Warning: Use of undefined constant ‘WP_MEMORY_LIMIT’ - assumed '‘WP_MEMORY_LIMIT’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Use of undefined constant ’64m’ - assumed '’64m’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/dersimi3/public_html/wp-config.php:100) in /home/dersimi3/public_html/wp-includes/feed-rss2.php on line 8
anlatım biçimleri tesleri – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Kaynak Sitesi. Online Sınavlar Çıkmış Sorular Sınıf Konuları Thu, 01 Apr 2021 20:11:56 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.7.4 https://dersimizedebiyat.org/wp-content/uploads/2018/11/cropped-icon-32x32.png anlatım biçimleri tesleri – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org 32 32 Anlatım Biçimleri – 5 https://dersimizedebiyat.org/anlatim-bicimleri-5-2.html Tue, 28 Jan 2014 18:05:12 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=15607 ANLATIM BİÇİMLERİ – 5

1.      Her sanatçı yapıtlarında çevresindeki olaylara yer ve­rir. Bunlardan bazıları, olaylara kendilerini hiç karıştır­madan anlatırken bazıları da olayları penceresinden gördüğü şekilde aktarır bize.

Bu parçada geçen altı çizili sözle anlatılmak iste­nen aşağı da kilerden hangisidir?

A)  Olayların tarafsız bir biçimde anlatılması

B)  Söz sanatlarına başvurulması

C)  Yaşamın gizli kalmış yönlerinin anlatılması

D)  Duygusal anlatıma yer verilmesi

E)  Olayların yazarın bakış açısıyla aktarılması

 

2.   Öteden beri söylenen bir söz vardır: “Dergiler, edebi­yat dünyasının vazgeçilmez okuludur.” Bu dergiler sayesinde edebiyatın kan dolaşımı sağlanır. Zaten hangi ülkede edebiyat dergileri zayıflamışsa, edebiyat dünyası da can çekişmeye başlamıştır.

Bu parçada geçen ”edebiyatın kan dolaşımını sağla­mak” sözüyle, edebiyat dergileriyle ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Sanatçıların karşılaştığı sorunlara çözüm üretmek

B)  Sanatseverleri, nitelikli yapıtlarla buluşturmak

C)  Yazın hayatını canlı tutmak

D)  Sanatçılar arasında iletişimi sağlamak

E)  Yazınsal yapıtların ilginç yönlerini ortaya çıkarmak

 

3.  Yazar, yapıtlarında mekân olarak Anadolu’nun adı sa­nı duyulmamış kasabalarını seçtiğini söylüyor. Orala­rın geleneklerinden, giyiminden, yemeklerinden, konuşmalarından ayrıntılı olarak söz ediyor. Yapıtlarını okurken, yerel renkleri yansıtmaya özen gösterdiğini hemen fark ediyorsunuz.

Bu parçada geçen “yerel renkleri yansıtmak” sözüy­le anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Kendi yaşantısından kesitler sunmak

B)  İşlenmemiş konuları kaleme almak

C)  Anlatımda canlı bir dil kullanmak

D)  Yöresel özelliklere yer vermek

E)  Ayrıntılı bir anlatıma başvurmak

 

4.      Türk şiirinin en sıra dışı şairi İlhan Berk, bu yapıtıyla okuru şaşırtmayı sürdürüyor. Yazmaya, şiirin sıfır nok­tasından başlayıp günümüze kadar ulaşan şair, dergilerde yayımladığı şiirlerini bu yapıtta bir araya getirmiş.

Bu parçada “şiirin sıfır noktasından başlamak” sö­züyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangi­sidir?

A)  En uç ve süslü anlatımla şiir kaleme almak

B)  Geleceğe kalabilecek şiirler yazmak

C) İçerik ve biçimiyle düzeyli bir okur kitlesi oluştur­maya çalışmak

D) Şiirde en eski kalıpları günümüze uyarlayarak yapıt ortaya koymak

E) Şiirlerini,  şiirin  başlangıcından  hareket ederek oluşturmak

 

5.      Yazmak, sözcüklerle gerçekleştirilen bir eylemdir. Üsluba giden yol onların evreninden geçer. Bu evrenin yasalarını yeterince uygulayamayan bir kimse gerçek­te yazar olamaz, dilin toprağına sağlam basamaz.

Bu parçada “dilin toprağına sağlam basmak” sözüy­le anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Yapıtlarında sanatlı bir dil kullanmak

B)  Dildeki gelişmeleri günü gününe takip etmek

C)  Birden fazla dili yetkin seviyede kullanabilmek

D)  Dilin kurallarına dikkat ederek yapıt oluşturmak

E)  Yapıtlarını halkın kullandığı sözcüklerle ortaya koy­mak

 

6.      Bir roman yazmaya karar vermek benim için kolay olmadı. Çünkü roman, öyküyle karşılaştırılınca bilin­meyeni daha fazla olan bir alandır. İzleyebileceğiniz yöntemlerin çokluğu sizi kuşkuya ve özenli olmaya iter.

Bu parçada altı çizili sözle romanın hangi özelliği vurgulanmak istenmiştir?

A)  Bilgi ve deneyim istemesi

B)  Düşsel öğelere ağırlık vermesi

C)  Uzun bir süreç sonunda oluşması

D)  Okur tarafından anlaşılmasının zaman alması

E)  Anlaşılmayan yönü çok olan bir yapıya sahip olması

 

7.       Bu antoloji, 19201den 1970’e kadar uzanan elli yıllık bir dönemin en seçkin şairlerini, en güzel örnekleriyle topluca gözler önüne sermek için derlenmişti. Kitap, şiirimizin bir aile fotoğrafıydı i ama ne yazık ki fotoğraf­ta çocuklar yoktu.

Bu parçada “fotoğrafta çocukların olmaması1sözüy­le anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Şairlerin daha çok, eski şiirlerine yer vermek

B)  Çocuklarla ilgili şiirlere antolojide yer vermemek

C)  Genç şairlerin şiirlerini antolojiye almamak

D)Antolojiyi hazırlarken okurların beklentilerini dikka­te almamak

E)  Şairlerin en başarılı şiirlerini seçmek

 

8. Yazınımız var; ama yazın dünyamız yok ne yazık ki! Sanatçılarımız birbirlerini tanımıyor, daha doğrusu ta­nımak istemiyorlar. Sanıyorum tanımayı gerekli gör­müyorlar Hepsi kendi kabuğuna çekilmiş, hiçbiri kendi dışındakiler) sanatçı olarak görmüyor, gözlen sadece kendilerini görüyor.

Bu parçada “gözleri sadece kendilerini görmek1sö­züyle sanatçılarla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Bir yazın dünyasının var olduğuna inanmamak

B)  Öteki sanatçılarla iletişim kurmaktan çekinmek

C)  Kendi yapıtlarıyla ilgili değerlendirme yapılmasını hoş karşılamamak

D)  Özeleştiri yapmaktan kaçınmak

E)  Yazın dünyasında yalnızca kendilerinin var olduğu­nu kabul etmek

 

9- Bir şair, gelenekten ve birikimden yararlanarak büyük şair olur. Oysa bugün birçok şairimiz, kendi geleneği­ni yok sayıp ateşi yeniden keşfetmenin sevdasına düş­tü. Bu da onların kısa sürede unutulmasına yol açtı.

Bu parçada geçen “ateşi yeniden keşfetmek” sözüy­le anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?

A)   Eski konuları yeni anlatım biçimleriyle anlatmak

B)  Yepyeni anlayışlarla yapıt vermeye yönelmek

C)  Kendinden önceki büyük şairleri önemsememek

D)  Eskilerin deneyimlerini tekrar yaşama durumunda kalmak

E)  Yazıldığı dönemin dışına çıkamamak

 

10.     Bir dildeki şiiri başka bir dile aktarmak kolay değil. Hele Türkçenin kendine has bir şiirselliği, sözcükleri­nin eğilip bükülme özelliği olduğu da düşünülürse Türkçe bir şiirin çevirisi çok daha zordur.

Bu parçada “sözcüklerin eğilip bükülme özelliği” sö­züyle, Türkçeyle ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Köklü bir geçmişe sahip olduğu

B)  Sözcük sayısı bakımından zengin olduğu

C)  Sözcüklerinin çokanlamlılığa sahip olduğu

D)  Sözcük türetmeye elverişli bir yapısının olduğu

E)  Öteki dillerden üstün niteliklere sahip olduğu

 

11.     Ekmeğin peşinde koşan bir yazar, okuyucuya edebi­yat tadı veremez- Çünkü, hangi sanat dalında olursa olsun; sanatçı, her şeyi bir kenara bırakıp sadece sanatına kilitlenebilmelidir Yoksa, ortaya konan şey, bir sanat yapıtı olamaz.

Bu parçada geçen altı çizili sözle, yazarla ilgili ola­rak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Yapıtlarında sosyal problemlere yer verdiği

B)  Halkın maddi sıkıntılarını anlattığı

C)  Geçim derdi taşıdığı

D)  Yapıtlarında hep kendini anlattığı

E)  Sanat halk içindin düşüncesini savunduğu

 

12.    Geçenlerde, bir edebiyat dergisinde birkaç genç eleş­tirmenin roman değerlendirmelerini okudum. Ancak hiçbiri kapsamlı bir eleştirinin niteliklerini taşımıyordu. Yaptıkları, eleştirinin kıyılarında gezinmekti sadece.

Bu parçada geçen “eleştirinin kıyılarında gezinmek” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangi­sidir?

A)  Eleştiriyi yapıtın yazarıyla sınırlandırmak

B)  Değerlendirmelerde öznelliğin dışına çıkamamak

C)  Eleştirinin tarihsel gelişimini bilmemek

D)  Derinlemesine ve etraflı bîr eleştiri yapamamak

E)  Eleştiriyi, yalnızca yazarı ve yapıtı övmekten ibaret görmek

 CEVAPLAR

1-E         

2-C         

3-D        

4-E

5-D        

6-E         

7-C         

8-E

9-D        

10-C      

11-C      

12-D

 

]]>
Anlatım Biçimleri – 4 https://dersimizedebiyat.org/anlatim-bicimleri-4-2.html Tue, 28 Jan 2014 18:03:19 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=15603 ANLATIM BİÇİMLERİ – 4

1.       Kıyıdaki yalılar gibi sırtınızı tepelere yaslayıp öyle ba­kın, bir sabah vakti yeni uyanan Kuzguncuk’a. Deniz­de martılar, damlarda güvercinler karşılasın sizi. Birlik­te süzülüverin içerilere sokak sokak. Bakkala, kasaba, fırına, berbere “Günaydın!” deyip ilerleyin. Ahşap ev­leri görün, eski yeni yan yana duran. Yenilenmeyi, tekrar yaşamayı bekleyen çürümüş tahtaları, kırık camları, açık kapıları.,. Yenilenmiş evlere bakıp bakıp imrendiklerini fark edeceksiniz bu eski evlerin.

Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  Anlatıma duygular katılmıştır

B)  Kişileştirme yapılmıştır.

C)  Devrik cümlelere yer verilmiştir.

D)  Tanık göstermeye başvurulmuştur.

E)  Niteleyici sözler kullanılmıştır.

 

2.   Gün usul usul iniyor Urfa’da. Bal rengi ışık, kaleyi, Balıklıgöl’ü yalayıp geçiyor; yüzyıllardır dokunulmayan balıklar altın kesiliyor. Ulu Caminin eski taş duvarları sararıyor. Günün son ışıkları, gün boyu gölgeli, kuytu çarşılarda dama oynuyor. Birden, bîr bulut beliriyor Urfa semalarında, halka halka yayılan yanık bir ses duyuluyor. Minarelerden yükselen ezanlar kaplıyor or­talığı.

Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  İnsana özgü nitelikler doğaya aktarılmıştır

B)  Çeşitli duyulara seslenilmiştir,

C)  Yinelemelere yer verilmiştir.

0) Gözlem gücüyle ayrıntılar seçilmiştir. E) Anlatım örneklerle zenginleştirilmiştir

 

3.      Asırlık çınarların, kocaman bir ele benzeyen sararmış yapraklarını döktükleri bir zamandı Ortaokula gider­ken kullandığım bu yollardan geçtiğim anlar, baba ocağını her ziyarete gelişimde adımlarımın beni sürük­lediği ve dolaşmaktan haz duyduğum büyülü zaman­lardı. Çınarın altındaki küçük birer odayı andıran dük­kânları ve dükkân sahiplerini görmek, büyüdüğüm şehre karşı bende her zaman farklı duygular uyandı­rırdı.

Bu parçanın anlatımı ile ilgili olarak aşağıdakiler­den hangisi söylenemez?

A)  Niteleyici sözcükler kullanılmıştır.

B)  Benzetmeye başvurulmuştur,

C)  Farklı duyulardan yararlanılmıştır.

D)  Anlatıma duygular katılmıştır,

E)  Gözlem gücünden yararlanılmıştır.

