TYT Türkçe Deneme Sınavı – 24

TYT TÜRKÇE DENEME SINAVI – 24

1. Yapıtınızda bir konuyu işlerken kullandığınız anlatım geliştikçe, konuda gerileme oluyor, çünkü çarpıcı an­latım öne çıkıyor. Bir başka deyişle, okur, parmağınız­la gösterdiğiniz şeye değil, elinize bakmaya başlıyor.

Bu parçada geçen “okurun, parmağınızla gösterdiği­niz şeye değil, elinize bakmaya başlaması” sözüyle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sanat yapıtında konunun anlatımdan daha önemli hale geldiği

B)Okurun, yapıttan sanatçının anlatmak istediğini de­ğil, kendi istediğini anladığı

C) Okurun anlatılanları geri planda tutup anlatımı ge­rektiğinden fazla önemsediği

D) Okurun, yapıtlarda kendi yaşamından ayrıntılar bul­mak istediği

E) Sanat yapıtında içerikle anlatımın birbirinden ayrı­lamayacağı

 

2. Yazar, gerçekleri anlatır eserlerinde: ne var ki değişti­rir gerçekleri, yeniden biçimlendirir kendince yorum­lar. Yazarı yazar yapan, onun bu yanıdır. Bu özellikleri taşımayan da yazardır elbette, ama kimliksiz, dahası yarınsız bir yazardır.

Bu parçada altı çizili sözlerin yerine sırasıyla aşa­ğıdakilerden hangileri getirilebilir?

A)  Sıra dışı – kalıcı

B)  Sıradan – kısa ömürlü

C)  Yalın – evrensel

D)  Kalıcı – sıradan

E)  Özgür – güncel 



3. Bu sanatçımız, gerçek yaşamdakilerden çok, okudu­ğu kitapların dünyasındaki insanlarla içli dışlı olmuş­tur. Yani kişilik kumaşı, kitapların tezgâhında dokun­muş biridir o.

Bu parçada “kişilik kumaşının, kitapların tezgâhında dokunması” sözüyle, söz konusu sanatçıyla ilgili ola­rak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Yaşamını, kitaplardan edindiği bilgilerle yönlendir­diği

B)  Kitapların sunduğu yaşamı gerçek yaşamdan üs­tün tuttuğu

C)  Kitaplardaki kahramanları çok beğendiği

D)  Karakterinin, kitapların etkisiyle biçimlendiği

E)  Kişilik oluşumunda düş dünyasından etkilendiği

 

4. Necati Cumalı bir söyleşisinde, “İyi tanıdığım bildiğim insanlardan yola çıkarak öykülerimi yazarım, çünkü

Bu cümle aşağıdakilerden hangisiyle sürdürülürse yukarıda belirtilenin bir gerekçesi olur?

A)kahramanlarımı doğal bir biçimde sunmam, yakın olduğum insanlardan yararlanmamı gerektirir.

B)okurların  beğenisini  kazanmak onları düşünsel açıdan beslemeye bağlıdır.

C)okurun yazardan beklediği, onu yaşam gerçekle­rinden uzaklaştırmasıdır.

D) günlük yaşamın yoğunluğunu  yaşayan  okurlar, farklı bir dünyada dolaşmak istiyor.

E) özgün bir dille öykü yazmak için her yazar, günlük konuşma dilinden beslenir.

  

5. (I) Deneme türü, edebiyatımıza Tanzimat Döneminde girmiştir. (II) Sıcak bir anlatımın yer aldığı bu tür edebi­yatımızda çok sevilmiştir. (III) Pek çok önemli yazar bu türde başarılı yapıtlar ortaya koymuştur. (IV) Edebiyat dünyasını tanımanın yollarından biridir deneme yazıla­rını okumak. (V) Çünkü edebiyatımızın üst seviyede tartışma noktaları ve birçok gizli gündemi deneme ya­zılarında kendine yer bulur. (VI) Bu bilinçle ben okulda ya da başka bir yerde bu tür deneme yazılarını oku­mayı genç okuyucularımıza öneriyorum.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense, ikinci pa­ragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?

A) II.             B) III.            C) IV.            D) V.           E) VI.

 

6. —- Daha açık söyleyeyim: Elimizde Ağrı Dağı’nın bir tablosu olsa, ona bakarken ne duyarız? Doğrudan doğruya Ağrı Dağı’na bakarken duyduklarımızı mı? Hiç sanmam. Çünkü tablodaki Ağrı Dağı, sanatçının, o resmi yaparken doğan iç gerçekleriyle, duyguları ve düşünceleriyle yoğrulmuştur. O, Ağrı Dağı değil, bam­başka bir şeydir artık; yani doğanın bir gerçekliği de­ğil, sanatçının ellerinde şekillenen bir sanat yapıtıdır.

Bu parçanın başına, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilemez?

A)  Ressamlar, dış gerçeğe kendi iç dünyalarını da ka­tarak yapıtlarını oluşturur.

