TYT Türkçe Deneme Sınavı – 31


TYT TÜRKÇE DENEME SINAVI – 31

1. Üne değil de yazmaya tutkun M. Duras, “Kitap yazan birinin çevresindeki insanlarla arasına her zaman bir mesafe koyması gerekir.” diyor, işte bunu içinde yaşa­mak zorunda kaldığımız edebiyat dünyamıza anlat­maktan daha zoru yok. Çünkü bugünün yazarı, yaşadığı dönemi yenilikçi gücüyle taçlandırmak yerine, o dönemin kendisi için var olduğunu düşünecek kadar yanılsamalar içinde. Ne yazık ki ışıklı bir yoldan gittiği­ni zannederken küllerinin üstünde yürüdüğünü de kim­se söylemiyor ona.

Bu parçada “ışıklı bir yol üstünde değil, külleri üstünde yürümek” sözüyle, ele alınan yazarlarla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Sanat güçlerini artırmada geçmiş birikimlerden ya­rarlanmadıkları

B)  Bencilce davranarak kendi sonlarını hazırladıkları

C)  Başarıyı, kendi bildikleri yolda ilerleyerek elde etmek istedikleri

D)  Bilgi veren anlatımların, okurların ilgisini çekmeye­ceğinin bilincinde olmadıkları

E)  Süslü bir söyleyişle duygusal konulara yer verdik­leri

 

2.      Kültür ve Turizm Bakanlığının  yüzde 15’ini geri kalanını ise

                             I                                           II

TÜBA’nın ve diğer kuruluşların üstlendiği proje kapsamında

      III

İstanbul’un kültür ve sanat ekonomisinin hacimini ve yurt dışı

                                                                         IV                  V

bağlantılarını ortaya koymak için dijital bir envanter hazırlanmış.

Bu cümledeki numaralanmış sözlerden hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

A) I.            B) II.             C) III.            D) IV.            E) V

 

3. Sanatçı, öykü serüveni boyunca kendi soluğunu yan­sıtan bir dil evreni kurmaya çalışmış, Türkçeyi kullan­maktaki özeniyle dikkat çekmiştir. Peşinde olduğu şey, yenilikçi öykü dilidir. O, dilin; düşüncenin, duygu­nun bir simgesi olarak işlevsel kullanımını örneklemiş, öykülerini titiz bir dil işçiliğine yaslamıştır. Dile sadece duygu aktarma değil, duygusal bir yoğunluk oluştur­ma aracı olarak da bakan sanatçı, dar gramer kalıpla­rını aşarak müzikal bir dil oluşturmuştur.

Bu parçada altı çizili sözlerle anlatılmak istenen sı­rasıyla aşağıdakilerden hangisidir?

A) Özgün bir anlatım benimsemek – kurallara takılma­dan sözcüklerin ahengine yaslanmak

B)Ulusal bir dil anlayışına sahip olmak – dili kusursuz kullanmak.

C)Sözcüklerin çağrışım gücünden yararlanmak – söz­cükleri dilin yasaları doğrultusunda kullanmak

D)Söz sanatlarını kullanarak dili zenginleştirmek -dilin kurallarına dikkat etmemek

E) Sözcüklere yeni anlamlar yüklemek – dilin yapısını bozmak

 

4. Eski  arkadaşlarıyla  paylaştığı  bazen  neşeli  bazen hüzünlü o

      I                                     II             III                                 IV

günleri asla hiçbir zaman unutmayacağını  söyledi.

              V

Bu cümledeki numaralanmış sözcüklerden hangisi gereksizdir?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.            E) V.

 

5. Yazar tarih araştırmalarıyla tanınan önemli bir isim. Ya­pıtı da, son zamanlardaki piyasa işi ‘popüler’ tarih ki­taplarından farklı, usta işi bir gerçek tarih. Sadece bu eser bile onun bu konudaki yetkinliğini ve bakış açısı­nın isabet derecesini göstermeye yeter. Yapıtın giriş bölümünde, “Konunun Önemi ve Kaynakların Değer­lendirilmesi” başlığı altında sanatçı, ancak meslekten tarihçilerin anlayacağı düzeyde bir anlatım kullanıyor ama genel okuyucunun da pekala hissedebileceği ka­litede bir iş yapıyor, incelediği dönemin yerli ve yaban­cı belgelerde izini sürüyor ve tarihin hiç de spekülas­yon kaldıracak bir iş olmadığını gösteriyor. Roman ta­dında ama kesinlikle bir romandan çok öte bir şey. Ol­dukça gerçek bir hikaye anlatıyor sanatçı. İnandırmak veya şaşırtmak derdi yok. Çünkü hiçbir öykü gerçek tarih kadar şaşırtıcı olamaz.

Bu parçada sözü edilen tarihçi ve yapıtıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)  Yapıtının sıradan tarih kitaplarından üstün yönleri olduğuna

B)  Akademik bir dil kullandığına

C)  Belgelere dayalı, gerçekçi bir bakış açısı olduğuna

D)  Yapıtı yazınsal bir tatla kaleme aldığına

E)  Okurun dikkatini canlı tuttuğuna

6. Aşağıdaki cümlelerden hangisi, ayraç içinde veri­lenlerle uyuşmamaktadır?

A)  Genç şair, halkın kültürel yaşamını, tüm çeşitliliğiyle şiirlerine yansıtmak için çabalıyor (folklorik öğe­lere ağırlık verme).

