TYT TÜRKÇE DENEME SINAVI – 26
1. Bu yazarın öykülerini okumayalı çok olmuştu. Son öyküsü bu özlemimi gidermekle kalmadı, aynı zamanda yazarın, öykü alanında kendi açtığı kanaldan ilerleyerek zirveye yükseldiğini de gösterdi.
Bu parçada altı çizili sözle, söz konusu yazarla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Öykü alanında bir çığır açtığı
B) Daha nitelikli öyküler yazmak için çaba gösterdiği
C) Öyküleriyle genç öykücülere yeni ufuklar açtığı
D) Özgün sanat anlayışıyla, öykücülükte en üst düzeye ulaştığı
E) Öğretici anlatımıyla, belli bir okur kitlesine seslendiği
2. Aşağıdakilerin hangisinde virgül (,) için yapılan açıklama, verilen örnekle uyuşmamaktadır?
A) Ara sözlerin başında ve sonunda kullanılır.
Kayseri’ye, iki yıl görev yaptığı bu şehre, yıllar sonra tekrar gelmişti.
B) Sıralı cümleyi oluşturan yargıları ayırmada kullanılır.
Edebiyattaki bazı eksiklikleri görmüş, bunlarla ilgili görüşlerini özgürce dile getirmiş bir eleştirmendir o.
C)Aktarma cümlelerden sonra kullanılır.
Mehmet, sizinle ben de gelmek istiyorum, dedi.
D) Eş görevli sözcükleri ve söz öbeklerini ayırmak için kullanılır.
Kırmızı, yeşil, mavi renklerin egemen olduğu tablolar sergide göz doldurdu.
E) Cümlede vurgulanmak istenen özneden sonra kullanılır.
Eve gelen konuklar, geçmiş güzel günlerden söz ettiler.
3. Çevirmen, çevirisini yaptığı yapıtla okur arasından çekilmelidir. Çünkü en iyi çeviri yapıt, okurun, çevirmeni hissetmediği yapıttır.
Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Çevirmenin, çeviri yaparken yapıtına kişiliğini katmaması
B) Çevirmenin, başka dillerdeki çevirileri de incelemesi
C) Çevirinin, çağdaş çeviri akımlarından etkilenmesi
D) Çevirmenin, her iki dilin inceliklerini iyi bilmesi
E) Çevirmenin, çeviri yaparken okurların kültür düzeyini dikkate alması
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisi ayraç içinde verilen bilgiyle uyuşmamaktadır?
A)Şairin ilk dönem şiirlerindeki imgeler, sonraki şiirlerine nazaran daha özgün ve anlamsal yoğunluk açısından daha derindi. (Bir karşılaştırma yapılmıştır.)
B)Romanlarında kendi yaşamından kesitleri öyküleyici anlatımdan da yararlanarak anlatmayı sürdürüyor yazar. (Nesnel bir yargı dile getirilmiştir.)
C)Öykücünün eşsiz betimlemeleri okuru kendine hayran bırakıyor. (Bir beğeni dile getirilmiştir.)
D)Şair belli sembollerle, duygu ve düşüncelerini kapalı bir söyleyişle dile getiriyor. (Biçemle ilgili bir özelliğe değinilmiştir.)
E)Onun, hiçbir kurala bağlı kalmadan özgürce düşüncelerini dile getirdiğini bütün yapıtlarında görebiliyoruz. (Bir tahminde bulunulmuştur.)
5. Öyküde üslup, ilk cümleden itibaren okuru kendine bağlamalıdır. Öyküde işlevi olmayan hiçbir unsur yer almamalıdır. Giriş cümlesiyle merak uyandırmayan, okuru kendine bağlayamayan öykü, baştan kaybetmiştir diye düşünüyorum. Bunun yanında sürükleyicilik de çok önemli tabii. Okura, bir solukta okutabilmeli öykü kendini. Yazılanları çekici kılacak içtenlik, inandırıcılık da olmalıdır öyküde. Öyle ki bir trende geçen öyküde, okur kendini kahramanlardan biri gibi görmeli ya da en azından yolculardan biri saymalıdır.
Böyle düşünen bir yazardan aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenemez?
A) Öykü, daha başlangıçta okuyucunun ilgisini çeke-bilmelidir.
B) Öyküde akıcı bir anlatım olmalıdır.
C) Öykücü, okuru, yapıtında anlattıklarına inandırabilmelidir.
D) Başarılı bir öyküde gereksiz ayrıntı yer almamalıdır.
E) Öykücü, konularını yalnızca gerçek yaşamdan seçmelidir.
