1. Milli Edebiyat döneminde Ziya Gökalp ve çevresinde gelişen “milliyetçi şiir” ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Sade bir Türkçe ile şiir yazılmıştır.
B) Konu seçiminde yerlilik esas alınmıştır.
C) Millî kaynaklara yönelme gerçekleşmiştir.
D) Halk edebiyatı şiir biçimlerinden yararlanılmıştır.
E) Divan edebiyatı ölçü birimi olan aruz kullanılmıştır.
2. Aşağıdakilerden hangisi Milli Edebiyat dönemi dil anlayışıyla çelişir?
A) İstanbul halkının günlük konuşma dili esas alınmalıdır.
B) Terimler bilimle ilgili oldukları için aynen kullanılmalıdır.
C) İhtiyaç duyulması durumunda diğer Türk lehçelerinden sözcük alınabilir.
D) Yabancı dilbilgisi kuralları ile Arapça, Farsça ad ve sıfat tamlamalarının kullanılmasında bir sakınca yoktur.
E) Arapça ve Farsçadan gelen sözcüklerden, konuşma diline kadar girip yaygınlaşmış olanlar
Türkçeleşmiş sayılmalıdır.
3. Fecriati adı verilen edebiyat topluluğu içinde yer aldı. Fransız sembolist şairlerinden etkilendi. Aşk ve doğa konularında, şiirler yazdı. Şiirde ses ve ahenge çok önem verdi. Tüm şiirlerini aruzla yazdı. Piyale adlı kitabının ön sözünde şiirle ilgili görüşlerin açıkladı.
Bu parçada sözü edilen şair, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tevfik Fikret
B) Ahmet Haşim
C) Ziya Gökalp
O) Yahya Kemal Beyatlı
E) Mehmet Akif Ersoy
4. Mehmet Akif Ersoy’la ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisi söylenemez?
A) Gerçekçi bir şiir anlayışı vardır.
B) Şiirleri manzum hikaye niteliği gösterir.
C) Tüm şiirlerini aruz ölçüsüyle yazmıştır.
D) Saf (saf) şiire özgü arayışlar içine girmiştir.
E) Milli Edebiyat döneminde halkın yaşama biçimi ve değerlerini anlatan şiirler yazmıştır.
5. Milli Edebiyat akımının etkili olduğu yıllarda halkın yaşama tarzı ve değerlerini anlatan manzumeler yazmıştır. Türk edebiyatında “toplum için sanat” akımının başlıca temsilcilerinden
biridir. Halka seslenen, yalın, halkın söyleyiş özelliklerini koruyan, konusu günlük ya da siyasal olaylardan alınmış, gerçekçi ve gözleme dayalı, aruz ölçüsü ile lirik-epik, lirik-didaktik şiirler yazmıştır. Şiirleri, yedi bölümden oluşan Safahat adlı kitapta toplanmıştır.
Bu parçada sözü edilen şair, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ziya Gökalp
B) Ahmet Haşim
C) Faruk Nafiz Çamlıbel
D) Mehmet Akif Ersoy
E) Yahya Kemal Beyatlı
6. Bugün —- hareketi olarak bilinen edebi hareket, —- Selanik ‘te çıkan —– dergisinde —- aynı adla isimsiz olarak yayımladığı makaleyle başlar.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerin hangisinde verilenler getirilmelidir?
A) Birinci Yeni – 1905’te -Fecriati – Ahmet Haşim’in
B) Genç Kemler – 1839’da – Tercüman-ı Ahval – Şinasi’nin
C) Yeni Lisan – 1911’de -Genç Kalemler – Ömer Seyfettin’in
D) Edebiyat-ı Cedide – 1896’da – Servetifünun – Tevfik Fikret’in
E) Beş Hececiler – 1917’de -Servetifünun – Faruk Nafiz’in
7. Milli Edebiyat dönemi şiiri içinde Ziya Gökalp ve çevresinde gelişen şiir ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Hece ölçüsü kullanılmıştır.
B) Türkçülük akımının etkisi görülür.
C) Açık ve anlaşılır bir dil kullanılmıştır.
D) Pek çok şiirde kuru bir didaktizm öne çıkmıştır.
E) Sadece Halk edebiyatı nazım şekilleri kullanılmıştır.
8. Milli Edebiyat dönemi şiiriyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Edebiyat- ı Cedide anlayışıyla şiir yazan şairler de vardır.