B)  Resim, görünenden yola çıksa bile, ortaya çıkan yapıt, görünenden farklıdır.

C)  Bir ressam ben şu manzarayı resmedeceğim, de­se de ortaya çıkan resim artık o manzaradan tama­men farklı bir şeydir.

D)  Her ressam, yaptığı resme mutlaka kendinden bir şeyler katar.

E)  Bir resimde betimlenen yeri daha önce hiç görme­miş bir insan, o yeri gördüğünde yabancılık çek­memelidir.

 

7. (I) Yazmaya başladığımda yaşadığım süreç, bir senar­yo yazarının yaşadıklarına benziyor. (II) Önce ana ka­rakteri düşünürüm. (III) Hikâye, bu karakterin başına gelebilecek en kötü şeyi bulduğumda ortaya çıkar. (IV) ilk taslaklarımı kurgunun ne yönde ilerleyeceğine dair genel bir fikirden yola çıkarak yazdığımı söyleye­mem. (V) Bu taslaklar da olsun sonraki çalışmalarımda olsun ortaya çıkacak düğüm ve kırılma noktalarını hiç­bir zaman önceden belirlemem.

Bu parçada düşüncenin akışına göre numaralan­mış cümlelerin hangisinden sonra “Bu yüzden öy­kü yazma serüvenim sürprizlerle, beklemediğim geliş­melerle doludur. ” cümlesi getirilebilir?

A) I.             B) II.            C) III.             D) IV.             E) V.

8. (I) Oyuna çocukların da izlerken eğlenebileceği şekil­de farklı karakterler ve eğlence unsurları serpiştirilmiş. (II) Oyun mümkün olduğunca hareketli bir yapıda kur­gulandığından çocuklar izlerken oyuna katılabiliyor ve eğlenebiliyor. (III) Sahnede yer alan iki çocuk oyuncu­nun. aslında tiyatroyu izlemeye gelen çocuklardan hiç­bir farkı yok. (IV) Onlar da izleyicilerle birlikte öğreniyor ve tiyatroya daha da bağlanıyorlar. (V) Çocuklar, bir ta­raftan eğleniyor diğer taraftan da tiyatronun sıcak orta­mıyla karşılaşarak sanatsal beğenilerini geliştirmiş olu­yor.

Bir tiyatro oyununun ele alındığı bu parçayla ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, bir saptama yapılıyor.

B)  II. cümlede, bir yargı gerekçesiyle ortaya konuyor.

C)  III. cümlede, oyuncuların, seyircilerin beklentisine gö­re performans sergilediğinden söz ediliyor.

D)  IV cümlede, oyuncuların tiyatro sevgisinin arttığın­dan söz ediliyor.

E)  V cümlede, tiyatronun çocuklara olan katkısına deği­niliyor.

  

9. (I) Orhan Kemal’in yüzü sokağa dönüktü, oradan aldığı herhangi bir ayrıntı üstüne bir öykü yazabilecek duyar­lıktaydı. (II) Gerçek yaşantılar üstüne öyküler yazıyordu, onları, gerçek hayatın aynısı olmaktan çıkarıp edebiyat yapıtı formatına dönüştürmeyi başarıyordu. (III) Anlattık­larından yola çıkarak onun yaşadığı semti ve bu semtin insanlarını bulabilirdiniz öykülerinde. (IV) Bütün gerek­siz çapakları temizlemek, en pırıltılı sözcükleri seçmek, onun yazın anlayışının temelini oluşturuyordu. (V) Bü­tün bunlar, Orhan Kemal’in sanki çok kolay üstesinden gelebildiği ancak gerçekte çok güç olan özelliklerdi.

Orhan Kemal’in ele alındığı bu parçadaki numara­lanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenler­den hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, öykülerini oluşturduğu kaynağa yönelik bilgiler veriliyor.

B)  II. cümlede, yazın anlayışıyla ilgili bilgi veriliyor.

C)  III. cümlede, öykü kişilerini çevresinden seçtiği an­latılıyor.

D)  IV. cümlede, öykülerinin içeriğine yönelik bilgiler ve­riliyor.

E) V cümlede, anlatımsal zorlukların kolayca üstesin­den geldiği belirtiliyor.

10. (I) Kitapta on üç güzel öykü var bunların tamamı fark­lı anlatımlarla kurgulanmış. (II) Bu öykülerin hepsi, farklı sosyal çevrelerden çocukların; aileleri, çevreleri, okulları ve arkadaşlarıyla sağlıklı bir ilişki kurmaya ça­lışmalarının hikâyesidir. (III) Öyküler okuyucuyu içine çekiyor, bir öykü biter bitmez diğerine başlamak isti­yorsunuz. (IV) Yazar kitapta gençlere, “Bakın, bu öy­küler sizin ve tüm gençlerin; dertleriniz, neşeleriniz or­tak.” diyor. (V) Ayrıca bu öykülerle gençlere karşılaştı­ğı sorunlardan kurtulmanın yollarını da öğretiyor.