6. (I) “Edebiyat Yazıları”, Arif Damar’ın 1958 ile 2003 arası edebiyat dergileri ve gazetelerde yayımlanmış yazılarını, kendisiyle yapılmış söyleşileri bir araya getirmiş. (II) Damar bu yazılarda, kimi zaman bir şiirden, şairden, hatta bir dizeden yola çıkıyor; kimi zamansa kanıtlar göstererek tarihsel bir yanlışı düzeltiyor. (III) Kendi kuşağından ya da genç kuşaktan bir şairin yeni bir kitabını, sevdiği bir şiirini tanıtıyor. (IV) Bütün bu yazıların bir ortak paydası şiirse, diğer ortak paydası da sevgidir, içtenliktir. (V) Şiirlerinde yeni imgelerin, yeni söyleyişlerin peşinden koşar; asla kullandığı bir imgeyi tekrar kullanmaz. (VI) Bu içtenlik ve sevgi, onun yaşamının her anını kuşatıyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C) IV D) V E) VI.
7. Klasiklerden gelişigüzel seçilen birkaç çarpıcı ifadenin altına usta çizerlerden birkaç desen atıldı ve onlardan çizgi roman oluşturuldu. Özellikle yetkin olmayan, resimli gazeteleri, magazin haberlerini seven okur da klasikle aynı adı taşıyan bu yapıtlara ilgi gösterdi. Kafkalar, Shakespeare’ler ayaküstü; hızlıca okunur oldu. Ancak kimsenin ayırdında olmadığı bir durum vardı ki o da klasik yapıtlara böyle yaklaşılamayacağı, bu tür bir okumanın o eseri ve yazarı anlamanın ötesinde tam tersine ona dair tüm enginliği yok edeceği gerçeğiydi. Ama ne yazık ki yoğun düşünceler, özgün tasvirler içeren yapıtlar böylelikle kuşa döndü.
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Klasik yapıtların sanatsal özelliklerini sadece yetkin okurların fark edeceği
B) Günümüzde klasiklerin düzeyinde yapıt kaleme alınamadığı
C) Çizgi romanın ülkemizde nitelikli bir gelişiminin olmadığı
D) Önemli yapıtların çizgi romana çevrilmesinin onlardaki anlamsal derinliği yok ettiği
E) Belli bir birikimden yoksun sanatçıların klasiklere öykünen yapıtlar kaleme aldığı
8. (I) Puşkin yeni Rus yazınının kurucusu, Rus yazın dilinin oluşturucusu kabul edilir. (II) Şiir, roman, öykü ve tiyatro yapıtlarıyla Rus yazın dilinin anlatım evrenini genişletmiş; yeni ve değişik anlatım yolları kullanmıştır. (III) Puşkin, modern Rus edebiyatının oluşmasında yadsınamaz bir yeri bulunan yazın ve düşün adamıdır. (IV) Puşkin, klasik Batı edebiyatını ve Rus düşüncesini sentezleyerek Rus edebiyatında “romantik akımı” başlatan yazardır. (V) Yapıtlarında halkın sesi olmuş ve gönlünde taht kurmuştur.
Puşkin’in ele alındığı bu parçayla ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, bir varsayımda bulunulmuştur.
B) II. cümlede, biçeminden söz edilmiştir.
C) III. cümlede, Rus edebiyatına olan katkısından bahsedilmiştir.
D) IV. cümlede, bir yazın akımının öncüsü olduğu anlatılmıştır.
E) V. cümlede halkça beğenildiği belirtilmiştir.
9. Sanatçı, Anadolu âşık-hikâyecilerinin geleneğine göbek bağıyla bağlı kalmıştır. Onu ta çocukluğundan başlayarak Anadolu sözlü geleneğinin destansı türleri büyülemiştir. Bu yolda Türk âşıklarını dinlemiş Batı romancıları arasında Gogol, Puşkin gibi, romana destansı boyutlar katan sanatçılardan etkilenmiştir. Onun anlatmaları, sıradan aşkların bir tekrarı değildir. O, âşıkların dağarcıklarını yeni konularla zenginleştirmiş, eski nakışlara kendi nakışlarını, yeni renk ve biçim bileşimleri katmıştır.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Halk şiiri geleneğine bağlı olduğu
B) Anlatımsal yönden klasik sanatçılardan etkilendiği
C) Var olan hikâye geleneğine yeni öğeler kattığı
D) Küçük yaşlardan itibaren edebiyata ilgi duyduğu
E) Edebiyata âşık tarzı şiir yazarak başladığı
10. Bu sanatçımızın yapıtlarındaki yetkinlik yalnızca hikâye tekniğini çok iyi bilmesinden kaynaklanmıyor. O, Doğu ve Batı edebiyatlarını çok iyi biliyor ve bu edebiyatların çizgilerini, sembollerini ustaca kullanıyor. Yapıtlarındaki karakterleri, sadece maddi gereksinimleri olan bir varlık olarak almayıp onların ruh dünyasını ve derinliğini de yansıtıyor yapıtlarında.
