TYT Türkçe Deneme Sınavı – 25


TYT TÜRKÇE DENEME SINAVI – 25

1.      İnsan yıldan yıla daha şaşırtıcı (hayret duygusu uyandıran), daha

                                                   I

doyurucu (kapsamlı bilgiler İçeren) yeni metinlerle karşılaşmak ister

        II

ama çoğu zaman eski metin­lerin çekiciliğine (içeriğine) kapılır. Bunun

                                                             III

birçok nede­nini var belki, fakat en önemlisi, bazı edebi metinlerin gücünden hiçbir şey yitirmeden (etkileyiciliklerini hiç kaybetmeden)

                        IV

hem tarihsellikleri bakımından önemli sayılmaları hem de günümüze

                                                                                                         V

seslenmeleridir . (kalıcılığı yakalayabilmeleridir)

Bu parçadaki altı çizili sözlerden hangisinin yerine ayraç içinde verilen söz kullanıldığında, anlamca bir değişiklik olur?

A) I.             B)ll.           C) III.             D) IV.            E) V.

 

2. Ünlü bir yazarımız, “Gerçek dışı bir kurguyla yazılan roman ve hikâye, okuyanda dış görünüşü güzel bir yapay çiçeği koklayıp da hayal kırıklığına uğramak gi­bi bir his bırakır.” der.

Yazarın, bu sözüyle anlatmak istediği aşağıdakilerden hangisidir?

A)Sanat yapıtlarının herkesin anlayabileceği bir dille yazılması gerektiği

B)Roman ve öyküde anlatılan olayların   özgün bir kurguyla oluşturulması gerektiği

C)Her sanatçının yapıtında ilgi çekici bir konu işleme­sinin onu kalıcı kılacağı

D)Gerçek hayatla kan bağı olmayan yapıtların, okur­lara tam anlamıyla estetik zevk vermeyeceği

E)Yazarların günlük hayattaki olayları açıkça anlat­maması gerektiği

 

3.    Yapıtlarımda hiçbir karakteri idealize etmemeye çalışı­yorum. Hatta onlara bilinçli olarak bazı kusurlar yükle­meye de dikkat ettiğimi söyleyebilirim. Eğer böyle yap­mamış olsaydım roman kahramanlarım karton karak­terler gibi olurdu.

Bu parçada yazarın altı çizili sözle oluşturduğu ka­rakterlerle ilgili olarak anlatmak istediği aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Günlük yaşamdaki kişilerden hiçbir farklılık taşıma­ması

B)  Yazardan bağımsız hareket eden tiplerden oluş­ması

C)  Sadece belli bir kitleyi temsil etmeleri

D)  Zihinde kolayca canlandırılması

E)  İnandırıcı özelliklerini kaybetmesi

 

4. (I) Fransız seyyah Melling, “İstanbul’a Galata Kulesi’nden bakmayan, İstanbul’u görmüş sayılmaz.” diyor. (II) Aslına uygun bir şekilde restore edilen kule doyum­suz bir İstanbul manzarası sunuyor. (III) Hem Boğaziçi’ni görüyor hem Haliç manzarasına hakim durum­dadır. (IV) Güneş Piyer Loti sırtlarından batarken Haliç üzerinde ateşler yanıyor, kuzeydeki evlerin camları tu­tuşuyor. (V) izleyiciler için bu keyifli anlar, Galata Kulesi’yle gerçek anlamına kavuşuyor.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümle, iç içe bileşik bir cümledir.

B)  II. cümle, olumlu, kurallı bir fiil cümlesidir.

C)  III. cümle, bağlı cümledir.

D)  IV. cümle, sıralı bir cümledir.

E)  V. cümle, yan cümlesi özne görevinde olan bileşik bir cümledir.

  

5. Ülkemizde okullarda yapılan müzik dersleri, insanımıza bir müzik kültürü kazandıramıyor. Çocuklarımız, okul döneminden sonra müzik kültürümüzün kırıntısını bile hatırlamıyor. Dostlarım arasında sıkça gözlemlediğim bir durum var: Sohbet sırasında konu müziğe gelince herkes bu konuda yüzeysel bir bilgiye dahi sahip ol­madığını hemen belli ediyor. Aslında halkımız, müziğin değerli bir sanat dalı olduğunda hemfikirdir. Ama okul­larımızda tam anlamıyla öğretilemeyen bilgileri sonra­dan öğrenmek için bir fırsat bulmaları çok zor. Yaşam koşulları, neredeyse, insanlarımızın böyle bir bilgi edin­mesini imkansız kılıyor.

Bu parçanın bütününde ülkemizdeki müzik eğitimi­mizle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi anlatılmak istenmiştir?

