistemli çalıştık­larını biliyordum.

C)  İnsanlara bundan sonra, hak ettikleri değeri göste­receğim.

D)  Vapur sefer tarifeleri yeniden düzenlendi.

E) Yetkililer, bu ay içinde güvenlik önlemlerini artıra­caklarını söylediler.

 

4. (I) Adada eşsiz ve yemyeşil Marta Koyu’nu tam karşı­ma alıp yoluma devam ediyorum, arada sırada adanın tek ulaşım aracı faytonlar yolu kapatıyor. (II) Hatta ak­şam vakti olduğundan, mesaileri bitmiş dolaşmaya çı­kan birkaç sahipsiz at kısa bir süreliğine de olsa yeni yol arkadaşlarım oluyor. (III) Kalpazankaya’ya ulaşıp, en uçtaki restoranın yan tarafındaki minik ve sık merdi­venlerden aşağıya iniyorum. (IV) Sahile inince dikkati­mi ilk çeken, denizi ikiye bölen minik kumsalın ucunda­ki kaya parçası oluyor. (V) Koyun, adını bu kaya parça­sından aldığı, bunun bir öykü gibi halk arasında anlatı-la anlatıla bir söylenceye dönüştüğü belirtiliyor.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde varlıklar niteleyici özellikleriyle verilmemiştir?

A) I.             B)ll.            C) III.            D) IV.           E) V.

 

5. Hangi şartta olursa olsun bir eleştiri mutlaka nesnel ol­malı ve yapıtın yazarının kişiliğinden bağımsız bir nite­lik göstermelidir. Çünkü öznel eleştiri yapıldığında “Be­nim için yazar değil yapıt var.” diyen bir eleştirmen da­hi, beğenmediği bir yapıtı en acımasız sözlerle yerden yere vururken, kendi benliğinden bir parçayı yapıtına yansıtan yazarı da zedelediğinin, okurların gözünde o yazarı bir “hiç”e indirdiğinin farkında olmaz.

Bu sözleri söyleyen bir yazarın aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenemez?

A)  Gerçek eleştiri ölçülü bir biçimde yalnız ortaya ko­nan ürüne yönelik olmalıdır

B) Belli kriterlere yaslanmadan salt beğenileri ölçü­sünde eleştiri yapanlar, yapıtın yazarına zarar vere­bilir.

C)  En nitelikli eleştiri, kişisellik gömleğinden sıyrılmak­la ortaya konur.

D) Eleştirmenin de bir insan olduğunu ve değerlendir­melerinin, beğenilerinden bağımsız olamayacağı akıldan çıkarılmamalıdır.

E) Bir eleştiri, ele alınan yazarın kişiliğini değil, o yaza­rın yapıtını sanatsal açıdan değerlendirmelidir.

 

6. Sanatçı şiirlerinde tarihten mitolojiye kadar pek çok sanat ve bilim dalıyla ilgili kavramlara ve ayrıntılara yer veriyor. Okurlarının zihinsel bir çabayla anlatmak iste­diklerine ulaşmasını bekliyor. Sanatçı art alanı geniş bir şiir evreni kurduğu için onu anlamak isteyen okur­ların bir altyapıya sahip olması gerekiyor.

Bu parçada “art alanı geniş bir şiir evreni kurmak” sö­züyle şairin şiirleriyle ilgili olarak anlatılmak iste­nen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Herkesçe farklı bir biçimde anlaşılmaya olanak ta­nıması

B)  Geri planında geniş bir bilgi birikimini ve kültürü barındırması

C)  Okuru belli bir dünya görüşüne yönlendirmesi

D)  Sanatçının yaşamını yansıtan bir niteliğe sahip ol­ması

E) Toplumun yaşam biçimini yansıtması

 

7. (I) Gölyazı’da, gözün gördüğü tüm açılara rengârenk sandallar yerleştirilmiş. (II) Her üç evden birinde san­dal olması, balıkçılığın önemli bir geçim kaynağı oldu­ğunun göstergesidir. (III) Ağ onarmak, sandal boya­mak, olta hazırlamak, balık almak ya da satmak gün­lük yaşamın olağan bir parçasıdır. (IV) Köy kahvesi, yaşlı balıkçıların av bilgilerini gençlere aktardığı bir okul işlevi görüyor. (V) Hastaları doktora yetiştiren, bahçe mahsulünü evlere ve pazarlara taşıyan sandal­lar, Gölyazı halkı için yaşamın ta kendisi demek.

Gölyazı’nın ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden han­gisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, bir gözlem belirtilmiştir.

B)  II. cümlede, bir saptama yapılmıştır.

C)  III. cümlede, günlük yaşamla ilgili uğraşlardan söz edilmiştir.

D)  IV. cümlede, yaşlıların, deneyimlerini gençlere ak­tardığından söz edilmiştir.

E)  V. cümlede, ulaşım olanaklarının gelişmediğinden söz ediliyor.

 

8. (I) Ahmet Hamdi Tanpınar, derin bir kültürle Türk tari­hini ve içinde yaşadığı dönemi sentezlemiş bir sanat­çıdır. (II) Olaylara ve kişilere kendine has bir perspek­tifle yaklaşan sanatçı her eserine kendi şahsiyetini, bi­rikimini ve duygusallığını bir mühür gibi basar. (III) Dü­şünce yapısını “Kökü mazide olan bir atiyim.” diye ta­nımlayan Yahya Kemal Beyatlı’dan ve şiir estetiği yö­nüyle de Ahmet Haşim’den etkilenmiştir. (IV) Roman­ları, şiirleri, denemeleri, edebiyat tarihi ve eleştiri çalış­malarıyla Türk edebiyatının dört başı mamur yazarları arasında yer alır. (V) Yazınımızda şairliği ve romancılı­ğı birlikte yürüten, mükemmel bir biçimle yazan nadir yazarlardan biridir.

Tanpınar’ın ele alındığı bu parçadaki numaralan­mış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, yazın dünyasındaki özgün yerinden söz edilmiştir.

B)  II. cümlede yapıtlarının, kişiliğinden izler taşıdığı be­lirtiliyor.

C)  III. cümlede, öykündüğü sanatçılardan söz edilmiş­tir.

D)  IV. cümlede yetkin bir sanatçı olduğu belirtiliyor.

E)  V. cümlede, bir beğeni dile getirilmiştir.

 

9.             I. Her dönemde el üstünde tutulan yapıtlar ortak in­sani değerleri anlatır.

II. O üstüne vazife olmayan işlere burnunu sokmazdı.

III.  Yaşlanınca işlerden elini eteğini çekmiş, emekliliği­ne alışmaya çalışıyordu.

IV.   O, her işi yapar, ekmeğini taştan çıkarırdı.

V.   Eşyaları elden geçirince eşyaların hepsi kullanıla­cak duruma geldi.

Yukarıda numaralanmış cümlelerde kullanılan de­yimlerle ilgili olarak aşağıdaki açıklamalardan han­gisi yanlıştır?

A)  I. cümledeki deyim, çok değer vermek ve saygı göstermek

B)  II. cümledeki deyim, yapılan tekliflere ilgisiz kalmak

C)  lll.cümledeki deyim, yaptıklarıyla artık uğraşmaz ol­mak

D)  IV. cümledeki deyim, en zor koşullarda bile geçimi­ni sağlamak

E)  V. cümledeki deyim, eksiklik veya bozuklukları gi­dermek

 

10. Yazarlar, yazınsal yapıtlarda dili kendince kullanır, an­lamı herkesçe bilinen sözcüklere yeni ve değişik an­lamlar yükler. Sözcükleri gerçek anlamından sıyırarak mecaz ve yan anlamlarıyla kullanmayı bilir. Bir yazan, bilim adamından ayıran en önemli yön de dili bu şekil­de kişiselleştirmek ve zenginleştirmektir.

Aşağıdaki cümlelerin hangisi sanatçıların yazınsal yapıtlarda dili kullanma biçimlerini örneklendirmez?

A)İçimde oluşan duygu selini size anlatmak ve adeta patlamış bir yanardağ gibi rahatlamak istiyorum.

B) Keşke ben de uçabilsem kuşlar gibi, bütün ağırlık­larımdan kurtularak yaşadığımın ayrımına varsam.

C) O, yumuşak sesiyle herkesin sempatisini kazandı, bir anda salonda dostça bir hava esti.

D)Sabah kalktığımda soğuk hava bana kış aylarında olduğumu hatırlattı.

E) Aklımın iplerini kalbimin eline verince hayatta bazen yanlış kararlar verebiliyorum.

 

11.   Yapılan araştırmalar, eski köy evlerinin pek çoğunun                              yapımında antik çağdan kalma taşlar kullanıldığını ka­nıtlamış. Taşın ve ahşabın uyumlu birlikteliğini yaşatan  bu köylerde mimarinin antik çağdan Osmanlı ya uzanan kronolojik evrelerini izlemek mümkün.

Bu parçada numaralanmış sözlerle ilgili olarak aşa­ğıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. sözcük, bir sıfat-fiildir.

B)  II. sözcük, ad tamlamasını niteleme göreviyle kulla­nılan bir sıfattır.

C)  III. sözde, bağlaç tamlayanları bağlamıştır.

D)  IV. söz, bir sıfat tamlamasıdır.

E)  V. sözcük, bir varlığın neye ait olduğunu belirten bir ek almıştır.

 

12.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

A)  Salı günü İTÜ’de düzenlenecek konferansa katıl­mayı düşünüyorum.

B)  Ali Bey bugün işe bir az geç geleceğini söyledi.

C) 10 Mart 2009 Pazartesi günü oynanan maçta iki futbolcu sakatlanmıştı.

D) Kitapta madde başlıkları alt alta sistematik bir bi­çimde sıralanıyordu.

E)  Akşamüzeri ailece yürüyüş yapmak için parka git­miştik.

 

13.   Çam, köknar ve ladin ağaçlarıyla çevrili geniş bir alana yayılan

                                                                   I

Kafkasör Yaylası; dik yamaçları, el değmemiş ormanları ve uçurumların kenarında ilerleyen adrenalin  düzeyi yüksek dağ yollarıyla, off-road

                        II

tutkunları için  bulunmaz parkurlar saklıyor. Farklı kültürlerin izlerinin

     III                                                      IV

olduğu bu yaylada insanların dostluk içinde yaşadığı da ayrıca

                                                                              V

belirtilmesi gereken bir durumdur.

Bu parçadaki numaralanmış sözcüklerin hangile­rinde aynı ses olayı vardır?

A) I. ve II.                       B) I. ve V.                     C) II. ve IV.

D) III. ve IV                    E) IV. ve V.

 

14.    İstanbul halkı , lüfere “boğazın sultanı” ve “boğazın dişlisi” gibi

                               I

isimler vermiştir. Çok sevilen lüferin, gelişme evrelerine göre koruk ,

                                                                                                               II

defne , çinekop , sarıkanat ve kofana şeklinde isimlendirildiğini

          III            IV

biliyoruz. Balık sev­dalıları , sonbaharın başında Boğaz’ın Karadeniz

V

girişinde sabırla bekleyerek mevsimin ilk lüferini avlama­ya koyulur.

Bu parçada numaralanmış virgüllerden hangileri yüklemdeki işi yapanı belirtmeye yönelik kullanıl­mıştır?

A) I. ve II.                               B)l. ve V.                  C) II. ve IV.

D) III. ve IV.                            E) IV ve V.

 

15. Kabına sığmayan ( ) gün geçtikçe gelişip büyüyen modern bir kent Diyarbakır. Neden mi kabına sığmıyor ( ) işte size yanıtı ( ) Genç nüfusun dinamizmi ve şeh­re kattığı hareketlilikten başka, tiyatro festivalleri ve yaz konserleri gibi organizasyonlar durmaksızın de­vam ediyor ( ) Bunun yanında tarihi güzelliklerini de unutmamak gerekir tabii ki

Bu parçada ayraçlarla ( ) belirtilen yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri sıra­sıyla getirilmelidir?

A) (,) (?) (:) (…)                              B) (;) (,) (;) (?)

C) (;) (,) (?) (.)                                D) (,) (,) (:) (.)

E) (,) ( ) (?) (…)

 

16. (I) Edebiyatımızda, halkın rahatlıkla anlayabileceği, ya­lın bir dille ve saz eşliğinde şiirler söyleyen şairlere “saz şairi” adı verilir. (II) Bunlara halk şairi veya âşık da denir. (III) Okur-yazar olmayan bu âşıklar köy köy, ka­saba kasaba dolaşarak sanatlarını ortaya koymuşlar­dır. (IV) Halk şiirinde daha çok; aşk, gurbet, yalnızlık, tabiat gibi temalar işlenmiştir. (V) Ayrıca sosyal olaylar ile dini, tasavvufi konulara da yer verilmiştir. (VI) Bu şi­irler, sonraki halk şairleri ya da halk tarafından dilden dile aktarılarak günümüze kadar getirilmiştir.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci pa­ragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle baş­lar?

A) II.            B) III.            C) IV.            D) V.            E) VI.

 

17. “İğne atsan yere düşmez” dedirten istiklal Caddesi’nden tünele yaklaştıkça kalabalık azalmaya, koşuş­turmaların yerini de sükunet almaya başlar. Tünel mey­danına sapmadan sola doğru kıvrılınca belli belirsiz müzik sesleri gelir kulağınıza. Kuledibi doğaçlama seremonilerle karşılar sizi. Üzerinde bulunduğunuz cad­denin hemen girişinde, Galata Mevlevihanesi’nin önün­de Galip Dede’nin türbesi bulunur. Yokuş aşağı salın­maya devam edince aklınıza gelen hemen her tür ens­trümanı bulabileceğiniz dükkânların, pul koleksiyoncu­larını cezbeden tezgâhların, sahafların, renk renk elbi­seler ve göz kamaştıran takılarla bezenmiş mağazala­rın önünden bir bir geçersiniz.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden han­gisi söylenemez?

A)  Devrik cümlelerle tekdüzeliğin kırıldığı

B)  Betimleyici öğelere yer verildiği

C)  Anlatıcının duygusal etkilenmesini yansıttığı

D)  İkilemelere yer verildiği

E)  Birinci kişili anlatımın kullanıldığı

 

18.    Aşağıdakilerin hangisinde nesne bir isim tamlama­sıdır?

A) İki bin metre yükseklikte bulunan bu tesisin manza­rası büyüleyiciydi.

B)  Arkadaşlarımla geçen hafta tiyatro salonunda buluş­tuk.

C)  Çocukluğumda akşam yemeklerini her zaman evi­mizin balkonunda yerdik.

D)  Kardeşim geçen yıl üniversiteden mezun oldu.

E)  Belediye, üst geçidi üç ay içinde tamamlamayı planlıyormuş.

 

19.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ayraç içindeki sö­zün anlamını içeren bir söz yoktur?

A)  Annem misafirlerin geleceğini duyunca dağınık du­ran eşyaları alelacele topladı. (çabucak)

B)  Hiç durmadan yürüsek bile oraya ancak akşama varabiliriz. (sürekli olarak)

C)  O, romanlarını ince eleyip sık dokuyarak oluşturan dikkatli biridir.(titiz bir biçimde)

D) O, insanlarla olan ilişkilerinde belli bir seviyeyi koru­mayı ilke edinmiştir. (düzeyli olmak)

E)  Çalıştığı her kurumu daha ileri taşımak için elinden geleni yapardı. (farklı olmak)

 

20. Hayır, bu benim için bilinçli bir seçim değil. Yani yerel söyleyişler, deyimler diye bir ayrı kulvar yok benim an­layışımda. Bir öykünün mekânı Orta Anadolu ise o ağ­zı kullanacaksın. Bilmiyorsan, yazamazsın. Eğer bir Doğu Anadolu insanını İstanbul Türkçesiyle konuşturursan olmaz. Kurgu, mekân, zaman hepsi birden sar­sılır. Bunların örneklerini çokça görebilirsiniz. Yani, an­lattığın çevreyi diliyle yaşayacaksın ki ortaya gerçekçi, etkileyici bir yapıt çıksın.

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine verilmiş bir yanıt olabilir?

A)  Yapıtlarınızda salt İstanbul dışındaki kentlerde ge­çen olayları anlattığınız doğru mu?

B)  Herkesçe kullanılmayan argo söyleyişleri çokça kullanmanız yapıtınızın değerine gölge düşürüyor mu?

C)  Yapıtlarınızda yöresel dil ve ağızlardan yararlanma­nızın özel bir nedeni var mı?

D)  Gerçek bir yazarın içinde yaşadığı çevreyi anlatma­sı gerektiği görüşüne katılıyor musunuz?

E)  Mecazlı söyleyişe önem vermeniz okurlarca olum­lu karşılanıyor mu?

 

21. (I) Dili ciddiye almadan öykü yazamazsınız. (II) Düşü­nün ki, bir bina yapıyorsunuz ama demirin çapını, har­cın çimento oranını ciddiye almıyorsunuz. (III) Bu du­rumda o binanın sağlam olmasını beklemek yanlış olur. (IV) Öykü bu yönüyle romandan daha öte dil işçi­liği ister. (V) Çünkü öyküde olayı yayma değil yoğun­laştırma vardır, yani bir betimleme yapacaksınız diye­lim romanda bunun için sayfalarca yeriniz var. (VI) Ro­manın öyküden daha çok okunduğu da bir gerçektir. (VII) Ama romanda bu şekilde uzunca anlattığınız duy­guyu öyküde bir iki cümle ile vermeniz gerekecektir.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisi dü­şüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.            B)lll.            C)IV.            D)V.            E) VI.

 

22.           I. Okuldan çıkınca arkadaşlarımla birlikte bu boş ar­saya gelir, burada futbol oynardık.

II. Sanatçı, bu yapıtlarında köy gerçekliğini etkili bir biçimde anlatıyor.

III.  Misafirlerin akşam bize geleceğinden doğrusu ha­berim yoktu.

IV.  Kahvehanenin kapısını yavaşça açarak sobanın ol­duğu bölüme doğru yürüdü.

V.   Annesi ona her konuda yardımcı olmaya çalışıyor.

Yukarıda numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümle, yüklemleri eylem olan bir sıralı cümledir.

B)  II. cümle özne, dolaylı tümleç, nesne, zarf tümleci ve yüklemden oluşmuştur.

C)  III. cümle, olumsuz bir isim cümlesidir.

D)  IV. cümle, bileşik, kurallı bir eylem cümlesidir.

E)  V. cümlede yeterlik fiili kullanılmıştır.