 

4.       Serin bir sonbahar sabahı… Siren sesi ve ardında bı­raktığı yoğun dumanla isteksiz isteksiz uzaklaşıyor is­tasyondan bir yolcu treni. Görevli son kez düdüğünü çalarken, bir adam trenin açık kapısından içeri dalıyor. Tren hızlanıyor. Genç kadın el sallıyor trene, bakışla­rında derin bir yalnızlık… Pencereden bakan genç adam, ince çerçeveli gözlüğünü hızlı ve alışılmış bir hareketle iyice gözlerine yaklaştırıyor ve sıradan bir “Hoşça kal.” diyor kadına. Uzaklaşıyor kadın, küçülü­yor ve kayboluyor. Açık pencereden uzattığı başını geri çekiyor adam ve oturuyor yerine.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler­den hangisi söylenemez?

A)  Niteleyici sözcükler kullanılmıştır.

B)  Olaylar oluş sırasına göre verilmiştir.

C)  Bitmemiş cümlelere yer verilmiştir.

D)  Kişileştirme yapılmıştır.

E)  Örneklere ağırlık verilmiştir.

 

5.       Bir saattir kıyıdayım. Tam karşımda denize iniyor gü­neş, Dalga dalga kabaran denizin içinde bir süre yı­kanıp yeniden çıkıyor. Islak, uçucu, gelip geçici… Şim­di var, az sonra yok otacak. Açıkta sular ve bulutlar yanıyor. Denizin üstü, küçücük çırpıntılarla, sarılı kırmı­zılı alev yalımları gibi parlayarak akıyor bana doğru. Derinlerdeki mavi su kütlesiyse, küskün bir dost gibi uzaktan bakıyor.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler­den hangisi söylenemez?

A)  Kişileştirmeden yararlanılmıştır.

B)  Benzetmeye yer verilmiştir.

C)  Niteleyici sözcükler kutlanılmıştır.

D)  Düşünce örneklerle açıklanmıştır.

E)  Öznel bir anlatıma başvurulmuştur.

 

6.       Şairler binlerce yıldır doğayı anlatmışlar. Kimi zaman abartarak, kimi zaman da olduğu gibi… Doğa şiirlerin­den oluşan kitapları toplasanız, kütüphaneler almaz, dolar taşar. Gelin görün ki doğa şiirlerinin sayısı kadar kütüphane olsa, buralardaki tüm kitaplar doğayı anlat­sa hiçbiri; üzerinde bir damlacık çiğ bulunan bir kayın yaprağının gerçeği kadar olamaz.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler­den hangisi söylenemez?

A)  Abartılı bir anlatım söz konusudur.

B)  Anlatıma duygular katılmıştır.

C)  Karşılaştırmaya başvurulmuştur,

D)  Bitirilmemiş cümleye yer verilmiştir.

E)  Varlıklar hareket halinde verilmiştir.

 

7.       Soğuk bir şubat sabahı… Güneş henüz doğmadı; ama, ortalığı kaplayan yoğun sis, Venedik’i hüzünlü mantosuyla sarmış durumda Dalgaların hışırtılarını duymasam, denize bu kadar yakın olduğumu anlaya­mayacağım. Ama bu ses beni çekiyor, oraya kadar uzanıp gondolları görmek istiyorum. Ve yaklaştığımda Venedik’le bütünleşen, rıhtıma bağlanmış, bir aşağı bir yukarı sallanan gondolları görüyorum. Sisin içinde ne kadar da etkileyici bir manzara…

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler-den hangisi söylenemez?

A)  Bitirilmemiş cümleler kullanılmıştır.

B)  Farklı duyulardan yararlanılmıştır.

C)  Kişileştirmeye başvurulmuştur

D)  Öğretici bir anlatıma başvurulmuştur.

E)  Gözlem gücünden yararlanılmıştır.

 

8.       Etrafı ekinlerin altın sarısıyla çevrili, zümrüt yeşili sa­rıçamların İçine daldım. Bir kış vakti gözlerine vuruldu­ğum üç karacayı aradı gözlerim ormanın derinlikle­rinde. Birkaç hışırtı dışında yaprak bile kıpırdamıyor­du. Keçilerin patikalarını takıp ettim, çamların reçinele­rine bulaşmış karaca tüylerini aldım elime. Buralarda bir yerde olmalıydı yuvaları diyerek ormanı ortadan bölen kanyonun kıyısına ulaştım. Uçurumun kıyısında­ki çalılıklar kıpırdadı; keçi sürüşüydü. Anlaşılan kara­calar başka bir yuva bulmuşlardı kendilerine.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A)  Betimleyici öğelere yer verme

B)  Farklı duyulardan yararlanma

C)  Yinelemelere yer verme

D)  Anlatıma duyguları katma

E)  Olayları oluş sırası ile verme

 

9.      Terasta öylesine sessiz oturuyorduk ki güvercinler bi­le alışmıştı bize. Sağımıza solumuza konuyor, çeşitli sesler çıkararak bizi yaban bilmediklerini belli ediyor­lardı. Arada içlerinden birkaçı havalanıp elli metre öte­deki gölün kıyısına doğru dalışa geçiyordu, başımız­dan aşağı, nazla süzülen tüyler bırakarak. Göl ise ray­ların ötesinde, çok geçmeden bozulacak bir dinginlik­le, hafifçe çırpınıyordu. Bu çırpıntılar yavaş yavaş bü­yüyor, kayıklar yüzdürecek kadar yükseliyordu.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  Betimleyici öğelerden yararlanılmıştır.

B)  Kişileştirmelere yer verilmiştir.

C)  İzlenimlere yer verilmiştir.

D)  Karşılaştırmaya yer verilmiştir.

E)  Birden fazla duyudan yararlanılmıştır.

 

10.     Kasabanın ortasından geçip kalenin altında Çoruh’a karışan şirin dere, yöre halkına hoş olmayan anılar bı­rakmış. Elli yıl öncesine kadar, o güzelim meyve bah­çelerinin arasından akan küçük bir şuymuş. Bir gün derenin her iki yanındaki dağlarda büyük çökmeler ve kaymalar olmuş, sonra da seller birbirini izlemiş. Ka­sabayı önce bir uğultu sarmış, ardından korkunç bir gürültüyle sel gelmiş; Önüne kattığı taşlar, kayalar ve meyve ağaçlarıyla. Zamanla seller kesilmiş; ama o yıl­lardan sonra bu küçük dere, kötü anılır olmuş.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  Betimleme yapılmıştır.

B)  Kişisel duygulara yer verilmiştir.

C)  Tanımlamalara yer verilmiştir.

D)  Açıklama yapılmıştır.

E)  Farklı duyu organlarıyla algılanan ayrıntılara yer ve­rilmiştir.

 

11.     İşte kış geldi. Hem de güle oynaya geldi bu sefer. Gökyüzünün beyaz armağanı gösterdi kendini. Bunu en az arzulayan biz büyükleriz belki de, Biz niçin iste­riz karın yağmasını? Gözümüz farklı bir manzara gör­sün, kartopu oynayalım ya da toprağımız bereketlen­sin, sularımız gürleşsin diye. Bizde öyle büyük sevinç­ler uyandırmaz kar. En çok çocuklar arzular onu ve en çok onları mutlu eder, onları şaşkına çevirir karın ya­ğışı. Kar yağınca sokağın kendi egemenlikleri altına gireceğini bilirler ve gözleri parlayarak, büzülen, mo­raran küçücük elleriyle sevinçle koşarlar sokaklara.

Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  Anlatıma duygular katılmıştır.

B)  Karşılaştırma yapılmıştır.

C)  İnsana ait bir özellik doğaya aktarılmıştır.

D)  Benzetmelere yer verilmiştir

E)  Değişik yapılı cümleler kullanılmıştır.

 

12.    Yıllar önceydi. Gecenin şafağa yaklaşmakla olduğu sımsıcak bir yaz günü, bizi tatil için kentten götüren eski bir otobüsün içinde uyumaya çalışıyorduk. Birden bir gümleme ile irkildik. Şoför hemen fren ya­pıp yolun kenarında duruverdi. Otobüsün iki lastiği de patlamıştı. Lastikler kim bilir nereye tamir edilmek için sökülüp götürülürken yolcular da etrafa yayılıverdiler.

Bu  parçanın  anlatımında aşağıdakilerin  hangisi yoktur?

A)  Öyküleyici bir yol izleme

B)  Farklı duyulara seslenme

C)  Niteleyici sözcüklere yer verme

D)  Düşünceyi örneklerle zenginleştirme

E)  Günün belli bir anını yansıtma

 

CEVAPLAR

1-D  

2-E         

3-C         

4-E

5-D        

6-E              

7-D                       8-C              

9-D        

10-C      

11-D      

12-D

 

]]>
Anlatım Biçimleri – 3 https://dersimizedebiyat.org/anlatim-bicimleri-3.html Tue, 28 Jan 2014 17:59:37 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=15598 ANLATIM BİÇİMLERİ – 3

1. Türkiye’de bulunan yüzlerce kelebek türünden biri Osmanlı ateşi. Bilim adamları bu türün» günümüzde yalnızca Muğla ve Antalya’da ender olarak görüldü­ğünü belirtiyor Avrupa’da dağılımı Güney Balkanlar ve Türkiye İle sınırlı olan bu kelebek türünün kanat rengi, güneş ışığının vurduğu açıya göre parlak porta­kal turuncusu ve koyu ateş kırmızısı arasında değişi­yor. Bundan kırk elli yıl öncesine kadar Marmara, Ege ve Akdeniz kıyılarında, özellikle küçük bataklıklarda ve sulak alanlarda yaşamını sürdürüyordu. Ancak yaşam alanını kaybeden Osmanlı ateşi artık dar bir çevrede yaşıyor.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?

A) Öyküleme

B) Betimleme

C) Tanımlama

D) Karşılaştırma

E) Açıklama

 

2. Bolu Dağı, dört mevsimi dört ayrı güzellik olarak ya­şayan Bolu’nun yüreğidir aynı zamanda. Doğa, her mevsimde farklı düşler görüyor bu coğrafyada. Bolu’da, tepede beyaz bir gelinlik giymiş gibi duran saat kulesi, sessizce izliyor kırmızısı ak pak olan damlan. Seben’de, yayla evleri yavaş yavaş kristal bir örtünün altında sessizce kayboluyor. Bolu’da kar, beyaz bir masal gibi yağıyor.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?

A) Öyküleme

B) Betimleme

C) Tartışma

D) Tanık gösterme

E) Örneklendirme

 

3. Sinemanın olanaklarının edebiyattan daha üstün oldu­ğunu söyleyenler var. Halbuki ne kadar başarılı da ol­sa sinemanın olanakları sınırlıdır. Etkileme gücü, inebi­leceği gerçekler görülenden öteyi pek aşamaz. Bir Hugo’yu, bir Proust’u, bir Hemingway]i okumak baş­kadır, ne kadar mükemmel olsa da onların eserlerin­den yola çıkılarak yapılan bir filmi seyretmek başka. Zaten, edebiyat dünyasının büyük, ölmez eserlerinin beyazperdede gerçekteki güzelliklere hiçbir zaman erişemediğini çeşitli örneklerden biliyoruz.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?

A) Benzetme

B) Betimleme

C) Öyküleme

D) Tartışma

E) Tanımlama

 

4.       Hafta sonu tatilini geçirmek için Karadeniz yollarındayız. Mavi ve yeşilin iç içe olduğu uzun bir sahil, Yollar o kadar kıvrım kıvrım ki bir ara başımız dönüyor ve mola vermek zorunda kalıyoruz. Yolun sonunda en az iklimi kadar yumuşak; dağları, denizleri kadar renkli ve hareketli insanlar… Misafir ağırlamanın verdiği heye­can ve mutluluğun, yüzlerinden okunduğu sevecen insanlar ve hafta sonu hiç bitmesin isteyen bizler… Sı­cacık yüreklerle tanışmanın verdiği farklı duygularla, çevremizi saran çocuklarla vedalaşarak geri dönüyoruz.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisine başvurulmuştur?

A)  Öyküleme – betimleme

B)  Açıklama – betimleme

C)  Öyküleme – örneklendirme

D)  Açıklama – tanık gösterme

E)  Betimleme – tanımlama

 

5.      Yazar, bazı kahramanlarını seçerek onları kayıramaz mı? Kötü romanlar bu kayırma ve yüceltme örnek­leriyle doludur. Sadece kötü romanlar mı? İyi roman­larda da rastlarız, yazarın kendi kahramanlarını kayır­masına. Dostoyevski’nin Karamazof Kardeşler’de Alyaşa’yı her fırsatta nasıl kayırdığını hatırlayalım. İvan ve Mitya hep çarpık gülerler, Alyaşa ise yüzü aydınlık olarak güler.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangile­rine başvurulmuştur?

A)  Öyküleme – örneklendirme

B)  Tartışma – örneklendirme

C)  Açıklama – karşılaştırma

D)  Betimleme – öyküleme

E)  Açıklama – tanık gösterme

 

6.       Fantastik edebiyat, bilimkurgu ya da polisiye gibi bir iki asırlık bir tür değildir. Kökü ta Odysseia’ya, mitoloji­lere dayanır. Tüm fantastik yolculuk öykülerinin ve bi­linmeyen bir dünyayı araştırdıktan sonra eve dönüp yazılan öykülerin toplamıdır fantastik edebiyat. Bilin­meyenden, tekinsiz olandan kaçmaz; tersine, onların üstüne üstüne gider. Hep yeni, keşfedilmemiş toprak­larda dolaşır, yeni haritalar çizer, akıl dışına ve doğa ötesine kolaylıkla yelken açar.