A)Sadece ulusal değerlerimize yer verilmesi gerektiği

B)Okullarımızda verilen bilgilerin daha kalıcı biçimde insanlara kazandırılması gerektiği

C)Öğrenilen bilgileri uygulamak için öğrencilere fırsat verilmesi gerektiği

D)Çabuk unutulan bilgilerin daha sık hatırlatılmasının doğru olacağı

E)Özel bir müfredatın uygulanacağı okulların açılma­sı gerektiği

 

6. (I) Ülkemizde şiir yazma geleneği yaygın bir şekilde devam etmektedir. (II) Ancak bir yazınsal tür olarak şii­rin sorunlarını ele alıp inceleme ve bu alanın başlı ba­şına bir bilim olabileceği düşüncesi fazla gündeme gelmiş değil. (III) Yazınımızda dil ve yazın sorunlarına ilişkin bilimsel incelemeleri ise uzun zamandır takip edebiliyoruz. (IV) Hatta bu alanda yapılan çalışmalar­da belli bir mesafe alındığını da rahatlıkla söyleyebili­riz. (V) Bireysel nitelikli değerlendirmeleri bir yana bı­rakırsak dil bilim ve genel olarak yazınsal incelemele­re verilen önemi henüz şiirde göremiyoruz. (VI) Biz hiç değilse bu alana ilgiyi çekmek amacıyla böyle bir in­celemeye giriştik.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde şiir alanındaki çalışmaların yetersiz olmasından söz edilmektedir?

A) I. ve II.                               B) II. ve IV.                  C) II. ve V.

D) III. ve V                              E) IV. ve VI.

 

7. Türkiye’de tarih son yılda gündemden hiç düşmüyor. Tarih kitapları en çok satan kitaplar arasında. Ancak il­gi çeken kitapların çoğu, akademik dünyanın dışında­ki araştırmacılar tarafından yazıldığı için içinde birçok hatayı barındırıyor. Akademisyenlerin yazdığı kitaplar ise halk için yazılmadığı ve ele alınan konu genellikle tartışmalı olarak incelendiği için genel okuyucunun il­gisini çekmiyor. Akademik bilgilerle bir edebiyat yapı­tının üslubu birleştirildiğinde yazılan kitaplar amacına ulaşmış olur.

Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir?

A)Tarih konulu kitapların sayısında artış olmalıdır.

B)Akademik seviyedeki yazarlar, yeterince tarih kita­bı yazmamaktadır.

C)Popüler yazarlar tarafından tarihsel gerçekler, hiç değiştirilmeden eserlere yansıtılmalıdır.

D)Tarihsel gerçekleri bir yazınsal yapıt tadında anla­tan kitaplar yazılmalıdır.

E) Yapıtlarda tarihsel olaylar günümüz şartlarına göre sorgulanmalıdır.

 

8. Yazın çalışmalarımda yapmak istediğim şey, hayatın çiziklerini, çatlaklarını sözcüklerle kapatmaya ve boya­maya çalışmaktır. Karamsarlığa ve umutsuzluğa asla yer vermem yapıtlarımda. Kendine ya da başkasına kötü bir şey yapmak isteyen birisi, benden bir şeyler okuyunca bundan vazgeçmeli, diye düşünürüm.

Bu parçada “hayatın çiziklerini, çatlaklarını sözcüklerle kapatmaya ve boyamaya çalışmak” sözüyle anlatıl­mak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Okuru, geçmişe yönlendirerek yaşamın sıkıntıların­dan uzaklaştırmak

B)Sosyal yaşamla ilgili kalıcı tespitler yaparak okurun bunlardan yararlanmasını sağlamak

C)Olay ve durumları, okurlara olumsuz duygu yaşat­mayacak şekilde anlatmak

D)Yapıtları oluştururken okurun hayal gücünü hare­kete geçirecek anlatımlar kullanmak

E)Okurun gündelik yaşamdaki olayların nedenlerini araştırmasını sağlamak

9.     Orhan Veli Kanık’ın şiirlerine sık sık konu olan köprü , Galata

                                                                                             I

Köprüsü’dür. Bu köprü altıyla başka , üstüyle  bambaşka bir İstanbul

                                                         II

sunar insanlara. Altında turisti , öğrencisi, esnafı, gezgini İstanbul

                                                 III

hülyalarıyla balık ziyafeti çekerken , üstü oltalarıyla harıl , harıl balık

                                                        IV                                 V

tutanlarla bir bakışta Topkapı Sarayı’nı , Ayasofya’yı görmek

                                                               VI

isteyenlerindir.

Bu parçadaki numaralanmış virgüllerden hangisi yerinde kullanılmamıştır?

A) I. ve III.                              B) II. ve IV.                C) III. ve V.

D) IV. ve VII.                          E) V ve VI.

 

10. (I) Daha çok mazide yaşayan bir yazar olmayıp haya­tın içinde, kalabalıklara karışırım çoğu zaman. (II) İn­sanları tanımak ve yazı malzememi zenginleştirmek için bu gereklidir. (III) Son kitabımda özellikle daha ön­ce yazmadığım yerlerin, örneğin Çatalca ve Büyükçekmece’nin hikâyeleri bulunuyor. (IV) Buralara yaptığım gezilerde gördüğüm bir gerçek şu ki artık toplumumuz­daki insanlar birbirinden kopuk bir yaşam sürüyor ne yazık ki. (V) Aynı zamanda yaygın modalar, anlayışlar, markalar, teknoloji hayatımıza yön veriyor.

