Kendi alanlarında ünlü olmuş, kişilerin hayatlarını, neler yaptıklarını, ülke ve dünya insanlığına neler kazandırdıklarını, hayatlarının önemli başarılarını ve dönüm noktalarını bütünüyle anlatan yazılardır.
Biyografi eserinde bir kişi anlatılacağı gibi bir eserde birden çok kişi de anlatılabilir.
Biyografiler konusuna göre çeşitlenebilir mesleki biyografi, ulusal biyografi vb gibi.
Şuara tezkireleri de biyografi türündedir.
Şairlerin biyografilerine, eserlerine yer veren, şiirleri hakkında değerlendirmelerin bulunduğu eserlere şuara tezkiresi denir.
Biyografiler yazım tekniğine göre de farklılıklar arz etmektedir. Bunları kısaca şöyle sınıflandırabiliriz:
a) Bilimsel biyografi: Biyografik bilgileri kronolojik sıralayan eserlerdir.
b) Biyografik roman: Roman, hikâye gibi tahkiye kurgusu içerisinde, olay anlatımı üslubuyla kişiyi bir roman kahramanı gibi olayların içindeki konumlarıyla sunan eserlere de edebî biyografi ya da biyografik roman denir.
c) Nekroloji: Ünlü bir kişinin hemen ölümünden sonra gazete ve dergilerde yakın çevresinin ölen kişi hakkında anı üslubuyla anlatıldığı yazılara denir.
Türk edebiyatında ilk biyografik eser, Malik Bahşi’nin Feridüddin-i Attar’dan çevirmiş olduğu Tezkiretü’l Evliya’dır. İlk Türkçe şuara tezkiresi XV. yüzyılda kaleme alınan Ali Şir Nevai‘nin Mecâlisü’n-Nefâis adlı eseridir.
]]>Kültür, sanat, siyaset gibi alanlarda tanınmış kişilerin hayatlarını, neler yaptıklarını, ülke ve dünya insanlığına neler kazandırdıklarını, önemli başarılarını bütünüyle kronolojik olarak anlatan yazılara biyografi (yaşam öyküsü) denir.
Kültür, sanat, siyaset gibi alanlarda tanınmış kişilerin yaşam hikâyesini kendisinin anlattığı eserlere ise otobiyografi (öz yaşam öyküsü) denir.
Biyografilerde sözü edilen kişi bütün yönleriyle ayrıntılı biçimde tanıtılır, kişilik yapısını belirleyen özellikler verilir.
Biyografinin temelini bir kişinin hayat hikâyesi oluşturduğu için bu türde öyküleyici anlatımdan yararlanılır.
Biyografi, uzun bir ön çalışmanın ardından yazılabilir. Hayat hikâyesi yazılacak kişiyle ilgili kaynaklar, belgeler toplanır. Onun mektuplarından, günlüklerinden, anılarından, o kişiyi tanıyanlardan yararlanılır.
Sıradan kişilerin biyografisi yazılmaz. Yaşamlarıyla okurların ilgisini çekebilecek; siyasal, toplumsal, kültürel, yazınsal etkinliklere katılmış ya da eserleriyle, çalışma ve buluşlarıyla dönemlerini etkilemiş kişilerin biyografileri yazılır.
Biyografiler; eleştiri, edebiyat tarihi ve tarih için kaynak niteliğindedir.
Bir kişiyle ilgili ayrıntılı biyografi kitapları olduğu gibi, birden çok kişiyle ilgili genel biyografi eserleri de vardır. Antolojilerde, ansiklopedilerde, yıllıklarda birden çok kişinin biyografileri kısaca verilir. Ayrıca yazarın kitabının başında veya arka kapağında yer alan biyografiler de vardır. Bunlar genellikle kısadır. Bu biyografilerde doğum (ölüm) tarihleri, doğum yerleri, bitirdikleri okullar, çalıştıkları işler, yazdıkları eserler ve önemli başarıları verilir.