Bu  parçanın  anlatımında  aşağıda   verilenlerin hangilerinden yararlanılmıştır?

A)  Açıklama – karşılaştırma – örneklendirme

B)  Açıklama – tanık gösterme – örneklendirme

C)  Açıklama – tanık gösterme – benzetme

D)  Tartışma – örneklendirme – tanımlama

E)  Açıklama – karşılaştırma – tanımlama

 

7.       Şairlerin düzyazılarının okunması bize değişik açılar­dan faydalar sağlar. Şiirin bir labirenti andıran kar­maşık örgüsü ve kendine özgü kapalılığı içinde imgeyi gözden kaçırabiliriz. Oysa şiire göre sade bir anlatım­la oluşturulan düzyazılarda, şairin imge dünyasını net bir şekilde görebiliriz. Bunlar, şiirlerin bir açıklamasıdır anlamına gelmez; ancak yine de dikkatli bir okur, bun­larda kendine yararlı bilgiler bulabilir. Sözgelimi ben, Melih Cevdet’in imge üzerine açıklamalarından yarar­landım: “Çağdaş ozan Eki türlü bir deney süreci için­dedir. Bunlardan ilki onun doğa ve insanlık ile karşılık­lı etkileşiminden kaynaklanır. Ozanın ikinci deneyi, do­ğayı imgeye çevirmesiyle başlar,1‘ diyor ünlü şair.

Bu parçanın anlatımında aşağıda verilenlerden hangisine başvurulmamıştır?

A) Karşılaştırmaya                                 B) Benzetmeye

C) Alıntı yapmaya                                 D) Tanımlamaya

E) Kişisel görüşleri belirtmeye

 

8.       Eleştiri, yazınsal yapıtın gerçek yaşamdaki karşılığını yine dil içerisinde bulmaya çalışır. Roland Barthes’ın yaklaşımıyla, eleştiri bir yapıtın gerçekliğini açığa çı­karmak değil, dil ve konu bütünlüğünün sağlanıp sağ­lanmadığını saptamaktır. Yeni bir yapıtın kendi türün­deki söyleyişine uygun olup olmadığını bulmaktır. Yoksa eleştiri, sanatçının gerçeklere ne derece bağlı kaldığıyla ilgilenmez.

Bu parçanın anlatımında yazar, eleştiri ile ilgili dü­şüncesini inandırıcı kılmak için aşağıdakilerden hangisine başvurmuştur?

A) Örneklendirmeye                              B) Betimlemeye

C) Karşılaştırmaya                                 D) Benzetmeye

E) Tanık göstermeye

 9.       Dünyada kulağa en hoş gelen diller İtalyanca ve Rumcadır, diyenler var. Ancak bilenler ve dışarıdan dinle­yenler itiraf ederler ki dünyada kulağa en hoş gelen ve anlamayanları bile hayran bırakan bir dil varsa o da İstanbul’da ve devletin büyük şehirlerinde konuşulan Türkçedir. Kulağı yoracak, insanın tabiatına aykırı ge­lecek hiçbir durum yoktur Türkçede. Ne İtalyancanın birbirini takip eden “y” lerî ve şiddetli “r” leri ne de Rumca’nın peltek “z” leri ve fısıltılı “s” tekrarları vardır Türkçede.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi­ne başvurulmamıştır?

A) Tartışmaya

B) Öznel yargılara

C) Örneklendirmeye

D) Karşılaştırmaya

E) Benzetmelere

 

10.    Türk edebiyatının en güçlü ve etkin daman şiirdir. Ata-sözlerine, deyimlere, halk hikâyelerine bakın, gele­neksel oyunlarımız Karagöz, ortaoyununa bakın. Öl­çülü, uyaklı söz asıldır. Yani hepsinin de şiir üzerine temellendiğini göreceksiniz. Bugünün şiir tanımına uymasa da, destanlar manzum söylenmiş, söyleniyor. Ağıtlar yakılıyor. En güzel müzik eserlerinde bile en büyük pay, hâlâ şiirin. Bugün öteki edebiyat türleri, şi­ire yaşlandıkça değer kazanıyor.

Yazar, bu parçanın ilk cümlesindeki savını inandı­rıcı kılmak için aşağıdakilerden hangisine özellikle başvurmuştur?

A)  Örneklere ağırlık verme

B)  Öyküleyici anlatım yolunu seçme

C)  Karşılaştırmalardan yararlanma

D)  Konuyu tartışma içinde sunma

E)  Tanımlamalara yer verme

 

11.     Bodrum’un bozulmamış doğasıyla insanı etkileyen Çiftlik bölgesinde ağaçlar içinde bir taş ev… Bölge sa­kinlerini buraya çeken en önemli şey yörenin doğası ve bu taş ev olmuş. 2000 yılında tamamlanan evin mi­marı eski Bodrum göçmenlerindenmiş. Dış mekânlar yazlık, iç mekânlarsa kışlık yaşama biçimine uygun olarak düzenlenmiş. Evin etrafını çevreleyen çiçekler­le bezeli bahçenin gerisinde zeytin ve meyve ağaçları uzayıp gidiyor. Kısacası, yöre sakinleri bu bölgede yal­nızlığın tadını çıkarıyorlar.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi­ne başvurulmamıştır?

A) Gözlem gücüne

B) Betimlemeye

C) Nesnel verilere

D) Öznelliğe

E) Kişileştirmeye

 

12.     Eski saatler zemberekliydi. Çalışması için kurulmaları gerekliydi. Genellikle ihtiyarlar tarafından kullanılırdı. Bu saatler, denize daldırılmış tekne çapası gibi, yelek cebine zincirle sallandırılırdı. Günün bir vaktinde saa­tin kaç olduğunu öğrenmek için zincirinden tutularak cepten çıkarılır, varsa kapağı açılır, göz ucuyla bakıl­dıktan sonra yerine konurdu. Bir günü yirmi dörde bö­len bu saatlerden bir tane edinmek, zamanı saptamak bakımından kaçınılmazdı.

Bu parçanın anlatımında, aşağıdakilerin hangisin­de verilenlerden yararlanılmıştır?

A)  Tanımlama, Örneklendirme, betimleme

B)  Açıklama, benzetme, öyküleme

C)  Karşılaştırma, örneklendirme, öyküleme

D)  Açıklama, tanık gösterme, betimleme

E)  Tanık gösterme, tartışma, öyküleme

CEVAPLAR

1 E          

2-B         

3-D         

4-A

5-B         

6-E         

7-D

8-E

9-E         

10-A       

11-E

12-B

 

]]>
Anlatım Biçimleri – 9 https://dersimizedebiyat.org/anlatim-bicimleri-9.html Tue, 14 Jan 2014 21:19:05 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=5449 ANLATIM BİÇİMLERİ – 9

1.      Her sanatçı yapıtlarında çevresindeki olaylara yer ve­rir. Bunlardan bazıları, olaylara kendilerini hiç karıştır­madan anlatırken bazıları da olayları penceresinden gördüğü şekilde aktarır bize.

Bu parçada geçen altı çizili sözle anlatılmak iste­nen aşağı da kilerden hangisidir?

A)  Olayların tarafsız bir biçimde anlatılması

B)  Söz sanatlarına başvurulması

C)  Yaşamın gizli kalmış yönlerinin anlatılması

D)  Duygusal anlatıma yer verilmesi

E)  Olayların yazarın bakış açısıyla aktarılması

 

2.   Öteden beri söylenen bir söz vardır: “Dergiler, edebi­yat dünyasının vazgeçilmez okuludur.” Bu dergiler sayesinde edebiyatın kan dolaşımı sağlanır. Zaten hangi ülkede edebiyat dergileri zayıflamışsa, edebiyat dünyası da can çekişmeye başlamıştır.

Bu parçada geçen ”edebiyatın kan dolaşımını sağla­mak” sözüyle, edebiyat dergileriyle ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Sanatçıların karşılaştığı sorunlara çözüm üretmek

B)  Sanatseverleri, nitelikli yapıtlarla buluşturmak

C)  Yazın hayatını canlı tutmak

D)  Sanatçılar arasında iletişimi sağlamak

E)  Yazınsal yapıtların ilginç yönlerini ortaya çıkarmak

 

3.  Yazar, yapıtlarında mekân olarak Anadolu’nun adı sa­nı duyulmamış kasabalarını seçtiğini söylüyor. Orala­rın geleneklerinden, giyiminden, yemeklerinden, konuşmalarından ayrıntılı olarak söz ediyor. Yapıtlarını okurken, yerel renkleri yansıtmaya özen gösterdiğini hemen fark ediyorsunuz.

Bu parçada geçen “yerel renkleri yansıtmak” sözüy­le anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Kendi yaşantısından kesitler sunmak

B)  İşlenmemiş konuları kaleme almak

C)  Anlatımda canlı bir dil kullanmak

D)  Yöresel özelliklere yer vermek

E)  Ayrıntılı bir anlatıma başvurmak

 

4.      Türk şiirinin en sıra dışı şairi İlhan Berk, bu yapıtıyla okuru şaşırtmayı sürdürüyor. Yazmaya, şiirin sıfır nok­tasından başlayıp günümüze kadar ulaşan şair, dergilerde yayımladığı şiirlerini bu yapıtta bir araya getirmiş.

Bu parçada “şiirin sıfır noktasından başlamak” sö­züyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangi­sidir?

A)  En uç ve süslü anlatımla şiir kaleme almak

B)  Geleceğe kalabilecek şiirler yazmak

C) İçerik ve biçimiyle düzeyli bir okur kitlesi oluştur­maya çalışmak

D) Şiirde en eski kalıpları günümüze uyarlayarak yapıt ortaya koymak

E) Şiirlerini,  şiirin  başlangıcından  hareket ederek oluşturmak 

 

5.      Yazmak, sözcüklerle gerçekleştirilen bir eylemdir. Üsluba giden yol onların evreninden geçer. Bu evrenin yasalarını yeterince uygulayamayan bir kimse gerçek­te yazar olamaz, dilin toprağına sağlam basamaz.

Bu parçada “dilin toprağına sağlam basmak” sözüy­le anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Yapıtlarında sanatlı bir dil kullanmak

B)  Dildeki gelişmeleri günü gününe takip etmek

C)  Birden fazla dili yetkin seviyede kullanabilmek

D)  Dilin kurallarına dikkat ederek yapıt oluşturmak

E)  Yapıtlarını halkın kullandığı sözcüklerle ortaya koy­mak

 

6.      Bir roman yazmaya karar vermek benim için kolay olmadı. Çünkü roman, öyküyle karşılaştırılınca bilin­meyeni daha fazla olan bir alandır. İzleyebileceğiniz yöntemlerin çokluğu sizi kuşkuya ve özenli olmaya iter.

Bu parçada altı çizili sözle romanın hangi özelliği vurgulanmak istenmiştir?

A)  Bilgi ve deneyim istemesi

B)  Düşsel öğelere ağırlık vermesi

C)  Uzun bir süreç sonunda oluşması

D)  Okur tarafından anlaşılmasının zaman alması

E)  Anlaşılmayan yönü çok olan bir yapıya sahip olması

 

7.       Bu antoloji, 19201den 1970’e kadar uzanan elli yıllık bir dönemin en seçkin şairlerini, en güzel örnekleriyle topluca gözler önüne sermek için derlenmişti. Kitap, şiirimizin bir aile fotoğrafıydı i ama ne yazık ki fotoğraf­ta çocuklar yoktu.

Bu parçada “fotoğrafta çocukların olmaması1sözüy­le anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Şairlerin daha çok, eski şiirlerine yer vermek

B)  Çocuklarla ilgili şiirlere antolojide yer vermemek

C)  Genç şairlerin şiirlerini antolojiye almamak

D)Antolojiyi hazırlarken okurların beklentilerini dikka­te almamak

E)  Şairlerin en başarılı şiirlerini seçmek

 

8. Yazınımız var; ama yazın dünyamız yok ne yazık ki! Sanatçılarımız birbirlerini tanımıyor, daha doğrusu ta­nımak istemiyorlar. Sanıyorum tanımayı gerekli gör­müyorlar Hepsi kendi kabuğuna çekilmiş, hiçbiri kendi dışındakiler) sanatçı olarak görmüyor, gözlen sadece kendilerini görüyor.

Bu parçada “gözleri sadece kendilerini görmek1sö­züyle sanatçılarla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Bir yazın dünyasının var olduğuna inanmamak

B)  Öteki sanatçılarla iletişim kurmaktan çekinmek

C)  Kendi yapıtlarıyla ilgili değerlendirme yapılmasını hoş karşılamamak

D)  Özeleştiri yapmaktan kaçınmak

E)  Yazın dünyasında yalnızca kendilerinin var olduğu­nu kabul etmek

 

9- Bir şair, gelenekten ve birikimden yararlanarak büyük şair olur. Oysa bugün birçok şairimiz, kendi geleneği­ni yok sayıp ateşi yeniden keşfetmenin sevdasına düş­tü. Bu da onların kısa sürede unutulmasına yol açtı.

