Warning: Use of undefined constant ‘WP_MEMORY_LIMIT’ - assumed '‘WP_MEMORY_LIMIT’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Use of undefined constant ’64m’ - assumed '’64m’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/dersimi3/public_html/wp-config.php:100) in /home/dersimi3/public_html/wp-includes/feed-rss2.php on line 8
AYT Edebiyat Deneme Sınavları – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Kaynak Sitesi. Online Sınavlar Çıkmış Sorular Sınıf Konuları Sun, 04 Jul 2021 20:09:24 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.7.4 https://dersimizedebiyat.org/wp-content/uploads/2018/11/cropped-icon-32x32.png AYT Edebiyat Deneme Sınavları – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org 32 32 AYT Edebiyat Denemesi – 29 ( Test Çöz – Online) https://dersimizedebiyat.org/ayt-edebiyat-denemesi-29-test-coz-online.html Sun, 04 Jul 2021 20:09:24 +0000 https://dersimizedebiyat.org/?p=129510 AYT Edebiyat denemesi çözerek kendinizi ve seviyenizi görmek istiyorsanız sizler için hazırladığımız 24 soruluk online test AYT Edebiyat Denemesi – 29 tam size göre. Başarılar Dileriz.

AYT Edebiyat Denemesi - 29

Tebrikler - AYT Edebiyat Denemesi - 29 adlı sınavı başarıyla tamamladınız.

Sizin aldığınız skor %%SCORE%% en yüksek skor %%TOTAL%%.

Hakkınızdaki düşüncemiz %%RATING%%


Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir.
Soru 1

"Sevgili Arsız Ölüm" bir ilk roman olduğu halde, ola­ ganüstü büyülü dünyası, derinden derine sezilen mizahi boyutları ve şiirsel diliyle; bir aile üzerinden dillendirilen köyden kente göç olgusu ve aile birey­lerinin kente uyum sürecinde yaşadığı zorlukların etkileyici bir tonda anlatımıyla dikkat çeken usta işi bir eser. "Sevgili Arsız Ölüm"deki köy insanının inanç sistemini dikkate aldığımızda yazarın çocuk­ luğunda yaşadıklarının önemli bir kısmını roman gerçekliği içinde yeniden üretip değerlendirdiğini fark ediyor, köylülerin korkularını, Şamanist dönemlerden bugüne taşıdıkları kadim öğretilerin izleri­ni, içselleşip derinleşmiş ruhsal yaşantılar olarak okuma olanağı buluyoruz.

Bu parçada ele alınan eserin yazarı aşağıdaki­lerden hangisidir?

A
Latife Tekin
B
Adalet Ağaoğlu
C
İnci Aral
D
Duygu Asena
E
Nezihe Meriç
Soru 2

Arapçadan Türkçeye geçmiş olan ---- sözcüğü yerine eskiden "musahabe" kullanılmıştır. Bir yazılı anlatım türüdür, karşılıklı konuşma havası içinde yazılır; bir kimse ile konuşuyormuş gibi yazılır ve günlük sanat olaylarını konu alır. Kimi zaman müla­kat ile karıştırılır. Mülakatta bir soru soran, bir de cevaplayan vardır, bu türde ise yazar, karşısında­kiyle konuşurmuş gibi hem sorar hem cevap verir. Edebiyatımızda, bu türün ilk örnekleri Tanzimat'tan sonra verilmiştir. Türün ilk ciddi ve güzel örneklerini Tevfik Fikret'in Servetifünun dergisinin yazı dizisi olarak düzenlediği "Musahabe-i Edebiyye" sütun­larında görmekteyiz. Ahmet Rasim, Şevket Rado türün başarılı örneklerini vermiştir.

Yukarıdaki parçada boş bırakılan yere, aşağı­dakilerin hangisinde verilenin getirilmesi en uygundur?

A
günlük
B
fıkra
C
röportaj
D
sohbet
E
deneme
Soru 3

İç içe geçmiş iki olay zinciri ile roman, kişisel değişimleri konu alması bakımından Zehra'nın, hatıra defterindeki maceralar bakımından da Mürşit Efendi'nin romanıdır. Çocukluğundan itibaren Mürşit Efendi'yi kötü bir insan olarak tanı­ yan Zehra, hoşgörüsüz, katı kalpli, disiplinli bir öğretmendir. Zehra'nın babası Mürşit Efendi ise okulunu bitirdikten sonra idealist bir memur olarak Anadolu'ya gitmiş, Anadolu'nun memurları bekle­yen çürümüşlüğü içerisinde kaybolmuştur. Kötü bir evlilik yapmış, çok istemesine rağmen çocuklarıyla gereği kadar ilgilenememiştir. Yani kendi iradesi dışında yaşayan bir insan durumuna gelmiştir. işte bu pişmanlıklar, çaresizliklerle dolu hatıra defte­ri, ölümünden sonra kızı Zehra'nın eline geçer. Böylece Zehra'nın dış dünya ile ilişkisi de yeniden şekillenir.

Aşağıdakilerden hangisi, yukarıdaki parçada tanıtılan romanın yazarına ait bir eser değildir?

A
Yeşil Gece
B
Çalıkuşu
C
Dudaktan Kalbe
D
Miskinler Tekkesi
E
Ateşten Gömlek
Soru 4
  • Yüksek tepelerde hem yılana, hem kuşa rastlayabilirsiniz fakat biri sürünerek, öteki uçarak yükselmiştir.
  • Köhne fikirler paslanmış çivilere benzer, söküp atmak çok güçtür.
  • Adi fikre sarf edilmiş güzel ifadeden ziyade, adı ifade içinde gördüğüm güzel fikre acırım.
  • Ahmaklık, daima nur ile alevi karıştırır ve kendisini her yakanı bir güneş sanır.

Yukarıda verilen vecizeler yani özlü sözler aşa­ğıdakilerden hangisinden alınmış olabilir?

A
Mehmet Akif’in Safahat'ından
B
Halit Ziya'nın Kırk Yıl’ından
C
Ahmet Haşim'in Göl Saatleri'nden
D
Cenap Şahabettin'in Tiryaki Sözlerinden
E
Tevfik Fikret'in Haluk'un Defteri'nden
Soru 5

Sanatçının tüm sanatına hakim olan aklın sınır­ larını aşarak geçmiş zamanı yakalama arzusu ve bu arzunun somut biçimi olan "rüya", şiir ve hikayelerinde görüldüğü gibi romanlarında da görülür. Yaşadığı ortamla uzlaşamayan ve sürekli bir yalnızlık duygusu içinde bulunan Mümtaz, diğer romanlarının kişileri gibi, gerçeğin katı çıplaklığıyla karşılaşınca rüyaya benzeyen düşsel bir aleme sığınır. Söz gelişi Sahaflar'daki bitpazarında gezi­ nirken geçmiş zamanı yakalamak, akıl ve idrakin ötesine sıçramak ister.

Yukarıdaki parçada sözü edilen sanatçı ve romanı aşağıdakilerin hangisinde doğru verilmiştir?

A
Ahmet Hamdi Tanpınar - Huzur
B
Orhan Pamuk - Kara Kitap
C
Peyami Safa - Matmazel Noraliya'nın Koltuğu
D
Tarık Buğra - Firavun imanı
E
Samiha Ayverdi - Mesihpaşa İmamı
Soru 6

Romanda, Doğu ve Batı uygarlıkları kahraman­ ların karakterleri ve fiziki özellikleriyle canlandırı­lır. Macit ile Şinasi'nin davranışları, giyinişleri ve uğraşları birbirinden tamamen farklıdır. Neriman, iki adamı model oldukları uygarlıklar çerçevesin­ de yorumlar. Macit'in kıyafetleri ve temiz elleriyle sözlüsünden daha bakımlı olduğunu düşünür. Alafranga tipi temsil eden bu adamın uzun elleri, hafif manikürlü parmakları sürekli aklına gelir. Genç kıza göre Macit, hiçbir kusuru olmayan her yönüyle mükemmel bir insandır. Neriman'da, son zamanlarda Şinasi hakkında ise nefrete yakın bazı fikirler gelişmiştir.

Aşağıdakilerden hangisi, yukarıda parçada tanıtılan romanın yazarına ait bir eser değildir?

A
Yalnızız
B
Matmazel Noraliya'nın Koltuğu
C
Yaprak Dökümü
D
Mahşer
E
Biz İnsanlar
Soru 7

Aşık Paşa'nın Türklere tasavvufu, dervişlik yolu­nu öğretmek amacıyla yazdığı ünlü mesnevisidir. Eser, dini, tasavvufi ve öğretici bir eserdir. 12.000 beyit civarında olan eser, mesnevi nazım biçimiyle ve aruzun "failatün failatün failün" kalıbıyla yazıl­mıştır. Eserde vahdet, Allah; ruh ve vücut, yer ve gök gibi "ikili" konular; geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman gibi "üçlü" konular; anasır-ı erbaa (dört unsur / toprak, hava, su, ateş); beş duyu; yaratılışın altı günü; yedi kat gök; sekiz Cennet işlenmiştir. Sanatçı, eserin bitiş bölümünde "Türk diline kimsene bakmaz idi / Türklere hergiz gönül akmaz idi" dizeleriyle Türkçeye yeteri kadar önem verilmemesini eleştirmiştir.

Yukarıdaki parçada sözü edilen eser aşağıdaki­lerden hangisidir?

A
Pendname
B
Felekname
C
Mantıku't-Tayr
D
Şikayetname
E
Garipname
Soru 8

Çayın rengi ne kadar güzel;

Sabah sabah;

Açık havada.

Hava ne kadar güzel!

Oğlan çocuk ne kadar güzel!

Çay ne kadar güzel!

Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangi­si söylenemez?

A
Serbest şiir özelliği göstermektedir.
B
Söz sanatlarından kaçınılmıştır.
C
Garip şiir anlayışını yansıtmaktadır.
D
Konuşma havasıyla yazılmıştır.
E
Şiirsellik ve imgeler ön plandadır.
Soru 9

Bir gün balıkçı kahvesinin önündeki yarısı kırmızı, yarısı beyaz çiçek açan akasyanın dalına asılmış bir dülger balığı gördüm. Rengi denizden çıktığı zamanki esmer renkteydi. Vücudunda hiç kımılda­ ma yoktu. Taş kadar cansızdı. Yalnız bedenindeki incecik, ipten bile yumuşak zarları titreyip duruyor­ du. Böyle bir oynama hiç görmemiştim. Evet, bu bir oyundu. Bir görünmez iç rüzgarının oyunuydu. Vücutta görünüşte hiçbir titreme yoktu. Yalnız bu zarlar zevkli bir ürperişle tatlı tatlı titriyorlardı. İlk bakışta insana zevkli, eğlenceli şeymiş gibi gelen bu titreme hakikatte bir ölüm dansıydı. Sanki dül­ger balığının ruhu rüzgar rüzgar bu incecik zarlar­ dan akıp gidiyordu.

Sait Faik Abasıyanık'ın "Dülger Balığının Ölümü" adlı hikayesinden alınan bu metinle ilgili olarak hangisi söylenemez?

A
Gerçek, sadece dış görünüşüyle ele alınmıştır.
B
Betimleyici anlatımdan yararlanılmıştır.
C
Şiirsel ifadelere yer verilmiştir.
D
Birinci kişi anlatıcı kullanılmıştır.
E
Durum öyküsüne ait özellikler taşımaktadır.
Soru 10

El gibi dolaşma Anadolu'nda,

Arkadaş, yurdunu içinden tanı.

Dinle bir yosmayı pınar yolunda,

Dinle bir yaylada garip çobanı.

 

Bir ıssız ev gibi gezdiğin bu yurt, .

Yıllarca döktürür sana gözyaşı,

Yavrunun derdiyle ah eder Bayburt,

Turnanın özlemi yakar Maraş'ı ...

Yukarıdaki dizeler, içeriği ve üslubu dikkate alındığında, aşağıdaki sanatçılardan hangisinin sanat anlayışını yansıtmamaktadır?

 

A
Ahmet Haşim
B
Ahmet Kutsi Tecer
C
Ömer Bedrettin Uşaklı
D
Yusuf Ziya Ortaç
E
Faruk Nafiz Çamlıbel
Soru 11

Garbın ucunda, son ucunda en gürültülü;

Bir med zamanı, gökyüzü kurşunla örtülü;

 Yahya Kemal'in "Açık Deniz” şiirinden alınan yurıdaki dizelerde "kurşun'' sözcüğü benzetme amacıyla "bulut'' sözcüğünün yerine kullaılmış ancak "bulut" sözcüğü söylenmemiştir, böylece ----- yapılmıştır.

Yukarıda boş bırakılan yere aşağıdakilerin han­gisi getirilmelidir?

 

A
Teşbih
B
Teşhis
C
Kapalı istiare
D
Açık istiare
E
Mübalağa
Soru 12

                           I.

Yine zevrak-ı derunum kırılıp kenare düştü

Dayanır mı şişedir bu reh-i seng-sare düştü

                           II.

Meni candan usandurdı cefadan yar usanmaz mı

Felekler yandı ahumdan muradum şem'i yanmaz mı.

                          III.

Bir güneş yüzlü melek gördüm ki alem mahıdur

Ol kara sümbülleri aşıklarınufi ahıdur

Yukarıda verilen beyitlerdeki kafiye türleri aşa­ğıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiştir?

A
Tam - tunç - zengin
B
Tam - zengin - zengin
C
Yarım tam – tunç
D
Zengin - tam - tunç
E
Zengin - tunç - tam
Soru 13

Bilmem kime yahut neye uyduk gittik

Gahi meye gahi neye uyduk gittik

Erbab-ı zeka riyayı mezhep bildi

Bizler dili divaneye uyduk gittik

Yukarıda verilen dörtlüğün nazım biçimi aşağı­dakilerden hangisidir?

A
Murabba
B
Mani
C
Tuyuğ
D
Rubai
E
Şarkı
Soru 14

"İlahi! Gizlüsün, gayet zuhurundan, ilahi! Görünmezsin, ziyade nurundan; ilahi, Seyyidi ve Mevlayı! Her ne kadar günahkar isem, afvünden nevmid degülem. Ne kadar günahum çirki var-ise, umaram keremün deryası mahv ide ve ne kadar a'malüm çürügi var ise, ümidüm ol ki rahmetün sıfatı afv ide."

Sinan Paşa'nın Allah'a yalvarmak, yakarmak için yazdığı Tazarruname adlı eserinden alınan yukarıdaki parça, şiir biçiminde yazılsaydı türü aşağıdakilerden hangisi olurdu?

A
Methiye
B
Münacat
C
Naat
D
Tevhit
E
Mersiye
Soru 15

                              I.

Yok bu şehr içre senin vasf etdiğin dilber Nedim

Bir peri-suret görünmüş bir hayal olmuş sana

                           II.

Gevheri der bulmam kimsede vefa

Dost diye sevdiğim etti kim sefa

Hubların aşıka ettiği cefa

Kanun mudur erkan mıdır yol mudur

Birincisi divan, ikincisi halk edebiyatına ait bir şiirden alınan yukarıda yer alan dizelerdeki altı çizili isimlerin kullanımının edebiyattaki terim karşılıkları aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla doğru olarak verilmiştir?

A
Mazmun - nazire
B
Nazire – cönk
C
Mahlas - tapşırma
D
Tapşırma - mahlas
E
Cönk - mahlas
Soru 16

"Kendini bir metni keşfetmeye adamış okur, bir  serüvencinin, kaşifin, gözü kara denizcinin nite­liklerine sahiptir." diyor Manguel ve okurun hem dünyada hem de hayatta yolculuk eden bir gezgin olduğunu söyledikten sonra bunu belli bazı eser­ler üzerinden temellendiriyor. Kutsal kitaplardan  başlayarak, Gılgamış Destanı'nda, Dante'nin İlahi Komedya'sında ve ardından Ulysses'in, Hamlefin, Don Quijote'nin, Madame Bovaıy'nin ve Anna Karenina'nın sayfaları arasında gezintiye çıkıyor. Farklı gezginlerin notları, gözlemleri, yorumları bize eşlik ediyor.

Yukarıdaki parçada aşağıda verilen sanatçılar­ dan hangisinin eserine yer verilmemiştir?

A
Flaubert
B
Shakespeare
C
Dostoyevski
D
Tolstoy
E
Cervantes
Soru 17

Mahveder kendini bülbül bile hürriyet içün;

Çekilir mi bu bela alem-i pür mihnet içün?

Din içün, devlet içün, can çekişen millet içün,

Azme hail mi olurmuş bu çürük ten kafesi?

Bu dizeler, biçim ve içerik bakımından aşağı­daki sanatçılardan hangisinin sanat anlayışını yansıtmaktadır?

A
Namık Kemal
B
Tevfik Fikret
C
Muallim Naci
D
Recaizade Mahmut Ekrem
E
Abdülhak Hamit Tarhan
Soru 18

Gazellerin ilk beytine "matla", ilk. beyitten sonraki beyte "hüsnümatla"; son beytine "makta", son beyitten önceki beyte "hüsnümakta" adı verilir.

Buna göre, aşağıda verilen beyitlerden hangisi bir gazelin farklı bir beytidir?

A
Kase-i deryâzede tebdil olur cam-ı murad
Biz bu bezmin Nabiya çok badeharın görmüşüz
B
Süzme çeşmin gelmesin müjgan müjgan üstüne
Vurma zahm-ı sineme peykan peykan üstüne
C
Öyle ser-mestem ki idrak etmezem dünya nedir
Ben kimem saki olan kimdir mey û sahba nedir
D
Ne tende can ile sensiz ümid-i sıhhat olur
Ne can bedende gam-ı fırkatinle rahat olur
E
Gerçek hadis imiş bu ki hûbun vefası yok
Kim sevdi hûbu kim dedi h0bun cefası yok
Soru 19

Önceki dönemlerde olduğu gibi Cumhuriyet Dönemi'nde de "Satılık Ev", "İspinozlar", "Toros Canavarı", "Kahvede Şenlik Var", "Cengiz Han'ın Bisikleti" gibi eserlerde toplumsal sorunları ve aile içi sorunları işlenmiştir.

Aşağıdaki yazarlardan hangisi bu parçadaki eserlerle ilişkilendirilemez?

A
Sabahattin Kudret Aksal
B
Refik Erduran
C
Rıfat Ilgaz
D
Orhan Kemal
E
Ahmet Kutsi Tecer
Soru 20

Hoyrattır bu akşamüstüler daim

Gün saltanatıyle gitti mi bir defa

Yalnızlığımızla doldurup her yeri

Bir renk çığlığı içinde bahçemizden,

Bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan

Lavanta çiçeği kokan kederleri;

Hoyrattır bu akşamüstüler daima.

Yukarıdaki dizelerde aşağıdakilerden hangisine örnek gösterilemez?

A
imgeye
B
Hece ölçüsüne
C
Cinasa
D
Kafiyeye
E
Nakarata
Soru 21

Taşranın aydın / entelektüel kişi üzerindeki boğucu, kuşatıcı etkisi çok yoğundur. ---- Buzul Çağının Virüsü adlı romanında tam da bu konumdaki insan­ların sorunlarını irdeler. Romanın başlıca kişileri Osman ve Faik'in kendini gerçekleştirme çabala­rındaki açmazlar romanın eksen meselesi olarak okurun karşısına çıkar. Tutuculuğun çevrelediği bu insanlar ne mevcut kapıyı kırarak ne de bu yapıyla uyum sağlayarak varlıklarını sürdürebilirler. Roman bu konumdaki bireylerin gizemsel ve ruhsal çöküş­ lerinin serüvenidir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A
Mustafa Kutlu
B
Tezer Özlü
C
Ferit Edgü
D
Rasim Özdenören
E
Vüsat O. Bener
Soru 22

Atatürk Dönemi olarak adlandırılan 1923 - 1938 yıllarında çağdaşlaşma adına ciddi reformlar yapı­lır. Toplumu eski olandan uzaklaştırma, hayatı algılama ve yaşama bakımından Batı'ya yaklaştır­ma amacı taşıyan bu devrimler bu süre içerisinde birbiri ardınca gerçekleştirilir. İşte bu devrimlerden biri olan alfabe devriminin yapıldığı dönemde var­lıklarını ilan eden bir başka topluluk -----. Bilinçli bir birlikteliğin ilk örnekleri olan Servetifünun ve Fecriati'den sonra, sanat anlayışları farklılık gös­terse de bir dönüşüm ve devinim başlatmak ama­cıyla Cumhuriyet'in ilk yıllarında "canlılık, samimi­ yet, daima, yenilik" sloganıyla kurulan bu hareket bir edebi okul niteliği kazanmıştır.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A
Yedi Meşaleciler'dir
B
Hisarcılar'dır
C
Beş Hececiler'dir
D
Garipçiler'dir
E
II. Yeniciler'dir
Soru 23

Aşağıdakilerden hangisi orta oyununda yer alan Kavuklu tipinin özellikleri arasında  yer almaz?

A
"Ters anlama", "anlamazlıktan gelme" gibi söz oyunlarıyla güldürüyü sağlar.
B
Baş komiktir, Pişekar'la beraber asıl oyuncudur, dışa dönüktür.
C
Gölge oyunundaki Hacivat'a benzer, adeta onun karşılığıdır.
D
Oyunda tahsil görmemiş biridir, halkı temsil eder, dışadönüktür.
E
Tahsili yoktur, daima işsizdir; para bulunca hemen harcar, eli açıktır.
Soru 24

Aşağıdaki verilen tanımlardan hangisi ayraç içinde belirtilen kavramla ilgili değildir?

A
Edebiyatta, bir edebi eserde bulunan görüş ve düşünüş biçimini ifade eden kavramdır. (zihni­yet)
B
Seçilen belli bir konuyu, önceden yazılmış her­ hangi bir metne dayanmadan, sahnede akla gelen sözlerle işleyerek canlandırma esasına dayanan bir oyun şeklidir. (tuluat)
C
Edebiyatta masal, efsane, bilmece, oyun gibi halk edebiyatı ürünlerinin aslından az çok ay­ rılan değişik biçimine denir. (varyant)
D
Uzunlamasına açılan, halkın beğendiği halk şi­irlerini ve faydalı bilgileri yazdıkları, ince uzun defterlere verilen isim. (cönk)
E
Hece ölçüsünde aynı sayıda olan mısraların ·ahengini ve ritmik tekrarları artırmak için dize­ lerin bölünmesidir. (kavuştak)
Sınavı tamamlamak için butona tıklayınız, yanlışlarınız gösterilecektir. Sonuçları al.
24 tamamladınız.
]]>
AYT Edebiyat Denemesi – 28 ( Test Çöz – Online) https://dersimizedebiyat.org/ayt-edebiyat-denemesi-28-test-coz-online.html Sun, 04 Jul 2021 19:36:55 +0000 https://dersimizedebiyat.org/?p=129508 AYT Edebiyat denemesi çözerek kendinizi ve seviyenizi görmek istiyorsanız sizler için hazırladığımız 24 soruluk online test AYT Edebiyat Denemesi – 28 tam size göre. Başarılar Dileriz.

AYT Edebiyat Denemesi - 28

Tebrikler - AYT Edebiyat Denemesi - 28 adlı sınavı başarıyla tamamladınız.

Sizin aldığınız skor %%SCORE%% en yüksek skor %%TOTAL%%.

Hakkınızdaki düşüncemiz %%RATING%%


Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir.
Soru 1

Mümtaz’la, Nuran bir sene evvel, bir mayıs sabahı ada vapurunda tanışmışlardı. Bir haftadan beri oldukça kuvvetli bir çocuk hastalığı komşuları altüst etmişti. Nuran, Fatma’yı daha ziyade evde tutamayacağını anlayınca Ada’da teyzesine bırakmaya karar vermişti. Kocasından kışın başında ayrıldığından beri garip, kendi içine çekilmiş bir hayatı vardı. İstanbul’a bütün kış üç dört defa, o da şu bu almak için inmişti. İki tarafın rızası ile olmasına rağmen -Fahir’e bu son dostluğu da göstermiş, teklifi üzerine beraberce geçimsizlik davası açmaya razı olmuştu- mahkemenin uzun sürmesi onu yormuştu.

Bu parça aşağıdaki yapıtların hangisinden alınmıştır?

A
İbrahim Efendi Konağı
B
Fatih-Harbiye
C
Matmazel Noraliya’nın Koltuğu
D
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
E
Huzur
Soru 2

Tanzimat edebiyatı ile ilgili dönem ödevi alan bir grup öğrenci, aralarında şöyle konuşmaktadır:

Arzu: Ben Türk edebiyatında ilk yerli romanı okudum ve onun özetini çıkardım.

Burak: Bu dönem sanatçılarından sadece Ahmet Mithat Efendi’nin üç eserini okudum.

Ceyda: Tanzimat Dönemi eserlerinden sadece Müştak Bey ile Kumru Hanım’ın evlenme macerasını anlatan eseri okudum.

Deniz: İlk makaleyi kaleme alan sanatçının o makalesini ve başka bir eserini okudum.

Efe: Namık Kemal’in Ziya Paşa’nın Harabat’ına karşı yazdığı eseri okudum.

Yukarıda verilenlere göre aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A
Ceyda ve Deniz, aynı sanatçının ortak bir eserini okumuş olabilir.
B
Burak, Türk edebiyatında Batılı anlamda yazılan ilk yerli öyküyü okumuş olabilir.
C
Efe, Türk edebiyatındaki ilk eleştiriyi okumuştur.
D
Arzu, Şemsettin Sami’nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı romanını okumuştur.
E
Burak ve Ceyda roman okumuş olabilir.
Soru 3

Amerikalı petrol zengini Jonathan çiftinin Hongkong’a gerçekleştirdikleri gezinin anlatıldığı oyunda Doğu, bir dekordan ibarettir. Hongkong’u egzotik ve cazibeli yapan özelliği yalnızca iç açıcı manzarası değildir onlara göre. Amerikalı çift bu manzaraya canlı maymun beyni yemeği yeme fikrini de ekler. Oyunda da sık sık tekrarlandığı gibi her şey onlar içindir. Bir gizem, Doğu’ya has bir tat olarak canlı maymun beyni çiftin en önemli hedefi hâline gelir. Avcı Çoo’nun açgözlü çift için yakaladığı maymunun absürt bir biçimde kaçışı bir tür muamma yaratır.

Bu parçada söz edilen eserin yazarı aşağıdakilerden hangisidir?

A
Turan Oflazoğlu
B
Güngör Dilmen
C
Refik Erduran
D
Recep Bilginer
E
Orhan Asena
Soru 4

O, hikâyelerinde, İstanbul halkının her kesiminden insanları ele almış, bir fotoğraf makinesi doğallığıyla onları birer birer dile getirmiştir. Özellikle de balıkçılar, fakir sokak çocukları, iş güç sahibi insanlar rastgele denebilecek bir seçimle onun hikâyelerinde kendilerini bulurlar. Bu insanların davranışları, bir insan davranışının bütün gereklerine uygundur. Günlük konuşma diliyle yazdığı hikâyelerinde bir şehri ve o şehrin dünya çevresinde görülebilecek olan duygu ve düşünce sistemini buluruz. Şiir ve roman da yazan sanatçı, öykülerini Şahmerdan, Havada Bulut, Kumpanya, Havuz Başı, Tüneldeki Çocuk gibi kitaplarda toplamıştır.

Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A
Sait Faik Abasıyanık
B
Sadri Ertem
C
Selim İleri
D
Memduh Şevket Esendal
E
Oktay Akbal
Soru 5

Bu kitabın benim açımdan öbürlerinden daha değişik olmasının nedeni, her zaman ben kahramanımı bulduğum hâlde, bu kez kahramanımın beni bulması, romanın yazılmak üzere bana gelmesiydi. Bir başkası için o, koyu renk güneş gözlükleri takmış, siyah kazaklı, içinde kızıl pırıltılar oynaşan gür saçları olan bir genç kızdı; benim içinse ısrarlı birkaç telefondan sonra gelen bir romandı. Kız bir romana girmek istediğini biliyordu, bilmediği ise bu romandan nasıl çıkacağıydı; onu yalnızca ben biliyordum ve ona asla söylemeyecektim, zaten de söylemedim.

