Tebrikler - AYT Edebiyat Denemesi - 29 adlı sınavı başarıyla tamamladınız.
Sizin aldığınız skor %%SCORE%% en yüksek skor %%TOTAL%%.
Hakkınızdaki düşüncemiz %%RATING%%
Soru 1 |
Garbın ucunda, son ucunda en gürültülü;
Bir med zamanı, gökyüzü kurşunla örtülü;
Yahya Kemal'in "Açık Deniz” şiirinden alınan yurıdaki dizelerde "kurşun'' sözcüğü benzetme amacıyla "bulut'' sözcüğünün yerine kullaılmış ancak "bulut" sözcüğü söylenmemiştir, böylece ----- yapılmıştır.
Yukarıda boş bırakılan yere aşağıdakilerin hangisi getirilmelidir?
Açık istiare | |
Mübalağa | |
Teşbih | |
Kapalı istiare | |
Teşhis |
Soru 2 |
Atatürk Dönemi olarak adlandırılan 1923 - 1938 yıllarında çağdaşlaşma adına ciddi reformlar yapılır. Toplumu eski olandan uzaklaştırma, hayatı algılama ve yaşama bakımından Batı'ya yaklaştırma amacı taşıyan bu devrimler bu süre içerisinde birbiri ardınca gerçekleştirilir. İşte bu devrimlerden biri olan alfabe devriminin yapıldığı dönemde varlıklarını ilan eden bir başka topluluk -----. Bilinçli bir birlikteliğin ilk örnekleri olan Servetifünun ve Fecriati'den sonra, sanat anlayışları farklılık gösterse de bir dönüşüm ve devinim başlatmak amacıyla Cumhuriyet'in ilk yıllarında "canlılık, samimi yet, daima, yenilik" sloganıyla kurulan bu hareket bir edebi okul niteliği kazanmıştır.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
II. Yeniciler'dir | |
Beş Hececiler'dir | |
Garipçiler'dir | |
Hisarcılar'dır | |
Yedi Meşaleciler'dir |
Soru 3 |
I.
Yok bu şehr içre senin vasf etdiğin dilber Nedim
Bir peri-suret görünmüş bir hayal olmuş sana
II.
Gevheri der bulmam kimsede vefa
Dost diye sevdiğim etti kim sefa
Hubların aşıka ettiği cefa
Kanun mudur erkan mıdır yol mudur
Birincisi divan, ikincisi halk edebiyatına ait bir şiirden alınan yukarıda yer alan dizelerdeki altı çizili isimlerin kullanımının edebiyattaki terim karşılıkları aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla doğru olarak verilmiştir?
Cönk - mahlas | |
Nazire – cönk | |
Mazmun - nazire | |
Mahlas - tapşırma | |
Tapşırma - mahlas |
Soru 4 |
Önceki dönemlerde olduğu gibi Cumhuriyet Dönemi'nde de "Satılık Ev", "İspinozlar", "Toros Canavarı", "Kahvede Şenlik Var", "Cengiz Han'ın Bisikleti" gibi eserlerde toplumsal sorunları ve aile içi sorunları işlenmiştir.
Aşağıdaki yazarlardan hangisi bu parçadaki eserlerle ilişkilendirilemez?
Ahmet Kutsi Tecer | |
Sabahattin Kudret Aksal | |
Rıfat Ilgaz | |
Orhan Kemal | |
Refik Erduran |
Soru 5 |
Arapçadan Türkçeye geçmiş olan ---- sözcüğü yerine eskiden "musahabe" kullanılmıştır. Bir yazılı anlatım türüdür, karşılıklı konuşma havası içinde yazılır; bir kimse ile konuşuyormuş gibi yazılır ve günlük sanat olaylarını konu alır. Kimi zaman mülakat ile karıştırılır. Mülakatta bir soru soran, bir de cevaplayan vardır, bu türde ise yazar, karşısındakiyle konuşurmuş gibi hem sorar hem cevap verir. Edebiyatımızda, bu türün ilk örnekleri Tanzimat'tan sonra verilmiştir. Türün ilk ciddi ve güzel örneklerini Tevfik Fikret'in Servetifünun dergisinin yazı dizisi olarak düzenlediği "Musahabe-i Edebiyye" sütunlarında görmekteyiz. Ahmet Rasim, Şevket Rado türün başarılı örneklerini vermiştir.
Yukarıdaki parçada boş bırakılan yere, aşağıdakilerin hangisinde verilenin getirilmesi en uygundur?
sohbet | |
günlük | |
röportaj | |
fıkra | |
deneme |
Soru 6 |
Mahveder kendini bülbül bile hürriyet içün;
Çekilir mi bu bela alem-i pür mihnet içün?
Din içün, devlet içün, can çekişen millet içün,
Azme hail mi olurmuş bu çürük ten kafesi?
Bu dizeler, biçim ve içerik bakımından aşağıdaki sanatçılardan hangisinin sanat anlayışını yansıtmaktadır?
Tevfik Fikret | |
Abdülhak Hamit Tarhan | |
Muallim Naci | |
Namık Kemal | |
Recaizade Mahmut Ekrem |
Soru 7 |
Taşranın aydın / entelektüel kişi üzerindeki boğucu, kuşatıcı etkisi çok yoğundur. ---- Buzul Çağının Virüsü adlı romanında tam da bu konumdaki insanların sorunlarını irdeler. Romanın başlıca kişileri Osman ve Faik'in kendini gerçekleştirme çabalarındaki açmazlar romanın eksen meselesi olarak okurun karşısına çıkar. Tutuculuğun çevrelediği bu insanlar ne mevcut kapıyı kırarak ne de bu yapıyla uyum sağlayarak varlıklarını sürdürebilirler. Roman bu konumdaki bireylerin gizemsel ve ruhsal çöküş lerinin serüvenidir.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
Rasim Özdenören | |
Ferit Edgü | |
Mustafa Kutlu | |
Tezer Özlü | |
Vüsat O. Bener |
Soru 8 |
"Sevgili Arsız Ölüm" bir ilk roman olduğu halde, ola ganüstü büyülü dünyası, derinden derine sezilen mizahi boyutları ve şiirsel diliyle; bir aile üzerinden dillendirilen köyden kente göç olgusu ve aile bireylerinin kente uyum sürecinde yaşadığı zorlukların etkileyici bir tonda anlatımıyla dikkat çeken usta işi bir eser. "Sevgili Arsız Ölüm"deki köy insanının inanç sistemini dikkate aldığımızda yazarın çocuk luğunda yaşadıklarının önemli bir kısmını roman gerçekliği içinde yeniden üretip değerlendirdiğini fark ediyor, köylülerin korkularını, Şamanist dönemlerden bugüne taşıdıkları kadim öğretilerin izlerini, içselleşip derinleşmiş ruhsal yaşantılar olarak okuma olanağı buluyoruz.
Bu parçada ele alınan eserin yazarı aşağıdakilerden hangisidir?
Adalet Ağaoğlu | |
İnci Aral | |
Latife Tekin | |
Nezihe Meriç | |
Duygu Asena |
Soru 9 |
Romanda, Doğu ve Batı uygarlıkları kahraman ların karakterleri ve fiziki özellikleriyle canlandırılır. Macit ile Şinasi'nin davranışları, giyinişleri ve uğraşları birbirinden tamamen farklıdır. Neriman, iki adamı model oldukları uygarlıklar çerçevesin de yorumlar. Macit'in kıyafetleri ve temiz elleriyle sözlüsünden daha bakımlı olduğunu düşünür. Alafranga tipi temsil eden bu adamın uzun elleri, hafif manikürlü parmakları sürekli aklına gelir. Genç kıza göre Macit, hiçbir kusuru olmayan her yönüyle mükemmel bir insandır. Neriman'da, son zamanlarda Şinasi hakkında ise nefrete yakın bazı fikirler gelişmiştir.
Aşağıdakilerden hangisi, yukarıda parçada tanıtılan romanın yazarına ait bir eser değildir?
Yalnızız | |
Mahşer | |
Matmazel Noraliya'nın Koltuğu | |
Biz İnsanlar | |
Yaprak Dökümü |
Soru 10 |
I.