Bu parçada geçen “ateşi yeniden keşfetmek” sözüy­le anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?

A)   Eski konuları yeni anlatım biçimleriyle anlatmak

B)  Yepyeni anlayışlarla yapıt vermeye yönelmek

C)  Kendinden önceki büyük şairleri önemsememek

D)  Eskilerin deneyimlerini tekrar yaşama durumunda kalmak

E)  Yazıldığı dönemin dışına çıkamamak

 

10.     Bir dildeki şiiri başka bir dile aktarmak kolay değil. Hele Türkçenin kendine has bir şiirselliği, sözcükleri­nin eğilip bükülme özelliği olduğu da düşünülürse Türkçe bir şiirin çevirisi çok daha zordur.

Bu parçada “sözcüklerin eğilip bükülme özelliği” sö­züyle, Türkçeyle ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Köklü bir geçmişe sahip olduğu

B)  Sözcük sayısı bakımından zengin olduğu

C)  Sözcüklerinin çokanlamlılığa sahip olduğu

D)  Sözcük türetmeye elverişli bir yapısının olduğu

E)  Öteki dillerden üstün niteliklere sahip olduğu

 

11.     Ekmeğin peşinde koşan bir yazar, okuyucuya edebi­yat tadı veremez- Çünkü, hangi sanat dalında olursa olsun; sanatçı, her şeyi bir kenara bırakıp sadece sanatına kilitlenebilmelidir Yoksa, ortaya konan şey, bir sanat yapıtı olamaz.

Bu parçada geçen altı çizili sözle, yazarla ilgili ola­rak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Yapıtlarında sosyal problemlere yer verdiği

B)  Halkın maddi sıkıntılarını anlattığı

C)  Geçim derdi taşıdığı

D)  Yapıtlarında hep kendini anlattığı

E)  Sanat halk içindin düşüncesini savunduğu

 

12.    Geçenlerde, bir edebiyat dergisinde birkaç genç eleş­tirmenin roman değerlendirmelerini okudum. Ancak hiçbiri kapsamlı bir eleştirinin niteliklerini taşımıyordu. Yaptıkları, eleştirinin kıyılarında gezinmekti sadece.

Bu parçada geçen “eleştirinin kıyılarında gezinmek” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangi­sidir?

A)  Eleştiriyi yapıtın yazarıyla sınırlandırmak

B)  Değerlendirmelerde öznelliğin dışına çıkamamak

C)  Eleştirinin tarihsel gelişimini bilmemek

D)  Derinlemesine ve etraflı bîr eleştiri yapamamak

E)  Eleştiriyi, yalnızca yazarı ve yapıtı övmekten ibaret görmek

 

www.dersimizedebiyat.org

Edebiyat / Dil ve Anlatım Kaynak Sitesi

 

CEVAPLAR

1-E         

2-C         

3-D        

4-E

5-D        

6-E         

7-C         

8-E

9-D        

10-C      

11-C      

12-D

 

]]>
Anlatım Biçimleri – 8 https://dersimizedebiyat.org/anlatim-bicimleri-8.html Tue, 14 Jan 2014 21:17:52 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=5447 ANLATIM BİÇİMLERİ -8

1.       Kıyıdaki yalılar gibi sırtınızı tepelere yaslayıp öyle ba­kın, bir sabah vakti yeni uyanan Kuzguncuk’a. Deniz­de martılar, damlarda güvercinler karşılasın sizi. Birlik­te süzülüverin içerilere sokak sokak. Bakkala, kasaba, fırına, berbere “Günaydın!” deyip ilerleyin. Ahşap ev­leri görün, eski yeni yan yana duran. Yenilenmeyi, tekrar yaşamayı bekleyen çürümüş tahtaları, kırık camları, açık kapıları.,. Yenilenmiş evlere bakıp bakıp imrendiklerini fark edeceksiniz bu eski evlerin.

Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  Anlatıma duygular katılmıştır

B)  Kişileştirme yapılmıştır.

C)  Devrik cümlelere yer verilmiştir.

D)  Tanık göstermeye başvurulmuştur.

E)  Niteleyici sözler kullanılmıştır.

 

2.   Gün usul usul iniyor Urfa’da. Bal rengi ışık, kaleyi, Balıklıgöl’ü yalayıp geçiyor; yüzyıllardır dokunulmayan balıklar altın kesiliyor. Ulu Caminin eski taş duvarları sararıyor. Günün son ışıkları, gün boyu gölgeli, kuytu çarşılarda dama oynuyor. Birden, bîr bulut beliriyor Urfa semalarında, halka halka yayılan yanık bir ses duyuluyor. Minarelerden yükselen ezanlar kaplıyor or­talığı.

Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  İnsana özgü nitelikler doğaya aktarılmıştır

B)  Çeşitli duyulara seslenilmiştir,

C)  Yinelemelere yer verilmiştir.

D) Gözlem gücüyle ayrıntılar seçilmiştir.

E) Anlatım örneklerle zenginleştirilmiştir

 

3.      Asırlık çınarların, kocaman bir ele benzeyen sararmış yapraklarını döktükleri bir zamandı Ortaokula gider­ken kullandığım bu yollardan geçtiğim anlar, baba ocağını her ziyarete gelişimde adımlarımın beni sürük­lediği ve dolaşmaktan haz duyduğum büyülü zaman­lardı. Çınarın altındaki küçük birer odayı andıran dük­kânları ve dükkân sahiplerini görmek, büyüdüğüm şehre karşı bende her zaman farklı duygular uyandı­rırdı.

Bu parçanın anlatımı ile ilgili olarak aşağıdakiler­den hangisi söylenemez?

A)  Niteleyici sözcükler kullanılmıştır.

B)  Benzetmeye başvurulmuştur,

C)  Farklı duyulardan yararlanılmıştır.

D)  Anlatıma duygular katılmıştır,

E)  Gözlem gücünden yararlanılmıştır.

 

4.       Serin bir sonbahar sabahı… Siren sesi ve ardında bı­raktığı yoğun dumanla isteksiz isteksiz uzaklaşıyor is­tasyondan bir yolcu treni. Görevli son kez düdüğünü çalarken, bir adam trenin açık kapısından içeri dalıyor. Tren hızlanıyor. Genç kadın el sallıyor trene, bakışla­rında derin bir yalnızlık… Pencereden bakan genç adam, ince çerçeveli gözlüğünü hızlı ve alışılmış bir hareketle iyice gözlerine yaklaştırıyor ve sıradan bir “Hoşça kal.” diyor kadına. Uzaklaşıyor kadın, küçülü­yor ve kayboluyor. Açık pencereden uzattığı başını geri çekiyor adam ve oturuyor yerine.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler­den hangisi söylenemez?

A)  Niteleyici sözcükler kullanılmıştır.

B)  Olaylar oluş sırasına göre verilmiştir.

C)  Bitmemiş cümlelere yer verilmiştir.

D)  Kişileştirme yapılmıştır.

E)  Örneklere ağırlık verilmiştir.

 

5.       Bir saattir kıyıdayım. Tam karşımda denize iniyor gü­neş, Dalga dalga kabaran denizin içinde bir süre yı­kanıp yeniden çıkıyor. Islak, uçucu, gelip geçici… Şim­di var, az sonra yok otacak. Açıkta sular ve bulutlar yanıyor. Denizin üstü, küçücük çırpıntılarla, sarılı kırmı­zılı alev yalımları gibi parlayarak akıyor bana doğru. Derinlerdeki mavi su kütlesiyse, küskün bir dost gibi uzaktan bakıyor.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler­den hangisi söylenemez?

A)  Kişileştirmeden yararlanılmıştır.

B)  Benzetmeye yer verilmiştir.

C)  Niteleyici sözcükler kutlanılmıştır.

D)  Düşünce örneklerle açıklanmıştır.

E)  Öznel bir anlatıma başvurulmuştur.

 

6.       Şairler binlerce yıldır doğayı anlatmışlar. Kimi zaman abartarak, kimi zaman da olduğu gibi… Doğa şiirlerin­den oluşan kitapları toplasanız, kütüphaneler almaz, dolar taşar. Gelin görün ki doğa şiirlerinin sayısı kadar kütüphane olsa, buralardaki tüm kitaplar doğayı anlat­sa hiçbiri; üzerinde bir damlacık çiğ bulunan bir kayın yaprağının gerçeği kadar olamaz.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler­den hangisi söylenemez?

A)  Abartılı bir anlatım söz konusudur.

B)  Anlatıma duygular katılmıştır.

C)  Karşılaştırmaya başvurulmuştur,

D)  Bitirilmemiş cümleye yer verilmiştir.

E)  Varlıklar hareket halinde verilmiştir.

7.       Soğuk bir şubat sabahı… Güneş henüz doğmadı; ama, ortalığı kaplayan yoğun sis, Venedik’i hüzünlü mantosuyla sarmış durumda Dalgaların hışırtılarını duymasam, denize bu kadar yakın olduğumu anlaya­mayacağım. Ama bu ses beni çekiyor, oraya kadar uzanıp gondolları görmek istiyorum. Ve yaklaştığımda Venedik’le bütünleşen, rıhtıma bağlanmış, bir aşağı bir yukarı sallanan gondolları görüyorum. Sisin içinde ne kadar da etkileyici bir manzara…

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler-den hangisi söylenemez?

A)  Bitirilmemiş cümleler kullanılmıştır.

B)  Farklı duyulardan yararlanılmıştır.

C)  Kişileştirmeye başvurulmuştur

D)  Öğretici bir anlatıma başvurulmuştur.

E)  Gözlem gücünden yararlanılmıştır.

 

8.       Etrafı ekinlerin altın sarısıyla çevrili, zümrüt yeşili sa­rıçamların İçine daldım. Bir kış vakti gözlerine vuruldu­ğum üç karacayı aradı gözlerim ormanın derinlikle­rinde. Birkaç hışırtı dışında yaprak bile kıpırdamıyor­du. Keçilerin patikalarını takıp ettim, çamların reçinele­rine bulaşmış karaca tüylerini aldım elime. Buralarda bir yerde olmalıydı yuvaları diyerek ormanı ortadan bölen kanyonun kıyısına ulaştım. Uçurumun kıyısında­ki çalılıklar kıpırdadı; keçi sürüşüydü. Anlaşılan kara­calar başka bir yuva bulmuşlardı kendilerine.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A)  Betimleyici öğelere yer verme

B)  Farklı duyulardan yararlanma

C)  Yinelemelere yer verme

D)  Anlatıma duyguları katma

E)  Olayları oluş sırası ile verme

 

9.      Terasta öylesine sessiz oturuyorduk ki güvercinler bi­le alışmıştı bize. Sağımıza solumuza konuyor, çeşitli sesler çıkararak bizi yaban bilmediklerini belli ediyor­lardı. Arada içlerinden birkaçı havalanıp elli metre öte­deki gölün kıyısına doğru dalışa geçiyordu, başımız­dan aşağı, nazla süzülen tüyler bırakarak. Göl ise ray­ların ötesinde, çok geçmeden bozulacak bir dinginlik­le, hafifçe çırpınıyordu. Bu çırpıntılar yavaş yavaş bü­yüyor, kayıklar yüzdürecek kadar yükseliyordu.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  Betimleyici öğelerden yararlanılmıştır.

B)  Kişileştirmelere yer verilmiştir.

C)  İzlenimlere yer verilmiştir.

D)  Karşılaştırmaya yer verilmiştir.

E)  Birden fazla duyudan yararlanılmıştır.

 

10.     Kasabanın ortasından geçip kalenin altında Çoruh’a karışan şirin dere, yöre halkına hoş olmayan anılar bı­rakmış. Elli yıl öncesine kadar, o güzelim meyve bah­çelerinin arasından akan küçük bir şuymuş. Bir gün derenin her iki yanındaki dağlarda büyük çökmeler ve kaymalar olmuş, sonra da seller birbirini izlemiş. Ka­sabayı önce bir uğultu sarmış, ardından korkunç bir gürültüyle sel gelmiş; Önüne kattığı taşlar, kayalar ve meyve ağaçlarıyla. Zamanla seller kesilmiş; ama o yıl­lardan sonra bu küçük dere, kötü anılır olmuş.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  Betimleme yapılmıştır.

B)  Kişisel duygulara yer verilmiştir.

C)  Tanımlamalara yer verilmiştir.

D)  Açıklama yapılmıştır.

E)  Farklı duyu organlarıyla algılanan ayrıntılara yer ve­rilmiştir.

