Hikaye,Hikayede Yapı,Hikaye Çeşitleri…

HİKAYE

                Yaşanmış veya yaşanabilir bir olayı,belli kurallara bağlı olarak anlatan kısa yazılara hikaye(öykü) denir.

ikaye, ilk olarak İlk Çağ Anadolu’sunda masala ve tarihi eserlere girmiştir. Hoşa giden , eğlendirici anlatım olarak gelişen hikayeye ,bu anlamıyla Homeros destanlarının ve Heredot tarihinin anlatımlarında rastlanır.Orta Çağ ’da özellikle Hindistan’da “Binbir Gece Masalları” yla sağlam bir hikaye geleneğinin varlığı bilinmektedir. Bu gelenek Arapça’dan yapılan çevrilerle Avrupa’ya yayıl-mıştır. Ancak bu çağ Avrupa’sında yaygın olan hikayeleri ,masal,efsane,rivayet anlatımlarından ayıramıyoruz.Hikayede kişiler hayatlarının sadece bir yönüyle ele alınırlar. Olay veya kişilere  ait ayrıntıya girilmez. Hikayede kişi ve olay sayısı azdır. Kimi zaman olaya gerek duyulmaz. Hayatın bir kesiti alınır. Bir “an” ın hikayesi oluşturulur, “insan gerçeği” bir iki yanıyla ele alınır. 

Hikaye türünün ilk büyük başarısını XIII. Yüzyılda İtalyan edebiyatında görüyoruz. Bu yüzyılda yazılan hikayelerin büyük çoğunluğu nüktelidir;Ancak serüven hikayeleri de az değildir.

 

Hikayeye bugünkü anlamda ilk edebi kimliği kazandıran İtalyan yazar Boccacio’dur. Sanatçı , rönesans hikayecilerini de etkilemiştir. Rönesans’tan sonra hızla gelişen hikaye XIX. Yüzyılda edebiyatın en yaygın türlerinden biri olmuştur.

 

Aynı yüzyılda, Tanzimat’ın ilanını takiben batının etkisiyle edebiyatımıza giren modern hikayeden önce Türk edebiyatının yüzyıllar süren sağlam bir hikaye geleneği vardır.

Bir kısmı günümüzde de yaşayan halk hikayeleri , meddah hikayeleri , halk masalları bu geleneğin tanıklarıdır. XIV. ve XV. yüzyıllarda yazıya geçirildiği sanılan Dede Korkut Hikayeleri ,çağdaş hikaye tekniğine yakın kurgusu ve planıyla Türk edebiyatının batıdan geri-de olmadığını gösteren eserlerdir.

Hikaye kelimesi ilk olarak Tanzimat’ta “roman” karşılığında kullanıldı. Bugünkü anlamda hikayelere ise “küçük hikaye” denildi.

Haldun Taner; “Öyküyü romanın kısası, romanı öykünün uzunu sanmak bence  yanlıştır ;”öykü”nün , “roman”ın ayrı özellikleri vardır. Tekniği başka , işleyişi başka ,üslubu başka iklimi başka….” diyor.

Hikaye hayatın bütünü içinde fakat, bir bölümü üzerine konulmuş derinliği olan bir büyüteçtir. Bu büyüteç altında kimi zaman olay , gelişim evreleriyle; kişi,zaman,çevre bağlantısı içinde ,hikaye boyunca irdelenir. Yazar bir plana bağlı kalır. Bu tür hikayelere klasik vak’a (olay) hikayeleri diyoruz. Bu teknik, Fransız yazar Guy de Maupassant tarafından yaygınlaştırıldığı için ; klasik vak’a  hikayelerine  “Maupassant  tarzı  hikaye “ de denir. Bu  tarzın  bizdeki  temsilcileri Ömer Seyfettin , Refik Halit Karay ,Hüseyin Rahmi Gürpınar gibi yazarlardır.

Kimin zamansa büyütecin altında incelenen olay değil hayatın küçük bir kesiti, insan gerçeğinin kendisidir. Bu tarz hikayenin dünya edebiyatındaki temsilcisi ise Anton Çehov’dur. Çehov tarzı hikayede başarılı yazarlarımız arasında Sait Faik Abasıyanık , Memduh Şevket Esendal vardır.

Hikayede Olay,Plan ve Konu:

Vak’a(olay)  hikayelerinde olay önemlidir. Hikaye boyunca olay çeşitli yönleriyle irdelenir. Ayrıca olayın başlaması , gelişmesi ve belirli bir sonuca ulaşması gerekir. Sonuç ,okuyucuyu şaşırtmaz; olayın gelişim aşamasında yer yer  merak öğelerine yer verilir ; düğümler oluşur; arkasından çözümler gelir.

Hikayede Olay 

Üzerinde söz söylenen  , fikir yürütülen olay veya durumudur. Hikayelerde yaşanmış veya yaşanabilir olaylar ele alınır.

   Hikayede Plan 

Hikayede plan hikaye çeşidine göre değişmektedir. Bu tür bir olay hikayesinde serim(giriş) , düğüm(gelişme) , çözüm(sonuç) bölümü vardır.

Serim:Bölümünde olay , kişi ve kişiler genel anlamda tanıtılır. Zamana ve mekana bağlı özellikler olay ve kişilere bağlı olarak verilir.

Düğüm: Yazar , hikayede , olayın akışı içinde kişiler , zaman, yer öğelerine yönelik bilinmezler düğümünü oluşturur. Hikayelerin hacim olarak geniş ve kapsamlı olmaması , düğüm sayısının da sınırlı olmasını sağlar , Merak öğesi olayı sürükler.

