Tragedya (Trajedi) Nedir, Özellikleri,En Çok Yazan,Örnek Metin…

Tragedya (Trajedi)

Seyircide heyecan, korku ve acıma hissi oluşturarak seyircinin ruhunu arın­dırmayı amaçlayan tiyatro yapıtlarıdır. Eski Yunan’da din törenlerinde keçi kılığına giren koronun, törenin anlamına uygun bir şekilde şiirleri şarkı biçi­minde okuyup dans etmesiyle oluşmuştur. Trajedi türünün ilk temsilcileri; Eski Yunan edebiyatı sanatçıları Aiskhylos, Sophokles, Euripidestir. 17. yüzyılda yaşamış olan Fransız edebiyatı sanatçıları Corneille ve Racine de önemli trajedi yazarlarıdır.

Tragedyanın Özellikleri

  • Konular tarihten ve mitolojiden alınır.
  • Şiir biçiminde (manzum olarak) yazılır.
  • Birbiri ardınca süren koro ve diyalog bölümleri vardır.
  • Kahramanlar; tanrı, tanrıça ve soylulardan oluşur. Tanrı ve tanrıçaların ve­ya krallar, kraliçeler, prensesler gibi üst tabakadan insanların aralarındaki münasebet ve çatışmalar anlatılır. İnsanoğlunun hırslarını, kavgalarını gös­terir; çoğu, felaketli sonuçlara bağlanır.
  • Oyun ağırbaşlı, ciddi bir hava içinde geçer. Çirkinlikten, bayağılıktan kaçınıldığı, yiğitlik, kibarlık, zarafet baş tacı edildiği için asil ve yüce olmayan şeyler seyircilere gösterilmez. Vurma, sataşma, cinayet, intihar gibi kanlı, üzücü hareketler, sahne arkasında olup biter; seyirciye haberciler aracılı­ğıyla ancak haberi ulaştırılır.
  • Üç birlik kuralı benimsenmiştir. Üç birlik kuralı; olay, zaman ve mekân bir­liği demektir.
    1) Olay Birliği: Tragedyada iç içe girmiş karışık olaylar bu­lunmaz. Ayrıntıya kaçılmaksızın tek bir olay gösterilir. Olayın ön ve son ta­rafları, sebepleri sonuçları, koronun ağzıyla anlatılır.
    2) Zaman Birliği: Tra­gedya olayının ancak bir güneş devrince (24 saatte) olup bittiği hissini ver­mektir. Bunun için tek ve basit bir olayın bilhassa en son, dokunaklı bölü­mü alınır.
    3) Mekân Birliği: Tek bir şehrin belli bir köşesinde başlayan ola­yın yine orada bitmesidir.
  • Tragedyalar, beş perdelik oyunlardır. Prologos (Prolog, girizgâh) denilen bir de giriş bölümü vardı ki burada bazı ön vakalar yani sahnede temsil edilecek olayın baş tarafı, önceki safhaları anlatılırdı. Koro’nun gelişinden önce ise uzun bir tirat (prodos) söylenirdi. Tragedyaların bitiş bölümüne ekzodos denirdi.
  • Tragedyada parlak nutukları andıran, yüksek ve asil bir üslup kullanılır. Ka­ba, çirkin, bayağı ve hatta alelade sözler bulunmaz. Tragedya şairleri mısralarının, derin manâlı ve hikmet dolu olmasına önem vermişlerdir. Tek ki­şinin halka hitabı demek olan monolog ile bir oyuncunun ötekine uzun boylu hitapları demek olan tirat tragedyada çokça bulunur.
  • Tragedyalarda, kadere, ahlak, töre ve geleneklere de üstün bir değer ve­rilmiştir. Yaşadıkları toplumun ahlâk ve törelerine zıt gidenler ile alın yazı­larına meydan okumak cüreti gösterenler sonunda en büyük acılara kat­lanmakla kalmaz, başkalarına da acı çektirirler. Tragedya yazarı böyle ki­şilerin başlarına gelen ve gelecek olan felâketleri; bunların, yaşadıkları şeh­re getirecekleri uğursuzlukları, koronun ağzı ile sağduyunun öğüdü olarak ve uyarıcı bilge sözleriyle dile getirir.

Günümüzde, tragedyaya en çok benzeyen tiyatro çeşidi melodramdır. Grekçe “mele” sözü, beste, ezgi, melodi anlamlarına gelmektedir. Bu yüz­den, 19. yüzyıl ortalarına kadar musikî ile karışık çok acıklı tiyatro oyunlarına melodram (besteli dram) denirdi. Bu oyunlarda da tragedyadaki gibi; cinayet, intihar, öç alma gibi ürkütücü ve üzücü konulara, beklenmedik te­sadüflere yer verilerek seyirciye hüzün ve keder telkin edilir.

ANDROMAK – Racine

(Andromak, Helena’yı kaçıran Troyalı Paris’in kardeşi yiğit Hektor’un karışıdır. Hektor’un Asil (Akhilleus) tarafından öldürülmesi ve Troyalılann yenilgisi üzerine Andromak, küçük oğlu ile birlikte, Aşil’in oğlu kral Pirüs’ün tutsağı olarak Epir’e götürülmüştür. Menelaos ve Helena’nın kızları Hermi-yon ile Agamemnon’un oğlu Orest (Drestes) de Pirüs’ün sarayındadırlar. Orestes, Hermiyon’u; Hermiyon Pirüs’ü; Pirüs ise Andromak’ı sevmekte­dir. Orest, Yunanlıların elçisi olarak gelmiştir; gelecekte yeni bir felaket doğurmaması için, Hektor’un küçük oğlunun başını istemektedir ama gerçek amacı Hermiyon’u elde etmektir. Pirüs, başlangıçta Hermiyon’a yakınlık göstermiş, sonra Andomak’a olan sevgisi üstün gelmiştir; onun uğrunda, gerekirse başkomutanlığını yapacağı yeni bir Troya savaşını bile göze almıştır. Ama Andromak, Hektor’a ve küçük oğluna saygısızlık olur diye Pirüs’ün karısı olmamak için çırpınmaktadır.)

PERDE III,

 Sahne VII

Pirüs Andromak, Şefiz.

(Pirüs devam eder.)

Madam, siz kalın burada.

Geri verilebilir size oğlunuz hâlâ

Anlıyorum ki size gözyaşı döktürerek,

Aleyhime silahlar dağıtmaktayım gerçek.

Gelirdim sanıyordum buraya daha çok kin.

Ama gözlerinizi bana biraz çevirin.

Bakışlarımda var mı sert bir hâkim edası,

Sevilmemek isteyen bir düşman manzarası?

Niçin zorluyorsunuz beni siz ihanete.

Oğlunuzun adına, son verelim nefrete.

  • • •

Geri gönderiyorum Hermiyon’u…

Koyarak Alnına taç yerine ebedî zillet ancak.

Düğünü hazırlanan mabede gidip hemen

Ona yapılan tacı size giydireyim ben.

Madam, bu hor görülür bir ihsan değil fakat,

Size söylüyorum ben; ya ölüm ya saltanat.

Kalbim, tam bir senelik nankörlüklerden bezgin,

Tereddüdünü artık çekemez kaderinin.

Bu, uzun zaman korkmak, tehdit, inlemek hem de

Ölürüm sizi versem, ölürüm beklesem de.

Düşünün: Yine gelir, götürürüm sizi de,

Çocuğunuzun beni beklediği mabede.

Göreceksiniz, beni orada, uysal ya huysuz,

Ya taç giyeceksiniz ya ölecek oğlunuz.