TYT Türkçe Deneme Sınavı – 18

YKS TÜRKÇE DENEME SINAVI – 18

1. Her ne kadar şiir duygularla örülü bir yapıda da olsa duyguların abartılı bir biçimde kullanımı anlatılmak iste­neni gölgeler. Şairin hislerinin, şiir evrenini esir alma­ması için dilin daima aklın süzgecinden geçirilmesi ge­rekir,

Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Şiirde duygular içerikle uyumlu bir söyleyişle dile getirilmelidir.

B)  Her şiirsel anlatı, mantığın denetiminden geçtikten sonra okurla buluşmalıdır.

C)  Şiirin duygu ve düşünce açısından güçlü bir iletisi olmalıdır.

D)  Şiirin, duyguların değil salt aklın egemenliğine da­yalı bir yapısı olmalıdır.

E)  Şair şiirinde yorum gerektirmeyecek konulara yer vermelidir.

 

2. (I) Bugünlerde Andre Gide’in “Günlük”ünü okuyorum. (II) Çok şaşırdım, bir o kadar da hoşlandım bu sıcak üsluptan. (III) Sanki yıllardır kitaplarını okuduğum biri değil de bambaşka biri vardı karşımda. (IV) Büyük laf­lar etme gereği duymadan acılarını, hayallerini, kusur­larını döküvermiş ortaya usta yazar. (V) Kendisiyle ko­nuşuyor gibi oluşturmuş bu ölümsüz yapıtını. (VI) Sa­natçının bu yapıtından hareketle söyleyebiliriz ki gün­lükler, insana duygularını daha içten ve sıcak bir anla­tımla sunma imkânı verir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir “çıkarım” söz konusudur?

A) II.              B) III.           C) IV.              D) V.            E) VI.

 

3. Ünlü yazarımız, kırk yılı aşkın yazın yaşamında özve­riyle, durmaksızın çalışmış, her yapıtında yeni bir anla­tımla okurunu buluşturmuştur. Özgün biçemlerle orta­ya koyduğu klasik unvanını şimdiden hak eden yapıt­ları sayesinde dilin söyleyiş evreninin sınırlarını daha ilerilere taşımıştır.

Bu parçada “dilin söyleyiş evreninin sınırlarını daha ilerilere taşımak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  İçerik ve anlatım yönünden çarpıcı yapıtlar ortaya koymak

B)  Dilin anlatım olanaklarının gelişmesine katkıda bu­lunmak

C)  Yetkin yapıtlarla insanların yazınsal duyarlığını artır­mak

D) Dile yabancı dillerden sözcükler kazandırarak kül­tür etkileşimi sağlamak

E)  Sanat ve edebiyat ortamına canlılık getirmek

 

4.  Ahmet Haşim bir yazısında şöyle diyor: “Dil bir çam ağacına benzer. Uzaktan baktığınızda o, daima yeşil görünür. Ama yanına vardığınızda birçok ölü yaprakla ve yine bir sürü yeni filizle karşılaşırsınız.”

Ahmet Haşim’in bu sözleriyle asıl anlatmak istediği aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Dilin sahip olduğu söz varlığı, yeni eklemelerle ge­nişletilmeye çalışılmalıdır.

B)  Dilin inceliklerini en iyi, onu yapıtlarında kullanan sanatçılar bilir.

C)  Dile alınan yabancı sözcüklerin, dili bozması kaçı­nılmazdır.

D) Canlı bir varlık olan dilde kimi sözcükler ölürken yeni sözcükler doğar.

E)  Diller arasındaki iletişim, kültür dünyasının zengin­leşmesini sağlar.

 

5. Behçet Necatigil, bir sanatçı olarak kendimiz olmak için bize çok önemli bir şey öğretti. Necatigil, “Kim ne alıp ne satıyor, bunu bileceksiniz.” derdi. Ben de öyle düşünüyorum. Öncelikle bir sanatçı, başkaları ne yap­mış, vitrine neler koymuş diye geniş çaplı araştırmalar yapmalı. Böyle yapmadan ortaya ürün koyarsa ona, “Bu romanı daha önce okudum. Sadece kapağı ve yazarının adı değişmiş.” derler.

Bu parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Sanatçının amacı, özgün yapıtlar üretmek olmalı­dır.

B)  Nitelikli yapıtlarda, yazarın değişik anlatım yolları denediği görülür.

C)  Sanatta özgünlük, başka sanatçıları taklit ederek kazanılır.

D) Bir sanat yapıtının etkileyiciliği, okura ilginç konular bulup sunmasında gizlidir.

E)  Geçmiş sanat birikiminden yararlanmasını bilen sanatçılar, kalıcılığı yakalar.