 

11.     İşte kış geldi. Hem de güle oynaya geldi bu sefer. Gökyüzünün beyaz armağanı gösterdi kendini. Bunu en az arzulayan biz büyükleriz belki de, Biz niçin iste­riz karın yağmasını? Gözümüz farklı bir manzara gör­sün, kartopu oynayalım ya da toprağımız bereketlen­sin, sularımız gürleşsin diye. Bizde öyle büyük sevinç­ler uyandırmaz kar. En çok çocuklar arzular onu ve en çok onları mutlu eder, onları şaşkına çevirir karın ya­ğışı. Kar yağınca sokağın kendi egemenlikleri altına gireceğini bilirler ve gözleri parlayarak, büzülen, mo­raran küçücük elleriyle sevinçle koşarlar sokaklara.

Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  Anlatıma duygular katılmıştır.

B)  Karşılaştırma yapılmıştır.

C)  İnsana ait bir özellik doğaya aktarılmıştır.

D)  Benzetmelere yer verilmiştir

E)  Değişik yapılı cümleler kullanılmıştır.

 

12.    Yıllar önceydi. Gecenin şafağa yaklaşmakla olduğu sımsıcak bir yaz günü, bizi tatil için kentten götüren eski bir otobüsün içinde uyumaya çalışıyorduk. Birden bir gümleme ile irkildik. Şoför hemen fren ya­pıp yolun kenarında duruverdi. Otobüsün iki lastiği de patlamıştı. Lastikler kim bilir nereye tamir edilmek için sökülüp götürülürken yolcular da etrafa yayılıverdiler.

Bu  parçanın  anlatımında aşağıdakilerin  hangisi yoktur?

A)  Öyküleyici bir yol izleme

B)  Farklı duyulara seslenme

C)  Niteleyici sözcüklere yer verme

D)  Düşünceyi örneklerle zenginleştirme

E)  Günün belli bir anını yansıtma

 

www.dersimizedebiyat.org

Edebiyat / Dil ve Anlatım Kaynak Sitesi

CEVAPLAR

1-D         2-E          3-C         

4-E

5-D         6-E               7-D                        

8-C              

9-D         10-C       11-D      

12-D

 

 

]]>
Anlatım Biçimleri – 7 https://dersimizedebiyat.org/anlatim-bicimleri-7.html Tue, 14 Jan 2014 21:15:18 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=5444 ANLATIM BİÇİMLERİ – 7

1. Türkiye’de bulunan yüzlerce kelebek türünden biri Osmanlı ateşi. Bilim adamları bu türün» günümüzde yalnızca Muğla ve Antalya’da ender olarak görüldü­ğünü belirtiyor Avrupa’da dağılımı Güney Balkanlar ve Türkiye İle sınırlı olan bu kelebek türünün kanat rengi, güneş ışığının vurduğu açıya göre parlak porta­kal turuncusu ve koyu ateş kırmızısı arasında değişi­yor. Bundan kırk elli yıl öncesine kadar Marmara, Ege ve Akdeniz kıyılarında, özellikle küçük bataklıklarda ve sulak alanlarda yaşamını sürdürüyordu. Ancak yaşam alanını kaybeden Osmanlı ateşi artık dar bir çevrede yaşıyor.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?

A) Öyküleme

B) Betimleme

C) Tanımlama

D) Karşılaştırma

E) Açıklama

 

2. Bolu Dağı, dört mevsimi dört ayrı güzellik olarak ya­şayan Bolu’nun yüreğidir aynı zamanda. Doğa, her mevsimde farklı düşler görüyor bu coğrafyada. Bolu’da, tepede beyaz bir gelinlik giymiş gibi duran saat kulesi, sessizce izliyor kırmızısı ak pak olan damlan. Seben’de, yayla evleri yavaş yavaş kristal bir örtünün altında sessizce kayboluyor. Bolu’da kar, beyaz bir masal gibi yağıyor.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?

A) Öyküleme

B) Betimleme

C) Tartışma

D) Tanık gösterme

E) Örneklendirme

 

3. Sinemanın olanaklarının edebiyattan daha üstün oldu­ğunu söyleyenler var. Halbuki ne kadar başarılı da ol­sa sinemanın olanakları sınırlıdır. Etkileme gücü, inebi­leceği gerçekler görülenden öteyi pek aşamaz. Bir Hugo’yu, bir Proust’u, bir Hemingway]i okumak baş­kadır, ne kadar mükemmel olsa da onların eserlerin­den yola çıkılarak yapılan bir filmi seyretmek başka. Zaten, edebiyat dünyasının büyük, ölmez eserlerinin beyazperdede gerçekteki güzelliklere hiçbir zaman erişemediğini çeşitli örneklerden biliyoruz.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?

A) Benzetme

B) Betimleme

C) Öyküleme

D) Tartışma

E) Tanımlama

 

4.       Hafta sonu tatilini geçirmek için Karadeniz yollarındayız. Mavi ve yeşilin iç içe olduğu uzun bir sahil, Yollar o kadar kıvrım kıvrım ki bir ara başımız dönüyor ve mola vermek zorunda kalıyoruz. Yolun sonunda en az iklimi kadar yumuşak; dağları, denizleri kadar renkli ve hareketli insanlar… Misafir ağırlamanın verdiği heye­can ve mutluluğun, yüzlerinden okunduğu sevecen insanlar ve hafta sonu hiç bitmesin isteyen bizler… Sı­cacık yüreklerle tanışmanın verdiği farklı duygularla, çevremizi saran çocuklarla vedalaşarak geri dönüyoruz.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisine başvurulmuştur?

A)  Öyküleme – betimleme

B)  Açıklama – betimleme

C)  Öyküleme – örneklendirme

D)  Açıklama – tanık gösterme

E)  Betimleme – tanımlama

 

5.      Yazar, bazı kahramanlarını seçerek onları kayıramaz mı? Kötü romanlar bu kayırma ve yüceltme örnek­leriyle doludur. Sadece kötü romanlar mı? İyi roman­larda da rastlarız, yazarın kendi kahramanlarını kayır­masına. Dostoyevski’nin Karamazof Kardeşler’de Alyaşa’yı her fırsatta nasıl kayırdığını hatırlayalım. İvan ve Mitya hep çarpık gülerler, Alyaşa ise yüzü aydınlık olarak güler.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangile­rine başvurulmuştur?

A)  Öyküleme – örneklendirme

B)  Tartışma – örneklendirme

C)  Açıklama – karşılaştırma

D)  Betimleme – öyküleme

E)  Açıklama – tanık gösterme

 

6.       Fantastik edebiyat, bilimkurgu ya da polisiye gibi bir iki asırlık bir tür değildir. Kökü ta Odysseia’ya, mitoloji­lere dayanır. Tüm fantastik yolculuk öykülerinin ve bi­linmeyen bir dünyayı araştırdıktan sonra eve dönüp yazılan öykülerin toplamıdır fantastik edebiyat. Bilin­meyenden, tekinsiz olandan kaçmaz; tersine, onların üstüne üstüne gider. Hep yeni, keşfedilmemiş toprak­larda dolaşır, yeni haritalar çizer, akıl dışına ve doğa ötesine kolaylıkla yelken açar.

Bu  parçanın  anlatımında  aşağıda   verilenlerin hangilerinden yararlanılmıştır?

A)  Açıklama – karşılaştırma – örneklendirme

B)  Açıklama – tanık gösterme – örneklendirme

C)  Açıklama – tanık gösterme – benzetme

D)  Tartışma – örneklendirme – tanımlama

E)  Açıklama – karşılaştırma – tanımlama

7.       Şairlerin düzyazılarının okunması bize değişik açılar­dan faydalar sağlar. Şiirin bir labirenti andıran kar­maşık örgüsü ve kendine özgü kapalılığı içinde imgeyi gözden kaçırabiliriz. Oysa şiire göre sade bir anlatım­la oluşturulan düzyazılarda, şairin imge dünyasını net bir şekilde görebiliriz. Bunlar, şiirlerin bir açıklamasıdır anlamına gelmez; ancak yine de dikkatli bir okur, bun­larda kendine yararlı bilgiler bulabilir. Sözgelimi ben, Melih Cevdet’in imge üzerine açıklamalarından yarar­landım: “Çağdaş ozan Eki türlü bir deney süreci için­dedir. Bunlardan ilki onun doğa ve insanlık ile karşılık­lı etkileşiminden kaynaklanır. Ozanın ikinci deneyi, do­ğayı imgeye çevirmesiyle başlar,1‘ diyor ünlü şair.

Bu parçanın anlatımında aşağıda verilenlerden hangisine başvurulmamıştır?

A) Karşılaştırmaya                                 B) Benzetmeye

C) Alıntı yapmaya                                 D) Tanımlamaya

E) Kişisel görüşleri belirtmeye

 

8.       Eleştiri, yazınsal yapıtın gerçek yaşamdaki karşılığını yine dil içerisinde bulmaya çalışır. Roland Barthes’ın yaklaşımıyla, eleştiri bir yapıtın gerçekliğini açığa çı­karmak değil, dil ve konu bütünlüğünün sağlanıp sağ­lanmadığını saptamaktır. Yeni bir yapıtın kendi türün­deki söyleyişine uygun olup olmadığını bulmaktır. Yoksa eleştiri, sanatçının gerçeklere ne derece bağlı kaldığıyla ilgilenmez.

Bu parçanın anlatımında yazar, eleştiri ile ilgili dü­şüncesini inandırıcı kılmak için aşağıdakilerden hangisine başvurmuştur?

A) Örneklendirmeye                              B) Betimlemeye

C) Karşılaştırmaya                                 D) Benzetmeye

E) Tanık göstermeye

 

9.       Dünyada kulağa en hoş gelen diller İtalyanca ve Rumcadır, diyenler var. Ancak bilenler ve dışarıdan dinle­yenler itiraf ederler ki dünyada kulağa en hoş gelen ve anlamayanları bile hayran bırakan bir dil varsa o da İstanbul’da ve devletin büyük şehirlerinde konuşulan Türkçedir. Kulağı yoracak, insanın tabiatına aykırı ge­lecek hiçbir durum yoktur Türkçede. Ne İtalyancanın birbirini takip eden “y” lerî ve şiddetli “r” leri ne de Rumca’nın peltek “z” leri ve fısıltılı “s” tekrarları vardır Türkçede.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi­ne başvurulmamıştır?

A) Tartışmaya

B) Öznel yargılara

C) Örneklendirmeye

D) Karşılaştırmaya

E) Benzetmelere

 

10.    Türk edebiyatının en güçlü ve etkin daman şiirdir. Ata-sözlerine, deyimlere, halk hikâyelerine bakın, gele­neksel oyunlarımız Karagöz, ortaoyununa bakın. Öl­çülü, uyaklı söz asıldır. Yani hepsinin de şiir üzerine temellendiğini göreceksiniz. Bugünün şiir tanımına uymasa da, destanlar manzum söylenmiş, söyleniyor. Ağıtlar yakılıyor. En güzel müzik eserlerinde bile en büyük pay, hâlâ şiirin. Bugün öteki edebiyat türleri, şi­ire yaşlandıkça değer kazanıyor.

Yazar, bu parçanın ilk cümlesindeki savını inandı­rıcı kılmak için aşağıdakilerden hangisine özellikle başvurmuştur?

A)  Örneklere ağırlık verme

B)  Öyküleyici anlatım yolunu seçme

C)  Karşılaştırmalardan yararlanma

D)  Konuyu tartışma içinde sunma

E)  Tanımlamalara yer verme

 

11.     Bodrum’un bozulmamış doğasıyla insanı etkileyen Çiftlik bölgesinde ağaçlar içinde bir taş ev… Bölge sa­kinlerini buraya çeken en önemli şey yörenin doğası ve bu taş ev olmuş. 2000 yılında tamamlanan evin mi­marı eski Bodrum göçmenlerindenmiş. Dış mekânlar yazlık, iç mekânlarsa kışlık yaşama biçimine uygun olarak düzenlenmiş. Evin etrafını çevreleyen çiçekler­le bezeli bahçenin gerisinde zeytin ve meyve ağaçları uzayıp gidiyor. Kısacası, yöre sakinleri bu bölgede yal­nızlığın tadını çıkarıyorlar.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi­ne başvurulmamıştır?

A) Gözlem gücüne

B) Betimlemeye

C) Nesnel verilere

D) Öznelliğe

E) Kişileştirmeye

 

12.     Eski saatler zemberekliydi. Çalışması için kurulmaları gerekliydi. Genellikle ihtiyarlar tarafından kullanılırdı. Bu saatler, denize daldırılmış tekne çapası gibi, yelek cebine zincirle sallandırılırdı. Günün bir vaktinde saa­tin kaç olduğunu öğrenmek için zincirinden tutularak cepten çıkarılır, varsa kapağı açılır, göz ucuyla bakıl­dıktan sonra yerine konurdu. Bir günü yirmi dörde bö­len bu saatlerden bir tane edinmek, zamanı saptamak bakımından kaçınılmazdı.

Bu parçanın anlatımında, aşağıdakilerin hangisin­de verilenlerden yararlanılmıştır?

