TYT Türkçe Deneme Sınavı – 38

TYT TURKÇE DENEME SINAVI – 38

1.    Onat Kutlar değerlendirmelerine güvendiğim bir eleştirmendi. Bir gün yeni bir şiirimi ona okudu­ğumda, “Hah, şimdi kendi sesini bulmaya başla­dın.” demiş, ondan sonra da yazdıklarımı merak eder olmuştu.

Bu parçada geçen “kendi sesini bulmak” sö­züyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden han­gisidir?

A)   Yerelden evrensele uzanmak

B)   Özgünlüğü yakalamak

C)   Özeleştiri yapabilmek

D)  Öykünmeci bir bakış açısına sahip olmak

E)   Eserde kendini gizlemek

 

2.   Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili sözcük­lerden hangisinin sesteşi yoktur?

A)   Topladığı kır çiçeklerini vazoya güzelce yer­leştirdi.

B)   Bu dar sokaklarda arabayla ilerlemek hayli güçtü.

C)   Babamın, geç  vakitlere kadar fabrikada çalış­tığı olurdu.

D)   Hava ve yol durumunu radyodan az önce dinledim.

E    Bu yaş günümü de yanımda kimse olmayacak.

 

3.  Bizce iyi çevrilmiş bir kitaba rastlamak piyango tutturmaktan farksız olduğundan   Türk okuru, Türk yazarlarıyla sınırlı kaldı.

Bu cümlede geçen “piyango tutturmak” sözü aşağıdakilerden hangisini anlatmak için seçil­miştir?

A)   Bulmanın zorluğunu

B)   Çaba göstermenin gerekliliğini

C)   İyimserliğin değerini

D)   Şansın yaşamsal önemini

E)   Beklentilerin çokluğunu

 

4. Sanatçı, bu yapıtıyla aslında kendi sanatının ve düşüncelerinin sınanmasını yapar bir anlamda. Hangi düşüncelerinin kalıcı, hangilerinin geçici olduğunu görmek ister. Kendine özgü bilgelik tarzıyla çağının profilini kendine özgü bakış açı­sıyla çıkarmak ister.

Bu parçadaki “çağının profilini kendine özgü ba­kış açısıyla çıkarmak” sözüyle anlatılmak iste­nen aşağıdakilerden hangisidir?

A)   Döneminde yaşanan toplumsal olaylara çö­zümler üretmek

B)   Döneminin genel görünümünü özgün  bir tarzda ortaya koymak

C)  Yapıtında döneminin düşünce akımlarını irde­lemek

D)  Yapıtlarıyla dönemine tanıklık etmek

E)   Yaşamın, her dönemde farklı bir görüntüye kavuşacağını bilmek

 

5. (I) Yazarın, daha önce yayımlanan romanının ye­ni düzenlemesi yapılmış. (II) Eseri ilk şekliyle oku­yanların bile ilgiyle karşılayacakları bir roman çık­mış ortaya. (III) Ayrıntı’yı seven ya da sevmeyen her yaştaki insanın severek okuyacağı bir roman. (IV) Eseri okurken Anadolu’nun arka bahçesin­de, sahne ışıklarının değmediği noktalarda kısa ve duygulu bir gezinti yapacaksınız. (V) Duygu­sal bir halk şarkısı yahut bitmeyen bir senfoni gi­bi, yıllarca hatırlayacaksınız bu romanı.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi kanıtlanabilirlik açısından diğerlerinden farklı­dır?

A) I.          B) II.         C) III.          D) IV.         E) V.

 

6.    Şiir hakkında bir şeyler öğrenmek, yeni anlayışla yazılmış şiirleri okumakla mümkün olur.

Bu cümlede anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)Şiirle ilgili eleştirileri dikkate almayan bir şai­rin başarılı şiirler yazması olanaksızdır.

B)Şiir, çağrışıma açık olması nedeniyle ondan pek çok yeni anlam ve yoruma ulaşılabilir.

C)Şiir üzerine yeterince eleştiri yapılmıyorsa, şiirin gelişmesi beklenmemelidir.

D)Şiir konusunda, yenilikçi anlayışla yazılmış şi­irlerden bir şeyler öğrenebiliriz.

