Tebrikler - AYT Edebiyat Denemesi - 27 adlı sınavı başarıyla tamamladınız.
Sizin aldığınız skor %%SCORE%% en yüksek skor %%TOTAL%%.
Hakkınızdaki düşüncemiz %%RATING%%
Soru 1 |
Sanatçı, “Esir Şehir” dizisi olarak yazdığı Esir Şehrin İnsanları, Esir Şehrin Mahpusu, Yol Ayrımı ve bu diziye dâhil edilebilecek Yorgun Savaşçı, Kurt Kanunu romanlarında merkez mekân olarak İstanbul’u kullanır. 1920 ve 1930 yılları arasını anlatan bu eserler, Mütareke’den Cumhuriyet sonrasına kadar İttihatçıların bir kısmının dramını konu edinir. Mütareke yılları İstanbul’u; gazete idarehaneleri, eski konaklar, Bekirağa Bölüğü, Teşvikiye Subay Barınma Evi gibi mekânlar etrafında canlandırılır. Cumhuriyet sonrasını anlatan romanlarda ise gazete büroları, avukat yazıhaneleri, Kapalıçarşı gibi sosyal ve özel birçok mekân yer alır. Yazar, insan ve mekân ilişkisini kendi mesajları doğrultusunda gerçekçi bir perspektifle ortaya koymuştur.
Bu parçada sözü edilen sanatçı, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Orhan Kemal
B) Yaşar Kemal
C) Talip Apaydın
D) Abbas Sayar
E) Kemal Tahir
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 2 |
Bugünkü anlamıyla romanın gerçek bir deney olduğundan şüphe edemeyiz, gözlemden yararlanarak romancının insan üzerinde yaptığı gerçek bir deney. Artık zevk olsun diye, tasvir için tasvir etmiyoruz. İnsanın, çevresinden ayrılamayacağını; elbisesi, evi, şehri, ülkesi ile tamamlandığını kabul ediyoruz. Bu bakımdan beyninin ya da yüreğinin tek bir olayını, çevrede onun sebeplerini ya da tepkisini aramadan tespit etmeyeceğiz. Sonu gelmez tasvirlerimizin sebebi işte budur.
Deneysel Roman adlı eserden alınan bu parçada yazar, aşağıdaki akımlardan hangisini savunmaktadır?
A) Klasisizm
B) Romantizm
C) Realizm
D) Natüralizm
E) Sürrealizm
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 3 |
Aşağıdaki beyitlerin hangisinde aliterasyona yer verilmemiştir?
A) Sen sussan sadece sessizce bana baksan
Ben büyülensem boyun büküp sana baksam
B) Çini bir kâsede bir Çin çayı içmekteydi
Bir güzel yırtıcı kuş gözleri gördüm
C) Yalap yalap yalabıyan ince tonlum
Yir basmayup yorıyan selvi boylum
D) Her canlıya Hak layık olan cevheri verdi
Tırtıl iki diş bulsa bütün ormanı yerdi
E) Gitdi Kayser kasrınun tâk u revâkı kalmadı
Nice Kisrâ geçdi tâk u tumturâkı kalmadı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 4 |
Aşağıdaki sanatçı-yapıt eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?
A) Nabizade Nazım - Zehra
B) Abdülhak Hamit - Sahra
C) Muallim Naci - Ateşpare
D) Sami Paşazade Sezai - Letaif-i Rivayat
E) Namık Kemal – Cezmi
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 5 |
yumgaklanmak: yumak, yuvarlak yapılmak
yumgı: toplu, çok
yumgın: toplu olarak, toptan, hep birden, bütün
Kişi alası içtin yılkı alası taştın.
Alplar birle uruşma begler birle turuşma.
Yıgaç yemiş ırgatu
Kolan keyik avlatu
Badram kılıp avnalım
Bu parçalar aşağıdaki eserlerin hangisinden alınmış olabilir?
A) Garipname
B) Divanü Lügati’t-Türk
C) Divan-ı Hikmet
D) Atabetü’l-Hakayık
E) Kutadgu Bilig
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 6 |
Aşağıda verilen sanatçılardan hangisi yukarıdakilerden biriyle ilişkilendirilemez?
A) Ahmet Kutsi Tecer
B) Faruk Nafiz Çamlıbel
C) Behçet Kemal Çağlar
D) Yusuf Ziya Ortaç
E) Kemalettin Kamu
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 7 |
Cumhuriyet’ten sonra öykülerinde, toprak kavgalarını, ağa-köylü, zengin-fakir çatışmasını, köyden kente göçün yol açtığı sorunları, dar gelirli insanların yaşam mücadelelerini anlatan, daha çok realizm ve natüralizm akımlarının etkisinde kalan sanatçılar da yetişmiştir.
Aşağıdakilerden hangisi bu cümlede sözü edilen sanatçılardan biri değildir?
A) Sadri Ertem
B) Necati Cumalı
C) Tarık Buğra
D) Fakir Baykurt
E) Sabahattin Ali
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 8 |
I
Yâr senin derdinden derbeder oldum
Derd-i derunumu sor da öyle git
Hasretinden Mecnun misali oldum
Ne hâle düşmüşem gör de öyle git
II
Gevheri der bulmam kimsede vefa
Dost diye sevdiğim etti kim sefa
Hubların âşıka ettiği cefa
Kanun mudur erkân mıdır yol mudur
Aşağıdakilerden hangisi, numaralanmış bu dörtlüklerin ortak özelliğidir?
A) Kafiye düzeni
B) Redif ve kafiye kullanılması
C) Söz sanatlarına yer verilmesi
D) Ait oldukları şiirlerin son dörtlüğü olması
E) 6+5 duraklı hece ölçüsünün kullanılması
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 9 |
I
En arka sıradayım. Otobüslerde yerimi en arka sıradan almak benim alışkanlığım. Azala azala tek tük kalan alışkanlıklarımdan biri. Kimse seni görmez. Sen herkesi görürsün. Herkesi görmek istemezsen kimseyi görmemiş olursun. Yol boyu bir motor horultusu duyarsın, hepsi bu. Karşıdan gelenler farlarını kısmışlarmış, kısmamışlarmış; ha çarpıştık ha çarpışamadıkmış; bütün bunlar, o gerilip doğrulmalar, derin solumalar, küçük bir cana bunca önem vermeler falan senin dünyandan içeri sızamaz. Nereye sızamaz dedin, nereye? Senin dünyan da neymiş?
II
Elbette şu son yaşananlar sırasında en çok acıyı ben çektim fakat çevremdeki insanları hiç yoktan sebeplerle üzdüğümü de fark ettim. Benim acı çekmem, üzülmem başkalarına kötü davranmamı gerektirmez. Bu yaşananlarda onların suçu yok ki! Tek suçlu benim. Sorunlarımı da ben çözebilirim ancak. Bu yolculuk sonunda varacağım baba ocağı, sorunlarımdan kurtulmamın başlangıcı olur umarım.
Bu parçalarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) İki metin de gözlemci anlatıcının bakış açısıyla yazılmıştır.
B) I. metin, gelenekselci bir yazar, II. metin ise postmodern anlayışla eser veren bir yazar tarafından kaleme alınmıştır.
C) I. metin bilinç akışı tekniği ile yazılmışken II. metin, iç monolog tekniğiyle yazılmıştır.
D) I. metindeki anlatım tekniğini edebiyatımızda ilk olarak Oğuz Atay kullanmıştır.
E) I. metin, gösterme tekniğini; II. metin, anlatma tekniğini örneklendirmektedir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 10 |
Benim yârim şimdi çıkar
Çıkıp da yollara bakar
Emrah’ı odlara yakar
Boyu selvi revan şimdi
Erzurumlu Emrah’a ait bu semai, koşma biçiminde yeniden yazılmak istense aşağıdakilerden hangisi kesinlikle değişmelidir?
A) Konusu
B) Dize sayısı
C) Hece sayısı
D) Kafiye türü
E) Kafiye düzeni
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 11 |
Edebiyat tarihlerinde, antolojilerde, ders kitaplarında kendisinden sıklıkla “saf şiirin temsilcisi”, “akşam şairi”, “hüzün şairi”, “empresyonist şair” ya da “sembolizmin öncüsü” gibi adlandırmalarla söz edilen, şiirleri geniş okur kitlelerine ulaşan sanatçı, modern Türk edebiyatının düzyazı türünde de değerli eserler kaleme almış önemli şair ve yazarlarındandır. Onun şiiri üstüne yazılanlara bakıldığında bunlarda yalnızca, şairin diğer şairlerden esinlendiği, şiirlerini sembolizm ve empresyonizm akımlarının etkisinde kalarak yazdığı yönündeki tespitler yer alır. Sıkça yinelenen bu tespitler, bir ileri noktaya taşınamaz. Söz konusu etkilenimin ve etkileşimin, şairin şiirine ne kattığı üstünde durulmaz. Tematik düzlemde oluşturulan yazılar ise onun şiirinde “akşam, renk, sonbahar, karamsarlık, hüzün” gibi tekil kavramlara odaklanmıştır.
Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tevfik Fikret
B) Ahmet Haşim
C) Yahya Kemal
D) Süleyman Nazif
E) Cenap Şahabettin
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 12 |
Her sabah her sabah suya giderken
Yâr yolunda toprak olsam toz olsam
Bakıp dört köşeyi seyran ederken
Kara kaş altında ela göz olsam
Bu dizelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Telmih sanatına başvurulmuştur.
B) Yarım kafiye kullanılmıştır.
C) Ulamaya yer verilmiştir.
D) Nazım türü, güzellemedir.
E) Çapraz kafiye şemasından yararlanılmıştır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 13 |
I. Zülf-i siyahı saye-i perr-i hüma imiş
İklim-i hüsne anun içün padişa imiş
II. Bir secde ile kıldı ruh-ı afitabı zer
Hak-i cenab-ı dust aceb kimya imiş
III. Avazeyi bu âleme Davud gibi sal
Baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş
IV. Görmez cihanı gözlerümüz yâri görmese
Mir’ât-ı hüsni var ise âlemnüma imiş
V. Zülfün esiri Baki-i bi-çare dûstum
Bir mübtela-yı bend-i kemend-i bela imiş
Bu gazel ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. beyit, matla beytidir.
B) Âşıkane gazel örneğidir.
C) III. beyitte tevriye sanatı vardır.
D) V. beyit makta beytidir.
E) Musammat gazel örneğidir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 14 |
|
I |
Kiralık Konak |
1922 |
|
II |
Nur Baba |
1922 |
|
III |
Hüküm Gecesi |
1927 |
|
IV |
Sodom ve Gomore |
1928 |
|
V |
Yaban |
1932 |
|
VI |
Bir Sürgün |
1937 |
Yukarıda Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun romanları ve yazılış tarihleri verilmiştir.
Yakup Kadri, romanlarında Tanzimat’tan Cumhuriyet Dönemi’ne kadar Türk toplumunda olan değişimleri işlemiş ve vaka zamanı olarak bu dönemleri ele almıştır.
Yakup Kadri’nin aşağıdaki numaralanmış eserlerinden hangileri “vaka zamanına” göre doğru sıralanmıştır?
A) I - VI - III - IV
B) I - IV - II - V
C) II - I - III - VI
D) III - V - I - II
E) VI - III - II – I
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 15 |
(I) Mizah; gerek hayatta gerekse sanatta kullanımı itibarıyla yaşanan gerçekliğe farklı bir bakış açısıyla bakabilen, sorgularken gülümseten, gülümsetirken düşündüren, düşündürürken farklı noktalara dikkatleri çekebilen bir anlatım tarzıdır. (II) Keskin bir zekâ, hazırcevaplık, dili iyi bilme, edebiyattan anlama, insanı yakından tanıma mizah yapmak için zorunludur. (III) Şartların eşit olmadığı durumlarda zayıfın güçlüye karşı durmasını sağlar. (IV) Gerek Türk edebiyatının gerek Batı edebiyatının pek çok türünde yer bulabildiği gibi, başka sanat dallarında da etkin bir şekilde kullanılır. (V) Özellikle sözlüklerde ve bazı kaynaklarda geçen mizah tanımlarının doyurucu, açık ve belirgin olmayışından dolayı çoğu zaman mizah, şaka, eğlence, latife, nükte ve alay gibi kavramlar birbirinin aynıymış gibi kullanılır.
Mizaha ilişkin bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. cümle, tanımsal bir özellik taşımaktadır.
B) II. cümlede, gerektirdiği özelliklerden söz ediliyor.
C) III. cümlede, bir karşılaştırma yapılıyor.
D) IV. cümlede, sadece edebî yapıtlarda kullanılmadığı belirtiliyor.
E) V. cümlede, başka kavramlarla karıştırıldığından söz ediliyor.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 16 |
----, hem içerik hem biçim açısından divan şiirine yenilikler getirmiştir. Çevresini, çevresindeki kişileri şiirlerine malzeme yaparak mahallileşmenin de önemli temsilcilerinden biri olmuştur. Yaratılışı ve hayata bağlılığı ile eskilerin soyut kavramlar dünyasından kendisini kurtararak ruhunun duyuşlarını olduğu gibi ifade etmiştir. Çevresini gerçek hayatta olduğu gibi yansıtmış, zarif ve yepyeni hayallerle canlı tablolar çizmiştir. Ortaya koyduğu bu renkli tablolar statik, durağan ve gerçek hayatın çok ötesinde değildi. O, klişe mazmun ve kurguların dışına rahatlıkla çıkabilmesini bilmiş, bu özellikleri ile de divan şiirinde farklı bir yer edinmiştir.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Nedim
B) Baki
C) Fuzuli
D) Nabi
E) Şeyh Galip
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 17 |
Edebiyatımızda Batı anlayışının yerleşmesi ve bu görüşle meydana getirilmiş eserlerin değerlendirilmesi çığırını açan sanatçılardan biridir. Zemzeme adlı şiir kitabının üçüncü cildinde yeni şiir anlayışı ile ilgili görüşlerinden söz eder. Hem vezinde hem de şekilde eski şiirden etkilenmiş olsa da zaman içerisinde şiirde yeni arayışlara girmiştir. Vezinli ve kafiyeli her manzumenin şiir olmadığı gibi, her şiirin de vezinli ve kafiyeli olması gerekmediğine inanır. Şiiri güzel sanatların bir kolu olarak düşünerek edebî eserlerde mantığın aranmaması gerektiğini ileri sürer. Buna ek olarak düşünce, duygu ve hayal güzelliğiyle bir eserin ortaya konmasını teklif eder. Şiirin ahlak dersi vermek maksadıyla yazılmaması gerektiğini dile getirir.
Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Muallim Naci
B) Ziya Paşa
C) İbrahim Şinasi
D) Recaizade Mahmut Ekrem
E) Namık Kemal
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 18 |
Okuruma Mektuplar’da, yaşamın kanıksanmış (I) (çok tekrarlandığından etkileyiciliği kalmayıp alışılmış) yönlerine ayna tutarak (II) (konu edinerek) çeşitli konularla ilgili tutkularını, bildiklerini, özlediklerini tüm çıplaklığıyla (III)(apaçık bir biçimde) ortaya koyan bir Nurullah Ataç var karşımızda. Prospero ile Caliban’da ise, aydınların toplumdaki görevi, gelenek, uygarlık gibi konularda bizi çerçevenin dışına çıkarak (IV) (hazır bilgilerle yetinmeyerek) düşünmeye çağırıyor. Onun eleştirmeciliği, bir “beğeni” eleştirmeciliği. Fakat nesnel (V)(tek yönlü) ölçülerin dışında kaldığından olacak, sanat alanında içgüdüsü, sezgisi alabildiğine gelişkin.
Bu parçada numaralanmış sözlerden hangisinin anlamı parantez ( ) içinde verilen açıklamayla uyuşmamaktadır?
A) I B) Il C) III D) IV E) V
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 19 |
|
Süleyman Çelebi |
II |
Vesiletü’n-Necat |
|
Fuzuli |
16. yüzyıl |
III |
|
I |
17. yüzyıl |
Siham-ı Kaza |
Bu tabloda numaralanmış yerlere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
|
|
I |
II |
III |
|
A) |
Baki |
14. yüzyıl |
Hayriye |
|
B) |
Nedim |
17. yüzyıl |
Mantıku’t-Tayr |
|
C) |
Nef’i |
15. yüzyıl |
Hadikatü’s-Süeda |
|
D) |
Şeyhî |
16. yüzyıl |
Tazarruname |
|
E) |
Şeyh Galip |
15. yüzyıl |
Tuhfetü’l-Haremeyn |
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 20 |
Kesin bir tanımının yapılması güç, belli bir biçime veya kurallar bütününe bağlı olmayan sürekli değişim ve gelişim hâlinde olan edebî bir türdür. Michael Holquist, bu türün son derece militanca biçim değiştiren bir edebî tür olarak tarihi kronolojik biçimde ele almak isteyenlerin yapmak istediği sınırlamalara sürekli direndiğini hatırlatır. Zira bu tür, doğası gereği kategorize edilmeye, sınırlandırılmaya, türlere ayrılmaya direnir. Ancak yine de bir tanım yapılması gerekiyorsa uzun anlatıma dayalı, gerçek ya da gerçeğe benzer olayların yanı sıra düş gücünden yola çıkarak olağanüstü durumların da eklenebildiği; kişi, yer ve zaman üçleminin olduğu; birbirleriyle bağlantılı olaylar zincirini anlatan bir tür olduğu söylenebilir.