Bir yazarın kendisini anlattığı bu parçadaki numa­ralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenler­den hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, toplumsal yaşamdan kopuk olmadığın­dan söz ediyor.

B)  II. cümlede, I. cümledeki yargının gerekçesine yer veriyor.

C)  III. cümlede, yapıtının içeriğiyle ilgili bilgi veriyor.

D)  IV. cümlede, üzüntü veren bir durumun nasıl düzel­tileceğini dile getiriyor.

E)  V cümlede, yaşamımızı etkileyen unsurlardan söz ediyor. 



11. Bütün turistlerin gittiği yerleri gezme biçimi genellikle aynıdır ( ) Bugün pek çok gezginin köşe bucak gezdi­ği Avrupa’yı bir de farklı gözlerle keşfetmeye ne dersi­niz  ( ) Size sunacağımız, yaşayacağınız deneyimi unu­tulmaz kılacak birçok seyahat yöntemimiz var ( ) tren, bisiklet, vapur, fayton ( )

Bu parçada ayraçla () belirtilen yerlere, aşağıdakilerden hangisinde verilen noktalama işaretleri sıra­sıyla getirilmelidir?

A) (.) (…) (:) (…)                                    B) (.) (.) (;) (…)      C) (:) (.) (:) (?)

D) (:) (?) (;) (…)                     E) (.) (?) (:) (…)

 

12.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bo­zukluğu vardır?

A)Sanatsal etkinliklere katılmaktaki amacım zihnimi dinlendirmek içindir.

B)Bu okul, başarılarıyla çevresindeki okullardan farklı olduğunu göstermiştir.

C)Bu iş yerinde çalışanlar, iş yoğunluğundan özel zevklerine zaman ayıramıyor.

D)Aldığımız yeni eşyaları arkadaşlarım çok beğendi.

E)Ev ararken çok yer gezdiğimiz için yorgun düş­müştük.

 

13. Sanayi Devrimi’ndeki parlak günlerinden uzaklaşma­sına rağmen son günlerde atağa geçen tren seyahati­nin asıl güzelliği, muhteşem yol manzaraları ve nostal­jik ruhunda saklıdır.

Bu cümlenin öğeleri aşağıdakilerin hangisinde sı­rasıyla, doğru olarak verilmiştir?

A)  Nesne – yüklem

B)  Özne – dolaylı tümleç – yüklem

C)  Özne – yüklem

D)  Özne – zarf tümleci – nesne – yüklem

E)  Nesne – özne – zarf tümleci – yüklem

 

14. Şimdilerde herhangi bir parkta oturmuş, çiçeklerin ko­kusunu duymanın sevincini yüzlerinde taşıyan insanları görmek, kimseyi şaşırtmadığı gibi mutlu da etmektedir.

Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdaki deği­şikliklerden hangisiyle giderilebilir?

A)  “yüzlerinde” sözcüğü atılarak

B)  Yüklemden önce “herkesi” sözcüğü getirilerek

C)  “Şimdilerde” yerine “Her gün” sözü getirilerek

D)  Yüklem “mutlu etmiştir” şeklinde değiştirilerek

E)  “görmek” yerine “fark etmek” sözü getirilerek

 

15.    Mevlana Celaleddin Rumi, 17 Aralık 1273’te bu dünya­yı geride kalanlara bırakarak özlediği yere, o çok sevdiğinin yanına göç eder.

                      I                                                                             II

Sanatçı, her yıl “Şeb-i Arus” törenleriyle anılır. Sema başlar,

                  III                                               IV

semazenler dönerek kelebeklerle yarışır.

                                                            V

Bu parçada altı çizili sözlerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A)  I. sözcük, zarf-fiildir.

B)  II. söz, yardımcı fiille yapılan birleşik eylemdir.

C)  III. söz, sıfat tamlamasıdır.

D)  IV. sözcük, basit yapılıdır.

E)  V sözcük, işteş fiildir.

 

16. ister karadan konforlu otobüslerle ister denizden poy­razın kulaklarınızdaki uğultusunu duyarak seyahat edin, Bursa’ya geldiğinizde gezi seçeneklerinizin çok­luğu karşısında şaşırıp kalacaksınız.

Bu cümleyle ilgili olarak aşağıda verilenlerden han­gisi yanlıştır?

A)  çokluğu” sözcüğü, hem yapım hem çekim eki al­mıştır.

B)  “karşısında” sözcüğü ilgeçtir.

C)  Bağlaç kullanılmıştır.

D)  “uğultusunu” sözcüğü yansımadan türemiştir.

E)  Kurallı, olumlu bir eylem cümlesidir.

 

17.    Ege Bölgesi’ni gezerken Denizli’ye de uğramazsanız  UNESCO’nun

                 I                                                                                   II

korunması gereken yerler arasında gösterdiği bembeyaz bir cennetin, Pamukkale’nin güzelliklerini hiç bir zaman keşfedemezsiniz.

