TYT TÜRKÇE DENEME SINAVI – 30
1.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili söz, ayraç içindeki açıklamasıyla uyuşmamaktadır?
A)O, yazılarında pek çok sorunun altını çizmiş ve bu sorunların çözüm önerilerini ortaya koymuştur. (vurgulamak, dikkat çekmek)
B)Nane ve limon soğuk algınlığının tedavisinde birebirdir. (etkili ve uygun olmak)
C)Verdiği sözleri zamanında yerine getiremeyeceğini görünce çark etti. (çözmek, anlamak)
D)Bu yapıtında sanatçı yaşamdaki her şeyi anlatmamış, yaşantıları elekten geçirmiştir. (seçmek, ayırmak)
E)İki çocuk hiç yoktan bir kavga çıkarmış, öğretmenlerinden azar işitmişti. (nedensiz yere)
2. Bir şair, bir yazar olarak düşüncelerinizin karşınızdaki kitlede bir etki oluşturması, gereği gibi anlaşılması, o kitlenin de belli bir düşünsel alt yapısının olmasına bağlıdır. Eğer, bir sanatçı olarak düşünce tohumunuzu çorak bir toprağa atmışsanız, o topraktan ürün almanız mümkün değildir.
Bu parçada geçen “düşünce tohumunu çorak bir toprağa atmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yapıtta anlaşılması zor konulara yer vermek
B) Anlatılanların karşılık bulamayacağı, birikimden yoksun bir okur kesimine seslenmek
C) Yüzyıllara meydan okuyacak yapıtlar ortaya koyamamak
D) Düşünsel birikimden yoksun yapıtlar ortaya koymak
E) Okurun ilgisini çekmeyecek konulara değinmek
3. Duygusal bir yaklaşımla başlayan halka ve Anadolu’ya yönelme eğilimi, yaşantısını Anadolu yaşamıyla bütünleştirmiş şairlerimizle gerçekçi bir çizgiye oturmuştur. Şiirimiz yeni bir ses ve renk kazanmıştır böylece. Deyiş ve içerik yönünden zenginleşmiştir. Başka bir deyişle şiirimizin ayağı toprağa basmıştır.
Bu parçada geçen “şiirimizin ayağının toprağa basması” sözüyle şiirimizle ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Toplumsal sorunların öne çıkarılmaya başlandığı
B) Evrensel bir içeriğe kavuşturulduğu
C) Soyut yaklaşımların yerini gerçekçi yaklaşımların aldığı
D) Anadolu ve insanının ilk kez yapıtlarda işlendiği
E) Halk edebiyatı öğelerine yer verildiği
4. (I) Boğaziçi’nde özellikle sularla ışıkların oyunları esrarlı bir canlılıktır. (II) Yalılar, görkemli bir tarihin mirasçısı gibi durur. (III) Yosun kokan kayıkhaneler, denizin mırıldanan sularını yalının zemin katındaki odaların altına götürür. (IV) Esen o hafif, ılık rüzgâr adeta yüreklerimizi okşar. (V) Arada bir küçük dalgaların kâh gülüştükleri kâh ağlaştıkları duyulur.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede “ile” (-le, -la), bağlaç görevinde kullanılmıştır.
B) II. cümlede, zincirleme isim tamlaması yer almaktadır.
C) III. cümledeki “Yosun kokan kayıkhaneler” sözü, tamlayanı sıfat-fiil grubu olan bir sıfat tamlamasıdır.
D) IV. cümlede, özne bir söz öbeğinden oluşmaktadır.
E) V. cümle, yüklemi edilgen çatılı olan, olumlu bir cümledir.
5. I. Bazen sapsarı bir benizle geliyorsun
II. Yorgun çizgileri alnında uykusuzluğun
III. Biliyorum içinde bir sızı var
IV. Bıçak ağzı gibi bir sızı var
V. Hiç aldırmadan benim sevdama geçip gidiyorsun gönlümden
Bu dizelerle ilgili aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. dizede, pekiştirmeli bir niteleme sıfatı kullanılmıştır.
B) II. dizede, tamlananı bir sıfatla nitelenmiş bir isim tamlaması vardır.
C) III. dizede birden çok çekimli eylem yer almaktadır.
D) IV. dizede, bir edat grubuna yer verilmiştir.
E) V. dize, içinde birden fazla yan cümlenin olduğu girişik bileşik bir cümledir.
6. I. Bir kitap içimde o kadar derinlere inmeli ki artık onu
kendimin bir parçası gibi görmeliyim, onu okuduktan sonra, okumadan önceki kişi olmamalıyım.
II. Gerçek bir yapıt, okuru hiç bilmediği yolculuklara çıkarır, okur o yapıt vasıtasıyla günlük yaşamın sıradanlığından kurtulur.