 

6.     Aşağıdaki dizelerin hangisinde karşılaştırmaya yer verilmiştir?

A)            Gözlerim yollarda, kulağım seste

Bir gelebilsen, bir gelebilsen

B)            Ağlarken gülebilmektir hüner

Yaşama tutunmadan aşılmaz yollar

C)            Ben senden daha yalnızım

Yıldızlar, sokaklar, acılar arkadaşım

D)            Dağların arkasında o vefasız yâr

Önündeyse dikenli tellerle çevrili ayrılıklar

E)            Açabildiğin kadar aç güzelliklere kalbini

Esirgeme kimseden o masum sevgini

 

7. Yazarın son romanı konusu yönüyle, ilk romanında da bir kan davasını ele alıyordu, ne yazık ki bir yenilik taşı­mıyor.

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde virgül (,) bu cümledekiyle aynı görevde kullanılmıştır?

A) Dil, başkalarının düşüncelerini, duygularını öğren­mede temel araçlardan biridir.

B)  Kardeşinin bir yıl içinde boyu uzamış, kendisi ol­dukça değişmiş.

C)  Bahçedeki ağaçlar, kuraklıktan olmalı, artık meyve vermez olmuştu.

D) O, insanları her zaman küçümseyen, bu yüzden pek sevilmeyen biriydi.

E) Bir sanat yapıtının yarınlara kalabilmesi, okurlara söyleyecek sözünün olmasına bağlıdır.

 

8.      Deneyimli yazar, yazın serüveninde okuru her yönden eğitme ve bilinçlendirme çabasındadır, çünkü o, —.

Bu cümlenin aşağıdakilerden hangisiyle tamam­lanması uygun olmaz?

A) ortaya koyduklarının, insanlara kılavuzluk yapacak bir özellik taşıdığının farkındadır

B)  kısa sürede ünlü olmanın okurların ilgisine bağlı ol­duğunu bilir

C)  sanatın kendisine böyle bir görev yüklediğini düşü­nür

D)  yapıtlarında yaşam  gerçeklerini göstermeyi ve okuru aydınlatmayı amaçlamıştır

E)  sanatın bir okul kendisinin de bir öğretmen oldu­ğunun bilincindedir

 

9.  Aşağıdaki cümlelerden hangisi yapısı yönüyle öte­kilerden farklıdır?

A)  Adam sözlerini dinlemeyen gişe görevlisine kızdı.

B)  Günün sonunda yorgunluktan hepimiz uyuyakal­mıştık.

C) Yarın takımla birlikte uzun bir geziye çıkacağız.

D)  Havada keskin bir kömür kokusu hissediliyordu.

E) Trenin buğulu camlarının ardında kalmıştı küçük ka­sabamız.

 

10.    Havada karanlığı bir ustura gibi belli belirsiz yaran beyaz

I

şimşekler çakıyordu. Rüzgârın ıslaklığı içinde sak­lambaç oynayan ışık

                                                                                              II

sütunları gökyüzünde neşeyle uzayıp gidiyordu. Saatler sonra içimizi

ısıtan gülümse­yen tatlı yüzüyle güneş açtı, uzun bir süre sonra tekrar

                                              III

karanlık sarmaladı her yanı. Aydınlığa ulaşmanın umuduyla

                  IV                                                     V

beklemeye başladık.

Bu parçada numaralanmış sözlerle ilgili aşağıda verilen açıklamalardan hangisi yanlıştır?

A)  I. sözde düşsel öğelere yer verilmiştir.

B)  II. sözde bir kişileştirme yapılmıştır.

C)  III. sözde bir duyu aktarımı söz konusudur.

D)  IV. sözde mecazlı bir söyleyiş vardır.

E)  V. sözde varlıklar niteleyici özellikleriyle verilmiştir.

 

11. — Çünkü günlükler, bir yazarın sosyal yaşantısından iç dünyasına kadar birçok konuda aydınlatıcı özellikler taşır. Ayrıca bu yapıtlar yazarlar hakkında bilgi verme­nin yanında bir ülkenin gündemine tanıklık ettiklerin­den özellikle üzerinde durulması gereken metinlerdir,

Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A)  Yazarlar günlüklerinde toplumsal sorunlara da de­ğinebilir.

B)  Günlükler, tarihsel gerçekleri açıklayan nesnel bel­gelerdir.

C) Günlükler, yazarlarının yaşadığı dönemi ve yaşam gizlerini merak eden okur için önemli kaynaktır.

D)  Ulusal kimliğimizi oluşturan değerler ancak günlük­ler aracılığıyla sonraki kuşaklara aktarılabilir.

E)  Birçok yazın adamı günlük türünde yapıt kaleme al­mıştır.