        III                                        IV                           V

Bu parçada numaralanmış bölümlerden hangisinin yazımı yanlıştır?

A) I.             B) II.            C) III.            D) IV.            E) V.

18.    (I) Renklerin üzerimizde farklı etkileri vardır. (II) Kırmızı renk, uyanık ve tetikte olmayı sağlar. (III) Hatta kan ba­sıncınızı artırır ve adrenalin salgılamanıza yardımcı olur. (IV) Dikkat çekici ve mutluluk verici etkisi olduğundan logolarda en çok kullanılan renktir. (V) Evinizi kırmızıya boğmak sıkıcı olabilir ama dengeleyerek eve dağıttığı­nız minik kırmızı objeler içinizi açar.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)I.  cümlede zincirleme ad takımı kullanılmıştır.

B)II.  cümlenin yüklemi türemiş bir fiildir.

C)III. cümlede isim-fiile yer verilmiştir.

D) IV. cümlede yüklem, ek eylemle çekimlenmiştir.

E)V. cümlede iyelik eki almış sözcüklere yer verilmiştir.

 

19.    Sanatçının bu öykülerinde anlattıklarının hepsi okurla­rın yaşam dünyasının çok uzağında olsa da o, -—

Bu cümlenin sonuna, düşüncenin akışına göre aşa­ğıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?

A)kısa sürede okunacak öyküler oluşturma çabasın­da olmadığını gösteriyor.

B) gerçek yaşamdaki insanlara benzemeyen kahra­manlar oluşturuyor.

C)öykülerini okuyanları ortak bir sanat anlayışı etra­fında toplayamıyor.

D) engin bir sözcük birikimiyle öykülerini yazıyor.

E) okurlarının yüreğine dokunmayı ve anlattığı hayat­lara onları ortak etmeyi başarıyor.

 

20.           Zannetme ki her şey bitti sevdiğim

Bir gün yeşerecek şu sararmış yapraklar

Ve bundan sonra kim severse dünyada

Seni ve beni hatırlayacaklar

Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Ünlü daralması                     B) Ünsüz yumuşaması

C) Ünsüz türemesi                    D) Ünlü düşmesi

E) Ünsüz benzeşmesi

21.    (I) Yapıtlarımın açık ve arı bir dili olsun diye on beş ya­şımdan beri kalemimi terbiye etmeye çalışıyorum. (II) Bu hassasiyeti, benim gibi birçok sanatçıda da görmek beni mutlu ediyor. (III) Dilde yalınlığı yakala­mak, metne doğallık ve tazelik kazandırır. (IV) Sözcük­lerle oynayıp onlara cambazlık yaptırmak, okuyucuyu yapıtınızdan soğutur. (V) Bunun yanı sıra daha önce yazılmamış konularda yazmak yazdıklarınızı zamana karşı dayanıklı kılar.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde I. cümlede belirtilen yargının gerekçelerine yer ve­rilmiştir?

A) II. ve III.                             B) II. ve IV.                C) III. ve IV.

D) III. ve V.                             E) IV. ve V.

 


22. (I) Yeni bir yazarın, yazın alanına inebilmesi için arka­sında güçlü bir desteğin olması lazım. (II) Yazdığınız eseri koltuğunuzun altına alıp yayınevlerinin kapısını çaldığınızda “Biz de sizi bekliyorduk.” demiyorlar hiç­bir zaman. (III) Yazar adaylarının böyle bir imkanı yok­sa kendilerini gösterebileceği tek alan edebiyat yarış­maları kalıyor. (IV) Ben de bu yolu denedim mecbu­ren. (V) Edebiyatımızın birçok ismi adını ilk yapıtlarıy­la duyurma fırsatı yakalamıştır. (VI) Tanpınar adına dü­zenlenen ve seçici kurulunda usta sanatçıların olduğu yarışmada bircilik almak bana yüksek motivasyon sağladı.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.            B) III.           C) IV              D) V          E) VI.

23. (I) Türk şiirinin yüzyıllardan beri oluşturduğu köklü bir gelenek var, şiirimiz bu birikim üstünde gelişerek ken­di varlığını devam ettirmeye çalışıyor. (II) Bu arada ya­şanılan döneme bağlı olarak yazılan bu ürünlerin bir­birinden farklı özellikler göstermesi de gayet doğaldır. (III) Çünkü her şiirin ayrı bir ırmağı vardır ve her ırma­ğın rengi, tadı farklıdır. (IV) Günümüzde şiir kaynakları­mızın eskisine göre çeşitlilik göstermediğini itiraf et­mek gerekiyor. (V) Teknolojiyle küçülen bir dünyada yaşıyoruz ve tüketim anlayışının talan ettiği bir kültür or­tamındayız. (VI) Bu daralmış sanat ortamında büyük beklentiler içine girmemek gerekiyor.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense, ikinci pa­ragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?

A) II.            B) III.            C) IV           D) V           E) VI.