Yine zevrak-ı derunum kırılıp kenare düştü
Dayanır mı şişedir bu reh-i seng-sare düştü
II.
Meni candan usandurdı cefadan yar usanmaz mı
Felekler yandı ahumdan muradum şem'i yanmaz mı.
III.
Bir güneş yüzlü melek gördüm ki alem mahıdur
Ol kara sümbülleri aşıklarınufi ahıdur
Yukarıda verilen beyitlerdeki kafiye türleri aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiştir?
Zengin - tam - tunç | |
Tam - zengin - zengin | |
Zengin - tunç - tam | |
Tam - tunç - zengin | |
Yarım tam – tunç |
Soru 11 |
Gazellerin ilk beytine "matla", ilk. beyitten sonraki beyte "hüsnümatla"; son beytine "makta", son beyitten önceki beyte "hüsnümakta" adı verilir.
Buna göre, aşağıda verilen beyitlerden hangisi bir gazelin farklı bir beytidir?
Öyle ser-mestem ki idrak etmezem dünya nedir
Ben kimem saki olan kimdir mey û sahba nedir | |
Kase-i deryâzede tebdil olur cam-ı murad
Biz bu bezmin Nabiya çok badeharın görmüşüz | |
Ne tende can ile sensiz ümid-i sıhhat olur
Ne can bedende gam-ı fırkatinle rahat olur | |
Gerçek hadis imiş bu ki hûbun vefası yok
Kim sevdi hûbu kim dedi h0bun cefası yok | |
Süzme çeşmin gelmesin müjgan müjgan üstüne
Vurma zahm-ı sineme peykan peykan üstüne |
Soru 12 |
"Kendini bir metni keşfetmeye adamış okur, bir serüvencinin, kaşifin, gözü kara denizcinin niteliklerine sahiptir." diyor Manguel ve okurun hem dünyada hem de hayatta yolculuk eden bir gezgin olduğunu söyledikten sonra bunu belli bazı eserler üzerinden temellendiriyor. Kutsal kitaplardan başlayarak, Gılgamış Destanı'nda, Dante'nin İlahi Komedya'sında ve ardından Ulysses'in, Hamlefin, Don Quijote'nin, Madame Bovaıy'nin ve Anna Karenina'nın sayfaları arasında gezintiye çıkıyor. Farklı gezginlerin notları, gözlemleri, yorumları bize eşlik ediyor.
Yukarıdaki parçada aşağıda verilen sanatçılar dan hangisinin eserine yer verilmemiştir?
Flaubert | |
Tolstoy | |
Cervantes | |
Dostoyevski | |
Shakespeare |
Soru 13 |
"İlahi! Gizlüsün, gayet zuhurundan, ilahi! Görünmezsin, ziyade nurundan; ilahi, Seyyidi ve Mevlayı! Her ne kadar günahkar isem, afvünden nevmid degülem. Ne kadar günahum çirki var-ise, umaram keremün deryası mahv ide ve ne kadar a'malüm çürügi var ise, ümidüm ol ki rahmetün sıfatı afv ide."
Sinan Paşa'nın Allah'a yalvarmak, yakarmak için yazdığı Tazarruname adlı eserinden alınan yukarıdaki parça, şiir biçiminde yazılsaydı türü aşağıdakilerden hangisi olurdu?
Mersiye | |
Naat | |
Tevhit | |
Münacat | |
Methiye |
Soru 14 |
El gibi dolaşma Anadolu'nda,
Arkadaş, yurdunu içinden tanı.
Dinle bir yosmayı pınar yolunda,
Dinle bir yaylada garip çobanı.
Bir ıssız ev gibi gezdiğin bu yurt, .
Yıllarca döktürür sana gözyaşı,
Yavrunun derdiyle ah eder Bayburt,
Turnanın özlemi yakar Maraş'ı ...
Yukarıdaki dizeler, içeriği ve üslubu dikkate alındığında, aşağıdaki sanatçılardan hangisinin sanat anlayışını yansıtmamaktadır?
Ömer Bedrettin Uşaklı | |
Ahmet Haşim | |
Faruk Nafiz Çamlıbel | |
Ahmet Kutsi Tecer | |
Yusuf Ziya Ortaç |
Soru 15 |
Aşağıdakilerden hangisi orta oyununda yer alan Kavuklu tipinin özellikleri arasında yer almaz?
Tahsili yoktur, daima işsizdir; para bulunca hemen harcar, eli açıktır. | |
Gölge oyunundaki Hacivat'a benzer, adeta onun karşılığıdır. | |
"Ters anlama", "anlamazlıktan gelme" gibi söz oyunlarıyla güldürüyü sağlar. | |
Oyunda tahsil görmemiş biridir, halkı temsil eder, dışadönüktür. | |
Baş komiktir, Pişekar'la beraber asıl oyuncudur, dışa dönüktür. |
Soru 16 |
İç içe geçmiş iki olay zinciri ile roman, kişisel değişimleri konu alması bakımından Zehra'nın, hatıra defterindeki maceralar bakımından da Mürşit Efendi'nin romanıdır. Çocukluğundan itibaren Mürşit Efendi'yi kötü bir insan olarak tanı yan Zehra, hoşgörüsüz, katı kalpli, disiplinli bir öğretmendir. Zehra'nın babası Mürşit Efendi ise okulunu bitirdikten sonra idealist bir memur olarak Anadolu'ya gitmiş, Anadolu'nun memurları bekleyen çürümüşlüğü içerisinde kaybolmuştur. Kötü bir evlilik yapmış, çok istemesine rağmen çocuklarıyla gereği kadar ilgilenememiştir. Yani kendi iradesi dışında yaşayan bir insan durumuna gelmiştir. işte bu pişmanlıklar, çaresizliklerle dolu hatıra defteri, ölümünden sonra kızı Zehra'nın eline geçer. Böylece Zehra'nın dış dünya ile ilişkisi de yeniden şekillenir.
Aşağıdakilerden hangisi, yukarıdaki parçada tanıtılan romanın yazarına ait bir eser değildir?
Dudaktan Kalbe | |
Yeşil Gece | |
Çalıkuşu | |
Miskinler Tekkesi | |
Ateşten Gömlek |
Soru 17 |
Aşık Paşa'nın Türklere tasavvufu, dervişlik yolunu öğretmek amacıyla yazdığı ünlü mesnevisidir. Eser, dini, tasavvufi ve öğretici bir eserdir. 12.000 beyit civarında olan eser, mesnevi nazım biçimiyle ve aruzun "failatün failatün failün" kalıbıyla yazılmıştır. Eserde vahdet, Allah; ruh ve vücut, yer ve gök gibi "ikili" konular; geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman gibi "üçlü" konular; anasır-ı erbaa (dört unsur / toprak, hava, su, ateş); beş duyu; yaratılışın altı günü; yedi kat gök; sekiz Cennet işlenmiştir. Sanatçı, eserin bitiş bölümünde "Türk diline kimsene bakmaz idi / Türklere hergiz gönül akmaz idi" dizeleriyle Türkçeye yeteri kadar önem verilmemesini eleştirmiştir.
Yukarıdaki parçada sözü edilen eser aşağıdakilerden hangisidir?
Pendname | |
Mantıku't-Tayr | |
Garipname | |
Şikayetname | |
Felekname |
Soru 18 |
Aşağıdaki verilen tanımlardan hangisi ayraç içinde belirtilen kavramla ilgili değildir?
Edebiyatta, bir edebi eserde bulunan görüş ve düşünüş biçimini ifade eden kavramdır. (zihniyet) | |
Uzunlamasına açılan, halkın beğendiği halk şiirlerini ve faydalı bilgileri yazdıkları, ince uzun defterlere verilen isim. (cönk) | |
Edebiyatta masal, efsane, bilmece, oyun gibi halk edebiyatı ürünlerinin aslından az çok ay rılan değişik biçimine denir. (varyant) | |
Seçilen belli bir konuyu, önceden yazılmış her hangi bir metne dayanmadan, sahnede akla gelen sözlerle işleyerek canlandırma esasına dayanan bir oyun şeklidir. (tuluat) | |
Hece ölçüsünde aynı sayıda olan mısraların ·ahengini ve ritmik tekrarları artırmak için dize lerin bölünmesidir. (kavuştak) |
Soru 19 |
Bilmem kime yahut neye uyduk gittik
Gahi meye gahi neye uyduk gittik
Erbab-ı zeka riyayı mezhep bildi
Bizler dili divaneye uyduk gittik
Yukarıda verilen dörtlüğün nazım biçimi aşağıdakilerden hangisidir?
