9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Etkinlik Cevapları Sayfa – 215

9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı  MEB  Kitabı Cevapları 215. sayfanın cevaplarına aşağıdan ulaşabilirsiniz.

ÜNİTE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME ÇALIŞMALARI

1-6. soruları Orhan Asena’nın Hurrem Sultan adlı tiyatrosundan alınan aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

 

BİRİNCİ PERDE

PERDE: l

SAHNE: l

SAHNE : Kanunî’nin sarayında bir salon, bir ikindi sonrası. Dışardan uğultu halinde gürültüler gelmektedir.

Ara sıra top sesleri. Sahne ilkin boştur. Sonra Mihrimah Sultan’la, kocası Rüstem yukarıdan, Hurrem Sultan ise sağdaki has odasından çıkar. Hurrem endişeli adımlarla pencerelere doğru yürürken, Mihrimah’la Rüstem, Osmanlı geleneğince saygı duruşu gösterirler.

HURREM — (Atlas perdeleri aralar, dışarıyı seyreder, konuşmaz.)

MİHRİMAH — (Annesini taklit eder, o da atlas perdenin öteki ucundan dışarıyı seyreder.)

Rüstem az uzakta kalmıştır. Bu sessiz oyun bir an sürer.

HURREM — (Birden dudaklarından dökülüyormuş gibi.) Korkuyorum!

Sessizlik. Üçü birbirine bakar.

RÜSTEM — (Bir adım ilerler, hürmetkâr.) Sultanım.

HURREM — (Bir sayıklama halinde.) Ben, Osmanlı sarayının birinci hasekisi Padişahımız efendimizin

birinci kadını ben, korkuyorum.

MİHRİMAH — (Şaşırmış, annesine bakar.) Kimden? Niçin? (Perdeleri daha da açar.) Bu sesler zaferin müjdecisi Sultanım. (Bir top sesi) Bu top sesleri Padişahımız efendimizin dönüşünü müjdeliyor. Onun dört düvel üzere kazanmış olduğu büyük gazayı kutluyor.

RÜSTEM — (Hurrem’in korkusundan çıkarına bazı şeyler yakalamaya çalışır gibi) Macar seferi hele şerefli bir sona erdi. Derler ki Ferdinand bu kerre de Padişah efendimizin karşısına çıkmaktan kaçınmış. Savaş onunla değil, onun, can korkusuyla başı boş bıraktığı Hıristiyan sürüleriyle olmuş,

Padişahımız efendimiz Budin önünde görünür görünmez bu sürüler yüz geri etmişler… Zapolay’ın

dul bıraktığı bahtsız İzabella, beşikteki yavrusunu göndererek Padişah efendimizden mürevvet talep eylemiş. Budin’de şu anda Osmanlı sancağı dalgalanıyor. Bu pek de pahalı olmayan bir fetih,

doğru, ama cennetmekân Fatih Han’ınkinden sonra en büyük fetih. Herkes öyle söylüyor sultanım.

MİHRİMAH — (Coşkunluk içinde pencereleri ardına kadar açar gürültüler, top sesleri daha anlaşılır bir

halde sahneye dolar.) Dinleyin sultanım, bu sesler Osmanlı namını nasıl tebcil ederler…

HURREM — Duyuyorum kızım duyuyorum. Benim korkum da bu seslerdendir… (Dokunaklı) Yirmi yıldan fazladır bu kafeslerin ardında yaşarım. Devletli hünkârımız nasıl düşünür, halk nasıl düşünür,

halkla padişahımız efendimiz arasında kalmış, bütün o irili ufaklı enderunlular nasıl düşünür bilirim. (Üzgün) Bu halk hiçbir zaman beni sevmedi, hiçbir zaman sizi sevmedi. Şimdi neden korkarım anladınız mı?

RÜSTEM — (Hasekinin korkusunda aradığı şeyi bulmuş gibi, hilekârca ona yaklaşır.) Onlar Gülbahar’ın

oğlunu tutarlar Sultanım, en küçük rütbeli acemi oğlandan, sadrazam paşaya kadar.

HURREM — (Yüreğinin yarasına dokunulmuş gibi) Hünkâr da onu tutar. (Acı bir gülüşle) Tuttuğunu da gizlemek istemez. Hatta bana karşı bile. (Sinirli) Bu sefere onunla çıkışı bundandır. Sevgili oğlunu orduya göstermek, sevgili oğluna kolay bir zafer kazandırmak.