Bu parçada tanıtılan yazınsal tür aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Roman
B) Hikâye
C) Masal
D) Tiyatro
E) Destan
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 21 |
Halk şiiri; anonim halk şiiri, âşık şiiri, tekke şiiri başlıkları altında gruplandırıldığı gibi; halk şairleri arasında düzene karşı gelen, isyanını şiirlerinde dile getiren ----, ---- ve ---- gibi sanatçılar da vardır.
Bu cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Köroğlu - Dadaloğlu - Kaygusuz Abdal
B) Köroğlu - Dadaloğlu - Pir Sultan Abdal
C) Karacaoğlan - Âşık Ömer - Seyranî
D) Karacaoğlan - Bayburtlu Zihnî - Dertli
E) Erzurumlu Emrah - Kayıkçı Kul Mustafa – Gevherî
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 22 |
|
I |
Kiralık Konak |
1922 |
|
II |
Nur Baba |
1922 |
|
III |
Hüküm Gecesi |
1927 |
|
IV |
Sodom ve Gomore |
1928 |
|
V |
Yaban |
1932 |
|
VI |
Bir Sürgün |
1937 |
Yukarıda Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun romanları ve yazılış tarihleri verilmiştir.
Bu tabloya göre Yakup Kadri’nin romanlarıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Yanlış Batılılaşmayı eleştirdiği eseri, tekkelerin bozulan yapısını eleştirdiği eserinden önce yazılmıştır.
B) III ve IV numaralı romanlarda, Kurtuluş Savaşı yıllarını konu edinmiştir.
C) V numaralı romanında, aydın-halk çatışmasını işlemiştir.
D) I numaralı romanının kahramanları arasında Naim Efendi, Seniha, Hakkı Celis vardır.
E) Sanatçının bu tabloda olmayan romanları da vardır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 23 |
Aşağıda verilenlerden hangisi yukarıdakilerden biriyle ilişkilendirilemez?
A) Devriye
B) Nutuk
C) İlahi
D) Şathiye
E) Nefes
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 24 |
Arabanızla şehirden oldukça uzak, ormanlar içinde güzel bir kamp alanına piknik için gidiyorsunuz. Yeşillikler içinde kıvrılan yolları, yol boyu karşınıza çıkan dereleri, göletleri geçiyorsunuz. Korkutucu, hayranlık uyandırıcı, şaşırtıcı uçurumlardan, kayalıklardan geçiyor; tepeleri, yemyeşil düzlükleri aşıyorsunuz. Sonra kampın kapalı olduğunu, içeri giremeyeceğinizi öğreniyor; belki bulduğunuz bir düzlükte, bir dere kenarında pikniğinizi yapıp aynı yollardan dönüyorsunuz. Bu yolculuktan elleriniz boş döndüğünüzü düşünür müsünüz? Bence hayır!
Bu parçada anlatılanlar, bir yazarın edebiyat yolculuğu için düşünülürse aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) Her yazarın edebiyat dünyasında yaptığı yolculuk kendine özgüdür.
B) Edebiyat alanında önemli olan, bir işi bitirmek değil, ona başlamaktır.
C) Yazar, kalemi eline alıp kendini yazmaya zorladı mı konu kendiliğinden genişlemeye başlar.
D) Yazarlık yolunda verilen her emek bir kazanç olarak değerlendirilmelidir.
E) Yazarlık, sonu belli olmayan bir yol olsa da o yola çıkacak çok hevesli vardır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Tebrikler - AYT Edebiyat Denemesi - 25 adlı sınavı başarıyla tamamladınız.
Sizin aldığınız skor %%SCORE%% en yüksek skor %%TOTAL%%.
Hakkınızdaki düşüncemiz %%RATING%%
Soru 1 |
Türk edebiyatında şiir türünde önemli yenilikler yapan şairlerin başında gelir. Bireyin çıkmazı, kaçış, melankoli, iç duyuş ve kriz kavramlarıyla edebiyat tarihlerinde yer bulan sanatçı, şiirlerinde bireysel ve içe dönük temaları işlememiştir. Kimi şiirlerinde sosyal hayatı, toplumsal bunalımları, özellikle manzum hikâyelerinde geçim sıkıntısı ve toplumsal trajedileri dile getirmiştir. Toplumu ve halkı gözlemleyip oradan aldığı izlenimleri Servetifünun şiiri hassasiyetinde ancak daha sade bir dille ifade etmiştir.
Bu parçada sözü edilen sanatçı, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Cenap Şahabettin
B) Tevfik Fikret
C) Mehmet Akif Ersoy
D) Süleyman Nazif
E) Mehmet Emin Yurdakul
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 2 |
Seyreyledim eşkâl-i hayatı
Ben havz-ı hayalin sularında
Bir aks-i mülevvendir onunçün
Arzın bana eşcar u nebatı
(Hayatın şekillerini, hayal havuzunun sularında seyrettim. Bundan dolayı dünyanın canlı ve cansız cisimleri, benim için hayal havuzunun sularına vurmuş renkli akislerdir.)
Ünlü şair, sanatını ve dünya görüşünü âdeta bu dört dizeye sığdırmış gibidir. Ona göre hayat, şekillerden, renkli yansımalardan ibarettir. “Akşam şairi” olarak da bilinen sanatçı, daima hayatın ve cemiyetin dışındadır ve realiteden kaçış hâlindedir. Ona bir sembolistten çok, bir empresyonist, görülen anı hemen yakalama ve tespit etme konusunda harikulade vizyoner bir ressam demek daha doğru olur.
Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Cenap Şahabettin
B) Ahmet Haşim
C) Tevfik Fikret
D) Namık Kemal
E) Yahya Kemal Beyatlı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 3 |
Herman Melville, dünya edebiyatında eşine rastlanmayan (I)(benzeri bulunmayan) bir deniz romanı, Moby Dick’i, yazmıştır. Denizle düşüp kalkan (II) (içli dışlı olan) bir gemici olsa da elbette Melville’nin iki yüz yıl önce gün ışığına çıkması (III)(şöhretini koruması) şimdikinden de zordu. Moby Dick de başlangıçta anlaşılamamış, yayıncılar bile ona sırt çevirmişti (IV) (değer vermemişti). Yalnızca bir “serüven romanı” olmadığı ise üzerinde yılların gölgesi yükseldikçe (V) (belli bir zaman geçince) anlaşılmıştır.
Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisi, ayraç içindeki açıklamasıyla anlamca örtüşmemektedir?
A) I B) II C) III D) IV E) V
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 4 |
Türk romanında temel sorun, Batılılaşmadır. Alafranga züppe tipi en çok ilgi gören olgudur. Bu tipten hareketle Türk toplumunun Batı karşısındaki tutumu ve Batılılaşma deneyimine dair ilk tepkiler açıklığa kavuşturulmaya çalışılmıştır. İlk dönem Türk romanında çok sayıda züppe tipi bulunmasının temel nedeni budur. Bihruz, Meftun, Seniha ve Efruz Bey bu tiplerde öne çıkan kişilerdir.
Bu parçada örneklendirilen züppe tipleri aşağıdaki yazarlardan hangisinin yapıtında yer almamıştır?
A) Hüseyin Rahmi Gürpınar
B) Yakup Kadri Karaosmanoğlu
C) Ömer Seyfettin
D) Recaizade Mahmut Ekrem
E) Sami Paşazade Sezai
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 5 |
----, divan şiirinde Necati’yle belirginleşen, Bâkî ve Şeyhülislam Yahya gibi şairlerin eserlerinde mükemmelleşen mahallîleşme deneyiminin 18. yüzyıldaki en büyük temsilcisidir. Şiirlerinde halk edebiyatına yakınlaşması, İstanbul hayatından sahneler sunması, gerçek hayattan alınan unsurları kullanması, günlük dilden gelen konuşma kalıplarına ve deyimlere yer vermesi, yerlilik arzusunu gösteren unsurlar olarak görülmektedir.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Sünbülzade Vehbî
B) Enderunlu Vasıf
C) Şeyh Galip
D) Nedim
E) Nevizade Atayi
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 6 |
Günlük siyasi, sosyal ve kültürel olaylar başta olmak üzere serbest bir şekilde seçilmiş herhangi bir konuyu, bir meseleyi belli bir görüş ve düşünceye göre ele alıp işleyen, yorumlayan, ele aldığı konu etrafında bir kamuoyu oluşturma amacı taşıyan, kısa ve özlü, çoğunlukla konuşma diliyle yazılmaya çalışılan gazete ve dergi yazılarıdır.