III. Eğer bir yapıtı okuduğumuzda o yapıt bizim yaşama bakışımızı değiştirmiyorsa zamanımızı boşuna harcamışız demektir.
IV. Bir yapıttan gereği gibi haz almak o yapıtta anlatılanlar hakkında önceden bilgi sahibi olmayı, bir birikim edinmeyi gerektirir.
V. Bir yapıt yüzyıllara meydan okuyarak kalıcılığı yakalamak istiyorsa insan ve yaşam gerçeğini hiç değiştirmeden anlatma başarısını göstermelidir.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca birbirine en yakındır?
A) I. ve II. B) I. ve III. C)ll.ve V.
D) III. ve IV. E) IV. ve V.
7. (I) Yılın en uzun günlerindeyiz. (II) Saat altıya varmadan göğü sarıveren aydınlık, geç saatlere dek sürüp gidecek, hava kararmak bilmeyecek. (III) Erkenden uyanıp gözlerime, gönlüme taze ışık dolduruyorum. (IV) Hep aşkı, inançları, yurt sevgisini anlatan şairler vardır ya! (V) Ben ise aydınlığın verdiği hazlardan söz eden şiirler yazıyorum.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. ad cümlesidir.
B) II. sıralı cümledir.
C) III. eylem cümlesidir.
D) IV. basit cümledir.
E) V. bileşik cümledir.
8. (I) Şiir üzerine yazı ve kitapların azlığından yola çıkarak bu konuda düşünenlerin, eleştiri yazanların oldukça az, yazılanların da belli bir yetkinlikten yoksun olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. (II) Özellikle şiir eleştirisi alanındaki boşluk eleştirel denemeler ya da kitap tanıtım yazılarıyla doldurulmaya çalışılıyor, ancak bu yazılar gerçek anlamda bir eleştiri niteliği taşımıyor. (III) Ne yazık ki nesnellik ve bilimsellik yerine; kişisel duygu ve beğeniye, izlenimlere, sezgiye dayalı öznel eleştiri anlayışı egemen durumda. (IV) Çünkü nesnel eleştiri, sağlam kuram bilgisi, disiplinli ve yöntemli araştırma gerektiren zor bir iş. (V) Şiir üzerine tartışmalarsa, gerek kuramsal temellere dayanmamaları, gerekse metine odaklanmamaları nedeniyle çoğunlukla niteliksiz polemik yazılarıdır.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde ülkemizdeki şiir eleştirisinin niteliksiz olduğundan söz edilmemiştir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
9. Romancı; yaşadıklarını, gözlemlediği olayları ya da durumları olduğu gibi anlatırsa ortaya koyduğu yapıt, roman olmaz. -— Zaten yaşanandan daha değişik ve yeni bir gerçeklik oluşturma isteği, yazarın, yapıtı aracılığıyla, kendini ortaya koyma düşüncesinden ileri gelmektedir. Bu, bütün sanat yapıtları için geçerlidir.
Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A)O, düş gücünü kullanarak romanında, gördüklerinden yeni bir gerçeklik oluşturma peşinde olmalıdır.
B)Halbuki iyi sanatçı, yaşadıklarını, çevresinde gözlemlediklerini yapıtında olduğu gibi vermelidir.
C)Çünkü roman, uzun uğraşlar sonucu yazılabilecek bir türdür.
D)Romanın, yazınsal türler içinde kendine özgü bir yapısı vardır.
E)Bir romanda yazarının yaşamından kesitler bulunması, o romanın niteliğini etkilemez.
10. (I) Tarih denince birbiri ardına ezberlemek zorunda olduğumuz olaylar akla gelse de o, eskiyen her bir yılı, ayı, günü kucaklayarak yoluna yeni yolcularıyla devam eden dinamik bir süreçtir. (II) Ne yazık ki ülkemizde birçok sosyal bilimin çektiği sıkıntıyı tarih dersi de çekiyor. (III) Ne olduğunu anlamadan içine düştüğümüz sınav endişesi, sayısal bilimleri öğrenci ve ebeveynlerin gözdesi haline getirirken, tarih dersleri günden güne arka sıralara itiliyor. (IV) Tarih, çoğumuzun öğrencilik yıllarında yanlış algılatıldığı gibi bir ezber silsilesi olmayıp dedelerimizin sevecenlikle anlattığı pek çok öykü gibidir aslında. (V) insana dair en büyük cevapları içinde barındıran ve ezberle değil de tadına vararak bilginin hazzını yaşatan ender bir değerdir.
Tarihin ele alındığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, tarihin değişime açık olduğu ve durağan bir yapıya sahip olmadığı görüşüne karşı çıkılıyor.
