YGS TÜRKÇE TARAMA TESTİ
1. “Dil” kelimesi, aşağıdaki cümlelerin hangisinde “düşünce ve duyguları bildirmeye yarayan bir anlatım aracı“ anlamında kullanılmıştır?
A) Dilinden. Karadenizli olduğu anlaşılabiliyordu.
B) Tevfik Fikret’i anlayabilmek için Servet-i Fünun dilini iyi bilmek gerekir.
C) Müzik kadar güçlü ve evrensel bir dil yoktur.
D) Namık Kemal’in tiyatrolarında kullandığı dil oldukça sadedir.
E) Konuşma dili kimi yönleriyle yazı dilinden ayrılır.
2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir deyim, yanlış anlamda kullanılmıştır?
A) Kadın, durmadan söyleniyor, bir yandan da : “Bu çocuk, evden ayrılmayı aklına koymuş.” diyordu.
B) Azmi Efendi, torunu için : “Çocuğun bu geç saatte evden çıkıp gitmesine aklım ermiyor.” dedi.
C) Son fırtına, ada halkının eğreti yaptığı bu evleri de yıkmış, herkesin korkudan aklını çelmişti.
D) Baba, oğlunu : “Artık, aklını başına alma zamanın geldi.” diye uyarıyordu.
E) Merak edilecek bir şey yok; aklına esmiş, gelmiş olmalı.
3. Büyük ozanlara büyük şiirleri, yüreği depreme uğratan acılar yazdırıyor olmalı.
Bu cümlede altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Hiç karşılaşılmayan yoğun duygular
B) İnsanın hiç beklemediği olaylar
C) Kişiyi uzun süre düşündüren konular
D) İnsanı derinden etkileyen üzüntüler
E) İnsanın bilinmeyen, karmaşık duyguları
4. Ünlü bir şair olmama rağmen, yazdığım şiirleri kolay kolay beğenmem; gün ışığına çıkarmaya korkarım; bir yerinde eksiklik var gibi gelir bana.
Bu cümledeki “gün ışığına çıkarmak” sözünün anlamı aşağıdakilerin hangisidir?
A) Kimi sözcükleri şiirden çıkarmak
B) Çağdaşlarına yaklaştırmak
C) Yeni ayrıntılarla güçlendirmek
D) Şiiri okuyucusunun beğenisine sunmak
E) Açık seçik bir anlama kavuşturmak
5. “Beklemek” sözcüğü aşağıdaki cümlelerin hangisinde “süre tanımak, acele etmemek” anlamında kullanılmıştır?
I. Biraz daha bekle, işler er geç yoluna girecektir.
II. Birkaç dakika bekleyin,ben az sonra yanınıza gelirim.
III. Sizden çok fazla bir şey istemiyorum; sadece hizmet bekliyorum.
IV. Bugünlerde onları birbirinden zor üç sınav bekliyor.
V. Biletler alınıncaya kadar burada eşyalarımızı bekle.
A)l. B)II. C)III. D) IV. E)V
6. “Bu sınıf daha düzenli, daha programlı ders çalışıyor.” cümlesinde görülen anlam özelliği aşağıdakilerin hangisinde de vardır?
A)Bir yeşil ışık yanarsa işe bizde başvuracağız.
B)Çocuğunuz ders dinlemiyor, sayfalarla oynuyor.
C)Akşam yemeğinde herkesi zamanında burada bekliyorum.
D)Sizleri en kısa zamanda yine bekliyorum, kendinizi özlettirmeyin.
E)Çocuklar yetişince ev birer birer dağıldı, karı koca yalnız başına kaldı.
7. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde somutlaştırma söz konusu değildir?
A)Kirlenmiş düşüncelerle geleceğe umutla bakmak mümkün değildir.
B) Sevincini paylaşacak insan aramak, insanca bir davranış olsa gerek.
C)Bizim gibi Akdeniz’e kıyısı olan toplumların kalplerinde bu duygular kök salmış.
D)Hiçbir müşterisiyle pazarlığa girişmez, ilk söylediği fiyatta ısrar ederdi.
E) Bir öfke patlaması yaşandı, sonra herkes birbirini sağduyulu olmaya davet etti.