Aşağıdakilerden hangisi bu cümlede belirtilen türde bir eser değildir?
A) Bize Göre
B) Bir Avuç Saçma
C) Eski Saat
D) Karalama Defteri
E) Şehir Mektupları
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 7 |
Şiirde her zaman mükemmellik peşinde olmuş; mükemmelliğe, dilin ve şiirin malzemesi olan kelime seçiminde gösterdiği titizlikle ulaşılabileceğinin farkına varmış, şiirlerinde kelimeler üzerinde kuyumcu titizliğiyle durmuştur. “Beyaz lisan” adını verdiği Türkçemizde şiirinin iki kanadından birini şiirsellik, diğerini de anlam oluşturmuştur. Saf şiirin en önemli temsilcilerinden olmuş, şiirselliği de daha çok musiki ile temin etmeye çalışmıştır. Bunun için de şiirlerini aruzla kaleme almıştır. Heceyle yazdığı Ok şiiri dışındaki bütün şiirlerini aruzla yazmıştır.
Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yahya Kemal Beyatlı
B) Mehmet Akif Ersoy
C) Tevfik Fikret
D) Mehmet Emin Yurdakul
E) Necip Fazıl Kısakürek
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 8 |
Bu kitap, yazarın bugüne kadar sanatla ilgili olarak kaleme aldığı yazılardan oluşuyor. Sanat düşüncesi, sanata eleştirel bakış, sanatın eğitimi ve uygulaması bağlamındaki sorunları irdeleyen yazılardan oluşan kitap; sanat tarihi, sanat felsefesi, estetik ve toplum bilim gibi konularda ilginç bilgiler içeriyor. Sanat üzerine eleştirel düşünmenin pek de önemsenmediği ülkemizde önemli bir boşluğu dolduruyor. İçindeki yazılar okurun edilgen kalmasına izin vermiyor. Onu eleştirel bir tutum takınmaya, sanat bağlamında özgün düşünceler üretmeye zorluyor. Eleştiri yapmaya özendirici yanıyla dikkat çeken bir kitap bu.
Bu parçada sözü edilen kitabın en belirgin özelliği aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sanat konusunda okura nesnel bilgiler vermesi
B) Yazarın farklı alanlarla ilgili yazılarından oluşması
C) Sanatın belli türlerine ilişkin görüşlere yer veren yazılar içermesi
D) Okurun farklı yorumlar yapmasını engelleyici bir anlatımının olması
E) Okuru eleştirel düşünceye yönlendirip kendi yargılarını oluşturmasını sağlaması
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 9 |
Otele, sabaha karşı döndü. Hemen banyoya girdi, yıkandı, çamaşır değiştirdi. Yarı çıplak, yatağa uzandı. Kapamayı unuttuğu perdelerin arasından giren güneşle uyandı. Başı ağrıyordu. “Yatarken aspirin almalıydım.” diye söylendi. Sinekler vücuduna, beyaz çarşafa konuyordu. Çürüyorsun oğlum Turgut: sinekler de kokunu aldı. Çürümek dedim de aklıma geldi: Bugün iş peşinde koşmalıyım. Daire dediklerine göre, çevresinde dönüp duracaksın. Yumuşak bir dönüş: yavaş yavaş yıpratır insanı. Yataktan kalktı, temiz bir gömlek giydi. Gömleğin hafif serin ve ince teması hoşuna gitti. Küçük şeylerden memnun olmasını bilmelisin. Küçük sevinçler, büyük atılışlara yardım eder. Cenap Şehabettin olsaydı bu sözü kaçırmazdı, hemen bir yere yazardı. Bana yazık oluyor. Çorap da temiz olmalı, dünkü düğümün buruşturduğu kravat da değişmeli.
Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Tanrısal bakış açısından yararlanılmıştır.
B) Anlatıcının psikolojik durumuna değinilmiştir.
C) Diyalog tekniğinden yararlanılmıştır.
D) Olaydan çok, durumlar üzerinde durulmuştur.
E) Betimleyici ögelere yer verilmiştir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 10 |
I
Âşıkım, dağlara kurulu tahtım,
Çobanlar bağrımı dağlar da geçer.
Günümü yıl eden şu kara bahtım,
Engin gurbetlerden çağlar da geçer.
II
Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak,
Ben aşkımla bahar getirdim sana.
Tozlu yollarından geçtiğim uzak
İklimden şarkılar getirdim sana.
Ahenk özellikleri bakımından karşılaştırılan yukarıdaki dörtlüklerde aşağıdakilerden hangisi ortak değildir?
A) Hece ölçüsüyle yazılma
B) Çapraz kafiye düzeniyle oluşturulma
C) 6+5 durak düzenine sahip olma
D) Tam uyağa yer verme
E) Ek ve sözcük hâlinde redife yer verme
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 11 |
Üdig mini komıttı
Sakınç manga yumıttı
Könglüm angar emitti
Yüzüm mening sargarur
Günümüz Türkçesi
Aşk beni coşturdu ve heyecanlandırdı
Dert bana (geldi ve bende) toplandı
Gönlüm o (güzel)e meyletti
Yüzüm (o yüzden) sararıyor
Günümüz Türkçesiyle açıklaması yapılan bu şiir ile aşağıdaki kavramlardan hangisi arasında bir ilişki kurulamaz?
A) Sav
B) Lirizm
C) Şölen
D) Güzelleme
E) Kopuz
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 12 |
Anlamları farklı, yazılış ve söylenişleri aynı kelimelerin kullanılmasıyla oluşan uyağa “cinaslı uyak” denir.
Aşağıdaki dizelerin hangisinde cinaslı uyağa yer verilmiştir?
A) Bu güzellik baki kalmaz sevdiğim
Âşıkın ağlatan gülmez sevdiğim
B) Hey gidi gölgeler ülkesi dünya
Bir görünmez şeyin gölgesi dünya
C) Hacet-i dünya için sen varırsın yüz yere
Hacet-i ukba için hiç komazsın yüz yere
D) Dağlar omuz omza yaslanan dağlar
Sular kararınca paslanan dağlar
E) Akıl, akıl olsaydı ismi gönül olurdu
Gönül gönlü bulsaydı bozkırlar gül olurdu
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 13 |
I. Aynı yüzyılda yaşamış olmaları
II. Hoşgörü sahibi olmaları
III. Eserlerini Türkçe yazmaları
IV. Mesnevi türünde eser vermeleri
V. Şiirlerinde tasavvufi kavramlara yer vermeleri
Numaralanmış bilgilerden hangileri Yunus Emre ile Mevlana’nın ortak özelliklerinden değildir?
A) I ve II
B) I ve IV
C) Yalnız III
D) Yalnız V
E) IV ve V
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 14 |
Kişi tahlillerinde pek hevesli görünmeyen yazarın tasvir gücü, ilk yazılarının çıkışından beri herkesçe beğenilmiş, ustalığında âdeta oy birliği edilmiştir. İstanbul yazılarındaki deniz, Anadolu hakkındaki tabiat, Yezidin Kızı’ndaki çöl, Çete’deki dağ tasvirleri, edebiyatımızın güçlü parçaları arasındadır. Dikkatli gözlemciliği, incelikleri ve ayrıntıları yakalama kabiliyeti dolayısıyla “ressam yazar” olarak anılmıştır. Bu ressam yazar; renk, ışık, koku, biçim duyumlarını, binbir benzetme ve zekâ oyunuyla belirtip gözler önüne getirmekte çok başarılıdır.
Bu parçada sanat özelliklerinden söz edilen yazar aşağıdakilerden hangisidir?
