YKS TÜRKÇE DENEME SINAVI – 3
1. Aşağıdakilerin hangisinde “kamera” sözcüğü, benzetme amacı güdülmeksizin başka bir söz yerine kullanılmıştır?
A) Tören için getirdiğimiz kamera bozuldu.
B) Amcam bu güzel manzarayı kamerayla görüntüledi.
C) Kameraların ışığından rahatsız olmuştu.
D) Yurtdışından çok kaliteli kameralar almıştı.
E) Konuk başbakan, basın toplantısında kameraların ilgisinden epey sıkılmıştı.
2. Aşağıdakilerin hangisinde deyimin anlamı, verilen cümle ile uyuşmamaktadır?
A) Dört elle sarılmak -işini çok seviyor, verilen görevi eksiksiz yapıyordu. .
B) Ele avuca sığmamak -Misafirliğe gittiğimizde hep şımarır, taşkın hareketler yapar.
C) Külahları değiştirmek -Yok yere arkadaşını kızdırmış, araları bozulmuştu
D) İpe un sermek -Çok maharetli biriydi, söyle nen şeyi hemen yapardı.
E) Başını dinlemek -Şehrin gürültüsünden kaçıp huzurlu bir gün geçirdik.
3. O; bir çocukta, bir yaşlıda, her şeyde toplumsallığa açılan bir kapı buluyor. Çevresinde gördüğü hemen her aksaklık, onda toplumsal yaralarımızı örten perdeleri çekip atma isteği uyandırıyor.
Bu cümlede altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Toplumun yararını gözetmek
B) Toplumsal sorunları çözmek
C) Toplumsal sorunları açığa çıkarmak
D) Toplumun isteklerini dikkate almak
E) Topluma yol göstermek
4. Dost; yüreğimi açıp, yanında yüksek sesle düşünebildiğim kimsedir.
Bu cümlede “yanında yüksek sesle düşünebilmek” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Her şeyi açıkça konuşmak
B) Kızmak, bağırıp çağırmak
C) Farklı görüşlere açık olmak
D) Karşısındakine saygılı davranmak
E) iletişim kurmaya çalışmak
5. I. içinden geldiği toplumun can alıcı noktalarını objektif bir tutumla anlatıyor.
II. Yazar, kendine özgü üslubuyla birçok romanda göremediğimiz bir anlatım zenginliğine ulaşıyor.
III. Gözlemciliğin gerektirdiği gerçekçilikle mizahçılığın eleştirel bakışını birleştiriyor.
IV. Birlikte yaşadığı insanların en önemli yanlarını fotoğraf gerçekliğiyle sergiliyor.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangileri birbirine anlamca en yakındır?
A) I. ve II. B) I. ve IV. C) II. ve III.
D) II. ve IV. E) III. ve IV.
6. Gerçek dostlar, iyi günlerimizde davet edince; kara günlerimizde ise davetsiz gelir.
Aşağıdakilerden hangisi bu cümleye anlamca en yakındır?
A) Dostlarımızın iyi günleri bizi mutlu etmeli, kötü günleri üzmelidir.
B) Dostlarımızın kötü günlerinde, iyi günlerinden daha çok yanlarında olmalıyız.
C) Dostlarımızı sevmeli, onlara her konuda yardım etmeliyiz.
D) İyi günlerinde dostların yanında olmak, kara günlerinde de yanında olmayı gerektirir.
E) Dostlarımızın kendi davetleri dışında onları, rahatsız etmemeliyiz.
7. Yazar; sözcükleri öylesine güzel seçiyor, tümcelerini öylesine özel bir yapıda kullanıyor ki —
Bu cümle düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisiyle sürdürülemez?
A) yazılarında hiçbir fazlalığa rastlanmıyor.
B) öyküleri okuyucuyu sıkmıyor.
C) yer yer yapmacıklığa kaçtığı izlenimini veriyor.
D) üslubundaki özgünlük hemen fark ediliyor.