8. Günlük yaşayışımızda, konuşmalarımızda dil, anlaşma aracımızdır. (I) Ne var ki söz dizimleri, yıpranmış kalıplar içinde tekrarlanırsa eski gücünü yitirir. (II) Bir çizgiden sonra, değişen insanın duygularını karşısındakine aktarmada yetersiz kalır. (III) Şairin bize yardımı işte burada başlar. (IV) Böylece şair, dilinin sözcüklerine yeni söz dizimleri içinde yeni anlamlar, çağdaş yorumlar katar. (V) Sanatçı, değişen bir toplumun öncü gücü olduğundan onun büyüklüğü burada ortaya çıkar.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde yargı, bir koşula bağlanmıştır?
A)l. B) II. C) III. D) IV. E) V.
9. (I) Yaşça sınıfın en küçüklerindendim. (II) Okumayı çok severdim. (III) Haftada en az bir kitap okurdum. (IV) Okuduklarım değişik türde kitaplardı. (V) Bunlar arasında en çok serüven romanlarından hoşlanırdım.
Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangileri neden – sonuç ilişkisiyle birbirine bağlıdır?
A) I ve II B) II ve III C) II ve IV
D) III ve IV E) IV ve V
10. Resim, sanat tarihçileri ve eleştirmenlerin katkısıyla değil; sıradan insanların sevgisiyle zamana meydan okumuştur.
Aşağıdakilerin hangisi, bu cümlenin anlamına en yakındır?
A) Resmin kalıcılığını sağlayan, sanattan anlayanların onun hakkında öne sürdükleri bilgi değil, halkın ona duyduğu sevgidir.
B) Resmi sevmek, resmin yaşaması için yeterli olsaydı, halk tarafından hiçbir resim unutulmazdı.
C) Sanat tarihçileri ve eleştirmenler resmi, duygusal açıdan değerlendiremezler; halkın bakış açısıyla değerlendirirler.
D) Sokaktaki insan, resmin hatalarını görmediği için resmi, sanatçılardan çok sever.
E) Sanat tarihçilerinde ve eleştirmenlerde resimle ilgili olan eksiklik sevgidir.
11. I. Yaşam, umutlarımızın güzelleştirdiği bir süreçtir.
II. Yaşam, mücadele edenleri mutlak zafere ulaştırır.
III. Yaşam, Tanrı‘nın eliyle yazılmış bir peri masalıdır.
IV. Yaşam, kazanmanın olmadığı, bitmeyen bir savaştır.
V. Yaşam, hedefi olanlar için kutsal bir uğraştır.
Yukarıdaki cümlelerden hangileri anlamca birbirleriyle çelişir?
A) I. ve III. B) II. ve IV. C)ll.ve V.
D) III. ve IV. E) IV. ve V.
12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “gerçekleşmemiş bir beklenti” söz konusudur?
A)Şair eski eserlerini taklit ediyor; demek ki kendini yenileyemiyor.
B)Söylediklerinizi dinletmek için kimseyi kolundan tutmayın.
C)Gideceğimiz yere kadar bana eşlik eder sanmıştım.
D)İnsanların arkasından konuşanlara kimse inanmaz.
E)Geçmişe özlem duymak, geleceği silmek değildir.
13. (I) Alain, 3 Mart 1868’de Mortagne kentinde doğdu. (II) Öğrenimine bu kentin Katolik okulunda başladı. (III) Sanatçının “Edebiyat Üstüne Söyleşiler” adlı yapıtı sanat, şiir, roman ve tiyatro konularındaki denemeleri ile bazı şair, yazar ve filozoflarla ilgili gözlemlerini kapsıyor. (IV) Bunlar sanatçıya özgü, tatlı bir anlatımla yoğrulan yalın, yoğun yazılardır. (V) Bu, geleceğe yönelik yazılar, sanatçının beş ayrı eserinden seçilerek çevrilmiştir.
Yukarıdaki numaralı cümlelerin hangisinde sözü edilen yazarın üslup özelliğinden söz edilmiştir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
14. (I) Sırtında yorganı, elinde sazıyla sokakta yürüyordu. (II) Yanakları kızarmış, kolları yana düşmüştü. (III) Alın çizgilerinin derinliği, çektiği çileyi anlatıyordu. (IV) Gömleği yamalıydı, iki düğmesi de düşmüştü. (V) Ayakkabısının altındaki delik, adım attığında görünüyordu.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde “yorumlama” ya yer verilmiştir?
