Recaizade Mahmut Ekrem Hayatı ve Eserleri

Recaizade Mahmut Ekrem Hayatı ve Eserleri

  • Köklü bir aileden gelen  Ekrem İstanbul’da doğdu ve babasından Süryanice,Arapça ve Farsça öğrendi.
  • Harbiye İdadisindeki eğitimine sağlık durumu  ve  hassas bünyesinin askerliğe müsait olmaması nedeniyle yarım bıraktı.
  • Galatasaray’da edebiyat öğretmenliği yapmıştır.

NOT: Recaizade Mahmut Ekrem, edebiyatımı açısından en göze çarpan özelliği eğiticiliğidir.Çünkü yazdığı sanatsal yönü olmasa da hocalığı bakımından çevresindeki insanları etkilemiştir.Mesela Servet-i Fünun edebiyatının şekillenmesinde onun hocalığı ön plandadır.

  • Maarif Nazırlığı ve daha sonra Meclis-i Ayan üyeliği yapmıştır.
  • 1914’te yaşamını noktalarken oğlu Nijadın yanına gömüldü.

  

  • Tanzimat edebiyatının 2. dönem yazarlarındandır.
  • Şinasi ile başlayan Tanzimat’taki  yenileşme hareketine çok büyük katkısı olan yazarlardandır.
  • Namık Kemal’le tanışmasından sonra Encümen-i Şuara arasında tanışmıştır. Namık Kemal, Tasvir-i Efkar’ı ona bırakıp Fransa’ya kaçar.
  • Tanzimat döneminden sonra ortaya çıkan ve edebiyatımızda bir dönüm noktasını oluşturan Servet-i Fünun edebiyatının yazarlarından bir çoğu  onun öğrencidir. Bu yönüyle  Servet-i Fünun edebiyatının fikir babalığını yapmıştır.
  • Şiir , roman, hikaye, eleştiri, tiyatro  gibi çok çeşitli dallarda  ürün vermesine edebiyatımız açısından onu değerli kılan onun teorisyen olmasıdır.
  • Bu noktadan hareketle edebiyatımızın  ilk teorik kitabı olan “Talim-i Edebiyat” Recaizade Mahmut Ekrem’e aittir. Mahmut Ekrem bu kitabı okullarda okutulması için yazmıştır.
  • Edebiyatımızın ilk realist romanı olan  Araba Sevdası’nı yazmıştır. Araba Sevdası’nda Bihruz Bey isimli bir mirasyedinin başından geçenleri anlatır. Bihruz Bey’in hayatında üç şey önemlidir: Arabayla yani paytonla gezmek, Batılı tarzda giyinmek ve konuşurken sürekli Fransızca kelimeleri Türkçenin arasına yerleştirmek.

NOT:Edebiyatımızda ilk realist roman Araba Sevdası

           Batılı anlamda ilk realist roman ise Halit Ziya Uşaklıgil’in Mai ve Siyah’ıdır.

  • Araba Sevdası, dönem itibariyle toplumda bazı  insanların Batılılaşma ve Batılı özellikleri nasıl yanlış anladığını göstermektedir.
  • Sanat  için sanat  anlayışı ile şiir yazar ve “Güzel olan her şey şiirdir” diyerek şiirin konusunun her şey olabileceğini ifade eder.Bu yönüyle de şiirin konusunu genişletmiştir.
  • Nağme-i Seher“, “Yadigâr-ı Şebap“, “Zemzeme I-II-III, “Nejad Ekrem” adlı şiir kitaplarında kadın, aşk ve doğa temalarını ele almış; küçük bireysel duygulanmalar, hayal kırıklıkları, hayattan bıkkınlık, melankoli vb. duygulara ölüm temasıyla oğullarını kaybetmenin acısı da eklenmiş; aşırı bir duygusallık bütün şiirlerine egemen olmuştur.
  • Onu edebiyatımızda eski –yeni tartışması içerisinde Muallim Naci ile buluruz ve bu tartışmaları  polemik konusu olur.Buna göre eski – yeni ya da kulağa göre ya da göze göre tartışması şöyle başlar: Muallim Naci, Recaizade Mahmut Ekrem’in  öğrencisi olan Hasan Asaf’ın bir şiirinde

Zerre-i nurundan iken muktebes               (buradaki dizede son harf sin harfi yani    س ile biter)

Mihr ü mehe etmek işaret abes                (buradaki dizede son harf  peltek se yani  ث ile biter)

kafiye yapıldığı görür  ve böyle bir şeyin olamayacağını ifade eder.Her iki dizenin de kafiye olması için aynı harfle bitmesi gerektiğini söyler. Bunun üzerine Hasan Asaf, hocasının bir şiirin de böyle bir kafiye yaptığını söyler ve bunda sonra tartışma Muallim Naci ile Mahmut Ekrem arasında olur. Muallim Naci kafiyenin göze göre olması gerektiğini savunur. Mahmut Ekrem ise kafiyenin kulağa göre olmasını savunur. Bundan sonra sırayla  birbirlerine Muallim Naci Demdeme I-II-II,   Mahmut Ekrem de Zemzeme I-II-III adlı eserleri yazarlar. Bu tartışma  edebiyatçıları da etkilemiş ve edebiyatçılar arasında gruplaşmaya neden  olmuştur Aslında büyük için çok anlamsız bir tartışma olsa da o dönemde Divan edebiyatının hakim görüşünün yavaş yavaş yıkılmaya başladığı dönem olduğu için çok ses getirir.

 

  • Şiilerini genellikle Divan edebiyatı nazım biçimleriyle yazmıştır. Ara sıra bunlarda bazı değişiklikler yapsa da hep aynı nazım biçimleri kullanır. Birkaç şiirinde heceyi denemiş fakat genellikle hep aruzla yazmıştır. Yine şiirleri nazım tekniği bakımından kusurlar içerir ve sanat zevkinden yoksundur.
  • Muhsin Bey” ve “Şemsa” isimli iki tane de hikaye kitabı vardır.Bunları romantizmin etkisiyle yazmıştır ve teknik bakımdan zayıf eserlerdir.
  • Dört tane de tiyatro çalışması yapmıştır. “Vuslat”, Namık Kemal’in “Zavallı Çocuk” adlı piyesinden esinlenerek yazılmıştır. “Afife Anjelik” edebiyatımızda ilk romantik dram kabul edilir. “Atala ise Fransız romantiklerinden Chateaubriand’ın romanının  tiyatroya uyarlanmış şeklidir. Öldükten sonra yayınlanmış olan  ve komedi tarzında yazılmış olan bir tiyatrosu da vardır, o da “Çok Bilen Çok Yanılır”dır.

 

 

 

Eserleri:

Roman:

Araba Sevdası

Hikâye:

Muhsin Bey, Şemsa

Tiyatro:

Afife Anjelik, Çok Bilen Çok Yanılır, Vuslat, Atala

Şiir:

Nağme-i Seher, Yadigâr-ı Şebâb, Pejmürde, Zemzeme I-II-III

Eleştiri:

Takdir-i Elhan

Düzyazı:

Talim-i Edebiyat (Edebiyat Bilgileri)

www.dersimizedebiyat.org

Edebiyat/ Dil ve Anlatım Kaynak Site