B) II. cümlede, bir hayıflanma söz konusudur.
C) III. cümlede, eğitim sistemindeki durumu hakkında bilgi veriliyor.
D) !V. cümlede, hakkında yanlış bir görüşe sahip olduğumuzdan söz ediliyor.
E) V cümlede, zevk alınarak öğrenilecek bir alan olduğu belirtiliyor.
11. Aşağıdakilerin hangisinde birden çok yargı yoktur?
A) Sınavlara ciddi bir biçimde hazırlanmış, zamanı nasıl kullanması gerektiğini çok iyi öğrenmişti.
B) Sorumluluklarının daima bilincinde olmuş, hiçbir şeyi aksatmamış bir kişidir o.
C) Annem, her sabah erkenden kalkar, sobayı yakar, yaptığı böreklerle bize güzel bir kahvaltı hazırlardı.
D) Klasik Türk şiiriyle Marmara Üniversitesindeki edebiyat derslerinde tanışmış, şiire hayran olmuştuk.
E) Bu çocuk annesinin dediği hiçbir şeyi yapmıyor, bildiğini okumaya devam ediyordu.
12. (I) Bu yapıtı oluşturan on öykü, konuları yönüyle birbirinin devamı niteliğinde. (II) Bu öykülerdeki kişiler, aynı yaşamları sürdürmesine rağmen yazar, anlatımıyla farklı yazınsal güzellikler sunuyor okura. (III) Yazar, anlattıklarını, belli bir sona bağlamıyor. (IV) Böylece okur, öyküyü okuyup bitirdikten sonra olayları zihninde devam ettirip kendince tamamlıyor. (V) Zaten yazar da okurla kendisi arasında böyle bir ilişkinin kurulmasını istediğinden bu yaklaşımı benimsiyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir “amaç” söz konusudur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V
13. Salkım salkım tan yelleri estiğinde
I
Mavi patiskaları yırtan gemilerinle
II III
Uzaktan seni düşünürüm İstanbul
Binbir direkli Haliç’inde akşam
Adalarında bahar
IV
Süleymaniye’nde güneş
V
Bu parçada numaralanmış sözcüklerden hangisi iyelik eki almamıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV E) V
14. Aşağıdaki dizelerin hangisinde nesneye yer verilmemiştir?
A) Ben artık ümitsizlikleri dillendirmek değil
İnsanlara ümit ışığı olmak istiyorum
B) Öğrendim incinin denizde olduğunu
Senin gözlerinde boğulduğum gün
C) Yine kitapları, türküleri, bayraklarıyla geldiler
Dalga dalga aydınlık oldu
D) Bir vefa ararım kalbe dolacak
Gurbetin yabancı ellerinde
E) Tuna’nın üstünde güneş batarken
Sevgili yurdumu andırır bana
15. Burada mavi sedirlerin baktıkça insana huzur veren görünümleri
I
ve dalları uzun kayın ağaçları konuklara bir görsel şölen sunuyor. Ufku
II III IV
kaplayan dağdaki yabani ağaçların minik ama lezzetli meyvelerinden
V
tadarak yolumuza devam ediyoruz.
Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangileri sıfat tamlaması değildir?
A) I. ve II. B) I. ve III. C) II. ve IV.
D) III. ve IV. E) III. ve V.
16. İşler her zamanki akışında seyrederken çalan telefonun bizi
sıra dışı bir maceraya sürükleyeceğini kestirmek oldukça güçtü.
I
Telefonun diğer ucundaki ses, Akdeniz bölgesini avucunun içi gibi
II
bilen bir dosta aitti. Heyecanla derin vadilerinden birinde bir antik
III
kent keşfettiklerini anlatıyordu. Bu tek cümle, ertesi gün soluğu Mersin’in Tarsus ilçesindeki Namrun Kalesi önlerinde almamıza
IV V
yetmişti.
