İçindekiler
9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları (Sayfa-46)
Hazırlık
- İnsanların tanımadıkları kimselere güvenmesinin ne gibi sorunlara yol açabileceğini tartışınız.
İnsanlar, tanımadıkları kişilere güvenmeleri sonucunda istedikleri ve hayal ettikleri gibi olmadığında hayatlarının geri kalan kısmında güvensizlik ve her daim aldanmışlık onların sürekli yanında olacaktır.Bu yapı da kişilerin genel karakteri haline gelebilir.Güven duygusu kırılgan yapıya sahiptir.
- Hikâye okumanın kişiye kazandıracakları hakkında görüşlerinizi belirtiniz.
Genelde okumak ve özelde ise hikaye okumak insana geniş bir ufuk açar. Betimlemeler insanın zihninde oluştuğu için zihni faaliyetleri daha çok hareketlenir. Kelime hazinenizi arttırır. Cümle kurgunuzu değiştirir. Yan anlam ve mecazlarla birlikte daha çok kelime derinliklerine inebilirsiniz.Genel kültür seviyeniz artar. Bu seviye de yazarken kendini gösterir.
- Bazı hikâyelerde olaylara ağırlık verilirken bazılarında yaşamdan bir kesit ruhsal çözümlemelerle yansıtılır. Aşağıdaki metinleri bu bilgi çerçevesinde değerlendiriniz.
İhtiyar esir sevincinden bayılmıştı. Kendine gelince oğlu ona:
— Ben karaya cenk için çıkıyorum. Sen gemide rahat kal, dedi.
Eski kahraman kabul etmedi:
— Hayır. Ben de beraber cenge çıkacağım.
— Çok ihtiyarsın baba.
— Fakat kalbim kuvvetlidir.
— Rahat et! Bizi seyret!
— Kırk senedir dövüşe hasretim.
Oğlu:
— Vurulursun! Vatana hasret gidersin! diye onu gemide bırakmak istedi.
Kara Memiş, o vakit, birdenbire gençleşmiş bir kaplan gibi doğruldu. Duramıyordu. Kalkan, kılıç istedi. (…)
— Şehit olursam bunu üzerime örtün! Vatan, al bayrağın dalgalandığı yer değil midir? dedi.
Ömer Seyfettin, Forsa
Bu metin OLAY eksenli yazılmış bir hikayedir.
Bu caddeye ne kadar da çok fotoğrafçı toplanmış, şimdiye kadar kaç tanesinin önünde resimleri seyre daldım. Bütün bu mesut insanlar buralara da saadetlerini tespit ettirmek için koşuşmuş olacaklar. Bu resimlerde, yaşayacaklarından daha uzun zaman tebessümleri devam edecek. Şu gelin, demin gördüğüm kocalı kadın değil mi? Şu pembe yüzlü, çift örgülü saçlı küçük çocuk, daha demin sıçrayarak yanımdan geçen genç kız değil mi? Belli belli! Bu fotoğrafhanelerde hiç ölülerin resmi yok. Zaten en yakın mezarlık buraya kilometrelerce uzakta. Bu caddede ancak mesut dolaşılabilir. Yalnız bu caddede
bulunmak insanı mesut etmeye kâfidir. Yaşadığımı, ben de saadetimi düşünmeliyim. Şu kadar dükkânın içinde elbette beni de mesut, hiç olmazsa memnun edebilecek şeyler satanlar da yok değil ya! Şuracıkta kunduralarımı boyatabilirim. Şu kravatı pekâlâ satın alabilirim. Yeni gelmiş şu şiir kitabı bana pekâlâ zevkli saatler geçirtebilir. Ben de pekâlâ şu mesut insanların fotoğraflarını çıkarttıkları fotoğrafhanelerden birine girebilir, ben de mesudum, benim de resmimi çekebilirsiniz, diyebilirim. Fotoğrafçı da itiraz edemez, sizin kimseniz yok, fotoğrafı ne yapacaksınız, diyemez.
Ziya Osman Saba, Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi
Bu metin DURUM eksenli yazılmış bir metindir.
9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları (Sayfa-52)
Zincir | |
Kişiler | Anlatıcı (yazar), buldok cinsi bir köpek, Senegalli bir nefer vd. |
Olay örgüsü |
* Anlatıcının pencereden sokağı seyretmesi * Senegalli neferin buldok cinsi bir köpeği gezdirmesi * Köpeğin neferi sürüklemesi * Neferin zaptedemediği köpeğe kayışla vurması ve köpeği çeke çeke güçlükle tekrar eve sokması * Frenk kadının köpeğe “Juju! Juju!” diyerek iltifat etmesi * Köpek eve sokulduktan sonra sokağın tekrar sakinleşmesi * Bir gün köpeğin zincirinden kurtularak kaçması * İki gün sonra köpeğin dönmesi * Köpeğin tekrar zincirlendiğinde artık sakin olduğunun görülmesi * Eski hırçınlığını kaybeden köpeğin artık zincirsiz dolaştırılması * Mahalle çocuklarının eskiden yanına yaklaşamadıkları köpekle alay etmeleri * Köpeğin eski zincirli günlerini arar hâle gelmesi |
Mekân | Gurbet, yabancı bir memleket |
Zaman | (Anlatıcıya göre) geçmiş zamanda birkaç gün |
Çatışma |
Tutsak ve güvenli bir yaşam ile özgür ve tehlikelerle, zorluklarla dolu bir yaşam arasındaki çatışm |
Tema | Özgürlüğün bedeli |
Konu |
Bir köpeğin esaret altındayken ve esaretten kurtulunca yaşadıkları ve bunun sonuçları |
Anlatıcı | Birinci kişi |
Bakış açısı | Kahraman (ben) bakış açısı |
Metni Anlama ve Çözümleme
- “Nihayet, bir gün, bu korktuğum, beklediğim, merak ettiğim hadisevuku buldu.” cümlesindeki altı çizili kelimelerin anlamlarını metnin bağlamından hareketle tahmin ediniz. Tahminlerinizin doğruluğunu sözlükten kontrol ediniz.
Hadise: Olay
Vuku: Ortaya çıkmak
Bulmak: İstenilen şeye kavuşmak, nail olmak
Bir olay meydana geldi anlamında kullanılmıştır.
- Zincir adlı metindeki şahıs kadrosunun özelliklerini belirleyiniz.