E) hiçbir gereksiz ayrıntıya yer vermiyor.
8. (I) Birçok edebiyat dergisinin, günü kurtarmaya çalıştığını üzülerek görüyoruz. (II) Bu bağlamda “Düzyazı Defteri” birkaç sorumlu insanın çabalarıyla ayakta durmaya çalışan edebiyat dünyasına yeni bir soluk getiriyor. (III) Yüzlerce öykü, roman ve diğer düzyazı ürününün boşuna yazılmadığını ispatlamaya çalışan bir dergi olarak edebiyat dünyasındaki yerini almaya çalışıyor. (IV) Edebiyat dergiciliğini, sınırlı sayıda insanın tekelinden çıkarmak için çabalıyor. (V) Bu yüzden o, edebiyatla yakından ilgilenen okurların kitaplığının baş köşesinde yer alacak sanırım.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde “tahmin” anlamı vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
9. (I) Şair, çevirmen, edebiyat adamı olarak Özdemir İnce’nin Türk edebiyatına büyük katkısı olmuştur. (II) “Ne Altın Ne Gümüş” adlı eser, sanatçı hakkında önemli bir belge olarak kabul edilebilecek bir çalışma. (III) Çeşitli dergi ve gazetelerde yayımlanmış elli iki röportaj yer alıyor bu yapıtta. (IV) Özdemir İnce, söyleşileri bir araya getirirken edebiyat gazeteciliği ve röportaj sanatını övmeyi amaçladığını da belirtiyor. (V) Bu yapıtta ince’nin kişiliğinin ve yazar kimliğinin ipuçlarını kolayca bulabileceksiniz.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangileri kanıtlanabilirlik açısından diğerlerinden farklıdır?
A) I. ve II. B) II. ve III. C) II. ve IV.
D) III. ve IV. E) IV. ve V.
10. Faruk Nafiz, daha ilk şiirlerinde ahenk burcuna bayrağını dikmiş, —
Bu cümle aşağıdakilerden hangisiyle sürdürülemez?
A) zamanla şiirlerinde ahengin zirvesini yakalamıştır.
B) şiirimiz onunla büyük güç kazanmıştır.
C) dizelerine coşkun, cana yakın bir söyleyiş hakim olmuştur.
D) dostları kadar, düşmanları da onu alkışlamıştır.
E) şiirlerini pürüzsüz bir dille yazmıştır.
11. Annem, uykumuz gelince, yataklarımızı hazırlar
I II III
uykuya dalıncaya kadar yanımızdan ayrılmazdı.
IV V
Bu cümlede altı çizili sözcüklerden hangisinin kökü tür yönüyle diğerlerinden farklıdır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
12. Sahaflar Çarşısı tarafındaki büyük kapıda her akşam duyulan düdük sesleri Kapalıçarşı’nın kapanma saatinin geldiğini haber verir.
Bu cümlenin öğeleri aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir?
A) Özne – nesne – yüklem
B) Zarf tümleci – özne – yüklem
C) Özne – dolaylı tümleç – nesne – yüklem
D) Zarf tümleci – özne – nesne – yüklem
E) Zarf tümleci – dolaylı tümleç – özne – yüklem
13. Bütün dünya yurdu olursa
Gelmez ona sıla ocağı dar
Artık onun bir vatanıyla
Memlekette yuvası var
Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Adıl (zamir) B) Basit sözcük
C) Sıfat tamlaması D) Fiilimsi (eylemsi)