Bu parçadaki altı çizili sözlerden hangisinin yazımı yanlıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
17. Bir şair mektubunda Doğu Karadeniz için şunları yazmış :
I
“Bakmayın bugünkü dağların ak karına , gün gelip güneş daha sıcak
II
doğacak ve eriyecek buzlar ; delecek toprağı otlar, sürgün verecek yine
III
kuru görünen ağaç dalları. Uyanacak toprak , sevinçle inecek bağrına
IV
umudun çapaları. Yeryüzünde bir cennet mi arıyorsunuz, işte size gerçek bir yeryüzü cenneti ? “
V
Bu parçadaki numaralanmış noktalama işaretlerinden hangisi yanlış kullanılmıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
18. (I) “Şiirsellik” kavramı günümüzde sadece şiir için değil, pek çok durum, tür için de yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. (II) insanlar belli bir akıcılığın, çarpıcılığın, güzelliğin yakalandığı sanat ürünlerine şiirsel sıfatını yakıştırıveriyorlar: Şiirsel roman, şiirsel öykü, şiirsel sinema. (III) Bu haliyle sanatsal ürünler için yakıştırılan bu sıfat, o eser için bir yüceltme amacını bünyesinde barındırıyor. (IV) Şiir şimdilerde yerini, popülerliğinden dolayı romana bırakmış durumdadır. (V) Asla o eserin eksikliği ya da şiir karşısındaki zayıflığını belirtmek için yapılmıyor, onda geçerli, herkesin kabullendiği ortak bir güzellik olduğunu göstermek için bu sıfat yakıştırılıyor. (VI) insanlar böylece beğeni ve sahiplenmelerini “şiirsel” kelimesi ile ortaya koymuş oluyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C) IV. D)V. E) VI.
19. Ünlü bir sanatçı öldüğünde yazın dünyasında ne gibi gelişmeler görülür? Bazı meslektaşlarınca anma programları düzenlenir, gazetelerde haberler yayımlanır ( ) bu haberlerde kalıplaşmış birçok söz görürüz ( ) bir çınar devrildi ( ) bir yıldız kaydı, büyük bir değeri kaybettik ( )
Bu parçada ayraçlarla belirtilen yerlere aşağıdaki noktalama işaretlerinden hangisi getirilemez?
A) İki nokta (:) B) Üç nokta (…)
C) Soru işareti (?) D) Virgül (,)
E) Noktalı virgül (;)
20. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Bir kurşun kalemin üretim süresi yaklaşık dört ayda tamamlanır.
B) Fabrikamızda daha çok bu civardaki ormanlardan kesilen ağaçlar işleniyor.
C) Köylüler, çiftçiliğin yanında arıcılık yaparak geçimlerini sağlıyor.
D) Yazın buraya çevre illerden işçiler gelir, tarladan ürünler kaldırılana kadar burada çalışırdı.
E) Yeni fabrikalar sayesinde bu yörede birçok insan iş sahibi oldu.
21. (I) St. Petersburg, 1703 yılında Rusya’nın Batı’ya açılan bir penceresi olarak ve belli başlı Avrupa kentleri örnek alınarak inanılmaz bir hızla kurulmuştur. (II) Kısa zamanda nüfusunu katlamış ve Avrupa’nın en kalabalık kentleriyle boy ölçüşür hale gelmiştir. (III) Çar’ın bataklıklar üzerinde inşa ettirdiği, gerçekten de tarihin en büyük şehircilik girişimlerinden biri haline gelen bu kent projesi, Rusya’nın modernleşme hamlesinin bir göstergesiydi. (IV) O dönemde, Çarlığın yeni başkenti olarak, Moskova’nın taşralığına karşı şehirleşmeyi ve modernizmi temsil ediyordu. (V) Ancak bugün Moskova, St. Petersburg’tan daha modern bir kent olarak St Petersburg’un iki yüz yıllık saltanatını bitirmiş görünüyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir “karşılaştırma” söz konusu değildir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V
22. Köylüler, güneş daha yeryüzüne gülümsemeden kalkıp gül bahçelerine gidiyor, mis gibi kokan köyün sokaklarından.
Bu cümleyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Üstünlük belirtecine yer verilmiştir.
B) Sıfat-fiil ve zarf-fiil kullanılmıştır.
C) Basit, bileşik ve türemiş sözcüklere yer verilmiştir.
D) Yüklem çatısı yönüyle geçişsizdir.
E) Farklı türden ad tamlamaları yer almaktadır.
23. (I) Yaz bir başka geçer Kaş yaylalarında. (II) Kış için otlar biçilir, sararan başaklar toplanır. (III) Hayvanlar özgürce otlatılır türküler eşliğinde. (IV) Keçiler sağılır, peynirler basılır bidonlara. (V) Eylül, her zaman bütün yaylalarda veda vaktinin habercisidir. (VI) Pencereler, kapılar, bacalar sıkı sıkı kapanır. (VII) Alçaklardaki köylere doğru hüzünlü bir dönüş başlar; yayla evleri, derin bir sessizliğe gömülür.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
A) II. B)lll. C)IV. D)V. E) VI.