Bir öykü kitabının ele alındığı bu parçada numara­lanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenler­den hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, öykülerin biçeminin özgün olduğun­dan söz ediliyor.


B)  II. cümlede, yapıtının içeriğiyle ilgili bilgi veriliyor.

C)  III. cümlede, sürükleyici bir özelliği olduğu anlatılı­yor.

D)  IV. cümlede, yazarın, öyküleriyle ilgili görüşleri alın­tı yoluyla ortaya konuyor.

E)  V. cümlede, öykülerin salt sanat kaygısıyla yazıldı­ğı belirtiliyor.

11.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili adıl öz­neyi pekiştirerek belirtmiştir?

A)  Onun da bizimle geleceğini sanmıyorum.

B) Yapamadığın soruların bazılarını arkadaşına sorabi­lirsin.

C)  Konferans salonunda o saatte kimse bulunmaz.

D)  Futbol turnuvasını biz kendimiz düzenledik.

E)  Kitabı, o alanda uzman birisine danışarak aldım.

12. (I) İlk gençlik yıllarımda en çok istediğim şey kendime ait bir odamın olmasıydı. (II) Kardeşimle paylaştığım oda, hayallerime dar gelirdi. (III) Oda sadece bana ait olduğunda sanki daha özgür, daha iyi olacaktım. (IV) Şimdi kendime ait, rengârenk tablolarla süslü bir odam var. (V) Ancak çocukluğumun en güzel günlerini geçirdiğim kardeşim hayatta değil ne yazık ki.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi an­lamca olumsuzdur?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.            E) V.

13. (I) Karadeniz’de yaşam ahşapla iç içedir hep. (II) Ge­çimlerini ormandan sağlayan insanlar, ahşap evlerde oturur; evde, bahçede ahşap malzemeler kullanır, onunla ısınır. (III) Plastik ve metal girmemiştir henüz onların bu doğayla iç içe yaşamlarına. (IV) Odadan odaya geçerken ahşap tabanın çıkardığı ses kulakla­rını okşar. (V) Bebeklerini ahşaptan beşiklerde uyutur, çocuklarına ahşaptan oyuncaklar yaparlar.

Bu parçadaki numaralanmış sözlerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  I. cümle kurallı, bir isim cümlesidir.

B)  II. cümlede birden çok çekimli eylem vardır.

C)  III. cümle yüklemi geçişsiz bir eylemdir.

D)  IV. cümlede, farklı türde eylemsilere yer verilmiştir.

E)  V. cümle öznesi ortak bir sıralı cümledir.

14.   Tarih boyunca da çeşitli gezginler farklı adlarla anmışlardır

                                  I

bölgeyi. Bir başka rivayete göre ise şöyledir Kandilli’nin bu adı alışı:

                       II                      III

Geceleri gemicilere işaret vermek için sürekli yakılan işaret fenerleri

                                                           IV

nedeniyle bu semte Kandilli denmiştir. Burada 18. yüzyıla kadar bir

                                                                                                  V

yerleşim olmadığı biliniyor.

Bu parçada numaralanmış sözcüklerden hangileri edat (ilgeç) değildir?

A) I. ve II.                     B)l. ve V.                  C) II. ve IV.

D) III. ve IV                   E) IV. ve V

 

15. (I) Benim kaplanlara olan ilgimin tutkuya dönüştüğü zaman, onlarla ilk kez yüz yüze geldiğim andır. (II) Vah­şi doğada 15-16 yıl ömrü olan Bengal Kaplanı bana sa­rı gözleriyle, aslında ne kadar önemsiz olduğumu his­settirmişti. (III) Büyük gruplar halinde yaşayan Afrika aslanları ise “en büyük sosyal kedi” olarak tanımlanı­yor. (IV) Onların bu sosyal gruplarına ise ‘pride’ adı ve­riliyor. (V) Tüm vahşi kediler gibi aslanların da en temel davranışları yaşadıkları ortama göre değişkenlik göste­rebiliyor.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede farklı türde adıllar bir arada kullanılmıştır.

B)  II. cümlede ünlü düşmesi ve ünsüz türemesi vardır.

C)  III. cümledeki “ise” sözcüğü, bağlaçtır.

D)  IV cümlenin yüklemi, dönüşlü bir eylemdir.

E)  V cümlede bir yeterlik fiili kullanılmıştır.

 

16.   Gaziantep’in yakınındaki Yesemek yöresinde 200’den fazla bazalt

                                                              I

heykel taslağı kendi doğal ortamında ser­gileniyor. Bu bölge, MÖ 2000’in dördüncü çeyreğiyle MÖ 8. yüzyıl arasında, Güneydoğu

                                     II                                                        III

Anadolu’nun en büyük taş ocağı ve heykel işleme atelyesiydi.