B)  Onun her şiiri aynı biçim kalıbını taşımıyor (anlatımsal çeşitlilik).

C)  Yeni yazdığı şiirleri, okuru her dizenin üzerinde dur­maya ve düşünmeye zorluyor (anlatımda derinlik).

D)  Sanatçı önceki kitaplarından başlayarak bu kitap­larına kadar söyleyiş ustalığına ulaşıyor (kalıcılığı yakalama).

E)  Yalnız çocuklar için değil, büyüklerin de tat alacağı şiirler yazıyor (her yaştan okura seslenme).

 

7.      Bu roman, “Nasıl satarım?” yanlışına saplanmış bu­günkü edebiyat ortamında “has edebiyat” soluğudur.

Bu cümlede eleştirmenin, sözünü ettiği romanla il­gili olarak anlatmak istediği aşağıdakilerden han­gisidir?

A)  Yazınsal niteliklerin göz ardı edildiği bir ortamda ta­şıdığı estetik değerle öne çıktığı

B)  Çok satılan romanların yazınsal niteliklerine sahip olmadığı

C)  Belli bir ileti taşıdığından günün birinde gerçek oku­yucusunu bulacağı

D)  Değerli yapıtların fark edilemeyeceği bir ortamda çok okunacak bir yapıt özelliğine sahip olduğu

E)  Canlılığını kaybeden bir edebiyatta yok sayılacağı

 

8. (I) Edebiyatımızda neyin şiir olduğu, neyin şiir olmadığı hep tartışılagelmiştir. (I) Son zamanlarda, şiirin kapsamı dikkat çekici bir şekilde genişlemiştir. (III) Bugün sadece uyaklı ve manzum seze şiir denilmediği gibi, eğer güzel değilse manzum ve uyaklı olsa bile o söz şiir sayılmıyor. (IV) Öyle ki güzel duyguların ifade edildiği yazı türü düz­yazı olsa da ona şiirsel demekte kimse tereddüt göster­miyor. (V) Gerçekte de şiir ve düzyazı, insan ruhundan coşkuyla ortaya çakan dil çiçeğinin tek başına eksik gö­rünen iki demetidir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde sanatlı bir söyleyiş söz konusudur?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.            E) V.

 

9. Bugün insanın duygu dünyasını çölleştiren kara yeller ne denli güçlü eserse essin, gerçek dünyanın dönüş­türülmesiyle oluşturulan kurmacasal ürünlerde aşk, sevgi, dostluk varlığını koruyacaktır. Bunların soluğuyla beslenen şiirler, öyküler, romanlar yazılacaktır. Yazı­lıyor da. Çünkü ozanlar, yazarlar, duygu ve duyarlık iş­çileridir; insan yüreğinin gezginleridir onlar. —- . Öyley­se yineleyeyim, aşk, sevgi, dostluk, yaşadığımız ger­çeklerin ortamında anlamlarını ne denli yitirirse yitirsin yazınsal yapıtlarda yaşarlıklarını korur, sürdürürler.

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A)Yaşanılan gerçeklerle çelişse de yapıtlarıyla yüreklerdeki duygusal, düşsel aşınmayı önlemeye çalı­şırlar

B)Çabuk unutulacaklarını bildikleri için sıradanlıktan kurtarmaya çalışırlar anlatımlarını

C) Yazınsal türü ne olursa olsun her seferinde yeni ko­nular arayıp yeni sürgünlerin peşine düşerler

D)Kurmaca yapıtların okurun duygularından çok dü­şünce dünyasına uygun olması için ellerinden ge­leni yaparlar

E)  Özgün bakış açılarının onlara yeni okurlar kazandı­racağını bilirler

 

10. (I) Her edebiyat yapıtı, yaşam karşısında insanın de­neyimlerini sunar. (II) Yazarının, yaşama verdiği anlamı dillendirir. (III) İnsan yaşantısının anlamlandırdığı, bir anlam dağarcığı taşır içinde. (IV) Bu açıdan gerçekte tek boyutlu olan bir yaşantı, edebi yapıtta bambaşka boyutlarla karşımıza çıkar. (V) Bu şekilde bizi tesirine alan yapıtlardaki etkileyiciliğin nedeni, yazarın yaşan­tıyı işleyerek ona kendince kattığı estetikte aranmalıdır.


Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra “Örneğin, yaşamda sıkça karşılaştığımızdan bize sıradan gelen ölüm kavramı, Anna Karanina’nın ya da Madam Bovary’nin ölümünde bizde başka duygular uyandırır ve bu yapıtları defalarca bize okutur.” cümlesi getirilebilir?

A) I.             B) II.           C) III.             D) IV.            E) V.