Bu parçada sözü edilen sanatçı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Kahramanlarını iç ve dış özellikleriyle yansıttığı
B) Öykü türünün inceliklerini iyi bildiği
C) Zengin bir edebiyat birikimine sahip olduğu
D) Nitelikli yapıtlar ortaya koyduğu
E) Öykülerinin konusunu fantastik olaylardan seçtiği
11. Yılda yalnızca birkaç şiir yazarım. Bu az yazış, “kuyumcu titizliği” denilen biçimde yazdığımı da göstermez. Tersine, çok az yazarım ama, zorlanarak şiir yazdığım hiç olmadı. Aylarca ozan olduğumu unuttuğum çok olmuştur. Kimi kez de bir şiiri tasarlarım. Dizeler gelir, dizeler gider, unutulur. Sonunda içerikle biçimsel sorunları çözebildiğimde, bir gün birden kâğıda dökerim bunları. Örneğin, en çok dikkat çeken şiirlerimin yazılışları yarım saati, bir saati geçmemiştir.
Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisinin yanıtı yoktur?
A) Şiirlerinizi oluştururken zorluk çeker misiniz?
B) Şiirlerinizi yazarken nasıl bir yol izlersiniz?
C) Bir şiiri kaleme almanız ne kadar sürenizi alır?
D) Şiir yazmaya ara verir misiniz?
E) Sizce, şiirde söyleyiş konudan daha mı önemlidir?
12. Bir yazar, gerçek bir yazarsa, adını ansalar ne olur an-masalar ne olur! Bizim işimiz dünyayı, insan gönlünü zenginleştirmek değil mi? Çanağında balın olsun, arısı Yemen’den gelir, diye bir söz vardır. Bu söze çok güvenmek gerek. Sen eserini olgunlaştır, gönlünce yap, arısı Yemen’den gelir. Bundan kuşku duymamak gerek. Üç bin beş yüz yıllık Homeros’un arısı yüzyılların ötesinden gelip onu arayıp bulmuyor mu? Ün için çalışsan çabalasan, ünlü olsan eline ne geçer ki.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yetkin bir yapıt ortaya koyan bir sanatçının er ya da geç mutlaka beğenileceği
B)Kendi toplumunun değerlerini yansıtmayan bir yazarın başarılı olmasının mümkün olmadığı
C) Bir sanatçının kısa sürede tanınma amacı taşımasının doğal olduğu
D)Yaşadığı dönemin sorunlarına sırt dönen sanatçıların kalıcı olamayacağı
E)Okurların ancak güncel konularda yapıt kaleme alan sanatçılara ilgi göstereceği
13. Yeryüzü toprağında dilden dile aktarılan söylencelerin bir kaynağı vardır : İnsanoğlu . İnsan, sıradan bir dillendirmeyi asla kabullenmez ;
I II III
orasından, burasından çekip uzatır , kesip biçer, ekler. Anlatılanlara
IV
kendinden bir şeyler katar ; olayı düş dünyasında biçimlendirir.
V
Bu parçada numaralanmış noktalama işaretlerinden hangisi yanlış kullanılmıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
14. (I) Hasanpaşa ile Acıbademin kesiştiği noktada küçük bir ev bulunuyor. (II) Belki küçük, ama içinde onlarca maket evi barındırıyor. (III) Yemyeşil bahçesine bakan balkonun bulunduğu salonun bir köşesinde, bütün detaylarına dikkat edilerek yapılmış bir dolu karakteristik Türk evi bulunuyor. (IV) Tozlanmış cumbalar, artık dökülmeye başlamış panjurlar, balkondan sarkan kilim ve çamaşırlarıyla hepsi asıllarının birer minik kopyasıdır. (V) Gerçekten görülmeye değer nitelikte maketlerdir bunlar.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlenin yüklemi çatısı yönüyle geçişsiz bir eylemdir.
B) II. cümlede yüklem türemiş bir eylemdir.
C) III. cümlede, pekiştirmeli niteleme sıfatına yer verilmiştir.
D) IV. cümlede belgisiz zamir yer almaktadır.