 

23.   Birçok ilden hem nüfus hem de coğrafya olarak daha büyük olan Tarsus; Adana ile Mersin’in tam ortasında ve ikisine yaklaşık aynı

 I

uzaklıktadır. Efsaneler, tarihi alanlar ve damak çatlatan lezzetlere bir

        II                                                                                        III

de insanların güler yüzlü sıcaklığı eklenince bu kentte kendinizi

            IV                                                                 V

bulmak için kaybolmak isteyeceksiniz.

Bu parçada numaralanmış sözcüklerin hangisi ya­pıca ötekilerden farklıdır?

A) I.             B) II            C) III.            D) IV.           E) V.

 

24. (I) Günümüzde bazı yaşlı yazarlar, yapıtlarıyla edebi­yat çevrelerinde bir hayli gürültü kopardı. (II) Çünkü bu yazarlar, yapıtlarında, yaşamakta olan birçok aydı­nı ve sanatçıyı özel yaşamlarını merkeze alarak eleş­tirdiler. (III) Bu yazarlarımızın yaptığı gibi birçok genç yazar da dikkatleri yapıtlarına çekebilmek için aynı gayretlerin içine girmeye başladı. (IV) Böyle yolları de­neyen yazarların bir anda ilgi odağı haline gelmesi kimseyi şaşırtmamalıdır. (V) Fakat, yazarları tanıtmak için etkili bir yol olsa da bunun edebiyat dışı bir yön­tem olduğunu söylemek gerek.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde “yazarların dikkat çekmek için başvurduğu yol” belir­tilmiştir?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.            E) V.

 

 

25. Onun öykülerinde Türk toplumunun son dönemde yaşadığı toplumsal serüvenin derin izlerini görürüz. O, tıpkı bir toplumbilimci gibi, ülkede yaşanan değişimi ve bunun toplum ve birey üzerindeki etkisini irdeler. Son öyküsünde de belirli bir dönem toplumsal yapıda yaşanan olumsuzlukları işliyor. Döneminin gözde eği­limleri olan bireyselleşmeyi, yalnızlığı, özgürlük tutku­sunu, yükselme hırsını öyküde gündeme getirerek, bunların insanları nasıl açmazlara sürüklediğini öne çıkarıp eleştiriyor.

Bu parçada, sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)  Öykülerinde farklı konular işlediğine

B)  Olayları bir sosyolog gibi ele aldığına

C)  Toplumsal sorunlara çözüm önerilerinde bulundu­ğuna

D)  Son öyküsünün, öncekilerle içerik yönüyle benzer­likler gösterdiğine

E)  Toplumun son dönemde geçirdiği değişimlere ya­pıtlarında yer verdiğine

 

26. Bu roman, edebiyatın ruhuna aykırı olarak, Türkiye’de yayımlanmadan haftalar önce gündeme gelmeye baş­lamıştı. Kitabı ilk konu edinen, ünlü eleştirmenlerimiz­den biri oldu. Bu eleştirmenimiz, bir yazısında daha ya­yımlanmadan yüz bin adet sipariş aldığını “müjde” di­ye duyuruyordu okurlarına. Ona göre bu durum Türk okuyucusunun da artık ‘küresel okur’ niteliği kazandı­ğının göstergesiydi. Yıllarını Türk edebiyatına vermiş, söz sahibi bir eleştirmenin bile, edebi özelliklerden yok­sun bir kitabın çok satılmasını bu denli sevinçle karşıla­dığını görünce, edebiyat adına üzülüyor insan. Acaba bu eleştirmenimiz, bu türden kitapları alanların okur de­ğil, müşteri mantığıyla hareket ettiğini bilmiyor mu?

Aşağıdakilerden hangisi, bu parçada yazarın eleş­tirdiği noktalardan biri değildir?

A) Yazınsal nitelik taşımayan bir yapıtın çok satılması

B)Yetkin bir eleştirmenin, çok satılan ama niteliksiz yapıt adına sevinmesi

C) Bir yapıtın yayımlanmadan önce gündeme taşın­ması

D) Eleştirmenlerin, değerlendirmelerinde yapıtlardan çok yazarları öne çıkarması

E)Bir eleştirmenin okurlara yönelik yanlış değerlen­dirmelerde bulunması

 

27. Yıllardan beri değişmeyen bir alışkanlıktır: Ünlü bir sa­natçı öldü mü bütün basın ve yayın organları ölenin arkasından bir ağıt yakma yarışına girer. Öleni uzaktan yakından tanıyanlar hemen kaleme sarılır ve onunla il­gili anılarını, acılarını, izlenimlerini sıralar. Bütün bunla­rın yapılmasına karşı değilim; ama —-

Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre aşa­ğıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?

A)  ölen bir sanatçının arkasından olumlu yazılar yazıl­ması kadar doğal bir şey olamaz.

B)  birçok sanatçının  gerçek  değeri,  ölümlerinden sonra anlaşılmıştır.

C)  bu tür yazıların, sanatçının sağlığında da yazılması gerektiği düşüncesindeyim.

D)  bu durumda sanatçının kişiliği ön plana çıkarılır, ya­pıtları arka planda kalır.

E)  gerçek sanatçılar, yapıtlarıyla, öldükten sonra da yaşamaya devam eder.

 

28. Şiirin yeni boyutlar, yeni tatlar oluşturması insanla gö­bek bağını koparmamasına bağlıdır, insanı; kini, öfke­si, acısı, umudu, sevgisi ve tutkusuyla kavramasına bağlıdır. Böyle olmaz da, insandan koparsa şiir çoraklaşır kendiliğinden. Çünkü — Ozanlar insanı sıkı sıkı­ya kavramaya çalıştıkları oranda şiirlerini kalıcı kılabi­lirler.

Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A)  şiiri besleyen öğeler, insanda gizlidir.

B) şiir, toplumun tamamına aynı mesafede kalabildiği sürece yaşayabilir.

C)  şiir, insanların sorunlarına çözümler ürettiği sürece varlığını korur.

D)  şiir, sokaktaki insanın konuştuğu dilden beslenir.

E)  şiir, sadece gerçekleri anlattığında okuyucuyu etki­ler.

 

29. Çoğu zaman insanlar, yazmanın bir yetenek işi oldu­ğunu, dolayısıyla sonradan kazanılamayacağını sanır. Oysa güzel ve doğru yazmak her şeyden önce kendi­ni yetiştirmekle olur. Bu yolda yapılan denemelerle, bir de dilimizi iyi kullanan usta sanatçıları okumakla olur. Duyduğunu, düşündüğünü, anladığını etkili bir biçim­de anlatmak; insanlar için sıkıcı, bunaltıcı bir yolculuk olmaktan ancak bu şekilde çıkar.

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakiler-den hangisidir?

A)  Dil, yazıda ve konuşmada iyi kullanıldığı ölçüde doğru anlaşılmayı sağlar.

B)  Ünlü yazarların yapıtlarını okumak geniş bir ufuk kazanmak için ilk adımdır.

C) Nitelikli yazmak, o alanda sürekli çalışmayı ve yet­kin yapıtları okumayı gerektirir.

D)  Yazarlık, yeteneğin yanında ilhama açık olmayı da gerektirir.

E) İyi yazılar ortaya koyabilmek için yazmaya erken yaşta başlanmalıdır.

 

30. Yalnız bizim değil, Batı’nın edebiyat dünyasını da sar­san yeni eğilim, en çok, “eleştiri” alanında su yüzüne Çıktı. Eskinin seçkinci edebiyat anlayışı, önemli bir sar­sıntı yaşadı. Eleştiri bir çeşit rütbe kaybına uğradı; onun yerini dergilerde, gazetelerde kısa kitap tanıtım­ları, televizyon ekranında kitapların arka kapaklarında­ki yazıları okumaya indirgenmiş ve genellikle çok satı­lan kitapların listesinden ibaret haberler aldı. Görselli­ğin ön plana çıktığı yeni dönemde televizyonda yazar­la söyleşilerle yetiniliyor; sanatçının, yapıtın başka bir kişi tarafından değerlendirilmesine ihtiyaç duyulmuyor.

Bu parçada aşağıdakilerin hangisinden yakınılmaktadır?

A)  Kitaba eskisi kadar önem verilmemesinden

B)  Eleştirinin, gerçek niteliğinden uzaklaştırılmasından

C)  Televizyonun, kitap okumanın yerini almasından

D)  Eleştirmenlerin, eskiler kadar donanımlı olmama­sından

E) Eleştirmenlerin, sanatçıları ve yapıtları tanıtmada yetersiz kalmasından

 

31. — Bu düşüncemi dergilerde yayımlanan şiirler de kuv­vetlendiriyor. Edebiyatın inceliklerini kavramış, bu yön­de kendini geliştirmiş çok sayıda genç şair var ve da­ha pek çoğunun ayak sesleri şimdiden duyuluyor. Bu, şiirimiz adına çok ümit verici bir durum. Bunun yanı sı­ra onların işlerinin bizimkinden daha zor olduğunu da söylemeliyim. Çünkü günümüz şiirseverleri, şairlerden her seferinde yapıtlarının düzeyini yükseltmelerini bek­liyor.

Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A)  Şairlerin yetkinliğinin yaşla birlikte azaldığı düşün­cesindeyim.

B)  Yeni dönem şairlerimiz ne yazık ki dile önem ver­miyorlar.

C)  Edebiyat dergilerinde en çok yer alan yazınsal tü­rün şiir olduğu söylenebilir.

D)  Şiirimizin geleceğinden çok  umutlu olduğumu söylemeliyim.

E)  Edebiyatın nabzının tutulduğu yerler dergilerdir.

32. Latinlerin “Çevirmen haindir.” sözü bir gerçeğin ifade­sidir. Bir çevirmen ne kadar dikkat ederse etsin, çevir­diği yapıtı gereği gibi aktaramaz. İçeriğini bütünüyle yansıtsa da biçemini tam olarak yansıtamaz. Bu dü­şünceden hareketle, onca zahmet çekip çevirdiğim yapıtı beğenmeyip yayınevlerine teklif etmekten vaz­geçtiğim çalışmalarım olmuştur. Peyami Safa’nın şu sözü bu düşünceyi destekler niteliktedir: “Çevirmen, çevrilen yapıtın yazarı kadar çile çekmezse, o çeviri­den hayır gelmez.”

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Çevirmenliğin çok yaygın bir meslek olduğu

B)  Çevirmenin her iki dilin özelliklerini de iyi bilmesi gerektiği

C)  Çeviride çevirmenin yapıtı kendince yorumlaması gerektiği

D)Çevirmenin, çeviri sırasında yapıtın sanatsal özel­liklerini korumasının şart olmadığı

E) Bir yapıtı başka bir dile hakkıyla çevirmenin çok güç bir uğraş olduğu

 

33. Günümüzde sanatçıya yol gösterecek, eksikliklerini ona söyleyecek yapıcı eleştirilere çok ihtiyacımız var. Eleştiri alanındaki bu eksiklik devam ettiği için insan, bunu gidermenin bir yolunu bulmalı. Kütüphanemin bu anlamda çok büyük bir yararı var benim için. Ben kitaplarla çevrili bir adayım, burada bir yığın eleştirme­nim var benim. Bir şey yazarken kitaplardan biri “Hışt!” diye sesleniyor bana, kalkıp gidiyorum, ne di­yor acaba, diye. Ona bir bakıyorum: “Evet, yanlış yap­maktayım şu anda. Aslında böyle de düşünülebilir.” diyorum kendi kendime. Böylece, yaptığım yanlışları, bu dostlarım sayesinde düzeltebiliyorum.

Bu parçanın bütününde aşağıdakilerin hangisin­den söz edilmektedir?

A)  Kişinin, yapıttan hakkında özeleştiri yapmasının gerekliliği

B) Günümüzde yapılan eleştirilerin, sanatçıların kişili­ğine yönelik olduğu

C)  Günümüzde eleştirinin, sanatçının sadece olum­suz yanlarını ortaya koymak şeklinde anlaşıldığı

D)  Eleştiri alanındaki eksikliği, sanatçıların kendi ola­naklarıyla nasıl giderebileceği

E)  Eleştirel düşüncenin toplumun her alanında olması gerektiği

 

 

34. Bir yazarın kişiliğinden çok, yazdıkları, okuru ilgilendi­rir. Okuduğumuz bir romanı veya öyküyü sevmemiz, beğenmemiz için yazarının nasıl biri olduğunu, neler­den hoşlandığını öğrenmemiz hiç de gerekli değildir. Büyük bir romancının yapıtlarına karşı duyduğumuz hayranlık, onun hayat hikâyesini öğrenmekle ne artar ne eksilir. Aksine, büyük sanatçıların hayat hikâyeleri­nin, yapıtları okunduktan sonra öğrenilmesi, okuru on­ların yapıtlarından soğutabilir. Çünkü —.

Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?

A)  biyografide nesnel bir anlatım kullanılır

B)  bazı yazarlar, yaşamlarını yapıtlarına yansıtmazlar

C) yazarların, okurun hayalindeki yaşamlarının büyü­sü gerçek yaşamlarının öğrenilmesiyle kaybolur

D)  okurlar, yakından tanıdığı yazarların yapıtlarına ilgi gösterirler

E) okurlar, toplumsal yaşama sırt çevirmiş yazarların yapıtlarını inandırıcı bulmazlar

 

35. Ünlü eleştirmen, Türk sineması adına belki, çoğu uz­man kişinin bile haberdar olmadığı önemli bir kaynak sunuyor. Yazar, bu yapıtında başlangıcından günümü­ze kadar geçen zaman içinde sinemamızın aşamaları­nı, günün gelişen modalarını ve tiplemelerini anlatıyor. Bunları sadece kuru bilgiler vererek değil; derinlikli, ciddi ve göz ardı edilmemesi gereken görüşlerle ele alıyor. Yapıtın içine daldığımızda, yazarın tüm detaycı-lığını, arşivci yanını ve keskin dilini de görüyoruz. Zen­gin görsel içeriğinden baskısına kadar oldukça titiz bir çalışmanın ürünü olan yapıt, kendi alanında içerik ve hacim olarak sık sık başvurulacak bir kaynak özelliği taşımaktadır.

Bu parçada sözü edilen yapıtla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  Yeteri kadar bilinmediği

B)  Geniş bir içeriğe sahip olduğu

C)  Yazarının üslup özelliklerini yansıttığı

D)  Sinemamızın tarihsel sürecini ortaya koyduğu

E)  Alanında bir ilk yapıt olduğu

 

36. Çocuk kitaplarında, çocukların ilgi duyacağı her konu, çocuğun

yaşına ve düzeyine uygun bir dille işlenir. Bu kitaplar, çocuğun ufkunu genişletir; onun sorun çöz­me, düşünme, üretme yeteneklerini ve hayal dünyası­nı geliştirir. Çocukta evrensel olaylara karşı ilgi uyan­dırır. Çocuğun fark gözetmeksizin insanları sevmesi­ne, olgun davranışlar kazanmasına, gelenek ve göre­nekleri öğrenmesine ve yerel değerlere saygılı olması­na yardımcı olur.

Bu parçada çocuk kitaplarıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)  Çocukların anlayabileceği bir anlatımının olduğuna

B)  Çocukları insanlığı ilgilendiren konulara yönlendir­diğine

C)  Çocukların düş evrenini zenginleştirdiğine

D)  Çocuklarla birlikte yetişkinlere de seslendiğine

E)  Çocukların, bütün insanları ayrım yapmadan sev­mesini sağladığına

 

37. Sanatçı yüksek öğrenimini İngiltere’de sinema alanın­da yapmış, çeşitli ödüller kazanan çizgi film çalışmala­rının yanı sıra görsel anlatım ve kurgu sorunları üzeri­ne yayımlanmış çeşitli ders kitabı, öykü, makale ve in­celemeler kaleme almıştır. Yazı ve sanat çalışmalarının tümü ancak eğitimli bir sanatsever kitlenin anlayacağı bir nitelik gösteriyor. Yazarımız zamana aldırış etme­den yapıtlarını yayımlıyor, çünkü ilk öyküsünden son­ra yayınladığı romanı için yedi yıl beklemişti. Ayrıca müze tasarımı çalışmalarına ağırlık veren sanatçı çok sayıda sergi de düzenlemiştir.

Bu parçada, sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)  Araştırmacı bir kişiliğe sahip olduğuna

B)  Değişik sanat dallarıyla ilgilendiğine

C) Yapıtlarını yayımlamakta acele etmediğine

D) Yazın dünyasında herkesçe tanındığına

E) Ortaya koyduğu ürünlerin belli bir kesime seslendi­ğine

 

38. (I) Sanatçı öykülerinde acılı, yalnız, yenilmiş insanların dünyasını anlatır. (II) Bu öyküleriyle çağıyla ve içinde yaşadığı toplumla yüzleşir, doğru ve yanlış bulduk­larını çekinmeden söyler (III) Yaşadıklarını, deneyimle­ri, zaaflarını eksiksiz tutanak altına almaya çalışır. (IV) Onun öyküleri, klasik öykü tarzıyla bağlantılarını tü­müyle koparmasa da şiirsel bir söyleyişle oluşturul­muştur, denilebilir. (V) Öykülerde bir görüntü, bir ses yazarın yaşadıklarını çağrıştırıcı, hatırlatıcı bir imgeye dönüşüyor.

Bir sanatçının öykülerinin ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakiler­den hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, içeriğinden söz edilmiştir.

B)  ll.cümlede, sanatçının sosyal eleştirilerini öyküleri yoluyla ortaya koyduğu belirtiliyor.

C)  III. cümlede, yaşadıklarını gerçekçi bir biçimde ka­leme aldığı belirtiliyor.

D)  IV. cümlede, biçemiyle ilgili bilgiler veriliyor.

E) V. cümlede, anlaşılması çaba gerektiren bir anlatımı olduğu belirtiliyor.

 

 

39. Kendisine has bir imlâ tarzı geliştirmiş olan Attilâ İlhan dil konusunda da çok keyfi davranır. Günlük dilde artık kullanılmayan çok eski kelimeleri, Fransızca veya Al­manca kelimelerle beraber kullanır. Bunlar, hem yaza­rın dikkati çekme çabasını, orijinal olma merakını hem de karmakarışık bir dünyada yaşadığımızı okuyucuya hissettirme gayretini gösterir. Sinema tekniğini kulla­nan Attilâ ilhan adeta kamerasını kalabalıklar üzerinde gezdirerek yaşamı olduğu gibi aktarır.