A)l. B) II. C) III. D) IV. E) V.
15. Aşağıdaki dizelerden hangisinde hem yapım eki hem çekim eki almış sözcük kullanılmıştır?
A) Bir beyaz gemiydi ayıran onları
B) Kadın güvertedeydi adam rıhtımda
C) Şimdi gördüm yüzünü kadının
D) Adamın gözleri aklımda
E) Adam bitkindi, adam seviyordu
16. “-den, -dan, -ten, -tan” eki bazen tamlayan ekinin yerine geçebilir.
Aşağıdakilerin hangisinde böyle bir kullanım söz konusudur?
A) Ağaçtan topladığım kirazları bir sepete doldurdum.
B) Çocuklardan biri durup dururken ağlamaya başladı.
C) İnsanların çoğundan görüş alabilirsiniz.
D) Herkesten önce oraya gidip tezgahımı kurmalıyım.
E) İşleri yavaştan alarak akşamın olmasını bekliyordu.
17. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ad tamlaması ya da sıfat tamlaması yoktur?
A) Rumeli’ne varıp Edirne’de saraylar kurmuşlar.
B) Uçsuz bucaksız düzlüklerden geçip gelmişler.
C) Başı karlı dağlar aşıp buraları yurt edinmişler.
D) Pınar başlarına, ırmak boylarına yerleşmişler.
E) Keçi kılından yapılmış çadırlarıyla Anadolu’ya inmişler.
18. Aşağıdaki dizelerden hangisinde bir isim tamlaması kullanılmamıştır?
A) Nasıl da değişmiş küçücük eller
Nerde tahta atım, topağım, çemberim
B) Dudağımda hasretin ateşten tadı
Çocukluğumdan başka bir şey kalmadı
C) Öylesine güzeldin ki anlatamam
Seni, ah seni… İlk çocukluk hatıram
D) Gözlerimin önünden yıllar geçer de
Seni ararım her zaman ve her yerde
E) Gel de bir saniye olsun gir gönlüme
Sonsuzluğun sevincini getir gönlüme
19. Bir insanın konuşmasından ya da yazdıklarından eğitimi, dünya görüşü ve bilgi birikimi kolayca anlaşılabilir.
Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Bileşik fiil B) Zarf (belirteç)
C) Edat (ilgeç) D) Bağlaç
E) Belgisiz sıfat
20. İnsanları eğitmeyi amaçlayan bu yazarın öykü ve romanlar yazarak ulaşmaya çalıştığı nokta, çağdaş uygarlığa uymayan düşünme ve yaşama biçimini değiştirmekti.
Bu cümle ile ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?
A) Fiilimsiler kullanılmıştır.
B) Birden çok sıfat tamlaması vardır.
C) Özne, birden çok sözcükten oluşmuştur.
D) Bağlaç kullanılmıştır.
E) İlgeçlere yer verilmiştir.
21. Aşağıdaki dizelerin hangisinde bileşik zamanlı eylem yoktur?
A) Mest olur, mahvolurdum nefesimi içtikçe
B) Başım göğsümde, ne severdin beni o zaman
C) Seçerdim o karanlıkta gözbebeklerini
D) O canım akşamları elbette hatırlarsın
E) Bulmuştu ayakların ellerimde yerini
22. Aşağıdaki sorulardan hangisi özneyi buldurmaya yöneliktir?
A) Bu akşam nereye gideceksin?
B) İşin hangi yönünü görüştünüz?
C) Bu konuda nereden bilgi alabilirim?
D) Arkadaşın yarın ne yapacak?
E) Bu kitabı sana kim getirdi?
23. (I) Lunaparklar çocukluğumuzun güzel günlerini anımsatır. (II) Dönme dolaba, atlıkarıncaya, çarpışan otolara binmeden önce duyumsadığımız heyecan ve kimi zaman korku eğlence merkezlerini farklı ve ilginç kılar. (III) Çocukken en çok hangilerine binmeyi severdiniz? (IV) Belki de hâlâ içinizdeki o çocuk sizi götürüyor giderek azalan lunaparklardan birine (V) Ve hâlâ seviyorsunuz binmeyi dönme dolaba, atlıkarıncaya.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangilerinin öğeleri özne, belirtili nesne ve yüklemden oluşmaktadır?