E) V. cümle basit bir eylem cümlesidir.
15. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) Arkadaşım bu sitedeki 27’nci blokta oturuyor.
B) Bu yaz Doğu Anadolu gezisine çıkmayı düşünüyor.
C) Komşumuz DSİ’de uzun süredir çalışıyordu.
D) Firma bir kampanya düzenleyerek birçok ürünü indirimli fiyattan satışa sundu.
E) Okulumuzda düzenlenen santranç turnuvasına on bir takım katıldı.
16. Ona bir işi yaptırabilene aşk olsun! İstenilen işi yapmamak için bir takım bahaneler, gerçekleştirilemeyecek koşullar ileri sürerdi. Güçlük çıkarmakta üstüne yoktu.
Kendisinden böyle söz edilen bir sanatçı aşağıdaki deyimlerden hangisiyle nitelendirilebilir?
A) Su koyuveren
B) Ölçüp biçen
C) Kendi havasında olan
D) İpe un seren
E) Canı burnunda olan
17. (I) 1941 yılında yayınlanan Yedinci Şafak’ta, Almanya’nın savaş dönemleri destansı bir biçimde ele alınmış ve sanatçının dünya çapında tanınmasını sağlamıştır. (II) Eleştirmenler roman için “Alman sanatının doruğu” değerlendirmesini yapmıştır. (III) Sanatçının sürgünde iken kendisine anlatılan bir olaydan esinlenerek yazdığı roman, savaş sırasında yaşananların öyküsünü anlatır. (IV) Sanatçı, savaşta tutukluların kaçış serüvenini anlatırken onların geçmiş yaşamlarını ve Alman halkının ruh halini de romana katar. (V) Yedinci Şafak, aslında bütün bir Almanya tablosu çizmekte ve yaşananları tüm gerçekliğiyle ortaya dökmeye çalışmaktadır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde sözü edilen romanın içeriğiyle ilgili bir bilgiye değinilmemiştir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
18. Her kentin kendine özgü bir öyküsü var; dağ başında, ovada, bir
I
su kıyısında olması fark etmez. Biri çıkar bir yerinden başlar
II III
anlatmaya, ilgi çekici ise dilden dile aktarılır, Bir çınar ya da zeytin ağacı
altında anlatılan öykü bir bakarsınız ki ovaya yayılmış. Ne gariptir ki
IV V
sonunda öykü, anlatanı gelip bulur.
VI
Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangilerinde birden çok çekim eki kullanılmıştır?
A) I. ve II. B) I. ve VI. C) II. ve IV
D) III. ve IV. E) V ve VI.
19. Bugüne kadar reklam filmi tekliflerini kabul etmedim. Oynamam için topluma faydası olması lazım oynayacağım filmin. Çünkü sadece ticari kaygılarla ürün ortaya koymak toplumsal sorumlulukla bağdaşmaz. Ancak ne acı ki pek çok tiyatro oyuncusu reklam filminde oynadı, para ve şöhrete ulaşmak için bu kutsal görevlerini terk etti. Toplumun bugünkü hedefsiz ve sıkıntılı duruma gelmesinin bence en önemli sebebi, sanatçıların taşın altına ellerini koymamaları topluma bilinç aşılama görevinden uzak olmalarıdır
Bu parçada altı çizili sözden hareketle, sözü edilen sanatçılarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi anlatılmak istenmiştir?
A) Yaşamları sadece ekonomik durumlarını üzerine bina ettikleri
B) Sanatsal duyarlıkları her şeyin üstünde tuttukları
C)Sorunların çözümü için gereken sorumlulukları almaktan uzak oldukları
D) Televizyona çıkarak ünlü olma amacı taşıdıkları
E) Toplumu belli düşünceler etrafında yönlendirdikleri
20. (I) İstanbul’a ilk kez geldiniz. (II) Güneşli pırıl pırıl bir sabah Haydarpaşa Garı’nın, sevenlerin ayrıldığı o otantik mekanın, denize açılan basamaklarından iniyorsunuz. (III) Karşınızda, kentin minareler, kubbeler, camilerle göğe yükselen görüntüsü… (IV) Tarihî Yarımada’da ya da kentin tarihi özelliklerini yitirmemiş kesimlerinde yapılacak yürüyüşler sizi cami medrese çeşme kilise ve havra gibi yapılarla buluşturacak. (V) Tarihi güzellikleri doyasıya görebileceksiniz.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlenin dolaylı tümleci bir özel isimdir.
B) II. cümlede bir ara söz kullanılmıştır.
C) III. cümlede iyelik eki almış bir sözcük vardır.
