Düşünceyi Geliştirme Yolları, Örnekler, Özellikleri (Tanımlama, Örnekleme, Tanık Gösterme, Sayısal Verilerden Yararlanma, Karşılaştırma)

DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLARI

Paragraflar, tek bir düşüncenin inandırıcı kılınmaya çalışıldığı, desteklendiği ya da açıklandığı birimlerdir. Bu tek düşünce, düşünceyi geliştirme yollarıyla desteklenir.

Düşünceyi geliştirme yollan:

1. TANIMLAMA:

Bir kavram ya da nesnenin ayırt edici özellikleriyle tanıtılmasıdır. “Bu nedir?” ya da “Bu ne değildir?” sorularının yanıtı, tanım cümlelerini verir. Tanımlama, öznel de nesnel de olumlu da olumsuz da olabilir.

Örnekler:

• Eğitim, örgün ya da yaygın olarak öğrencide istendik davranışlar oluşturmaktır, (nesnel tanım)

•  Kitap bir sığınaktır, (öznel tanım)

•  Şiir, duyguların taştığı kristal bir küredir, (öznel tanım)

2.  ÖRNEKLEME:

Anlatılanları somutlaştırmanın en etkin yoludur. Kişi, verilen örneği anlarsa konuyu da anlamış olur. Çünkü örnek, anlatılanları okuyucuların zihninde canlandırır, belirginleştirir. Yerinde verilen iyi bir örnek, sayfalar süren anlatımdan daha etkili olur. Örnekler, görülenlerden, yaşananlardan, okunanlardan seçilebileceği gibi tasarlanmış olarak da düşünülebilir.

Örnek:

XIX. yüzyılın büyük parlaklığıyla gözleri kamaştıracak olan gür sesli sanatına yol açmak için Voltairelerin, Diderotların, Rousseauların ne şartlar altında, ne ağır savaşlara giriştiklerini hep biliyoruz. Yalnız Fransızları anıyorum. Çünkü sanatın özgürlüğü adına Fransa’da kazanılan zaferler bütün dünya için örnek olmuş, başka Avrupa ulusları, kültür düzeylerinin yükseklik derecesine göre az veya çok arkadan, Fransa’daki bu parlak geliş­meyi izlemişlerdir. Gogollar, Tolstoylar, Dostoyevskiler, insan haklan fikrinin gelişip yerleşmesinde büyük etkisi olan eserlerini Çarlık istibdatı altında yazabildilerse bunu Fransa’dan esen dayanılmaz özgürlük rüzgârlarının sayesinde yapabilmişlerdir.

 

3. TANIK GÖSTERME:

Ele alınan konuyu inandırıcı kılmak, desteklemek için alanında bilgisine, deneyimine güvenilen, ünlü kişilerin düşüncelerine başvurmadır. Böylece ileri sürülen düşünce desteklenir. Tanık göstermede, o alanda ünlü olan kişi­nin adı anılarak düşünce desteklenebildiği gibi o kişiden “alıntı” yapılarak(sözlerine yer verilerek) da tanık göster­me gerçekleştirilebilir.

Örnek:

Sanatçının kişiliğine ait nitelikleri sanatta değer ölçütü olarak kullanabilir miyiz, sorusunu da biraz kurcalayalım. Bu çok sözü edilen nitelik, içtenliktir. Sanatçı duygularını dile getirdiğine göre eserinin iyi olması için sanatçının içten olması, yürekten yazması beklenir. “Sanatçı içten olduğu oranda sanatçıdır.” diyor Collingwood. Şair aşk şiiri yazıyorsa gerçekten sevdiği kadın hakkındaki duygularını, acılarını, sevinçlerini anlatmalıdır ki şiir güçlü ve etkileyici olsun.

 

4.  KARŞILAŞTIRMA:

İki kavram, iki olay, iki varlık arasındaki benzerliklerin, karşıtlıkların ya da farklılıkların belirtilmesi ve günümüz­deki bir durum ya da olayın geçmişteki benzerleriyle iiişkilendirilmesidir. Ayrıca teşbih (benzetme) ve ilişkilendirme de bir tür karşılaştırmadır.

Örnek:

Demokritos, gülerek çıkarmış her sabah evinden, bu yüzden ona “gülen filozof derlermiş: Herakleitos ise ağla­yarak başlarmış gününe, ona da bu yüzden “ağlayan filozof adını takmışlar. Montaigne,” Elbette gülmek ağla­maktan yeğdir.” diyor ama burada işin tersine döndüğünü de söylüyor: İlk bakışta gülen insanı iyimser, ağlaya­nı karamsar saymak doğru gibi görünüyorsa da yukarıda adı geçen “gülen filozof gerçekte karamsar bir filo­zoftu. İnsanlıktan umudunu kesmişti, bu yüzden de işi gülmeye vurmuştu; böylece “Siz insanoğluna güvenin bakalım, insanlığın ilerleyeceğini söyleyin durmadan gülüp geçiyorum sizin bu iyimserliğinize.” demek istiyordu. Herakleitos ise insan ve toplum konusunda iyimser olduğu için “Neden hâlâ bu kötülük, bu gerilik, bu dar kafa­lılık!” dermiş gibi ağlıyordu, inandığı değişimin gecikeceğine üzülüyordu anlaşılan.

 

İlişkilendirme:

Günümüzdeki bir olayla geçmişteki bir olay arasında ya da bizim toplumumuzdaki bir durumla başka bir top­lumdaki bir durum arasında bağ kurmaktır.

Örnek:

Fiyatlara resmen zam yapamayınca lokantacılar porsiyonlardaki yemek miktarlarını azaltma yolunu tutmuşlar. Elbette tutarlar çünkü önlerinde örnek var. Bir zamanlar hükümet, kok kömürünün fiyatını artırmış görünmemek için tonu dokuz yüz kiloya indirmişti. Lokantacıya niye kızıyoruz? Üzüm üzüme baka baka kararır, değil mi? ‘

 

5. SAYISAL VERİLERDEN YARARLANMA:

Araştırma sonunda elde edilen istatistiksel bilgilerle düşüncelerin somutlanmasıdır.

örnek:

Dünyamızda büyük bir açlık sorunu var. Açlık, beslenememe sorunu demek, iyi beslenememek… insanın çeşit­li sosyal, psikolojik ve fizyolojik etkilenmeleri karşılayabilmesi için günde en az 2000 kalori alması gerekiyor­muş. Avrupalı ve Amerikalı 2500 kalori alırken; Çinli ancak 1000 kalori; Mısırlı, Endonezyalı 1500 kalori alabi­liyor. Afrikalı ise 300 – 500 kaloriyi ancak bulabiliyormuş.