24. (I) Günümüzde roman hâkim tür olarak edebiyata ve yayıncılık alanına damgasını vurmaya devam ediyor. (II) 2010’da tüm zamanların rekoru kırılarak 500’den fazla roman yayımlandı. (III) Çok satanlar listelerinde edebiyat yapıtı olarak sadece romanlar yer aldı, tek bir öykü ya da şiir kitabı göremedik. (IV) Ancak bu çokluk nitelik olarak büyük bir sayıya ulaşamadı. (V) Popüler gazetecilik kitaplarının ve biyografilerin roman adı altın­da basıldığını, listelerde yer edebilen yetkin roman sa­yısının sınırlı olduğunu görüyoruz.

Roman türünün ele alındığı bu parçada numaralan­mış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, yazın dünyasında önemli bir yerinin ol­duğu belirtiliyor.

B)  II. cümlede, sayısal verilerden yararlanılarak bir sap­tama yapılıyor.

C) III. cümlede, diğer edebi türlere benzer yönlerinin ol­duğu belirtiliyor.

D) IV cümlede, sayısal çokluğun kaliteyle doğru oran­tılı olmadığından söz ediliyor.

E)  V. cümlede, popülerliğin, nitelik açısından yeterlilik ve yetkinlik için bir ölçüt olmadığından söz ediliyor.

 

25. Ağaçlarda patlayan tomurcuklar, kirlenen her şeyi te­mizleyecekmiş hissi veren yağmurlar, güneşin parıltı­ları ve dumanı tüten toprak… Evet, bahar mevsimi Ku­zey Yarımküre’de ısınma turlarına başladı bile. Kış mahmurluğundan sıyrılmaya çalışan tabiat, yine karşı­mıza çıkmaya hazırlıyor kendini. Takvimler 21 Martı gösterdiğinde ise bahar gelişini resmen ilan etmiş ola­cak ve doğanın coşkulu daveti dört bir yanımızı kuşa­tacak. Gezmek, fotoğraf çekmek, yürümek, kendimizi, doğayı dinlemek… İşleriniz yoğun olsa da yılın bu za­manında kendinizi doğaya bırakın.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A)  Sözde soru cümlelerine yer verme

B)  Anlatıcının duygusal etkilenmesi yansıtma

C)  Tekdüzeliği kırmak için devrik cümlelerden yarar­lanma

D)  Eksiltili cümlelere yer verme

E)  Varlıkları ayırt edici özellikleriyle verme

26.   Aşağıdaki cümlelerin hangisi ayraç içinde verilen kavramla uyuşmamaktadır?

A)  Küçük çocuk annesine bahçede oynamak istediği­ni söyledi. (Dolaylı anlatım)

B)  Kardeşim eve gelmekte hiç bu kadar gecikmemişti, başına bir şey gelmiş olmasın. (Kaygı)

C) Genç sanatçılar ilk yapıtlarında bile okurda iyi bir iz­lenim bırakabilir yeter ki ayakları yere sağlam ba­san bir anlatım yakalasın. (Koşula bağlılık)

D)  Sanatçı, sadece kendi gökyüzünde uçmak yerine yapıtlarıyla uçsuz bucaksız maviliklere açılmayı bir amaç haline getirmelidir. (Doğallık)

E) Şiirde bir romanı dolduracak nitelikteki olaylar birkaç satıra sığabilecek şekilde anlatılabilir. (Özlü söyleyiş)

 

27. (I) Ünlü eleştirmen, bu kitabını, yazın dünyasında yap­tığı uzun yolculuktan edindiklerini okurlarla paylaşıp bir dost üslubuyla onlara kılavuzluk yapmak amacıyla ta­sarlamış. (II) Yedi bölüm halinde ortaya çıkan kitapta her bölümde amacına uygun temel metin parçaları gö­ze çarpıyor. (III) Kitap, yazarın yazın tecrübesinin ürünü olarak sanatsal çalışmaları anlama çabası içindeki okurlara yol göstermek için ortaya çıkmış. (IV) Çalışma ayrıca, klasik bir kitap metni yerine, kesin yargılara var­mayan bir anlatım özelliği de taşıyor.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangileri an­latılmak istenen düşünce yönünden birbirine en yakındır?

A) I. ve II.                               B) I. ve III.                   C) II. ve III.

D) II. ve IV.                             E) III. ve IV.

28. Sığacık, ilk bakışta pek özelliği olmayan ama küçük bir dikkatle olağanüstülüğü fark edilen bir sahil köyü. Körfezinde Eşek, Kanlı ve Küçük adlarında kara ile bağlı üç küçük adacığı da bulunuyor. Sığacık denize girmek için pek uygun değil, deniz için tepeyi aşıp Akkum’a gidiliyor. Burada plaj ve güzel kumsallar bulu­nuyor. Akkum’dan doğu yönüne ilerlediğinizde güzel bir çamlık içinde dinlenme yerleri var. Serin bir rüzgâr sizi ürpertiyor. Seferihisar ve çevresinin denizinin özelliği buz gibi oluşu. Burada öyle yaz sıcağında ılık duş alıyormuşsunuz gibi bir deniz yok.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler­den hangisi söylenemez?

