TYT Türkçe Deneme Sınavı – 45

TYT Türkçe Deneme Sınavı – 45

1. Bir asra yakın ömrü olan aile şirketi sorunlu günler yaşayınca şirketin başına, kurtarıcı olarak tanınmış bir yönetici getirildi. Bu yönetici öncelikle yılların problemlerini tespit etmek için uğraştı. Bu problemlerin kısa ürede halledilemeyeceğini anlayınca ilk yıl kabuk değiştirmekle yetinip asıl planlarını gelecek için yaptı.

Bu parçada altı çizili sözle asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Niteliği değiştirmeden reklam gücüyle şirketin etkinliğini devam ettirmeye çalışmak

B) Şirketin ana hedeflerini değiştirmeden onlarla ilgili basit değişiklikler yapmak

C) Temel sorunları çözmeden yüzeysel iyileştirmeler yapmak

D) Şirketin toplumla daha çok bütünleşmesini sağlayacak çalışmalarda bulunamamak

E) Şirketin atılım yapması için gerekli olan alt yapıyı hazırlamak

2. “Ünlüyle biten bir sözcüğe tamlayan eki getirildiğinde ek ile sözcük arasına ‘n’ kaynaştırma harfi girer.”

Aşağıdakilerin hangisinde bu kurala uymayan bir kullanım vardır?

A) Dün arabanın plakasını değiştirmek için uğraştım.

B) Gömleğimi daha çabuk kuruması için pencerenin önüne astım.

C) Bu paranın neyin karşılığı olduğunu bana söylemedi.

D) Çocuklardan biri kedinin tasmasını takmaya çalışıyor.

E) Kapının kolu bozuk olduğu için çocuk dışarı çıkamamış.

3. Sanatçının başta gelen özelliği aykırı (I) (zor beğenen) olmasıdır. O, kılı kırk yardığı (II) (titizce ve ayrıntılı biçimde oluşturduğu) yapıtlarıyla, yaşama eleştirel (III) (sorgulayıcı) bir gözle bakmamıza, kendimizi dışarıdan izlememize de yardımcı olur. Çünkü her iyi yapıt, insanın, o güne değin karanlık kalan (IV) (aydınlatılmamış) bir noktasına ışık tutar. Benzeri durumlar içinde boğulan kişiye yeni bakış açıları sunar. Kitapla ilişiği olmamış kişilerin, insan denen karmaşık yapıyı kavraması (V) (anlaması), günün ve geleceğin güzelleşmesine, yaşanabilir olmasına katkı sunması beklenebilir mi?

Bu parçada numaralanmış sözlerden hangisinin anlamı parantez ( ) içinde verilen açıklamayla uyuşmamaktadır?

A) I      B) II      C) III     D) IV    E) V

4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde sayıların yazımıyla ilgili bir yanlışlık yapılmıştır?

A) Yeni teknikler sayesinde burada tarım üretimi tam 2,5 kat artmış.

B) Osmanlı Devleti’nden Amerika’ya dört yüz bin kişi göç etmiş.

C) Yarın sizinle 14:30’da toplantı salonunda görüşebiliriz.

D) Hindistan’da yaklaşık 1 milyar 500 milyon insan yaşıyor.

E) Divan şiiri, 16’ncı asırda en parlak devrini yaşamıştır.

5. I. Uzmanlar, bağırsaklarda farklı türden bakterilerin olmasını sağlıklı olmakla eş anlamlı görüyor.

II. Zira bu bakteriler hücrelerimizin üretemediği besinleri ve gerekli maddeleri üretmemize yardımcı oluyor.

Bu iki cümledeki anlam ilişkisi aşağıdakilerin hangisinde vardır?

A) I. Modern yaşam, insan vücudunu birçok sentetik kimyasal ve kimi zararlı doğal maddeyle karşı karşıya getiriyor.

II. Derimizden tutun da solunum yollarındaki ince tüylere ve mukusa kadar birçok unsur, zararlı maddeleri arındırmaya yönelik çalışıyor.

B) I. Beyin ve bağırsak arasında “beyin-bağırsak bağlantısı” denilen çok güçlü, iki yönlü bir iletişim mevcuttur.

II. İkisi de birbiri için vazgeçilmez ve çalışmalar bağırsak mikrobiyomu eksikliğinde beyin gelişiminin anormal olduğunu ortaya koyuyor.

C) I. Bağırsaklar, bedenimizin en çok araştırılan bölgelerinden biridir.

II. Buna rağmen bağırsakla ilgili çalışmaların kat etmesi gereken uzun bir yol var hâlâ.

D) I. Şimdiye kadarki bulgular, bitkisel ağırlıklı beslenen insanların bağırsaklarında mikrop çeşitliliğinin daha fazla olduğunu gösteriyor.

II. Diyetinde yeterli bitkisel gıda olmayanlarda ise bunlardan “tamamen farklı” özellikler görülüyor.

E) I. Bağırsak mikrobunun davranış üzerindeki etkileri de inceleniyor.

II. Çoğunluğu hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar gösteriyor ki belli tür mikroplar, beyin kimyasını ve davranışları oldukça etkiliyor.

6. Türkiye’de flamingolar düzenli olarak Gediz Deltası’nda ve Anadolu’nun ikinci büyük gölü olan Tuz Gölü’nde ürüyor. Flamingolar bu iki sulak alanın dışında Acıgöl ve Akşehir Gölü’nde de dönemsel olarak koloni oluşturuyor. Tuz Gölü flamingo kolonisi, keşfedildiği 1969 yılından bu yana yüksek sayıda flamingoyu üreme döneminde ağırlıyor. Gediz Deltası’nda da birçok kişi ve kurumun desteğiyle 2000’Ii yılların başından bu yana flamingolar başarıyla çoğalıyor.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Ünsüz yumuşaması

B) Ünlü düşmesi

C) Ünlü daralması

D) Ünsüz düşmesi

E) Ünsüz benzeşmesi

7. I. Dayanıklılık gerektiren yarışlarda atletler maksimum kapasitelerine çıkmıyor; asıl fark yaratan etkenler kondisyon, oksijenin etkili kullanımı ve zihinsel güç oluyor.