 

12. Peyami Safa, “Hepimiz kendi yüreğimizin telini titrete­cek eserler okumak isteriz.” der. Gerçekten okur, içinin sesine karşılık gelen bir sanatçı arar durur. Bulunca da sımsıkı sarılır ona. Herkesin kalbindeki ses farktı oldu­ğundan, —.

Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A)yazarların, yapıtlarını oluştururken üsluplarını okur­ların birikimlerine göre ayarlaması gerekir

B) kalıcılığı yakalamak isteyen yazarlar, yapıtlarında evrensel niteliklere yer vermelidir

C) her okurun seçtiği, kendini bulduğu yazarlar ve şa­irler de farklı olur

D) duygusal okurlar, duygu yönü ağırlıklı yapıtlara bü­yük ilgi gösterirler

E) okurlar, farklı zamanlarda okuduğu eserlerden farklı anlamlar çıkarır

 

13. — Bu yüzden yazı ile yazanı birbirinden ayrı düşüne­meyiz hiçbir zaman. Anlatılan illaki yazarın kendi yaşa­mıdır demiyorum. Ancak yazar ne anlatırsa anlatsın an­lattıklarında onun yaşamının izlerini görmek mümkün­dür. Çünkü yazarların bir olayı anlatırken başvuracakla­rı en canlı kaynaktır kendi yaşamları.

Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A)  Yazarlığı, kişinin kendisini anlatması olarak görebili­riz.

B)  Yetkin bir sanatçı için hangi konuyu işlediğinin öne­mi yoktur.

C)  Yazarlar yapıtlarında yaşamda olan biteni bire bir aktarmalıdır.

D)  Nitelikli bir yapıttan okuyucuda gerçeklik duygusu uyandırması beklenir.

E)  Zaman değiştikçe toplumun yazınsal yapıtlardan beklentisi de değişmektedir.

 

 

14. (I) Tanınmış bir yazarın biyografisini, bir edebiyat eleştirmeniyle yazarın yakın akrabası aynı anda kaleme al­mış ve ortaya iki farklı biyografi, daha doğrusu iki fark­lı yazar çıkmıştı. (!l) Çünkü biyografi de bazı bölümleri yönüyle diğer yazınsal türler gibi kurmaca bir nitelik ta­şır doğasında. (III) Biyografinin nesnel kısmı, ancak ya­zarın nerede doğduğu, hangi okula gittiği, hangi alan­larda kalem oynattığı gibi bilgilere yer verir. (IV) Kahra­manı gerçek yaşamdan seçilmiş bir roman da biyogra­fik roman özelliği göstermez her zaman. (V) Ama iş ya­zarın yazınsal kimliğini tanıtmaya gelince biyografi nes­nellikten sıyrılır ve yazarların tutumlarına göre değişik­lik gösterir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) I.           B) II.             C) III.             D) IV.            E) V.

 

15. Evet, ben genellikle gürültünün, kargaşanın içinde ya­zarım yapıtlarımı. İstanbul’dayken en üretken olduğum zamanlar Kazancı Yokuşu’nun bitmez dinmez gürültü­leri içinde olduğum zamanlardı. Şehrin karmaşasını, caddelerin kalabalıklığını, yavaş akıp gitse de trafiğini seviyorum. Çünkü bana sessiz mekânlardan daha gerçekçi geliyor buraları. Bu mekânlar da daha zengin ve inandırıcı bir içeriğe sahip yapıtlar kaleme almamı sağlıyor.

Bu parça aşağıdakilerden hangisine verilmiş bir cevap olabilir?

A)Sessiz ortamlarda üretkenliğinizin düştüğü ve bu ortamlardan kaçtığınız doğru mu?

B)Yazmaya başlamadan önce nasıl bir hazırlık aşa­ması takip edersiniz?

C)Kitaplarınızda daha çok hangi motifleri kullanmayı tercih ediyorsunuz?

D)Çok sayıda yapıt ortaya koymanız, sizi diğer sanat­çılardan farklı kıldığına inanıyor musunuz?

E)Sizce genç romancılarımız romanlarında nelere dikkat etmeliler?

 

16. (I) Kalıplaşmış anlatımları tercih etmeyen bir yazar ola­rak on beş yıldır roman yazıyorum. (II) Benim roman­larımda belli bir zamanda ve belli bir mekanda geçen olaylar göremezsiniz. (III) Hepsi, olmadık insanların yan yana getirildiği, iç içe geçmiş birbirinden farklı hikâyelerden oluşur. (IV) Bütün bunların, benim ro­manlarımı özgün kılan en önemli özellikler olduğunu düşünüyorum. (V) Okurlarımın, romanlarımda kendi­lerinden bir parça bulmak istediklerinin farkındayım. (VI) Ancak asla bu duruma dikkat ederek roman orta­ya koyan bir yazar olmadım, bundan sonra da olmam.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci pa­ragrafın numaralanmış cümlelerin hangisiyle baş­laması uygun olur?