E)Şairin görevi, yeni konular bulmak değil, bili­nen konuları farklı bir dille anlatmak olmalıdır.

 

7. (I) Ham dizeler üzerinde durmak, çalışmak, ge­rek. (II) Çünkü bazı dizeler olgunlaşmamış olarak doğar, şiire ham şekilde dökülür. (III) Ancak bu dizeler birkaç düzeltme ile yayımlanabilir hâle gelir. (IV) Bazı dizeler ise olgunlaşmış olarak ve noksansız doğar. (V) Böyle dizeler üzerinde uzun süreli çalışmalara gerek duyulmaz. (VI) Bence kalıcılığı yakalayan şiirler de bunlardır.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangi­sinde, kendinden önceki yargının gerekçesi belirtilmiştir?

A) II.         B) III.         C) IV.         D) V.         E) VI.

 

8.  (I) Okuyucuyu etkisine alan şey şiirdeki mesaj de­ğil, biçim güzelliğidir. (II) Bütün edebiyat türlerin­de olduğu gibi şiir de belli bir mesaj içermelidir. (III) Bir şiir, musikisiyle, sesiyle okurun tatlı tatlı kendinden geçmesini sağlarsa hep yaşar. (IV) Şekil­le anlamın atbaşı gittiği şiirler yıllara meydan okur. (V) Kalıcı olabilmiş şiirlerde ne mesaj ne de biçim bir adım öndedir.

Bu   parçadaki   numaralanmış  cümlelerden hangileri anlamca birbirine en yakındır?

A) I. ve II.                               B) I. ve V                C) II. ve III.

D) III. ve IV.                            E) IV ve V.

 

9.     Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir “öneri” söz konusudur?

A)   Ali Usta bir pilav yapsın da görün!

B)   Köyde eski misafirperverlikten eser kalmamış.

C)   Siz en iyisi sakin bir kasabaya taşının.

D)   Keşke babamın uyarılarını dikkate alsaydım.

E)   Emekli olunca köye gitmeyi düşünüyorum.

 

10. Okurken yapıtın kahramanı ile okur arasında duygusal bir bağ oluşur.

Aşağıdakilerden hangisi anlamca bu cümleyle aynı doğrultudadır?

A)Okumak, ruhumuzu temizlemek, başka dünyaların farkına varmaktır.

B)Kendimizi başkalarının yerine koyabilmeyi ancak okumakla başarabiliriz.

C)Okur, metindeki karakterlerle birlikte heyecanlanır, korkar,sevinir,tasalanır.

D)Okur, kendi yaşamında izler gördüğü yapıtı daha çok benimser.

E)Bilimkurgu yapıtların sevilerek okunması, ya­pıtın gerçekçi olması gerektiği görüşüyle çe­lişmektedir.

 

11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde sözde özne kullanılmıştır?

A)   Toprak, tüm insanlara bereket sunar.

B)   Toprak yolda ilerlemekte güçlük çekiyor.

C)   Bu verimsiz topraklarda çiftçilik yapılmaz,

D)   Buradaki insanlar toprak evlerde oturuyordu.

E)   Yolun ortasına toprak dökmüşler

 

12. Aşağıdaki  cümlelerin  hangisinde  belirtisiz isim tamlaması kullanılmıştır?

A)Evimizin bahçesindeki iğde ağaçları kurudu.

B)Arabanın bagajını bir türlü açamadık.

C)Hepimiz otobüsün gelmesini bekledik.

D)Ağaçların arasında küçük bir göl vardı.

E)Annesini her hafta telefonla aramış.

 

13. Aşağıdakilerden hangisi bir eksiltili cümledir?

A)Öğle güneşinde parlayan beyaz mermerler üstünde kucak kucak çiçekler

B) Çok uzaklardan gördüğü tarihi kalenin burçlarıydı

C)Belki de bundan sonra yaza dönen kışlar, kışa evrilen yazlar göreceğiz

D)Birkaç günlüğüne de olsa kentin gürültüsün­den uzaklaşıp kafasını dinlemekti tek istediği

E) Burada baharın gelişini ilk önce erik ağaçları haber verirdi

 

14. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde iki virgül ara­sındaki bölüm ötekilerden farklı bir öğedir?