Anlatıcı | Yalnız, fakat yalnızlığına mahkum olmamış, kendini çaresizliğe itmemiş biridir. Bu yalnızlığa rağmen hayata dair bir şeyler yapmaya çalışan biridir. |
Buldog Köpek | Komşu subayın köpeği. İri kafalı, koca enseli, iki dişi daima meydanda, yanakları kof ve sarkık, burnu çökük, aksi bir köpek… |
Senegalli | İri , esmer tenli koca yapılı bir adam. J harflerini söyleyemeyen biri. |
9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları (Sayfa-53)
- Metinde kullanılan bakış açısı, anlatımı nasıl etkilemiştir? Açıklayınız.
Kullanılan bakış açısı kahraman bakış açısıdır. Olayların içerisinde olduğu için gördüklerini ve bildiklerini anlatmadır. Gözlemler ortaya konduğu için daha sıcak ve samimi bir hava katmıştır.Eksik tarafıysa her duruma hakim olamadığı için sadece görebildiklerini anlatır. Mesela hikayemizde köpeğin kaçtıktan sonraki bölümleri eksik kalmıştır. Anlatıcı bize sadece köpek eski hırçınlığının kalmadığını anlatmış olup o süreçte ne yaşandığıyla ilgili bilgi vermemiştir.
- Metinde anlatıcının yönlendirme yapıp yapmadığını, olayları yorumlayıp yorumlamadığını değerlendiriniz.
Anlatıcı burada özneldir. Öznel olduğu için kendi yorumları ön plandadır. Bizim görüşlerimize ve yorumlarımıza bırakmaz. Kendi gözleriyle yorumlayıp bizden de onu kabullenmemizi ister.
- Hikâyede yazara özgü dil ve anlatım özelliklerini belirleyiniz.
Yazar eseri sade bir dille yazmıştır. İçinde bulunduğu durumu, yaptığı analizleri ve vardığı sonuçları bize süsten uzak ve sade bir dille anlatmıştır.
- Okuduğunuz hikâyenin serim, düğüm ve çözüm bölümlerini belirtiniz.
Serim | Yazarın kendini tanıttığı bölümdür. Hayata beklentilerini ve neler istediğini anlattığı bölümdür. Aynı zaman köpek ile Senegalli kişiyi tarif ettiği bölüm buraya girer. |
Düğüm | Bu bölümde kısa bir olay yaşanmaktadır. Anlatıcı önceden hayal ettiği köpeğin kaçmasını ve kasabaya nasıl zarar verebileceğini sürekli düşündüğü olay gerçekleşir. Bu bölümde biraz merak vardır. |
Çözüm | Köpeğin geri dönmesi , eski heybetinde eser kalmadığı bölümdür. İnsanları köpekle alay ettiği bölümdür. Bu bölümde düğüm bölümünde merak edilen konu gerçekleşmez. |
Etkinlik
- Zincir adlı hikâyedeki evrensel değerleri belirleyiniz.
Yalnızlık, esaret, cesaret, özgürlük …
Metindeki evrensel değerlerin olay akışına etkisini değerlendiriniz.
Yalnızlık duygusu kasabada yaşanılan küçük olayla beraber verilerek insanların küçük bir olayla bile mutlu olabileceğini, yalnızlığı bir nebze olsun giderebileceğini göstermektedir Tutsak ve güvenli bir yaşam ile özgür ve tehlikelerle, zorluklarla dolu bir yaşam arasındaki farklar da olay akışında verilmiştir.
Etkinlik
Zincir adlı metinde öne çıkarılan yapı unsurunu belirleyiniz.
Olay Örgüsü: |
* Anlatıcının pencereden sokağı seyretmesi * Senegalli neferin buldok cinsi bir köpeği gezdirmesi * Köpeğin neferi sürüklemesi * Neferin zaptedemediği köpeğe kayışla vurması ve köpeği çeke çeke güçlükle tekrar eve sokması * Frenk kadının köpeğe “Juju! Juju!” diyerek iltifat etmesi * Köpek eve sokulduktan sonra sokağın tekrar sakinleşmesi * Bir gün köpeğin zincirinden kurtularak kaçması * İki gün sonra köpeğin dönmesi * Köpeğin tekrar zincirlendiğinde artık sakin olduğunun görülmesi * Eski hırçınlığını kaybeden köpeğin artık zincirsiz dolaştırılması * Mahalle çocuklarının eskiden yanına yaklaşamadıkları köpekle alay etmeleri * Köpeğin eski zincirli günlerini arar hâle gelmesi |
Yer: | Gurbet, yabancı bir memleket |
Zaman : | (Anlatıcıya göre) geçmiş zamanda birkaç gün |
Kişi: | Anlatıcı (yazar), buldok cinsi bir köpek, Senegalli bir nefer vd. |
Öne çıkarılan bu yapı unsurunun hikâyenin kurgusundaki işlevini değerlendiriniz.
Öne çıkarılan olay örgüsü, yer, zaman , kişi hikayenin kurgusunda önemlidir. Bu dört unsurdan en önemlisi olay örgüsüdür. Daha sonra kişi gelmektedir. Yer ve zamanın olması kısmen önemlidir. Yer ve zaman net olarak verilmese de her hangi bir yer ya da zaman olarak verilmesi de önemlidir. Ama hikayeden kişiyi ve olay örgüsünü çıkarırsak hikayenin kurgusu çöker.
9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları (Sayfa-58)
Zincir adlı metni Jules Amcam adlı metinle tür, biçim, üslup ve içerik açısından karşılaştırınız.
Zincir | Jules Amcam | |
Tür | Hikaye | Hikaye |
Biçim | Düzyazı | Düzyazı |
Üslup | sade ve anlaşılır bir dille yazılmış olup ben merkezli anlatım tercih edilmiştir. | Kısa cümleler, karşılıklı konuşmalar şeklinde yazılmış. Ben merkezli anlatım tercih edilmiş. Sade ve anlaşılır bir dili var. |
İçerik | Bir köpeğin esaret altındayken ve esaretten kurtulunca yaşadıkları ve bunun sonuçları | Yoksul bir ailenin umutla zenginlik hayali kurması ve sonucunda hüsrana uğraması |
9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları (Sayfa-59)
Hazırlık
- Doğanın korunmasının niçin önemli olduğunu aşağıdaki görselden yola çıkarak tartışınız.
Doğal çevre olmazsa insan nefes alacak oksijenden mahrum kalır, diğer hayvanlar yaşam alanı bulamaz. Çevre bu nedenle tüm canlılar için çok büyük bir gereksinimdir. Tüm canlılar için büyük önem taşıyan doğal çevreyi koruyarak devamlılığını sağlamak gerekmektedir. Biz doğayı korumazsak doğa hızla yok olup gidecektir. Gerek çevre sorunları gerekse insanların hatalı davranışları günümüzde doğal çevreye büyük zarar vermektedir. Bu konuda insanlar bilinçlendirilerek çevremize gereken özen gösterilmeli ve bu alanlar özenle korunmalıdır.