                                            IV                                            V                         

Bu parçadaki altı çizili sözlerden hangisinin yazımı yanlıştır?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV            E) V

17.    Set set yükselen sümbül ve lâle kokuları, kasırlar ve şadırvanlarla

dolu olan o eşsiz bahçe belki artık yok, ama burası baştan başa bir mavi bahçe, bir yaz bah­çesi zaten.

Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Belirteç                              B) Niteleme sıfatı          C) işaret adılı

D) Sıfat-fiil                             E) Belgisiz adıl

 

18.     (I) Yazar. Okuma Yolculukları adlı kitabında, has edebi­yata ilgi duyan her okuruna bir bilet veriyor ve edebiyat dünyasının derin sularına doğru bir yolculuğa davetiye çıkarıyor. (II) Önce edebiyatımızın iç denizinde, kendi kara sularımızda başlıyor bu yolculuk. (III) Sait Faik’ten Yusuf Atılgan a. Füruzan’dan Ayfer Tunç’a kadar birçok sanatçıya art eleştirel denemeler var burada. (IV) Şab­lonlara sırtını dönerek, sesini yükseltmeden, sevgiyle yaklaşıyor bu sanatçılarımıza. (V) Yazar, metinleri çö­zümlerken, kendi dünyasındaki karşılıklarını sergiler­ken okura da yeni pencereler açıyor.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde sanatlıca bir söyleyiş yoktur?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.            E) V.

 

19.    Cam ve porselen, insanoğlunun elinde yaşama eşlik eden ve

                                                   I

onu güzelleştiren zarif biçimlere bürünüyor. Döneminin özelliklerine

                         II

göre eşyaya hayat veren bu biçimler, toplumun o dönemdeki

                                                                                 III

beğenisini de  yansıtıyor. Örneğin, 19. yüzyılda toplumumuzda hız

 

kazanan Batılılaşma hareketinin etkilerini çok açık bir şekilde Osmanlı

                                  IV                                                                     V

porselenlerinde izlemek mümkündür.

Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisinde ad tamlaması yoktur?

A) I.             B) II.           C) III.            D) IV.              E) V.

20.    Aşağıdaki cümlelerin hangisinde artı çizili sözcüğün çıkarılması anlamda daralmaya yol açmaz?

A)  Sabah erken kalkınca gün içerisindeki çalışma ve­rimi de artıyor.

B)  Sanatçının edebiyatla ilgili yapıtları yeniden göz­den geçiriliyor.

C)  Tarihi roman yazan pek çok sanatçı, bu konuyu ele almıştır.

D)  Taraflar birbirine üstünlük sağlayamayınca bu tenis maçı yedi saat süreyle devam etti.

E) O, iyice düşünmeden konuşmaz, sözlerinin nereye varacağını hesaplardı.

 

21.   Aşağıdakilerden hangisinde boş bırakılan yere ay­raç içindeki sözcük getirilirse tanım yanlış olur?

A) — bir yazının fazlalıklardan arınması, gereksiz hiç­bir sözcüğün yazıda yer almamasıdır. (Duruluk)

B)  — üzerinden çok zaman geçtiği hâlde değerini yi­tirmeme, türünde örnek eser olarak gösterilmedir. (Klasiklik)

C) — verilmek istenen mesajı gizleme, her şeyi açık­ça ortaya koymamadır. (Kapalılık)


D) — sanat değeri olmama, düşünce ve anlatış yö­nüyle tekdüze özellikler göstermedir. (Sıradanlık)

E)  — gerçeklerin tamamen dışında, fantastik özellik­lerden beslenerek yapıt ortaya koymadır. (Yaşan­mışlık)

 

22.    Bir yaz düşüdür mavilere yolculuk Ve bu yolculukta en önemli

                                                                  I

dostunuz, teknenizdir. Uzunca sohbetlerin ,  zengin sofraların, huzurlu

                                                                     II

bir uykunun, tatlı anıların mekânıdır o tekne. Bu mekânın doğuşuna bizimle ta­nıklık etmeye ne dersiniz ? İşte bu amaçla biz Fethi­ye’de

                                                         III

büyük bir tersanede , doğadaki ağaç ile metalin buluştuğu yerdeyiz.

                                IV

Çevrede kimi henüz yapılmaya başlanmış, kiminin iskeleti tamamlanmış, kimi de bit­mek üzere olan değişik boylarda tekneler

  V

Bu parçada numaralanmış noktalama işaretlerin­den hangisi yanlış kullanılmıştır?

A) I.              B) II.           C) III.            D) IV.             E) V.

 

 23. Ben de yayıncım da çevrecilik bilincinin daha küçük yaşlarda kazanılması gerektiğine inanıyoruz. Doğrusu ikimiz de masalları sadece çocuklara dair bir tür olarak değil, büyüklerin de zevkle okuyacağı harika fantastik hikâyeler olarak görüyoruz. İlkokul yıllarında okunanla­rın kişiliğin oluşumunda daha etkili olduğuna inanıyo­ruz. Çevreci, yeşil ve mutlu bir dünya için çevrecilik bi­linciyle dopdolu nesiller yetiştirmek, bunun için de işe çocuklardan başlamak gerektiğine inananlardanız. Bundan dolayı masalda karar kıldım diyebilirim.