A)   Yaşlı denizci, geceleri, evinin balkonunda otu­rup etrafı seyrederdi.

B)   Ada halkı, eskiden, balıkçılıktan başka bir iş­le uğraşmazmış.

C)   Babam,  her akşam, öğretmenimin verdiği ödevleri incelerdi.

D) Benim için, lise yılları, bir hatıra olmaktan baş­ka bir anlam taşımıyordu.

E)  Öğrenci temsilcisi, ayağa kalkarak, öğrenci­lerin yaşadığı sıkıntıları anlatmaya başladı.

 

15. (I) Fırına geldiğimde, yamalı pantolonlu, incecik ceketli bir çocuğun, fırının kapısında beklediğini gördüm. (II) Çocuğun beklemesinden, fırının ka­palı olduğunu anladım. (III) Suratı mosmor olan çocuğun, saçları darmadağınıktı. (IV) Onu bu hâlde görünce bir kat daha üşümeye başladım. (V) Ben başımda bereyle, boynumda atkıyla,sımsıcak paltom ve eldivenimle o bu halde nasıl durabiliyordu?

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden  hangisi yanlıştır?

A) I. Cümle zarf tümleci, nesne ve yüklemden oluşmuştur.

B)II. cümlenin yüklemi geçişli bir fiildir.

C) III. Cümlenin yüklemi geçişli pekiştirilmiş sıfattır.

D) IV. cümlede bağ-fiil ve isim-fiil kullanılmıştır.

E) V. cümle sıralı cümledir.

 

16. Mermer çeşmeden su içmeye gelen birkaç kuş görmüştüm.

Bu cümleyle ilgili olarak aşağıdakilerden han­gisi yanlıştır?

A)   Belgisiz sıfat kullanılmıştır.

B)   Birden çok yan cümlecikten oluşan girişik bir cümledir.

C)  Özne ve yüklemden oluşmuştur.

D)   Basit, türemiş ve bileşik sözcüğün örneği var­dır.

E)   Yüklemi öğrenilen geçmiş zamanın hikayesi biçimindedir.

 

17.           Aşklarının tarihi bir şehrin tarihidir diyorum

Gün gelir aşklarıyla anılır şehirler anılırsa

Niyetim sevdalı sözler etmek de olmasa

İzmir için ne yazarsam sana adıyorum

Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A)   Ünlü daralması

B)   Hece düşmesi

C)   Ulama

D) Ünsüz benzeşmesi

E)  Kaynaştırma ünsüzü

 

18. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

A)   Biraz vakit geçtikden sonra biz de yola çıkalım.

B)   Meğer konuklara hiç de kötü davranmamış.

C)   Onu ikinci kez affettiğini söylüyordu bize.

D)   Bir anda art arda şimşekler çakmaya başladı.

E)   El ele vererek bu işin üstesinden de geldik.

 

19. Sanatçı ( ) kitabının Akif’le ilgili bölümünü şu cümlelerle bitiriyor( ) “ Boşuna yaşamadın ( ) boşuna savaşmadın ve boşuna ölmedin( ) “

Bu parçada ayraçlarla gösterilen yerlere sıra­sıyla aşağıdakilerin hangisinde verilen nokta­lama işaretleri getirilmelidir?

A)   (;)(:)(,)(.)                       B)   (,)(:)(,)(.)

C)  (,) (,) (,) (.)                      D)  (,) (:) (;) (.)

E)  (,)(:)(,)(…)

 

20. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?

A)   Kitaba önsöz yazdı, yazara geri verdi.

B)   Kitabı okudu, kütüphaneye götürdü.

C)   Kitabı çantasından çıkardı, masaya koydu.

D)   Kitabı beğendi, arkadaşlarına tavsiye etti.

E)   Kitaba baktı; ama aradığı şiiri onda bulamadı.

 

21. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu yapılmıştır?

A) Nepal askerleri, Everest’e tırmanırken mahsur kalan dağcıların yardımına koştu.

B)   Ülkemizde dağcılığa gösterilen ilgi her geçen gün artmaktadır.

C)   Birkaç amatör kayakçı, nisanda Ağrı Dağı’na tırmanacakmış.