Şarkı | |
Rubai | |
Mani | |
Tuyuğ | |
Murabba |
Soru 20 |
Sanatçının tüm sanatına hakim olan aklın sınır larını aşarak geçmiş zamanı yakalama arzusu ve bu arzunun somut biçimi olan "rüya", şiir ve hikayelerinde görüldüğü gibi romanlarında da görülür. Yaşadığı ortamla uzlaşamayan ve sürekli bir yalnızlık duygusu içinde bulunan Mümtaz, diğer romanlarının kişileri gibi, gerçeğin katı çıplaklığıyla karşılaşınca rüyaya benzeyen düşsel bir aleme sığınır. Söz gelişi Sahaflar'daki bitpazarında gezi nirken geçmiş zamanı yakalamak, akıl ve idrakin ötesine sıçramak ister.
Yukarıdaki parçada sözü edilen sanatçı ve romanı aşağıdakilerin hangisinde doğru verilmiştir?
Ahmet Hamdi Tanpınar - Huzur | |
Orhan Pamuk - Kara Kitap | |
Peyami Safa - Matmazel Noraliya'nın Koltuğu | |
Tarık Buğra - Firavun imanı | |
Samiha Ayverdi - Mesihpaşa İmamı |
Soru 21 |
Bir gün balıkçı kahvesinin önündeki yarısı kırmızı, yarısı beyaz çiçek açan akasyanın dalına asılmış bir dülger balığı gördüm. Rengi denizden çıktığı zamanki esmer renkteydi. Vücudunda hiç kımılda ma yoktu. Taş kadar cansızdı. Yalnız bedenindeki incecik, ipten bile yumuşak zarları titreyip duruyor du. Böyle bir oynama hiç görmemiştim. Evet, bu bir oyundu. Bir görünmez iç rüzgarının oyunuydu. Vücutta görünüşte hiçbir titreme yoktu. Yalnız bu zarlar zevkli bir ürperişle tatlı tatlı titriyorlardı. İlk bakışta insana zevkli, eğlenceli şeymiş gibi gelen bu titreme hakikatte bir ölüm dansıydı. Sanki dülger balığının ruhu rüzgar rüzgar bu incecik zarlar dan akıp gidiyordu.
Sait Faik Abasıyanık'ın "Dülger Balığının Ölümü" adlı hikayesinden alınan bu metinle ilgili olarak hangisi söylenemez?
Birinci kişi anlatıcı kullanılmıştır. | |
Durum öyküsüne ait özellikler taşımaktadır. | |
Şiirsel ifadelere yer verilmiştir. | |
Gerçek, sadece dış görünüşüyle ele alınmıştır. | |
Betimleyici anlatımdan yararlanılmıştır. |
Soru 22 |
Hoyrattır bu akşamüstüler daim
Gün saltanatıyle gitti mi bir defa
Yalnızlığımızla doldurup her yeri
Bir renk çığlığı içinde bahçemizden,
Bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan
Lavanta çiçeği kokan kederleri;
Hoyrattır bu akşamüstüler daima.
Yukarıdaki dizelerde aşağıdakilerden hangisine örnek gösterilemez?
Nakarata | |
Kafiyeye | |
Hece ölçüsüne | |
imgeye | |
Cinasa |
Soru 23 |
Çayın rengi ne kadar güzel;
Sabah sabah;
Açık havada.
Hava ne kadar güzel!
Oğlan çocuk ne kadar güzel!
Çay ne kadar güzel!
Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Konuşma havasıyla yazılmıştır. | |
Serbest şiir özelliği göstermektedir. | |
Şiirsellik ve imgeler ön plandadır. | |
Söz sanatlarından kaçınılmıştır. | |
Garip şiir anlayışını yansıtmaktadır. |
Soru 24 |
Yukarıda verilen vecizeler yani özlü sözler aşağıdakilerden hangisinden alınmış olabilir?
Ahmet Haşim'in Göl Saatleri'nden | |
Cenap Şahabettin'in Tiryaki Sözlerinden | |
Mehmet Akif’in Safahat'ından | |
Halit Ziya'nın Kırk Yıl’ından | |
Tevfik Fikret'in Haluk'un Defteri'nden |
Tebrikler - AYT Edebiyat Denemesi - 28 adlı sınavı başarıyla tamamladınız.
Sizin aldığınız skor %%SCORE%% en yüksek skor %%TOTAL%%.
Hakkınızdaki düşüncemiz %%RATING%%
Soru 1 |
Bir gölü andırır bil ki dört yanın
Bağrını delmezse yanık türküler
Varlığı bu korla tutuşmayanın
Kirpiği yaşarsa gözleri güler
Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Çapraz kafiye düzeniyle oluşturulmuştur. | |
Koşma nazım biçimiyle yazılmıştır. | |
Söz sanatlarına yer verilmiştir. | |
Tunç kafiye vardır. | |
Rediften yararlanılmıştır. |
Soru 2 |
Şair daha gençken belli eder kendini. Doğuştan gelen bir şeyler gerekir şair olmak için, bir patlamadır o. Bir bakmışsın, genç şair dizeler döktürüyor. Fakat roman, tecrübe dağarcığının dolmasını ister yazardan. Öyle hemen yazılmaz. Yazar, çırağı olmadığı işin ustalığını yapamaz romanda; dolayısıyla, yazdıkları anlatım yönüye basit karalamalar olarak kalır sadece.
Bu parçada altı çizili sözlerle anlatılmak istenenler aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?
Nitelikli romanları çok okumak - Yazdıklarını beğenmeyip daha iyisine ulaşmak | |
Kısa zamanda çok şey öğenmek - başka türlerde de yazarak kendini geliştirmek | |
Deneme-yanılma yoluyla yeni yöntemler bulmak – yazma işini usta sanatçılardan öğrenmeye çalışmak | |
Yaşam deneyimi kazanmak - acemilik dönemi geçirmeden yetkin bir yazar olamamak | |
Deneyimli yazarlardan yararlanmak - öncelikle roman yazmanın tekniklerini öğrenmek |
Soru 3 |
Tanzimat edebiyatı ile ilgili dönem ödevi alan bir grup öğrenci, aralarında şöyle konuşmaktadır:
Arzu: Ben Türk edebiyatında ilk yerli romanı okudum ve onun özetini çıkardım.
Burak: Bu dönem sanatçılarından sadece Ahmet Mithat Efendi’nin üç eserini okudum.
Ceyda: Tanzimat Dönemi eserlerinden sadece Müştak Bey ile Kumru Hanım’ın evlenme macerasını anlatan eseri okudum.
Deniz: İlk makaleyi kaleme alan sanatçının o makalesini ve başka bir eserini okudum.
Efe: Namık Kemal’in Ziya Paşa’nın Harabat’ına karşı yazdığı eseri okudum.
Yukarıda verilenlere göre aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Efe, Türk edebiyatındaki ilk eleştiriyi okumuştur. | |
Burak ve Ceyda roman okumuş olabilir. | |
Ceyda ve Deniz, aynı sanatçının ortak bir eserini okumuş olabilir. | |
Arzu, Şemsettin Sami’nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı romanını okumuştur. | |
Burak, Türk edebiyatında Batılı anlamda yazılan ilk yerli öyküyü okumuş olabilir. |
Soru 4 |
Tanzimat edebiyatı ile ilgili dönem ödevi alan bir grup öğrenci, aralarında şöyle konuşmaktadır:
Arzu: Ben Türk edebiyatında ilk yerli romanı okudum ve onun özetini çıkardım.
Burak: Bu dönem sanatçılarından sadece Ahmet Mithat Efendi’nin üç eserini okudum.
Ceyda: Tanzimat Dönemi eserlerinden sadece Müştak Bey ile Kumru Hanım’ın evlenme macerasını anlatan eseri okudum.