Bir romanın ilk bölümünden alınan bu parçada yazar aşağıdakilerden hangisini amaçlamıştır?

A
Anlatıyı eksik bırakarak okuru metne dâhil etmeyi
B
Montaj tekniğinden yararlanarak olayın etkileyiciliğini artırmayı
C
Romanın oluşum aşamasını da anlatarak üstkurmacaya yer vermeyi
D
Kahramanın zihninden geçenleri belli bir sıralamaya tabi tutmadan aktararak gerçekliği güçlendirmeyi
E
Başka yazarların metinlerine göndermede bulunarak anlatısını zenginleştirmeyi
Soru 6

Daha çok Kurtuluş Savaşı ve savaşın bitimini izleyen yıllarda değişik görevlerle Anadolu’ya giden aydınlar, çözümlenmesi gereken sorunları birer birer ortaya koymaya çalışmışlardır. O da bu aydınların başta gelenlerinden ve öncülerindendir. Onu diğerlerinden ayıran özelliği, sorunları yalnızca sergilemekle kalmayıp onlara çözüm yolu da getirmeye çalışmasıdır. Onu en çok etkileyen, Anadolu’nun tam bir bilinmezlik içinde oluşudur. Tanınmayışı, Anadolu’nun geri kalmasında en önemli rolü oynamıştır. O yıllar için bu bilinmeyen Anadolu’ya herhangi bir görevle gitmek ise sürgüne gitmekten farksızdır. Sanatçı, herkesin kaçtığı, gitmekten korktuğu Anadolu’ya ilk gönüllüler olarak genç öğretmenleri gönderir. Bunlar arasında Feride, henüz kadınların toplumsal görevlerde çalışmadıkları yıllarda Anadolu’ya giden bir genç öğretmen olarak dikkati çekmiştir.

Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A
Aka Gündüz
B
Reşat Nuri Güntekin
C
Yakup Kadri Karaosmanoğlu
D
Refik Halit Karay
E
Halide Edip Adıvar
Soru 7

Gül yüzüne bakmaya doyamadım

Ağzındaki incileri sayamadım

Bu dizelerde görülen söz sanatları aşağıdakilerin hangisinde vardır?

A
Güz geldi, yine soyundu elbiselerini ağaçlar
Sarıya büründü hep karşı yamaçlar
B
Dinmiş denizin şarkısı, rüzgâr uyumakta
Körfez düşünür, Kanlıca mahzundur uzakta
C
Basmış bağrına bir anne, kuzusunu
İçine çekiyor ipek saçlardan sevginin kokusunu
D
Gül gülse daim, ağlasa bülbül acep değil
Zira kimine ağla demişler, kimine gül
E
Kan tükürsün adını candan anan dudaklar
Sana benim gözümle bakan gözler kör olsun
Soru 8

                         I

Şimdi çerçevede mahpus yaşamaktadır

Alnında o yaman ölmezliğin zaferi

Uzak bir rüyada yüzer gibi gözleri

Artık ne gülmekte ne de ağlamaktadır

                       II

Gelmedi gün daha, çalmadı saat

Daha uçurmuyor beni bu kanat

Sabırsızlanma, ey kapımdaki at

Güneş daha gözlerimi yakıyor

Aşağıdakilerden hangisi numaralanmış bu dörtlüklerin ortak özelliğidir?

A
Ahenk unsuru olarak redife yer verilmesi
B
Hüsnütalil sanatından yararlanılması
C
Hece ölçüsüyle yazılması
D
Yarım kafiyeye yer verilmesi
E
Tasavvufi ögelere yer verilmesi
Soru 9

Türkiye’nin uzun süre yayımlanmış dergilerinden Servet-i Fünun,(I) Edebiyatıcedide (II) topluluğunun oluşması, gelişmesi ve dağılması aşamalarında temel yayın organı olmuştur. Topluluğun önde gelen sanatçılarından Tevfik Fikret, Halit Ziya ve Mehmet Rauf, (III) Batılı anlamda başarılı eserler kaleme almışlardır. Topluluğun dağılması ise Cenap Şahabettin’in (IV) derginin 553. sayısında yayımladığı Edebiyat ve Hukuk (V) başlıklı tercüme makalesi nedeniyle derginin geçici olarak kapatılmasıyla olmuştur.

Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

 

A
I
B
V
C
II
D
III
E
IV
Soru 10

Divan şiirinin kendini tekrarladığı bir dönemde bu şiiri yeniden canlandıran sanatçı, divanını daha yirmi dört yaşında tamamladı. Sebkihindi anlayışının etkisinde yazdığı şiirlerinde mahallî söyleyişlere, deyimlere, atasözlerine sıkça yer verdi. Anlamın bilmeceye dönüşecek kadar derin, zarif ve ince olmasına özen gösterdi, hayal gücünü son sınırına kadar kullandı, anlamı şaşırtıcı güzellikte imajlarla ve duyulmadık mazmunlarla zenginleştirdi. Yirmi altı yaşında yazdığı ünlü mesnevisi Hüsn ü Aşk, tasavvufi sembolik bir hikâye olup tasavvufta dervişlikten olgunluğa erişmek için takip edilen manevi yolculuğu anlatmaktadır.

Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A
Nabî
B
Nedim
C
Şeyh Galip
D
Şeyhülislam Yahya
E
Nailî
Soru 11

----, Türk saz şiirinden söz edildiğinde akla ilk gelen şairlerden biridir. Onunla ilgili olarak yurt içinde ve yurt dışında pek çok çalışma yapılmış olsa da şairin biyografisini kurmak ve edebî şahsiyetini ortaya koymak çok zordur. Nereli olduğunu, yaşamını ortaya koyacak sağlam bilgi ve belgeler henüz yok. Yine de 17. yüzyıl âşık edebiyatının en önemli temsilcilerinden biri olarak onun Güney Anadolu ve Toros yaylalarının konar-göçer Türklerinden olduğu söylenebilir. Aşk, doğa, gurbet, sıla, yaşlılık, yoksulluk, ayrılık, özlem, ölüm gibi temaların yanında; “güzellik” ve “güzel tipi” de onun şiir geleneği içinde önemli bir yer tutmuş ve ustaca işlenmiştir. O, güzellerini doğadan, yaşadığı çevreden, sosyal ilişkilerinden ayrı düşünmez.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A
Köroğlu
B
Kaygusuz Abdal
C
Karacaoğlan
D
Dadaloğlu
E
Seyrani
Soru 12

Aşağıdaki eser-sanatçı eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?

A
Kabusname – Ahmedî
B
Tazarruname - Sinan Paşa
C
Leyla vü Mecnun - Fuzûlî
D
Hayrabat - Nâbî
E
Garipname - Âşık Paşa
Soru 13

Mısır’dan toğrı geldüm bu diyare

Cefa tiğiyle sinem pare pare

Dilersen almağa gel sen de ahbar

Bu şehre dirler Antakıyye ey yar

Gezüb şehrini seyr itdüm tamamı

Vilayatun güzellik-i zamanı

Leb-i deryaya azm itdüm revanı

Görüb deryada bir nice civanı

Bu parça aşağıdakilerin hangisinden alınmış olabilir?

A
Seyahatname
B
Şehrengiz
C
Surname
D
Sefaretname
E
Pendname
Soru 14

(I) Fransız Filozof Pierre Bayard’a göre, kendisinden bahsedebilmeniz için o kitabı okumanız hiç de gerekmez hatta bir kitabı okumamak, ondan daha iyi bahsetmenin bir yoluna dönüşebilir bazen. (II) Bu muzip, görünüşte paradoksal fikir size Oscar Wilde’ın nüktedan vecizelerini hatırlattıysa bunun sebebi Wilde’ın da kitaplar hakkında yazmak için kitapları okumaya ihtiyaç duymaya gerek olmadığına inananlardan biri olmasıdır. (III) 10 dakika boyunca sayfalarını karıştırdığında insan bir kitabın güzel olup olmadığını anlayabilirdi Wilde’a göre. (IV) Yani birkaç sayfasını okumakla kitabın tamamını okumak arasında çok bir fark yoktu. (V) İnsan bir ısırık aldığında elmanın iyi olup olmadığını anlardı, elmanın tamamını yeme zorunluluğunu sadece sıkıcı insanlar duyumsardı.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde somutlama yapılmıştır?

 

A
I
B
II
C
IV
D
V
E
III
Soru 15

Aşağıdaki şiir-şair eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?

A
Orda Bir Köy Var Uzakta - Ahmet Kutsi Tecer
B
Süleymaniye’de Bayram Sabahı - Yahya Kemal
C
Aruza Veda - Kemalettin Kamu
D
Bu Vatan Kimin - Orhan Şaik Gökyay
E
Han Duvarları - Faruk Nafiz Çamlıbel
Soru 16

 ---- sanatçılar, bireyselliğe, öznel deneyimlere önem vererek kendi kişisel tepki ve duygu yoğunluklarını ifade ettiler. Mutluluğa erişmek kişinin, tamamıyla iç dünya yapısına ve duygularına verdiği değer, akıl ve mantık görüşünden daha önemliydi. Daha çok yaşamın önünde engel teşkil eden bütün kurallara karşı, insanın düş gücünü hayata geçirmesiyle  toplumda huzursuzluğun düzeleceğini savunmuşlardır. Belirli bir üslup benimsemeyerek coşkuyu, düşselliği, melankoliyi, kaygıyı yaşayarak doruk noktasına taşıdılar. Turner ve Delacroix’da coşkuyu yaşarken Shakespeare, Byron, Hugo’da dile getirilen fırtınalar, uçurumlar, hayal gücünün getirdiği diğer ögeler önemli yer tutar. Dış dünya abartılarak betimlenir, Orta Çağ efsaneleri ve din duygusu önem kazanır. Duygu ve düşünceler şairane olarak dile getirilir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A
Romantik
B
Realist
C
Natüralist
D
Sürrealist
E
Klasik
Soru 17

Edebiyat, tarih, felsefe ve sosyoloji gibi bilimsel sahalar, kendi özel alanlarında bağımsız birer disiplindir. Bu disiplinler zamanla kendi bağımsızlıklarını ilan etmeye başlar. Başlangıçta tarih, edebiyatın bir biçimi olarak yer almaktayken 19. yüzyıl başlarında tarihçilerin kendi bilimsel yöntemlerini kullanarak tarih-edebiyat arasındaki ayrımı inşa ettikleri görülür. Böylece edebiyat, insanın duygu ve düşüncelerinin, felsefi yaklaşımlarının ifadesi; tarih ise insanoğlunun zaman içinde yaşadığı vakaların kaydı olarak ayrışır. Ancak bu iki disiplin arasındaki ilişki, her zaman aktif kalmaya devam eder. Zira bunlardan biri olmadan diğerinin anlaşılması güçtür. Bu nedenle çocukların eğitiminde program geliştirmek adına tarih ve edebiyat ilişkisini kullanmak bir zorunluluk olarak karşımıza çıkar.

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A
Edebiyat ve tarih arasındaki yakın ilişki, başka alanlar arasında yoktur.
B
Çocuk eğitiminde edebiyatı ve tarihi bir arada kullanmak kaçınılmaz bir durumdur.
C
Tarihî dönemleri en iyi anlamanın yolu, o dönemlerin edebî metinlerini incelemekten geçer.
D
Bilimler, zaman içinde birbirinden koparak bağımsız hâle gelmiştir.
E
Edebiyat insanın duygu ve düşüncelerine, tarih ise yaşadığı olaylara odaklanır.
Soru 18

Türklerin Müslüman olmadan önceki sözlü edebiyat ürünlerinden olan koşuk, Müslümanlığın kabulünden sonra halk edebiyatında koşmaya dönüşmüştür. Böylece halk şairlerinin 3-5 dörtlük ve 8’li hece ölçüsüyle sıklıkla kullandığı bir nazım biçimi olarak yaşamını devam ettirmiştir.

Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A
V
B
III
C
IV
D
I
E
II
Soru 19

Şair daha gençken belli eder kendini. Doğuştan gelen bir şeyler gerekir şair olmak için, bir patlamadır o. Bir bakmışsın, genç şair dizeler döktürüyor. Fakat roman, tecrübe dağarcığının dolmasını ister yazardan. Öyle hemen yazılmaz. Yazar, çırağı olmadığı işin ustalığını yapamaz romanda; dolayısıyla, yazdıkları anlatım yönüye basit karalamalar olarak kalır sadece.

Bu parçada altı çizili sözlerle anlatılmak istenenler aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?

A
Deneyimli yazarlardan yararlanmak - öncelikle roman yazmanın tekniklerini öğrenmek
B
Kısa zamanda çok şey öğenmek - başka türlerde de yazarak kendini geliştirmek
C
Yaşam deneyimi kazanmak - acemilik dönemi geçirmeden yetkin bir yazar olamamak
D
Nitelikli romanları çok okumak - Yazdıklarını beğenmeyip daha iyisine ulaşmak
E
Deneme-yanılma yoluyla yeni yöntemler bulmak – yazma işini usta sanatçılardan öğrenmeye çalışmak
Soru 20

Çam başına çıktım anam çıram yanmadı

Mektup saldım yare aman mektup varmadı

Etrafıma baktım anam kimse kalmadı

 

Ağlama gelinim ağlama

Beni yolumdan eyleme

 

Sazaklara ev yapma anam o batar gider

Uzaklara kız verme aman o yiter gider

El kadarcık ekmeğin anam o bana yeter

 

Ağlama gelinim ağlama

Beni yolumdan eyleme

Bu dizeler biçim ve içerik açısından aşağıdaki şiir türlerinden hangisine örnek verilebilir?

A
Ağıt
B
Mani
C
Destan
D
Türkü
E
Semai
Soru 21

Bir gölü andırır bil ki dört yanın

Bağrını delmezse yanık türküler

Varlığı bu korla tutuşmayanın

Kirpiği yaşarsa gözleri güler

Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A
Rediften yararlanılmıştır.
B
Koşma nazım biçimiyle yazılmıştır.
C
Çapraz kafiye düzeniyle oluşturulmuştur.
D
Söz sanatlarına yer verilmiştir.
E
Tunç kafiye vardır.
Soru 22

Servetifünuncularla birlikte şiir yazmaya başlayan sanatçı; üslup, tema, zevk ve dil bakımından onlara katılmamıştır. Onun şiir dünyasında görülen asıl gelişme, Türk halk  kültürü ve özellikle tasavvufla temasa geçmesinden sonra başlamıştır. Millî şiiri kurmak için kaynak olarak Batı’yı değil, Yunus’tan zamanına kadar Türk halk ve tekke şairlerinin söyleyiş tarzını ve tekniğini örnek olarak alır. Bu sebeple gençlik ve halk üzerinde etkisi aynı yolda yürüyen diğer şairlerden fazla olmuştur. Nitekim kendisinden sonra gelen hececiler geniş ölçüde onun etkisinde kalmıştır. Bu açıdan bakıldığında Türk şiirine büyük hizmeti olmuştur. O, Yunus’tan, Karacaoğlan’dan, Dertli’den, Seyrani’den aldığı ruhu ve tekniği Avrupai bir anlayışla yoğurarak çağdaş bir niteliğe kavuşturmuştur. Şiirlerinin büyük bölümünü Serâb-ı Ömrüm adlı eserinde toplamıştır.

Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A
Mehmet Emin Yurdakul
B
Ali Canip Yöntem
C
Mehmet Akif Ersoy
D
Rıza Tevfik Bölükbaşı
E
Ziya Gökalp
Soru 23

Tanzimat edebiyatı ile ilgili dönem ödevi alan bir grup öğrenci, aralarında şöyle konuşmaktadır:

Arzu: Ben Türk edebiyatında ilk yerli romanı okudum ve onun özetini çıkardım.

Burak: Bu dönem sanatçılarından sadece Ahmet Mithat Efendi’nin üç eserini okudum.

Ceyda: Tanzimat Dönemi eserlerinden sadece Müştak Bey ile Kumru Hanım’ın evlenme macerasını anlatan eseri okudum.

Deniz: İlk makaleyi kaleme alan sanatçının o makalesini ve başka bir eserini okudum.

Efe: Namık Kemal’in Ziya Paşa’nın Harabat’ına karşı yazdığı eseri okudum.

Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi öğrencilerin okuduğu eserlerden biri olamaz?

A
Sergüzeşt
B
Şair Evlenmesi
C
Durub-ı Emsal-i Osmaniye
D
Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi
E
Felatun Bey’le Rakım Efendi
Soru 24

Ben hep kitap okurdum. Onun için benim böyle mühendislik gibi bir dala gireceğimi kimse düşünmezdi. Belki dış işlerine girebilirim, iç işlerine girebilirim yani bir bürokrasi görevi yaparım, diye düşünülüyordu. Yalnız sonradan lisenin son sınıfında bu durumu değiştiren bilgiler edindim. 1940’lı yıllarda dünyada fizik, bugün biyolojide olduğu gibi hızla gelişen bir bilim dalıydı. Einstein’ın “rölativite”si çıkmıştı. Anlaşılmaya çalışılıyordu. “Kuantum Mekaniği” diye atomların hareketlerini açıklayan yepyeni bir kuram ortaya çıkmıştı ve bu kuramda zaman gibi, uzay gibi, nedensellik gibi, felsefecilerin yıllardır tartıştıkları kavramlara yeni anlamlar getiriyordu. Ben bunları seziyordum. O zaman Teknik Üniversitede arkadaşların yayınladığı Bilim ve Teknik diye bir dergi vardı. Oradan okuduğum bilgilerle düşünmeye başladım ve “İşin esası nedir?” diye merak ettim. Felsefeye hep merakım vardı. “Felsefi kavramlara bu yeni fizik konularını öğrenirsem daha bir açıklık getirebilir miyim?” diye dolambaçlı bir yoldan fizikçi olmaya karar verdim.

Bu parça aşağıdaki edebî türlerden hangisine örnek verilebilir?

A
Günlük
B
Biyografi
C
Sohbet
D
Otobiyografi
E
Fıkra
Sınavı tamamlamak için butona tıklayınız, yanlışlarınız gösterilecektir. Sonuçları al.
24 tamamladınız.
]]>
AYT Edebiyat Denemesi – 27 ( Test Çöz – Online) https://dersimizedebiyat.org/ayt-edebiyat-denemesi-27-test-coz-online.html Sat, 03 Jul 2021 20:13:19 +0000 https://dersimizedebiyat.org/?p=129505 AYT Edebiyat denemesi çözerek kendinizi ve seviyenizi görmek istiyorsanız sizler için hazırladığımız 24 soruluk online test AYT Edebiyat Denemesi – 27 tam size göre. Başarılar Dileriz.

AYT Edebiyat Denemesi - 27

Tebrikler - AYT Edebiyat Denemesi - 27 adlı sınavı başarıyla tamamladınız.

Sizin aldığınız skor %%SCORE%% en yüksek skor %%TOTAL%%.

Hakkınızdaki düşüncemiz %%RATING%%


Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir.
Soru 1

                       I

En arka sıradayım. Otobüslerde yerimi en arka sıradan almak benim alışkanlığım. Azala azala tek tük kalan alışkanlıklarımdan biri. Kimse seni görmez. Sen herkesi görürsün. Herkesi görmek istemezsen kimseyi görmemiş olursun. Yol boyu bir motor horultusu duyarsın, hepsi bu. Karşıdan gelenler farlarını kısmışlarmış, kısmamışlarmış; ha çarpıştık ha çarpışamadıkmış; bütün bunlar, o gerilip doğrulmalar, derin solumalar, küçük bir cana bunca önem vermeler falan senin dünyandan içeri sızamaz. Nereye sızamaz dedin, nereye? Senin dünyan da neymiş?

                        II

Elbette şu son yaşananlar sırasında en çok acıyı ben çektim fakat çevremdeki insanları hiç yoktan sebeplerle üzdüğümü de fark ettim. Benim acı çekmem, üzülmem başkalarına kötü davranmamı gerektirmez. Bu yaşananlarda onların suçu yok ki! Tek suçlu benim. Sorunlarımı da ben çözebilirim ancak. Bu yolculuk sonunda varacağım baba ocağı, sorunlarımdan kurtulmamın başlangıcı olur umarım.

Bu parçalarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

A) İki metin de gözlemci anlatıcının bakış açısıyla yazılmıştır.

B) I. metin, gelenekselci bir yazar, II. metin ise postmodern anlayışla eser veren bir yazar tarafından kaleme alınmıştır.

C) I. metin bilinç akışı tekniği ile yazılmışken II. metin, iç monolog tekniğiyle yazılmıştır.

D) I. metindeki anlatım tekniğini edebiyatımızda ilk olarak Oğuz Atay kullanmıştır.

E) I. metin, gösterme tekniğini; II. metin, anlatma tekniğini örneklendirmektedir.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 2

Edebiyatımızda Batı anlayışının yerleşmesi ve bu görüşle meydana getirilmiş eserlerin değerlendirilmesi çığırını açan sanatçılardan biridir. Zemzeme adlı şiir kitabının üçüncü cildinde yeni şiir anlayışı ile ilgili görüşlerinden söz eder. Hem vezinde hem de şekilde eski şiirden etkilenmiş olsa da zaman içerisinde şiirde yeni arayışlara girmiştir. Vezinli ve kafiyeli her manzumenin şiir olmadığı gibi, her şiirin de vezinli ve kafiyeli olması gerekmediğine inanır. Şiiri güzel sanatların bir kolu olarak düşünerek edebî eserlerde mantığın aranmaması gerektiğini ileri sürer. Buna ek olarak düşünce, duygu ve hayal güzelliğiyle bir eserin ortaya konmasını teklif eder. Şiirin ahlak dersi vermek maksadıyla yazılmaması gerektiğini dile getirir.

Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Muallim Naci

B) Ziya Paşa

C) İbrahim Şinasi

D) Recaizade Mahmut Ekrem

E) Namık Kemal

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 3
  • yumgak: yumak, yuvarlanan ve yuvarlak olan her şey

yumgaklanmak: yumak, yuvarlak yapılmak

yumgı: toplu, çok

yumgın: toplu olarak, toptan, hep birden, bütün

  • Kanı kan ile yumas.

Kişi alası içtin yılkı alası taştın.

Alplar birle uruşma begler birle turuşma.

  • Yigitleri işletü

Yıgaç yemiş ırgatu

Kolan keyik avlatu

Badram kılıp avnalım

Bu parçalar aşağıdaki eserlerin hangisinden alınmış olabilir?

A) Garipname

B) Divanü Lügati’t-Türk

C) Divan-ı Hikmet

D) Atabetü’l-Hakayık

E) Kutadgu Bilig

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 4

Bugünkü anlamıyla romanın gerçek bir deney olduğundan şüphe edemeyiz, gözlemden yararlanarak romancının insan üzerinde yaptığı gerçek bir deney. Artık zevk olsun diye, tasvir için tasvir etmiyoruz. İnsanın, çevresinden ayrılamayacağını; elbisesi, evi, şehri, ülkesi ile tamamlandığını kabul ediyoruz. Bu bakımdan beyninin ya da yüreğinin tek bir olayını, çevrede onun sebeplerini ya da tepkisini aramadan tespit etmeyeceğiz. Sonu gelmez tasvirlerimizin sebebi işte budur.

Deneysel Roman adlı eserden alınan bu parçada yazar, aşağıdaki akımlardan hangisini savunmaktadır?

A) Klasisizm

B) Romantizm

C) Realizm

D) Natüralizm

E) Sürrealizm

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 5

Süleyman Çelebi

II

Vesiletü’n-Necat

Fuzuli

16. yüzyıl

III

I

17. yüzyıl

Siham-ı Kaza

 Bu tabloda numaralanmış yerlere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

 

I

II

III

A)

Baki

14. yüzyıl

Hayriye

B)

Nedim

17. yüzyıl

Mantıku’t-Tayr

C)

Nef’i

15. yüzyıl

Hadikatü’s-Süeda

D)

Şeyhî

16. yüzyıl

Tazarruname

E)

Şeyh Galip

15. yüzyıl

Tuhfetü’l-Haremeyn

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 6

Sanatçı, “Esir Şehir” dizisi olarak yazdığı Esir Şehrin İnsanları, Esir Şehrin Mahpusu, Yol Ayrımı ve bu diziye dâhil edilebilecek Yorgun Savaşçı, Kurt Kanunu romanlarında merkez mekân olarak İstanbul’u kullanır. 1920 ve 1930 yılları arasını anlatan bu eserler, Mütareke’den Cumhuriyet sonrasına kadar İttihatçıların bir kısmının dramını konu edinir. Mütareke yılları İstanbul’u; gazete idarehaneleri, eski konaklar, Bekirağa Bölüğü, Teşvikiye Subay Barınma Evi gibi mekânlar etrafında canlandırılır. Cumhuriyet sonrasını anlatan romanlarda ise gazete büroları, avukat yazıhaneleri, Kapalıçarşı gibi sosyal ve özel birçok mekân yer alır. Yazar, insan ve mekân ilişkisini kendi mesajları doğrultusunda gerçekçi bir perspektifle ortaya koymuştur.

Bu parçada sözü edilen sanatçı, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Orhan Kemal

B) Yaşar Kemal

C) Talip Apaydın

D) Abbas Sayar

E) Kemal Tahir

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 7

                          I

Yâr senin derdinden derbeder oldum

Derd-i derunumu sor da öyle git

Hasretinden Mecnun misali oldum

Ne hâle düşmüşem gör de öyle git

                          II

Gevheri der bulmam kimsede vefa

Dost diye sevdiğim etti kim sefa

Hubların âşıka ettiği cefa

Kanun mudur erkân mıdır yol mudur

Aşağıdakilerden hangisi, numaralanmış bu dörtlüklerin ortak özelliğidir?

A) Kafiye düzeni

B) Redif ve kafiye kullanılması

C) Söz sanatlarına yer verilmesi

D) Ait oldukları şiirlerin son dörtlüğü olması

E) 6+5 duraklı hece ölçüsünün kullanılması

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 8

Aşağıdaki beyitlerin hangisinde aliterasyona yer verilmemiştir?

A) Sen sussan sadece sessizce bana baksan

Ben büyülensem boyun büküp sana baksam

B) Çini bir kâsede bir Çin çayı içmekteydi

Bir güzel yırtıcı kuş gözleri gördüm

C) Yalap yalap yalabıyan ince tonlum

Yir basmayup yorıyan selvi boylum

D) Her canlıya Hak layık olan cevheri verdi

Tırtıl iki diş bulsa bütün ormanı yerdi

E) Gitdi Kayser kasrınun tâk u revâkı kalmadı

Nice Kisrâ geçdi tâk u tumturâkı kalmadı

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 9

----, hem içerik hem biçim açısından divan şiirine yenilikler getirmiştir. Çevresini, çevresindeki kişileri şiirlerine malzeme yaparak mahallileşmenin de önemli temsilcilerinden biri olmuştur. Yaratılışı ve hayata bağlılığı ile eskilerin soyut kavramlar dünyasından kendisini kurtararak ruhunun duyuşlarını olduğu gibi ifade etmiştir. Çevresini gerçek hayatta olduğu gibi yansıtmış, zarif ve yepyeni hayallerle canlı tablolar çizmiştir. Ortaya koyduğu bu renkli tablolar statik, durağan ve gerçek hayatın çok ötesinde değildi. O, klişe mazmun ve kurguların dışına rahatlıkla çıkabilmesini bilmiş, bu özellikleri ile de divan şiirinde farklı bir yer edinmiştir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Nedim

B) Baki

C) Fuzuli

D) Nabi

E) Şeyh Galip

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 10

Kesin bir tanımının yapılması güç, belli bir biçime veya kurallar bütününe bağlı olmayan sürekli değişim ve gelişim hâlinde olan edebî bir türdür. Michael Holquist, bu türün son derece militanca biçim değiştiren bir edebî tür olarak tarihi kronolojik biçimde ele almak isteyenlerin yapmak istediği sınırlamalara sürekli direndiğini hatırlatır. Zira bu tür, doğası gereği kategorize edilmeye, sınırlandırılmaya, türlere ayrılmaya direnir. Ancak yine de bir tanım yapılması gerekiyorsa uzun anlatıma dayalı, gerçek ya da gerçeğe benzer olayların yanı sıra düş gücünden yola çıkarak olağanüstü durumların da eklenebildiği; kişi, yer ve zaman üçleminin olduğu; birbirleriyle bağlantılı olaylar zincirini anlatan bir tür olduğu söylenebilir.