A) II.             B) III.          C) IV            D) V             E) VI.

 

17. Yabancı dille yazılmış bir kitabın çeviri aşamasında, işinin uzmanı bir çevirmenin eline düşmüş olması ki­tap açısından başlı başına bir şans olsa gerek. Ancak kendi ana dilinde bile olgunluğa ulaşamayan çevir­menlerin okunmaz hale getirdikleri çeviriler ne yazık ki değersiz yapıtlar olarak yaftalanıveriyor hemen. Bu­nun yanında zevkle okunacak birçok yapıtın, bu çevir­menlerin elinde, değerinin çok altında zevk alınarak okunacak yapıtlara dönüştüğünü görmek ayrıca üzüntü verici bir durumdur.

Bu parçada aşağıdakilerin hangisinden yakınılmaktadır?

A) Çevirmenlerin sadece roman türünde çeviri yapma­sından

B) Çevirinin çevirmenlerce sözcüklerin bire bir karşılığı­nı vermek olarak algılanmasından

C) Çevirmenlerin yapıtlara salt ticari kaygılarla yaklaş­masından

D)Yetkin olmayan çevirmenlerin yapıttan alınacak ya­zınsal zevki köreltmesinden

E) Yapıtın çevrilirken anlatım ve içerik özelliklerinin uyumlu bir biçimde ortaya konamamasından

 

 

 

18. (I) Okurların ne düşüneceğini önemsemeden yazdığı­nı iddia eden bir yazarın gerçekleri söylemediğini be­lirtmeliyim. (II) Çünkü okunmak amacıyla yazmadığını söyleyen bir yazar olamaz, yazarın tek kaygısı geniş kitlelerce okunmaktır. (III) Ayrıca bir yazarın beğenilip beğenilmeyeceği kaygısı taşımasında garipsenecek bir yön de yoktur. (IV) Bir yazar okurlara şirin görün­mek amacıyla yapıtlarını sadece onların istekleri doğ­rultusunda şekillendirir, yapıtın edebi özelliklerini ikin­ci plana iterse yanlış yapmış olur. (V) Çünkü okurlar yapıtın yetkinliğine bakar, gelip geçici bir beğeni gös­terseler de yapıtta bir sanatsallık yoksa yapıtı bir kena­ra atar.

Bu  parçada numaralanmış cümlelerden  hangisi “Okurlar estetik niteliklerden yoksun yapıtlara neden uzun süreli ilgi göstermez?” sorusuna bir yanıt nite­liği taşıyabilir?

A) I.           B) II.             C) III.            D) IV.            E) V.

 

19. Sanatçı, eleştiri yazılarında dili, bilgi verme (göndericilik) işlevinde kullanıyor. Cümlelerini yorumsallıktan ve çağrışımsallıktan uzak bir tutumla oluşturuyor. Onun anlattıkları okurun zihnine adeta bir aynadan yansıyor.

Aşağıdaki cümlelerin hangisi parçada belirtilen ya­zarın tutumuyla uyuşmamaktadır?

A)  Yazar, bu yapıtında günlük yaşamdan gözlemlediği olayları konuşma diliyle aktarmış,

B)  Öykülerinde savaş yıllarını anlatan yazar, anılarında yaşadıklarını ele alıyor.

C)  Bu romandaki kahramanların çoğu, sanatçının ken­di çevresinden seçtiği kişilerdir.

D)  Şiirlerinde karşılıksız aşkların sözcüsü olan şair, okurlarını derin sularda gezintiye çıkarıyor.

E)  Bir eleştirmenin çevirdiği bu romanda, yer yer ya­bancı sözcüklere de yer verilmiştir.

 

20. Ünlü yazarımız düşüncelerini bir kanaviçe misali ördü­ğü şiirleriyle son dönem yazın hayatımızın önemli ad­larından biri haline gelmiştir. Ona düşünsel olarak çok uzak duran okurların bile, yolları bir şekilde onun şiir­leriyle mutlaka kesişmiştir. Sıcak ve candan, özü dik­kate alan şiir kitapları, okuyanın eline adeta yapışmış, onlara yepyeni dünyaların kapılarını aralamıştır. Bu yönlerini önemli saptama ve derinlikli çözümlemeleriyle boyutlandıran usta yazar, salt biçimi önemsemedi­ğini de ortaya koymakta bir bakıma.