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?

A)Neden roman, öykü, şiir, piyes, ders kitabı yazmı­yor da masal türünde ısrar ediyorsunuz?

B)Daha çok edebiyatın fantastik konularını anlatma­nız gerçek dünyadan bir kaçış anlamına mı geli­yor?

C)Yapıtlarınızda katı bir öğreticilik yerine sevecenliğin öne çıkmasında yaşam deneyimleriniz mi etkilidir?

D)İyi bir masal kitabının taşıması gereken nitelikler nelerdir sizce?

E)Toplumdaki bozuklukları çokça dile getirmeniz, be­nimsediğiniz toplumcu anlayışın bir yansıması mı?

 

24. (I) Yazarın bu yapıtı, aykırı duruşu ve farklı içeriğiyle di­ğer eserlerinden biraz ayrılıyor. (II) Bağdat Caddesi’nde sürekli değişen mimari dokudan yola çıkarak bir semtin çehresinin nasıl değiştiğini dile getiriyor. (III) İstanbullular yaşadıkları semtin tanıkları oldukla­rından kitapta İstanbul’un farklı özelliklerine değinilmediğini görünce kitaba fazla ilgi göstermeyecekler­dir. (IV) Ama yine de yazar, geri dönüş yaptığı hiciv tarzıyla oldukça keyif alınarak okunacak bir kitap orta­ya çıkarmış. (V) Belli ki bu kitapla, uzun süredir kafa­sında kurduğu, yıllardır yaptığı analizlere dayanan bir incelemeyi mizahi özelliklerden de faydalanarak gö­zümüzün önüne seriyor.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir ön yargısöz konusudur?

A) I.              B) II.           C) III.            D) IV.              E) V.

25.    Aşağıdaki cümlelerin hangisinde deyim anlamına uygun olarak kullanılmamıştır?

A)  Keşke sınav öncesi, öğretmenimizin uyarılarına ku­lak bükmeseydik.

B)  Arada sırada arkadaşlarla bir araya gelir, günlük konularla ilgili çene çalardık.

C)  Bir yıldır çalışmıyordu, elinde avucunda bir şey kal­mamıştı.

D)  O, okul konusunda arkadaşının tavsiyelerini dinle­memiş, bildiğini yapmıştı.

E)  Öyle bir kurumun başında olmak kolay değil, gö­zünü dört açmalısın.

 

26. Yüzyıllar boyu süren göçler ve ticaret yaşamı, hayatı yaşanır kılan ve ona anlam katan sanat ve zanaatın Ti­re’de fazlasıyla gelişmesini sağlar. Keçeciler, urgancı­lar, saraçlar, kalaycılar, semerciler ve nalıncılar Tire’nin çarşısındaki sıra sıra dükkânlarda hâlâ geleneksel yöntemlerle üretime devam eder. El sanatlarının dışın­da Tire’nin mimarisi ve yemekleri de yıllarca süren kül­türel harmanlanmanın izlerini taşır.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?

A) Öyküleme                                         B) Açıklama          C) Karşılaştırma

D) Tanımlama                       E) Tartışma

 

27. Andre Gide’le yapılan bir söyleşide, ona İsviçre’de ne­den büyük romanın olmadığı sorulur. Gide, çünkü ora­da cinayet yok, der. Bu cevap, genelde sanatın özelde ise edebiyatın neyin üzerine temellerini kurduğunun da işaretidir. Cinayetin, kötülüğün ve haksızlığın olduğu yerde edebiyat çoğunlukla bütün görkemiyle ortaya çı­kar. Salt iyiliğin işlendiği, her hareketin iyilikle karşılık bulduğu bir ortamda canlı bir edebiyat dünyası düşü­nülebilir mi? Nasıl ki mutlu aşkın yazılı bir tarihi yoksa salt iyiliğin de sanırım yazılı bir tarihi yoktur.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler­den hangisi söylenemez?

A)  Kanıların öne çıkarıldığı

B)  Olayların oluş sırasına göre verildiği

C)  Sözde soru cümlesine yer verildiği

D)  Kimi sözlerin yinelendiği

E)  Kurallı cümlelerin yer aldığı

 

28. (I) Eleştirinin olmadığı yerde sanatın ve bilimin gelişemeyeceğine inanan yazarın son yapıtı, okuyucuları dü­şünsel bir yolculuğa çıkarıyor. (II) Yazar; roman, şiir, çe­viri ve sanat üzerine geniş bir yelpazede ele alınan ya­yılan konuları farklı açılardan işliyor. (III) Eleştiren ama çözümler de sunan, iğnelerken öğreten yazar, aynı za­manda yazdıklarıyla düşündürüyor da. (IV) Edebiyata ve sanata adanmış bir ömrün deneyimlerini yapıtında okuyucusuyla paylaşıyor. (V) Daha önce farklı yerlerde yayımlanmış olan bu yazılar, içerdiği konular ve dipnotlarıyla okuyucuyu araştırmaya da yönlendireceğe ben­ziyor.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde tahmin söz konusudur?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.              E) V.