A)  Mecaz anlamlı sözcüklere yer verilmiştir.

B)  Değişik yapılı cümleler kullanılmıştır.

C)  Tanımlarla anlatıma açıklık getirilmiştir.

D)  İzlenimlere dayalı bir anlatım yapılmıştır.

E)  Farklı duyulara yer verilmiştir.

 

29. Abartılı olmamak koşulu ile bilgisayar oyunlarının ve internetin çocuk zekâsının gelişiminde olumlu etkisi vardır. Çocuklar, kendilerine hakim olamadıkları için bilgisayar başından kalkamıyorlar maalesef. Ama bil­gisayarla kıvamında uğraşırlarsa göz ve parmak koor­dinasyonu gelişiyor, herhangi bir nesneye fiziksel ha­kimiyet artıyor. İnternette çeşitli araştırmalar için yap­tıkları aramalarda yeni bilgiler öğreniyorlar. Bilgisayar­la kontrollü bir ilişki içinde olunursa olumlu bir etkiden söz edebiliriz.

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?

A)Teknolojik gelişmelerin çocuklar üzerindeki olum­suz etkileri nelerdir?

B)Bilgisayar ve internet sizce çocuklar üzerinde nasıl bir etki bırakıyor?

C)Eğitim sisteminin bilgisayar destekli olması için ne­ler yapılabilir?

D)Kitapların giderek gözden düşmesi ve yerini bilgi­sayarın alması yayın dünyasını nasıl etkiler?


E)Her çağın kendi dönemindeki insan alışkanlıklarına yön vermesi kaçınılmaz mıdır?

 

30. Bir zamanlar edebiyatın gücüne, bir şeyleri değiştirebi­leceğine kuvvetle inanırdım. Yıllarım, bu inancın etkisiy­le gelişen bir tutkunun peşinden koşmakla geçti. Ede­biyat, günbegün kirlenen, saflıktan uzaklaşan bir dün­yada temiz ve uyanık kalmanın güçlü kalelerinden biriy­di. —. Doğrusu bu ya edebiyatın geçmişten beri önü­müze serdiği büyük birikim, edebiyatın güzel dünyalar kurabileceğine inanmamıza yetiyordu. Ne var ki günü­müzde bu birikimin bu amaç doğrultusunda kullanıldı­ğını söylemek çok zor.

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A)Yazarların duygu dünyası daha düşsel öğeler içer­mekteydi

B)Sanatçılar edebiyat dünyasındaki her gelişmeyi sı­kı sıkıya takip ederdi.

C)Edebiyatı savunmak yaşanabilir bir dünyayı savun­mak demekti

D)Edebiyat yapıtları birçok tartışmaya konu olabiliyor, şimdikinin tersine rahatlıkla eleştirilebiliyordu.

E)  Yazarlar gerçeği anlatsa da bunu kurmaca bir an­latım içinde verebiliyordu

 

31. Çizgi roman önemli bir sanat dalı olmasına rağmen ül­kemizde pek de ciddiye alınmıyor. Son yıllarda yaban­cı yazar ve çizerlerin çevirileriyle bizde de biraz önem­senir oldu. Ancak çizgi roman Batı’nın tersine bizde hep dışlanmıştır; bu yüzden deneyimin, geleneğin ol­madığı bir sanat dalı olarak kalmıştır. Hâlbuki çizgi ro­man ciddi bir iş. Senaristleri, çizeri, boyacısı bu konu­da uzman sanatçıları var. Biraz sinema ve tiyatrodan etkilenmiş bir sanat. Aynı zamanda çizgi roman bizim ruhumuzdaki çocuk yanları ortaya çıkarıyor. Ayrıca çizgi, karikatürle akraba olduğundan mizahi öğeler de taşır.

Bu parçada çizgi romanla ilgili olarak aşağıdakiler­den hangisine değinilmemiştir?

A)  Farklı sanat dallarından etkilendiğine

B)  Edebiyatımızda önem verilmeyen bir tür olduğuna

C)  Güldürü unsurlarını da barındırdığına

D)  Çalakalem herkesin yapabileceği bir iş olmadığına

E)  Güncel konuları anlatmaya olanak tanıdığına

 

32. Yazınsal açıdan bugüne dek biriktirdiğimiz değerleri­mizin, sanatçılar aracılığıyla kuşaklar boyu aktarıldığı ve bu zenginliklerin günümüz yazın adamları eliyle geleceğe taşınacağı açıktır. Bu çerçevede kimi sanat­çıların bu aktarma sırasında asıl kahraman gibi ötekilerinse yazın dünyasında olmasa da olur bağlamında görülmesi kabul edilebilir mi? Faruk Nafiz’i, Halit Ziya’yı, Sait Faik’i şair, romancı, öykücü olarak alıp Muazzez Tahsin’i, Kerime Nadir’i, Asaf Halefi bunlardan saymaktan kaçınacak mıyız? Gerçekçi bir tutum olabilir mi bu? O halde —

Bu parça düşüncenin akışına göre aşağıdakiler­den hangisi ile sürdürülebilir?