Bu parçada sözü edilen yazarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  Okurlara yeni ve farklı açılımlar sağladığı

B)  Değişik yazınsal türlerde ürünlerinin olduğu

C)  Farklı dünya görüşlerine sahip kişiler tarafından da okunduğu

D)  Şiirlerinde içten bir söyleyişin olduğu

E)  Şiirlerinde yalnızca biçemi öne çıkarmadığı

 

21. Yazarın son kitabı herkesin bir solukta okuyacağı ya­şanmış hikâyelerden oluşuyor. Yazar bu çalışmasında, hem kendisinin yaşadığı olayları, hem de çevresinde yaşananları kısa öykülerle yansıtmış. Her yazı, birkaç sayfalık ama verdiği mesajlar adeta kitaplık. Açık seçik bir anlatıma sahip yazar, hiçbir ayrıntıyı kaçırmayan bir titizlikle yapıtını örgülemiş. Düşünceleri ve ürettikleriy­le insanlara büyük katkısı olan yazar sanat, görgü ve kültür birikimiyle beraber doğrudan doğruya insanla­rın duygularına seslenebilen çarpıcı yapıtlara imza atmıştır.

Bu parçada sözü edilen yazarla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz?

A)  Gerçek olaylardan yola çıktığı

B)  Sürükleyici bir anlatımının olduğu

C) Yalın bir anlatımının olduğu

D)  Öyküleriyle edebiyat dünyasında bir çığır açtığı

E)  Öykülerinin anlamsal bir yoğunluk taşıdığı

 

22. Gerçek bir sanatçı yaşadıklarını, duyumsadıklarını ken­di ümit ve hayallerini anlatmalı, okurlarla başkalarının sesiyle değil, kendi sesiyle konuşmalı. Kendisini önem­li, yüce şeyler söyleyen bir yazar olarak görmemeli, iyi bir iş çıkarmalı ama iyi bir iş çıkardım iddiasında olma­malı. Gerçek hayatta da bir yazarı, olduğu gibi görün­mek, okurun karşısına doğal bir biçimde çıkmak daha sevimli kılar. Okurdan uzak duran yazarları ben, kapı arkasından konuşan insanlara benzetirim.

Bu parçada yazarlardan beklenenler arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A)  Yapıtlarda kendi yaşamının ayrıntılarına yer vermek

B)  Alçakgönüllü bir tutum sergilemek

C)  Özgün bir anlatıma sahip olmak

D)  Okurun karşısına doğal bir biçimde çıkmak

E) Yaşamın hep güzel yönlerinden bahsetmek

 

23. Ünlü şairin şiirlerinde her sözcüğün tek bir yeri vardır ve bu yer, o sözcüğün en elverişli yeridir. Onun şiirle­rinin içinden bir dize, bir imge çekip çıkartamazsınız. Şiirler; her yönden tam anlamıyla bütündür ve tek bir nokta ya da virgül bile fazla değildir. Bu nedenle şiirin bütününü okumadan bir anlama varmanız da olanak­sızdır. Şiirin tümünü ele aldığınızda yapının nasıl kurul­duğunu, şiirde görmezden gelinebilecek hiçbir şey ol­madığını fark edersiniz.

Bu parçada sözü edilen şairle ilgili olarak asıl an­latılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Okurun kolay anlayamayacağı şiirler kaleme aldığı

B)  Şiirlerindeki her öğenin bir işlevinin olduğu

C)  Şiirin zor bir süreçte yazılabileceğine inandığı

D)  Anlam yoğunluğu taşıyan şiirler yazdığı

E)  Şiirde anlatıma içerikten daha çok önem verdiği

 

24. Günümüzde sanat sergilerini ve müzeleri gezdiğimiz­de anlamdan yoksun, herhangi bir estetik ölçüte uy­mayan başıboşluk halinde ortaya konmuş sanat yapıt­ları karşılıyor bizi. Sergilenen yapıtların birçoğu, dü­şünsel derinlikten ve izleyicisine haz vermekten olduk­ça uzak. Sanatçıların bizden beklediği ise bu yapıtla­rın üzerinde zihin yormamız ve onları anlamaya çalış­mamız. Ama ziyaretçilerin edindikleri tek şey boş bir uğraşın sonunda gelen zihin yorgunluğu ya da eserin arkasındaki anlamı görememenin verdiği karışık bir duygu.

Bu parçada aşağıdakilerin hangisinden yakınılmaktadır?