11. (I) Çizgi filmler, çocukları hem eğlendirir, hem de hayal dünyalarını geliştirir. (II) Ayrıca onların dünyalarında eğ­lendirici rolü kadar öğretme rolünü de üstlenmektedir. (III) Ancak bu yönüyle belli tedbirler alınmadığı taktirde çocuklarda istenilmeyen sonuçlar doğurabilir. (IV) Araş­tırmalara göre şiddet içerikli çizgi film izleyen çocukla­rın, yaşıtlarına göre daha fazla kavga ettikleri, daha ger­gin ve agresif oldukları gözlemlenmiştir. (V) Bu olumsuz etkileri azaltmak için ebeveynler çocuklarının izledikleri çizgi filmleri belli aralıklarla onlarla izleyebilir ve içerikle­ri hakkında birkaç cümlelik de olsa yorumlar yapıp on­larla tartışabilirler.

Çizgi filmlerden söz eden bu parçada numaralan­mış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, tanımlama yapılmıştır.

B)  II. cümlede, işlevlerinden söz edilmiştir.

C)  III. cümlede, olasılık bildiren bir yargı, koşulla ifade edilmiştir.

D)  IV cümlede, nesnel verilere dayandırılarak olum­suz yönlerinden söz edilmiştir.

E)  V. cümlede, tavsiyelerde bulunuluyor.

 

12. Tarihin çok eski dönemlerinde ortaya çıkan halk ezgi­leri, zaman içinde toplumların yaşayış biçimlerine, ha­yat tarzlarına, düşünce dünyalarına ve kültürel özellik­lerine göre şekillenerek içinde doğdukları toplulukla­rın çok etkili tarihi belgeleri olarak yaşamıştır. Halk ez­gileri hem ezgi yapısıyla hem de söz dağarcığıyla top­lumun belirgin vasıflarını taşır. Bu sebepledir ki bir mil­letin türkülerini yapanlar kanunlarını yapanlardan da­ha kalıcıdır. Çünkü —.

Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşa­ğıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A)  sanat, tarihin bütün dönemlerinde topluma ayna tut­muştur

B)  kanunlar toplumsal durumlara göre değişir ancak türküler varlığını devam ettirir

C)  türküler her toplumun yaşadığı acıları dile getirir

D)  melodiler insanları etkisi altına alıp onlara farklı duy­gular yaşatır

E)  tarih bütün yönleriyle bize bir belgesel hikâye anlatır

 

13. Üzerinde yaşadığımız topraklar nasıl farklı uygarlık­ların beşiği olmuşsa, nasıl biraz da moda deyimle çok renkli bir mozaik görünümü sunuyorsa, şiirimiz de farklı kültürel kaynaklardan beslenerek bir görüntü oluşturur. Bunu kuşkusuz bir zenginlik olarak görüyor ve sahip çıkmamız gerektiğini düşünüyorum. Şiirimizi etkileyen şiir akımlarını ya da dönemlerini bilmeden şiirimizi tam olarak anlamak mümkün değildir. Bizim şiirimizin gücü işte bu farklı kaynakları kendine özgü bir yapıya büründürmesinden ileri gelmekte.

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine verilmiş bir yanıt olabilir?

A)  Şiirimizin evrenselliği taşıdığı farklı kültürel özellik­lerden mi kaynaklanıyor?

B)  Şiirimizin farklı kültürlerden beslenmesini bir zen­ginlik olarak görüyor musunuz?

C)  Şiirimizin gerçek yaşantıların bir ürünü olduğunu düşünüyor musunuz?

D)  Şiirimizin köklerinin çok derinlerde olduğu görüşü­nü nasıl değerlendirirsiniz?

E)  Farklı yazın akımlarının şiirimizi biçemsel olarak et­kilediğini düşünüyor musunuz?

 

14. Uçurumdan uçuruma düşen, köpüklü suların oluştur­duğu 30’a yakın şelalesiyle kayıp bir vadi… Ihlamur, gürgen ve meşelerin göğü hapsettiği bir ormanda, sa­raran yaprakların suyla muhteşem sonbahar düeti… İki yıl önce keşfedilen sarp vadide uğuldayan şelalele­ri, muhteşem doğası ve el değmemiş yaylalarıyla göz kamaştıran Erfelek. Samı Şelaleleri’nin gürültüyle aktı­ğı vadideki eski su değirmeni, görmeye gidenlere şiir­sel görüntüler sunuyor. Bu değirmen 1.5 kilometreyi aşan şelale tırmanışı için başlangıç noktası özelliği de gösteriyor. Şelalelerden tırmanınca ömrünüzde ilk kez göreceğiniz eşsiz bir manzara sizi selamlıyor.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  Kişileştirmeden yararlanılmıştır.

B)  Yansıma sözcük kullanılmıştır.

C)  Kimi sözler gerçek anlamının dışında kullanılmıştır.

D)  Varlıklar niteleyici özellikleriyle verilmiştir.

E)  Nesnel bir anlatım ağır basmaktadır.

  

15. Şiirinin bir coğrafyası vardır. Dün’ü ve yarın’ı bağrında bütünleştiren, tek kılan; her şeyi kuşatan zamansız bir coğrafya. Hissedersiniz, dışa dönüktür, hep dışarıdan bir yerlerden eser şiirinin rüzgârı. Ege kokar, zeytin ko­kar, defne yaprağı ve kekik kokar onun şiirleri. “Yaşadı­ğı yere benzer.” Okurken hep bir su tadı dilinizdedir. Açıktır, dupduru bir aynaya bakar gibi bakarsınız onun imgelerine. Hep hayata ve insana dönüktür yüzü. Kendiliğindenliği yüksek ve yapaylıktan tümüyle uzak.

