1. Yitik bir ezgisin sadece
Tüketilmiş ve düşmüş gözden
Düşlerinde bir çocuk hıçkırır
Pencere önünde beklerken
Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdaki terden hangisi yanlıştır?
A) Bağ-fi ile yer verilmiştir
B) Ad takımı vardır.
C) “hıçkırır” sözcüğü ekeylemin geniş zamanıyla çekimlenmiştir.
D) “sadece” sözcüğü ilgeç görevinde kullanılmıştır.
E) “Düşlerinde” sözcüğü iyelik eki almıştır.
2. Türkçede “-lık, (-lik,-luk,-lük)” eki, aitlik anlamı veren sıfatlar da yapar.”
Aşağıdakilerin hangisinde buna örnek oluşturan bir kullanım görülmektedir?
A) Masanın üzerindeki tuzluğu arkadaşıma verdim.
B) Doktorluk çok tercih edilen mesleklerin başında gelir.
C)Çocukluğunda bu bahçede arkadaşlarıyla topaç
D) Mevsimlik işçiler neşe içinde pamukları topluyor.
E) Kendisine yapılan iyiliği hiçbir zaman unutmayacağını söyledi.
3. Ayvalık tam bir sahil şehridir ( ) Buradan birçok ada seyredilebilir ( ) Tavuk Adası, Karaada, Lale Adası, Cunda Adası, Midilli Adası ( ) Böyle bir manzarayı tatlı bir rüzgârın esintisiyle kim seyretmek istemez ki ( )
Bu parçada ayraçla ( ) belirtilen yerlere, aşağıdakilerden hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir?
A) (…) (:) (…) (.) B) (:) (.) (,) (?)
C) (.) (:) (…) (?) D) (!) (,) (…) (…)
E) (:) (,) (…) (?)
4. Aşağıdakilerin hangisinde sanatçıya ilişkin açıklamayla ayraç içinde verilen özellik birbiriyle uyuşmamaktadır?
A)Zihinlerde çağrışımlar, hisler, izlenimler ya da sembolik anlamlar uyandırma bu şairimizin genel özelliğidir. (imgesel söyleyiş)
B)Usta öykücü, en az sözcükle en çok şeyi anlatma ilkesine bağlı kalarak okuyucuyu yormayan bir anlatıma ulaşıyor. (anlamsal yoğunluk)
C) Bu sanatçı, modern romancılığımızda alışılmışın ötesinde kurgusuyla dikkat çekiyor, (sıra dışılık)
D) Bu şair, yapıt ortaya koyduğu çağdan günümüze kadar değerinden bir şey kaybetmeyip suyun üstünde kalmayı başarmıştır. (kalıcılık)
E) Eleştirilerini gölgeleyebilecek ifadelere yer vermez, yan tutmamaya dikkat ederdi. (öznellik)
5. Burası engin göklerin memleketidir. İçten gelen bir türküyü kapıp koyuverin, uzaklaştıkça türkü gökte masmavi olur Halikarnassos’ta. Hele ufuktan gülümseyen bir ay çıkıversin ortaya her yer bir peri masalına döner. Kıyı boyu, zümrüt fıskiyeler gibi hurmaların arasındaki küçük lokantalarla noktalanmıştır. Denizinde mitolojik suratlı orfoz balıkları, renk renk skarosları… Dağlarında her biri rengi, tadı, kokusu farklı meyve veren portakal ağaçları yükselir. Dünyanın hiçbir yerinde rastlanmayan buhur ormanları buradadır.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Tahmin anlamı taşıyan sözlere yer verilmiştir.
B) Kişileştirme yapılmıştır.
C) Üçüncü kişili anlatımla oluşturulmuştur,
D) Eksiltili cümle kullanılmıştır.
E) Benzetme yapılmıştır.
6. Yazmaya yeni başlayan her insan, işin zorluğunu zamanla anlar. Ancak birçok genç sanatçının önce kendini ortaya koyma, takdir edilme, ünlü olma gibi beklentileri de vardır. Halbuki, bir sanatçı ünlü olmakla ünlü olmamayı aynı şey kabul ettiği zaman gerçek sanatçı niteliği kazanabilir. Önemli olan, özgür çalışmalarını yılmadan sürdürmesidir. Nasıl olsa okur gerçek sanatçıyı bulur ve onu hak ettiği yere getirir.
Bu parçadaki altı çizili sözlerle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A)Okurların beklentisine göre yapıt üretmenin bir sanatçı için amaç olmaması gerektiği
B)Edebiyat dünyasında kalıcı olmanın başarılı bir anlatıma sahip olmakla mümkün olacağı
C)Beklenti içinde olmadan her sonucu kabullenerek çalışmalarını sürdürenlerin yetkin sanatçı olacağı
D)Sanatta bireysel bakış açılarının sanatçıyı yanlış yorumlara itebileceği
E) Var olan yazınsal birikimden yararlanabilen sanatçıların günün birinde mutlaka hak ettiği değeri göreceği
7. (I) Oyun yazmaya başlamam hemen her yazar gibi bende de çevreden gelen etkilerin sonucudur. (II) Bu etkiler yaşadığım dünyanın, içinde bulunduğum toplumun aile koşulları, sorunları, çelişkileriyle yakından ilgilidir. (III) Bu sorunların ortaya çıkardığı engeller karşısında bende insan ve insan ilişkilerine ilişkin bir duyarlık oluştu. (IV) Tiyatro yazarı, içinde bulunduğu koşullara karşı çıkan, yenilikten yana olan daha iyi bir dünyaya özlem duyan insandır. (V) Değişmesini düşlediği haksızlıkları, kötülükleri sergileyip bu koşullarda yaşayan insanları oyununda yansıtırken onun çabası hep değişimden yana olur. (VI) O, belli kalıplara hap-solmayı kendisi için yerinde saymak olarak görür.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?
A) I B)III C) IV. D) V. E) VI.
8. Bir romanı ya da öyküyü kurgularken tekbir yörüngede dolaşıp durmayı sevmiyorum. Gördüklerim, okuduklarım, aklıma nerden geldiğini bilmediklerim, hatta rüyalarıma girenler bile ilk kıvılcımı oluşturabilir. Sonrası o kıvılcımın üstüne yürümektir. Özenli bir dil, sağlam bir kurgu, akıcı bir arıtalım ve elbette yazının kendine özgü şaşırtmacaları… Bunları cebimde gezdirmeyi seviyorum. Yürüdükçe işin içine algılar, akıl yürütmeler, belleğin yardımları ve imgeler giriyor ve kendiliğinden ortaya çıkan formül, yapıtımın kimyasını ele veriyor.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A) Yapıtlarınızı kurgularken uyguladığınız özel bir yönteminiz var mı?
B)Romanların kurgusuyla öykünün kurgusu arasındaki farklar nelerdir?
C) Gerçekçi bir anlatımın yapıtlarınızın başarısını artırdığını söyleyebilir misiniz?
D)Öykü yazan genç sanatçılara ne gibi önerilerde bulunursunuz?
E)Sıradan konulardan şaheserler ortaya çıkarabileceğiniz doğru mu?
9. (I) Kampın gölgeliğinden çıkmış, yolun ince kumları üzerinde, mutluluğumuzu köpürten güneşe doğru güçlükle ilerliyorduk. (II) Kumlu yolun kenarındaki çalılar sıktı, ardında insanı kendine çağıran, yemyeşil tepeler yükseliyordu. (III) Yol boyunca, batıya doğru yol alan insanlara rastlıyorduk. (IV) Bazıları, yeni kamp malzemeleri taşıyordu. (V) Kadınlar, sırtlarında kap kaçakla yürüyordu.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde yazar, betimlemeye kendi yorumunu da katmıştır?
A) I. ve II. B)I. ve III. C) II. ve V.
D) III. ve IV. E) IV. ve V.
10. (I) Teknede eski Halfeti’nin mükemmel manzarasına bakarak ilerledik.(II)Yol boyunca suyun üzerinde uçuşan yabani kuşları ve çevremizi kuşatan dik yamaçları hayranlıkla seyrettik. (III) Yarım saatlik
yolculuk sonrasında Rumkale’ye vardık. (IV) Rumkale’ye tırmanıp kale içindeki harabeleri inceledik. (V) Yüzümüze çarpan taze rüzgârın eşliğinde Fırat’ın görkemini seyrettik.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi yapısı yönüyle ötekilerden farklıdır?
A) I. B) II. C) III. D) IV E) V.
11. Aşağıdakilerden hangisinde altı çizili söz ile ayraç içinde verilen açıklaması birbiriyle uyuşmamaktadır?
A) Eleştiri kitabında kılı kırk yaran bir tutumla yazılar kaleme aldığı görülüyor.(özentili ve ayrıntılı)
B)Sanatçı son yapıtında eğitim sorunları bilinçli bir biçimde işliyor. (seviyeli)
C) Romanında trajik sonuçlara rağmen her şey komik bir zemin üzerinde gelişiyor.(acıklı) D)Yapılan eleştiriler ironik tarzdaki cümleler şairin edebiyat görüşünü yansıtıyor. (alaysamalı yergi)
E)Okurların peşinden gidip kendini sınırlayan yazarlar yapıtlarını itibarsızlaştırmayı göze almış olurlar. (beğenisiz hale getirme)
12. (I) Sanatçı, bu öykülerinde okuru, psikolojik özellikleri ağır basan tahlillerin içinde düşüncelere sevk ediyor. (II) İçinde yaşanılan çevrenin, iklimin insan ruhuna olan etkisini bir bilim adamı analiziyle sunuyor. (III) Psikanaliz yöntemin uygulandığı öykülerde yer yer terimsel ifadelerle de karşılaşıyoruz. (IV) Okurun, bu öykülerden bir tat alabilmesi için mutlaka psikolojik yönü ağır basan anlatılara ilgi duyması gerekiyor. (V) Yapıt, alanında adından uzun süre söz ettireceğe benziyor.
Bir sanatçının öykülerinin ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, okuru, iç dünyasında analiz ve sorgulamalara yönelttiği belirtiliyor.
B) II. cümlede, doğanın, insan üzerindeki etkilerinin nesnel analizlerle anlatıldığı söyleniyor.
C) III. cümlede, biçemine yönelik bir değerlendirme yapılıyor.
D) IV. cümlede, sanatçının yapıtını okurun tepkileri doğrultusunda biçimlendirdiği ortaya konuyor.
E) V cümlede, öykülerin başarısı ile ilgili tahminde bulunuluyor.
13. Aşağıdaki cümlelerin hangisinden sonra, “Bundan dolayı yapıt, sıradan bir okur kitlesine seslenen, teknik açıdan zayıf bir yapıya bürünmüştür.” cümlesinin getirilmesi anlam akışı yönünden uygun olur?
A) Bu romanında yazar, bir dönemin aydınlarının yaşadığı sıkıntıları sade bir dille gözler önüne sermiş.
B) Yapıtta, ülkedeki sorunların bireyler üzerinde yol açtığı yıkımlar, mizahi bir yaklaşımla ortaya konmuş.
C) Yapıtta, toplumsal yaşayışı gerekçi bir biçimde ve her seviyeden okura seslenen bir dille anlatmış.
D) Yapıt sanatsal açıdan bazı beklentileri karşılamıyor ve kurgusunda da birtakım eksiklikler göze çarpıyor.
E) Sanatçının, bireysel duyguları rahat bir anlatımla dile getirdiği bu roman, uzun süre çok satanlar listesinin başlarında yer almıştır.
14. Bu oyunda, yüzme havuzunda atlayışlar yapıyorsunuz, amaç
I
artistik hareketler yaparak yüksek puanlar almak. Tramplene
II III
çıkdıktan sonra koşturmaya başlayın. suya düşme şeklinizi belirlemek
IV
için klavyeden yön tuşlarını kullanarak hareketlerinizle puanları
V
toplayın.
Bu parçadaki numaralanmış sözcüklerden hangisinin yazımı yanlıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
15. (I) Haldun Taner’in bu oyunu karşısında bende ilk uyanan his, şaşkınlık oldu. (II) Usta yazar, kalemine inanıyor ve onu eğlence vasıtası yapmak istemiyor. (III) Tiyatro seyircisini hareketle değil, can alıcı sözlerle esere bağlayabildiğinden uzun diyaloglardan kaçınmıyor. (IV) Taner’in, oyunda yapaylığa düşmemesini takdir ederken gerçek duygusal yoğunluğu sağlayamadığını da belirtmeliyim. (V) Ayrıca yazarın, kişilerin psikolojik durumlarını da tam olarak aktardığı söylenemez.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde neden-sonuç ilişkisi söz konusudur?
A) I. B) II. C) III. D) IV E) V
16. Aşağıdaki cümlelerden hangisinin öğe sayısı en fazladır?
A)Eylül, sarı sarı yaprakların insana değişik duygular yüklediği bir aydır.
B)Çocukların bazıları, bahçenin ortasındaki salıncağa binmemişler.
C)Bu kıyı kasabasına bir daha gelmeyi düşünüyor musunuz?
D)Adamcağız, eski konaklarının hatıralarında önemli bir yerinin olduğunu söyledi.
E) Güzel bir iş gününün sonunda evine mutlu döner bütün işçiler.
17. Sinemayı Seven Çocuk, usta yazarın çocukluğundan kesitler sunan anı tadında açık anlaşılır bir dille yazılan keyifli bir öykü kitabı. Yazınımızda örneğine rastlanmayan bir anlatımla oluşturulan bu yapıtında yazar, sinemayla ilk kez nasıl tanıştığını ve daha sonra kendini nasıl onun büyülü dünyasına kaptırdığını, sımsıcak bir anlatımla dile getirmiş. Yazarın anlattığı her öykünün ardından gözlerimizi kapayıp anlattığı günleri düşlediğimizde ve onun çocukluğuyla empati kurduğumuzda bambaşka diyarlara gidiyoruz.
Bu parçada sözü edilen öykü kitabıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Yazarın yaşadıklarını yansıttığına
B) Sade bir anlatımının olduğuna
C) Özgün bir niteliğe sahip olduğuna
D) içten bir söyleyişle oluşturulduğuna
E) Yoğun bir anlatımla yazıldığına
18. Tiyatro; toplumun ve insanın birbirine bağlı, birbirinden soyutlanamayan sorunlarını ele alırken insandan yola çıkan bir sanat olarak; insanı, insana anlatır. Bu nedenle tiyatro; insanı tüm doğası, duyguları, düşünceleriyle bilmek, tanıtmak zorundadır. Tiyatro sanatı, başından sonuna dek tüm katılanların, akıl ve yüreğiyle paylaştığı bir eylemdir. Yazarından başlayarak yönetmen, oyuncu, dekorcu, müzikçi, suflör, ışıkçı birlikteliğiyle başlayıp en sonunda da izleyiciyle buluşan bu sanat, ortak çalışmanın bütün zorluklarını da beraberinde taşır.
Bu parçada tiyatroyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) İnsan-toplum ilişkisinden doğan bir sanat dalı olduğuna
B) İnsanın düşüncelerinin yanında duygularına da seslendiğine
C) Geniş bir ekip çalışması sonucunda ortaya konulduğuna
D) Herkes tarafından çok sevildiğine
E) İnsanı bütün yönleriyle anlatması gerektiğine
19. Balzac, “Varlığı, düşündüğüm gibi değil, var olan şekliyle romanlaştırırım.” diyor.
Balzac’ın sanat anlayışıyla ilgili bu sözüyle aşağıdakilerden hangisi arasında anlamca bir paralellik yoktur?
A) Sanatçı, gerçekleri düş dünyasında biçimlendirmeden verir.
B) Sanatta bütünüyle nesnel gerçeklikten yola çıkılmalıdır.
C) Kişisel izlenimlerin ürünü olmayan bir sanat yapıt yoktur.
D) Okurların, yaşamla özdeşleştiremediği hiçbir eser gerçekçi değildir.
E) Sanat, yeniden bir şeyler üretmek değil, yaşamı kopya etmektir.
20. Veda ki bir güzdür, bin hüzne yakın
I II
Fotoğraflar kalır yırtık ve soluk
Böyle kırık dökük kapanma sakın
III
Daima yeniden başlar yolculuk
IV V
Bu dizelerde numaralanmış sözcüklerden hangileri görevi yönüyle özdeştir?
A) I. ve II. B) I. ve V. C) ll. ve V.
D) III. ve (V. E) IV. ve V.
21. (I) Yazar, son romanında bütün birikimlerinden yararlanarak alışılmışın dışında bir cümle düzeni oluşturmuştur. (II) Yaşamının bir dönemini geçirdiği Ege’yi romanın merkezine yerleştirip kırsal kesim gerçeğini başarıyla yansıtmıştır. (III) Romandaki işleyiş kısa cümlelerle okuru yormayan bir çizgide ilerler. (IV) Sarı tarlalar, harmanların esintisi, çocuklar kendine özgü bir anlatım özellikleriyle kurgulanır. (V) Yapıt, toplumcu gerçekçi romanın dil özelliklerini de bünyesinde taşıyan bir duyarlıkla okurla buluşur.
Bu parçada numaralanmış yerlerin hangisinde sanatçının biçemine yönelik bir değerlendirme söz konusu değildir?
A)I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
22. Döne döne bir kitabı okumak, bir ezgiyi dinlemek, bir resme bakmak isteği duymadıysanız bugüne değin, sanatsever bir kişi olduğunuzu söyleyebilir misiniz? Olsa olsa bir merak ya da bilgi dağarcığınızı artırmak isteği olur sizinki, ama sanatseverlik olmaz. Gerçek sanat yapıtının başlıca nitelikleri; kişiye okumak, dinlemek, bakmak isteğini, hatta tutkusunu aşılamasıdır. Ozanların dizelerini okudukça sever, okudukça onlara bağlanırsınız. Bir sanat yapıtını bilmem kaçıncı kez okumak… Budur sanatseverliğin kanıtı. Bir yapıtın da değeri, yetkinliği kişiye böyle bir isteği vermesiyle ölçülür.
Bu parçada yazar aşağıdakilerin hangisinden söz etmemiştir?
A) Bir yapıtın değerinin nasıl belirlenebileceğinden
B) Sanatseverliğin ölçüsünün ne olduğundan
C) Gerçek sanat yapıtının önde gelen özelliklerinden
D) Yapıtların üzerinde tekrar durmak gerektiğinden
E) Sanatçı olmanın engin bir birikim gerektirdiğinden
23. Roman üzerine çok şey yazıldı, daha da yazılacak. Kimi yazarlar romandan, toplum hayatında bir işe yaramasını, sorunları çözmesini istediler. Kimileri de romanın bir sanat eseri olduğunu ondan ancak biçim güzelliğinin istenebileceğini ileri sürdüler. Bunların çoğu, romanı anlamak isteyenlerin çabası olmaktan çok, ön yargılarla oluşmuş bu türü kavramlara göre yargılayanların düşünceleridir. Oysa roman belli bir düşünceye saplanıp kalmamış okurun, olabileni yaşadığı ve kendinden bir şeyler bulabileceği yapıtlardır.
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A)Roman konusundaki yerleşik düşünceleri değiştirmeye çalışmak sanatın gelişimi için çok önemlidir.
B)Roman, toplumsal sorunların çözümünde rol almamalıdır.
C)Romanın sanat içindeki işleviyle ilgili ortak bir görüş oluşturulmalıdır.
D) Roman, ön yargılarından sıyrılmış okurların gerçeğine denk düşecek şekilde, yaşanabilecek olayları anlatma sanatıdır.
E) Bir toplumdaki sanatsal çalışmalar, o toplumu anlatan romanlara da yansıtılmalıdır.
24. — Örneğin bir kalabalık toplanmış, gidip biz de bakıyoruz. O kalabalığın orada niye toplandığı, nereye baktığı psikolog, sosyolog, siyaset bilimci, gazeteci ve şair için farklıdır. Hangi gözle bakıldığı önemlidir. Şair, şair gözüyle bakar. Hepsi farklı gözle bakar. Farklılık noktası buradan kaynaklanıyor. Şair, şiir konusunu görür orada. Gazeteci onun haberini vermek ister.
Bu parçanın başına, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A)Sanatçı edebi yapıtlarda anlattığı gerçeği kendince biçimlendirerek sunmalıdır.
B)İnsanların yaşananlara bakış açısı, uzman oldukları alanlara göre değişiklik gösterir.
C)Her yapıt bize yaşamın farklı yönlerini anlatır.
D)Klasik yapıtlarda sanatçılar gerçekte toplumsal sorunları ele alır.
E)Edebiyat, insanı ve toplumsal gerçekleri estetik biçimde anlatma sanatıdır.
25. Ünlü yazar, anlatı ve gösteri sanatını kendinde birleştiren, meddah tavrıyla anlatılmış hikâyeler kaleme alıyor. Bütün kitaplarında hem deyim ve atasözlerine hem de geçmişten günümüze söylenegelen sözlere yer vererek bu tavrı devam ettiriyor. Sanki yazmıyor da kış günü bir meddah kahvesinde toplanmış, kulaklarını dikip gözlerini açmış, hiçbir ayrıntıyı kaçırmak istemeyen meraklı bir dinleyici topluluğuna hikâyeler anlatıyor. Hepsinin özünde hüzün bulunan hikâyelerini canlandırma, benzetme öğelerini kullanarak ve bir komedi maskesi takarak oluşturuyor.
Bu parçada sözü edilen sanatçının hikayeleriyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Geleneksel seyirlik oyunlarımızın tarzını yansıttığı
B) Mizahi bir anlatıma sahip olduğu
C) Temasının üzücü olaylara dayandığı
D) Kalıplaşmış sözlerden yararlanıldığı
E) Yaşam gerçeklerinin yer aldığı
26. Sesinde ne var biliyor musun
Söyleyemediğin sözcükler var
Küçücük şeyler belki
Ama günün bu saatinde
Anıt gibi dururlar
Bu cümlede altı çizili sözcüklerde görülen ses olayları aşağıdakilerin hangisinde bir arada verilmiştir?
A) Ünlü türemesi – ünsüz benzeşmesi
B) Ünsüz yumuşaması – ünlü düşmesi
C) Ünlü daralması – ünlü daralması
D) Ünsüz yumuşaması- ünsüz düşmesi
E) Ünsüz yumuşaması – ünsüz benzeşmesi
27. (I)Bu yapıt, ressamın birikimlerini okurlara sunduğu başarılı bir deneme kitabıdır.(II)Kitap; resimlere konu olan yaşama, aşka doğaya ve sanata uzanan geniş bir konu yelpazesinde denemeler içeriyor. (III) Ressam kitaptaki her yazının devamına sanat anlayışını yansıtan resimlerden de eklemeler yapmış. (IV) Denemedeki kısa hatırlatmalar okunurken sanatçının zaman içinde tuvaline yansıttıktan, söyleşilerde, uluslararası platformlarda dile getirdiği fikirlerin kitaba nasıl da ince ince süzüldüğü derinden hissediliyor. (V) O, en teknik resimlerinde bile aslında bu ülkenin gerçeklerini renklerin arasına nasıl sızdırdığını okuruna açıklıyor, bunu bir sorumluluk gereği yaptığını söylüyor.
Bir sanatçının yapıtının ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle, öznel bir nitelik taşımaktadır.
B) II. cümlede, kalıcılığı yakaladığından söz ediliyor.
C) III. cümlede, bir saptama yapılıyor.
D) IV. cümlede, sanatçının sahip olduğu bilgi deneyimlerini yansıtan bir nitelik taşıdığı belirtiliyor.
E) V. cümlede, sanat anlayışının temelinde ulusallığın yer aldığı ortaya konuyor.
28. (I) incelememde ünlü sanatçımızın denemeci yönüne ayrıntılı yer verdim. (II) Ayrıca yazarın eleştiri anlayışı üzerinde de durdum. (III) Bu anlayışın getirdiği düşünceleri, örnekler vererek gözden geçirdim. (IV) Sanatçının gösterdiği değişimi belirtmeye ve bu değişimi nesnel bir tutumla yargılamaya özen gösterdim. (V) Tüm bunlara rağmen yazan tam manasıyla anlatmış olduğumu düşünmüyorum
Bu parçada numaralandırılmış cümlelerin hangisinde “alçak gönüllü olma” anlamı vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
29. Aşağıdakilerin hangisinde altı çizili sözcükteki “-ca, -ce” eki sözcüğe “gibi “ anlamı katmaktadır?
A) Akraba olmamamıza rağmen kardeşçe yaşayıp gidiyoruz burada.
B) Bizden bir sokak altta oturan dedemleri sıkça ziyaret ediyoruz.
C) Rakip takımın oyuncuları yaşça bizden büyüktü.
D) Böyle bir karar vermeden önce iyice düşünmeni tavsiye ederim.
E) Çalışma şartlarını düzenlemek için yönetimce yeni kararlar alındı.
30. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A)Sabah erkenden yola çıktım, yine de iş yerine zamanında varamadım.
B)Bu görevi de alnımızın akıyla yerine getirdik, oysa çok çalışmıştık.
C)Harcamalarına hiç dikkat etmiyor, halbuki sabit bir gelire sahip değil.
D)Yeni sulama kanalları açılmasına rağmen yöredeki tarım alanları genişlemedi.
E)Birçok tedbir tedbir aldık, fakat hastalığın ilçeye yayılmasını engelleyemedik.
31. Bursa kent merkezini ve tarihi eserleri gezmek için yola çıktığımızda gezi rehberimiz , “Anılarınızda yer edecek tarihi bir
I
şehirdir. Bursa…” diyor. Rehber bizi geçmişin odalarında dolaştırıyor ;
II III
biz ise rehberin anlattığına şaşırıyor, Bursa’yı adeta yudumluyoruz. Ve şunları ekliyor rehberimiz : “Bursa anlatılmaz, yaşanır . ” Gerçekten
IV V
Bursa’yı anlamak için burada yaşamak gerekiyor.
Bu parçadaki numaralanmış noktalama işaretlerinden hangisi yerinde kullanılmamıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
32. (I) Güneydoğu denince akla kurak ve yakıcı bir iklim gelir genellikle. (II) Kışın ise Doğu Anadolu gibi olmasa da iklim çetindir. (III) Zaten buradaki baraj gölünü yukarıdan gören tepeye gelinceye kadar, böyle bir iklimin içerisinde yolculuk ediyorsunuz. (IV) Bu tepeden sonra her şey değişiyor ve daha ılıman bir iklimle, neredeyse bir Akdeniz iklimiyle karşılaşıyorsunuz. (V) Zümrüt yeşili sularla renklenmiş bir göle doğru uzanan, su damlasına benzer bir yarımada düşünün!
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A)I. cümlede bir ad, birden çok sözcük tarafından nitelenmiştir.
B)II. cümlede, ilgeç ve bağlaç kullanılmıştır.
C)III. cümlede, yer-yön belirteci adlaşarak nesne görevinde kullanılmıştır.
D)IV. cümle, bağlı cümledir.
E)V. cümle, birden fazla yan cümleciği olan girişik bileşik bir cümledir.
33. Yazılarımı dinlendire dinlendire yazarım. Okuyan da dinlene dinlene okumalı. Bazı yazılarım iki-üç ayımı alır. Elbette bunları yazarken de okumak gerekir. Ben bunlara ‘yan okuma’ adını veriyorum. Konu önceden saptanmış, yola çıkılmıştır. Yolda gidilirken birtakım eksiklikler olduğu görülmüştür. Yani yola çıkarken yanımıza bazı gereçleri almayı unuttuğumuz ortaya çıkmıştır. İşte bunu da ‘yan okumalar’ ile eksik kalabilecek ayrıntıları gideriyorum. Çünkü yazar ne söylemek istediğini bilmeli ve kesin konuşmalıdır.
Bu parçaya göre yazar, “yan okumalarda aşağıdakilerden hangisini yapmak istemektedir?
A) Yanlı ve kesin yargılara varmaktan kaçınmak
B) Herkesi etkileyerek bir yazın anlayışına ulaşmak
C) Bilgi dağarcığının büyüklüğüyle okuru şaşırtmak
D) Yazının belirlenenden çok vakit almasına izin vermemek
E) Yazısıyla ilgili eksiklikleri yayımlamadan önce okuyarak gidermek
34. Türkiye’de sinemaya çok iyi edebiyat uyarlamaları yapılıyor. Benim açımdan bir edebiyat eserini yazan kişiyle onun yapıtını sinemaya uyarlayacak senaristlerin duygu ve düşüncelerinin örtüşmesi çok önemlidir. Ancak bu düşünce göz ardı edilirse sırf yapıtın ekonomik değeri dikkate alınırsa bu tür çalışmalarda “bu çok satan bir eser bundan iyi film olur” gibi faydacı bir düşünce hakim olur. Yapımcılarca yapıtı ortaya koyan yazarla duygusal bir özdeşim kurmanın gerekliliği dikkate alınmazsa çok sayıda kalitesiz film ortaya çıkar.
Bu parçaya göre yazınsal yapıtların sinemaya uyarlanması için aşağıdakilerden hangisinin mutlaka senaristlerce dikkate alınması gerekir?
A) Kendi duygu ve düşüncesine en uygun yapıtı seçip sinemaya uyarlamak
B) Sinema ve edebiyat tarihi bilgilerine sahip olmak
C) Sanat anlayışında bireysel değil, toplumcu yaklaşımı benimsemek
D) Halkın beklentilerine cevap verebilecek yapıtları seçmek
E) Maddi kaygıların da bir yapıt oluşturulurken önemli olduğunun farkında olmak
35. Uzun zamandır romanlarını okuduğumuz sanatçı, ilk yapıtından itibaren yetkin bir romancı olarak karşımıza çıkmaktadır. Sanatçıda dikkati çeken en önemli özellik yazdıklarının çok dikkatli, özenli ve ince bir gözleme dayanmasıdır. Sanatçı, çarpıcı, duru ve yalın bir anlatımla Çukurova yöresinin özelliklerini, toplumsal gerçeklerini, o yöreye ait ağız özelliklerini de kullanarak aktarır romanlarına. Romanlarında idealize ettiği köylülere de kendi düşüncesini söyletir, vermek istediği mesajları kahramanları aracılığıyla iletir.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Başarılı bir romancı olduğu
B) Roman kahramanlarını sadece köylülerden seçtiği
C) Anlaşılır bir dil kullandığı
D) Yapıtlarında sosyal bir amaç taşıdığı
E) Belli bir yörenin sosyal özelliklerine yer verdiği
36. Geçtiğimiz ay bir söyleşisinde değerli bir şair, günümüz şiirinin gayret gösterilmeden, toplumsal yaşamdan uzak bir noktaya geldiğini vurguluyordu. “Genelleme yapmak istemiyorum, ama okuduklarımdan hiçbir tat alamıyorum.Bir tatsızlık bir duyuşsuzluk var. Masa başı iş havasında şiir yazılıyor. Gelişigüzel ifadelerle şiir oluşturuyorlar, yazdıklarını tekrar incelemeden bir yerlere gelmek, tanınmak istiyorlar. Bir dergi etrafında toplanıp birbirlerinin yayımlarını övüyorlar, böyle bir piyasa oluştu. Yüzlerce şiir yayımlanıyor. Kimse kimseyi umursamıyor.” diyerek düşüncelerini dile getiriyordu.
Aşağıdakilerin hangisi, bu parçada sözü edilen sairin günümüz şiiriyle ilgili yakındıklarından değildir?
A) Yazın dünyasında toplumu anlatan şiirlerin yazılmamasından
B) Şiir yazmanın, ciddi bir özen istediğinin algılanamamasından
C) Şairlerin, oluşturdukları şiirleri gereği gibi okumamalarından
D) Şairlerin kendi kültürlerini yeterince tanımadan başka kültürlere öykünmelerinden
E) Şiire emek vermekten çok, şiiriyle görünmeye, şöhret olmaya çalışılmasından
37. Edebiyatla eleştiri arasında amaç ve nitelik ayrımı vardır. Bu ayrım, eleştiriyi sanattan çok bilime yaklaştırır. Zaten eleştiri için imge zorunlu değildir. Eleştiri ancak görevini daha iyi başarmak için ondan yararlanır. Bunun dışında işini imgelerden çok kavramlarla, düşüncelerle yürütür. Gereksiz saydığı sanatsal anlatışa uzak durur. Açık, anlaşılır, düzgün, süssüz bir dille asıl söylenmek istenenleri nesnel biçimde okura ulaştırır. Onun için eleştiride önemli olan,
Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) söylediklerinin güzel olması değil, doğru olmasıdır
B) olaylara farklı açıdan değil, bir açıdan yaklaşmaktır
C) ne anlatıldığı değil, nasıl anlatıldığıdır
D) bilimsel yaklaşımlar değil, tutarlı yaklaşımlardır
E) okurun düşünmesi değil, duygulanmasıdır
38. Bir şair, ıssız bir adaya veya bir dağ evine çekilip tek başına yaşayarak şiirini geliştiremez. Aslında bu toplumdan kaçıştır, şairin amacı ne olursa olsun. Şair ıssız adada dilediğince oturabilir, istediği meyveyi ağaçtan koparabilir Yaşadığı çevrede yaptığı işlere engel olacak kimse olmaz, yoktur karışanı. Ancak şair görünüşte rahat olsa da gün geçtikçe sanatından uzaklaşır. Çünkü beslendiği şiir kaynağından, insanlardan yoksun kalır.
Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A)Toplumsal baskıdan bunalan şairin yeni arayışlar içine girmesi doğaldır.
B)Toplumsal yaşamdan kendini soyutlayan bir şair, nitelikli şiir yazamaz.
C)Sanatını ilerletmek isteyen şair toplum dışına çıkarak kendini yenilemek isteyebilir.
D) Söz konusu şiir olduğunda şairin yararlanacağı kaynak kendi dünyası olmalıdır.
E) Zaman zaman şairler, kendilerinden beklenmeyen davranışlar içine girebilir.
39. Şiirini bilinçle yazan, bunun için de ne yaptığını bilen şairlerin şiirlerini severek ve ilgiyle izliyorum. “Ne yaptığını bilmeyen şairler de mi var?” diyenler olabilir. Evet, var. Onların şiirleri hiçbir zaman belirli bir düzeyi tutturamaz. Bir bakarsınız, çok güzel şiirler yazmışlardır. Bir bakarsınız, ancak bir şiir heveslisinin yazabileceği kadar kötü bir şiir karalamışlardır. Bunun için bu şairler, hep güvendikleri şiir okurlarına bakarlar. Onların değerlendirmelerine göre çekidüzen verirler kendilerine. Kendilerini eleştirenlere de saldırgan bir üslupla yazdıkları yazılarla cevap verirler.