A)ne zaman niteliksiz bir yapıt görürsek bunun geç­mişin bir birikiminden yararlandığını söyleyebiliriz.

B)sanatçılar önemli yazınsal değerleri geleceğe taşı­mak adına da kalem oynatmalıdır.

C)yazın dünyamızdaki yazarlarımız, hiçbiri göz ardı edilmeden değerlendirilmelidir.

D)sanatçının görevi, yazın dünyasının kalburüstü de­ğerlerini bize fark ettirmek olmalıdır.

E)gerçek eleştirmen sanat dünyasında herkesi aynı ölçütlerle değerlendirmemelidir.

  

33. Çocuklara kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için ya­pılacak birçok şey var: Öncelikli olarak bir yetişkin tara­fından onlara çeşitli zamanlarda yaşlarına uygun kitap­lardan okunması gerekiyor. Birçok ebeveynin yapmadı­ğı bir şeyi yapabilir, bütçe ayırıp çocuğu düzenli olarak kitapçıya götürebilirsiniz. Kitapçıya gitmeyi alışkanlık haline getiren bir çocuk, önce kitap almayı sonra da bolca okumayı öğrenir. Tabi anne babanın kitap oku­madığı bir evde çocuğunun kitap okuması da biraz zor! Kitap okuma alışkanlığını kazandırmanın yollarından bi­ri de evde bulunan kitaplık sayılarını artırmaktır.

Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi ailelerin, çocuklarına kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için yapması gerekenlerden değildir?

A)  Daha çok bilgi verici yayınları tavsiye etme

B)  Birlikte kitap alışverişinde bulunma

C)  Yaşanılan mekânlarda kitap bulundurma

D)  Örnek olmak için kitap okuma

E)  Seviyelerine uygun kitapları onlara okuma

 

34. İnsan okuduklarından hareketle kendini sorgulayabil­men. Edebiyatın bize en büyük katkısı da bu değil mi? Öyle olduğunu sandığımız gerçekliğin, aslında hiç de öyle olmayabileceği kuşkusunu düşürmek içimize! Bu, neden önemli peki? Neden sürekli bundan söz ediyor yazarlar? Çünkü insan, zayıflıkları ve korkularıyla yüzleşemediği için her zaman kolay çözümlere teslim olu­yor. Ama edebiyat, duyularımız yoluyla farklı bir dene­yim yaşamamızı sağlıyor.

Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir?

A)  Edebiyat, insanları yaşamda yüzleşemedikleriyle kar­şılaştırdığından onlara sorgulama gücü kazandırır.

B)  Yazarlar, bazen kendi yaşamlarını okurlara anlat­maktan kaçınırlar.

C)  Edebi türler arasında sürekli bir etkileşim vardır.

D)  Her sanat dalının anlatım yolları birbirinden farklıdır.

E) Yazarların yapıtlarında arzu etmelerine rağmen aynı konuları işlemeleri birbirini tekrar ettikleri anlamına gelmez. 



35. Gazete, resmiyetten çıkıp özel sektöre geçince Tanzi­mat aydınlarının elinde etkili bir yayın haline gelir. Tan­zimat Döneminde kitap satışları iki bin civarındadır. Günlük veya haftalık yayımlanan gazete tirajları da ki­taba yakın bin ile iki bin arasında. Gazetenin kitaptan en önemli farkı ise hemen çıktığı günlerde tükenmesi. Ayrıca kitaba göre dilinin halkın her kesiminin kolayca anlayabileceği bir seviyede olması da yaygınlaşmasın­da etkili. Böylece Tanzimat Dönemi’nde uzun sürede okunabilecek kitap türünün yerini aynı kitleye birkaç gün içinde ulaşabilecek gazeteler almaya başlar.

Bu parçada Tanzimat Dönemiyle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisinden söz edilmektedir?

A)Gazetenin kitap türünün yerini alacak biçimde bir gelişim göstermesinden

B)  Kitap satışlarının az olmasının nedenlerinden

C)  Yayın dünyasının yeteri kadar gelişmeme sebeple­rinden

D)  Gazetelerin toplumu bilgilendirmek amacıyla kulla­nılmasından

E) Roman ve öykü türünün gazeteden daha fazla okuyucu bulmasından

 

36. — Çünkü yaşamda karşımıza çok nadir çıkan fırsatlar gibi, ilham da ancak uyanık ve şuurlu bir zekâ tarafın­dan iyi kullanıldığında yapıcıdır. Sadece şairler, sanat­çılar değil, herkes ilhamın etkilerine açıktır. Fakat şair­lerde ve sanatçılarda ilham; şiir, resim, beste şekillerini alırken ötekilerde ilhamın farkına bile varılmaz.

Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağı­dakilerden hangisi getirilmelidir?

A)  Büyük sanat yapıtlarının temelinde alın teri vardır.

B)  Büyük sanatçı, ilham denen şeyi ustaca kullanmayı bilen insandır.

C) Sanatçının bilgisi, yeteneği, sanat görüşü yapıtın oluşumunda ilhamdan daha etkilidir.