Deniz: İlk makaleyi kaleme alan sanatçının o makalesini ve başka bir eserini okudum.
Efe: Namık Kemal’in Ziya Paşa’nın Harabat’ına karşı yazdığı eseri okudum.
Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi öğrencilerin okuduğu eserlerden biri olamaz?
Felatun Bey’le Rakım Efendi | |
Sergüzeşt | |
Durub-ı Emsal-i Osmaniye | |
Şair Evlenmesi | |
Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi |
Soru 5 |
Mümtaz’la, Nuran bir sene evvel, bir mayıs sabahı ada vapurunda tanışmışlardı. Bir haftadan beri oldukça kuvvetli bir çocuk hastalığı komşuları altüst etmişti. Nuran, Fatma’yı daha ziyade evde tutamayacağını anlayınca Ada’da teyzesine bırakmaya karar vermişti. Kocasından kışın başında ayrıldığından beri garip, kendi içine çekilmiş bir hayatı vardı. İstanbul’a bütün kış üç dört defa, o da şu bu almak için inmişti. İki tarafın rızası ile olmasına rağmen -Fahir’e bu son dostluğu da göstermiş, teklifi üzerine beraberce geçimsizlik davası açmaya razı olmuştu- mahkemenin uzun sürmesi onu yormuştu.
Bu parça aşağıdaki yapıtların hangisinden alınmıştır?
İbrahim Efendi Konağı | |
Fatih-Harbiye | |
Matmazel Noraliya’nın Koltuğu | |
Saatleri Ayarlama Enstitüsü | |
Huzur |
Soru 6 |
Türkiye’nin uzun süre yayımlanmış dergilerinden Servet-i Fünun,(I) Edebiyatıcedide (II) topluluğunun oluşması, gelişmesi ve dağılması aşamalarında temel yayın organı olmuştur. Topluluğun önde gelen sanatçılarından Tevfik Fikret, Halit Ziya ve Mehmet Rauf, (III) Batılı anlamda başarılı eserler kaleme almışlardır. Topluluğun dağılması ise Cenap Şahabettin’in (IV) derginin 553. sayısında yayımladığı Edebiyat ve Hukuk (V) başlıklı tercüme makalesi nedeniyle derginin geçici olarak kapatılmasıyla olmuştur.
Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
V | |
III | |
IV | |
I | |
II |
Soru 7 |
Aşağıdaki eser-sanatçı eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?
Tazarruname - Sinan Paşa | |
Kabusname – Ahmedî | |
Hayrabat - Nâbî | |
Leyla vü Mecnun - Fuzûlî | |
Garipname - Âşık Paşa |
Soru 8 |
Edebiyat, tarih, felsefe ve sosyoloji gibi bilimsel sahalar, kendi özel alanlarında bağımsız birer disiplindir. Bu disiplinler zamanla kendi bağımsızlıklarını ilan etmeye başlar. Başlangıçta tarih, edebiyatın bir biçimi olarak yer almaktayken 19. yüzyıl başlarında tarihçilerin kendi bilimsel yöntemlerini kullanarak tarih-edebiyat arasındaki ayrımı inşa ettikleri görülür. Böylece edebiyat, insanın duygu ve düşüncelerinin, felsefi yaklaşımlarının ifadesi; tarih ise insanoğlunun zaman içinde yaşadığı vakaların kaydı olarak ayrışır. Ancak bu iki disiplin arasındaki ilişki, her zaman aktif kalmaya devam eder. Zira bunlardan biri olmadan diğerinin anlaşılması güçtür. Bu nedenle çocukların eğitiminde program geliştirmek adına tarih ve edebiyat ilişkisini kullanmak bir zorunluluk olarak karşımıza çıkar.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
Edebiyat ve tarih arasındaki yakın ilişki, başka alanlar arasında yoktur. | |
Çocuk eğitiminde edebiyatı ve tarihi bir arada kullanmak kaçınılmaz bir durumdur. | |
Tarihî dönemleri en iyi anlamanın yolu, o dönemlerin edebî metinlerini incelemekten geçer. | |
Edebiyat insanın duygu ve düşüncelerine, tarih ise yaşadığı olaylara odaklanır. | |
Bilimler, zaman içinde birbirinden koparak bağımsız hâle gelmiştir. |
Soru 9 |
O, hikâyelerinde, İstanbul halkının her kesiminden insanları ele almış, bir fotoğraf makinesi doğallığıyla onları birer birer dile getirmiştir. Özellikle de balıkçılar, fakir sokak çocukları, iş güç sahibi insanlar rastgele denebilecek bir seçimle onun hikâyelerinde kendilerini bulurlar. Bu insanların davranışları, bir insan davranışının bütün gereklerine uygundur. Günlük konuşma diliyle yazdığı hikâyelerinde bir şehri ve o şehrin dünya çevresinde görülebilecek olan duygu ve düşünce sistemini buluruz. Şiir ve roman da yazan sanatçı, öykülerini Şahmerdan, Havada Bulut, Kumpanya, Havuz Başı, Tüneldeki Çocuk gibi kitaplarda toplamıştır.
Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
Selim İleri | |
Memduh Şevket Esendal | |
Sait Faik Abasıyanık | |
Sadri Ertem | |
Oktay Akbal |
Soru 10 |
Divan şiirinin kendini tekrarladığı bir dönemde bu şiiri yeniden canlandıran sanatçı, divanını daha yirmi dört yaşında tamamladı. Sebkihindi anlayışının etkisinde yazdığı şiirlerinde mahallî söyleyişlere, deyimlere, atasözlerine sıkça yer verdi. Anlamın bilmeceye dönüşecek kadar derin, zarif ve ince olmasına özen gösterdi, hayal gücünü son sınırına kadar kullandı, anlamı şaşırtıcı güzellikte imajlarla ve duyulmadık mazmunlarla zenginleştirdi. Yirmi altı yaşında yazdığı ünlü mesnevisi Hüsn ü Aşk, tasavvufi sembolik bir hikâye olup tasavvufta dervişlikten olgunluğa erişmek için takip edilen manevi yolculuğu anlatmaktadır.
Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
Nedim | |
Şeyhülislam Yahya | |
Nailî | |
Nabî | |
Şeyh Galip |
Soru 11 |
Bu kitabın benim açımdan öbürlerinden daha değişik olmasının nedeni, her zaman ben kahramanımı bulduğum hâlde, bu kez kahramanımın beni bulması, romanın yazılmak üzere bana gelmesiydi. Bir başkası için o, koyu renk güneş gözlükleri takmış, siyah kazaklı, içinde kızıl pırıltılar oynaşan gür saçları olan bir genç kızdı; benim içinse ısrarlı birkaç telefondan sonra gelen bir romandı. Kız bir romana girmek istediğini biliyordu, bilmediği ise bu romandan nasıl çıkacağıydı; onu yalnızca ben biliyordum ve ona asla söylemeyecektim, zaten de söylemedim.
Bir romanın ilk bölümünden alınan bu parçada yazar aşağıdakilerden hangisini amaçlamıştır?
Romanın oluşum aşamasını da anlatarak üstkurmacaya yer vermeyi | |
Başka yazarların metinlerine göndermede bulunarak anlatısını zenginleştirmeyi | |
Montaj tekniğinden yararlanarak olayın etkileyiciliğini artırmayı | |
Anlatıyı eksik bırakarak okuru metne dâhil etmeyi | |
Kahramanın zihninden geçenleri belli bir sıralamaya tabi tutmadan aktararak gerçekliği güçlendirmeyi |
Soru 12 |
Daha çok Kurtuluş Savaşı ve savaşın bitimini izleyen yıllarda değişik görevlerle Anadolu’ya giden aydınlar, çözümlenmesi gereken sorunları birer birer ortaya koymaya çalışmışlardır. O da bu aydınların başta gelenlerinden ve öncülerindendir. Onu diğerlerinden ayıran özelliği, sorunları yalnızca sergilemekle kalmayıp onlara çözüm yolu da getirmeye çalışmasıdır. Onu en çok etkileyen, Anadolu’nun tam bir bilinmezlik içinde oluşudur. Tanınmayışı, Anadolu’nun geri kalmasında en önemli rolü oynamıştır. O yıllar için bu bilinmeyen Anadolu’ya herhangi bir görevle gitmek ise sürgüne gitmekten farksızdır. Sanatçı, herkesin kaçtığı, gitmekten korktuğu Anadolu’ya ilk gönüllüler olarak genç öğretmenleri gönderir. Bunlar arasında Feride, henüz kadınların toplumsal görevlerde çalışmadıkları yıllarda Anadolu’ya giden bir genç öğretmen olarak dikkati çekmiştir.
Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
Aka Gündüz | |
Halide Edip Adıvar | |
Yakup Kadri Karaosmanoğlu | |
Reşat Nuri Güntekin | |
Refik Halit Karay |
Soru 13 |
Çam başına çıktım anam çıram yanmadı
Mektup saldım yare aman mektup varmadı
Etrafıma baktım anam kimse kalmadı
Ağlama gelinim ağlama
Beni yolumdan eyleme
Sazaklara ev yapma anam o batar gider
Uzaklara kız verme aman o yiter gider
El kadarcık ekmeğin anam o bana yeter
Ağlama gelinim ağlama
Beni yolumdan eyleme
Bu dizeler biçim ve içerik açısından aşağıdaki şiir türlerinden hangisine örnek verilebilir?
Türkü | |
Mani | |
Semai | |
Ağıt | |
Destan |
Soru 14 |
Gül yüzüne bakmaya doyamadım
Ağzındaki incileri sayamadım
Bu dizelerde görülen söz sanatları aşağıdakilerin hangisinde vardır?
Kan tükürsün adını candan anan dudaklar
Sana benim gözümle bakan gözler kör olsun | |
Dinmiş denizin şarkısı, rüzgâr uyumakta
Körfez düşünür, Kanlıca mahzundur uzakta | |
Basmış bağrına bir anne, kuzusunu
İçine çekiyor ipek saçlardan sevginin kokusunu | |
Güz geldi, yine soyundu elbiselerini ağaçlar
Sarıya büründü hep karşı yamaçlar | |
Gül gülse daim, ağlasa bülbül acep değil
Zira kimine ağla demişler, kimine gül |
Soru 15 |
I
Şimdi çerçevede mahpus yaşamaktadır
Alnında o yaman ölmezliğin zaferi
Uzak bir rüyada yüzer gibi gözleri
Artık ne gülmekte ne de ağlamaktadır
II
Gelmedi gün daha, çalmadı saat
Daha uçurmuyor beni bu kanat
Sabırsızlanma, ey kapımdaki at
Güneş daha gözlerimi yakıyor
Aşağıdakilerden hangisi numaralanmış bu dörtlüklerin ortak özelliğidir?
Hüsnütalil sanatından yararlanılması | |
Ahenk unsuru olarak redife yer verilmesi | |
Hece ölçüsüyle yazılması | |
Tasavvufi ögelere yer verilmesi | |
Yarım kafiyeye yer verilmesi |
Soru 16 |
Türklerin Müslüman olmadan önceki sözlü edebiyat ürünlerinden olan koşuk, Müslümanlığın kabulünden sonra halk edebiyatında koşmaya dönüşmüştür. Böylece halk şairlerinin 3-5 dörtlük ve 8’li hece ölçüsüyle sıklıkla kullandığı bir nazım biçimi olarak yaşamını devam ettirmiştir.
Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
V | |
IV | |
II | |
I | |
III |
Soru 17 |
Servetifünuncularla birlikte şiir yazmaya başlayan sanatçı; üslup, tema, zevk ve dil bakımından onlara katılmamıştır. Onun şiir dünyasında görülen asıl gelişme, Türk halk kültürü ve özellikle tasavvufla temasa geçmesinden sonra başlamıştır. Millî şiiri kurmak için kaynak olarak Batı’yı değil, Yunus’tan zamanına kadar Türk halk ve tekke şairlerinin söyleyiş tarzını ve tekniğini örnek olarak alır. Bu sebeple gençlik ve halk üzerinde etkisi aynı yolda yürüyen diğer şairlerden fazla olmuştur. Nitekim kendisinden sonra gelen hececiler geniş ölçüde onun etkisinde kalmıştır. Bu açıdan bakıldığında Türk şiirine büyük hizmeti olmuştur. O, Yunus’tan, Karacaoğlan’dan, Dertli’den, Seyrani’den aldığı ruhu ve tekniği Avrupai bir anlayışla yoğurarak çağdaş bir niteliğe kavuşturmuştur. Şiirlerinin büyük bölümünü Serâb-ı Ömrüm adlı eserinde toplamıştır.
Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
Ali Canip Yöntem | |
Mehmet Emin Yurdakul | |
Rıza Tevfik Bölükbaşı | |
Ziya Gökalp | |
Mehmet Akif Ersoy |
Soru 18 |
Aşağıdaki şiir-şair eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?
Süleymaniye’de Bayram Sabahı - Yahya Kemal | |
Han Duvarları - Faruk Nafiz Çamlıbel | |
Aruza Veda - Kemalettin Kamu | |
Bu Vatan Kimin - Orhan Şaik Gökyay | |
Orda Bir Köy Var Uzakta - Ahmet Kutsi Tecer |
Soru 19 |
Amerikalı petrol zengini Jonathan çiftinin Hongkong’a gerçekleştirdikleri gezinin anlatıldığı oyunda Doğu, bir dekordan ibarettir. Hongkong’u egzotik ve cazibeli yapan özelliği yalnızca iç açıcı manzarası değildir onlara göre. Amerikalı çift bu manzaraya canlı maymun beyni yemeği yeme fikrini de ekler. Oyunda da sık sık tekrarlandığı gibi her şey onlar içindir. Bir gizem, Doğu’ya has bir tat olarak canlı maymun beyni çiftin en önemli hedefi hâline gelir. Avcı Çoo’nun açgözlü çift için yakaladığı maymunun absürt bir biçimde kaçışı bir tür muamma yaratır.
Bu parçada söz edilen eserin yazarı aşağıdakilerden hangisidir?
Recep Bilginer | |
Güngör Dilmen | |
Orhan Asena | |
Turan Oflazoğlu | |
Refik Erduran |
Soru 20 |
---- sanatçılar, bireyselliğe, öznel deneyimlere önem vererek kendi kişisel tepki ve duygu yoğunluklarını ifade ettiler. Mutluluğa erişmek kişinin, tamamıyla iç dünya yapısına ve duygularına verdiği değer, akıl ve mantık görüşünden daha önemliydi. Daha çok yaşamın önünde engel teşkil eden bütün kurallara karşı, insanın düş gücünü hayata geçirmesiyle toplumda huzursuzluğun düzeleceğini savunmuşlardır. Belirli bir üslup benimsemeyerek coşkuyu, düşselliği, melankoliyi, kaygıyı yaşayarak doruk noktasına taşıdılar. Turner ve Delacroix’da coşkuyu yaşarken Shakespeare, Byron, Hugo’da dile getirilen fırtınalar, uçurumlar, hayal gücünün getirdiği diğer ögeler önemli yer tutar. Dış dünya abartılarak betimlenir, Orta Çağ efsaneleri ve din duygusu önem kazanır. Duygu ve düşünceler şairane olarak dile getirilir.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
Sürrealist | |
Realist | |
Romantik | |
Klasik | |
Natüralist |
Soru 21 |
----, Türk saz şiirinden söz edildiğinde akla ilk gelen şairlerden biridir. Onunla ilgili olarak yurt içinde ve yurt dışında pek çok çalışma yapılmış olsa da şairin biyografisini kurmak ve edebî şahsiyetini ortaya koymak çok zordur. Nereli olduğunu, yaşamını ortaya koyacak sağlam bilgi ve belgeler henüz yok. Yine de 17. yüzyıl âşık edebiyatının en önemli temsilcilerinden biri olarak onun Güney Anadolu ve Toros yaylalarının konar-göçer Türklerinden olduğu söylenebilir. Aşk, doğa, gurbet, sıla, yaşlılık, yoksulluk, ayrılık, özlem, ölüm gibi temaların yanında; “güzellik” ve “güzel tipi” de onun şiir geleneği içinde önemli bir yer tutmuş ve ustaca işlenmiştir. O, güzellerini doğadan, yaşadığı çevreden, sosyal ilişkilerinden ayrı düşünmez.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
Kaygusuz Abdal | |
Karacaoğlan | |
Dadaloğlu | |
Seyrani | |
Köroğlu |
Soru 22 |
Mısır’dan toğrı geldüm bu diyare
Cefa tiğiyle sinem pare pare
Dilersen almağa gel sen de ahbar
Bu şehre dirler Antakıyye ey yar
Gezüb şehrini seyr itdüm tamamı
Vilayatun güzellik-i zamanı
Leb-i deryaya azm itdüm revanı
Görüb deryada bir nice civanı
Bu parça aşağıdakilerin hangisinden alınmış olabilir?