Bu parçadan Attilâ İlhan’la ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)  Dili kullanma konusunda özgür davrandığı

B)  Yapıtlarındaki anlatım özellikleriyle yaşam arasında paralellikler kurmaya çalıştığı

C)  Gerçekçi bir anlatım tarzı kullandığı

D)  Özgün olma çabası içinde olduğu

E)  Her kesimden insana seslenme amacı taşıdığı

 

40. Sanatçı bugüne kadar on öykü kitabı yayımladı. Her öyküde değişik bir konu, gündelik yaşamdan esinle­nen bu öykülerin dikkati çeken özelliği oldu hep. Öy­külerinde, değişen bir toplumun sıradan bireyler üze­rindeki etkisi, kimi zaman şiirsel ve hüzünlü, kimi za­man ironik ya da trajikomik olarak, bazen de deneysel bir kurgu ile karşımıza çıktı. Bütün bu arayışlar, yazarı, kendini tekrar etmekten korudu ve sanatçı temeldeki sanatsal duyarlığından bir şey yitirmedi.

Bu parçada anlatılan yazarla ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir?

A)  Okurlarının tepkisine göre yapıt oluşturduğu

B)  Farklı temalar ve anlatım yolları kullanmasının sıradanlaşmasını engellediği

C)  Toplumsal sorunları hiç değiştirmeden anlattığı

D)  Öykülerinde yaşamının ayrıntılarına yer verdiği

E)  Okurları düşünsel yönden geliştirmeyi amaçladığı

CEVAPLAR

1 E 9 B 17 E 25 C 33 D
2 B 10 D 18 C 26 D 34 C
3 C 11 E 19 E 27 C 35 E
4 E 12 B 20 C 28 A 36 D
5 D 13 A 21 E 29 C 37 D
6 B 14 B 22 E 30 B 38 E
7 E 15 D 23 B 31 D 39 E
8 A 16 C 24 B 32 E 40 B

 

]]>
TYT Türkçe Deneme Sınavı – 19 https://dersimizedebiyat.org/yks-turkce-deneme-sinavi-19.html Thu, 09 Jan 2014 11:07:43 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=8767 TYT TÜRKÇE DENEME SINAVI – 19

1. Karadeniz’de farklı ülkelerin balıkçıları arasında mey­dana gelen pek çok anlaşmazlık ortaya çıkınca ulusla­rarası sözleşmelerle çözüme kavuşturulmuştur,

Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerden hangisiyle giderilebilir?

A)  “farklı” yerine “yer alan” getirilerek

B)  “sözleşmelerle” sözü “antlaşmalarla” yapılarak

C)  “pek çok” yerine “çok” getirilerek

D)  Yüklem etken çatılı yapılarak

E)  “ortaya çıkınca” sözü cümleden çıkarılarak

 

2. Aşağıdakilerin hangisinde birinci cümle, ikinci cüm­lede kullanılan deyimin anlamını içermez?

A) Günlerdir gizlediklerini artık herkese söylüyordu.

Arkadaşıyla arasında var olan sıkıntıları açığa vurdu.

B)Annem sürekli, başka bir kente göç eden akraba­larımızdan söz ederdi.

Genç kız hafta sonu seyrettiği filmi ağzından dü­şürmüyordu.

C)Çok zor olan bu işi de başarması hepimizi şaşırttı.

O, verilen bu görevi de eline yüzüne bulaştırdı.

D)Usta, yaptığı yanlışlara rağmen ısrarla çırağın hiç­bir kusurunun olmadığını savunuyordu.

O ne kadar haylaz olursa olsun ailesi ona asla toz kondurmaz.

E)Parkta ağlayan bu küçük çocuğu sanki daha önce de gördüm.

Seninle toplantıya gelen bu genci bir yerden gö­züm ısırıyor.

 

3.     Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

A)  Tüyap Fuarı 31 Ekim -7 Kasım 2010 tarihlerinde İstanbul’da düzenleniyor.

B)  Türküleriyle gönülden gönle köprüler kuran bir müzisyendi o.

C)  Sizi bugün de okuldan aileniz almayacak mıydı?

D)  Yeni odası yan yana iki dolap sığamayacak kadar küçüktü.

E)  Sıcak hava dalgası, Türkiye’nin güneyinde etkili olacakmış.

 

4. Okur; kendi sanat peteğini öremeyen, başkasının se­siyle konuşan yazarlara dönüp bakmaz pek. Okurun yazarlardan beklediği, başkasında olmayan anlatımı ve özü yakalamasıdır. Ne yazık ki, edebiyatımızda kendi sesini bulan çok az yazar var, buna karşın yetkin yazarlara öykünen onlarca sanatçı kimliğini oluştura­mamış yazar görebiliyoruz.

Bu parçada “başkasının sesiyle konuşmak” sözüyle sanatçılarla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağı­dakilerden hangisidir?

A)  Toplumsal gelişmelerin gerisinde kaldıkları

B)  Okurların düşün evrenine katkı yapmaktan uzak ol­dukları

C)  Yazın dünyasında belli akımların sözcülüğünü yap­tıklarından özgür olamadıkları

D)  Başarılı yazarları taklit ettiklerinden kendilerine has bir edebiyat anlayışına ulaşamadıkları

E)  Belli bir yazınsal birikimden yoksun oldukları

 

5. (I) Müjdeleyici bir mevsimdir bahar. (II) Sonbahar kışı, ilkbahar ise yazı müjdeler bize. (III) Geçiş mevsimi de diyebiliriz bahara. (IV) Yaz deyince güneş ve deniz ak­la gelir. (V) Sonbaharda gördüğümüzse, sararan yap­raklar ve fırtınalı havadır.

Bu parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, türemiş bir sözcük sıfat görevinde kul­lanılmıştır.

B)  II. cümledeki “ise” bağlaç göreviyle kullanılmıştır.

C)  III. cümlede, yeterlik fiiline yer verilmiştir.

D) IV. cümledeki “güneş ve deniz” sözü, nesne göre­vinde kullanılmıştır.

E) V. cümle bir isim cümlesidir.

 

 

6. (I) Sanatçı, edebiyata şiirler yazarak başlamış, eleştiri yazılarıyla da adını duyurmuştur. (II) Eleştirilerinde asıl ölçüt, yapıtın sanatsal bir haz vermesidir; güzellik duy­gusu uyandırmayan bir yapıtın değerli olmadığını id­dia etmiştir. (III) O nedenle, bilimsel eleştiri değildir sanatçının yazıları; yani o, edebî metinleri belirli bir bilim­sel yöntemle, tema, dil, biçim, kurgu tekniği bakımın­dan çözümlemez. (IV) Bundan dolayı, çağdaşı şiir eleştirmenlerinden farklıdır eleştiri anlayışı. (V) Edebi­yatımızda yeri dolduramayacak nadir yazarlardandır.

Bir sanatçının ve eleştiri yazılarının ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdaki­lerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, eleştiri dışındaki bir türle yazarlığa adım attığından söz ediliyor.

B)  II. cümlede, yapıtları kişiselliğin dışında objektif öl­çütlerle ele aldığı belirtiliyor.

C)  III. cümlede, eserleri yapısal yönleriyle ele almadığı ortaya konuyor.

D)  IV. cümlede, eleştirel yaklaşım açısından dönemin­deki sanatçılardan ayrıldığı anlatılıyor.

E) V. cümlede, edebiyatımızda önemli bir yeri olduğun­dan söz ediliyor.

 

7. Tamamen yeni eserlerden oluşacak bir öykü seçkisi ha­zırlamak yıpratıcı bir süreçtir; Yazarlar kılı kırk yaran bir tutumla seçilecek, öykülerden niteliksiz olanlar geri çevrilecek, basılmaya değer olanlar editörlük sürecin­den geçirilecek. Böyle bir durumda kendini pek çok çi­çeğin olduğu bereketli bir bahçeden renk renk çiçekler topluyor gibi hisseder insan ama tek sıkıntısı sepetinin her çiçeği alacak kadar geniş olmamasıdır.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden han­gisi söylenemez?

A)  Kişisel görüşlerin belirtildiği

B)  Somutlamaya yer verildiği

C)  Düşüncenin örneklerle belirginleştirildiği

D)  Yinelemeye yer verildiği

E)  Kalıplaşmış sözlerin yer aldığı

 

8. Bütün sanat dallarının var oluş nedeninin, çevremiz­deki güzellikleri başka bir düzlemde yeniden kurmak olduğunu düşünüyorum. Örneğin bir ağaç öyle bir an­latılmalı ki yapıtı okuyanlar ağaçlara bakınca onda da­ha önce görmedikleri özellikleri fark etmeli. Ben bir ağacın ne denli mükemmel bir güzelliğe sahip oldu­ğunu Van Gogh’tan öğrenmiştim. Bir ağacın meyve vermesinin basit görülmesine rağmen ne değişik an­lamlara geldiğini sıra dışı bir roman kahramanı olan Ouasimodo’dan.

Bu  parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Her sanat dalının kendine özgü bir anlatım yolu ol­malıdır.

B)  Her sanatçının yaşama bakışı birbirinden farklıdır.

C) Okurlara ancak klasikleşmiş yapıtların yazınsal bir tat vermesi mümkündür.

D) Sanat ürünlerinin insanlara günlük hayatta fark edi­lemeyen ayrıntıları sunmaları gerekir.

E)  Her sanatçı yapıtında istediği şeyi anlatmakta öz­gürdür.

 

9. (I) Dergilerde yayımlanan şiirleri ve günümüzün edebi­yat dünyasını inceleyen birisi olarak Türk şiirinin yarın­larından çok umutluyum. (II) Edebiyat meselelerimizi kavramış, çok sayıda genç şair var ve daha pek çoğu­nun ayak seslerini şimdiden duyuyoruz. (III) Bunun ya­nı sıra bu gençlerin işlerinin bizim kuşaktan daha zor olduğunu da söylemeliyim. (IV) Yazın dünyasından tecrübeli diyebileceğimiz sanatçılar, bu gençlere yol göstermek şöyle dursun, gençlerin yaptıkları çalışma­ları küçümsüyor. (V) Söz konusu sanatçıların bu kü­çümseyici tavırlarının, gençlerin önündeki en büyük engel olduğunu düşünüyorum.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisin­den başlayarak olumsuz nitelikli eleştiriye yer veril­miştir?

A)l.              B) II.            C)lll.             D) IV.           E)V.

 

10. (I) Sanat, yaşamı estetik bir biçimde anlatmanın en iyi yoludur. (II) Bu yol, kendisini keşfeden herkes için top­lumsal yaşayıştan ve hissedişten kopuş anlamına gelir. (III) Sıradan söyleyişlerle yetinmek, sanatçı için yolun sonu demektir. (IV) Ayrıca sanat dünyasında silinmez bir iz bırakmak, bir sanatçının kendisine yepyeni bir yol çizmesine bağlıdır. (V) Sadece sanat alanında değil, dünya tarihinin iz bırakan aktörlerine baktığınızda, hep­sinin yeni bir dünya oluşturma derdinde oldukları görü­lür.

Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümle, öznel bir nitelik taşımaktadır.

B)  II. cümlede, sanatın, insanı yaşamdan uzaklaştırdı­ğı belirtiliyor.

C)  III. cümlede, farklı anlatımların peşinde koşmama­nın, sanatçının üretkenliğini bitirebileceği üzerinde duruluyor.

D)  IV. cümlede, kalıcılığın özgünlüğe bağlı olduğu belirtiliyor.

E)  V cümlede, insanların yaşanabilir bir dünya oluş­turma gayreti içinde olmadıklarından söz ediliyor.

 

11.    Şiirleriyle tanınan sanatçı, bu öyküsünde —

Bu cümle aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanır­sa öykünün hem biçemi hem de içeriğiyle ilgili bir değerlendirme yapılmış olur?

A)toplumun geniş kesimlerine seslenebilmek için ço­ğunluğun kullandığı sözcükleri kendince kullanı­yor.

B)anlaşılması çaba gerektiren bir dille, kendi iç dün­yasının sesini dinleyenlerin yaşamını yansıtıyor.

C)ses, anlam ve çağrışım yönünden öne çıkan söz­cükleri belli bir elemeden geçirerek kullanıyor.

D)kendine özgü bir anlatım benimsiyor ve en az söz­cükle çok şey anlatmayı amaçlıyor.

E)sosyal mesajlar verme kaygısı taşıyan yazarlara karşı salt biçeme yaslanan bir yapı kuruyor.

 

12. Bunun bilinçli bir seçim olduğunu söyleyemem. Ben ilk yapıtlarımdan beri karmaşık bir kurguyu tercih eden bir yazarım. Okuyucunun dikkatini ilk sayfadan tetikte tut­mak benim için önemlidir. Son iki kitabımda da söyle­mek istediklerimi bir anlatıcı yerine dedektiflerimi kulla­narak anlatmayı tercih ettim. Bulmaca çözer gibi oku­mayı seven okurlarımı da hesaba katınca polisiye türünde karar kıldım diyebilirim.

Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?

A)  Günümüzde polisiye roman türü neden daha çok ilgi görmektedir?

B) Sizce yazarlık dünyasına adımlarını atan gençler nasıl bir yol izlemeliler?

C)  Yazdığınız son yapıtlarınız okurlar üzerinde nasıl bir etki bıraktı?

D) Sizi daha çok, okurların ilgisini canlı tutacak polisi­ye romana yönelten neydi?

E) Okurlarınıza edebiyatı sevmeleri için hangi türlerde yapıt okumalarını tavsiye edersiniz?

 

13. Şairler, geçmişle bağını koparamaz. Necatigil’in dedi­ği gibi; şair, geriye baka baka ilerler. Öyleyse bir şairi bütün bir şiir tarihi içinde değerlendirmeliyiz. Çünkü o şairin büyüklüğü ya da küçüklüğü öteki şairlerle karşı­laştırılarak ortaya konabilir. Ben de bundan dolayı bir şairi değerlendireceksem onu şiir tarihinin içinde ele alıyorum.

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine verilmiş bir yanıt olabilir?

A)  Şairleri değerlendirmenin nesnel ölçütleri var mıdır?

B)  Günümüz şairlerinin edebiyat tarihine bakışı nasıl olmalıdır?

C)  Bir şairi değerlendirirken nasıl bir yol izliyorsunuz?

D)  Sizce toplumcu temalara yer vermeyen bir şair ba­şarılı olabilir mi?

E)  Şiir tarihinde kendisinden söz edilen her şair ger­çekten başarılı sayılabilir mi?

 

 

14.   Çok sayıda medeniyet ve kültüre ev sahipliği yapan

                                                                          I

ülkemizin her köşesi bir açık hava müzesidir. Anadolu, yüzyıllar

II

boyunca sayısız insana, inanca, kültüre vatan olmuştur. Bütün bu

                        III

milletlerin vakti geldiğinde tarih sahnesinden çekilmeleriyle, üzerinde

                                                        IV

bıraktıkları tarihi vesikaları günümüze kadar vefayla saklamıştır.

                                                          V

Bu parçada numaralanmış sözlerle ilgili aşağıdaki açıklamalardan hangisi yanlıştır?

A)  I. söz, bir sıfat-fiil grubudur.

B)  II. söz, tamlayanı adıl olan bir isim tamlamasıdır.

C)  III. söz, bir sıfat tamlamasıdır.

D)  IV. söz, bir belirtisiz isim tamlamasıdır.

E)  V. söz, bir edat grubudur.

 

15.   Yaklaşan kış mevsiminin size sunabileceği keyifler ne­lerdir ?

                                                                                                        I

Öncelikle bu mevsimde yapılabilecek en güzel şey, bir fincan kahvenin eşliğinde kitap okumaktır. Ev­de, yolculukta , iş arası kısa molalarda

                                                                      II

birkaç sayfa ki­li tap okumak size iyi gelecektir. Müze gezmek, sevdik­lerinizle sıcak sohbetlere katılmak, değişen vitrinleri izlemek, bedeninizi yeni mevsime hazırlamak . Liste böyle uzayıp gidebilir. Tabii

                                                          III                                         IV

bu arada mevsim sebzeleri ve meyvelerinin tadına varmayı sakın unutmayın !

                  V

Bu parçadaki numaralanmış noktalama işaretlerin­den hangisi yerinde kullanılmamıştır?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.            E) V.

 

16. — çünkü yapıtlarımda yaşamı tüm gerçekliğiyle, hiç değiştirmeden anlatma ilkesine bağlıyım. Bu yüzden birçok okurum kitaplarımı okurken anlattıklarımın göz­lerinin önünde canlandığını söyler. Belki de yapıtlarım yaşama ayna tuttuğu için yönetmenlerce, beyaz per­deye aktarılmak isteniyor.

Bu parçanın başına, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?

A)  Yazdıklarımın ilgi çekici olaylarla başlamasına dikkat ederim.

B)Sinemaya uyarlanan yapıtlardaki gerçekliğin bire bir yansıtılamadığını düşünüyorum.

C)  Bir yazarın kendi hayal süzgecinden geçirmediği bir yaşantıyı dile getirmesini kabullenemiyorum.

D)  Ben yapıtlarımda yaşam sahnelerini bir fotoğraf gi­bi sunarım okura.

E)  Gerçek bir sanatçı okurun yaşam felsefesini dikka­te almalıdır.

 

17.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bo­zukluğu vardır?

A)  Oyuncular perde arkasındaki yerlerini alıyor, biz seyirciler de oyunun başlamasını bekliyorduk.

B)  Çevresindeki yoksullara yardım eder, onlarla bire bir ilgilenirdi.

C)  Her sabah aynı saatte işe gidiyor, akşamları eve geç saatlerde dönüyorduk.

D)  Tatil günlerinde evden çıkmaz, telefonlara bile ce­vap vermezdi.

E)  Boş zamanlarımda deniz kıyısına iner, orada saat­lerce kitap okurum.

18. (I) Fransız edebiyatının usta yazarlarından Stendhal, yazdığı değişik türdeki yapıtlarla realizm akımının unu­tulmazları arasında kabul edilmiştir. (II) “Parma Manas­tırı” adlı yapıtında Rönesans döneminde bir İtalyan prensliğinde yaşanan entrikalar etkili bir dille anlatılır. (III) Roman kahramanı Fabrice del Dongo’nun özgür­lük tutkusu ve toplum yaşamına ters düşen davranış­ları dile getirilir. (IV) 19. yüzyıl İtalyan ve Fransız toplum­larının eleştirisinin yapıldığı “Parma Manastın” bu yö­nüyle, yayımlanır yayımlanmaz edebiyat çevrelerinin ve birçok eleştirmenin beğenisini kazanır. (V) “Parma Ma­nastırı” sadece Stendhal’ın değil, Dünya edebiyatının da önemli yapıtları arasında yer almaktadır.