Bu parçada sözü edilen ne yaptığını bilmeyen şairlerde ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Değerli ürünlerin yanında değersiz ürünler de ortaya koydukları
B) Güvendikleri okur kitlesinin değerlendirmelerini dikkate aldıkları
C) İyi tanıdıkları dünyayı anlatmayı tercih ettikleri
D) Başkalarıyla kalem kavgası yürüttükleri
E) Yapılan eleştirilere sağduyulu yaklaşamadıkları
40. Nurullah Ataç, şiir konusunda çok yazmış bir eleştir-menimizdir. Onun eğilmediği yazınsal tür az olmakla birlikte, şiire daha fazla yer verir yazılarında. Varlık dergisinde çıkan yazıları ve kitaplarındaki yazıları tarayarak şiirle ilgili yazdıkları bir araya getirildi geçtiğimiz günlerde. Yeterli olmasa da şiirle ilgili ilk çalışma olduğundan önemsiyoruz bu kitabı. Ataç’la ilgili çalışma yapacaklar için de bir kaynak kitap olma niteliğine sahip görünüyor.
Bu parçada Nurullah Ataç’la ilgili olarak aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?
A)Kendisiyle ilgili hazırlanan kitabın, bir başvuru yapıtı özelliği taşıdığına
B)Yazınsal türlerin birçoğunu yapıtlarına konu edindiğine
C)Yazılarında şiire, diğer yazınsal türlere göre daha fazla yer verdiğine
D)Şiir yazılarıyla ilgili ilk sayılabilecek bir çalışma yapıldığına
E)Hiç yayımlanmamış yazılarının yer alacağı bir kitabın hazırlanacağına
CEVAPLAR
|
1 |
C |
9 |
A |
17 |
E |
25 |
E |
33 |
E |
|
2 |
D |
10 |
C |
18 |
D |
26 |
D |
34 |
A |
|
3 |
C |
11 |
B |
19 |
C |
27 |
B |
35 |
B |
|
4 |
E |
12 |
D |
20 |
B |
28 |
E |
36 |
D |
|
5 |
A |
13 |
D |
21 |
B |
29 |
A |
37 |
A |
|
6 |
C |
14 |
D |
22 |
E |
30 |
B |
38 |
B |
|
7 |
C |
15 |
C |
23 |
D |
31 |
B |
39 |
C |
|
8 |
A |
16 |
E |
24 |
B |
32 |
C |
40 |
E |
]]>
1. Bu ozanımız, günlük yaşama bakarken tek katmanlı bir şiirden yana olmamış, toplumcu-gerçekçi düşünce üzerine çizdiği şiir haritasının kimi bölgelerinde bireyselliğe odaklanan şiirler de yazmıştır.
Bu parçadaki altı çizili sözlerin yerine sırasıyla aşağıdakilerden hangileri getirilmelidir?
A)her türlü düşünceyi dile getiren şiirler yazmamış -insan sevgisini işleyen
B)sözcükleri mecaz anlamlarıyla kullanmış – kişisellikten uzak temalar içeren
C)anlamsal zenginliğe ve derinliğe sahip şiirler ortaya koymuş – kişisel duyguları anlatan
D) kendi yaşamını yansıtan şiir yazmaktan kaçınmış -yoruma açık
E) duygusal şiirler yazmış – kendi bakış açısını yansıtan
2. (I) Fazıl Hüsnü Dağlarca, yazılarının bir tanesinde “Yapabileceklerimin ancak binde birini gerçekleştirebildim.” der. (II) Seksen üç yaşındayken bile hayatı boyunca Türk diline ve şiirine yönelik çalışmalar yapmıştır. (III) Ne var ki o, hâlâ yapacağı bir şeyler olduğuna inanır, şairlik yolunda ne kadar uzun mesafeler kat etse de gayretlerinin yarım kaldığını düşünürdü. (IV) Ancak bugün onun bu çalışmalarını bizim ne kadar değerlendirdiğimizle ilgili kuşkularım var. (V) Dağlarca nm yapıtlarının uzağında kalmak, şiirinin enginliğine ulaşmaya çalışmamak gibi ciddi sorunlarla karşı karşıyayız ne yazık ki.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra düşüncenin akışına göre “Sanıyorum bu kadar aralıksız şiir çalışması yapmasının itici gücü de bu olmalıydı.” cümlesi getirilmelidir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V
3. Çevirisi yapılmış yapıtların asılları, tazeliklerini koruyup (kalıcılığı
I
yakalayıp) sıkça değişen koşullara rağmen bambaşka (tekdüze)
II
anlamlar kazanırken o yapıtların çevirileri zaman geçince eskiyebiliyor, (değerini yitireni biliyor,) Onun için yayınevlerinin,
III
yapılan çevirilerde, sözlüklerde yer alan ancak kullanımdan düşmüş sözcükleri temizleyerek (ayıklayarak) yayımlayacakları bu yapıttan
IV
gözden geçirmeleri (incelemeleri) gerekir.
V
Bu parçada numaralanmış sözlerden hangisi, ayraç içinde verilen açıklamasıyla uyuşmamaktadır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V
4. Son dönemlerde bireyin iç dünyasını anlatmayı yeğleyen öykülerde anlam iyice değersizleşti; dil, anlamı taşıyamayacak bir hale geldi.
Bu cümledeki “dilin, anlamı taşıyamayacak bir hale gelmesi” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Düşüncelerin iyi yansıtılmasını sağlamak için yeni sözcüklere yer verilmemesi
B) Her konuda yapıt ortaya konulamayacağının kabullenilememesi
C) Anlamın ikinci plana düşmesiyle anlatımın yetersiz kalması
D) Dilsel özelliklerin her türde ön plana çıkarılmaması
E) Sanat değeri yüksek yapıtların daha çok okunması
5. Yayınevlerinin kendine ait bir kimliği ve yayın politikasının olması gerekir. Bu kimlikte, kuşkusuz, kitap, yazar seçimleriyle oluşan yayın çizgisinin yanı sıra kapak tasarımları ve yazılarının, sayfa düzeninin payı vardır. Ancak kimlik, bu saydıklarımızın hepsinin ötesinde — Okur deyip geçmemeli, belli düşüncedeki okurların kitap seçimlerine bakarak hangi yayınevinden beslendiğini anlayabilirsiniz. Bu bakımdan kendi okurunu oluşturabilmiş bir yayınevi kimlik sorununu büyük ölçüde çözmüş sayılır.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) daha çok güncel konuları anlatan yapıtlarla oluşturulabilir.
B) yazın alanında kalıcı bir yer edinmek için gereklidir.
C)yapıtların biçim özelliklerinde köklü bir değişim gerçekleştirmekle sağlanabilir.
D) büyük ölçüde okurların tercihlerinde düğümlenir.
E)yayınevlerinin kitaba sadece gelir elde etmek amacıyla bakmamasıyla değer kazanır.
6. (I) Türk edebiyatında ismi yeni yeni duyulan sanatçı, son romanıyla Türk romanında ses getirmeyi başarmıştır. (II) Bu romanını eleştirmenler, dönemine göre dil yönüyle yenilikçi bulmuş ve dikkat çeken bir roman olarak ele alıp incelemişlerdir. (III) Romanda, gelenekle modernizmin çatışmasını yaşayan aile bireyleri, toplumsal konumu ortaya konularak adeta analiz edilmiştir. (IV) Yani yazar, bu kişileri klasik konumundan çıkararak, daha çok psikolojik görünümleriyle öne çıkan bir birey olarak ele almış, olayı da bu özelliklere göre şekillendirmiştir. (V) Ayrıca yoğun ama akıcı olan anlatımıyla birçok dergiden övgüler almıştır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde sözü edilen romanın içeriğine yönelik değerlendirme söz konusudur?
A) I. ve II. B) I. ve IV. C) II. ve IV.
D) III. ve IV. E) IV. ve V.
7. Okur, bir romana başlarken uzun bir okumanın içine girdiğinin farkındadır,
Bu cümlenin sonuna, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) o, romanın kendisine sunduğu yaşama katılmayı, onun karakterleriyle bir yolculuğa çıkmayı baştan kabul etmiştir.
B) yazarın, kendisine bir konuyu ya da bilgiyi en kısa zamanda özenle seçtiği cümlelerle anlatmasını ister.
C) yazarlardan, yazdığı türe uygun bir anlatım oluşturmasını bekler.
D) günlük yaşamın yoğunluğunu yaşayan okurlar, kendilerine vakit kaybettirecek yapıtları okumayı tercih etmez.
E) özgün bir dille yoğrulan romanlar bile okuru kendi içine çekemeyebiliyor.
8. (I) Ernest Hemingway. “Klimanjaro’nun Karları” adlı romanında Klimanjaro Dağını “Güneşte aklınızın alamayacağı kadar beyaz bir dağ… şeklinde betimler.(II) 5896 metre yüksekliğindeki bu dağa yerel halk “Beyaz Aydınlık” diyor.(III) Her yıl 10 bin kişinin ziyaret ettiği Afrika’nın bu en yüksek dağı dünyanın bizlere bıraktığı doğa harikalarının belki de en görkemlisi. (IV) Bir dahaki seyahatinizi planlarken “Kara Kıta”yı sakın unutmayın. (V) Klimanjaro Dağı eteklerinde kurulan kamplarda konaklayabilir, filleriyle ünlü National Park’ı gezip safari turlarına katılabilirsiniz.
Bu parçayla ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, bir alıntıya yer verilmiştir.
B) II. cümlede, bir adlandırma yapılmıştır.
C) III. cümlede, karşılaştırma yapılmıştır.
D) IV. cümlede, bir dolaylama vardır,
E) V cümlede bir tasarıdan söz edilmiştir.
9. (I) Dilimizin söz varlığının boyutunun ne kadar olduğuyla ilgili net bir bilgiye sahip değiliz. (II) Veri tabanında 800 bin dolayında söz varlığı olduğu ileri sürülüyor. (III) Ülkemizin değişik bölgelerindeki söz değerleri elli yıla yakındır yeniden derlenmiyor. (IV) Öte yandan değişik bilim dallarından Türkçeye giren yabancı terimlere karşılık bulmakta zorlanıyoruz. (V) Derleme, tarama, terim sözlüklerine gerekli önemin verilmemesi dilimizin söz zenginliklerinin kaybolmasına neden oluyor.
Türkçenin ele alındığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, bir saptama yapılmıştır.
B) II. cümlede, tahmine dayalı olarak sayısal verilere yer verilmiştir.
C) III. cümlede, olumsuz bir durum anlatılmıştır.
D) IV. cümlede, bir beklentide bulunulmuştur.
E) V. cümlede, yargı gerekçesiyle birlikte verilmiştir.
10. (I) Çağdaş Türk öykücülüğünün öne çıkan isimlerinden Sevinç Çokum, yeni kitabıyla okuyucularıyla buluştu. (II) Yazar bu yapıtında da sessiz yaşamlarıyla kıyıda kalmış kent insanlarının arasında dolaştırmaya devam ediyor okuyucusunu. (III) Sıradan insanın günlük yaşamını sade, akıcı bir anlatımla vermesiyle yapıt, yazınımızda uzun yıllar okunacak nitelik gösteriyor. (IV) Bir didişmeyi anlatırken bile barışçıllığını yitirmeyen öyküler sunmasıyla yine yazın dünyasındaki benzerlerinden farkını hissettiriyor. (V) Okuyucusunun beklentilerini fazlasıyla karşılayacak gibi görünen son yapıtını da okurların ilgiyle karşılayacağı bugünden belli.
Sevinç Çokum’un ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, edebiyatımızın yetkin bir öykücüsü olduğundan söz ediliyor.
B) II. cümlede, yapıtının içeriğiyle ilgili bilgi veriliyor.
C) III. cümlede, biçeminin, yapıtın kalıcılığını sağlayan bir özellik taşıdığı belirtiliyor.
D) IV. cümlede, yapıtının özgün bir nitelik taşıdığı belirtiliyor.
E) V cümlede, bir dilek söz konusudur.
11. Bu sözleri, onun iyi bir konuşmacı olduğunu gösterdi.
Bu cümlenin yüklemi çatı yönünden aşağıdakilerden hangisine benzemektedir?
A) Anahtarı kaybedince kapıyı açamadık.
B) Arkadaşlarım bu şiiri yazdığıma inanmadı.
C) Çocuk, yerinden kalkıp otobüse yöneldi.
D) Öğleye doğru derenin serin sularına daldık.
E) Bu hafta hava sıcaklığı iyice arttı.
12. (I) Yazılı anlatımda ilk adım, konunun seçilip sınırlandırılmasıdır. (II) İkinci adım ise, sınırlandırılan konunun belli bir görüş açısından ele alınmasıdır. (İli) Ana düşünce bir konu değil, bir düşünce olmalıdır. (IV) Başka bir ifadeyle, ana düşünce belli bir yargıyı dile getirmelidir. (V) Ana düşünce anlaşılır olmalı, yanlış bir anlamaya yol açmamalıdır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangilerinde eylemsi yoktur?
A) I. ve II. B) I. ve IV. C) II. ve IV.
D) III. ve IV. E) IV. ve V.
13. Bu sergideki fotoğraflar, daha önce de dünyaca ünlü birçok sanat
I
müzesinde ve pek çok önemli sanatsal etkinlikte gösterildi. Sergide yer
II
alan fotoğraflarla birlikte sanatçının geniş kapsamlı bir fotoğraf
III IV
albümünün de sergiyle eş zamanlı olarak sanatseverlerle buluşması
V
planlanıyor.
Bu parçadaki numaralanmış sözlerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. söz, bir sıfat tarafından belirtilmiş ad tamlamasıdır.
B) II. sözcük, edilgen çatılı bir eylemdir.
C) III. sözcük, türemiş bir addır.
D) IV. söz, kurallı birleşik sıfattır.
E) V. sözcükte “ile” (-le, -la), ilgeç görevindedir.
14. (I) Aralık ayıyla birlikte 2010 yılına da veda etmeye hazırlanıyor bütün dünya. (II) Her zamanki gibi yine çok şey bekliyoruz yeni yıldan. (III) Hele 2010’daki ekonomik kriz, peş peşe gelen küresel felaketler, insanların daha fazla ümitsizliğe düşmesine neden oldu. (IV) Yeni yıl, sihirli bir değnek dokunmuşçasına hayatımızı iyileştirmeli; biz de kendimizi tam hayal ettiğimiz o mutlu anlarda bulmalıyız. (V) Ne geride kalan zor günlerin izleri olmalı onda ne de gelecek günlerin kaygısı.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlenin yüklemi, şimdiki zamanla çekimlenmiş devrik bir cümledir.
B) II. cümle, basit yapılı kurallı bir cümledir.
C) III. cümle, birden fazla yan cümleden oluşan girişik bileşik bir cümledir.
D) IV. cümle bağımsız sıralı cümledir.
E) V. cümle, anlamca olumsuz bir cümledir.
15. (I) Gerede, Bolu’nun en eski ilçesidir. (II) Ankara, Çankırı ve Bolu illeriyle sınır komşusudur. (III) İlçe, deniz seviyesinden 1350 metre yüksekliktedir. (IV) İlçenin sınırları içinde kalan Kapaklı Gölü ve Karagöl, başlıca mesirelik alanlardır. (V) Esentepe adıyla bilinen bölgede ise kışın kar kayağı, yazın çim kayağı yapmak mümkündür.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle, iki öğeli bir ad cümlesidir.
B) II. cümlenin yüklemi, isim tamlamasıdır.
C) III. cümlede, yüklemi durum yönünden tamamlayan sözcük kullanılmıştır.
D) IV. cümlenin öznesi, tamlananı bağlama grubu olan bir sıfat tamlamasıdır.
E) V. cümlede farklı türde eylemsilere yer verilmiştir.
16. Balıkçılığın usulsüz tekniklerle çok mikdarda ve bilgisizce yapılması
I II
bazı balık türlerinin tükenmeye yüz tutmasına sebep olmuştur. Bunun yanında farklı ülkelerin balıkçıları arasında pek çok anlaşmazlık ortaya
III
çıkınca çare olarak balıkçılık hususunda uluslararası kanunlar ve
IV
sözleşmeler hazırlanmıştır.
V
Bu parçadaki numaralanmış sözcüklerden hangisinin yazımı yanlıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
17. Kaynaşlı ilçesinde “1300 metre rakımda doğal bir gölet vardır. Yaylanın etrafında kayın, gürgen (II) köknar ağaçlarından oluşan (III)karışık orman yapısıyla Torkul Yaylası ve Gölet (IV) doğal yürüyüş ve koşu yollarına sahiptir. Ayrıca burada gençlik kampları (V) mesire ve piknik için uygun yerlerdir.
Bu parçadaki numaralı yerlerin hangisine noktalama işareti konmasına gerek yoktur?
A) I. B) II. C)III. D) IV. E) V.
18. Peru’da yaşayan bir yazar olarak zaman zaman yazarlığın, benim ülkemdeki gibi pek az okurun bulunduğu, yoksulluğun diz boyu olduğu kültürün belli bir azınlığın ayrıcalığı gibi görüldüğe lüks olup olmadığını düşünürdüm. Ne var ki böylesi kuşkular yazma tutkumu hiçbir zaman azaltmadı. Vaktimin büyük bölümünü hayatımı kazanmam için çalışmak zorunda olduğum dönemlerde bile kendimce hep yazmayı sürdürdüm. Bu —.
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) benim belli bir yazınsal türe bağlı kalmadığım anlamına gelir
B) edebiyatı toplumsal gerçeklerden bağımsız olarak ele aldığımı gösterir
C) edebiyatın eğitici yönünü göz ardı ettiğim gibi anlaşılmamalı
D) okurların beklentilerini karşıladığımı gösterir
E) edebiyatın salt toplumsal sorunları ele almadığı anlamına gelir
19. Antik Çağda önemli bir yerleşim yeri olan Assos’ta denizden 230
I II
metre yükseklikte Athena Tapınağı bulunuyor. MÖ VI. Yüzyılın
III IV
ortalarında yapılan tapınak,tüm köye, Ege Denizine ve Midilli Adası’na
V
tepeden bakmaya devam ediyor.
Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisinin yazımı yanlıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
20. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A)Ahmet hiç kimseyi üzmek istemez, herkesle iyi geçinmenin yollarını arardı.
B) Onunla on beş yıl önce bir arkadaşımın evinde tanışmıştım.
C) Hepimizi eğlendiren bu gösteriye halkın ilgisi büyüktü.
D)Sanatçı, eleştirilerinde her zaman toplumcu gerçekçiliğe bağlı kalmıştır.
E)Bana sorarsanız iyi bir edebiyat okuru, eğlenmek için kitap okuyandır, diye derim.
21. Görme algısındaki herhangi bir kusur, çocuğun yazılı şekilleri
I II
tanımasını ve bunları birbirinden ayırt etmesini engellemekte:
III IV
dolayısıyla okuma güçlüklerine neden olmaktadır.
V
Bu parçada numaralanmış sözcüklerin hangilerinde kaynaştırma ünsüzü vardır?
A) I. ve II. B) I. ve IV. C) II. ve IV.
D) III. ve V. E) IV. ve V.
22. Akşama doğru Tuşba’yı, Van’ı ardımızda bırakıyoruz. Muradiye Şelalesi’ni, Akdamar Adası’nı ( ) Efsaneleriyle ( ) söylenceleriyle ve tarihi kalıntılarıyla zihnimde iyice yer ediniyor Van şehri. Ayrıca bizi gezimiz boyunca yalnız bırakmayan Van Gölü de büyüleyen güzelliği ile aklımızdan hiç çıkmayacak ( ) Böyle bir doyurucu gezi karşısında kim şaşkınlığa uğramaz ki ( ) Biz de garip duygularla arabamızla ilerliyoruz.
Bu parçada ayraçla ( ) belirtilen yerlere, aşağıdakilerden hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir?
A) (…) (:) (;) (!) B) (;) (…) (.) (?)
C) (.) (…) (,) (.) D) (…) (,) (.) (;)
E) (…) (,) (.) (?)
23. (I) Son yapıtım üzerinde çalışırken teknikle ilgili olarak hiç yapılmadığını düşündüğüm şeylerden birini yapmaya karar verdim. (II) Bizde genellikle anlatıcı, geçmiş zamandan geleceğe doğru akan olayları sıraya koyar, bizi düz çizgisel bir anlatımla baş başa bırakır.(III) Bu, geçmişten günümüze doğru akan olayların şimdiki zaman ekseninde toparlanması yoluyla olur.(IV) Ben, ilk kez geleceği de söyleyen, bunu şimdiyi anlamada bir teknik olarak kullanan bir roman yazmaya karar verdim. (V) ‘Rüya Körü’, geçmişin ve geleceğin sürekli açıklandığı bir şimdiki zaman romanıdır.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde klasik roman anlayışına yönelik bilgi verilmektedir?
A) I. ve II. B) II. ve III. C) III. ve IV.
D) III. ve V. E) IV. ve V.
24. İstanbul’un dünyanın en önemli medeniyetlerinden birine ev sahipliği yaptığını biliyor muydunuz?
Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Adıl B) Zincirleme ad takımı
C) Sıfat-fiil D) Bileşik çekimli eylem
E) Bağlaç
25. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili sözlerin hangisinde zaman anlamı yoktur?
A) Tren ikinci istasyona varmadan biz arabayla eve varmıştık.
B) Yıllar sonra okula uğradığında birçok öğretmeninin hâlâ mesleğine devam ettiğini gördü.
C) Babam birkaç hafta içinde iş yerini karşı mahalleye taşıyacak.
D) Şiir yazmaya lise yıllarında başlayan şair, sözcüklerin anlam evreninde yenilikler peşinde koşuyor.
E) Sağanak yağış başlayınca sokaktaki insanlar dükkânlara kaçıştı.
26. Bir tür göçebe kelebek Monarch. On santim kadar genişliğe açılan, siyah çizgili, beyaz benekleri de olan turuncu renkli kanatları var. Monarchların Kanada’dan Meksika’ya yaptıkları binlerce kilometrelik yolculuk dillere destan. Yaklaşık 250 milyon civarında renk renk kelebek günde 100 kilometreye yakın yol alıyor. Yüzlerce, binlerce, milyonlarca göçmen kelebek sürüsü… Dünyada görebileceğiniz en güzel canlı kartpostallardan biri… Meksika’daki Morelia kasabasına gidip hem bu muhteşem doğa olayına şahit olabilir hem de bu şirin mi şirin kasabada kafanızı dinleyebilirsiniz.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Çoğullaştırma
B) Yineleme
C) Eksiltili cümle
D) Birinci kişili anlatım
E) Deyimler
27. Ahlat’ta taş ustalığı binlerce yıldır süren bir gelenek. Bu şehirde evler kırmızımsı taşlardan yapılmıştır. Bu taşın tercih edilmesinin en önemli sebebi sıva veya boyaya ihtiyaç duymaması ve iklime en uygun malzeme olmasıdır. Beyaz ve siyah renkleri de olan taşlar, yapıldığı binaları yazın serin, kışın ise sıcak tutuyor. Bu uygun yalıtım özelliğinin yanında yontulması ve şekillendirilmesindeki kolaylıklardan dolayı Anadolu’nun farklı yerlerine de satılıyor. Ahlat dışında herhangi bir yerde böyle bir rezerve de rastlanmamış. Özellikle 11 ve 20. yüzyıl arasındaki mimarimizde, bu taş etkili olmuş.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Açıklayıcı bir anlatıma yer verme
B) Karşılaştırmadan yararlanma
C) Betimleyici sözler kullanma
D) Karşıt anlamlı sözcüklere yer verme
E) Devrik cümlelere yer verme
28. Türkçenin söz değerlen arasında deyimlerin özel bir yeri vardır. Deyimler halkın ortak yaşattığı, her milletin kendi öz benliğinden doğmuş söz değerleridir. Genellikle birden çok sözcükten oluşur. Gerçek anlamından ayrı anlamlan vardır. Söze akıcılık kazandıran, çekicilik katan özellikleriyle ilgi çeker. Alışılan kalıbını değiştiremezsiniz ama deyim anlamını yitirmeden değişik ağızlarda başka biçimlere bürünebilir.
Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi deyimlerin özelliklerden biri değildir?
A) Ulusallık
B) İçtenlik
C) Mecazlık
D) Anonimlik
E) Kalıplaşmışlık
29. Şiirde anlam, doğrudan doğruya zekâya hitap eder. Anlam şiirden düzyazıya ya da bir dilden başka dile çevrildiği zaman çerçevesi değişmez. Ama şiirin şiir oluşu bu anlam ile değildir. O halde şairin bir araya topladığı sözcüklere ve seslere hayat veren, dizelerin basit parçalan arasındaki birliği sağlayan başka bir şey var. Öyle bir şey ki en küçük bir değişiklik şiiri öldürebiliyor.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Şiirin, görünen ve görünmeyen anlamlar taşıdığı
B) Şiirin herkes tarafından aynı şekilde algılanan bir anlamı olduğu
C) Şairlerin, şiirlerini yazarken, istediği şeyi anlatabileceği
D) Kapalı anlatıma sanıp şiirlerin daha çok beğenildiği
E) Şiiri şiir yapan içeriği değil, biçemi olduğu
30. Batı’da ansiklopedilerin, kurumsal bir kimliğe bürünerek, sürekli yapılan basımlarla güncellendiğini, genişletildiğini biliyoruz. Bizde ise ansiklopediler her zaman tamamlanmaya, yenilenmeye değmeyecek çalışmalar olarak algılandı Çünkü ansiklopediler, yayıncılar tarafından gösterişli ciltleriyle kitaplığı süsleyen, raflarda tozlanan bir eşya olarak görüldü. Bu yüzden bunların yeniden düzenlenmesi, sınıflandırılması, bilimsel bir bakış açısıyla farklı bir şekilde üretilmesi yoluna gidilmedi.
Bu parçada yazar, aşağıdakilerin hangisinden yakınmaktadır?
A)Ülkemizde ansiklopedi çalışmalarına gereken önemin verilmeyişinden
B)Ülkemizdeki ansiklopedilerin sadece öğrenciler tarafından yararlanılan kaynaklar olarak görülmesinden
C)Ansiklopedilerin görsellik yönüyle doyurucu bir içeriğe sahip olmamasından
D) Ansiklopedilerin öznel ölçütlerle hazırlanmasından
E) Ansiklopedilerin anlaşılır ve akıcı bir anlatımdan uzak olmasından
31. Kızmalarının bir mahsuru yok ama benim amacım bu değil ki. Bağırarak, sloganlaştırarak dile getirmiyorum anlattığım hiçbir şeyi. Tarihi köklerimizdeki gibi birbirimizden farklı insanlar olsak da ortak bir yaşam kültürü oluşturmalıyız, diyorum ısrarla. Bir yazar olarak bana “Ülkenizin en büyük sorunu nedir?” diye sorsalar, “Tahammülsüzlüktür.” derim. Herkes kendi tarafını seçerek radikalleşiyor, sertleşiyor, saflar keskinleşiyor. Biz bunun acısını yakın zamanda çok yaşadık. Dolayısıyla bu ortamın tekrar oluşması beni endişelendirir.
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A) Bizde bir tartışma kültürünün oluşmamasını neye bağlıyorsunuz?
B)Yapıtlarınızda hep mutluluk içinde yaşayan insanları mı anlatmayı tercih ediyorsunuz?
C)Sizce yapıtınızda anlattığınız bazı olaylardan dolayı okurlarınız size kızabilirler mi?
D)Son dönemlerdeki toplumsal değişim ve gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
E) Okurlarınızdan son yapıtınızla ilgili nasıl tepkiler alıyorsunuz?
32. Derler ki bir düşünceye adanmışlık, bağlanmıştık şiirin doğasıyla bağdaşmaz. Şiirsellik, ülküde ya da düşüncede değil; dilde, sözcüklerde gizlidir. Bir bakıma doğrudur bu sav. Şiirselliğin öz suyunda eritilmemiş düşünce; şiirin kanadını kırar, rengini karartır, dahası soluğunu keser. Sanatçı bu gerçeğin farkında olmalıdır. Şiirini, salt bir duyuru aracı gibi kullanmamalı, dilinin olanaklarıyla renklendirmelidir.
Bu parçanın bütününde anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A)Duygular ve düşünceler şiirsel bir dille yoğrularak şiire aktarılmalıdır.
B)Okuru bir düşünceye yönlendirmeye çalışan şairlerin şiirleri geniş kitlelere seslenemez.
C) Toplumun beklentilerini dikkate alan şairlerin şiirleri okurlarca daha çok ilgi görür.
D) Belli bir düşünceyi savunmak amacıyla yazılan şiirler, o düşünce geçerliliğini koruduğu sürece varlığını sürdürür.
E) Şiir, her kesimden insanın anladığı bir dille yazılmalıdır.
33. Toplum, yazar olmak isteyenleri eleme işlevini severek yapıyor, bunun yanında yazar olma yolunda emekleyenlere karşı pek anlayışlı olmuyor. Onlara bir çıraklık dönemi şansı tanımıyor. Öğrenci olunmadan büyük sanatçı olunamayacağını akıldan uzak tutuyor. Kendini kabul ettirmiş yazarlar dışında hiçbir yazarı kabul etmiyor. Sanatçı olmak için özel bir yetenek gerektiğini gayet iyi bilen toplum, böyle bir yeteneğin güçlü bir yazar kişiliğine dönüşmesi için belirli bir zaman gerektiğini göz ardı ediyor.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Yazar adaylarının toplumdan gereken desteği görmediğine
B) Bir çıraklık dönemi geçirilmeden usta sanatçı olunamayacağına
C)Usta bir sanatçı olabilmek için, toplumsal temalarda yapıt ortaya koymak gerektiğine
D) Sanatçı olmak için yeteneğin zaman içinde işlenmesi gerektiğine
E)Toplumun, kişilerin yazarlık kimliğini hak edip etmediğini belirleme konusunda hevesli olduğuna
34. Dili, renkli ve şiirsel kullanmak yazının ön koşullarından biridir. Kalemi her eline alanın dili böyle kullanması kolay değildir, inceliğine, derinliğine, egemen olması gerekir dilin. Sade ama yoğun kullanmalıdır onu. Çünkü bir dil yüzyıllardan beri belli özellikler, renkler ve anlatım biçimleri kazanmıştır. Bunların hepsinden yararlanmalıdır yazar. Yoksa kendine özgü bir stil oluşturamaz. Konular birbirinden ayrı olsa da, birinin yazdığı ötekine benzer. Bu tavır, politik olarak gerekli olabilir, ancak dili giderek sığlaştırır, okuru çok yönlü düşünmeye götüremez.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A)Yazarların, dilin bütün kazanımlarından yararlanmadan özgünlüğü yakalayamayacağına
B) Dilin oluşumunun, uzun bir sürece sahip olduğuna
C) Özlü anlatımla yalınlığın bir arada olması gerektiğine
D) Dili, zenginliğini ortaya çıkaracak şekilde kullanmanın zorluğuna
E)Dilin anlamsal boyutunun değişmesinin sadece yazarlara bağlı olduğuna
35. Edebiyat, insanların duyguları yanında düşüncelerine seslenebilen doyurucu bir alan. Tabii ki onlara bunu duyurabilirseniz yani onlara ulaşabilirseniz. Tanıtım bu açıdan bence çok yararlı. Neden sadece belirli bir sayının içinde kalalım yetmiş milyonluk bir ülkede? Mümkün olduğu kadar çok insana ulaştırabiliriz edebiyatı. İnsanlar edebiyatın hem bir şeyler öğrenebilecekleri hem zevk alabilecekleri eğlenceli bir alan olduğunu anlayabilirler böylece.
Bu parçada yazarın anlatmak istediği aşağıdakilerden hangisidir?
A) Edebi yapıtların sadece eğlence amacıyla okunmaması gerektiği
B) Yazarların anlatmak istediklerini yapıtın dokusuna dolaylı olarak sindirmesinin uygun olacağı
C) Yazınsal ürünlerin, yararlanmaları için tanıtım çalışmalarıyla halka ulaştırılması gerektiği
D) Kolay anlaşılan yapıtların daha çok okur bulacağı
E) Eleştirisini yaptığı sanatçının kişiliğini de önemsediği
36. —- Nasıl ki bir insanın hareketlerine, yürüyüşüne, konuşma tarzına, giyim kuşamına bakarak o insanın kişiliğiyle ilgili değerlendirmede bulunuruz. Aynen öyle de, bir yapıtın niteliği ile ilgili fikir yürütmek için onun dış yapısından yola çıkabiliriz.
Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A)Bir yapıtın dış yapısına ait özelliklere bakılarak, o yapıtın içindekilerle ilgili fikir yürütmek doğru değildir.
B) Bir yapıtın biçimsel özelliklerinin niteliği, o yapıtın kalıcı olmasında etkilidir.
C)Sanat yapıtının değeri, içeriğiyle biçiminin uyumlu olup olmamasıyla ölçülür.
D) Her sanat yapıtı, içinde oluştuğu dönemin özelliklerinden izler taşır.
E)Bir sanat yapıtının dış görünüşü, onun sanatsal değeri ile ilgili ipuçları verir.
37. Son kitabımı, tahminimden daha kısa sürede yazdım, yaklaşık on beş ay sürdü ki bu benim rekorum. Bundan önceki kitaplarım en az üç yılımı almıştı. Kısa sürede yazıldı ama öncesinde bir yıllık bir hazırlık sürecinden geçildiği için böyle oldu. Çok kitap, makale okudum. Bir paragraf yazabilmek için bir kitap okuduğumu hatırlarım. İlk öykülerimi üniversite sıralarında 1975’te yazdığım düşünülecek olursa aslında bu kitap bir yandan otuz beş yıllık bir emeğin sonucudur da. Öteki kitaplarımı göz ardı etmek için söylemiyorum ama bu kitap benim kıymetlim gibi diyebilirim.
Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisine yanıt alınamaz?
A) Kitabınızı yazarken bir ön hazırlık yaptınız mı?
B) Yazı çalışmalarınıza ne zaman başladınız?
C) Bu kitabınızda neyi anlatmak istediniz?
D) Yapıtlarınızı ne kadar sürede yazarsınız?
E) Son kitabınızı diğer yapıtlarınızdan ayrı tutar mısınız?
38. Şiirler, şairler yazarlar ve kitaplar ekseninde gezinen yazılarım iki kitapta toplandı şimdilik. Bu kitaplar okurlar için Türk edebiyatının bir yol haritası olarak görülsün isterim. Kapsadığı geniş yelpazeyle yazın dünyası için bir arşiv görevi de göreceklerine inanıyorum bu kitaplardaki yazılana Günümüz edebiyat dünyası hakkında bilgi sahibi olmak isteyenlerin yalın, içten bir anlatımıyla bu kitaplardan memnun kalacakları kanısındayım. Üçüncü bir kitabımda da resim, ressam ve sergi yazılarımı bir araya getireceğim.