Şehrengiz | |
Sefaretname | |
Seyahatname | |
Pendname | |
Surname |
Soru 23 |
(I) Fransız Filozof Pierre Bayard’a göre, kendisinden bahsedebilmeniz için o kitabı okumanız hiç de gerekmez hatta bir kitabı okumamak, ondan daha iyi bahsetmenin bir yoluna dönüşebilir bazen. (II) Bu muzip, görünüşte paradoksal fikir size Oscar Wilde’ın nüktedan vecizelerini hatırlattıysa bunun sebebi Wilde’ın da kitaplar hakkında yazmak için kitapları okumaya ihtiyaç duymaya gerek olmadığına inananlardan biri olmasıdır. (III) 10 dakika boyunca sayfalarını karıştırdığında insan bir kitabın güzel olup olmadığını anlayabilirdi Wilde’a göre. (IV) Yani birkaç sayfasını okumakla kitabın tamamını okumak arasında çok bir fark yoktu. (V) İnsan bir ısırık aldığında elmanın iyi olup olmadığını anlardı, elmanın tamamını yeme zorunluluğunu sadece sıkıcı insanlar duyumsardı.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde somutlama yapılmıştır?
II | |
I | |
V | |
IV | |
III |
Soru 24 |
Ben hep kitap okurdum. Onun için benim böyle mühendislik gibi bir dala gireceğimi kimse düşünmezdi. Belki dış işlerine girebilirim, iç işlerine girebilirim yani bir bürokrasi görevi yaparım, diye düşünülüyordu. Yalnız sonradan lisenin son sınıfında bu durumu değiştiren bilgiler edindim. 1940’lı yıllarda dünyada fizik, bugün biyolojide olduğu gibi hızla gelişen bir bilim dalıydı. Einstein’ın “rölativite”si çıkmıştı. Anlaşılmaya çalışılıyordu. “Kuantum Mekaniği” diye atomların hareketlerini açıklayan yepyeni bir kuram ortaya çıkmıştı ve bu kuramda zaman gibi, uzay gibi, nedensellik gibi, felsefecilerin yıllardır tartıştıkları kavramlara yeni anlamlar getiriyordu. Ben bunları seziyordum. O zaman Teknik Üniversitede arkadaşların yayınladığı Bilim ve Teknik diye bir dergi vardı. Oradan okuduğum bilgilerle düşünmeye başladım ve “İşin esası nedir?” diye merak ettim. Felsefeye hep merakım vardı. “Felsefi kavramlara bu yeni fizik konularını öğrenirsem daha bir açıklık getirebilir miyim?” diye dolambaçlı bir yoldan fizikçi olmaya karar verdim.
Bu parça aşağıdaki edebî türlerden hangisine örnek verilebilir?
Otobiyografi | |
Günlük | |
Biyografi | |
Fıkra | |
Sohbet |
1. I.
Yine zevrak-ı derunum kırılıp kenare düştü
Dayanır mı şişedir bu reh-i seng-sare düştü
II.
Meni candan usandurdı cefadan yar usanmaz mı
Felekler yandı ahumdan muradum şem’i yanmaz mı.
III.
Bir güneş yüzlü melek gördüm ki alem mahıdur
Ol kara sümbülleri aşıkları nuri ahıdur
Yukarıda verilen beyitlerdeki kafiye türleri aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiştir?
A) Tam – zengin – zengin
B) Zengin – tam – tunç
C) Zengin – tunç – tam
D) Tam – tunç – zengin
E) Yarım tam – tunç
2. Gazellerin ilk beytine “matla”, ilk. beyitten sonraki beyte “hüsnümatla”; son beytine “makta”, son beyitten önceki beyte “hüsnümakta” adı verilir.
Buna göre, aşağıda verilen beyitlerden hangisi bir gazelin farklı bir beytidir?
A) Öyle ser-mestem ki idrak etmezem dünya nedir
Ben kimem saki olan kimdir mey û sahba nedir
B) Ne tende can ile sensiz ümid-i sıhhat olur
Ne can bedende gam-ı fırkatinle rahat olur
C) Gerçek hadis imiş bu ki hûbun vefası yok
Kim sevdi hûbu kim dedi h0bun cefası yok
D) Kase-i deryâzede tebdil olur cam-ı murad
Biz bu bezmin Nabiya çok badeharın görmüşüz
E) Süzme çeşmin gelmesin müjgan müjgan üstüne
Vurma zahm-ı sineme peykan peykan üstüne
3. I.
Yok bu şehr içre senin vasf etdiğin dilber Nedim
Bir peri-suret görünmüş bir hayal olmuş sana
II.
Gevheri der bulmam kimsede vefa
Dost diye sevdiğim etti kim sefa
Hubların aşıka ettiği cefa
Kanun mudur erkan mıdır yol mudur
Birincisi divan, ikincisi halk edebiyatına ait bir şiirden alınan yukarıda yer alan dizelerdeki altı çizili isimlerin kullanımının edebiyattaki terim karşılıkları aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla doğru olarak verilmiştir?
A) Cönk – mahlas
B) Mahlas – tapşırma
C) Mazmun – nazire
D) Tapşırma – mahlas
E) Nazire – cönk
4. Hoyrattır bu akşamüstüler daim
Gün saltanatıyla gitti mi bir defa
Yalnızlığımızla doldurup her yeri
Bir renk çığlığı içinde bahçemizden,
Bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan
Lavanta çiçeği kokan kederleri;
Hoyrattır bu akşamüstüler daima.
Yukarıdaki dizelerde aşağıdakilerden hangisine örnek gösterilemez?
A) Nakarata
C) Hece ölçüsüne
E) Cinasa
B) Kafiyeye
D) imgeye
5. Garbın ucunda, son ucunda en gürültülü;
Bir med zamanı, gökyüzü kurşunla örtülü;
Yahya Kemal’in “Açık Deniz” şiirinden alınan yukarıdaki dizelerde “kurşun” sözcüğü benzetme amacıyla “bulut” sözcüğünün yerine kullanılmış ancak “bulut” sözcüğü söylenmemiştir, böylece —– yapılmıştır.
Yukarıda boş bırakılan yere aşağıdakilerin hangisi getirilmelidir?
A) Açık istiare
B) Kapalı istiare
C) Teşbih
D) Teşhis
E) Mübalağa
6. Arapçadan Türkçeye geçmiş olan —- sözcüğü yerine eskiden “musahabe” kullanılmıştır. Bir yazılı anlatım türüdür, karşılıklı konuşma havası içinde yazılır; bir kimse ile konuşuyormuş gibi yazılır ve günlük sanat olaylarını konu alır. Kimi zaman mülakat ile karıştırılır. Mülakatta bir soru soran, bir de cevaplayan vardır, bu türde ise yazar, karşısındakiyle konuşurmuş gibi hem sorar hem cevap verir. Edebiyatımızda, bu türün ilk örnekleri Tanzimat’tan sonra verilmiştir. Türün ilk ciddi ve güzel örneklerini Tevfik Fikret’in Servetifünun dergisinin yazı dizisi olarak düzenlediği “Musahabe-i Edebiyye” sütunlarında görmekteyiz. Ahmet Rasim, Şevket Rado türün başarılı örneklerini vermiştir.
Yukarıdaki parçada boş bırakılan yere, aşağıdakilerin hangisinde verilenin getirilmesi en uygundur?
A) deneme
B) sohbet
C) günlük
D) fıkra
E) röportaj
7. Aşağıdakilerden hangisi orta oyununda yer alan Kavuklu tipinin özellikleri arasında yer almaz?
A)Oyunda tahsil görmemiş biridir, halkı temsil eder, dışadönüktür.