- Doğanın korunması için neler yapılabileceğini belirtiniz.
- Çevremizi temiz tutmalı atık maddeleri yerlere değil çöp kutularına atılmalı.
- Sanayi alanında çalışan makinelerin atıkları toplanarak belirli bir alanda muhafaza edilmeli.
- Yağları lavaboya değil de pet şişelere koyarak onlar için ayrılmış çöp kutularına atılmalı.
- Su israfı yapılmamalı.
- Ormanlar izinsiz kesilmemeli.
- Orman yangınlarını oluşturan etmenleri önlemek için tedbirli olmalıyız.
- Çevremizdeki insanları yaptığımız sohbet arasında uyarmalı bilinçlendirmeliyiz.
- Çevreyi koruyan vakıflara destek vererek çevremize sahip çıkmalıyız.
- Eğitim seminerleri verilerek insanların bilinçlendirilmesi gereklidir.
- Kullandığımız kozmetik ürünler yerine doğal ürünlere ağırlık verilmeli.
- Çevremizi kirletmemeli temiz tutmalıyız.
- Gelişi güzel yediğimiz şeylerin poşet ve kaplarını yerere atmamalıyız.
- Aşağıdaki metinlerin anlatım yönünden farklarını belirleyiniz.
Kahveye yaklaşınca makinist gaza bastı, motoru büyük bir gürültüyle çalıştırdı, egzozunu tüfenk gibi patlattı. Kalabalık ürkerek açıldı, birçokları korkularını gizlemek için kahkaha attılar. Makinist, kahvenin önünde traktörü durdurdu, fakat motoru ıstop ettirmedi. Direksiyona yaslanarak, etrafını saran kalabalığa gururla baktı.
Halil Ağa tesbihini şakırdatarak yaklaştı:
“Hoş geldin bizim oğlan!” dedi makiniste, “Bizim dört beygirli bu he?”
Makinist kasketini geri attı. Kulağının üzerinden düşen çiçeği tam zamanında yakaladı, sapından döndürerek burnuna götürdü:
“Bu, Ağam,” dedi “Nasıl, zorlu değil mi? Adı dört beygirli ya, onun bir günde yaptığı işin, on beygir hakkından gelemez.”
Sözünü doğrulamak ister gibi, gaza bastı, motoru homurdattı. Çiçekler, yapraklar zangırtıyle titreştiler.
Kemal Bilbaşar, Kurban
Mutfakta, üzeri damalı bir muşambayla kaplı, açılır kapanır masada, yaşamımın birçok dönemine tanıklık etmiş bu eski nesnede, çelik bir tastan çorba içiyorum. Masanın, ana katmanlarıyla yüklü ağırlaşmış yüzü hafif dalgalı bir denizi andırıyor. Muşamba ise sayısız kesik ve çiziklerle zamana karşı direnmiş. Bu izlerin kaçını ben yapmış olabilirim, bilmiyorum. Kalın dilimlenmiş ekmekler arasında dolaşan karıncalar görüyorum. Amaçsız bir geziye çıkmış gibiler.
Cemil Kavukçu, Kargalar Rotası
1.Metinde anlatım İlahi bakış açısıyla yazılmıştır. 2. metindeyse Kahraman bakış açısı kullanılmıştır. 1.metinde kişilerin iç dünyasında yaşadıkları dile getirilmiş ve onların neler düşündükleri anlatılmıştır. Bu da İlahi bakış açısıyla olduğunu gösterir. Diğer metinde de hikâye kahramanının ağzıyla anlatılmış her şey.
9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları (Sayfa-63)
Olay ve Durum Hikâyesi Farkı | |
Serim, düğüm, çözüm bölümlerinden oluşan düzenli bir planı vardır. |
Serim, düğüm, çözüm planına uyulmamıştır. |
Olay ağırlıklıdır. |
Durum ağırlıklıdır. |
Merak ögesi canlı tutulmuştur. | Merak ögesi ön plana çıkarılmamıştır. |
Hikâye beklenmedik bir sonla bitirilmiştir. | Hikâyede bitmemişlik duygusu söz konusudur. |
9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları (Sayfa-64)
Metni Anlama ve Çözümleme
- Son Kuşlar adlı hikâyedeki kahramanların olay akışını etkileyen fiziksel, psikolojik ve ahlaki özelliklerini belirleyiniz.
Konstantin: Galata’da bir yazıhanesi olan zahire tüccarıdır. Kendi halinde yaşayan, hesaplı, başkaları tarafından sevilen, mütevazi, şakacı bir tavrı yanında canavar bir yönü de vardır çünkü kuşlara kıymaktadır. Yazar tarafından beğenilmemektedir. Mühendis Ahmet Bey: Okumuş bir insan olmasına rağmen çocuklara çimleri yoldurmaktadır. Onlara kötü örnek olmaktadır.
- Hikâyede ele alınan olayı yer ve zaman yönünden inceleyiniz.
MEKAN VE ZAMAN: Öyküdeki zaman kesin olmamakla beraber güz mevsimi ve yaz mevsimlerine değinmiştir. Hikaye İstanbul Büyükada’’da geçmektedir.
- Metinde birden fazla anlatıcı ve bakış açısının bulunup bulunmadığını, anlatıcının değişmesine bağlı olarak bakış açısının da değişip değişmediğini açıklayınız.
Hikaye kahraman anlatıcının bakış açısıyla yazılmıştır.1.tekil kişili (ben)anlatımı vardır.Zaman zaman gözlemci bakışı açısı da kendini gösterir.
Metinde kullanılan anlatım biçim ve tekniklerini belirleyiniz.
- Yazar tasvirlere ve gözlemlere sıkça yer vermiştir. “”Bir küçük koyun hemen beş on metre yukarısında, bir apartman terası kadar ufak bu kır kahvesinin tahta masaları üstünde hala karıncalar gezer. Hâlâ sinekler kahve fincanının etrafına konarlar.”
- “Kişiselleştirmelere yer verilmiştir. “Günün birinde gökyüzünde, güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarlarında, toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksiniz.”
- Daha çok monologlar hakimdir.
9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları (Sayfa-65)
- Metinde geçen “dıramudana, hüviyet, maestro, mucip, zahire” kelimelerinin doğru telaffuzuna yönelik çalışmalar yapınız.
Sizinle alakalı bir durum.