Bu parçada sözü edilen yazarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Yapıtlarının geniş bir bilgi birikimi içerdiği
B) Yalın ve samimi bir anlatımla kitaplarını yazdığı
C) Yeni bir kitap hazırlığı içinde olduğu
D) Geniş bir okur kitlesine seslenmeyi amaçladığı
E) Yazınımız için başvuru kaynağı niteliği taşıdığı
39. Tarihî roman, roman türleri arasında zor bir türdür. Yazar, bir taraftan romanında esas aldığı zaman dilimini her şeyiyle öğrenmek zorundadır, diğer taraftan tarihî gerçeklere bağlı kalmak durumundadır. Bu noktada yazarın romanı oluşturmaya yönelik hareket alanı sınırlıdır. Ancak roman türü, ana çerçeveyi koruyarak ayrıntılarda hayalin elverdiği müdahaleleri yapma konusunda yazarı özgür bırakır. Kurmaca dünyanın kendisine sağladığı imkânları kullanan yazar, ilgi çekmek için mutlaka merak ve entrika unsurlarına yer vermelidir. Elbette dönemin konuşulan diline sadık kalarak.
Bu parçada tarihi romanla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Dilin bütün olanaklarının kullanılarak yazılması gerektiğine
B) Diğer türlere göre bazı zorluklar içerdiğine
C)Tarihi gerçeklerin detaylarını yazarken, yazarın düş gücünden yararlanabileceğine
D) Yazarın anlattığı dönemi iyi bilmesi gerektiğine
E) Dikkat çekmek için gizli ve ilginç durumları anlatmak gerektiğine
40. Bu ozanımız, her seferinde şiire başka bir pencereden bakıyor mutlaka, ilk üç kitabında tarihe, mitolojiye yaptığı göndermelerle değişik zamanları, mekânları ve karakterleri günümüze taşıdı. Son kitabında ise değerlerin hızla ticari malzeme haline geldiği bir çağda şiirin saf güzelliğini sürdürmenin derdinde. Simge ve söz sanatlarına çok fazla itibar etmeden dil oyunlarına başvurmadan lirik-epik unsurların uyum içinde olduğu, zaman zaman okurları tebessüm ettiren ironik bir söyleyişi tercih ediyor. Kentleşerek kimliğini kaybeden, iyi ve kötü arasında gelgitler yaşayan insanda oluşan acı dolu duyguları dile getiriyor.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) İnsanların yaşamı tanımalarını sağlama amacıyla şiirler yazdığına
B) Sürekli bir arayış içinde olduğuna
C) Yaşamdaki hüzünlü konuları anlattığına
D) Şiirlerinin, içerik bakımından farklı özellikler taşıdığına
E) Şiirlerinde yer yer gülmece öğelerine yer verdiğine
CEVAPLAR
|
1 |
C |
9 |
D |
17 |
C |
25 |
D |
33 |
C |
|
2 |
C |
10 |
E |
18 |
B |
26 |
D |
34 |
E |
|
3 |
B |
11 |
A |
19 |
D |
27 |
E |
35 |
C |
|
4 |
C |
12 |
D |
20 |
E |
28 |
B |
36 |
E |
|
5 |
D |
13 |
C |
21 |
D |
29 |
E |
37 |
C |
|
6 |
D |
14 |
B |
22 |
E |
30 |
A |
38 |
D |
|
7 |
A |
15 |
C |
23 |
B |
31 |
C |
39 |
A |
|
8 |
E |
16 |
B |
24 |
E |
32 |
A |
40 |
A |
]]>
1. Bu kitap, yaşam labirentindeki okur için bir pusula işlevi üstlenirken, alışılmışı ve bilineni yeniden fark edebilmemize de olanak sağlıyor.
Bu cümlede geçen “yaşam labirentindeki okur için bir pusula işlevi üstlenmek” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Okuru, geçmişe yönlendirerek yaşamın sıkıntılarından uzaklaştırmak
B) Sosyal sorunlarla ilgili tespitler yapmak
C) Yaşamın karmaşası içindeki okura yol göstermek
D) Yapıtları oluştururken okurun beklentilerini dikkate almak
E) Yaşam gerçeklerini değiştirerek yansıtmak
2. (I) İstanbul’da bazen bütün gürültülerin sustuğu ve eski bir müziğin duyulmaya başladığı olur. (II) Bahar aylarında, Boğaziçi’nin yamaçları şendir. (III) Erguvan ağaçları, bu yamaçlarda yeşil üstüne dökülmüş pembe bir boya gibi durur. (IV) Beykoz’un anıtsal çeşmesi, duvardan sularını tatlı bir konser gibi döker. (V) Boğaz’ın bir iskelesine sürünerek geçen bir gemi, umulmadık bir eski dostumuz gibi karşımıza çıkar.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, bir sözcük hem niteleme hem belirtme sıfatı almıştır.
B) II. cümle basit, kurallı, olumlu bir ad cümlesidir.
C) III. cümlenin yüklemi geçişsiz bir eylemdir.
D) IV. cümlede, bir ad eyleme yer verilmiştir.
E) V cümle, içinde birden çok yan cümleciğin yer aldığı girişik bileşik bir cümledir.
3. Ünlü yazarın, geçen ay piyasaya çıkan romanı, birçok tartışmayı da beraberinde getirdi. Eleştirmenlerin bu romanla ilgili değerlendirmelerine baktığımızda, birinin ak dediğine ötekinin kara dediğini görüyoruz.
Bu cümlede altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Eleştirilerin öznel bir biçimde ortaya konamaması
B) Birbiriyle çelişen düşüncelerin dile getirilmesi
C) Eleştirilerin yapıt üzerine temellendirilmemesi
D) Verimli bir tartışma ortamının olmaması
E) Yapıtın sadece olumsuz yanlarının görülmesi
4. Şiirimizde uzunca bir dönem sanatçılar duygu ve düşüncelerini aynı şekilde, değişmeyen bir söyleyişle dile getirmişlerdir. Bu durum, edebiyatımızda belli bir süre sonra kısır döngü halini almıştır. Salt biçime yaslanan bu yaklaşım ancak yakın bir dönemde aşılabilmiştir.
Bu parçada yazar, şiirimizle ilgili aşağıdakilerden hangisini anlatmak istemiştir?
A) Belli bir düzende şiir ortaya konmadığını
B) Şairlerce duygusallığın gerektiğinden daha çok öne çıkarıldığı
C) Tekrara düşüldüğünden olumlu bir gelişme gösterilemediği
D) Yoruma açık ürünler ortaya koyulduğu
E) Farklı yönelişlerin, geleneksel şiir anlayışının devam etmesini engellediği
5. Paul Valery, “Gerçek şair, anadilinin içinde kendince farklı bir dil oluşturarak şiirini yazar.” der.
Ozanın, bu sözüyle anlatmak istediği aşağıdakilerden hangisidir?
A) Şairlerin, ulusal dillerinden başka bir dilde şiir yazmamaları gerektiği
B) Her şairin, şiir yazmaktaki amacının, anadilini dünyaya tanıtmak olduğu
C) Her şairin, anadilinin bütün inceliklerini çok iyi bilmesi gerektiği
D) Bir şairin, dilinin özelliklerini keşfedebilmesi için uzun zaman geçmesi gerektiği
E) Yetkin şairin, anadilini yeni bir dil haline getirerek değişik bir söyleyişle şiirlerini ortaya koyduğu
6. I. Adam lokantaya girip boş bir masaya oturarak bir bardak su istedi.
II. Yazın hasat zamanı bu ovaya gelen işçiler kazandıklarıyla kış boyunca geçimlerini sağlıyor.
III. O gece İstanbul’dan umuda benzer bir hisle ayrılmıştım.
IV. Yaşlı kadın bahçeye giren çocukları sert bir ses tonuyla uyardı.
V. Sokağın köşesinde mendil satan çocuğun üzerinde eski püskü bir elbise vardı.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. cümledeki “masa” sözcüğünde bir ad aktarması vardır.
B) II. cümlede karşıt anlamlı sözcük kullanılmıştır.
C) III. cümlede, somut anlamlı sözcükler soyut anlama gelecek şekilde kullanılmıştır.
D) IV. cümlede bir duyu aktarımı yapılmıştır.
E)V. cümledeki “eski püskü” sözü biri anlamlı biri anlamsız sözcüklerden oluşan bir ikilemedir.
7. Ben, sözcüklerin de tıpkı insanlar gibi bir ömrünün olduğuna inanıyorum. Örneğin “ihtimal” sözcüğü yaşamaya devam ediyorsa, bırakalım yaşasın. Bir sözcüğü zorla ortadan kaldırmak, dilin akışkanlığını bozar. En kötüsü de kuşaklar arası süreklilik kalmaz. İnsanlar birbirleriyle anlaşamaz. Ama öte yandan “olasılık” sözcüğü de kullanılmaya devam etsin. Duruma göre bazen bu sözcüklerden biri uygun düşer, bazen öbürü.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A)Bir sözcüğün, yaşamını dilin doğal akışı içinde tamamlaması gerektiği
B) Dilde yenilik yapmanın, insanlar arasında iletişimi engellediği
C) Aynı kavramın farklı sözcüklerle karşılanmasının dili zenginleştirdiği
D) Dildeki yabancı sözcüklerin, dilin yapısına zarar verdiği
E) Dile yeni giren kavramları karşılayacak yeni sözcükler türetmek gerektiği
8. (I) Sinop’un Ayancık ilçesindeki İnaltı Mağarası deniz seviyesinden 1070 metre yükseklikte, mağaranın uzunluğu ise 2200 metreyi buluyor. (II) Bu kadarcık alan bile mağaranın ne kadar güzel ve eşsiz olduğunu anlamamıza yetiyor. (III) İlerleyen metrelerde karstik göllerin olduğundan söz ediyor mağarabilimciler. (IV) Mağaranın girişindeki ferahlatan genişlik, birkaç yüz metre ilerleyince azalıyor ve gitgide bir metrenin altına düşüyor. (V) Mağaraya girdikten sonraki ilk izlenimi kelimelere dökmek güç, çünkü sizi içeride büyüleyici bir manzara bekliyor.
Bu parçayla ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede sayısal veriler ortaya konuyor.
B) II. cümlede, anlatıma duygular katılmıştır.
C) III. cümlede, bir dolaylı anlatım söz konusudur.
D) IV. cümlede, aşamalı bir durumdan söz edilmiştir.
E) V. cümlede, kinayeli bir anlatım söz konudur.
9. (I) Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi’nde Çanakkale Savaşı ve Büyük Taarruz’u konu alan panoramalar dikkat çekiyor. (II) Bu panoramalar üç boyutlu bir görüntüye sahiptir. (III) Kullanılan savaş objeleri ve maketlerle, muharebelerin geçtiği yerler ve dönem aslına uygun olarak canlandırılıyor. (IV) Türkiye’de ilk kez uygulanan bu teknik, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yoldaki yaşananlara ışık tutuyor. (V) Müzede, kurtuluş mücadelesinden çeşitli anların resmedildiği büyük boyutlu tablolar da yer alıyor.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangilerinin öğeleri sırasıyla dolaylı tümleç, özne ve yüklemden oluşmaktadır?
A) I. ve II. B)l. Ve V. C) II. ve III.
D) III. ve IV. E) IV. ve V.
10. (I) Bu ozanımız, Türk şiirine önemli yenilikler getiren büyük bir sanatçıdır. (II) Öteki ozanlar gibi, yaşadığı döneme uzaktan bakmamıştır. (III) Şiirinde yalın bir anlatımla, toplum yaşamındaki değişimleri vermeye çalışmıştır. (IV) Daha önce hiçbir ozanın yanaşmadığı, yaşamı şiirin içine katma düşüncesini o gerçekleştirmiştir. (V) Şiirlerindeki yerel ve doğal söyleyiş, dikkat çeken en önemli özelliklerindendir.
Bir ozanın ele alındığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, Türk şiirine özgün özellikler kazandırdığından söz ediliyor.
B) II. cümlede, yaşama bakışı karşılaştırmalı olarak ortaya konuyor.
C) III. cümlede, şiirlerinin hem biçemi hem de içeriği ile ilgili bilgilere yer veriliyor.
D) IV. cümlede, şiirlerinde kendi yaşamının ayrıntılarına yer verdiğini belirtiyor.
E) V. cümlede, şiirlerini içinden geldiği gibi yapmacıksız bir söyleyişle oluşturduğundan söz ediliyor.
11. Turkuvaz denizi, yumuşacık kumu ve gökyüzünden hiç eksilmeyen güneşiyle dünyanın dört bir yanından konuk çeken Antalya, tarih boyunca ormanlarıyla ilgi merkezi olmuştur. Bu büyük ve güzel şehrin topraklarının yarısından fazlası halen ormanlarla kaplıdır. En çok görülen ağaç türünün kızılcam olmasına karşın Türkiye’de yetişen ve çok fazla kullanım alanı olan Lübnan sediri de bu bölgede bulunur.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisinin örneği yoktur?
A) isim cümlesi B) Bileşik cümle C) Basit cümle
D) Olumlu cümle E) Bağlı cümle
12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Dilin kullanımına özen göstermek sadece dilcilerin değil, herkesin görevidir.
B) Bazı şiirleri okuduğumuz zaman, gözümüzün önünde bambaşka bir dünya canlanır.
C) Sanat yapıtlarında güzellik, kullanılan malzemede değil, bir araya getirilişindedir.
D) Bugün birçok şairin şiirini, üç beş bin kişi dışında kimse anlamıyor.
E) Kültürlü bir kimsenin sözcük dağarcığı, konuşmalarında kullandığı sözcüklerle sınırlı değildir.
13. Rumeli Hisarı, İstanbul’un fetih hazırlıkları sırasında Fatih döneminde İstanbul Boğazı’nın kolaylıkla denetlenebilmesi amacıyla
I
yapılmış. Kaynaklardan birçoğu bin usta ile iki bini aşkın işçinin gece
II III
gündüz çalışarak dört ayda tamamladığı Rumeli Hisarı’nın,
IV
Musliheddin adlı bir mimarın eseri olduğunu söylüyor. Ancak orijinal
V
planı çizen bizzat Fatih’miş.
Bu parçada altı çizili sözlerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. sözcük, bir belirteçtir.
B) II. sözcük, edilgen bir eylemdir.
C) III. sözcük, bir belgisiz sıfattır.
D) IV. söz, bir sıfat tamlamasıdır.
E) V. sözcük, bir bağlaçtır.
14. Karadenizlilerin bütün bir sene ekmeklerini yaptıkları, yemeklerine
I
kattıkları, pişirip yedikleri, başlıca besin maddesi mısırdır. Onların gözünde öyle değerli ki onu, saklamak için özel anbarlar yapmışlar tam
II III
da evlerinin yanı başına, öğütmek için de değirmenler.
IV V
Bu parçada numaralanmış sözcüklerden hangisinin yazımı yanlıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
15. Kraliçe Nefertiti’nin altın mühründen dünyanın en eski kitabı olarak tanımlanan iki yapraklı tahta kitapçığa kadar eşsiz yüzlerce eserin bulunduğu Uluburun Batığı Kazısı, Tunç Devri tarihinin adeta yeniden yazılmasına neden oldu.
Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Belirteç B) İlgeç C) Sıfat-fiil
D) Niteleme sıfatı E) Dönüşlülük adılı
16. Yalnızca çok uzak ülkelerde varlığını sürdürebilen hayvanların
I II III
fotoğraflarını çekebilmek için uzun yıllar çaba harcadım. Yedi yıl süren
IV V
çalışmalarımı büyük kedilere olan sevgi ve hayranlığım biçimlendirdi.
VI
Bu parçada numaralanmış sözcüklerden hangileri yapıca ötekilerden farklıdır?
A) l.ve II. B) I. ve IV. C) II. ve IV
D) III. ve V. E) V. ve VI.
17. Bugün, hepimiz sorunlarıyla baş edebilen, mutlu, yurt sever
I II III
bireyleri yetiştirmekten söz ediyoruz. Ama ne yazık ki bu konuda
IV
asgari düzeyde bile bilgilere sahip değiliz.
V
Bu parçada numaralanmış sözcüklerden hangisinin yazımı yanlıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV E) V.
18. Teknenin motorunu çalıştırıp iplerini çözerek denize açılınca en
I II III
büyük keyfimiz oltalarımızı denize sallamak ve kitabımızı okurken
IV V
hayallere dalmaktı.
Bu cümlede numaralanmış eylemsilerden hangisinin türü ötekilerden farklıdır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
19. (I) Edebiyatın bize, belki de ömrümüz boyunca gitme olanağı bulamayacağımız fantastik diyarlara yolculuk şansı verdiğini düşünürüm hep. (II) Tabii bu turistik bir gezi değildir; kimi zaman hiç tanışamayacağımız duygularla, insanlarla karşılaştırır bizi. (III) Bilmediğimiz o insanların ruhuna girer, keşfetmenin hazzını duyarız. (IV) Kimi zaman da kendi içimize dönük bir yolculuk vaat ediyor kitaplar. (V) Dünyanın bir başka noktasında, bir başka insanın duygularıdır yazılan ama bizi bize anlatabilir.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümledeki “ömrümüz” sözcüğünde ünlü düşmesi vardır.
B) II. cümledeki “tanışamayacağımız” sözcüğünde ünsüz yumuşaması vardır.
C) III. cümledeki “hazzını” sözcüğünde ünsüz türemesi vardır.
D) IV cümledeki “vaat ediyor” sözünde bir ünlü daralması vardır.
E)V. cümledeki “noktasında” sözcüğünde kaynaştırma ünsüzü kullanılmıştır.
20. Bahar (I) yeşiliyle yağmuruyla güzelliğini sergiler (II) özellikle de ilkbahar hem doğa (III) hem de insanlar için son derece önemlidir. Neden mi (IV) Doğa yeniden uyanışı, yeniden doğuşu sergiler de ondan. Bu mevsimde yaşama sevinciyle hangimiz dolmaz (V) hangimiz yaşamın tadını damarlarında bir kez daha duyumsamaz ki?
Bu parçada numaralanmış yerlerden hangisine bir noktalama işareti getirilemez?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
21. Aşağıdaki cümlelerin hangisinden sonra “Okur bunlarda kendi yaşamının izdüşümlerini görebiliyor ve yaşamını zenginleştirmenin ipuçlarını yakalıyor.” cümlesinin getirilmesi anlam akışı yönünden uygun olur?
A) Bu sanatçı romanlarında yaşamdaki ilgi çekici ayrıntıları bir ayna gibi yansıtmayı başarıyor.
B)Sanatçı salt biçeme yaslanan öyküleriyle özgün bir öykü tarzı oluşturuyor.
C)Sanatçı son yapıtında fantastik konuları etkileyici bir biçimde sunuyor.
D)Bu denemelerinde sanatçı felsefi konuları yoğun bir anlatımla ortaya koyuyor.
E)Eleştirmen, çağdaş eleştiri kuramlarını inceleyerek bu kuramların ışığında yapıtlarını yazıyor.
22. (I) Dil ile kültür arasında sıkı bir ilişki vardır. (II) Dil, kültürü meydana getiren ana unsurlardan biridir. (III) Dilin, toplumların hayata bakış tarzını, anlayış ve felsefesini yansıtması, onun kültüre katkısının bir göstergesidir. (IV) Nice uluslar vardır ki dillerine sahip çıkamadıklarından tarih sahnesinden silinmişlerdir. (V) Dil, aynı zamanda nesiller arasındaki kültür mirasının taşıyıcısıdır. (VI) Bu kültür mirasının korunması ise bir ulusu diğer uluslar karşısında güçlü kılar.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
23. (I) Çağdaş Eleştiri dergisinde yabancı edebiyatlardan yapılan çevirilerin yanı sıra, eski edebiyat metinlerinden parçalar da yayımlanmıştır. (II) Namık Kemal, Cenap Sahabettin gibi birçok yazarımızdan yapılan aktarmalarla, önem taşıyan metinler günümüz Türkçesine uyarlanarak yayımlanmıştır. (III) Bu yönüyle geçmişle arasında bir alfabe engeli bulunan çağdaş okur için yararlı olmuştur. (IV) Çağdaş Eleştiri dergisindeki söyleşilerde, kullanılan Batı kaynaklı kavramlar, ele alınan yapıtla ilgili özellikler söyleşinin akışından bağımsız olarak açıklanmaktadır. (V) Bu açıklamalar, bir ansiklopedi maddesini andırır biçimde özetlenmiş bilgiler içerir. (VI) Yani açıklamalar, söyleşiyi okuyan ortalama okurun ilk bakışta anlayamayacağı kullanımlara yöneliktir.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense, ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
24. (I) Namık Kemal, Tanzimat Döneminin en önemli düşünce, sanat ve siyaset adamlarından birisidir. (II) Sanatı, toplumun Batılılaşması için bir araç olarak kullanmış, bundan dolayı eserlerini halkın anlayabileceği sade bir dille yazmayı amaçlamıştır. (III) Divan edebiyatının süslü-sanatlı düzyazısı yerine, yeni bir düzyazıyı kullanmıştır. (IV) Gençliğinde divan edebiyatı tarzında şiirler yazmış, Avrupa’ya gittikten sonra yeni edebiyatı benimsemiş ve o yolda yapıtlar vermiştir. (V) Sahne dili ve tekniği yönünden başarılı tiyatro yapıtları da yazmıştır.
Namık Kemal’in ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerle İlgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, değişik alanlarla ilgilendiği belirtiliyor.
B)II. cümlede, dil anlayışının, taşıdığı sosyal amaca göre biçimlendiği söyleniyor.
C) III. cümlede, sanat yaşamıyla ilgili bir çıkarım yapılmıştır.
D)IV. cümlede, yaşamının farklı dönemlerinde farklı sanat anlayışları benimsediği söylenmiştir.
E)V. cümlede, bir beğeni dile getirilmiştir.
25. Boğaziçi, erguvan ağaçlarının pembe çiçekli elbisesini giymesiyle muhteşem bir tabloya bürünür. İstanbul florasının doğal türlerinden olan bu ağacın, ilkbahar aylarında açan eflatun, pembe ve lila tonlardaki genç ve neşeli yaprakları, adeta bir çiçek topunu andırır. Erguvan, sonbahar aylarında fasulye gibi tohumlar bırakır. Oysa yapraksız hali çalıyı andıran cılız bir ağaçtır. Tohumlar sonbaharda ve kurumadan toprağa düşerse, ilkbaharda can bulur. Erguvanlar başlangıçta yavaş büyüseler de sonraları büyümeleri hızlanır. Yüzünü denize çevirmiş, güneşe bakan, hafif eğimli yamaçlar ve küçük tepeler bu şen şakrak ağaçların en sevdikleri yaşam alanlarıdır.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler-den hangisi söylenemez?
A) Benzetmelere yer verilmiştir.
B) Kişileştirme yapılmıştır.
C) Anlatıcının duygusal etkilenmesini yansıtmaktadır.
D) İkilemelere yer verilmiştir,
E) Varlıklar ayırt edici özellikleriyle verilmiştir.
26. Aşağıdaki cümlelerin hangisi ayraç içinde verilen kavramın anlamıyla uyuşmamaktadır?
A) Şiirlerinizin geniş bir okur kitlesine seslenmesini istiyorsanız salt biçime dayalı şiirler yazmaktan vazgeçin. (Uyarı)
B) Ne yazık ki edebiyatımızda gerçek anlamda eleştirmen yetişmemiş, bu da yazarların sanatsal gelişimini oldukça olumsuz etkilemiştir. (Hayıflanma)
C) Bu yapıtı adı pek duyulmayan şairleri tanıtmak, onları edebiyat dünyasına kazandırmak için hazırladım. (Amaç)
D) Bu dönem edebiyatımızdaki yazarlar, haklı olarak yapıtlarında gerçek yaşamın dışına çıkmayı tercih etmemişlerdir. (Sitem)
E) Okurlar, yazarlardan yapıtlarıyla düşün evreninin sınırlarını genişletmesini ister. (Beklenti)
27. (I) Sanatçı son romanında İstanbul ekseninde toplumda yaşanan sıkıntıları gözler önüne seriyor. (II) Günümüzde kullanılmayan birçok Arapça ve Farsça sözcüğü kullanması, insanlarda yazarın kitabı uzun zaman önce kaleme aldığı düşüncesini uyandırabilir. (III) Romandaki olayların bizzat içinde yer alıyor yazar. (IV) Basit cümleler içermeyen, anlamsal yoğunlukları fazla olan sözcüklerin kullanıldığı roman, her sayfasında kendini size daha da fazla sevdiriyor. (V) Romanı okurken olayın geçtiği, İstanbul’da bir mahallede yaşadığınızı, o zamanların insanlarıyla bir arada olduğunuzu hissediyorsunuz.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangileri sözü edilen yapıtın biçemiyle ilgilidir?
A) I. ve II. B)l. ve V. C) II. ve IV
D) III. ve IV E) IV ve V.
28. Eski bir gelenek olan çömlekçiliğin anavatanı gibidir Avanos. Geçmişi Hititlere kadar uzanan çömlek ustaları çamura hayat verir ellerinin arasında. Dönen bir platform üzerinde çamurun şekillendiğini görürsünüz çömlek atölyelerinde. Avanos atölyelerinde çömlek, küp, testi ve güveç gibi işlevsel mutfak gereçleri bir yana, Hitit ve Frig gibi Anadolu’nun en eski medeniyetlerin izlerini taşıyan hediyelik eşyalar da sevdiklerinize ulaştırılmayı bekler. Vaktiniz varsa bir çömlek atölyesine uğramanızı tavsiye ederiz. Kim bilir, belki de içinizdeki sanatçıyı Avanos’ta ortaya çıkarabilirsiniz.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Çoğullaştırmalar
B) Kimi sözcükleri temel anlamlarının dışında kullanma
C) Açıklayıcı anlatımdan yararlanma
D) Birinci kişili anlatımla oluşturulma
E) Devrik cümlelere yer verme
29. Yapıtlar, sırf mesaj vermek için yazılırsa bu görüş doğru olabilir. Ama yazarken düşüncelerin yapıtın dokusuna sindirildiği yapıtlarda edebi düzeyin düşmesi mümkün değil. Nitekim dünya edebiyatında, klasiklerde bunun çok sayıda örneği de mevcut. Düşünceler yerli yerinde verildiğinden olumsuz bir etki söz konusu olamaz. Aksine bazen yapıta ayrı bir güzellik katabilir. Victor Hugo, Sefillerinde kötü adam Jean Valjean’ın başpiskoposun etkisiyle iyi adam oluşunu anlatır. İnsan Ne ile Yaşar isimli eserinde Tolstoy, yine iyi insanları, iyiliği ve iyi olma vurgusunu yaparak hikâyesini anlatır. Biz bu yapıtlarda düşüncenin verilişini yadırgamayız.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A) Yazarın mesaj verme kaygısı taşıması, yapıtın yazınsallığına gölge düşürüyor düşüncesine katılıyor musunuz?
B) Klasik yapıtların yüzyıllara meydan okumasını sağlayan özellikleri nelerdir?
C) Yazarların yapıtındaki olay örgüsünü klasik anlatım tarzına göre şekillendirmesi gerektiğini düşünüyor musunuz?
D) Yazarların bir akımın savunuculuğunu yapması sizce doğru mu?
E) Klasikliğe ulaşmak isteyen yapıtların evrensel özler taşıması gerektiği görüşüne katılıyor musunuz?
30. Gerçekliğin öne çıktığı günümüzde, pek okunmayan düş ağırlıklı romanların, bir gün yepyeni olarak geri döneceğinden hiç şüpheniz olmasın. Çünkü düşler, gerçeğin türlü sıkıntılarıyla ağır bastığı ve edebiyatın gerçekçilik üzerine kurulduğu dönemlerin ardından insanların sığınağı olmuştur. Dolayısıyla —. Böylece, bir dönem okunmayan düş ağırlıklı romanlar, başka bir dönemde tekrar okur bulmuştur.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) edebiyat akımlarının temelinde yatan tek sebep bu olmuştur
B) insanlar her zaman, düşsel öğeler içeren yapıtları beğenmiştir
C) okurların kültürel düzeyleri, okuyacakları yapıtları seçmede etkilidir
D) gerçekçi her akımdan sonra düşlere dayalı bir akım doğmuştur
E) yazarlar da sadece kendi düşünceleri doğrultusunda yapıt oluşturur
31. Antik Çağda tiyatro, üst sınıfa özgü bir etkinlikti. Her yıl Dionysos’u kentin hangi ileri geleninin onurlandıracağına karar verilir ve bu kişi etkinlikleri düzenlerdi. Bu dönemde oyunlarda günümüzden farklı olarak dekor ya da kostüm bulunmazdı. Sahne tamamıyla boş olur, baş roller de önemli kişiler tarafından oynanırdı. Bir de anlatıcı görevi gören koro bulunurdu. Günümüzdeki oyunculuk anlayışı yoktu ve duygular oyuncuların ellerinde tuttukları ve yeri geldikçe yüzlerine koydukları maskelerle ifade edilirdi. Bugün tiyatronun simgesi haline gelen gülen ve ağlayan maskeler bu uygulamanın bir uzantısıdır.
Bu parçadan Antik Çağdaki tiyatroyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisinden söz edilmemiştir?
A) Günümüzdeki tiyatroyla ayrılan yönlerinden
B) Toplumun hangi kesimine seslendiğinden
C) Yapısal özelliklerinden
D) Oyuncuların anlatım tarzlarından
E) Toplum üzerindeki etkilerinden
32. Öyküleri tam bir anı karakteri gösteren sanatçı, açık, duru şiirler de yazmıştır. İnsan ve hayat sevgisi, her varlıkta bir güzellik, her olayda bir iyimserlik araması şiir ve düzyazılarının genel özelliğidir. Kimi öykülerinde İstanbul ve geçim sıkıntısının insanı etkileyişi vardır. Yaptığı ruhsal çözümlemelerde kendi duygularını yansıtırken anlattıklarını bizim açıklayamadığımız gizli duygularımız sanırız. Hiçbir toplumsal kaygı duymadan anılarını ve yaşamını yansıtmıştır. Yalın dili, gösterişe kaçmayan, lirik ve samimi söyleyişiyle tanınmıştır.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Yazarlarına toplumsal bir işlev yüklemediği
B) Öykülerinde kendi yaşamının ayrıntılarına yer verdiği
C) Olay ve durumların olumlu yönlerini anlatmayı seçtiği
D) Sade ve içten bir anlatım kullandığı
E) Düşünsel yazılarıyla okurların ufkunu genişlettiği
33. Modern Öykü yazarı öncelikle, öyküsünü üzerine bina edeceği olaylar zincirini, insan sayısını, olayların yaşanma zamanı ve mekânını, romana göre son derece sınırlı tutmak zorundadır. Bu sebeple modern öyküde olaylar, uzun ve karmaşık değil yoğun bir biçimde anlatılır . Konunun ayrıntılarına girilmez. Kahramanlar bütün yönleriyle değil, büyük ölçüde tek bir yönüyle irdelenir. Hiçbir anlatımda ayrıntıya, savrukluğa yer verilmez. Söz konusu dar bir dünya içinde yoğunlaşılıp, türün imkânlarını zorlamadan estetik bir öykü kurulması gerekir. Dolayısıyla yazardan beklediğimiz, “destan” ve “roman”da olduğu gibi, koca bir toplumun veya devrin hayatını kucaklamak; bir insanın uzun yıllar içindeki hayatını bütün yönleri ve olayları ile sunmak değildir.
Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi modern öykünün özelliklerinden biri değildir?
A) Diğer türlere göre daha sınırlı bir kitleye seslenme
B) Olayları okura estetik bir haz verecek biçimde sunma
C) Kısa bir zaman diliminde geçen olayları anlatma
D) Kısa ve öz bir anlatımla oluşturulma
E) Kişileri tek yönlü olarak ele alma
34. insanlar, kendi dillerini başka dillerle kıyaslayarak üstün olduğunu savunmamalıdır. Çünkü uluslar arasında nasıl bir üstünlükten söz edilemezse, diller arasında da böyle bir durumdan söz edilemez. Gel gelelim, yanlış koşullandırmaların sonucunda böyle bir ayrım yapanlar var. İşte bu, dilleri ileri – geri, yoksul – varsıl diye nitelendirme gibi bir yanlış ayrımın ürünüdür.
Bu parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) Her dilin kendine özgü bir yapısı vardır.
B) Dilleri nitelik bakımından karşılaştırmak doğru değildir.
C) Diller arasında sürekli bir etkileşim vardır.
D) Bir dilin nitelikli olup olmadığı, sözcük sayısına göre belirlenemez.
E) Bir dilde kullanılan yabancı sözcükleri bütünüyle dışlamak yanlıştır.
35. Televizyona çıkan biriyim, ama “star” olmayı isteyen bir yazar değilim. Ekran önünde bazı programlara çıktım, tabii ki bunu istediğim için değil yapmam gerektiği için yaptım. Beni şiir gecelerinde, toplantılarda, festivallerde göremezsiniz bunu da büyülü bir şey olsun, gizemli kalayım, diye yapmıyorum. Ön plana çıkmak gibi bir gayretim yok. Ama şiirlerimin beğenilmesini de isterim. “Ne güzel şiir olmuş!” dediklerinde hoşuma gider. Ben ekranlara çıkarak değil, okunarak beğenilmek; popüler olmadan okurlarımın “favorisi” olmak isterim.
Bu sözleri söyleyen şair, aşağıdakilerden hangisiyle nitelendirilebilir?
A) Üretken, okurlarını kendi düşüncelerine göre yönlendiren
B) Kendini toplumdan soyutlayan, okurların seviyesine inemeyen
C) Geri planda kalmayı yeğleyen, okurların tepkisini önemseyen
D) Sorgulayan, değerinin yeterince anlaşılmadığını düşünen
E) Seviyesizliğe tahammül edemeyen, yapıtlarının anlaşılması için okurdan çaba bekleyen
36. Son yıllarda çekilen diziler, daha çok müzikleriyle izleyicinin dikkatini çekiyor. İçlerinde başarılı çalışmalar da var. Ancak belli bir zaman sonra diziler sadece müzikleriyle hatırlanıyor. Oysa müzik, —. Diziyle müzik bir bütün olarak gitmeli ve böyle beğendirmeli kendini. Şimdiki dizilerde ise müzikle her şeyi kotarıp izlenme oranını yükseltme amacı güdülmekte. Halbuki, filmle müzik eşit ölçüde kendini göstermeli dizilerde.
Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) filmin içeriğine uygun olmalı
B) filmi arka plana atıp onu unutturmalı
C) izleyiciyi filme çeken ana etken olmalı
D) her zaman filmin gölgesinde kalmalı
E) filmin izleyicide oluşturduğu beğeni duygusunu etkilememen
37. 1950’li yılların yazarları arasında en üretken isim hiç şüphesiz Ferit Edgü’dür. Yalın ama yoğun cümleleri vardır. Ölüm, düş, yaşam, yabancılaşma gibi ana temalardan bir an olsun uzak durmayan bir yazarlık yönelimine sahiptir, Düş ile gerçek arasında gidip gelen, neredeyse bir tek cümleye kadar inen kısacık öyküler yazmıştır. Kitaplarına yazdığı önsözlerde bile düş ve gerçeğin arasındaki sınırı aşmamaya özen gösteren bir tavır takınır. İçerik yönünden el attığı yeni konular kadar her öyküde özgün bir biçem kaygısı vardır.
Bu parçadan Ferit Edgü’yle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Az sözle çok şey anlatmaya çalıştığı
B) Öykülerinde soyut konuları ele aldığı
C) Kendine özgü bir anlatımı olduğu
D) Okurların yazınsal yapıtlardan aldığı zevki artırmayı amaçladığı
E) Öykülerinde hayali öğelerle gerçekçi öğelerin iç içe olduğu
38. Yazınsal metinler, sözcük ve cümle düzeni yönünden çok düzenli bir yapıdadır. Sözcükler, yerleri değiştirilemeyecek biçimde sıralanmasının yanında, ilk anlamlarından çok, yan anlamlarıyla, duygusal ve çağrışımsal yönleriyle kullanım alanına çıkar. Böylece günlük dilde kullandığımız sözcükler, cümleler yeni tatlar ve anlamlar kazanır. Buna bağlı olarak da yazarın, okurlara sunduğu evren de kurmaca, imgesel bir evrendir. Bu evren, gerçek dünyayla tam bir örtüşme göstermez hiçbir zaman.
Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi yazınsal metinlerin bir özelliği değildir?
A) Şekil bakımından bir düzen içinde olması
B) Okurları düşünsel açıdan doyurması
C) Konuşma dilinin söz dağarcığından yararlanılması
D) Sözcüklerin temel anlamlarıyla yetinilmemesi
E) İçerik olarak yaşam gerçeğinden farklı olması
39. Daha şimdiden çağdaş bir klasik olmaya aday olan roman, klişelere saplanmadan, taraf tutmadan, sadece ve sadece savaşın kendine has gerçekliğini anlatıyor. Çoğu okurun hafızasına kazınacak olan karakterlerin gerek savaş sırasındaki, gerekse terhislerinden sonraki hikâyelerine parça parça eğilerek bir savaşın atmosferini bugüne kadar rastlamadığımız bir yetkinlikle ve herkesçe rahat bir biçimde anlaşılabilecek bir anlatımla gözler önüne seriyor.
Bu parçada sözü edilen romanla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
A) Tarafsız bir biçimde savaş gerçeklerini anlattığına
B) Etkileyici karakterlerin yer aldığına
C) Açık, anlaşılır bir anlatımı olduğuna
D) Klasik yapıtlara öykünülerek yazıldığına
E) Nitelikli ve özgün bir yapıt olduğuna
40. Denemeleriyle de tanınan sanatçı, toplumcu şairlerin açtığı yolda yürüdü. Şiiri çoğunlukla türkülere dayalı görünse de halk kaynaklarının olanaklarını, türkülerin ötesinde aradı. Günümüz şiirini de büyük ölçüde etkiledi. Şiirinde ritmin büyük yeri vardır. Onda ritim, sözcüklerin bir su gibi akma anlamına gelir. Yaşadığı Doğu Anadolu’yu ve o yörenin insanlarını bu lirizmin içinde yoğurarak gerçekçi şiirdeki didaktizm tehlikesini aşmayı bildi. Özellikle imge konusunda yaptığı sıçramayla genç şairlere örnek oldu.
Bu parçada sözü edilen şairle ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Salt öğreticilikten uzak olduğu
B) Şiirlerinde ahenge önem verdiği
C) Kendisinden sonra gelen şairleri etkilediği
D) içinde yaşadığı çevreyi şiirlerinde konu edindiği
E) Şiir türünden başka yapıt kaleme almadığı
CEVAPLAR
|
1 |
C |
9 |
B |
17 |
C |
25 |
D |
33 |
A |
|
2 |
D |
10 |
D |
18 |
D |
26 |
D |
34 |
B |
|
3 |
B |
11 |
E |
19 |
D |
27 |
C |
35 |
C |
|
4 |
C |
12 |
C |
20 |
C |
28 |
D |
36 |
E |
|
5 |
E |
13 |
C |
21 |
A |
29 |
A |
37 |
D |
|
6 |
C |
14 |
C |
22 |
C |
30 |
D |
38 |
B |
|
7 |
A |
15 |
E |
23 |
C |
31 |
E |
39 |
D |
|
8 |
E |
16 |
C |
24 |
C |
32 |
E |
40 |
E |
]]>
1. Aşağıdakilerin hangisinde ikinci cümle birinci cümlede kullanılan deyimin anlamını içermez?
A) İki arkadaş kafa kafaya vermiş düşünüyordu.
Yaptıkları her işte birbirlerine yardım ederlerdi.
B) Bu kadar güzel yapılan bir işe bile burun kıvırdı.
Sınıftaki arkadaşlarının çoğunu beğenmeyip küçümserdi.
C) Çocuğun tedirgin hali yüzünden içime kurt düştü.
Davranışlarından dolayı hepimiz ondan şüphelendik.
D) Bir yıldır telefon bile açmayan arkadaşına gönül koymuştu.
Söylediklerimi yapmayınca ona çok gücendim.
E) İşe geç kalma ihtimalini de hesaba katıyordu.
Akşama işlerinin hepsini yetiştirememe olasılığını da dikkate almıştı.
2. Cemil Meriç dilinin zenginliği, anlatımının kıvraklığı sayesinde, zengin birikimini ve düşüncesini çok kolay ve yalın bir dille aktarır. O, en çetrefil konuları anlatırken bile heyecanlı bir maceradan söz ediyormuş gibi söylediklerini soluk soluğa takip etmemizi sağlar eserlerinde. Ele aldığı konulara herkesten farklı bir bakışı vardır ki: “Hayret, bunları ben niye daha önceden düşünmedim?” dersiniz.
Bu parçada Cemil Meriç’in yapıtlarının hangi yönünden söz edilmemiştir?
A) Özgünlüğünden B) Akıcılığından
C) Sadeliğinden D) Toplumsallığından
E) Üslubundan
3. 50’li, 60’lı yılların orta halli İstanbul evlerinde kitap aşkı bugünkü gibi sönük değildi, insanlar kitaplardan konuşurlardı. Yahya Kemal’den, hatta Fikret’ten, Namık Kemal’den, Abdülhak Hamit’ten dizeleri ezbere söylemek adettendi.
Bu parçada geçen altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kitap okumanın belirli bir çaba gerektirdiği
B) Okumanın insanın yaşamını zenginleştirdiği
C) Yazarların topluma olumlu etkileri olduğu
D) insanların kitap okuma heyecanı taşıdığı
E) Edebiyatsız bir toplumun ilerleyemeyeceği
4. Ahmet Ümit “Beyoğlu Rapsodisi” adlı romanında Beyoğlu yaşantısını, Beyoğlu’nun kültürel mozaiğini, yerel terimlerini anlatmıştır. Yazar, romanda içeriği ve biçimi hiç nefes darlığı çekmeden uyumlu bir biçimde buluşturmuştur.
Bu parçada “hiç nefes darlığı çekmeden” sözüyle eserin anlatılmak istenen yönü aşağıdakilerden hangisidir?
A) Özgün bir üslupla oluşturulduğu
B) Sade bir dille kaleme alındığı
C) Üslup ve konu arasındaki bağın kolayca kurulduğu
D) Kısa zamanda yazıldığı
E) Konunun gerçeklere uygun olduğu
5. Günümüzde kimse sekiz yüz sayfalık roman okumuyor artık. Okumaya fırsatımız yok. Çok değerli bir yapıt dahi olsa… Bu yüzden roman akıcı olsun ve olabildiğince sözünü kısa tutsun istiyorum. Romancı, okurun tamamlamasına fırsat verecek yerler bırakmasın romanda.
Bu parçada geçen, “okurun tamamlamasına fırsat verecek yerler bırakmamak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Romandaki sayfa sayısını azaltmak
B) Romanları yalın bir dille yazmak
C) Her şeyi apaçık anlatmak
D) ilgi çekici konulara yer vermek
E) içerikte düşsel öğelere yönelmek
6. (I) Yazarımız, bu eseriyle 1998 yılında Sabahattin Ali Öykü Ödülü’nü aldı. (II) Eser, okura değişik dünyaların kapılarını açan öykülerden oluşuyor. (III) Yazar, öykülerinde masaldan aldığı imgelerle, gerçeği büyülü bir şekilde sunuyor. (IV) Büyük bir ustalıkla kullandığı Türkçeyle fantastik bir dünya kuruyor. (V) Bu özellikleriyle öykücülüğümüze yepyeni, taze bir tat getiriyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde öznellik yoktur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
7. (I) Şairin Anadolu şiirleri, var olan tüm düşüncelerin usta bir ozanın elinde yoğrulmuş şeklidir. (II) Nasıl, bir insan bütün evrenin küçük bir örneği ise bu şiirlerde de öyle bir durum söz konusudur. (III) Şair, bu şiirlerde alışılagelen ve aranan ritmik ses uyumunu bir yana bırakmıştır. (IV) O, dizelerini şiirine seçerek koyduğu sözcüklerin içinde saklı bulunan sesle yaratmıştır. (V) Bunun yanında sözcüğün ses gücü değil, taşıdığı enerji etkili kılmıştır bu şiirleri.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde somutlama yapılmıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
8. I. Baharda tomurcuklar patlayıp çiçek açar.
II. Sessizliği akarsuyun şırıltısı bozuyordu.
III. Küçük çocuk arıların vızıltısından korkmuştu.
IV. Karşısındakini sakin sakin dinleyen adam birden gürledi.
Yukarıdaki numaralı cümlelerde geçen altı çizili sözcüklerden hangileri gerçek anlamıyla kullanılmamıştır?
A) I. ve II. B) I. ve III. C) I. ve IV.
D) II. ve III. E) II. ve IV.
9. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru anlamı bir zamirle sağlanmıştır?
A) Bu işi tek başınıza nasıl yaptınız?
B) Dünkü yarışmada kim birinci oldu?
C) Siz hangi türdeki şiirlerden hoşlanırsınız?
D) Ahmetler hangi mahallede oturuyor?
E) Seyirciler içeriye ne zaman alınacak?
10. (I) Denemeci, her tümcesini pırıl pırıl işlemek zorundadır, hiçbir zaman vurdumduymaz bir dil işçisi olamaz. (II) Çalıştığı alan, hitap ettiği okur kitlesi üstün bir başarı ister ondan. (III) Denemeci okuyucuya zaman zaman ilginç bilgiler sunsa bile, asıl amacı okuyucuyu düşündürmektir. (IV) Konu seçiminde olduğu gibi anlatımda da özgürdür denemeci. (V) Anlaşılır olmak kadar, özgünlük de denemecinin ilk hedeflerindendir.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi bir önceki yargının gerekçesidir?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
11. İnsan, bir kitabı okuduktan sonra evreni algılayışı değişmiyorsa o, gerçek sanat eseri değildir.
Bu sözleri söyleyen birinin, okuduğu kitapta aradığı özellik aşağıdakilerden hangisidir?
A) Özgün bir söyleyişinin olması
B) Sıradışı bir konuda yazılması
C) Kişinin yaşama bakışını etkilemesi
D) Gerçekleri anlatıyor olması
E) Sanat eseri niteliği taşıması
12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde tamlananı hem niteleme hem belirtme sıfatı almış bir ad takımı vardır?
A) Yeniden, yaşadığı topraklara dönecekti.
B) Burada hissettikleri, düşündüklerinden farklıydı.
C) Güneşin açık koyu renkleri gökyüzünü kaplamıştı.
D) Parkın iki yaşlı ağacı hayata küsmüştü sanki.
E) Bu şehir, insana tertemiz bir hava solutuyordu.
13. Kaldırın bugün
Ne kadar engel varsa
Güneşle aranızda,
Elinizin değdiği her şey
Gökyüzü koksun
Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Bileşik sözcük B) Ekeylem C) Bağlaç
D) Çekimli fiil E) ilgeç
14. Aşağıdakilerin hangisinde yüklemi durum yönüyle tamamlayan bir sözcük vardır?
A) Ilık bir yaz sabahı kamp yerinden ayrıldık.
B) Denizin beyaz köpüklü dalgaları sahile vuruyordu.
C) Turnuvanın ilk maçını çok rahat kazandık.
D) Her tarafı kaplayan rengarenk çiçekler bizi büyülemişti.
E) Ağaçlı yolda ilerlerken çocukluk günlerimi hatırladım.
15. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ekfiil yoktur?
A) Babamın hediye ettiği kalem kaybolmuştu.
B) Yarışmacılar, soruları doğru cevaplamıştı.
C) Spor yapmak, çocukların gelişimi için önemlidir.
D) Bence konser bir gün öncesinden iptal edilmeliydi.
E) Kar yağışı, çocukları çok sevindirdi.
16. (I) Montaigne’in Denemeleri’ni uzun bir önsözle vermeyi gerekli görmedim. (II) Çünkü Montaigne, eserini zaten kendisini tanıtmak için yazmış. (III) Onunla okuyucu arasına girecek olan herkes boş sözler söylemek tehlikesine düşer. (IV) Üstelik Montaigne’i Türk okurları çok yakından tanımaktadır. (V) Çünkü Avrupa’dan bize gelen her kitapta payı olan bu büyük düşünce kaynağı, Avrupa’nın kurucu beyinlerinin en önemlisidir.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde karşılaştırma söz konusudur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
17. (I) içeriği ne olursa olsun, bir sorunu çözmek için insanların düşünce alışverişinde bulunmaları gerekir. (II) Uygarca konuşma ve tartışma becerisinin gelişmediği toplumlarda, bir sorunu çözme çabaları kısa sürede çatışmaya dönüşür. (III) Böylece, var olanı çözmek şöyle dursun, soruna yenileri eklenir. (IV) Dünyanın birçok ülkesinde görülen gerginliklerin kökeninde, iletişim yetersizliği yatar. (V) Ayrıca çağdaş toplum olabilmek için yeni iletişim becerileri kazanılması gerektiği de yadsınamaz.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangileri birbirine anlamca en yakındır?
A) I. ve II. B) I. ve III. C) II. ve III.
D) II. ve IV. E) IV. ve V.
18. Toplum tarafından iyice benimsenen sinema, tiyatronun açtığı yolda ilerlemiş bir sanattır. Fakat birçok sınavdan geçip şu an yakaladığı başarıyla tiyatroyu ikinci plana atacak bir sanat dalı olmuştur.
Bu parçada geçen aşağıdaki sözcüklerden hangisi farklı görevde kullanılmıştır?
A) benimsenen B) geçip C) ilerlemiş
D) açtığı E) atacak
19. Ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim.
I
Tüm çocuklara kanat geren anneliğini
II
Nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada
III IV
Sensin, her şeyin üstünde tutan, sevdiğini
V
Bu dörtlükte geçen altı çizili sözcüklerden hangileri yapısı yönüyle diğerlerinden farklıdır?
A) I. ve II. B) I. ve III. C) II. ve III.
D) III. ve IV. E) IV. ve V.
20. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde zarf tümleci yoktur?
A) Bir saat sonra kasabanın iki kilometre uzağındaki konaklama yerinde buluşacağız.
B) Son sınavda başarılı olamayanlar gelecek hafta yeni bir sınava alınacak.
C) Yarışlara iyi hazırlanmak için verilen programı eksiksiz uygulamalısın.
D) Çarşıda meydana gelen kazada yaralanan üç kişi hastaneye kaldırılmış.
E) Yetkililer, göldeki kirliliğin azalması için bir dizi önlem aldı.
21. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “hem … hem …” bağlacı özneleri birbirine bağlamıştır?
A) Derneğimiz, hem öğretmenlerin hem öğrencilerin katılacağı bir gezi düzenledi.
B) Personel şefi, hem bugün hem yarın yarım gün çalışacağımızı söyledi.
C) Kaymakam, bugün hem yeni alışveriş merkezinin hem eğlence parkının açılışını yapacak.
D) Bu konuda araştırma yapmak için hem dergileri hem gazeteleri inceleyelim.
E) Kitap fuarına hem çocuklar hem de yetişkinler çok büyük ilgi gösterdi.
22. Okulun kitaplığında bulamadığım yazıları araştırmak
I II III
için şehir kütüphanesine gittim; görevlilerin yardımıyla
IV
ancak birkaç yapıta ulaşabildim.
V
Bu cümlede geçen altı çizili sözcüklerden hangisi çekim eki almamıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
23. Aşağıdaki cümlelerde geçen ikilemelerden hangisi görev yönüyle diğerlerinden farklıdır?
A) Aysun, okuluna ve arkadaşlarına yeni yeni alışıyordu.
B) Birkaç saat içinde siyah siyah bulutlar gökyüzünü kaplamıştı.
C) Kardeşinin yaptığı yaramazlıkları babasına bir bir anlattı.
D) Topladığı yardım paketlerini üçer üçer ihtiyaç sahiplerine dağıttı.
E) Temizlik yaptıktan sonra, evin her tarafı pırıl pırıl görünüyordu.
24. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili sözcüklerden hangisinin kökü tür yönüyle diğerlerinden farklıdır?
A) Uzun çalışmalar sonunda kitabını bitirdi.
B) Acele etmeliyiz, hava biraz sonra kararacak.
C) Çocuğun yaralı halini görünce gözleri yaşardı.
D) Öğrenciler haftaya buluşmak üzere sözleştiler.
E) Yağmurlar kesilince ırmağın suyu azaldı.
25. Köylüler çalıştıkları bahçelerden birinde bizi konuk etmek isteyince arkadaşlarımız, bu daveti seve seve kabul etti.
Bu cümlenin öğelerinin sıralanışı aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiştir?
A) Zarf tümleci – dolaylı tümleç – özne – yüklem
B) Zarf tümleci – özne – belirtili nesne – zarf tümleci -yüklem
C) Özne – belirtili nesne – zarf tümleci – yüklem
D) Özne – zarf tümleci – zarf tümleci – yüklem
E) Dolaylı tümleç – belirtili nesne – zarf tümleci -yüklem
26. Ünlü bir sanatçı: “Şu mavi gök altında, söylenmedik söz kalmamıştır; sanatçıyı farklı kılan söyleyiş güzelliğidir.” der. Bu sözle vurgulanan gerçek açıktır. Çağlar boyunca sanatçılar her konunun kapısını defalarca çalmışlardır. Öyleyse asıl sorun konuların değişmemesi değil —
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) değinilmemiş konular bulanamamasıdır.
B) özgün anlatımın yakalanamamasıdır.
C) yapıtların topluma cevap verememesidir.
D) sanatçıların bazı konuları birkaç defa ele almasıdır.
E) okurun duygularına seslenilememesidir.
27. Sanatçı, eserine yerleştirdiği yaşam gerçeğini; coşkularını, tutkularını, duygularını, dilin kendisine sunduğu olanakları kullanarak biçimlendirir. Dolayısıyla yazınsal yaratı dilsel bir ürün olduğu kadar, insan elinden çıkmış bir yapıttır da. — Bu, kimi yapıtlarda oldukça gizlenmiştir ve örtülü bir şekilde yer alır. Bu gizliliğe rağmen yetkin bir okur, yazınsal türde yazarın sesini, soluğunu sözcüklerin ardından rahatlıkla duyar.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi uygundur?
A) Başarılı bir yapıtın konusu gerçeklerdir.
B) Herkes bu tür yazılar yazabilir.
C) Her yapıt, dokusunda sanatçının vurduğu damgayı taşır.
D) Sanatçının anlattıklarını her okur kendine göre yorumlar.
E) Okur, bir sanat yapıtında kendinden bir şeyler bulmalıdır.
28. (I) Bursa’dan Gemlik’e geçtiniz mi hiç? (II) Bir şiirse-ver, yol kenarındaki tabelaya şu dizeleri yazdırmış; “Gemliğe doğru / Denizi göreceksin / Sakın şaşırma!” (III) Garip’in 1945 baskısının ilk şiiridir bu. (IV) Bu, aynı zamanda benim, Orhan Veli’nin en çok sevdiğim şiiridir. (V) Orhan Veli’nin şiiri, cumhuriyetin yetiştirdiği ilk kuşağın, birdenbire yaşamayı, yaşamdaki sevinci ve üzüncü bulmasının şiiridir. (VI) Gerçekten, sevinç ve üzünç, bazen azalan bazen çoğalan bir şekilde Orhan Veli’nin şiirlerinde yer alır. (VII) Gemlik denizi karşısında duyduğu o sevinç şaşkınlığı, Keşan’dan Korudağı’na ve oradan yine Saros körfezine baktığında birdenbire bir üzünç türküsüne dönüşür.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerden hangisiyle başlar?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
29. Vazgeçmeyeceğim hiçbir şeyden
Yürüse de dünya üzerime
Göze almışım ölmeyi bir kere
Ne çevirebilir ki beni sevginden
Bu dörtlükte aşağıdakilerden hangisiyle çekimlenmiş bir fiil yoktur?
A) Gelecek zaman kipi B) Dilek-şart kipi
B) Geniş zaman kipi D) Gereklilik kipi
E) Geçmiş zaman kipi
30. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “olmak” sözcüğü yardımcı eylem olarak kullanılmamıştır?
A) Şu ana kadar girdiği tüm sınavlarda başarılı oldu.
B) Dün, hastanemizde yaklaşık yirmi doğum oldu.
C) Okuldan eve dönerken bir kazaya tanık oldum.
D) Bu konuda bize konferans vermeniz yararlı oldu.
E) Annem yeni evimizi görünce mutlu oldu.
31. Gerçek sanatçı, içinden çıktığı toplumu eğitmek gibi bir görevi olduğunu asla unutmamalıdır.
Bu cümle için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Öznesi sıfat tamlamasıdır.
B) Yüklemi basit çekimli bir fiildir.
C) Birden fazla türemiş sözcük vardır.
D) İsim tamlaması kullanılmıştır.
E) Edat kullanılmıştır.
32. Sonbahara doğru kasabamızın sabahları pek güzelleşir. Güneş, ovanın doğu sınırını pembe bir şerit gibi çizen Emir Dağları’nda yüzünü göstermeden uyanırız. Kasabanın arkasından yükselen dağlar hafifçe morarmıştır ve gökyüzü gümüş rengindedir. Yüzümü yıkamak için bahçedeki çeşmeye gittiğim zaman göğsüm genişler, güçlenirim. Ağaçlara bakarak üç beş defa derin derin nefes alıp, veririm. Sonra içimde belli belirsiz bir boşluk oluşur ve ben: “Niçin biraz daha erken kalkamadım?” diye üzülürüm.
Bu parçanın anlatımında aşağıda verilenlerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Öyküleme – açıklama
B) Açıklama – karşılaştırma
C) Öyküleme – betimleme
D) Karşılaştırma – betimleme
E) Öyküleme – örneklendirme
33. (I) Bugün edebiyatımızda işini ciddiye alan, çalışkan romancılara ihtiyaç var. (II) Belgesellerin ilgi görmeye başlamasını bu eksikliğe bağlıyorum. (III) Artık belgesiz, tümüyle imge ürünü romanlar yazılmayacak, okunmayacak anlamına gelmez bu. (IV) Ama bugün tezli ve gerçekçi romanlara daha çok ilgi gösteriyor roman okuyucusu. (V) O yüzden romancılık, artık bir “meslek” olmalı, romancılar kendilerini sadece bu işe adayarak, belgeler ışığında, titiz araştırmalar sonucunda romanlarını yazmalıdır.
Bu parçada anlatılmak isteneni içeren en genel yargı aşağıdakilerden hangisidir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
34. Ahmet Haşim ne yazık ki uzun zamandır yeni neslin dil bakımından ulaşamayacağı bir yerde duruyor. Bugünkü gençliğe bakınca Türkçenin Bakî’leri, Yahya Kemal’leri yetiştirmiş olduğuna inanmak çok güç. Onlar sanki başka bir dilin başka bir kültürün şairleri. Başka bir dilin dedim; çünkü Türkçeyi sonunda birkaç yüz sözcükle konuşulan bir dil yapmayı başaran neslimizin, yalnız edebiyatla değil dille bugüne aktarılması gereken kültürle bağlantısını sağlamak da bu kısıtlı sözcük kadrosuyla çok güç artık.
Bu parçada yazar aşağıdakilerin hangisinden yakınmaktadır?
A) Eski şairlerimizin dilinin ağır olmasından
B) Yeni neslin ulusal sorunlara eğilmemesinden
C) Türkçenin söz dağarcığının daraltılmasından
D) Dilimizin eskisi gibi büyük şair yetiştirememesin-den
E) Yeni sanatçıların, yapıtlarında kültürel konulara yer vermemesinden
35. (I) 1539’da kaleme alınan “Ziyafetname” adlı eserden, yemeklerde kullanılan sebzelerin İstanbul’daki bostanlarda yetiştirildiğini; baklagillerin ise eyaletlerden getirildiğini anlıyoruz. (II) Artık işlevini yitirmiş olsa da bugün bu yerlerden bazıları İstanbul’da semt ismi olarak anılıyor. (III) Bu merkezlere “kapan” ismi veriliyordu. (IV) Uzak eyaletlerden gelen malzeme, İstanbul’un belirli merkezlerinde cinsine göre toplanıyor, kalite kontrolü yapılıp fiyatı belirleniyordu. (V) Bunlardan en ünlüsü, “un hali” anlamına gelen Unkapanı semtidir.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangileri yer değiştirirse parça anlamlı bir bütün olur?
A) I. ve III. B) II. ve IV. C) ll.ve V.
D) III. ve IV. E) IV. ve V.
36. (I) Dil, toplumsal bir iletişim ve anlaşma aracıdır. (II) Bu yönden dilin en önemli niteliği, anlaşılabilir olmasıdır.(III) Dil, başıboş büyüyüp gelişen bir canlı değildir. (IV) Bu da dilin doğal ve yalın olmasını gerektirir. (V) Çünkü dil düşünceyi, insanların anlayabildiği ölçüde aktarır. (VI) Düşünceler ancak bu yolla paylaşılıp geliştirilebilir.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
37. Yıldızların yeryüzüne indiği bir geceydi. Saros Körfezi’ne yaklaşırken arabanın açık penceresinden uzanıp etrafı dinledim. Tek duyulan ağustos böceklerinin korosuydu. Ayışığı, yol boyunca geçtiğimiz ayçiçeği tarlalarını, ince uzun sazları, çam ormanlarını hiç üşenmeden laciverde boyuyordu. Ama asıl merak ettiğimiz Saros’un o ünlü mavişiydi. Ancak bu maviyi görmek için gün doğumunu beklemek gerekiyordu.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Gözlemlerden yararlanılmıştır.
B) Kişileştirme yapılmıştır.
C) Farklı duyulardan yararlanılmıştır.
D) Niteleyici sözcükler kullanılmıştır.
E) Tanımlamaya yer verilmiştir.
38. Eleştirmenler, gazetelerin kültür sanat sayfalarında yeni çıkan bir yapıt için: “yalın ve açık bir anlatım, şiirsel bir roman, okuyucuları başka dünyalara götüren bir roman, büyüleyici…” gibi ifadeler kullanıyorlar. Oysa gerek bir roman sanatı, gerekse eleştiri için bu ve benzer ifadelerin hiçbir önemi yoktur. Örneğin bir anlatım nasıl yalın ve açık olabilir? Çarpıcı kullanımlar neye göre çarpıcıdır? Bunun ölçütü nedir? Bir romanın beni başka dünyalara götürme garantisi nedir? Bu yüzden birçok değerlendirmenin, kanıtlanabildiği tartışılabilecek yargılardan oluştuğunu söylemek yanlış olmaz.
Bu parçada asıl vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) Eleştirinin, öznel ifadelerle yapılamayacağı
B) Bir sanat yapıtını eleştirmenin yanlışlığı
C) Eleştirinin gazetelerde yapılmaması gerektiği
D) Her sanat yapıtı için farklı bir değerlendirme yapılması gerektiği
E) Gerçek bir eleştirinin zaman içerisinde yapılabileceği
39. Kitap, baştan sona kişisel gelişim konusunda gençlere yardımcı olmayı amaçlıyor. Örneğin, kırsal bölgeden pırıl pırıl bir genç büyük bir kente geliyor; ama onu mutsuz edebilecek birçok olay bekliyor. Ayrıca, kentlerde oturan gençler de daha güzel yaşamak, hayatlarını daha dolu ve anlamlı kılmak istiyorlar. Ama bunun nasıl yapılacağını bilmiyorlar. İşte bu konularda gençlere yardımcı olmak için yazılan bu kitabın çağdaş ülkelerde de örneklerine bol bol rastlıyoruz.
Bu parçada sözü edilen kitapla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Kişilere faydalı olmak amacıyla yazıldığına
B) Problem yaşayan gençlere yol göstermeyi amaçladığına
C) Farklı çevrelerde yaşayan insanlara da seslendiğine
D) Pek çok ülkede benzerlerinin bulunduğuna
E) Yaşanmış örneklere yer vererek anlatımını güçlendirdiğine
40. Ben bu savı destekleyemem. Çünkü değişik türlerde yazanlar var ve her türde başarılı olmuşlar. Şair Necati Cumalı’nın çok güzel şiirleri var, hikayeci Cumalı’nın çok güzel öyküleri var; Cumalı’nın Derya Gülü çok sevdiğim bir tiyatro oyunudur. Ya da şair-hikâyeci-tiyatro yazarı-denemeci Sabahattin Kudret Aksal… Ama yalnızca şiir yazmış olan Edip Cansever’e de tutkunum… Bana gelince biraz da yaşamın akışı içinde değişik türlere yöneldim, ilk dönemler öykü ve roman dışında bir şey düşünmüyordum. Ama söylediğim gibi bazı yönlendirmeler beni eleştiriye, denemeye itti.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine cevap olarak söylenmiş olabilir?
A) Yazarlarımız arasında çeşitli türde yazanlar var mı?
B) Her edebiyatçı şiir yazmalı mı sizce?
C) Çeşitli türlerde aynı başarıyı yakalamak mümkün müdür?
D) Yazarlığınızın hangi döneminde öykü ve roman yazdınız?
E) Sanatçının, sadece bir türde yazması gerektiği görüşüne katılıyor musunuz?
CEVAPLAR
|
1) A 2) D 3) D 4) C 5) C 6) A 7) B 8) C 9) B 10) A |
11) C 12) D 13) C 14) C 15) E 16) E 17) D 18) B 19) E 20) D |
21) E 22) C 23) B 24) A 25) B 26) B 27) C 28) D 29) D 30) B |
31) D 32) C 33) E 34) C 35) B 36) B 37) E 38) A 39) E 40) E |
]]>
1. (I) Isparta’da her yıl mayıs ve haziran aylarında sabah erkenden kalkar insanlar. (II) Güllerin yanına, güneşin ilk ışıklarıyla birlikte varırlar. (III) Gül toplamak, kolay iş değildir. (IV) Zarar verir diye makas kullanılmaz, dikenlere alışık eller toplar onları. (V) Öğleye kadar, o gün açan güller tarladan toplanmak zorundadır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdaki açıklamalardan hangisi yanlıştır?
A) I. cümlenin yüklemi geçişsiz bir eylemdir.
B) II. cümle, basit bir eylem cümlesidir.
C) III. cümle, iki öğeli bir ad cümlesidir.
D) IV. cümle sıralı bir cümledir.
E) V. cümle, olumsuz bir cümledir.
2. Picasso, “Bir süre önce bir arkadaşım neşe içinde tablomun neyi göstermek istediğini anladığını söylemişti, arkadaşıma göre tabloda üç müzisyen varmış; halbuki ben yan yana üç ağaç çizmiştim!” diyor.
Bu olaydan hareketle sanatla ilgili aşağıdaki genellemelerden hangisine ulaşılabilir?
A) Yetkin sanat ürünleri sanatseverlerin görüşleri doğrultusunda oluşturulmalıdır.
B) Bir sanat yapıtında sanatçının anlatmak istediğiyle sanatseverlerin o yapıttan anladığı birbirinden farklı olabilir.
C) Gerçek sanat, toplumun yaşama bakışını değiştirir, ona daha önce tanık olmadığı güzellikleri sunar.
D) Bir sanatçının, okurları yönlendirmek amacıyla ortaya koyduğu yapıtı kendisinin açıklaması doğru bir yaklaşım değildir.
E) Sanat, doğadaki gerçekliği hiç değiştirmeden anlatma yoludur.
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Güzel şeyler yapmak için bazı değerleri yıkmak zorunda değiliz.
B) Eğitimli kişilerin, iş hayatında daha sistemli çalıştıklarını biliyordum.
C) İnsanlara bundan sonra, hak ettikleri değeri göstereceğim.
D) Vapur sefer tarifeleri yeniden düzenlendi.
E) Yetkililer, bu ay içinde güvenlik önlemlerini artıracaklarını söylediler.
4. (I) Adada eşsiz ve yemyeşil Marta Koyu’nu tam karşıma alıp yoluma devam ediyorum, arada sırada adanın tek ulaşım aracı faytonlar yolu kapatıyor. (II) Hatta akşam vakti olduğundan, mesaileri bitmiş dolaşmaya çıkan birkaç sahipsiz at kısa bir süreliğine de olsa yeni yol arkadaşlarım oluyor. (III) Kalpazankaya’ya ulaşıp, en uçtaki restoranın yan tarafındaki minik ve sık merdivenlerden aşağıya iniyorum. (IV) Sahile inince dikkatimi ilk çeken, denizi ikiye bölen minik kumsalın ucundaki kaya parçası oluyor. (V) Koyun, adını bu kaya parçasından aldığı, bunun bir öykü gibi halk arasında anlatı-la anlatıla bir söylenceye dönüştüğü belirtiliyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde varlıklar niteleyici özellikleriyle verilmemiştir?
A) I. B)ll. C) III. D) IV. E) V.
5. Hangi şartta olursa olsun bir eleştiri mutlaka nesnel olmalı ve yapıtın yazarının kişiliğinden bağımsız bir nitelik göstermelidir. Çünkü öznel eleştiri yapıldığında “Benim için yazar değil yapıt var.” diyen bir eleştirmen dahi, beğenmediği bir yapıtı en acımasız sözlerle yerden yere vururken, kendi benliğinden bir parçayı yapıtına yansıtan yazarı da zedelediğinin, okurların gözünde o yazarı bir “hiç”e indirdiğinin farkında olmaz.
Bu sözleri söyleyen bir yazarın aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenemez?