Bu parçada tanıtılan yazınsal tür aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Roman

B) Hikâye

C) Masal

D) Tiyatro

E) Destan

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 11

Aşağıdaki sanatçı-yapıt eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?

A) Nabizade Nazım - Zehra

B) Abdülhak Hamit - Sahra

C) Muallim Naci - Ateşpare

D) Sami Paşazade Sezai - Letaif-i Rivayat

E) Namık Kemal – Cezmi

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 12

I. Zülf-i siyahı saye-i perr-i hüma imiş
İklim-i hüsne anun içün padişa imiş
II. Bir secde ile kıldı ruh-ı afitabı zer
Hak-i cenab-ı dust aceb kimya imiş
III. Avazeyi bu âleme Davud gibi sal
Baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş
IV. Görmez cihanı gözlerümüz yâri görmese
Mir’ât-ı hüsni var ise âlemnüma imiş
V. Zülfün esiri Baki-i bi-çare dûstum
Bir mübtela-yı bend-i kemend-i bela imiş
Bu gazel ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. beyit, matla beytidir.
B) Âşıkane gazel örneğidir.
C) III. beyitte tevriye sanatı vardır.
D) V. beyit makta beytidir.
E) Musammat gazel örneğidir.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 13

(I) Mizah; gerek hayatta gerekse sanatta kullanımı itibarıyla yaşanan gerçekliğe farklı bir bakış açısıyla bakabilen, sorgularken gülümseten, gülümsetirken düşündüren, düşündürürken farklı noktalara dikkatleri çekebilen bir anlatım tarzıdır. (II) Keskin bir zekâ, hazırcevaplık, dili iyi bilme, edebiyattan anlama, insanı yakından tanıma mizah yapmak için zorunludur. (III) Şartların eşit olmadığı durumlarda zayıfın güçlüye karşı durmasını sağlar. (IV) Gerek Türk edebiyatının gerek Batı edebiyatının pek çok türünde yer bulabildiği gibi, başka sanat dallarında da etkin bir şekilde kullanılır. (V) Özellikle sözlüklerde ve bazı kaynaklarda geçen mizah tanımlarının doyurucu, açık ve belirgin olmayışından dolayı çoğu zaman mizah, şaka, eğlence, latife, nükte ve alay gibi kavramlar birbirinin aynıymış gibi kullanılır.

Mizaha ilişkin bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) I. cümle, tanımsal bir özellik taşımaktadır.

B) II. cümlede, gerektirdiği özelliklerden söz ediliyor.

C) III. cümlede, bir karşılaştırma yapılıyor.

D) IV. cümlede, sadece edebî yapıtlarda kullanılmadığı belirtiliyor.

E) V. cümlede, başka kavramlarla karıştırıldığından söz ediliyor.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 14

I

Kiralık Konak

1922

II

Nur Baba

1922

III

Hüküm Gecesi

1927

IV

Sodom ve Gomore

1928

V

Yaban

1932

VI

Bir Sürgün

1937

Yukarıda Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun romanları ve yazılış  tarihleri verilmiştir.

Yakup Kadri, romanlarında Tanzimat’tan Cumhuriyet Dönemi’ne kadar Türk toplumunda olan değişimleri işlemiş ve vaka zamanı olarak bu dönemleri ele almıştır.

Yakup Kadri’nin aşağıdaki numaralanmış eserlerinden hangileri “vaka zamanına” göre doğru sıralanmıştır?

A) I - VI - III - IV

B) I - IV - II - V

C) II - I - III - VI

D) III - V - I - II

E) VI - III - II – I

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 15
  • “Gurbet şairi” olarak tanınan sanatçı, şiirlerinde hece ölçüsüyle ve Millî Edebiyat anlayışına bağlı kalmış; aşk, yalnızlık ve özellikle gurbet konularında şiirler yazmıştır.
  • Akbaba adlı mizah dergisiyle tanınan sanatçı, hece ölçüsüyle ve yalın bir dille şiirler yazmış; şiirlerini Akından Akına, Bir Rüzgâr Esti, Cenk Ufukları gibi kitaplarda toplamıştır.
  • Ankaralı Âşık Ömer mahlasıyla koşma biçimli şiirler yazan sanatçı, kendi adıyla yazdığı şiirlerde hece ölçüsüne yenilik getirmiş; Onuncu Yıl Marşı’nın yazımına katkıda bulunmuştur.
  • Sivas’ta öğretmenlik yaptığı dönemde halk edebiyatını ve folklorunu yakından tanıyan sanatçı, şiirlerinde bunlara yer vermiş; Âşık Veysel’i kamuoyuna tanıtmıştır.

Aşağıda verilen sanatçılardan hangisi yukarıdakilerden biriyle ilişkilendirilemez?

A) Ahmet Kutsi Tecer

B) Faruk Nafiz Çamlıbel

C) Behçet Kemal Çağlar

D) Yusuf Ziya Ortaç

E) Kemalettin Kamu

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 16

Halk şiiri; anonim halk şiiri, âşık şiiri, tekke şiiri başlıkları altında gruplandırıldığı gibi; halk şairleri arasında düzene karşı gelen, isyanını şiirlerinde dile getiren ----, ---- ve ---- gibi sanatçılar da vardır.

Bu cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Köroğlu - Dadaloğlu - Kaygusuz Abdal

B) Köroğlu - Dadaloğlu - Pir Sultan Abdal

C) Karacaoğlan - Âşık Ömer - Seyranî

D) Karacaoğlan - Bayburtlu Zihnî - Dertli

E) Erzurumlu Emrah - Kayıkçı Kul Mustafa – Gevherî

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 17

Her sabah her sabah suya giderken

Yâr yolunda toprak olsam toz olsam

Bakıp dört köşeyi seyran ederken

Kara kaş altında ela göz olsam

Bu dizelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) Telmih sanatına başvurulmuştur.

B) Yarım kafiye kullanılmıştır.

C) Ulamaya yer verilmiştir.

D) Nazım türü, güzellemedir.

E) Çapraz kafiye şemasından yararlanılmıştır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 18

I

Kiralık Konak

1922

II

Nur Baba

1922

III

Hüküm Gecesi

1927

IV

Sodom ve Gomore

1928

V

Yaban

1932

VI

Bir Sürgün

1937

Yukarıda Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun romanları ve yazılış  tarihleri verilmiştir.

Bu tabloya göre Yakup Kadri’nin romanlarıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) Yanlış Batılılaşmayı eleştirdiği eseri, tekkelerin bozulan yapısını eleştirdiği eserinden önce yazılmıştır.

B) III ve IV numaralı romanlarda, Kurtuluş Savaşı yıllarını konu edinmiştir.

C) V numaralı romanında, aydın-halk çatışmasını işlemiştir.

D) I numaralı romanının kahramanları arasında Naim Efendi, Seniha, Hakkı Celis vardır.

E) Sanatçının bu tabloda olmayan romanları da vardır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 19

Edebiyat tarihlerinde, antolojilerde, ders kitaplarında kendisinden sıklıkla “saf şiirin temsilcisi”, “akşam şairi”, “hüzün şairi”, “empresyonist şair” ya da “sembolizmin öncüsü” gibi adlandırmalarla söz edilen, şiirleri geniş okur kitlelerine ulaşan sanatçı, modern Türk edebiyatının düzyazı türünde de değerli eserler kaleme almış önemli şair ve yazarlarındandır. Onun şiiri üstüne yazılanlara bakıldığında bunlarda yalnızca, şairin diğer şairlerden esinlendiği, şiirlerini sembolizm ve empresyonizm akımlarının etkisinde kalarak yazdığı yönündeki tespitler yer alır. Sıkça yinelenen bu tespitler, bir ileri noktaya taşınamaz. Söz konusu etkilenimin ve etkileşimin, şairin şiirine ne kattığı üstünde durulmaz. Tematik düzlemde oluşturulan yazılar ise onun şiirinde “akşam, renk, sonbahar, karamsarlık, hüzün” gibi tekil kavramlara odaklanmıştır.

Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Tevfik Fikret

B) Ahmet Haşim

C) Yahya Kemal

D) Süleyman Nazif

E) Cenap Şahabettin

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 20

Benim yârim şimdi çıkar

Çıkıp da yollara bakar

Emrah’ı odlara yakar

Boyu selvi revan şimdi

Erzurumlu Emrah’a ait bu semai, koşma biçiminde yeniden yazılmak istense aşağıdakilerden hangisi kesinlikle değişmelidir?

A) Konusu

B) Dize sayısı

C) Hece sayısı

D) Kafiye türü

E) Kafiye düzeni

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 21

Arabanızla şehirden oldukça uzak, ormanlar içinde güzel bir kamp alanına piknik için gidiyorsunuz. Yeşillikler içinde kıvrılan yolları, yol boyu karşınıza çıkan dereleri, göletleri geçiyorsunuz. Korkutucu, hayranlık uyandırıcı, şaşırtıcı uçurumlardan, kayalıklardan geçiyor; tepeleri, yemyeşil düzlükleri aşıyorsunuz. Sonra kampın kapalı olduğunu, içeri giremeyeceğinizi öğreniyor; belki bulduğunuz bir düzlükte, bir dere kenarında pikniğinizi yapıp aynı yollardan dönüyorsunuz. Bu yolculuktan elleriniz boş döndüğünüzü düşünür müsünüz? Bence hayır!

Bu parçada anlatılanlar, bir yazarın edebiyat yolculuğu için düşünülürse aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

A) Her yazarın edebiyat dünyasında yaptığı yolculuk kendine özgüdür.

B) Edebiyat alanında önemli olan, bir işi bitirmek değil, ona başlamaktır.

C) Yazar, kalemi eline alıp kendini yazmaya zorladı mı konu kendiliğinden genişlemeye başlar.

D) Yazarlık yolunda verilen her emek bir kazanç olarak değerlendirilmelidir.

E) Yazarlık, sonu belli olmayan bir yol olsa da o yola çıkacak çok hevesli vardır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 22
  • Allah’ı övmek, ona dua etmek için yazılan, özel bir ezgi ile söylenen, tarikatlara göre farklı adlar alabilen şiirlerdir.
  • Tasavvuftaki, varlıkların Allah’tan geldiği ve yine ona döneceği düşüncesini açıklayan şiirlerdir.
  • İlk okunuşta saçma ya da din açısından uygunsuz görünen bu şiirler, tasavvufi açıdan yorumlanabilir özellikler taşır.
  • Tarikat önderlerinin tarikata yeni giren dervişlere tarikat kurallarını anlatmak için söyledikleri didaktik şiirlerdir.

Aşağıda verilenlerden hangisi yukarıdakilerden biriyle ilişkilendirilemez?

A) Devriye

B) Nutuk

C) İlahi

D) Şathiye

E) Nefes

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 23

Cumhuriyet’ten sonra öykülerinde, toprak kavgalarını, ağa-köylü, zengin-fakir çatışmasını, köyden kente göçün yol açtığı sorunları, dar gelirli insanların yaşam mücadelelerini anlatan, daha çok realizm ve natüralizm akımlarının etkisinde kalan sanatçılar da yetişmiştir.

Aşağıdakilerden hangisi bu cümlede sözü edilen sanatçılardan biri değildir?

A) Sadri Ertem

B) Necati Cumalı

C) Tarık Buğra

D) Fakir Baykurt

E) Sabahattin Ali

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 24

Okuruma Mektuplar’da, yaşamın kanıksanmış (I) (çok tekrarlandığından etkileyiciliği kalmayıp alışılmış) yönlerine ayna tutarak (II) (konu edinerek) çeşitli konularla ilgili tutkularını, bildiklerini, özlediklerini tüm çıplaklığıyla (III)(apaçık bir biçimde) ortaya koyan bir Nurullah Ataç var karşımızda. Prospero ile Caliban’da ise, aydınların toplumdaki görevi, gelenek, uygarlık gibi konularda bizi çerçevenin dışına çıkarak (IV) (hazır bilgilerle yetinmeyerek) düşünmeye çağırıyor. Onun eleştirmeciliği, bir “beğeni” eleştirmeciliği. Fakat nesnel (V)(tek yönlü) ölçülerin dışında kaldığından olacak, sanat alanında içgüdüsü, sezgisi alabildiğine gelişkin.

Bu parçada numaralanmış sözlerden hangisinin anlamı parantez ( ) içinde verilen açıklamayla uyuşmamaktadır?

A) I        B) Il      C) III    D) IV    E) V

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Sınavı tamamlamak için butona tıklayınız, yanlışlarınız gösterilecektir. Sonuçları al.
24 tamamladınız.
]]>
AYT Edebiyat Denemesi – 26 ( Test Çöz – Online) https://dersimizedebiyat.org/ayt-edebiyat-denemesi-26-test-coz-online.html Sat, 03 Jul 2021 13:31:54 +0000 https://dersimizedebiyat.org/?p=129503 AYT Edebiyat denemesi çözerek kendinizi ve seviyenizi görmek istiyorsanız sizler için hazırladığımız 24 soruluk online test AYT Edebiyat Denemesi – 26 tam size göre. Başarılar Dileriz.

AYT Edebiyat Denemesi - 26

Tebrikler - AYT Edebiyat Denemesi - 26 adlı sınavı başarıyla tamamladınız.

Sizin aldığınız skor %%SCORE%% en yüksek skor %%TOTAL%%.

Hakkınızdaki düşüncemiz %%RATING%%


Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir.
Soru 1

Çağır Karac’oğlan çağır
Taş düştüğü yerde ağır
Gönül sevdiğinden soğur
Görülmeyi görülmeyi
Bu dizelerde
I. Tecahülüarif
II. Hüsnütalil
III. Tekrir
IV. Mecazımürsel
V. İrsalimesel
söz sanatlarından hangileri yoktur?
A) I ve II
B) I ve III
C) II ve IV
D) III ve V
E) IV ve V

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 2

1911 yılında (I)  Selanik’te yayın hayatına atılan Genç Kalemler (II)  dergisinde bir dizi hâlinde yayımlanan “Yeni Lisan” makaleleri, (III) Türkçenin sadeleştirilmesi konusunda yol açıcı metinler olarak bilinmektedir. Öte yandan bu makaleler, Millî Edebiyat akımının ilkelerini ortaya koyması (IV)  bakımından da dikkate alınmalıdır. Makalelerin yazarı olarak topluluk içinde ismi öne çıkan Mehmet Fuat Köprülü (V) daha çok düzyazı alanında eser vermiştir.

Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) II    B) III    C) IV    D) V     E) I

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 3

                           I.

Ve ruh atılan oklarla delik deşik

İşte doğduğun eski evdesin birden

Yolunu gözlüyor lamba ve merdiven

Susmuş ninnilerle gıcırdıyor beşik

                       II.

Derinden derine ırmaklar ağlar

Uzaktan uzağa çoban çeşmesi

Ey suyun sesinden anlayan bağlar

Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi

Yukarıdaki şiirlerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi ortaktır?

A) Tunç uyağa yer verme

B) Rediften yararlanma

C) Ulamaya yer verme

D) 11’li hece ölçüsüyle oluşturulma

E) Aynı uyak şemasına sahip olma

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 4

Ali:

— Yaşar Kemal’in roman dışındaki yapıtlarının romanlarının gerisinde kaldığı söyleniyor, bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Metin:

— Biliyorsunuz, Yaşar Kemal, yazmaya romanla başlamadı. Hatta öykülerini topladığı kitabı bile çoğu romanından başarılı sayıldı, dolayısıyla bu görüşe katılmıyorum.

Ali:

— Yaşar Kemal’in konusunu Çukurova yöresinden aldığı, ağa-köylü çatışmasını işlediği romanından başka yapıtını okumadım. Okuduğum bu romanını ise Abdi Ağa karakterini gerçek dışı bir şekilde nefret objesi gibi göstermesinden dolayı etkileyici bulmadım. Siz ne düşünüyorsunuz?

Metin:

— Ben hem sözünü ettiğiniz romanı okudum hem de konusu Çukurova dışında geçen romanlarını okudum. Anlatımı şiirsel ve başarılı. Bu konuda size katılmam mümkün değil.

Bu diyalogdan yola çıkıldığında aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?

A) Metin, Yaşar Kemal’in Sarı Sıcak adlı kitabını çoğu romanından daha başarılı bulmaktadır.

B) Metin, Yaşar Kemal’in farklı türlerdeki yapıtlarını okumuştur.

C) Ali, Yaşar Kemal’in Bir Ada Hikâyesi adlı yapıtını okumamıştır.

D) Ali’nin okuduğundan söz ettiği yapıt, İnce Memed’dir.

E) Metin, Yaşar Kemal’in hem İnce Memed hem de Bir Ada Hikâyesi adlı yapıtını okumuş olabilir.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 5

"Benim işim gerçeği olduğu gibi yansıtmaktır. Dış dünyayı duygu ve hayal gücüyle zenginleştirerek vermek, tabiatın güzelliklerini dile getirmek sanatın görevi olmamalıdır."

Aşağıdaki sanatçılardan hangisi bu cümlede temel ilkeleri dile getirilen edebiyat akımını benimsememiştir?

A) G. Flaubert

B) Dostoyevski

C) Balzac

D) Schiller

E) Tolstoy

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 6

I. Grup

II. Grup

I. Hamse

Muhammes

II. Taç beyit

Mazmun

III. Bent

Mesnevi

IV. Bilmece

Lügaz

V. Kalıplaşmış sözler

 

Yukarıda I. grupta verilenlerden hangisi, II. grupta verilen terimlerden biriyle ilişkilendirilemez?

A) I B) II C) III    D) IV    E) V

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 7

(I) Oyuna çocuğa tanınması gereken en önemli haklardan biri olarak da bakabiliriz. (II) Bazı ana-babalar kaygılı insanlar oldukları ve dış dünyayı tehlikeli bir yer olarak algıladıkları için çocuğun kendilerinden koparak ayrı bir dünya oluşturmasına dayanamaz ve çocuğu oyundan engeller. (III) Bazen de çocuk, daha çok kırsal kesimde gözlemlendiği gibi, ekonomik nedenlerle çok erken yaşta işe koşulur. (IV) Nedeni ne olursa olsun -dünyanın bütün ülkelerinde de geçerlidir bu- çocuğun oyundan engellenmesi, onun yaşama katılmasını ve grup içinde ilişki kurmayı öğrenebilmesini engeller. (V) Oyun, çocuğu yetişkin yaşamın etkinliklerine hazırlar, toplumsallaşma süreci için gerekli ortamı sağlar.

Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) I. cümlede, bir tanım yapılıyor.

B) II. cümlede, bir yargı, gerekçesiyle ortaya konuyor.

C) III. cümlede, bir karşılaştırma yapılıyor.

D) IV. cümlede, bir genelleme yapılıyor.

E) V. cümlede, "oyun"un işlevlerinden söz ediliyor.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 8

I. Korkulukları olmadığı için bir araba köprüden uçmuş.
II. Yaranın üzerine dökülen oksijenli su hemen uçmuştu.
III. Biraz havalanıp bir başka kayaya kadar uçtu böcek.
IV. Saçları rüzgârda savrulurcasına geriye uçardı.
V. Sakalı yeni çıkmış, yüzünde çocukça ifadeler uçuyordu.
“Uçmak” sözcüğünün aşağıdaki anlamlarından hangisi yukarıda numaralanmış cümlelerden biriyle ilişkilendirilemez?
A) Havada düşmeden durmak, havada yol almak
B) Belirmek
C) Yüksek bir yerden düşmek veya yuvarlanmak
D) Sıvı; gaz veya buhar durumuna geçmek
E) Rengi solmak

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 9

Bağımsız bir sanat anlayışına sahip olan yazar; hikâye, roman ve tiyatro türlerinde eserler vermiştir. Eserlerinde tarihî, siyasi olayları; toplumsal çatışmaları ele almıştır. Kahramanlarını günlük yaşamdan seçmiş, edebî bir eserin “kültür Türkçesi” olarak isimlendirdiği yüksek bir dille yazılması gerektiğini savunmuştur. Bireyin iç dünyasını esas alan yazarlardan biri olan sanatçı, olaydan çok yaşamdaki belli durumları ele almıştır.

Bu parçada sözü edilen yazar, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sabahattin Ali

B) Samim Kocagöz

C) Tarık Buğra

D) Refik Halit Karay

E) Orhan Kemal

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 10

Aşağıdaki sanatçı-yapıt eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?

A) Reşat Nuri Güntekin - Çalıkuşu

B) Refik Halit Karay - İstanbul’un İç Yüzü

C) Halide Edip Adıvar - Ateşten Gömlek

D) Ömer Seyfettin - Mürebbiye

E) Yakup Kadri Karaosmanoğlu - Sodom ve Gomore

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 11

Deneme, karakter itibarıyla bir fikir yazısıdır ama ne makale ne fıkra ne de bütünüyle sohbet niteliği gösterir. Başlı başına bir yazı çeşidi olarak karşımıza çıkar. Belli bir kaideye dayanmaz, kesin kurallara sahip değildir. İddiacı ve ispatlayıcı bir havası yoktur. Bir bakıma, yazar; konu seçmekte, anlatmada, üslupta ve planda serbesttir, denilebilir. Yazar istediği konuyu istediği şekilde geliştirebilir. Okuyucunun karşısına bir öğretici veya eğitimci sıfatıyla çıkmaz, yalnız bazen fikir ve görüşlerini öyle samimi, yerinde ve kıvrak bir üslupta anlatır, yanlışla doğruyu öylesine bir isabetle işaretler ki ister istemez bir öğretici kimliğine bürünür. Gerçek deneme bazen bir sohbet niteliği gösterdiği anda birden olayları açıklayış, yeni çözümlemelere giriş ve genişlemesiyle sohbetten ayrılır.

Bu parçadan deneme ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?

A) Diğer yazınsal türlerle arasını ayıran keskin çizgiler yoktur.

B) Yer yer didaktik bir söyleme başvurulabilir.

C) Dilin anlamsal ve anlatımsal olanaklarından geniş bir biçimde yararlanılır.

D) Eleştirel bir bakış açısıyla kaleme alınır.

E) İçten bir anlatımı vardır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 12

I. Divan şiirinde, konu bütünlüğünden çok, parça bütünlüğüne (beyit güzelliğine) önem verilmiştir.
II. XVII. yüzyılda divan şiiri, Naili’nin öncülüğünü yaptığı “sebkihindî” akımıyla yeni bir incelik ve üslup kazanmıştır.
III. Dize ortaları uyaklı olan ve dizeleri ortadan ikiye bölünebilen gazellere “musammat gazel” adı verilir.
IV. Kasidenin fahriye bölümü, şairin övgüye başlayacağını haber verdiği bir ya da iki beyitlik kısımdır.
V. Gazavatnameler, dini yaymak için yapılan savaşları anlatan eserlerdir.
Yukarıdaki numaralanmış açıklamaların hangilerinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) I ve III
B) Yalnız II
C) Yalnız IV
D) II ve V
E) IV ve V

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 13

Aşağıdaki parçaların hangisinde “iç çözümleme” tekniğinden yararlanılmıştır?

A) Arabi ve Farisi’den başka İngilizce ve Fransızcayı da bilirdi. Gençliğinde edebiyatla uğraşmış, mecmualarda takma isimle oldukça düzgün gazeller neşretmişti. Sonra felsefe ve tarihi de merak etmişti. Sade boş zamanlarını değil, biraz da iş zamanlarını kitap okumakla geçirirdi.

B) Baba-kız, bir zaman düşünceler içinde karşı karşıya oturdular.Sonra Ali Rıza Bey, sualler sormaya başladı:

— Evleneceğin adam bari iyi bir adam mı Fikret?

— Tahsin Bey isminde ellilik bir adam...

— Senin için fazla yaşlı değil mi?

— Benim gibi bir insana çok bile...

C) Erkekler düğün evindeki bir odaya tıkılmışlardı. Kapıdan başka hiçbir yerden ışık almayan, toprak tabanlı odanın kenarında alçak bir sekinin üstünde şehirden getirdiği iki misafiriyle hancı Yakup Ağa oturmuştu. Düğün sahibi güveyinin büyük kardeşi dört yana koşup misafirlere

ikram ediyor, kapıya yakın bir yerde panikleyip duran ihtiyar bir âşığa “Ne duruyorsun, çalsana!” diye sesleniyordu.

D) Odasına girince kapıyı kapadı. Boğazı düğümleniyordu. Kendini tuttu ve ağlamadı. Belki son defa gördüğü odasının her tarafına baktı. Yutkundu. Ağzında yine bir kuruluk vardı. Evet, bir isyan var içinde. Babasına karşı değil. Kime karşı olduğunu anlamıyor. Evden hemen çıkıp gitmeyi düşündü.

E) Karanlık kış akşamları, delik tabanımdan giren çamurun soğuğu ciğerime işlemiş, alacaklı dükkânların önünden geçmeyeyim diye sokakları dolana dolana evime giderken omuz başımdan lüks otomobiller geçer. Bunların içindekilerin bir kısmını tanıyorum. Eğlenmeye, avuç dolusu para yemeye gidiyorlar. İçim şöyle bir burkulur, kendi kendime sorarım: “Bunların hepsi benden değerli insanlar mı?”

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 14

İstanbul’da tefrika edildikten sonra kitap olarak yayımlanan eserin önemli özelliklerinden biri Doğu-Batı sentezinin bir ütopya olarak işlenmesidir. Simeranya, romanın kahramanı olan ve Peyami Safa’nın sözcülüğünü üstlenen Samim’in zaman zaman sığındığı bir hayal ülkesidir ve bütün zıtlıkların birbiriyle barıştırıldığı bir mutluluk adası olarak tasarlanmıştır.

Bu parçada sözü edilen yapıt, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Bir Tereddüdün Romanı

B) Yalnızız

C) Bir Akşamdı

D) Matmazel Noraliya’nın Koltuğu

E) Biz İnsanlar

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 15

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) Halk hikâyelerinde şiir ve düzyazı iç içedir.

B) Ninniler, 7’li hece vezniyle yazılan, ilk iki dizesi doldurma olan şiirlerdir.

C) “Kayabaşı, hoyrat, Türkmani, bozlak” türkülerin yöreden yöreye aldığı adlardan bazılarıdır.

D) Karagöz’deki Çelebi, İstanbul ağzı ile konuşan, mirasyedi, zevk düşkünü bir tiptir.

E) Kayıkçı Kul Mustafa, 17. yüzyılın ilk yarısında Genç Osman Destanı adlı şiiriyle büyük bir üne kavuşmuştur.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 16

Cüzdanı görseler itin boynunda

“Buyur baş sedire it ağa.” derler

Eğer paran yoksa senin koynunda

“Defol git şuradan kurbağa!” derler

Bu dörtlük, içerik açısından aşağıdaki şiir türlerinden hangisine örnek verilebilir?