- Hikâye türünün ortaya çıkmasında sözlü ve yazılı kültürün, toplumsal değişimlerin ve etkileşimlerin etkisini belirtiniz.
Bizim toplulumuzda hikaye Tanzimat’tan sonra ortaya çıkmış ve Batı toplumlarına giden aydınlarımız tarafından edebiyatımıza kazandırılmıştır. Bu da toplumsal değişimle beraber olmuştur. Batı’nın tanınması ve onun örnek alınması edebiyatımıza hikaye türünün gelmesine katkıda bulunmuştur.
Peki Tanzimat’tan önce hikaye türünün yerini tutan türler yok muydu? Kesinlikle vardı. Masal, efsane , destan , fabl, halk hikayesi gibi türler hikayenin yerini tutan türlerdi. Bu türlere baktığımızda da çoğunlukla sözlü kültürde ortaya çıktığı – masal,efsane,destan…- zamanla yazıya geçirildiğini göstermektedir.
- Etkinlik
Metin | Anlatıcı ve Bakış Açısı |
Köşe penceresini, işte, ben, bu bakımdan insan çevresinin bir damlası üstüne çevrilmiş bir mikroskop camı sayarım. Baktığınızı sanki büyütür. Rasathaneler nasıl gökleri ve yıldızları temaşa için havaya uzanmış birer fen gözü ise köşe pencereleri de yeri ve yerde yaşayanları seyre yarar, zemine eğilmiş birer tecrübe gözlüğüdür. | Kahraman Bakış Açısı |
Seneler var ki kuşlar gelmiyor. Daha doğrusu ben göremiyorum. Güzün güzel günlerini pencereden görür görmez, Konstantin Efendi’nin bulunabileceği sırtları hesaplayarak yollara çıkıyorum. Bir kuş cıvıltısı duysam kanım donuyor, yüreğim atmıyor. | Kahraman Bakış Açısı |
Hani sessiz, zenginliğini bile belli etmez, mütevazı adamdı da… Konu komşusu da severdi hani. Hiçbir şeye, hiçbir dedikoduya karışmazdı. Sabahleyin işine kısa kısa adımlarla koşarken, akşam filesini doldurmuş vapurdan çıkarken görseniz; iriliğine, sallapatiliğine, Karamanlı ağzı konuşuşuna, basit ama, hesaplı fikirlerine, (…) yine basit, sevimli şakalarına karşı, hakkında kötü bir hüküm de veremezdiniz. Kendi halinde, işi yolunda, hesaplı yaşayan bin bir tanesinden bir tanesiydi. |
İlahi Bakış Açısı |
a.Zincir ile Son Kuşlar hikâyelerinden alınan bu parçaları anlatıcı ve bakış açısı yönünden değerlendiriniz.
Yukarıda tabloda verilmiştir.
Bu anlatıcı ve bakış açılarının anlatıma etkilerini değerlendiriniz.
Kahraman bakış açısı esere sıcak ve samimiyet katmaktadır. Ama aynı zamanda sadece görebildiklerini anlatabildiği için anlatım açısından sınırlıdır. İlahi Bakış açısı da bizim daha geniş bir pencere sunar. Her olay ve duruma hakimiyet söz konusudur.
Tablodaki metinlerde metin-okuyucu ilişkisi açısından anlatıcının yazarın gerçek kişiliği ya da kurgu olup olmadığını belirleyiniz.
Her metin yazarın hayatından izler taşımakla beraber bir kurgu özelliğine sahiptir. Yani yazar gerçek hayatta yaşadıklarını bize olduğu gibi değil de değiştirerek başka bir dünya kurarak anlatır.
9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları (Sayfa-66)
Görseldeki manzarayı betimleyiniz.
Akşam olup, güneş denize döküle döküle çekilip karşı tepenin ucundan isli, harlı bir köz parçası gibi göründüğünde gökyüzündeki kuşların şekli insana ayrı bir haz veriyor. Her yeri yangın yeriymiş olan bu hava küçük bir rıhtım ve yanındaki sazlıklarla birlikte ateşin içine giden yol olarak karşımıza çıkıyor.
Yaptığınız betimlemeden hareketle edebiyatın görsel sanatlarla ilişkisini değerlendiriniz.
Edebiyat içerisinde hikaye ve roman gibi türlerin direkt olarak görsel sanatlarla ilgisi vardır. Günlük hayatta gördüğümüz nesneleri ya da yaşadığımız olayları anlatmak için edebiyata ihtiyaç vardır.
9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları (Sayfa-70)
Son Kuşlar adlı metni Kırda Bir Gün adlı metinle tür, biçim, üslup ve içerik açısından karşılaştırınız.
Son Kuşlar | Kırda Bir Gün | |
Tür | Hikaye- Durum Hikayeciliği | Hikaye – Durum Hikayeciliği |
Biçim | Düzyazı | Düzyazı |
Üslup | Yazar tasvirlere ve gözlemlere sıkça yer vermiştir. Daha çok monologlar hakimdir. Kişiselleştirmelere yer verilmiştir. Hikaye kahraman anlatıcının bakış açısıyla yazılmıştır.1.tekil kişili (ben)anlatımı vardır | Kısa cümleler kullanılmıştır. Eksiltili cümleler çok fazla.Karşılıklı konuşmalar hakimdir.Gözlemci bakış açısı hakimdir.3 tekil kişi anlatımı vardır. |
İçerik | İnsanlar tarafından sevilen, zenginliğini belli etmeyen, mütevazı bir adam olan Konstantin’in güz mevsimi geldiğinde bir canavara dönüşüp adadaki kuşları avlaması ve onun yüzünden kuşların artık adaya pek uğramamasını anlatıyor. İnsan eliyle doğaya zarar verilmesi dile getiriliyor. | Doğa ve insanın doğa etkileri anlatılmış. |
9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları (Sayfa-71)
Dil Bilgisi
- · İşsiz, güçsüz kaldığım gurbet ellerinde köşe pencerem, kendimce Abdülhak Hamid’in “Kürsü-i temaşa” sı yerine geçerdi.
· Deniz, Bozburun’a doğru başını almış gidiyor. Uzaklarda görünen, İstanbul’un neresi kim bilir? Sesler neden gelmiyor?
· Bunlarla bir yeşil meydanın kenarına varır, bunları bir ufacık ağacın altına çığırtkan kafesiyle bırakırlar, ağacın her dalına ökseleri bağlarlardı. Hür kuşlar, kafesteki çığırtkan kuşun feryadına, dostluk, arkadaşlık, yalnızlık sesine doğru bir küme gelirler.