B) Baş komiktir, Pişekar’la beraber asıl oyuncudur, dışa dönüktür.
C) Tahsili yoktur, daima işsizdir; para bulunca hemen harcar, eli açıktır.
D) Gölge oyunundaki Hacivat’a benzer, adeta onun karşılığıdır.
E) “Ters anlama”, “anlamazlıktan gelme” gibi söz oyunlarıyla güldürüyü sağlar.
8. “İlahi! Gizlüsün, gayet zuhurundan, ilahi! Görünmezsin, ziyade nurundan; ilahi, Seyyidi ve Mevlayı! Her ne kadar günahkar isem, afvünden nevmid degülem. Ne kadar günahum çirki var-ise, umaram keremün deryası mahv ide ve ne kadar a’malüm çürügi var ise, ümidüm ol ki rahmetün sıfatı afv ide.”
Sinan Paşa’nın Allah’a yalvarmak, yakarmak için yazdığı Tazarruname adlı eserinden alınan yukarıdaki parça, şiir biçiminde yazılsaydı türü aşağıdakilerden hangisi olurdu?
A) Tevhit
B) Naat
C) Mersiye
D) Münacat
E) Methiye
9. Bilmem kime yahut neye uyduk gittik
Gahi meye gahi neye uyduk gittik
Erbab-ı zeka riyayı mezhep bildi
Bizler dili divaneye uyduk gittik
Yukarıda verilen dörtlüğün nazım biçimi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Şarkı
B) Tuyuğ
D) Murabba
C) Mani
E) Rubai
10. Aşağıdaki verilen tanımlardan hangisi ayraç içinde belirtilen kavramla ilgili değildir?
A) Edebiyatta masal, efsane, bilmece, oyun gibi halk edebiyatı ürünlerinin aslından az çok ayrılan değişik biçimine denir. (varyant)
B) Uzunlamasına açılan, halkın beğendiği halk şiirlerini ve faydalı bilgileri yazdıkları, ince uzun defterlere verilen isim. (cönk)
C) Seçilen belli bir konuyu, önceden yazılmış herhangi bir metne dayanmadan, sahnede akla gelen sözlerle işleyerek canlandırma esasına dayanan bir oyun şeklidir. (tuluat)
D) Hece ölçüsünde aynı sayıda olan mısraların ·ahengini ve ritmik tekrarları artırmak için dizelerin bölünmesidir. (kavuştak)
E) Edebiyatta, bir edebi eserde bulunan görüş ve düşünüş biçimini ifade eden kavramdır. (zihniyet)
11. Aşık Paşa’nın Türklere tasavvufu, dervişlik yolunu öğretmek amacıyla yazdığı ünlü mesnevisidir. Eser, dini, tasavvufi ve öğretici bir eserdir. 12.000 beyit civarında olan eser, mesnevi nazım biçimiyle ve aruzun “failatün failatün failün” kalıbıyla yazılmıştır. Eserde vahdet, Allah; ruh ve vücut, yer ve gök gibi “ikili” konular; geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman gibi “üçlü” konular; anasır-ı erbaa (dört unsur / toprak, hava, su, ateş); beş duyu; yaratılışın altı günü; yedi kat gök; sekiz Cennet işlenmiştir. Sanatçı, eserin bitiş bölümünde “Türk diline kimsene bakmaz idi / Türklere hergiz gönül akmaz idi” dizeleriyle Türkçeye yeteri kadar önem verilmemesini eleştirmiştir.
Yukarıdaki parçada sözü edilen eser aşağıdakilerden hangisidir?
A) Mantıku’t-Tayr
B) Felekname
C) Garipname
D) Pendname
E) Şikayetname
12. Mahveder kendini bülbül bile hürriyet içün;
Çekilir mi bu bela alem-i pür mihnet içün?
Din içün, devlet içün, can çekişen millet içün,
Azme hail mi olurmuş bu çürük ten kafesi?
Bu dizeler, biçim ve içerik bakımından aşağıdaki sanatçılardan hangisinin sanat anlayışını yansıtmaktadır?
A) Namık Kemal
B) Muallim Naci
C) Abdülhak Hamit Tarhan
D) Recaizade Mahmut Ekrem
E) Tevfik Fikret
13.
• Yüksek tepelerde hem yılana, hem kuşa rastlayabilirsiniz fakat biri sürünerek, öteki uçarak yükselmiştir.
• Köhne fikirler paslanmış çivilere benzer, söküp atmak çok güçtür.
• Adi fikre sarf edilmiş güzel ifadeden ziyade, adı ifade içinde gördüğüm güzel fikre acırım.
• Ahmaklık, daima nur ile alevi karıştırır ve kendisini her yakanı bir güneş sanır.
Yukarıda verilen vecizeler yani özlü sözler aşağıdakilerden hangisinden alınmış olabilir?
A) Tevfik Fikret’in Haluk’un Defteri’nden
B) Halit Ziya’nın Kırk Yıl’ından
C) Cenap Şahabettin’in Tiryaki Sözlerinden
D) Mehmet Akif’in Safahat’ından
E) Ahmet Haşim’in Göl Saatleri’nden
14. El gibi dolaşma Anadolu’nda,
Arkadaş, yurdunu içinden tanı.
Dinle bir yosmayı pınar yolunda,
Dinle bir yaylada garip çobanı.
Bir ıssız ev gibi gezdiğin bu yurt, .
Yıllarca döktürür sana gözyaşı,
Yavrunun derdiyle ah eder Bayburt,
Turnanın özlemi yakar Maraş’ı …
Yukarıdaki dizeler, içeriği ve üslubu dikkate alındığında, aşağıdaki sanatçılardan hangisinin sanat anlayışını yansıtmamaktadır?
A) Yusuf Ziya Ortaç
B) Faruk Nafiz Çamlıbel
C) Ömer Bedrettin Uşaklı
D) Ahmet Haşim
E) Ahmet Kutsi Tecer
15. Sanatçının tüm sanatına hakim olan aklın sınırlarını aşarak geçmiş zamanı yakalama arzusu ve bu arzunun somut biçimi olan “rüya”, şiir ve hikayelerinde görüldüğü gibi romanlarında da görülür. Yaşadığı ortamla uzlaşamayan ve sürekli bir yalnızlık duygusu içinde bulunan Mümtaz, diğer romanlarının kişileri gibi, gerçeğin katı çıplaklığıyla karşılaşınca rüyaya benzeyen düşsel bir aleme sığınır. Söz gelişi Sahaflar’daki bitpazarında gezinirken geçmiş zamanı yakalamak, akıl ve idrakin ötesine sıçramak ister.
Yukarıdaki parçada sözü edilen sanatçı ve romanı aşağıdakilerin hangisinde doğru verilmiştir?
A) Peyami Safa – Matmazel Noraliya’nın Koltuğu
B) Ahmet Hamdi Tanpınar – Huzur
C) Orhan Pamuk – Kara Kitap
D) Tarık Buğra – Firavun imanı
E) Samiha Ayverdi – Mesihpaşa İmamı
16. “Sevgili Arsız Ölüm” bir ilk roman olduğu halde, olağanüstü büyülü dünyası, derinden derine sezilen mizahi boyutları ve şiirsel diliyle; bir aile üzerinden dillendirilen köyden kente göç olgusu ve aile bireylerinin kente uyum sürecinde yaşadığı zorlukların etkileyici bir tonda anlatımıyla dikkat çeken usta işi bir eser. “Sevgili Arsız Ölüm”deki köy insanının inanç sistemini dikkate aldığımızda yazarın çocukluğunda yaşadıklarının önemli bir kısmını roman gerçekliği içinde yeniden üretip değerlendirdiğini fark ediyor, köylülerin korkularını, Şamanist dönemlerden bugüne taşıdıkları kadim öğretilerin izlerini, içselleşip derinleşmiş ruhsal yaşantılar olarak okuma olanağı buluyoruz.
