YKS/TYT Türkçe Deneme Sınavı – 10
1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde insana ait bir özellik doğaya aktarılmamıştır?
A) Dinle bakalım işitebilir misin?
Türküsünü damların, bacaların
B) İnsan nasıl konuşur kendisiyle
Nasıl koşar gülen aynalara.
C) Hatırlattı bana, bayram sabahım
Gökyüzüne kaçırdığım balonlarımı
D) Kendi bahçesidir onun içinde gördüğüm
Yollar yine her günkü gibi yaz uykusunda.
E) Gün olur, alır başımı giderim
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.
2. Soyut kavramların somut kavramlar yardımıyla anlatılmasına somutlama denir
Buna göre aşağıdakilerin hangisinde “somutlama” yoktur?
A) Yüreklerine zincir vuran gurbetçiler yavaş yavaş gidiyor.
B) Kar gibi çamaşırları balkona serip içeri girdi.
C) Artık, olumsuz düşünceleri bir kenara atma vakti geldi.
D) Tüm gün, omuzlarında pişmanlığın ağır yükünü taşıdı.
E) Kurtuluş Savaşı Atatürk’ün çelik iradesinin sonucudur.
3.Yazar, son kitabında altmış yıllık ömrünü kaleme aldığını söylüyor. Ben de bu değerli dostumun kitabını merakla okudum, hayatını çok iyi bilmeme rağmen. Kitapta hafif acılar, konuşmuş; ama derin acılar dilsizdi.
Altı çizili söz öbeğinin parçaya kattığı anlam aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yazarın, kitabın her satırında bir sırrını açıklaması
B) Kitapta anlatılan bazı olayların kurmaca olduğu
C) Yazarın kendini derinden etkileyen üzücü durumlardan ziyade diğer mutsuzluklarını anlatması
D) Kitabı okuyan kişinin aslında yazarı iyi tanımaması
E) Kitabın yaşamöyküsünden çok bir hayal ürünü olduğu
4. “Gitmek” sözcüğü aşağıdakilerin hangisinde “Sarı saç yüzünün rengine iyi gitti.” cümlesindeki anlamıyla kullanılmıştır?
A) Borçlar yüzünden alttaki dükkân da elimizden gitti.
B) Bu yol nereye gider, diye sordu.
C) Senin yaşındaki kadına böyle bir etek gider mi hiç?
D) Bu tartışmaların sonu nereye kadar gidecek, anlamadım.
E) iki ton kömür bize üç ay gider
5. Aşağıdaki açıklamalardan hangisi karşısında verilen deyime uygun değildir?
A) Bir kimsenin çok sinirlenerek sabrının taşması : çileden çıkmak.
B) Bir işin yapılmasında yardımcı olmak :emeği geçmek.
C) Geçmişte olmuş bir konudan ikide bir söz açmak : ısıtıp ısıtıp önüne koymak.
D) Bir yere çok sık gidip gelmek : ayağı eksik olmamak.
E) Bütün güzellikleri detaylarıyla ortaya koymak : ayaklar altına almak.
6. Aşağıdaki cümlelerde altı çizili sözcüklerden hangisi temel anlamıyla kullanılmıştır?
A) Kayalar ufalanarak yukarıdan aşağıya düşüyordu.
B) Adam, bahçede top oynayan çocukları fena hastalandı
C) Dizimdeki yara çok geçmeden kapandı.
D) Mağaranın ağzında büyük bir şelale varmış.
E) Çocuktan adeta zeka fışkırıyordu.
7. Bizde sanatı ustadan görmeyenlerin başarıları alkışlanmaya değer.
Bu cümledeki altı çizili sözün anlamı aşağıdaki cümlelerin hangisinde vardır?
A) Veysel, bağlama çalmayı atadan kalma usulle kendi kendine öğrenmiştir.
B) Sevgi, kurslar sayesinde teknik resim çizmeyi öğrendi.
C) Hayatın her devresinde bir kılavuza ihtiyacımız vardır.