A)  Tanımlama, Örneklendirme, betimleme

B)  Açıklama, benzetme, öyküleme

C)  Karşılaştırma, örneklendirme, öyküleme

D)  Açıklama, tanık gösterme, betimleme

E)  Tanık gösterme, tartışma, öyküleme

www.dersimizedebiyat.org

Edebiyat / Dil ve Anlatım Kaynak Sitesi

CEVAPLAR

1 E          

2-B         

3-D         

4-A

5-B         

6-E         

7-D

8-E

9-E         

10-A       

11-E

12-B

 

]]>
Anlatım Biçimleri (Çıkmış Sorular) https://dersimizedebiyat.org/anlatim-bicimleri-6.html Tue, 14 Jan 2014 04:37:39 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=3749 ANLATIM BİÇİMLERİ – 6

1. Bir vapur yanaşıyor Eminönü’ndeki vapur iskele­sine. Martılar ona çığlıklarıyla eşlik ediyor, Günün ilk ışıklarıyla birlikte insanlar birer İkişer dolduru­yorlar kaldırımları. Yol kenarındaki taksiler, gecenin yorgunluğunu atıyor. Caminin avlusunda güvercinler… Galata köprüsündeki emektar kahvede sabah çayları içiliyor; buharlar yükseliyor bardaklardan, pencereden içeriye dolan güneşle birlikte. Ah, bir de bu deniz kokusu,..

Bu   parçanın   anlatımında   aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Nesnelere, insanlara özgü nitelikler yükleme

B) Betimleyici bir yol izleme

C) Çeşitli duyulara seslenme

D) Gözlem gücüyle ayrıntılar seçme

E) Örneklerden  ve  karşılaştırmalardan  yarar­lanma

(ÖSS 1997)

 

2. Köyden kasabaya taşınmıştık. Cadde üstünde, sol tarafta bahçesi olan, beyaz boyalı bir ev satın almıştık. Bahçemizden, komşu bahçeden gelen küçük bir su yolu geçiyordu. Bu su, yan duvarın altından aşağıdaki bahçelere akıyordu. Bizim bahçenin bir köşesinde ufak bir tel kümes vardı. Dip tarafa domates, biber, yeşil salata ekilmişti. Cadde tarafında sardunyalar, pembe karanfiller, hanımelleri bulunurdu.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin han­gilerine başvurulmuştur?

A) Açıklama – öyküleme

B) Tartışma – betimleme

C) Öyküleme – betimleme

D) Açıklama – tartışma

E) Örneklendirme –  öyküleme

(ÖYS 1991)

 

3. “Güzelliğin görece olduğu doğru değildir. Toplu­mu oluşturan bireyler birçok ‘güze!’ tanımında bir­leşiyor. Bir bakıma moda konusuna benziyor bu. Moda, başlangıçta bir tür kişisel ve yaratılan güzelliktir; yeni olduğu için de görecedir. Ancak bu yaratılan güzellik gerçekte ortak bir çabanın ürünüdür. Elİot’un dediği gibi ‘Bugün geçmişle yönetilir; geçmiş de bugünle değişime uğrar.” Nitekim bunun böyle olduğunu, güzelliğin ortak bir çabadan kaynaklandığını, son yıllarda yapılan on araştırmadan sekizi doğruluyor.”

Bu parçada Öne sürülen düşünceyi açıklamak için şu yollardan hangisine başvurulma­mıştır?

A) Tanımlamaya yer verme

B) Örneklendirmeye yer verme

C) Karşılaştırmaya başvurma

D) Tanık gösterme

E) Sayısal verilerden yararlanma

(ÖYS 1983)

 

4. Eylülde Kaçkarlar’ın çevresinde “kestane karası fırtınası” gelip çatar. Kestanelerin dökülme za­manıdır artık. Yöre insanı için kestanenin hem meyvesi, hem de kerestesi çok değerlidir. Çünkü evlerin özellikle dış cephesi bu ağaçtan yapılır. Rüzgarlar vadilerde uğuldamaya, yapraklar dökülmeye başlamıştır bu günlerde. Karın haber­cisi olan “karakuş” birazdan pencerenin per­vazına tüner. Derinden kurt sesleri gelir. Orman tüm yaşamıyla hazırdır uzun ve beyaz kışa.

Bu parçanın anlatımında, aşağıdakilerin hangisinde verilenlerden yararlanılmıştır?

A) Karşılaştırma, tanımlama, öyküleme

B) Açıklama, öyküleme, betimleme

C) Tartışma, karşılaştırma, öyküleme

D) Tanımlama, örnek gösterme, betimleme

E) Açıklama, tartışma, örnek gösterme

(ÖSS 2000)

 

5. Derken davul zurna çalmaya başladı. Önde da­vulcu, bir öne bir arkaya eğilip belindeki püskülleri savurarak yürüyor, davulunu gümbürdetiyordu. Ardında zurnacı, zurnasının ağzını bir o yana bir bu yana çevirerek çalıyordu. Davulcuyla zur­nacının ardına takılmış birkaç çocukla onları izleyen bir kedi vardı. En önde ise dili dışarıda bir köpek, havlayarak koşuyordu.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden han­gisi ağır basmaktadır?

A) Tanımlamalara yer verme

B) Varlıkları ayırıcı özellikleriyle anlatma

C)Örneklendirmelerden yararlanma

D) Karşılaştırmalara başvurma

E) Anlatılanları nedenleriyle belirtme

(ÖYS 1992)

 

6. Bir öyküyü okuyanla, onun oyunlaştırılmış biçi­mini sahnede izleyen kişi arasındaki fark nedir? İzleyen, gördüklerini dolaysız olarak yaşamakta­dır. Başka deyişle sahnede, ortaya konulan hazır bir dünya vardır; İzleyici tüm duygularını harekete geçirerek bu dünyayı algılar. Okuyan İse, okuduk­larını kendi düşünce ve düş süzgecinden geçir­erek kafasında canlandırır.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?

A) Karşılaştırma               B) Tanımlama

C) Açıklama                      D) Örneklendirme

E) Öyküleme

(ÖYS 1994)

 

7. Edebiyatın konusu insandır, doğadır; edebiyat bütün olanaklarıyla insanı tanıtmaya yönelmiştir. Eleştirinin konusu ise eserdir; amacı eseri tanıtılmak ve değerlendirmektir. Edebiyatta dolaysız bir yaratma söz konusudur. Eleştirmen ise dolaylı  yaratan kişidir. Yargılanacak bir eser olmadıkça eleştiri de olmaz.

Bu parçanın anlatımında a sağı da kilerden hangisi ağır basmaktadır?

A) örneklendirme             B) Karşılaştırma

C)Tanımlama                     D) Tartışma

E)   Öyküleme

(ÖYS 1988)

8. (I) Minibüsle, sabahleyin yola çıktık. (II) Yeşilin, açığından koyusuna değin bütün tonlarıyla bezenmiş ağaçların süslediği yamaçlardan, tepe­lerden geçtik. (III) Şırıl şırıl akan derecikleri aşa aşa sonunda yeryüzü cennetine vardık. (IV) Çevresini irili ufaklı ağaçların kuşattığı mavi, duru, büyük göle bakan bir yamaçta durduk. (V) Kame­ramızı çıkarıp bu manzarayı görüntüledik.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangi­lerinde betimlemeye yer verilmemiştir?

A) I. ve II.                B)l. ve V.               C) II. ve III.

D) II. ve IV.             E) III. ve IV.

(ÖSS 1999)

 

9. Dil, İnsanların düşündüklerini, duyduklarını bildirmek için kullandıkları, sözcükler ve işaretler­den oluşan bir anlaşma aracıdır. Ancak, herhangi bir araç değildir. Bir ulusun kimliğini belirleyen, duygu ve düşünce dünyasını besleyen en önemli etkendir. Aynı zamanda ulusal kimliği yansıtan bir ayna gibidir. Bu ayna kirlenirse toplumsal var­lığımız da kirlenir. İşte bu gerçeklerden yola çıkarak bütün ülkede anadili bilincini ve du­yarlığını besleyip geliştirme çabası içinde ol­malıyız. Çünkü bir dili yozlaşmaktan, bozulmaktan kurtaracak güç, yasalar ve yasakla­malar değil; o dili konuşan toplumun dil bilinci ve duyarlığıdır.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıda­kilerden hangisi söylenemez?

 

 

A) Örneklerden yararlanılmıştır.

B) Dilin önemi ve işlevi vurgulanmıştır.

C) Okuyanı yönlendiren bir hava taşımaktadır.

D) Tanımlamaya yer verilmiştir.

E) Yargılardan     biri     benzetmeyle     somut­laştırılmıştır.

(ÖSS 2004)

 

10. (I) Sonbahar, kendisinden sonra gelecek kış mevsiminin gizli telaşını yaşatıyor doğaya. (II) Amasra’ da bir Roma yapıtı olan Kuşkayası Yol Anıtı sarı bir örtüyle kaplanıyor. (III) Hasankeyf’teki Artukoğulları zamanından kalma cami, minaresindeki son leyleği yolcu ediyor. (IV) Kaçkarlarda yağmur fazla mesai yapmaya başlıyor. (V) Bolu dağları’nda, Istrancalarda gezinirken yerlerde ağaç gövdelerinin hüzünlü yüzlerini, acılı bakışlarını görüyoruz,

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde insana özgü bir nitelik doğaya aktarılmamıştır?

A) I.          B)ll.          C)lll.          D) IV.          E) V

(ÖSS 2001)

 

11. Andersen’i Özgün kılan bir Özellik, çevremizdeki sıradan nesneleri kişileştirip birer masal kişisine dönüştürmesidir. Öykülerinde küçücük nesneler, nesne niteliklerini hiç yitirmeden insanlarınkine benzer serüvenler yaşar: Kurşun asker, yıkımdan yıkıma sürüklenirken gözüpekliğinden ve iyimser­liğinden bir şey yitirmez; tencere vurulur, çömlek ve masa konuşur. Bunun yanında Andersen bize, kişileri hiç de masalsı sayılamayacak, oldukça gerçekçi masallar da anlatır: Eski Ev, Kapıcının Oğlu

Bu parçanın anlatımında özellikle aşağıdaki­lerden hangisine başvurulmuştur?

A) Tanık gösterme                          B) Tanımlama

C) Örneklere yer verme                 D) Betimleme

E) Tartışma

(ÖSS 2007)

 

12. Kenar mahalleler. Birbirine geçmiş, yaşlanmış tahta evler. Kiminin kaplamaları biraz daha karar­mış, kiminin balkonu biraz daha eğrilmiş, kimi biraz daha öne eğilmiş, kimi biraz daha çömelmiştir. Hepsi hastadır; onları seviyorum; çünkü onlarda kendimi buluyorum.

Bu parçanın anlatım biçimi, aşağıdakilerden hangisine bir örnektir?

A)  Betimleme (tasvir)

B) Tartışma

C)  Açıklama

D) Öyküleme (hikâye etme)

E)  Örnekleme

(ÖYS 1987) 

 

www.dersimizedebiyat.org

Edebiyat / Dil ve Anlatım Kaynak Sitesi

CEVAPLAR

1.E 4.B 7.B 10.B
2.C 5.B 8.B 11.C
3.B 6.A 9.A 12.A

 

]]>
Anlatım Biçimleri (Çıkmış Sorular) https://dersimizedebiyat.org/anlatim-bicimleri-5.html Tue, 14 Jan 2014 04:35:46 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=3747 ANLATIM BİÇİMLERİ – 7

1. “Ankara, tarihin şaşırtıcı terkipleriyle doludur. Bu­rada kerpiç bir duvardan İyonya tarzında bir sütun başlığı fırlar; bir türbe merdiveninin basamağında bir Roma konsülünün şehre gelişini kutlayan bir taş görünür. Ahi Şerafettin’in türbesini, asırlardır Greko Romen aslanları bekler. Bu yüzden Aslan-hane adını alan caminin mihrabında Etilerin toprak ve bereket ilahesinden başka bir şey ol­mayan bir yılan, meyveler arasında dolanır.”

Yazar, parçanın ilk cümlesindeki savını inan­dırıcı kılmak için aşağıdakilerden hangisine özellikle başvurmuştur?

A) Konuyu tartışma içinde sunma

B) Öyküleyici anlatım yolunu seçme

C) Örneklemelere ağırlık verme

D) Okurun hayal gücüne dayanma

E) Kanılanı öne çıkarma

(ÖYS 1982)

 

2. Doğuda dağlar kar altında yatarken bahar geldi dağlarına Ege’nin. Yeşille kucaklaştı toprak; dağ taş yemyeşil. Sanki papatya denizi Datça, göz al­abildiğine uzanan. Bahar kokuyor her yer. Kırlar rengârenk çiçek…

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıda­kilerden hangisi söylenemez?

A) Doğanın kişileştirildiği

B) Karşıt anlamlı sözcüklerin bir arada kullanıldığı

C) Karşılaştırmaya başvurulduğu

D) Bahara özgü görüntülerin betimlendiği

E) Devrik cümlelerle anlatımın doğallaştırıldığı

(ÖSS 2005)

 

3. Küf yeşili yaprağın üzerinde koyu benekler vardı. Yapraktan acı, kekiğimsi bir koku geliyordu. Adam, yaprağa bakıyor, beneklerini sayıyordu. Birden yaprağın üstündeki beneklerden biri kımıl­dadı, irkildi adam. Önce gözlerine inanamadı. Koyu kestane sırlıyla minicik bir böcek! Sonra böceğin sırtındaki koyu kestane kabuk çıtırdayarak yarıldı, altından tül gibi yarı saydam kanat­lar çıktı. Uçuverdi böcek. Nemli, ılık bir esintinin içinde yitip gitti.

