MEHMET AKİF ERSOY (1873 – 1936)
- “Safahat” adlı 7 ciltlik eserin ve İstiklal Marşı’nın şairi olan sanatçının diğer mesleği de veterinerliktir.
- Dünya Savaşı sırasında, camilerde verdiği vaazlarla Türk bağımsızlığı için çabalayan yazar, “İslam birliği” tezinin ateşli bir savunucusudur. Ancak savaşın hazin sonucu üzerine, İslam birliğinin kurulamayacağını fark edince, dini temelleri olan bir devletin oluşmasını ister. Ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin laik bir devlet olarak kurulması üzerine 1925 yılında Mısır’a yerleşerek ölümüne kadar burada kalır.
- Mehmet Akif Ersoy da, kendi dönemindeki diğer birçok şair gibi, eski edebiyat kültürü ile yetişmiştir. Ancak ailesinden ve çevresinden gelen dini kültürün yansımaları da onun şiirinde göze çarpar, ilk şiirleri oldukça bireysel bir çizgide olan yazar, 1900 yılından sonra çevresindeki insanlar ve günlük hayatın olaylarıyla ilgilenmeye başlar.
- Onun tanınmasını sağlayan Safahat’ın ilk cildinde yer alan şiirlerinde (Hasta, Küfe, Meyhane, Seyfi Baba, Bayram, Bebek, Hasır, Mahalle Kahvesi…) kuvvetli bir realizm görülür.
- İslam birliği ideolojisinin çevresinde yazdığı şiirlerini, Safahat’ın ikinci kitabı olan Süleymaniye Kürsüsü’nde adlı eserde toplar. Şiirlerinde, İstiklal Savaşı’nın sonuna kadar, bu ideoloji üzerinde durur.
- Siyasi bakımdan “ümmetçi” olmasına rağmen, duyguları bakımından “halkçı” ve “milliyetçi” olan şaire göre edebiyat, “halkın manevi ve ahlaki eğitimdeki en etkili kurum”dur.
- Ayrıca “her edebiyatın vatanı vardır, her edebiyat yererdir ve edebiyat “her memleketin büyük halk kitlesine” hitap eder. Bu nedenle “toplum için sanat” anlayışıyla hareket eden şairin en büyük amacı halk için ve halkın hayatını anlatan bir edebiyat yaratmaktır.
- Mehmet Akif Ersoy, içinde yaşadığı halkın hayatını tüm yönleriyle şiirine yansıtır.
- Türk şiirine gerçek realizm Mehmet Akif ile girer.
- Kuvvetli gözlemciliğinin yanında, büyük bir betimleme yeteneğine de sahip olan şair; aynı zamanda konuşma dilinin bütün canlılığına sahip olan üslubuyla da edebiyatımız için önemlidir.
- Mehmet Akif Ersoy’un şiir dili bir bütünlük içinde değildir.
- Şiirlerinde, betimlemenin dışındaki bölümlerde dili ağırlaşır, Osmanlıcaya yaklaşır.
- Mehmet Akif, ölçü olarak daima aruzu tercih etmiştir ve divan edebiyatı nazım biçimlerini kullanır.
- Mesnevi, en çok tercih ettiği nazım biçimidir.
ESERLERİ
1. Safahat: Bazı meseleler dokunan Mehmet Akif muhitimizi saran korkunç hastalığı da sezmiştir. Tembellik ve meskenet… Fazla boşanmalar ve aile hayatımızın bozukluğu.
2. Safahat: Diğer adı Süleymaniye Kürsüsünde‘dir. Bu kısımda mahalli meseleler değil, büyük ve umumi davalar incelenmiştir. Bakışlar İslam alemine ve memleketimize çeviriyor. Bu kadar geri olmamızın sebeplerini irdeliyor Akif. Bunun yanında gerilikten kurtulmak için çözüm yolları da ortaya koyuyor.
3. Safahat: Bir diğer adı Hakkın Sesleri‘dir. Bu kısımda ise şair balkan harbi felaketini dile getirir.
4. Safahat: Mehmet Akif buna ise Fatih Kürsüsünde ismini vermiştir. Bu kısımda ise tekrar toplumumuzun ilerleme ve kalkınma meselesine dönüyor şair.
5. Safahat: Hatıralar olarak da anılır. Burada ahlak meselelerine önemle temas ediyor ayrıca umumi harpten de bahsediyor.
6. Safahat: Asım olarak da bilinir. Umumi harp ve viran çıkan vatan konu edilen şeylerdir. Bu eserde ortaya konan en büyük dava ve eserin ruhu, bizi kurtaracak nesildir. Bu nesil ise gençliktir. Bu nesli Asın temsil ediyor. Ayrıca şairin çok bilinen Çanakkale Şehitlerine şiiri de bu eserin bir parçasıdır.
7. Safahat: Diğer adı ise Gölgeler‘dir. Umumi harp sonu yazılan ve bizi çalışmaya teşvik eden manzumeler barındırıyor.