“Parma Manastırı” adlı yapıtın ele alındığı bu par­çada numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdakiler-den hangisi yanlıştır?

A)  l.cümlede, yazarının, bir edebiyat akımının başarılı temsilcisi olduğu belirtiliyor.

B)  II.cümlede, bir değerlendirme söz konusudur.

C)  III. cümle, içerikle ilgili bir yargıdır.

D)  IV. cümlede, yazın dünyasının dikkatini çeken sos­yal tahlillere sahip olduğundan söz ediliyor.

E)  V. cümlede, yapıtın evrenselliğe ulaşmasının ge­rekçelerine yer verilmiştir.

 

19. Yazar, Tatlıca Şelalelerini keşfedişini yapıtında şöyle anlatıyor (I) Geniş yapraklı ağaçların (II) patikaların et­rafında yer alan gürgenlerin arasından yukarılara çıktı­ğımda birkaç metre yükseklikten dökülen bir şelale gördüm (III) Daha sonra yukarıya yaptığım zorlu çıkış­larla başkasını, başkasını… inanılacak gibi değildi (IV) Karışık geniş yapraklı ağaçların boy verdiği dar vadi boyunca eşsiz (V) harikulade şelaleler yer alıyordu.

Bu parçada numaralanmış yerlerden hangilerine vir­gül (,) getirilmelidir?

A) I. ve II.                     B)l. ve V.                  C) II. ve V.

D) III. ve IV.                 E) IV. ve V

 

20. Okul kitaplarında sadece savaşlara, barışlara, antlaş­malara ve liderlerin yaşamöykülerine yer verildiğinden bizler tarihin bunlardan ibaret olduğunu varsaydık. Ne yazık ki bu olayların merkezinde olan insan öğesi bizim tarih derslerimizde pek yer bulamıyor kendisine. Bu yüzden olayları yüzeysel bilgilerle geçiştiren tarih ki­tapları okumak istemiyor insanlarımız. Çünkü —. Bu­nun en somut örnekleri okurların çokça ilgi gösterdik­leri sosyal tarih anlayışıyla kaleme alınmış olan “Safranbolu’nun Tarihi” gibi yapıtlardır. Bu yapıtta tarih bo­yunca Safranbolu’nun geçirdiği aşamaları okurken bu­rada yaşayan insanların, etiyle kemiğiyle birer canlı varlık olarak yer aldığını görebiliyoruz.

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A)  okurlar insan odaklı toplumsal olayların tüm yönle­riyle anlatıldığı yapıtlara ilgi gösterirler

B)  herkesin tarih kitabı yazamayacağı gerçeği göz ar­dı edilmemelidir

C)  bu konuları anlatırken duygu ve düşünce dengesi­nin korunmasına dikkat etmek gerekir

D)tarihsel olayları anlatan yapıtların doğru bilgileri içer­mesi gerekmektedir

E)kuru bilgilerle ele alınan kitaplarının okul müfredatlarından çıkarılması uygun olacaktır

 

 

21. Bu yazarın romanında, toplumun içinden seçtiği ve çok canlı olarak verdiği kişiler, karamsarlıklarda dik­kat çeker. Olaylar da onları karamsarlığa itecek yön­de, gerçekçi olmayan rastlantılarla gelişir. Yazarın za­man zaman olayların akışına müdahale ettiğini de gö­rürüz. Romanın en başarılı yönü biçemidir. Yazar, ro­manında daha çok, kısa cümleler kullanmış, karşılıklı konuşmalara sıkça yer vermiş ve bir sohbet havası içinde yapıtını oluşturarak okuyucunun ilgisini çekme­yi başarmıştır.

Bu parçada sözü edilen yapıtta ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)  Anlatımının, yapıtın öne çıkan yönü olduğu

B)  Yazarının yaşamından izler taşıdığı

C)  Gerçekçilikten uzak yönleri olduğu

D)  Söyleşi havası içinde oluşturulduğu

E)  Yaşamdaki karakterlerle kurgulandığı

 

22. Şiirin iletisi, onun şiirselliğini gölgelememelidir. Aksi­ne, dizelerde anlatılmak istenen şey, estetiğin arkasın­da bir gölge gibi sezilmelidir. Okur, estetik yönden haz duyduğu şiirde verilen mesajı çok da farkında olma­dan alır zaten. Verilmek istenen mesajın, estetiğin önüne geçtiği şiirler, şiir olmaktan çok, vezinli, kafiyeli eğitici bir düzyazıdır aslında.

Bu parçada şiirle ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Şiirde, okura verilmek istenen bir mesaj mutlaka olmalıdır.

B)  Şiirde anlatılmak istenen, söyleyiş güzelliğinin önü­ne geçmemelidir.

C)  Şiirde, daha önce işlenmemiş konuları işlemek, şiiri okunur kılar.

D)  Şiirler, okurların beklentileri göz önüne alınarak ya­zılmalıdır.

E)  içerikle anlatımın bir bütün oluşturduğu şiirler gele­cek kuşaklara kalabilir.

 

23. (I) Edebiyat tarihinin birçok başyapıtı sadece okunmak için değil, sahnelenmek üzere yazılmıştır. (II) Oynanan bu yapıtlar, gerek izleyiciler gerek eleştirmenler tarafın­dan değişik yönlerden irdelenir. (III) Tiyatro eserlerinin nasıl sahnelendikleri, kostüm dekor işçiliği ve en önem­lisi oyunculuk kalitesi bu değerlendirmelerde öne çıkar. (IV) Çünkü sahnede kötü bir oyuncu, Hamlet’in sözle­rindeki şiirselliği tamamen yok edebilir ya da çok dra­matik bir sahneyi gülünç hale sokabilir. (V) İşte bu yüz­den bir oyunun özündeki anlamsal boyut, ancak met­ni okunarak görülebilir.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisin­den sonra Ama bir tiyatro yapıtının asıl değeri bu de­ğerlendirmelerle ya da sahnede oynanmasıyla değil, bire bir yazıldığı metinden anlaşılır. ” cümlesi getiri­lirse parçanın anlam bütünlüğü sağlanır?

A) I.            B) II.             C) III.              D) IV.             E) V.

 

24. Kitap okumak, bir alışkanlık işi olmaktan çok, bir yete­nek işidir bence. Tıpkı resim yapmak gibi bu yetenek, ilkokulda ortaya çıkar, ortaokulda gelişir; lisede ise ya­pılması gereken, bu yeteneğe yön vermektir. Okuma yeteneği olmayan birini, okumaya yönlendirmek için ne yaparsanız yapın, bir yararı olmaz.

Bu parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağı­dakilerden hangisidir?

A)  Kitap okumak, güzel sanatlarla ilgilenmek gibi kişi­nin duygusal yönden gelişmesini sağlayan bir uğ­raşıdır.

B)  Okuma, herkeste bulunmayan, sonradan kazanıl­mayacak bir özelliktir.

C)  Çocuklara uygun kitapların önerilmesi onların oku­ma yeteneğini kazanması için önemlidir.

D)  Okuma alışkanlığı insanlara, ancak okul dönemin­de kazandırılabilir.

E)  Çok kitap okumakla insan, düşüncelerini daha iyi ifade edebilir hale gelir.

 

 

 

 

25. (I) Buz gibi bir hava, lapa lapa yağan kar, tatil yapma düşüncesini uyandırıyor içimizde. (II) Birkaç günlük ka­çamakla hem doğanın kışa bürünmüş yüzünü keşfet­mek hem de doyasıya kayak yapmak istiyoruz arka­daşlarla. (III) Kayak deyince Uludağ, Kartepe gibi kayak merkezleri geliyor herkesin aklına. (IV) Ilgaz Dağı ise in­san elinin ulaşamadığı güzellikleriyle farklı bir alternatif olarak duruyor karşımızda. (V) Bunu değerlendirmek ve bilmediğimiz güzellikleri keşfetmek için yola koyuluyo­ruz hemen. (VI) Ilgaz Dağı, aslında Batı Karadeniz Bölgesi’nde bulunan Çankırı ve Kastamonu illeri boyunca devam eden sıradağların genel adıdır. (VII) Dağın en yüksek noktası ise Kastamonu’nun 30 km. kadar güne­yindeki Büyük Hacettepe’dir.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci pa­ragraf hangi cümleyle başlar?

A) II.            B) III.            C) IV.             D) V.            E) VI.

 

26. Şimdiki genç yazarlar yazın dünyasında yalnız kendile­rinin var olduğunu sanıyor. Hemen kendilerini öne çı­karma peşine düşüyor, usta yazarların ürettiklerine ça­ğın gerisinde kaldığı gerekçesiyle dudak bükebiliyor­lar. Üstelik yıllardır emek veren yazara, şaire saygı göstermek yerine, onların kendilerine saygı göstermesini bekliyorlar. Deneyimli bir yazarın yapıtını incelemeyen, üslup özelliklerine dikkat etmeyen bir yazarın önemli yapıtlar ortaya koyabilmesi de mümkün değildir, bu da edebiyatımızın geleceği adına beni endişelendiriyor.

Bu sözleri söyleyen kişi, genç sanatçılarla ilgili özel­likle aşağıdakilerin hangisinden yakınmaktadır?

A)  Salt başkalarına öykünerek yapıt ortaya koymala­rından

B)  Yapıtlarında sadece kendi gözlemlerinden söz et­melerinden

C)  Kolay yoldan maddi kazanç sağlamak için eser üretmelerinden

D)  Hep aynı biçim ve içerikte yapıtlar yazmalarından

E) Usta edebiyatçıları görmezden gelerek kendilerini öne çıkarmalarından

 

27. Edremit ormanlarının çehresi sonbaharla birlikte değişi­yor. Yemyeşil, capcanlı tablo yavaş yavaş tarifsiz bir hü­zünle solgunlaşıyor adeta. Toprak kokusu keskinleşi­yor, dereler coşkun şarkılar söylüyor. Buraların sakinle­ri sonbaharda bağ evlerinin kapısına kilit vurup kışlık evlerine çekiliyor. Yağmur damlaları, dokundukları yap­rakları ağır ağır toprağa düşürüyor. Dağların yukarıların­da, ormanın içinde gözden ırak kalmayı başarmış evle­rin bacalarından hafif hafif duman yükseliyor. Kışın eli kulağında, gökyüzünden kar yağdı yağacak.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler-den hangisi söylenemez?

A)  Öznel yargılara yer verilmiştir.

B)  Yinelemelere yer verilmiştir.

C)  Varlıklar niteleyici özellikleriyle verilmiştir.

D)  Bitirilmemiş cümleler kullanılmıştır.

E)  İnsana ait özellikler doğaya aktarılmıştır.

 

28. Çizgi roman, edebiyatın sahip olmadığı görsel araçla­ra sahip bir sanat dalı. Batı’da bu sanat dalı ciddi bir iş: Senaristleri, çizeri, boyacısı hatta konuşma balonlarını hazırlayan usta bir ekibiyle ortaya konuyor. Oldukça yaygın ve sevilen bir yazın türü olarak dikkatleri üzeri­ne çekiyor. Türkiye’de ise çizgi roman birkaç önemli çi­zerin az sayıda eseri dışında çok boş bir alan duru­munda. Bu alanda deneyim ve birikim yok. Renkler, şekiller iyi kullanılırsa okur dünyasında yeni açılımlar oluşturabilecek bu alana hiç el atılmadığını görüyoruz ne yazık ki.

Bu parçadan çizgi romanla ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir?

A)  Toplumsal eleştiriler için en uygun tür olduğu

B)  Ülkemize Batı’dan giren bir tür olduğu

C)  Ürün ortaya koymak için bir ekip çalışmasının ge­rekmediği

D)  Ülkemizde bu türe gereken önemin verilmediği

E)  Görsel unsurlar taşımasıyla romandan üstün yön­lerinin olduğu

 

 

 

29.   Mezopotamya ovasını üstten gören Mardin ili, ünlü taş I evlerini

                        I

gezmeye gelen turistleri hayranlık içinde bırakıyor. Tarihî dokuyla

                               II

bütünleşmiş taş evlerin arasında daracık sokaklarda gezmek son

                           III

derece keyifli. Üç di­nin temsilcilerinin yaşadığı nadir şehirlerden biri olan Mardin’de Kasımiye Medresesi, Ulucami, Deyrulzafaran

IV

Manastırı gezilebilecek farklı yerlerden bazıları.

                         V

Bu parçadaki altı çizili sözlerden hangisinin yazımı yanlıştır?

A)l.              B) II.            C)lll.            D) IV.            E) V.

 

30. O, Türk yazınında hem bir yazar, hem de bir gazeteci olarak ismi anılması gerekenlerden biridir. Gazetelerde yazdığı yazılar ülkede en çok konuşulan, tartışılan ko­nular arasında ön sıraya oturmuştur. Eleştirmenlerle ters düşmek pahasına da olsa prensiplerinden, hiçbir zaman ödün vermemiştir. Bunun yanında değişik tek­nikler kullanarak yazdığı anıları ve gezi yazılarıyla yazı­nımıza değişik bir renk getirmiş, bu türlerin yazınımız­da benimsenmesini ve yaygınlaşmasını sağlamıştır. Ayrıca yazarların anlaşılır bir Türkçeyle yazı yazması için üstün gayret göstermiş, bunda da büyük ölçüde başarılı olmuştur.

Bu parçada, sözü edilen sanatçı ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)  Gazete yazılarıyla gündemi belirlediğine

B)  Yazarları dil konusunda yönlendirdiğine

C)  Gazeteciliğinin yazarlığından daha başarılı olduğuna

D)  İlkelerine sıkı sıkıya bağlı olduğuna

E)  Bazı yapıtlarıyla edebiyatımıza yenilik getirdiğine

 

31. (I) Dil, bireyi ve toplumu yüceltir, onların sosyal an­lamda gelişmesini sağlar. (II) insanların kaynaşmasın­da, kültürün oluşmasında dil kadar etkili bir araç yok­tur. (III) Fakat bir toplumda dilin kullanımı yazınsal tür­lerde bile farklılıklar gösterebilir. (IV) Bu farklılıklar için­de dilin en kusursuz biçimini, en duru anlatımını kom­pozisyonda buluruz. (V) Çünkü kompozisyon, dil ku­rallarına uyarak düşünce ve duyguları güzel ve etkili bir biçimde anlatma sanatıdır.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde tanımlama yapılmıştır?

A) I.             B) II.            O) III.             D) IV.             E) V.

 

32. Ülkemizde tartışılan, konuşulan birçok konu, gerçek ve kuşatıcı sonuçlara ulaşılamadan geçilir, yarım kalır. Çünkü tartışılan ve konuşulan konular çok hızlı değişir. Su yüzüne çıkan ve tartışılma şansını bin yılda bir ya­kalamış bir konu veya kavram, tam da uzmanlarının eline düşecekken ve asıl söylenmesi gerekenler söy­lenecekken başka bir konuya geçiliverilir. Geçtiğimiz günlerde de “Sanat ve sanatçı nedir?” tartışması tam başlıyordu ki işin önemli yanlarına dokunulamadan bu tartışma gündemden düşüp gitti.

Bu parçada asıl vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Kesin sonuçlara bağlanmamış birçok olay ve kav­ram vardır.

B)  Konusunda uzman olan kişiler, sadece belli konu­larda tartışmalara girmek istemektedir.

C)  Sanat ve sanatçı ülkemizde yeteri kadar değer gör­memektedir.

D) Gündem sürekli değiştiğinden tartışılması gereken konular gerektiği gibi ele alınamamaktadır.

E)  Basın yayın organları sanatsal uğraşlara az yer ver­mektedir.

 

 

33. Aslında ne tiyatroyu ne sinemayı ne televizyonu birbi­rinden ayırdım, birini diğerine üstün görmedim, sade­ce tiyatro oyunculuğu ve yazarlığıyla daha uzun süre uğraştım. Hepsine aynı ciddiyetle yaklaştım. Benim için yaptığım işlerde özgün, samimi olmak ve bu top­rakların kokusunun bulunması önemliydi. Bu arada ortaya koyduğum ürünlerin hepsi eleştirmenlerce be­ğenildi, bu da benim yazın dünyasında emin adımlar­la ilerlediğimi gösteriyor.

Bu sözleri söyleyen kişi aşağıdakilerden hangisiy­le nitelendirilemez?

A)  Başarılı ürünler ortaya koyduğuna inanan

B)  Okurların beklentilerini dikkate alan

C)  Yeni ve içten ürünler ortaya koyma amacı taşıyan

D)  Ulusal bir bakış açısına sahip olan

E)  Yazınsal türler arasında bir ayrım gözetmeyen

 

34. Yazın dünyasında genç sanatçıların yapıtlarına ünlü bir yazarın ön söz yazmasını onlara gelecek eleştiri oklarına karşı bir kalkan görevi görmesini anlamam mümkün değil. Bu, o gençlerin, “Benim kendi ayakla­rım üzerinde duracak cesaretim ve yeteneğim yok.” demesinden başka bir anlam taşımıyor.

Bu parçada “ünlü yazarların, eleştiri oklarına karşı bir kalkan görevi görmesi” sözüyle, genç yazarlarla ilgi­li olarak anlatılmak İsten aşağıdakilerden hangisi­dir?

A)  Önemli yazarların beğenisini başarıya ulaşmak için tek ölçüt olarak benimsedikleri

B)  Çabucak üne kavuşmayı düşündükleri

C) Geniş kitlelere seslenmelerini sağlayacak düzeyli bir edebiyat birkimi elde edemedikleri

D) Edebiyat dünyasının usta adlarını görmezden gele­rek onları küçümsedikleri

E)  Yetkin yazarları, eleştirilerden korunmak için kullan­dıkları

 

 

35. Ben hayatımı farklı işlerle ama hep yazarak kazandım. Televizyon muhabirliği bana kısa, yoğun ve net cüm­leler kurmayı öğretti. Daha sonra gazete ve dergilerde röportajlar ve yazı dizileri hazırladım. Hareket alanımın daha geniş olduğu bu yazılarda anlaşılır, akıcı yazma­ya daha fazla özen gösterdim. Ben en çok da deneme türünde yazarken keyif aldım ve mutlu oldum. Çünkü bu yazılarda kuralıları ben belirleyebiliyordum.