A) Epik

B) Lirik

C) Satirik

D) Pastoral

E) Didaktik

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 17

Terkibibentlerde genellikle talihten ve hayattan şikâyet, dinî, tasavvufi ve felsefi düşünceler anlatılmış; toplumsal yergi niteliğinde eleştirilere yer verilmiştir. Klasik Türk edebiyatında bu nazım şeklinin en önemli temsilcisi olan ----, 16. Yüzyılın en çok gazel yazan şairlerinden biridir. Bundan dolayı önemli bir gazel şairi olarak da anılır. Fakat asıl şöhretini sekizer beyitten oluşan on yedi bentlik terkibibendiyle yakalamıştır. Hiciv türünde yazılan bu şiirde şair, devrin aksayan yönlerini, sosyal adaletsizlikleri ve bunların toplumsal yapı üzerinde oluşturduğu olumsuzlukları dile getirmiştir. Kendisinden yüzyıllar sonra gelecek olan terkibibentçi şairlerimizden Ziya Paşa tarafından örnek alınan sanatçı, şiirlerinin çoğunda yaşadığı dönemin sosyal hayatındaki birtakım olumsuzluklara değinmiştir.

Bu parçada boş bırakılan yere, aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Şeyhî

B) Nabî

C) Fuzulî

D) Bakî

E) Bağdatlı Ruhî

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 18

1950’li yıllardan itibaren edebiyatımızda modernizmi esas alan yapıtlar verilmeye başlanmıştır. Bu eğilimin ilk örneklerinden birini Oğuz Atay vermiş, psikolojik yabancılaşmayı, intihar eden aydın bir birey üzerinden çarpıcı bir dille anlatmıştır. Yusuf Atılgan ise Anayurt Oteli adlı yapıtında insanın bilinç altındaki isteklerini bastırmanın yol açtığı saldırganlığı bir otel kâtibinden hareketle dile getirmiştir. Yapıtta kişilerin zihninden geçen dağınık düşünceleri hiçbir plana bağlı kalmadan olduğu gibi vermesi, okuru kişilerin iç dünyasıyla baş başa bırakmıştır. Modernist eğilimler, 1970’li yıllardan itibaren farklı eğilim ve yönelişlerle iç içe geçmiş, kimi yazarlar Marquezvari bir anlatımla fantastik gerçekçi yapıtlar vermiştir.

Bu parçada anlatılanlardan hareketle aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) 1950’li yıllardan itibaren modernizmi esas alan yazarlar arasında Vüs’at O. Bener ve Adalet Ağaoğlu sayılabilir.

B) Oğuz Atay’ın sözü edilen yapıtı, Tutunamayanlar’dır.

C) Anayurt Oteli’ndeki otel kâtibi, Zebercet’tir.

D) 1970’li yıllardan sonra fantastik gerçekçi yapıtlar veren yazarlardan biri, Nazlı Eray’dır.

E) Yusuf Atılgan’ın kişilerin zihninden geçenleri olduğu gibi verdiği teknik, üstkurmacadır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 19

Sami Paşazade Sezai Bey, yazdığı ---- adlı romanında genel olarak şahısları basitleştirmiş ve genellikle tek taraflı tipler meydana getirmiştir. Mustafa Bey’in eşi ve Arap kalfa, Asaf Paşa, esirciler, Dilber’in en son Mısırlı efendisi romanın kötü karakterlerini oluşturur. Dilber, Celal Bey, Mısır’da Dilber’e âşık olan harem ağası mazlumları ve iyi insanları temsil eder. Yazar, romanda o dönemde çok yaygın olmasa da hâlâ görülmekte olan esir ticaretinin sosyal açıdan toplumda açtığı yaralara parmak basar.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) İntibah

B) Zehra

C) Araba Sevdası

D) Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat

E) Sergüzeşt

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 20

Mehmet Rauf, Türk edebiyatının en önemli yazarlarından biridir. Servetifünun Edebiyatı Dönemi’nde eser vermeye başlayan sanatçı; özellikle Eylül romanı ile büyük başarı kazanmıştır. Çünkü bu yapıt, edebiyatımızda ruhsal tahlillerin ve iç konuşma gibi modern anlatım tekniklerinin ustalıkla kullanıldığı ilk psikolojik romandır. Bu romanda başkarakterler birbirlerini çok sevseler de asla bir araya gelemeyen Ahmet Cemil ve Lamia’dır.

Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) I    B) II   C) III     D) IV    E) V

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 21

Aşağıdakilerden hangisi fıkra türünün özelliklerinden biri değildir?

A) Güncel gelişmelere yer verme

B) Nesnel bir tutum sergileme

C) Günlük konuşma diline başvurma

D) Dilin göndergesel işlevinden yararlanma

E) Düşünceleri kanıtlama amacı gütmeme

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 22

I. Şiir ve düzyazı karışımı bir yapısı vardır, şiir kısımları mesnevi tipi uyakla kafiyelenmiş beyitlerden oluşmaktadır.
II. Hikâyelerde adları geçen Çeştani Bey ve Dantipali Bey savaşçı Türk beyleridir.
III. Dede Korkut, hikâyelerin daha çok anlatıcısı konumunda olan bilge bir halk ozanıdır.
IV. Destandan halk hikâyesine geçiş aşamasının bir ürünüdür.
V. Olağanüstü olaylarla gerçek olaylar iç içe verilmiştir.
Yukarıda verilenlerden hangileri Dede Korkut’la ilgili olarak söylenemez?
A) I ve II
B) II ve III
C) II ve IV
D) III ve IV
E) IV ve V

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 23

Asker olan bölük bölük bölünür

Sandınız mı Kars Kalesi alınır

Boz atlar üstünde kılıç çalınır

Can sağ iken yurt vermeniz düşmana

Bu dizeler aşağıdakilerin hangisini örneklendirmektedir?

A) Koçaklama

B) Ağıt

C) Şathiye

D) Taşlama

E) Güzelleme

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 24

Tanzimat Dönemi’nde Batılı edebî türler arasında yazarlarımız en çok romanı benimsemişlerdir. Batılı örneklerinin dilimize çevrilmesiyle başlayan süreç, bir süre sonra yerini benzerlerinin yazılmasına bırakır. Dönemin en önemli aktörlerinden olan bu sanatçı, romanı tanımayan, halk hikâyeleriyle büyümüş toplumdan roman okuru çıkarmanın gayreti içerisindedir. Felatun Bey ile Rakım Efendi, yazarın okuyucusunu eğlendirirken eğittiği, dönemin sosyal sorunlarından biri olan alafranga ve mirasyedi tipleri eleştirdiği bir romanıdır. Bütün yapıtları göz önüne alındığında onun bir halk romancısı, bir halk eğitimcisi, bir “Hâce-i Evvel” olduğunu hatırdan çıkarmamak gerekir.

Bu parçada tanıtılan sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Şemsettin Sami

B) Nabizade Nazım

C) Ahmet Mithat Efendi

D) Namık Kemal

E) Recaizade Mahmut Ekrem

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Sınavı tamamlamak için butona tıklayınız, yanlışlarınız gösterilecektir. Sonuçları al.
24 tamamladınız.
]]>
AYT Edebiyat Denemesi – 25 ( Test Çöz – Online) https://dersimizedebiyat.org/ayt-edebiyat-denemesi-25-test-coz-online.html Sat, 03 Jul 2021 00:17:37 +0000 https://dersimizedebiyat.org/?p=129501 AYT Edebiyat denemesi çözerek kendinizi ve seviyenizi görmek istiyorsanız sizler için hazırladığımız 24 soruluk online test AYT Edebiyat Denemesi – 25 tam size göre. Başarılar Dileriz.

AYT Edebiyat Denemesi - 25

Tebrikler - AYT Edebiyat Denemesi - 25 adlı sınavı başarıyla tamamladınız.

Sizin aldığınız skor %%SCORE%% en yüksek skor %%TOTAL%%.

Hakkınızdaki düşüncemiz %%RATING%%


Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir.
Soru 1

Sosyal fayda peşinde koşan yazarın hikâye ve romanda ulaşmaya çalıştığı hedef, Türk halkında çağdaş medeniyete uymayan düşünüş ve yaşayış tarzını değiştirmektir. Roman okumaktan maksadın hem eğlenmek hem öğrenmek olduğunu söyler. “Hace-i Evvel” olarak okuyucu için faydalı bulduğu telkinleri ön plana alan yazar, bu bakımdan, modern hikâye ve romanın tekniğine dikkatle bağlanma gereği duymaz. Okuyucunun hoşlanması için, olayı meraklı ve heyecanlı bir şekilde yürütmekte büyük ustalık gösterir. Bu dikkat, okuyucuya sık sık verdiği genel kültür unsurlarını sıkıcı olmaktan kurtarmaya da yarar. Olaya üçüncü bir şahıs olarak karışması, olaylar hakkında bireysel düşüncelerini söylemesi, okuyucuya sorular sorup onları yine kendisinin cevaplaması da meddah tekniği ile yakından ilgilidir.

Aşağıdaki eserlerden hangisi bu parçada sözü edilen sanatçıya ait değildir?

A) Hüseyin Fellah

B) Paris’te Bir Türk

C) Henüz On Yedi Yaşında

D) Çok Bilen Çok Yanılır

E) Avrupa’da Bir Cevelan

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 2

----, divan şiirinde Necati’yle belirginleşen, Bâkî ve Şeyhülislam Yahya gibi şairlerin eserlerinde mükemmelleşen mahallîleşme deneyiminin 18. yüzyıldaki en büyük temsilcisidir. Şiirlerinde halk edebiyatına yakınlaşması, İstanbul hayatından sahneler sunması, gerçek hayattan alınan unsurları kullanması, günlük dilden gelen konuşma kalıplarına ve deyimlere yer vermesi, yerlilik arzusunu gösteren unsurlar olarak görülmektedir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Sünbülzade Vehbî

B) Enderunlu Vasıf

C) Şeyh Galip

D) Nedim

E) Nevizade Atayi

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 3

Türk romanında temel sorun, Batılılaşmadır. Alafranga züppe tipi en çok ilgi gören olgudur. Bu tipten hareketle Türk toplumunun Batı karşısındaki tutumu ve Batılılaşma deneyimine dair ilk tepkiler açıklığa kavuşturulmaya çalışılmıştır. İlk dönem Türk romanında çok sayıda züppe tipi bulunmasının temel nedeni budur. Bihruz, Meftun, Seniha ve Efruz Bey bu tiplerde öne çıkan kişilerdir.

Bu parçada örneklendirilen züppe tipleri aşağıdaki yazarlardan hangisinin yapıtında yer almamıştır?

A) Hüseyin Rahmi Gürpınar

B) Yakup Kadri Karaosmanoğlu

C) Ömer Seyfettin

D) Recaizade Mahmut Ekrem

E) Sami Paşazade Sezai

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 4

Anlamları farklı, yazılış ve söylenişleri aynı kelimelerin kullanılmasıyla oluşan uyağa “cinaslı uyak” denir.

Aşağıdaki dizelerin hangisinde cinaslı uyağa yer verilmiştir?

A) Bu güzellik baki kalmaz sevdiğim

Âşıkın ağlatan gülmez sevdiğim

B) Hey gidi gölgeler ülkesi dünya

Bir görünmez şeyin gölgesi dünya

C) Hacet-i dünya için sen varırsın yüz yere

Hacet-i ukba için hiç komazsın yüz yere

D) Dağlar omuz omza yaslanan dağlar

Sular kararınca paslanan dağlar

E) Akıl, akıl olsaydı ismi gönül olurdu

Gönül gönlü bulsaydı bozkırlar gül olurdu

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 5

“Sirkeci’de bir otelde geceliği dört kuruş olmak üzere bir yatak kiraladı. Bu otelin yanı başındaki pis aşçı dükkânından da karnını doyurmaya başladı. Daracık, hava almaz, güneş görmez, rutubetli, mundar, örümcekli, alçak tavanlı bir oda içinde paslı, kırık bir demir karyola üzerinde katı bir ot minder ile incecik bir yün şiltenin kirli bir çarşafla örtülüp bir tane yün yastık ve bir pis yorganla örtülmüş olunmasından vücuda gelmiş yatağı içine girip de hâliyle mazisini mukayeseye başladığı zaman Suphi’nin ağlayacağı gelmekte idi. Suphi, şu sefil yaşam şartları içinde bile Ürani’yi bir türlü hatırından çıkaramıyordu.”

 Zehra romanından alınan bu bölümde yazar, “sefil yaşam şartları” olarak nitelendirdiği ve olabilecek en kötü şekilde tasvir ettiği otel odası ile aslında kahraman Suphi’nin perişanlığını yansıtmak istemiştir.

Bu parçada eserinden söz edilen sanatçının etkilendiği edebî akım aşağıdakilerden hangisidir?

A) Klasisizm

B) Romantizm

C) Parnasizm

D) Natüralizm

E) Sürrealizm

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 6

Bu kitap, yazarın bugüne kadar sanatla ilgili olarak kaleme aldığı yazılardan oluşuyor. Sanat düşüncesi, sanata eleştirel bakış, sanatın eğitimi ve uygulaması bağlamındaki sorunları irdeleyen yazılardan oluşan kitap; sanat tarihi, sanat felsefesi, estetik ve toplum bilim gibi konularda ilginç bilgiler içeriyor. Sanat üzerine eleştirel düşünmenin pek de önemsenmediği ülkemizde önemli bir boşluğu dolduruyor. İçindeki yazılar okurun edilgen kalmasına izin vermiyor. Onu eleştirel bir tutum takınmaya, sanat bağlamında özgün düşünceler üretmeye zorluyor. Eleştiri yapmaya özendirici yanıyla dikkat çeken bir kitap bu.

Bu parçada sözü edilen kitabın en belirgin özelliği aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sanat konusunda okura nesnel bilgiler vermesi

B) Yazarın farklı alanlarla ilgili yazılarından oluşması

C) Sanatın belli türlerine ilişkin görüşlere yer veren yazılar içermesi

D) Okurun farklı yorumlar yapmasını engelleyici bir anlatımının olması

E) Okuru eleştirel düşünceye yönlendirip kendi yargılarını oluşturmasını sağlaması

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 7

Kişi tahlillerinde pek hevesli görünmeyen yazarın tasvir gücü, ilk yazılarının çıkışından beri herkesçe beğenilmiş, ustalığında âdeta oy birliği edilmiştir. İstanbul yazılarındaki deniz, Anadolu hakkındaki tabiat, Yezidin Kızı’ndaki çöl, Çete’deki dağ tasvirleri, edebiyatımızın güçlü parçaları arasındadır. Dikkatli gözlemciliği, incelikleri ve ayrıntıları yakalama kabiliyeti dolayısıyla “ressam yazar” olarak anılmıştır. Bu ressam yazar; renk, ışık, koku, biçim duyumlarını, binbir benzetme ve zekâ oyunuyla belirtip gözler önüne getirmekte çok başarılıdır.

Bu parçada sanat özelliklerinden söz edilen yazar aşağıdakilerden hangisidir?

A) Halide Edip Adıvar

B) Ömer Seyfettin

C) Refik Halit Karay

D) Halit Ziya Uşaklıgil

E) Reşat Nuri Güntekin

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 8

Tasvir, kurmaca eseri oluşturan mekân, olay, zaman gibi unsurların sözcüklerle resmedilmesi, görünür hâle getirilmesi, okurun gözü önünde sözcüklerle bir resim çizilmesidir.

Aşağıdaki parçaların hangisinde tasvir tekniğine yer verilmemiştir?

A) Yeni başlayan sabahın koyu mavi, uçuk ve baygın ışık tonunda rengi belli olmayan kısık ve yorgun gözler, yanak çukurlarında mürekkep lekeleri gibi keskin gölgelerin oyduğu ve buruşturduğu çentikli, soluk ve abraş bir yüzde onu görmek ve tanımak zahmeti çekiyordu.

B) Divanın kenarına oturdu. Dizlerini birbirine değdirerek bacaklarını açmıştı. Ayakları da uçları içeriye doğru dönük ve çarpık duruyordu.

C) Kızının yatacağı odayı özenle hazırlattı karısına, Buldan bezi çarşaflar yaydırdı somyasına. Bursa işi ince peşkirler astırdı, oda kapısının arkasına çakılı çivilere.

D) Odasına girince kapıyı kapadı. Boğazı düğümleniyordu. Kendini tuttu ve ağlamadı. Odasının her tarafına son defa baktı. Yutkundu. Ağzında yine bir kuruluk vardı.

E) İçerisi karmakarışık. Gardırobun kapısı açık. Yerde bir teki görünmeyen ve ilk bakışta beyaz bir kedi yavrusuna benzeyen soket... Divanın baş tarafında ve yerde, her birinde beşer onar sayfa okunmuş, sayfalarının hepsi açılmamış romanlar...

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 9

Şiirde her zaman mükemmellik peşinde olmuş; mükemmelliğe, dilin ve şiirin malzemesi olan kelime seçiminde gösterdiği titizlikle ulaşılabileceğinin farkına varmış, şiirlerinde kelimeler üzerinde kuyumcu titizliğiyle durmuştur. “Beyaz lisan” adını verdiği Türkçemizde şiirinin iki kanadından birini şiirsellik, diğerini de anlam oluşturmuştur. Saf şiirin en önemli temsilcilerinden olmuş, şiirselliği de daha çok musiki ile temin etmeye çalışmıştır. Bunun için de şiirlerini aruzla kaleme almıştır. Heceyle yazdığı Ok şiiri dışındaki bütün şiirlerini aruzla yazmıştır.

Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Yahya Kemal Beyatlı

B) Mehmet Akif Ersoy

C) Tevfik Fikret

D) Mehmet Emin Yurdakul

E) Necip Fazıl Kısakürek

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 10

Üdig mini komıttı

 Sakınç manga yumıttı

 Könglüm angar emitti

 Yüzüm mening sargarur

 

Günümüz Türkçesi

 Aşk beni coşturdu ve heyecanlandırdı

 Dert bana (geldi ve bende) toplandı

 Gönlüm o (güzel)e meyletti

 Yüzüm (o yüzden) sararıyor

Günümüz Türkçesiyle açıklaması yapılan bu şiir ile aşağıdaki kavramlardan hangisi arasında bir ilişki kurulamaz?

A) Sav

B) Lirizm

C) Şölen

D) Güzelleme

E) Kopuz

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 11

(I) Öncelikle bir hikâye anlatma sanatı olan sinemada hikâyenin nasıl anlatıldığı, hikâyenin önüne geçebiliyor çoğu zaman. (II) Sinemada, romanda, şiirde, tiyatroda düşünce önemlidir ama o fikrin, ille de felsefi ya da politik bir derinlik taşıması gerekmez. (III) Bir gazete haberi, tarihî bir olay, görülen bir rüya; bir film ya da roman için yönetmenin veya yazarın zihninde bir kıvılcım işlevi görür. (IV) Film ya da romanda bir fikirden yola çıkılarak hikâyenin kurgulanması, karakterlerin giydirilmesi, bakış açısının, hikâyenin zamansal ve mekânsal çerçevesinin, diyalogların, gerilim ve çatışma unsurlarının belirlenmesi söz konusudur. (V) Sinema filmi ile roman arasındaki en keskin çizgi, romanın bireysel, sinemanın kolektif bir üretim olmasıdır.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) I. cümlede, sinemada anlatım biçiminin özden önemli olabildiği belirtilmiştir.

B) II. cümlede, sanatsal yaratılarda bir fikrin savunuculuğunun yapılamayacağı söylenmiştir.

C) III. cümlede, farklı olayların sanat eserlerinin ortaya çıkmasında esin kaynağı olduğu söylenmiştir.

D) IV. cümlede, film ve romanda olayların bir fikir etrafında örgülendiğinden söz edilmiştir.

E) V. cümlede, sinema filmi ile romanın en önemli farkının ne olduğu açıklanmıştır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 12

Bir kasideden alınan aşağıdaki dizelerin hangisi, ayraç içindeki kavramı örneklememektedir?

A) Her sözüm gülşen-i manaya gönül bezminden

Gül gibi renkli nergis gibi mestane gelir

(Fahriye)

B) N’ola hurşide teşbih eylesem zat-ı hümayunun

Ki anun da senin gibi cihanda yokdur akranı

(Methiye)

C) Dilerem Hak’tan, kılıcun keskin olsun daima

Nitekim evlad-ı Osmân’a müsahhardur kılıç

(Dua)

D) Olsun mübarek ol mehe kabr-i saadeti

Mevla müyesser ede makaam-ı şefaati

(Mersiye)

E) Avare hatırı gibi biçare Şeyhî’nin

Derd ü gam ü belalar ile mübtela hak

(Nesip)

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 13

I. Bir rüya içinde yahut sihir âlemi karşısında idi; kemanların titreyen eninleri (inleyiş), filavtanın (flüt) kahkahaları, sanki bu aletlerden, bütün kirişlerle tahta veya bakır parçalarından sihirli bir nefesle canlanarak, kanatlanarak uçuşan küçük küçük nağmeler birbirine atılıyor; birinden ötekine bir hicran (ayrılık) sadası, ötekinden bir ıstırap enini, şundan bir tahassür nalesi (özlem iniltisi), diğer birinden bir ümit cevabı çıkararak, bütün o biçare insan ruhuna mahsus acılıkların, tatlılıkların hazinesi taşıyor, mai (mavi) siyah kelebekler gibi uçuşarak, birbirleriyle dudak dudağa bir visal (kavuşma) içinde dağılıyorlar, yükseliyorlar; sonra bunlar o parlak semanın mailiklerine, şu karanlık denizin siyahlıklarına serpiliyor.

II. Ayşe, Peyami’ye durumu şu şekilde anlatmaktadır: “İstanbul, iki günlüğüne fakir İzmir’e benzemektedir. İstanbul, 16 Mart’ta garip bir duygu ile güne uyandı. Gürültü, haylazlık, amaçsızca dolaşma mevcut ancak kimseden çıt bile çıkmıyor. Görüşmemde ilk kez öylesine sessiz İstanbul’a rastladım. Ancak o kez havada korku yoktu. Beddua edilen bir duygu vardı. Zeynep saat 9’da vardı. Gece yarısında işgal başladı. Britanyalılar zırhlı araçlarla ilerliyorlardı. Onlar, o akşam hatta Esat Paşa’yı da alıkoydular. O, hafif yaralı olarak ihbar edilmişti. Sokaklarda İngiliz erlerinin refakatçileri vardı.

Öğretmen yukarıdaki iki metni tahtaya yansıtmış ve öğrencilerden bu metinlerin hangi döneme ait olabileceğine yönelik fikirlerini sormuş; öğrenciler şu yanıtları vermiştir:

 Aslı: Umutsuzluk ve karamsarlığın hâkim olmasından hareketle ilk metin Servetifünun yazarlarına, ikinci metinse Anadolu’dan söz ettiği için Millî Edebiyat Dönemi yazarlarına ait olabilir.

Berk: Toplumsal bir konu işlendiği için ilk metin Tanzimat Dönemi yazarlarına, ikinci metinse melankolik bir aşk anlatıldığı için Servetifünun yazarlarına ait olabilir.

Cansu: Bireysel bir konu işlendiği için ilk metin Servetifünun yazarlarına, ikinci metinse İstanbul anlatıldığı için Tanzimat Dönemi yazarlarına ait olabilir.

Öğrencilerden hangileri bu metinlerle ilgili doğru tahminde bulunmuştur?

A) Aslı

B) Berk

C) Cansu

D) Aslı ve Berk

E) Berk ve Cansu

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 14

Karagöz oyunuyla ilgili olarak aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?

A) Geleneksel Türk tiyatrosuna özgü bir türdür.

B) Oyunda Karagöz aydın tabakayı, Hacivat ise cahil halk tabakasını temsil etmektedir.

C) Güldürü; yanlış anlaşılmalar, kelimelerin taşıdığı farklı anlamlar sonucu ortaya çıkan komiklikler üzerine kuruludur.

D) Dekor, makyaj ve benzeri unsurlar daima ikinci planda kalmıştır.

E) Bütün tipler hayalbaz tarafından, tasvir adı verilen iki boyutlu kuklalar üzerinden canlandırılır.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 15

I. Aynı yüzyılda yaşamış olmaları

II. Hoşgörü sahibi olmaları

 III. Eserlerini Türkçe yazmaları

IV. Mesnevi türünde eser vermeleri

V. Şiirlerinde tasavvufi kavramlara yer vermeleri

Numaralanmış bilgilerden hangileri Yunus Emre ile Mevlana’nın ortak özelliklerinden değildir?

A) I ve II

B) I ve IV

C) Yalnız III

D) Yalnız V

E) IV ve V

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 16

Günlük siyasi, sosyal ve kültürel olaylar başta olmak üzere serbest bir şekilde seçilmiş herhangi bir konuyu, bir meseleyi belli bir görüş ve düşünceye göre ele alıp işleyen, yorumlayan, ele aldığı konu etrafında bir kamuoyu oluşturma amacı taşıyan, kısa ve özlü, çoğunlukla konuşma diliyle yazılmaya çalışılan gazete ve dergi yazılarıdır.

Aşağıdakilerden hangisi bu cümlede belirtilen türde bir eser değildir?

A) Bize Göre

B) Bir Avuç Saçma

C) Eski Saat

D) Karalama Defteri

E) Şehir Mektupları

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 17

II. Meşrutiyet’te kadın hakları konusu, basında şiddetli tartışmalara yol açmış; Batıcılar ve bazı kadınlarımız kadın haklarını savunmuşlardı. Bu arada Kadınlar Dünyası, Mehasin, Kadın ve Demet gibi kadın dergileri çıkarılmış ve bazı kadın dernekleri de kurulmuştu. Halide Edip Adıvar da kadın sorunu üzerinde durmuş, ideal kadın kahramanlara eserlerinde yer vermiştir. Romanlarındaki temel kadın kahramanlar genellikle güçlü, idealist, eğitimli ve moderndir. Aşk ve evliliğin kutsallığına inanan kadınlar, yuvalarına sadık, fedakâr kişilerdir. Romanlarındaki Kaya, Ayşe, Lale, Rabia gibi kadın kahramanlar bunlardan bazılarıdır.

Bu parçada Halide Edip Adıvar’ın hangi romanının kahramanından söz edilmemiştir?

A) Yeni Turan

B) Tatarcık

C) Vurun Kahpeye

D) Sinekli Bakkal

E) Ateşten Gömlek

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 18

Divan şiirinde kıyafet kültürü de yer alır. Bu açıdan kumaş veya kıyafetin renk, biçim ve diğer özelliklerinin yanında onların anlamları, değerleri, kullanım ve tercih sebepleri şiirin konusu olmuştur. Sanatçılar; şiirlerinde aşk, sevgi, güzel, güzellik gibi konuları dile getirirken kıyafetlerden de söz etmişlerdir. Divan şiirinde kıyafet; daha çok teşbih, istiare ve mecaz yoluyla konu edilmiştir. Bu sırada onların kumaş, renk, şekil, desen vs. özelliklerine de değinilmiştir.

Bu parçaya göre aşağıdaki beyitlerden hangisi, divan şiirinde kıyafet kültürünü temsil eden bir örnek olamaz?