A) Halide Edip Adıvar
B) Ömer Seyfettin
C) Refik Halit Karay
D) Halit Ziya Uşaklıgil
E) Reşat Nuri Güntekin
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 15 |
(I) Öncelikle bir hikâye anlatma sanatı olan sinemada hikâyenin nasıl anlatıldığı, hikâyenin önüne geçebiliyor çoğu zaman. (II) Sinemada, romanda, şiirde, tiyatroda düşünce önemlidir ama o fikrin, ille de felsefi ya da politik bir derinlik taşıması gerekmez. (III) Bir gazete haberi, tarihî bir olay, görülen bir rüya; bir film ya da roman için yönetmenin veya yazarın zihninde bir kıvılcım işlevi görür. (IV) Film ya da romanda bir fikirden yola çıkılarak hikâyenin kurgulanması, karakterlerin giydirilmesi, bakış açısının, hikâyenin zamansal ve mekânsal çerçevesinin, diyalogların, gerilim ve çatışma unsurlarının belirlenmesi söz konusudur. (V) Sinema filmi ile roman arasındaki en keskin çizgi, romanın bireysel, sinemanın kolektif bir üretim olmasıdır.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. cümlede, sinemada anlatım biçiminin özden önemli olabildiği belirtilmiştir.
B) II. cümlede, sanatsal yaratılarda bir fikrin savunuculuğunun yapılamayacağı söylenmiştir.
C) III. cümlede, farklı olayların sanat eserlerinin ortaya çıkmasında esin kaynağı olduğu söylenmiştir.
D) IV. cümlede, film ve romanda olayların bir fikir etrafında örgülendiğinden söz edilmiştir.
E) V. cümlede, sinema filmi ile romanın en önemli farkının ne olduğu açıklanmıştır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 16 |
Bir kasideden alınan aşağıdaki dizelerin hangisi, ayraç içindeki kavramı örneklememektedir?
A) Her sözüm gülşen-i manaya gönül bezminden
Gül gibi renkli nergis gibi mestane gelir
(Fahriye)
B) N’ola hurşide teşbih eylesem zat-ı hümayunun
Ki anun da senin gibi cihanda yokdur akranı
(Methiye)
C) Dilerem Hak’tan, kılıcun keskin olsun daima
Nitekim evlad-ı Osmân’a müsahhardur kılıç
(Dua)
D) Olsun mübarek ol mehe kabr-i saadeti
Mevla müyesser ede makaam-ı şefaati
(Mersiye)
E) Avare hatırı gibi biçare Şeyhî’nin
Derd ü gam ü belalar ile mübtela hak
(Nesip)
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 17 |
Karagöz oyunuyla ilgili olarak aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?
A) Geleneksel Türk tiyatrosuna özgü bir türdür.
B) Oyunda Karagöz aydın tabakayı, Hacivat ise cahil halk tabakasını temsil etmektedir.
C) Güldürü; yanlış anlaşılmalar, kelimelerin taşıdığı farklı anlamlar sonucu ortaya çıkan komiklikler üzerine kuruludur.
D) Dekor, makyaj ve benzeri unsurlar daima ikinci planda kalmıştır.
E) Bütün tipler hayalbaz tarafından, tasvir adı verilen iki boyutlu kuklalar üzerinden canlandırılır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 18 |
Divan şiirinde kıyafet kültürü de yer alır. Bu açıdan kumaş veya kıyafetin renk, biçim ve diğer özelliklerinin yanında onların anlamları, değerleri, kullanım ve tercih sebepleri şiirin konusu olmuştur. Sanatçılar; şiirlerinde aşk, sevgi, güzel, güzellik gibi konuları dile getirirken kıyafetlerden de söz etmişlerdir. Divan şiirinde kıyafet; daha çok teşbih, istiare ve mecaz yoluyla konu edilmiştir. Bu sırada onların kumaş, renk, şekil, desen vs. özelliklerine de değinilmiştir.
Bu parçaya göre aşağıdaki beyitlerden hangisi, divan şiirinde kıyafet kültürünü temsil eden bir örnek olamaz?
A) Başına dönmekte cananın o da hasrettedir
Kıpkızıl olmuş hicab-ı aşkdan üftade fes
B) Yiğit mi oldun a canım nedir bu kırmızı şal
Başında dün dahi bağlıydı kırmızı çenber
C) Başına gonca-i nesrin urınmış altun tac
Gül almış eğnine zer-beft kırmızı kaftan
D) Unutdurdu bana serv-i revanı dün gülistanda
Efendim bir uzun boylu yeşil atlaslı afet var
E) Beni candan usandırdı cefadan yâr usanmaz mı
Felekler yandı ahımdan muradım şem’i yanmaz mı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 19 |
“Sirkeci’de bir otelde geceliği dört kuruş olmak üzere bir yatak kiraladı. Bu otelin yanı başındaki pis aşçı dükkânından da karnını doyurmaya başladı. Daracık, hava almaz, güneş görmez, rutubetli, mundar, örümcekli, alçak tavanlı bir oda içinde paslı, kırık bir demir karyola üzerinde katı bir ot minder ile incecik bir yün şiltenin kirli bir çarşafla örtülüp bir tane yün yastık ve bir pis yorganla örtülmüş olunmasından vücuda gelmiş yatağı içine girip de hâliyle mazisini mukayeseye başladığı zaman Suphi’nin ağlayacağı gelmekte idi. Suphi, şu sefil yaşam şartları içinde bile Ürani’yi bir türlü hatırından çıkaramıyordu.”
Zehra romanından alınan bu bölümde yazar, “sefil yaşam şartları” olarak nitelendirdiği ve olabilecek en kötü şekilde tasvir ettiği otel odası ile aslında kahraman Suphi’nin perişanlığını yansıtmak istemiştir.
Bu parçada eserinden söz edilen sanatçının etkilendiği edebî akım aşağıdakilerden hangisidir?
A) Klasisizm
B) Romantizm
C) Parnasizm
D) Natüralizm
E) Sürrealizm
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 20 |
Sosyal fayda peşinde koşan yazarın hikâye ve romanda ulaşmaya çalıştığı hedef, Türk halkında çağdaş medeniyete uymayan düşünüş ve yaşayış tarzını değiştirmektir. Roman okumaktan maksadın hem eğlenmek hem öğrenmek olduğunu söyler. “Hace-i Evvel” olarak okuyucu için faydalı bulduğu telkinleri ön plana alan yazar, bu bakımdan, modern hikâye ve romanın tekniğine dikkatle bağlanma gereği duymaz. Okuyucunun hoşlanması için, olayı meraklı ve heyecanlı bir şekilde yürütmekte büyük ustalık gösterir. Bu dikkat, okuyucuya sık sık verdiği genel kültür unsurlarını sıkıcı olmaktan kurtarmaya da yarar. Olaya üçüncü bir şahıs olarak karışması, olaylar hakkında bireysel düşüncelerini söylemesi, okuyucuya sorular sorup onları yine kendisinin cevaplaması da meddah tekniği ile yakından ilgilidir.
Aşağıdaki eserlerden hangisi bu parçada sözü edilen sanatçıya ait değildir?
A) Hüseyin Fellah
B) Paris’te Bir Türk
C) Henüz On Yedi Yaşında
D) Çok Bilen Çok Yanılır
E) Avrupa’da Bir Cevelan
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 21 |
II. Meşrutiyet’te kadın hakları konusu, basında şiddetli tartışmalara yol açmış; Batıcılar ve bazı kadınlarımız kadın haklarını savunmuşlardı. Bu arada Kadınlar Dünyası, Mehasin, Kadın ve Demet gibi kadın dergileri çıkarılmış ve bazı kadın dernekleri de kurulmuştu. Halide Edip Adıvar da kadın sorunu üzerinde durmuş, ideal kadın kahramanlara eserlerinde yer vermiştir. Romanlarındaki temel kadın kahramanlar genellikle güçlü, idealist, eğitimli ve moderndir. Aşk ve evliliğin kutsallığına inanan kadınlar, yuvalarına sadık, fedakâr kişilerdir. Romanlarındaki Kaya, Ayşe, Lale, Rabia gibi kadın kahramanlar bunlardan bazılarıdır.
Bu parçada Halide Edip Adıvar’ın hangi romanının kahramanından söz edilmemiştir?
A) Yeni Turan
B) Tatarcık
C) Vurun Kahpeye
D) Sinekli Bakkal
E) Ateşten Gömlek
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 22 |
Aşağıdaki dizelerin hangisinde, ayraç içinde verilen edebî sanat yoktur?
A) Şu gurbet ellerde kimsesiz garip
Her öksüz bakışta göz vurdu beni
(mecazımürsel)
B) Ben âşıkım aşka; aşk da sevdalı bana
Âşık tene can, ten ise sevdalı cana
(Tekrir)
C) Kapı kapı bu yolun son kapısı ölümse
Her kapıda ağlayıp o kapıda gülümse
(Tezat)
D) Yaldızlı perçemlerin ıslandıkça uzuyor
Yalnızlık damla damla şakağından sızıyor
(İstiare)
E) Bu kadar letafet çünkü sende var
Beyaz gerdanında bir de ben gerek
(Telmih)
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 23 |
Tasvir, kurmaca eseri oluşturan mekân, olay, zaman gibi unsurların sözcüklerle resmedilmesi, görünür hâle getirilmesi, okurun gözü önünde sözcüklerle bir resim çizilmesidir.