II. Erkeklerin sergilediği toplam kapasite, dayanıklılık gerektiren yarışlarda çok fark yaratmadığından kadınlar erkeklerle başa baş mücadele edip onları yenebiliyor.

Bu iki cümlede ifade edilenlerin anlamca doğru bir biçimde birleştirilmiş hâli aşağıdakilerden hangisidir?

A) Dayanıklılık gerektiren yarışlarda atletlerin maksimum kapasitelerine çıkamaması kondisyon, oksijenin etkili kullanımı ve zihinsel güçten kaynaklanıyor ve erkeklerin kapasitesi, dayanıklılık gerektiren yarışlarda kadınları geçmeye yetmiyor.

B) Dayanıklılık gerektiren yarışlarda sonucu asıl etkileyen, kondisyon, oksijenin etkili kullanımı ve zihinsel güç olduğundan erkeklerin toplam kapasitesi yetmiyor ve kadınlar erkekleri yenebiliyor.

C) Erkeklerin sergilediği toplam kapasite, dayanıklılık gerektiren yarışlarda kadınlar karşısında çok fark yaratmadığından kadınlar maksimum kapasitelerini kullanarak erkekleri yenebiliyor.

D) Dayanıklılık gerektiren yarışlar; kondisyona, oksijenin etkili kullanımına ve zihinsel güce dayalı olduğundan bu yönde kendini geliştiren kadınlar erkeklerle mücadele edebiliyor hatta onları geçebiliyor.

E) Dayanıklılık gerektiren yarışlara katılan erkekler ve kadınlar arasında kazanan; kondisyon, oksijenin etkili kullanımı ve zihinsel güç yönlerinden kendilerini geliştirenlerdir genellikle.

8. Deniziyle, ormanıyla, akarsularıyla ayrı ( ) tarihi ve kültürüyle ayrı binlerce güzelliği sinesinde saklayan bir şehir Samsun. Bu cömert coğrafyanın gizli güzelliklerinden biri de Şahinkayası Kanyonu Tabiat Parkı. Gökyüzüne yükselen kayalıkların yemyeşil orman örtüsüyle kaplandığı ( ) derininde akan suyun yeşiliyle ağaçları kıskandıran gizli bir cennet sanki burası ( ) Bitki örtüsünün ve kanyonda akan muhteşem suyun kucak açtığı hayvan türlerini de görebilirsiniz ( ) kayalıklar arasında uçan şahinler ya da güvercinler, su yüzünde atlayan büyük bir sazan, şanslıysanız belki bir karaca, sansar, sincap, su samuru, yaban kazı, telli turna ( )

Bu parçada parantezle ( ) belirtilen yerlere, aşağıdaki noktalama işaretlerinden hangisi sırasıyla getirilmelidir?

A) (,) (,) (.) (.) (…)

B) (;) (,) (.) (:) (…)

C) (;) (;) (…) (.) (.)

D) (;) (,) (.) (;) (.)

E) (,) (;) (…) (:) (…)

9. I. Elbette her şey bunlarla sınırlı kalmamakta ve sizler bu satırları okurken bile farklı bilim alanlarındaki buluşların yapılmasında yapay zekâ tabanlı zeki çözümler, büyük rol oynamaktadır.

II. Yapay zekâ, günümüzde olduğu kadar geleceğe yönelik sağlam bilimsel ve teknolojik temeller inşa etmektedir.

III. Tabii, yapay zekânın göz kamaştırıcı yükselişiyle birlikte, karşımıza birtakım önemli sorunlar çıktığını da göz ardı etmemek gerek.

IV. Örneğin, sosyal medyada bizlere fotoğraflar üzerinden isabetli etiket önerilerinin gelmesi, internet ortamında izleniyormuşuz hissi uyandıran uyarılar, öneriler ve reklamlarla karşılaşmamız esasında yapay zekâ sayesindedir.

V. Bunlar öyle çözümler ki teknik bilimlerden sosyal bilimlere kadar her alanda etkili olmuş durumda ve tarihsel süreçte devamlı yükselerek varlığını koruyor.

Yukarıda numaralanmış cümlelerin anlamlı bir bütün olarak sıralanışı aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?

A) II – IV – I – V – III

B) II – V – I – III – IV

C) III – IV – II – III – I

D) V – II – I – III – IV

E) V – IV – I – II – III

10. (I) Mart ayının gelmesiyle tezgâhlarda yerini alan kuşkonmaz, içindeki besin değerleri ve vitaminler sayesinde en çok tavsiye edilen besinlerden biri. (II) Mısırlılar döneminde ilaç olarak kullanılan kuşkonmaz bu nedenle “Kralların Sebzesi” olarak da anılır. (III) Birçok derde deva bu sebze, 15. Yüzyıldan itibaren sofralarda kendini göstermeye başlar. (IV) Günümüzde en fazla Fransa, İtalya, Çin ve ABD’de yetişen sebzenin Türkiye’de ilk üretimi, Atatürk’ün isteği üzerine Avrupa’dan tohumu getirtilerek Yalova Devlet Çiftliğinde yapılır. (V) Ancak tüketim şeklinin bilinmemesi, fiyatının yüksek olması, tadının alışılmışın dışında oluşu gibi nedenlerle pek tutulmaz.

Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) I. cümlede, sıfat yapan -ki vardır.

B) II. cümlede yüklem, edilgen çatılı fiildir.

C) III. cümlede, dönüşlülük adılı vardır.

D) IV. cümlede, iyelik eki alan birden çok sözcük vardır.

E) V. cümlede yüklem, birleşik fiildir.

11. Deyimler; düşünce, kavram, nesne ve kişilerin durumlarını, özelliklerini yansıtmak için kullanılan ve gerçek anlamın dışına çıkmış özel anlam ve anlatım boyutuyla kalıplaşmış söz öbekleridir. Kalıplaşarak özel bir anlatımı yansıtan bu sözlerin dile getirdiği anlam, deyim öbeğini oluşturan sözcüklerin bütün (gerçek, yan, mecaz, terim, argo) anlamlarından ayrı olarak farklılaşmıştır. Yani bir söz öbeğinin, deyim olabilmesi için öylesi bir anlam boyutuna geçmesi gerekir ki artık o anlam boyutunu deyimler sözlüğü dışındaki sözlüklerde bulamamalıyız. Yani Türkçe sözlüklere bakıldığında deyim olan bir söz öbeğini oluşturan sözcüklerin tek tek bütün (gerçek, yan, mecaz, terim, argo) anlamlarını aşan, farklı boyutta bir anlamın ortaya çıkmış olması gereklidir.