D)  Peru’nun tehlikeli dağlarında yapılan tırmanış­ların çoğu ya sakat ya da ölümle sonuçlandı.

E) Alplerdeki buzulların erimesi, bu dağlara tır­mananlar için büyük tehlike oluşturuyor.

 

22. —-. Bugün artık Türk dili sadece Anadolu’da ve Balkanlarda değil, sadece Türkistan’da ve Sibir­ya’da değil; çalışma ve eğitim amacıyla Avrupa’ya, Amerika’ya, Avustralya’ya giden vatandaşlarımız sayesinde dünyanın dört bucağında konuşuluyor. Türkçenin lehçeleri dediğimiz çeşitli kolları Balkan­lardan Uzak Doğu’ya kadar çok geniş bir coğrafya­da yazı ve konuşma dili olarak kullanılıyor.

Bu parçanın başına, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uy­gundur?

A)   Türkçe dünyanın en eski dillerinden biridir

B)   Türkçenin çok zengin bir kelime hazinesi var

C)   Türkçe zengin bir kültür, bilim ve sanat dilidir

D)   Türkçe çok geniş bir coğrafyada konuşuluyor

E)   Yabancı ülkedeki Türkler artık Türkçeyi tercih ediyor.

 

23. Sanatçı, bir yapıt ortaya koymadığı anlarda hiçbir iş yapmıyormuş gibi görünür. Halbuki o, böyle anlarda bile son derece yoğun ve yorucu bir ça­lışma içerisindedir. —–. Ama dışarıdan bakanlar, onun yoğunluğunun, yorulduğunun farkında de­ğildir. Halbuki yaşadığı bu süreçler, sanatçıyı eser ürettiği andan daha fazla yıpratmaktadır; fa­kat bu durumdan sadece sanatçı haberdardır.

Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akı­şına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A)Ya  yeni tasarılar peşindedir, ya da tasarladığı bir yapıt için kaynakları tarıyordur

B) Okurlardan aldığı yoğun eleştirilere cevap vermeye çalışıyordur

C)Onun da dinlenmeye hakkının olduğunu kimse hesaba katmamaktadır

D)Nitelikli ürünlerin nasıl hazırlandığını sanatçı­dan başkası tam olarak bilemez

E) Nihayet yıllar yılı devam eden yazın yaşamının sonuna geldiğini o da fark eder

 

24. Bu sanatçı, dilci, düşünür ve şair kimliğiyle ön plana çıkar. Çağdaş şiirimizi yeni ses ve söyleyiş olanaklarıyla zenginleştirir. Halk şiiri ve hece öğe­lerinden, türkülerden, tekerlemelerden yararlanır. Bilinçaltının ve sezgilerin derinliklerinden kişinin  ve toplumun en güncel sorunlarına kadar insan, evren, zaman, doğa, varlık, yokluk, tarih ve top­lum konularında ölçüsüz genişlikte bir konu zen­ginliğine sahiptir. Çağdaş şiirimize niceliksel ve niteliksel olarak büyük anlatım olanakları kazan­dıran şiirleriyle, son yüzyıl Türk şiirinin dünya öl­çeğinde büyük değerlerindendir.

Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)   Çağdaş Türk şiirine katkı sağladığı

B)   Türk şiirinin en çok eser veren sanatçısı oldu­ğu

C)   Şiirlerinin içerik bakımından oldukça zengin olduğu

D)   Bireysel konuların yanında toplumsal konu­larda da şiirler yazdığı

E)   Şiirlerinde Halk şiirinin olanaklarından yarar­landığı

 

25. Açıkça görülüyor bu. Bir sosyolojik olgu demeli­yim. Öykücülüğümüzün hiçbir döneminde görül­meyen hem de… Niceliğin bu çokluğunu olumsuzlamamalı. Ardından iyi şeylerin sökün edebileceğine inanıyorum. Biliyorsun, nitelik kolayca edinilmiyor. Zaman içinde niceliğin bu bolluğu­nun niteliği de getireceğine inanıyorum ben.

Bu parça aşağıdakilerden hangisine karşılık olarak söylenmiş olabilir?

A)Bugün az sayıda öykü yayımlanmasına rağ­men nitelikli öyküler ortaya konduğunu söy­leyebilir miyiz?