Kendisinden böyle söz eden bir yazarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  Basındaki yazılarını yalın bir anlatımla oluşturduğu

B)  Yaşamını yazarlıktan elde ettiği gelirle sürdürdüğü

C)  Kendisini deneme yazarken özgür hissettiği

D)  Yazılarında eleştirel bir tavır takındığı

E)  Sözü uzatmadan anlatma ilkesine bağlı olduğu

 

36. (I) Yaklaşık otuz yıllık birlikteliğimizde kültür ve sanatımı­zın her alanından sizleri haberdar ettik. (II) Yeni yazarlar, sanatçılarla tanışmanıza aracı olduk uzun yıllar. (III) Bir­çok yazar ve sanatçının adını ilk kez dergimizin sayfala­rında gördünüz. (IV) Dergimizin ilk sayılarında okudu­ğunuz adların bazıları, ne yazık ki bugün aramızda bu­lunmuyor; onları büyük bir özlem ve sevgiyle anıyoruz. (V) O günlerin genç kalemleri, ilk ürünleriyle ödül liste­lerinde yer alanlar, artık ustaların arasında sayılıyor.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümle, olumlu, basit bir cümledir.

B)  II. cümle, girişik bileşik bir cümledir.

C)  III. cümle, kurallı bir cümledir.

D)  IV. cümle, sıralı bir cümledir.

E)  V. cümle, içinde ara söz bulunan bir isim cümlesidir.

 

37.   Türkiye’nin dört bir yanına ilkbahar güzellikleriyle gelir.

                                                                               I

Karadeniz’e yağmurla gelen ilkbahar, Toroslar’da ise kış boyunca

tepeleri kaplayan beyaz örtünün erimesiyle başlar. Bir yandan eriyen

                                                            II             III

karlar, su kaynaklarını ve çağlayanları beslerken diğer yandan Toros

                          IV

Dağları eteklerinde açan otları besler.

V

Bu parçada numaralanmış sözcüklerden hangisi birden fazla çekim eki almamıştır?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.            E) V.

 

38. Yurt dışında düzenlenen bir kitap fuarına davet edilmiş­tim. Orada yazar dostlarımla sohbet ederken içlerinden biri, son romanımın İngilizce çevirisini benim yapıp yap­madığımı sordu. Yapmadığımı çünkü iyi derecede İngi­lizce bilsem de kendimi kısıtlanmış ve aynı kitabı ikinci kez yazıyormuş gibi hissedeceğimi söyledim. Oysa ya­zar dostum, “Yanılıyorsun, bu romanı sen yazdın; onu sanat nitelikleri kaybolmayan bir kitap olarak ancak sen çevirebilirsin.” deyince gerçek çevirinin ne olduğu­nu anladım.

Bu parçada çeviriyle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi anlatılmak istenmiştir?

A) Bir yapıtın, ancak yazarı tarafından başarılı bir bi­çimde çevrilebileceği

B)  Her yazarda eserlerinin başka dillerde de yayım­lanması isteğinin olmasının doğal olduğu

C)  Sanat yapıtlarının alanında uzman kişilerce bilim­sel bir anlayışla çevrilmesi gerektiği

D)  Hiçbir yapıtın özgün özellikleri korunarak çevrilme­sinin mümkün olmadığı

E)  Sanatçının eserlerini yazdıktan sonra onların üze­rinde herhangi bir değişiklik yapmaması gerektiği

 

39. Bu yaylada çiçek tomurcukları, anları davet eder; arılar bu tomurcuklardan kovandaki peteklerine çiçek özleri taşır.

Bu cümleyle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylene­mez?

A)  Birden çok basit çekimli eylem vardır.

B)  Dolaylı tümlece yer verilmiştir.

C)  Belirtisiz isim tamlaması kullanılmıştır.

D) Yüklemler çatı bakımından geçişlidir.

E) Ayrılma durum eki (-den, -dan), tamlayan eki göre­viyle kullanılmıştır.

 

40. Yapıtlarınızda sırf heyecan olsun diye aksiyon sahnele­rine bolca yer vermeniz, yapıtın yazınsal niteliğine göl­ge düşürüyor. En başta öyküyü ve karakterleri, hareket sahnelerine uygun tasarlarsınız o zaman olay akışı için­de aksiyona bol bol imkân doğabilir ki buna diyecek bir şey yok. Ancak olmadık yerde, yapıtı gereksiz sahne­lerle doldurarak okuru aldatırsanız salt ticari amaçla ürün ortaya koymuş olursunuz ki bu da yazın dünyasın­daki ömrünüzü, yaşadığınız günle sınırlandırmış olur.

Bu sözleri söyleyen eleştirmenin vurgulamak iste­diği aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Romanda aksiyon unsurlarının dengeli bir biçim­de kurgulanması gerektiği

B)  Gerçek dışı olaylara yer vermenin yapıtın niteliğini olumsuz etkilediği

C)  Romanlarda anlatılanların gerçek yaşamdan seçil­mesi gerektiği

D)  İyi bir yazarın, yazın dünyasında ortaya konmuş başarılı örnekleri incelemesi gerektiği

E)  Romanlarda okurun dikkatini çekecek aksiyon un­surlarına yer verilmesi gerektiği

CEVAPLAR

1 E 9 D 17 A 25 E 33 B
2 C 10 E 18 E 26 E 34 E
3 B 11 B 19 C 27 D 35 D
4 D 12 D 20 A 28 D 36 E
5 D 13 C 21 B 29 A 37 C
6 B 14 B 22 B 30 C 38 A
7 C 15 C 23 C 31 E 39 E
8 D 16 D 24 B 32 D 40 A

 

]]>
TYT Türkçe Deneme Sınavı – 1 https://dersimizedebiyat.org/tyt-turkce-deneme-sinavi-1.html Sat, 04 Jan 2014 20:54:51 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=199 YKS/TYT TÜRKÇE DENEME SINAVI – 1

1. Ah, o Antakya günlerim! Zaman, anıları unutturmak için kör kuyulara atıp duruyor onları. O bin bir renkten, tattan; siyah beyaz ve gölgeli birkaç sahne kalmış zihnimde. O kadarcığı bile körüklüyor hasretimi.

Bu parçada geçen “siyah beyaz ve gölgeli sahne” sözüyle, yazarın Antakya anılarının hangi özelliği vurgulanmıştır?

A) Keskin çizgilerle belirlenmiş ve üzücü oldukları

B) İnsanı taraf tutmaya zorlayan sosyal yanlarının olduğu

C) Üzerlerinden geçen zamanın etkisiyle silikleştikleri

D) Unutkanlıkların zorlayıcı etkisiyle önemsizleştikleri

E) Yazarın kendisinden kaynaklanan belirsizlikler taşıdıkları

2. Şeyh Galip, “Hüsn ü Aşk”ın mukaddimesinde, kitabın yazılış hikâyesine yer verir. Bu hikâye özetle şöyledir: Devrin  şairlerinin bulunduğu bir toplantıda Nabi’nin “Hayrabat” adlı mesnevisi övülürken o düzeyde bir mesnevinin artık

yazılamayacağı söylenir. Çok genç olmasına karşın şairliğine güveni tam olan Galip, bir süre dinledikten sonra Nabi’nin, mesnevisinde yeni bir yol açmadığını, orta malı sözler söylemekle iyi şair olunamayacağını belirterek  “Hayrabat”ı aşacak bir mesnevi yazacağına söz verir ve böylece ortaya “Hüsn ü Aşk” çıkar.

Bu parçada şair, “orta malı sözler söylemekle iyi şair olunamayacağı” sözüyle aşağıdakilerden hangisini anlatmak istememiştir?

A) Şairlerin eskileri taklit etmekten kaçınması gerektiğini

B) Alışılmışın dışına çıkmadan iyi şiire ulaşılamayacağını

C) Şiirde büyüklüğün, yenilik getirmekle mümkün olabileceğini

D) Şiirin alışılmış duyarlılıklardan farklı bir tutum gerektirdiğini

E) Yeni olan her sözün şiir sayılmasının yanlış olduğunu

3. Edgar Allen Poe, polisiyeye ve bilimkurguya getirdiği yeniliklerle sürekli olarak edebiyat dünyasının odağında yer almış bir yazar. Onu okumaktan büyük zevk alıyorum. İngilizce ya da Fransızca bilen dostlarımın da onun öykülerini çok sevdiğini biliyorum. Bu çeviriyi, anadilinin kucağından çıkıp başka ufuklara yelken açamamış milyonlarca okurun da bizim aldığımız zevki alması için yaptım.

Bu parçadaki altı çizili sözün yerine aşağıdakilerden hangisi getirilirse cümlede anlam değişikliği görülmez?

A) anadilinin sözvarlığını başka dillerle kıyaslamamış olan

B) kitapları, yazıldıkları orijinal dilden okumayı seven

C) yabancı yazarlardan çok yerli yazarlara ilgi duyan

D) kendi dilinden başka dil öğrenememiş olan

E) alıştığı yazın türlerinin dışındaki türlerden hoşlanmayan

4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, doğada bir gün içinde  yaşanan değişimden söz edilmiştir?

A) Sabah saatlerinde sokağın başında tüm görkemiyle yükselen bu binanın, akşam eve dönerken yerle bir  edilmiş olduğunu gördüm.

B) Aşırı yük yüzünden dengesini iyice kaybeden mavnamız, ufacık dalgalara bile dayanamaz haldeydi.

C) Tayfaları bulmak için tekrar kıyıya indiğimizde birkaç saat önce iskele seviyesine kadar yükselmiş olan denizin çekildiğini fark ettik.

D) O akıl almaz şiddet dalgası geçer geçmez dinginleşen, herkese iyi niyetle yaklaşan, hoşgörü gösteren bu kadın, sanki az önceki halinden dolayı herkesten özür diliyordu.

E) Maçın başlamasına kısa bir süre kala hissedilen gerilim, maçtan sonra bağıra çağıra galibiyeti kutlayan seyircilerle birlikte yok oldu. 

5. Aşağıdakilerin hangisinde, “koşul gerçekleşse de eylemin gerçekleşmeyeceği” anlamı yoktur?

A)     Yalan dünya bahçem olsa

Benden bir gül alan olmaz

B)     Dünyayı kalbura koysan elesen

Sen de benim gibi yâr bulamazsın

C)    Vermem seni ellere

Ordu üstüme kalksa

D)    Gönlümü çekse de yârin hayali

Aşmaya kudretim yetmez cibali

E)    Bahar gelse açsa da çiçekler

Yârin göğsüne taksam bir demet

6. (I) Anlatının kuşatmadığı bir yolculuk, yolculuk değildir. (II) Anlatı, her yolculuğun dönüşünde yeniden yapılan bir yolculuk gibidir. (III) Burada sözünü ettiğimiz anlatı, sadece gezi yazılarını içermez; yolculuk gözlemlerinin eşe dosta

anlatılışı da buna dahildir. (IV) Üstelik çoğu zaman, yolculuk başlamadan önce atılır anlatının temeli. (V) Bu temel, yolculuğun yapısını, dokusunu oluşturur. (VI) Anlatı olmadan, içi boş, anlamsız bir gidiş gelişten ibaret kalır yolculuk.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangileri, birbirine anlamca en yakındır?

A) I. ile II.               B) I. ile VI.               C) II. ile III.

D) III. ile V.            E) IV. ile V.

7. (I) Kosova’da yayımlanan ve çocuklar tarafından çok sevilen “Türkçem” dergisinin 100. sayıya ulaşması dolayısıyla bir tören düzenlendi. (II) Derginin sahibi Zeynel Beksaç, bir konuşma yaparak, “Türkçem”i son Kosova savaşı patlak vermeden iki ay önce, Kuş dergisinin kapatılmasının ardından oluşan boşluğu gidermek amacıyla çıkardığını ve on yıldır dergiyi yaşatabilmek için mücadele verdiğini söyledi. (III) Öncelikle Kosova’da ve Balkanlar’da yaşatılan

Türk çocuk edebiyatına yeni bir boyut getirmek ve ivme kazandırmak istediğini vurguladı. (IV) Bu konuşmanın ardından derginin tarihçesine ışık tutan bir sinevizyon izlendi. (V) Çok sayıda basın mensubunun katıldığı tören, mütevazı bir kokteylle son buldu.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde “dolaylı anlatım”a başvurulmuştur?

A) I. ile II.                    B) I. ile III.               C) II. ile III.

D) II. ile IV.                 E) IV. ile V.

8. Bir yazar, yapıtlarını hangi dilde yazdıysa o dile hizmet etmiştir.

Aşağıdakilerden hangisi, anlamca bu cümleyi destekleyen bir yargıdır?

A) Evrensel yazar, her çağa, her topluma seslenir.

B) Ulusların değil, dillerin yazarları vardır.

C) Yapıtlar, yazarlarının yaşamından izler taşır.

D) Büyük yazar, anlatılamaz deneni de anlatacak bir yol bulur.

E) Yazarlıkta önemli olan, biçim değil içeriktir.

 

9. (I) Bu aydan itibaren bu sayfalarda Türkçenin belli başlı özellikleri üzerinde duracağım. (II) Ayrıntılardan olabildiğince kaçınarak, yalınlaştırıcı bir yönelimle yapmaya çalışacağım bunu. (III) Bu yolda, yazılarımda örneklemelere ve alıntılara yer vereceğim. (IV) Yerinde verilmiş bir örnek ya da bir alıntı, kimi durumlarda sayfalarca açıklamadan daha etkili olur. (V) Öte yandan Türkçenin güzellik ve incelikleri, iyi örnek ve alıntılar yardımıyla okura daha kolay yaşatılabilir.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde yazar, kullanacağı yöntemi seçme nedenini açıklamaktadır?

A) I. ile II.                B) II. ile V.                     C) III. ile IV.

D) III. ile V.              E) IV. ile V.

 10. (I) O, yazınsallık peşinde koşan, entelektüel, zor bir yazar. (II) Yüksek edebiyatın dehlizlerinde dolaşmayı seven, kendini yetiştirmiş, uzman bir okura göre yazıyor yapıtlarını. (III) Okuru olayın akışına bırakmak yerine metinsel öğeler içinde yoğurmayı seviyor. (IV) Oysa, kitaplarının tanıtım ve pazarlamasında, herkesin onları okuyabileceği beklentisi yaratıyor. (V) Doğal olarak, kitabı alanların çoğu düş kırıklığına uğruyor ve kitabı bitiremiyor. (VI) Hal böyle olunca, o, ülkenin “en çok okunamayan yazarı” olarak nitelendiriliyor.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde, sözü edilen yazara yönelik bir yakınma söz konusudur?

A) II.            B) III.             C) IV.             D) V.              E) VI.

11. Aşağıdakilerin hangisinde ünsüz benzeşmesi yoktur?

A) “Tütünler Islak”ta günlük yaşamın içinden olaylar anlatılıyor.

B) Üçüncü cildin sonuna uzun bir kaynakça koymuşlar.

C) Haberi alınca yağmur kar demeden yola düştü.

D) Başlangıçta onunla anlaşamayacağına inanıyordu.

E) Bazen bizim yokuşu çıkarken rastlardık ona.

12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı vardır?

A) Çocuklarının başarılı olması için elinden geleni yapar, bununla da övünürdü.

B) Buğdayları köyün değirmeninde övüttükten sonra un çuvalını sırtlayıp eve döndü.

C) Üşüyen ellerini ovuşturarak ısıtmaya çalışan bir adam mağazanın kapısında bekliyordu.

D) Öğrencilerine iyi birer tiyatro izleyicisi olmalarını öğütlerdi.

E) Yoğun çalışma temposuna rağmen üç öğün yemek yemeye dikkat ederdi.

 

13. Anılar, yaşananlara bir tür tanıktır.

Aşağıdakilerin hangisinde virgül (,) bu cümledeki görevinde kullanılmıştır?

A) Hikâye dalında en çok oy toplayan, Sait Faik’ti.

B) Eski Yunan’da dostluk bir din, bir yasa sorunuymuş.

C) İnsanlar o çağlarda birbirlerini seviyor, birbirlerine saygı duyuyorlarmış.

D) Baba Evi’nde ilk gençlik yıllarının dostluklarını hep öne çıkarır, anlatır.

E) Çocuklar için yazmanın kolay olmadığı da söylenir, kolay olduğu da.

 

14. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu vardır?

A) Yazar konuyu dar bir çerçeve içinde ele almış.

B) Uzun ve yorgun bir yolculuktan sonra nihayet eve varabilmiştik.

C) Sizden bu konuda biraz daha anlayış beklerdim doğrusu.

D) Burada insanlar, mart başından eylül sonuna kadar tarlalarda çalışırlar.

E) İnsan, bu çorak tepeleri görünce huzursuzluk duyuyor.

 

15. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, yüklemin olumlu yapılması anlatım bozukluğuna yol açmaz?

A) Bana söylediklerini başka birisine asla söyleme.

B) O anda hiç kimse neden burada olduğunu bilmiyordu.

C) Böyle bir kurumda çalışmayı daha önce hiç hayal etmemiştim.

D) Sorulara verdiğin yanıtların biri bile doğru değildi.

E) Tüm bu olanları o da kesinlikle sorgulamayacaktır.

 

16. Bir şairin değeri, şiirlerinin sayısıyla değil, başka şairlerden söz ederken onun adının sık sık kullanılmasıyla ölçülür.

Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Çatı uyumsuzluğu

B) Tamlama yanlışlığı

C) Özne-yüklem uyumsuzluğu

D) Yanlış anlamda sözcük kullanımı

E) Anlamca çelişen sözcük kullanımı

 

17. Aşağıdaki cümlelerin hangilerinde altı çizili ekler, anlamları ve görevleri açısından özdeştir?

A)    Bizim yolumuzu kesemez dağlar.

İnsanları sevgi birbirine bağlar.

B)    Söyleyecek sözüm kalmadı sana.

Dönecek onlar da bir gün vatanlarına.

C)   Kışı burada geçiremez göçmen kuşlar.

Sesi kulaklarda çınlar yıllar sonra bile.

D)   Bir hanımeli dalı kopardı, bana uzattı.

Gençler akşamları sahilde yürüyüşe çıkardı.

E)   Hemen görevliye iki simit aldırdı.

Toplantının ertelendiğini bize dün bildirdi.

 

18. Odanın ortasında eski bir kilimin üzerinde yuvarlak ahşap bir masa ve

                         I              II                                      III

tekerlekli mavi bir koltuk duruyordu.

IV                  V

Bu cümlede numaralanmış sözcüklerden hangisi, ötekilerden farklı türdedir?

A) I.                B) II.             C) III.                D) IV.               E) V.

 

19.          Okulu yok bu işin, alfabesiz başlanır

Yılan bile yılanken tatlı dilden hoşlanır

Aşk bir ağaç gibidir, yaprak yaprak dallanır

Meyvesizi kesilir, meyvelisi taşlanır

Bu dörtlükte aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) İkileme                                    B) Sıfat tamlaması

C) Belirtisiz ad tamlaması           D) Belirtili ad tamlaması

E) Adlaşmış sıfat

 

20. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yüklem, bileşik zamanlı bileşik eylemdir?