Aşağıdakilerden hangisi bu parçada anlatılanları örneklendiren bir deyim değildir?

A) Etekleri zil çalmak

B) Kulağı kesik

C) Dişinden tırnağından artırmak

D) Yükte hafif pahada ağır

E) Sinekten yağ çıkarmak

12. Yeni iletişim teknolojileriyle ortaya çıkan sosyal medya, bireylerin her geçen gün daha fazla bağlandığı bir ortam olması sebebiyle kurumların da dikkatini çekmektedir.

Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Adıl

B) Belirteç

C) Ön ad

D) Bağlaç

E) İlgeç

13. İstanbul’un belirli dönemlerde çiçekleriyle, kokularıyla ön plana çıkan kendine özgü ağaçları vardır. Bunlardan biri Osmanlı Devleti’nde şehir kültürünü temsil eden, İstanbul’a Tanzimat Dönemi’nde (1839 sonrası) gelen, dönemin aristokratlarının ağacı olan manolyadır. İstanbul’da bu ağacın dört türü vardır ve genellikle bir tanesi meşhurdur. Bu manolya (Magnolia Grandiflora), on iki ay boyunca yapraklarını dökmeyen, genellikle haziran ve temmuz aylarında beyaz çiçek açandır. Çoğunlukla 20-25 metre boyunda; 60-90 santim çapındadır.

Bu parçada aşağıdaki noktalama işaretlerinden hangisi yanlış kullanılmıştır?

A) Ayraç işareti (( ))

B) Virgül (,)

C) Noktalı virgül (;)

D) Kısa çizgi (-)

E) Kesme işareti (’)

14. Ruh sağlığı bozuklukları klinik psikologlar ve psikiyatrlar da dâhil olmak üzere çok çeşitli sağlık hizmetleri sağlayıcıları tarafından dikkatli bir şekilde muayene edildikten sonra teşhis edilmektedir. Bununla birlikte, zihinsel hastalıkları tespit etmek, fiziksel hastalıkları teşhis etmekten çok daha zordur. Sosyal baskılar ve tedavi maliyeti dâhil olmak üzere çeşitli faktörler etkilenen kişilerin yardım aramasını engelleyebilmektedir. Halen, araştırmacılar zihinsel hastalıklardan etkilenenlerin ortalama yüzde 60’ının tedavi alamadığını tahmin ediyor. Depresyon belirtilerini otomatik olarak tespit edebilen yöntemler geliştirmek, tanı araçlarının doğruluğunu ve kullanılabilirliğini artırarak daha hızlı ve daha verimli müdahalelere ve tedaviye olanak sağlayabilir. Mimiklerde ve jestlerde hareketsizlik ve aşağı doğru bakışlar dâhil bir dizi sözlü ve sözsüz semptomlar bu rahatsızlıkta görülmektedir.

Bu parçaya göre ruh sağlığı bozuklukları ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Hastalıkları belirlemenin zor olduğu

B) Öneminin günümüzde bile anlaşılmadığı

C) Çeşitli nedenlerle hastaların tedavi olmaktan kaçındığı

D) Hastaların yarıdan fazlasının tedavi edilmediği

E) Dış görünüşten de tanı konulabildiği

15. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde zaman (anlam) kayması vardır?

A) Eskişehir’in Seyitgazi ilçesindeki Küllüoba Höyüğü’nde yapılan kazılarda, MÖ 3.000 yıllarına dayanan Anadolu’nun ilk şehir yapılanması gün yüzüne çıkarıldı.

B) Kazı çalışmalarına, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün izniyle 1996’da başlanmış.

C) Kazı alanı, buluntular ortaya çıkarıldıktan sonra tabiat etkenlerine ve özellikle definecilere karşı dikkatle korunmalı.

D) Akademisyenler, iskeletler üzerinden canlıların yaşam sürelerini, yakalandığı hastalıkları ve beslenme alışkanlıklarını bile ortaya çıkaracak.

E) Antropologlar, zooarkeloglar, arkeobotanik alanında çalışanların da bulunduğu ekibe yakında Japonya’dan, Almanya’dan ve İtalya’dan meslektaşlarımız katılıyor.

16. (I) Tıpkı sinema çıktığında tiyatronun, televizyon çıktığında radyonun öleceğinin konuşulması gibi e-kitaplar ilk sahneye çıktığında herkes artık basılı kitapların tarihin tozlu sayfalarında yerini alacağını konuşmaya başlamıştı. (II) Öncesinde birkaç deneme yapılmış olsa da e-kitapların ortaya çıkışını 90’lara tarihlersek oradan bugüne elektronik kitap piyasasındaki gelişimin beklendiği gibi bir “devrim” yaratmadığı görülüyor. (III) Altı yayınevinin dâhil olduğu soruşturmamızda çıkan sonuç, e-kitabın gerek okuyucu gerekse yayıncı tarafından tam olarak yerini bulamamış olduğu. (IV) Bu durum da kanuni boşluklardan yazılım ücretlerine uzanan birçok sebebi var. (V) Yayıncılar gelecek için umutsuz olmasa da güncel durumda e-kitapların pazarda kayda değer bir payı olmadığında hemfikir. (VI) Umberto Eco’nun da hınzırca belirttiği gibi elinizden düşmeyen telefonlara, tabletlere bakıp da kitaplardan kurtulabileceğinizi sanmayın.

E-kitaba ilişkin bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) I. cümlede, geçmişe atıf yapılarak bir öngörüden söz ediliyor.

B) II. cümlede, bir hayal kırıklığı dile getiriliyor.

C) III. cümlede, hak ettiği yerde olmadığı söyleniyor.

D) IV. cümlede, yaygınlaşmaması ile ilgili bazı nedenler sıralanıyor.

E) VI. cümlede, tanık gösterilerek bir düşünce ileri sürülüyor.