D) Aynı hatalara düşmemek için arkadaşına tekrar danıştı.
E) Ünlü şairin eserlerini okuyarak üslubumu oluşturdum.
8. Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez.
Bu cümlede anlatılmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bir konuyu bilmemek değil başkasına sormamak cahilliktir.
B) insanlar ne kadar bilgili olursa olsun yakın çevrelerine faydalı olamazlar.
C) Bir konuyu çok iyi bilsek de mutlaka bir kişiye daha sormalıyız.
D) Bilgiler başkalarıyla paylaşıldıkça faydalı hale gelir.
E) Bir insanla bildiğini paylaşan kişinin bilgisinde eksilme olmaz.
9. (I) Sthendal, 19. yüzyılda yaşamış Fransız yazardır. (II) Gençliğinde orduya katılmış askerlik yaşamının kendine göre olmadığını anlayıp Paris’e dönmüştür. (III) Tiyatro ve felsefeyle de ilgilenen yazar, İtalya’da yazın çalışmalarına başlamıştır. (IV) Çağdaşları tarafından önemi anlaşılamamış olsa da adı psikolojiyi ön plana çıkaran başarılı isimlerin başında anılır. (V) Armanece, Roma’da Gezintiler. Kızıl ve Kara eserlerinden birkaçıdır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde kişisel düşünceye yer verilmiştir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
10. Edebiyatımızın mihenk taşları olarak kabul ettiğimiz Recaizade Mahmut Ekrem, Ahmet Haşim, Tevfik Fikret gibi sanatçıların hayatlarına bakarsak ulu çamların fırtınalı diyarlarda yetiştiğini söyleyebiliriz.
Bu parçada geçen “ulu çamlar, fırtınalı diyarlarda yetişir” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yaşamlarında sorunlarla karşılaşan insanlar, hayatta büyük ve başarılı işler yapar.
B) Zor koşullarda yaşamaya çalışmak insanı hayattan soğutur.
C) Yaşam koşulları güçleştikçe insanlar da zayıf düşer.
D) İnsan kişiliğinin gelişiminde tabiatın etkisi oldukça fazladır.
E) Başarılı edebiyatçılar, bu başarıyı aile hayatlarına da yansıtırlar.
11. Yunus Emre’nin şiiri, odağında kendisinin bulunduğu iç içe dairelerle genişleyen, ölümsüz dizelerden oluşmuştur.
Bu cümlede altı çizili söz öbeğiyle anlatılmak isteneni aşağıdakilerden hangisi en iyi karşılar?
A) Düşüncelerinin öğretici yanı ağır olan
B) Allah aşkını sade bir dille veren
C) Duygularını kimseyle paylaşamayan
D) Kendi dünyasından insanlığa açılan
E) Kendini sadece şiirle ifade eden
12. Günümüzde çoğu genç yazarın tek hatası kendilerinden bir adım öncekilerle dirsek temasını yitirmiş, olmalarıdır.
Yukarıdaki cümlede altı çizili söz öbeğinin yerine aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) bağlantı sağlamış
B) ilişkiyi kesmiş
C) tartışma yaşamış
D) tanışmamış
E) eleştiriye girmemiş
13. (I) Dans, belli bir disiplin allında yapılırsa ruhumuzun bütün boşluklarına yavaş yavaş nüfuz eder. (II) Her seferinde ritmi, figürü, coşkuyu, biraz daha harmanlayarak özümseyeceğiniz bir durum haline gelir. (III) Belli bir zaman sonra dans etmek hayatınıza iyice yerleştiği için otobüs beklerken bile ayaklarınıza hakim olamadığınız anlar yaşarsınız. (IV) Zor bir hareketi, figürü çalıştıysanız adım atamayacak halde bulursunuz kendinizi. (V) Sahnede sağdan sola dönerken saçlarınızdan savrulan terler, duyduğunuz alkışlar en büyük gururunuz olur
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde yargı gerekçesiyle birlikte verilmiştir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
14. (I) Güneş ışınlarına fazla maruz kalmanın sağlık açısından ciddi sorunlar getirdiğine yönelik uyarılar devam ediyor. (II) Dünya Sağlık Örgütü’nün yayımlanan son raporunda her bireyin ultraviyole ışınlara maruz kaldığı açıklanıyor. (III) Bu sebeple gün içinde özellikle 12 – 16 saatleri arasında dışarı çıkılmaması öneriliyor. (IV) Diyelim ki çok acil bir işi olan vatandaş dışarı çıkıyor, o zaman bir şapka, güneş koruyucu krem ve su almalı yanına. (V) Uzmanlar, ışınlara aşırı maruz kalmanın başta cilt kanseri, katarakt olmak üzere pek çok ciddi hastalığa yakalanma riskini arttırdığını belirtiyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir “varsayım” söz konusudur?