29. Edebiyat nedir, sorusuna yüzyıllar boyunca değişik yanıtlar verilmiştir. Gerçekten de nedir edebiyat? Bir söz, bir dil etkinliği midir sadece? Nasıl ve neden baş­lamış, kültürün içindeki yeri ne olmuştur? İnsan ve toplum hayatındaki yeri nedir? Kuşkusuz bu sorulan bir bu kadar daha uzatabiliriz. Ancak şimdiye dek edebiyatın tanımı üzerinde anlaşmaya varılamamıştır. Çünkü bir kavramın anlamını bilmek, kavramın işaret ettiği bütün ayrıntıların sahip olduğu ortak özelliği bil­mek demek değil; kavramı yerinde kullanmak ve işa­ret ettiği şeyleri tanımak demektir. Edebiyat için de du­rum aynıdır.

Bu parçanın bütününde aşağıdakilerin hangisin­den söz edilmektedir?

A)  Edebiyatın, başlangıcından bu yana gösterdiği ge­lişmelerden

B)  Edebiyatta değişik anlayışların ortaya çıkmasının nedenlerinden

C)  Gerçek bir edebiyat ortamının nasıl olması gerekti­ğinden

D)Toplumsal yaşamın ve kültürün, edebiyatın temeli­ni oluşturduğundan

E)  Edebiyatın ortak bir tanımının yapılamayışının ne­deninden

 

30. Define Adası, Stevenson’un, bir çocuk dergisinde dizi halinde yayımlanan ve ona büyük başarı kazandıran romanıdır. Ancak o, bu kitabı, kendisine bir yayıncı ta­rafından “İçinde bir harita, bir define, terk edilmiş bir gemi olan bir hikâye yaz.” şeklinde verilen sipariş üzerine kaleme almıştır. Bundan olsa gerek Stevenson bir röportajında bu yapıtı için “….” demiştir. Bu söz, bir yazarın ortaya koyduğu yapıtı kendi düşüncesi doğ­rultusunda kaleme almamışsa onu sahiplenmeyeceğininin en önemli göstergelerinden biridir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A)  Yapıtın ünü benim adımı gölgelemiştir.

B)  Okurun hayal evrenini genişletebilecek önemli bir eserim.

C)  Bu kitap, okuyan herkesin ama benim değil.

D)  Tüm dünyaca beğenilen etkili bir roman.

E)  Yazın yaşamımın en önemli ürünü.

31. Son dönemde yazın dünyasında okurların ilgisizliğin­den söz ediliyor. Bunun pek çok nedeni var. Başta sa­natçılar kendilerini günün sosyal, politik meselelerin­den uzaklaştırdılar. Bu alanı, fıkra yazarına, gazeteciye ve tarih araştırmacısına bıraktılar. Bu durum zamanla edebiyatçıların iyiden iyiye güncel meselelerden soyut­lanmasına, dahası içinde yaşadıkları toplumca dışlan­malarına neden oldu. Böyle olunca da günün mesele­lerini takip etmek isteyen okurlar, edebiyat alanından farklı alanlara kaymaya, edebiyatçıların ortaya koyduk­ları ürünleri terk etmeye başladılar.

Bu parçaya göre okurların yazınsal yapıtlara ilgi gös­termemesinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Özgün yapıtların ortaya konamaması

B)  Okurlara yol gösterecek eleştirmenlerin olmaması

C)  Sanatçıların, okurların takip ettiği konulardan uzak kalması

D)  Okurların yazınsal ve düşünsel bir birikimden yok­sun olması

E)  Kitle iletişim araçlarının okurları okumaktan alıkoy­ması

 

32. Kimi ozanlarımızda toplumsal ve bireysel acıları şiire yansıtma, ortak bir tutuma dönüşüyor son yıllarda. An­cak bu ozanlarımız şiirlerine kaynaklık eden özle, söy­leyişleri arasında bir denge kuramıyor. Ya üsluba yas­lanarak konuyu ikinci plana itiyor ya da sadece konu­yu öne çıkararak anlatımsal açıdan sıradan metinler or­taya koyuyor. Ayrıca bu şairler çok yüksek perdeden konuşmayı tercih ediyor. Sıcak, samimi bir anlatım ye­rine, soğuk, okuru dışlayan sadece ideolojik düşünce­lere yer veren bir şiire yöneliyorlar. Bu yüzden insancıl bir sıcaklık, bir yumuşaklık kazanmıyor onların şiirleri.