A) Gerçek eleştiri ölçülü bir biçimde yalnız ortaya konan ürüne yönelik olmalıdır
B) Belli kriterlere yaslanmadan salt beğenileri ölçüsünde eleştiri yapanlar, yapıtın yazarına zarar verebilir.
C) En nitelikli eleştiri, kişisellik gömleğinden sıyrılmakla ortaya konur.
D) Eleştirmenin de bir insan olduğunu ve değerlendirmelerinin, beğenilerinden bağımsız olamayacağı akıldan çıkarılmamalıdır.
E) Bir eleştiri, ele alınan yazarın kişiliğini değil, o yazarın yapıtını sanatsal açıdan değerlendirmelidir.
6. Sanatçı şiirlerinde tarihten mitolojiye kadar pek çok sanat ve bilim dalıyla ilgili kavramlara ve ayrıntılara yer veriyor. Okurlarının zihinsel bir çabayla anlatmak istediklerine ulaşmasını bekliyor. Sanatçı art alanı geniş bir şiir evreni kurduğu için onu anlamak isteyen okurların bir altyapıya sahip olması gerekiyor.
Bu parçada “art alanı geniş bir şiir evreni kurmak” sözüyle şairin şiirleriyle ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Herkesçe farklı bir biçimde anlaşılmaya olanak tanıması
B) Geri planında geniş bir bilgi birikimini ve kültürü barındırması
C) Okuru belli bir dünya görüşüne yönlendirmesi
D) Sanatçının yaşamını yansıtan bir niteliğe sahip olması
E) Toplumun yaşam biçimini yansıtması
7. (I) Gölyazı’da, gözün gördüğü tüm açılara rengârenk sandallar yerleştirilmiş. (II) Her üç evden birinde sandal olması, balıkçılığın önemli bir geçim kaynağı olduğunun göstergesidir. (III) Ağ onarmak, sandal boyamak, olta hazırlamak, balık almak ya da satmak günlük yaşamın olağan bir parçasıdır. (IV) Köy kahvesi, yaşlı balıkçıların av bilgilerini gençlere aktardığı bir okul işlevi görüyor. (V) Hastaları doktora yetiştiren, bahçe mahsulünü evlere ve pazarlara taşıyan sandallar, Gölyazı halkı için yaşamın ta kendisi demek.
Gölyazı’nın ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, bir gözlem belirtilmiştir.
B) II. cümlede, bir saptama yapılmıştır.
C) III. cümlede, günlük yaşamla ilgili uğraşlardan söz edilmiştir.
D) IV. cümlede, yaşlıların, deneyimlerini gençlere aktardığından söz edilmiştir.
E) V. cümlede, ulaşım olanaklarının gelişmediğinden söz ediliyor.
8. (I) Ahmet Hamdi Tanpınar, derin bir kültürle Türk tarihini ve içinde yaşadığı dönemi sentezlemiş bir sanatçıdır. (II) Olaylara ve kişilere kendine has bir perspektifle yaklaşan sanatçı her eserine kendi şahsiyetini, birikimini ve duygusallığını bir mühür gibi basar. (III) Düşünce yapısını “Kökü mazide olan bir atiyim.” diye tanımlayan Yahya Kemal Beyatlı’dan ve şiir estetiği yönüyle de Ahmet Haşim’den etkilenmiştir. (IV) Romanları, şiirleri, denemeleri, edebiyat tarihi ve eleştiri çalışmalarıyla Türk edebiyatının dört başı mamur yazarları arasında yer alır. (V) Yazınımızda şairliği ve romancılığı birlikte yürüten, mükemmel bir biçimle yazan nadir yazarlardan biridir.
Tanpınar’ın ele alındığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, yazın dünyasındaki özgün yerinden söz edilmiştir.
B) II. cümlede yapıtlarının, kişiliğinden izler taşıdığı belirtiliyor.
C) III. cümlede, öykündüğü sanatçılardan söz edilmiştir.
D) IV. cümlede yetkin bir sanatçı olduğu belirtiliyor.
E) V. cümlede, bir beğeni dile getirilmiştir.
9. I. Her dönemde el üstünde tutulan yapıtlar ortak insani değerleri anlatır.
II. O üstüne vazife olmayan işlere burnunu sokmazdı.
III. Yaşlanınca işlerden elini eteğini çekmiş, emekliliğine alışmaya çalışıyordu.
IV. O, her işi yapar, ekmeğini taştan çıkarırdı.
V. Eşyaları elden geçirince eşyaların hepsi kullanılacak duruma geldi.
Yukarıda numaralanmış cümlelerde kullanılan deyimlerle ilgili olarak aşağıdaki açıklamalardan hangisi yanlıştır?
A) I. cümledeki deyim, çok değer vermek ve saygı göstermek
B) II. cümledeki deyim, yapılan tekliflere ilgisiz kalmak
C) lll.cümledeki deyim, yaptıklarıyla artık uğraşmaz olmak
D) IV. cümledeki deyim, en zor koşullarda bile geçimini sağlamak
E) V. cümledeki deyim, eksiklik veya bozuklukları gidermek
10. Yazarlar, yazınsal yapıtlarda dili kendince kullanır, anlamı herkesçe bilinen sözcüklere yeni ve değişik anlamlar yükler. Sözcükleri gerçek anlamından sıyırarak mecaz ve yan anlamlarıyla kullanmayı bilir. Bir yazan, bilim adamından ayıran en önemli yön de dili bu şekilde kişiselleştirmek ve zenginleştirmektir.
Aşağıdaki cümlelerin hangisi sanatçıların yazınsal yapıtlarda dili kullanma biçimlerini örneklendirmez?
A)İçimde oluşan duygu selini size anlatmak ve adeta patlamış bir yanardağ gibi rahatlamak istiyorum.
B) Keşke ben de uçabilsem kuşlar gibi, bütün ağırlıklarımdan kurtularak yaşadığımın ayrımına varsam.
C) O, yumuşak sesiyle herkesin sempatisini kazandı, bir anda salonda dostça bir hava esti.
D)Sabah kalktığımda soğuk hava bana kış aylarında olduğumu hatırlattı.
E) Aklımın iplerini kalbimin eline verince hayatta bazen yanlış kararlar verebiliyorum.
11. Yapılan araştırmalar, eski köy evlerinin pek çoğunun yapımında antik çağdan kalma taşlar kullanıldığını kanıtlamış. Taşın ve ahşabın uyumlu birlikteliğini yaşatan bu köylerde mimarinin antik çağdan Osmanlı ya uzanan kronolojik evrelerini izlemek mümkün.
Bu parçada numaralanmış sözlerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. sözcük, bir sıfat-fiildir.
B) II. sözcük, ad tamlamasını niteleme göreviyle kullanılan bir sıfattır.
C) III. sözde, bağlaç tamlayanları bağlamıştır.
D) IV. söz, bir sıfat tamlamasıdır.
E) V. sözcük, bir varlığın neye ait olduğunu belirten bir ek almıştır.
12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) Salı günü İTÜ’de düzenlenecek konferansa katılmayı düşünüyorum.
B) Ali Bey bugün işe bir az geç geleceğini söyledi.
C) 10 Mart 2009 Pazartesi günü oynanan maçta iki futbolcu sakatlanmıştı.
D) Kitapta madde başlıkları alt alta sistematik bir biçimde sıralanıyordu.
E) Akşamüzeri ailece yürüyüş yapmak için parka gitmiştik.
13. Çam, köknar ve ladin ağaçlarıyla çevrili geniş bir alana yayılan
I
Kafkasör Yaylası; dik yamaçları, el değmemiş ormanları ve uçurumların kenarında ilerleyen adrenalin düzeyi yüksek dağ yollarıyla, off-road
II
tutkunları için bulunmaz parkurlar saklıyor. Farklı kültürlerin izlerinin
III IV
olduğu bu yaylada insanların dostluk içinde yaşadığı da ayrıca
V
belirtilmesi gereken bir durumdur.
Bu parçadaki numaralanmış sözcüklerin hangilerinde aynı ses olayı vardır?
A) I. ve II. B) I. ve V. C) II. ve IV.
D) III. ve IV E) IV. ve V.
14. İstanbul halkı , lüfere “boğazın sultanı” ve “boğazın dişlisi” gibi
I
isimler vermiştir. Çok sevilen lüferin, gelişme evrelerine göre koruk ,
II
defne , çinekop , sarıkanat ve kofana şeklinde isimlendirildiğini
III IV
biliyoruz. Balık sevdalıları , sonbaharın başında Boğaz’ın Karadeniz
V
girişinde sabırla bekleyerek mevsimin ilk lüferini avlamaya koyulur.
Bu parçada numaralanmış virgüllerden hangileri yüklemdeki işi yapanı belirtmeye yönelik kullanılmıştır?
A) I. ve II. B)l. ve V. C) II. ve IV.
D) III. ve IV. E) IV ve V.
15. Kabına sığmayan ( ) gün geçtikçe gelişip büyüyen modern bir kent Diyarbakır. Neden mi kabına sığmıyor ( ) işte size yanıtı ( ) Genç nüfusun dinamizmi ve şehre kattığı hareketlilikten başka, tiyatro festivalleri ve yaz konserleri gibi organizasyonlar durmaksızın devam ediyor ( ) Bunun yanında tarihi güzelliklerini de unutmamak gerekir tabii ki
Bu parçada ayraçlarla ( ) belirtilen yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir?
A) (,) (?) (:) (…) B) (;) (,) (;) (?)
C) (;) (,) (?) (.) D) (,) (,) (:) (.)
E) (,) ( ) (?) (…)
16. (I) Edebiyatımızda, halkın rahatlıkla anlayabileceği, yalın bir dille ve saz eşliğinde şiirler söyleyen şairlere “saz şairi” adı verilir. (II) Bunlara halk şairi veya âşık da denir. (III) Okur-yazar olmayan bu âşıklar köy köy, kasaba kasaba dolaşarak sanatlarını ortaya koymuşlardır. (IV) Halk şiirinde daha çok; aşk, gurbet, yalnızlık, tabiat gibi temalar işlenmiştir. (V) Ayrıca sosyal olaylar ile dini, tasavvufi konulara da yer verilmiştir. (VI) Bu şiirler, sonraki halk şairleri ya da halk tarafından dilden dile aktarılarak günümüze kadar getirilmiştir.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
17. “İğne atsan yere düşmez” dedirten istiklal Caddesi’nden tünele yaklaştıkça kalabalık azalmaya, koşuşturmaların yerini de sükunet almaya başlar. Tünel meydanına sapmadan sola doğru kıvrılınca belli belirsiz müzik sesleri gelir kulağınıza. Kuledibi doğaçlama seremonilerle karşılar sizi. Üzerinde bulunduğunuz caddenin hemen girişinde, Galata Mevlevihanesi’nin önünde Galip Dede’nin türbesi bulunur. Yokuş aşağı salınmaya devam edince aklınıza gelen hemen her tür enstrümanı bulabileceğiniz dükkânların, pul koleksiyoncularını cezbeden tezgâhların, sahafların, renk renk elbiseler ve göz kamaştıran takılarla bezenmiş mağazaların önünden bir bir geçersiniz.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Devrik cümlelerle tekdüzeliğin kırıldığı
B) Betimleyici öğelere yer verildiği
C) Anlatıcının duygusal etkilenmesini yansıttığı
D) İkilemelere yer verildiği
E) Birinci kişili anlatımın kullanıldığı
18. Aşağıdakilerin hangisinde nesne bir isim tamlamasıdır?
A) İki bin metre yükseklikte bulunan bu tesisin manzarası büyüleyiciydi.
B) Arkadaşlarımla geçen hafta tiyatro salonunda buluştuk.
C) Çocukluğumda akşam yemeklerini her zaman evimizin balkonunda yerdik.
D) Kardeşim geçen yıl üniversiteden mezun oldu.
E) Belediye, üst geçidi üç ay içinde tamamlamayı planlıyormuş.
19. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ayraç içindeki sözün anlamını içeren bir söz yoktur?
A) Annem misafirlerin geleceğini duyunca dağınık duran eşyaları alelacele topladı. (çabucak)
B) Hiç durmadan yürüsek bile oraya ancak akşama varabiliriz. (sürekli olarak)
C) O, romanlarını ince eleyip sık dokuyarak oluşturan dikkatli biridir.(titiz bir biçimde)
D) O, insanlarla olan ilişkilerinde belli bir seviyeyi korumayı ilke edinmiştir. (düzeyli olmak)
E) Çalıştığı her kurumu daha ileri taşımak için elinden geleni yapardı. (farklı olmak)
20. Hayır, bu benim için bilinçli bir seçim değil. Yani yerel söyleyişler, deyimler diye bir ayrı kulvar yok benim anlayışımda. Bir öykünün mekânı Orta Anadolu ise o ağzı kullanacaksın. Bilmiyorsan, yazamazsın. Eğer bir Doğu Anadolu insanını İstanbul Türkçesiyle konuşturursan olmaz. Kurgu, mekân, zaman hepsi birden sarsılır. Bunların örneklerini çokça görebilirsiniz. Yani, anlattığın çevreyi diliyle yaşayacaksın ki ortaya gerçekçi, etkileyici bir yapıt çıksın.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine verilmiş bir yanıt olabilir?
A) Yapıtlarınızda salt İstanbul dışındaki kentlerde geçen olayları anlattığınız doğru mu?
B) Herkesçe kullanılmayan argo söyleyişleri çokça kullanmanız yapıtınızın değerine gölge düşürüyor mu?
C) Yapıtlarınızda yöresel dil ve ağızlardan yararlanmanızın özel bir nedeni var mı?
D) Gerçek bir yazarın içinde yaşadığı çevreyi anlatması gerektiği görüşüne katılıyor musunuz?
E) Mecazlı söyleyişe önem vermeniz okurlarca olumlu karşılanıyor mu?
21. (I) Dili ciddiye almadan öykü yazamazsınız. (II) Düşünün ki, bir bina yapıyorsunuz ama demirin çapını, harcın çimento oranını ciddiye almıyorsunuz. (III) Bu durumda o binanın sağlam olmasını beklemek yanlış olur. (IV) Öykü bu yönüyle romandan daha öte dil işçiliği ister. (V) Çünkü öyküde olayı yayma değil yoğunlaştırma vardır, yani bir betimleme yapacaksınız diyelim romanda bunun için sayfalarca yeriniz var. (VI) Romanın öyküden daha çok okunduğu da bir gerçektir. (VII) Ama romanda bu şekilde uzunca anlattığınız duyguyu öyküde bir iki cümle ile vermeniz gerekecektir.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B)lll. C)IV. D)V. E) VI.
22. I. Okuldan çıkınca arkadaşlarımla birlikte bu boş arsaya gelir, burada futbol oynardık.
II. Sanatçı, bu yapıtlarında köy gerçekliğini etkili bir biçimde anlatıyor.
III. Misafirlerin akşam bize geleceğinden doğrusu haberim yoktu.
IV. Kahvehanenin kapısını yavaşça açarak sobanın olduğu bölüme doğru yürüdü.
V. Annesi ona her konuda yardımcı olmaya çalışıyor.
Yukarıda numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle, yüklemleri eylem olan bir sıralı cümledir.
B) II. cümle özne, dolaylı tümleç, nesne, zarf tümleci ve yüklemden oluşmuştur.
C) III. cümle, olumsuz bir isim cümlesidir.
D) IV. cümle, bileşik, kurallı bir eylem cümlesidir.
E) V. cümlede yeterlik fiili kullanılmıştır.
23. Birçok ilden hem nüfus hem de coğrafya olarak daha büyük olan Tarsus; Adana ile Mersin’in tam ortasında ve ikisine yaklaşık aynı
I
uzaklıktadır. Efsaneler, tarihi alanlar ve damak çatlatan lezzetlere bir
II III
de insanların güler yüzlü sıcaklığı eklenince bu kentte kendinizi
IV V
bulmak için kaybolmak isteyeceksiniz.
Bu parçada numaralanmış sözcüklerin hangisi yapıca ötekilerden farklıdır?
A) I. B) II C) III. D) IV. E) V.
24. (I) Günümüzde bazı yaşlı yazarlar, yapıtlarıyla edebiyat çevrelerinde bir hayli gürültü kopardı. (II) Çünkü bu yazarlar, yapıtlarında, yaşamakta olan birçok aydını ve sanatçıyı özel yaşamlarını merkeze alarak eleştirdiler. (III) Bu yazarlarımızın yaptığı gibi birçok genç yazar da dikkatleri yapıtlarına çekebilmek için aynı gayretlerin içine girmeye başladı. (IV) Böyle yolları deneyen yazarların bir anda ilgi odağı haline gelmesi kimseyi şaşırtmamalıdır. (V) Fakat, yazarları tanıtmak için etkili bir yol olsa da bunun edebiyat dışı bir yöntem olduğunu söylemek gerek.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde “yazarların dikkat çekmek için başvurduğu yol” belirtilmiştir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
25. Onun öykülerinde Türk toplumunun son dönemde yaşadığı toplumsal serüvenin derin izlerini görürüz. O, tıpkı bir toplumbilimci gibi, ülkede yaşanan değişimi ve bunun toplum ve birey üzerindeki etkisini irdeler. Son öyküsünde de belirli bir dönem toplumsal yapıda yaşanan olumsuzlukları işliyor. Döneminin gözde eğilimleri olan bireyselleşmeyi, yalnızlığı, özgürlük tutkusunu, yükselme hırsını öyküde gündeme getirerek, bunların insanları nasıl açmazlara sürüklediğini öne çıkarıp eleştiriyor.
Bu parçada, sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Öykülerinde farklı konular işlediğine
B) Olayları bir sosyolog gibi ele aldığına
C) Toplumsal sorunlara çözüm önerilerinde bulunduğuna
D) Son öyküsünün, öncekilerle içerik yönüyle benzerlikler gösterdiğine
E) Toplumun son dönemde geçirdiği değişimlere yapıtlarında yer verdiğine
26. Bu roman, edebiyatın ruhuna aykırı olarak, Türkiye’de yayımlanmadan haftalar önce gündeme gelmeye başlamıştı. Kitabı ilk konu edinen, ünlü eleştirmenlerimizden biri oldu. Bu eleştirmenimiz, bir yazısında daha yayımlanmadan yüz bin adet sipariş aldığını “müjde” diye duyuruyordu okurlarına. Ona göre bu durum Türk okuyucusunun da artık ‘küresel okur’ niteliği kazandığının göstergesiydi. Yıllarını Türk edebiyatına vermiş, söz sahibi bir eleştirmenin bile, edebi özelliklerden yoksun bir kitabın çok satılmasını bu denli sevinçle karşıladığını görünce, edebiyat adına üzülüyor insan. Acaba bu eleştirmenimiz, bu türden kitapları alanların okur değil, müşteri mantığıyla hareket ettiğini bilmiyor mu?
Aşağıdakilerden hangisi, bu parçada yazarın eleştirdiği noktalardan biri değildir?
A) Yazınsal nitelik taşımayan bir yapıtın çok satılması
B)Yetkin bir eleştirmenin, çok satılan ama niteliksiz yapıt adına sevinmesi
C) Bir yapıtın yayımlanmadan önce gündeme taşınması
D) Eleştirmenlerin, değerlendirmelerinde yapıtlardan çok yazarları öne çıkarması
E)Bir eleştirmenin okurlara yönelik yanlış değerlendirmelerde bulunması
27. Yıllardan beri değişmeyen bir alışkanlıktır: Ünlü bir sanatçı öldü mü bütün basın ve yayın organları ölenin arkasından bir ağıt yakma yarışına girer. Öleni uzaktan yakından tanıyanlar hemen kaleme sarılır ve onunla ilgili anılarını, acılarını, izlenimlerini sıralar. Bütün bunların yapılmasına karşı değilim; ama —-
Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) ölen bir sanatçının arkasından olumlu yazılar yazılması kadar doğal bir şey olamaz.
B) birçok sanatçının gerçek değeri, ölümlerinden sonra anlaşılmıştır.
C) bu tür yazıların, sanatçının sağlığında da yazılması gerektiği düşüncesindeyim.
D) bu durumda sanatçının kişiliği ön plana çıkarılır, yapıtları arka planda kalır.
E) gerçek sanatçılar, yapıtlarıyla, öldükten sonra da yaşamaya devam eder.
28. Şiirin yeni boyutlar, yeni tatlar oluşturması insanla göbek bağını koparmamasına bağlıdır, insanı; kini, öfkesi, acısı, umudu, sevgisi ve tutkusuyla kavramasına bağlıdır. Böyle olmaz da, insandan koparsa şiir çoraklaşır kendiliğinden. Çünkü — Ozanlar insanı sıkı sıkıya kavramaya çalıştıkları oranda şiirlerini kalıcı kılabilirler.
Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) şiiri besleyen öğeler, insanda gizlidir.
B) şiir, toplumun tamamına aynı mesafede kalabildiği sürece yaşayabilir.
C) şiir, insanların sorunlarına çözümler ürettiği sürece varlığını korur.
D) şiir, sokaktaki insanın konuştuğu dilden beslenir.
E) şiir, sadece gerçekleri anlattığında okuyucuyu etkiler.
29. Çoğu zaman insanlar, yazmanın bir yetenek işi olduğunu, dolayısıyla sonradan kazanılamayacağını sanır. Oysa güzel ve doğru yazmak her şeyden önce kendini yetiştirmekle olur. Bu yolda yapılan denemelerle, bir de dilimizi iyi kullanan usta sanatçıları okumakla olur. Duyduğunu, düşündüğünü, anladığını etkili bir biçimde anlatmak; insanlar için sıkıcı, bunaltıcı bir yolculuk olmaktan ancak bu şekilde çıkar.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakiler-den hangisidir?
A) Dil, yazıda ve konuşmada iyi kullanıldığı ölçüde doğru anlaşılmayı sağlar.
B) Ünlü yazarların yapıtlarını okumak geniş bir ufuk kazanmak için ilk adımdır.
C) Nitelikli yazmak, o alanda sürekli çalışmayı ve yetkin yapıtları okumayı gerektirir.
D) Yazarlık, yeteneğin yanında ilhama açık olmayı da gerektirir.
E) İyi yazılar ortaya koyabilmek için yazmaya erken yaşta başlanmalıdır.
30. Yalnız bizim değil, Batı’nın edebiyat dünyasını da sarsan yeni eğilim, en çok, “eleştiri” alanında su yüzüne Çıktı. Eskinin seçkinci edebiyat anlayışı, önemli bir sarsıntı yaşadı. Eleştiri bir çeşit rütbe kaybına uğradı; onun yerini dergilerde, gazetelerde kısa kitap tanıtımları, televizyon ekranında kitapların arka kapaklarındaki yazıları okumaya indirgenmiş ve genellikle çok satılan kitapların listesinden ibaret haberler aldı. Görselliğin ön plana çıktığı yeni dönemde televizyonda yazarla söyleşilerle yetiniliyor; sanatçının, yapıtın başka bir kişi tarafından değerlendirilmesine ihtiyaç duyulmuyor.
Bu parçada aşağıdakilerin hangisinden yakınılmaktadır?
A) Kitaba eskisi kadar önem verilmemesinden
B) Eleştirinin, gerçek niteliğinden uzaklaştırılmasından
C) Televizyonun, kitap okumanın yerini almasından
D) Eleştirmenlerin, eskiler kadar donanımlı olmamasından
E) Eleştirmenlerin, sanatçıları ve yapıtları tanıtmada yetersiz kalmasından
31. — Bu düşüncemi dergilerde yayımlanan şiirler de kuvvetlendiriyor. Edebiyatın inceliklerini kavramış, bu yönde kendini geliştirmiş çok sayıda genç şair var ve daha pek çoğunun ayak sesleri şimdiden duyuluyor. Bu, şiirimiz adına çok ümit verici bir durum. Bunun yanı sıra onların işlerinin bizimkinden daha zor olduğunu da söylemeliyim. Çünkü günümüz şiirseverleri, şairlerden her seferinde yapıtlarının düzeyini yükseltmelerini bekliyor.
Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Şairlerin yetkinliğinin yaşla birlikte azaldığı düşüncesindeyim.
B) Yeni dönem şairlerimiz ne yazık ki dile önem vermiyorlar.
C) Edebiyat dergilerinde en çok yer alan yazınsal türün şiir olduğu söylenebilir.
D) Şiirimizin geleceğinden çok umutlu olduğumu söylemeliyim.
E) Edebiyatın nabzının tutulduğu yerler dergilerdir.
32. Latinlerin “Çevirmen haindir.” sözü bir gerçeğin ifadesidir. Bir çevirmen ne kadar dikkat ederse etsin, çevirdiği yapıtı gereği gibi aktaramaz. İçeriğini bütünüyle yansıtsa da biçemini tam olarak yansıtamaz. Bu düşünceden hareketle, onca zahmet çekip çevirdiğim yapıtı beğenmeyip yayınevlerine teklif etmekten vazgeçtiğim çalışmalarım olmuştur. Peyami Safa’nın şu sözü bu düşünceyi destekler niteliktedir: “Çevirmen, çevrilen yapıtın yazarı kadar çile çekmezse, o çeviriden hayır gelmez.”
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Çevirmenliğin çok yaygın bir meslek olduğu
B) Çevirmenin her iki dilin özelliklerini de iyi bilmesi gerektiği
C) Çeviride çevirmenin yapıtı kendince yorumlaması gerektiği
D)Çevirmenin, çeviri sırasında yapıtın sanatsal özelliklerini korumasının şart olmadığı
E) Bir yapıtı başka bir dile hakkıyla çevirmenin çok güç bir uğraş olduğu
33. Günümüzde sanatçıya yol gösterecek, eksikliklerini ona söyleyecek yapıcı eleştirilere çok ihtiyacımız var. Eleştiri alanındaki bu eksiklik devam ettiği için insan, bunu gidermenin bir yolunu bulmalı. Kütüphanemin bu anlamda çok büyük bir yararı var benim için. Ben kitaplarla çevrili bir adayım, burada bir yığın eleştirmenim var benim. Bir şey yazarken kitaplardan biri “Hışt!” diye sesleniyor bana, kalkıp gidiyorum, ne diyor acaba, diye. Ona bir bakıyorum: “Evet, yanlış yapmaktayım şu anda. Aslında böyle de düşünülebilir.” diyorum kendi kendime. Böylece, yaptığım yanlışları, bu dostlarım sayesinde düzeltebiliyorum.
Bu parçanın bütününde aşağıdakilerin hangisinden söz edilmektedir?
A) Kişinin, yapıttan hakkında özeleştiri yapmasının gerekliliği
B) Günümüzde yapılan eleştirilerin, sanatçıların kişiliğine yönelik olduğu
C) Günümüzde eleştirinin, sanatçının sadece olumsuz yanlarını ortaya koymak şeklinde anlaşıldığı
D) Eleştiri alanındaki eksikliği, sanatçıların kendi olanaklarıyla nasıl giderebileceği
E) Eleştirel düşüncenin toplumun her alanında olması gerektiği
34. Bir yazarın kişiliğinden çok, yazdıkları, okuru ilgilendirir. Okuduğumuz bir romanı veya öyküyü sevmemiz, beğenmemiz için yazarının nasıl biri olduğunu, nelerden hoşlandığını öğrenmemiz hiç de gerekli değildir. Büyük bir romancının yapıtlarına karşı duyduğumuz hayranlık, onun hayat hikâyesini öğrenmekle ne artar ne eksilir. Aksine, büyük sanatçıların hayat hikâyelerinin, yapıtları okunduktan sonra öğrenilmesi, okuru onların yapıtlarından soğutabilir. Çünkü —.
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) biyografide nesnel bir anlatım kullanılır
B) bazı yazarlar, yaşamlarını yapıtlarına yansıtmazlar
C) yazarların, okurun hayalindeki yaşamlarının büyüsü gerçek yaşamlarının öğrenilmesiyle kaybolur
D) okurlar, yakından tanıdığı yazarların yapıtlarına ilgi gösterirler
E) okurlar, toplumsal yaşama sırt çevirmiş yazarların yapıtlarını inandırıcı bulmazlar
35. Ünlü eleştirmen, Türk sineması adına belki, çoğu uzman kişinin bile haberdar olmadığı önemli bir kaynak sunuyor. Yazar, bu yapıtında başlangıcından günümüze kadar geçen zaman içinde sinemamızın aşamalarını, günün gelişen modalarını ve tiplemelerini anlatıyor. Bunları sadece kuru bilgiler vererek değil; derinlikli, ciddi ve göz ardı edilmemesi gereken görüşlerle ele alıyor. Yapıtın içine daldığımızda, yazarın tüm detaycı-lığını, arşivci yanını ve keskin dilini de görüyoruz. Zengin görsel içeriğinden baskısına kadar oldukça titiz bir çalışmanın ürünü olan yapıt, kendi alanında içerik ve hacim olarak sık sık başvurulacak bir kaynak özelliği taşımaktadır.
Bu parçada sözü edilen yapıtla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Yeteri kadar bilinmediği
B) Geniş bir içeriğe sahip olduğu
C) Yazarının üslup özelliklerini yansıttığı
D) Sinemamızın tarihsel sürecini ortaya koyduğu
E) Alanında bir ilk yapıt olduğu
36. Çocuk kitaplarında, çocukların ilgi duyacağı her konu, çocuğun
yaşına ve düzeyine uygun bir dille işlenir. Bu kitaplar, çocuğun ufkunu genişletir; onun sorun çözme, düşünme, üretme yeteneklerini ve hayal dünyasını geliştirir. Çocukta evrensel olaylara karşı ilgi uyandırır. Çocuğun fark gözetmeksizin insanları sevmesine, olgun davranışlar kazanmasına, gelenek ve görenekleri öğrenmesine ve yerel değerlere saygılı olmasına yardımcı olur.
Bu parçada çocuk kitaplarıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Çocukların anlayabileceği bir anlatımının olduğuna
B) Çocukları insanlığı ilgilendiren konulara yönlendirdiğine
C) Çocukların düş evrenini zenginleştirdiğine
D) Çocuklarla birlikte yetişkinlere de seslendiğine
E) Çocukların, bütün insanları ayrım yapmadan sevmesini sağladığına
37. Sanatçı yüksek öğrenimini İngiltere’de sinema alanında yapmış, çeşitli ödüller kazanan çizgi film çalışmalarının yanı sıra görsel anlatım ve kurgu sorunları üzerine yayımlanmış çeşitli ders kitabı, öykü, makale ve incelemeler kaleme almıştır. Yazı ve sanat çalışmalarının tümü ancak eğitimli bir sanatsever kitlenin anlayacağı bir nitelik gösteriyor. Yazarımız zamana aldırış etmeden yapıtlarını yayımlıyor, çünkü ilk öyküsünden sonra yayınladığı romanı için yedi yıl beklemişti. Ayrıca müze tasarımı çalışmalarına ağırlık veren sanatçı çok sayıda sergi de düzenlemiştir.
Bu parçada, sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Araştırmacı bir kişiliğe sahip olduğuna
B) Değişik sanat dallarıyla ilgilendiğine
C) Yapıtlarını yayımlamakta acele etmediğine
D) Yazın dünyasında herkesçe tanındığına
E) Ortaya koyduğu ürünlerin belli bir kesime seslendiğine
38. (I) Sanatçı öykülerinde acılı, yalnız, yenilmiş insanların dünyasını anlatır. (II) Bu öyküleriyle çağıyla ve içinde yaşadığı toplumla yüzleşir, doğru ve yanlış bulduklarını çekinmeden söyler (III) Yaşadıklarını, deneyimleri, zaaflarını eksiksiz tutanak altına almaya çalışır. (IV) Onun öyküleri, klasik öykü tarzıyla bağlantılarını tümüyle koparmasa da şiirsel bir söyleyişle oluşturulmuştur, denilebilir. (V) Öykülerde bir görüntü, bir ses yazarın yaşadıklarını çağrıştırıcı, hatırlatıcı bir imgeye dönüşüyor.
Bir sanatçının öykülerinin ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, içeriğinden söz edilmiştir.
B) ll.cümlede, sanatçının sosyal eleştirilerini öyküleri yoluyla ortaya koyduğu belirtiliyor.
C) III. cümlede, yaşadıklarını gerçekçi bir biçimde kaleme aldığı belirtiliyor.
D) IV. cümlede, biçemiyle ilgili bilgiler veriliyor.
E) V. cümlede, anlaşılması çaba gerektiren bir anlatımı olduğu belirtiliyor.
39. Kendisine has bir imlâ tarzı geliştirmiş olan Attilâ İlhan dil konusunda da çok keyfi davranır. Günlük dilde artık kullanılmayan çok eski kelimeleri, Fransızca veya Almanca kelimelerle beraber kullanır. Bunlar, hem yazarın dikkati çekme çabasını, orijinal olma merakını hem de karmakarışık bir dünyada yaşadığımızı okuyucuya hissettirme gayretini gösterir. Sinema tekniğini kullanan Attilâ ilhan adeta kamerasını kalabalıklar üzerinde gezdirerek yaşamı olduğu gibi aktarır.
Bu parçadan Attilâ İlhan’la ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Dili kullanma konusunda özgür davrandığı
B) Yapıtlarındaki anlatım özellikleriyle yaşam arasında paralellikler kurmaya çalıştığı
C) Gerçekçi bir anlatım tarzı kullandığı
D) Özgün olma çabası içinde olduğu
E) Her kesimden insana seslenme amacı taşıdığı
40. Sanatçı bugüne kadar on öykü kitabı yayımladı. Her öyküde değişik bir konu, gündelik yaşamdan esinlenen bu öykülerin dikkati çeken özelliği oldu hep. Öykülerinde, değişen bir toplumun sıradan bireyler üzerindeki etkisi, kimi zaman şiirsel ve hüzünlü, kimi zaman ironik ya da trajikomik olarak, bazen de deneysel bir kurgu ile karşımıza çıktı. Bütün bu arayışlar, yazarı, kendini tekrar etmekten korudu ve sanatçı temeldeki sanatsal duyarlığından bir şey yitirmedi.
Bu parçada anlatılan yazarla ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir?
A) Okurlarının tepkisine göre yapıt oluşturduğu
B) Farklı temalar ve anlatım yolları kullanmasının sıradanlaşmasını engellediği
C) Toplumsal sorunları hiç değiştirmeden anlattığı
D) Öykülerinde yaşamının ayrıntılarına yer verdiği
E) Okurları düşünsel yönden geliştirmeyi amaçladığı
| 1 | E | 9 | B | 17 | E | 25 | C | 33 | D |
| 2 | B | 10 | D | 18 | C | 26 | D | 34 | C |
| 3 | C | 11 | E | 19 | E | 27 | C | 35 | E |
| 4 | E | 12 | B | 20 | C | 28 | A | 36 | D |
| 5 | D | 13 | A | 21 | E | 29 | C | 37 | D |
| 6 | B | 14 | B | 22 | E | 30 | B | 38 | E |
| 7 | E | 15 | D | 23 | B | 31 | D | 39 | E |
| 8 | A | 16 | C | 24 | B | 32 | E | 40 | B |
]]>
1. Karadeniz’de farklı ülkelerin balıkçıları arasında meydana gelen pek çok anlaşmazlık ortaya çıkınca uluslararası sözleşmelerle çözüme kavuşturulmuştur,
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerden hangisiyle giderilebilir?