Yukarıdaki parçalarda bulunan isimleri türlerine göre gruplandırarak aşağıdaki tabloda ilgili bölümlere yazınız. Bu isimlerin metindeki işlevlerini belirleyiniz.
Özel isim | Abdülhak Hamid , Deniz, Bozburun,İstanbul, .. |
Cins isim | pencere,meydan,ağaç,kafes,dal,ökse,kuş,… |
Somut isim | ses,kafes,pencere,ağaç,dal,kuş… |
Soyut isim | dostluk,arkadaşlık,yalnızlık,gurbet… |
Tekil isim | köşe,pencere,İstanbul,… |
Çoğul isim | uzaklar,sesler,eller(inde) kuşlar,ökseler,.. |
Topluluk ismi | küme.. |
- Aşağıdaki cümlelerde isim tamlamalarını bularak bunların türünü belirtiniz.
- Yalnızlığın içine sinersiniz.
- Yalnızlığın içi > Belirtili İsim Tamlaması
Köşe penceresini, işte, ben, bu bakımdan insan çevresinin bir damlası üstüne çevrilmiş bir mikroskop camı sayarım.
- Köşe penceresi >Belirtisiz İsim Tamlaması
- İnsan çevresinin bir damlası > Zincirleme İsim Tamlaması
- Mikroskop camı > Belirtisiz İsim Tamlaması
· Can sıkıntısının bir sesi vardır; bunu ancak, böyle bir zamanda, o gurbet odasında duyarsınız.
- Can sıkıntısının sesi > Zincirleme İsim Tamlaması
- gurbet odası > Belirtisiz İsim Tamlaması
· Kimi bir çalılığın kenarındaki çimenlikte bütün eski ihtişamıyla daha yeni başlamıştır.
- çalılığın kenarı > Belirtili İsim Tamlaması
· Bir apartman terası kadar ufak bu kır kahvesinin tahta masaları üstünde hâlâ karıncalar gezer, hâlâ sinekler kahve fincanının etrafına konarlar.
- apartman terası > Belirtisiz İsim Tamlaması
- kır kahvesi > Belirtisiz İsim Tamlaması
- tahta masa > Takısız İsim Tamlaması
- kahve fincanının etrafı > Zincirleme İsim Tamlaması
- Aşağıdaki parçada noktalama işaretlerinin kullanım amaçlarını belirleyiniz.
Zavallı Senegalli, bir türlü söyleyemediği “j”leri değiştirerek:
Virgül: Özne yüklemden uzak kaldığında kullanılır.
Tırnak İşareti: Özel olarak vurgulanmak istenen sözler tırnak içine alınır.
İki Nokta: Aktarma sözlerden önce kullanılır.
“Susu! Susu!” diye ne kadar bağırsa, hatta belindeki kayışla vursa nafile…
- Ünlem İşareti: Seslenmeler kullanılır.
- Virgül: “Bağırsa” şart ekinden sonra virgül kullanılması YANLIŞTIR. Çünkü Şart ekinden sonra virgül konmaz.
- Üç Nokta: eksiltili cümlelerde kullanılır.
Juju kıyamet koparıyor, hırlıyor, eşiniyor, atılıyor, zapt edilmez bir hâle geliyor. O zaman, çaresiz, çeke çeke, koparır gibi tekrar eve sokuyorlar. Balkondan uzanan penyuvarlı ve dağınık saçlı bir Frenk karısı, ıslak köpek tüyü gibi koktuğu vehmini veren etekleri havalanarak iltifat ediyor:
“Juju! Juju! Şeri…”
- Virgül: Sıralı cümleleri ayırmada kullanılır.
- Nokta: Tamamlanmış yargı bildiren cümlelerde kullanılır.
- Virgül:” Çeke çeke “ zarf fiil almış eklerden sonra virgül kullanılması YANLIŞTIR.
- İki Nokta: Aktarma sözlerden önce kullanılır.
- Ünlem : Seslenmelerde kullanılır.
- Üç Nokta: Eksiltili cümlelerde kullanılır.
Ve sokağın sükûneti de geri geliyor.
Nokta: Tamamlanmış yargı bildiren cümlelerde kullanılır.
- Zincir adlı metinde geçen “mübalağa, lüzum, ilmî, fenni, halk olmak, sükûnet” kelimelerinin doğru telaffuzuna yönelik çalışmalar yapınız.
Size kalmış bir durum.
- Zincir adlı metinde günümüz yazım ve noktalama kurallarına uymayan kullanımları belirleyiniz
Beş on gün çarşı sokak gezdikten sonra, tanıdık çehre, alışabileceğiniz yer bulamamaktan bezer, odanıza girer, yalnızlığın içine sinersiniz.
Virgüllerin kullanımı yanlıştır.
Doğrusu: Beş on gün çarşı sokak gezdikten sonra tanıdık çehre, alışabileceğiniz yer bulamamaktan bezer; odanıza girer, yalnızlığın içine sinersiniz.
Fakat böyle düşünmemeli: Büyük Okyanus’tan aldığınız bir bardak su, o geniş denizin tirilyonda biri değildir; ama bütün o ummanda mevcut unsurların bu minimini kadehte tam bir terkibi mevcuttur.Hatta kadehe de lüzum yok…
1-İki noktanın kullanımı yanlıştır.
2- Ama ,fakat, lakin gibi ifadelerden önce noktalı virgül kullanılmaz.
3- “Hatta kadehe de lüzum yok…”cümlesi yargı bildirği için üç nokta kullanılmaz nokta kullanılır.
Başka cihetten düşünülürse, Okyanus’u bir bardak veya kaşık içinde daha fenni, daha sahici olarak görebiliriz: Azı ve ufağı incelemek elbette çoğu ve büyüğü tetkikten kolaydır; kolay ve doğrudur.
1-Düşünülürse şart ekinden sonra virgül kullanılması YANLIŞ’tır.
2- Görebiliriz ifadesinden sonra iki nokta kullanmaya gerek yoktur.
3- kolaydır ifadesinden sonra sıralı cümleler öncelikle virgülle ayrılır. Eğer sıralı cümlelerin herhangi birinin içinde farklı amaçlı virgül kullanıldıysa o zaman noktalı virgül kullanılır.
Köşe penceresini, işte, ben, bu itibarla insan çevresinin bir damlası üstüne çevrilmiş bir mikroskop camı sayarım.
Virgüllerin kullanılması yanlıştır.
Onun içindir ki, penceremden sokağa kendimize bakmayı, göğe dalıp kalmaya tercih ederim.
Ki bağlacından sonra virgül kullanılmaz.
