Yahya Kemal – Hayatı ve Eserleri (Kimdir,Biyografisi, Edebi Kişiliği Hakkında Bilgi)

Yahya Kemal – Hayatı ve Eserleri (Kimdir, Biyografisi, Edebi Kişiliği Hakkında Bilgi)

  • Üsküp’te doğan Yahya      Kemal, ilk ve orta öğrenimini Üsküp, Selanik ve İstanbul’da yaptıktan      sonra 1903 yılında Paris’e, üni­versiteye gider. Burada tarih bilimine      ilgi duymaya başlayan sa­natçı, Türk ve Osmanlı tarihini incelemeye başlar.
  • Bir yandan Türk      tarihini araştıran diğer yandan da Fransız edebiyatını kay­nağından      öğrenen sanatçı, o dönemin ünlü Fransız şairlerini de yakından tanıma      fırsatı bulur.
  • Ailesinden      aldığı Türk kültürel de­ğerleri ile Batının düşünce sistemini şiirlerinde      başarıyla har­manlayan sanatçı, II. Meşrutiyet Döneminin edebiyat hareketleri ile de yakından ilgilenir ve      Türk şiirine yeni bir soluk getirmek için harekete geçer. Bu konuda attığı      ilk adım ise, edebiyatımızda “Nev-Yunanilik” akımı olarak      bilinen, edebiyatımıza “mekan bulma” çabasıdır.
  • Nev-Yunalilik;      Yahya Kemal ve Yakup Kadri’nin birlikte ortaya attıkları bir      düşüncedir. Yahya Kemal ve Yakup Kadri; Yunan mitolojisine olan ilgileri    nedeniyle bira­raya gelirler. Nev-Yunanilik akımına göre; Divan edebiyatı      Fars kaynaklıdır, ancak Türk edebiyatı artık Batıyı örnek al­maktadır.      Batı edebiyatının kaynağı ise Antik Yunan ve La­tin kaynaklarıdır. Bu      durumda, modern bir edebiyat yarat­mak için Yunan kaynakları      incelenmelidir. Sade ve sağlam bir cümle yapısına sahip olan bu kaynaklar      örnek alınmalı ve modern Türk edebiyatı bu kaynaklar
    üzerinde oluşturul­malıdır.
  • Paris’e gitmeden önce,      Servet-i Fünûn şiirinin etkisinde bu­lunan sanatçı, Türkiye’ye döndüğünde      bu etkiden tamamen kur­tulmuş bir durumdadır.
  • Ona göre,      “Divan edebiyatı bir taklit ede­biyatıdır ve bu edebiyatın bir      bütünlüğü yoktur.
  • Tanzimat’tan sonraki      edebiyat ise Fransa’dan gelme bir taklit edebiyatıydı ve bu taklitçilik      Servet-i Fünûn Döneminde en üst düzeye çıkmıştır.
  • Üstelik,      Servet-i Fünûn şiiri kendi zamanın Fransız şiirini değil, daha önceki      devirlerin Fransız şiirini taklit etmiştir ve bu apaçık bir geriliktir.
  • Dönemin      edebiyat anlayışı hakkındaki düşünceleri yukarıda özetlenen sanatçı, artık      milli bir kimliği olan şiirler yazmaya baş­ladı.
  • Dünya      Savaşı’ndan sonra çöküntü içinde olan Türklerin, maneviyatını güçlendirmek      amacıyla verdiği eserler arasında Açık Deniz, Akıncı, Mohaç Türküsü,      İstanbul’u Alan Yeniçe­riye Gazel, Barbaros Anıtı Kitabesi, Selim-nâme,      Süleymaniye Bayram Sabahı gibi şiirleri gösterilebilir. Bu şiirlerde      epik bir atmosfer içinde işlediği “milli tarih” temasının      yanında; “aşk”, “ölüm”, “sonsuzluk” ve      “İstanbul” temaları da göze çarpar.
  • Sanatçı, şiirinde yaşayan Türkçenin sözcüklerine yer vermiş; Arapça, Farsça      ya da Fransızca sözcükler kullanmaktan kaçınmıştır.
  • Konuşma diline yerleşen yabancı kaynaklı sözcükleri “Türkçe      sözcükler” olarak kabul etmiştir.
  • Türkçenin, uzun bir geçmişe sahip olan cümle yapısına sadık kalmış;      Servet-i Fünûn sanatçılarının oluşturdukları “tatlı su      Türkçesi”ne karşı çıkmıştır.
  • Konu olarak aşk, kahramanlık, üzüntü ve      Türk milletinin dini değerlere bağlılığını ele almıştır.
  • Şiirin      nesirden farklı bir dile sahip olması gerektiğini düşü­nen sanatçı; şiirde      ritm oluşturacak uygun sözcükleri kullanmayı tercih eder.
  • Yahya Kemal’e göre şiir öncelikle milli      unsurlar barındır-malı, milli bir söyleyişe sahip olmalıdır. Ancak biçim      ve içerik ola­rak milli olan bu şiirde evrensel unsurlar da bulunmalıdır.
  • Yahya Kemal’in şiirlerindeki nazım      şekilleri, kullanılan temalara bağlı olarak değişiklik gösterir. Özellikle      tarihi konuları ele alan şiirlerinde divan edebiyatının nazım şekillerini      kullanır.
  • Yahya Kemal sadece “Ok” adlı      şiirinde hece ölçüsünü kullanmıştır. Diğer tüm şiirlerini aruz ölçüsüyle      yazmıştır.
  • Üslubuna büyük önem      veren şair, nazım şekilleri gibi, şiirle­rinde kullandığı sözcükleri de      işlediği temaya göre seçer.
  • Bu ne­denle      tarihi konuları işleyen şiirlerinde, anlattığı dönemin atmos­ferini      verebilmek için, kullandığı dilin de eskileştiği görülür.

ESERLERİ

ŞİİRLERİ

Kendi Gök Kubbemiz

Bitmemiş Şiirler

Rubailer

Eski şiirin Rüzgârıyla

 

NESİRLERİ

Aziz İstanbul

Eğil Dağlar

Siyasi ve Edebi Portreler

Siyasi Hikâyeler