E) isim tamlaması
14. Aşağıdakilerin hangisinde “ulama” vardır?
A) Ey yarımadalarım, açılın hür denize
Yelken bulamadımsa bayrak getirdim size
B) Bir kayık yaptırdım yelkeni temiz
Daha böylesini görmemiştir deniz
C) Açıklara, uzağa demir atar kotralar
Kurulur üstü mavi, altı mavi sofralar
D) Sarmaş dolaştı gölgeli sahilde dal budak
Salkım söğütlerim, su içerdi kuytudan
E) Gözüm yok, arkamda kalan günlerin
Yarısından daha çoğu yamalı
15. (I) İnsanoğlu, toplumsal yaşamda üstlendiği rollerle kendisini farklı bir kişiliğe büründürebiliyor. (II) İnsanın kişiliğinin değişmesinde, yaşadığı doğal çevrenin de çok büyük etkisi vardır. (III) Çocuksu duygular bir noktadan sonra olgunlaşmaya doğru gidiyor. (IV) O duygular olgunluk döneminde iyice kayboluyor. (V) Ben çocukluğu yaşarken, o duygular canlıyken çocukluğumu yazmaya gayret ettim. (VI) Yetmiş yaşıma kadar beklersem onlardan büsbütün uzaklaşabilirdim.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi kendinden önceki cümlenin gerekçesi durumundadır?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
16. İnsanlar kitaplarım hakkında ne düşünüyorsa benden kalan hatıra da bu olacaktır.
Aşağıdakilerden hangisi anlamca bu cümleye en yakındır?
A) Bir yazan ayrıcalıklı kılan, yapıtlarının çokluğudur.
B) Sanat eserinin değerini ancak nitelikli okuyucu belirler.
C) Yazarın mirası yapıtlarının okurda bıraktığı izlenimdir.
D) Her yazar, yapıtlarıyla okurlarına faydalı olmayı amaçlar.
E) Yazarlar, yapıtlarına yönelik eleştiriyi her zaman önemser.
17. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, arasına sözcük ya da sözcükler girmiş bir ad takımı kullanılmıştır?
A) Şehrimizdeki tarihi binaların restorasyonu bitti.
B) Aracın kazada hasar gören parçaları değiştirildi.
C) Rakip takımın oyuncularından biri sakatlanmış.
D) Kar yağışı birçok köy yolunu ulaşıma kapadı.
E) Giysilerde el işi süslemeler dikkat çekiyor.
18. Aşağıdaki cümlelerden hangisinin yükleminde şimdiki zaman anlamı vardır?
A) Fırsat buldukça kitap okumaya çalışıyorum.
B) Savaştan sonra iki çocuğuyla İzmir’e yerleşiyor.
C) Basında çıkan haberleri günü gününe takip ediyor.
D) Bayramda ailemi ziyaret etmeyi düşünüyorum.
E) Sabahları buradan otobüse biniyoruz.
19. Yedincisi düzenlenen bu yarışmada, yüzlerce tanınmış ve
I II
ödül almış yazarlar arasından sıyrılıp jüri özel ödülünü aldı.
III IV V
Bu cümledeki anlatım bozukluğu numaralanmış sözcüklerin hangisinin atılmasıyla giderilebilir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
20. Aşağıdakilerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Kurumumuz son yıllarda birçok kültürel etkinliğe ev sahipliği yaptı.
B) Derneğimizin bu görevi de başarıyla yerine getireceğine güveniyoruz.
C) Demokratik gelişmeler toplumun kendine güvenini artırıyor.
D) Grubumuz, ekonomik yönden güçlenmek için çeşitli hamleler yapıyor.
E) Bir ülkenin ekonomik bir güç haline gelmesi, o ülkede üretimin artmasıyla olur.
21. Amcası, zaman zaman sıkıntı çekse de, genelde mutlu bir yaşamı vardı.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bir sözcüğün yanlış kullanımı
B) Ekfiil eksikliği
C) Çatı uyuşmazlığı
D) Gereksiz sözcük kullanımı
E) Tamlayan eki eksikliği
22. (I) Reşat Nuri’nin üne kavuşmasında dilinin önemli bir payı vardır. (II) Elbette bunda gözlemlerini gerçekçi bir biçimde anlatmasının da payı yadsınamaz. (III) Bu gerçekçilik gezi yapıtları başta olmak üzere birçok yapıtında karşımıza çıkar. (IV) Çalıkuşu çok geniş bir kitle tarafından beğenilerek okunmuştur. (V) Bunların yanında onun değişik yurt köşelerinde bulunup halkla iç içe olmasını da unutmamak gerekir. (VI) Bu yönüyle o, yaşayarak yazmış bir sanatçıdır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
23. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözün yazımı yanlıştır?