B) Batı edebiyatı kaynaklı nazım şekilleri kullanılmamıştır.
C) Ziya Gökalp ve çevresine sade bir dille ve hece ölçüsüyle şiirler yazılmıştır.
D) Mehmet Akif bu dönemde halkın yaşama tarzını ve değerlerini yanıtsan manzumeler yazmıştır.
E) Ahmet Haşim ve Yahya Kemal Beyatlı başta olmak üzere bazı şairler saf (öz) şiir yolunda ürünler vermişlerdir.
9. Türkçülük cereyanını bir sisteme bağlayan fikir adamı ve bu sistemi eserlerinde işleyen bir sanatçıdır. Türk milletinin din, dil, ahlak, edebiyat yönünden aynı kültürle yetişmiş kişilerden oluştuğuna inanır. Eserleriyle Türk milliyetçiliğinin sınırlarını belirlemiş, milli edebiyatın da fikir yönüyle temellerini oluşturmuştur. Onun Türkçülük anlayışı, dil, edebiyat, din, iktisat, güzel sanatlar ve siyaset alanlarını kapsar. Turancılık ideolojisini de savunmuştur. Türk Medeniyeti Tarihi, Türk Töresi, Türkçülüğün Esasları, Türkleşmek-Muasırlaşmak-İslamlaşmak gibi fikri bir temele dayanan eserleri vardır.
Bu parçada sözü edilen şair, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ziya Gökalp
B) Ahmet Haşim
C) Yahya Kemal Beyatlı
D) Mehmet Akif Ersoy
E) Ali Canip Yöntem
10.
I- Dil sade olmalıdır.
II- Milli kaynaklara yönelmeli, yurt sorunları dile getirilmelidir.
III- Şiirde yalnız hece ölçüsü kullanılmalıdır.
Bu görüşler aşağıdaki edebiyat dönemlerinin hangisinde savunulmuştur?
A) Fecriati
B) Milli Edebiyat
C) Edebiyat-ı Cedide
D) Tanzimat Edebiyatı
E) 1940 Sonrası Türk Edebiyatı
11. Aşağıdakilerden hangisinde verilenlerin tümü, Milli Edebiyat döneminde Ziya Gökalp ve çevresinde gelişen şiir doğrultusunda ürün vermiştir?
A) Ali Canip Yöntem – Mehmet Fuat Köprülü- Ziya Gökalp
B) Yahya Kemal Beyatlı – Ahmet Haşim – Mehmet Akif Ersoy
C) Mehmet Fuat Köprülü – Ahmet Haşim – Mehmet Akif Ersoy
D) Mehmet Emin Yurdakul – Mehmet Fuat Köprülü – Ahmet Haşim
E) Mehmet Akif Ersoy – Mehmet Emin Yurdakul – Tevfik Fikret
12. —-, Paris yıllarında yurtdışında yüksek nitelikli beğeniyle, Batı şiirine yönelip ona öykünme yerine, geleneksel şiirimizi yeni bir yorumla ele aldı. Divan şiiri çizgisinde, biçime ağırlık veren, yetkin şiirler yazdı. Şiirde, dili, biçimi, ahengi son derece önemli görür. Milli Edebiyat akımı sanatçılarını makaleleriyle desteklemiş olmasına karşın onlara katılmamış saf (öz) şiir yolunda ürünler vermiştir. Biri dışında tüm şiilerini aruz vezniyle yazmıştır.
Bu parçada boş bırakılan yere, aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Ahmet Haşim
B) Ziya Gökalp
C) Yahya Kemal Beyatlı
D) Mehmet Akif Ersoy
E) Mehmet Fuat Köprülü
CEVAPLAR
| 1 | C | 7 | D |
| 2 | A | 8 | C |
| 3 | D | 9 | B |
| 4 | E | 10 | D |
| 5 | C | 11 | D |
| 6 | D | 12 | C |
Millî Edebiyat döneminde coşku ve heyecanı dile getiren metinleri yani şiirleri daha önce işledik. Bu bölümde işlediğimiz bu şiirlerle ilgili çıkarımlarda bulunalım.
Halk edebiyatı şiir biçimlerinden yararlanma yoluna gidilmiştir.