24. Her sanatçı sürekli olarak birikimlerini artırma, kendini geliştirme süreci içindedir. (I) Bu, öykülerine, romanlarına şiirlerine de yansır. (II) Bu tercihlerinden dolayı yazarların da yaşamları boyunca toplumcu ya da bireyci gibi değişmez bir çizgiye sahip olmaları mümkün değildir. (III) Buradan hareketle bir sanatçının belli kalıplara bağlı kalmadığını söyleyebiliriz. (IV) Belli kalıplara hapsolmayan sanatçı, böylece sanat anlayışlarının tek renk olmasının önüne geçmiş olur. (V)
Bu parçadaki numaralanmış yerlerden hangisine “Bir yazar belli bir dönem sosyal sorunlara çözümler üretmeye kendini adarken belli bir dönemde de kendi içine yönelmeyi seçebilir.” cümlesi getirilirse parçanın anlamsal bütünlüğü sağlanmış olur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
25. Gemiler gelirdi, onları renklerinden tanırdık. Bir müddet sonra gemiler arkalarında yarılmış bir deniz, bir avuç duman bırakarak giderdi. Ben onların arkasından uzun uzun bakar, bir gün beni alıp uzaklara götürmeleri için şiirler yazardım. Bir gün, arzularımla çırpınan gemiler, beni alıp götürdü. Bana bütün sevdiğim denizleri, adaları gösterdi. Arzularımın hepsi son damlasına kadar gerçekleşmişti. Bir zamanlar masallarımın değişmez unsuru olan gemiler, şimdi boş ve anlamsız bir tekne gibi Galata’da sallanıp duruyor.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler-den hangisi söylenemez?
A) Birinci kişili anlatımla oluşturulmuştur.
B) izlenimlerden söz edilmiştir.
C) Mecazlı söyleyişlere yer verilmiştir.
D) Yinelemeye yer verilmiştir.
E) Birden çok duyuyla ilgili ayrıntılara yer verilmiştir.
26. Köye bir romancı yaklaşımıyla değil de, bir toplumbilimci yaklaşımıyla eğilen yazarların romanları, genellikle bir “edebiyat eseri” katına kolay kolay erişemiyor; sıkıcı olmalarının, okunsalar bile bir iz bırakmadan unutulup gitmelerinin nedenini burada aramak yanlış olmasa gerek. Köyden söz açtığı halde bu yanlışa düşmeyen tek romancınız, Yaşar Kemal’dir. Çünkü Yaşar Kemal —. Köy gerçekliğine bu tutumla yaklaştığı için anlattığı insanlar yaşarlar bizde, hem de yalnız insani sorunlarıyla değil, ekonomik, toplumsal sorunlarıyla da yaşarlar.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) insancıl bir bakış açısıyla ve içten bir yaklaşımla insan yaşamına eğilmiştir
B) kendi yaşamının ayrıntılarını gizleme gereği duymadan yapıtlarında ele almıştır
C) toplumsal sorunlara bir bilim adamı tarafsızlığıyla ışık tutmuş ve kendince çözüm önerileri sunmuştur
D) okurlarının tepkilerini önemser, herkesçe kabul gören bir konuyu ve anlatımı öne çıkarır
E) toplumsal gerçekliğin hiç değiştirilmeden yansıtılmasından yanadır
27. Bursa – İzmir kara yolunun 35. kilometresinde Gölyazı tabelaları
I
başlıyor. Zeytin ağaçları arasında kıvrıla kıvrıla ulaştığımız Uluabat
II III
Gölü’nün kıyısında onlarca kuş türü ile karşılaşıyoruz. Gölün puslu sularının sarmaladığı ince, uzun bir yarım adanın üzerine kurulmuş
IV
Gölyazı köyü, kırmızı kiremit çatılı evleriyle bir tablo kadar alımlı görünüyor. Kuş sesleri eşliğinde köyün merkezine doğru ilerlerken Gölyazı tüm sürprizleriyle bizi bekliyor.
V
Bu parçadaki altı çizili sözlerden hangisinin yazımı yanlıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
28. -— Yazmanın temel yasasıdır bu. Adlarını kalıcı kılmış yazarların, ozanların belirleyici Özelliklerinden biri de bu değil midir? Onlar dilin kendilerine sunduğu söyleyiş özellikleriyle yetinmemiştir. Sözcüklerin anlam evrenini genişleterek onlara yeni tatlar, yeni duyarlıklar kazandırmıştır.
Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) Gerçek sanatçı, günlük dildeki sözcüklerle yapıtını oluştururken bunlar arasında seçmeler yapmalıdır.
B) Her şeyden önce, başka sanatçıların gittiği yolu bırakıp yepyeni bir yol keşfetmek gerekir.
C) Daha önce hiç ele alınmamış bir konuyu bulup ortaya çıkarmalıdır sanatçı.
D) Sanatçıların gücü, yapıt oluştururken yerleşik anlatım öğeleriyle yetinmeyip onlara yenilerini katmalarından ileri gelir.