A) I. B) II. C) III D) IV. E) V.
15.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ötekilerden farklı bir düşünce dile getirilmiştir?
A) Başarılı şairlerden hiçbiri, farklı dillerin rüzgarına kapılıp şiir yazmaz.
B) Bir şairin hamurunda, kendi dilinin özelliği azsa o iyi bir şair değildir.
C) Evrensel olmak için kendi toprağından başka memleketlere açılan şair. her dilde eser üretmelidir.
D) Bir ozan, eserinde kendi dilindeki sözcükleri gül gibi dermezse ölümsüz olamaz.
E) Vatan ve millete hediye edilen şiirlerde mutlaka anadil kullanılmalı yoksa başarılı olunamaz.
16. Eğer güneşi kaçırdım diye gözyaşı dökersen yıldızları da kaçırırsın.
Bu cümlede anlatılmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisi olamaz?
A)İnsanlar kaybettiklerinin ardından ağlamak yerine elindekilerle mutlu olmalıdır.
B)Elden giden fırsatlara üzülmemek, elde kalanlarla yetinmek gerekir.
C)Pişmanlık, hayatın her döneminde insanlara yol gösteren büyük bir derstir.
D)Hayatta kaçırdığımız büyük fırsatlara hayıflanmak, küçük fırsatları da kaybetmemize neden olur.
E) Geçmişte yaşanmış olumsuz olayları düşünerek gelecekteki günlerimizi de kötü geçirmemeliyiz.
17. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “koşula bağlılık” söz konusudur?
A) Çocuklar, Ankara’ya otobüsle değil de uçakla gelse.
B) Bu ilaçları düzenli olarak kullanmadıkça iyileşemezsin.
C) Çocukluğunda iyi bir eğitim almadığı için çok üzgündü.
D) Bu kitabın dil ve anlatım özelliklerini bir daha anlatacağım
E) Telefon çaldığında babam arıyor zannettik.
18. Ne söyleyeyim diye başta düşünmek, niçin söyledim diye sonunda pişman olmaktan iyidir
Aşağıdakilerden hangisi bu cümlenin anlamına en yakındır?
A)İnsanlar, söyleyeceklerini düşünerek ifade ederlerse, pişmanlık duyacak sözler sarf etmemiş olurlar.
B)Konuşmak özgürce yapılan bir eylem olduğundan herkes istediğini söyleyebilir
C)Konuşma sırasında ne söylediğiniz önemli değil, asıl önemli olan verdiğiniz mesajdır.
D) Konuşmak da bir sanattır, çok okuyanlar güzel konuşurlar,
E)Bir olayın sonunu sözün başında söylemek dinleyicilerin merakını azaltır.
19. Şehrin merkezine toplanan kalabalık…
Bu cümle aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanırsa cümlenin öğeleri sırasıyla “özne – zarf tümleci -dolaylı tümleç – yüklem” olur?
A) onu karşılamak için heyecanla bekliyordu.
B) bir süre bekledikten sonra muhtarın dükkanına yöneldi.
C) olaydan sorumlu olanları öfkeyle bekliyordu.