Bu parçaya göre insancıl bir sıcaklığa sahip yazılar kaleme almanın yolu aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Sadece toplumsal konulardan söz etmek

B)  Anlatımla anlatılanlar arasında içtenliğe dayalı bir bağ kurmak

C)  Eleştirmenlerin yapıt konusundaki yönlendirmelerini dikkate almak

D)  Toplumun gelenek yapısını önceleyerek yapıt ver­mek

E)  Herkesin anlayabileceği sade bir dil kullanmak

 

33. Sanatçı, roman yazarlığının yanında aynı zamanda us­ta bir absürd oyun yazarı ve şairdir de. Oyunlarında ölüm korkusunu şiirsel bir dille ele almıştır. O, öne sür­düğü düşüncelerde derinlik arayan bir yazardır. Ancak düşüncesini çoğu zaman doğrudan dile getirmez. Dü­şünceleri durağan ve teorik değil, dinamik ve yaşam­saldır. Edebiyat dünyasında öne çıkma düşüncesinde olmamış, bu yüzden eleştirmenlerce edebiyatın dipten gelen dalgası olarak nitelendirilmiştir.

Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)  Yetkin bir yazar olduğu

B)  Düşüncelerini yapıtlarının dokusunda erittiği

C)  Hareketli bir düşünce dünyasının olduğu

D)  Mizahi bir anlatımla toplumu ele aldığı

E)  Edebiyatta arka planda görünmeyi yeğlediği

 

34. Vişne Bahçesi, Anton Çehov’un 1886 yılında yazdığı son ve en büyük oyunudur. Vişne bahçesi bir motiftir. Oyunun sonunda bahçedeki ağaçların kesilmesi, eski düzenin yerine yeni düzenin yerleşeceğini simgele­mektedir. Çehov bu oyunda Çarlık Rusya’sının o dö­nemdeki sosyo-ekonomik ilişkileri ve değişimini orta­ya koyar. Ayrıca yazar insanların artık sadece kendile­rini düşündüklerini vurgulamaktadır. Çünkü bireyler karşı tarafı dinlemeden sadece kendi için önemli olan olaylardan bahseder. Bu da toplumun, insanların bir yabancılaşma sürecinden geçtiklerini göstermektedir.

Bu parçadan Vişne Bahçesi’yle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir?

A)  Yazarının ideolojik bir yaklaşımla kendi düşüncele­rini ele aldığı

B)  Toplumsal sorunlar için çözüm önerileri sunulduğu

C)  Sembolik özelliklerle sosyal tahlillere yer verildiği

D)  Yazarın yaşamından izler taşıdığı

E)  Bütünüyle nesnel bir anlatımın kullanıldığı

35. (I) Güzel şiir yazma yeteneği, gökten zembille inmez ozana. (II) Bu, ancak daha önceki klasik yapıtları özüm­seyerek, yüreğinin sesini onlarınkiyle birleştirerek elde edilebilir. (III) Böylece ozan, klasik ozanların etkisinde şiirlerini ortaya koymaya başlar. (IV) Hemen tüm şairle­rin ozanlık serüveninde onu şiire yönlendirenlerin payı yadsınamaz. (V) Bu etkileşim onu daha özgün, daha derin şiire götürür. (VI) Zamanla, klasikler onu yetkin bir ozan haline getirir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi dü­şüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.          B) III.           C) IV.             D) V.              E) VI.

36. Bu eleştirmenimiz, edebiyatımızdaki alışılmış yargıları değiştirmiştir. Yazı diline konuşma dilinin akıcılığını ka­zandırmış, eleştiri yaparken karşılaştığı zorlukların hiç­biri onu bu anlayışından vazgeçirememiştir. Edebiyat yapıtına bilimsel bir anlayışla yaklaşmanın yanlışlığına inandığı için yargılarının her an değişebileceğini söy­lemiştir. Eleştirmenlerin, sanatın her alanıyla ilgili bilgi birikimine sahip olmaya çalışması gerektiği düşünce­si yazınımıza onunla yerleşmiştir.

Bu parçada söz konusu eleştirmenle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)  Yazın dünyamızda bazı kalıplaşmış düşünceleri or­tadan kaldırdığına

B)  Konuşma dilinin sürükleyiciliğini yazı diline aktardı­ğına

C)  Çağdaşı eleştirmenlerin görüşlerini dikkate aldığına

D)  Yazınsal yapıtları değerlendirirken yaşadığı sıkıntı­lardan yılmadığına

E)  Yapıtlarla ilgili kesin yargılarda bulunmaktan kaçın­dığına

 


37. Yazarın son romanı, olay örgüsü bakımından onun en çok eleştirilen yapıtlarından biridir. Bu yapıtında olay­lardan ziyade kendi fikirlerini romandaki bazı karakter­lere yükleyerek insanların nasıl davranmalarını gerekti­ğini anlatmaya çalışmış ve gençleri kendi düşüncesi doğrultusunda yönlendirmeyi amaçlamış. Yapıt biçem olarak kendi yazıldığı dönemdeki yapıtlardan oldukça farklıdır. Yazar bu yapıtında son derece basit, doğal söyleyişlerin yer aldığı bir dil kullanmıştır.