B)Çok sayıda öykü yayımlanmasının nitelik kaybına yol açtığına katılıyor musunuz?

C)Genç yazarların öyküyü, romana atlama taşı olarak kullandığını söyleyebilir miyiz?

D)Günümüzün yaşam biçiminin öyküyü öne çı­kardığını söyleyebilir miyiz?

E) Bugün öyküde nicelik olarak bir patlama ya­şandığı söylenebilir mi?

 

26. Osmanlının son döneminde aydın da halk da ki­taba önem veriyordu. Çevirilerin hızlanıp kültürel canlanmanın yaşandığı bu dönemde Yusuf Kâmil Paşa, “Telemak” çevirisini tamamlar ve önsözün­de “Bu kitap var oldukça güzelliklere kapı aralasın, insanların zihinlerine ışık tutsun.” diye temennide bulunur. Bu satırları ne zaman hatırla-sam hüzünlenirim. O zamanlar biz, kitapların ya­şaması ve işlevini yerine getirmesi için çabalayan bir toplumduk. Aydınlarımız, “başkalarının kitabı, benim kitabım” diye ayrımlar yapmadan kitapla­rın daha çok okunması için emek harcardı. Halk da bu kitapları severek, isteyerek okurdu.

Bu parçada Osmanlının son dönemiyle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisinden söz edil­mektedir?

A)   Çok fazla kitap basıldığından

B)  Toplumun, kitaba çok önem verdiğinden

C)   Kitap okuma oranının çok yüksek olduğundan

D)  Aydınların yazmaktan çok. kitap okumaya önem verdiğinden

E)   Kitap okuma konusunca aydınla halk arasın­da büyük bir mesafenin olduğundan

 

27. Yıllar önce yaramaz yerinde duramayan bir ço­cuktum. Öğretmenlerim ve ailem, ne kadar uğra­şırsa uğraşsın kendime, arkadaşlarıma sürekli zarar veriyordum. Beni bir gün öğretmenim tiyat­roya götürdü. Tiyatroyu sevince, düzenli olarak kendi başıma oyun izlemek için tiyatroya gitme­ye başladım. Bu arada farkına varmadan bam­başka biri olmuştum. Konuşmalarım ve davranış­larım nazikleş^’Ş: toplumla kaynaşan, elindekini çevresindekilerle paylaşan biri olup çıkmıştım. İş­te bütün bunları tiyatroya borçlu olduğumu şimdi daha iyi anlıyorum.

Bu parçada yazar, kendisiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisini anlatmak istemiştir?

A)   Çocukken pek güzel konuşamadığını

B)   Olumsuz  davranışlarını  tiyatro  sayesinde düzelttiğini

C)   Sanat dalları içinde en fazla tiyatroya ilgi gös­terdiğini

D)   Çevresindeki insanları kırdığı için çok üzül­düğünü

E)   Tiyatrocu olmasında öğretmeninin büyük pa­yının olduğunu

 

28. Bir yazar dostum, Doğu Anadolu ile Fırat yöresin­de görüp yaşadıklarımı anlattırırdı bana. “Anlattık­larını, anlattığın gibi yaz.” derdi sık sık. Ben de ka­lem kağıt alıp oturdum, ciddi ciddi yazmaya baş­ladım görüp yaşadıklarımı. Ne ki yazı dili ile anla­tı dili farklıydı. Yazdıklarım, anlattıklarım gibi etkile­miyordu insanları. Bunun üzerine farklı yazın tek­niklerini denemeye başladım. Hiçbiri doğru düz­gün şeyler değildi. Ama yılmadan yazmaya de­vam ettim. En son yazdığım öykülerden birini bir arkadaşım gördü. Bununla yarışmaya katılmamı söyledi. Dediğini yaptım. İyi ki de yapmışım, çün­kü birincilik ödülü kazandı bu öyküm. Bununla birlikte çok şey değişti. Yazdıklarım beğenilir oldu.

Bu parçanın yazarı aşağıdakilerin hangisin­den söz etmektedir?