17. Türkiye’nin güneydoğusunda (I)  birbirine komşu olan Gaziantep ve Şanlıurfa şehirleri bulunmaktadır ve her ikisi de (II) Anadolu’nun gastronomi baş kenti (III) olduğunu iddia etmektedir. Her iki şehrin de taze malzemelere ve Batı Anadolu’nun (IV) geleneksel Akdeniz mutfağından farklı olarak gelişmiş mutfak yaklaşımlarına sahip, zengin tarım gelenekleri vardır. Gaziantepli şefler yüzyıllardır (V) bölgedeki malzemeleri kullanarak şaşırtıcı Türk yemekleri yapmaktadır.

Bu parçadaki altı çizili sözlerden hangisinin yazımı yanlıştır?

A) I      B) II     C) III    D) IV    E) V

18. • Altmışlı yıllardan beri uluslararası turizm, pek çok ülke tarafından modernleşme stratejileri ve ekonomik kalkınmanın önemli bir unsuru olarak teşvik edilmiştir. Hükûmetler çoğu zaman turizmi ekonomik kalkınma için bir araç olarak kullanmaktadırlar. Çünkü turizm, küresel ekonominin en hızlı ve en büyük gelişme gösteren sektörlerinden biridir. Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin turizmden beklentileri vardır.

• Turizm sezonuyla birlikte yabancı turistlerin alım gücünün yerli halka oranla daha fazla olması nedeniyle turistlerin fiyatı yüksek mal ve hizmetleri satın almaya ve daha fazla fiyat ödemeye razı oldukları görülür. Bu durumda ortaya çıkan fiyat artışları beraberinde maliyet artışını da gündeme getirir ve sonuçta enflasyon oranı bölgesel de olsa artma eğilimine girer. Ayrıca gayrimenkul ve arsa fiyatları da buna paralel olarak artar. Bu durumda yerliler daha fazla kira ile vergi öder ve böylece enflasyon baskısı da artar.

Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

A) Aynı konuya birbirine zıt açılardan yaklaşılmaktadır.

B) Farklı görüşler birbirini desteklemektedir.

C) İki konunun yararlı olan yanları öne çıkarılmıştır.

D) Farklı konular, birbirini pekiştirmektedir.

E) Aynı düşünce farklı üsluplarla dile getirilmiştir.

19. I. Hayatın kışını da baharını da görenler ancak iyi eserlere imza atabilir.

II. Sobanın karşısında ellerini ısıtmamış yazar, hayatın kışından söz ederse inandırıcı olmaz.

III. Sıra dışı bir hayatı dile getiren sanatçıların eserleri daha çok ilgi çeker.

IV. Dümdüz bir hayatın sanatından da fazla bir şey beklenmez.

V. Sıradan bir yaşam sıra dışı ögelerle güzelleştirilirse sanat katına yükselebilir ancak.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde anlatılmak istenenler anlamca birbirine en yakındır?

A) I ve III

B) I ve IV

C) II ve III

D) II ve IV

E) III ve V

20. —- Batı’ya yönelip kendi geçmişine sırt çevirmedi yenilikçi şiir. Çok kısa süren dönemlerde eskiye karşı zorlu çıkışlar yapıldığı, eskilerin toptan küçümsendiği oldu. Uygulamadan çok, kuramda görüldü bu gibi küçümsemeler. Ama yalnız yakın dönemlerin değil, edebiyatımızın çok daha eski dönemlerinin de güzel ürünleri, güçlü ustaları çağdaş şiirimizde hep yankılandı. Divan edebiyatından, halk edebiyatından bazen örtülü, bazen açık olarak büyük oranda yararlanıldı. Kimi şairler çağdaşlıklarından hiçbir şey yitirmeden divan şiiri tarzında yazmayı bile denediler, eskinin güzelliklerinden nasıl yararlanılabileceği konusunda tartışmalara girdiler, görüşlerini çeşitli uygulamalarla savundular.

Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Eski şiir geleneğimiz olmasaydı yenilikçi şiirimiz bu derecede gelişemezdi.

B) Çağdaş Türk şiirinde yenilik olarak görülen ögeler aslında eski şiir anlayışımızın devamı niteliğindeydi.

C) Batı’ya yönelen şiirimiz, oradan sadece gelenekle çelişmeyen yenilikleri almıştır.

D) Çağdaş Türk şiiri eskiyi yok sayarak, eskiden gelen her şeyi silerek gelişmedi.

E) Yeni şiirimizin en önemli özelliği, Batı’dan aldığı yenilikleri kendine mal etmesini bilmesiydi.

21. (I) Ülkelerin gelişmesi ve kalkınması, sanayileşmenin temel unsuru olan bilgi, beceri ve iş alışkanlıklarına sahip kalifiye insan gücüne bağlıdır. (II) Kalifiye elemanların bilgi ve becerisi, ekonomik başarının temelidir. (III) Dolayısıyla meslek eğitiminin amacı, bir tarafta gençlere iyi bir meslek kazandırmak, diğer yandan ekonomiye vasıflı eleman yetiştirmektir. (IV) Günümüzde, hızlı teknolojik değişme meslek eğitiminin önemini daha da artırmıştır. (V) Geleceğimizin teminatı olan gençlerimize, ilgileri ve yetenekleri göz önünde bulundurularak meslek için gerekli yeterlilikler kazandırılmalıdır.

Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) I. cümle, birleşik isim cümlesidir.

B) II. cümlede, birden fazla tamlanan bir tamlayana bağlanmıştır.

C) III. cümlede, durum ekleri kullanılmıştır.

D) IV. cümlede, hem edat hem bağlaç kullanılmıştır.

E) V. cümle, dolaylı tümleç, zarf tümleci, özne ve yüklemden oluşmuştur.