Bu parçada, ayrıntıların seçiminde aşağıdaki duyuların hangisinden yararlanılmamıştır?

A) Görme               B) Tatma                C) Dokunma

D)  İşitme               E) Koklama

(ÖYS 1993)

 

4. Ankara’nın, mimarisiyle ünlü ilçesi Ayaş’ta bir sokak… Sokaktaki tarihi evlerden biri… Badanası solmuş, sıvalan yer yer dökülmüş. Pencere per­vazları da doğaya direniyor; bir bakıma evin sahibi yaşlı kadını andırıyor. Ev de yorgun, sahibi de. Ne var ki yaşam sürüyor.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangi­sine başvurulmamıştır?

A) İzlenimleri belirtmeye

B) Benzetme yapmaya

C) Eksiltili cümleler kullanmaya

D) Kişileştirmeden yararlanmaya

E) Örnekler vermeye

(ÖSS 1998)

 

5. Gün erken doğar baharat kokulu ülkede, İyi ki doğar, Yoksa milyonlarca esmer, kara gözlü in­sanın yaşadığı ülke nasıl aydınlanır? Kara gözlü insanların, baharat kokulu kentlerindeki çelişkilerse yürek burkucu. Okyanustan gelen esinti bile sokaklara taşan yoksulluğun, derme çatma evlerdeki yaşamın sıkıntısını hafifletmiyor. Muson yağmurları ansızın sizi ter ve sivrisinek sarmalı içinde bırakıyor. Muson yağmurlarıyla yıkanan şehir mi yoksa insanlar mı ayırt edemiyorum, in­sana değer verilmeyen ve emeğin ucuz olduğu bu ülkede.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) Yinelemelere başvurulmuştur.

B) Anlatımda tekdüzeliği kırmak için devrik cüm­leler kullanılmıştır.

C) Sözde soru cümlesine yer verilmiştir.

D) Karşılaştırmalarla anlatım somutlaştırılmıştır.

E) Anlatıcı, duygularını yansıtmıştır.

(ÖSS 2008)

 

6. Nurullah Ataç hep eleştirmen olarak düşünülmüştür. Oysa Ataç’ın asıl önemi eleştir­menliğinden değil, Türkçenin düzyazı dili olarak kurulması yolunda harcadığı çabadan gelir. O da farkındadır bunun : “Eleştirmen bir öldü mü bir daha kimse anmaz onu.” der. Ama öte yandan: “Bir şey kalmayacak mı benden?” sorusuna şu alçakgönüllü cevabı verirken gerçek öneminin nereden geldiğini de belirtir : “Bugün bu ülkede bir dil kuruluyor; o yapıda benim de bir taşım vardır. Ancak, görünmeyen, kimsenin gözüne çarpmayan, ta gerilerde bir taş.”

Bu parçada yazar söylediklerini inandırıcı kıl­mak için aşağıdakilerden özellikle hangisine başvurmuştur?

A) Alıntı yapma                B) Örnek verme

C)  Tanımlama                  D) Karşılaştırma

E) Betimleme

(ÖYS 1992)

 

7. Yüzümü usulca göğe yasladım. Gözlerimde kanat çırpıyor martılar. Bulut bulut parçalanmış gökyüzünü seyrediyorum. Bulutlar mı üstümüze koşuyor, yoksa ben mi bulutların altındayım, bir türlü kestiremiyorum. Saklambaç oynarcasına bir görünüp bir kaybolan güneş de alıp götürüyor beni düş dünyamın derinliklerine.

Bu   parçanın   anlatımında   aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Sözcükleri gerçek anlamlarının dışında kul­lanma

B) Karşılaştırmalar yapma

C) Benzetmeye başvurma

D) Betimleyici öğelerden yararlanma

E) Anlatıcının duygusal etkilenmesini yansıtma

(ÖSS 2004)

 

8. Çevrede binlerce ağacın milyarlarca dalı ve yap­rağı arasında kaybolmuş kuşların cıvıltısı… Gün ışığının rengârenk tonları… Şırıl şırıl akan küçük dereler… Ayaklarınızın altında çıtırdayan yeşil, kı­zıl, kahverengi yapraklardan oluşan bir halı.., Kı­sacası         burası         doğanın güzelliğine doyamadığımız, hayran kaldığımız, kalabalıktan uzak bir dinlenme yeri.

Bu parçanın anlatımında aşağıdaki yolların hangisine başvurulmamıştır?

A) Sıfatlardan yararlanma

B) Kişisel duyguları belirtme

C) Bitirilmemiş cümleler kullanma

D) Gözlemlere yer verme

E) Kişileştirme sanatına yer verme

(ÖYS 1992)

9. İki tür şiir vardır: Sesleriyle, sese dayalı üsluplarıyla öne çıkanlar, sesi belirgin olmakla birlikte imge dünyaları ve çizdikleri dünyalarla belirgin­leşenler. Birinci tür şiir, kişiyi sesiyle sarar ve onu kendine tutsak eder. İkinci tür İse insanı kendi özgür sesiyle baş başa bırakarak ona yeni şiirler yazdırır. Birinci tür, kolay taklit edilir, ikinci türü tak­lit etmek zordur.

Bu parçanın anlatımında özellikle aşağıdaki­lerden hangisi ağır basmaktadır?

A) Öyküleme                    B) Karşılaştırma

C) Tanımlama                  D) Örnekleme

E) Betimleme

(ÖYS 1996) 

 

10. “Turna katarları geçiyordu gölün üstünden, göl­geleri maviye dönüşerek. Van Gölü, günün her anında bir renk cümbüşünde yunup arınıyordu. Bir bakmışsın, göl bir anda som turuncuya kesmiş. Bir bakmışsın, gölün ucundan bir mor şimşeği girmiş, bütün gölü som mora boyayarak öteki ucundan çıkmış, ak köpüklü dalgalarla bütün gölü süsleyerek.”

Bu betimlemede (tasvirde) bulunmayan özel­lik aşağıdakilerden hangisidir?

A) İşitsel öğelere yer verme

B) Ayrıntılar üzerinde yoğunlaşma

C) Görsel öğelere ağırlık verme

D) Doğayı devinim içinde yansıtma

E) Doğa olaylarını kişileştirme

(ÖSS 1982)

 

11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde görme ve dokunma duyularına seslenen ayrıntılar bir arada verilmiştir?

A) Sararmış kâğıt parpasındaki şiiri okudukça anıların, eski günlerin içine dalıyordu.

B) Adamın gürültülü, peltek konuşmasını dinle­dikçe sıkıntıdan terliyordu.

C) Bursa  ipeklisi gibi  yumuşak,  sarı,   dalgalı saplarını okşadıkça bir mutluluk duyuyordu,

D) Uzayıp giden bu çorak, bomboz topraklara baktıkça içine bir sıkıntı çöküyordu.

E) Erzurum taşından yapılmış yüzükler, işlenmiş renk renk kolyelere hayranlıkla bakıyordu.

(ÖYS 1983)

CEVAPLAR

1.C 4.E 7.B 10.A
2.B 5.D 8.E 11.C
3.B 6.A 9.B  

 

]]>
Anlatım Biçimleri (Çıkmış Sorular) https://dersimizedebiyat.org/anlatim-bicimleri-4.html Tue, 14 Jan 2014 04:34:14 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=3745 ANLATIM BİÇİMLERİ – 8

1. Röportajla öykü arasında kimi benzerlikler vardır. İkisi de yaşamın gerçekleriyle beslenir. Röportajın gerçekliği belgelere, kanıtlara, somut olay ya da olgulara dayanmasından ileri gelir. Öyküde ise bunlar hayal gücüyle yeni bir renk, yeni bir görünüm kazanır. Öte yandan bütün anlatı türleri için geçerli olan dilin güzel ve etkili kullanımı, rö­portaj ve öykü İçin de söz konusudur.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden han­gisi ağır basmaktadır?

A)   Betimleme

B) Karşılaştırma

C) Öyküleme

D) Tanımlama

E) Örneklendirme

(ÖYS 1997)

 

2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soyutlamaya başvurulmuştur.

A) Benim yaptığım iş, uçak kullanmaya benzer. Birçok iyi iş yaparsınız; ama başarısız olduğunuz tek iş sonunuz olur.

B) Nereden bakarsak bakalım, toplumu oluştu­ran bireylerle bir duygu alışverişimiz var. Bu nedenle yollayacağımız her ileti, onlara da uygun gelmelidir.

C) Doğru düşünen bireyler yetiştirmek İçin anadili öğretimine önem vermek gerektiğini hepimiz biliyoruz,

D) Gelişme, toplumsal bilimlerde çok önemli bir kavramdır. Bunun İçin araştırmacılar, gelişme kavramı üzerinde sürekli olarak kafa yormak­tadırlar.

E) Olaylar ve nesneler için söz konusu olan iyi – kötü, güzel – çirkin türünden değer­lendirmelerin her birine değer yargısı denmek­tedir.

(ÖYS 1997)

 

3. Onun öykülerindeki kişilere iğne batırın, batırdığı­nız yerden kıpkırmızı kan sızdığını göreceksiniz.

Burada sözü edilen öykücünün anlatımı için aşağıdakilerden hangisi doğrudur?

A) Seçkin ve etkili kelimeler kullanmaktadır.

B) Gereksiz benzetmelerden kaçınmaktadır.

C) Mizahi bir anlatıma başvurmaktadır.

D) Varlıkları olduğundan üstün göstermektedir.

E) Kahramanları canlı bir biçimde anlatmaktadır.

(ÖYS 1987)

 

4. Geçmişi Hititlere uzanan Ürgüp’ün taştan yapılmış boz evleri, insanı masallar dünyasının değişik evrenine götürür. Bomboş bozkır, uçsuz bucaksız, yapayalnız uzar gider bu saman sarısı diyarda. Modern heykeller gibi özenle yontulmuş­tur peribacaları ve damlarında duman tüten taş’ evler. Adı, “kaya” anlamına gelen “ur” ile “çok” an­lamına gelen “köp” sözcüklerinin birleşmesinden oluşan Ürgüp, önce peribacaları demekse, sonra taşın güneşle arkadaşlığı, rüzgârla dansı demek. Taş, Ürgüp’te öncelikle mesken demek; yalnızca mağara, kovuk değil, enikonu bir mesken.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmamıştır?

A) Ayrıntılara yer vermeye

B) İnsana özgü nitelikleri doğaya aktarmaya

C) Düş gücünden yararlanmaya

D) Öznelliğe

E) Tarihsel değerleri örneklerle açıklamaya

(ÖSS 2002)

 

5. (I) Göz alabildiğine uzayıp giden tarlalar su için­deydi. (II) Ova, sanki zümrütten bir denizi andırı­yordu, (III) Boyu bir karışı bulmayan ekinler, bütün ovayı kaplamıştı. (IV) Bugün nasılsa, bulutların arasından şöyle bir yüzünü gösteren güneş, or­talığa yaydığı sıcaklıkla, tarlaların ıslaklığını azda olsa almaya çalışıyordu. (V) Az ileride Büyük Menderes bulanık sularıyla şırıl şırıl akıyordu.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangile­rinde ayrıntılar, birden çok duyu organı aracı­lığıyla seçilebilir?

A) I. ve II.                B) I. ve IV.              C) II. ve III.

D) III. ve IV.               E) IV.ve V.

(ÖYS 1995)

 

6. “Korku bir ruh halidir. İkide bir gelip giden, bizi yoklayan, dengeleyen… Yüreklilik ise büyük kor­kular önünde kendimizi yitirerek yaptığımız atılımdır. Her şeyi göze almak değildir, ölüme, tehlikeye meydan okumak değildir, yapacak başka bir şey olmama halidir.”

Bu parçada düşünceyi geliştirmek için daha çok aşağıdakilerden hangisine başvurulmuş­tur?

A) betimlemeye               B) karşılaştırmaya

C) tanımlamaya               D) tartışmaya

E) örneklendirmeye

(ÖYS 1981)

 

7. Herkes nezle olur ama, herkes saman nezlesi  olmaz.   Acaba niye? İşe polenden başlayalım. Adı, çiçektozu ama, ille de çiçeklerden gelmesi    şart değil. İğde, kayın, gürgen, çınar, kavak gibi ağaçlardan, yapraklardan, otlardan, hatta mantar­lardan da geliyor. Baharla birlikte çiçeklenme   başlayınca soluduğumuz havaya polen dolmaya başlıyor; ağzımıza, burnumuza giriyor.

Bu parçanın  anlatımı  için  aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

A) Gereksiz ayrıntılara yer verilmiştir.

B) Konuşma havası içinde yazılmıştır.

C) Söz oyunları yapmaya özenilmiştir.

D) Değişik örnekler verilerek konu dağıtılmıştır.