A) I. ve II. B) I. ve V. C) II. ve III.
D) III. ve IV. E) IV ve V
24. ‘Yangın çok geçmeden söndürülmüştü.”cümlesindeki özne-yüklem ilişkisi aşağıdakilerden hangisinde vardır?
A) O acılı haberi duyunca çok üzülmüştü.
B)Yüzbaşı Cemil, savaşın ilk gününde omzundan vurulmuştu.
C)Çocuk, yatağından kalkarak annesine sıkı sıkı sarılmıştı.
D) Ahmet Refik, yokuşun başına doğru yorulmuştu.
E) Onların bağırtılarını duydukça sinirleri iyice gerilmişti.
25 Aşağıdakilerden hangisi bileşik bir eylem cümlesidir?
A) Düğüne gelen gençler salondalar.
B) Şiir okuyan çocuk bizim okuldaymış.
C) Mezun olanlar, staja başladılar.
D) Eğlence gecesini gazetede duyurmuşlar.
E) Siz okuyun, bize anlatırsınız.
26. Aşağıdakilerin hangisinde dolaylı tümleç, yan cümlecikten oluşmuştur?
A) Dershanenin en üst kattaki sınıfına gidiyorlar.
B) Bütün bunları arkadaşlarına anlatmaya ne kadar heveslisin!
C) Yeni işinde davranışlarını daima izliyorum.
D) Yüreğimin ve beynimin aydınlığına daha çok ışıltı katacağım.
E) Çocuklar, denizdeki çalkantılara merakla baktılar.
27. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “üstelik” sözcüğünün gereksiz kullanımı dil yanlışlığına yol açmıştır?
A) O gün aramadı, üstelik nerde olduğunu söylemedi.
B) Bize yardım etmiyor, üstelik yük olması da çabası.
C) Bize güveniyor, üstelik yardım ediyor.
D) Onu kırdın, üstelik selamı sabahı kestin.
E) Yenildik, üstelik bir saat dışarı çıkamadık.
28. Gerçek sanatçı, işinin gereklerini yerine getiren, değer veren insandır.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Özne-yüklem uyuşmazlığı
B) Nesne eksikliği
C) Dolaylı tümleç eksikliği
D) Anlamca çelişen sözcükler kullanılması
E) Gereksiz sözcük kullanılması
29. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde ünsüz değişimi yoktur?
A) Teknik ve uygarlık insanlığın ortak malıdır.
B) Elmanın dibi göl, armudun dibi yol olmalıdır.
C) Köylüler, gün ağarmadan uyanıp tarlalarına giderlerdi.
D) Bu yaşlı adam, ağacından elmaları çalan çocuklara söylenerek, onları kovaladı.
E) Okuyucunun ilgisini çekme durumunu göz önünde bulundurmalıyız.
30. Geceleyin bir ses böler uykumu
İçim ürpermeyle dolar:
-Nerdesin?
Arıyorum yıllar var ki, ben onu
Âşıkıyım beni çağıran sesin
Bu dizelerde aşağıdaki ses olaylarından hangisi yoktur?
A) Ünlü daralması
B) Ünsüz türemesi
C) Ulama
D) Ünlü düşmesi
E) Kaynaştırma ünsüzü
31. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) Bu tedaviden sonra hastalığın seyri değişti.
B) Yıllık izninin bir bölümünü bu ay kullanıyor.
C) Organ nakliyle yaşama döndürülen hastaların sayısı gün geçtikçe artıyor.
D) Çağırılmadığı için akşamki davette o yoktu
E) Uzun süre yağmur altında yürüdükten sonra sığınacak bir yer buldu.
32. Yol çok dönemeçti (I) çapraşık ve dardı (II) hayvanlar yağız (II) parlak (IV) sert adalelerinde birikmiş kuvveti boşaltabilecek kadar hız alamıyorlardı (V)
Yukarıda numaralanmış yerlerden hangisine noktalı virgül (;) getirilmelidir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
33. Eleştiri ve inceleme yazılarım yıllarca sürdü. Bir ara hobi olarak resim yapmaya başlamıştım. Günün birinde “Sen galiba resmi beceremediğin için eleştiri yazıları yazıyorsun.” tarzında takılmalar, sanırım beni, bu yolda yoğunlaşmaya iten nedenlerden biri oldu.