22. 1815’te, Endonezya’daki Tambora Yanardağı, insanlık tarihinin bilinen en büyük patlamasını gerçekleştirdi. Patlama sırasında Vezüv’ün patlamasında çıkanın 10, efsanevi Krakatoa patlamasındakinin ise 7 katı kadar zehirli gaz ve eriyik madde, gökyüzünde 5-10 kilometre kadar yukarı çıktı ve zamanla tüm dünyayı kapladı. Bu patlama o derece büyük ve bu zehirli duman bulutu o kadar geniş bir alanı kapladı ki güneşten gelen ışınlar yeryüzüne ulaşamadı ve dünyada küçük çaplı bir iklim değişikliğine yol açtı. Ertesi yıl tüm dünyada ortalama 1-1,5 derecelik bir sıcaklık düşüşü görüldü. Değişikliğin en fazla hissedildiği Avrupa ve Kuzey Amerika kıtalarında, 1816 yılının özellikle de yaz ve ilkbahar aylarında sıcaklıklar normalin 10-11 derece altına kadar düşmüştür.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Açıklamaya yer verilmiştir.

B) Karşılaştırmadan yararlanılmıştır.

C) Sayısal veriler kullanılmıştır.

D) Anlatıma duygular katılmamıştır.

E) Örneklere yer verilmiştir.

23. Aşağıdakilerden hangisi sıralı cümledir?

A) Uygun maliyetli enerji kaynaklarına erişim sağlayamama, enerji akışlarındaki kesintiler, yüksek ithalat bağımlılığı ve ani fiyat dalgalanmaları ekonomik ve sosyal refahı etkileyen potansiyel zayıflıklar olarak görülüyor.

B) Elektrikli taşıt kullanımı, daha yeşil bir kara yolu ulaşım sistemine zemin hazırlayabilecek ancak enerji talebini karşılama, ilgili altyapılara yatırım yapma konusunda zorluklar çıkarabilecek bir hareket.

C) Temiz enerjideki araştırmalar, enerji verimliliği ve enerji tasarruflarıyla birlikte yürütülürse yenilikçi çözümler; enerjiyi üretme, saklama, taşıma ve kullanma şeklimizi temelinden değiştirebilir.

D) Enerji üretiminde ve iletiminde ciddi kayıplar oluyor, teknoloji ve belli politik hamleler enerji kayıplarının bir kısmının en aza indirgenmesine yardımcı olabilir.

E) İklim değişikliği hızını sınırlandırmak için, sera gazı emisyonlarını azaltmak ve aynı zamanda, bugüne ve geleceğe yönelik etkilere hazırlanmamıza yardımcı olacak tedbirler almak zorundayız.

24. (I) Türkiye’nin doğasındaki sıra dışı çeşitlilik birçok biyocoğrafik etkenin sonucudur. (II) Sadece ülkemizde yetişen 3000’den fazla endemik türe karşılık Avrupa’nın endemik türü 2500, İngiltere’deki bitki türü sayısı ise sadece 2000 civarındadır. (III) Bulunduğu konum, yer şekilleri ve iklimdeki değişkenlik nedeniyle ülkemiz çok sayıda canlıya ev sahipliği yapmaktadır ve üç kıta arasında köprü işlevi görmektedir. (IV) Türkiye’nin biyolojik çeşitliliğini şekillendiren bir diğer önemli süreç 1 milyon 800 bin yıl ile 10 bin yıl öncesi arasında yaşanmış olan buzul çağlarıdır. (V) Anadolu’nun bugünkü doğası tüm bu nedenlerin birleşimi sonucunda her bir taşı ayrı bir tarihsel olayı tarif eden bir mozaik hâline dönüşmüştür ve küresel ölçekte öneme sahiptir.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) I      B) II     C) III    D) IV    E) V

25. Çağdaş Türk şiirine kesin bir başlangıç noktası göstermek gerekir mi? Değişik dünya görüşlerine bağlı eleştirmenler siyasal kaygılarla, kendilerini kuşaklar arasındaki çekişmelere kaptıran eleştirmenler ise bireysel kaygılarla, çağdaş Türk şiirini başlatan şair olarak Haşim’i, Yahya Kemal’i, Nazım Hikmet’i ya da Orhan Veli’yi anarlar. Daha gerilere, Nedim’e, Şeyh Galip’e kadar gidenler de çıkar. Üstelik bütün bu görüşlere akla yakın gerekçeler bulunabilir. Çünkü —-.

Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) çağdaş Türk şiiri, baştan beri tepkisel atılımlarla ilerlemiştir

B) sanatların gelişiminde yer alan en keskin dönemeçler bile tam bir kopukluğu getirmez

C) şiir söz konusu olduğunda güzelliğin ortak bir tanımına ulaşmak zordur

D) şiiri belli bir kalıba sokma düşüncesi baştan hatalıdır

E) şiirle ilgili yapılan her değerlendirmede mutlaka bir doğruluk payı vardır

26.

Gazeteci:

(I) —-

Yazar:

Eleştirmenlerimizin büyük çoğunluğu pazara hâkim olan yayınevlerini, görünürlüğü olan, öne çıkarılan kitapları takip ediyor ve eleştirilerini övgü temeline oturtup yüzeysel tutuyorlar. Çağdaş teorileri ve eleştiri yöntemlerini takip etmediklerini, kendilerini yenilemediklerini düşünüyorum. İşin içine modernizm, postmodernizm gibi belirli bir akım, teori ya da en azından belli bir bilgi birikimi gerektiren eserler girdiğinde büyük ihtimalle yanlış bir şey söylememek için sessiz kalmayı tercih ediyorlar.

Gazeteci:

(I) —-

Yazar:

Postmodernist metinlerin zor okunduğu, anlaşılmasının güç olduğu, içinin boş olduğu söyleniyor mesela. Bu düşünce çok yaygın. Bakın aslında bu yargılar da birbiriyle çelişkilidir. Okuması, anlaması zor olan bir şeyin nasıl aynı zamanda içi boş olabilir? İçerik azıcık geri plana itilip biçimsellik öne çıkarıldığında okur doldurması gereken boşlukları dolduramıyor. Böyle olunca da suçu kendisinde değil, eserde arıyor.

Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?

A) I. Eleştirmenlerin günümüz edebiyat dünyasına yaklaşımları hakkında neler düşünüyorsunuz?

II. Postmodernist metinlerin az okunmasının nedenleri sizce nelerdir?

B) I. Büyük yayınevlerinin piyasaya hâkim olması eleştirmenleri nasıl etkiliyor?

II. Okurun postmodern metinleri anlayamamasını neye bağlıyorsunuz?

C) I. Eleştirmenler, eleştirilerini yayın piyasasının izin verdiği ölçüde mi sınırlıyorlar?