D) onu görebilmek uğruna birbirlerini tepeliyordu.
E) sorunlarının halledilmesi için yetkilileri soruyordu.
20. Aşağıdaki cümlelerin hangisindeki altı çizili sözcük, işlevi bakımından ötekilerden farklı bir ek almıştır?
A) Söyleyecek sözü olmayanlar her şeye onay verir.
B) Gülüp duruyoruz ağlanacak halimize.
C) Evde mutlaka yapacak bir iş bulur kendine.
D) Yarım kalan işleri bitirmek için erken kalkacak.
E) Olmayacak duaya amin denmez.
21. Ne giysiler biçtim acıdan,
I
Her cebinde yüz kuş ötüşür,
II
Bir elinle vurulup düşüp
III
Bir elinle dirilir yaşat
IV V
Bu dizelerdeki numaralanmış sözcüklerden hangisinde yalnızca yapım eki vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
22. Aşağıdaki cümlelerde altı çizili sözcüklerin hangisinde diğerlerinden farklı bir ses olayı vardır?
A) Dilsiz kız beni kucağına almıştı.
B) Yavaşça yerinden kalkıp pencereye gitti-
C) Babamla birlikte vagon evimize geldik.
D) Emret fındık kabuğuna gireyim.
E) Paltosuna bürünüp kendisini dışarı attı
23. Balzac () “Vadideki Zambak” romanı için şöyle der ( ) ( ) Benim her gün olup biten gizli ya da açık olaylara tarihçilerin verdiği kadar önem verdiğimi göreceksiniz ( ) ( )
Bu cümlede boş bırakılan yerlere sırasıyla hangi noktalama işaretleri gelmelidir?
A) (.) (:) (” ) (.) (“)
B) (;) (;) (“) (.) (“)
C) (!) (,) (“) (.) (“)
D) (,) (;) (“) (.) (“)
E) (,) (:) (-) (,) (-)
24. (I) Adamı ağacın altında dikilirken görünce şaşırdı. (II) Elindeki havluyu bir kenara atıp içeri girdi. (III) Kendisini dolabın arkasına iyice saklayıp öylece bekledi. (IV) Babası gelene kadar burada bekleyemezdi. (V) Kalbi, heyecandan yerinden fırlarcasına çarpıyor, nefesi kesiliyordu.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümledeki “dikilirken, görünce” zarf – fiildir.
B) II. cümledeki “içeri” sözcüğü yer – yön zarfıdır.
C) III. cümlenin yüklemi geçişsiz bir fiildir.
D) IV. cümlenin yüklemi birleşik zamanlı bir fiildir.
E) V. cümle sıralı bir cümledir.
25. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde dolaylı tümleç eksikliğinden kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Bu koşullar altında toplantının iki saat daha uzaması kaçınılmaz.
B) Milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması Meclis’te görüşüldü.
C) Millet iradesinin yansıtılması, demokrasinin bir gereğidir.
D) Milletvekilini ayakta alkışladık, o yerine geçtiğinde isteklerimizi ilettik.
E) Milletvekilleri grup toplantısını bitirdikten sonra oy kullanacak.
26. Günden güne artan kredi kartı borçlan, kart sahiplerinin bunalıma girmesini sağladı.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Mantık hatası
B) Sözcüğü yerinde kullanmama
C) Gereksiz sözcük kullanma
D) Yanlış anlamda sözcük kullanma
E) Özne – yüklem uyumsuzluğu
27. Aşağıdaki cümlelerden hangisinin yüklemi birleşik yapılı, birleşik zamanlı bir eylemdir?
A) insanlar dünyaya geldiği zaman her bakımdan eşittirler
B) Azıcık hafiflik birçok ağır şeyi batmaktan kurtarırmış.
C) Buz tutmuş gölün üzerinde yürürken hepimiz düşüverdik.
D) Yorgun olduğumuz zaman bile dersin bitmesini sabırla bekledik.
E) Arabası bozulan adama hep beraber yardım etmiştik.