Bu parçadaki şair ve şiirinin belirtilen özellikleri arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A)  Kapsayıcı olma

B)  Yaşadığı coğrafyadan etkilenme

C)  Gerçekçi yönleri olma

D)  Doğal bir niteliğe sahip olma

E)  Kişisellikten uzak olma

 

16. “Uzmanlık alanımız dışındaki bir konuda eleştiriler yapmamız, bize hiçbir fayda sağlamayacağı gibi uz­manlık alanımızda sahip olduğumuz itibarın da zede­lenmesine neden olur.” diyen bir sanatçı aşağıdakilerden hangisini söylerse kendi tutum ve düşünce­siyle çelişmiş olur?

A)Eleştiride belli sınırlar içerisinde hareket etmek ya­rarlı olur.

B)Gerçek bir eleştirmen her konuda eleştirilerini öz­gürce dile getirmelidir

C)Eleştirmen çağdaş eleştiri kuramlarının ilkelerini benimsemelidir.

D)Bir konuda söz sahibi olmak saygı kazanmak iste­yen bir kişinin kendi alanıyla ilgili düşüncelerini bel­li bir temele oturtması gerekmektedir.

E)Sanatta her konuda uzman olduğunu iddia eden­ler aslında hiçbir konuda gerçek anlamda uzman olamaz.

 

 

 

17.   Aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı özne ya da yüklem değildir?


A)  Dün gittiğin sinemayı beğendin mi?

B)  Bu kitaplardan hangisini okuyalım?

C)  Terziye verdiği kumaş hangi renkmiş?

D)  Verilen ödevlerden kaçı yapılmadı?

E)  Yeni aldığın kitabın eksik sayfası mı vardı?

 

18. Kimi sıfat takımlarında adla sıfatın yeri değiştirilip ada bir iyelik eki (-i, -si) eklenerek bir sıfat grubu (bileşik sı­fat) oluşturulur.

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu yolla yapılmış bir sıfat grubu vardır?

A)  Bahçeden girince sarı boyalı, iki katlı bir evle karşı­laştık.

B)  Mahallesinde çok sevilen, kalbi temiz bir ihtiyardı.

C)  Her halinden zeki ve kültürlü biri olduğu belli olu­yordu.

D)  Bu mevsimin nemli havası onun nefes almasını güç­leştiriyordu.

E)  Tartışma bildik konular etrafında sürüp gidiyordu.

 

19.           Gönlü kırık

Tutsak bir dönemin

Hayaliyim

Gün görmüşleri selamlarım hep

Ben zamanın karanlık

Bir noktası bile değilim

Yalanım yok

Bir düştür hikayesi benliğimin

Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A)  Sıfat tamlaması

B)  İsim tamlaması

C)  Haber kipinde çekimlenmiş eylem

D)  Belgisiz adıl

E)  Ek fiil

 

 

 

20.           Gelin gülle başlayalım atalara uyarak

                                         I

Baharı koklayarak girelim kelimeler ülkesine

                                    II

Bir anda yükselen bir bülbül sesi

                                     III

Erken erken karlar ortasında

                                                     IV

Güneş dönmüş ışık saçan bir yumurta

                                         V

Bana geri getirir eski günleri

 

Bu dizelerdeki numaralanmış sözcüklerden hangi­si yapısı bakımından ötekilerden farklıdır?

A) I.            B) II.           C) III.              D) IV.            E) V

 

 

21. (I) Sanat, biçim ve içerik birlikteliğiyle var olur. (II) Bi­çimsel öğelerle içeriksel öğelerin yoğrulması sanat yapıtının oluşmasını sağlar. (III) İki farklı sanat dalı, edebiyat ve sinemanın birlikteliği benzer bazı içeriksel ve biçimsel özellikler taşır. (IV) Anlatım dillerinin ben­zer özellikleri aracılığıyla bu türler etkileşim içerisinde­dir. (V) Her iki sanat dalı da farklı yaklaşımlarla da ol­sa bir öykü anlatmaktadırlar.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili ola­rak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlenin yüklemi, bir birleşik eylemdir.

B)  II. cümle, özne, nesne ve yüklemden oluşmuştur.

C)  III. cümlede bağlama grupları kullanılmıştır.

D)  IV. cümlede, bütün sözcükler yapım eki almıştır.

E)  V. cümlede, ilgeç ve bağlaç kullanılmıştır.