A) Çok sevdiği bez bebeğini yazlık köşkte kaybetmiş.

B) İşinde başarısız olduğuna inanınca istifa etti.

C) Doğrusu tavırlarınızı biraz garipsemiştim.

D) Ben de böyle bir şiir yazabilirdim.

E) Sanırım bu eve bir daha giremezsin.

21. Aşağıdaki cümlelerden hangisinin yüklemi, çatı yönünden “Masalar kuruldu, sofralar hazırlandı.” cümlesindeki eylemlerle özdeştir?

A) Çocuk neredeyse bütün gün bilgisayarın başında oturuyormuş.

B) Biraz da kendini onun yerine koyarak durumu değerlendir.

C) Annesi, sonuçları beklerken elindeki örgü ile oyalanıyordu.

D) Aniden rahatsızlanan babaannelerini apar topar İstanbul’a getirdiler.

E) Çalınan araba birkaç gün içerisinde bir ara sokakta bulundu.

 

22. İç rahatlığıyla davranmak, iç rahatlığıyla konuşmak, özellikle iç rahatlığıyla düşünmek, erdemli insanın işidir.

Bu cümlenin öğelerinin dizilişi, aşağıdakilerin hangisinde doğru verilmiştir?

A) Edat tümleci – özne – yüklem

B) Özne – yüklem

C) Özne – nesne – yüklem

D) Nesne – yüklem

E) Nesne – edat tümleci – yüklem

 

23. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde öğelere ayırmada yanlışlık yapılmıştır?

A) Son gelen çocuk / çantasından / ne olduğu anlaşılmayan bir alet / çıkardı.

B) Dört sene evvel / Büyükada’da / oturuyordum.

C) Ben / kapıdan girince / bütün gözler / bana / çevrildi.

D) Bu manzara / çocukluğumun sevinçlerini ve acılarını / hatırlatır.

E) Sonra / İhsan’ın yanındaki koltuğa / rahat bir tutumla / yerleşti.

  

24. Aşk sözlerini alayla karşılamak, onaylanacak bir davranış değildir.

Bu cümlenin nitelikleri aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?

A) Basit – olumlu – ad

B) Sıralı – olumsuz – eylem

C) Basit – olumsuz – ad

D) Bileşik – olumlu – eylem

E) Bileşik – olumsuz – ad

 

25. (I) Bu yazarımız, küçük yaşta babasını kaybettiği için çok zor koşullarda büyümüştür. (II) Çocukluğundan itibaren çalışmak zorunda kalmış, neredeyse girip çıkmadığı iş kalmamıştır. (III) Aktar çıraklığıyla başladığı iş hayatında matbaacılık, gazetecilik, devlet memurluğu, öğretmenlik,ticaret, yazarlık yapmıştır. (IV) Onun yaşam öyküsü, bir bakıma çalışarak ilerlemenin öyküsüdür. (V) O, öykü ve romanlarında olumlu tip olarak, yılmadan çalışıp çabalayan, emeğiyle para kazanarak sınıf atlayan kahramanları seçmiştir. (VI) Baba parasıyla har vurup harman savuran mirasyedi tipleri ise romanlarının kötü adamları olarak cezalandırmıştır.

Bu parça iki paragrafa bölünmek istense, ikinci paragrafın kaçıncı cümleyle başlatılması uygun olur?

A) II.               B) III.                C) IV.             D) V.                E) VI.

 

26. (I) Basit ve yüzeysel bir bakışla, hayatı oradan oraya savrularak geçmiş bir adamdı Paul Gauguin. (II) Bir türlü bulamadığı şeylerin peşinden gidiyor, dikiş tutturamıyor, düzen kuramıyordu. (III) Modern dünyanın karmaşası onu yoruyor; el değmemiş, Batılı medeniyetlerin henüz ulaşamadığı yerler aramaya sevk ediyordu. (IV) Ülke ülke gezdi; ama hiçbir yer hayalini kurduğu gibi değildi, her yerde karşısına çıktı tüccarlar, makineler, para… (V) Hayatı boyunca kayıp bir cenneti arayan sanatçı, psikolojik bir rahatsızlık geçirdiği günlerde arkadaşı Van Gogh’un kulağını kesmekle suçlandı. (VI) Oysa o, gösterişten uzak kalmak, yalnızca resim yapmak için yaşamak istemişti ve yaşamak için resim yapmak…

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi, düşüncenin akışını bozmaktadır?

A)II.                   B) III.             C) IV.              D) V.                 E) VI.

 

27. (I) Aile konuları, sinemada beni en çok etkileyen konulardır.  (II) Bu konular, sinema açısından verimli oldukları kadar, tehlikelidir de. (III) Gerçeği söylemek gerekirse, daha önce yaptığım filmler başarı kazanmasaydı yeni filmimde böyle bir konuya yönelemezdim. (IV) Ben de bu dürtüyle, biraz korkarak da olsa, aile içinde yaşanan ve çoğu zaman açığa çıkmayan şiddet konusuna değinmek istedim. (V) Bu konuda çevremdeki birçok kişiden de yardım aldım. (VI) Hatta, filmin senaryosu üç kişinin ortak çalışmasıyla oluştu, diyebilirim. (VII) Böyle yaparak belki de doğabilecek tepkileri üç ayrı yöne dağıtmak istedim, bilmiyorum.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra, “İnsan biraz güven kazandıkça daha önce cesaret edemediği konulara girmek istiyor.” cümlesi getirilirse düşüncenin akışı bozulmaz?

A) II.           B) III.        C) IV.          D) V.              E) VI.

 

28. —- Yazarın hemen her romanında, onların birer kahraman olarak belirgin bir biçimde öne çıktıklarını görebilirsiniz. Onlar, fabrikalarda, tarlalarda, evlerde ucuz işgücü olarak görülen, dövülen, tacize uğrayan, sömürülen, sevilen, uğruna cinayet işlenen kişiler olarak romanlarda boy gösterir, Anadolu’nun derin tarihinde yerlerini alırlar. “Hanımın Çiftliği”nin Güllü’sü, “Kaçak”ın Hacer’i bunlar arasında ilk akla gelenler. Kimi romanlarda kenarda köşede kalmış gibi görünenler bile erkeğin macerasını tamamlamak için kurgulanmış silik tipler değil; içdünyaları, hayalleri, hırsları olan, renkli kişiliklerdir.

Düşüncenin akışına göre, bu parçanın başına aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi uygun olur?

A) Orhan Kemal, romanlarında topraksız köylülerin yaşam savaşına odaklanır.

B) Orhan Kemal’in romanlarında kadınların önemli bir yeri vardır.

C) Orhan Kemal’in romanlarında, çalışan insanın iyi ve kötü yönleri iç içedir.

D) Orhan Kemal, romanlarını, köyden kente göç eden insanların yaşadığı zorluklar üzerine kurar.

E) Orhan Kemal’in romanlarında çocuklar da büyükler kadar önemle ele alınır.

 

29. Dedem acımasız, çekilmez bir adamdı. Ama, Balzac’ın Eugenie Grandet adlı romanını okuyuncaya dek onu doğru dürüst anlamamıştım. Eugenie’nin babası ihtiyar Grandet de acımasız ve çekilmez bir adamdı ve dedeme çok

benziyordu. Ne var ki o, dedemden daha akılsız ve daha az ilginçti. İnatçı bir ihtiyar olan dedem, bu Fransızla kıyaslanınca daha üstün niteliklere sahipti ve daha sevimliydi. Bu, benim ona karşı tavrımı büsbütün değiştirmedi; ama çok önemli bir şey öğrenmiş bulunuyordum: —-

Bu parça, anlatımın akışına göre, aşağıdaki cümlelerin hangisiyle tamamlanamaz?

A) Kitaplar, insanlarda görmediğim ya da bilmediğim özellikleri önüme serebiliyordu.

B) Okuduğum kitapların sayısı arttıkça daha dingin ve anlayışlı bir kişilik kazanacaktım.

C) Her kitap, beni hoşgörüye ve insancıllığa yükselten bir merdiven basamağıydı.

D) Yazarlık sonradan edinilen bir yeti değil, doğuştan gelen özel bir yetenekti.

E) Okuduklarımızla yaşamımız arasında güçlü bir bağ vardı.

 

30. Felsefe, kuramsal olduğu için sadece birtakım soyut kurallar koyar ortaya ve bu kuruluğu yüzünden pek etkili olamaz. Tarih ise somuttur, canlıdır; ama yalnızca olanı anlatır, olması gerekeni bildirmez, insanlara örnek olacak ya da onların ders alacağı olaylar uyduramaz. Felsefe ve tarihin eksik yanlarını tamamlayarak yararlı taraflarını kendinde toplayan, edebiyattır. Edebiyat, hem olayları somut hale sokmakla —- giderir, hem de —- tarihin eksiğini kapatır.

Bu parçada boş bırakılan yerlere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerin hangisinde verilenler getirilmelidir?

A) felsefenin kuruluğunu ve soyutluğunu – olması gerekeni önermekle

B) tarihin açığını – ders verici olaylar uydurmakla

C) okurun bilgi açlığını – gerçekleri olduğu gibi sunmakla

D) yaşamın monotonluğunu – felsefeyi araç olarak kullanmakla

E) düşünürlerin hayalciliğinden doğan sorunları – okuru metne katmakla

 

31. 1940’lı yılların romanlarında, Türk edebiyatının başka dönemlerinde pek rastlamadığımız, karanlık ve sisli bir atmosfer vardır. Ama 1940’lı yılları anlatan romanlarda değil, 1940’lı yıllarda yazılan romanlarda… Hangi türde, hangi konuda yazılmış olursa olsun, hangi yazarın kaleminden çıkarsa çıksın, o dönemin tüm romanlarında o boğucu, o yapışkan havayı soluruz.

Bu parçada yazar, öne sürdüğü düşünceyi aşağıdaki yargılardan hangisine dayandırmış olabilir?

A) Tüm romancıların, aynı dönemi aynı bakış açısıyla işlemesi yanlıştır.

B) Belli bir dönemin romanını yazmak için, olayların durmuş oturmuş olması gerekir.

C) Romanlar, şu ya da bu şekilde, yaratıldıkları dönemin damgasını taşır.

D) Yazarlar, yaşamadıkları dönemleri de gerçekçi bir biçimde yansıtabilir.

E) Tarih yazımı başka, tarihi roman yazımı başka donanımlar gerektirir.

 

32. Bilgi güçtür; bilgi, bilinene egemen olmayı sağlar. Bu bakımdan Avrupa’nın 18. yüzyıldan sonra Doğu’ya yönelmesi, Doğu hakkında araştırmalar yapıp kitaplar yayımlaması, bunların arkasından gelen sömürgeciliğe zemin hazırlamış, sömürgeciliği mümkün kılmıştır. Avrupa, Doğu hakkında gözlemler yaparak, görüşler oluşturarak, Doğu’yu istediği gibi tarif ederek Doğu üzerinde egemenlik kurmuştur. Bu öyle bir egemenliktir ki bugün Doğulular bile kendilerini

öğrenmek için Batılıların yazdığı Doğu metinlerine bakmakta ve onların yaptığı gibi kendilerini tarif etmektedir.

Bu parçada vurgulanan düşünce, aşağıdaki yargılardan hangisiyle uyumludur?

A) Bir şeye sahip olabilmek için o şeyi bilmek ve tanımak gerekir.

B) Ne kadar çok şey bilirsen yeni bilgilere gereksinimin o kadar artar.

C) Bilgi, insana kendisini tanıma ve eleştirme olanağı sağlar.

D) İnsanlar, ancak bilgi düzeyleri birbirine yakınsa konuşup anlaşabilir.

E) Bilgi, ancak ondan yeni bilgiler çıkarılabiliyorsa önem taşır.

 

33. En büyük savaş romanları, savaşın üzerinden yıllar geçtikten sonra yazılmıştır. Bunların en önemlileri, o savaşa katılmayanların eserleridir. Savaş sürerken, sıcağı sıcağına yazılan romanlar da vardır; ama bunlar kalıcı olmaktan çok uzaktır. Birinci Dünya Savaşı’na katılan romancıların yazdıkları, daha çok, gazete dizileri niteliğindedir. Oysa sözgelimi Tolstoy, Napolyon savaşları sürerken daha dünyaya gelmemiş, dolayısıyla “Savaş ve Barış” henüz yazılmamıştır.

Bu parçada vurgulanmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Savaşın en etkili anlatıldığı romanlar, barış yıllarının ürünüdür.

B) Savaş yıllarında yazılan romanlar, belgesel yazı ya da röportajdan öteye geçmez.

C) Bir savaş romanının başarılı olması için yazarının savaş görmemiş olması gerekir.

D) “Savaş ve Barış”ın başarısı, Tolstoy’un yaşadıklarının değil, hayal gücünün eseridir.

E) Savaş yıllarında roman türünün gelişimi sekteye uğramıştır.

 

34. Yazara dönük biyografik eleştiri, başlıca iki amaçla kullanılabilir: Yapıtını aydınlatabilmek için sanatçının yaşamını incelemek, sanatçının yaşamını ve kişiliğini aydınlatabilmek için yapıtlarını incelemek. Hemen ekleyelim ki bu iki yolun birincisi ya da ikincisi, hatta kimi zaman ikisi birden kullanılabilir. Yazarın neler yaşadığı, yapıtlarında anlattığı olaylardan şu ya da bu ölçüde çıkarılabilir. Aynı biçimde, yazarın yaşam öyküsüne bakılarak, yazdıklarının ne olduğu, ne anlama geldiği okunabilir. Bu eleştiri biçiminden sağlıklı sonuçlar çıkarılabilir.

Bu parçada anlatılanlar, aşağıdakilerin hangisine dayandırılmaktadır?

A) “Bir yazarın tüm yapıtlarının birbiriyle tema ortaklığı içinde olduğu” düşüncesine

B) “Sanatçının yaşayışı ve kişiliği ile yapıtları arasında sıkı bir bağ olduğu” ilkesine

C) “Yazarın üreten, eleştirmenin ise yalnızca değerlendiren olduğu” düşüncesine

D) “Gerçek eleştirinin, öznel değil, nesnel bir yaklaşım gerektirdiği” inancına

E) “Toplumsal olayların, yazarın yaşamını da yapıtları da aynı ölçüde etkilediği” görüşüne

 

35. Elbette!.. Şiirin, romanın, öykünün en başat öğesi dildir. Dilde yenilikler, farklılıklar olur da edebiyatta olmaz mı hiç? Bugün yeni bir edebiyat yaptığımızı söylüyorsak bu, yeni dil sayesindedir en çok. Eskisine kalsaydık, geçmişin o eleştirdiğimiz edebiyatıyla bağlarımızı koparamazdık.Ancak, hazır dilden beslenirken yazar ya da şair olarak biz de boş durmadık. Yeni düşünceler yeni bir dili gerekli kılar.Türettiğimiz birçok yeni sözcükle, oluşturduğumuz yeni anlatım yollarıyla biz de dilimize olan borcumuzu ödemeye çalıştık.

Bu sözler, aşağıdaki sorulardan hangisinin yanıtı olarak söylenmiş olabilir?

A) Sizce, değişen dilin edebiyata etkisi oldu mu?

B) Eski bir dille yeni bir edebiyat yaratılabilir mi sizce?

C) Size göre, şairin dili, yazarın dilinden farklı mı olmalı?

D) “Dili edebiyatçılar oluşturur.” görüşüne katılıyor musunuz?

E) Dilin müdahale yoluyla yenilenmesi doğru bir yol mudur?

 

36. Bir dilin zenginliğini sözcüklerin sayısı belirlemez. Gerçek zenginlik, sözcüklerin kullanımında, daha doğrusu dilin anlatım yeteneğinde gizlidir. Bu bakımdan sözcük sayısını göz önünde bulundurarak dilimizi yoksul bir dil gibi görmek ya da göstermek yanlış bir yargı olur.

Bu parçada yazarın karşı çıktığı, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Türkçenin anlatım yeteneği yönünden oldukça geniş olanakları vardır.

B) Dilleri, zengin ve yoksul diye nitelendirmede sözdağarcığı güvenilir bir ölçüdür.

C) Dillerin sözdağarcığı hem nicelik hem de nitelik yönünden farklılık gösterir.

D) Türkçe, anlam salkımı bakımından en zengin dillerden biridir.

E) Sözcüklerin oluşumu, toplumun yaşam biçimine sıkı sıkıya bağlıdır.

 

37. “Tutunamayanlar”, Türkiye’de geleneği olmayan bir roman tarzının oldukça başarılı bir örneği. İlk bakışta belki çok dağınık, çok keyfi. Okuyucuda, yazar aklına geleni yazmış gibi bir izlenim bırakabilir. Oysa bu dağınık görünüşlü malzeme titiz bir seçmeyle toplanmış ve rastgele değil, yapısal bir bütünlük meydana getirecek biçimde örülmüş. Oğuz Atay’ın bu ilk romanı, özellikle roman kuruculuğunda başarılı bir yazarın habercisidir.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) “Tutunamayanlar” romanının başarılı bir kurguya sahip olduğuna

B) “Tutunamayanlar”ın yenilikçi ve özgün bir roman olduğuna

C) Birbirinden kopuk gibi görünen ayrıntıların romanın iç yapısında birleştiğine

D) Oğuz Atay’ın edebiyatımıza alışılmışın dışında bir roman kazandırdığına

E) “Tutunamayanlar”ın güç okunur, anlaşılması zor bir roman  olduğuna

 

38. Anlamanın anlaşılması, düşünmenin düşünülmesi insani etkinliğin doruğunu oluşturur. “Yüceleri düşünün ki yücelesiniz.” diyen Sokrates’in sözleri, sıradan bir öneri, ahlaki bir çağrı olmaktan çok bir gerçeğin dile getirilmesidir. Bireysel varlığımızın en yüksek düzeyi, aklımızın kendini değerlendirebilmesidir. Sorunsallar üzerine düşünme alışkanlığı, ayrıcalık taslamaktan uzak öğrenme çabası, kendi vicdanını kendine yargıç edinme içtenliği, bunlar birey için çok yüksek niteliklerdir. Ancak hiçbiri, bireyin kendi aklını, yüceltmeden ve aşağılamadan tartması kadar yüksek değildir. Bu çaba, bireyin kişisel ahlakını yapılandırma yolculuğudur.

Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine varılamaz?