28. Yüzün bir ay gibi parlarken gecenin ortasında
Yürüyelim seninle İstanbul’a
Boğaziçi mağrur türkülerini
Gözlerine baka baka söylesin
Denizin sıcağında bulsunlar kalbimizi
Yukarıdaki dörtlüğü oluşturan dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. dizede edat grubu zarf görevinde kullanılmıştır.
B) II. dizede “ile” sözcüğü bağlaç göreviyle kullanılmıştır.
C) III. dizede “mağrur” sözcüğü sıfat olarak kullanılmıştır.
D) IV. dizede “baka baka” ikilemesi zarf fiildir.
E) V. dizede “sıcak” sözcüğü tamlanan göreviyle kullanılmıştır.
29. Yangına karşı hangi önlemlerin nasıl alınacağını bilmemek ve bu konuda yeterli eğitimden geçmemek yangının önemli nedenlerindendir. Elektrikli aletlerin doğru kullanımını bilmemek, soba ve kalorifer sistemlerini yanlış yerleştirmek, tavan arasına veya çatıya kolay tutuşabilecek eşyalar koymak yangını adeta davet etmektir. Yangının oluşumunu önlemek ve oluşan bir yangının söndürülmesini bilmek eğitim ve bilgilenmeden geçer. Bu nedenle …
Bu parçanın sonuna düşünce akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) yangını önlemeyi öğrenmek kadar yangını söndürmede ilk müdahaleleri de öğrenmek gerekir.
B) çocuklardan kibrit, çakmak gibi yanıcı maddeleri uzak tutmak gerekir.
C) yangın esnasında ilk iş elektrikleri kesmek olmalıdır.
D) itfaiye erlerine
yardımcı olmak tüm halkın görevi olmalıdır.
E) vücutta oluşan derin yanıklara doktordan habersiz bilinçsizce müdahale etmemek gerekir.
30.“… Bunun en önemli örneklerinden biri de Shakspeare’dir. Batı tiyatrosu geleneğinin oyun yazarı, yirmi yedi yaşında ilk tiyatro eserini yazmış; otuzlu yaşlarında da kendini kabul ettirebilmiştir. Trajedilerini yazması kırklı yıllarına dayanmıştır. Shakspeare’in yaşarken en sevilen oyunu olan “Fırtına” ise yazarın elli yaşındaki cevheri olmuştur.”
Bu parçanın başına, aşağıdaki cümlelerden hangisinin getirilmesi uygun olur?
A) Oyun yazarı olmak, toplumda üst statüye yerleşmektir.
B) Başarılı oyun yazarlarının arkasında sağlam aileler vardır.
C) Oyun yazarı olmak isteyen bir genç, çok kitap okumalıdır.
D) Edebiyatta genç oyun yazarları, başarılarını erken yaşta göstermiştir.
E) Tiyatro metinleriyle ilgilenmek insanı yaşlandırmaz.
31. (I) Çiçekler ve bitkiler birçok yerde karşımıza çıkar : türkülerde, şarkılarda, öykülerde, şiirlerde … (II) ister edebi türlerle olsun ister gerçek hayatta olsun onların insanlarla ayrı bir ilişkisi vardır. (III) Tabii bir de gerçek hayatta : balkonda, parkta, evlerimizin başköşesinde, ceketlerin yakasında, bir âşığın elinde …(IV) Renklerinden, kokularından, görünüşlerinden büyük haz aldığımız doğa mucizeleri çiçeklerle konuşarak hayatından lezzet alan çok kişi tanıyorum. (V) Sabahın ilk ışıklarında kendi kahvaltısını yapmadan ortancasına su verip onlara günaydın diyenleri çok gördüm.
Bu parçanın anlam akışını düzeltmek için kaç numaralı cümlelerin yer değiştirmesi gerekir?
A) I. ile II.
B) II. ile III.
C) III. ile IV.
D) IV. ile V.
E) II. ile V.