 

22. O, Türk insanının kimlik ve hürriyet arayışını gözler önüne sererek devirlere göre yaşadığı sancıları ortaya koyan yazarlarımızdandır. Onun diğer edebi türlerden romana geçmiş olması romancılığını olumlu yönde et­kilemiştir. Romanlarındaki olay, şahıslar dünyası, ba­kış açışı, zaman, mekân ve dil-üslup bölümlerinde bu­nun izleri açıkça görülmektedir. Edebiyata şiirle başla­mış olması ve bir tarafının da her zaman şair kalması, romanlarda duygulu anları samimi, sıcak bir üslupla anlatma gibi bir sonucu doğurmuştur. Tiyatro ve se­naryo yazmış olması ise karşılıklı konuşmaların daha gerçekçi olmasını, hikâyeciliği ise romanlarında başa­rılı bir kompozisyona ulaşmasını sağlamıştır.

Aşağıdakilerden hangisi, bu parçada sözü edilen sanatçının bir özelliği değildir?

A)  Yaşadığı kültürün sesi olma

B)  Farklı türleri deneme

C)  Bir türe özgü nitelikleri başka bir türe uygulama

D)  içten bir söyleyişi benimseme

E)  Kolaylıkla anlaşılabilirle

 

23.   Edebi yapıtların yazıldığı dil dışında başka bir dile birebir

                                                                                                      I

aktarılacağına inanmıyorum. Kendi çevirimi de yeterli                                                    

                                                                    II

görmüyorum. Bazı hazır programlarla başka bir dilden aktarmak,

                                                    III

metin anlatılmak isteneni eksik veri­yor. Çünkü bir metni bir dilden başka dile aktarmak bambaşka bir aktivite. Çalışmaların belli bir

                                                                    IV

düzeye gelebilmesi buna bağlıdır.

                    V

Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisinin yazımı yanlıştır?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.            E) V.

 

 

 

 

 

 

24. Bu kitap, insandan uzaklaşıp kendini kendine hapse­denlerin yitik bir dilde dokunaklı öyküsünü içeriyor. İlk romanıyla okurun karşısına çıkan sanatçıda takdir edilesi bir dil işçiliği var. Anlatımı içli ve hüzünlü. Yazar anlattıklarını somutlaştırabilmek için incelikle çalışarak ortaya koyduğu akıcı, ahenkli, ritimli ve en önemlisi kendine özgü bir dil kurma başarısını göstermiş. Ro­manda tüm kahramanlar, bu dilin ritmiyle ve ahengiyle belirleniyor. Dolayısıyla roman var olan dış dünyayı yansıtmak derdinde olan bir kitap değil, aksine farklı ama tutarlı bir dille kendi dünyasını kuran, okuyucu­dan bu dilin kodlarına ve kurallarına uymasını talep eden bir kitap. Türk edebiyatının büyük ustası Esen-dal’ı aratmayacak bir anlatımla, yer yer ince alaya, yer yer içlenişlere savrulup giderek ve elbette bizi de sa­vurarak…

Bu parçaya dayanarak yazarın tutumu ve romanıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  Anlatımında titiz davrandığı

B)  Özgün bir dil kullandığı

C)  Gerçekçi olduğu

D)  İroniye yer verdiği

E)  Okuru etkisi altına aldığı

 

25. “Ödüllerin yazarlar üzerindeki etkisi nedir ? ” olgusu hep

                                                                                   I

tartışılagelmiştir. Ancak ben ödülleri salt yazar ekseninde değerlendiren kişilerden değilim , ödüllerin çok yönlü görevleri

                                                           II

olduğunu düşünüyorum. Yani ; bana göre ödüllerin şu üç temel işlevi

                                                    III

bulunuyor : Yazarı teşvik ve destek, okurun dikkatini okunmaya de­ğer

                 IV

olana çekmek ve edebiyatın gelişimine yardımcı olmak .

                                                                                                V


Bu parçadaki numaralanmış noktalama işaretlerin­den hangisi yanlış kullanılmıştır?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.            E) V.

 

 

 

26.    Bağımlı sıralı cümlelerde özneler ortak olabilir.

Aşağıdaki cümlelerden hangisi bu açıklamaya uy­gun bir örnektir?

A)  Karıncadan ibret al, yazdan kışı karşılar.

B)  Gelen geçer, konan göçer.

C)  Geldik yüze, çıktık düze.

D) Yel gibi gelen, sel gibi gider.

E)  Kar izi kapatır, ok gözü kapatır.

 

27.    İyi bir eğitim her koşulda kişide yeni ilgi alanlarının ge­lişmesine yardım ederek hayatı daha zevkli ve ilginç kılar.

Bu  cümleyle  ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  “eğitim” sözcüğü fiilden isim yapım eki almıştır.

B)  Birden çok belgisiz sıfat kullanılmıştır.

C)  Özne, bir söz öbeğidir.

D)  Bağ-fiil kullanılmıştır.

E)  “daha” sözcüğü sıfat görevinde kullanılmıştır.

  

28. (I) Etkili sonuçlar alınabilecek bir eğitim, “yanlışların konuşulmasıyla” değil ancak “doğru davranışların na­sıl yapılacağının gösterilmesiyle” amacına ulaşabilir. (II)  Çünkü öğrencilerin yanlış yapma korkusuyla ko­nuşmamalarının, öğrenmeyi zorlaştırdığı anlaşılmıştır. (III)  Bu yüzden öğrencilerin kendilerini ifade edebile­cekleri etkinlikler düzenlenmeli, yanlış yapsalar da kız­madan, tepki göstermeden doğrular ortaya konmalı, öğrencilerin buradan hareketle yanlışlarını görmeleri sağlanmalı. (IV) Elbette bu etkinliklerin sağlıklı bir bi­çimde yapılabilmesi öğretmenlerin öğrencilerle etkili bir iletişim kurmasına bağlıdır. (V) Doğal olarak baskı­cı, öğrencinin yaptığı yanlışlardan yola çıkan bir öğret­menin olumlu sonuç alabilmesi mümkün değildir.

