Divan Şiiri Nazım Şekilleri
A) Beyit Birimiyle Oluşturulanlar
Gazel: Güzellik, aşk, kadın, şarap gibi konuların dile getirildiği lirik şiirlerdi Beyitleri “aa, ba, ca da…” şeklinde örgülenir. 5-15 beyitten oluşur.
Kaside: Din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla yazılan şiirlere denir. En az 33 en fazla 99 beyitten oluşur. Uyak düzeni gazelle aynıdır. Değişik bölümlerden oluşur.
Mesnevi: Genellikle savaş, aşk, tarihî olaylar, dinî olaylar gibi konular işlenir. Her beyti kendi arasında uyaklıdır. Beyit sayısı sınırsızdır. Konu sınırlaması yoktur. Beş mesneviden oluşan eserlere “hamse” denir.
Müstezat: Gazelin özel bir biçimidir. Uzun dizelere kısa bir dize eklenerek yazılır. Uzun ve kısa dizeler gazel gibi kendi aralarında uyaklanır. Kısa dizelere “ziyade” adı verilir.
Kıt’a: Beyit sayısı 2-12 arasında değişir. Genellikle iki beyitten oluşur. Beyitleri “xa, xa, xa…” biçiminde örgülenir. Felsefi veya tasavvufi bir düşünce, bir nükte, bir kişiyi övme ya da yerme, bir olayın tarihi kıtanın konusu olabilir.
ÖRNEK METİN
GAZEL
Fuzuli
Yâ Rab bela-yı aşk ile kıl âşîna beni
Bir dem bela-yı aşktan kılma cüda beni
Az eyleme inayetini ehl-i dertten
Yani ki çoh betalara kıl müptelâ beni
Oldukça ben götürme belâdan iradelim
Ben isterim belâyı çü ister belâ beni
Gittikçe hüsnün eyle ziyâde nigârımın
Geldikçe derdine beter et müptelâ beni
Öyle zaîf kıl tenimi firkatinde kim
Vaslına mümkün ola yetürmek sabâ beni
Nahvet kılıp nasîb Fuzuli gibi bana
Yâ Rab mukayyed eyleme mutlak bana beni
Günümüz Türkçesiyle
Ya Rab aşk belasına kıl tanıdık beni / Bir an bile ayırma aşk belasından beni
Az eyleme yardımını dertlilerden / Yani ki çok belâlara kıl bağımlı beni
Oldukça ben götürme belâdan irademi /Çünkü ben belayı isterim bela da beni
Gittikçe arttır sevgilimin güzelliğini / Geldikçe derdine beter et bağımlı beni
Onun ayrılığında öyle zayıflat ki beni / Sabah yeli ulaştırsın ona beni
Bana gurur verme Fuzuli gibi / Ya Rab bana bırakma asla beni
ÖRNEK METİN
MESNEVİ
Şeyh Gâlib
Dil-zinde-i feyz-i Şems-i Tebriz
Ney-pâre-i hâme-i şeker-riz
Bu resme koyup beyân-ı aşkı
Söyler bana dâstân-ı aşkı
Kim vardı Arab’da bir kabile
Mustecmi’-i haslet-i cemile
Ser-levha-i defter-i fütuvvet
Ser-hayl-i Arab Benî Mahabbet
Amma ne kabile kıble-i derd
Bilcümle siyâh-baht u rû-zerd
Giydikleri âftâb-ı temmuz
İçtikleri şule-i cihân-sûz
Vadileri rik ü şîşe-i gam
Kumlar sağışınca hüzn ü matem
Hargehleri dûd-ı âh-ı hırmân
Sohbetleri ney gibi hep efgân
Her birisi bir nigâra urgun
Şemşir gibi dehânı pür-hûn
Erzakları belâ-yı nâgâh
Âteş yağar üstlerine her gah
Ekdikleri dâne-i şirâre
Biçdikleri kalb-i pare pare
Günümüz Türkçesiyle
Tebrizli Şems’in feyziyle gönlü diri olan ve şekerler döken kamış parçası kalem
Aşkı anlatışı bu tarza dökerek bana, aşk destanını söyler
Araplarda bütün temiz huylara sahip bir kabile vardı
Fütuvvet defterinin başlığı olan, Arap boylarının başı bulunan bu kabile, “Beni muhabbet” yani Sevgioğulları kabilesi idi
Ama ne kabileydi? Dert kıblesi; bütün halkı kara bahtlı, sarı yüzlüydü
Giydikleri temmuz güneşi; içtikleri, cihanı yakıp yandıran alevdi
Vadileri kumluk ve gam şişelerinin kırıklarıydı; kumlar sayısınca da hüzün ve matem vardı
Çadırları, mahrumiyet ahinin dumanı; sohbetleri de hep ney gibi feryâd ve figandı
Her biri, bir güzele vurgundu, hepsinin de ağzı kılıç gibi kanlıydı
Rızıkları ansızın gelen belâ idi, üstlerine her an ateş yağardı
Ektikleri kıvılcım taneleriydi, biçtikleri paramparça kalpti
B) Dörtlük Birimiyle Oluşturulanlar
Rubai: Tek dörtlükten oluşur. Uyak düzeni “aaxa” biçimindedir. Aruzun belli kalıpları ile yazılır. Rubaiye özgü 24 aruz kalıbı vardır. Genellikle hayatın anlamı ve hayat felsefesi, dünyanın nimetlerinden yararlanma ve ölüm gibi konular işlenir. Edebiyatımıza İran edebiyatından girmiştir.