E) Sanat yapıtı, anlatımıyla okuru kendine bağlayabilmelidir.
29. Yazarken yapıtımın basımını, satışını ya da nasıl bir okur tarafından okunacağını hiç düşünmüyorum. Okurum kim olursa olsun, onunla konuşuyormuşum, ben onu karşıma almış, kurguladığım öyküyü ona anlatıyormuşum gibi hissediyorum kendimi. Çünkü ben de bir kitap okurken, yazarın benimle konuştuğunu düşünürüm hep.
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık olarak söylenmiş olabilir?
A)Yapıtlarınızı ortaya koyarken daha çok, konuya mı odaklanıyorsunuz?
B) Yapıtınızı oluştururken nasıl bir duygu içinde bulunuyorsunuz?
C) Düşsel öğelere yapıtlarınızda ne kadar yer veriyorsunuz?
D) Yapıtlarınızın ilgi görmesini neye bağlıyorsunuz?
E) Bir yazarın okurlarıyla yakın bir ilişki içinde olmasını nasıl karşılıyorsunuz?
30. (I) Gorki, yapıtlarında, dönemindeki ekonomik ilişkileri ve bu ilişkilerin insanlar üzerinde oluşturduğu baskıları eleştirel bir tutumla işlemiştir. (II) Yapıtlarında görülen zengin insan manzaraları ve bunların anlatımındaki gerçekçilik, onun yaşam öyküsüyle de sıkı sıkıya ilgilidir. (III) Gençlik yıllarında boydan boya Rusya’yı dolaşmış, toplumun her katındaki insanları yakından tanımıştır. (IV) Yaşamın hem güzel, hem de sancılı yanlarını derinlemesine gözlemlemiş ve bunları aynı anda yapıtlarının dokusuna sindirmiştir. (V) Yapıtları bugün hâlâ sevilerek okunuyorsa bu, onun toplumu anlatırken “A, bunlar da olmuş mudur?” şüphesi oluşturmamasındandır.
Gorki’nin ele alındığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, insanları baskı altına alan durumları sorgulayıcı bir bakış açısıyla ele aldığından söz ediliyor.
B) II. cümlede, anlattıklarının gerçekçi bir izlenim bırakmasında kendi yaşamından yola çıkmasının etkili olduğu belirtiliyor.
C) III. cümlede, yaşamıyla ilgili bazı detaylar ortaya konuyor.
D) IV. cümlede, yaşamın acı ve tatlı durumlarını birlikte ele aldığı ifade ediliyor.
E) V. cümlede, yapıtlarının tümünde merak duygusunu her zaman canlı tuttuğu belirtilmiştir.
31. Polonezköy’ün iyi korunmuş doğası etkiliyor gelenleri. İlkbaharda çiçeklenen ağaçlar, yeşeren çayırlar köyü şenlendiriyor. Yaz sıcağında, gölgeleriyle oyunlar oynayan ağaçların serinliği, akşamüstlerinin ferahlatan esintisi kendine çekiyor herkesi. Sonbaharda yapraklardaki sarı, kırmızı, kahverengi geçişler bir doğa şöleni yaşatıyor. Kar yağmaya başladı mı köy, beyaz bir şiir sayfasına dönüşüyor.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler-den hangisi söylenemez?
A) Doğanın kişileştirildiği
B) Devrik cümleler kullanıldığı
C) Çeşitli duyulardan yararlanıldığı
D) Anlatıma beğeni duygusunun katıldığı
E) Örneklerle düşüncenin zenginleştirildiği
32. Şiirin sadece şiir için yazılacağını düşünenler, bunu, okuyucu diye biri yokmuş gibi yorumluyorlar zaman zaman. Halbuki, şiiri yalnızca kendim için yazıyorum, diyen ozanlara rastlansa da, çoğu ozan, okuyucuya sunduğu tatla orantılı görür başarısını. Hatta Anatole France, şiiri de göz önünde bulundurarak şöyle bir saptama yapıyor: “Bir yapıtın okurların beğenisini kazanması, o yapıtın değerinin biricik ölçüsüdür.” Eğer öyleyse, şiirin sadece şiir için olduğu düşüncesi iddia edilemez.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine karşı çıkılmaktadır?