II. Okur sayısının azlığını üretilen sanat eserlerinin zorluğuna mı bağlıyorsunuz?

D) I. Eleştirmenlerin, anlamakta zorlandıkları eserleri değerlendirmesini nasıl karşılıyorsunuz?

II. Postmodern edebiyata karşı çıkışın en önemli nedeni nedir?

E) I. Postmodernizmin edebiyat ortamında görmezden gelindiğini söylemiştiniz, bunun sebebi nedir sizce?

II. Postmodernizmle ilgili olumsuz düşüncelerin kaynağı nedir?

27. Longoz, denize doğru akan derelerin getirdiği kumların birikerek kıyıda set oluşturması ve dere ağzını kapatması sonucu akarsuyun biriktiği yerde oluşan bir özel ekosistemdir. Yalnızca belirli ağaç, bitki ve kuş türleri bu yaşam ortamını tercih eder. Longoz ormanları nadir rastlanan ekosistemlerdir. Türkiye’de İğneada, Acarlar, Karacabey ve Sarıkum’daki longoz ormanlarının yanı sıra, Kızılırmak Deltası’nda da longoz niteliğine sahip ormanların çok küçük kalıntıları kalmıştır.Bunların dışında yeterli büyüklük ve kapalılığa sahip alüvyal-subasar orman kalmamıştır. Bu nedenle elimizde kalan son longoz ormanlarının varlıklarını sürdürmeleri çok önemlidir. Bu ekosistemin devamlılığı için en temel koşul, bol suyun sürekli var olmasıdır. Su, getirdiği kil ve organik materyal ile bu sahaların topraklarını mineral ve organik materyal yönünden zenginleştirir. Bu sucul ormanlar yağmur ormanları gibi gürdür. Bununla birlikte, yağmur ormanları gibi sadece yağışa ve hava nemine değil, daha çok taban suyuna bağımlıdır. Bu özellikleri ile tropikal bölgelerin “mangrove” ormanlarına benzer.

Bu parçaya göre Longoz ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Korunması için çalışmalar yapıldığı

B) Yağmur ormanlarına benzediği

C) Her hayvan veya bitki türünün orada yaşamayı tercih etmediği

D) Varlığının suya bağlı olduğu

E) Ülkemizde az sayıda yerde bulunduğu

28. (I) Dünyada yağmur çiselerken en keyifle yürünecek şehirlerden biri Berlin. (II) Bulutlarla kaplı gökyüzü bu şehre tarif edilemez bir gizem katıyor. (III) İçinde büyük savaşlar görüp derin yıkımlar geçirmenin izleri bulunan şehrin mizacına işlenmiş yeniden doğuş enerjisine bir anda kapılıyorsunuz. (IV) Berlin’in tarihi, ortasından geçen Spree Nehri’nin iki yakasında yer alan küçük balıkçı köyleriyle başlıyor. (V) Ben de kendini kolay ele vermeyen, yavaş yavaş kendini sevdiren kentin tarih boyunca canlı kalmasına vesile olan Spree Nehri’ndeki keyifli bir tekne turuna katılıyorum.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisinin öge sayısı en fazladır?

A) III    B) V     C) I       D) IV    E) II

29. Dilin tarihî gelişme sürecinde dile yerleşerek ona sanatlı bir anlatım değer ve derinliği kazandıran ögelerden bazıları da atasözleri, deyimler, fıkralar, tekerlemeler gibi kalıplaşmış sözlerdir. Bunlar, aslında çok eski dönemlerden başlayarak dili kullanan bireylerin ve özellikle onu çeşitli edebî türlerle yüzyıllar boyunca işleye işleye şekillendiren sanatçıların yaratıcılığının dile yansımış anonim kültürel görüntüleridir. İğne ile kuyu kazmak örneğinde görüldüğü gibi, dili süsleyen, ona canlılık, çeşitlilik, anlam derinliği ve doğal bir sanat inceliği katan unsurlardır. Dilimiz zaman içinde işte bu görüntülerle beslenip gelişmiş ve gelişmektedir. Gün geçtikçe bunlara yenileri eklenmekte ve dile toplum yapısı ile ortaklaşan çeşitli değerler, manevi anlatım incelikleri ve zenginlikler katmaktadır.

Bu parçada söz edilen dil ögeleriyle ilgili olarak

I. İlk olarak kim tarafından kullanıldığının bilinmediği

II. Belli bir sayıda olduğu

III. Sözcükleri değişmeyecek bir biçime büründüğü

IV. Dilin anlatım olanaklarını zenginleştirdiği

yargılarından hangilerine değinilmemiştir?

A) Yalnız I

B) Yalnız II

C) I ve III

D) II ve IV

E) III ve IV

30. Çocuk edebiyatının başlıca işlevinin çocuklara okuma sevgisi ve bu işi sürekli yapma gayreti kazandırmak olduğunu söyleyebiliriz. Üretilen kitaplar, çocuklar için “zenginleştirilmiş bir dil çerçevesi” niteliğinde olmalı, onların dilsel duyarlıklarını, becerilerini ve yaratıcılıklarını geliştirmeli, ufkunu genişletmelidir. Kitaplar bugünün diliyle, bugünün olay ve konularının yanı sıra, çocuğun çağlar boyunca yaşadığı durumları da anlatmalıdır. Kazandıracağı okuma kültürüyle çocuklarda öz güven oluşturmalı, kıyaslama yeteneğini artırmalıdır.

Bu parçaya göre

I. Güncel konuşma diliyle oluşturulma

II. Çocuğun daha fazla bilgi ve görüş edinmesini sağlama

III. Çocuğa kendi başına kararlar alabilme becerisi kazandırma

IV. Çocuğa okuma alışkanlığı kazandırma

yargılarından hangileri çocuklar için yazılan eserlerde

aranan özelliklerden değildir?