D) IV. cümlede, birden çok yan cümle yer almaktadır.
E) V. cümlede tezlik fiiline yer verilmiştir.
21. Dünyamızın geldiği noktaya üzülüyor ve hatta kaleme aldığı roman, öykü, oyun ve makalelerde de bu konuları işliyor yazar. Öykülerinde “periler” gibi fantastik öğeler kullanılarak ekosistemin ve ülkemizdeki doğal zenginliklerin korunması konusunda çocuklara dersler veriyor. Bu ifadeden, kuru bir didaktiklikte ekoloji dersleri verildiği sanılmasın: Öykülerin, şirin kurgusuyla, basit bir arıtma sistemiyle denizlerin temizlenebileceği, trolle değil de kontrollü balıkçılıkla denizlerdeki canlılığın korunabileceği ve bacalara filtre koyularak atmosfer kirliliğinin önüne geçilebileceği dile getirilmektedir.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
A) Yazarın sosyal bir duyarlığa sahip olduğuna
B) Farklı türlerde yapıtlar kaleme aldığına
C) Sadece öğreticiliği esas alan bir yaklaşım benimsemediğine
D) Etkili bir anlatımla çocuklara çevre bilinci kazandırmaya çalıştığına
E) Yapıtlarındaki dili yetersiz bularak hep bir arayış içinde olduğuna
22. (I) Çok az yazar henüz hayattayken klasikler arasındaki yerini alır. (II) Tolstoy da bu yazarlarımızdan biri ve aradan geçen bunca yıl da asla onun değerinden ve okuruyla kurduğu yakın ilişkiden bir şey eksiltmedi. (III) Bugün yazılmış kadar taze metinleri ve yıllar öncesinden bugünü de çözümleyebilen derin gözlemciliğiyle Tolstoy, insanların çelişkili yönlerine ışık tutar. (IV) Savaş ve Barış, bir okurun hayatta rastlayabileceği çok nadir hazineler arasında yer alır. (V) Okurunun dünyasında onun kadar iz bırakan, okuru onun kadar biçimlendiren yapıtların sayısı bir elin parmaklarını geçmez. (VI) Yapıt, yaşamda her zaman umutlu olmamız için bizi uyarır, umutsuzluğa asla pirim vermez.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragrafın numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlaması uygun olur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
23. Usta sanatçı, son romanındaki ölümsüz karakterleriyle edebiyatımıza asla silinemeyecek biçimde damgasını vurmuştur, insanın en karışık durumlarından birini kara mizahla yüklü bir dille anlatır. Otorite ile doğru kavramı arasında sıkışıp kalan, doğruculuğundan ödün vermemek için daha çözümsüz durumlara düşen, bu arada gittikçe insanı anlamaktan uzaklaşıp, salt ilkelerini savunan bireyin başına gelenlerin acıklı bir güldürüsüdür. Yapıt edebiyatımızda en çok okunan mizahi yapıtlardan biridir.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Çoğullaştırmalar
B) Açıklama
C) Karşılaştırma
D) Devrik cümle
E) Öznellik
24. Benzin fiyatlarına, yarından geçerli olmak üzere, yüzde üç indirim yapıldı.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerden hangisiyle giderilebilir?
A) “yapıldı” yerine “yapılacak” sözcüğü getirilerek
B) “indirim yapıldı” yerine “indirime gidildi” sözü getirilerek
C) “fiyatlarına” yerine “fiyatlarında” sözcüğü getirilerek
D) “geçerli olmak üzere” yerine “itibaren” sözcüğü getirilerek
E) “Benzin” yerine “petrol” sözü getirilerek
25. Eğer bir okur şiirde anlatılanlarla yaşam arasında bir mantık çatışmasına düşüyorsa bütün sorumluluk şairindir, çünkü şair —.
Bu cümle aşağıdakilerin hangisiyle sürdürülmelidir?