A) “farklı” yerine “yer alan” getirilerek
B) “sözleşmelerle” sözü “antlaşmalarla” yapılarak
C) “pek çok” yerine “çok” getirilerek
D) Yüklem etken çatılı yapılarak
E) “ortaya çıkınca” sözü cümleden çıkarılarak
2. Aşağıdakilerin hangisinde birinci cümle, ikinci cümlede kullanılan deyimin anlamını içermez?
A) Günlerdir gizlediklerini artık herkese söylüyordu.
Arkadaşıyla arasında var olan sıkıntıları açığa vurdu.
B)Annem sürekli, başka bir kente göç eden akrabalarımızdan söz ederdi.
Genç kız hafta sonu seyrettiği filmi ağzından düşürmüyordu.
C)Çok zor olan bu işi de başarması hepimizi şaşırttı.
O, verilen bu görevi de eline yüzüne bulaştırdı.
D)Usta, yaptığı yanlışlara rağmen ısrarla çırağın hiçbir kusurunun olmadığını savunuyordu.
O ne kadar haylaz olursa olsun ailesi ona asla toz kondurmaz.
E)Parkta ağlayan bu küçük çocuğu sanki daha önce de gördüm.
Seninle toplantıya gelen bu genci bir yerden gözüm ısırıyor.
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) Tüyap Fuarı 31 Ekim -7 Kasım 2010 tarihlerinde İstanbul’da düzenleniyor.
B) Türküleriyle gönülden gönle köprüler kuran bir müzisyendi o.
C) Sizi bugün de okuldan aileniz almayacak mıydı?
D) Yeni odası yan yana iki dolap sığamayacak kadar küçüktü.
E) Sıcak hava dalgası, Türkiye’nin güneyinde etkili olacakmış.
4. Okur; kendi sanat peteğini öremeyen, başkasının sesiyle konuşan yazarlara dönüp bakmaz pek. Okurun yazarlardan beklediği, başkasında olmayan anlatımı ve özü yakalamasıdır. Ne yazık ki, edebiyatımızda kendi sesini bulan çok az yazar var, buna karşın yetkin yazarlara öykünen onlarca sanatçı kimliğini oluşturamamış yazar görebiliyoruz.
Bu parçada “başkasının sesiyle konuşmak” sözüyle sanatçılarla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Toplumsal gelişmelerin gerisinde kaldıkları
B) Okurların düşün evrenine katkı yapmaktan uzak oldukları
C) Yazın dünyasında belli akımların sözcülüğünü yaptıklarından özgür olamadıkları
D) Başarılı yazarları taklit ettiklerinden kendilerine has bir edebiyat anlayışına ulaşamadıkları
E) Belli bir yazınsal birikimden yoksun oldukları
5. (I) Müjdeleyici bir mevsimdir bahar. (II) Sonbahar kışı, ilkbahar ise yazı müjdeler bize. (III) Geçiş mevsimi de diyebiliriz bahara. (IV) Yaz deyince güneş ve deniz akla gelir. (V) Sonbaharda gördüğümüzse, sararan yapraklar ve fırtınalı havadır.
Bu parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, türemiş bir sözcük sıfat görevinde kullanılmıştır.
B) II. cümledeki “ise” bağlaç göreviyle kullanılmıştır.
C) III. cümlede, yeterlik fiiline yer verilmiştir.
D) IV. cümledeki “güneş ve deniz” sözü, nesne görevinde kullanılmıştır.
E) V. cümle bir isim cümlesidir.
6. (I) Sanatçı, edebiyata şiirler yazarak başlamış, eleştiri yazılarıyla da adını duyurmuştur. (II) Eleştirilerinde asıl ölçüt, yapıtın sanatsal bir haz vermesidir; güzellik duygusu uyandırmayan bir yapıtın değerli olmadığını iddia etmiştir. (III) O nedenle, bilimsel eleştiri değildir sanatçının yazıları; yani o, edebî metinleri belirli bir bilimsel yöntemle, tema, dil, biçim, kurgu tekniği bakımından çözümlemez. (IV) Bundan dolayı, çağdaşı şiir eleştirmenlerinden farklıdır eleştiri anlayışı. (V) Edebiyatımızda yeri dolduramayacak nadir yazarlardandır.
Bir sanatçının ve eleştiri yazılarının ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, eleştiri dışındaki bir türle yazarlığa adım attığından söz ediliyor.
B) II. cümlede, yapıtları kişiselliğin dışında objektif ölçütlerle ele aldığı belirtiliyor.
C) III. cümlede, eserleri yapısal yönleriyle ele almadığı ortaya konuyor.
D) IV. cümlede, eleştirel yaklaşım açısından dönemindeki sanatçılardan ayrıldığı anlatılıyor.
E) V. cümlede, edebiyatımızda önemli bir yeri olduğundan söz ediliyor.
7. Tamamen yeni eserlerden oluşacak bir öykü seçkisi hazırlamak yıpratıcı bir süreçtir; Yazarlar kılı kırk yaran bir tutumla seçilecek, öykülerden niteliksiz olanlar geri çevrilecek, basılmaya değer olanlar editörlük sürecinden geçirilecek. Böyle bir durumda kendini pek çok çiçeğin olduğu bereketli bir bahçeden renk renk çiçekler topluyor gibi hisseder insan ama tek sıkıntısı sepetinin her çiçeği alacak kadar geniş olmamasıdır.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Kişisel görüşlerin belirtildiği
B) Somutlamaya yer verildiği
C) Düşüncenin örneklerle belirginleştirildiği
D) Yinelemeye yer verildiği
E) Kalıplaşmış sözlerin yer aldığı
8. Bütün sanat dallarının var oluş nedeninin, çevremizdeki güzellikleri başka bir düzlemde yeniden kurmak olduğunu düşünüyorum. Örneğin bir ağaç öyle bir anlatılmalı ki yapıtı okuyanlar ağaçlara bakınca onda daha önce görmedikleri özellikleri fark etmeli. Ben bir ağacın ne denli mükemmel bir güzelliğe sahip olduğunu Van Gogh’tan öğrenmiştim. Bir ağacın meyve vermesinin basit görülmesine rağmen ne değişik anlamlara geldiğini sıra dışı bir roman kahramanı olan Ouasimodo’dan.
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Her sanat dalının kendine özgü bir anlatım yolu olmalıdır.
B) Her sanatçının yaşama bakışı birbirinden farklıdır.
C) Okurlara ancak klasikleşmiş yapıtların yazınsal bir tat vermesi mümkündür.
D) Sanat ürünlerinin insanlara günlük hayatta fark edilemeyen ayrıntıları sunmaları gerekir.
E) Her sanatçı yapıtında istediği şeyi anlatmakta özgürdür.
9. (I) Dergilerde yayımlanan şiirleri ve günümüzün edebiyat dünyasını inceleyen birisi olarak Türk şiirinin yarınlarından çok umutluyum. (II) Edebiyat meselelerimizi kavramış, çok sayıda genç şair var ve daha pek çoğunun ayak seslerini şimdiden duyuyoruz. (III) Bunun yanı sıra bu gençlerin işlerinin bizim kuşaktan daha zor olduğunu da söylemeliyim. (IV) Yazın dünyasından tecrübeli diyebileceğimiz sanatçılar, bu gençlere yol göstermek şöyle dursun, gençlerin yaptıkları çalışmaları küçümsüyor. (V) Söz konusu sanatçıların bu küçümseyici tavırlarının, gençlerin önündeki en büyük engel olduğunu düşünüyorum.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden başlayarak olumsuz nitelikli eleştiriye yer verilmiştir?
A)l. B) II. C)lll. D) IV. E)V.
10. (I) Sanat, yaşamı estetik bir biçimde anlatmanın en iyi yoludur. (II) Bu yol, kendisini keşfeden herkes için toplumsal yaşayıştan ve hissedişten kopuş anlamına gelir. (III) Sıradan söyleyişlerle yetinmek, sanatçı için yolun sonu demektir. (IV) Ayrıca sanat dünyasında silinmez bir iz bırakmak, bir sanatçının kendisine yepyeni bir yol çizmesine bağlıdır. (V) Sadece sanat alanında değil, dünya tarihinin iz bırakan aktörlerine baktığınızda, hepsinin yeni bir dünya oluşturma derdinde oldukları görülür.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle, öznel bir nitelik taşımaktadır.
B) II. cümlede, sanatın, insanı yaşamdan uzaklaştırdığı belirtiliyor.
C) III. cümlede, farklı anlatımların peşinde koşmamanın, sanatçının üretkenliğini bitirebileceği üzerinde duruluyor.
D) IV. cümlede, kalıcılığın özgünlüğe bağlı olduğu belirtiliyor.
E) V cümlede, insanların yaşanabilir bir dünya oluşturma gayreti içinde olmadıklarından söz ediliyor.
11. Şiirleriyle tanınan sanatçı, bu öyküsünde —
Bu cümle aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanırsa öykünün hem biçemi hem de içeriğiyle ilgili bir değerlendirme yapılmış olur?
A)toplumun geniş kesimlerine seslenebilmek için çoğunluğun kullandığı sözcükleri kendince kullanıyor.
B)anlaşılması çaba gerektiren bir dille, kendi iç dünyasının sesini dinleyenlerin yaşamını yansıtıyor.
C)ses, anlam ve çağrışım yönünden öne çıkan sözcükleri belli bir elemeden geçirerek kullanıyor.
D)kendine özgü bir anlatım benimsiyor ve en az sözcükle çok şey anlatmayı amaçlıyor.
E)sosyal mesajlar verme kaygısı taşıyan yazarlara karşı salt biçeme yaslanan bir yapı kuruyor.
12. Bunun bilinçli bir seçim olduğunu söyleyemem. Ben ilk yapıtlarımdan beri karmaşık bir kurguyu tercih eden bir yazarım. Okuyucunun dikkatini ilk sayfadan tetikte tutmak benim için önemlidir. Son iki kitabımda da söylemek istediklerimi bir anlatıcı yerine dedektiflerimi kullanarak anlatmayı tercih ettim. Bulmaca çözer gibi okumayı seven okurlarımı da hesaba katınca polisiye türünde karar kıldım diyebilirim.
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A) Günümüzde polisiye roman türü neden daha çok ilgi görmektedir?
B) Sizce yazarlık dünyasına adımlarını atan gençler nasıl bir yol izlemeliler?
C) Yazdığınız son yapıtlarınız okurlar üzerinde nasıl bir etki bıraktı?
D) Sizi daha çok, okurların ilgisini canlı tutacak polisiye romana yönelten neydi?
E) Okurlarınıza edebiyatı sevmeleri için hangi türlerde yapıt okumalarını tavsiye edersiniz?
13. Şairler, geçmişle bağını koparamaz. Necatigil’in dediği gibi; şair, geriye baka baka ilerler. Öyleyse bir şairi bütün bir şiir tarihi içinde değerlendirmeliyiz. Çünkü o şairin büyüklüğü ya da küçüklüğü öteki şairlerle karşılaştırılarak ortaya konabilir. Ben de bundan dolayı bir şairi değerlendireceksem onu şiir tarihinin içinde ele alıyorum.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine verilmiş bir yanıt olabilir?
A) Şairleri değerlendirmenin nesnel ölçütleri var mıdır?
B) Günümüz şairlerinin edebiyat tarihine bakışı nasıl olmalıdır?
C) Bir şairi değerlendirirken nasıl bir yol izliyorsunuz?
D) Sizce toplumcu temalara yer vermeyen bir şair başarılı olabilir mi?
E) Şiir tarihinde kendisinden söz edilen her şair gerçekten başarılı sayılabilir mi?
14. Çok sayıda medeniyet ve kültüre ev sahipliği yapan
I
ülkemizin her köşesi bir açık hava müzesidir. Anadolu, yüzyıllar
II
boyunca sayısız insana, inanca, kültüre vatan olmuştur. Bütün bu
III
milletlerin vakti geldiğinde tarih sahnesinden çekilmeleriyle, üzerinde
IV
bıraktıkları tarihi vesikaları günümüze kadar vefayla saklamıştır.
V
Bu parçada numaralanmış sözlerle ilgili aşağıdaki açıklamalardan hangisi yanlıştır?
A) I. söz, bir sıfat-fiil grubudur.
B) II. söz, tamlayanı adıl olan bir isim tamlamasıdır.
C) III. söz, bir sıfat tamlamasıdır.
D) IV. söz, bir belirtisiz isim tamlamasıdır.
E) V. söz, bir edat grubudur.
15. Yaklaşan kış mevsiminin size sunabileceği keyifler nelerdir ?
I
Öncelikle bu mevsimde yapılabilecek en güzel şey, bir fincan kahvenin eşliğinde kitap okumaktır. Evde, yolculukta , iş arası kısa molalarda
II
birkaç sayfa kili tap okumak size iyi gelecektir. Müze gezmek, sevdiklerinizle sıcak sohbetlere katılmak, değişen vitrinleri izlemek, bedeninizi yeni mevsime hazırlamak . Liste böyle uzayıp gidebilir. Tabii
III IV
bu arada mevsim sebzeleri ve meyvelerinin tadına varmayı sakın unutmayın !
V
Bu parçadaki numaralanmış noktalama işaretlerinden hangisi yerinde kullanılmamıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
16. — çünkü yapıtlarımda yaşamı tüm gerçekliğiyle, hiç değiştirmeden anlatma ilkesine bağlıyım. Bu yüzden birçok okurum kitaplarımı okurken anlattıklarımın gözlerinin önünde canlandığını söyler. Belki de yapıtlarım yaşama ayna tuttuğu için yönetmenlerce, beyaz perdeye aktarılmak isteniyor.
Bu parçanın başına, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) Yazdıklarımın ilgi çekici olaylarla başlamasına dikkat ederim.
B)Sinemaya uyarlanan yapıtlardaki gerçekliğin bire bir yansıtılamadığını düşünüyorum.
C) Bir yazarın kendi hayal süzgecinden geçirmediği bir yaşantıyı dile getirmesini kabullenemiyorum.
D) Ben yapıtlarımda yaşam sahnelerini bir fotoğraf gibi sunarım okura.
E) Gerçek bir sanatçı okurun yaşam felsefesini dikkate almalıdır.
17. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Oyuncular perde arkasındaki yerlerini alıyor, biz seyirciler de oyunun başlamasını bekliyorduk.
B) Çevresindeki yoksullara yardım eder, onlarla bire bir ilgilenirdi.
C) Her sabah aynı saatte işe gidiyor, akşamları eve geç saatlerde dönüyorduk.
D) Tatil günlerinde evden çıkmaz, telefonlara bile cevap vermezdi.
E) Boş zamanlarımda deniz kıyısına iner, orada saatlerce kitap okurum.
18. (I) Fransız edebiyatının usta yazarlarından Stendhal, yazdığı değişik türdeki yapıtlarla realizm akımının unutulmazları arasında kabul edilmiştir. (II) “Parma Manastırı” adlı yapıtında Rönesans döneminde bir İtalyan prensliğinde yaşanan entrikalar etkili bir dille anlatılır. (III) Roman kahramanı Fabrice del Dongo’nun özgürlük tutkusu ve toplum yaşamına ters düşen davranışları dile getirilir. (IV) 19. yüzyıl İtalyan ve Fransız toplumlarının eleştirisinin yapıldığı “Parma Manastın” bu yönüyle, yayımlanır yayımlanmaz edebiyat çevrelerinin ve birçok eleştirmenin beğenisini kazanır. (V) “Parma Manastırı” sadece Stendhal’ın değil, Dünya edebiyatının da önemli yapıtları arasında yer almaktadır.
“Parma Manastırı” adlı yapıtın ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdakiler-den hangisi yanlıştır?
A) l.cümlede, yazarının, bir edebiyat akımının başarılı temsilcisi olduğu belirtiliyor.
B) II.cümlede, bir değerlendirme söz konusudur.
C) III. cümle, içerikle ilgili bir yargıdır.
D) IV. cümlede, yazın dünyasının dikkatini çeken sosyal tahlillere sahip olduğundan söz ediliyor.
E) V. cümlede, yapıtın evrenselliğe ulaşmasının gerekçelerine yer verilmiştir.
19. Yazar, Tatlıca Şelalelerini keşfedişini yapıtında şöyle anlatıyor (I) Geniş yapraklı ağaçların (II) patikaların etrafında yer alan gürgenlerin arasından yukarılara çıktığımda birkaç metre yükseklikten dökülen bir şelale gördüm (III) Daha sonra yukarıya yaptığım zorlu çıkışlarla başkasını, başkasını… inanılacak gibi değildi (IV) Karışık geniş yapraklı ağaçların boy verdiği dar vadi boyunca eşsiz (V) harikulade şelaleler yer alıyordu.
Bu parçada numaralanmış yerlerden hangilerine virgül (,) getirilmelidir?
A) I. ve II. B)l. ve V. C) II. ve V.
D) III. ve IV. E) IV. ve V
20. Okul kitaplarında sadece savaşlara, barışlara, antlaşmalara ve liderlerin yaşamöykülerine yer verildiğinden bizler tarihin bunlardan ibaret olduğunu varsaydık. Ne yazık ki bu olayların merkezinde olan insan öğesi bizim tarih derslerimizde pek yer bulamıyor kendisine. Bu yüzden olayları yüzeysel bilgilerle geçiştiren tarih kitapları okumak istemiyor insanlarımız. Çünkü —. Bunun en somut örnekleri okurların çokça ilgi gösterdikleri sosyal tarih anlayışıyla kaleme alınmış olan “Safranbolu’nun Tarihi” gibi yapıtlardır. Bu yapıtta tarih boyunca Safranbolu’nun geçirdiği aşamaları okurken burada yaşayan insanların, etiyle kemiğiyle birer canlı varlık olarak yer aldığını görebiliyoruz.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) okurlar insan odaklı toplumsal olayların tüm yönleriyle anlatıldığı yapıtlara ilgi gösterirler
B) herkesin tarih kitabı yazamayacağı gerçeği göz ardı edilmemelidir
C) bu konuları anlatırken duygu ve düşünce dengesinin korunmasına dikkat etmek gerekir
D)tarihsel olayları anlatan yapıtların doğru bilgileri içermesi gerekmektedir
E)kuru bilgilerle ele alınan kitaplarının okul müfredatlarından çıkarılması uygun olacaktır
21. Bu yazarın romanında, toplumun içinden seçtiği ve çok canlı olarak verdiği kişiler, karamsarlıklarda dikkat çeker. Olaylar da onları karamsarlığa itecek yönde, gerçekçi olmayan rastlantılarla gelişir. Yazarın zaman zaman olayların akışına müdahale ettiğini de görürüz. Romanın en başarılı yönü biçemidir. Yazar, romanında daha çok, kısa cümleler kullanmış, karşılıklı konuşmalara sıkça yer vermiş ve bir sohbet havası içinde yapıtını oluşturarak okuyucunun ilgisini çekmeyi başarmıştır.
Bu parçada sözü edilen yapıtta ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Anlatımının, yapıtın öne çıkan yönü olduğu
B) Yazarının yaşamından izler taşıdığı
C) Gerçekçilikten uzak yönleri olduğu
D) Söyleşi havası içinde oluşturulduğu
E) Yaşamdaki karakterlerle kurgulandığı
22. Şiirin iletisi, onun şiirselliğini gölgelememelidir. Aksine, dizelerde anlatılmak istenen şey, estetiğin arkasında bir gölge gibi sezilmelidir. Okur, estetik yönden haz duyduğu şiirde verilen mesajı çok da farkında olmadan alır zaten. Verilmek istenen mesajın, estetiğin önüne geçtiği şiirler, şiir olmaktan çok, vezinli, kafiyeli eğitici bir düzyazıdır aslında.
Bu parçada şiirle ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Şiirde, okura verilmek istenen bir mesaj mutlaka olmalıdır.
B) Şiirde anlatılmak istenen, söyleyiş güzelliğinin önüne geçmemelidir.
C) Şiirde, daha önce işlenmemiş konuları işlemek, şiiri okunur kılar.
D) Şiirler, okurların beklentileri göz önüne alınarak yazılmalıdır.
E) içerikle anlatımın bir bütün oluşturduğu şiirler gelecek kuşaklara kalabilir.
23. (I) Edebiyat tarihinin birçok başyapıtı sadece okunmak için değil, sahnelenmek üzere yazılmıştır. (II) Oynanan bu yapıtlar, gerek izleyiciler gerek eleştirmenler tarafından değişik yönlerden irdelenir. (III) Tiyatro eserlerinin nasıl sahnelendikleri, kostüm dekor işçiliği ve en önemlisi oyunculuk kalitesi bu değerlendirmelerde öne çıkar. (IV) Çünkü sahnede kötü bir oyuncu, Hamlet’in sözlerindeki şiirselliği tamamen yok edebilir ya da çok dramatik bir sahneyi gülünç hale sokabilir. (V) İşte bu yüzden bir oyunun özündeki anlamsal boyut, ancak metni okunarak görülebilir.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra Ama bir tiyatro yapıtının asıl değeri bu değerlendirmelerle ya da sahnede oynanmasıyla değil, bire bir yazıldığı metinden anlaşılır. ” cümlesi getirilirse parçanın anlam bütünlüğü sağlanır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
24. Kitap okumak, bir alışkanlık işi olmaktan çok, bir yetenek işidir bence. Tıpkı resim yapmak gibi bu yetenek, ilkokulda ortaya çıkar, ortaokulda gelişir; lisede ise yapılması gereken, bu yeteneğe yön vermektir. Okuma yeteneği olmayan birini, okumaya yönlendirmek için ne yaparsanız yapın, bir yararı olmaz.
Bu parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kitap okumak, güzel sanatlarla ilgilenmek gibi kişinin duygusal yönden gelişmesini sağlayan bir uğraşıdır.
B) Okuma, herkeste bulunmayan, sonradan kazanılmayacak bir özelliktir.
C) Çocuklara uygun kitapların önerilmesi onların okuma yeteneğini kazanması için önemlidir.
D) Okuma alışkanlığı insanlara, ancak okul döneminde kazandırılabilir.
E) Çok kitap okumakla insan, düşüncelerini daha iyi ifade edebilir hale gelir.
25. (I) Buz gibi bir hava, lapa lapa yağan kar, tatil yapma düşüncesini uyandırıyor içimizde. (II) Birkaç günlük kaçamakla hem doğanın kışa bürünmüş yüzünü keşfetmek hem de doyasıya kayak yapmak istiyoruz arkadaşlarla. (III) Kayak deyince Uludağ, Kartepe gibi kayak merkezleri geliyor herkesin aklına. (IV) Ilgaz Dağı ise insan elinin ulaşamadığı güzellikleriyle farklı bir alternatif olarak duruyor karşımızda. (V) Bunu değerlendirmek ve bilmediğimiz güzellikleri keşfetmek için yola koyuluyoruz hemen. (VI) Ilgaz Dağı, aslında Batı Karadeniz Bölgesi’nde bulunan Çankırı ve Kastamonu illeri boyunca devam eden sıradağların genel adıdır. (VII) Dağın en yüksek noktası ise Kastamonu’nun 30 km. kadar güneyindeki Büyük Hacettepe’dir.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
26. Şimdiki genç yazarlar yazın dünyasında yalnız kendilerinin var olduğunu sanıyor. Hemen kendilerini öne çıkarma peşine düşüyor, usta yazarların ürettiklerine çağın gerisinde kaldığı gerekçesiyle dudak bükebiliyorlar. Üstelik yıllardır emek veren yazara, şaire saygı göstermek yerine, onların kendilerine saygı göstermesini bekliyorlar. Deneyimli bir yazarın yapıtını incelemeyen, üslup özelliklerine dikkat etmeyen bir yazarın önemli yapıtlar ortaya koyabilmesi de mümkün değildir, bu da edebiyatımızın geleceği adına beni endişelendiriyor.
Bu sözleri söyleyen kişi, genç sanatçılarla ilgili özellikle aşağıdakilerin hangisinden yakınmaktadır?
A) Salt başkalarına öykünerek yapıt ortaya koymalarından
B) Yapıtlarında sadece kendi gözlemlerinden söz etmelerinden
C) Kolay yoldan maddi kazanç sağlamak için eser üretmelerinden
D) Hep aynı biçim ve içerikte yapıtlar yazmalarından
E) Usta edebiyatçıları görmezden gelerek kendilerini öne çıkarmalarından
27. Edremit ormanlarının çehresi sonbaharla birlikte değişiyor. Yemyeşil, capcanlı tablo yavaş yavaş tarifsiz bir hüzünle solgunlaşıyor adeta. Toprak kokusu keskinleşiyor, dereler coşkun şarkılar söylüyor. Buraların sakinleri sonbaharda bağ evlerinin kapısına kilit vurup kışlık evlerine çekiliyor. Yağmur damlaları, dokundukları yaprakları ağır ağır toprağa düşürüyor. Dağların yukarılarında, ormanın içinde gözden ırak kalmayı başarmış evlerin bacalarından hafif hafif duman yükseliyor. Kışın eli kulağında, gökyüzünden kar yağdı yağacak.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler-den hangisi söylenemez?
A) Öznel yargılara yer verilmiştir.
B) Yinelemelere yer verilmiştir.
C) Varlıklar niteleyici özellikleriyle verilmiştir.
D) Bitirilmemiş cümleler kullanılmıştır.
E) İnsana ait özellikler doğaya aktarılmıştır.
28. Çizgi roman, edebiyatın sahip olmadığı görsel araçlara sahip bir sanat dalı. Batı’da bu sanat dalı ciddi bir iş: Senaristleri, çizeri, boyacısı hatta konuşma balonlarını hazırlayan usta bir ekibiyle ortaya konuyor. Oldukça yaygın ve sevilen bir yazın türü olarak dikkatleri üzerine çekiyor. Türkiye’de ise çizgi roman birkaç önemli çizerin az sayıda eseri dışında çok boş bir alan durumunda. Bu alanda deneyim ve birikim yok. Renkler, şekiller iyi kullanılırsa okur dünyasında yeni açılımlar oluşturabilecek bu alana hiç el atılmadığını görüyoruz ne yazık ki.
Bu parçadan çizgi romanla ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir?
A) Toplumsal eleştiriler için en uygun tür olduğu
B) Ülkemize Batı’dan giren bir tür olduğu
C) Ürün ortaya koymak için bir ekip çalışmasının gerekmediği
D) Ülkemizde bu türe gereken önemin verilmediği
E) Görsel unsurlar taşımasıyla romandan üstün yönlerinin olduğu
29. Mezopotamya ovasını üstten gören Mardin ili, ünlü taş I evlerini
I
gezmeye gelen turistleri hayranlık içinde bırakıyor. Tarihî dokuyla
II
bütünleşmiş taş evlerin arasında daracık sokaklarda gezmek son
III
derece keyifli. Üç dinin temsilcilerinin yaşadığı nadir şehirlerden biri olan Mardin’de Kasımiye Medresesi, Ulucami, Deyrulzafaran
IV
Manastırı gezilebilecek farklı yerlerden bazıları.
V
Bu parçadaki altı çizili sözlerden hangisinin yazımı yanlıştır?
A)l. B) II. C)lll. D) IV. E) V.
30. O, Türk yazınında hem bir yazar, hem de bir gazeteci olarak ismi anılması gerekenlerden biridir. Gazetelerde yazdığı yazılar ülkede en çok konuşulan, tartışılan konular arasında ön sıraya oturmuştur. Eleştirmenlerle ters düşmek pahasına da olsa prensiplerinden, hiçbir zaman ödün vermemiştir. Bunun yanında değişik teknikler kullanarak yazdığı anıları ve gezi yazılarıyla yazınımıza değişik bir renk getirmiş, bu türlerin yazınımızda benimsenmesini ve yaygınlaşmasını sağlamıştır. Ayrıca yazarların anlaşılır bir Türkçeyle yazı yazması için üstün gayret göstermiş, bunda da büyük ölçüde başarılı olmuştur.
Bu parçada, sözü edilen sanatçı ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Gazete yazılarıyla gündemi belirlediğine
B) Yazarları dil konusunda yönlendirdiğine
C) Gazeteciliğinin yazarlığından daha başarılı olduğuna
D) İlkelerine sıkı sıkıya bağlı olduğuna
E) Bazı yapıtlarıyla edebiyatımıza yenilik getirdiğine
31. (I) Dil, bireyi ve toplumu yüceltir, onların sosyal anlamda gelişmesini sağlar. (II) insanların kaynaşmasında, kültürün oluşmasında dil kadar etkili bir araç yoktur. (III) Fakat bir toplumda dilin kullanımı yazınsal türlerde bile farklılıklar gösterebilir. (IV) Bu farklılıklar içinde dilin en kusursuz biçimini, en duru anlatımını kompozisyonda buluruz. (V) Çünkü kompozisyon, dil kurallarına uyarak düşünce ve duyguları güzel ve etkili bir biçimde anlatma sanatıdır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde tanımlama yapılmıştır?
A) I. B) II. O) III. D) IV. E) V.
32. Ülkemizde tartışılan, konuşulan birçok konu, gerçek ve kuşatıcı sonuçlara ulaşılamadan geçilir, yarım kalır. Çünkü tartışılan ve konuşulan konular çok hızlı değişir. Su yüzüne çıkan ve tartışılma şansını bin yılda bir yakalamış bir konu veya kavram, tam da uzmanlarının eline düşecekken ve asıl söylenmesi gerekenler söylenecekken başka bir konuya geçiliverilir. Geçtiğimiz günlerde de “Sanat ve sanatçı nedir?” tartışması tam başlıyordu ki işin önemli yanlarına dokunulamadan bu tartışma gündemden düşüp gitti.
Bu parçada asıl vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kesin sonuçlara bağlanmamış birçok olay ve kavram vardır.
B) Konusunda uzman olan kişiler, sadece belli konularda tartışmalara girmek istemektedir.
C) Sanat ve sanatçı ülkemizde yeteri kadar değer görmemektedir.
D) Gündem sürekli değiştiğinden tartışılması gereken konular gerektiği gibi ele alınamamaktadır.
E) Basın yayın organları sanatsal uğraşlara az yer vermektedir.
33. Aslında ne tiyatroyu ne sinemayı ne televizyonu birbirinden ayırdım, birini diğerine üstün görmedim, sadece tiyatro oyunculuğu ve yazarlığıyla daha uzun süre uğraştım. Hepsine aynı ciddiyetle yaklaştım. Benim için yaptığım işlerde özgün, samimi olmak ve bu toprakların kokusunun bulunması önemliydi. Bu arada ortaya koyduğum ürünlerin hepsi eleştirmenlerce beğenildi, bu da benim yazın dünyasında emin adımlarla ilerlediğimi gösteriyor.
Bu sözleri söyleyen kişi aşağıdakilerden hangisiyle nitelendirilemez?
A) Başarılı ürünler ortaya koyduğuna inanan
B) Okurların beklentilerini dikkate alan
C) Yeni ve içten ürünler ortaya koyma amacı taşıyan
D) Ulusal bir bakış açısına sahip olan
E) Yazınsal türler arasında bir ayrım gözetmeyen
34. Yazın dünyasında genç sanatçıların yapıtlarına ünlü bir yazarın ön söz yazmasını onlara gelecek eleştiri oklarına karşı bir kalkan görevi görmesini anlamam mümkün değil. Bu, o gençlerin, “Benim kendi ayaklarım üzerinde duracak cesaretim ve yeteneğim yok.” demesinden başka bir anlam taşımıyor.
Bu parçada “ünlü yazarların, eleştiri oklarına karşı bir kalkan görevi görmesi” sözüyle, genç yazarlarla ilgili olarak anlatılmak İsten aşağıdakilerden hangisidir?
A) Önemli yazarların beğenisini başarıya ulaşmak için tek ölçüt olarak benimsedikleri
B) Çabucak üne kavuşmayı düşündükleri
C) Geniş kitlelere seslenmelerini sağlayacak düzeyli bir edebiyat birkimi elde edemedikleri
D) Edebiyat dünyasının usta adlarını görmezden gelerek onları küçümsedikleri
E) Yetkin yazarları, eleştirilerden korunmak için kullandıkları
35. Ben hayatımı farklı işlerle ama hep yazarak kazandım. Televizyon muhabirliği bana kısa, yoğun ve net cümleler kurmayı öğretti. Daha sonra gazete ve dergilerde röportajlar ve yazı dizileri hazırladım. Hareket alanımın daha geniş olduğu bu yazılarda anlaşılır, akıcı yazmaya daha fazla özen gösterdim. Ben en çok da deneme türünde yazarken keyif aldım ve mutlu oldum. Çünkü bu yazılarda kuralıları ben belirleyebiliyordum.
Kendisinden böyle söz eden bir yazarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Basındaki yazılarını yalın bir anlatımla oluşturduğu
B) Yaşamını yazarlıktan elde ettiği gelirle sürdürdüğü
C) Kendisini deneme yazarken özgür hissettiği
D) Yazılarında eleştirel bir tavır takındığı
E) Sözü uzatmadan anlatma ilkesine bağlı olduğu
36. (I) Yaklaşık otuz yıllık birlikteliğimizde kültür ve sanatımızın her alanından sizleri haberdar ettik. (II) Yeni yazarlar, sanatçılarla tanışmanıza aracı olduk uzun yıllar. (III) Birçok yazar ve sanatçının adını ilk kez dergimizin sayfalarında gördünüz. (IV) Dergimizin ilk sayılarında okuduğunuz adların bazıları, ne yazık ki bugün aramızda bulunmuyor; onları büyük bir özlem ve sevgiyle anıyoruz. (V) O günlerin genç kalemleri, ilk ürünleriyle ödül listelerinde yer alanlar, artık ustaların arasında sayılıyor.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle, olumlu, basit bir cümledir.
B) II. cümle, girişik bileşik bir cümledir.
C) III. cümle, kurallı bir cümledir.
D) IV. cümle, sıralı bir cümledir.
E) V. cümle, içinde ara söz bulunan bir isim cümlesidir.
37. Türkiye’nin dört bir yanına ilkbahar güzellikleriyle gelir.
I
Karadeniz’e yağmurla gelen ilkbahar, Toroslar’da ise kış boyunca
tepeleri kaplayan beyaz örtünün erimesiyle başlar. Bir yandan eriyen
II III
karlar, su kaynaklarını ve çağlayanları beslerken diğer yandan Toros
IV
Dağları eteklerinde açan otları besler.