A) Kendisi için bir takım elbise aldı.
B) Birden bire başlayan yağmur, trafiği aksattı.
C) Bu mutlu gününde dostlarıyla bir arada olmak istemişti.
D) Konuşurken ikide bir sözünün kesilmesine çok kızardı.
E) Yolculukta uyuyamaz, bir şeyler okurdu.
24. Hepsi bahçeli ( ) cumbalı, çoğu boyasız, eski ( ) fakat temiz ( ) şirin evler süslerdi mahallemizi ( )
Bu parçada ayraçla ( ) belirtilen yerlere, aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir?
A) (,), (:), (,), (.)
B) (,), (,), (;), (!)
C) (…), (,), (,), (…)
D) (,), (;), (;), (.)
E) (,), (;), (,), (.)
25. (I) Hafta sonu yapılacak maçı heyecanla bekliyorduk. (II) Biletler maçın yapılacağı stadın gişelerinde satışa sunulacaktı. (III) Bilet almak için erkenden, yürüyerek stada gitmiştik. (IV) Ne var ki biz gelmeden önce biletlerin hepsi tükenmişti. (V) Yok yere arkadaşlarla bunca yolu boşu boşuna kat etmiştik.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
26. Aşağıdakilerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Kitap satışlarında son yıllarda gözle görülür bir artış var.
B) Gelecek hafta buradaki okullarda sağlık taraması yapılacakmış.
C) Şehrimize standart ölçütlerde bir yüzme havuzu yapıldı.
D) Bu küçük kıyı kasabasında halk, geçimini balıkçılıkla sağlardı.
E) Yazları bu bağ evine gidip, emekliliğinin tadını çıkarıyormuş.
27. Güzel sanatların en ulusal olanı şiirdir. Bunu en iyi yurt dışında bulunduğum zaman anladım. Bir defasında müzisyenlerin ve ressamların olduğu bir ortamda şairlerle sohbet ediyorduk. Müzisyenler sazlarını keyiflerince çalıp dinletiyorlar, ressamlar yanlarında getirdikleri bazı çalışmaları gösteriyorlardı. Şairler ise dertlerini anlatamamanın sıkıntısını dile getiriyorlardı. Müziğin ve resmin iletisi, başka milletlerin sanatseverlerinde heyecan uyandırmak için yeterlidir. Ancak…
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) şairin bunu sağlayabilmesi için resim ve müzikle uğraşması gerekir.
B) şairlerin, etkileyici olmak için evrensel konuları işlemeleri gerekir.
C) bir şiirin doğduğu ülke dışında anlaşılması, ilgi uyandırması kolay değildir.
D) şairler başka milletlerin şiiri hakkında da bilgi sahibi olmak zorundadır.
E) şairler, ressamlar ve müzisyenlere göre daha çok, milli konuları işlerler.
28. Ağrı Dağı’nın yamacında bir göl vardır, bir harman yeri büyüklüğünde. Suları som mavidir. Her yıl, bahar dünyaya yürüdüğünde, sabahları daha gün doğmadan Ağrı Dağı’nın bütün çobanları bu göle gelirler. Gölün kırmızı kayalıklarına, ürkek toprağına kepeneklerini atar, bin yıllık sevda toprağına oturur ve hep bir ağızdan kavallarını çalarlar. Akşam olurken bir ak kuş gelir, kanadını som maviye batırıp uçar gider. Gün kavuşur kavuşmaz da çobanlar kavallarının seslerini kısıp Ağrı Dağı’nın karanlığına karışıp giderler.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) İnsana ait özellikleri doğaya yükleme
B) Mecazlı söyleyişlere yer verme
C) Betimleyici bir yol izleme
D) Niteleyici sözcükler kullanma
E) Bitirilmemiş cümleler kullanma
29. (I) Diğer sanat dalları gibi roman da içinde bulunduğu koşullan yansıtmadan edemez. (II) Kültürde ve teknolojide ortaya çıkan gelişmeler, ona hem malzeme hem de konu olur. (III) Bu durum içeriğin zenginleşmesine, görüş ufkunun genişlemesine de yardımcı olur. (IV) Ne olursa olsun edebiyatın temel unsurtan; olay, mekan ve fikir birliği değişmez. (V) Çünkü bunlar bizim insani yanımıza, duygularımıza, aklımıza karşılık geliyor. (VI) Değişik romanlarda bu unsurlardan birisi öne çıkarılabilir; ancak bunlar olmadan roman yazılması düşünülemez.