A) Bir yapıt değerlendirilirken okurların dikkate alınması gerektiğine
B) Şairlerin okuru dışlayarak sadece kendileri için şiir yazmalarına
C) Bir sanatçının yapıtlarında sadece kendi yaşamını anlatması gerektiğine
D) Şiirin toplumsal sorunları yansıtmasının yanlış olduğuna
E) Okurların beklentilerine göre şiir yazılmaması gerektiği düşüncesine
33. (I) MÖ 2. yüzyılda Bergama Kralı II. Attalos’un “Bana bir yeryüzü cenneti bulun.” buyruğuyla kurulmuştur Antalya. (II) Adını kurucusundan alan kent, Anadolu’nun en bereketli coğrafyasında, antik Pamphylia, Lykia ve Pisidia bölgelerinin kesiştiği bir noktadadır. (III) Renkli kültürlere ev sahipliği yapan Antalya, tarih boyunca içinde hep kültürü, sanatı, mimariyi ve mitolojiyi dorukta yaşatmıştır. (IV) Çünkü onun mayası, lacivert denizlerin, kekik kokulu görkemli Torosların, renk renk gelin duvakları ve hüsnüyusufların harmanıdır. (V) Ünlü bir şairimizin “Antalya kendi berrak denizinde kendi kendini seyrederek aşık olan bir masal kahramanıdır.” sözü hiç de abartılı bir benzetme değildir.
Antalya’nın ele alındığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, ne zaman kurulduğu alıntı yapılarak anlatılıyor.
B) II. cümlede, konumuyla ilgili bilgiler veriliyor.
C) III. cümlede, sahip olduğu kültürel özelliklerden söz ediliyor.
D) IV. cümlede, kişisel görüşler beğeniyle desteklenerek belirtiliyor.
E)V. cümlede, başka yerlerle karşılaştırılarak üstün bir yönü vurgulanıyor.
34. Kimi ozanlarımız, söz sanatlarının, mecazlı kullanımların şiirin doğallığını bozduğunu savunarak, söz sanatlarını şiirden dışlamaktadır. Ne demektir sanatsız, mecazsız şiir? Bırakın şiiri, mecazsız bir dil düşünülebilir mi? Hele Türkçe gibi mecazlarla dolu bir dilde mecazsız şiir yazılabilir mi? Sokak satıcısının bile salatalığı “badem”, balığı “derya kuzusu” diye sattığı bir ülkede; mecazı “yapaylık” diye şiirden kovmaya çalışmak akılla bağdaşabilir mi hiç?
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Söz sanatlarının, şiiri basmakalıplaştırdığı
B) Okurların sanatsız şiirlere ilgi göstermediği
C) Sanatsız şiir yazmanın mümkün olmadığı
D) Söz sanatlarının şiirin doğallığını engellediği
E) Bir şairin şiir yazarken yapaylığa düşmemesi gerektiği
35. Zihinde tutularak olgunlaştırılan öykü, “Beni yaz, beni yaz…” diye sessiz çığlıklar atar. Yazar bu çığlıklara belli bir süre boyun eğer. Sonra bu taslağı kâğıda dökerken onu bire bir kullanamaz. Gizli bir el yazarın koluna girer. Onu önceden yazmayı planladıklarından vazgeçirir. Öykücü istediği kadar, ben şunu yazacaktım, bunu söyleyecektim, şöyle dizecektim deyip dursun. Öykü için tasarladıkları değişir, yeni düşünceler eklenir onlara. Bu yüzden, öykücünün kurguladıkları, öyküyü kaleme alırken değişikliğe uğrar.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisi vurgulanmaktadır?
A) Öykünün öteki yazınsal türlere göre farklı bir kurgusunun olduğu
B) Bir öykünün zihinsel kurgusunun yazıya geçirilirken farklılaştığı
C) Önceden plan yapmanın öykücüyü kısıtladığı
D) Öyküde düşünce ile duyguların tam bir uyum içinde verilemeyeceği
E) Yaşamın bütün yönleriyle öykülere yansılamayacağı
36. Sanatçı, 1939’da yayımlanan öyküleriyle yazı macerasının, kuşağındaki yazarlardan farklı bir kanaldan akacağının haberini verir. Kitap, dönemsel eğilimlere teslim olmaksızın bir özgünlük arayışını yansıtır. Sıcak, içtenlikli, akıcı anlatımıyla okura hemen kendisini kabul ettirir. Sanatçı, şiirsel bir yaklaşımla vefasız âşıkların geride bıraktığı yaralı, acılı, yenik kahramanları anlatır. Bu konuları anlam açıklığıyla, yer yer toplumsal yergiye yer vererek anlatması, kendi düşüncelerini öykülerinin dokusuna ustalıkla sindirebilmesiyle başarılı bir öykücü olarak yazın dünyasında önemli bir yer edinmiştir.