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisinin karşılığı olabilir?
A) Resimlerinizi oluştururken nelere dikkat ediyorsunuz?
B) Sizi resim yapmaya yönelten nedir?
C) Resim dışında da çalışmalarınız var mı?
D) Yapıtlarınızla ilgili tepkilere göre, okurlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
E) Yaşadıklarınızı yapıtlarınıza yansıtıyor musunuz?
34. (I) Fikirlerimi başkalarıyla paylaşmaya bayılıyorum. (II) Siz de fikirlerinizi hemen hiç bekletmeden başkalarıyla paylaşın. (III) Fikirler özgünse başkalarına yarar sağlar. (IV) Bildiklerinizi salt kendinize saklamanız yalnızca utanç verici değil, aynı zamanda yıkıcıdır. (V) Çünkü, bir süre sonra fikirler unutulur, onların kimseye yararı olmaz.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangisi anlatımın akışını bozmaktadır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
35. Düşünmek için kişinin kavramlara, bilgiye gereksinimi vardır. (l)Yaşantının getirdiği bir bilgiye gereksinimi vardır. (II) Bilgi, devingen olmazsa süs olmaktan öte bir anlam taşımaz. (III) Gerçek bilgiyle süslü bilgiyi de ayırmamız gerekir. (IV) Gerçek bilgi, insanı aramaya; soru sormaya iter. (V) Yorum yapmayı zorunlu kılar.
Yukarıdaki numaralı yerlerden hangisine “Ancak durgun değil, devingen bir bilgi olmalıdır bu.” cümlesi getirilirse parçanın anlam büyüklüğü bozulmaz?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
36. İnsanın düşüncesi yanlış olabilir, bilimsel gerçeklere aykırı olabilir. (I) Olsun, yeter ki sözleri ile içinin derinliğini her türlü çıkar kaygısından uzak olarak açığa vursun, vurabilsin. (II) Söz gümüşse sükût altındır, demiş atalarımız. (III) Bence bu söz, güvensizlik duygusunun bir yansıması. (IV) Sen bu sözü ilke edinip konuşmayacaksın, karşımdakini konuşturacaksın. (V) O ne olduğunu, ne istediğini açığa vuracak; sen susacaksın, olur mu öyle şey!
Bu parça iki paragrafa bölünmek istense, ikinci paragraf, numaralı cümlelerden hangisiyle başlar?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
37. (I) Okulları incelemek istiyordum. (II) Sağlık ekibiyle ben de köye gittim. (III) Bir öğretmen öğrencileriyle birlikte okulu onarıyordu. (IV) İlkokulun bahçesinde telaş içinde çalışan çocukları görünce durdum. (V) Yanlarına gidip ben de çalışmalarına katılıp okulu onarmaya koyuldum.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangileri yer değiştirirse anlamca bütünlük sağlanmış olur?
A) I. ve II. B) II. ve III. C) III. ve IV.
D) III. ve IV. E) IV. ve V.
38. Okumak bir tür beceridir, bilgi ya da kural belleme işi değildir. Yüzme, tenis oynama, futbol nasıl salt kural bellemekle gerçekleşmezse, bunların kuralını bilen her kişi nasıl yüzemez, tenis ve futbol oynayamazsa, okumayla ilgili kimi kuralları belleyenler de iyi okuyamaz. Bu kuralları bilmenin yararını yadsımıyoruz. Ancak bunlar davranışlarımızı yönlendiren, bilinçaltımıza yerleşmiş iş gücü durumuna dönüşmedikçe işlevsiz kalır.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sporun kurallarını bilmek, kişiyi iyi sporcu yapmaz.
B) Her yazılı belgenin kendine özgü okuma kuralı vardır.
C) Kurallarını bilmediğimiz sportif yarışmaları izlerken de tat alabiliriz..
D) Eğitimlerimize uygun yapıtları daha iyi ve istekli okuruz.
E) Okumak, okuma tekniklerinin yetenekle ve alışkanlıkla özümsenmesidir.