Tuyuğ: Divan edebiyatına Türkler tarafından kazandırılan bir nazım şeklidir. Uyak düzeni “aaxa” biçimindedir. Tek dörtlükten oluşur. Genellikle, aşk ve aşk yüzünden çekilen acılar ve şarap gibi konuların dile getirildiği şiirlerdir.
Şarkı: Bestelenmeye uygun aruz kalıplarıyla yazılan; aşk, sevgili, ayrılık, içki, eğlence gibi konuların dile getirildiği şiirlerdir. Dörtlük sayısı 3-5 arasında değişir. Birinci dörtlükte 2. ve 4. dizeler, diğer dörtlüklerde 4. dizeler aynen tekrarlanır. Buna nakarat denir. Divan edebiyatına Türkler kazandırmıştır.
Murabba: Felsefi, didaktik, dinî konuların yanı sıra aşkın işlendiği şiirlerdir. Dörtlük sayısı 3-7 arasında değişir.
ÖRNEK METİN
RUBAİ
Mevlana
Aşk, özge ateştir, ısınır onda ayaz
Yandıkça o, taşlar yumuşar, sert kalamaz
Varsın âşık günaha girsin, hoş gör
Sevda şarabından içmiş arlanmaz
TUYUĞ
Kadı Burhaneddin
Ben seven hûblar içinde şâh imiş
Sanasın yılduz içinde mâh imiş
Ben denize çalmışum cânumı
Kamu işi başaran Alllah imiş
ŞARKI
Yahya Kemal Beyatlı
Kalbim yine üzgün seni andım da derinden
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden
Üzgün ve kırılmış gibi en ince yerinden
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden
Senden boşalan bağrıma gözyaşları dolmuş
Gördüm ki yazın bastığımız otları solmuş
Son demde bu mevsim gibi benzim de kül olmuş
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden
C) Bent Birimiyle Oluşturulanlar
Terkib-i bent: Bentlerle kurulmuş olan bir nazım şeklidir. Her bent 7 ile 10 beyitten oluşur. Bent sayısı 5 ile 15 arasındadır. Bentleri birbirine bağlayan beyitlere “vasıta beyti” denir. Şairin toplumsal ve felsefi konulardaki düşünceleri konu olarak işlenir.
Terci-i bent: Biçim ve yapı bakımından “terkib-i bend’e benzer. Sadece bentler arasındaki “vasıta beyti” aynen tekrarlanır. Konu olarak daha çok, Allah’ın kudreti, kâinatın sırları ve kâinatın zıtlıkları gibi konulara yer verilir.
Musammat: Bendlerden kurulu nazım biçimlerine verilen genel addır. Eğer şiirin bölümleri beşer mısradan meydana geliyorsa “muhammes”; altışar mısradan meydana geliyorsa “müsebba”; sekizer mısradan meydana geliyorsa “müsemmen”; onar mısradan meydana geliyorsa “muaşşer” adını alır.
ÖRNEK METİN
MUHAMMES
Ahmedî
Yaz oldı bezendi girü etrâf-t hadâyık
Nûrıyla safa virdi bize şem-i şakayık
Nezzâre kılurlar gül ü gül-zân halayık
Kim kudret-ile nice bezer bunları Halik
Meşgul ol anun zikrine bülbül bigi her-dem
Açdı gözüni uyhundan uş nergis-i ranâ
Aldı kadeh-i lal eline lâle-yi hamrâ
Gül ferşine her-dem saçılur lülü-yi lâlâ
Gel bâga teferrüc kılalum iy gözi şehlâ
Gör kim nicesi taze vü handândur u hurrem
Gül sayesi altında otur işret id ü gül
Kim ayaguna fidî kıla varlığını gül
Yiryüzi tolu lâledür ü nergis ü sünbül
İşit ki ne dir söz-ile her-dem güle bülbül
İy hayf ki bünyâd-ı beka olmadı muhkem
Ma-verd-ile bulut çemeni eyledi nem-nâk
Anber-nefes oldı yi I ü pîrûze-seleb hâk
Gül ışkun elinden yabasın her dem ider çak
Yolunda benefşe döşedi zülfini
Ulak Ayaguna lâyık degül ol tuhfe dahi hem
Hak fazlıyıla fasl-ı bahar irdi vü nevruz
Gül oldı girü yâr yüzi bigi dil-efrûz
Olsun şehümün bahtı vü hem tâli’i pîrûz
Her-dem Hak anun eylesün ikbâlini bîh-rûz
Tekrar kıl iy Ahmedi işbu sözi her-dem