Bu parçada sözü edilen yapıtla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)  Kurgu yönüyle eleştirildiği

B)  Öğretici bir anlayışla kaleme alındığı

C)  Açık, sade bir dili olduğu

D)  Yazarının en çok bilinen yapıtı olduğu

E)  Anlatımı yönüyle yazıldığı dönemdeki yapıtlardan ayrıldığı

 

38. Yüzyılımızın, en önemli toplumcu gerçekçilerinden biri olarak nitelendirilen sanatçının ironi ve mizah unsurları­nı göz ardı etmediği bu yapıtında uzun ve kısa öyküle­rinden seçmeler yer alıyor Özellikle yazarın, Meksi­ka’da yaşadığı dönem ve ikinci Dünya Savaşı yılları tüm gerçekliği ile yer alıyor yapıtta. İnanılmaz bir yo­ğunlukta çalışan yazarın öykülerini çok geniş kitleler beğenerek okuyor. Sosyal bir sorumluluk taşıdığına inanan sanatçı, yapıtlarında toplumun yararını gözet­miş ve didaktik öğelerin belirgin olduğu öyküler ortaya koymuştur.

Bu parçada sözü edilen yazarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)  Yazarın bireysel bir sanat anlayışı yerine sosyal bir sanat anlayışını benimsediği

B) Yazdıklarının gülmeceye dayalı yönlerinin olduğu

C)  Belli bir kitleye seslenmeye çalışmadığı

D)  Okurların beklentileri doğrultusunda yapıtlar orta­ya koyduğu

E)  Yapıtlarını öğretici bir yaklaşımla ele aldığı

  

39. Cemal Süreya, şiirlerindeki şekil, içerik ve anlatım özellikleri ile İkinci Yeni şiirine katıldı. Bu akımın önde gelen şairlerinden biri oldu. Çeşitli mülakatlarında ve dergi yazılarında toplum ve edebiyat geleneğini eleştir­miş, çarpıklıkları anlatmaktan çekinmemiştir. Kendine özgü söyleyiş biçimi ve şaşırtıcı buluşlarıyla, zengin kültürel alt yapısı ile, duyarlı, çarpıcı, yoğun, imgeleriyle ikinci Yeni şiirinin en başarılı örneklerini vermiştir. Ahenkli bir şiir dili vardır. Canlı halk dilini kullanması, onu okuyucuya yaklaştırır. Üslubundaki mizah ve alay, ona ayrı bir özellik kazandırmaktadır.

Bu parçada Cemal Süreya’yla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)  Yalnızca şiir türünde yapıt ortaya koyduğuna

B)  Önemli bir kültürel birikimi olduğuna

C)  Az sözle çok şey anlatma ilkesine bağlı olduğuna

D)  Şiirlerinde günlük konuşma diline yer verdiğine

E)  Süregelen sosyal, yazınsal değerleri sorguladığına

 

40. Valery, bir yazısında, “Bir şairin özgünlüğe ulaştığını okura göstermek için değişik biçim denemelerine gir­mesini kabullenemiyorum.” diyor. Bunca yıllık şiir uğra­şımda böyle bir yanlışa düşmemiş bir şair olarak, bu sözün doğruluğu ve haklılığı benim için gerçektir. Çün­kü bence de özgünlük sadece şekilde olmamalıdır, şii­rin özünde olmalıdır. Çünkü değişik bir tat sunmak için daha önce verdiğiniz suyu birisine değişik bir kapla ve­rirseniz o kişinin sunulan sudan farklı bir tat almasını sağlayamazsınız.

Bu parçada altı çizili bölümden hareketle şair, şiir anlayışıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisini anlatmak istemiştir?

A)  Şiirde içeriğin hiçbir öneminin olmadığını

B)  Şiirin toplumun beklentilerini karşılaması gerektiğini

C)  Benzersiz şiir yazmak için salt söyleyişte değil, içe­rikte de değişim yapmak gerektiğini

D)  Özgün şiirlerin hiçbir sanatçı tarafından taklit edile­mez bir yapıda olduğunu

E)  Yetkin şairlerin şiir konusunda birbirinden ayrılan görüşler ortaya koyduklarını

  

CEVAPLAR

1

C

9

D

17

E

25

A

33

D

2

B

10

E

18

C

26

B

34

C

3

D

11

D

19

B

27

B

35

C

4

A

12

E

20

D

28

E

36

C

5

C

13

A

21

E

29

E

37

D

6

E

14

A

22

A

30

C

38

D

7

E

15

D

23

A

31

C

39

A

8

C

16

E

24

C

32

B

40

C