Aşağıdaki parçaların hangisinde tasvir tekniğine yer verilmemiştir?
A) Yeni başlayan sabahın koyu mavi, uçuk ve baygın ışık tonunda rengi belli olmayan kısık ve yorgun gözler, yanak çukurlarında mürekkep lekeleri gibi keskin gölgelerin oyduğu ve buruşturduğu çentikli, soluk ve abraş bir yüzde onu görmek ve tanımak zahmeti çekiyordu.
B) Divanın kenarına oturdu. Dizlerini birbirine değdirerek bacaklarını açmıştı. Ayakları da uçları içeriye doğru dönük ve çarpık duruyordu.
C) Kızının yatacağı odayı özenle hazırlattı karısına, Buldan bezi çarşaflar yaydırdı somyasına. Bursa işi ince peşkirler astırdı, oda kapısının arkasına çakılı çivilere.
D) Odasına girince kapıyı kapadı. Boğazı düğümleniyordu. Kendini tuttu ve ağlamadı. Odasının her tarafına son defa baktı. Yutkundu. Ağzında yine bir kuruluk vardı.
E) İçerisi karmakarışık. Gardırobun kapısı açık. Yerde bir teki görünmeyen ve ilk bakışta beyaz bir kedi yavrusuna benzeyen soket... Divanın baş tarafında ve yerde, her birinde beşer onar sayfa okunmuş, sayfalarının hepsi açılmamış romanlar...
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 24 |
I. Bir rüya içinde yahut sihir âlemi karşısında idi; kemanların titreyen eninleri (inleyiş), filavtanın (flüt) kahkahaları, sanki bu aletlerden, bütün kirişlerle tahta veya bakır parçalarından sihirli bir nefesle canlanarak, kanatlanarak uçuşan küçük küçük nağmeler birbirine atılıyor; birinden ötekine bir hicran (ayrılık) sadası, ötekinden bir ıstırap enini, şundan bir tahassür nalesi (özlem iniltisi), diğer birinden bir ümit cevabı çıkararak, bütün o biçare insan ruhuna mahsus acılıkların, tatlılıkların hazinesi taşıyor, mai (mavi) siyah kelebekler gibi uçuşarak, birbirleriyle dudak dudağa bir visal (kavuşma) içinde dağılıyorlar, yükseliyorlar; sonra bunlar o parlak semanın mailiklerine, şu karanlık denizin siyahlıklarına serpiliyor.
II. Ayşe, Peyami’ye durumu şu şekilde anlatmaktadır: “İstanbul, iki günlüğüne fakir İzmir’e benzemektedir. İstanbul, 16 Mart’ta garip bir duygu ile güne uyandı. Gürültü, haylazlık, amaçsızca dolaşma mevcut ancak kimseden çıt bile çıkmıyor. Görüşmemde ilk kez öylesine sessiz İstanbul’a rastladım. Ancak o kez havada korku yoktu. Beddua edilen bir duygu vardı. Zeynep saat 9’da vardı. Gece yarısında işgal başladı. Britanyalılar zırhlı araçlarla ilerliyorlardı. Onlar, o akşam hatta Esat Paşa’yı da alıkoydular. O, hafif yaralı olarak ihbar edilmişti. Sokaklarda İngiliz erlerinin refakatçileri vardı.
Öğretmen yukarıdaki iki metni tahtaya yansıtmış ve öğrencilerden bu metinlerin hangi döneme ait olabileceğine yönelik fikirlerini sormuş; öğrenciler şu yanıtları vermiştir:
Aslı: Umutsuzluk ve karamsarlığın hâkim olmasından hareketle ilk metin Servetifünun yazarlarına, ikinci metinse Anadolu’dan söz ettiği için Millî Edebiyat Dönemi yazarlarına ait olabilir.
Berk: Toplumsal bir konu işlendiği için ilk metin Tanzimat Dönemi yazarlarına, ikinci metinse melankolik bir aşk anlatıldığı için Servetifünun yazarlarına ait olabilir.
Cansu: Bireysel bir konu işlendiği için ilk metin Servetifünun yazarlarına, ikinci metinse İstanbul anlatıldığı için Tanzimat Dönemi yazarlarına ait olabilir.
Öğrencilerden hangileri bu metinlerle ilgili doğru tahminde bulunmuştur?
A) Aslı
B) Berk
C) Cansu
D) Aslı ve Berk
E) Berk ve Cansu
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
1. I.
Yine zevrak-ı derunum kırılıp kenare düştü
Dayanır mı şişedir bu reh-i seng-sare düştü
II.
Meni candan usandurdı cefadan yar usanmaz mı
Felekler yandı ahumdan muradum şem’i yanmaz mı.
III.
Bir güneş yüzlü melek gördüm ki alem mahıdur
Ol kara sümbülleri aşıkları nuri ahıdur
Yukarıda verilen beyitlerdeki kafiye türleri aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiştir?
A) Tam – zengin – zengin
B) Zengin – tam – tunç
C) Zengin – tunç – tam
D) Tam – tunç – zengin
E) Yarım tam – tunç
2. Gazellerin ilk beytine “matla”, ilk. beyitten sonraki beyte “hüsnümatla”; son beytine “makta”, son beyitten önceki beyte “hüsnümakta” adı verilir.
Buna göre, aşağıda verilen beyitlerden hangisi bir gazelin farklı bir beytidir?
A) Öyle ser-mestem ki idrak etmezem dünya nedir
Ben kimem saki olan kimdir mey û sahba nedir
B) Ne tende can ile sensiz ümid-i sıhhat olur
Ne can bedende gam-ı fırkatinle rahat olur
C) Gerçek hadis imiş bu ki hûbun vefası yok
Kim sevdi hûbu kim dedi h0bun cefası yok
D) Kase-i deryâzede tebdil olur cam-ı murad
Biz bu bezmin Nabiya çok badeharın görmüşüz
E) Süzme çeşmin gelmesin müjgan müjgan üstüne
Vurma zahm-ı sineme peykan peykan üstüne
3. I.
Yok bu şehr içre senin vasf etdiğin dilber Nedim
Bir peri-suret görünmüş bir hayal olmuş sana
II.
Gevheri der bulmam kimsede vefa
Dost diye sevdiğim etti kim sefa
Hubların aşıka ettiği cefa
Kanun mudur erkan mıdır yol mudur
Birincisi divan, ikincisi halk edebiyatına ait bir şiirden alınan yukarıda yer alan dizelerdeki altı çizili isimlerin kullanımının edebiyattaki terim karşılıkları aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla doğru olarak verilmiştir?
A) Cönk – mahlas
B) Mahlas – tapşırma
C) Mazmun – nazire
D) Tapşırma – mahlas
E) Nazire – cönk
4. Hoyrattır bu akşamüstüler daim
Gün saltanatıyla gitti mi bir defa
Yalnızlığımızla doldurup her yeri
Bir renk çığlığı içinde bahçemizden,
Bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan
Lavanta çiçeği kokan kederleri;
Hoyrattır bu akşamüstüler daima.
Yukarıdaki dizelerde aşağıdakilerden hangisine örnek gösterilemez?
A) Nakarata
C) Hece ölçüsüne
E) Cinasa
B) Kafiyeye
D) imgeye
5. Garbın ucunda, son ucunda en gürültülü;
Bir med zamanı, gökyüzü kurşunla örtülü;
Yahya Kemal’in “Açık Deniz” şiirinden alınan yukarıdaki dizelerde “kurşun” sözcüğü benzetme amacıyla “bulut” sözcüğünün yerine kullanılmış ancak “bulut” sözcüğü söylenmemiştir, böylece —– yapılmıştır.
Yukarıda boş bırakılan yere aşağıdakilerin hangisi getirilmelidir?
A) Açık istiare
B) Kapalı istiare
C) Teşbih
D) Teşhis
E) Mübalağa
6. Arapçadan Türkçeye geçmiş olan —- sözcüğü yerine eskiden “musahabe” kullanılmıştır. Bir yazılı anlatım türüdür, karşılıklı konuşma havası içinde yazılır; bir kimse ile konuşuyormuş gibi yazılır ve günlük sanat olaylarını konu alır. Kimi zaman mülakat ile karıştırılır. Mülakatta bir soru soran, bir de cevaplayan vardır, bu türde ise yazar, karşısındakiyle konuşurmuş gibi hem sorar hem cevap verir. Edebiyatımızda, bu türün ilk örnekleri Tanzimat’tan sonra verilmiştir. Türün ilk ciddi ve güzel örneklerini Tevfik Fikret’in Servetifünun dergisinin yazı dizisi olarak düzenlediği “Musahabe-i Edebiyye” sütunlarında görmekteyiz. Ahmet Rasim, Şevket Rado türün başarılı örneklerini vermiştir.