32. (I) Kapadokya. Pers dilinde “Güzel Atlar Ülkesi” anlamına gelir. (II) Bu bölge altmış milyon yıl önce Erciyes, Hasandağı ve Güllüdağ’ın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakaların aşındırılmasıyla oluşmuştur. (III) Nevşehir, değişik coğrafi görüntüsüyle, eğlence mekanlarıyla ve son yıllarda turistlerce çok rağbet gören balon turlarıyla ülkemizin önemli turizm mekanları arasında yer alıyor. (IV) Şehir, Hıristiyanlığın en önemli merkezlerinden biri olduğu için önceleri kilise olarak kullanılmış peribacaları buraya gelenlerin ilgisini daha çok çekiyor (V) Özellikle deniz kıyısındaki tatil yörelerinde turizm sezonu sadece yaz aylarıyken Kapadokya bölgesinde turizm yılın on iki ayı devam ediyor. (VI) Durum böyle olunca da bölge esnafının yüzü gülüyor.
Yukarıdaki parça iki paragrafa ayrılmak istenirse ikinci paragraf kaçıncı cümleden başlar?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
33. Edebiyat dergilerinin her sayısında pek çok gencin her defasında değişik şiirlerini görüyorum. Bu şairler bu kadar şiiri her hafta nasıl ortaya koyuyor diye düşünüyorum. Şiir yazmak da herkesin işi oldu artık diye düşünmeden edemiyorum. Geçmişe bir göz atarsak Yahya Kemal Beyatlı. şiirindeki bir mısra için bir buçuk yıl beklemiş ve uygun olanı en sonunda bulmuş. Edebiyatımızda önemli bir yeri olan Abdülhak Hamit Tarhan ise “Makber” adlı şiirini eşi Fatma Hanım, ölmeden önce yazmaya başlamış, eşi hastalandığında şiirine ara vermiştir. “Makber”in devamını yazmak ise şairin yedi yıl gibi bir süresini almıştır. İşte Yahya Kemal ve Hamit gibi şairleri bugünlere taşıyan budur. Önceki sayıda şiiri çıkan; ama hatırlanamayan genç şairleri de bu yola davet ediyorum.
Bu parçada eleştirilen durum aşağıdakilerden hangisidir?
A) Genç şairlerin, şiirlerini acele ve çalakalem yazmaları
B) Edebiyat dergilerinin sayılarının her geçen gün azalması
C) Şairlerin esin kaynağının birbirinden farklı olması
D) Her şairin hayatında acı olayları yaşaması
E) Edebiyatımızdaki ünlü üstatların şiirlerinin okunmaması
34. Bilim ve teknikle uğraşacak insanların teknik yazıları okuyabilecek kadar bir veya birkaç dil bilmeleri yararlıdır. Okullarımızda yabancı dilerin kolay öğretilmediği bir gerçek. Ancak bunun çözümü yoğun yaz kurslarında, çağdaş, görsel, işitsel dil öğretimi yöntemlerinde aranmalıydı. Oysa 1953’ten sonra eğitim dili İngilizce olan okullar açıldı Yani yabancı dil bir araç olmaktan çıkıp ön amaç haline gelmeye başladı. Matematik, fizik gibi zaten çoğu öğrenciye zor gelen dersleri aynı anda aynı derste İngilizce olarak öğretmek doğru değil. Sonuç olarak yabancı dil ek olarak ve iyi öğretilmeli; fakat ana dilin yerini almamalıdır
Bu parça bütünüyle ele alındığında aşağıdaki sorulardan hangisine cevap olarak verilmiştir?
A) İngilizcenin önemi anlatır mısınız?
B) Liselerde verilen eğitimi yeterli buluyor musunuz9
C) Bir öğrencinin en az iki dil öğrenmesi faydalı mı?
D)Okullarda uygulanan yabancı dilde eğitim hakkında ne düşünüyorsunuz?
E) Türkçenin diğer dillere göre daha zor öğrenildiği doğru mu?