Çözüm:Olay hikayelerinde merak öğeleri , ana düğüm , genellikle beklenmedik biçimde çözülür. Hikayedeki ana olay okuyucuyu etkileyecek bir sonuca ulaşır. Klasik olay hikayelerinde ulaşılan bu sonuç sürpriz olmaz.

Çözüm bölümü hikayede herşeyin bittiği anlamında da değildir. Bir çok hikayede, hikayenin başlangıcı ve sonucu okuyucu tarafından tamamlanır.

Belli bir olay üzerine kurulmayan , anlatımın ön planda olduğu , hayatın bir kesitinin anlatıldığı hikayelere durum hikayesi denir. Kurucusu Anton Çehov’ dur. Yazarın bir plan yapma zorunluluğu yoktur. Durum hikayelerinde serim , düğüm , çözüm düzeni , olay hikayelerinden farklıdır. Olay hikayelerinde önemli ve öncelikli olan merak öğesi , durum hikayelerinde kişisel ve sosyal yorumlardan , duygu ve hayallerden sonra gelir.

Durum hikayelerinde belli bir düşünce güdülmez. Yazar kendi kişiliğini saklar.

Durum hikayelerinde hikaye kahramanları tam olarak tanıtılmaz . Kişilerin yaşam koşulları , zaman ve mekana bağlı olarak , doğal anlatım içinde okuyucuya sezdirilir.

Çevre ve insana ait ayrıntılar dikkatle ve tüm canlılığıyla verildiği halde; düğümlerin çözümü belli bir sonuca ulaşmaz. Olayların ve durumların akışı , okuyucunun hayal gücüne bırakılır. Durum hikayelerinde çoğu zaman olay hikayenin bittiği yerde başlar.

Hikayede Zaman

Zaman , hikayenin temel öğelerinden biridir. Klasik olay hikayelerinde anlatılan olay ya da olaylar , zamana bağlanır. Olay belli bir zaman dilimi içinde başlar ,gelişir ve biter.

Hikayenin konusuna ve yapısına göre zaman uzar veya kısalır. Ancak , hikayede yılları alan bir zaman söz konusu değildir.

Durum hikayelerinde akan zamana yer verilmez . Belli zaman içinde gelişen olay ve olaylar zinciri olmadığı gibi , olaya bağlı değişen bir zaman da yoktur. 

Mekan  

Klasik olay hikayelerinde olayın geçtiği yere mekan denir. Yazar olayın gelişimi içinde , fazla detaya inmeden , olayın geçtiği mekanı da anlatır.

Durum hikayelerinde mekan anlatılmaz, sezdirilir. Mekana ilişkin verilen ayrıntılar hikaye konusuyla bağlantılıdır.

Hikayede Kişi , Kişiler

Hikayede birinci,ikinci ve üçüncü kişi  gibi sınıflandırma yapılır. Birinci kişi baş kahramandır , diğerleri ise yardımcı elemanlardır.

Olay hikayelerinde; hikaye kişileri az da olsa fiziki ve ruhi özellikleriyle tasvir edildikleri halde ; durum hikayelerinde , kişiler tanıtılmaz , olayla ilgili yönleri öne çıkarılır.

Hikayede Dil ve İfade Çeşitleri 

Hikaye kişileri,günlük konuşma dilinin tüm canlılığı ile karşılıklı konuşmaktadırlar. Hikaye dilinde cümleler genellikle kısadır. Anlatım , günlük söyleyişte görülen deyim ve sözcüklerle zenginleştirilmiştir.

İfade Çeşitleri

Olay ve durum hikayelerinde anlatılanlar ya yazar tarafından ya da hikaye kişisi tarafından dile getirilir. Hangi durumda olursa olsun , hikayeye, anlatıcının bakışı hakimdir. Olay ve durum , anlatıcı tarafından yönlendirilir. Anlatıcı , hikaye kahramanı veya kahramanları adına düşünür. Hareketleri ve durumları anlatıcı yorumlar.

Görüldüğü gibi hikayede iki türlü anlatım biçimi vardır. Hikaye kahramanı tarafından anlatılanlar hikayelerde “birinci kişili” anlatım; yazarın ağzından anlatılanlar ise hikayelerde ““üçüncü kişili ”  anlatımdır. Bazı hikayelerde bu iki anlatım biçimi birlikte kullanılır.         Hikaye dilinin zenginliği , yazarın dile hakimiyetiyle ilgilidir. Hikaye dili, yazardan yazara, ayrıca hikaye türüne ve konusuna göre değişir.

Durum hikayelerinde ise günlük dilin kullanılır.

MODERN HİKAYE 

Yazarın , insanların her gün gördükleri fakat düşünmedikleri bazı durumların gerisindeki gerçekleri hayal ve bir takım olağanüstülüklerle anlattığı hikaye biçimine Modern Hikaye denir.

Hikayede bir tür olarak 1920’li yıllarda ilk defa batıda görülen bu anlayışın en önemli temsilcisi Franz Kafka’dır. Bu türün bizdeki temsilcisi Haldun Taner ,hikayelerinde genellikle büyük şehirlerimizdeki yozlaşmış tipleri ,sosyal ve toplumsal bozuklukları , felsefi bir yaklaşımla irdeler. Yazar sade anlatımına ince bir yergi ve yer yer alay katarak , olay ve kişilerin gerçek yönlerini göz önüne serer.

 UYARI

  • Türk Edebiyatında ilk hikayeler, Samipaşazade Sezai’nin yazdığı küçük eserlerdir.
  • Batılı anlamda hikayenin Türk Edebiyatındaki ilk temsilcisi Ömer Seyfettin’dir.
  • Modern hikayenin Türk Edebiyatındaki temsilcisi ise Haldun Taner’dir.