Hazırlık
1. Haksızlığa uğradığınızda duygularınızı nasıl ifade edersiniz? Açıklayınız.
Cevabı size kalmış.
2. Edebî mektubun günümüzde etkili olup olmadığını tartışınız.
Edebi mektup sanatsal içerikli yazılmış mektuplardır. İnsan var olduğu müddetçe de sanat var olacaktır.Edebi mektup olarak da eskisi kadar olmasa da varlığını sürdürecektir.
5. Metin
ŞİKÂYETNÂME
Selâm verdüm rüşvet degüldür deyu almadılar, hüküm gösterdüm fâ’idesüzdür deyu mültefit olmadılar. Egerçi zâhirde sûret-i itâ’at gösterdiler ammâ zebân-ı hâl ile cemî’-i su’âlüme cevâb verdiler. Dedüm “yâ eyyühe’l-eshâb” bu ne fi’l-i hatâ ve çîn-i ebrûdur dediler muttasıl ’âdetümüz budur. Dedüm benüm ve re’âyetüm vâcib görmüşler ve bana berât-ı tekâ’ud vermişler ki evkâfdan hemîşe behre-mend olam ve Pâdişâha ferâgatle du’â kılam. Dediler ey miskîn senün mezâlimüne girmişler ve sana sermâye-i tereddüd vermişler ki müdâm bî-fâ’ide cidâl edesin ve nâmübârek yüzler görüb nâ-mülâyim sözler işidesin. Dedüm berâtumun mazmûnu niçün sûret bulmaz. Dediler zevâyiddür husûli mümkin olmaz. Dedüm böyle evkâf zevâyidsüz olur mı? Dediler zarûriyyât-ı Âstâneden ziyâde kalursa bizden kalur mı? Dedüm vakf mâlin ziyâde tasarruf etmek vebâldür. Dediler akçemüzle satun almışuz bize halâldür. Dedüm hisâb alsalar bu sülûkünüzün fesâdı bulunur. Dediler bu hisâb kıyametde alınur. Dedüm dünyâda dahi hisâb olur zîrâ haberin işitmişüz. Dediler andan dahi bâkümüz yokdur kâtibleri râzî etmişüz. Gördüm ki su’âlüme cevâbdan gayri nesne vermezler ve bu berât ile hâcetüm revâ görmezler nâçâr terk-i mücâdele kıldum ve me’yûs-u-mahrûm gûşe-i uzletüme çekildüm.
Fuzûlî
Abdülkadir Karahan, Fuzûlî’nin Mektupları
Metinde Geçen Bazı Kelime ve Kelime Grupları
Âstâne: İstanbul.
behre-mend: Pay sahibi.
bî fâide cidal: Faydasız, sözlü münakaşa.
çîn-i ebrû: Yüz asıklığı.
gûşe-i uzlet: Yalnızlık köşesi.
hemîşe: Daima.
husûl: Elde etme.
me’yûs: Ümitsiz.
sülûk: Gidilen yol, tutum.
tekâ’ud: Emeklilik.
zebân-ı hâl: Hâl dili.
zevâyid: Vakıf gelirlerinden artan para.
Metin ve Türle İlgili Açıklamalar
Kanunî Sultan Süleyman Bağdat’ı fethettiğinde, yoksul bir şair olan Fuzûlî, Kanunî’ye kasideler sunar. Padişah da ona vakıf gelirlerinden maaş bağlar. Kanunî, İstanbul’a döndükten sonra vakıf memurları birtakım bahaneler öne sürerek bu maaşı şaire ödemez. Çaresiz kalan Fuzûlî, Nişancı Celâlzade Mustafa Çelebi’ye yazdığı mektupta memurların davranışlarını şikâyet eder. Arapça, Farsça ögelerle yüklü bir dille yazılan mektupta şiirsel bir üslup ve anlatma tekniği kullanılmıştır.