A) Düşünen, anlayan insanın aynı zamanda ahlaklı olacağına

B) Düşünme üzerine düşünmenin insanı olgunlaştıracak bir eylem olduğuna

C) Vicdanı olmayan bir aklın gerçekleri göremeyeceğine

D) Düşüncenin, kendisini konu ettiğinde, yüce bir etkinlik olduğuna

E) Düşünme ve anlama yeteneğinin, insanı insan yapan özelliklerin başında geldiğine

 

39. Şiirlerinizi okudum. Bunlarda yeni bir ses yok, taze bir hava yok. Bize görülmemiş, duyulmamış hissini verecek bir şeyler yok. Sizden öncekilerin hazırladıkları kalıpların içine yerleşivermişsiniz. Kendiniz için titiz bir eleştirmen olamamışsınız. Bir sanatçı için en büyük tehlike budur. Elinden çıkan her yazıyı beğenmek, her yaptığını kusursuz bulmak, tembelliğe alıştırır insanı. Genç yaşında beş kitaplık şiir yazan şairin tembelliğinden bahsedilir mi, demeyin. Tembelliğin bir de bu türlüsü vardır. Bir şiiri on kere yeni baştan yazacak yerde, on şiir döktürmek tembelliktir ve kolaycılığa kapılmanın açık delilidir.

Bu parçadan aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz?

A) Genç şairler, ustaların yapıtlarını okumalı, yöntemlerini titizlikle incelemelidirler.

B) Şairlerin, yapıtlarını oluştururken bir eleştirmen gibi titiz davranmaları gerekir.

C) Sanatçıların ustalaştıklarına inanmaları, bir tür tembelliğe yol açar.

D) Şairin, yazdıklarını tekrar tekrar gözden geçirmesi, yeterince iyi bulmazsa değiştirmesi gerekir.

E) Şairler, yapıtlarının niceliğine göre değil, niteliğine göre değerlendirilir.

 

40. Türklerin çiçek tutkusu, yalnız şiirlerde değil, hayatın her alanında kendisini gösterir. Bu tutku, sık sık yabancı gezginlerin seyahat anılarında da yerini almıştır. Levni’nin minyatürlerinde, şapkalarına çiçek takan veya ellerinde çiçek

tutarken resimlenenler, yalnızca hoş edalı hanımlar değildir. Uzun bıyıkları yukarı doğru özenle kıvrılmış beylerin de serpuşlarındadır çiçekler. Fatih’in gül koklayan portresini görmeyen var mıdır? Nakkaş Sinan’ın resimlediği bu minyatürde Fatih, serçe parmağında dikkatleri üzerine çeken mavi taşlı bir yüzük, sırtında yüzüğünün rengiyle uyumlu bir kaftan, bağdaş kurarak oturmuş, dalgın dalgın uzaklara bakarken elinde tuttuğu gül demetini koklar.

Bu parçanın anlatımında özellikle aşağıdakilerden hangilerine başvurulmuştur?

A) Açıklama, tanık gösterme

B) Öyküleme, benzetme

C) Tartışma, betimleme

D) Açıklama, örneklendirme

E) Tartışma, tanımlama

www.dersimizedebiyat.org

 

Edebiyat / Dil ve Anlatım  Kaynak Site

 

CEVAPLAR

1 C 11 E 21 E 31 C
2 E 12 B 22 B 32 A
3 D 13 A 23 C 33 A
4 C 14 B 24 E 34 B
5 E 15 E 25 D 35 A
6 B 16 A 26 D 36 B
7 C 17 E 27 B 37 E
8 B 18 A 28 B 38 C
9 E 19 C 29 D 39 A
10 C 20 D 30 A 40 D

Dosyayı Bilgisayarına PDF olarak İndir

]]>
TYT Türkçe Deneme Sınavı – 34 https://dersimizedebiyat.org/tyt-turkce-deneme-sinavi-34.html Fri, 03 Jan 2014 20:58:34 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=10136 TYT  TÜRKÇE DENEME SINAVI – 34

1. Aşağıdaki altı çizili sözcüklerden hangisi ger­çek anlamıyla kullanılmıştır?

A) Bir eserin oluşması için sanatçıda sağlam bir birikimin olması gerekir.

B)   Kimi yazarlar bir konuyu nesnel açıdan ele alırlar.

C)  Yapıtlarında toplumun geniş bir kesiminin so­runlarını işlemiştir.

D)   Bugüne kadar toplumsal içerikli iki roman yazmıştır yazar.

E)   Günlük yaşamı alay yüklü bir anlatımla dile getirmiştir.

 

2.    Yeşilçam’da bir haftada, bilemedin iki haftada film çekiliyordu o sıralarda.

Bu cümledeki altı çizili sözün cümleye kattığı anlam aşağıdakilerin hangisinde vardır?

A)   Önce bir dilim pasta verelim, yetmedi iki dili­me çıkarırız.

B)   Bu işi iki kişiyle, olmadı üç kişiyle çok kolay bitiririz.

C)   Bir hafta izin aldım, baktım tatil iyi gidiyor ta­tilimi bir hafta daha uzattım.

D)   Önce yüz lira teklif edin, kabul etmedi iki yü­ze çıkarın teklifi.

E)   Çocukları bahçeye çıkarın, oldu ki rüzgar çık­tı, içeri alırsınız.

 

3. Eleştiri tek başına ne siyah ne de beyazdır. İçin­de gri tonları da barındırır. Sanırım yazdıklarıma böyle de bakmak gerekiyor. Birine yöneltilen eleştiri biraz, saç tıraşı bittikten sonra berberin müşterisinin ensesine tuttuğu ayna gibidir.

Bu parçada altı çizili bölümle eleştiriyle ilgili anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)   Eserin iyi ya da kötü olduğunu göstermesi

B)   Yazara sorumluluklarını hatırlatması

C)   Eserin çok değerli olduğunu anlatması

D)   Sanatçıda kendine güven duygusunu artır­ması

E)   Sözü edilen eserin benzerlerinden üstün yan­larını ortaya koyması

 

4. Çalışmalarını masa başında yaratmamış, dünyayı dolaşarak, toplantılara katılarak, arşivlerin karan­lığından çıkardığı binlerce belgeyi tarayarak üret­miştir yapıtlarını

Bu cümlede geçen “arşivlerin karanlığından çı­karmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdaki­lerden hangisidir?

A)   Gizli kalmış kimi değerleri gün yüzüne çıkar­mak

B)   Kimi belgeleri zamanın yıkıcı etkisinden ko­rumak

C)   Kimi söylentilerin doğruluğunu belgelerle ka­nıtlamak

D)  Yapıtlarını günün gelip geçici modalarına ka­pılmadan oluşturmak

E)   Bilgileri halkın her kesiminin yararlanabilece­ği ortamlara taşımak

 

5.    Romancı, içinden çıktığı toplumun nesnel tutana­ğı olmamalı, gerçekleri estetik bir anlatım kurgu­su içinde vermelidir.

Bu cümlede romancıyla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)Gördüklerini saptamakla kalmamalı, okurda güzellik duygusu oluşturacak şekilde anlat­malıdır.

B)Yapıtlarında, içinden çıktığı toplumu, yorumu­nu katarak anlatmalıdır.

C)   Hayatın bütün yönlerini olduğu gibi anlatma­lıdır.

D)  Toplumu anlatırken birtakım ayıklamalara da gitmelidir.

E)   Gerçek yaşama ayna tutarken, onu kendi yo­rumu ile vermelidir.

 

6.     (I) Kar yağmaya başlayınca biz hemen kar helva­sı isterdik; ama, ilk yağan kardan helva olmaz, derlerdi bize. (II) Bunun anlamı, kar yağarken ha­vadaki tozlar ile kaplandığından ilk karın sağlıklı olmadığıydı. (III) Bunun için biz de büyük bir öz­lemle daha sonra yağacak karları beklerdik. (IV) Birkaç gün süren yağışlarda, hemen ikinci gü­nün karlarını bir tabak içerisine alarak üzerine pekmez döküp yerdik. (V) Ailemizin hasta olma­mamız için pek de istemediği bu güzel eğlence aslında bizim için bir kış dondurmasıydı.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangi­sinde yazar, karın ilk yağdığı gün yenmemesinin nedenini vermiştir?

A) I.         B) II.         C) III.         D) IV.         E) V.

 

7.             I. Dil, ulusların düşünce, bilgi, gözlem ve tecrübe dünyasını yansıtır.

II. Her dil, yaşamın bir başka yorumunu ortaya koymaktadır.

III.Milletlerin kültürlerindeki farklılıklar dillerinin oluşumunda doğrudan etkilidir.

IV.Dil, milletin yapıp ettiklerinin, duyup düşün­düklerinin, görüp bildiklerinin ve tüm düşün­ce evreninin aynasıdır.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangi­leri anlamca birbirine en yakındır?

A) I. ve II.                                B) II. ve III.                             C) I. ve III.

D) II. ve IV.                                             E) I. ve IV.

 

8.     (I) Beyoğlu İstanbul’un, hatta Türkiye’nin en şenlik­li semti. (II) Gün, burada yirmi dört saat canlı, ha­reketli ve sürprizlerle dolu. (III) Sanatçıların, yok­sulların, sokak satıcılarının, sesini duyurmak iste­yen muhaliflerin, gidecek hiçbir yeri olmayanların, kısacası herkesin mekânı. (IV) Üstelik, tarihî yapı­ların ağırbaşlı duruşu ile sokağın cümbüşü, belki dünyanın başka hiçbir yerinde olmadığı kadar uyumlu. (V) Görmesini bilen göz, bunların tümüne tanıklık edebileceği gibi, farklı bir pencereden bir İstanbul tarihi okuması yapabilir.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangi­lerinde karşılaştırma yapılmıştır?

A) I. ve II.                               B) I. ve IV.                              C) II. ve III.

D) III. ve IV.                            E) IV. ve V.

 

9.     (I) Bütün ünlü ve başarılı yazarların olduğu gibi, bu yazarın da yeni kitabını okurlar sabırsızlıkla bekliyordu. (II) Bu bekleyişte, daha kitap çıkma­dan yayınevinin yaptığı reklamların büyük payı vardı. (III) Sonunda yazarın beklenen kitabı okur­larıyla buluştu. (IV) Yazar, okurların büyük bek­lentisini boşa çıkarmayacak bir eser ortaya koy­muştu. (V) İlk baskısı hemen tükenen kitapta ya­zar, ülkedeki sosyal sorunları okuru sıkmayacak bir akıcılıkla yansıtmıştı.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangi­sinde söz konusu kitabın içeriği ile ilgili bilgi verilmiştir?

A) I.         B) II.         C) III.         D) IV.         E) V.

 

10.  (I) Karşımızdaki kişinin bizden farklı bir dili olabi­leceğini düşünmek, atabileceğimiz ilk adımdır. (II) Sonrasında, onun diline uygun bir anlatımı seç­meliyiz. (III) Bu durumda göreceğiz ki, anlatabiliyo­ruz. (IV) Kolay bir şeyden söz etmediğimin farkın­dayım. (V) Zaten ben de tek bir şey gözetiyorum: Bir düzeyde farkındalık yaratabilmek. (VI) Belki denemeye başlayabilir ve yararını görürsünüz.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangi­sinde amaç söz konusudur?

A) II.         B) III.         C) IV.         D) V.         E) VI.

 

11Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “sessiz” söz­cüğü, sözcük türü yönüyle ötekilerden farklıdır?

A)   Arka sıralarda oturan sessiz bir öğrenciydi.

B)   Eskiden sessiz sinema bir hayli yaygındı.

C)   Bu derste sessiz durursanız size hediye ala­cağım.

D)  Oldukça sessiz bir araba bu, çalıştığı bile du­yulmuyor onun.

E)   Ne kadar sessiz bir sınıf, sanırım sınav var içeride.

12.  Aşağıdakilerin hangisindeki altı çizili sözcük hem yapım hem çekim eki almıştır?

A)   Bir gölge gibi düştüm ardına yıllardan beri

B)   Kapılarım kapanmaz, hep umutla beklerdim

C)   Bakınca ışıldayan gözlerin vardı senin

D)  Yalnızlık, kollarımda büyüyen bir sarmaşık

E)   Karanlık gecelerin aydınlığıdır yüzün

 

13.  Aşağıdaki cümlelerin hangisinde arasöz, her­hangi bir öğenin açıklayıcısı olarak kullanıl­mamıştır?

A)   Geminin kaptanı, bu yaşlı adam, etrafında ol­dukça sevilen biriydi.

B)   Bu eski şato, orada şu anda kimse oturmu­yor, okyanusun engin sularına bakıyordu.

C)   Mimar Sinan, büyük dahi, ölüm yıldönümün­de törenlerle anıldı.

D)   Berceste, bu Arap atı, görenleri kendine hay­ran bırakıyordu.

E)   İki köylü, Ali ve Veli, sırtlarındaki torbaları at arabasına bıraktı.

 

14.  Aşağıdaki cümlelerin hangisinde tamlayanı düşmüş isim tamlaması vardır?

A)   Sık ağaçların arasından güçlükle ilerliyorduk.

B)   Hava kararınca kimse çıkmazdı sokaklara.

C)  Annesi onu kahvaltı yaptırmadan okula gönder­mezdi.

D)  Yaklaşık on yıldır aynı iş yerinde çalışıyordum.

E)   Kalorifer kazanının gürültüsü ona ninni gibi gelirdi.

 

15.  Daracık sokakların üstündeki evlerin balkonların­dan, pencerelerinden renk renk sardunyalar fış­kırıyor.

Bu cümleyle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)   Üç öğeli bir cümledir.

B)   İkileme sıfat görevindedir.

C)  Yüklem, bileşik zamanlı bir fiildir.

D)   Basit yapılı bir cümledir.

E)   Kurallı cümledir.

 

16.           Bağrımdaki közleri senin için sakladım

Söylenmemiş sözleri senin için sakladım

Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisine örnek gösterilebilir?

A)   Ünsüz benzeşmesine

B)   Ünsüz yumuşaması

C)   Ünlü daralması

D)   Hece düşmesi

E)   Kaynaştırma ünsüzü

 

17.  Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “de “lerin yazımıyla ilgili bir yanlışlık yapılmıştır?

A)   Artık verem de öldürücü hastalık sayılmıyor.

B)   Grip salgınından çocuklar da oldukça etki­lendi.

C)  Romatizmal hastalıklar yaşlılar da çok etkili oluyor.

D)   Modern tıp, bitkisel tedavileri de kabul ediyor.

E)   Yeni düzenlemeden eczaneler de etkilenecekmiş.

 

18.  Limanın üst taraflarındaki meydanlık alanın orta­sından tertemiz bir dere akardı (I) Derenin iki tara­fında da kahveler vardı (II) Ortada da çok şık bir köprü (III) Buzuki sesleri, şarkılar, türküler yeri göğü inletirdi (IV) Derenin olduğu kısım, adanın en keyifli ve en güzel bölgesiydi (V)

Bu parçada boş parantezle ( ) gösterilen yer­lerden hangisine ötekilerden farklı bir nokta­lama işareti getirilmelidir?

A) I.         B) II.         C) III.         D) IV.         E) V.

 

19.  Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?

A)   Akdeniz sahillerinde son yıllarda birçok otel yapıldı.

B)   Torosların güney yamaçlarına yaz daha er­ken gelir.

C)   Portakal bahçeleri içinde arı vızıltıları eşliğin­de yürüyorduk.

D)   Narenciye, bu yörede yaşayanların en önem­li geçim kaynağıdır.

E)  Tarım sektörünün sorunlarını çözmek, benim ve sizin kolayca yapabileceğiniz bir iş değil.

 

20.  Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?

A)   Bu dizeleri okuyunca dilimizin en güzel şiirle­riyle karşı karşıya olduğumuzu fark ediyoruz.

B)   Yazıyı aynen, hiçbir değişiklik yapmadan alın­tıladık.

C)  Alaydan geri kalmıyor; ama bazen insanı ağ­latacak kadar duygusallığa da bürünüyor şiir­lerinde.

D)   İnsanı en acı anında bile güldürmek, neşelen­dirmek isteyen muzip bir yönü yaşatıyor şair.

E)   Bazen masmavi gökyüzünde, bazen bir göl kıyısında, bazen de bir çiçekte arıyor mutlulu­ğu sanatçı.

 

21.  Şiir ve öykünün ikisinde de sözcükler çok önem­lidir; âdeta bir pırlanta gibidir. Öyle ki bunların bi­rini alıp değiştiremezsiniz. Romanda da sözcük­ler önemlidir. Ama öykü ve şiirdeki kadar değil… Romanda sözcükleri değiştirdiğinizde çok yadır­ganmaz. Bir öykü veya şiirde bir sözcüğü değiş­tirmeye kalkarsanız öykünün tüm yapısı bozulur.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden han­gisi ağır basmaktadır?

A)  Açıklama                        B)   Betimleme

C) Tanımlama                      D)  Karşılaştırma

E) Tanık gösterme

 

22.  Toroslar’ın meşe ve çam ormanlarıyla kaplı tepe­leri arasında bir vadi uzanıyor. Buradan geçen Mutlu Dere’nin suları vadinin ortasında kurulmuş köyün topraklarına can suyu vere vere Akdeniz’e doğru akıp gidiyor. Dere boylarında ılgınlar, zak­kumlar, çınarlar; vadi yamaçlarında çamlar, ardıç­lar var. Boy boy sarmaşıklar, yaban asmaları gök­lere doğru yükselen ağaçlara dostça sarılmış, onlarla iç içe yaşıyor burada.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdaki­lerden hangisi söylenemez?

A)   Yinelemelere yer verilmiştir.

B)   Gözlemlerden yararlanılmıştır.

C)   İnsana özgü nitelikler doğaya aktarılmıştır.

D)  Tamamlanmamış cümlelere yer verilmiştir.

E)   Anlatıcı, duygusal etkilenmesini dile getirmiştir.

 

23.  İşsizlikten bunalınca evimin bir odasını ayırıp bakkal dükkânı yapmıştım. Öykü yazma arzusu da kanıma o sıralar yeni yeni giriyordu. Aradan birkaç ay geçti, bende bir huzursuzluk başladı. Dükkân bir sokak arasındaydı, marketler bakka­lın önünü kesmişti, iş yapamıyordum. Evden daktilomu getirip bakkal dükkânında öykü yaz­maya başladım. Bir bakkal dükkânında daktilo düşünemeyen müşteri onu yazarkasa sanıp fiş isteyince, aramızda sorunlar yaşanıyordu. Öykü yazdığımı söyleyince yüzüme tuhafça bakıyor, “Hikâye” deyince, “Haa, tamam o zaman!” diyor­lardı. Halk, öykünün adını bile bilmiyor yani. İşte böyle başladım öykü yazmaya.