A) Yalnız II

B) Yalnız III

C) I ve II

D) I ve IV

E) III ve IV

31. Yazar, neden geniş yelpazeli bir okur kitlesine sahiptir, sorusunun yanıtının, onun kelime oyunlarına girmeden, toplumun her kesimini kapsayan, samimi bir dille yazıldığını hissettirme, en yoğun duygusal durumları dahi büyük bir sadelikle, duygu sömürüsü yapmadan anlatabilme başarısında yattığını düşünüyorum. Ön yargılardan arınmış, kimseye tepeden bakmayan, başkalarıyla değil sadece her iyi yazar gibi kendisiyle kavga eden, her yaştaki toplumun her kesimindeki insanların yüreklerinin bir yerlerine fazla değil, hafifçe dokunup geçen, yazdıklarıyla yitip giden insanlara kadirşinas yaklaşımıyla “İşte geldik gidiyoruz.”u sızlanmadan hissettiren, dozu iyi ayarlanmış hüznüyle, zaman zaman dejavu yaratan ince fırça darbeleriyle zor olanı herkesin anlayabileceği sadelikle anlatmayı başarmış bir yazar o.

Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi sözü edilen yazarın geniş yelpazeli bir okur kitlesine sahip olmasının nedenlerinden biri değildir?

A) Okuru küçümsememesi

B) Okurda, anlatılanları daha önce yaşadığı duygusu uyandırması

C) Özgün üslubuyla diğer yazarlardan farklı olduğunu ortaya koyması

D) Yalın bir anlatımının olması

E) Duygu ve düşünceleri rahat anlaşılır biçimde aktarabilmesi

32. I. Edebiyat ve kültür hayatımızda “dili eskimiş” eserlerin sadeleştirilerek yayımlanması da bir nevi çeviridir ve çeviri biliminde dil içi çeviri terimiyle adlandırılır.

II. Özellikle Halit Ziya Uşaklıgil Cumhuriyet’ten sonra, geçmiş yıllarda yazdığı eserlerinden bazılarında önemli oranda sadeleştirmeler yapmıştır.

III. Bilinmeyen, anlaşılmayan kelimelerin gözden geçirilerek yenileriyle değiştirilmelerinin yanı sıra, eserin üslubunda birtakım değişiklikler yapılması da bu kapsamdadır.

IV. Çeviri, genellikle “bir metni bir dilden başka bir dile aktarma, çevirme, tercüme” şeklinde tarif edilmektedir; buna göre çeviri, diller arasında yapılan bir eylemdir.

V. Bir yazarın kendi yazdığı eseri dil içi çeviriye tabi tutması, çok sık karşılaşılan bir durum değilse de edebiyat tarihimizde örneklerine rastlanmaktadır.

Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur?

A) I      B) II     C) III    D) IV    E) V

33. Ters psikoloji basit bir kavramdır. Bir kişinin bir şeyi yapmasını istersiniz fakat kibarca sorsanız bile onu yapmayacağından neredeyse eminsinizdir. Bu nedenle gerçekte yapmasını

istediğiniz şeyin tam tersini ondan isteyerek veya ona yapmasını söyleyerek onu, istediğinizi yapması için oyuna getirmeye çalışırsınız. Örneğin, eşinize odanızı boyatmaya çalışıyorsunuz ama bunu başaramıyorsunuz. Dolayısıyla ona “Boş ver, odayı ben hallederim. Zaten ben daha iyi boyuyorum.” dersiniz. Bir bakarsınız ki eşiniz eline fırçayı almıştır. Uzmanlar, ters psikolojinin çoğu zaman işe yaradığını çünkü insanın bir şeyi yapması için zorlanmaktan, tehdit edilmekten, korkmaktan veya o konuda utandırılmaktan çekindiği için yapmaktansa kendi isteğiyle yaptığını düşünme eğiliminde olduğunu söylüyor.

Bu parçaya göre ters psikolojinin işe yaramasının nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

A) İnsanın, özgür iradesiyle karar vermeyi önemsemesi

B) İnsanın başkalarının kendisiyle ilgili düşüncelerine önem vermesi

C) İnsanların basit işleri kendi başına yapmayı sevmesi

D) Kıskançlık duygusunun insanı harekete geçirmesi

E) İnsanın kendisini başkalarından üstün görmesi

34. (I) Kültür ve sanat etkinlikleri, belli bir mekânda toplanan sanatçı grupları içinde zenginleşip gelişir. (II) Bir topluluğa dâhil olan kültür ve sanat insanları, bu mekânlarda bildiklerini paylaşma fırsatı buldukları gibi çevrelerinden de yeni şeyler öğrenirler. (III) Bu mekânlar, bilgi paylaşımının dışında yaşama kültürünün biçimlenmesinde de önemli roller oynar. (IV) Genç müdavimler, kendilerinden öncekilerin bilgilerinden istifade ettikleri gibi hâl ve hareketlerinden de birçok şey öğrenirler. (V) Türk kültür tarihi içinde edebiyatçıların toplandığı mekânların en bilinenleri kahvehane ve kıraathanelerdir. (VI) Peçevi Tarihi’ne göre, ilk olarak 1554’te açılan kahvehaneler, ilk zamanlarından itibaren sadece kahve içilen yerler olmanın ötesinde bir fonksiyon icra etmiştir. (VII) Özellikle okuryazar kısmından insanların bir araya geldiği kahvehaneler; kitap okunan, tavla ve satranç oynanan, yeni şiirler üzerine konuşulan mekânlar olmuştur.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?

A) II     B) III    C) IV    D) V     E) VI

35. – 36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

Bir içecek türü olarak Türk kahvesinin özel hazırlama teknikleri vardır ve yıllar öncesine dayanan bu teknikler hâlâ kullanılmaktadır. Kahve, zaman içinde, sanatsal değeri olan cezve, fincan, havanlar gibi özel araçların ve gümüş takımlarının geliştirilmesini sağlamıştır. Zaman gerektiren hazırlama teknikleri sayesinde, Türk kahvesi damağınızda uzun süre tadını ve tazeliğini bırakır. Diğer çeşit kahvelerden daha yumuşak, aromalı ve yoğundur. Aroması, telvesi ve köpüğüyle onu diğer kahvelerden ayırmak oldukça kolaydır. Türk kahvesi aynı zamanda, kültürel boşlukları, toplumsal değerleri ve inançları bir araya getiren toplumsal bir çalışmadır. Türk kahvesinin bu rolü, İstanbul’da, dikkat çeken dekorasyonlarıyla, ilk kahvehanelerin açılmasına dayanmaktadır. Zaten meşhur “Gönül ne kahve ister ne kahvehane / Gönül muhabbet ister kahve bahane” dizeleri de bu duruma işaret eder. Kahvehaneler o zamanlarda ve hâlâ, insanların kahve içtiği, sohbet ettiği, haber paylaştığı, kitap okuduğu ve başkalarıyla bir araya geldiği yerlerdir.