A) yaşamla tutarlı bir şiir evreni kurmayı başaramamıştır
B)toplumsal sorunlardan uzak duramamış, yalın bir söyleyiş oluşturmuştur
C) öğreticiliğe dayalı didaktik şiirler yazmaktan uzak durmamalıdır
D)okurların alışık olduğu söyleyiş biçimlerini kullanmamayı tercih etmiştir
E)geleneksel anlatım yollarını terk etmemiş, sıradan söyleyişlere yer vermiştir
26. I. Betimleme niteleyici öğeler
II. Öyküleme 1. kişili anlatım
III. Açıklama imge ağırlıklı söyleyiş
IV. Tartışma sözde soru cümlesi
V. Örneklendirme somutlama
Yukarıdaki numaralanmış terimlerden hangisi, karşısındakiyle ilişkilendirilemez?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
27. Benim yapıtlarımda kullandığım dil, yazın dilidir, sokaktaki halkın dili değildir. Sadece halkın dilinden faydalanılmış bir dildir o. Buradan bir edebiyat yapıtının taşıması gereken dilsel nitelikleriyle ilgili şunu söyleyebilirim. “—.” Yapıtın dili bu özellikleri taşımadığı zaman herkesin konuştuğu dilden farklılıklar da taşımaz. O zaman da taklitten öteye geçemediği için, mekanik bir özellikler gösterir. Yazar dil oluşturmalıdır. Özgünlüğe ulaşmasının başka yolu yoktur, dilsel bir senteze varmalıdır.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A)Yapıtlar seçkin bir dille oluşturulmamalı, halkın dilini aynen yansıtmalıdır.
B)Anlamı herkesçe bilinen sözcüklerin seçildiği sade bir dildir yazın dili.
C)Bir yapıtın dili, yaygın dilden ayrılan yönlere sahip, kendine özgü bir yapıda olmalıdır.
D)Sanatlı söyleyişlerin çokça yer tuttuğu, anlaşılması çaba gerektiren bir niteliğe sahiptir.
E)Konuşma dilini tümüyle yansıtan bir nitelikle ortaya konmuştur öykü ve romanlarım.
28. Yazarken pek çok alandan beslenmeyi seviyorum. Çünkü temelsiz, belli bir disiplinden yoksun yapıt ortaya koymak benim yazın anlayışıma uymuyor. Özellikle tarihsel kurgusu ön plana çıkan metinler yazarken epeyce araştırma yapıyorum, konuyla ilgili yayınları tarıyorum. Araştırmayı sadece bilgi edinmek için yapmıyorum. Bilgiyle birlikte okuduğum her şeyden geriye kalan duyguyu, izlenimi de çok dikkate alıyorum. Bu araştırmaları yapmaktaki amacım
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) anlattıklarımı daha mantıklı ve bilimsel bir temele dayandırmaktır.
B) okurun beklentilerini önemsediğimi göstermektir.
C)tarihçilerin ya da bilim adamlarının ayrımına varamadıkları gerçekleri belirtmektir.
D) eleştirmenlerden olumlu yönde eleştiriler almaktır.
E)okuru yaşam gerçeklerinden uzaklaştırarak hayali yaşantılara ulaştırmaktır.
29. Ozanın kişiliği ile şiirlerini birbirine karıştırmak doğru değildir. Ayrı şeylerdir bunlar. Bizi ilgilendiren, o kişinin ozanlığıdır, şiirleridir. Kişiliğinin ve davranışlarının, şiirinin özüyle uyuşması, bütünleşmesi beklenemez ozandan. Şiir, bir duygu kasırgası, bir hayal esintisi, bir coşku melteminden doğar ve çoğu zaman da gerçekle bağdaşmaz.
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Şiirin yoğun bir duygulanma sürecinden sonra oluştuğu
B) Şiirde çoğu zaman gerçek olmayan şeylerin anlatıldığı
C) Şiirde söyleyiş güzelliğinin önemli olduğu
D) Ozanın güzelliklerin peşinde koşması gerektiği
E) Şiirin, ozanın yaşamıyla özdeşleştirilmemesi gerektiği
30. Yakup Kadri Yaban adlı romanında, bir aydınla, kendi mutsuzluklarını yaşayan köylüler arasında iletişim kurulamaması™ anlatır. Roman kahramanıyla özdeşleşen ve onun ağzından konuşan yazar, dolaysız bir anlatım yoluyla bir özeleştiriye girişir. O ana dek kendi ülkelerini ve büyük çoğunluğu görmezden gelmiş olan aydınların tarihsel suçluluklarını ortaya koyar. Yaban romanı, Türk yazınında yeni birçok roman öğesi içerse de önceki tüm roman yazarlarının öğretici tutumundan kendini kurtaramaz.