Türk şiiri, İslamiyet’in kabulünden sonra Divan edebiyatı ve Halk edebiyatı olarak iki ana kolda ilerlemiştir. Bu iki şiir anlayışının şiir biçimleri de birbirinden farklıdır. Yenileşme devri edebiyatında Halk şiiri nazım biçimler ini kullanma fikri Tanzimat döneminde dile getirilmiş ancak yaşama geçirilememiştir. Milli Edebiyat dönemi şiirinde Halk edebiyatı şiir biçimlerine yönelinmiş, dörtlüklerle şiirler yazılmış; mani, koşma gibi nazım biçimleri kullanılmıştır. Halk edebiyatı şiir biçimleri üzerinde oynamalar da yapılmıştır. Ancak bu dönemde elbette sadece Halk edebiyatı şiir biçimlerinin kullanıldığını söylemek mümkün değildir.
Hece ölçüsüyle şiirler yazılmıştır.
Şiir tarihimizde İslamiyet öncesi Türk şiirinde hece ölçüsü kullanılmıştır. Daha sonra İslamiyet’in kabulüyle birlikte aruz ölçüsü kullanılmaya başlanmıştır Ancak hece ölçüsü de tam olarak terk edilmemiş, Halk şiirinde bu ölçü birimi kullanılmıştır. Tanzimat dönemiyle birlikte aydınlar arasında bizim millî ölçü birimizin hece ölçüsü olduğu dillendirilmeye başlanmıştır. Ziya Paşa asıl şiirimizin halk şiiri olduğunu söyler. Hatta bu konuda hece vezni ile bir de türkü yazmıştır. Ancak o dönemde hece ile şiir yazma düşüncesi tam olarak yaşama geçirilemez.
Servetifünun döneminde de hece ölçüsüyle şiir yazmak düşüncesi şairlerce benimsenmez. Gerçi bu dönemde Tevfik Fikret çocuklar için hece ile şiirler yazmış ve bu şiirlerini Şermin adlı kitabında toplamıştır. Ancak bu dönemin genel havasına bakıldığında cılız bir örnektir. Ancak yüzyılın başında Mehmet Emin Yurdakul ile birlikte hece ile şiir yazılması yüksek sesle dile getirilmiştir. Mehmet Emin Yurdakul ile ilk çıkış yapılmış,
Yeni Lisancılar ile bu daha da ileri götürülmüş, Beş Hececi şairlerle birlikte de hece ile yazma tam bir akım haline gelmiştir.
Konu seçiminde yerlilik esas alınmıştır.
Millî Edebiyat Dönemi şiirinde konu seçiminde yerliliğin esas alındığı görülür. Halkın yaşama biçimi şiirlerde işlenmeye başlanmıştır. Bu yerlilik daha sonra memleketçi bir edebiyatı doğurmuştur.
Şiirlerin konuları halkın yaşamından ve ülkenin içinde bulunduğu koşullardan seçilmiştir.
Millî Edebiyat Dönemi şiirinde şairler konularını seçerken o dönemde halkın yaşadıklarından, ülkenin içinde bulunduğu koşullardan etkilenmiştir. Millî Edebiyat döneminde Trablusgarp, Çanakkale ve en sonunda Kurtuluş Savaşı olmak üzere büyük savaşlar yaşanmıştır. İmparatorluğun adım adım yıkılışa sürüklendiği bu dönemde yıllar süren savaşlardan bitkin düşmüş bir halk vardır. Şairler vatan savunması için halka moral aşılayan kahramanlık ve yurt sevgisini işleyen coşkun bir lirizmin olduğu şiirler yazmışlardır. Bu dönemde devrin gerçekliği şiire yan sımıştır. Bu gerçeklik yalnızca Yeni Lisancılar olarak bilinen şairlerin şiirlerinde değil, halkın yaşama tarzını ve değerlerini yan sıtan manzumelerde de karşımıza çıkar.
Şiirde milli kaynaklara yönelme gerçekleşmiştir.
Millî Edebiyat akımı şiirlerinde millî kaynaklara yönelme söz konusudur. Konular millî olaylardan ve tarihten seçilmiş; ölçü, nazım şekli vb. konularda millî şiirimiz kabul edilen Halk şiirine yönelinmiştir.
Sade bir dille şiirler yazılmıştır.
Millî Edebiyat akımı dönemi şiirlerinde dilde sadeleşme gerçekleşmiş, özellikle Servetifünuın ve Fecriati dönemi şiirle rinde karşılaştığımız ağır dilin yerine, açık, anlaşılır, halkın konuştuğu sade Türkçe şiirlerde kendini göstermiştir.
Çeşitli nazım biçimleri kullanılmıştır.