V
Bu parçada numaralanmış sözcüklerden hangisi birden fazla çekim eki almamıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
38. Yurt dışında düzenlenen bir kitap fuarına davet edilmiştim. Orada yazar dostlarımla sohbet ederken içlerinden biri, son romanımın İngilizce çevirisini benim yapıp yapmadığımı sordu. Yapmadığımı çünkü iyi derecede İngilizce bilsem de kendimi kısıtlanmış ve aynı kitabı ikinci kez yazıyormuş gibi hissedeceğimi söyledim. Oysa yazar dostum, “Yanılıyorsun, bu romanı sen yazdın; onu sanat nitelikleri kaybolmayan bir kitap olarak ancak sen çevirebilirsin.” deyince gerçek çevirinin ne olduğunu anladım.
Bu parçada çeviriyle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi anlatılmak istenmiştir?
A) Bir yapıtın, ancak yazarı tarafından başarılı bir biçimde çevrilebileceği
B) Her yazarda eserlerinin başka dillerde de yayımlanması isteğinin olmasının doğal olduğu
C) Sanat yapıtlarının alanında uzman kişilerce bilimsel bir anlayışla çevrilmesi gerektiği
D) Hiçbir yapıtın özgün özellikleri korunarak çevrilmesinin mümkün olmadığı
E) Sanatçının eserlerini yazdıktan sonra onların üzerinde herhangi bir değişiklik yapmaması gerektiği
39. Bu yaylada çiçek tomurcukları, anları davet eder; arılar bu tomurcuklardan kovandaki peteklerine çiçek özleri taşır.
Bu cümleyle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Birden çok basit çekimli eylem vardır.
B) Dolaylı tümlece yer verilmiştir.
C) Belirtisiz isim tamlaması kullanılmıştır.
D) Yüklemler çatı bakımından geçişlidir.
E) Ayrılma durum eki (-den, -dan), tamlayan eki göreviyle kullanılmıştır.
40. Yapıtlarınızda sırf heyecan olsun diye aksiyon sahnelerine bolca yer vermeniz, yapıtın yazınsal niteliğine gölge düşürüyor. En başta öyküyü ve karakterleri, hareket sahnelerine uygun tasarlarsınız o zaman olay akışı içinde aksiyona bol bol imkân doğabilir ki buna diyecek bir şey yok. Ancak olmadık yerde, yapıtı gereksiz sahnelerle doldurarak okuru aldatırsanız salt ticari amaçla ürün ortaya koymuş olursunuz ki bu da yazın dünyasındaki ömrünüzü, yaşadığınız günle sınırlandırmış olur.
Bu sözleri söyleyen eleştirmenin vurgulamak istediği aşağıdakilerden hangisidir?
A) Romanda aksiyon unsurlarının dengeli bir biçimde kurgulanması gerektiği
B) Gerçek dışı olaylara yer vermenin yapıtın niteliğini olumsuz etkilediği
C) Romanlarda anlatılanların gerçek yaşamdan seçilmesi gerektiği
D) İyi bir yazarın, yazın dünyasında ortaya konmuş başarılı örnekleri incelemesi gerektiği
E) Romanlarda okurun dikkatini çekecek aksiyon unsurlarına yer verilmesi gerektiği
| 1 | E | 9 | D | 17 | A | 25 | E | 33 | B |
| 2 | C | 10 | E | 18 | E | 26 | E | 34 | E |
| 3 | B | 11 | B | 19 | C | 27 | D | 35 | D |
| 4 | D | 12 | D | 20 | A | 28 | D | 36 | E |
| 5 | D | 13 | C | 21 | B | 29 | A | 37 | C |
| 6 | B | 14 | B | 22 | B | 30 | C | 38 | A |
| 7 | C | 15 | C | 23 | C | 31 | E | 39 | E |
| 8 | D | 16 | D | 24 | B | 32 | D | 40 | A |
]]>
1. Ah, o Antakya günlerim! Zaman, anıları unutturmak için kör kuyulara atıp duruyor onları. O bin bir renkten, tattan; siyah beyaz ve gölgeli birkaç sahne kalmış zihnimde. O kadarcığı bile körüklüyor hasretimi.
Bu parçada geçen “siyah beyaz ve gölgeli sahne” sözüyle, yazarın Antakya anılarının hangi özelliği vurgulanmıştır?
A) Keskin çizgilerle belirlenmiş ve üzücü oldukları
B) İnsanı taraf tutmaya zorlayan sosyal yanlarının olduğu
C) Üzerlerinden geçen zamanın etkisiyle silikleştikleri
D) Unutkanlıkların zorlayıcı etkisiyle önemsizleştikleri
E) Yazarın kendisinden kaynaklanan belirsizlikler taşıdıkları
2. Şeyh Galip, “Hüsn ü Aşk”ın mukaddimesinde, kitabın yazılış hikâyesine yer verir. Bu hikâye özetle şöyledir: Devrin şairlerinin bulunduğu bir toplantıda Nabi’nin “Hayrabat” adlı mesnevisi övülürken o düzeyde bir mesnevinin artık
yazılamayacağı söylenir. Çok genç olmasına karşın şairliğine güveni tam olan Galip, bir süre dinledikten sonra Nabi’nin, mesnevisinde yeni bir yol açmadığını, orta malı sözler söylemekle iyi şair olunamayacağını belirterek “Hayrabat”ı aşacak bir mesnevi yazacağına söz verir ve böylece ortaya “Hüsn ü Aşk” çıkar.
Bu parçada şair, “orta malı sözler söylemekle iyi şair olunamayacağı” sözüyle aşağıdakilerden hangisini anlatmak istememiştir?
A) Şairlerin eskileri taklit etmekten kaçınması gerektiğini
B) Alışılmışın dışına çıkmadan iyi şiire ulaşılamayacağını
C) Şiirde büyüklüğün, yenilik getirmekle mümkün olabileceğini
D) Şiirin alışılmış duyarlılıklardan farklı bir tutum gerektirdiğini
E) Yeni olan her sözün şiir sayılmasının yanlış olduğunu
3. Edgar Allen Poe, polisiyeye ve bilimkurguya getirdiği yeniliklerle sürekli olarak edebiyat dünyasının odağında yer almış bir yazar. Onu okumaktan büyük zevk alıyorum. İngilizce ya da Fransızca bilen dostlarımın da onun öykülerini çok sevdiğini biliyorum. Bu çeviriyi, anadilinin kucağından çıkıp başka ufuklara yelken açamamış milyonlarca okurun da bizim aldığımız zevki alması için yaptım.
Bu parçadaki altı çizili sözün yerine aşağıdakilerden hangisi getirilirse cümlede anlam değişikliği görülmez?
A) anadilinin sözvarlığını başka dillerle kıyaslamamış olan
B) kitapları, yazıldıkları orijinal dilden okumayı seven
C) yabancı yazarlardan çok yerli yazarlara ilgi duyan
D) kendi dilinden başka dil öğrenememiş olan
E) alıştığı yazın türlerinin dışındaki türlerden hoşlanmayan
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, doğada bir gün içinde yaşanan değişimden söz edilmiştir?
A) Sabah saatlerinde sokağın başında tüm görkemiyle yükselen bu binanın, akşam eve dönerken yerle bir edilmiş olduğunu gördüm.
B) Aşırı yük yüzünden dengesini iyice kaybeden mavnamız, ufacık dalgalara bile dayanamaz haldeydi.
C) Tayfaları bulmak için tekrar kıyıya indiğimizde birkaç saat önce iskele seviyesine kadar yükselmiş olan denizin çekildiğini fark ettik.
D) O akıl almaz şiddet dalgası geçer geçmez dinginleşen, herkese iyi niyetle yaklaşan, hoşgörü gösteren bu kadın, sanki az önceki halinden dolayı herkesten özür diliyordu.
E) Maçın başlamasına kısa bir süre kala hissedilen gerilim, maçtan sonra bağıra çağıra galibiyeti kutlayan seyircilerle birlikte yok oldu.
5. Aşağıdakilerin hangisinde, “koşul gerçekleşse de eylemin gerçekleşmeyeceği” anlamı yoktur?
A) Yalan dünya bahçem olsa
Benden bir gül alan olmaz
B) Dünyayı kalbura koysan elesen
Sen de benim gibi yâr bulamazsın
C) Vermem seni ellere
Ordu üstüme kalksa
D) Gönlümü çekse de yârin hayali
Aşmaya kudretim yetmez cibali
E) Bahar gelse açsa da çiçekler
Yârin göğsüne taksam bir demet
6. (I) Anlatının kuşatmadığı bir yolculuk, yolculuk değildir. (II) Anlatı, her yolculuğun dönüşünde yeniden yapılan bir yolculuk gibidir. (III) Burada sözünü ettiğimiz anlatı, sadece gezi yazılarını içermez; yolculuk gözlemlerinin eşe dosta
anlatılışı da buna dahildir. (IV) Üstelik çoğu zaman, yolculuk başlamadan önce atılır anlatının temeli. (V) Bu temel, yolculuğun yapısını, dokusunu oluşturur. (VI) Anlatı olmadan, içi boş, anlamsız bir gidiş gelişten ibaret kalır yolculuk.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangileri, birbirine anlamca en yakındır?
A) I. ile II. B) I. ile VI. C) II. ile III.
D) III. ile V. E) IV. ile V.
7. (I) Kosova’da yayımlanan ve çocuklar tarafından çok sevilen “Türkçem” dergisinin 100. sayıya ulaşması dolayısıyla bir tören düzenlendi. (II) Derginin sahibi Zeynel Beksaç, bir konuşma yaparak, “Türkçem”i son Kosova savaşı patlak vermeden iki ay önce, Kuş dergisinin kapatılmasının ardından oluşan boşluğu gidermek amacıyla çıkardığını ve on yıldır dergiyi yaşatabilmek için mücadele verdiğini söyledi. (III) Öncelikle Kosova’da ve Balkanlar’da yaşatılan
Türk çocuk edebiyatına yeni bir boyut getirmek ve ivme kazandırmak istediğini vurguladı. (IV) Bu konuşmanın ardından derginin tarihçesine ışık tutan bir sinevizyon izlendi. (V) Çok sayıda basın mensubunun katıldığı tören, mütevazı bir kokteylle son buldu.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde “dolaylı anlatım”a başvurulmuştur?
A) I. ile II. B) I. ile III. C) II. ile III.
D) II. ile IV. E) IV. ile V.
8. Bir yazar, yapıtlarını hangi dilde yazdıysa o dile hizmet etmiştir.
Aşağıdakilerden hangisi, anlamca bu cümleyi destekleyen bir yargıdır?
A) Evrensel yazar, her çağa, her topluma seslenir.
B) Ulusların değil, dillerin yazarları vardır.
C) Yapıtlar, yazarlarının yaşamından izler taşır.
D) Büyük yazar, anlatılamaz deneni de anlatacak bir yol bulur.
E) Yazarlıkta önemli olan, biçim değil içeriktir.
9. (I) Bu aydan itibaren bu sayfalarda Türkçenin belli başlı özellikleri üzerinde duracağım. (II) Ayrıntılardan olabildiğince kaçınarak, yalınlaştırıcı bir yönelimle yapmaya çalışacağım bunu. (III) Bu yolda, yazılarımda örneklemelere ve alıntılara yer vereceğim. (IV) Yerinde verilmiş bir örnek ya da bir alıntı, kimi durumlarda sayfalarca açıklamadan daha etkili olur. (V) Öte yandan Türkçenin güzellik ve incelikleri, iyi örnek ve alıntılar yardımıyla okura daha kolay yaşatılabilir.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde yazar, kullanacağı yöntemi seçme nedenini açıklamaktadır?
A) I. ile II. B) II. ile V. C) III. ile IV.
D) III. ile V. E) IV. ile V.
10. (I) O, yazınsallık peşinde koşan, entelektüel, zor bir yazar. (II) Yüksek edebiyatın dehlizlerinde dolaşmayı seven, kendini yetiştirmiş, uzman bir okura göre yazıyor yapıtlarını. (III) Okuru olayın akışına bırakmak yerine metinsel öğeler içinde yoğurmayı seviyor. (IV) Oysa, kitaplarının tanıtım ve pazarlamasında, herkesin onları okuyabileceği beklentisi yaratıyor. (V) Doğal olarak, kitabı alanların çoğu düş kırıklığına uğruyor ve kitabı bitiremiyor. (VI) Hal böyle olunca, o, ülkenin “en çok okunamayan yazarı” olarak nitelendiriliyor.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde, sözü edilen yazara yönelik bir yakınma söz konusudur?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
11. Aşağıdakilerin hangisinde ünsüz benzeşmesi yoktur?
A) “Tütünler Islak”ta günlük yaşamın içinden olaylar anlatılıyor.
B) Üçüncü cildin sonuna uzun bir kaynakça koymuşlar.
C) Haberi alınca yağmur kar demeden yola düştü.
D) Başlangıçta onunla anlaşamayacağına inanıyordu.
E) Bazen bizim yokuşu çıkarken rastlardık ona.
12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı vardır?
A) Çocuklarının başarılı olması için elinden geleni yapar, bununla da övünürdü.
B) Buğdayları köyün değirmeninde övüttükten sonra un çuvalını sırtlayıp eve döndü.
C) Üşüyen ellerini ovuşturarak ısıtmaya çalışan bir adam mağazanın kapısında bekliyordu.
D) Öğrencilerine iyi birer tiyatro izleyicisi olmalarını öğütlerdi.
E) Yoğun çalışma temposuna rağmen üç öğün yemek yemeye dikkat ederdi.
13. Anılar, yaşananlara bir tür tanıktır.
Aşağıdakilerin hangisinde virgül (,) bu cümledeki görevinde kullanılmıştır?
A) Hikâye dalında en çok oy toplayan, Sait Faik’ti.
B) Eski Yunan’da dostluk bir din, bir yasa sorunuymuş.
C) İnsanlar o çağlarda birbirlerini seviyor, birbirlerine saygı duyuyorlarmış.
D) Baba Evi’nde ilk gençlik yıllarının dostluklarını hep öne çıkarır, anlatır.
E) Çocuklar için yazmanın kolay olmadığı da söylenir, kolay olduğu da.
14. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu vardır?
A) Yazar konuyu dar bir çerçeve içinde ele almış.
B) Uzun ve yorgun bir yolculuktan sonra nihayet eve varabilmiştik.
C) Sizden bu konuda biraz daha anlayış beklerdim doğrusu.
D) Burada insanlar, mart başından eylül sonuna kadar tarlalarda çalışırlar.
E) İnsan, bu çorak tepeleri görünce huzursuzluk duyuyor.
15. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, yüklemin olumlu yapılması anlatım bozukluğuna yol açmaz?
A) Bana söylediklerini başka birisine asla söyleme.
B) O anda hiç kimse neden burada olduğunu bilmiyordu.
C) Böyle bir kurumda çalışmayı daha önce hiç hayal etmemiştim.
D) Sorulara verdiğin yanıtların biri bile doğru değildi.
E) Tüm bu olanları o da kesinlikle sorgulamayacaktır.
16. Bir şairin değeri, şiirlerinin sayısıyla değil, başka şairlerden söz ederken onun adının sık sık kullanılmasıyla ölçülür.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Çatı uyumsuzluğu
B) Tamlama yanlışlığı
C) Özne-yüklem uyumsuzluğu
D) Yanlış anlamda sözcük kullanımı
E) Anlamca çelişen sözcük kullanımı
17. Aşağıdaki cümlelerin hangilerinde altı çizili ekler, anlamları ve görevleri açısından özdeştir?
A) Bizim yolumuzu kesemez dağlar.
İnsanları sevgi birbirine bağlar.
B) Söyleyecek sözüm kalmadı sana.
Dönecek onlar da bir gün vatanlarına.
C) Kışı burada geçiremez göçmen kuşlar.
Sesi kulaklarda çınlar yıllar sonra bile.
D) Bir hanımeli dalı kopardı, bana uzattı.
Gençler akşamları sahilde yürüyüşe çıkardı.
E) Hemen görevliye iki simit aldırdı.
Toplantının ertelendiğini bize dün bildirdi.
18. Odanın ortasında eski bir kilimin üzerinde yuvarlak ahşap bir masa ve
I II III
tekerlekli mavi bir koltuk duruyordu.
IV V
Bu cümlede numaralanmış sözcüklerden hangisi, ötekilerden farklı türdedir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
19. Okulu yok bu işin, alfabesiz başlanır
Yılan bile yılanken tatlı dilden hoşlanır
Aşk bir ağaç gibidir, yaprak yaprak dallanır
Meyvesizi kesilir, meyvelisi taşlanır
Bu dörtlükte aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) İkileme B) Sıfat tamlaması
C) Belirtisiz ad tamlaması D) Belirtili ad tamlaması
E) Adlaşmış sıfat
20. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yüklem, bileşik zamanlı bileşik eylemdir?
A) Çok sevdiği bez bebeğini yazlık köşkte kaybetmiş.
B) İşinde başarısız olduğuna inanınca istifa etti.
C) Doğrusu tavırlarınızı biraz garipsemiştim.
D) Ben de böyle bir şiir yazabilirdim.
E) Sanırım bu eve bir daha giremezsin.
21. Aşağıdaki cümlelerden hangisinin yüklemi, çatı yönünden “Masalar kuruldu, sofralar hazırlandı.” cümlesindeki eylemlerle özdeştir?
A) Çocuk neredeyse bütün gün bilgisayarın başında oturuyormuş.
B) Biraz da kendini onun yerine koyarak durumu değerlendir.
C) Annesi, sonuçları beklerken elindeki örgü ile oyalanıyordu.
D) Aniden rahatsızlanan babaannelerini apar topar İstanbul’a getirdiler.
E) Çalınan araba birkaç gün içerisinde bir ara sokakta bulundu.
22. İç rahatlığıyla davranmak, iç rahatlığıyla konuşmak, özellikle iç rahatlığıyla düşünmek, erdemli insanın işidir.
Bu cümlenin öğelerinin dizilişi, aşağıdakilerin hangisinde doğru verilmiştir?
A) Edat tümleci – özne – yüklem
B) Özne – yüklem
C) Özne – nesne – yüklem
D) Nesne – yüklem
E) Nesne – edat tümleci – yüklem
23. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde öğelere ayırmada yanlışlık yapılmıştır?
A) Son gelen çocuk / çantasından / ne olduğu anlaşılmayan bir alet / çıkardı.
B) Dört sene evvel / Büyükada’da / oturuyordum.
C) Ben / kapıdan girince / bütün gözler / bana / çevrildi.
D) Bu manzara / çocukluğumun sevinçlerini ve acılarını / hatırlatır.
E) Sonra / İhsan’ın yanındaki koltuğa / rahat bir tutumla / yerleşti.
24. Aşk sözlerini alayla karşılamak, onaylanacak bir davranış değildir.
Bu cümlenin nitelikleri aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?
A) Basit – olumlu – ad
B) Sıralı – olumsuz – eylem
C) Basit – olumsuz – ad
D) Bileşik – olumlu – eylem
E) Bileşik – olumsuz – ad
25. (I) Bu yazarımız, küçük yaşta babasını kaybettiği için çok zor koşullarda büyümüştür. (II) Çocukluğundan itibaren çalışmak zorunda kalmış, neredeyse girip çıkmadığı iş kalmamıştır. (III) Aktar çıraklığıyla başladığı iş hayatında matbaacılık, gazetecilik, devlet memurluğu, öğretmenlik,ticaret, yazarlık yapmıştır. (IV) Onun yaşam öyküsü, bir bakıma çalışarak ilerlemenin öyküsüdür. (V) O, öykü ve romanlarında olumlu tip olarak, yılmadan çalışıp çabalayan, emeğiyle para kazanarak sınıf atlayan kahramanları seçmiştir. (VI) Baba parasıyla har vurup harman savuran mirasyedi tipleri ise romanlarının kötü adamları olarak cezalandırmıştır.
Bu parça iki paragrafa bölünmek istense, ikinci paragrafın kaçıncı cümleyle başlatılması uygun olur?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
26. (I) Basit ve yüzeysel bir bakışla, hayatı oradan oraya savrularak geçmiş bir adamdı Paul Gauguin. (II) Bir türlü bulamadığı şeylerin peşinden gidiyor, dikiş tutturamıyor, düzen kuramıyordu. (III) Modern dünyanın karmaşası onu yoruyor; el değmemiş, Batılı medeniyetlerin henüz ulaşamadığı yerler aramaya sevk ediyordu. (IV) Ülke ülke gezdi; ama hiçbir yer hayalini kurduğu gibi değildi, her yerde karşısına çıktı tüccarlar, makineler, para… (V) Hayatı boyunca kayıp bir cenneti arayan sanatçı, psikolojik bir rahatsızlık geçirdiği günlerde arkadaşı Van Gogh’un kulağını kesmekle suçlandı. (VI) Oysa o, gösterişten uzak kalmak, yalnızca resim yapmak için yaşamak istemişti ve yaşamak için resim yapmak…
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi, düşüncenin akışını bozmaktadır?
A)II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
27. (I) Aile konuları, sinemada beni en çok etkileyen konulardır. (II) Bu konular, sinema açısından verimli oldukları kadar, tehlikelidir de. (III) Gerçeği söylemek gerekirse, daha önce yaptığım filmler başarı kazanmasaydı yeni filmimde böyle bir konuya yönelemezdim. (IV) Ben de bu dürtüyle, biraz korkarak da olsa, aile içinde yaşanan ve çoğu zaman açığa çıkmayan şiddet konusuna değinmek istedim. (V) Bu konuda çevremdeki birçok kişiden de yardım aldım. (VI) Hatta, filmin senaryosu üç kişinin ortak çalışmasıyla oluştu, diyebilirim. (VII) Böyle yaparak belki de doğabilecek tepkileri üç ayrı yöne dağıtmak istedim, bilmiyorum.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra, “İnsan biraz güven kazandıkça daha önce cesaret edemediği konulara girmek istiyor.” cümlesi getirilirse düşüncenin akışı bozulmaz?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
28. —- Yazarın hemen her romanında, onların birer kahraman olarak belirgin bir biçimde öne çıktıklarını görebilirsiniz. Onlar, fabrikalarda, tarlalarda, evlerde ucuz işgücü olarak görülen, dövülen, tacize uğrayan, sömürülen, sevilen, uğruna cinayet işlenen kişiler olarak romanlarda boy gösterir, Anadolu’nun derin tarihinde yerlerini alırlar. “Hanımın Çiftliği”nin Güllü’sü, “Kaçak”ın Hacer’i bunlar arasında ilk akla gelenler. Kimi romanlarda kenarda köşede kalmış gibi görünenler bile erkeğin macerasını tamamlamak için kurgulanmış silik tipler değil; içdünyaları, hayalleri, hırsları olan, renkli kişiliklerdir.
Düşüncenin akışına göre, bu parçanın başına aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi uygun olur?
A) Orhan Kemal, romanlarında topraksız köylülerin yaşam savaşına odaklanır.
B) Orhan Kemal’in romanlarında kadınların önemli bir yeri vardır.
C) Orhan Kemal’in romanlarında, çalışan insanın iyi ve kötü yönleri iç içedir.
D) Orhan Kemal, romanlarını, köyden kente göç eden insanların yaşadığı zorluklar üzerine kurar.
E) Orhan Kemal’in romanlarında çocuklar da büyükler kadar önemle ele alınır.
29. Dedem acımasız, çekilmez bir adamdı. Ama, Balzac’ın Eugenie Grandet adlı romanını okuyuncaya dek onu doğru dürüst anlamamıştım. Eugenie’nin babası ihtiyar Grandet de acımasız ve çekilmez bir adamdı ve dedeme çok
benziyordu. Ne var ki o, dedemden daha akılsız ve daha az ilginçti. İnatçı bir ihtiyar olan dedem, bu Fransızla kıyaslanınca daha üstün niteliklere sahipti ve daha sevimliydi. Bu, benim ona karşı tavrımı büsbütün değiştirmedi; ama çok önemli bir şey öğrenmiş bulunuyordum: —-
Bu parça, anlatımın akışına göre, aşağıdaki cümlelerin hangisiyle tamamlanamaz?
A) Kitaplar, insanlarda görmediğim ya da bilmediğim özellikleri önüme serebiliyordu.
B) Okuduğum kitapların sayısı arttıkça daha dingin ve anlayışlı bir kişilik kazanacaktım.
C) Her kitap, beni hoşgörüye ve insancıllığa yükselten bir merdiven basamağıydı.
D) Yazarlık sonradan edinilen bir yeti değil, doğuştan gelen özel bir yetenekti.
E) Okuduklarımızla yaşamımız arasında güçlü bir bağ vardı.
30. Felsefe, kuramsal olduğu için sadece birtakım soyut kurallar koyar ortaya ve bu kuruluğu yüzünden pek etkili olamaz. Tarih ise somuttur, canlıdır; ama yalnızca olanı anlatır, olması gerekeni bildirmez, insanlara örnek olacak ya da onların ders alacağı olaylar uyduramaz. Felsefe ve tarihin eksik yanlarını tamamlayarak yararlı taraflarını kendinde toplayan, edebiyattır. Edebiyat, hem olayları somut hale sokmakla —- giderir, hem de —- tarihin eksiğini kapatır.
Bu parçada boş bırakılan yerlere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerin hangisinde verilenler getirilmelidir?
A) felsefenin kuruluğunu ve soyutluğunu – olması gerekeni önermekle
B) tarihin açığını – ders verici olaylar uydurmakla
C) okurun bilgi açlığını – gerçekleri olduğu gibi sunmakla
D) yaşamın monotonluğunu – felsefeyi araç olarak kullanmakla
E) düşünürlerin hayalciliğinden doğan sorunları – okuru metne katmakla
31. 1940’lı yılların romanlarında, Türk edebiyatının başka dönemlerinde pek rastlamadığımız, karanlık ve sisli bir atmosfer vardır. Ama 1940’lı yılları anlatan romanlarda değil, 1940’lı yıllarda yazılan romanlarda… Hangi türde, hangi konuda yazılmış olursa olsun, hangi yazarın kaleminden çıkarsa çıksın, o dönemin tüm romanlarında o boğucu, o yapışkan havayı soluruz.
Bu parçada yazar, öne sürdüğü düşünceyi aşağıdaki yargılardan hangisine dayandırmış olabilir?
A) Tüm romancıların, aynı dönemi aynı bakış açısıyla işlemesi yanlıştır.
B) Belli bir dönemin romanını yazmak için, olayların durmuş oturmuş olması gerekir.
C) Romanlar, şu ya da bu şekilde, yaratıldıkları dönemin damgasını taşır.
D) Yazarlar, yaşamadıkları dönemleri de gerçekçi bir biçimde yansıtabilir.
E) Tarih yazımı başka, tarihi roman yazımı başka donanımlar gerektirir.
32. Bilgi güçtür; bilgi, bilinene egemen olmayı sağlar. Bu bakımdan Avrupa’nın 18. yüzyıldan sonra Doğu’ya yönelmesi, Doğu hakkında araştırmalar yapıp kitaplar yayımlaması, bunların arkasından gelen sömürgeciliğe zemin hazırlamış, sömürgeciliği mümkün kılmıştır. Avrupa, Doğu hakkında gözlemler yaparak, görüşler oluşturarak, Doğu’yu istediği gibi tarif ederek Doğu üzerinde egemenlik kurmuştur. Bu öyle bir egemenliktir ki bugün Doğulular bile kendilerini
öğrenmek için Batılıların yazdığı Doğu metinlerine bakmakta ve onların yaptığı gibi kendilerini tarif etmektedir.
Bu parçada vurgulanan düşünce, aşağıdaki yargılardan hangisiyle uyumludur?
A) Bir şeye sahip olabilmek için o şeyi bilmek ve tanımak gerekir.
B) Ne kadar çok şey bilirsen yeni bilgilere gereksinimin o kadar artar.
C) Bilgi, insana kendisini tanıma ve eleştirme olanağı sağlar.
D) İnsanlar, ancak bilgi düzeyleri birbirine yakınsa konuşup anlaşabilir.
E) Bilgi, ancak ondan yeni bilgiler çıkarılabiliyorsa önem taşır.
33. En büyük savaş romanları, savaşın üzerinden yıllar geçtikten sonra yazılmıştır. Bunların en önemlileri, o savaşa katılmayanların eserleridir. Savaş sürerken, sıcağı sıcağına yazılan romanlar da vardır; ama bunlar kalıcı olmaktan çok uzaktır. Birinci Dünya Savaşı’na katılan romancıların yazdıkları, daha çok, gazete dizileri niteliğindedir. Oysa sözgelimi Tolstoy, Napolyon savaşları sürerken daha dünyaya gelmemiş, dolayısıyla “Savaş ve Barış” henüz yazılmamıştır.
Bu parçada vurgulanmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Savaşın en etkili anlatıldığı romanlar, barış yıllarının ürünüdür.
B) Savaş yıllarında yazılan romanlar, belgesel yazı ya da röportajdan öteye geçmez.
C) Bir savaş romanının başarılı olması için yazarının savaş görmemiş olması gerekir.
D) “Savaş ve Barış”ın başarısı, Tolstoy’un yaşadıklarının değil, hayal gücünün eseridir.
E) Savaş yıllarında roman türünün gelişimi sekteye uğramıştır.
34. Yazara dönük biyografik eleştiri, başlıca iki amaçla kullanılabilir: Yapıtını aydınlatabilmek için sanatçının yaşamını incelemek, sanatçının yaşamını ve kişiliğini aydınlatabilmek için yapıtlarını incelemek. Hemen ekleyelim ki bu iki yolun birincisi ya da ikincisi, hatta kimi zaman ikisi birden kullanılabilir. Yazarın neler yaşadığı, yapıtlarında anlattığı olaylardan şu ya da bu ölçüde çıkarılabilir. Aynı biçimde, yazarın yaşam öyküsüne bakılarak, yazdıklarının ne olduğu, ne anlama geldiği okunabilir. Bu eleştiri biçiminden sağlıklı sonuçlar çıkarılabilir.
Bu parçada anlatılanlar, aşağıdakilerin hangisine dayandırılmaktadır?
A) “Bir yazarın tüm yapıtlarının birbiriyle tema ortaklığı içinde olduğu” düşüncesine
B) “Sanatçının yaşayışı ve kişiliği ile yapıtları arasında sıkı bir bağ olduğu” ilkesine
C) “Yazarın üreten, eleştirmenin ise yalnızca değerlendiren olduğu” düşüncesine
D) “Gerçek eleştirinin, öznel değil, nesnel bir yaklaşım gerektirdiği” inancına
E) “Toplumsal olayların, yazarın yaşamını da yapıtları da aynı ölçüde etkilediği” görüşüne
35. Elbette!.. Şiirin, romanın, öykünün en başat öğesi dildir. Dilde yenilikler, farklılıklar olur da edebiyatta olmaz mı hiç? Bugün yeni bir edebiyat yaptığımızı söylüyorsak bu, yeni dil sayesindedir en çok. Eskisine kalsaydık, geçmişin o eleştirdiğimiz edebiyatıyla bağlarımızı koparamazdık.Ancak, hazır dilden beslenirken yazar ya da şair olarak biz de boş durmadık. Yeni düşünceler yeni bir dili gerekli kılar.Türettiğimiz birçok yeni sözcükle, oluşturduğumuz yeni anlatım yollarıyla biz de dilimize olan borcumuzu ödemeye çalıştık.
Bu sözler, aşağıdaki sorulardan hangisinin yanıtı olarak söylenmiş olabilir?
A) Sizce, değişen dilin edebiyata etkisi oldu mu?
B) Eski bir dille yeni bir edebiyat yaratılabilir mi sizce?
C) Size göre, şairin dili, yazarın dilinden farklı mı olmalı?
D) “Dili edebiyatçılar oluşturur.” görüşüne katılıyor musunuz?
E) Dilin müdahale yoluyla yenilenmesi doğru bir yol mudur?
36. Bir dilin zenginliğini sözcüklerin sayısı belirlemez. Gerçek zenginlik, sözcüklerin kullanımında, daha doğrusu dilin anlatım yeteneğinde gizlidir. Bu bakımdan sözcük sayısını göz önünde bulundurarak dilimizi yoksul bir dil gibi görmek ya da göstermek yanlış bir yargı olur.
Bu parçada yazarın karşı çıktığı, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Türkçenin anlatım yeteneği yönünden oldukça geniş olanakları vardır.
B) Dilleri, zengin ve yoksul diye nitelendirmede sözdağarcığı güvenilir bir ölçüdür.
C) Dillerin sözdağarcığı hem nicelik hem de nitelik yönünden farklılık gösterir.
D) Türkçe, anlam salkımı bakımından en zengin dillerden biridir.
E) Sözcüklerin oluşumu, toplumun yaşam biçimine sıkı sıkıya bağlıdır.
37. “Tutunamayanlar”, Türkiye’de geleneği olmayan bir roman tarzının oldukça başarılı bir örneği. İlk bakışta belki çok dağınık, çok keyfi. Okuyucuda, yazar aklına geleni yazmış gibi bir izlenim bırakabilir. Oysa bu dağınık görünüşlü malzeme titiz bir seçmeyle toplanmış ve rastgele değil, yapısal bir bütünlük meydana getirecek biçimde örülmüş. Oğuz Atay’ın bu ilk romanı, özellikle roman kuruculuğunda başarılı bir yazarın habercisidir.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) “Tutunamayanlar” romanının başarılı bir kurguya sahip olduğuna
B) “Tutunamayanlar”ın yenilikçi ve özgün bir roman olduğuna
C) Birbirinden kopuk gibi görünen ayrıntıların romanın iç yapısında birleştiğine
D) Oğuz Atay’ın edebiyatımıza alışılmışın dışında bir roman kazandırdığına
E) “Tutunamayanlar”ın güç okunur, anlaşılması zor bir roman olduğuna
38. Anlamanın anlaşılması, düşünmenin düşünülmesi insani etkinliğin doruğunu oluşturur. “Yüceleri düşünün ki yücelesiniz.” diyen Sokrates’in sözleri, sıradan bir öneri, ahlaki bir çağrı olmaktan çok bir gerçeğin dile getirilmesidir. Bireysel varlığımızın en yüksek düzeyi, aklımızın kendini değerlendirebilmesidir. Sorunsallar üzerine düşünme alışkanlığı, ayrıcalık taslamaktan uzak öğrenme çabası, kendi vicdanını kendine yargıç edinme içtenliği, bunlar birey için çok yüksek niteliklerdir. Ancak hiçbiri, bireyin kendi aklını, yüceltmeden ve aşağılamadan tartması kadar yüksek değildir. Bu çaba, bireyin kişisel ahlakını yapılandırma yolculuğudur.
Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine varılamaz?
