Deyimler

DEYİMLER

Birden fazla sözcüğün anlamca kaynaşıp kalıplaşarak oluşturduğu, ilgi çekici bir anlam özelliği gösteren ve genellikle mecaz anlamlı olan sözlere “deyim” denir. Deyimlerin mecaz anlamlı sözcüklerden farkı en az iki sözcükten oluşmasıdır. Deyimler genelde yargı bildirmez, yani bir cümle özelliği göstermez.
Bir sözcük tek başına deyim olmaz. Sözcüğün deyim oluşturması için bir başka sözcükle kullanılması gerekir. Örneğin “dökmek” sözcüğü, “dil” sözcüğü ile kul­lanıldığında, “dil dökmek” olur ki, bu bir deyimdir. Ar­tık “dökmek” sözcüğü gerçek anlamını yitirmiştir.
Ağza almamak (sözünü etmemek), aklını kaybet­mek (deli gibi olmak), can atmak (bir şeye erişmeyi çok istemek), dara düşmek (para sıkıntısı içinde ol­mak), el ağzıyla çorba içmek (başkasının sözünü be­nimseyip söylemek), dizini dövmek (çok pişman ol­mak), gözyaşı dökmek (ağlamak), hesap çıkarmak (alacak ve borcu bir kağıda yazmak), gözüne uyku girmemek (uyuyamamış olmak), para yapmak (para kazanıp biriktirmek), saçı başı ağarmak (yaşlanmak), tabanları kaldırmak (koşmaya başlamak) sözleri bi­rer deyimdir.

  • Deyimlerin önemli özelliklerinden biri kalıplaşmış sözler olmalarıdır. Deyimi oluşturan sözcükler eşanlamlılarıyla bile olsa değiştirilemez.

“Başını boş bırakmamak” yerine “kafasını boş bırakmamak” ya da “pabucu dama atılmak” yerine “ayakkabısı çatıya atılmak” denmez.

  • Deyimler genellikle mecazlı sözlerdir.

“Dil uzatmak”, “küplere binmek”, “saman altından su yürütmek” deyimlerini oluşturan sözcükler artık gerçek anlamında değildir.

  • Bazen deyim, açıklamasıyla birlikte verilebilir.

 

“İşlerin bitmediğini görünce küplere binmiş, çok si­nirlenmişti.” cümlesinde geçen “küplere binmek” deyiminin açıklaması “çok sinirlenmek”tir. Dolayısıyla bu cümlede deyim, açıklamasıyla birlikte verilmiştir.

“O, saman altından su yürüten, başkalarına sezdir­meden gizli işler yapan biridir.” cümlesinde geçen “saman altından su yürütmek” deyiminin açıklaması “başkalarına sezdirmeden gizli işler yapmak”tır

  • Bazı deyimler anlamca çelişebilir.

“Otobüsten ininceye kadar ağzını açmamıştı.” cüm­lesindeki “ağzını açmamak” deyimi “hiçbir şey söy­lememek” anlamındadır. “Otobüsten ininceye kadar çenesi durmadı.” cümlesindeki “çenesi durmamak” deyimi ise “durmadan konuşmak” anlamındadır. Do­layısıyla bu cümlelerdeki “ağzını açmamak” ve “çe­nesi durmamak” deyimleri anlamca birbiriyle çelişmektedir.

  • Bazı deyimler aynı anlamdadır.

“Çocuklardan haber alamayınca içine kurt düşmüştü.” cümlesinde geçen, “içine kurt düşmek” de­yimi “bir kaygının sürekli olarak kendisini rahatsız etmesi” anlamındadır. “İçini kemirmek”, “içini kurt yemek”, deyimleri de aynı anlama gelir. Bu yüzden “içini kemirmek”, “içini kurt yemek”, “içine kurt düşmek” deyimleri aynı anlamdadır.

“Önemsiz görülen bu sorun, toplumda kısa sürede dal budak salmıştı.” cümlesinde geçen “dal budak salmak” deyimiyle “dallanıp budaklanmak” deyimi aynı anlamdadır. Her iki deyim de “yayılıp genişlemek, büyüyüp karışık bir durum almak” anlamındadır.

“O, bu çevrede burnu Kafdağında bir kişi olarak ta­nınır.” cümlesinde geçen “burnu Kafdağında” deyi­miyle “burnu havada” olmak ve “burnu büyümek” deyimleri aynı anlamdadır. Bu üç deyim “çok kibirli, herkese yukarıdan bakan” anlamına gelir.

  • Bazen verilen deyim cümleye anlamca uygun düşmeyebilir.

“Zavallı kadın, o kadar hastaydı ki burnundan solu­yordu.” cümlesinde “burnundan solumak” deyiminin anlamı cümleye uygun değildir. Çünkü “burnundan solumak” deyimi “çok öfkelenip sinirlenmek” anla­mındadır. Ancak, cümlede kadının sinirlendiği anlamı çıkmamaktadır.

“Her zaman olduğu gibi bu güç durumdan yine ken­disini kurtarmış, arada kalmıştı.” cümlesinde “arada kalmak” deyiminin anlamı cümleye uygun değildir.

“Bugüne kadar izinsiz hiçbir iş yapmayan bu adam, yine başını alıp gitmişti.” cümlesinde “başını alıp gitmek” deyimi cümlenin anlamına uygun değildir.

  • Bazı deyimler gerçek anlamlıdır.

“Onun iyi gün dostu bir insan olduğunu bilirim.”
“İşyerinde âdet yerini bulsun tavrıyla çalışıyor.”
“Ona yükte hafif pahada ağır hediyeler almışlar.”
Bu cümlelerde geçen “iyi gün dostu olmak”, “âdet yerini bulsun”, “yükte hafif pahada ağır” deyimleri gerçek anlamlıdır.