Yukarıdaki parçada boş bırakılan yere, aşağıdakilerin hangisinde verilenin getirilmesi en uygundur?
A) deneme
B) sohbet
C) günlük
D) fıkra
E) röportaj
7. Aşağıdakilerden hangisi orta oyununda yer alan Kavuklu tipinin özellikleri arasında yer almaz?
A)Oyunda tahsil görmemiş biridir, halkı temsil eder, dışadönüktür.
B) Baş komiktir, Pişekar’la beraber asıl oyuncudur, dışa dönüktür.
C) Tahsili yoktur, daima işsizdir; para bulunca hemen harcar, eli açıktır.
D) Gölge oyunundaki Hacivat’a benzer, adeta onun karşılığıdır.
E) “Ters anlama”, “anlamazlıktan gelme” gibi söz oyunlarıyla güldürüyü sağlar.
8. “İlahi! Gizlüsün, gayet zuhurundan, ilahi! Görünmezsin, ziyade nurundan; ilahi, Seyyidi ve Mevlayı! Her ne kadar günahkar isem, afvünden nevmid degülem. Ne kadar günahum çirki var-ise, umaram keremün deryası mahv ide ve ne kadar a’malüm çürügi var ise, ümidüm ol ki rahmetün sıfatı afv ide.”
Sinan Paşa’nın Allah’a yalvarmak, yakarmak için yazdığı Tazarruname adlı eserinden alınan yukarıdaki parça, şiir biçiminde yazılsaydı türü aşağıdakilerden hangisi olurdu?
A) Tevhit
B) Naat
C) Mersiye
D) Münacat
E) Methiye
9. Bilmem kime yahut neye uyduk gittik
Gahi meye gahi neye uyduk gittik
Erbab-ı zeka riyayı mezhep bildi
Bizler dili divaneye uyduk gittik
Yukarıda verilen dörtlüğün nazım biçimi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Şarkı
B) Tuyuğ
D) Murabba
C) Mani
E) Rubai
10. Aşağıdaki verilen tanımlardan hangisi ayraç içinde belirtilen kavramla ilgili değildir?
A) Edebiyatta masal, efsane, bilmece, oyun gibi halk edebiyatı ürünlerinin aslından az çok ayrılan değişik biçimine denir. (varyant)
B) Uzunlamasına açılan, halkın beğendiği halk şiirlerini ve faydalı bilgileri yazdıkları, ince uzun defterlere verilen isim. (cönk)
C) Seçilen belli bir konuyu, önceden yazılmış herhangi bir metne dayanmadan, sahnede akla gelen sözlerle işleyerek canlandırma esasına dayanan bir oyun şeklidir. (tuluat)
D) Hece ölçüsünde aynı sayıda olan mısraların ·ahengini ve ritmik tekrarları artırmak için dizelerin bölünmesidir. (kavuştak)
E) Edebiyatta, bir edebi eserde bulunan görüş ve düşünüş biçimini ifade eden kavramdır. (zihniyet)
11. Aşık Paşa’nın Türklere tasavvufu, dervişlik yolunu öğretmek amacıyla yazdığı ünlü mesnevisidir. Eser, dini, tasavvufi ve öğretici bir eserdir. 12.000 beyit civarında olan eser, mesnevi nazım biçimiyle ve aruzun “failatün failatün failün” kalıbıyla yazılmıştır. Eserde vahdet, Allah; ruh ve vücut, yer ve gök gibi “ikili” konular; geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman gibi “üçlü” konular; anasır-ı erbaa (dört unsur / toprak, hava, su, ateş); beş duyu; yaratılışın altı günü; yedi kat gök; sekiz Cennet işlenmiştir. Sanatçı, eserin bitiş bölümünde “Türk diline kimsene bakmaz idi / Türklere hergiz gönül akmaz idi” dizeleriyle Türkçeye yeteri kadar önem verilmemesini eleştirmiştir.
Yukarıdaki parçada sözü edilen eser aşağıdakilerden hangisidir?
A) Mantıku’t-Tayr
B) Felekname
C) Garipname
D) Pendname
E) Şikayetname
12. Mahveder kendini bülbül bile hürriyet içün;
Çekilir mi bu bela alem-i pür mihnet içün?
Din içün, devlet içün, can çekişen millet içün,
Azme hail mi olurmuş bu çürük ten kafesi?
Bu dizeler, biçim ve içerik bakımından aşağıdaki sanatçılardan hangisinin sanat anlayışını yansıtmaktadır?
A) Namık Kemal
B) Muallim Naci
C) Abdülhak Hamit Tarhan
D) Recaizade Mahmut Ekrem
E) Tevfik Fikret
13.
• Yüksek tepelerde hem yılana, hem kuşa rastlayabilirsiniz fakat biri sürünerek, öteki uçarak yükselmiştir.
• Köhne fikirler paslanmış çivilere benzer, söküp atmak çok güçtür.
• Adi fikre sarf edilmiş güzel ifadeden ziyade, adı ifade içinde gördüğüm güzel fikre acırım.
• Ahmaklık, daima nur ile alevi karıştırır ve kendisini her yakanı bir güneş sanır.
Yukarıda verilen vecizeler yani özlü sözler aşağıdakilerden hangisinden alınmış olabilir?
A) Tevfik Fikret’in Haluk’un Defteri’nden
B) Halit Ziya’nın Kırk Yıl’ından
C) Cenap Şahabettin’in Tiryaki Sözlerinden
D) Mehmet Akif’in Safahat’ından
E) Ahmet Haşim’in Göl Saatleri’nden
14. El gibi dolaşma Anadolu’nda,
Arkadaş, yurdunu içinden tanı.
Dinle bir yosmayı pınar yolunda,
Dinle bir yaylada garip çobanı.
Bir ıssız ev gibi gezdiğin bu yurt, .
Yıllarca döktürür sana gözyaşı,
Yavrunun derdiyle ah eder Bayburt,
Turnanın özlemi yakar Maraş’ı …
Yukarıdaki dizeler, içeriği ve üslubu dikkate alındığında, aşağıdaki sanatçılardan hangisinin sanat anlayışını yansıtmamaktadır?
A) Yusuf Ziya Ortaç
B) Faruk Nafiz Çamlıbel
C) Ömer Bedrettin Uşaklı
D) Ahmet Haşim
E) Ahmet Kutsi Tecer
15. Sanatçının tüm sanatına hakim olan aklın sınırlarını aşarak geçmiş zamanı yakalama arzusu ve bu arzunun somut biçimi olan “rüya”, şiir ve hikayelerinde görüldüğü gibi romanlarında da görülür. Yaşadığı ortamla uzlaşamayan ve sürekli bir yalnızlık duygusu içinde bulunan Mümtaz, diğer romanlarının kişileri gibi, gerçeğin katı çıplaklığıyla karşılaşınca rüyaya benzeyen düşsel bir aleme sığınır. Söz gelişi Sahaflar’daki bitpazarında gezinirken geçmiş zamanı yakalamak, akıl ve idrakin ötesine sıçramak ister.
Yukarıdaki parçada sözü edilen sanatçı ve romanı aşağıdakilerin hangisinde doğru verilmiştir?
A) Peyami Safa – Matmazel Noraliya’nın Koltuğu
B) Ahmet Hamdi Tanpınar – Huzur
C) Orhan Pamuk – Kara Kitap
D) Tarık Buğra – Firavun imanı
E) Samiha Ayverdi – Mesihpaşa İmamı
16. “Sevgili Arsız Ölüm” bir ilk roman olduğu halde, olağanüstü büyülü dünyası, derinden derine sezilen mizahi boyutları ve şiirsel diliyle; bir aile üzerinden dillendirilen köyden kente göç olgusu ve aile bireylerinin kente uyum sürecinde yaşadığı zorlukların etkileyici bir tonda anlatımıyla dikkat çeken usta işi bir eser. “Sevgili Arsız Ölüm”deki köy insanının inanç sistemini dikkate aldığımızda yazarın çocukluğunda yaşadıklarının önemli bir kısmını roman gerçekliği içinde yeniden üretip değerlendirdiğini fark ediyor, köylülerin korkularını, Şamanist dönemlerden bugüne taşıdıkları kadim öğretilerin izlerini, içselleşip derinleşmiş ruhsal yaşantılar olarak okuma olanağı buluyoruz.