A) Başına dönmekte cananın o da hasrettedir

Kıpkızıl olmuş hicab-ı aşkdan üftade fes

B) Yiğit mi oldun a canım nedir bu kırmızı şal

Başında dün dahi bağlıydı kırmızı çenber

C) Başına gonca-i nesrin urınmış altun tac

Gül almış eğnine zer-beft kırmızı kaftan

D) Unutdurdu bana serv-i revanı dün gülistanda

Efendim bir uzun boylu yeşil atlaslı afet var

E) Beni candan usandırdı cefadan yâr usanmaz mı

Felekler yandı ahımdan muradım şem’i yanmaz mı

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 19

Aşağıdaki dizelerin hangisinde, ayraç içinde verilen edebî sanat yoktur?
A) Şu gurbet ellerde kimsesiz garip
Her öksüz bakışta göz vurdu beni
(mecazımürsel)
B) Ben âşıkım aşka; aşk da sevdalı bana
Âşık tene can, ten ise sevdalı cana
(Tekrir)
C) Kapı kapı bu yolun son kapısı ölümse
Her kapıda ağlayıp o kapıda gülümse
(Tezat)
D) Yaldızlı perçemlerin ıslandıkça uzuyor
Yalnızlık damla damla şakağından sızıyor
(İstiare)
E) Bu kadar letafet çünkü sende var
Beyaz gerdanında bir de ben gerek
(Telmih)

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 20

Herman Melville, dünya edebiyatında eşine rastlanmayan (I)(benzeri bulunmayan) bir deniz romanı, Moby Dick’i, yazmıştır. Denizle düşüp kalkan (II) (içli dışlı olan) bir gemici olsa da elbette Melville’nin iki yüz yıl önce gün ışığına çıkması (III)(şöhretini koruması) şimdikinden de zordu. Moby Dick de başlangıçta anlaşılamamış, yayıncılar bile ona sırt çevirmişti (IV) (değer vermemişti). Yalnızca bir “serüven romanı” olmadığı ise üzerinde yılların gölgesi yükseldikçe (V) (belli bir zaman geçince) anlaşılmıştır.

Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisi, ayraç içindeki açıklamasıyla anlamca örtüşmemektedir?

A) I       B) II      C) III    D) IV    E) V

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 21

Seyreyledim eşkâl-i hayatı
Ben havz-ı hayalin sularında
Bir aks-i mülevvendir onunçün
Arzın bana eşcar u nebatı

(Hayatın şekillerini, hayal havuzunun sularında seyrettim. Bundan dolayı dünyanın canlı ve cansız cisimleri, benim için hayal havuzunun sularına vurmuş renkli akislerdir.)

Ünlü şair, sanatını ve dünya görüşünü âdeta bu dört dizeye sığdırmış gibidir. Ona göre hayat, şekillerden, renkli yansımalardan ibarettir. “Akşam şairi” olarak da bilinen sanatçı, daima hayatın ve cemiyetin dışındadır ve realiteden kaçış hâlindedir. Ona bir sembolistten çok, bir empresyonist, görülen anı hemen yakalama ve tespit etme konusunda harikulade vizyoner bir ressam demek daha doğru olur.
Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Cenap Şahabettin
B) Ahmet Haşim
C) Tevfik Fikret
D) Namık Kemal
E) Yahya Kemal Beyatlı

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 22

Otele, sabaha karşı döndü. Hemen banyoya girdi, yıkandı, çamaşır değiştirdi. Yarı çıplak, yatağa uzandı. Kapamayı unuttuğu perdelerin arasından giren güneşle uyandı. Başı ağrıyordu. “Yatarken aspirin almalıydım.” diye söylendi. Sinekler vücuduna, beyaz çarşafa konuyordu. Çürüyorsun oğlum Turgut: sinekler de kokunu aldı. Çürümek dedim de aklıma geldi: Bugün iş peşinde koşmalıyım. Daire dediklerine göre, çevresinde dönüp duracaksın. Yumuşak bir dönüş: yavaş yavaş yıpratır insanı. Yataktan kalktı, temiz bir gömlek giydi. Gömleğin hafif serin ve ince teması hoşuna gitti. Küçük şeylerden memnun olmasını bilmelisin. Küçük sevinçler, büyük atılışlara yardım eder. Cenap Şehabettin olsaydı bu sözü kaçırmazdı, hemen bir yere yazardı. Bana yazık oluyor. Çorap da temiz olmalı, dünkü düğümün buruşturduğu kravat da değişmeli.

Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Tanrısal bakış açısından yararlanılmıştır.

B) Anlatıcının psikolojik durumuna değinilmiştir.

C) Diyalog tekniğinden yararlanılmıştır.

D) Olaydan çok, durumlar üzerinde durulmuştur.

E) Betimleyici ögelere yer verilmiştir.

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 23

Türk edebiyatında şiir türünde önemli yenilikler yapan şairlerin başında gelir. Bireyin çıkmazı, kaçış, melankoli, iç duyuş ve kriz kavramlarıyla edebiyat tarihlerinde yer bulan sanatçı, şiirlerinde bireysel ve içe dönük temaları işlememiştir. Kimi şiirlerinde sosyal hayatı, toplumsal bunalımları, özellikle manzum hikâyelerinde geçim sıkıntısı ve toplumsal trajedileri dile getirmiştir. Toplumu ve halkı gözlemleyip oradan aldığı izlenimleri Servetifünun şiiri hassasiyetinde ancak daha sade bir dille ifade etmiştir.

Bu parçada sözü edilen sanatçı, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Cenap Şahabettin

B) Tevfik Fikret

C) Mehmet Akif Ersoy

D) Süleyman Nazif

E) Mehmet Emin Yurdakul

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Soru 24

                            I

 Âşıkım, dağlara kurulu tahtım,

 Çobanlar bağrımı dağlar da geçer.

 Günümü yıl eden şu kara bahtım,

 Engin gurbetlerden çağlar da geçer.

                        II

Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak,

Ben aşkımla bahar getirdim sana.

Tozlu yollarından geçtiğim uzak

İklimden şarkılar getirdim sana.

Ahenk özellikleri bakımından karşılaştırılan yukarıdaki dörtlüklerde aşağıdakilerden hangisi ortak değildir?

A) Hece ölçüsüyle yazılma

B) Çapraz kafiye düzeniyle oluşturulma

C) 6+5 durak düzenine sahip olma

D) Tam uyağa yer verme

E) Ek ve sözcük hâlinde redife yer verme

A
A
B
B
C
C
D
D
E
E
Sınavı tamamlamak için butona tıklayınız, yanlışlarınız gösterilecektir. Sonuçları al.
24 tamamladınız.
]]>
AYT Edebiyat Denemesi – 29 https://dersimizedebiyat.org/ayt-edebiyat-denemesi-29.html Fri, 02 Jul 2021 21:59:58 +0000 https://dersimizedebiyat.org/?p=129497 AYT Edebiyat Denemesi – 29

1.                   I.
Yine zevrak-ı derunum kırılıp kenare düştü
Dayanır mı şişedir bu reh-i seng-sare düştü
                      II.
Meni candan usandurdı cefadan yar usanmaz mı
Felekler yandı ahumdan muradum şem’i yanmaz mı.
                     III.
Bir güneş yüzlü melek gördüm ki alem mahıdur
Ol kara sümbülleri aşıkları nuri ahıdur
Yukarıda verilen beyitlerdeki kafiye türleri aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiştir?
A) Tam – zengin – zengin
B) Zengin – tam – tunç
C) Zengin – tunç – tam
D) Tam – tunç – zengin
E) Yarım tam – tunç

2. Gazellerin ilk beytine “matla”, ilk. beyitten sonraki beyte “hüsnümatla”; son beytine “makta”, son beyitten önceki beyte “hüsnümakta” adı verilir.
Buna göre, aşağıda verilen beyitlerden hangisi bir gazelin farklı bir beytidir?
A) Öyle ser-mestem ki idrak etmezem dünya nedir
Ben kimem saki olan kimdir mey û sahba nedir
B) Ne tende can ile sensiz ümid-i sıhhat olur
Ne can bedende gam-ı fırkatinle rahat olur
C) Gerçek hadis imiş bu ki hûbun vefası yok
Kim sevdi hûbu kim dedi h0bun cefası yok
D) Kase-i deryâzede tebdil olur cam-ı murad
Biz bu bezmin Nabiya çok badeharın görmüşüz
E) Süzme çeşmin gelmesin müjgan müjgan üstüne
Vurma zahm-ı sineme peykan peykan üstüne

3.                   I.
Yok bu şehr içre senin vasf etdiğin dilber Nedim
Bir peri-suret görünmüş bir hayal olmuş sana
                         II.
Gevheri der bulmam kimsede vefa
Dost diye sevdiğim etti kim sefa
Hubların aşıka ettiği cefa
Kanun mudur erkan mıdır yol mudur
Birincisi divan, ikincisi halk edebiyatına ait bir şiirden alınan yukarıda yer alan dizelerdeki altı çizili isimlerin kullanımının edebiyattaki terim karşılıkları aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla doğru olarak verilmiştir?
A) Cönk – mahlas
B) Mahlas – tapşırma
C) Mazmun – nazire
D) Tapşırma – mahlas
E) Nazire – cönk

4. Hoyrattır bu akşamüstüler daim
Gün saltanatıyla gitti mi bir defa
Yalnızlığımızla doldurup her yeri
Bir renk çığlığı içinde bahçemizden,
Bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan
Lavanta çiçeği kokan kederleri;
Hoyrattır bu akşamüstüler daima.
Yukarıdaki dizelerde aşağıdakilerden hangisine örnek gösterilemez?
A) Nakarata
C) Hece ölçüsüne
E) Cinasa
B) Kafiyeye
D) imgeye

5. Garbın ucunda, son ucunda en gürültülü;
Bir med zamanı, gökyüzü kurşunla örtülü;

Yahya Kemal’in “Açık Deniz” şiirinden alınan yukarıdaki dizelerde “kurşun” sözcüğü benzetme amacıyla “bulut” sözcüğünün yerine kullanılmış ancak “bulut” sözcüğü söylenmemiştir, böylece —– yapılmıştır.
Yukarıda boş bırakılan yere aşağıdakilerin hangisi getirilmelidir?
A) Açık istiare
B) Kapalı istiare
C) Teşbih
D) Teşhis
E) Mübalağa

6. Arapçadan Türkçeye geçmiş olan —- sözcüğü yerine eskiden “musahabe” kullanılmıştır. Bir yazılı anlatım türüdür, karşılıklı konuşma havası içinde yazılır; bir kimse ile konuşuyormuş gibi yazılır ve günlük sanat olaylarını konu alır. Kimi zaman mülakat ile karıştırılır. Mülakatta bir soru soran, bir de cevaplayan vardır, bu türde ise yazar, karşısındakiyle konuşurmuş gibi hem sorar hem cevap verir. Edebiyatımızda, bu türün ilk örnekleri Tanzimat’tan sonra verilmiştir. Türün ilk ciddi ve güzel örneklerini Tevfik Fikret’in Servetifünun dergisinin yazı dizisi olarak düzenlediği “Musahabe-i Edebiyye” sütunlarında görmekteyiz. Ahmet Rasim, Şevket Rado türün başarılı örneklerini vermiştir.
Yukarıdaki parçada boş bırakılan yere, aşağıdakilerin hangisinde verilenin getirilmesi en uygundur?
A) deneme
B) sohbet
C) günlük
D) fıkra
E) röportaj

7. Aşağıdakilerden hangisi orta oyununda yer alan Kavuklu tipinin özellikleri arasında yer almaz?
A)Oyunda tahsil görmemiş biridir, halkı temsil eder, dışadönüktür.
B) Baş komiktir, Pişekar’la beraber asıl oyuncudur, dışa dönüktür.
C) Tahsili yoktur, daima işsizdir; para bulunca hemen harcar, eli açıktır.
D) Gölge oyunundaki Hacivat’a benzer, adeta onun karşılığıdır.
E) “Ters anlama”, “anlamazlıktan gelme” gibi söz oyunlarıyla güldürüyü sağlar.

8. “İlahi! Gizlüsün, gayet zuhurundan, ilahi! Görünmezsin, ziyade nurundan; ilahi, Seyyidi ve Mevlayı! Her ne kadar günahkar isem, afvünden nevmid degülem. Ne kadar günahum çirki var-ise, umaram keremün deryası mahv ide ve ne kadar a’malüm çürügi var ise, ümidüm ol ki rahmetün sıfatı afv ide.”
Sinan Paşa’nın Allah’a yalvarmak, yakarmak için yazdığı Tazarruname adlı eserinden alınan yukarıdaki parça, şiir biçiminde yazılsaydı türü aşağıdakilerden hangisi olurdu?
A) Tevhit
B) Naat
C) Mersiye
D) Münacat
E) Methiye

9. Bilmem kime yahut neye uyduk gittik
Gahi meye gahi neye uyduk gittik
Erbab-ı zeka riyayı mezhep bildi
Bizler dili divaneye uyduk gittik
Yukarıda verilen dörtlüğün nazım biçimi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Şarkı
B) Tuyuğ
D) Murabba
C) Mani
E) Rubai

10. Aşağıdaki verilen tanımlardan hangisi ayraç içinde belirtilen kavramla ilgili değildir?
A) Edebiyatta masal, efsane, bilmece, oyun gibi halk edebiyatı ürünlerinin aslından az çok ayrılan değişik biçimine denir. (varyant)
B) Uzunlamasına açılan, halkın beğendiği halk şiirlerini ve faydalı bilgileri yazdıkları, ince uzun defterlere verilen isim. (cönk)
C) Seçilen belli bir konuyu, önceden yazılmış herhangi bir metne dayanmadan, sahnede akla gelen sözlerle işleyerek canlandırma esasına dayanan bir oyun şeklidir. (tuluat)
D) Hece ölçüsünde aynı sayıda olan mısraların ·ahengini ve ritmik tekrarları artırmak için dizelerin bölünmesidir. (kavuştak)
E) Edebiyatta, bir edebi eserde bulunan görüş ve düşünüş biçimini ifade eden kavramdır. (zihniyet)

11. Aşık Paşa’nın Türklere tasavvufu, dervişlik yolunu öğretmek amacıyla yazdığı ünlü mesnevisidir. Eser, dini, tasavvufi ve öğretici bir eserdir. 12.000 beyit civarında olan eser, mesnevi nazım biçimiyle ve aruzun “failatün failatün failün” kalıbıyla yazılmıştır. Eserde vahdet, Allah; ruh ve vücut, yer ve gök gibi “ikili” konular; geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman gibi “üçlü” konular; anasır-ı erbaa (dört unsur / toprak, hava, su, ateş); beş duyu; yaratılışın altı günü; yedi kat gök; sekiz Cennet işlenmiştir. Sanatçı, eserin bitiş bölümünde “Türk diline kimsene bakmaz idi / Türklere hergiz gönül akmaz idi” dizeleriyle Türkçeye yeteri kadar önem verilmemesini eleştirmiştir.
Yukarıdaki parçada sözü edilen eser aşağıdakilerden hangisidir?
A) Mantıku’t-Tayr
B) Felekname
C) Garipname
D) Pendname
E) Şikayetname

12. Mahveder kendini bülbül bile hürriyet içün;
Çekilir mi bu bela alem-i pür mihnet içün?
Din içün, devlet içün, can çekişen millet içün,
Azme hail mi olurmuş bu çürük ten kafesi?
Bu dizeler, biçim ve içerik bakımından aşağıdaki sanatçılardan hangisinin sanat anlayışını yansıtmaktadır?
A) Namık Kemal
B) Muallim Naci
C) Abdülhak Hamit Tarhan
D) Recaizade Mahmut Ekrem
E) Tevfik Fikret

13.
• Yüksek tepelerde hem yılana, hem kuşa rastlayabilirsiniz fakat biri sürünerek, öteki uçarak yükselmiştir.
• Köhne fikirler paslanmış çivilere benzer, söküp atmak çok güçtür.
• Adi fikre sarf edilmiş güzel ifadeden ziyade, adı ifade içinde gördüğüm güzel fikre acırım.
• Ahmaklık, daima nur ile alevi karıştırır ve kendisini her yakanı bir güneş sanır.
Yukarıda verilen vecizeler yani özlü sözler aşağıdakilerden hangisinden alınmış olabilir?
A) Tevfik Fikret’in Haluk’un Defteri’nden
B) Halit Ziya’nın Kırk Yıl’ından
C) Cenap Şahabettin’in Tiryaki Sözlerinden
D) Mehmet Akif’in Safahat’ından
E) Ahmet Haşim’in Göl Saatleri’nden

14. El gibi dolaşma Anadolu’nda,
Arkadaş, yurdunu içinden tanı.
Dinle bir yosmayı pınar yolunda,
Dinle bir yaylada garip çobanı.

Bir ıssız ev gibi gezdiğin bu yurt, .
Yıllarca döktürür sana gözyaşı,
Yavrunun derdiyle ah eder Bayburt,
Turnanın özlemi yakar Maraş’ı …
Yukarıdaki dizeler, içeriği ve üslubu dikkate alındığında, aşağıdaki sanatçılardan hangisinin sanat anlayışını yansıtmamaktadır?
A) Yusuf Ziya Ortaç
B) Faruk Nafiz Çamlıbel
C) Ömer Bedrettin Uşaklı
D) Ahmet Haşim
E) Ahmet Kutsi Tecer

15. Sanatçının tüm sanatına hakim olan aklın sınırlarını aşarak geçmiş zamanı yakalama arzusu ve bu arzunun somut biçimi olan “rüya”, şiir ve hikayelerinde görüldüğü gibi romanlarında da görülür. Yaşadığı ortamla uzlaşamayan ve sürekli bir yalnızlık duygusu içinde bulunan Mümtaz, diğer romanlarının kişileri gibi, gerçeğin katı çıplaklığıyla karşılaşınca rüyaya benzeyen düşsel bir aleme sığınır. Söz gelişi Sahaflar’daki bitpazarında gezinirken geçmiş zamanı yakalamak, akıl ve idrakin ötesine sıçramak ister.
Yukarıdaki parçada sözü edilen sanatçı ve romanı aşağıdakilerin hangisinde doğru verilmiştir?
A) Peyami Safa – Matmazel Noraliya’nın Koltuğu
B) Ahmet Hamdi Tanpınar – Huzur
C) Orhan Pamuk – Kara Kitap
D) Tarık Buğra – Firavun imanı
E) Samiha Ayverdi – Mesihpaşa İmamı

16. “Sevgili Arsız Ölüm” bir ilk roman olduğu halde, olağanüstü büyülü dünyası, derinden derine sezilen mizahi boyutları ve şiirsel diliyle; bir aile üzerinden dillendirilen köyden kente göç olgusu ve aile bireylerinin kente uyum sürecinde yaşadığı zorlukların etkileyici bir tonda anlatımıyla dikkat çeken usta işi bir eser. “Sevgili Arsız Ölüm”deki köy insanının inanç sistemini dikkate aldığımızda yazarın çocukluğunda yaşadıklarının önemli bir kısmını roman gerçekliği içinde yeniden üretip değerlendirdiğini fark ediyor, köylülerin korkularını, Şamanist dönemlerden bugüne taşıdıkları kadim öğretilerin izlerini, içselleşip derinleşmiş ruhsal yaşantılar olarak okuma olanağı buluyoruz.
Bu parçada ele alınan eserin yazarı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Nezihe Meriç
B) Duygu Asena
C) İnci Aral
D) Adalet Ağaoğlu
E) Latife Tekin

17. Taşranın aydın / entelektüel kişi üzerindeki boğucu, kuşatıcı etkisi çok yoğundur. —- Buzul Çağının Virüsü adlı romanında tam da bu konumdaki insan¬ların sorunlarını irdeler. Romanın başlıca kişileri Osman ve Faik’in kendini gerçekleştirme çabalarındaki açmazlar romanın eksen meselesi olarak okurun karşısına çıkar. Tutuculuğun çevrelediği bu insanlar ne mevcut kapıyı kırarak ne de bu yapıyla uyum sağlayarak varlıklarını sürdürebilirler. Roman bu konumdaki bireylerin gizemsel ve ruhsal çöküşlerinin serüvenidir.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Ferit Edgü
B) Vüsat O. Bener
C) Rasim Özdenören
D) Mustafa Kutlu
E) Tezer Özlü

18. Önceki dönemlerde olduğu gibi Cumhuriyet Dönemi’nde de “Satılık Ev”, “İspinozlar”, “Toros Canavarı”, “Kahvede Şenlik Var”, “Cengiz Han’ın Bisikleti” gibi eserlerde toplumsal sorunları ve aile içi sorunları işlenmiştir.
Aşağıdaki yazarlardan hangisi bu parçadaki eserlerle ilişkilendirilemez?
A) Orhan Kemal
B) Ahmet Kutsi Tecer
C) Rıfat Ilgaz
D) Refik Erduran
E) Sabahattin Kudret Aksal

19. Çayın rengi ne kadar güzel;
Sabah sabah;
Açık havada.
Hava ne kadar güzel!
Oğlan çocuk ne kadar güzel!
Çay ne kadar güzel!
Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Garip şiir anlayışını yansıtmaktadır.
B) Konuşma havasıyla yazılmıştır.
C) Şiirsellik ve imgeler ön plandadır.
D) Serbest şiir özelliği göstermektedir.
E) Söz sanatlarından kaçınılmıştır.

20. Atatürk Dönemi olarak adlandırılan 1923 – 1938 yıllarında çağdaşlaşma adına ciddi reformlar yapılır. Toplumu eski olandan uzaklaştırma, hayatı algılama ve yaşama bakımından Batı’ya yaklaştırma amacı taşıyan bu devrimler bu süre içerisinde birbiri ardınca gerçekleştirilir. İşte bu devrimlerden biri olan alfabe devriminin yapıldığı dönemde varlıklarını ilan eden bir başka topluluk —–. Bilinçli bir birlikteliğin ilk örnekleri olan Servetifünun ve Fecriati’den sonra, sanat anlayışları farklılık gösterse de bir dönüşüm ve devinim başlatmak amacıyla Cumhuriyet’in ilk yıllarında “canlılık, samimiyet, daima, yenilik” sloganıyla kurulan bu hareket bir edebi okul niteliği kazanmıştır.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Beş Hececiler’dir
B) Yedi Meşaleciler’dir
C) Garipçiler’dir
D) Hisarcılar’dır
E) II. Yeniciler’dir

21. İç içe geçmiş iki olay zinciri ile roman, kişisel değişimleri konu alması bakımından Zehra’nın, hatıra defterindeki maceralar bakımından da Mürşit Efendi’nin romanıdır. Çocukluğundan itibaren Mürşit Efendi’yi kötü bir insan olarak tanı¬ yan Zehra, hoşgörüsüz, katı kalpli, disiplinli bir öğretmendir. Zehra’nın babası Mürşit Efendi ise okulunu bitirdikten sonra idealist bir memur olarak Anadolu’ya gitmiş, Anadolu’nun memurları bekleyen çürümüşlüğü içerisinde kaybolmuştur. Kötü bir evlilik yapmış, çok istemesine rağmen çocuklarıyla gereği kadar ilgilenememiştir. Yani kendi iradesi dışında yaşayan bir insan durumuna gelmiştir. işte bu pişmanlıklar, çaresizliklerle dolu hatıra defteri, ölümünden sonra kızı Zehra’nın eline geçer. Böylece Zehra’nın dış dünya ile ilişkisi de yeniden şekillenir.
Aşağıdakilerden hangisi, yukarıdaki parçada tanıtılan romanın yazarına ait bir eser değildir?
A) Ateşten Gömlek
B) Dudaktan Kalbe
C) Miskinler Tekkesi
D) Yeşil Gece
E) Çalıkuşu

22. Romanda, Doğu ve Batı uygarlıkları kahramanların karakterleri ve fiziki özellikleriyle canlandırılır. Macit ile Şinasi’nin davranışları, giyinişleri ve uğraşları birbirinden tamamen farklıdır. Neriman, iki adamı model oldukları uygarlıklar çerçevesin¬ de yorumlar. Macit’in kıyafetleri ve temiz elleriyle sözlüsünden daha bakımlı olduğunu düşünür. Alafranga tipi temsil eden bu adamın uzun elleri, hafif manikürlü parmakları sürekli aklına gelir. Genç kıza göre Macit, hiçbir kusuru olmayan her yönüyle mükemmel bir insandır. Neriman’da, son zamanlarda Şinasi hakkında ise nefrete yakın bazı fikirler gelişmiştir.
Aşağıdakilerden hangisi, yukarıda parçada tanıtılan romanın yazarına ait bir eser değildir?
A) Matmazel Noraliya’nın Koltuğu
B) Mahşer
C) Yaprak Dökümü
D) Yalnızız
E) Biz İnsanlar

23. Bir gün balıkçı kahvesinin önündeki yarısı kırmızı, yarısı beyaz çiçek açan akasyanın dalına asılmış bir dülger balığı gördüm. Rengi denizden çıktığı zamanki esmer renkteydi. Vücudunda hiç kımıldama yoktu. Taş kadar cansızdı. Yalnız bedenindeki incecik, ipten bile yumuşak zarları titreyip duruyordu. Böyle bir oynama hiç görmemiştim. Evet, bu bir oyundu. Bir görünmez iç rüzgarının oyunuydu. Vücutta görünüşte hiçbir titreme yoktu. Yalnız bu zarlar zevkli bir ürperişle tatlı tatlı titriyorlardı. İlk bakışta insana zevkli, eğlenceli şeymiş gibi gelen bu titreme hakikatte bir ölüm dansıydı. Sanki dülger balığının ruhu rüzgar rüzgar bu incecik zarlar¬ dan akıp gidiyordu.
Sait Faik Abasıyanık’ın “Dülger Balığının Ölümü” adlı hikayesinden alınan bu metinle ilgili olarak hangisi söylenemez?
A) Durum öyküsüne ait özellikler taşımaktadır.
B) Birinci kişi anlatıcı kullanılmıştır.
C) Betimleyici anlatımdan yararlanılmıştır.
D) Şiirsel ifadelere yer verilmiştir.
E) Gerçek, sadece dış görünüşüyle ele alınmıştır.

24. “Kendini bir metni keşfetmeye adamış okur, bir serüvencinin, kaşifin, gözü kara denizcinin niteliklerine sahiptir.” diyor Manguel ve okurun hem dünyada hem de hayatta yolculuk eden bir gezgin olduğunu söyledikten sonra bunu belli bazı eserler üzerinden temellendiriyor. Kutsal kitaplardan başlayarak, Gılgamış Destanı’nda, Dante’nin İlahi Komedya’sında ve ardından Ulysses’in, Hamlefin, Don Quijote’nin, Madame Bovaıy’nin ve Anna Karenina’nın sayfaları arasında gezintiye çıkıyor. Farklı gezginlerin notları, gözlemleri, yorumları bize eşlik ediyor.
Yukarıdaki parçada aşağıda verilen sanatçılar dan hangisinin eserine yer verilmemiştir?
A) Shakespeare
B) Tolstoy
C) Dostoyevski
D) Cervantes
E) Flaubert

CEVAPLAR

1 B

7 D

13 C

19 C

2 D

8 D

14 D

20 B

3 B

9 E

15 B

21 A

4 E

10 D

16 E

22 C

5 A

11 C

17 B

23 E

6 B

12 A

18 C

24 C

]]>
AYT Edebiyat Denemesi – 28 https://dersimizedebiyat.org/ayt-edebiyat-denemesi-28.html Mon, 06 Apr 2020 22:34:54 +0000 https://dersimizedebiyat.org/?p=123811 AYT EDEBİYAT DENEMESİ – 28

1. Şair daha gençken belli eder kendini. Doğuştan gelen bir şeyler gerekir şair olmak için, bir patlamadır o. Bir bakmışsın, genç şair dizeler döktürüyor. Fakat roman, tecrübe dağarcığının dolmasını ister yazardan. Öyle hemen yazılmaz. Yazar, çırağı olmadığı işin ustalığını yapamaz romanda; dolayısıyla, yazdıkları anlatım yönüye basit karalamalar olarak kalır sadece.

Bu parçada altı çizili sözlerle anlatılmak istenenler aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?