Bu parçada Yaban romanıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) İçeriğinin ne olduğuna
B)Edebiyatımızda ortaya konan diğer yapıtlarla benzer yönler taşıdığına
C) Açık, anlaşılır bir dil kullanıldığına
D)Anlattıklarıyla okurlara kendi yaşamlarını sorgulama ihtiyacı hissettirdiğine
E) Yazarının kendi düşüncelerini roman kahramanı aracılığıyla ortaya koyduğuna
31. (I) Küçük Prens, Fransız yazar ve pilot Antoine de Saint-Exupery’nin kendi yaşam izlenimlerinden hareketle kaleme aldığı en ünlü yapıtıdır. (II) Basit bir çocuk kitabı gibi görünen ama aslında yaşam, sevgi ve aşk hakkında derin anlamlar içeren Küçük Prens bu yönüyle büyüklere de hitap ediyor. (III) Sahra Çölü’ne düşen pilotun Küçük Prens’le karşılaşması ile başlayan kitapta Küçük Prens’in ağzından Saint-Exupery, insanların hatalarını, çocuksu bir bakışla ele alır. (IV) Yapıtta ayrıca Saint-Exupery’nin çizimlerinin yer aldığı ilginç resim bölümleri de vardır. (V) Tüm dünyada ilgiyle okunan roman, çocuk edebiyatının klasikleri arasında ayrı bir yere sahiptir.
Küçük Prens’in ele alındığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, bir karşılaştırma yapılmıştır.
B)II. cümlede, yetişkinlere seslenen yönlerinin de olduğu ortaya konuyor.
C) III. cümlede, içeriğiyle ilgili bilgiler veriliyor.
D) IV. cümlede, görsel bölümlerinin de olduğu söyleniyor.
E) V. cümlede, evrenselliğini dilin kullanılış biçimiyle kazandığı belirtiliyor.
32. Bu sanatçımızın yüreği yaşamı boyunca sevgi dağıtmıştır çevresine. Bakıyorsunuz, en yakın dostlarıyla sürdürdüğü içtenliği, yeni tanıdığı biriyle de sürdürebiliyor. Gençlerle genç, yaşlıyla yaşlı olabiliyor. Yalnızca insanlarla değil, tüm canlılarla dost, bu güzel insan. Mahallesindeki köpeği bile sevgiyle selamlayarak geçiyor, nesnelerin bile değerini biliyor. Evin her köşesi değer verdiği nesnelerle dolu. Eline aldığı bir şeyi yerine koymadan oturmuyor. Yıllardır elini attığı yerde, istediğini bulmaya alışmış, düzenli bir yaşam süren biri.
Bu parçada tanıtılan sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Etrafındaki tüm varlıklara sevgiyle yaklaştığı
B) insanlarla arasındaki yaş farkını kolayca aştığı
C) Uzak, yakın herkese aynı içtenlikle yaklaştığı
D) Yalnız yaşamaktan hoşlandığı
E) Titiz ve düzenli bir insan olduğu
33. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde somut bir addan türeyen bir sözcük somut bir adı nitelemiştir?
A) Babam toplantıda hüzünlü bir şiir okudu.
B) Öğretmenimiz, sevgili öğrenciler diye söze başladı.
C) Buraya taşlı bir yoldan yürüyerek geldik.
D) iş konusundaki tekliflere soğuk baktı.
E) Her sabah bu keyifli mekânda kahvaltı yapıyoruz.
34. Bu köyde sırtımızı köy meydanındaki çınar ağacına dayayarak kahve içmek ve kendi iç dünyamızın sesini duymak istiyoruz.
Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) işaret sıfatı B) Ad tamlaması C) Bağlaç
D) isim-fiil E) İlgeç
35.Aşağıdakilerin hangisinde gereksiz sözcük kullanımından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Salona girince tablolardaki renklerin canlılığı göze çarpıyor.
B) Cam ürünleriyle dolu mağazada küçük kazalar da olurdu.
C) Karnelerini alan çocuklar, sanki mutluluktan uçuyor gibiydi.
D) Çaldığı bütün kapılardan olumsuz cevap alınca ümidi kırıldı.
E) Ders çalıştıktan sonra, biraz dolaşmak için bahçeye çıktı.
36. Aşağıdaki dizelerin hangisinde karşıtlığı çağrıştıran bir durum söz konusudur?
A) Ne zaman seni düşünsem
Bir ceylan su içmeye iner
B) Çiçeğe durmuş bir nevbaharım ben
Karlar içinde bir ilkbaharım ben
C) Her tasadan sıyrılmışım büsbütün
Bir rüya âleminde dolaşıyorum
D) Gidelim sevdiğim bir uçtan bir uca
Göstereyim sana ayrılık nice
E) Açılmaz ne bir yüz ne bir pencere
Bakıldıkça hüzün çöker yerlere
37. Onun öykülerini ilk okuduğumda çok sıkılmış, anlaşılmaz bulmuş ve kendi kendime, şimdi bunlar da öykü mü yani, demiştim. 1980’li yılların sonuydu. O günlerde başka bir yazarın yapıtlarını okumuş, onun öyküleri hakkında da aynı şeyleri söylemiştim. Sonraki yıllarda, her iki yazarın yapıtlarını yeniden okudum ve ikisine de hayranlık duydum. O günden beri yapıtlarını ilk defa okuduğum bir yazarı, dönüp dönüp defalarca okurum, eksik ve yanlış bir değerlendirme yapmamak için.