39. Bir ozana: ‘Sen şunu yazacaksın.” ya da bir romancıya “sen şu çevreleri, şu insanları anlatacaksın!” buyruğunu vermek, mavi gözlü bir kimseye “Senin gözlerin kara olacak.” demek kadar yersiz bir istektir. Sanat, kişiseldir. Ben aşk şiirleri yazarım; siz, yurt şiirleri…
Bu parçada aşağıdaki görüşlerden hangisi vurgulanmaktadır?
A) Sanatçı, duyarlığıyla öteki insanlardan ayrılır.
B) Sanatçının yaratma gücü yönlendirilemez.
C) Sanat yapıtları, farklı biçimlerde yorumlanabilir.
D) Sanatçının anlatımıyla, kişiliği arasında etkileşim vardır.
E)Aynı konu alanı içinde kalma, sanatçının yaratıcılığını engeller.
40. Bir bahçe düşünelim. Bu bahçeyi kendi haline bırakıyoruz, kısa sürede ağaçlar kuruyacak, çiçekler solacak, yabani otlar saracaktır bahçeyi. Ama böyle yapmaz, bahçeyi yabani otlardan arındırır, ağaçlara, çiçeklere özen gösterirsek, toprağı işlersek bahçe kendini gösterecektir. Canlılık, dirilik, güzellik kazanacaktır. Demek ki canlılara müdahale etmek, doğanın yasalarına karşı değildir. Öyleyse, dilin de insana bağlı canlı bir varlık olduğunu bilerek, ona da kanşabiliriz. Çünkü dil, topluma hizmet için yaratılmış bir araçtır.
Yukarıdaki parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Dili şekillendirmenin önemi
B) Dilin canlı bir varlık olduğu
C) Dilin insanlar için var olduğu
D) Canlılara müdahale etmenin gereği
E) Dillerin bakımsız bahçelere benzediği
41. Yazar için yetenekten söz edeceksek bu, sanatçının anlattığı kişi olabilme yeteneğidir. Bence edebiyattaki en büyük yetenek de budur. Yalnızca kadınları iyi yazamazsın. Ya her şeyi iyi yazarsın ya da hiçbir şeyi… Bu konuda en güzel sözü Flaubert söylemiş. Kendisine: “Madame Bovary kim?” diye sormuşlar. “Benim”, demiş. Bunu gerçekten böyle hissettiğinden eminim. Bana da kadın kahramanlarımı sorarsanız, “Benim.” derim, ama erkek kahramanlarım da “Benim.”
Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A)Başarılı yazar, her kahramanını kendisiyle özdeşleştirerek yazar.
B)Bir yazarın karakter çizmedeki başarısı, onları toplumsal yönden iyi tanımasına bağlıdır.
C)Tanınmış romanlardaki kişiler, herkesin beğeneceği sıradan insanı yansıtır.
D)Romanda başarının tek ölçütü farklı karakterleri iyi canlandırabilmektir.
E) Yazar, kendisini kahramanlarının yerine koyarak bir
düş dünyasında yaşar.
42. Bu sanatçımız, Türk şiir geleneğini çok iyi özümsemiş; ancak geleneğin baskısı altında kalmadan geleneği iyi özümseyerek, ondan yararlanarak kendi sesiyle konuşabilmiş, yazabilmiş bir ozanımızdır. Şiirlerinde yer yer Halk edebiyatı, özellikle Cumhuriyetten bu yana Türk şiirinin geçirdiği deneyimler vardır.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) Şiirleri toplumsal değişmelerden kolayca etkilenir.
B) Şiirleriyle yeni çalışmalara olanak hazırlar.
C) Okurunu etkileyip onlarla bütünleşir.
D)Geçmişten yararlanarak özgünlüğe ulaşmayı başarmıştır.
E) Edebiyata kazandırdıklarıyla kalıcı olmaya çalışır.
43. Eleştirmenler, gerçek anlamda şiir eleştirisi yapıyorlar mı? Dergilerde şiir hakkında yazılar çıkıyor. Bunların çoğunda niçinlere, nedenlere karşılık yoktur. Şiirlerimin övülmesini istemiyorum. Hiç olmazsa enine boyuna değerlendirsinler; çünkü şairi topluma yararlı hale getiren gerçek eleştiridir. Bütün büyük şairler, bu tür eleştiri süzgecinden geçmiş şairlerdir.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisi vurgulanmaktadır?