Buldok, değişiklik olsun diye, sanki asıl yüzüne korkunç, gamlı, bedbin bir karnaval maskesi geçirmiş bir köpektir.
Arasöz için kullanılan ve eş görevli sözcükleri ayırmadan kullanılan virgüller karışmış.
DOĞRUSU: Buldok; (değişiklik olsun diye) sanki asıl yüzüne korkunç, gamlı, bedbin bir karnaval maskesi geçirmiş bir köpektir.
Dünyaya parçalanıp yok edilecek lüzumsuz, zararlı, iğrenç bir şeymiş gibi kin ile, anarşist gözü ile bakıyordu.
“Kin ile” ibaresinden sonra virgül kullanılmaz çünkü metin içinde ve, veya, yahut,ile , ya … ya bağlaçlarından önce de sonra da virgül konmaz.
“Susu! Susu!” diye ne kadar bağırsa, hatta belindeki kayışla vursa nafile…
“bağırsa” şart ekinden sonra virgül kullanılması YANLIŞ’tır.
Zincirden boşanıverse, şüphesiz, önüne insan ve hayvan ne gelirse, neresi gelirse, hemen mengene gibi tuttuğunu…
“boşanıverse,gelirse” şart ifadelerinden sonra virgül kullanılması YANLIŞ’tır.
Hâlbuki öyle olmadı:
Burada iki nokta yanlış. Nokta kullanılacak.
O eski korkunç mahluk, zinciri çıkınca, basbayağı bir köpek olmuştu.
“çıkınca” zarf fiil ekinden sonra virgül kullanılmaz.
Aldırmıyordu bile…
Üç nokta eksiltili , yüklemi olmayan cümlelerde kullanılır. Burada yüklem var, yargı var. Nokta kullanılacak.
Daha da çok var gerisini de siz bulursunuz .
9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları (Sayfa-74)
ÜNİTE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME ÇALIŞMALARI
1-5. soruları Halide Edip Adıvar’ın Millî Mücadele yıllarına ait Himmet Çocuk adlı hikâyesinden alınan aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Elvanlar’da ihtiyar bir kılavuz aldık. Köyün bir kısmı yanmış, perişan, herkes fersiz ve şaşkın gözlerle kamyon denilen canavarın lüzumsuz gürültüsüne bakıyordu. Herkesin ruhunda sonu gelmeyen ezilişin, açlığın, her günün gizli felaket ihtimallerinin yoğurduğu ümitsizlik ve ilgisizlik vardı. Onun için kimse Uşak’a kadar gelmek istemiyordu. Parayı ne yapacaklardı? Ne alırdı ki? Yalnız zayıf yüzlü bir ihtiyar, halsiz bir sesle, “Ben İnay‘a kadar yolu biliyorum. Fakat beni Uşak’a götürürseniz ve bana orada bir okka tuz verirseniz gelirim,” dedi.
Akşam karanlığı basarken kamyon mırıldanarak, homurdanarak Anadolu’nun ıssız, yolsuz çöllerine daldı. Kamyonda İstanbul gazetecileri vardı. Düşmanın bir benzeri olmayan zulümlerinin külleri ve facia sahnesi üstünde inceleme yapacaklar, ben cephenin, düşmanın zulüm raporunu hazırlarken onlar da ajansla Türk’ün felaketini dünyaya bildireceklerdi. Anadolu’da hâkim, insan değil tabiattır. Kuytu ormanlar, batak ovalar, sarp keskin yokuşlar, sonra karanlık kımıldıyormuş gibi insanı keserek, dondurarak esen acı rüzgârın ortasından bin bir zahmetle bilmem kaç saat geçti.
(…)
Biraz sonra sağda, bir kaya kovuğunda kızıl bir alevin önünde ısınan iki haki gölgenin kımıldandığını gördüm. Karanlık dereye, kurşuni yangın harabesi önce yamaca vuran biricik ışık, bu ateşin ve kamyonun yürüyen iki göze benzeyen fenerleriydi. Köprünün önünde şoför kocaman, miskin makineyi durdurmaya çalışırken önünde birkaç karaltı kımıldadı. Sonra ışığın beyazlandığı taşlı yolda siyah cübbeli, beyaz sarıklı, siyah sakallı bir adam, arkasındaki, henüz ışığın sınırına giremeyen karaltı arkadaşlarından ayrıldı. Hiç unutamayacağım açık bir sesle, “Halide Onbaşı, sizi biz İney istasyonunda bekliyorduk,” dedi.
“Geleceğimizi nereden biliyordunuz?”
“İstasyonda biliyorlar. Soruşturma heyeti gelecek, dediler.”
- Himmet Çocuk adlı hikâyenin bu bölümünden nasıl bir olay örgüsü çıkarılabilir?
Bu bölümde Anadolu’nun içinde bulunduğu durum anlatılmış olup bu olumsuzlukların içinde bir umut olabilecek olay örgüsü kurgulanabilir. Anadolu insanının tekrar hayata bağlayan ve vatan sevdasını anlatan kurgu ön plana çıkarılabilir.
- Hikâyenin bu bölümündeki olayın geçtiği yerin özellikleriyle ilgili neler söylenebilir?
Elvanlar köyü, harap olmuş ve köyün bir kısmı yanmış.Ümitsizlik ve çaresizlik içinde yaşamaya çalışan bir köy durumunda.
- Hikâyeye yeni bir kahraman eklense kahramanın özellikleri neler olabilir?
Hikayenin bu bölümüne kadar hep olumsuzluk hakim. Bundan sonraki bölüme bir kahraman eklenecekse bu olumsuzlukları tersine çevirecek bir yapıya sahip olması lazım. Azimli, inançlı bir kahraman özelliğinde olabilir.
- Metinden yola çıkılarak Anadolu’nun geçmişteki ve günümüzdeki durumuyla ilgili hangi çıkarımlarda bulunulabilir?
Anadolu bugün itibariyle daha yaşanılabilir ve müreffeh durumda. İnsanın bakış açısı düne göre daha geniş.İmkanları daha iyi konumda.
9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları (Sayfa-75)
- Elvanlar’da ihtiyar bir kılavuz aldık. Köyün bir kısmı yanmış, perişan, herkes fersiz ve şaşkın gözlerle kamyon denilen canavarın lüzumsuz gürültüsüne bakıyordu. Herkesin ruhunda sonu gelmeyen ezilişin, açlığın, her günün gizli felaket ihtimallerinin yoğurduğu ümitsizlik ve ilgisizlik vardı.
Bu paragrafta bulunan isimlerin özellikleri hakkında neler söylenebilir?