A)Günümüzde insanların sanat çalışmalarına yeterince vakit ayırmamasından

B) Ortaya konan ürünlerin, belli bir anlamsal dokudan ve estetik tat vermeden uzak olduğundan

C)Sanat yapıtlarının insanların yaşama biçimini şekil­lendiren bir nitelikten yoksun olduğundan

D) Sanat ürünlerinde herkese seslenen ortak yönlerin olmamasından

E) Sanatçıların, klişe bir biçimde hep aynı konuları iş­lemesinden

 

25. Güneşin altın ışıkları çam ağaçlarının sık, koyu yeşil yaprakları arasında bir renk billuru içinde süzülüyordu. Ağaç kökleri doğal merdiven basamakları gibiydi. Her tarafta kabarık yosun sedirleri vardı. Taşlar, kadifeden minderler gibi yosunlarla örtülmüştü. Tatlı bir serinlik… Rüyada duyulur gibi bir pınar şırıltısı… Yer yer suyun, taşların altında gümüş parlaklığıyla nasıl sızdığı, çıplak ağaç köklerini, kayaları nasıl yıkadığı görülüyordu.

Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  Betimleyici öğelere ağırlık verilmiştir.

B)  Benzetmeden yararlanılmıştır.

C)  Birinci kişili anlatımla oluşturulmuştur.

D)  Farklı duyulardan yararlanılmıştır.

E)  Eksiltili cümlelere yer verilmiştir.

 

 

 

26. (I) Sezai Karakoç, ilk şiirleriyle şiir evreninin sınırlarını ustaca belirlemiştir. (II) Edebiyatımızda kendine özgü bir dil geliştiren nadir yazarlardandır. (III) Şair ilk şiirle­rinde duygusal konuları işlerken son şiirlerinde soyut anlayışta şiire yönelmiştir. (IV) Onun şiirlerinin içeriği ve üslubunu göz önüne getirdiğimizde çok dalgalı ve coşkun bir denizin ortasına girmiş gibi oluruz. (V) Şiir­lerinde bazen yaşamdan zevk alan mutluluk dizeleriy­le karşılaşırken gibi bazen de hüzün veren karamsar dizeler çıkar önümüze.

Sezai Karakoç ve şiirlerinin ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  I. cümlede bir saptamaya yer verilmiştir.

B)  II. cümlede özgün bir biçemi olduğundan söz edi­liyor.

C)  III. cümlede şiir anlayışındaki değişimlerden söz ediliyor.

D)  IV. cümlede şiirlerinde bir mesaj iletme kaygısı taşı­dığı belirtiliyor.

E)  V. cümlede şiirlerinde birbirine karşıt duygulara yer verdiğinden söz ediliyor.

 

27. (I) Yazar, 1985’te yayımladığı ilk yapıtından bu yana o dönemki edebiyat dünyasında adından sıkça söz et­tirmeyi başarmıştır. (II) Alışık olunmayan anlatımı ve cümle kurgusu ile çağdaşlarından ayrı bir yol izleme­yi bilmiştir. (III) ilgi çekici konuları çarpıcı bir biçimde işlemesinin, bazı yabancı sözcükleri sıkça kullanmak gibi, yapıtlarının bazı eksik yönlerini kapattığı söylene­bilir. (IV) Özellikle tarihi olaylarla içinde bulunduğu­muz koşulları karşılaştırdığı yapıtları gerçekten övgü­ye değer. (V) Dilindeki küçük pürüzler anlatımının öz­günlüğüne zaman zaman gölge düşürse de sanatçı, yazınımızda zirvede olmaya devam edecek gibi görü­nüyor.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangileri sözü edilen sanatçıya ilişkin hem olumlu hem de olumsuz bir yargı taşımaktadır?

A) I. ve III.                              B) II. ve III.                 C) II. ve V.

D) III. ve IV                             E) III. ve V.

 

28. Bir ozanı yönlendiren, eğer kalabalığın beğenisi olur­sa o ozan, çok şey yitirmiş olur. Topluluğun beğenisi ile sanatçının beğenisi hiçbir çağda dirsek teması için­de olmamıştır, işte bu yüzden yetkin sanatçı olmanın yolu — geçer. Buna dikkat etmeyen bir ozan hiçbir zaman gerçek sanat yapıtları üretemez ve toplumun alışılmış sanat zevkinin dışında yeni arayışlara, yeni buluşlara yer veremez.

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A)  çağın gerçekleriyle barışık olmaktan

B)  tüm insanlığı ilgilendiren ortak temalarda yapıt or­taya koymaktan

C) yaşanan olaylardan yola çıkarak okurları etkileye­cek anlatımı bulmaktan

D)  var olan sanat anlayışının ve beğenisinin dışında yapıt üretmekten

E) toplum gerçeklerini his ve hayale boğmadan yan­sız olarak verebilmekten

 

29. Gerçek ne denli güzel ve çekici olursa olsun hayalin süsleyip bezediği kurmaca dünyanın tahtına otura­maz. Onun kadar zevk vermez insana. Bunun içindir ki hayalin çocukları olan sanat yapıtları yani şiirler, tab­lolar, şarkılar, romanlar anlattıkları nesnelerden ve kişi­lerden daha alımlı daha çekicidir hep. Hayalin cilası, gerçekleri öyle parlatır ki, dökük sıvalardan, kusurlar­dan eser kalmaz. Bunun içindir ki —.

Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerin  hangisinin getirilmesi  en uygundur?

A)  sanatçı gerçeklerden yola çıkmalıdır yapıtında

B)  hayal ile gerçek eserlerde uyum içinde yer almalı­dır

C)  bir Kızkulesi tablosu gerçeğinden, Yahya Kemal’in İstanbul şiirleri gerçek İstanbul’dan daha güzel gö­rünür

D)  okur yapıttaki dünyayı kendi görmek istediği gibi görecektir

E)  ortaya konan sanat ürünleri okurun yaşamından iz­ler taşımalıdır

 

30.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinden ayraç içindeki deyimin anlamı çıkarılamaz?

A)  O, bütün işlerini titizlikle yapan oldukça dikkatli bi­riydi. (Kılı kırk yarmak)

B)  Bu genç adam çalışmalarıyla müdürün sevgi ve güvenini kazandı. (Göze girmek)

C)  O, kardeşini hep başkalarına karşı korumuş.ona her işinde yardımcı olmuştur. (Arka çıkmak)

D)  Adam bütün mal varlığını kaybetmiş, çok sıkıntılar çekmişti. (Sırra kadem basmak)

E)  Köy pazarına gelenler, umduğu gibi taze meyve bulamadıkları için hem şaşırdılar hem üzüldüler. (Hayal kırıklığına uğramak)

 

31.   Tarihi dokuyu beyaz, kavuniçi ve gök mavisi renkleriy­le yansıtan bina, caddede hemen göze çarpıyordu.

Bu cümlenin öğeleri aşağıdakilerden hangisinde sırasıyla verilmiştir?

A)  Özne – dolaylı tümleç – dolaylı tümleç – yüklem

B)  Nesne – zarf tümleci – dolaylı tümleç – yüklem

C)  Özne – dolaylı tümleç – zarf tümleci – yüklem

D)  Zarf tümleci – dolaylı tümleç – zarf tümleci – yüklem

E)  Özne – dolaylı tümleç – yüklem

 

32. Yazarın geçmişte yazdığı bir kitaba seneler sonra du­dak bükmesi yadırganacak bir durum değildir ( ) Be­nim gözümde en çok sevdiğim kitabım olmuştur hep bir sonraki kitabım, yani henüz yazmadığım kitap ( ) En az sevdiğim kitabıma gelince onun da cevabı belli ( ) İlk yazdığım kitap  ( )

Bu parçada ayraçlarla belirlenmiş yerlere sırasıyla aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işa­retleri getirilmelidir?

A) (.) (.) (:) (.)                                        B) (.) (,) (:) (…)

C) (,)(:)(.) (.)                                           D) (,)(,)(:) (…)

E) (.) (.) (!) (!)

 

33. Eleştiri, okuru düşündürmeli, yapıtla ilgili yorum yap­maya zorlamalıdır. Bu alışverişte okur, ufkunun geniş­letilmesi ölçüsünde yapıta farklı açılardan bakar, buna bağlı olarak da beğenileri değişir, zevkleri incelir. Yapıt hakkında yapılan dayatmacı, belirli bir anlayışı yerleş­tirmeye yönelik değerlendirmeler ise eleştiri sanatını amacından saptırır.

Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Eleştirmenlerin bir sanat yapıtını eleştirirken okur­ların algı düzeyini göz önünde bulundurmaları ge­rektiği

B)  Eleştirmenlerin, eleştiriyi durağanlıktan çıkarıp za­manın şartlarına göre eleştiri yapmaları gerektiği

C)  Eleştiri ile uğraşanların yaşadıkları toplumu aydın­latma gibi önemli bir görevinin olduğu

D)Eleştirinin, yapıtın bireysellikten sıyrılıp toplumsal bir boyut kazanmasına yardımcı olması gerektiği

E)Eleştirinin okurları yönlendirmekten çok yapıt hak­kında düşündürmesi gerektiği

 

 

34. (I) Bir rapora göre özellikle ilköğretim çağındaki çocuk­larımızın dokuz yüz saati okulda, bin beş yüz saati tele­vizyon ve bilgisayar karşısında geçiyor. (II) İlköğretimi tamamlayana dek çocuklarımız yüz bin şiddet içerikli görüntüyle karşı karşıya kalıyor yaklaşık. (III) Bunun ya­nında çocukların görselliğe olan bağımlılığı ne yazık ki gittikçe artıyor ve bu, çocukların hafıza gücünü kötü et­kiliyor. (IV) Çocuk günde dört saatini çoğunlukla geli­şim özelliklerine uygun olmayan yayınları izleyerek ge­çirdiğinden öğrenim güçlükleri yaşamaya başlıyor. (V) Eğitim ve bilgi edinme amaçlı kullanılması gereken bilgisayar da çoğunlukla, oyun ve eğlence amaçlı ola­rak kullanılıyor.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, sayısal verilerden yararlanılmıştır.