Bu parçada yazar, özellikle aşağıdakilerin hangisini anlatmak istemiştir?
A) Bir yapıtı değerlendirirken sanatçının yaşamını da hesaba katmak gerektiğini
B) Bir yazarın, sadece bir yapıtına bakılarak değerlendirilebileceğini
C) Okumuş olduğu yapıtları neden bir daha okuma gereği duyduğunu
D) Bir yapıtın, her okurda farklı duygular uyandırabileceğini
E) Bir yapıt hakkında okurların farklı görüşler ortaya koyabileceğini
38. Moliere, yalnız Fransa’nın değil, dünyanın en büyük güldürü yazarlarından biridir. Güldürerek eğitme ve öğretme anlayışını getirmiştir tiyatroya. Oyunlarında insanların ve toplumun iç yüzünü yansıtmış; çirkinlikleri, gülünçlükleri, ikiyüzlülükleri gözler önüne sermiştir. insanoğlunun bu yönlerini genelleyip bütünleştirerek ayrı ayrı karakterlerde toplamıştır. Bu yüzden onun güldürülerinde, çağlar boyunca rastlanan, bugün de rastlayacağımız, kibarlığa özenen, sonradan görme insanlarla, hastalarını sömüren bilgisiz hekimlerle, cimrilerle karşılaşırız.
Bu parçada Moliere ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
A) Konularını gerçek hayattan aldığına
B) Didaktik öğeler içeren oyunlar yazdığına
C) Ününün ülke sınırlarını aştığına
D) Yapıtlarını özgün bir anlatımla ortaya koyduğuna
E) Yapıtlarında değişmez tipler oluşturduğuna
39. (I)1930lu yıllarda halk kış aylarında, kahvehanelerde karagöz gösterilerini izler; bölümler halindeki hikâyeler anlatan âşıkları dinlerdi. (II) Hikâyeler “arkası yarın” biçiminde düzenlenir, dinleyicinin merak duygusunu canlı tutardı. (III) Karagöz gösterileri yirmi sekiz gün boyunca her akşam gösterilir, her oyunun sonunda ertesi günkü oyunun adı verilirdi. (IV) Meddahlar da, âşıklar gibi kış ayları boyunca her akşam hikâye anlatırdı. (V) Bu bakımdan kış ayları, yıl içinde gösterilerin çokça olduğu bir çeşit tiyatro mevsimi gibiydi,
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisinin yerine “Bu hikâyeler televizyondaki diziler gibi zincirleme anlatılır, halk hikâyenin gerisini öğrenme isteği duyardı. ” cümlesi getirilebilir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
40. Her yazar, kendi ruhunun, kişiliğinin rengine, yönelişlerine göre bir yapıt ortaya koymak için sözcüklerle bir yolculuğa çıkar. Bu, uzun ve sıkıntılarla dolu bir yolculuktur. Bu yolculukta sözcükler, yazarın biricik malzemesidir, Yazar onlarla yatar, onlarla kalkar, onlarla bütünleşir. Sözcükleri evirip çevirir, onlara var olan anlamlarının dışında anlamlar kazandırır. Böylece, onca yazar içinde fark edilebilmeyi hak edecek bir üslup bulma hedefine ulaşmaya çalışır.
Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisi çıkarılamaz?
A) Yazma sürecinde sözcükler, yazarın yaşamının bir parçası olur.
B) Yazar, toplumsal sorunlara çözümler üreten kişidir.
C) Yazar, sözcükleri bilinen anlamları dışında kullanabilmelidir.
D) Özgünlüğü yakalamak, yazarın amacı olmalıdır.
E) Yazar, sözcük seçerken zorlu bir süreç geçirir.
CEVAPLAR
1 D |
9 E |
17 B |
25 A |
33 C |
2 B |
10 E |
18 C |
26 C |
34 E |
3A |
11 E |
19 C |
27 C |
35 C |
4E |
12 A |
20 E |
28 A |
36 B |
5E |
13 E |
21 E |
29 E |
37 C |
6D |
14 E |
22 D |
30 D |
38 D |
7D |
15 E |
23 D |
31 E |
39 B |
8A |
16 D |
24 C |
32 D |
40 B |