Makale Nedir, Özellikleri,Yazarları, Tanzimat Dönemi Makale Özellikleri…

MAKALE

  • Bilim, fen konularıyla siyasal, ekonomik ve toplumsal konuları açıklayıcı veya yorumlayıcı niteliği olan gazete ve dergi yazılarına makale denir.
  • Makale; bilgi vermek, bir düşüncenin savunuculuğunu yapmak amacıyla yazılır.
  • Makalede yazar, düşüncelerini okuyucuya kabul ettirmeyi amaçladığından kanıtlayıcı bir anlatıma başvurur.
  • Makalede öne sürülen yargılar nesnel verilerle güçlendirilir; tanımlama, örnekleme, tanık gösterme, karşılaştırma gibi yollarla açıklanıp kanıtlanır.
  • Düşünceye dayalı bir metin türü olduğundan ve herhangi bir konuda okuyucunun kanılarının değiştirilmesi amaçlandığından makalede yalın ve duru bir anlatım kullanılır; sanatlı ve soyut ifadelerden uzak durulur. Belgelerden yararlanılabilir.
  • Makaleler; sanat, edebiyat, siyaset, bilim ve insanla ilgili her konuda yazılabilir.
  • Makale, alanında belli bir bilgi birikimine sahip kişilerce araştırma ve incelemeye bağlı olarak yazılır.

Edebiyatımızdaki başlıca makale yazarları şunlardır: Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi, Şemsettin Sami, Hüseyin Cahit Yalçın, Ziya Gökalp, Fuat Köprülü, Süleyman Nazif, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Refik Halit Karay, Falih Rıfkı Atay, Ahmet Hamdi Tanpınar…

Makale, edebiyatımıza Tanzimat Döneminde gazeteyle birlikte girmiştir Makale türünün doğması ve yaygınlaş­ması gazete sayesinde olmuştur.

Türk edebiyatındaki ilk makale, Şinasi’nin “Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi”dir. Bu makalede Şinasi; gaze­tenin önemini, yazı dilinin yeninden düzenlenmesi gerektiğini ve halkın anlayabileceği bir düzeyde olması ge­rektiğini vurgulamıştır.

Daha sonra Namık Kemal, Ziya Paşa, Recaizade Mahmut Ekrem ve diğer Tanzimat sanatçıları da sanat ve edebiyatla ilgili çeşitli makaleler yazmışlardır.

Namık Kemal, 1876’daTasvir-i Efkâr da yayımladığı “Lisan-ı Osmani’nin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülaha­zatı Şâmildiradlı makalesinde edebiyatın gerçek sorunlarını ilk kez dile getirmiştir. Namık Kemal bu makale­de; yazı dilinin anlaşılır olması gerektiği, konuşma diline yaklaştırılması gerektiği, divan edebiyatının somut ger­çekleri yansıtmadığı gibi konular üzerinde durmuştur.

Ziya Paşa, 1868’de “Hürriyet” gazetesinde yayımlanan “Şiir ve İnşa” adlı makalesinde; ulusal değerlerimizi yansıtan halk edebiyatının örnek alınması gerektiğini dile getirir ve yapıtların, halkın anlayabileceği bir dille or­taya konması gerektiğini vurgular.