Bu parça iki paragrafa bölünmek istense ikinci paragrafın kaçıncı cümleyle başlaması uygun olur?
A) II. B) III. C) IV. D)V. E) VI.
30. İlkokuldayken Namık Kemal’in şiirlerini yüksek sesle okumayı pek severdim. Fransız kolejine geçtiğimde dur-mamacasına roman okuma hastalığına tutuldum. Yine o tarihlerde Diyarbakır’daki kardeşime uzun şiirsel mektuplar yazdığımı hatırlıyorum. Fakat edebiyata ve özellikle şiire karşı gerçek ve köklü denilebilecek ilgim kolejdeki sıra arkadaşım Ziya Osman Saba’nın aracılığıyla Boudelaire’i tanımamla başlar.
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A) Şiirde kendinize örnek aldığınız sanatçılar kimlerdir?
B) Şiire olan ilginiz ne zaman ve nasıl başladı?
C) Farklı türlerde eserler yazdığınız doğru mu?
D) Ziya Osman Saba’yı tanımanız şiirinizi nasıl etkilemiştir?
E) Fransız kolejinde okumanız yazın hayatınızı etkiledi mi?
31. — Yeni kuşaklar, çoğu zaman dil zevkini bu kötü çevirilerden edinmeye çalışıyorlar. Bu bozuk çevirileri anlamadan, tam olarak kavrayamadan okuyorlar. Çünkü metinler kendilerini doğru, güzel ve açık bir dille anlatamıyor. Okurlar, bu metinleri anlamak istiyorlar, anlamaları gerektiğini düşünüyorlar, anladıklarını sanıyorlar. Anladıktan kadarını, anladıkları biçimde ve edindikleri dille aktarmaya çalışıyorlar. Her adımda çevirilerin anlamı biraz daha eksiliyor, zayıflıyor, yok oluyor.
Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Günümüzde yayımlanan çeviri yapıtların birçoğu okunmaz durumda.
B) Yayınevlerinin, çevirileri değerlendirirken pek titiz davrandıkları söylenemez.
C) Çeviri eserlerde, yazıldığı dildeki anlatımına sadık kalmak gerekir.
D) Bir çeviriyi, yazınsal değerin korunmasına gösterilen özen başarılı kılar.
E) Gençler, dili güzel kullanmayı, okudukları eserlerden öğrenir.
32. On sekiz, yirmi yaşlarında hemen herkes şairdir; kırkını geçenler arasında ise şiire devam edenlere çok az rastlanır. Şiiri, ilk gençlik heyecanlarının, aşk sanılan gelip geçici heveslerin, tecrübesizliğin sürüklediği başıboş hayallerin kağıt üzerine dökülmesinden ibaret sananlar; yaşça ilerlemiş kimselere şairliği yakıştıramamakta haklı olabilirler. Ama asıl şairlik yaş otuzu aştıktan, gösteriş merakı, şöhret arzusu az çok tatmin edildikten sonra başlar.
Bu parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) Gençken herkes kendini şair zanneder.
B) ileri yaşlarda şiir yazanlara az rastlanır.
C) Geçici hevesleri ve hayalleri şiir sananlar vardır.