Bu parçada ele alınan eserin yazarı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Nezihe Meriç
B) Duygu Asena
C) İnci Aral
D) Adalet Ağaoğlu
E) Latife Tekin
17. Taşranın aydın / entelektüel kişi üzerindeki boğucu, kuşatıcı etkisi çok yoğundur. —- Buzul Çağının Virüsü adlı romanında tam da bu konumdaki insan¬ların sorunlarını irdeler. Romanın başlıca kişileri Osman ve Faik’in kendini gerçekleştirme çabalarındaki açmazlar romanın eksen meselesi olarak okurun karşısına çıkar. Tutuculuğun çevrelediği bu insanlar ne mevcut kapıyı kırarak ne de bu yapıyla uyum sağlayarak varlıklarını sürdürebilirler. Roman bu konumdaki bireylerin gizemsel ve ruhsal çöküşlerinin serüvenidir.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Ferit Edgü
B) Vüsat O. Bener
C) Rasim Özdenören
D) Mustafa Kutlu
E) Tezer Özlü
18. Önceki dönemlerde olduğu gibi Cumhuriyet Dönemi’nde de “Satılık Ev”, “İspinozlar”, “Toros Canavarı”, “Kahvede Şenlik Var”, “Cengiz Han’ın Bisikleti” gibi eserlerde toplumsal sorunları ve aile içi sorunları işlenmiştir.
Aşağıdaki yazarlardan hangisi bu parçadaki eserlerle ilişkilendirilemez?
A) Orhan Kemal
B) Ahmet Kutsi Tecer
C) Rıfat Ilgaz
D) Refik Erduran
E) Sabahattin Kudret Aksal
19. Çayın rengi ne kadar güzel;
Sabah sabah;
Açık havada.
Hava ne kadar güzel!
Oğlan çocuk ne kadar güzel!
Çay ne kadar güzel!
Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Garip şiir anlayışını yansıtmaktadır.
B) Konuşma havasıyla yazılmıştır.
C) Şiirsellik ve imgeler ön plandadır.
D) Serbest şiir özelliği göstermektedir.
E) Söz sanatlarından kaçınılmıştır.
20. Atatürk Dönemi olarak adlandırılan 1923 – 1938 yıllarında çağdaşlaşma adına ciddi reformlar yapılır. Toplumu eski olandan uzaklaştırma, hayatı algılama ve yaşama bakımından Batı’ya yaklaştırma amacı taşıyan bu devrimler bu süre içerisinde birbiri ardınca gerçekleştirilir. İşte bu devrimlerden biri olan alfabe devriminin yapıldığı dönemde varlıklarını ilan eden bir başka topluluk —–. Bilinçli bir birlikteliğin ilk örnekleri olan Servetifünun ve Fecriati’den sonra, sanat anlayışları farklılık gösterse de bir dönüşüm ve devinim başlatmak amacıyla Cumhuriyet’in ilk yıllarında “canlılık, samimiyet, daima, yenilik” sloganıyla kurulan bu hareket bir edebi okul niteliği kazanmıştır.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Beş Hececiler’dir
B) Yedi Meşaleciler’dir
C) Garipçiler’dir
D) Hisarcılar’dır
E) II. Yeniciler’dir
21. İç içe geçmiş iki olay zinciri ile roman, kişisel değişimleri konu alması bakımından Zehra’nın, hatıra defterindeki maceralar bakımından da Mürşit Efendi’nin romanıdır. Çocukluğundan itibaren Mürşit Efendi’yi kötü bir insan olarak tanı¬ yan Zehra, hoşgörüsüz, katı kalpli, disiplinli bir öğretmendir. Zehra’nın babası Mürşit Efendi ise okulunu bitirdikten sonra idealist bir memur olarak Anadolu’ya gitmiş, Anadolu’nun memurları bekleyen çürümüşlüğü içerisinde kaybolmuştur. Kötü bir evlilik yapmış, çok istemesine rağmen çocuklarıyla gereği kadar ilgilenememiştir. Yani kendi iradesi dışında yaşayan bir insan durumuna gelmiştir. işte bu pişmanlıklar, çaresizliklerle dolu hatıra defteri, ölümünden sonra kızı Zehra’nın eline geçer. Böylece Zehra’nın dış dünya ile ilişkisi de yeniden şekillenir.
Aşağıdakilerden hangisi, yukarıdaki parçada tanıtılan romanın yazarına ait bir eser değildir?
A) Ateşten Gömlek
B) Dudaktan Kalbe
C) Miskinler Tekkesi
D) Yeşil Gece
E) Çalıkuşu
22. Romanda, Doğu ve Batı uygarlıkları kahramanların karakterleri ve fiziki özellikleriyle canlandırılır. Macit ile Şinasi’nin davranışları, giyinişleri ve uğraşları birbirinden tamamen farklıdır. Neriman, iki adamı model oldukları uygarlıklar çerçevesin¬ de yorumlar. Macit’in kıyafetleri ve temiz elleriyle sözlüsünden daha bakımlı olduğunu düşünür. Alafranga tipi temsil eden bu adamın uzun elleri, hafif manikürlü parmakları sürekli aklına gelir. Genç kıza göre Macit, hiçbir kusuru olmayan her yönüyle mükemmel bir insandır. Neriman’da, son zamanlarda Şinasi hakkında ise nefrete yakın bazı fikirler gelişmiştir.
Aşağıdakilerden hangisi, yukarıda parçada tanıtılan romanın yazarına ait bir eser değildir?
A) Matmazel Noraliya’nın Koltuğu
B) Mahşer
C) Yaprak Dökümü
D) Yalnızız
E) Biz İnsanlar
23. Bir gün balıkçı kahvesinin önündeki yarısı kırmızı, yarısı beyaz çiçek açan akasyanın dalına asılmış bir dülger balığı gördüm. Rengi denizden çıktığı zamanki esmer renkteydi. Vücudunda hiç kımıldama yoktu. Taş kadar cansızdı. Yalnız bedenindeki incecik, ipten bile yumuşak zarları titreyip duruyordu. Böyle bir oynama hiç görmemiştim. Evet, bu bir oyundu. Bir görünmez iç rüzgarının oyunuydu. Vücutta görünüşte hiçbir titreme yoktu. Yalnız bu zarlar zevkli bir ürperişle tatlı tatlı titriyorlardı. İlk bakışta insana zevkli, eğlenceli şeymiş gibi gelen bu titreme hakikatte bir ölüm dansıydı. Sanki dülger balığının ruhu rüzgar rüzgar bu incecik zarlar¬ dan akıp gidiyordu.
Sait Faik Abasıyanık’ın “Dülger Balığının Ölümü” adlı hikayesinden alınan bu metinle ilgili olarak hangisi söylenemez?
A) Durum öyküsüne ait özellikler taşımaktadır.
B) Birinci kişi anlatıcı kullanılmıştır.
C) Betimleyici anlatımdan yararlanılmıştır.
D) Şiirsel ifadelere yer verilmiştir.
E) Gerçek, sadece dış görünüşüyle ele alınmıştır.
24. “Kendini bir metni keşfetmeye adamış okur, bir serüvencinin, kaşifin, gözü kara denizcinin niteliklerine sahiptir.” diyor Manguel ve okurun hem dünyada hem de hayatta yolculuk eden bir gezgin olduğunu söyledikten sonra bunu belli bazı eserler üzerinden temellendiriyor. Kutsal kitaplardan başlayarak, Gılgamış Destanı’nda, Dante’nin İlahi Komedya’sında ve ardından Ulysses’in, Hamlefin, Don Quijote’nin, Madame Bovaıy’nin ve Anna Karenina’nın sayfaları arasında gezintiye çıkıyor. Farklı gezginlerin notları, gözlemleri, yorumları bize eşlik ediyor.
Yukarıdaki parçada aşağıda verilen sanatçılar dan hangisinin eserine yer verilmemiştir?
A) Shakespeare
B) Tolstoy
C) Dostoyevski
D) Cervantes
E) Flaubert
CEVAPLAR
|
1 B |
7 D |
13 C |
19 C |
|
2 D |
8 D |
14 D |
20 B |
|
3 B |
9 E |
15 B |
21 A |
|
4 E |
10 D |
16 E |
22 C |
|
5 A |
11 C |
17 B |
23 E |
|
6 B |
12 A |
18 C |
24 C |