Yetkin eğitim ve öğretim etkinliklerinin nasıl olma­sı gerektiğinin anlatıldığı bu parçadaki numaralan­mış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)I. cümlede, eğitimde amacın, yanlışları dile getir­mek olmadığı ortaya konuyor.

B)II. cümlede, I. cümlede belirtilenlerin gerekçesi or­taya konuyor.

C)III. cümlede, öneriler dile getiriliyor.

D)IV. cümlede, eğitimde deneyimin önemi dile getiri­liyor.

E)V. cümlede, öğretmenlerin olumsuz davranışlarının eğitim üzerindeki etkisi belirtiliyor.

 

29. (I) Bir edebiyat günlüğü, yalnızca bir edebiyatçının elinden çıkmış yazılar değil, edebiyat olaylarına, kişilerine ve sorunlarına yönelmiş günlüktür. (II) Özellikle Batı’da, 20. yüzyılda  bu tür günlükler, “özel gün­lük” olma taşır. (III) Aynı zamanda başka türlerde yapıtlar veren Andre Gide, Julien Green, Max Frisch, Stefan Zweig gibi yazarlar, geride edebiyat günlükleri­nin en seçkin örneklerini bırakmışlardır. (IV) Gide, Kal­pazanlar adlı romanını yazdığı süreçte bir günlük tut­muş ve yapıtının aşamalarını, kuramını apaçık ortaya koymuştu. (V) Gide’in bu günlükleri, dünya edebiyatı­nın en özel günlüklerinden sayılır. (VI) Okuyucu, bu günlükte yazılanları yazarın kendi iç dünyasına vurduğu bir neşter gibi algılayarak okur.

Bu parça iki paragrafa bölünmek istense, ikinci pa­ragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?

A) II.             B) III.           C) IV.            D) V.            E) VI.

 

 

 

30. Anadolu dört mevsimi dört ayrı elbise gibi giyer üzeri­ne. Benim gibi yoldan yola savrulan bir gezginseniz ve bir de aynı yere değişik zamanlarda gitmek hasta­lığınız varsa bin bir renk ve koku taşıyan bu topraklar­da bir gerçeği çok iyi gözlemlersiniz: Bazı yöreler tüm mevsimlerin güzelliğini olabildiğince yakıştırır kendile­rine. Bu yerlerden biri, kendini dağlara ve ovalara ver­miş olan Kayseri’dir. Kayseri ve ilçeleri yılın her döne­minde gözbebeklerimize hoş görüntüler taşır. Kentin kuzeyindeki Develi, ilkbaharı kırlarda ve dağlarda; yaz giysisini de yaylalarda giyer.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi söylenemez?

A)  Kimi sözcükler gerçek anlamının dışında kullanıl­mıştır.

B)  Günün belli bir anı anlatılmıştır.

C)  Varlıklar niteleyici özellikleriyle verilmiştir.

D)  Öznellik ağır basmaktadır.

E)  Gözlem gücünden yararlanılmıştır.

 

31. (I) Sanatçı, pek çok türde eser vermesine karşın bun­ların hiçbirinde belli bir düzeyin altına düşmemiştir. (II) “Bir Çağ Yangını” ve “Son İki Eylül” romanlarında bireyin kuşatılmışlığını kendi yaşamından yola çıkarak kurgulamıştır. (III) Öyküde belli bir yetkinliğe ulaştıktan sonra şiir de yayımlamaya başlamıştır. (IV) Yazdığı şi­irlerin de sıradan şiirler olmadığını, eleştirmenler yap­tıkları olumlu eleştirilerle ortaya koymuştur. (V) Edebi­yatın pek çok alanında ürünler veren sanatçının yapıt­larının hepsinde dilsel bir yetkinlik, günlük konuşma diline yaslanan bir anlatım kendini göstermektedir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde sanatçının biçemiyle ilgili bir eleştiri ortaya kon­muştur?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.            E) V.

 

 

 

32. (I) Şiirlerinde sözcükleri ustalıkla kullanan şair, ilginç söz oyunlarıyla farklı bir söyleyiş yakalamasını bilmiştir. (II) Kullandığı günlük söylem, yöresel deyişler, deyimler, şiirini etkili kılan önemli öğelerdir. (III) Çevresinde gör­düğü hareketli yaşamı şiirlerine başarılı bir üslupla yansıtmıştır. (IV) Bütün şiirlerinde Halk edebiyatının şekil Özelliklerinden yararlandığını söyleyebiliriz. (V) Bu yö­nüyle onun dizeleri için yaşamın birer şiirsel yansıması­dır, diyebiliriz.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.            E) V.