35. Bu parçadan hareketle Türk kahvesi ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Özgün bir tadının olduğu

B) Geleneksel yöntemlerle hazırlandığı

C) Kendine has bir kültür oluşturduğu

D) Hazırlanmasının uzun sürdüğü

E) Özel bir sunum ritüelinin olduğu

36. Bu parçada verilen dizeler, Türk kahvesinin hangi yönünü belirtmek için söylenmiştir?

A) İnsanların sosyalleşmesini sağladığı

B) En beğenilen içecek olduğu

C) Çok eski bir tarihinin olduğu

D) Değerinin hiçbir zaman azalmadığı

E) Kültürel bir öge hâline geldiği

37. – 38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

Fransa’da edindiği bakış açısıyla Türk toplumuna ve bu toprağın değerlerine yönelen Yahya Kemal, Kendi Gök Kubbemiz adlı kitabıyla Türk şiirinde yol açıcı bir yer edinmiş, önemli bir rehber olmuştur. Kitapta dil mükemmeliyetine ve musikiye dayanan, Türk milletinin yaptığı fetihler ve ortaya koyduğu güzellikler, rintlik, ölüm, sonsuzluk, aşk konularını ele alır. Eski Şiirin Rüzgârıyla kitabında ise zeminini doğrudan doğruya tarihî olay ve kişilerin oluşturduğu şiirler vardır. Bir şiirin, en güzel beytinin seçilemeyecek kadar mükemmel olması gerektiğini söyleyen şair, bunu başarmıştır. Ayrıca kitaptaki otuz dokuz gazelden otuz altısının beş beyitte tamamlandığı görülmektedir. Bu sayı klasik gazelin alt sınırıdır. Yahya Kemal’in bu tercihi de ses ve anlam bütünlüğü yanında yalın ifadeyi ve yoğunluğu aradığını gösterir.

37. Bu parçadan hareketle Kendi Gök Kubbemiz ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Farklı konulara yer verildiği

B) Ulusal değerlerden söz edildiği

C) Ahenkli bir söyleyişle oluşturulduğu

D) Şiirlerin uzun zamanda oluşturulduğu

E) Başka şairlerce örnek alındığı

38. Bu parçadan hareketle Eski Şiirin Rüzgârıyla adlı eserle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

A) Yeni bir söyleyişle oluşturulduğu

B) Seçkin bir kitleye hitap ettiği

C) Belli bir tarihî dönemi işlediği

D) Ağır bir dille kaleme alındığı

E) Her dizesinin ustaca yazıldığı

39. – 40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

Bir araştırmanın ilk aşamasında, bir sosyal durumu açıklamaları ve tartışmaları istenen 300 katılımcı “bilgece akıl yürütme” konusunda puanlandı. İkinci ve asıl aşamada katılımcılara dört hafta boyunca günlük tutmaları söylendi. Her gün, meslektaşlarıyla yaşadıkları sorunları, anlaşmazlıkları, kötü haberlere karşı tepkileri yazmaları istendi. Yarısı 1. Şahıs kullanarak yazarken diğer yarısı da yaşadıklarını yabancı gözüyle, 3. tekil şahıs kullanarak anlattı. Dört haftanın sonunda tüm katılımcıların bilgece akıl yürütme puanı tekrar test edildi. 1. tekil şahısla günlük yazanların bilgece akıl yürütme puanlarında bir değişiklik olmazken 3. tekil şahsı kullananlar entelektüel alçak gönüllülük, empati kurma ve uzlaşmacı tavır kapasitelerinde gelişme yaşadı. Son aşamada, katılımcıların yakın bir aile üyesinin ya da arkadaşlarının güven, hayal kırıklığı ya da öfke gibi duygulardan önümüzdeki ay içinde hangilerini yaşayabileceklerini kestirmeleri istendi. Bu karşılaştırmada, 1. tekil şahısla günlük yazan grubun olumlu duyguları abarttığı ve olumsuz duyguları hafife aldıkları gözlemlendi. 3. tekil şahısla yazan kişiler ise daha isabetli tahminlerde bulundu.

39. Bu parçada söz edilen araştırma, aşağıdakilerden hangisini ispatlamak için yapılmış olabilir?

A) Sessiz ve sakin bir ortamda kendi sorunlarına odaklanan kişilerin, çözüme diğerlerinden daha kısa sürede ve daha kolay ulaşabileceğini

B) Başka insanlara anlayışla yaklaşmayı alışkanlık hâline getirenlerin başka olumlu tavırlara da kendiliğinden sahip olabileceğini

C) Kişinin kendisini başka biriymiş gibi değerlendirmesinin, çeşitli sorunları anlamasını engelleyen unsurları fark etmesine yardımcı olabileceğini

D) Duygularının farkında olmanın, kişinin entelektüel yönünü de güçlendirdiğini

E) Olaylara nesnel biçimde bakanların olumsuz durumlarla daha kolayca baş edebildiğini

40. Yaşananları 3. tekil şahıs olarak gözlemlemenin kişiye aşağıdakilerin hangisinde faydalı olduğu söylenebilir?

A) Olumsuz duyguları değiştirebilme

B) Yaşamdaki olumsuzlukları önceden hissetme

C) Olaylara tarafsız yaklaşma

D) Yaşama daha olumlu bakma

E) Yaşam ve insanla ilgili doğru tahminde bulunma

CEVAPLAR

1 – C 8 – B 15 – E 22 – E 29 – B 36 – A
2 – C 9 – A 16 – B 23 – D 30 – B 37 – D
3 – A 10 – E 17 – C 24 – B 31 – C 38 – E
4 – C 11 – D 18 – A 25 – B 32 – C 39 – C
5 – E 12 – A 19 – B 26 – E 33 – A 40 – E
6 – D 13 – C 20 – D 27 – A 34 – D    
7 – B 14 – B 21 – D 28 – E 35 – E