B)  II. cümlede, kesin bir yargı dile getirilmiştir.

C)  III. cümlede, yakınılan bir durum olumsuz sonucuyla belirtilmiştir.

D) IV. cümlede, televizyonun eğitim üzerindeki zarar­larından söz edilmiştir.

E)  V. cümlede, bilgisayarın amacının dışında kullanıldı­ğı anlatılmıştır.

 

35.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde hem ilgeç hem bağlaç kullanılmıştır?

A)  Arabadan iner inmez büyüleyici bir manzarayla karşılaştık.

B)  Evdeki eski eşyaları tamir etmesi için marangoz çağırdık.

C)  Bu yıl geçen yıllara göre daha az yağmur yağdı.

D)  Programın başlamasını heyecanla bekledik hepi­miz.

E)  Sabaha kadar çalışmalarına rağmen işin yarısını bi­le bitirememişler.

 

36. (I) Sanat yaşamında ilerlemek isteyen sanatçı başlangıçda yetkin sanat yapıtlarını taklitle işe başlar. (II) Bu hiçbir sanatçı için yadırganması gereken bir durum değildir. (III) Bugün en nitelikli sanat yapıtlarına imza atan sanatçılar da merdivenin ilk basamaklarında baş­kalarına öykünerek yapıt vermişlerdir (IV) Sanatta iler­leme mevcut sanat birikiminden ustaca yararlanmayla mümkün değil midir? (V) Geçmiş sanat birikimini göz ardı eden sanatçılardan hangisi günümüzde hâlâ so­luk alıp verebilmektedir?

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

A) I.          B) II.              C) III.             D) IV.           E) V.

 

37. Gerçekçilik akımını benimseyen Tanzimat Edebiyatı sanatçıları, örnek olarak kendi dönemlerinde yaşayan realist Batılı sanatçıları örnek almıştır.

Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Özne – yüklem uyuşmazlığı

B)  Çatı uyuşmazlığı

C)  Gereksiz söz kullanımı

D)  Nesne eksikliği

E)  Tamlayan eki eksikliği

 

38. (I) Ünlü yazar günlüklerinden birinde, iyi şiirlerin ileri yaşlarda yazılabileceğinden söz ediyordu. (II) Bunu asıl, deneme için söylemeli değil mi? (III) Kendimi yet­kin bir denemeci görmediğim için rahatlıkla söyleyebi­lirim ki deneme, yazın dünyasında emekleyenlerin ka­lem oynatacağı türden bir uğraşı değildir. (IV) Bir kere her karesi dolu dolu geçirilmiş bir yaşam, bir o kadar da kalem deneyimi gerektirir. (V) Yani yoğun düşünsel bir çabanın ürünüdür deneme.

Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  I. cümlede “ileri” sözcüğü, sıfat görevinde kullanıl­mıştır.

B)  II. cümle sözde soru cümlesidir.

C)  III. cümlede dönüşlülük adılına yer verilmiştir.

D)  IV. cümlede ad takımı vardır.

E)  V. cümlenin yüklemi geçişli bir eylemdir.

 

39.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

A)  Yarınki gazetede bu konuyla ilgili bir röportaj ya­yımlanacak.

B)  Bugünkü geziye Nurgül’ün annesi de gelecek.

C)  Bu konuyla ilgili hiçbir şey bilmediğini söylemişti.

D)  Anahtarları kaybettiğini epey sonra fark etti.

E)  Fabrikaya yüz oniki kişi iş başvurusunda bulun­muştu.

 

40. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ayrılma durum eki alan sözcük, ek eylem alarak yüklem görevinde kul­lanılmıştır?

A)  En ünlü mozaiklerden biri, bizim kasabadadır.

B)  Bu tarihi caminin süslemeleri özenle yapılmış.

C)  Yoğun sisten dolayı vapur seferleri aksadı.

D)  Dünkü sınavda yaptığı hatalar, yorgunluktanmış.

E)  Sevincinden ne yapacağını bilmiyordu.

 CEVAPLAR

1

B

9

A

17

D

25

C

33

E

2

E

10

E

18

E

26

D

34

B

3

B

11

C

19

D

27

E

35

E

4

D

12

C

20

B

28

D

36

A

5

A

13

A

21

D

29

C

37

C

6

C

14

D

22

E

30

D

38

E

7

C

15

A

23

B

31

C

39

E

8

B

16

D

24

B

32

A

40

D