A) Eleştirmenin kültürsüzlüğü
B) Gerçek eleştirinin şiir için önemi
C) Büyük şairlerin toplumdaki yeri
D) Şiire önem verilmeyisin nedenleri
E) Eleştirmenlerin şiire soyut bakmaları
44. Olay kişilerini büyük bir neşe içinde yarattım. Onlara istediğim şekli verdim. Kadınlarım kumral, erkeklerim esmerdi. Birine kıvırcık saçlar verdim, diğerinin çenesine bir çukur koydum. Hoşuma gidenler, her türlü övgü lütfuna erişiyordu. Hoşuma gitmeyenler ölüme mahkûmdu. Fakat bir gün geldi ki onlardan biri artık bana itaat etmedi, iznimi beklemeden istediği gibi hareket ediyordu; anladım ki yarattığım kahramanlar canlıydılar.
Böyle diyen bir yazarın vurgulamak istediği, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Romancı, hayal dünyasında yarattıklarını eserlerinde yansıtır.
B) Roman kahramanları, kendilerini yaratanlar için vardır.
C) Roman kahramanları, roman sanatına ruh verenlerdir.
D) Roman kahramanları romancıya boyun eğer.
E) Roman kahramanları, romancıya baş kaldıracak kadar gerçektir.
45. İnsan ruhundaki dalgalanmaları bulutlanmaları güzel bir duygusal söylemle yansıtmayan bir yazınsal yaratının kalıcı olması zordur. Dünden bugüne kalan zamanın aşındırıcı, yok edici rüzgârlarına dayanmış yapıtların tümünde bu özellilği görebiliriz. İnsana odaklanmayan, bizi değişik yaşamlarla yüz yüze getirmeyen, düşler kurdurmayan dilsel ürünler yazıldığı günlerde ne denli yankı uyandırırsa uyandırsın, çok geçmeden yazın gömütlüğünün malı olmaktan kurtulamayacaktır. Çünkü, yazının işlevi, insanı ve insanlık durumlarını anlatmaktır.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Kimi yapıtların yalnızca yazıldığı dönem beğenildiğine
B) Anlatılarda insanın temel öğe olması gerektiğine
C) Yazarların, insan yaşamını değişik boyutlarıyla yansıtması gerektiğine
D) Başarılı yazarların dili kendine özgü biçimde kullanıldığına
E) İnsanın iç dünyasını yansıtmayan yankıların etkili olamayacağına
46. Büyük edebiyatçılar sadece yapıtlarıyla değil, yarattıkları imgelerle de yazarlar. Bu sanata, gerek kişiliği, gerek edebiyat bilinci, gerekse yapıtlarıyla kendisinden sonraki kuşaklara yol göstermiştir. O, özellikle 1970’li yıllarda öykücülüğümüze yeni bir soluk getirmiş Öyküyü, romana geçiş için bir basamak gibi kullanılmaması, ebediyat bilincinin çok önemli bir göstergesiydi. Günlükleri, eleştirileri ve çevirilerinde gösterdiği titizlikle öyküdeki başarısının bir rastlantı olmadığını bize açıkça kanıtlamıştı.
Bu parçada, sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisi çıkarılmaz?
A) Genç yazarlara örnek olmuştur.
B) Sanatın toplumsal işlevi olduğuna inanmıştır.
C) Öykücülüğümüzün havasını değiştirmiştir.
D) Değişik yazınsal türlerde ürün vermiştir.
E) Yapıtlarında belirli bir düzeyi korumuştur.
47. Edebiyat öğretmenimizin kendine özgü bir yöntemi vardı. Büyük yazarlardan, düşünürlerden seçilmiş bir metni çoğaltılır, dersten birkaç gün önce hepimize dağıtılırdı. O metni hepimiz tekrar tekrar okurduk. Metnin ilginç yerlerini, yazarın dünya görüşünü, o dönemin edebiyat anlayışını bulur çıkarırdık. Derslerde öğretmenimiz, düşüncelerini belirtmez güler yüzle bizi dinler ve asıl hedefe kendi çabalarımızla ulaşmamızı sağlardı. Böylece derslerimiz tartışmalı bir şölen havasında geçerdi. Sokrat’ın Sophakles’in Tolstoy’un, Montaigne’in metinlerindeki bazı cümleler hâlâ belleğimdedir, bana hâlâ yol gösterir.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçada sözü edilen öğretmenin bir özelliği değildir?
