SEMBOLİZM
- Sembolizm, 19. yüzyılın son çeyreğinde realizm, natüralizm ve parnasizme tepki olarak Fransa’da doğmuş; daha sonra bütün Avrupa’da gelişmiştir.
- Aydınlanma Çağı’nda “pozitivizm“, “determinizm” ve “materyalizmin, sanayi toplumunda bunalım ve sıkıntıya düşen insanın sorunlarına çözüm getirememesi sembolizm doğmasında etkili olmuştur.
- Bilimin ilerlemesi, teknolojik buluşlar, makineleşme, beklenen mutluluğu insanlığa getirememiş; kapitalist düzenin çelişkileri sanatçıları yeni arayışlara sürüklemiştir. Bu süreçte Kant, Schopenhauer, Bergson gibi filozofların idealist ve sezgici felsefeleriyle Wagner’in mistik müzik anlayışı, genç kuşağı derinden etkilemiştir. Böylece maddeci , aklı ve mantığı ön plana çıkaran şiire karşı sezgiye,ruhun gizli güçlerine,algılanan dünyanın ötesindeki metafizik dünyaya inanan bir anlayış ortaya çıktı.
- Sembolizmin doğuşunda Dekadanlar olarak bilinen ve edebiyat geleneklerine başkaldıran bir topluluğun da etkisi olmuştur. Dekadizm (çöküşçülük) adı verilen bir hareketi başlatan bu topluluğun üyelerinin çoğu, daha sonra sembolizm içinde yer almıştır.
- Evreni oluşturan bütün unsurlar arasında gizli bir bağ vardır.
- Algıladığımız bu dünya gerçek dünyanın dış şeklinden başka bir şey değildir.Asıl gerçek dünya bu gördüğümüz arkasında gizlidir.Duyularımızla algıladığımız dünya, asıl gerçekliğin dış görüntüsünden başka bir şey değildir. Asıl gerçeklik, bu görüntünün arkasında gizlidir. Her görünen maddi bir şeyin arkasında bir manevi ve görünmeyen onun ruhu vardır.
- Sembolistlere göre algılanan dış görüntülerin arkasında evren gizli bir anlam taşımaktadır. Şairin görevi sezgi yoluyla ulaşılabilen bu gizli anlamı ortaya çıkarmaktır. Bunu yapabilmek ise ancak semboller aracılığıyla olabilir. Sembol, görünmeyen bir şeyin görünür işaretidir ve sanatçıya özgü olmak zorundadır.
- Bu dünyada bütün varlıklar bir sis perdesiyle örtülüdür. Sonbaharın solgun renkleri, kızıl gün batışları, hüzünlü akşamlar, alacakaranlıklar, ölgün ay ışıkları, mehtap, durgun sular, tenha yollar, masallardan, efsanelerden alınan motifler ve çeşitli ruh halleri, sembolist şiirlerin değişmez atmosferidir.
- Estetik bakımdan anlam kapalılığını amaç edinen şairler dış dünyayı rüyadaymış gibi betimlerler.
- Sembolizmdeki anlam kapalılığının amaç olması okuru da şiir hakkında düşünmeye zorlamış; okura, eseri kendine göre anlama, yorumlama olanağını getirmiştir.Bu bakımdan şiir görecelik kazanmıştır.Ya da her okunduğunda farklılık kazanarak şiirin etkisi uzun süre devam eder. Şiir bir okunuşta anlamını yitirmez.
- Gerçeklerden kaçma,hayale sığınma,çirkinlikleri hayal yardımıyla güzelleştirme ve bunlara bağlı olarak karamsarlık sembolizmin önemli özelliğidir.
- Görünenin arkasındaki gizli anlamlara ancak sezgi yoluyla ulaşılabildiği için bunların açık bir biçimde anlatılması da mümkün değildir. Sanatçı bu gizli anlamları semboller aracılığıyla sezdirmeye, telkin etmeye, hissettirmeye çalışır. Böylece, anlam kapalılığı sembolist estetiğin önemli bir özelliği olur.Bu bakımdan şairi amacıyla her şeyi anlatmak değil sezdirmektir.
- Varlıkların gizli ruhunu sezdirmek için şiir diline müziği katmak gerekir. Çünkü konuşma dili hatta şiir dili, görüntüler dünyasının ötesindeki karmaşık zenginliği duyurmaya yeterli değildir.Müzik sembolistler vazgeçilmez bir unsurdur. Hatta Ahmet Haşim:”Şiir manadan çok müziktir ” der.
- Mecazlar sıkça kullanılan unsurdur.
- Sembolistler şiirde biçimi şairin ve şiirin gelişmesinin önünde engel olarak görmüşler ve şiirdeki nazım biçimleri,ölçü,uyak,kafiye….vs. şairin kendi estetik anlayışına bırakmışlarıdır ve bu yönüyle şiirin gelişmesine katkıda bulunmuşlardır.
- Sembolistler “sanat sanat içindir” görüşünü benimsemişler ve günlük yaşamla, toplumsal sorunlarla ilgilenmemişlerdir.
- Daha çok şiir türünde gelişme göstermişlerdir.
Sembolizmin Önemli Temsilcileri
Charles Baudelaire
Arthur Rimbaud
Paul Verlaine,
Stephan Mallarme,
Paul Valery
Jean Moreas,
Türk Edebiyatındaki Temsilci
Cenap Şahabettin(bazı şiirlerinde)
NOT: Divan şiirinde Şeyh Galip‘in ”Hüsn ü Aşk” adlı alegorik tarzda yazılmış olan mesnevisi sembol bakımından değerlendirilecek olursa Avrupa’daki sembolistlerin ortaya çıkmasından çok önce yazılmıştır.