A)   Neden öyküyü tercih ettiğinden

B)   Yapıtlarında çevresinde yaşanan olayları an­lattığından

C)  Yazmanın çok zor bir uğraş olduğundan

D)   Başka yazarlarla iyi bir iletişim kurduğundan

E)   Yazın yaşamının nasıl başladığından

 

29. Hayır. Kesinlikle değil. Roman kahramanının ya­şadığı olayların büyük bir kısmını yaşamadım. Örneğin Kıbrıs’a çıkarma yapan birliklerde yer al­madım. Size Kıbrıs’ı hiç görmediğimi de söyleye­bilirim. Ayrıca romanın kahramanıyla çoğu konu­da taban tabana zıt kişiler de sayılabiliriz. Ro­mandaki birçok olay ve ayrıntı, gözlem ve incele­meye, genellikle de düş gücüme dayanır. Roma­nın kahramanı benden bağımsız bir kişiliktir. Öy­le sanıyorum ki, roman kahramanındaki bana ait ender izlerden biri, onun ölüm ve yaşam konu­sundaki düşünceleridir.

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine kar­şılık olarak söylenmiştir?

A)   Eserinize, otobiyografik bir roman gözüyle bakabilir miyiz?

B)   Roman kahramanlarını oluştururken nelere dikkat edersiniz?

C)   Her romancı, yapıtında kendi yaşamını mı an­latır?

D)   Otobiyografik romanlar daha çok mu sevili­yor?

E) Roman kahramanları ile aranızdaki benzerlik­leri nasıl açıklayabilirsiniz?

 

30. Yazdıklarımı dinlendirip okuduktan sonra yayım­lamanın yararına değil, gerekliliğine inanırım. Bu bakımdan yazdığım bir romanı hemen yayımla­mam. Eserimi kulak tırmalayan ifadelerden arın­dırmak isterim çünkü. Onları attıkça romanları­mın rahatça nefes alıp verdiğini düşünürüm. Bu­nu okur, romanlarımı kolay bir şekilde, sıkılma­dan okusun diye yaparım. Romanlarımdaki anla­tım kimseyi sıksın istemem. Bazıları romanlarımı yayımlama aşamasında fazla titiz olduğumu söylese de ben onlara katılmıyorum.

Bu parçaya göre sözü edilen yazarın romanla­rını hemen yayımlamamasının gerekçesi aşağıdakilerin hangisidir?

A)   Haksız yere eleştirilmesinden çekinmesi

B)   Hata çıkacağından korkması

C)   Okura kolaylık sağlamayı düşünmesi

D)  Ayrıntılı düşünmenin yararına inanması

E)   Kulağa hoş gelmeyen söyleyişleri çıkarmak istemesi

 

31. (I) Bu romanda mektuplar özel bir yer tutar. (II) Sadece mektuplardan oluşan romanlar da vardır. (III) Roman içinde yer alan bu mektuplar, gerçek mektupların aynıdır. (IV) Bir çeşit yalancı gerçek­çilik denebilir buna. (V) Ne tür ne de dil olarak farklı biçeme sahiptir bunlar. (VI) Mektup en içten anlatı türü olduğundan, yazar romanında özellik­le kullanmıştır bu mektupları.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.         B) III.         C) IV.         D) V         E) VI.

 

32. Okurlar, yazarı hikaye ve romanlarda ete kemiğe büründürdükleri kahramanlar gibi kusursuz dü­şünürler. Bir yazarın, edebiyat adamının da ku­surları, hatta birtakım saplantıları olabileceğini akıllarına getirmezler. Getirseler de bu kusurları onlara yakıştıramazlar. Bir gün karşılaştıklarında ise hülyalarının yıkıldığını görüp mutsuz olurlar.

Bu parçada aşağıdakilerin hangisinden söz edilmiştir?