D)  Sanatçılar da diğer insanlar gibi günlük yaşamdan etkilenir.

E)  İlhamın sanatçıyı harekete geçiren büyülü bir gücü vardır.

37. Sait Faik’in öykülerinin asıl kaynağı, yaşadığı hayatı herkesten bambaşka biçimde görme biçimiydi. On­dan önce öykü yalnızca geleneksel biçimlerde yazılı­yor, bilinenden başka daha hangi biçimler alabileceği konusunda düşünülmüyordu. O, Fransız Edebiyatı’nı iyi tanıyordu, gerçeküstücülükten etkilendiği kuşku­suzdu. Onlardan aldıkları öylesine dolaylıdır ki titiz bir çözümlemeyle bile tek tek gösterilmesi olanaksızdır. Oluşturduğu öykü dünyası Batı’daki örneklerinin geri­sinde olmak bir yana belki pek çoklarının önündeydi.

Bu parçadan Sait Faik’le ilgili olarak aşağıdakiler-den hangisi çıkarılamaz?

A)  Öykülerinin kendi yaşamından izler taşıdığı

B)  Kahramanlarını betimlerken yalın bir dili tercih ettiği

C)  Kendine özgü bir bakış açısı yakaladığı

D)  Başkalarından aldıklarını iyi özümsediği

E)  Öykü tarzında bazı değişiklikler meydana getirdiği

 

38. Elbette. Eğer bizler masalları yaşatmazsak, güncel şe­kilde kurgulamazsak, çocuklara masal geleneğimizi taşımazsak onların hepsi unutulur gider. Çünkü masal da sözlü edebiyat ürünüdür. Dilden dile aktarılmazsa en fazla akademik kitaplarda çoluk çocuktan yoksun yaşar masallar o zaman.

Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisinin yanıtı olabilir?

A)  Masallar için yok olup gitme gibi bir tehlikeden söz edilebilir mi?

B)  Artık çocuklara masal anlatılmıyor mu?

C)  Çocuklar, en çok, masalları mı sever?

D)  Sizce çocuk eğitiminde masallardan yararlanılabi­lir mi?

E)  Masallar yalnızca çocuklara mı hitap etmektedir?

 

39. Sanatçımız, toplumsal yaşamdan kesitler sunarak ön­celikle toplumsal sorunların acısını daha çok duyan in­sanların yaşantılarını irdeledi. Genç kuşak yazarları arasında dil yetkinliğine en çok önem verenlerden bi­ri olarak başarılı ürünler verdi. Öncü bir yazar olarak benimsendi. Tekniğe, yapıya, kendine özgü bir anla­tım biçemi kurmaya özen gösterdi. Klasik cümle düze­nini değiştiren dil anlayışıyla soyutlamalara varmaya çalıştı. Bu soyutlamalar içinde kişilerin iç dünyaları, yer yer iç konuşmalarla gerçeklik kazanır. Son yapıtla­rında biçimsel arayışları derinleştirdiği görülür.

Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?

A)  Yapıtın biçem özelliklerine dikkat ettiğine

B)  Toplumsal olaylara tarafsız bir şekilde yaklaştığına

C)  Yapıtın teknik özelliklerini ustaca kurguladığına

D)  Farklı bir cümle düzeni oluşturduğuna

E)  Karakterleri gerçekçi bir biçimde yansıttığına

 

40. Kısa öykünün ustalarından olan Ömer Seyfettin, Edebiyat-ı Cedide yazarlarının ağdalı, Batı öykünmecisi di­line karşı arınmış halk dilini kullanmasıyla öykücülüğü­müzde bir dönüm noktası olmuştur. Onun Türkçülük anlayışı Osmanlıcılık ve İslamcılıkla da iç içe girerken kahramanlık öykülerinde milliyetçi yaklaşımlar öne çıkmıştır. Geleneksel dil ve yazın anlayışlarını aşmaya çalışan tutumuyla çağdaş öykücülüğümüzün başlan­gıcında özel bir yeri vardır. Yaşadığı dönemdeki Bal­kan Savaşlarını anlattığı öykülerin yanında gündelik hayatı anlattığı öykülerinin de önemli olduğunu belirt­mek gerekir.

Bu parçadan Ömer Seyfettin’le ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)  Çeşitli düşünsel akımlardan etkilendiği

B)  Öykülerinde yalın bir dil kullandığı

C)  Var olan edebiyat anlayışının dışında kaldığı

D)  Çevresinde gelişen olayları konu edindiği

E)  Yapıtlarında dille ilgili görüşlerine yer verdiği

 

CEVAPLAR

1 C

9 E

17 D

25 A

33 A

2 D

10 D

18 A

26 D

34 A

3 E

11 E

19 E

27 B

35 A

4 E

12 A

20 A

28 C

36 B

5 B

13 B

21 C

29 B

37 B

6 C

14 B

22 D

30 C

38 A

7 D

15 D

23 C

31 E

39 B

8 C

16 B

24 C

32 C

40 E