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisinin ya­nıtıdır?

A)   Öykü yazmaya nasıl başladınız?

B)   Halkın öyküye ve öykücüye bakışı nasıl?

C)   Bir bakkalda, daktilo ile öykü yazmak nasıl bir duygu?

D)   Niçin roman değil de öykü yazıyorsunuz?

E)   Öykülerinizi daha çok, ne zaman yazıyorsunuz?

 

24.  Edebiyat, kendi hikâyemizden başkalarının hikâyeleri gibi söz etmek yerine, başkalarının hikâyelerinden kendi hikâyemizmiş gibi bahse­debilirle hüneridir. Bir edebiyat yapıtı oluşturur­ken, başkalarının hikâyelerini kendi içimizde du­yarak yola çıkmak zorunluluktur aslında. Hiç kuşku yok ki bu, kendi hayatını öteki hayatların önüne koyanlarının yapabileceği bir şey değildir. Tam aksine, —.

Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A)   bireysellikten yola çıkarak toplumsallığa ulaş­ma çabasıdır

B)   kişisel sorunlara toplumsal bir görünüm ka­zandıranların işidir bu

C)  toplumun sözcülüğünü  üstlenme  kolaycılı­ğından kaçınanların işidir bu

D)  önce kendi yanlışlarını düzeltmeyi başaranla­rın yapabileceği bir şeydir

E)   başka insanların sorunlarını içselleştiren kişi­lerin yapabileceği bir şeydir

 

25.  Belli ölçülerde cümleler yazarak, belli oranda karmaşık yapılar kurarak, insanların anlayamaya­cakları şeylerden bahsederek edebiyatçı olun­maz. —. Ancak bu duygu ya da düşünceyi her­kesin anlayacağı dille aktaran da edebiyatçıdır. Yani edebiyatçı, yazdıklarıyla bir mesajı, bir duy­guyu iletmelidir. Ama bu mesajı edebî bir kaygı ve duyarlıkla iletmeye çalışmalıdır. Buradaki edebî kaygıdan, söz oyunlarıyla süslü, ağır, anla­şılmaz bir üslup anlaşılmamalıdır.

Parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışı­na göre, aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A)   Sanatçı, ileteceği mesajı edebî üsluba dökmelidir

B)   Edebiyatçı, son derece sade ve anlaşılır bir dil kullanmalıdır

C)   Bir duyguyu, düşünceyi aktarmakla edebi­yatçı olunmaz

D) Edebiyat, sadece duygu, düşünce ve hayalin edebî bir dille aktarılması değildir

E)  Edebiyat, yazı yoluyla okura bir duyguyu, bir düşünceyi edebî bir kaygı ile aktarabilmektir

 

26.  (I) Onunla yıllarca, ülkenin en önemli gazetelerin­de birlikte çalıştık. (II) Yakın zamana kadar da ay­nı köşede bir gün o, üç gün ben yazıyorduk. (III) Anlaşılan, rahatsızlığı iyice artmış, artık yazamaz hale gelmişti. (IV) Ne var ki geçen hafta yazı gön­deremedi gazeteye. (V) Çünkü o, rahatsızlığı ne­deniyle haftada ancak bir yazı gönderebiliyordu.

Bu parçanın anlam akışındaki bozukluğu gi­dermek için, aşağıdaki değişikliklerden hangi­si yapılmalıdır?

A)   I. cümleyle II. cümle yer değiştirmeli

B)   II. cümleyle V. cümle yer değiştirmeli

C)   III. cümleyle V. cümle yer değiştirmeli

D)   IV. cümle I. den sonra gelmeli

E)   IV. cümle II. den sonra gelmeli

 

27.  Oyuncak müzesi kurmaya çalışıyorum. (I) Bu be­nim on bir yıllık düşüm. (II) Tek kişilik gösterile­rimden, radyo televizyon programlarımdan, ki­taplardan kazandıklarımla antika oyuncaklar al­dım. (III) Türkiye’de bir ilki gerçekleştirip, oyun­cak müzesi kuruyorum. (IV) Bir toplum önce de­mokraside, insan haklarında, uygarlıkta bir yere gelir; “Hay Allah, oyuncak müzemiz yokmuş! Şimdi kuralım.” demez. (V)

Bu parçadaki numaralanmış yerlerden hangi­sine “O yüzden, duyarlı kimselerin bu müzeleri kurup toplumun hizmetine sunması gerekir.” cüm­lesinin getirilmesi uygun olur?

A) I.         B) II.         C) III.         D) IV.         E) V.

 

28.  Tarih derslerimize geliyordu. Genç, geniş alınlı, yakışıklı, sıcak bir insandı. Her insanın sesi ken­dine özgüdür; ama onun sesi çok farklı bir renkteydi. Bu sesle, hoca bize, Osmanlı tarihinden, Selçuklulardan, ilginç söyleyişinden dolayı hiçbir zaman unutamayacağım “Sa(ğ)manoğullarından” uzun uzun söz eder, daha çok bir üniversi­te hocası rahatlığında, konuşuyordu. Onu sev­miştik. Hakkında pek bir şey bilmediğimiz hâlde, kalbinin temizliği bütün bedenine ve hayatına vurduğundan olacak, daha karşılaştığımız ilk günden itibaren bu hocayı sevmiştik.

Bu parçaya göre, sözü edilen öğretmenin öğ­rencileri tarafından sevilmesinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

A)   Öğrencilerine dostça davranması

B)   Dersini çok iyi anlatması

C)  Öğrencilerin tarih derslerini çok sevmesi

D)   İçindeki temizliğin dışına ve yaşamına yansı­ması

E)   Tarihî geçmişimizden söz etmesi

 

29.  Yazarın en tanınmış eseri “Ayaşlı ve Kiracıları” ad­lı romanıdır. 1934 yılında yazılan bu roman, Cumhuriyet’in ilk yıllarında, başkent Ankara’dan insan manzaralarını sergiler. Yazar, o yılların Ankara’sı­nın toplumsal manzaralarını, insan tiplerini anlat­mak için en uygun yol olarak bir pansiyonu kur­gulamakta son derece başarılıdır. Böylelikle, top­lumun birçok kesiminden insanın gelip geçtiği mekana, Anakara’nın bir simgesi olma görevini de yüklemiş olur. Romanda, o yılların Ankara’sını oluşturan toplumsal yapı, devletle ve birbiri ile ilişkileri içinde, bir fotoğraf duruluğunda, yansız ve gözleme dayalı bir tutumla anlatılmıştır.

Bu parçadan, Ayaşlı ve Kiracıları adlı eserle il­gili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşıla­maz?

A)   Gerçekçi bir anlayışla kaleme alındığına

B)   Yazarın tek romanı olduğuna

C)  Cumhuriyet’in kurulduğu yılların toplumsal yapısını yansıttığına

D)   Olayların bir pansiyonda geçtiğine

E)   Toplumun değişik kesiminden insanların an­latıldığına

 

30.  —. Bunlara bakılarak toplumların tarihi, kültürü ve yaşam biçimi hakkında bilgi edinilebilir. Örne­ğin; denebilir ki, Diyarbakır’da yaşayan toplumla­rın otobiyografilerini Diyarbakır’daki eserlerden okuyabiliriz. Diyarbakır Surları, Ulu Cami, Zinciriye Medresesi, İçkale Artuklu Sarayı, Malabadi Köprüsü, Mervanlı Kitabesi gibi sanat eserleri sanki kulağımıza yüzyıllar ötesinden bir şeyler fı­sıldar. O toplumların yaşamını yansıtır.

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akı­şına göre aşağıdakilerin hangisi getirilmelidir?

A)   Bir toplum yüce değerlere, güzel sanatlara sahip çıkarak ulaşabilir

B)   Sanat eserleri toplumların kültürel değerlerin­den beslenir

C)   Her sanat eseri toplumsal bir otobiyografi sa­yılır

D)  Asırlarca varlığını sürdüren yapıtlar sanat eseri niteliğindedir

E)   Her toplumun kendine göre bir sanat anlayı­şı vardır

 

31.  Dilimizin bağımsız olarak varlığını sürdürebilmesi için bir dizi önlem almalıyız. Bu konuda dilimize karşı her türlü özensizliği ve yanlış kullanımları alışkanlık hâline getirmekten kaçınmalıyız. Ya­bancı dil hayranlığı ile yabancı sözcük tutkusun­dan kurtulmalıyız. Türkçenin bilim dili olmadığı görüşüne karşı çıkmalıyız. Türkçe öğretimindeki yetersizlikleri görüp gerekli önlemleri almalıyız. Dil gümrüğü uygulamasına girişmeli, yabancı dil­lerden gelen terimlere Türkçe karşılık bulmalıyız. Nitelikli ve yeter sayıda öğretmen yetiştirmenin de, Türkçemizin varlığını bağımsız şekilde sürdü­rebilmesi için büyük önem taşıdığını bilmeliyiz.

Bu parçada dilin bağımsızlığını korumak için alınması gereken önlemler arasında aşağıdakilerden hangisi sayılmamıştır?

A)   Yabancı sözcük kullanma özentisinden kur­tulmak

B)   Türkçeyi bilim dili olarak yeterli görmek

C)  Yabancı kökenli terimlere karşılık bulmak

D)  Türkçe dersinin öğretimine önem vermek

E)   Dil kuralları konusunda toplumu eğitmek

 

32.  Eski kitap, gazete ve dergi satan sahafların sayı­sı, ne yazık ki, her geçen gün azalıyor. Eski İstan­bul yaşantısında Sahaflar Çarşısı şehrin mihenk taşlarından biriydi. Ancak 550 yıllık Sahaflar Çarşısı’nda bugün bu işi hakkıyla yerine getiren yal­nızca iki dükkan kaldı. On yıl öncesine kadar ki­tap kurtlarını ağırlayan sahaflar, şimdilerde müş­terilerine çok satan popüler kitapları yetiştirmeye gayret ediyor. Ya da sahaflığın dışında başka uğ­raşlarla geçinmeye çalışıyor. Böyle olunca da 550 yıllık sahaflık kültürümüz tarihe karışma yo­lunda hızlı adımlarla ilerliyor.

Bu parçanın yazarı özellikle aşağıdakilerin hangisinden yakınmaktadır?

A)   Kitap satışlarının düşmesinden

B)   Popüler kitapların, edebiyata zarar vermesin­den

C)  Sahaflık mesleğinin kaybolmaya yüz tutma­sından

D)   Ekonomik gelişmelerin kitapçılığı geriletme­sinden

E)   İşi bilmeyen kişilerin sahaflık yapmasından

 

33.  Garipçiler, şiirin her yerde görülen basit şeyleri an­latması gerektiğini savunmuşlar ve bu görüşü şiir­lerinde uygulamışlardır. Şiirlerinde esprili bir üslup benimseyerek, aydınlan bırakıp halka yönelmişler­dir. Şiirde, ölçü, kafiye, bent gibi öğeleri yok say­mışlardır. Serbest şiirin egemen olmasında etkin olmuşlardır. Düzyazıda şairaneliğe kaçmadan, mecazsız bir söyleyiş geliştirmiş, soyut temalar yerine somut temaları işlemişlerdir. Yapıtlarında yaşama sevinci, tabiat sevgisi, çocukluğa dönüş, ölüm, in­san sevgisi, aşk gibi konulara yer vermişlerdir.

Bu parçadan Garipçiler ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)   Şiire nükteli bir söyleyiş getirdikleri

B)   Küçük ve sıradan şeyleri şiirin teması yaptıkları

C)  Şiire ait biçimsel özellikleri terk ettikleri

D)   Kapalı ve simgesel bir söyleyişe başvurdukları

E)   Düzyazıda soyut temalardan kaçındıkları

 

34.  O, içtenliğin şairidir. Şiiri nasılsa kendi de öyledir. İç dünyasını olduğu gibi şiirine de kor çünkü. Sah­te, parıltılı dünyaların şaşaasına karşılık, sadeliğin, yalınlığın arkasında durur. Başı dik ve onurludur. Azla yetinebilmenin, kendini bilmenin, özüne, öz-değerlerine güvenmenin yüceliğini savunur.

Bu parçadan, sözü edilen sanatçıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)   Şiirlerinde iç dünyasını yansıttığı

B)   Sadeliğe ve yalınlığa değer verdiği

C)   Kanaatkar olduğu

D)  Alçakgönüllü ve hoşgörülü olduğu

E)   Kendi değerlerine sahip çıktığı

 

 

35.  Yazarlar, ustalıklarını anlattıkları konudan almaz­lar yalnızca; onu işleyiş biçiminden yani “dil”den alırlar. Sözcükleri yerli yerinde kullanma, cümle seçimi vs. hep bu dille ilgilidir. Bu yüzden yazar­ların, anlatacaklarını titizce seçmenin yanında, dillerine de özen göstermeleri gerekir. Usta ya­zarlar, bunu kusursuzca uygular.

Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)   Usta yazarların ustalıklarını hem dilden hem de konudan aldığı

B)   Okuyucunun ilgisini yalnızca usta yazarların çekebildiği

C)   Her yazarın farklı konularda ustalık gösterdiği

D)  Dilin olanaklarını iyi tanımayan bir yazarın hiçbir zaman usta bir yazar olamayacağı

E)   Dildeki gelişmelerden en çok yazarların etki­lendiği

 

36.  (I) Konuşmanın, yaşamı kurduğu ve sürüklediği bilinir. (II) Konuşma olmayınca, söz bitince ya­şamsal olanın da insandan çekildiği görülür. (III) Kendinde olanı başkasına vermenin, paylaşma­nın, başkasına bir sözü, bir düşünceyi sunmanın yoludur konuşmak. (IV) Konuşmak vazgeçilmez­dir. (V) Kişi konuşurken karşısındakinin bilgi dü­zeyini dikkate almalıdır. (VI) Konuşmak, insan ol­manın bir gereği olarak ortaya çıkar.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.         B) III.         C) IV.         D) V.         E) VI.

 

37.  Rıfat Ilgaz’ın şiirindeki değişme, Türkiye ve dün­ya şiirindeki devinime bağlıdır. Dünya şiirindeki değişmeler onun yeteneğine ve birikimine bağlı olarak şiirine yansımıştır. Şair, şair olmak için artı bir çaba gösterir, ömür boyu bir bedel öder. Ilgaz da birçok bedel ödemiştir. Onun şiirinin ileri git­mesi, zamanın şiirsel duyarlığının peşini bırak-mamasıyla olanaklı hâle gelmiştir.

Bu parçadan Rıfat Ilgaz ile ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)  Dünyadaki şiir hareketlerine bağlı olarak şii­rinde değişmeler görüldüğü

B)   Dünyadaki değişmeleri yeteneği ve birikimini kullanarak şiirine yansıttığı

C)  Şair olmak için özel bir çaba gösterdiği

D)   İçerik değişikliğine bağlı olarak dilinin de de­ğiştiği

E)   Zamanının şiirsel duyarlılığını yakından izlediği

 

38.  (I) Şiirin nitelikleri, insanlık tarihi boyunca hep tartı­şılmıştır. (II) Ancak şiirin tam bir tanımını yapmak çok güçtür. (III) Çünkü, şiir anlayıştan çağlara, top­lumlara, felsefe temellerine, yaşanan hayata ve in­sanlara göre farklılık göstermektedir. (IV) Türk şiiri yüzyılların verdiği alışkanlıkla vezinsiz, kafiyesiz pek düşünülmemiştir. (V) Fakat 19. yy’dan itibaren Batı etkisi altına giren şiirimiz, vezin ve kafiye gibi kayıtlara bağlı olmayan bir şiir akımıyla tanışmıştır. (VI) Özellikle 1937’den sonra Orhan Veli, Oktay Rı­fat ve Melih Cevdet’le başlayan vezinsiz, kafiyesiz şiir akımı, Türk şiirine yeni bir soluk getirmiştir.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?

A) II.         B) III.         C) IV.         D) V.         E) VI.

 

39.  Hayat, yeterince kısa olduğu ve bütün eserleri okuma imkânı bulunmadığı için eleştiri süzgecin­den geçmiş olan baş yapıtları, şaheserleri önce­likle okumak gerekir. Başyapıtların sayısı zaten o kadar çoktur ki, hepsini tanımamıza asla imkân olmayacaktır. Biz de yüzyılların yaptığı seçime güvenelim. Bir insan yanılabilir, bir kuşak yanıla­bilir, insanlık yanılmaz.

Bu parçanın ana düşüncesi aşağıdakilerden hangisidir?

A)   Yaşam kısa olduğundan okumaya fazla za­man ayrılmamalıdır.

B)   Kitaplar ve yazarlar arasında ayrım yapma­dan okumak gerekir.

C)   Eleştiri süzgecinden geçmeyen bir eserin de­ğerli ya da değersiz olduğu söylenemez.

D)   Nitelikli kitaplar yüzyıllar sonra bile zevkle okunur.

E)   Yaşam kısa olduğundan, öncelikle eleştiri süzgecinden geçen baş yapıtlar okunmalıdır.

 

40.  Bir ulusu tanımanın en iyi yolu, onun sahip oldu­ğu kültürel değerleri bilmekten geçer. Giyimin­den kuşamına, yemeğinden müziğine kadar bir­çok şey bir ulusu ele verecek izler taşır. O izleri ta­kip ederek ulaştığımız son noktada o ulusa ait öğ­renmek istediğimiz bilgileri toplamış oluruz. Artık o ulusun düşüncesine de öfkesine de neşesine de yabancı değilizdir. O ulusla ilgili sağlıklı bilgiler edinmişizdir ve bu bilgiler bizi hiç yanıltmaz.

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdaki­lerden hangisidir?

A) Bir ulusu tanımak için kültürel değerlerini iyi öğrenmek gerektiği

B)Yaşamdaki her ayrıntının kültürel mirası oluş­turduğu

C)Bir ulusun kitaplar aracılığıyla tanınabileceği

D)Ulusal bilinci oluşmuş toplumların yabancı kültürlerden etkilenmediği

E) Bir ulusu kısa sürede tanımanın mümkün ol­madığı

 CEVAPLAR

1 D 11 C 21 D 31 E
2 B 12 E 22 D 32 C
3 A 13 B 23 A 33 D
 4 A 14 C 24 E 34 D
5 A 15 C 25 E 35 A
6 B 16 D 26 C 36 D
7 E 17 C 27 E 37 D
8 B 18 C 28 D 38 C
9 E 19 E 29 B 39 E
10 D 20 B 30 C 40 A

 

]]>