 

 

 

33. Sanatçı, bu kuşağın önemli şairlerinden biri. Yaşamıyla şiiri arasındaki paralellik, onun övülme nedenlerinden biri sayılmalıdır. Bu paralellik, onu inandırıcı kılmaktadır okurlarına karşı. Onun şiirlerinin etkileyiciliği, edebiyat­taki söz sanatlarından büyük oranda uzak kalmasında aranmalıdır. Böyle bir davranış onun şiirini yaklaştır­maktadır. Şiirlerinin merkezinde toplumu ve sorunlarını esas alan şairin halk şairlerinin diline yakın söyleyişi benimsemesi, döneminde onu ayrı bir yere taşımıştır. Onun şiiri üzerine yazılan yazılarda şiirinin “ben” değil, “biz” şiiri olduğu belirtilmiştir.


Bu parçadan sözü edilen sanatçıyla ilgili aşağıda­ki yargılardan hangisine ulaşılamaz?

A) Başarısının yapıtlarıyla yaşadıklarını örtüştürmesinden ileri geldiğine

B)Süslü bir anlatımdan kaçındığına

C) Herkesten farklı bir anlatım biçimi olduğuna

D)Toplumcu bir sanat anlayışına sahip olduğuna

E)Folklorik öğelere yer verdiğine

 

34.    (I) Karikatür özellikle Batı ülkelerinde büyük ilgi görür, beğenilir, çağdaş sanat dallarından biri olarak kabul edilir. (II) Karikatürün kendine özgü yanı, bir bakıma gerçekleri olduğundan farklı göstermesidir. (III) Sanatçı­nın özgün yorumu, düşünsel anlamda yapacağı katkı, kendini hemen belli eder. (IV) Karikatürde genel hedef, güncel olayların çerçevesinde bireyin ve toplumun tebessüm etmesini sağlamaktır. (V) Bu hedefe ulaş­mak, sanatçının özgür düşüncesinden doğan bir yet­kinlik içerir.

Karikatürün ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, beğeni uyandıran bir sanat dalı olduğu belirtiliyor.

B)  II. cümlede özgünlüğünün, gerçekleri değiştirerek anlatmasına bağlı olduğu ortaya konuyor.

C)  III. cümlede anlattıklarından çok sanatçının kişiliği­nin ön plana çıktığı söyleniyor.

D)  IV. cümlede ortaya konuş amacından söz ediliyor.

E)  V. cümlede yetkinliğini sanatçının bağımsız düşü­nebilmesinden aldığından söz ediliyor.

  

35. Son yıllarda genç yazarların, yazınsal bir dil kurmakta güçlük çektikleri görülüyor. Gündelik dili olduğu gibi ürünlerine buyur edebiliyorlar. Bu, onların hem kuşak­larındaki dile bağlı olduklarını hem de dili yazınsallaştırma konusunda yetersiz olduklarını gösteriyor. Kullandıkları dilin yapay olduğunu göremiyor bu sanatçı­lar. Sorun salt kullandıkları sözcüklerden kaynaklanmı­yor. Yazınsallık bir bütün halinde damarlarında dolaş­mıyor, estetik bir yansıma taşımıyor. Öylece olduğu gi­bi bırakılmış, ham bir dil kullanıyorlar.

Bu parçaya göre genç yazarlarda görülen eksiklik aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Bilgi birikimlerinin yetersiz olması

B)  İçinde yaşadıkları topluma yabancı olmaları

C)  Dili estetik bir biçimde işleyememeleri

D)  Sadece günlük beğenilere yaslanmaları

E)  Yapıtlarını içerik olarak yeterince besleyememeleri

 

36. Bir sanatçının, anlattığı şeyleri mutlaka yaşaması gerek­mez, iç dünyasında kurgulayarak da yetkin yapıtlar ya­zabilir. En yakınlarından birini kaybeden bir şairin yazdı­ğı ağıt, başarısız olabildiği gibi. aynı şairin bir filmde gör­düğü, bir romanda okuduğu veya sadece hayalinden geçirdiği bir ölümün verdiği ilhamla yazdığı başka bir şiiri son derece başarılı olabilir.

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sanatçı eserlerinde bütün bir yaşamını işlerse me­rak uyandıracaktır.

B) Eserlerinde gerçeklere yer vermeyen sanatçı başa­rılı olamaz.

C) Başarılı bir eser ancak çok etkileyici bir olay üzeri­ne yazılabilir.

D) Bir sanatçı, sadece gerçek yaşantıları değil, yaşama­dığı, hayalinde tasarladığı olayları da başarıyla an­latabilir.

E)Bir sanatçının başarılı olması eserlerinde hayallere yer vermesine bağlıdır.

 

37. Şiir yazabilmenin ilk koşulu iyiyi kötüden ayırabilme yeteneğini edinmektir. Yazılanlara bakıp “oldu” ya da “olmadı” diyebilmek. Bu yetenek ise doğuştan gelmi­yor, başarılı şiirler okunarak, incelenerek ediniliyor. Bir iki şaire saplanıp kalarak da değil, değişik dönemlerin değişik şairlerini inceleyip neyi, nasıl yaptıklarını anla­maya çalışarak, bayağı emek vererek ulaşılıyor bu öz­nel eleştiri gücüne. Yazarken yazdıklarını denetlemek, olup olmadığını gözlemek, bitirip dinlendirdikten son­ra yeniden ele alıp değerlendirmek, sözcüklerde, söz­cükler arası İlişkilerde, düşüncelerde, duygularda, iç dünyada ya da dış dünyada, davranışlarda, olaylarda, doğada, kısacası yaşamda şiiri görebilmek bu öznel eleştiri gücüne bağlıdır.