Özel isim | Elvanlar | Varlıklara verilişlerine göre |
Cins isim | kamyon,kılavuz,köy,canavar, | |
Somut isim | kamyon, gürültü,gün, | Varlıkların oluşlarına göre |
Soyut isim | ruh, fer,şaşkın, felaket,ümitsizlik,ilgisizlik,perişan | |
Tekil isim | canavar,kamyon,kılavuz, | Varlıkların sayılarına göre |
Çoğul isim | ihtimaller,Elvanlar,gözler, | |
Topluluk ismi | köy |
- Tablodaki metinlerde kullanılan anlatım tekniklerini belirleyerek ilgili yerlere yazınız.
Metin | Anlatım Teknikleri |
Büyükçe lambamız misafirin yanında. Başka lambamız da yok. Babam, mutfakta kullandığımız idare kandili ile çalışabilecek mi? Ben suçluyum, babam da hiç sesini çıkarmıyor. “Ben sana söyledim, benim sözümü dinlemedin” dese, ben de “Evet, suç bendedir!” desem, yahut yalnızca “Suç benimdir, senin sözünü dinlemedim” diyebilsem, gidip rahat yatacağım. Memduh Şevket Esendal, Ana Baba |
İç Konuşma Tekniğiyle |
— İyice yorulmuşsun. — Ehh! — Bu taraflarda mı oturuyorsun? — Şurada, ileride, Kısıklı’da. — İstanbullusun galiba? — Üsküdarlı. — Yaaa! Ben de Üsküdarlıyım. Nezihe Meriç, Umut, Fakirin Ekmeği |
Diyalog Tekniğiyle |
- Kasa yapımında çalışan kaportacı arkadaşı, sabah akşam karşısına geçip de, inatlı, sabırlı, ona bunu öğretmeye kalkana dek, önemsiz bir iş yapmakta olduğunu bilmezdi. Kendisi için önemliydi, güzeldi, iyiydi. En iyi bildiği işti. Atlı araba, kamyon kasalarını süslüyordu. Yeşiller, sarılar, maviler, kırmızılar, akarsular, göller, dağlar ve karanfiller onun da içini süsler, günlerini güzelleştirirdi. Bu, arabaları, kamyonları sürenleri de sevindiriyor olmalıydı. Yoksa önünde neden sıraya girsinler, neden, gölün içinde bir kuğusu da mutlaka olsun, desinler?
Adalet Ağaoğlu, Karanfilsiz
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) III. kişili anlatıma başvurulmuştur.
B) Hâkim bakış açısıyla yazılmıştır.
C) Neden-sonuç ilişkisi kurulmuştur.
D) İç konuşma tekniğine yer verilmiştir.
E) Soru yoluyla düşündürme yoluna gidilmiştir.
9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları (Sayfa-76)
- Yol boyu kavak ağaçları, köprü, yokuş yukarı dar sokak. Sokağın bitiminde kediyi gördüm. Yıkık bahçe duvarından duta tırmandı, oradan da çatıya. Baktım baca tütüyor. Rüzgârda savrulan kül rengi, yoğun bir duman. Kedi dumana girdi çıktı, kiremitlerin arasında kayboldu sonra. Bahçe kapısının önünde durdum. Girsem yol bitecek. “Ömür biter yol bitmez.” Kentlerin, otellerin duvarlarında yazılıydı. Bir geminin beyazında, trenlerin, uçakların alnında. Bekleme odalarında, gar saatlerinde, kamyonların otobüslerin ön camlarında yazılıydı. Ya da biri, tanıdık bir ses, hep bu tümceyi fısıldadı kulağıma. “Ömür biter yol bitmez.”
Nedim Gürsel, Dönüş
Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri bu parçadan hareketle uygun ifadelerle doldurunuz.
- Parçada BETİMLEYİCİve ÖYKÜLEYİCİ anlatım biçimlerine başvurulmuştur.
- Parçada anlatıcı 1.TEKİL kişidir.
- Parça KAHRAMAN bakış açısıyla yazılmıştır.
9. Sabahleyin ( ) bir ara yarı daldığı uykudan pek yorgun ve hâlsiz uyandı ( ) Artık kanıksamıştı. Geceki saçma sinir bozukluğuna şaşıyordu ( ) Ne kötü bir gece geçirmişti. Halbuki değer miydi ( )
Bekir Sıtkı Kunt, Yataklı Vagon Yolcusu
Bu parçada ayraçlarla ( ) belirtilen yerlere, aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir?
A) (;) (,) (.) (…)
B) (,) (.) (.) (?)
C) (;) (;) (,) (.)
D) (:) (;) (,) (…)
E) (;) (.) (.) (?)
- * Evvelce yanına yaklaşamayan mahalle çocukları(I), etrafını sarıyorlar? Sanki asıl yüzüne korkunç, gamlı, bedbin bir karnaval maskesi (II)geçirmiş bir köpektir.Ada’nın bu yakasında, (III) hiç ev yoktur. Bir kır kahvesi, bir köyün kahvesinin üç beş gediklisi…(IV)Komşunun buldoğu suratına, gördüğüm maskelerin en sertini, (V) en titiz gösterişlisini asmıştı.
Yukarıdaki cümlelerde numaralanmış kelime gruplarından hangisi bir zincirleme isim tamlamasıdır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
11. Belirtili isim tamlamasında tamlayan ile tamlanan arasına kelime girebilir.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde böyle bir isim tamlaması vardır?
A) Kitabın sayfalarını dikkatle çevirdi.
B) Kedilerin ve köpeklerin oyununa daldı.
C) Büyük meydanın ortasında durdu.
D) Kapı geniş bir bahçeye açıldı.
E) Çayın mis gibi kokusuna dayanamıyordu.
9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları (Sayfa-77)
12-14. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Sait Faik, “düşünce ve duyuşlarını, hele kendi kurallarını getiren yeni bir sanatçı olarak başıboş ve özgür yaşama tutkularını anlamayan, buna karşı olan bir çevrede” yetişmiştir. Aile çevresinden ve hemen sonra yaşadığı öteki çevrelerle tam ve düzenli, doyurucu ve destekleyici bir anlaşma içinde olduğu söylenemez. İlk hikâyelerinden başlayarak bütün eserlerinin, artistçe kendi üslûbunda bir yaşamayı yadırgayanlarla çatışmalarının aynası olduğu görülür. Bu soy bir çatışmanın olmadığı yerde de, çağının sanatının ve yerleşmiş sanat ölçülerini aşan bir yeni ve güçlü sanat eserinin yeşeremeyeceği de açıktır. Böylece onda, edebiyatı, özentilerden, romantik ucuzluklardan kurtarmak, bir başka kata yükseltmek isteyen davranışın varlığı daha ilk adımlarında belli olmaktadır. Sait Faik, hikâyeyi ‘edebiyat yapan’ların elinden kurtarmaya gelmiştir.