Bu parçadan sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
A) Duygusal konuları ele aldığına
B) Kapalı bir anlatımının olmadığına
C) Anlatımının okurlarca beğenildiğine
D) Çağdaşı yazarlardan farklı bir öykü anlayışı olduğuna
E) Edebiyatımızda öykü türünün en başarılı ismi olduğuna
37. Bu sanatçı, manzum tiyatroyu denememiş, birkaç tiyatrosunda kısa manzum bölümlere yer vermiştir. Tarih, yurt sevgisi, toplumsal sorunlar tiyatrolarının başlıca konularıdır. Tiyatroyu bir okul olarak kabul eden sanatçı, bütün tiyatrolarında canlı, heyecanlı bir dil kullanmıştır. Zaman zaman şairaneliğe kaçmakla birlikte tiyatrolarının dili öteki türlerdeki yapıtlarına göre daha yalındır. Tiyatrolarında da romanlarında olduğu gibi, teknik kusurlar göze çarpar.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Tiyatrolarında teknik yönden eksiklik bulunduğuna
B) Tiyatrolarında çeşitli konuları ele aldığına
C) Tiyatroda öteki türlerden daha başarılı olduğuna
D) Tiyatrolarının, yer yer şiirsel bir söyleyiş içerdiğine
E) Tiyatrolarından bazılarının, şiir şeklinde yazılmış bölümler içerdiğine
38. A. Dumas, 19. yüzyılın en verimli ve en sevilen Fransız yazarlarındandır. Önce oyunlar daha sonra da renkli bir tarihsel fonla, genellikle 16. ve 17. yüzyılda geçen heyecanlı romanlar yazmayı hedeflemiştir. Kalıcılığını da oyunlarıyla değil, bu tarihsel romanlarıyla sağlamıştır. Özellikle, Kardinal Richelie döneminin olaylarını romantik tarzda anlattığı yapıtları, döneminin otantik atmosferini yansıtması bakımından üzerinde durulması gereken eserlerdir. Dumas’nın renkli, açık yürekli, kimi zaman pek inandırıcı olmayan bir üslupla kendi olağanüstü yaşamındaki olayları aktardığı anıları, romantik dönem Fransız edebiyat yaşamına ışık tutar ve o dönemi araştırmak isteyen pek çok sanatçıya kılavuzluk yapar.
Bu parçada A. Dumas’yla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Anlatım özelliklerinin ne olduğuna
B) Yapıtlarını hangi konularda yazdığına
C) Anılarında, yaşadığı dönemi eleştirel bir bakışla sunduğuna
D) Edebiyat dünyasındaki yerini romanlarıyla kazandığına
E) Anı yapıtlarının, araştırmacılar için yol gösterici bir özellik taşıdığına
39. Yazar kültürü, zekâsı ve nükteleriyle İstanbul’un yetiştirdiği ender sanatçılardandır. Konak geleneğine bağlı bir memur çocuğu olmakla birlikte halkla yakından ilgilenmiş, halkı dikkatle gözlemlemiş ve istediği yanlarıyla roman konusu yapmıştır. Hiçbir zaman gönlü ve kafasıyla halk adamı olamamış, fakat kendini halka okutmanın yollarını bulmuştur.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Konularını halkın günlük yaşamından seçtiğine
B) Duygu ve düşünce bakımından bir halk insanı olamadığına
C) Yapıtlarını gündelik dille oluşturduğuna
D) Yapıtlarıyla halka seslenebilmenin yöntemlerini bildiğine
E) Halkı, yapıtlarında kendi seçtiği yönleriyle anlattığına
40. Bir yazıdaki estetik ile mimarideki estetik benzerlik gösterir. Bir bina düşünün, sabun kalıbı gibi dümdüz, hiçbir çekici yanı yok. Böyle bir binaya bir cumba, birbiriyle uyumlu kapılar, pencereler eklenerek bu bina göze hoş gelecek hale getirilebilir. Aynı bunun gibi özenli bir üslup, kurgu ve ayrıntı seçimiyle öyküye de estetik kazandırılabilir. Yani, –.
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) ideal bir öyküde gerçeğe uygunluk vazgeçilmez bir unsurdur
B) sanat yapıtı oluşturulurken, konu seçimi titizlikle ele alınmalıdır
C) öyküde okurla yazar arasında duygusal bir bağ oluşturulmalıdır
D) bir öyküde güzellik, ancak sanatsal öğelerle sağlanabilir
E) iyi bir öyküde bulunması gereken en önemli özellik, doyurucu bir içeriktir
CEVAPLAR
1 C |
9 A |
17 E |
25 E |
33 E |
|
10 A |
18 C |
26 A |
34 C |
3 C |
11 B |
19 C |
27 D |
35 B |
4 B |
12 E |
20 A |
28 D |
36 E |
5 C |
13 B |
21 A |
29 B |
37 C |
6 B |
14 C |
22 A |
30 E |
38 C |
7 D |
15 C |
23 D |
31 E |
39 C |
8 D |
16 B |
24 B |
32 B |
40 D |