A) Kısa zamanda çok şey öğenmek – başka türlerde de yazarak kendini geliştirmek

B) Yaşam deneyimi kazanmak – acemilik dönemi geçirmeden yetkin bir yazar olamamak

C) Deneyimli yazarlardan yararlanmak – öncelikle roman yazmanın tekniklerini öğrenmek

D) Nitelikli romanları çok okumak – Yazdıklarını beğenmeyip daha iyisine ulaşmak

E) Deneme-yanılma yoluyla yeni yöntemler bulmak – yazma işini usta sanatçılardan öğrenmeye çalışmak

2. (I) Fransız Filozof Pierre Bayard’a göre, kendisinden bahsedebilmeniz için o kitabı okumanız hiç de gerekmez hatta bir kitabı okumamak, ondan daha iyi bahsetmenin bir yoluna dönüşebilir bazen. (II) Bu muzip, görünüşte paradoksal fikir size Oscar Wilde’ın nüktedan vecizelerini hatırlattıysa bunun sebebi Wilde’ın da kitaplar hakkında yazmak için kitapları okumaya ihtiyaç duymaya gerek olmadığına inananlardan biri olmasıdır. (III) 10 dakika boyunca sayfalarını karıştırdığında insan bir kitabın güzel olup olmadığını anlayabilirdi Wilde’a göre. (IV) Yani birkaç sayfasını okumakla kitabın tamamını okumak arasında çok bir fark yoktu. (V) İnsan bir ısırık aldığında elmanın iyi olup olmadığını anlardı, elmanın tamamını yeme zorunluluğunu sadece sıkıcı insanlar duyumsardı.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde somutlama yapılmıştır?

A) I      B) II     C) III    D) IV    E) V

3. Edebiyat, tarih, felsefe ve sosyoloji gibi bilimsel sahalar, kendi özel alanlarında bağımsız birer disiplindir. Bu disiplinler zamanla kendi bağımsızlıklarını ilan etmeye başlar. Başlangıçta tarih, edebiyatın bir biçimi olarak yer almaktayken 19. yüzyıl başlarında tarihçilerin kendi bilimsel yöntemlerini kullanarak tarih-edebiyat arasındaki ayrımı inşa ettikleri görülür. Böylece edebiyat, insanın duygu ve düşüncelerinin, felsefi yaklaşımlarının ifadesi; tarih ise insanoğlunun zaman içinde yaşadığı vakaların kaydı olarak ayrışır. Ancak bu iki disiplin arasındaki ilişki, her zaman aktif kalmaya devam eder. Zira bunlardan biri olmadan diğerinin anlaşılması güçtür. Bu nedenle çocukların eğitiminde program geliştirmek adına tarih ve edebiyat ilişkisini kullanmak bir zorunluluk olarak karşımıza çıkar.

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Bilimler, zaman içinde birbirinden koparak bağımsız hâle gelmiştir.

B) Edebiyat insanın duygu ve düşüncelerine, tarih ise yaşadığı olaylara odaklanır.

C) Çocuk eğitiminde edebiyatı ve tarihi bir arada kullanmak  kaçınılmaz bir durumdur.

D) Tarihî dönemleri en iyi anlamanın yolu, o dönemlerin edebî metinlerini incelemekten geçer.

E) Edebiyat ve tarih arasındaki yakın ilişki, başka alanlar arasında yoktur.

4. Aşağıdaki eser-sanatçı eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?

A) Leyla vü Mecnun – Fuzûlî

B) Garipname – Âşık Paşa

C) Hayrabat – Nâbî

D) Tazarruname – Sinan Paşa

E) Kabusname – Ahmedî

5. Mümtaz’la, Nuran bir sene evvel, bir mayıs sabahı ada vapurunda tanışmışlardı. Bir haftadan beri oldukça kuvvetli bir çocuk hastalığı komşuları altüst etmişti. Nuran, Fatma’yı daha ziyade evde tutamayacağını anlayınca Ada’da teyzesine bırakmaya karar vermişti. Kocasından kışın başında ayrıldığından beri garip, kendi içine çekilmiş bir hayatı vardı. İstanbul’a bütün kış üç dört defa, o da şu bu almak için inmişti. İki tarafın rızası ile olmasına rağmen -Fahir’e bu son dostluğu da göstermiş, teklifi üzerine beraberce geçimsizlik davası açmaya razı olmuştu- mahkemenin uzun sürmesi onu yormuştu.

Bu parça aşağıdaki yapıtların hangisinden alınmıştır?

A) Fatih-Harbiye

B) Huzur

C) İbrahim Efendi Konağı

D) Matmazel Noraliya’nın Koltuğu

E) Saatleri Ayarlama Enstitüsü

6. Bir gölü andırır bil ki dört yanın

Bağrını delmezse yanık türküler

Varlığı bu korla tutuşmayanın

Kirpiği yaşarsa gözleri güler

Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Tunç kafiye vardır.

B) Çapraz kafiye düzeniyle oluşturulmuştur.

C) Koşma nazım biçimiyle yazılmıştır.

D) Söz sanatlarına yer verilmiştir.

E) Rediften yararlanılmıştır.

7.                                I

Şimdi çerçevede mahpus yaşamaktadır

Alnında o yaman ölmezliğin zaferi

Uzak bir rüyada yüzer gibi gözleri

Artık ne gülmekte ne de ağlamaktadır

II

Gelmedi gün daha, çalmadı saat

Daha uçurmuyor beni bu kanat

Sabırsızlanma, ey kapımdaki at

Güneş daha gözlerimi yakıyor

Aşağıdakilerden hangisi numaralanmış bu dörtlüklerin ortak özelliğidir?

A) Hüsnütalil sanatından yararlanılması

B) Ahenk unsuru olarak redife yer verilmesi

C) Yarım kafiyeye yer verilmesi

D) Hece ölçüsüyle yazılması

E) Tasavvufi ögelere yer verilmesi

8. Gül yüzüne bakmaya doyamadım

Ağzındaki incileri sayamadım

Bu dizelerde görülen söz sanatları aşağıdakilerin hangisinde vardır?

A) Güz geldi, yine soyundu elbiselerini ağaçlar

Sarıya büründü hep karşı yamaçlar

B) Gül gülse daim, ağlasa bülbül acep değil

Zira kimine ağla demişler, kimine gül

C) Dinmiş denizin şarkısı, rüzgâr uyumakta

Körfez düşünür, Kanlıca mahzundur uzakta

D) Basmış bağrına bir anne, kuzusunu

İçine çekiyor ipek saçlardan sevginin kokusunu

E) Kan tükürsün adını candan anan dudaklar

Sana benim gözümle bakan gözler kör olsun

9. Mısır’dan toğrı geldüm bu diyare

Cefa tiğiyle sinem pare pare

Dilersen almağa gel sen de ahbar

Bu şehre dirler Antakıyye ey yar

Gezüb şehrini seyr itdüm tamamı

Vilayatun güzellik-i zamanı

Leb-i deryaya azm itdüm revanı

Görüb deryada bir nice civanı

Bu parça aşağıdakilerin hangisinden alınmış olabilir?

A) Şehrengiz

B) Surname

C) Pendname

D) Sefaretname

E) Seyahatname

10. Divan şiirinin kendini tekrarladığı bir dönemde bu şiiri yeniden canlandıran sanatçı, divanını daha yirmi dört yaşında tamamladı. Sebkihindi anlayışının etkisinde yazdığı şiirlerinde mahallî söyleyişlere, deyimlere, atasözlerine sıkça yer verdi. Anlamın bilmeceye dönüşecek kadar derin, zarif ve ince olmasına özen gösterdi, hayal gücünü son sınırına kadar kullandı, anlamı şaşırtıcı güzellikte imajlarla ve duyulmadık mazmunlarla zenginleştirdi. Yirmi altı yaşında yazdığı ünlü mesnevisi Hüsn ü Aşk, tasavvufi sembolik bir hikâye olup tasavvufta dervişlikten olgunluğa erişmek için takip edilen manevi yolculuğu anlatmaktadır.

Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Nabî

B) Nedim

C) Nailî

D) Şeyh Galip

E) Şeyhülislam Yahya

11. Ben hep kitap okurdum. Onun için benim böyle mühendislik gibi bir dala gireceğimi kimse düşünmezdi. Belki dış işlerine girebilirim, iç işlerine girebilirim yani bir bürokrasi görevi yaparım, diye düşünülüyordu. Yalnız sonradan lisenin son sınıfında bu durumu değiştiren bilgiler edindim. 1940’lı yıllarda dünyada fizik, bugün biyolojide olduğu gibi hızla gelişen bir bilim dalıydı. Einstein’ın “rölativite”si çıkmıştı. Anlaşılmaya çalışılıyordu. “Kuantum Mekaniği” diye atomların hareketlerini açıklayan yepyeni bir kuram ortaya çıkmıştı ve bu kuramda zaman gibi, uzay gibi, nedensellik gibi, felsefecilerin yıllardır tartıştıkları kavramlara yeni anlamlar getiriyordu. Ben bunları seziyordum. O zaman Teknik Üniversitede arkadaşların yayınladığı Bilim ve Teknik diye bir dergi vardı. Oradan okuduğum bilgilerle düşünmeye başladım ve “İşin esası nedir?” diye merak ettim. Felsefeye hep merakım vardı. “Felsefi kavramlara bu yeni fizik konularını öğrenirsem daha bir açıklık getirebilir miyim?” diye dolambaçlı bir yoldan fizikçi olmaya karar verdim.

Bu parça aşağıdaki edebî türlerden hangisine örnek verilebilir?

A) Günlük

B) Biyografi

C) Otobiyografi

D) Sohbet

E) Fıkra

12. Türklerin Müslüman olmadan önceki sözlü edebiyat ürünlerinden olan koşuk, Müslümanlığın kabulünden sonra halk edebiyatında koşmaya dönüşmüştür. Böylece halk şairlerinin 3-5 dörtlük ve 8’li hece ölçüsüyle sıklıkla kullandığı bir nazım biçimi olarak yaşamını devam ettirmiştir.

Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) I      B) II     C) III    D) IV    E) V

13. Servetifünuncularla birlikte şiir yazmaya başlayan sanatçı; üslup, tema, zevk ve dil bakımından onlara katılmamıştır. Onun şiir dünyasında görülen asıl gelişme, Türk halk kültürü ve özellikle tasavvufla temasa geçmesinden sonra başlamıştır. Millî şiiri kurmak için kaynak olarak Batı’yı değil, Yunus’tan zamanına kadar Türk halk ve tekke şairlerinin söyleyiş tarzını ve tekniğini örnek olarak alır. Bu sebeple gençlik ve halk üzerinde etkisi aynı yolda yürüyen diğer şairlerden fazla olmuştur. Nitekim kendisinden sonra gelen hececiler geniş ölçüde onun etkisinde kalmıştır. Bu açıdan bakıldığında Türk şiirine büyük hizmeti olmuştur. O, Yunus’tan, Karacaoğlan’dan, Dertli’den, Seyrani’den aldığı ruhu ve tekniği Avrupai bir anlayışla yoğurarak çağdaş bir niteliğe kavuşturmuştur. Şiirlerinin büyük bölümünü Serâb-ı Ömrüm adlı eserinde toplamıştır.

Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Ziya Gökalp

B) Mehmet Akif Ersoy

C) Ali Canip Yöntem

D) Rıza Tevfik Bölükbaşı

E) Mehmet Emin Yurdakul

14. —-, Türk saz şiirinden söz edildiğinde akla ilk gelen şairlerden biridir. Onunla ilgili olarak yurt içinde ve yurt dışında pek çok çalışma yapılmış olsa da şairin biyografisini kurmak ve edebî şahsiyetini ortaya koymak çok zordur. Nereli olduğunu, yaşamını ortaya koyacak sağlam bilgi ve belgeler henüz yok. Yine de 17. yüzyıl âşık edebiyatının en önemli temsilcilerinden biri olarak onun Güney Anadolu ve Toros yaylalarının konar-göçer Türklerinden olduğu söylenebilir. Aşk, doğa, gurbet, sıla, yaşlılık, yoksulluk, ayrılık, özlem, ölüm gibi temaların yanında; “güzellik” ve “güzel tipi” de onun şiir geleneği içinde önemli bir yer tutmuş ve ustaca işlenmiştir. O, güzellerini doğadan, yaşadığı çevreden, sosyal ilişkilerinden ayrı düşünmez.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Seyrani

B) Kaygusuz Abdal

C) Karacaoğlan

D) Dadaloğlu

E) Köroğlu

15. —- sanatçılar, bireyselliğe, öznel deneyimlere önem vererek kendi kişisel tepki ve duygu yoğunluklarını ifade ettiler. Mutluluğa erişmek kişinin, tamamıyla iç dünya yapısına ve duygularına verdiği değer, akıl ve mantık görüşünden daha önemliydi. Daha çok yaşamın önünde engel teşkil eden bütün kurallara karşı, insanın düş gücünü hayata geçirmesiyle  toplumda huzursuzluğun düzeleceğini savunmuşlardır. Belirli bir üslup benimsemeyerek coşkuyu, düşselliği, melankoliyi, kaygıyı yaşayarak doruk noktasına taşıdılar. Turner ve Delacroix’da coşkuyu yaşarken Shakespeare, Byron, Hugo’da dile getirilen fırtınalar, uçurumlar, hayal gücünün getirdiği diğer ögeler önemli yer tutar. Dış dünya abartılarak betimlenir, Orta Çağ efsaneleri ve din duygusu önem kazanır. Duygu ve düşünceler şairane olarak dile getirilir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Realist

B) Romantik

C) Natüralist

D) Klasik

E) Sürrealist

16.

Çam başına çıktım anam çıram yanmadı

Mektup saldım yare aman mektup varmadı

Etrafıma baktım anam kimse kalmadı

Ağlama gelinim ağlama

Beni yolumdan eyleme

Sazaklara ev yapma anam o batar gider

Uzaklara kız verme aman o yiter gider

El kadarcık ekmeğin anam o bana yeter

Ağlama gelinim ağlama

Beni yolumdan eyleme

Bu dizeler biçim ve içerik açısından aşağıdaki şiir türlerinden hangisine örnek verilebilir?

A) Türkü

B) Mani

C) Semai

D) Destan

E) Ağıt

17. – 18. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

Tanzimat edebiyatı ile ilgili dönem ödevi alan bir grup öğrenci, aralarında şöyle konuşmaktadır:

Arzu: Ben Türk edebiyatında ilk yerli romanı okudum ve onun özetini çıkardım.

Burak: Bu dönem sanatçılarından sadece Ahmet Mithat Efendi’nin üç eserini okudum.

Ceyda: Tanzimat Dönemi eserlerinden sadece Müştak Bey ile Kumru Hanım’ın evlenme macerasını anlatan eseri okudum.

Deniz: İlk makaleyi kaleme alan sanatçının o makalesini ve başka bir eserini okudum.

Efe: Namık Kemal’in Ziya Paşa’nın Harabat’ına karşı yazdığı eseri okudum.

17. Yukarıda verilenlere göre aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Arzu, Şemsettin Sami’nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı romanını okumuştur.

B) Burak, Türk edebiyatında Batılı anlamda yazılan ilk yerli öyküyü okumuş olabilir.

C) Burak ve Ceyda roman okumuş olabilir.

D) Ceyda ve Deniz, aynı sanatçının ortak bir eserini okumuş olabilir.

E) Efe, Türk edebiyatındaki ilk eleştiriyi okumuştur.

18. Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi öğrencilerin okuduğu eserlerden biri olamaz?

A) Sergüzeşt

B) Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi

C) Şair Evlenmesi

D) Felatun Bey’le Rakım Efendi

E) Durub-ı Emsal-i Osmaniye

19. Daha çok Kurtuluş Savaşı ve savaşın bitimini izleyen yıllarda değişik görevlerle Anadolu’ya giden aydınlar, çözümlenmesi gereken sorunları birer birer ortaya koymaya çalışmışlardır. O da bu aydınların başta gelenlerinden ve öncülerindendir. Onu diğerlerinden ayıran özelliği, sorunları yalnızca sergilemekle kalmayıp onlara çözüm yolu da getirmeye çalışmasıdır. Onu en çok etkileyen, Anadolu’nun tam bir bilinmezlik içinde oluşudur. Tanınmayışı, Anadolu’nun geri kalmasında en önemli rolü oynamıştır. O yıllar için bu bilinmeyen Anadolu’ya herhangi bir görevle gitmek ise sürgüne gitmekten farksızdır. Sanatçı, herkesin kaçtığı, gitmekten korktuğu Anadolu’ya ilk gönüllüler olarak genç öğretmenleri gönderir. Bunlar arasında Feride, henüz kadınların toplumsal görevlerde çalışmadıkları yıllarda Anadolu’ya giden bir genç öğretmen olarak dikkati çekmiştir.

Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Halide Edip Adıvar

B) Reşat Nuri Güntekin

C) Refik Halit Karay

D) Aka Gündüz

E) Yakup Kadri Karaosmanoğlu

20. Türkiye’nin uzun süre yayımlanmış dergilerinden Servet-i Fünun,(I) Edebiyatıcedide (II) topluluğunun oluşması, gelişmesi ve dağılması aşamalarında temel yayın organı olmuştur. Topluluğun önde gelen sanatçılarından Tevfik Fikret, Halit Ziya ve Mehmet Rauf, (III) Batılı anlamda başarılı eserler kaleme almışlardır. Topluluğun dağılması ise Cenap Şahabettin’in (IV) derginin 553. sayısında yayımladığı Edebiyat ve Hukuk (V) başlıklı tercüme makalesi nedeniyle derginin geçici olarak kapatılmasıyla olmuştur.

Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) I      B) II     C) III    D) IV    E) V

21. Amerikalı petrol zengini Jonathan çiftinin Hongkong’a gerçekleştirdikleri gezinin anlatıldığı oyunda Doğu, bir dekordan ibarettir. Hongkong’u egzotik ve cazibeli yapan özelliği yalnızca iç açıcı manzarası değildir onlara göre. Amerikalı çift bu manzaraya canlı maymun beyni yemeği yeme fikrini de ekler. Oyunda da sık sık tekrarlandığı gibi her şey onlar içindir. Bir gizem, Doğu’ya has bir tat olarak canlı maymun beyni çiftin en önemli hedefi hâline gelir. Avcı Çoo’nun açgözlü çift için yakaladığı maymunun absürt bir biçimde kaçışı bir tür muamma yaratır.

Bu parçada söz edilen eserin yazarı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Turan Oflazoğlu

B) Orhan Asena

C) Refik Erduran

D) Recep Bilginer

E) Güngör Dilmen

22. O, hikâyelerinde, İstanbul halkının her kesiminden insanları ele almış, bir fotoğraf makinesi doğallığıyla onları birer birer dile getirmiştir. Özellikle de balıkçılar, fakir sokak çocukları, iş güç sahibi insanlar rastgele denebilecek bir seçimle onun hikâyelerinde kendilerini bulurlar. Bu insanların davranışları, bir insan davranışının bütün gereklerine uygundur. Günlük konuşma diliyle yazdığı hikâyelerinde bir şehri ve o şehrin dünya çevresinde görülebilecek olan duygu ve düşünce sistemini buluruz. Şiir ve roman da yazan sanatçı, öykülerini Şahmerdan, Havada Bulut, Kumpanya, Havuz Başı, Tüneldeki Çocuk gibi kitaplarda toplamıştır.

Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Selim İleri

B) Oktay Akbal

C) Sait Faik Abasıyanık

D) Sadri Ertem

E) Memduh Şevket Esendal

23. Bu kitabın benim açımdan öbürlerinden daha değişik olmasının nedeni, her zaman ben kahramanımı bulduğum hâlde, bu kez kahramanımın beni bulması, romanın yazılmak üzere bana gelmesiydi. Bir başkası için o, koyu renk güneş gözlükleri takmış, siyah kazaklı, içinde kızıl pırıltılar oynaşan gür saçları olan bir genç kızdı; benim içinse ısrarlı birkaç telefondan sonra gelen bir romandı. Kız bir romana girmek istediğini biliyordu, bilmediği ise bu romandan nasıl çıkacağıydı; onu yalnızca ben biliyordum ve ona asla söylemeyecektim, zaten de söylemedim.

Bir romanın ilk bölümünden alınan bu parçada yazar aşağıdakilerden hangisini amaçlamıştır?

A) Başka yazarların metinlerine göndermede bulunarak anlatısını zenginleştirmeyi

B) Romanın oluşum aşamasını da anlatarak üstkurmacaya yer vermeyi

C) Kahramanın zihninden geçenleri belli bir sıralamaya tabi tutmadan aktararak gerçekliği güçlendirmeyi

D) Anlatıyı eksik bırakarak okuru metne dâhil etmeyi

E) Montaj tekniğinden yararlanarak olayın etkileyiciliğini artırmayı

24. Aşağıdaki şiir-şair eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?

A) Aruza Veda – Kemalettin Kamu

B) Han Duvarları – Faruk Nafiz Çamlıbel

C) Bu Vatan Kimin – Orhan Şaik Gökyay

D) Orda Bir Köy Var Uzakta – Ahmet Kutsi Tecer

E) Süleymaniye’de Bayram Sabahı – Yahya Kemal

CEVAPLAR

1 B 11 C 21 – E
2 – E 12 – E 22 – C
3 – C 13 – D 23 – B
4 – E 14 – C 24 – A
5 – B 15 – B    
6 – E 16 – A    
7 – D 17 – C    
8 – D 18 – A    
9 – A 19 – B    
10 – D 20 – D    

 

]]>
AYT Edebiyat Denemesi – 27 https://dersimizedebiyat.org/ayt-edebiyat-denemesi-27.html Mon, 06 Apr 2020 21:31:12 +0000 https://dersimizedebiyat.org/?p=123806 AYT EDEBİYAT DENEMESİ – 27

1. Arabanızla şehirden oldukça uzak, ormanlar içinde güzel bir kamp alanına piknik için gidiyorsunuz. Yeşillikler içinde kıvrılan yolları, yol boyu karşınıza çıkan dereleri, göletleri geçiyorsunuz. Korkutucu, hayranlık uyandırıcı, şaşırtıcı uçurumlardan, kayalıklardan geçiyor; tepeleri, yemyeşil düzlükleri aşıyorsunuz. Sonra kampın kapalı olduğunu, içeri giremeyeceğinizi öğreniyor; belki bulduğunuz bir düzlükte, bir dere kenarında pikniğinizi yapıp aynı yollardan dönüyorsunuz. Bu yolculuktan elleriniz boş döndüğünüzü düşünür müsünüz? Bence hayır!

Bu parçada anlatılanlar, bir yazarın edebiyat yolculuğu için düşünülürse aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

A) Her yazarın edebiyat dünyasında yaptığı yolculuk kendine özgüdür.

B) Edebiyat alanında önemli olan, bir işi bitirmek değil, ona başlamaktır.

C) Yazar, kalemi eline alıp kendini yazmaya zorladı mı konu kendiliğinden genişlemeye başlar.

D) Yazarlık yolunda verilen her emek bir kazanç olarak değerlendirilmelidir.

E) Yazarlık, sonu belli olmayan bir yol olsa da o yola çıkacak çok hevesli vardır.

2. Okuruma Mektuplar’da, yaşamın kanıksanmış (I) (çok tekrarlandığından etkileyiciliği kalmayıp alışılmış) yönlerine ayna tutarak (II) (konu edinerek) çeşitli konularla ilgili tutkularını, bildiklerini, özlediklerini tüm çıplaklığıyla (III)(apaçık bir biçimde) ortaya koyan bir Nurullah Ataç var karşımızda. Prospero ile Caliban’da ise, aydınların toplumdaki görevi, gelenek, uygarlık gibi konularda bizi çerçevenin dışına çıkarak (IV) (hazır bilgilerle yetinmeyerek) düşünmeye çağırıyor. Onun eleştirmeciliği, bir “beğeni” eleştirmeciliği. Fakat nesnel (V)(tek yönlü) ölçülerin dışında kaldığından olacak, sanat alanında içgüdüsü, sezgisi alabildiğine gelişkin.

Bu parçada numaralanmış sözlerden hangisinin anlamı parantez ( ) içinde verilen açıklamayla uyuşmamaktadır?

A) I      B) Il     C) III    D) IV    E) V

3. (I) Mizah; gerek hayatta gerekse sanatta kullanımı itibarıyla yaşanan gerçekliğe farklı bir bakış açısıyla bakabilen, sorgularken gülümseten, gülümsetirken düşündüren, düşündürürken farklı noktalara dikkatleri çekebilen bir anlatım tarzıdır. (II) Keskin bir zekâ, hazırcevaplık, dili iyi bilme, edebiyattan anlama, insanı yakından tanıma mizah yapmak için zorunludur. (III) Şartların eşit olmadığı durumlarda zayıfın güçlüye karşı durmasını sağlar. (IV) Gerek Türk edebiyatının gerek Batı edebiyatının pek çok türünde yer bulabildiği gibi, başka sanat dallarında da etkin bir şekilde kullanılır. (V) Özellikle sözlüklerde ve bazı kaynaklarda geçen mizah tanımlarının doyurucu, açık ve belirgin olmayışından dolayı çoğu zaman mizah, şaka, eğlence, latife, nükte ve alay gibi kavramlar birbirinin aynıymış gibi kullanılır.

Mizaha ilişkin bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) I. cümle, tanımsal bir özellik taşımaktadır.

B) II. cümlede, gerektirdiği özelliklerden söz ediliyor.

C) III. cümlede, bir karşılaştırma yapılıyor.

D) IV. cümlede, sadece edebî yapıtlarda kullanılmadığı belirtiliyor.

E) V. cümlede, başka kavramlarla karıştırıldığından söz ediliyor.

4. Kesin bir tanımının yapılması güç, belli bir biçime veya kurallar bütününe bağlı olmayan sürekli değişim ve gelişim hâlinde olan edebî bir türdür. Michael Holquist, bu türün son derece militanca biçim değiştiren bir edebî tür olarak tarihi kronolojik biçimde ele almak isteyenlerin yapmak istediği sınırlamalara sürekli direndiğini hatırlatır. Zira bu tür, doğası gereği kategorize edilmeye, sınırlandırılmaya, türlere ayrılmaya direnir. Ancak yine de bir tanım yapılması gerekiyorsa uzun anlatıma dayalı, gerçek ya da gerçeğe benzer olayların yanı sıra düş gücünden yola çıkarak olağanüstü durumların da eklenebildiği; kişi, yer ve zaman üçleminin olduğu; birbirleriyle bağlantılı olaylar zincirini anlatan bir tür olduğu söylenebilir.

Bu parçada tanıtılan yazınsal tür aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Roman

B) Hikâye

C) Masal

D) Tiyatro

E) Destan

5.

• yumgak: yumak, yuvarlanan ve yuvarlak olan her şey

yumgaklanmak: yumak, yuvarlak yapılmak

yumgı: toplu, çok

yumgın: toplu olarak, toptan, hep birden, bütün

• Kanı kan ile yumas.

Kişi alası içtin yılkı alası taştın.

Alplar birle uruşma begler birle turuşma.

• Yigitleri işletü

Yıgaç yemiş ırgatu

Kolan keyik avlatu

Badram kılıp avnalım

Bu parçalar aşağıdaki eserlerin hangisinden alınmış olabilir?

A) Garipname

B) Divanü Lügati’t-Türk

C) Divan-ı Hikmet

D) Atabetü’l-Hakayık

E) Kutadgu Bilig

6. Her sabah her sabah suya giderken

Yâr yolunda toprak olsam toz olsam

Bakıp dört köşeyi seyran ederken

Kara kaş altında ela göz olsam

Bu dizelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) Telmih sanatına başvurulmuştur.

B) Yarım kafiye kullanılmıştır.

C) Ulamaya yer verilmiştir.

D) Nazım türü, güzellemedir.

E) Çapraz kafiye şemasından yararlanılmıştır.

7.                          I

Yâr senin derdinden derbeder oldum

Derd-i derunumu sor da öyle git

Hasretinden Mecnun misali oldum

Ne hâle düşmüşem gör de öyle git

                          II

Gevheri der bulmam kimsede vefa

Dost diye sevdiğim etti kim sefa

Hubların âşıka ettiği cefa

Kanun mudur erkân mıdır yol mudur

Aşağıdakilerden hangisi, numaralanmış bu dörtlüklerin ortak özelliğidir?