Tarık Dursun K., Edebiyat Üstüne Narin
12.Parçaya göre Sait Faik’in eserleri, çevresiyle çatışmalarının aynası olarak görülmektedir. Bu yargıdan yola çıkarak sanatçının hikâyeciliğini değerlendiriniz.
Çatışmalar hikayelerin olmazsa olmazıdır. Hikayeler olay çevresinde gelişen edebi metinler olduğu için olayın oluşturan özellik çatışmadır. Bu çatışmalar bazen toplumda bireyler arasında bazen kişinin kendi içindeki çatışma olarak karşımıza çıkar.Buna göre Sait Faik , insan ve toplumu konu aldığı öykülerinde, genel olarak, toplumun herhangi bir olaya ya da insana karşı gösterdiği tepki, sınıf ayrılıklarının ortaya çıkardığı sakıncalar, işveren-işçi ilişkileri, toplumun düşkünlere karşı ilgisizliği, zenginlik-yoksulluk gibi, içinde yaşadığı toplumun sorunlarını dile getirmiştir. En çok üzerinde durduğu konu ekonomik dengesizliktir, insan ve doğayı konu edindiği öykülerinde insanın doğayla mücadelesi ve doğaya verdiği zarar üzerinde durmuştur.
13. Parçada çağının yerleşmiş sanat ölçülerini aşan yeni ve güçlü bir sanat eserinin yeşermesi hangi koşula bağlanmıştır? Açıklayınız.
Yerleşik sanat anlayışını aşmak için tabiri caizse kuşak çatışması yaşamak gerekmektedir. Geleneği olduğu gibi sürdürmek sade bir taklitten öte geçmez. Yeni şeyler ortaya koyarken kuşak çatışması olacak ki yeni ürünlerden faydalanabilelim. Orhan Veli içinde bulunduğu zamanla kuşak çatışması yaşamasaydı serbest şiire ulaşmamız daha sonraki zamanlara kalabilirdi. Orhan Veli de sıradan bir şair olarak karşımıza çıkardı.
- Parçada geçen “artistçe kendi üslûbunda bir yaşama”, “edebiyatı, özentilerden, romantik ucuzluklardan kurtarmak”, “hikâyeyi ‘edebiyat yapan’ların elinden kurtarma” ifadeleriyle anlatılmak istenen nedir? Açıklayınız.
Basit , sıradan herkes gibi yazanlardan değil de kendi üslubunu belirlemiş ve özgünlüğü yakalamış yazar … Nedim güçlü bir şairdir ve çığır açmış , özgün bir şairken Sünbülzade Vehbi ise Nedim’i taklit eden biridir. Onun için Nedim bilinir ve tanınırken Sünbülzade Vehbi ben tanınmaz.
- Sait Faik, toplumsalı da bireyseli de göz ardı etmeden, etik ile estetiği potasında erittiği yepyeni bir öykü dünyası kurmuş, böylece, biz, kendisinden sona gelen genç yazarlara da yol açmıştı. Birçok kez, Dostoyevski’nin, “Hepimiz Gogol’ün Palto’sundangeliyoruz” demesi gibi, bizler de (1950 kuşağı denilen öykücüler, ama aynı zamanda Vüsat O. Bener’ler, Yusuf Atılgan’lar, Bilge Karasu’lar, Nezihe Meriç’ler de) Sait Faik’ten geliyoruz, diye yazdım.
Ferit Edgü, Sait Faik / Bir Öncü
Metinde altı çizili sözle anlatılmak istenen nedir? Açıklayınız.
“Onun yazdığı bir eserden etkilenerek sanat anlayışımızı şekillendirmişiz” demek istemiştir.
I. Dil bilimcilere göre dil ile kültür arasında sıkı bir ilişki vardır.
II.Yaşanan bu olaylar, Türk boylarının İslâm uygarlığının etkisine girmesine yolaçtı.
III. Eser orijinal nüshadan kontrol edilerek tekrar basıma hazırlandı.
IV. Bu görüş entellektüel çevrelerce ileri sürüldü ve desteklendi.
V. Bilim insanları görüşlerini kanıtlamak için laboratuvar çalışmaları yapar.
Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangi ikisinde yazım yanlışı yoktur?
A) I. ile II.
B) II. ile III.
C) III. ile V.
D) I. ile III.
E) II. ile IV.
9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı MEB Kitabı Cevapları (Sayfa-78)
- Kış, Ada’nın bir tarafında yerleşebilmek için rüzgârlarını poyraz, yıldız poyraz, maestro, dıramudana, gündoğusu, batı karayel, karayel halinde seferber ettiği zaman; öteki yakada yaz, daha pılısını pırtısını toplamamış, bir kenara oldukça mahzun bir göçmen gibi oturmuştur.
Bu cümle ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Birleşik isim kullanılmıştır.
B) Terim kullanılmıştır.
C) Topluluk ismi kullanılmıştır.
D) Tekil isimler kullanılmıştır.
E) Soyut isim kullanılmıştır.
18. Aşağıda verilen tanılayıcı dallanmış ağaçtaki bilgilerden bazısı doğru, bazısı yanlıştır. İlk ifadeden başlayıp, cevap oklarını takip ederek doğru çıkışa ulaşınız.
- Refik Halid Karay, Anadolu’ya açılan hikâyecilerdendir. (D)
- Hikâyede anlatılmak istenen olay, olayın geçtiği yer ve zaman ile kişiler genellikle düğüm bölümünde okuyucuya tanıtılır. (Y)
- Okuyucuda merak unsuru uyandıracak temel çatışma, hikâyenin hazırlık aşamasında belirlenir (D)
3 NOLU ÇIKIŞ
İsterseniz diğerlerini de cevaplayalım.
Sunuda önemli ve ilgi çekici bilgiler dinleyici kitlesi gözetilerek seçilip düzenlenmelidir. (D)
- Rakamla başlayan cümlelerde rakamdan sonra gelen sözcük her zaman küçük harfle başlar. (Y)
- “Hani sessiz, zenginliğinibelli etmez, mütevazı adamdı da…” cümlesinde altı çizili kelime yapı bakımından türemiş isimdir. (D)
- Hikâyedeki kahramanlar ve kahramanların rolleri hazırlık aşamasında belirlenir. (D)