Bu parçaya göre bir şairden beklenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Sanatında içerik ve üslup uyumuna dikkat etmesi

B)  Gerçekçi sanat akımlarını kriter alarak yapıt ortaya koyması

C)  Kendi şiirini değerlendirebilecek bilgiye ve yetkinli­ğe ulaşması

D) Yıllar sonra ezgileri ve metinleriyle hafızalarda yer etmeyi amaçlaması

E)  Eleştiri yaparken objektif davranması

 

38. Edebiyat ödüllerinin çok önemli olduğuna hiçbir za­man inanmadım. Bu ödüllerin çok da yararlı şeyler ol­duğunu sanmıyorum. Ortada bir ürün var. Edebiyat okuru zaten bir ürünle kurduğu ilişkide o ürünün ödül­lü olup olmadığına bakmaz. Siz Dostoyevski’nin, Tols­toy’un ödüllü olup olmadığına bakıyor musunuz? Pablo Neruda Nobel’i aldığı için mi Pablo Neruda oldu?

Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?

A)Edebiyat alanında yazmaya yeni başlayanlara ne­ler önerirsiniz?

B)Edebiyat ödülünün, okurlara ve sanatçıya kattığı herhangi bir değerden söz edilebilir mi?

C)Edebiyatçıların, yapıtlarımız okurlarca yeterince ilgi görmüyor diye yakınmalarını nasıl karşılıyorsunuz?

D)Eleştirmenlerin değerlendirdiği kimi yapıtlar hak­kında, bu ödül alır, düşüncesini öne çıkarmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

E)Yaşadığı dönemde çok okunan bir sanatçının kalı­cılığı yakalayacağını söylemek gerçekçi midir?

 

39. Sanatçının Eylül ve Gölgeler adlı yapıtı, “yolculuk anla­tısı” ve “deneme türü” arasında yer alan, çok katmanlı ve derin bir yapıt. Sanatçı, yapıtta inceleme, anı, günce, yapıştırma, metinlerarasılık, yaşamöyküsel, nesnel öyküleme gibi çok sayıda çağdaş anlatım türü ve tekni­ğinden yararlanarak okuru, yazar, şair ve sanatçıların iz­lerini sürmeye çağırır. Yalova ile başlayan bu büyülü yol­culuk, Kafka, Dostoyevski, Gogol, Borges ile sürer ve Pierre Loti’nin İstanbul’unda sona erer. Sanatçı, anlatısın­da gerçekçi bir tutum takınır. Betimlediği kişiler gibi za­man da gerçeğe uygundur. Bu anlamda yapıt, yolculuk anlatısına daha çok benzer. Çok fazla bilgi ve derin araştırmanın sonucu olan anlatı, zengin içeriğiyle okur­da beğenisi duygusu oluşturacak niteliktedir.

Bu parçadan sözü edilen sanatçı ve yapıtıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)   Değişik anlatı türlerinin izlerini taşıdığı

B)   Yoğun bir anlatıma dayandığı

C)   Biyografik bilgiler içerdiği

D)   Anlaşılmasının oldukça kolay olduğu

E)   Belli bir yetkinlikte olduğu

 



40. Pinti Hamit, Moliere’in 1668’de sahnelenen Cimri adlı oyununun uyarlaması, insanoğlunun zaman içinde hiç değişmediğini gösteren, yaklaşık 350 yıllık bir oyun. 1870’li yıllarda oyunu Osmanlı Dönemi için uyarlayan Teodor Kasap’ın, iş dünyasında tutumluluğu ile tanınan Kayserililerden olması da ilginç bir tesadüf. Oyun, adın­dan da anlaşılacağı gibi cimrilik konusunda tavan yap­mış bir adamın hikâyesini anlatıyor. Bu adamın ve aile­sindeki bireylerin yaşadığı aşk hikâyeleri komik bir dille izleyiciye sunuluyor.

Bu parçadan sözü edilen yazar ve yapıtıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)  Mizahi yönlerinin olduğu

B)  Yazarın kişiliğiyle yapıtı arasında benzerliğin bulun­duğu

C)  insanın hep var olan bazı yönlerini anlattığı

D)  Yapıttaki karakterin bütün bir yaşamının gözler önü­ne serildiği

E)  Konunun alıntı olduğu

 CEVAPLAR

1

B

9

A

17

B

25

C

33

E

2

D

10

D

18

B

26

C

34

C

3

A

11

A

19

D

27

E

35

C

4

E

12

B

20

D

28

D

36

D

5

E

13

B

21

D

29

C

37

C

6

D

14

E

22

E

30

B

38

B

7

A

15

E

23

A

31

E

39

D

8

E

16

B

24

C

32

D

40

D