A) Kafiye düzeni

B) Redif ve kafiye kullanılması

C) Söz sanatlarına yer verilmesi

D) Ait oldukları şiirlerin son dörtlüğü olması

E) 6+5 duraklı hece ölçüsünün kullanılması

8. Aşağıdaki beyitlerin hangisinde aliterasyona yer verilmemiştir?

A)        Sen sussan sadece sessizce bana baksan

Ben büyülensem boyun büküp sana baksam

B)        Çini bir kâsede bir Çin çayı içmekteydi

Bir güzel yırtıcı kuş gözleri gördüm

C)         Yalap yalap yalabıyan ince tonlum

Yir basmayup yorıyan selvi boylum

D)        Her canlıya Hak layık olan cevheri verdi

Tırtıl iki diş bulsa bütün ormanı yerdi

E)         Gitdi Kayser kasrınun tâk u revâkı kalmadı

Nice Kisrâ geçdi tâk u tumturâkı kalmadı

9. Bugünkü anlamıyla romanın gerçek bir deney olduğundan şüphe edemeyiz, gözlemden yararlanarak romancının insan üzerinde yaptığı gerçek bir deney. Artık zevk olsun diye, tasvir için tasvir etmiyoruz. İnsanın, çevresinden ayrılamayacağını; elbisesi, evi, şehri, ülkesi ile tamamlandığını kabul ediyoruz. Bu bakımdan beyninin ya da yüreğinin tek bir olayını, çevrede onun sebeplerini ya da tepkisini aramadan tespit etmeyeceğiz. Sonu gelmez tasvirlerimizin sebebi işte budur.

Deneysel Roman adlı eserden alınan bu parçada yazar, aşağıdaki akımlardan hangisini savunmaktadır?

A) Klasisizm

B) Romantizm

C) Realizm

D) Natüralizm

E) Sürrealizm

10. Halk şiiri; anonim halk şiiri, âşık şiiri, tekke şiiri başlıkları altında gruplandırıldığı gibi; halk şairleri arasında düzene karşı gelen, isyanını şiirlerinde dile getiren —-, —- ve —- gibi sanatçılar da vardır.

Bu cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Köroğlu – Dadaloğlu – Kaygusuz Abdal

B) Köroğlu – Dadaloğlu – Pir Sultan Abdal

C) Karacaoğlan – Âşık Ömer – Seyranî

D) Karacaoğlan – Bayburtlu Zihnî – Dertli

E) Erzurumlu Emrah – Kayıkçı Kul Mustafa – Gevherî

11. • Allah’ı övmek, ona dua etmek için yazılan, özel bir ezgi ile söylenen, tarikatlara göre farklı adlar alabilen şiirlerdir.

• Tasavvuftaki, varlıkların Allah’tan geldiği ve yine ona döneceği düşüncesini açıklayan şiirlerdir.

• İlk okunuşta saçma ya da din açısından uygunsuz görünen bu şiirler, tasavvufi açıdan yorumlanabilir özellikler taşır.

• Tarikat önderlerinin tarikata yeni giren dervişlere tarikat kurallarını anlatmak için söyledikleri didaktik şiirlerdir.

Aşağıda verilenlerden hangisi yukarıdakilerden biriyle ilişkilendirilemez?

A) Devriye

B) Nutuk

C) İlahi

D) Şathiye

E) Nefes

12.

Benim yârim şimdi çıkar

Çıkıp da yollara bakar

Emrah’ı odlara yakar

Boyu selvi revan şimdi

Erzurumlu Emrah’a ait bu semai, koşma biçiminde yeniden yazılmak istense aşağıdakilerden hangisi kesinlikle değişmelidir?

A) Konusu

B) Dize sayısı

C) Hece sayısı

D) Kafiye türü

E) Kafiye düzeni

13. – 14. soruları aşağıdaki tabloya göre cevaplayınız.

I Kiralık Konak 1922
II Nur Baba 1922
III Hüküm Gecesi 1927
IV Sodom ve Gomore 1928
V Yaban 1932
VI Bir Sürgün 1937

Yukarıda Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun romanları ve yazılış  tarihleri verilmiştir.

13. Bu tabloya göre Yakup Kadri’nin romanlarıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) Yanlış Batılılaşmayı eleştirdiği eseri, tekkelerin bozulan yapısını eleştirdiği eserinden önce yazılmıştır.

B) III ve IV numaralı romanlarda, Kurtuluş Savaşı yıllarını konu edinmiştir.

C) V numaralı romanında, aydın-halk çatışmasını işlemiştir.

D) I numaralı romanının kahramanları arasında Naim Efendi, Seniha, Hakkı Celis vardır.

E) Sanatçının bu tabloda olmayan romanları da vardır.

14. Yakup Kadri, romanlarında Tanzimat’tan Cumhuriyet Dönemi’ne kadar Türk toplumunda olan değişimleri işlemiş ve vaka zamanı olarak bu dönemleri ele almıştır.

Yakup Kadri’nin aşağıdaki numaralanmış eserlerinden hangileri “vaka zamanına” göre doğru sıralanmıştır?

A) I – VI – III – IV

B) I – IV – II – V

C) II – I – III – VI

D) III – V – I – II

E) VI – III – II – I

15.

I. Zülf-i siyahı saye-i perr-i hüma imiş

İklim-i hüsne anun içün padişa imiş

II. Bir secde ile kıldı ruh-ı afitabı zer

Hak-i cenab-ı dust aceb kimya imiş

III. Avazeyi bu âleme Davud gibi sal

Baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş

IV. Görmez cihanı gözlerümüz yâri görmese

Mir’ât-ı hüsni var ise âlemnüma imiş

V. Zülfün esiri Baki-i bi-çare dûstum

Bir mübtela-yı bend-i kemend-i bela imiş

Bu gazel ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) I. beyit, matla beytidir.

B) Âşıkane gazel örneğidir.

C) III. beyitte tevriye sanatı vardır.

D) V. beyit makta beytidir.

E) Musammat gazel örneğidir.

16.

Süleyman Çelebi II Vesiletü’n-Necat
Fuzuli 16. yüzyıl III
I 17. yüzyıl Siham-ı Kaza

Bu tabloda numaralanmış yerlere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

  I II III
A) Baki 14. yüzyıl Hayriye
B) Nedim 17. yüzyıl Mantıku’t-Tayr
C) Nef’i 15. yüzyıl Hadikatü’s-Süeda
D) Şeyhî 16. yüzyıl Tazarruname
E) Şeyh Galip 15. yüzyıl Tuhfetü’l-Haremeyn

 17.

  • “Gurbet şairi” olarak tanınan sanatçı, şiirlerinde hece ölçüsüyle ve Millî Edebiyat anlayışına bağlı kalmış; aşk, yalnızlık ve özellikle gurbet konularında şiirler yazmıştır.
  • Akbaba adlı mizah dergisiyle tanınan sanatçı, hece ölçüsüyle ve yalın bir dille şiirler yazmış; şiirlerini Akından Akına, Bir Rüzgâr Esti, Cenk Ufukları gibi kitaplarda toplamıştır.
  • Ankaralı Âşık Ömer mahlasıyla koşma biçimli şiirler yazan sanatçı, kendi adıyla yazdığı şiirlerde hece ölçüsüne yenilik getirmiş; Onuncu Yıl Marşı’nın yazımına katkıda bulunmuştur.
  • Sivas’ta öğretmenlik yaptığı dönemde halk edebiyatını ve folklorunu yakından tanıyan sanatçı, şiirlerinde bunlara yer vermiş; Âşık Veysel’i kamuoyuna tanıtmıştır.

Aşağıda verilen sanatçılardan hangisi yukarıdakilerden biriyle ilişkilendirilemez?

A) Ahmet Kutsi Tecer

B) Faruk Nafiz Çamlıbel

C) Behçet Kemal Çağlar

D) Yusuf Ziya Ortaç

E) Kemalettin Kamu

18. Edebiyatımızda Batı anlayışının yerleşmesi ve bu görüşle meydana getirilmiş eserlerin değerlendirilmesi çığırını açan sanatçılardan biridir. Zemzeme adlı şiir kitabının üçüncü cildinde yeni şiir anlayışı ile ilgili görüşlerinden söz eder. Hem vezinde hem de şekilde eski şiirden etkilenmiş olsa da zaman içerisinde şiirde yeni arayışlara girmiştir. Vezinli ve kafiyeli her manzumenin şiir olmadığı gibi, her şiirin de vezinli ve kafiyeli olması gerekmediğine inanır. Şiiri güzel sanatların bir kolu olarak düşünerek edebî eserlerde mantığın aranmaması gerektiğini ileri sürer. Buna ek olarak düşünce, duygu ve hayal güzelliğiyle bir eserin ortaya konmasını teklif eder. Şiirin ahlak dersi vermek maksadıyla yazılmaması gerektiğini dile getirir.

Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Muallim Naci

B) Ziya Paşa

C) İbrahim Şinasi

D) Recaizade Mahmut Ekrem

E) Namık Kemal

19. Edebiyat tarihlerinde, antolojilerde, ders kitaplarında kendisinden sıklıkla “saf şiirin temsilcisi”, “akşam şairi”, “hüzün şairi”, “empresyonist şair” ya da “sembolizmin öncüsü” gibi adlandırmalarla söz edilen, şiirleri geniş okur kitlelerine ulaşan sanatçı, modern Türk edebiyatının düzyazı türünde de değerli eserler kaleme almış önemli şair ve yazarlarındandır. Onun şiiri üstüne yazılanlara bakıldığında bunlarda yalnızca, şairin diğer şairlerden esinlendiği, şiirlerini sembolizm ve empresyonizm akımlarının etkisinde kalarak yazdığı yönündeki tespitler yer alır. Sıkça yinelenen bu tespitler, bir ileri noktaya taşınamaz. Söz konusu etkilenimin ve etkileşimin, şairin şiirine ne kattığı üstünde durulmaz. Tematik düzlemde oluşturulan yazılar ise onun şiirinde “akşam, renk, sonbahar, karamsarlık, hüzün” gibi tekil kavramlara odaklanmıştır.

Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Tevfik Fikret

B) Ahmet Haşim

C) Yahya Kemal

D) Süleyman Nazif

E) Cenap Şahabettin

20. —-, hem içerik hem biçim açısından divan şiirine yenilikler getirmiştir. Çevresini, çevresindeki kişileri şiirlerine malzeme yaparak mahallileşmenin de önemli temsilcilerinden biri olmuştur. Yaratılışı ve hayata bağlılığı ile eskilerin soyut kavramlar dünyasından kendisini kurtararak ruhunun duyuşlarını olduğu gibi ifade etmiştir. Çevresini gerçek hayatta olduğu gibi yansıtmış, zarif ve yepyeni hayallerle canlı tablolar çizmiştir. Ortaya koyduğu bu renkli tablolar statik, durağan ve gerçek hayatın çok ötesinde değildi. O, klişe mazmun ve kurguların dışına rahatlıkla çıkabilmesini bilmiş, bu özellikleri ile de divan şiirinde farklı bir yer edinmiştir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Nedim

B) Baki

C) Fuzuli

D) Nabi

E) Şeyh Galip

21. Sanatçı, “Esir Şehir” dizisi olarak yazdığı Esir Şehrin İnsanları, Esir Şehrin Mahpusu, Yol Ayrımı ve bu diziye dâhil edilebilecek Yorgun Savaşçı, Kurt Kanunu romanlarında merkez mekân olarak İstanbul’u kullanır. 1920 ve 1930 yılları arasını anlatan bu eserler, Mütareke’den Cumhuriyet sonrasına kadar İttihatçıların bir kısmının dramını konu edinir. Mütareke yılları İstanbul’u; gazete idarehaneleri, eski konaklar, Bekirağa Bölüğü, Teşvikiye Subay Barınma Evi gibi mekânlar etrafında canlandırılır. Cumhuriyet sonrasını anlatan romanlarda ise gazete büroları, avukat yazıhaneleri, Kapalıçarşı gibi sosyal ve özel birçok mekân yer alır. Yazar, insan ve mekân ilişkisini kendi mesajları doğrultusunda gerçekçi bir perspektifle ortaya koymuştur.

Bu parçada sözü edilen sanatçı, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Orhan Kemal

B) Yaşar Kemal

C) Talip Apaydın

D) Abbas Sayar

E) Kemal Tahir

22. Cumhuriyet’ten sonra öykülerinde, toprak kavgalarını, ağa-köylü, zengin-fakir çatışmasını, köyden kente göçün yol açtığı sorunları, dar gelirli insanların yaşam mücadelelerini anlatan, daha çok realizm ve natüralizm akımlarının etkisinde kalan sanatçılar da yetişmiştir.

Aşağıdakilerden hangisi bu cümlede sözü edilen sanatçılardan biri değildir?

A) Sadri Ertem

B) Necati Cumalı

C) Tarık Buğra

D) Fakir Baykurt

E) Sabahattin Ali

23. I

En arka sıradayım. Otobüslerde yerimi en arka sıradan almak benim alışkanlığım. Azala azala tek tük kalan alışkanlıklarımdan biri. Kimse seni görmez. Sen herkesi görürsün. Herkesi görmek istemezsen kimseyi görmemiş olursun. Yol boyu bir motor horultusu duyarsın, hepsi bu. Karşıdan gelenler farlarını kısmışlarmış, kısmamışlarmış; ha çarpıştık ha çarpışamadıkmış; bütün bunlar, o gerilip doğrulmalar, derin solumalar, küçük bir cana bunca önem vermeler falan senin dünyandan içeri sızamaz. Nereye sızamaz dedin, nereye? Senin dünyan da neymiş?

II

Elbette şu son yaşananlar sırasında en çok acıyı ben çektim fakat çevremdeki insanları hiç yoktan sebeplerle üzdüğümü de fark ettim. Benim acı çekmem, üzülmem başkalarına kötü davranmamı gerektirmez. Bu yaşananlarda onların suçu yok ki! Tek suçlu benim. Sorunlarımı da ben çözebilirim ancak. Bu yolculuk sonunda varacağım baba ocağı, sorunlarımdan kurtulmamın başlangıcı olur umarım.

Bu parçalarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

A) İki metin de gözlemci anlatıcının bakış açısıyla yazılmıştır.

B) I. metin, gelenekselci bir yazar, II. metin ise postmodern anlayışla eser veren bir yazar tarafından kaleme alınmıştır.

C) I. metin bilinç akışı tekniği ile yazılmışken II. metin, iç monolog tekniğiyle yazılmıştır.

D) I. metindeki anlatım tekniğini edebiyatımızda ilk olarak Oğuz Atay kullanmıştır.

E) I. metin, gösterme tekniğini; II. metin, anlatma tekniğini örneklendirmektedir.

24. Aşağıdaki sanatçı-yapıt eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?

A) Nabizade Nazım – Zehra

B) Abdülhak Hamit – Sahra

C) Muallim Naci – Ateşpare

D) Sami Paşazade Sezai – Letaif-i Rivayat

E) Namık Kemal – Cezmi

CEVAPLAR

1  – D 11  – E 21 E
2 – E 12 C 22 – C
3 – C 13 – B 23 – C
4 – A 14 – A 24 – D
5 – B 15 E    
6 – A 16 – C    
7 – E 17 B    
8 – D 18 – D    
9 – D 19 – B    
10 – B 20 – A    
]]>
AYT Edebiyat Denemesi – 26 https://dersimizedebiyat.org/ayt-edebiyat-denemesi-26.html Mon, 06 Apr 2020 20:48:56 +0000 https://dersimizedebiyat.org/?p=123801 AYT EDEBİYAT DENEMESİ – 26

1. Deneme, karakter itibarıyla bir fikir yazısıdır ama ne makale ne fıkra ne de bütünüyle sohbet niteliği gösterir. Başlı başına bir yazı çeşidi olarak karşımıza çıkar. Belli bir kaideye dayanmaz, kesin kurallara sahip değildir. İddiacı ve ispatlayıcı bir havası yoktur. Bir bakıma, yazar; konu seçmekte, anlatmada, üslupta ve planda serbesttir, denilebilir. Yazar istediği konuyu istediği şekilde geliştirebilir. Okuyucunun karşısına bir öğretici veya eğitimci sıfatıyla çıkmaz, yalnız bazen fikir ve görüşlerini öyle samimi, yerinde ve kıvrak bir üslupta anlatır, yanlışla doğruyu öylesine bir isabetle işaretler ki ister istemez bir öğretici kimliğine bürünür. Gerçek deneme bazen bir sohbet niteliği gösterdiği anda birden olayları açıklayış, yeni çözümlemelere giriş ve genişlemesiyle sohbetten ayrılır.

Bu parçadan deneme ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?

A) Diğer yazınsal türlerle arasını ayıran keskin çizgiler yoktur.

B) Yer yer didaktik bir söyleme başvurulabilir.

C) Dilin anlamsal ve anlatımsal olanaklarından geniş bir biçimde yararlanılır.

D) Eleştirel bir bakış açısıyla kaleme alınır.

E) İçten bir anlatımı vardır.

2. I. Korkulukları olmadığı için bir araba köprüden uçmuş.

II. Yaranın üzerine dökülen oksijenli su hemen uçmuştu.

III. Biraz havalanıp bir başka kayaya kadar uçtu böcek.

IV. Saçları rüzgârda savrulurcasına geriye uçardı.

V. Sakalı yeni çıkmış, yüzünde çocukça ifadeler uçuyordu.

“Uçmak” sözcüğünün aşağıdaki anlamlarından hangisi yukarıda numaralanmış cümlelerden biriyle ilişkilendirilemez?

A) Havada düşmeden durmak, havada yol almak

B) Belirmek

C) Yüksek bir yerden düşmek veya yuvarlanmak

D) Sıvı; gaz veya buhar durumuna geçmek

E) Rengi solmak

3. (I) Oyuna çocuğa tanınması gereken en önemli haklardan biri olarak da bakabiliriz. (II) Bazı ana-babalar kaygılı insanlar oldukları ve dış dünyayı tehlikeli bir yer olarak algıladıkları için çocuğun kendilerinden koparak ayrı bir dünya oluşturmasına dayanamaz ve çocuğu oyundan engeller. (III) Bazen de çocuk, daha çok kırsal kesimde gözlemlendiği gibi, ekonomik nedenlerle çok erken yaşta işe koşulur. (IV) Nedeni ne olursa olsun -dünyanın bütün ülkelerinde de geçerlidir bu- çocuğun oyundan engellenmesi, onun yaşama katılmasını ve grup içinde ilişki kurmayı öğrenebilmesini engeller. (V) Oyun, çocuğu yetişkin yaşamın etkinliklerine hazırlar, toplumsallaşma süreci için gerekli ortamı sağlar.

Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) I. cümlede, bir tanım yapılıyor.

B) II. cümlede, bir yargı, gerekçesiyle ortaya konuyor.

C) III. cümlede, bir karşılaştırma yapılıyor.

D) IV. cümlede, bir genelleme yapılıyor.

E) V. cümlede, “oyun”un işlevlerinden söz ediliyor.

4. Tanzimat Dönemi’nde Batılı edebî türler arasında yazarlarımız en çok romanı benimsemişlerdir. Batılı örneklerinin dilimize çevrilmesiyle başlayan süreç, bir süre sonra yerini benzerlerinin yazılmasına bırakır. Dönemin en önemli aktörlerinden olan bu sanatçı, romanı tanımayan, halk hikâyeleriyle büyümüş toplumdan roman okuru çıkarmanın gayreti içerisindedir. Felatun Bey ile Rakım Efendi, yazarın okuyucusunu eğlendirirken eğittiği, dönemin sosyal sorunlarından biri olan alafranga ve mirasyedi tipleri eleştirdiği bir romanıdır.Bütün yapıtları göz önüne alındığında onun bir halk romancısı, bir halk eğitimcisi, bir “Hâce-i Evvel” olduğunu hatırdan çıkarmamak gerekir.

Bu parçada tanıtılan sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Şemsettin Sami

B) Nabizade Nazım

C) Ahmet Mithat Efendi

D) Namık Kemal

E) Recaizade Mahmut Ekrem

5. Ali:

— Yaşar Kemal’in roman dışındaki yapıtlarının romanlarının gerisinde kaldığı söyleniyor, bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Metin:

— Biliyorsunuz, Yaşar Kemal, yazmaya romanla başlamadı. Hatta öykülerini topladığı kitabı bile çoğu romanından başarılı sayıldı, dolayısıyla bu görüşe katılmıyorum.

Ali:

— Yaşar Kemal’in konusunu Çukurova yöresinden aldığı, ağa-köylü çatışmasını işlediği romanından başka yapıtını okumadım. Okuduğum bu romanını ise Abdi Ağa karakterini gerçek dışı bir şekilde nefret objesi gibi göstermesinden dolayı etkileyici bulmadım. Siz ne düşünüyorsunuz?

Metin:

— Ben hem sözünü ettiğiniz romanı okudum hem de konusu Çukurova dışında geçen romanlarını okudum. Anlatımı şiirsel ve başarılı. Bu konuda size katılmam mümkün değil.

Bu diyalogdan yola çıkıldığında aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?

A) Metin, Yaşar Kemal’in Sarı Sıcak adlı kitabını çoğu romanından daha başarılı bulmaktadır.

B) Metin, Yaşar Kemal’in farklı türlerdeki yapıtlarını okumuştur.

C) Ali, Yaşar Kemal’in Bir Ada Hikâyesi adlı yapıtını okumamıştır.

D) Ali’nin okuduğundan söz ettiği yapıt, İnce Memed’dir.

E) Metin, Yaşar Kemal’in hem İnce Memed hem de Bir Ada Hikâyesi adlı yapıtını okumuş olabilir.

6. Bağımsız bir sanat anlayışına sahip olan yazar; hikâye, roman ve tiyatro türlerinde eserler vermiştir. Eserlerinde tarihî, siyasi olayları; toplumsal çatışmaları ele almıştır. Kahramanlarını

günlük yaşamdan seçmiş, edebî bir eserin “kültür Türkçesi” olarak isimlendirdiği yüksek bir dille yazılması gerektiğini savunmuştur. Bireyin iç dünyasını esas alan yazarlardan biri olan sanatçı, olaydan çok yaşamdaki belli durumları ele almıştır.

Bu parçada sözü edilen yazar, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sabahattin Ali

B) Samim Kocagöz

C) Tarık Buğra

D) Refik Halit Karay

E) Orhan Kemal

7. 1950’li yıllardan itibaren edebiyatımızda modernizmi esas alan yapıtlar verilmeye başlanmıştır. Bu eğilimin ilk örneklerinden birini Oğuz Atay vermiş, psikolojik yabancılaşmayı, intihar eden aydın bir birey üzerinden çarpıcı bir dille anlatmıştır. Yusuf Atılgan ise Anayurt Oteli adlı yapıtında insanın bilinç altındaki isteklerini bastırmanın yol açtığı saldırganlığı bir otel kâtibinden hareketle dile getirmiştir. Yapıtta kişilerin zihninden geçen dağınık düşünceleri hiçbir plana bağlı kalmadan olduğu gibi vermesi, okuru kişilerin iç dünyasıyla baş başa bırakmıştır. Modernist eğilimler, 1970’li yıllardan itibaren farklı eğilim ve yönelişlerle iç içe geçmiş, kimi yazarlar Marquezvari bir anlatımla fantastik gerçekçi yapıtlar vermiştir.

Bu parçada anlatılanlardan hareketle aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) 1950’li yıllardan itibaren modernizmi esas alan yazarlar arasında Vüs’at O. Bener ve Adalet Ağaoğlu sayılabilir.

B) Oğuz Atay’ın sözü edilen yapıtı, Tutunamayanlar’dır.

C) Anayurt Oteli’ndeki otel kâtibi, Zebercet’tir.

D) 1970’li yıllardan sonra fantastik gerçekçi yapıtlar veren yazarlardan biri, Nazlı Eray’dır.

E) Yusuf Atılgan’ın kişilerin zihninden geçenleri olduğu gibi verdiği teknik, üstkurmacadır.

8. İstanbul’da tefrika edildikten sonra kitap olarak yayımlanan eserin önemli özelliklerinden biri Doğu-Batı sentezinin bir ütopya olarak işlenmesidir. Simeranya, romanın kahramanı olan ve Peyami Safa’nın sözcülüğünü üstlenen Samim’in zaman zaman sığındığı bir hayal ülkesidir ve bütün zıtlıkların birbiriyle barıştırıldığı bir mutluluk adası olarak tasarlanmıştır.

Bu parçada sözü edilen yapıt, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Bir Tereddüdün Romanı

B) Yalnızız

C) Bir Akşamdı

D) Matmazel Noraliya’nın Koltuğu

E) Biz İnsanlar

9. I. Şiir ve düzyazı karışımı bir yapısı vardır, şiir kısımları mesnevi tipi uyakla kafiyelenmiş beyitlerden oluşmaktadır.

II. Hikâyelerde adları geçen Çeştani Bey ve Dantipali Bey savaşçı Türk beyleridir.

III. Dede Korkut, hikâyelerin daha çok anlatıcısı konumunda olan bilge bir halk ozanıdır.

IV. Destandan halk hikâyesine geçiş aşamasının bir ürünüdür.

V. Olağanüstü olaylarla gerçek olaylar iç içe verilmiştir.

Yukarıda verilenlerden hangileri Dede Korkut’la ilgili olarak söylenemez?

A) I ve II

B) II ve III

C) II ve IV

D) III ve IV

E) IV ve V

10. Sami Paşazade Sezai Bey, yazdığı —- adlı romanında genel olarak şahısları basitleştirmiş ve genellikle tek taraflı tipler meydana getirmiştir. Mustafa Bey’in eşi ve Arap kalfa, Asaf Paşa, esirciler, Dilber’in en son Mısırlı efendisi romanın kötü karakterlerini oluşturur. Dilber, Celal Bey, Mısır’da Dilber’e âşık olan harem ağası mazlumları ve iyi insanları temsil eder. Yazar, romanda o dönemde çok yaygın olmasa da hâlâ görülmekte olan esir ticaretinin sosyal açıdan toplumda açtığı yaralara parmak basar.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) İntibah

B) Zehra

C) Araba Sevdası

D) Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat

E) Sergüzeşt

11.

Çağır Karac’oğlan çağır

Taş düştüğü yerde ağır

Gönül sevdiğinden soğur

Görülmeyi görülmeyi

Bu dizelerde

I. Tecahülüarif

II. Hüsnütalil

III. Tekrir

IV. Mecazımürsel

V. İrsalimesel

söz sanatlarından hangileri yoktur?

A) I ve II

B) I ve III

C) II ve IV

D) III ve V

E) IV ve V

12. “Benim işim gerçeği olduğu gibi yansıtmaktır. Dış dünyayı duygu ve hayal gücüyle zenginleştirerek vermek, tabiatın güzelliklerini dile getirmek sanatın görevi olmamalıdır.”

Aşağıdaki sanatçılardan hangisi bu cümlede temel ilkeleri dile getirilen edebiyat akımını benimsememiştir?

A) G. Flaubert

B) Dostoyevski

C) Balzac

D) Schiller

E) Tolstoy

13. Mehmet Rauf, Türk edebiyatının en önemli yazarlarından biridir. Servetifünun Edebiyatı Dönemi’nde eser vermeye başlayan sanatçı; özellikle Eylül romanı ile büyük başarı kazanmıştır. Çünkü bu yapıt, edebiyatımızda ruhsal tahlillerin ve iç konuşma gibi modern anlatım tekniklerinin ustalıkla kullanıldığı ilk psikolojik romandır. Bu romanda başkarakterler birbirlerini çok sevseler de asla bir araya gelemeyen Ahmet Cemil ve Lamia’dır.

Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) I      B) II      C) III     D) IV    E) V

14. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) Halk hikâyelerinde şiir ve düzyazı iç içedir.

B) Ninniler, 7’li hece vezniyle yazılan, ilk iki dizesi doldurma olan şiirlerdir.