D) Şairler, olgunluk döneminde daha nitelikli şiirler yazar.
E) Bazıları yaşı ileri olanlara şairliği yakıştıramaz.
33. Kitap okumak, bir alışkanlık işi olmaktan çok, bir yetenek işidir bence. Bu yetenek, ilkokulda ortaya çıkar, ortaokulda gelişir; lisede ise yapılması gereken, bu yeteneğe yön vermektir. Okuma yeteneği olmayan birini, okumaya yönlendirmek için ne yaparsanız yapın bir yaran olmaz. Tıpkı resim yapmak gibidir okumak. Bu yüzden de okuma eyleminin sonradan kazanılması mümkün değildir.
Bu parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) Okuma yeteneği, zamanla gelişir.
B) Okuma, herkeste bulunmayan geliştirilebilecek bir yetenektir.
C) Uygun kitapların önerilmesi okuma yeteneğini geliştirir.
D) Okuma alışkanlığı ancak okul döneminde kazandırılabilir.
E) Çok kitap okumakla okuma yeteneği daha da gelişir.
34. Bütün edebiyat yapıtları okurlar için yazılır. Ancak okurun satın alması düşünülerek yazılmış bir edebiyat yapıtı olamaz. Yazann görevi yazmaktır. Yapıtın değerini keşfetmek ya da fark edememek de toplumun bileceği bir iştir. Çok okunduğu için değerli sayılmış kötü bir yapıt ya da okunmadığı için değersiz bulunmuş iyi bir yapıt yoktur edebiyatımızda. Kısacası nitelikli eserler her durumda kalıcılığı ve ilgiyi yakalayacaktır.
Bu parçada vurgulanan düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) Her sanat yapıtı mutlaka birilerine seslenir.
B) Edebi ürünleri başarıya ulaştıran yakaladıkları satış rakamlarıdır.
C) Okurların bir yapıtın değerini anlaması uzun zaman alır.
D) Kalıcılığı yakalayabilmiş eserler çok okunan eserlerdir.
E) Gerçek edebiyat eseri, hak ettiği değeri mutlaka bulur.
35. Yenilgiye dayanıklıyımdır. Bir kitap yazdım; ama kitabımı sekiz yıl yayımlamadılar. Buna tahammül ettim. Bu, öfkelenmedim anlamına gelmez. Başta çok öfkelendim. Bir gün bir şey yazacağım o zaman göreceksiniz, diye öfkemi arkalarda bir yerde bekletirim. Ancak onu hiç dışarı vurmam.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçada sözü edilen yazarın bir özelliği olamaz?
A) Kaybetmekten yılmama
B) İçindeki öfkeyi açığa çıkarmama
C) içten pazarlıklı ve fırsatçı olma
D) Sabırlı ve kararlı davranma
E) Geleceğe umutla bakma
36. (I) Şiir yazmaya başladığım sıralarda tanınmış bir şair olmak istediğimi saklamayacağım. (II) Fakat sonra gerçek şöhreti yalancı şöhretlerden ayırmaya başlayınca bir okuyucu kitlesi tarafından sevilip beğenilmenin kolay bir şey olmadığını anladım ve bu anlayışla çalışmaya koyuldum. (III) Tanınmış olmayı bir kenara bırakırsak gerçekten güzel bir şiir yazmanın insana verdiği haz az şey midir? (IV) Üç beş edebiyatçı, beş on şiir okuyucusu tarafından bilinmeye şöhret denilemez şüphesiz. (V) Bugün çok az tanınan bir şair sayıldığım için şöhreti hor gördüğüm zannedilmesin; sadece, şöhretin bir sanatçı için amaç olamayacağını söylemek istiyorum.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen düşünce, numaralanmış cümlelerin hangisinde belirtilmiştir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
37. Yetmişli yıllar ve sonrasında öykücülük itibariyle tema çeşitlemesi, konu açılımı, yeni biçim ve üslup denemesi denildiğinde ilk olarak yazarımız akla gelir. Sanatçı, yeni konular yakalamakta ve onları yeni bir öyküsel içerikle sunmakta hiç zorlanmamış; pabucu yarım bir hamalı, kanadı kırık güvercini dahi aynı özenle öykülemiştir. “Ressam gözü” değerinde bir bakış, inceleme ve gözlemleme yetisi vardır onda.