Millî Edebiyat dönemi şiirinde Halk edebiyatı nazım biçimlerin den yararlanılmakla birlikte bu konuda bir çeşitlilik göze çarpar. Bu dönemde yeni nazım biçimleri denenmiş, serbest müstezat daha da geliştirilmiş, Batıdan alınan sone ve terza-rima gibi nazım şekilleri de kullanılmıştır.
Bütün bu yenileşme ve değişimlerin yanında bazı ortak özellikler olsa bile Millî Edebiyat dönemi şiirinde döneminin şiirini tek bir başlık altında toplamak mümkün değildir. Bu dönemde ana hatlarıyla üç eğilim karşımıza çıkar. Bunlar:
Sade bir dille ve hece ölçüsüyle şiir yazma konusunda Mehmet Emin Yurdakul’un çıkışı, Genç Kalemler dergisinde yazan ve kendilerine Yeni Lisancılar denen şairlerle daha da ileri götürülür. Ziya Gökalp bu gruba sonradan katılmasına karşın, etkisi en büyük olan sanatçıdır. Sonuçta bu dönemde Ziya Gökalp etkisinde sade bir dille ve hece ölçüsüyle millî konuları öne çıkaran, halka moral aşılayan, milliyetçilik fikrini destekle yen, didaktik şiirler yazılmıştır. Bu şiirlerin sanatsal yönü zayıf tır. Biçimsel yönden ölçü ve uyak sağlanmıştır. Ancak birçok şiirde uyakların doldurma olduğu hissi uyanmaktadır
Millî Edebiyat dönemi şiirinin egemen olduğu yıllarda saf (öz) şiire özgü arayışlar da söz konusudur. Özellikle Ahmet Haşim ve Yahya Kemal bu yolda şiirler yazmıştır.
Her iki sanatçı da hece yerine aruzu kullanmış, zaman zaman sade dille şiirler yazsalar da sadeleşme akımını bir dava olarak görmemişlerdir. Toplumsallıktan, devrin gerçeklerinden uzak, sanat kaygısı ön planda olan şiirler yazmışlardır. Yahya Kemal Türk tarihinden konuları işlese de her iki şairin o dönemin be lirgin anlayışı olan halka, ülke gerçeklerine, dönemin millî olaylarına yöneldiği söylenemez.
Millî Edebiyat akımı şiirinin etkili olduğu yıllarda halkın yaşama tarzını ve değerlerini yansıtan manzum hikayeler de yazılmıştır. Bu konuda Mehmet Akif Ersoy başı çeker. Konularını tamamen halkın yaşamından alan sanatçı, şiirlerinde sokak dilini bazen argo da dahil olmak üzere şiirlerine yansıtmıştır. Onun Ziya Gökalp çevresinde şiir yazan şairlerden ayrılan en önemli yönleri,
aruzu kullanmasıdır. Sanatı toplumun hizmetinde gören Mehmet Akif, aruz vezniyle sokaktaki halkın diliyle halkın içinde bulunduğu çıkmazları, yaşama tarzını ve değerlerini anlatan manzum hikayeler yazmıştır.
]]>“Genç Kalemler”, şiir anlayışı konusunda Fecriatî şairlerinden pek ayrılmadılar. Şiirde konu seçimini şaire bırakmaları, onları sanat anlayışları bakımından ikiliğe düşürdü. Edebiyat-ı Cedîde ve Fecriatî şairlerinin ferdiyetçi sanat anlayışlarından bütünüyle ayrılamadılar. Aruzun yerine heceyi, getirmeleri sadece şekil açısından bir değişiklik oldu.
Eski şairleri şiirlerindeki samimi, lirik ve mistik atmosferi şiirlerinde devam ettirmek istediler, milli geçmişe bağlanarak edebiyatın milli olabileceğini savundular. Bu arada Yahya Kemal ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu Nev-Yunanilik adını verdikleri akımda, Eski Yunan edebiyatının örnek alma yoluna gittiler. Bu altılımlar beklenen sonucu doğurmamıştır.
Milli Edebiyat akımına taraftar olan bazı şairler, Milli Edebiyat kavramını farklı şekilde yorumlamışlar ve şiirlerini kendi yorumlarına göre yazmışlardır. 1917’de kurulan Şairler Derneği’nde sadece ”konuşma dilinin ve hece vezninin kullanılması“ konusunda görüş birliğine varılmıştır.
]]>