A) Okurların, sanatçılar gibi olmak istediğinden

B)Okurların, sanatçıların da kusurları olabilece­ğini bilmesi gerektiğinden

C)Yazar ve şairlerin kusursuz eserler verdikle­rinden

D)Sanatçıların, okurların görmek istediği gibi ol­ması gerektiğinden

E)Okurların, sanatçılarla iyi bir iletişim kurama­dığından

 

33. Divan ve halk şiiri; rengini, kokusunu bizim hava­mız, suyumuz ve toprağımızdan alan, bizim bes­leyip büyüttüğümüz bir güldür. Türk kültürü, tari­hi ve sanatı gibi edebiyatı da bir bütündür. Farklı estetik çizgilere sahip olmakla birlikte, ortak bir kültür birikimine yaslanan halk ve divan edebi­yatlarımızın ortak noktaları, tahmin ettiğimizden çok daha fazladır. Ne yazık ki şimdiye kadar ıs­rarla farklı taraflarına dikkat çekildiğinden bu iki­sinin birbirine zıt ve tamamıyla farklı edebiyatlar olduğu sanılmış, arada uçurumlar yaratılmıştır.

Bu parçada divan ve halk şiiri ile ilgili olarak aşağıdakilerin hangisinden söz edilmektedir?

A)   Aynı dönemde ortaya çıktığından

B)   Kendine özgü bir yapılarının olduğundan

C)   Aralarında çok önemli farkların olduğundan

D)   Ortak bir kültürün ürünü olduğundan

E)   Türk kültürünün önemli bir parçası olduğundan

 

34. Ben denemeyi şiir yazar gibi yazarım. Ona hiçbir artık söz eklemem. Hiçbir yerini artık bırakmam denemenin. İlkin okurlara bir selam gönderir, konuya girer, onu geliştirince de paydos zillerini çalmaya başlarım. Ziller sona ererken de denemeyi bitirmiş olurum.

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine kar­şılık söylenmiş olabilir?

A)   Denemeye mi, yoksa şiire mi daha çok önem veriyorsunuz?

B)   Denemelerinizi nasıl yazıyorsunuz?

C)   Denemelerinizin anlatımı öteki yazılarınızdan daha mı başarılıdır?

D)   Deneme yazarı olmaya nasıl karar verdiniz?

E)   Kendinizi denemeye daha yatkın mı görüyor­sunuz?

35. Aşağıdakilerden hangisi bir paragrafın ilk cüm­lesi olmaya en uygundur?

A)Bunun gerçekliği ya da şiire katkısı ilerleyen yıllarda ortaya çıkacaktır.

B)Ancak önemli olan bu şiir izleklerini sürerken gerçek şiiri kaçırmamaktır.

C)Özellikle bu yaklaşımlar genç şairler tarafından belli edebiyat dergilerinde sergilenmektedir.

D)Yanlış da olsa benim şiir duruşum budur, an­layışı şairi yanılgıya sürükleyebilir.

E)Çünkü kümeleşmeye çalışan şairler, şiir yak­laşımlarını belli dergilerde ortaya koymak du­rumundadırlar.

 

36. Ustalık kavramı sanattan çok, zanaatı çağrıştırı­yor. Çünkü zanaatta yaratıcılıktan çok, hüner ağır basmaktadır. Ustanın reçetesi olur ve o, bir reçe­teyi devreder çırağına. Usta, ancak çırağı varsa ustadır. Yazarın ve yazarlığın ise çırağı olamaz. Çünkü yazmanın reçetesi, püf noktası, şifresi, sır­rı yoktur. Bir yazar, ustalık kavramı içinde ancak kendisinin ustası ve kendisinin çırağıdır. Bu açı­dan devredilemez bir eylemdir yazmak.

Bu parçada yazar, aşağıdakilerden hangisine karşı çıkmaktadır?

A)   Edebiyatta ustalığın olmadığı düşüncesine

B)   Usta – çırak ilişkisinin edebiyatta da geçerli olduğu tezine

C)   Yazarlığın, çalışılarak elde edilebileceği görü­şüne

D)   Yazarlığın, çok zor bir meslek olduğu düşün­cesine

E)   Yazarların, ustalarını aşamayacağı savına

 

37. (I) Evrensellik ve bireysellik müzede canlandırılır. (II) Ulusa, devlete ve kamuya ait düşünceler mü­zede cisimleşir. (III) Yurttaş müzede terbiye edilir; akıl ve tarih müzede sahnelenir. (IV) Sanat ve sa­nat tarihi burada icat olunur. (V) Günümüzde mü­zeyle ilgili kuramlar en az müzelerin kendisi ka­dar canlıdır. (VI) Bu kurumlar eleştirel düşünce­nin etkin bir damarını oluşturuyorlar.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümle ile başlar?