E) Terim kullanmaktan kaçınılmıştır,

(ÖSS 1986)

8. Akçakavakların, dişbudakların arasından geçerek yeşil çam ormanına giriyorum. Yoğun bir reçine kokusu duyuyorum. Çevrem yeşilin değişik ton­larıyla donanmış. Az İleride kalın gövdeli, yaşlı bir çam ağacı görüyorum. Altına oturuyorum. Kekik kokuları geliyor burnuma.

Bu parçada ayrıntıların seçiminde hangi du­yulardan yararlanılmıştır?

A) Görme – koklama

B) Koklama – işitme

C) İşitme-dokunma

D) Koklama – dokunma

E) Görme – işitme

(ÖYS 1991)

 

9. Sofraya hep birlikte otururduk. Tahtadan, yuvarlak bir yer sofrasına, ayaklarımızı altımıza alıp yan oturarak yaklaşırdık. Sofra örtüsünü dizlerimizin üzerine çekerdik. Babam bağdaş kurarak baş köşede otururdu. Beni sağına, kız kardeşimi de soluna alırdı. Karşısında annem otururdu. Babam, yemeğe başlamadan içimizden biri yanılıp da yemeğe uzanacak olursa, hiç acı­madan kaşığının tersini, uzanan elin sırtına in­dirirdi.

Bu    parçanın    anlatımında    aşağıdakilerin hangisinde verilenlerden yararlanılmıştır?

A) Betimleme – öyküleme

B) Öyküleme – örnek verme

C) Betimleme – açıklama

D)Açıklama – öyküleme

E) Açıklama – örnek verme

(ÖSS 1997)

 

10. Yaklaşık otuz beş yıl öncesine kadar kimsenin ondan haberi yoktu. Kayıp bir kent değildi. Unutulmuştu yalnızca. Sırtını yasladığı dağın dik yamaçlarında, toprak altında bulunan bu kentten Avrupalı gezginler bir iki satır da olsa söz etmişlerdi. 19. yüzyılda yapılan bilimsel bir yüzey araştırmasında da kimliği belirlenmişti. Ama bu silik İzlerin peşine pek kimse düşmedi. Uzun aralıklarla gerçekleştirilen bir iki ziyaret, gözlem…  Sonrası derin bir sessizlik… Ta ki 1970 yılında yeniden keşfedilene dek.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmamıştır?

A) Öykülemeye

B) Kişileştirmeye

C) Eksiltili cümlelere

D) Nesnel verilere

E) Abartmaya

(ÖSS 2004) 

11. Çalışmalarımız sonuç verdi. Neler mi oldu? Ot bit­meyen bozkırlar, ipek gibi yumuşak topraklı ovalara dönüştü. Tarlalar, arı kovanları gibi uğul­damaya başladı. Toprağın derinliklerinde uyuyan sular yeryüzüne çıkarıldı. Kova kova süt veren in­ekler, kovan kovan bal veren arılar yetiştirildi. Sofraları, el ele verilerek üretilen yiyecekler süsledi.

Bu   parçanın   anlatımında   aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Benzetme sanatından yararlanma

B) Öykülemeye başvurma

C) Yinelemelere yer verme

D) Betimleme yapma

E) Tanık gösterme

(ÖSS 2003)

 CEVAPLAR

1.B 4.E 7.B 10.E
2.A 5.E 8.A 11.E
3.E 6.C 9.A  

 

]]>
Anlatım Biçimleri (Çıkmış Sorular) https://dersimizedebiyat.org/anlatim-bicimleri_3.html Tue, 14 Jan 2014 04:31:36 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=3743 ANLATIM BİÇİMLERİ – 9

1. Sanki bir ekin denizindeyim. Düzlükte güneşin bir parçası görünüyor; köz gibi, kıpkırmızı. Yer yarılmış da sanki içinden çıkıyormuş gibi… İnce­den inceye esen seher yeli yüzümü okşuyor; bur­numa taze ot kokuları geliyor. Buğdaylar hışırtılarla dalgalanıyor. Burada dağ taş, yer gök buğdaya kesmiş. İnsan kendini buğday denizinde kalmış sanıyor.

Bu parçada hangi duyu organıyla seçilebilen ayrıntılara yer verilmemiştir?

A) Görme

B) Tat alma

C) Dokunma

D) Koklama

E) İşitme

(ÖYS 1998)

 

2. Önce karanlıkta yüzün ışıdı. Sis açıldıkça kendini ele verdin İstanbul. Güverteden bakınca gözlerine inen aydınlığı gördüm. Demir aldım. Uzaklaşan gemi değil, İstanbul’du. Kurşun kuleler, minareler, uğultulu taş yapılar, ışıyan yüzünle eriyip gittiler boşlukta. Ayrıldık. Ama başka kentlere, yeni li­manlara doğru dümen kırdığım bu uzun, hâlâ sonu gelmeyen yolculukta beni yalnız bırak­madın. Gittiğim ülkelerde hep seni yaşadım. Sen ey ay yüzlüm benim.

Bu   parçanın   anlatımında   aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Sözcüklerin duygusal anlamından yararlanma

B) Kişileştirme sanatına başvurma

C) Betimleyici öğeler kullanma

D) Hitaplardan yararlanma

E) Tanımlamalarla söyleyişte yoğunluk sağlama

(ÖYS 1991)

 

3. On altıncı katta asansörden indik. Bana odayı gösterecek çocuğun peşinden yürüyordum. Çocuk kısa bir koridoru geçti, bir odanın Önünde durdu, Ben de durdum. Kapıyı açtı, içeri girdik. Perdeler sıkı sıkıya kapalı. Çocuk perdeleri açıp dışarıyı göstermek istedi. Engel oldum. Lambaları yaktı. Banyonun kapısını açtı. Bir şey isteyip is­temediğimi sordu. İstemediğimi söyledim. Bahşişini verdim, gitti.

Bu   parçanın   anlatımında   aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Duyguları yansıtma

B) Eylemleri oluş sırasına göre verme

C) Gözlem gücünden yararlanma

D) Değişik yapılı cümleler kullanma

E) Birinci kişinin ağzından anlatma

(ÖSS 1998)

 

4. “Andre Gide bir yazısında şöyle der: ‘Sanatçının konusu insandır. Bir insanın yaşamı o insanın düşlerinin de kaynağıdır.’ Bu söze katılıyorum. Çünkü yaşananlarla düşler ip ipedir. Sanatçı, ya­zar, ozan da insan yaşamını, insan düşlerini bir yapıtta gerçeğe dönüştürendir. Başkasına, gele­ceğe bakandır. Kendi yaşadıklarına, düşlerine herkesi ortak edendir.”

Bu parçada yazarın, Andre Gide’den bir alıntı yapmış olmasının nedeni aşağıdakilerden özellikle hangisi olabilir?

A) Anlatıma akıcılık kazandırma

B) Sanatçı  konusundaki görüşlerini  inandırıcı kılma

C) Okuyucunun ilgisini çekme

D) Karşıtlıklardan yararlanarak düşüncesini ge­liştirme

E) Yaşamla sanat eseri arasındaki ilişkiyi kanıt­lama

(ÖYS 1981) 

 

5. Bir yerde yaşamayı sevmek için orada mutlaka anılarınızın olması gerekli. Yoksa evler soğuk birer duvar yığını, cadde ve sokaklar yabancılara ait yerlerdir. Size dostça bakmayan bu otobüs du­rağında eğreti eğreti beklersiniz. Yeni bir eve taşınmanın birçok insana hiç çekici gelmemesinin nedenleri de aslında bunlardır, Evin duvarlarında geçmişinizin o acı tatlı anılarından hiçbir iz yoktur. Bir tanışla iş dönüşü karşılaşıp dostça iki çift laf edilmiş o eski sokağınızla hiçbir benzerliği bulun­maz bu sokağın. Her şey, sesler, renkler sizin dışınızda akıp gider gibidir. Bu yüzden, hayatınıza yeni giren bir yeri benimsemek için zamana ihtiy­acınız olacaktır, Orayı sevemezsiniz. Ta ki anı biriktirene kadar.

Bu   parçanın   anlatımında   aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) İkilemelere yer verme

B) Karşılaştırmaya başvurma

C) Birden çok duyuya seslenme

D) Betimleyici öğelerden yararlanma

E) Birinci kişili anlatımla oluşturulma

(ÖSS 2009)

 

6. Adalarda oturanlar, akşamüzeri iskeleye çıkıp, gelenleri karşılar, gidenleri uğurlarlar; gençler arkadaşlarıyla buluşur; yaşlılar çay bahçelerinde, aralarında söyleşirler. Saat dokuza gelince, herkes evine dönmüş, sofraya oturmuş olur. Adalara gezmeye gelen birkaç kişi dışında kim­seleri göremezsiniz ortalıkta.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden han­gisine başvurulmuştur?

A) Öyküleme                   B) Tanımlama

C)  Tartışma                      D) Açıklama

E) Karşılaştırma

(ÖYS 1993)

 

7. “İnsanlığın adım adım ilerlemesini sağlayan şey, kuşkusuz, kişisel kazançların, ürün ve buluşların kuşaktan kuşağa aktarılmasıdır. Hayvanlar dün­yasında buna benzer bir olay yoktur; eğitim gör­müş bir köpek, başka bir köpeği eğitemez.”

Bu paragrafın anlatımında aşağıdakilerden hangisi daha ağır basmaktadır?

A) benzetme                                    B) ilişki kurma

C) örneklendirme                            D) kanıtlama

E) karşılaştırma

(ÖSS 1981)

 

8. Soğuk bir İstanbul sabahı… Gökyüzünde bulut kaynıyor; yağmur yağdı yağacak… Biz yola koyu­luyoruz. Yarım saat sürecek yolculuğumuzu, Mal­tepe’nin bildik sokaklarından geçerek bir an önce bitirme telaşındayız. Sokaklar, İşe yetişmek ipin koşuşanlarla dolu. insanlar, rayların üzerinden, sağa sola bakarak, hızlı adımlarla geçiyor. Bir banliyö treni Gebze yönüne doğru gürültüyle yol alıyor.

Bu parçanın anlatımında  aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?

A) öyküleme – betimleme

B) Açıklama – betimleme

C) Karşılaştırma – öyküleme

D) Tanımlama – açıklama

E) Karşılaştırma – tanımlama

(ÖSS 2002)

 

9. Güzeldere’de kışın bembeyaz bir sessizlik kaplar her yanı. İlkbaharda taze yeşilin, eflatun orman gülleriyle uyumu göze çarpar. Yazın koyu bir yeşil hâkim olur dağlara. Ya sonbaharda? Kayınların, gürgenlerin kırmızısı, ıhlamur yapraklarının saman gibi sarısıyla güze direnen çalıların yeşili birbirine karışır. Güzeldere’nin en görkemli zamanıdır sonbahar.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıda­kilerden hangisi söylenemez?

 

A)   Benzetme yapılmıştır.

B)   Betimleyici öğelere yer verilmiştir.

C)  Öznellik ağır basmaktadır.

D)  Bir varlığa insana özgü bir nitelik aktarılmıştır.

E)   Yinelemelere başvurulmuştur.

(ÖSS 2007)

 

10. Yirmi yaşından fazla göstermeyen bir genç, çadırın önünde yan yatırılmış el arabasının üstüne oturmuş saz çalıyordu. Fenerin aydınlattığı alnı, ter damlalarıyla kaplıydı, Sazının sapı, şaşırtıcı bir süratle aşağı yukarı kayan parmak­larının altında bir canlı gibi titriyordu. Tellere vuran sağ eli, küçük fakat kendinden emin hareketler yapıyordu. Gencin eli, sazın gövdesine yak­laştıkça insan, saz ile el arasında gizli fakat çok anlamlı bir konuşma olduğunu sanıyordu,

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden han­gisi ağır basmaktadır?

A) Betimleme

B) Tartışma

C) Açıklama

D) Öyküleme

E) Karşılaştırma

(ÖYS 1995)

 

11. Benim ipin yazmaya başlamanın saati, dakikası yoktur. Diyebilirim ki günün her saatinde yazmaya başlayabilirim. Şimdi emekliyim, zamanı dilediğim gibi kullanabilirim artık. Ama bu yalnızca bir sanı, yazma söz konusuysa bu geçerli değildir. Yaz­mada zamanı “yazı” belirler, ne yazılacağının be­lirleyicisi de odur. Marquez’in, “O kadar acemiydim ki romanların, yazanın istediği gibi değil de kendi istedikleri gibi başladıklarını henüz bilmiyordum.” sözüyle karşılaşınca “yazmaya” sinir konulamayacağına daha derinden inandım.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Farklı düşünceleri ardı ardına verme

B) Anlamca kesinlik bildiren cümleler kullanma

C) Varlıklara, insana Özgü nitelikler yükleme

D) Örneklemelerden yararlanma

E) Alıntıyla düşünceyi pekiştirme

(ÖSS 2009)

 CEVAPLAR

1.B 4.B 7.E 10.A
2.E 5.E 8.A 11.E
3.A 6.A 9.E  

 

]]>