Biyografi Türleri
Biyografiler içeriklerine göre türlere ayrılır:
a. Evrensel biyografi: Her dönem, her meslek ve milletten kişilerin biyografilerinin verildiği eserlerdir.
b. Ulusal biyografi: Bir millete ait kişilerin biyografilerinin verildiği eserlerdir.
c. Bölgesel biyografi: Bir bölgeye mensup kişilerin biyografilerinin toplandığı eserlerdir.
d. Meslekî biyografi: Belli bir mesleğe mensup kişilerin yer aldığı biyografilerdir.
e. Dönem biyografisi: Belli bir dönemde yaşayanların hayat hikâyelerinin verildiği biyografilerdir. Dönem biyografisine çağdaş insanların yer aldığı “Kim Kimdir?” adlı eseri gösterebiliriz.
Biyografiler yazım tekniğine göre de sınıflandırılabilir:
a. Bilimsel biyografi: Biyografisi yazılan kişinin doğumunun, öğreniminin, çalışma hayatının, eserlerinin kronolojik bir sıra içerisinde sistematik olarak verildiği biyografilere bilimsel biyografi denir. Bu biyografide sözü edilen kişinin yaşam hikâyesi alt başlıklar hâlinde anlatılır. Yaptığı yenilikler, başarıları, eserleri, eserlerinin özellikleri belgelere ve araştırmalara dayalı olarak sunulur.
Mehmet Kaplan’ın, “Tevfik Fikret -Devir-Şahsiyet-Eser” adlı çalışması bilimsel biyografi türünün bir örneğidir.
b. Biyografik roman: Hakkında bilgi verilen kişinin hayatını bir roman tekniğiyle anlatan eserlere biyografik roman denir. Biyografik romanlarda kişinin ruhsal ve fiziksel özellikleri, düşünceleri, duygulan ve davranışları gibi pek çok değişik özellikleri ayrıntılı olarak verilir. Bir anlamda onun portresi çizilir.
Buna örnek olarak M. Emin Erişirgil’in Mehmet Akif, “İslamcı Bir Şairin Romanı”, Tahir Alangu’nun “Ömer Seyfettin” adlı eserleri verilebilir. Ayrıca Oğuz Atay‘ın “Bir Bilim Adamının Romanı” adlı romanı da bu türün en iyi örneklerindendir.
c. Nekroloji: Ölen ünlü bir kişinin ölümünün ardından genellikle gazete ve dergilerde yakın çevresinde yer alan sanatçıların onun üstün niteliklerini, çalışmalarını ve diğer özelliklerini anı üslubuyla anlatıldığı yazılardır.
Bu tür yazılara örnek olarak Yahya Kemal’in ölümünden sonra kaleme alınmış şu yazıları verebiliriz: Vehbi Cem Aşkun, “İstanbul Aşığını Kaybetti”; Nimet Behsuz, “Büyük Şairin Arkasından”; Cenap Gedikoğlu, “Bir Dev Şair Göçtü”
Biyografi Türünün Tarihsel Gelişimi
Biyografi türünün ilk büyük yazarı, eski Yunan edebiyatından Plutarkhos’tur. Türk edebiyatında biyografi türünden yazılara eskiden tercüme-i hâl denirdi. Divan edebiyatındaki şairlerin hayatları ile ilgili bilgiler veren şuara tezkireleri de biyografi örnekleridir.
İlk Türkçe şuara tezkiresi, 15. Yüzyılda Çağatay sahasında eser veren Ali Şir Nevaî’nin kaleme aldığı “Mecâlisü’n-Nefâis”tir. Anadolu’daki ilk tezkireyi ise 16. yüzyılda Sehi Bey, “Heşt Behişt adlı eseriyle vermiştir.