A) II.         B) III.         C) IV         D) V.         E) VI.

 

38. Okullarda medya okuryazarlığı dersi başladı Dersler, önceden belirlenmiş bazı okullarda, ko­nuyla ilgili eğitim almış sosyal bilgiler öğretmen­leri tarafından veriliyor. Bu derste hedeflenen ba­şarı yakalanırsa birkaç yıl içinde bütün okullarda medya okuryazarlığı dersi okutulacak. Medya okuryazarlığı dersleri bireysel gelişime ve uzun vadede toplumsal ilerlemeye şüphesiz büyük katkı sağlayacak. Medya okuryazarlığı otuz yılı aşkın süredir Kanada, ABD, Avustralya ve tüm Avrupa ülkelerinde gittikçe önem kazanıyor ve okullarda zorunlu ders olarak okutuluyor.

Bu parçadan medya okuryazarlığı dersiyle il­gili aşağıdaki yargıların hangisi çıkarılamaz?

A)   Medya yazarları tarafından verildiği

B)   Bazı ülkelerde uzun zamandır uygulandığı

C)   Bireysel ve toplumsal gelişime katkı sağlaya­cağı

D)   Ülkemizde sadece belirli okullarda uygulan­dığı

E)   İleride yaygınlaştırılmasının söz konusu olduğu

 

39. Yazmaya, Yahya Kemal Beyatlı’nın yönettiği bir dergide başladı. Daha sonra, yalnızca deneme ve eleştiri türünde ürünler verdi ve çeviriler yaptı. Eski Türk edebiyatı ile çağdaş Batı edebiyatını in­celedi. Yeni bir kültür, edebiyat ve dil arayışı için­de oldu. Bu arada, eleştirinin okura sezinleyemediği güzellikleri tanıtması gerektiğini savundu. Kendi türettiği sözcükleri, devrik tümceleri ve ken­dine özgü biçemiyle dili bir uygarlık sorunu ola­rak ele aldı. Kişisel yönü ağır basan yazılarındaki kuşkucu ve cesur tavrıyla pek çok genç yazarı et­kiledi.

Bu parçada, söz konusu sanatçıyla ilgili ola­rak aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?

A)   Kendine özgü bir anlatım biçimi geliştirdiğine

B)   Yazılarıyla genç sanatçıları etkilediğine

C)   Yazılarında kendi türettiği sözcüklerden ya­rarlandığına

D)   Şiirlerinde Yahya Kemal’den etkilendiğine

E)   Değişik türlerde eser verdiğine

 

40. Bu yazarımız, edebiyatın dili işleme hüneri oldu­ğunu çok iyi bilir. İnsanların birbirleriyle olan iliş­kilerini şiirli bir dille ele alır. Bu konuda oldukça ustadır. Öykü ve romanlarında çağımızın bunal­mış. sevgisiz ve çaresiz kalmış insanının yalnızlı­ğını işler. Bu nedenle, insanı yaşadığı yerden, ya­kınlarından, sosyal ortamından ayrı tutmaz. Bunu yaparken bireyin iç dünyasının derinliklerini dışa vurmaya çalışır. Dolayısıyla onun eserlerinde iç dünya ile dış çevrenin ilişkilerini bir arada görme olanağı vardır.

Bu parçada sözü edilen yazarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)   İnsan ilişkilerini şiirsel bir dille anlattığı

B)   İnsanı yaşadığı çevre içinde ele aldığı

C)   Edebiyatın dili kullanma sanatı olduğunu dü­şündüğü

D)  Günümüz dünyasının sıkıntılı insanlarını konu aldığı

E) Eserlerini anlamak için onun söz dağarcığını, tümce yapısını, anlatım biçimini bilmek ge­rektiği

CEVAPLAR

1-B 2-B 3-A 4-B 5-A 6-D 7-A 8-E 9-C 10-C
11-C 12-A 13-A 14- D 15-E 16-C 17-D 18-A 19-B 20-A
21-D 22-D 23-A 24-B 25-E 26-B 27-B 28-E 29-A 30-E
31-A 32-B 33-D 34-B 35-D 36-B 37-D 38-A 39-D 40-E