35. Okumak, doğduğu andan itibaren birçok eğitim süreci geçiren insan için en kolay ve en etkili öğrenme yoludur. Sahip oldukları bilgilerin yüzde seksenini bu yolu kullanarak edinen gelişmiş ülke toplumları, günümüzde daha fazla okuma alışkanlığına sahip olmanın sağladığı avantajları her alanda yaşamaktadır Geri kalmış toplumların karşılaştıkları sorunların birçoğunun kaynağında ise eğitimsizlik yer almaktadır. Bu toplumlarda kişiler, okuyarak geçirebilecekleri zamanları çoğunlukla faydasız uğraşlarla geçirmektedirler. Oysa okuma alışkanlığı önce kişinin kendisi için edinmesi gereken bir alışkanlığıdır
Bu parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) Geri kalmış toplumlarda halkın mutlu olması imkansızdır.
B) Kitap okumak, hayatın bazı dönemlerinde insanlara yol gösteren bir eylemdir.
C) Kışı. kendisi, toplumu ve eğitimi için kitap okuma alışkanlığı edinmelidir.
D) Düzenli eğitim almamış insanlar da bol kitap okuyabilir.
E) Gelişmiş ülkelerde insanlar, her alanda kitap okurlar
36. Titiz kadınların çocukları yetişkin bireyler olduklarında ya anneleri gibi titiz oluyor ya da bunaldıkları için dağınıklığı tercih ediyor. Titiz annelerin çocukları 0-6 gibi önemli yaş diliminde verilmesi gereken anne eğitiminden mahrum büyüyor. Çocuklarına sık sık banyo yaptıran, yerlere dökmemesi için yemeklerini kendi eliyle yediren, oyuncaklarını dağıtmalarına izin vermeyen anneler, parka gitmek, kitap okumak, evcilik oynamak gibi çocuğun zihinsel ve duygusal dünyasını geliştirecek etkinliklere de vakit bulamıyor. Bu sebeple temizliğe aşırı düşkünlük problemlere yol açıyor.
Bu parçada aşağıdaki düşüncelerden hangisi vurgulanmaktadır?
A) Temizliğin önemini, hayatın her döneminde var olduğunu
B)Temizlik alışkanlığının çocuklara küçük yaşta öğretilmesi gerektiği
C) Çocukların evlerinde ve okullarında temiz olmaları gerektiği
D) Annelerin çocuklarının sağlığı için temizlik konusunda hassas davranmaları gerektiği
E)Titiz kadınların fazla hassaslıklarının çocukları üzerinde kötü etkiler oluşturduğu.
37. Gölge oyunu Doğu kültürlerine özgü bir sanattır ve ortaya çıkışı hakkında çeşitli rivayetler vardır. Bir rivayete göre Çin hükümdarı, karısının ölümü üzerine derin bir üzüntüye kapılır. Şav adlı bir Çinli ise hükümdarın üzüntüsünü hafifletmek için sarayın odasına gerdirdiği beyaz perdenin arkasında ölen sultanın hareketlerini yansıtmıştır. Bir başka rivayete göre gölge oyunu Hint’ten çıkıp Çinlilere oradan Moğollar’a sonra Türklere geçmiştir. Bu oyunun Türk kültüründe en çok anlatılan rivayeti ise şudur: Orhan Bey zamanında Bursa Ulucami inşaatında çalışan Kambur Bali Çelebi (Karagöz) ve Halil Hacı İvaz (Hacivat)’ın nükteli konuşmaları inşaatın yapımını yavaşlatır. Sultan, her ikisini de idam ettirir. Sonradan duruma üzülen Sultan için, Şeyh Küşteri başındaki beyaz sarığı açıp arkasına ışık yakıp Karagöz ve Hacivat’ın konuşmalarını taklit eder. Amacı padişahı az da olsa teselli etmektir.
Bu paragrafta aşağıdakilerden hangisi anlatılmaktadır?