Biyografi türünde eser veren yazarlardan bazıları ve eserleri:
Bursalı Tahir Bey, ”Osmanlı Müellifleri;
Mithat Cemal Kuntay, “İstiklâl Şairi Mehmet Akif Ersoy”;
Abdülhak Şinasi Hisar, “Yahya Kemal’e Veda”;
İbrahim Alaattin Gövsa, “Meşhur Adamlar Ansiklopedisi”;
Behçet Necatigil, “Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü”
]]>Biyografi, ünlü sanatçıların, ülkesine ve insanlığa yararı dokunmuş kişilerin yaşam öyküsünü anlatan eserdir. Bazen bir makale kadar kısa, bazen bir kitap olacak kadar uzun çalışmalardır. Biyografiler sayesinde o kişinin sanatı, düşünceleri, yaptığı işler hakkında bilgileniriz. Biyografiler aynı zamanda iyi bir belgeseldirler. Bu alanda çalışacaklara ve yaşadığı dönemin özelliklerine kaynaklık eder.
Biyografileri okumak, kendi deneyimlerimize bir yaşam deneyimi daha katmak demektir. Onların başarılarının nedenlerini çözeriz; düşünceleri uğruna, bilgi uğruna, sanat uğruna, nelere göğüs gerdiklerine tanık oluruz. Kendi düşüncelerimiz, bilgimiz, sanatımız için nasıl mücadele edeceğimize karar veririz. Biyografide yapılmış yanlışları görürsek, aynı yanlışları tekrarlamamış oluruz.
Biyografinin belirleyici özellikleri:
• Düşünsel plânla yazılır.
• Biyografi, belgelere dayanılarak yazılır. Rivayetlere ve tartışmalara yol açacak bilgilere yer verilmez.
• Kaynak olarak, eğer yaşıyorsa, ünlü kişinin kendine ulaşılır; eserleri, anıları incelenir; değilse onun yakınlarına, onu tanıyanlara ulaşılır. Varsa daha önce yazılmış biyografi ve inceleme yazıları incelenir.
• Biyografi yazarı objektif olmak zorundadır. Kendi subjektif olamayacağı gibi, derlediği bilgilerden de subjektif olanları ayıklar.
• Bu kurallara bütün yazılı anlatımlarda uygulanacak genel kuralları ekleyiniz.
Biyografiler yazım tekniğine göre de farklılıklar arz etmektedir. Bunları kısaca şöyle sınıflandırabiliriz:
a. Bilimsel biyografi
Biyografik bilgileri kronolojik bir sıra içerisinde, alt başlıklar halinde, onun dönemi içindeki konumunu, getirdiği yenilikleri, gösterdiği başarıları, eserlerini, eserlerinin değişik özelliklerini eleştirel bir tutumla, belgelere, araştırma ve incelemelere dayalı olarak veren çalışmalara bilimsel biyografi ya da biyografik monografi denir. Bu tür eserlerde kişinin doğumu, yetişmesi, öğrenimi, çalışma hayatı, türlerine göre eserleri, eserlerinin önemi, şekil ve muhteva özellikleri, başarıları, ödülleri ve başka özellikleri bölümler halinde verilir. Bilimsel biyografi türüne şu örnekler verilebilir: Mehmet Kaplan, Tevfik Fikret Devir-Şahsiyet-Eser (1971); İsmail Parlatır, Recaizade Mahmut Ekrem (1995); Ö.Faruk Huyugüzel, Hüseyin Cahit Yalçın‘ın Hayatı ve Edebî Eserleri Üzerinde Bir Araştırma (1984).