Bu parçada ele alınan eserin yazarı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Nezihe Meriç
B) Duygu Asena
C) İnci Aral
D) Adalet Ağaoğlu
E) Latife Tekin
17. Taşranın aydın / entelektüel kişi üzerindeki boğucu, kuşatıcı etkisi çok yoğundur. —- Buzul Çağının Virüsü adlı romanında tam da bu konumdaki insan¬ların sorunlarını irdeler. Romanın başlıca kişileri Osman ve Faik’in kendini gerçekleştirme çabalarındaki açmazlar romanın eksen meselesi olarak okurun karşısına çıkar. Tutuculuğun çevrelediği bu insanlar ne mevcut kapıyı kırarak ne de bu yapıyla uyum sağlayarak varlıklarını sürdürebilirler. Roman bu konumdaki bireylerin gizemsel ve ruhsal çöküşlerinin serüvenidir.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Ferit Edgü
B) Vüsat O. Bener
C) Rasim Özdenören
D) Mustafa Kutlu
E) Tezer Özlü
18. Önceki dönemlerde olduğu gibi Cumhuriyet Dönemi’nde de “Satılık Ev”, “İspinozlar”, “Toros Canavarı”, “Kahvede Şenlik Var”, “Cengiz Han’ın Bisikleti” gibi eserlerde toplumsal sorunları ve aile içi sorunları işlenmiştir.
Aşağıdaki yazarlardan hangisi bu parçadaki eserlerle ilişkilendirilemez?
A) Orhan Kemal
B) Ahmet Kutsi Tecer
C) Rıfat Ilgaz
D) Refik Erduran
E) Sabahattin Kudret Aksal
19. Çayın rengi ne kadar güzel;
Sabah sabah;
Açık havada.
Hava ne kadar güzel!
Oğlan çocuk ne kadar güzel!
Çay ne kadar güzel!
Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Garip şiir anlayışını yansıtmaktadır.
B) Konuşma havasıyla yazılmıştır.
C) Şiirsellik ve imgeler ön plandadır.
D) Serbest şiir özelliği göstermektedir.
E) Söz sanatlarından kaçınılmıştır.
20. Atatürk Dönemi olarak adlandırılan 1923 – 1938 yıllarında çağdaşlaşma adına ciddi reformlar yapılır. Toplumu eski olandan uzaklaştırma, hayatı algılama ve yaşama bakımından Batı’ya yaklaştırma amacı taşıyan bu devrimler bu süre içerisinde birbiri ardınca gerçekleştirilir. İşte bu devrimlerden biri olan alfabe devriminin yapıldığı dönemde varlıklarını ilan eden bir başka topluluk —–. Bilinçli bir birlikteliğin ilk örnekleri olan Servetifünun ve Fecriati’den sonra, sanat anlayışları farklılık gösterse de bir dönüşüm ve devinim başlatmak amacıyla Cumhuriyet’in ilk yıllarında “canlılık, samimiyet, daima, yenilik” sloganıyla kurulan bu hareket bir edebi okul niteliği kazanmıştır.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Beş Hececiler’dir
B) Yedi Meşaleciler’dir
C) Garipçiler’dir
D) Hisarcılar’dır
E) II. Yeniciler’dir
21. İç içe geçmiş iki olay zinciri ile roman, kişisel değişimleri konu alması bakımından Zehra’nın, hatıra defterindeki maceralar bakımından da Mürşit Efendi’nin romanıdır. Çocukluğundan itibaren Mürşit Efendi’yi kötü bir insan olarak tanı¬ yan Zehra, hoşgörüsüz, katı kalpli, disiplinli bir öğretmendir. Zehra’nın babası Mürşit Efendi ise okulunu bitirdikten sonra idealist bir memur olarak Anadolu’ya gitmiş, Anadolu’nun memurları bekleyen çürümüşlüğü içerisinde kaybolmuştur. Kötü bir evlilik yapmış, çok istemesine rağmen çocuklarıyla gereği kadar ilgilenememiştir. Yani kendi iradesi dışında yaşayan bir insan durumuna gelmiştir. işte bu pişmanlıklar, çaresizliklerle dolu hatıra defteri, ölümünden sonra kızı Zehra’nın eline geçer. Böylece Zehra’nın dış dünya ile ilişkisi de yeniden şekillenir.
Aşağıdakilerden hangisi, yukarıdaki parçada tanıtılan romanın yazarına ait bir eser değildir?
A) Ateşten Gömlek
B) Dudaktan Kalbe
C) Miskinler Tekkesi
D) Yeşil Gece
E) Çalıkuşu
22. Romanda, Doğu ve Batı uygarlıkları kahramanların karakterleri ve fiziki özellikleriyle canlandırılır. Macit ile Şinasi’nin davranışları, giyinişleri ve uğraşları birbirinden tamamen farklıdır. Neriman, iki adamı model oldukları uygarlıklar çerçevesin¬ de yorumlar. Macit’in kıyafetleri ve temiz elleriyle sözlüsünden daha bakımlı olduğunu düşünür. Alafranga tipi temsil eden bu adamın uzun elleri, hafif manikürlü parmakları sürekli aklına gelir. Genç kıza göre Macit, hiçbir kusuru olmayan her yönüyle mükemmel bir insandır. Neriman’da, son zamanlarda Şinasi hakkında ise nefrete yakın bazı fikirler gelişmiştir.
Aşağıdakilerden hangisi, yukarıda parçada tanıtılan romanın yazarına ait bir eser değildir?
A) Matmazel Noraliya’nın Koltuğu
B) Mahşer
C) Yaprak Dökümü
D) Yalnızız
E) Biz İnsanlar
23. Bir gün balıkçı kahvesinin önündeki yarısı kırmızı, yarısı beyaz çiçek açan akasyanın dalına asılmış bir dülger balığı gördüm. Rengi denizden çıktığı zamanki esmer renkteydi. Vücudunda hiç kımıldama yoktu. Taş kadar cansızdı. Yalnız bedenindeki incecik, ipten bile yumuşak zarları titreyip duruyordu. Böyle bir oynama hiç görmemiştim. Evet, bu bir oyundu. Bir görünmez iç rüzgarının oyunuydu. Vücutta görünüşte hiçbir titreme yoktu. Yalnız bu zarlar zevkli bir ürperişle tatlı tatlı titriyorlardı. İlk bakışta insana zevkli, eğlenceli şeymiş gibi gelen bu titreme hakikatte bir ölüm dansıydı. Sanki dülger balığının ruhu rüzgar rüzgar bu incecik zarlar¬ dan akıp gidiyordu.
Sait Faik Abasıyanık’ın “Dülger Balığının Ölümü” adlı hikayesinden alınan bu metinle ilgili olarak hangisi söylenemez?
A) Durum öyküsüne ait özellikler taşımaktadır.
B) Birinci kişi anlatıcı kullanılmıştır.
C) Betimleyici anlatımdan yararlanılmıştır.
D) Şiirsel ifadelere yer verilmiştir.
E) Gerçek, sadece dış görünüşüyle ele alınmıştır.
24. “Kendini bir metni keşfetmeye adamış okur, bir serüvencinin, kaşifin, gözü kara denizcinin niteliklerine sahiptir.” diyor Manguel ve okurun hem dünyada hem de hayatta yolculuk eden bir gezgin olduğunu söyledikten sonra bunu belli bazı eserler üzerinden temellendiriyor. Kutsal kitaplardan başlayarak, Gılgamış Destanı’nda, Dante’nin İlahi Komedya’sında ve ardından Ulysses’in, Hamlefin, Don Quijote’nin, Madame Bovaıy’nin ve Anna Karenina’nın sayfaları arasında gezintiye çıkıyor. Farklı gezginlerin notları, gözlemleri, yorumları bize eşlik ediyor.
Yukarıdaki parçada aşağıda verilen sanatçılar dan hangisinin eserine yer verilmemiştir?
A) Shakespeare
B) Tolstoy
C) Dostoyevski
D) Cervantes
E) Flaubert
CEVAPLAR
|
1 B |
7 D |
13 C |
19 C |
|
2 D |
8 D |
14 D |
20 B |
|
3 B |
9 E |
15 B |
21 A |
|
4 E |
10 D |
16 E |
22 C |
|
5 A |
11 C |
17 B |
23 E |
|
6 B |
12 A |
18 C |
24 C |