1923-1940 Arası Türk Hikâyeciliği Özellikleri ve Yazarları

1923-1940 Arası Türk Hikâyeciliği

  • Bu dönem hikâyesinde gözleme dayalı gerçekçi­lik gelişmiştir.
  • Hikâye romandan ayrı bir tür olarak değerlendi­rilmeye başlanmış, sanatın toplumsal bir işlevinin olması gerektiği odaya konulmuştur.
  • Bu dönemin ilk hikayecileri Kurtuluş Savaşı, tarihî konular, günlük yaşam, Anadolu ve Anadolu in­sanının yaşadıkları üzerinde durmuştur. Zamanla hikâye konulan zenginleşmiş ve toplumsal konu­lar ele alınmaya başlanmıştır.
  • Hikâye yazma yönteminde ise Ömer Seyfettin‘in öncülük ettiği klasik hikâye gelişirken bir yandan da Memduh Şevket Esendal‘la başlayan durum hikâyesinin yaygınlaştığı görülür. Dolayısıyla 1923-1940 yılları arasında hikâyeciliğimiz iki damardan ilerlemiştir.
  • 1. si, Maupassant tarzı olay hikâyeciliği. II.si ise Çehov tarzı durum hikâyeciliğidir.
    • Maupassant tam olay hikâyeciliğinde Hüse­yin Rahmi Gürpınar, Refik Halit, Yakup Kadri, Re­şat Nuri Güntekin, Halide Edip Adıvar gibi yazar­lar önemli yapıtlar vermiştir. Ayrıca Fahri Celalettin Göktulga, Ercüment Ekrem Talu, Osman Cemal Kaygılı, Nahit Sırrı Örik, Sadri Ertem, Selahattin Enis, Kenan Hulusi Koray gibi yazarlar, gözlemci gerçekçiliğe bağlı klasik hikâyeler yaz­mışlardır.
    • Anton Çehov’un öncülük ettiği durum hikâye­ciliğinde ise olaydan çok yaşamdaki kesitler ele alınmıştır. Sıkı bir nedenselliğe dayanmayan bu hikâyelerde durağan bir anlatım vardır.
    • Memduh Şevket Esendal ve Sait Faik bu tarzın en önemli temsilcileri olmuşlardır.