A) Gölge oyunun nerelerde oynandığı
B) Gölge oyunun çocuklar üzerindeki etkisi
C) Gölge oyunun tarihçesi
D) Karagöz ve Hacivat karakterinin özelliği
E) Gölge oyununda mekânın önemi
38. Edebiyat nedir, sorusuna yüzyıllardır değişik cevaplar verilmiştir. Edebiyat nasıl ve niye başlamıştır? Yazar kimdir? Okuyucunun yazar ve ürünüyle ilişkisi nasıl kurulur? Kuşkusuz bu soruları bir bu kadar daha uzatabiliriz. Bu soruların peşinde koşmak yersiz bence. Çünkü edebiyat öznel bir durumdur. Öyle yeni ve değişik eserlerle karşılaşıyoruz ki genelleme yapamıyoruz. Bunun sonunda da bir tanım yapmak imkansızlaşıyor. Bırakalım edebiyatın ne olduğunu, herkes kendince yorumlasın. Biz, eserler üzerinde tartışalım. Tartışmak için de okuyalım.
Bu parçada aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangisi ağır basmaktadır?
A) Tartışma
B) Öyküleme
C) Betimleme
D) Açıklama
E) Örnekleme
39. Dadaloğlu, bir dağ ozanıdır. Onun yazdığı güzellemelerde dağlar, bir başka güzelleşir, Köroğlu gibi onun da en büyük aşkı dağlardır. Çünkü dağlar, ona özgürlük duygusunu ve asilliği en yoğun şekilde yaşattıran varlıktır. Şiirlerinde dağları anlatırken kimi zaman bir gelin gibi süzgün ifade etmiş, kimi zaman da “Ferman padişahın, dağlar bizimdir.'” diyerek sahiplenmiştir. Bunların yanı sıra Dadaloğlu, şiirlerinde aşka da yer vermiş bir şairdir. O, cenk şairliği yanında aşk şairidir de. Fakat aşk şiirleri ne kadar güzel olsa da çok sayıda olmayıp şiirleri genel olarak aşiret sorunlarıyla yoğrulmuştur. Dadaloğlu’nun da Köroğlu’nda olduğu gibi en belirgin özelliği bir elinde silah olduğu halde diğer elinde de sazının oluşudur. Onun aşiretler arası kavgalarda bir bey gibi rolü yoktur.
Yukarıdaki parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Dadaloğlu’nun şiirlerinde dağları gelinlere benzettiğine
B) Dadaloğlu’nun şiirlerinde doğa ve aşk kavramlarının olduğuna
C) Dadaloğlu ve Köroğlu’nun birbirine benzer özellikler taşıdığına
D) Dadaloğlu’nun aşk şiirlerinin sayısının az olduğuna
E) Dadaloğlu’nun aşiret kavgalarında çok iyi dövüştüğüne
40. Babam küçük, yarı karanlık bir odada pencerenin yanında beyazlara sarılmış bir şekilde yatıyordu. Ayak parmakları anlaşılmaz bir biçimde açılmış ve elleri göğsünün üstünde duruyordu; fakat parmakları buruşuktu. Siyah halkalar gülen gözlerini örtmüştü. Sevimli yüzü sanki karanlığa gömülmüştü. Dişleri hafif bir gülümseyişle ortaya çıkmış gibiydi. Bu durum kalbimi korkuyla dolduruyordu.
Bu parçanın anlatım biçimi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Öyküleme
B) Tartışma
C) Karşılaştırma
D) Betimleme
E) Açıklama
CEVAPLAR
1. E | 21. C |
2. B | 22. D |
3. C | 23. A |
4. C | 24. C |
5. E | 25. D |
6. A | 26. D |
7. A | 27. E |
8. E | 28. B |
9. D | 29. A |
10. A | 30. D |
11. D | 31. B |
12. B | 32. B |
13. C | 33. A |
14. D | 34. D |
15. C | 35. C |
16. C | 36. E |
17. B | 37. C |
18. A | 38. A |
19. B | 39. E |
20. D | 40. D |