A) Düşünen, anlayan insanın aynı zamanda ahlaklı olacağına
B) Düşünme üzerine düşünmenin insanı olgunlaştıracak bir eylem olduğuna
C) Vicdanı olmayan bir aklın gerçekleri göremeyeceğine
D) Düşüncenin, kendisini konu ettiğinde, yüce bir etkinlik olduğuna
E) Düşünme ve anlama yeteneğinin, insanı insan yapan özelliklerin başında geldiğine
39. Şiirlerinizi okudum. Bunlarda yeni bir ses yok, taze bir hava yok. Bize görülmemiş, duyulmamış hissini verecek bir şeyler yok. Sizden öncekilerin hazırladıkları kalıpların içine yerleşivermişsiniz. Kendiniz için titiz bir eleştirmen olamamışsınız. Bir sanatçı için en büyük tehlike budur. Elinden çıkan her yazıyı beğenmek, her yaptığını kusursuz bulmak, tembelliğe alıştırır insanı. Genç yaşında beş kitaplık şiir yazan şairin tembelliğinden bahsedilir mi, demeyin. Tembelliğin bir de bu türlüsü vardır. Bir şiiri on kere yeni baştan yazacak yerde, on şiir döktürmek tembelliktir ve kolaycılığa kapılmanın açık delilidir.
Bu parçadan aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz?
A) Genç şairler, ustaların yapıtlarını okumalı, yöntemlerini titizlikle incelemelidirler.
B) Şairlerin, yapıtlarını oluştururken bir eleştirmen gibi titiz davranmaları gerekir.
C) Sanatçıların ustalaştıklarına inanmaları, bir tür tembelliğe yol açar.
D) Şairin, yazdıklarını tekrar tekrar gözden geçirmesi, yeterince iyi bulmazsa değiştirmesi gerekir.
E) Şairler, yapıtlarının niceliğine göre değil, niteliğine göre değerlendirilir.
40. Türklerin çiçek tutkusu, yalnız şiirlerde değil, hayatın her alanında kendisini gösterir. Bu tutku, sık sık yabancı gezginlerin seyahat anılarında da yerini almıştır. Levni’nin minyatürlerinde, şapkalarına çiçek takan veya ellerinde çiçek
tutarken resimlenenler, yalnızca hoş edalı hanımlar değildir. Uzun bıyıkları yukarı doğru özenle kıvrılmış beylerin de serpuşlarındadır çiçekler. Fatih’in gül koklayan portresini görmeyen var mıdır? Nakkaş Sinan’ın resimlediği bu minyatürde Fatih, serçe parmağında dikkatleri üzerine çeken mavi taşlı bir yüzük, sırtında yüzüğünün rengiyle uyumlu bir kaftan, bağdaş kurarak oturmuş, dalgın dalgın uzaklara bakarken elinde tuttuğu gül demetini koklar.
Bu parçanın anlatımında özellikle aşağıdakilerden hangilerine başvurulmuştur?
A) Açıklama, tanık gösterme
B) Öyküleme, benzetme
C) Tartışma, betimleme
D) Açıklama, örneklendirme
E) Tartışma, tanımlama
Edebiyat / Dil ve Anlatım Kaynak Site
CEVAPLAR
| 1 | C | 11 | E | 21 | E | 31 | C |
| 2 | E | 12 | B | 22 | B | 32 | A |
| 3 | D | 13 | A | 23 | C | 33 | A |
| 4 | C | 14 | B | 24 | E | 34 | B |
| 5 | E | 15 | E | 25 | D | 35 | A |
| 6 | B | 16 | A | 26 | D | 36 | B |
| 7 | C | 17 | E | 27 | B | 37 | E |
| 8 | B | 18 | A | 28 | B | 38 | C |
| 9 | E | 19 | C | 29 | D | 39 | A |
| 10 | C | 20 | D | 30 | A | 40 | D |
1. Aşağıdaki altı çizili sözcüklerden hangisi gerçek anlamıyla kullanılmıştır?
A) Bir eserin oluşması için sanatçıda sağlam bir birikimin olması gerekir.
B) Kimi yazarlar bir konuyu nesnel açıdan ele alırlar.
C) Yapıtlarında toplumun geniş bir kesiminin sorunlarını işlemiştir.
D) Bugüne kadar toplumsal içerikli iki roman yazmıştır yazar.
E) Günlük yaşamı alay yüklü bir anlatımla dile getirmiştir.
2. Yeşilçam’da bir haftada, bilemedin iki haftada film çekiliyordu o sıralarda.
Bu cümledeki altı çizili sözün cümleye kattığı anlam aşağıdakilerin hangisinde vardır?
A) Önce bir dilim pasta verelim, yetmedi iki dilime çıkarırız.
B) Bu işi iki kişiyle, olmadı üç kişiyle çok kolay bitiririz.
C) Bir hafta izin aldım, baktım tatil iyi gidiyor tatilimi bir hafta daha uzattım.
D) Önce yüz lira teklif edin, kabul etmedi iki yüze çıkarın teklifi.
E) Çocukları bahçeye çıkarın, oldu ki rüzgar çıktı, içeri alırsınız.
3. Eleştiri tek başına ne siyah ne de beyazdır. İçinde gri tonları da barındırır. Sanırım yazdıklarıma böyle de bakmak gerekiyor. Birine yöneltilen eleştiri biraz, saç tıraşı bittikten sonra berberin müşterisinin ensesine tuttuğu ayna gibidir.
Bu parçada altı çizili bölümle eleştiriyle ilgili anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Eserin iyi ya da kötü olduğunu göstermesi
B) Yazara sorumluluklarını hatırlatması
C) Eserin çok değerli olduğunu anlatması
D) Sanatçıda kendine güven duygusunu artırması
E) Sözü edilen eserin benzerlerinden üstün yanlarını ortaya koyması
4. Çalışmalarını masa başında yaratmamış, dünyayı dolaşarak, toplantılara katılarak, arşivlerin karanlığından çıkardığı binlerce belgeyi tarayarak üretmiştir yapıtlarını
Bu cümlede geçen “arşivlerin karanlığından çıkarmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Gizli kalmış kimi değerleri gün yüzüne çıkarmak
B) Kimi belgeleri zamanın yıkıcı etkisinden korumak
C) Kimi söylentilerin doğruluğunu belgelerle kanıtlamak
D) Yapıtlarını günün gelip geçici modalarına kapılmadan oluşturmak
E) Bilgileri halkın her kesiminin yararlanabileceği ortamlara taşımak
5. Romancı, içinden çıktığı toplumun nesnel tutanağı olmamalı, gerçekleri estetik bir anlatım kurgusu içinde vermelidir.
Bu cümlede romancıyla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A)Gördüklerini saptamakla kalmamalı, okurda güzellik duygusu oluşturacak şekilde anlatmalıdır.
B)Yapıtlarında, içinden çıktığı toplumu, yorumunu katarak anlatmalıdır.
C) Hayatın bütün yönlerini olduğu gibi anlatmalıdır.
D) Toplumu anlatırken birtakım ayıklamalara da gitmelidir.
E) Gerçek yaşama ayna tutarken, onu kendi yorumu ile vermelidir.
6. (I) Kar yağmaya başlayınca biz hemen kar helvası isterdik; ama, ilk yağan kardan helva olmaz, derlerdi bize. (II) Bunun anlamı, kar yağarken havadaki tozlar ile kaplandığından ilk karın sağlıklı olmadığıydı. (III) Bunun için biz de büyük bir özlemle daha sonra yağacak karları beklerdik. (IV) Birkaç gün süren yağışlarda, hemen ikinci günün karlarını bir tabak içerisine alarak üzerine pekmez döküp yerdik. (V) Ailemizin hasta olmamamız için pek de istemediği bu güzel eğlence aslında bizim için bir kış dondurmasıydı.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde yazar, karın ilk yağdığı gün yenmemesinin nedenini vermiştir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
7. I. Dil, ulusların düşünce, bilgi, gözlem ve tecrübe dünyasını yansıtır.
II. Her dil, yaşamın bir başka yorumunu ortaya koymaktadır.
III.Milletlerin kültürlerindeki farklılıklar dillerinin oluşumunda doğrudan etkilidir.
IV.Dil, milletin yapıp ettiklerinin, duyup düşündüklerinin, görüp bildiklerinin ve tüm düşünce evreninin aynasıdır.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca birbirine en yakındır?
A) I. ve II. B) II. ve III. C) I. ve III.
D) II. ve IV. E) I. ve IV.
8. (I) Beyoğlu İstanbul’un, hatta Türkiye’nin en şenlikli semti. (II) Gün, burada yirmi dört saat canlı, hareketli ve sürprizlerle dolu. (III) Sanatçıların, yoksulların, sokak satıcılarının, sesini duyurmak isteyen muhaliflerin, gidecek hiçbir yeri olmayanların, kısacası herkesin mekânı. (IV) Üstelik, tarihî yapıların ağırbaşlı duruşu ile sokağın cümbüşü, belki dünyanın başka hiçbir yerinde olmadığı kadar uyumlu. (V) Görmesini bilen göz, bunların tümüne tanıklık edebileceği gibi, farklı bir pencereden bir İstanbul tarihi okuması yapabilir.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde karşılaştırma yapılmıştır?
A) I. ve II. B) I. ve IV. C) II. ve III.
D) III. ve IV. E) IV. ve V.
9. (I) Bütün ünlü ve başarılı yazarların olduğu gibi, bu yazarın da yeni kitabını okurlar sabırsızlıkla bekliyordu. (II) Bu bekleyişte, daha kitap çıkmadan yayınevinin yaptığı reklamların büyük payı vardı. (III) Sonunda yazarın beklenen kitabı okurlarıyla buluştu. (IV) Yazar, okurların büyük beklentisini boşa çıkarmayacak bir eser ortaya koymuştu. (V) İlk baskısı hemen tükenen kitapta yazar, ülkedeki sosyal sorunları okuru sıkmayacak bir akıcılıkla yansıtmıştı.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde söz konusu kitabın içeriği ile ilgili bilgi verilmiştir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
10. (I) Karşımızdaki kişinin bizden farklı bir dili olabileceğini düşünmek, atabileceğimiz ilk adımdır. (II) Sonrasında, onun diline uygun bir anlatımı seçmeliyiz. (III) Bu durumda göreceğiz ki, anlatabiliyoruz. (IV) Kolay bir şeyden söz etmediğimin farkındayım. (V) Zaten ben de tek bir şey gözetiyorum: Bir düzeyde farkındalık yaratabilmek. (VI) Belki denemeye başlayabilir ve yararını görürsünüz.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde amaç söz konusudur?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “sessiz” sözcüğü, sözcük türü yönüyle ötekilerden farklıdır?
A) Arka sıralarda oturan sessiz bir öğrenciydi.
B) Eskiden sessiz sinema bir hayli yaygındı.
C) Bu derste sessiz durursanız size hediye alacağım.
D) Oldukça sessiz bir araba bu, çalıştığı bile duyulmuyor onun.
E) Ne kadar sessiz bir sınıf, sanırım sınav var içeride.
12. Aşağıdakilerin hangisindeki altı çizili sözcük hem yapım hem çekim eki almıştır?
A) Bir gölge gibi düştüm ardına yıllardan beri
B) Kapılarım kapanmaz, hep umutla beklerdim
C) Bakınca ışıldayan gözlerin vardı senin
D) Yalnızlık, kollarımda büyüyen bir sarmaşık
E) Karanlık gecelerin aydınlığıdır yüzün
13. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde arasöz, herhangi bir öğenin açıklayıcısı olarak kullanılmamıştır?
A) Geminin kaptanı, bu yaşlı adam, etrafında oldukça sevilen biriydi.
B) Bu eski şato, orada şu anda kimse oturmuyor, okyanusun engin sularına bakıyordu.
C) Mimar Sinan, büyük dahi, ölüm yıldönümünde törenlerle anıldı.
D) Berceste, bu Arap atı, görenleri kendine hayran bırakıyordu.
E) İki köylü, Ali ve Veli, sırtlarındaki torbaları at arabasına bıraktı.
14. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde tamlayanı düşmüş isim tamlaması vardır?
A) Sık ağaçların arasından güçlükle ilerliyorduk.
B) Hava kararınca kimse çıkmazdı sokaklara.
C) Annesi onu kahvaltı yaptırmadan okula göndermezdi.
D) Yaklaşık on yıldır aynı iş yerinde çalışıyordum.
E) Kalorifer kazanının gürültüsü ona ninni gibi gelirdi.
15. Daracık sokakların üstündeki evlerin balkonlarından, pencerelerinden renk renk sardunyalar fışkırıyor.
Bu cümleyle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Üç öğeli bir cümledir.
B) İkileme sıfat görevindedir.
C) Yüklem, bileşik zamanlı bir fiildir.
D) Basit yapılı bir cümledir.
E) Kurallı cümledir.
16. Bağrımdaki közleri senin için sakladım
Söylenmemiş sözleri senin için sakladım
Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisine örnek gösterilebilir?
A) Ünsüz benzeşmesine
B) Ünsüz yumuşaması
C) Ünlü daralması
D) Hece düşmesi
E) Kaynaştırma ünsüzü
17. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “de “lerin yazımıyla ilgili bir yanlışlık yapılmıştır?
A) Artık verem de öldürücü hastalık sayılmıyor.
B) Grip salgınından çocuklar da oldukça etkilendi.
C) Romatizmal hastalıklar yaşlılar da çok etkili oluyor.
D) Modern tıp, bitkisel tedavileri de kabul ediyor.
E) Yeni düzenlemeden eczaneler de etkilenecekmiş.
18. Limanın üst taraflarındaki meydanlık alanın ortasından tertemiz bir dere akardı (I) Derenin iki tarafında da kahveler vardı (II) Ortada da çok şık bir köprü (III) Buzuki sesleri, şarkılar, türküler yeri göğü inletirdi (IV) Derenin olduğu kısım, adanın en keyifli ve en güzel bölgesiydi (V)
Bu parçada boş parantezle ( ) gösterilen yerlerden hangisine ötekilerden farklı bir noktalama işareti getirilmelidir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
19. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Akdeniz sahillerinde son yıllarda birçok otel yapıldı.
B) Torosların güney yamaçlarına yaz daha erken gelir.
C) Portakal bahçeleri içinde arı vızıltıları eşliğinde yürüyorduk.
D) Narenciye, bu yörede yaşayanların en önemli geçim kaynağıdır.
E) Tarım sektörünün sorunlarını çözmek, benim ve sizin kolayca yapabileceğiniz bir iş değil.
20. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Bu dizeleri okuyunca dilimizin en güzel şiirleriyle karşı karşıya olduğumuzu fark ediyoruz.
B) Yazıyı aynen, hiçbir değişiklik yapmadan alıntıladık.
C) Alaydan geri kalmıyor; ama bazen insanı ağlatacak kadar duygusallığa da bürünüyor şiirlerinde.
D) İnsanı en acı anında bile güldürmek, neşelendirmek isteyen muzip bir yönü yaşatıyor şair.
E) Bazen masmavi gökyüzünde, bazen bir göl kıyısında, bazen de bir çiçekte arıyor mutluluğu sanatçı.
21. Şiir ve öykünün ikisinde de sözcükler çok önemlidir; âdeta bir pırlanta gibidir. Öyle ki bunların birini alıp değiştiremezsiniz. Romanda da sözcükler önemlidir. Ama öykü ve şiirdeki kadar değil… Romanda sözcükleri değiştirdiğinizde çok yadırganmaz. Bir öykü veya şiirde bir sözcüğü değiştirmeye kalkarsanız öykünün tüm yapısı bozulur.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Açıklama B) Betimleme
C) Tanımlama D) Karşılaştırma
E) Tanık gösterme
22. Toroslar’ın meşe ve çam ormanlarıyla kaplı tepeleri arasında bir vadi uzanıyor. Buradan geçen Mutlu Dere’nin suları vadinin ortasında kurulmuş köyün topraklarına can suyu vere vere Akdeniz’e doğru akıp gidiyor. Dere boylarında ılgınlar, zakkumlar, çınarlar; vadi yamaçlarında çamlar, ardıçlar var. Boy boy sarmaşıklar, yaban asmaları göklere doğru yükselen ağaçlara dostça sarılmış, onlarla iç içe yaşıyor burada.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Yinelemelere yer verilmiştir.
B) Gözlemlerden yararlanılmıştır.
C) İnsana özgü nitelikler doğaya aktarılmıştır.
D) Tamamlanmamış cümlelere yer verilmiştir.
E) Anlatıcı, duygusal etkilenmesini dile getirmiştir.
23. İşsizlikten bunalınca evimin bir odasını ayırıp bakkal dükkânı yapmıştım. Öykü yazma arzusu da kanıma o sıralar yeni yeni giriyordu. Aradan birkaç ay geçti, bende bir huzursuzluk başladı. Dükkân bir sokak arasındaydı, marketler bakkalın önünü kesmişti, iş yapamıyordum. Evden daktilomu getirip bakkal dükkânında öykü yazmaya başladım. Bir bakkal dükkânında daktilo düşünemeyen müşteri onu yazarkasa sanıp fiş isteyince, aramızda sorunlar yaşanıyordu. Öykü yazdığımı söyleyince yüzüme tuhafça bakıyor, “Hikâye” deyince, “Haa, tamam o zaman!” diyorlardı. Halk, öykünün adını bile bilmiyor yani. İşte böyle başladım öykü yazmaya.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisinin yanıtıdır?
A) Öykü yazmaya nasıl başladınız?
B) Halkın öyküye ve öykücüye bakışı nasıl?
C) Bir bakkalda, daktilo ile öykü yazmak nasıl bir duygu?
D) Niçin roman değil de öykü yazıyorsunuz?
E) Öykülerinizi daha çok, ne zaman yazıyorsunuz?
24. Edebiyat, kendi hikâyemizden başkalarının hikâyeleri gibi söz etmek yerine, başkalarının hikâyelerinden kendi hikâyemizmiş gibi bahsedebilirle hüneridir. Bir edebiyat yapıtı oluştururken, başkalarının hikâyelerini kendi içimizde duyarak yola çıkmak zorunluluktur aslında. Hiç kuşku yok ki bu, kendi hayatını öteki hayatların önüne koyanlarının yapabileceği bir şey değildir. Tam aksine, —.
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) bireysellikten yola çıkarak toplumsallığa ulaşma çabasıdır
B) kişisel sorunlara toplumsal bir görünüm kazandıranların işidir bu
C) toplumun sözcülüğünü üstlenme kolaycılığından kaçınanların işidir bu
D) önce kendi yanlışlarını düzeltmeyi başaranların yapabileceği bir şeydir
E) başka insanların sorunlarını içselleştiren kişilerin yapabileceği bir şeydir
25. Belli ölçülerde cümleler yazarak, belli oranda karmaşık yapılar kurarak, insanların anlayamayacakları şeylerden bahsederek edebiyatçı olunmaz. —. Ancak bu duygu ya da düşünceyi herkesin anlayacağı dille aktaran da edebiyatçıdır. Yani edebiyatçı, yazdıklarıyla bir mesajı, bir duyguyu iletmelidir. Ama bu mesajı edebî bir kaygı ve duyarlıkla iletmeye çalışmalıdır. Buradaki edebî kaygıdan, söz oyunlarıyla süslü, ağır, anlaşılmaz bir üslup anlaşılmamalıdır.
Parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Sanatçı, ileteceği mesajı edebî üsluba dökmelidir
B) Edebiyatçı, son derece sade ve anlaşılır bir dil kullanmalıdır
C) Bir duyguyu, düşünceyi aktarmakla edebiyatçı olunmaz
D) Edebiyat, sadece duygu, düşünce ve hayalin edebî bir dille aktarılması değildir
E) Edebiyat, yazı yoluyla okura bir duyguyu, bir düşünceyi edebî bir kaygı ile aktarabilmektir
26. (I) Onunla yıllarca, ülkenin en önemli gazetelerinde birlikte çalıştık. (II) Yakın zamana kadar da aynı köşede bir gün o, üç gün ben yazıyorduk. (III) Anlaşılan, rahatsızlığı iyice artmış, artık yazamaz hale gelmişti. (IV) Ne var ki geçen hafta yazı gönderemedi gazeteye. (V) Çünkü o, rahatsızlığı nedeniyle haftada ancak bir yazı gönderebiliyordu.
Bu parçanın anlam akışındaki bozukluğu gidermek için, aşağıdaki değişikliklerden hangisi yapılmalıdır?
A) I. cümleyle II. cümle yer değiştirmeli
B) II. cümleyle V. cümle yer değiştirmeli
C) III. cümleyle V. cümle yer değiştirmeli
D) IV. cümle I. den sonra gelmeli
E) IV. cümle II. den sonra gelmeli
27. Oyuncak müzesi kurmaya çalışıyorum. (I) Bu benim on bir yıllık düşüm. (II) Tek kişilik gösterilerimden, radyo televizyon programlarımdan, kitaplardan kazandıklarımla antika oyuncaklar aldım. (III) Türkiye’de bir ilki gerçekleştirip, oyuncak müzesi kuruyorum. (IV) Bir toplum önce demokraside, insan haklarında, uygarlıkta bir yere gelir; “Hay Allah, oyuncak müzemiz yokmuş! Şimdi kuralım.” demez. (V)
Bu parçadaki numaralanmış yerlerden hangisine “O yüzden, duyarlı kimselerin bu müzeleri kurup toplumun hizmetine sunması gerekir.” cümlesinin getirilmesi uygun olur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
28. Tarih derslerimize geliyordu. Genç, geniş alınlı, yakışıklı, sıcak bir insandı. Her insanın sesi kendine özgüdür; ama onun sesi çok farklı bir renkteydi. Bu sesle, hoca bize, Osmanlı tarihinden, Selçuklulardan, ilginç söyleyişinden dolayı hiçbir zaman unutamayacağım “Sa(ğ)manoğullarından” uzun uzun söz eder, daha çok bir üniversite hocası rahatlığında, konuşuyordu. Onu sevmiştik. Hakkında pek bir şey bilmediğimiz hâlde, kalbinin temizliği bütün bedenine ve hayatına vurduğundan olacak, daha karşılaştığımız ilk günden itibaren bu hocayı sevmiştik.
Bu parçaya göre, sözü edilen öğretmenin öğrencileri tarafından sevilmesinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Öğrencilerine dostça davranması
B) Dersini çok iyi anlatması
C) Öğrencilerin tarih derslerini çok sevmesi
D) İçindeki temizliğin dışına ve yaşamına yansıması
E) Tarihî geçmişimizden söz etmesi
29. Yazarın en tanınmış eseri “Ayaşlı ve Kiracıları” adlı romanıdır. 1934 yılında yazılan bu roman, Cumhuriyet’in ilk yıllarında, başkent Ankara’dan insan manzaralarını sergiler. Yazar, o yılların Ankara’sının toplumsal manzaralarını, insan tiplerini anlatmak için en uygun yol olarak bir pansiyonu kurgulamakta son derece başarılıdır. Böylelikle, toplumun birçok kesiminden insanın gelip geçtiği mekana, Anakara’nın bir simgesi olma görevini de yüklemiş olur. Romanda, o yılların Ankara’sını oluşturan toplumsal yapı, devletle ve birbiri ile ilişkileri içinde, bir fotoğraf duruluğunda, yansız ve gözleme dayalı bir tutumla anlatılmıştır.
Bu parçadan, Ayaşlı ve Kiracıları adlı eserle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
A) Gerçekçi bir anlayışla kaleme alındığına
B) Yazarın tek romanı olduğuna
C) Cumhuriyet’in kurulduğu yılların toplumsal yapısını yansıttığına
D) Olayların bir pansiyonda geçtiğine
E) Toplumun değişik kesiminden insanların anlatıldığına
30. —. Bunlara bakılarak toplumların tarihi, kültürü ve yaşam biçimi hakkında bilgi edinilebilir. Örneğin; denebilir ki, Diyarbakır’da yaşayan toplumların otobiyografilerini Diyarbakır’daki eserlerden okuyabiliriz. Diyarbakır Surları, Ulu Cami, Zinciriye Medresesi, İçkale Artuklu Sarayı, Malabadi Köprüsü, Mervanlı Kitabesi gibi sanat eserleri sanki kulağımıza yüzyıllar ötesinden bir şeyler fısıldar. O toplumların yaşamını yansıtır.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerin hangisi getirilmelidir?
A) Bir toplum yüce değerlere, güzel sanatlara sahip çıkarak ulaşabilir
B) Sanat eserleri toplumların kültürel değerlerinden beslenir
C) Her sanat eseri toplumsal bir otobiyografi sayılır
D) Asırlarca varlığını sürdüren yapıtlar sanat eseri niteliğindedir
E) Her toplumun kendine göre bir sanat anlayışı vardır
31. Dilimizin bağımsız olarak varlığını sürdürebilmesi için bir dizi önlem almalıyız. Bu konuda dilimize karşı her türlü özensizliği ve yanlış kullanımları alışkanlık hâline getirmekten kaçınmalıyız. Yabancı dil hayranlığı ile yabancı sözcük tutkusundan kurtulmalıyız. Türkçenin bilim dili olmadığı görüşüne karşı çıkmalıyız. Türkçe öğretimindeki yetersizlikleri görüp gerekli önlemleri almalıyız. Dil gümrüğü uygulamasına girişmeli, yabancı dillerden gelen terimlere Türkçe karşılık bulmalıyız. Nitelikli ve yeter sayıda öğretmen yetiştirmenin de, Türkçemizin varlığını bağımsız şekilde sürdürebilmesi için büyük önem taşıdığını bilmeliyiz.
Bu parçada dilin bağımsızlığını korumak için alınması gereken önlemler arasında aşağıdakilerden hangisi sayılmamıştır?
A) Yabancı sözcük kullanma özentisinden kurtulmak
B) Türkçeyi bilim dili olarak yeterli görmek
C) Yabancı kökenli terimlere karşılık bulmak
D) Türkçe dersinin öğretimine önem vermek
E) Dil kuralları konusunda toplumu eğitmek
32. Eski kitap, gazete ve dergi satan sahafların sayısı, ne yazık ki, her geçen gün azalıyor. Eski İstanbul yaşantısında Sahaflar Çarşısı şehrin mihenk taşlarından biriydi. Ancak 550 yıllık Sahaflar Çarşısı’nda bugün bu işi hakkıyla yerine getiren yalnızca iki dükkan kaldı. On yıl öncesine kadar kitap kurtlarını ağırlayan sahaflar, şimdilerde müşterilerine çok satan popüler kitapları yetiştirmeye gayret ediyor. Ya da sahaflığın dışında başka uğraşlarla geçinmeye çalışıyor. Böyle olunca da 550 yıllık sahaflık kültürümüz tarihe karışma yolunda hızlı adımlarla ilerliyor.
Bu parçanın yazarı özellikle aşağıdakilerin hangisinden yakınmaktadır?
A) Kitap satışlarının düşmesinden
B) Popüler kitapların, edebiyata zarar vermesinden
C) Sahaflık mesleğinin kaybolmaya yüz tutmasından
D) Ekonomik gelişmelerin kitapçılığı geriletmesinden
E) İşi bilmeyen kişilerin sahaflık yapmasından
33. Garipçiler, şiirin her yerde görülen basit şeyleri anlatması gerektiğini savunmuşlar ve bu görüşü şiirlerinde uygulamışlardır. Şiirlerinde esprili bir üslup benimseyerek, aydınlan bırakıp halka yönelmişlerdir. Şiirde, ölçü, kafiye, bent gibi öğeleri yok saymışlardır. Serbest şiirin egemen olmasında etkin olmuşlardır. Düzyazıda şairaneliğe kaçmadan, mecazsız bir söyleyiş geliştirmiş, soyut temalar yerine somut temaları işlemişlerdir. Yapıtlarında yaşama sevinci, tabiat sevgisi, çocukluğa dönüş, ölüm, insan sevgisi, aşk gibi konulara yer vermişlerdir.
Bu parçadan Garipçiler ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Şiire nükteli bir söyleyiş getirdikleri
B) Küçük ve sıradan şeyleri şiirin teması yaptıkları
C) Şiire ait biçimsel özellikleri terk ettikleri
D) Kapalı ve simgesel bir söyleyişe başvurdukları
E) Düzyazıda soyut temalardan kaçındıkları
34. O, içtenliğin şairidir. Şiiri nasılsa kendi de öyledir. İç dünyasını olduğu gibi şiirine de kor çünkü. Sahte, parıltılı dünyaların şaşaasına karşılık, sadeliğin, yalınlığın arkasında durur. Başı dik ve onurludur. Azla yetinebilmenin, kendini bilmenin, özüne, öz-değerlerine güvenmenin yüceliğini savunur.
Bu parçadan, sözü edilen sanatçıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Şiirlerinde iç dünyasını yansıttığı
B) Sadeliğe ve yalınlığa değer verdiği
C) Kanaatkar olduğu
D) Alçakgönüllü ve hoşgörülü olduğu
E) Kendi değerlerine sahip çıktığı
35. Yazarlar, ustalıklarını anlattıkları konudan almazlar yalnızca; onu işleyiş biçiminden yani “dil”den alırlar. Sözcükleri yerli yerinde kullanma, cümle seçimi vs. hep bu dille ilgilidir. Bu yüzden yazarların, anlatacaklarını titizce seçmenin yanında, dillerine de özen göstermeleri gerekir. Usta yazarlar, bunu kusursuzca uygular.
Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Usta yazarların ustalıklarını hem dilden hem de konudan aldığı
B) Okuyucunun ilgisini yalnızca usta yazarların çekebildiği
C) Her yazarın farklı konularda ustalık gösterdiği
D) Dilin olanaklarını iyi tanımayan bir yazarın hiçbir zaman usta bir yazar olamayacağı
E) Dildeki gelişmelerden en çok yazarların etkilendiği
36. (I) Konuşmanın, yaşamı kurduğu ve sürüklediği bilinir. (II) Konuşma olmayınca, söz bitince yaşamsal olanın da insandan çekildiği görülür. (III) Kendinde olanı başkasına vermenin, paylaşmanın, başkasına bir sözü, bir düşünceyi sunmanın yoludur konuşmak. (IV) Konuşmak vazgeçilmezdir. (V) Kişi konuşurken karşısındakinin bilgi düzeyini dikkate almalıdır. (VI) Konuşmak, insan olmanın bir gereği olarak ortaya çıkar.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
37. Rıfat Ilgaz’ın şiirindeki değişme, Türkiye ve dünya şiirindeki devinime bağlıdır. Dünya şiirindeki değişmeler onun yeteneğine ve birikimine bağlı olarak şiirine yansımıştır. Şair, şair olmak için artı bir çaba gösterir, ömür boyu bir bedel öder. Ilgaz da birçok bedel ödemiştir. Onun şiirinin ileri gitmesi, zamanın şiirsel duyarlığının peşini bırak-mamasıyla olanaklı hâle gelmiştir.
Bu parçadan Rıfat Ilgaz ile ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Dünyadaki şiir hareketlerine bağlı olarak şiirinde değişmeler görüldüğü
B) Dünyadaki değişmeleri yeteneği ve birikimini kullanarak şiirine yansıttığı
C) Şair olmak için özel bir çaba gösterdiği
D) İçerik değişikliğine bağlı olarak dilinin de değiştiği
E) Zamanının şiirsel duyarlılığını yakından izlediği
38. (I) Şiirin nitelikleri, insanlık tarihi boyunca hep tartışılmıştır. (II) Ancak şiirin tam bir tanımını yapmak çok güçtür. (III) Çünkü, şiir anlayıştan çağlara, toplumlara, felsefe temellerine, yaşanan hayata ve insanlara göre farklılık göstermektedir. (IV) Türk şiiri yüzyılların verdiği alışkanlıkla vezinsiz, kafiyesiz pek düşünülmemiştir. (V) Fakat 19. yy’dan itibaren Batı etkisi altına giren şiirimiz, vezin ve kafiye gibi kayıtlara bağlı olmayan bir şiir akımıyla tanışmıştır. (VI) Özellikle 1937’den sonra Orhan Veli, Oktay Rıfat ve Melih Cevdet’le başlayan vezinsiz, kafiyesiz şiir akımı, Türk şiirine yeni bir soluk getirmiştir.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
39. Hayat, yeterince kısa olduğu ve bütün eserleri okuma imkânı bulunmadığı için eleştiri süzgecinden geçmiş olan baş yapıtları, şaheserleri öncelikle okumak gerekir. Başyapıtların sayısı zaten o kadar çoktur ki, hepsini tanımamıza asla imkân olmayacaktır. Biz de yüzyılların yaptığı seçime güvenelim. Bir insan yanılabilir, bir kuşak yanılabilir, insanlık yanılmaz.
Bu parçanın ana düşüncesi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yaşam kısa olduğundan okumaya fazla zaman ayrılmamalıdır.
B) Kitaplar ve yazarlar arasında ayrım yapmadan okumak gerekir.
C) Eleştiri süzgecinden geçmeyen bir eserin değerli ya da değersiz olduğu söylenemez.
D) Nitelikli kitaplar yüzyıllar sonra bile zevkle okunur.
E) Yaşam kısa olduğundan, öncelikle eleştiri süzgecinden geçen baş yapıtlar okunmalıdır.
40. Bir ulusu tanımanın en iyi yolu, onun sahip olduğu kültürel değerleri bilmekten geçer. Giyiminden kuşamına, yemeğinden müziğine kadar birçok şey bir ulusu ele verecek izler taşır. O izleri takip ederek ulaştığımız son noktada o ulusa ait öğrenmek istediğimiz bilgileri toplamış oluruz. Artık o ulusun düşüncesine de öfkesine de neşesine de yabancı değilizdir. O ulusla ilgili sağlıklı bilgiler edinmişizdir ve bu bilgiler bizi hiç yanıltmaz.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bir ulusu tanımak için kültürel değerlerini iyi öğrenmek gerektiği
B)Yaşamdaki her ayrıntının kültürel mirası oluşturduğu
C)Bir ulusun kitaplar aracılığıyla tanınabileceği
D)Ulusal bilinci oluşmuş toplumların yabancı kültürlerden etkilenmediği
E) Bir ulusu kısa sürede tanımanın mümkün olmadığı
CEVAPLAR
| 1 | D | 11 | C | 21 | D | 31 | E |
| 2 | B | 12 | E | 22 | D | 32 | C |
| 3 | A | 13 | B | 23 | A | 33 | D |
| 4 | A | 14 | C | 24 | E | 34 | D |
| 5 | A | 15 | C | 25 | E | 35 | A |
| 6 | B | 16 | D | 26 | C | 36 | D |
| 7 | E | 17 | C | 27 | E | 37 | D |
| 8 | B | 18 | C | 28 | D | 38 | C |
| 9 | E | 19 | E | 29 | B | 39 | E |
| 10 | D | 20 | B | 30 | C | 40 | A |
]]>