b. Biyografik roman
Roman, hikâye gibi tahkiye kurgusu içerisinde, olay anlatımı üslûbuyla kişiyi bir roman kahramanı gibi olayların içindeki konumlarıyla sunan eserlere de edebî biyografi ya da biyografik roman denir. Biyografik romanlarda kişinin ruhsal ve fiziksel özellikleri, davranışları, duyguları, düşünceleri, tepkileri, tavır alışları, giyinişi gibi pek çok değişik özellikleri ayrıntılı olarak verilip bir anlamda onun portresi çizilir. Hayatı içerisinde canlı, yaşayan bir kişilik olarak sergilenir. Buna örnek olarak M. Emin Erişirgil’in Mehmet Akif /İslâmcı Bir Şairin Romanı (1956); Tahir Alangu’nun Ömer Seyfettin (1968) adlı eserleri verilebilir. Ayrıca Oğuz Atay‘ın Bir Bilim Adamının Romanı (1975) adlı romanı da bu türün en iyi örneklerindendir. Yazar bu romanında hocası Mustafa İnan’ı merkez alarak bir dönemin idealist neslinin hayatını yansıtmıştır.
c. Nekroloji
Ölen ünlü bir kişinin hemen ölümünden sonraki günlerde genellikle gazete ve dergilerde yakın çevresinde yer alan kişiler tarafından onun üstün niteliklerinin, erdemlerinin, çalışmalarının ve diğer özelliklerinin anı üslûbuyla anlatıldığı yazılara denir. Bu yazılar bir anlamda öleni çok seven birinin ağıtları, duygusal, öznel açıklamalarıdır. Bu tür yazılara örnek olarak Yahya Kemal’in ölümü dolayısıyla kaleme alınmış şu yazıları verebiliriz: Vehbi Cem Aşkun, “İstanbul Aşığını Kaybetti” (Dünya, 5 Kasım 1958); Nimet Behsuz, “Büyük Şairin Arkasından” (Yeni Gün, 3 Kasım 1958); Cenap Gedikoğlu, “Bir Dev Şair Göçtü” (Yeni Gün, 5 Kasım 1958).
Türk edebiyatında biyografi:
Türk edebiyatında ilk biyografik eser, Malik Bahşi‘nin Feridüddin-i Attar‘dan çevirmiş olduğu Tezkiretü’l-Evliya‘dır.
Daha çok mesleklerine göre düzenlenmiş ve birden fazla kişinin biyografisinin yer aldığı tezkire, menakıb, vefeyat, devha, sefine, tuhfe, hadika, fihrist, silsilename, şairname, gazavatname, sicil gibi adlar altında birçok eser kaleme alınmıştır. Menakıpname ya da velâyetname denilen eserlerde tarikat büyüklerinin, evliyaların, pir ve şeyhlerin olağanüstü halleri, kerâmetleri ve diğer kişisel özellikleri anlatılır. Yayımlanmış bazı menakıpnamelere şu örnekler gösterilebilir: Hacımsultan Velâyetnamesi (Rudolp Tschudi); Hacı Bektaş Velâyetnamesi (Erich Gross). Vakayinamelerde de birçok devlet adamının biyografilerine ait malzemeler bulmak mümkündür.
Şuara Tezkireleri: Şairlerin biyografilerine, eserlerine yer veren, şiirleri hakkında değerlendirmelerin bulunduğu eserlere şuara tezkiresi denir. Türk şairlerinin biyografilerinin toplandığı ilk Türkçe şuara tezkiresi XV. yüzyılda kaleme alınan Ali Şir Nevaî‘nin Mecâlisü’n-Nefâis adlı eseridir.
Tanzimat’tan günümüze kadar yazılmış biyografilere şu örnekleri verebiliriz: Recaizade Mahmut Ekrem, Kudemadan Birkaç Şair (1885); Muallim Naci, Osmanlı Şairleri;Beşir Fuad, Viktor Hugo ,Süleyman Nazif, Mehmet Akif ,Kenan Akyüz, Tevfik Fikret (1947); Mehmet Kaplan, Namık Kemal Hayatı ve Eserleri (1948); Olcay Önertoy, Halit Ziya Uşaklıgil, Romancılığı ve Romanımızdaki Yeri, Birol Emil, Mizancı Murad Bey, Hayatı ve Eserleri (1979); Nurullah Çetin, Behçet Necatigil, Hayatı, Sanatı ve Eserleri .
]]>