Bu parçadan yazarla ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi çıkarılamaz?
A) En basit konuları bile özenle anlatmıştır.
B) Öykülerinde gözleme dayalı bir anlatım vardır.
C) Yeni anlatım şekilleri deneyen yazarların başında gelir.
D) Kendisinden önce işlenmemiş konuları öykülemiştir.
E) Öykücülüğü diğer sanat dallarından ön planda tutmaktadır.
38. Masalların, çok defa yazılı metinleri olmadığı halde, büyük bir yaşama ve yayılma gücü var. Bence, bu gücün asıl kaynağı insan ruhunda tatmin edilmeden kalan istekler, birikmiş bunalımlardır. İnsanoğlu, zaman zaman güneşi durdurmak, dağları ortadan kaldırmak istemiştir. Masallar onun bu isteğine cevap verebilmiştir. Masalları daha çok çocukların dinlediğini hatırlayıp aldanmayalım. Unutmayın, onları koca koca adamlar uyduruyor.
Bu parçada masalla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Daha çok çocuklara hitap ettiğine
B) Sözlü edebiyat ürünü olduğuna
C) Uzun soluklu bir yazınsal tür olduğuna
D) Çocukların iç dünyalarını şekillendirdiğine
E) İnsanların, gerçekleştiremedikleri isteklerini masallarda bulduğuna
39. Onca biçim değişikliği ile anlatı türünün doruğuna yerleşen roman, Balzac’tan beri büyük edebi türler arasında ön sıraları almıştır. Sinema ve televizyondan etkilendiği gibi, onlara da zengin bir birikim sağlamaktadır. İnsanın anlatılması, hayat kesitlerinin sergilenmesi, iç ve dış gerçekliğin birlikte anlatımı, yazarına olduğu kadar, romanda kendi dünyasını bulan okura da heyecan vermektedir.
Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisi çıkarılamaz?
A) Roman anlatı türünün en üst noktasıdır.
B) Romanda, gerçek hayattan bölümlere yer verilir.
C) Romanın, sinema ve televizyona bir katkısı yoktur.
D) Diğer sanat dallarıyla etkileşim içinde olduğu
E) Romanın konusu, insan ve çevresi olduğundan okurda ilgi uyandırır.
40. Gerçek yaşam, yazdığımız metinde kendini bir şekilde hissettirir. Bu; bir yönüyle yapay, bir yönüyle gerçekten daha gerçek bir dünyadır. Günlük hayatın telaşı içinde gözden kaçırdığınız birçok ayrıntı, metni yazarken öne çıkar, önem kazanır, belirleyici hale gelir. Siz o dünyaya kendinizi kaptırır, gündelik yaşama yabancılaşırsınız. Kapının çalmışı bile şaşırtır sizi.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Gerçekler, her yapıtta değişerek bile olsa mutlaka kendine bir yer bulur.
B) Sanatçı, yapıtını her anı yaşayarak oluşturur.
C) Sanatçı, yapıtını oluştururken gerçeklerden uzaklaşır.
D) Yazar, kendini zamandan ve mekândan soyutlayarak yapıtını yazar.
E) Sanatçılar, eserlerinde hayallerini anlatır.
CEVAPLAR
1) E 2) D 3) C 4) A 5) B 6) B 7) C 8) E 9) D 10) A
| 11) C 12) A 13) D 14) C 15) E 16) C 17) B 18) D 19) B 20) B
| 21) E 22) C 23) B 24) E 25) E 26) C 27) C 28) E 29) C 30) B
| 31) A 32) D 33) B 34) E 35) C 36) E 37) E 38) D 39) C 40) A
|