A) Dersini çekici kılan
B) Konuşmaktan çok konuşturan
C) Okuyup araştırmaya yönlendiren
D) Belirli düşünce kalıplarına bağlı kalan
E) Değişik türdeki klasik yapıtları sevdiren
48. Dinleyicilerimizin çoğunluğu normal zekâlı insanlardır. Onların aralarından çok azı o konuyu konuşmacı kadar iyi bilebilir. Dinleyiciler, bu nedenle konuşmacıya genellikle sempatiyle bakarlar, onu arkadaşları gibi görürler. Deneyimli konuşmacı, bu arkadaşlık sezgisini bakışlardan çok daha iyi anlar ve iyi kullanır. Dinleyicisinin uysal ve anlayışlı tavrını fark eden konuşmacı korkmaz artık dinleyicisinden. Çünkü, onlar onun ortak dostu gibidirler. Hem yardımsever hem de sempatik dostlardır dinleyiciler.
Yukarıdaki parçada “konuşmacı ve dinleyici iletişimi” açısından aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Konuşmacının, bazı korkularını dinleyicisinin etkisiyle yendiğine
B) Dinleyicilerin hoşgörü ve anlayış taşıyan bir kitle oluşturduklarına
C) Toplantıya katılan dinleyicilerin konuşmacıdan çok, konuya ilgi duyduklarına
D) Dinleyicinin bakışlarının, güvenilir bir sıcaklık yansıttığına
E) Konuşmacının dinleyenlere oranla konuya daha hakim olduğuna
49. Tanzimat Edebiyatının ikinci döneminin başarılı yazarlarından olup hemen hemen bütün edebi türlerde eserler vermiştir. Şiirin ahlak dışı olamayacağını savunan sanatçı, şiirin ahlakla uğraşmak zorunda olmadığını da vurgular. Güzel olan her şey şiirin konusudur.” diyerek şiirde içeriği genişletmiştir. Sanat anlayışı, kendisine ters düşenlerle sert tartışmalara girmiş, sanatta pusulası hep yeniyi göstermiştir.
Bu parçada tanıtılan sanatçı için aşağıdakilerden söylenemez?
A) Yenilik taraftan olduğu
B) Fikirlerini açıkça savunduğu
C) Farklı türlerde eser verdiği
D) Şiire yeni konular getirdiği
E) Biçimsel güzellikten asla vazgeçmediği
50. Oğuz Atay döneminin ilerisinde, yaratıcı, kara mizaha yönelmiş bir sanatçıydı. Bu yüzden romanları; 70’lerin gerçekçi, “biz’li, toplumcu yapıtlar bekleyen okurları tarafından benimsenmedi. Onun romanları, bu okurlara karmaşık biçim oyunlarıyla, yadırgatıcı geldi. “Biz”e alışmış bir okuyucu “ben”i anlatan yazarı, okumadı; ama Oğuz Atay 80’li yılların anlayışının müjdecisiydi. Yenilikçiydi, yeni beklentiler oluşturacak yapıtlar verdi. Okurun beklentisine göre değil, çağın gidişine göre, geleceğin eserlerini yazdı.
Bu parçaya göre Oğuz Atay için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Bireyci B) Yaratıcı C) Gerçekçi
D) Yergici E) Yenilikçi
CEVAPLAR |
|||||||||
1 | C | 11 | B | 21 | D | 31 | D | 41 | A |
2 | C | 12 | C | 22 | E | 32 | B | 42 | D |
3 | D | 13 | C | 23 | A | 33 | B | 43 | B |
4 | D | 14 | C | 24 | B | 34 | C | 44 | E |
5 | A | 15 | E | 25 | C | 35 | B | 45 | D |
6 | E | 16 | B | 26 | B | 36 | B | 46 | B |
7 | B | 17 | A | 27 | B | 37 | C | 47 | D |
8 | A | 18 | C | 28 | C | 38 | E | 48 | C |
9 | B | 19 | C | 29 | E | 39 | B | 49 | E |
10 | A | 20 | E | 30 | B | 40 | A | 50 | A |