C) “Kayabaşı, hoyrat, Türkmani, bozlak” türkülerin yöreden yöreye aldığı adlardan bazılarıdır.

D) Karagöz’deki Çelebi, İstanbul ağzı ile konuşan, mirasyedi, zevk düşkünü bir tiptir.

E) Kayıkçı Kul Mustafa, 17. yüzyılın ilk yarısında Genç Osman Destanı adlı şiiriyle büyük bir üne kavuşmuştur.

15.                              I.

Ve ruh atılan oklarla delik deşik

İşte doğduğun eski evdesin birden

Yolunu gözlüyor lamba ve merdiven

Susmuş ninnilerle gıcırdıyor beşik

II.

Derinden derine ırmaklar ağlar

Uzaktan uzağa çoban çeşmesi

Ey suyun sesinden anlayan bağlar

Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi

Yukarıdaki şiirlerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi ortaktır?

A) Tunç uyağa yer verme

B) Rediften yararlanma

C) Ulamaya yer verme

D) 11’li hece ölçüsüyle oluşturulma

E) Aynı uyak şemasına sahip olma

16. Aşağıdaki sanatçı-yapıt eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?

A) Reşat Nuri Güntekin – Çalıkuşu

B) Refik Halit Karay – İstanbul’un İç Yüzü

C) Halide Edip Adıvar – Ateşten Gömlek

D) Ömer Seyfettin – Mürebbiye

E) Yakup Kadri Karaosmanoğlu – Sodom ve Gomore

17. 1911 yılında (I)  Selanik’te yayın hayatına atılan Genç Kalemler(II)  dergisinde bir dizi hâlinde yayımlanan “Yeni Lisan” makaleleri, (III) Türkçenin sadeleştirilmesi konusunda yol açıcı metinler olarak bilinmektedir. Öte yandan bu makaleler, Millî Edebiyat akımının ilkelerini ortaya koyması (IV)  bakımından da dikkate alınmalıdır. Makalelerin yazarı olarak topluluk içinde ismi öne çıkan Mehmet Fuat Köprülü (V) daha çok düzyazı alanında eser vermiştir.

Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) II     B) III    C) IV    D) V     E) I

18. Cüzdanı görseler itin boynunda

“Buyur baş sedire it ağa.” derler

Eğer paran yoksa senin koynunda

“Defol git şuradan kurbağa!” derler

Bu dörtlük, içerik açısından aşağıdaki şiir türlerinden hangisine örnek verilebilir?

A) Epik

B) Lirik

C) Satirik

D) Pastoral

E) Didaktik

19. I. Divan şiirinde, konu bütünlüğünden çok, parça bütünlüğüne (beyit güzelliğine) önem verilmiştir.

II. XVII. yüzyılda divan şiiri, Naili’nin öncülüğünü yaptığı “sebkihindî” akımıyla yeni bir incelik ve üslup kazanmıştır.

III. Dize ortaları uyaklı olan ve dizeleri ortadan ikiye bölünebilen gazellere “musammat gazel” adı verilir.

IV. Kasidenin fahriye bölümü, şairin övgüye başlayacağını haber verdiği bir ya da iki beyitlik kısımdır.

V. Gazavatnameler, dini yaymak için yapılan savaşları anlatan eserlerdir.

Yukarıdaki numaralanmış açıklamaların hangilerinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) I ve III

B) Yalnız II

C) Yalnız IV

D) II ve V

E) IV ve V

20. Aşağıdakilerden hangisi fıkra türünün özelliklerinden biri değildir?

A) Güncel gelişmelere yer verme

B) Nesnel bir tutum sergileme

C) Günlük konuşma diline başvurma

D) Dilin göndergesel işlevinden yararlanma

E) Düşünceleri kanıtlama amacı gütmeme

21. Aşağıdaki parçaların hangisinde “iç çözümleme” tekniğinden yararlanılmıştır?

A) Arabi ve Farisi’den başka İngilizce ve Fransızcayı da bilirdi. Gençliğinde edebiyatla uğraşmış, mecmualarda takma isimle oldukça düzgün gazeller neşretmişti. Sonra felsefe ve tarihi de merak etmişti. Sade boş zamanlarını değil, biraz da iş zamanlarını kitap okumakla geçirirdi.

B) Baba-kız, bir zaman düşünceler içinde karşı karşıya oturdular.Sonra Ali Rıza Bey, sualler sormaya başladı:

— Evleneceğin adam bari iyi bir adam mı Fikret?

— Tahsin Bey isminde ellilik bir adam…

— Senin için fazla yaşlı değil mi?

— Benim gibi bir insana çok bile…

C) Erkekler düğün evindeki bir odaya tıkılmışlardı. Kapıdan başka hiçbir yerden ışık almayan, toprak tabanlı odanın kenarında alçak bir sekinin üstünde şehirden getirdiği iki misafiriyle hancı Yakup Ağa oturmuştu. Düğün sahibi güveyinin büyük kardeşi dört yana koşup misafirlere

ikram ediyor, kapıya yakın bir yerde panikleyip duran ihtiyar bir âşığa “Ne duruyorsun, çalsana!” diye sesleniyordu.

D) Odasına girince kapıyı kapadı. Boğazı düğümleniyordu. Kendini tuttu ve ağlamadı. Belki son defa gördüğü odasının her tarafına baktı. Yutkundu. Ağzında yine bir kuruluk vardı. Evet, bir isyan var içinde. Babasına karşı değil. Kime karşı olduğunu anlamıyor. Evden hemen çıkıp gitmeyi düşündü.

E) Karanlık kış akşamları, delik tabanımdan giren çamurun soğuğu ciğerime işlemiş, alacaklı dükkânların önünden geçmeyeyim diye sokakları dolana dolana evime giderken omuz başımdan lüks otomobiller geçer. Bunların içindekilerin bir kısmını tanıyorum. Eğlenmeye, avuç dolusu para yemeye gidiyorlar. İçim şöyle bir burkulur, kendi kendime sorarım: “Bunların hepsi benden değerli insanlar mı?”

22. Asker olan bölük bölük bölünür

Sandınız mı Kars Kalesi alınır

Boz atlar üstünde kılıç çalınır

Can sağ iken yurt vermeniz düşmana

Bu dizeler aşağıdakilerin hangisini örneklendirmektedir?

A) Koçaklama

B) Ağıt

C) Şathiye

D) Taşlama

E) Güzelleme

23. Terkibibentlerde genellikle talihten ve hayattan şikâyet, dinî, tasavvufi ve felsefi düşünceler anlatılmış; toplumsal yergi niteliğinde eleştirilere yer verilmiştir. Klasik Türk edebiyatında bu nazım şeklinin en önemli temsilcisi olan —-, 16. Yüzyılın en çok gazel yazan şairlerinden biridir. Bundan dolayı önemli bir gazel şairi olarak da anılır. Fakat asıl şöhretini sekizer beyitten oluşan on yedi bentlik terkibibendiyle yakalamıştır. Hiciv türünde yazılan bu şiirde şair, devrin aksayan yönlerini, sosyal adaletsizlikleri ve bunların toplumsal yapı üzerinde

oluşturduğu olumsuzlukları dile getirmiştir. Kendisinden yüzyıllar sonra gelecek olan terkibibentçi şairlerimizden Ziya Paşa tarafından örnek alınan sanatçı, şiirlerinin çoğunda yaşadığı dönemin sosyal hayatındaki birtakım olumsuzluklara değinmiştir.

Bu parçada boş bırakılan yere, aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Şeyhî

B) Nabî

C) Fuzulî

D) Bakî

E) Bağdatlı Ruhî

24.

I. Grup II. Grup
I. Hamse Muhammes
II. Taç beyit Mazmun
III. Bent Mesnevi
IV. Bilmece Lügaz
V. Kalıplaşmış sözler  

Yukarıda I. grupta verilenlerden hangisi, II. grupta verilen terimlerden biriyle ilişkilendirilemez?

A) I      B) II     C) III    D) IV    E) V

CEVAP ANAHTARI

1  – D 11  A 21  – D
2 – E 12 D 22 – A
3 – A 13 E 23 – E
4 – C 14 B 24 – B
5 – B 15 C    
6 – C 16 D    
7 – E 17 D    
8 – B 18 C    
9 – A 19 C    
10 – E 20 – B    

 

]]>
AYT Edebiyat Denemesi – 25 https://dersimizedebiyat.org/ayt-edebiyat-denemesi-25.html Mon, 06 Apr 2020 20:05:25 +0000 https://dersimizedebiyat.org/?p=123796 AYT EDEBİYAT DENEMESİ – 25

1. Herman Melville, dünya edebiyatında eşine rastlanmayan (I)(benzeri bulunmayan) bir deniz romanı, Moby Dick’i, yazmıştır. Denizle düşüp kalkan (II)(içli dışlı olan) bir gemici olsa da elbette Melville’nin iki yüz yıl önce gün ışığına çıkması (III)(şöhretini koruması) şimdikinden de zordu. Moby Dick de başlangıçta anlaşılamamış, yayıncılar bile ona sırt çevirmişti (IV)(değer vermemişti). Yalnızca bir “serüven romanı” olmadığı ise üzerinde yılların gölgesi yükseldikçe (V) (belli bir zaman geçince) anlaşılmıştır.

Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisi, ayraç içindeki açıklamasıyla anlamca örtüşmemektedir?

A) I      B) II     C) III    D) IV    E) V

2. (I) Öncelikle bir hikâye anlatma sanatı olan sinemada hikâyenin nasıl anlatıldığı, hikâyenin önüne geçebiliyor çoğu zaman. (II) Sinemada, romanda, şiirde, tiyatroda düşünce önemlidir ama o fikrin, ille de felsefi ya da politik bir derinlik taşıması gerekmez. (III) Bir gazete haberi, tarihî bir olay, görülen bir rüya; bir film ya da roman için yönetmenin veya yazarın zihninde bir kıvılcım işlevi görür. (IV) Film ya da romanda bir fikirden yola çıkılarak hikâyenin kurgulanması, karakterlerin giydirilmesi, bakış açısının, hikâyenin zamansal ve mekânsal çerçevesinin, diyalogların, gerilim ve çatışma unsurlarının belirlenmesi söz konusudur. (V) Sinema filmi ile roman arasındaki en keskin çizgi, romanın bireysel, sinemanın kolektif bir üretim olmasıdır.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) I. cümlede, sinemada anlatım biçiminin özden önemli olabildiği belirtilmiştir.

B) II. cümlede, sanatsal yaratılarda bir fikrin savunuculuğunun yapılamayacağı söylenmiştir.

C) III. cümlede, farklı olayların sanat eserlerinin ortaya çıkmasında esin kaynağı olduğu söylenmiştir.

D) IV. cümlede, film ve romanda olayların bir fikir etrafında örgülendiğinden söz edilmiştir.

E) V. cümlede, sinema filmi ile romanın en önemli farkının ne olduğu açıklanmıştır.

3. Bu kitap, yazarın bugüne kadar sanatla ilgili olarak kaleme aldığı yazılardan oluşuyor. Sanat düşüncesi, sanata eleştirel bakış, sanatın eğitimi ve uygulaması bağlamındaki sorunları irdeleyen yazılardan oluşan kitap; sanat tarihi, sanat felsefesi, estetik ve toplum bilim gibi konularda ilginç bilgiler içeriyor. Sanat üzerine eleştirel düşünmenin pek de önemsenmediği ülkemizde önemli bir boşluğu dolduruyor. İçindeki yazılar okurun edilgen kalmasına izin vermiyor. Onu eleştirel bir tutum takınmaya, sanat bağlamında özgün düşünceler üretmeye zorluyor. Eleştiri yapmaya özendirici yanıyla dikkat çeken bir kitap bu.

Bu parçada sözü edilen kitabın en belirgin özelliği aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sanat konusunda okura nesnel bilgiler vermesi

B) Yazarın farklı alanlarla ilgili yazılarından oluşması

C) Sanatın belli türlerine ilişkin görüşlere yer veren yazılar içermesi

D) Okurun farklı yorumlar yapmasını engelleyici bir anlatımının olması

E) Okuru eleştirel düşünceye yönlendirip kendi yargılarını oluşturmasını sağlaması

4.                     I

 Âşıkım, dağlara kurulu tahtım,

 Çobanlar bağrımı dağlar da geçer.

 Günümü yıl eden şu kara bahtım,

 Engin gurbetlerden çağlar da geçer.

 II

Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak,

Ben aşkımla bahar getirdim sana.

Tozlu yollarından geçtiğim uzak

İklimden şarkılar getirdim sana.

Ahenk özellikleri bakımından karşılaştırılan yukarıdaki dörtlüklerde aşağıdakilerden hangisi ortak değildir?

A) Hece ölçüsüyle yazılma

B) Çapraz kafiye düzeniyle oluşturulma

C) 6+5 durak düzenine sahip olma

D) Tam uyağa yer verme

E) Ek ve sözcük hâlinde redife yer verme

5. Anlamları farklı, yazılış ve söylenişleri aynı kelimelerin kullanılmasıyla oluşan uyağa “cinaslı uyak” denir.

Aşağıdaki dizelerin hangisinde cinaslı uyağa yer verilmiştir?

A)        Bu güzellik baki kalmaz sevdiğim

Âşıkın ağlatan gülmez sevdiğim

B)        Hey gidi gölgeler ülkesi dünya

Bir görünmez şeyin gölgesi dünya

C)         Hacet-i dünya için sen varırsın yüz yere

Hacet-i ukba için hiç komazsın yüz yere

D)        Dağlar omuz omza yaslanan dağlar

Sular kararınca paslanan dağlar

E)         Akıl, akıl olsaydı ismi gönül olurdu

Gönül gönlü bulsaydı bozkırlar gül olurdu

6. Divan şiirinde kıyafet kültürü de yer alır. Bu açıdan kumaş veya kıyafetin renk, biçim ve diğer özelliklerinin yanında onların anlamları, değerleri, kullanım ve tercih sebepleri şiirin konusu olmuştur. Sanatçılar; şiirlerinde aşk, sevgi, güzel, güzellik gibi konuları dile getirirken kıyafetlerden de söz etmişlerdir. Divan şiirinde kıyafet; daha çok teşbih, istiare ve mecaz yoluyla konu edilmiştir. Bu sırada onların kumaş, renk, şekil, desen vs. özelliklerine de değinilmiştir.

Bu parçaya göre aşağıdaki beyitlerden hangisi, divan şiirinde kıyafet kültürünü temsil eden bir örnek olamaz?

A)        Başına dönmekte cananın o da hasrettedir

Kıpkızıl olmuş hicab-ı aşkdan üftade fes

B)        Yiğit mi oldun a canım nedir bu kırmızı şal

Başında dün dahi bağlıydı kırmızı çenber

C)         Başına gonca-i nesrin urınmış altun tac

Gül almış eğnine zer-beft kırmızı kaftan

D)        Unutdurdu bana serv-i revanı dün gülistanda

Efendim bir uzun boylu yeşil atlaslı afet var

E)         Beni candan usandırdı cefadan yâr usanmaz mı

Felekler yandı ahımdan muradım şem’i yanmaz mı

 

7. Karagöz oyunuyla ilgili olarak aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?

A) Geleneksel Türk tiyatrosuna özgü bir türdür.

B) Oyunda Karagöz aydın tabakayı, Hacivat ise cahil halk tabakasını temsil etmektedir.

C) Güldürü; yanlış anlaşılmalar, kelimelerin taşıdığı farklı anlamlar sonucu ortaya çıkan komiklikler üzerine kuruludur.

D) Dekor, makyaj ve benzeri unsurlar daima ikinci planda kalmıştır.

E) Bütün tipler hayalbaz tarafından, tasvir adı verilen iki boyutlu kuklalar üzerinden canlandırılır.

 

8. Aşağıdaki dizelerin hangisinde, ayraç içinde verilen edebî sanat yoktur?

A) Şu gurbet ellerde kimsesiz garip

Her öksüz bakışta göz vurdu beni

(mecazımürsel)

B) Ben âşıkım aşka; aşk da sevdalı bana

Âşık tene can, ten ise sevdalı cana

(Tekrir)

C) Kapı kapı bu yolun son kapısı ölümse

Her kapıda ağlayıp o kapıda gülümse

(Tezat)

D) Yaldızlı perçemlerin ıslandıkça uzuyor

Yalnızlık damla damla şakağından sızıyor

(İstiare)

E) Bu kadar letafet çünkü sende var

Beyaz gerdanında bir de ben gerek

(Telmih)

 

9. I. Aynı yüzyılda yaşamış olmaları

 II. Hoşgörü sahibi olmaları

 III. Eserlerini Türkçe yazmaları

 IV. Mesnevi türünde eser vermeleri

 V. Şiirlerinde tasavvufi kavramlara yer vermeleri

Numaralanmış bilgilerden hangileri Yunus Emre ile Mevlana’nın ortak özelliklerinden değildir?

A) I ve II

B) I ve IV

C) Yalnız III

D) Yalnız V

E) IV ve V

 

10.Bir kasideden alınan aşağıdaki dizelerin hangisi, ayraç içindeki kavramı örneklememektedir?

A) Her sözüm gülşen-i manaya gönül bezminden

Gül gibi renkli nergis gibi mestane gelir

(Fahriye)

B) N’ola hurşide teşbih eylesem zat-ı hümayunun

Ki anun da senin gibi cihanda yokdur akranı

(Methiye)

C) Dilerem Hak’tan, kılıcun keskin olsun daima

Nitekim evlad-ı Osmân’a müsahhardur kılıç

(Dua)

D) Olsun mübarek ol mehe kabr-i saadeti

Mevla müyesser ede makaam-ı şefaati

(Mersiye)

E) Avare hatırı gibi biçare Şeyhî’nin

Derd ü gam ü belalar ile mübtela hak

(Nesip)

11. Günlük siyasi, sosyal ve kültürel olaylar başta olmak üzere serbest bir şekilde seçilmiş herhangi bir konuyu, bir meseleyi belli bir görüş ve düşünceye göre ele alıp işleyen, yorumlayan, ele aldığı konu etrafında bir kamuoyu oluşturma amacı taşıyan, kısa ve özlü, çoğunlukla konuşma diliyle yazılmaya çalışılan gazete ve dergi yazılarıdır.

Aşağıdakilerden hangisi bu cümlede belirtilen türde bir eser değildir?

A) Bize Göre

B) Bir Avuç Saçma

C) Eski Saat

D) Karalama Defteri

E) Şehir Mektupları

 

12. Üdig mini komıttı

 Sakınç manga yumıttı

 Könglüm angar emitti

 Yüzüm mening sargarur

Günümüz Türkçesi

 Aşk beni coşturdu ve heyecanlandırdı

 Dert bana (geldi ve bende) toplandı

 Gönlüm o (güzel)e meyletti

 Yüzüm (o yüzden) sararıyor

Günümüz Türkçesiyle açıklaması yapılan bu şiir ile aşağıdaki kavramlardan hangisi arasında bir ilişki kurulamaz?

A) Sav

B) Lirizm

C) Şölen

D) Güzelleme

E) Kopuz

13. II. Meşrutiyet’te kadın hakları konusu, basında şiddetli tartışmalara yol açmış; Batıcılar ve bazı kadınlarımız kadın haklarını savunmuşlardı. Bu arada Kadınlar Dünyası, Mehasin, Kadın ve Demet gibi kadın dergileri çıkarılmış ve bazı kadın dernekleri de kurulmuştu. Halide Edip Adıvar da kadın sorunu üzerinde durmuş, ideal kadın kahramanlara eserlerinde yer vermiştir. Romanlarındaki temel kadın kahramanlar genellikle güçlü, idealist, eğitimli ve moderndir. Aşk ve evliliğin kutsallığına inanan kadınlar, yuvalarına sadık, fedakâr kişilerdir. Romanlarındaki Kaya, Ayşe, Lale, Rabia gibi kadın kahramanlar bunlardan bazılarıdır.

Bu parçada Halide Edip Adıvar’ın hangi romanının kahramanından söz edilmemiştir?

A) Yeni Turan

B) Tatarcık

C) Vurun Kahpeye

D) Sinekli Bakkal

E) Ateşten Gömlek

14. Türk romanında temel sorun, Batılılaşmadır. Alafranga züppe tipi en çok ilgi gören olgudur. Bu tipten hareketle Türk toplumunun Batı karşısındaki tutumu ve Batılılaşma deneyimine dair ilk tepkiler açıklığa kavuşturulmaya çalışılmıştır. İlk dönem Türk romanında çok sayıda züppe tipi bulunmasının temel nedeni budur. Bihruz, Meftun, Seniha ve Efruz Bey bu tiplerde öne çıkan kişilerdir.

Bu parçada örneklendirilen züppe tipleri aşağıdaki yazarlardan hangisinin yapıtında yer almamıştır?

A) Hüseyin Rahmi Gürpınar

B) Yakup Kadri Karaosmanoğlu

C) Ömer Seyfettin

D) Recaizade Mahmut Ekrem

E) Sami Paşazade Sezai

15. Türk edebiyatında şiir türünde önemli yenilikler yapan şairlerin başında gelir. Bireyin çıkmazı, kaçış, melankoli, iç duyuş ve kriz kavramlarıyla edebiyat tarihlerinde yer bulan sanatçı, şiirlerinde bireysel ve içe dönük temaları işlememiştir. Kimi şiirlerinde sosyal hayatı, toplumsal bunalımları, özellikle manzum hikâyelerinde geçim sıkıntısı ve toplumsal trajedileri dile getirmiştir. Toplumu ve halkı gözlemleyip oradan aldığı izlenimleri Servetifünun şiiri hassasiyetinde ancak daha sade bir dille ifade etmiştir.

Bu parçada sözü edilen sanatçı, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Cenap Şahabettin

B) Tevfik Fikret

C) Mehmet Akif Ersoy

D) Süleyman Nazif

E) Mehmet Emin Yurdakul

16. Sosyal fayda peşinde koşan yazarın hikâye ve romanda ulaşmaya çalıştığı hedef, Türk halkında çağdaş medeniyete uymayan düşünüş ve yaşayış tarzını değiştirmektir. Roman okumaktan maksadın hem eğlenmek hem öğrenmek olduğunu söyler. “Hace-i Evvel” olarak okuyucu için faydalı bulduğu telkinleri ön plana alan yazar, bu bakımdan, modern hikâye ve romanın tekniğine dikkatle bağlanma gereği duymaz. Okuyucunun hoşlanması için, olayı meraklı ve heyecanlı bir şekilde yürütmekte büyük ustalık gösterir. Bu dikkat, okuyucuya sık sık verdiği genel kültür unsurlarını sıkıcı olmaktan kurtarmaya da yarar. Olaya üçüncü bir şahıs olarak karışması, olaylar hakkında bireysel düşüncelerini söylemesi, okuyucuya sorular sorup onları yine kendisinin cevaplaması da meddah tekniği ile yakından ilgilidir.

Aşağıdaki eserlerden hangisi bu parçada sözü edilen sanatçıya ait değildir?

A) Hüseyin Fellah

B) Paris’te Bir Türk

C) Henüz On Yedi Yaşında

D) Çok Bilen Çok Yanılır

E) Avrupa’da Bir Cevelan

17. Kişi tahlillerinde pek hevesli görünmeyen yazarın tasvir gücü, ilk yazılarının çıkışından beri herkesçe beğenilmiş, ustalığında âdeta oy birliği edilmiştir. İstanbul yazılarındaki deniz, Anadolu hakkındaki tabiat, Yezidin Kızı’ndaki çöl, Çete’deki dağ tasvirleri, edebiyatımızın güçlü parçaları arasındadır. Dikkatli gözlemciliği, incelikleri ve ayrıntıları yakalama kabiliyeti dolayısıyla “ressam yazar” olarak anılmıştır. Bu ressam yazar; renk, ışık, koku, biçim duyumlarını, binbir benzetme ve zekâ oyunuyla belirtip gözler önüne getirmekte çok başarılıdır.

Bu parçada sanat özelliklerinden söz edilen yazar aşağıdakilerden hangisidir?

A) Halide Edip Adıvar

B) Ömer Seyfettin

C) Refik Halit Karay

D) Halit Ziya Uşaklıgil

E) Reşat Nuri Güntekin

18. Otele, sabaha karşı döndü. Hemen banyoya girdi, yıkandı, çamaşır değiştirdi. Yarı çıplak, yatağa uzandı. Kapamayı unuttuğu perdelerin arasından giren güneşle uyandı. Başı ağrıyordu. “Yatarken aspirin almalıydım.” diye söylendi. Sinekler vücuduna, beyaz çarşafa konuyordu. Çürüyorsun oğlum Turgut: sinekler de kokunu aldı. Çürümek dedim de aklıma geldi: Bugün iş peşinde koşmalıyım. Daire dediklerine göre, çevresinde dönüp duracaksın. Yumuşak bir dönüş: yavaş yavaş yıpratır insanı. Yataktan kalktı, temiz bir gömlek giydi. Gömleğin hafif serin ve ince teması hoşuna gitti. Küçük şeylerden memnun olmasını bilmelisin. Küçük sevinçler, büyük atılışlara yardım eder. Cenap Şehabettin olsaydı bu sözü kaçırmazdı, hemen bir yere yazardı. Bana yazık oluyor. Çorap da temiz olmalı, dünkü düğümün buruşturduğu kravat da değişmeli.

Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Tanrısal bakış açısından yararlanılmıştır.

B) Anlatıcının psikolojik durumuna değinilmiştir.

C) Diyalog tekniğinden yararlanılmıştır.

D) Olaydan çok, durumlar üzerinde durulmuştur.

E) Betimleyici ögelere yer verilmiştir.

19. Şiirde her zaman mükemmellik peşinde olmuş; mükemmelliğe, dilin ve şiirin malzemesi olan kelime seçiminde gösterdiği titizlikle ulaşılabileceğinin farkına varmış, şiirlerinde kelimeler üzerinde kuyumcu titizliğiyle durmuştur. “Beyaz lisan” adını verdiği Türkçemizde şiirinin iki kanadından birini şiirsellik, diğerini de anlam oluşturmuştur. Saf şiirin en önemli temsilcilerinden olmuş, şiirselliği de daha çok musiki ile temin etmeye çalışmıştır. Bunun için de şiirlerini aruzla kaleme almıştır. Heceyle yazdığı Ok şiiri dışındaki bütün şiirlerini aruzla yazmıştır.

Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Yahya Kemal Beyatlı

B) Mehmet Akif Ersoy

C) Tevfik Fikret

D) Mehmet Emin Yurdakul

E) Necip Fazıl Kısakürek

20. —-, divan şiirinde Necati’yle belirginleşen, Bâkî ve Şeyhülislam Yahya gibi şairlerin eserlerinde mükemmelleşen mahallîleşme deneyiminin 18. yüzyıldaki en büyük temsilcisidir. Şiirlerinde halk edebiyatına yakınlaşması, İstanbul hayatından sahneler sunması, gerçek hayattan alınan unsurları kullanması, günlük dilden gelen konuşma kalıplarına ve deyimlere yer vermesi, yerlilik arzusunu gösteren unsurlar olarak görülmektedir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Sünbülzade Vehbî

B) Enderunlu Vasıf

C) Şeyh Galip

D) Nedim

E) Nevizade Atayi

21. Seyreyledim eşkâl-i hayatı

 Ben havz-ı hayalin sularında

 Bir aks-i mülevvendir onunçün

 Arzın bana eşcar u nebatı

(Hayatın şekillerini, hayal havuzunun sularında seyrettim. Bundan dolayı dünyanın canlı ve cansız cisimleri, benim için hayal havuzunun sularına vurmuş renkli akislerdir.)

Ünlü şair, sanatını ve dünya görüşünü âdeta bu dört dizeye sığdırmış gibidir. Ona göre hayat, şekillerden, renkli yansımalardan ibarettir. “Akşam şairi” olarak da bilinen sanatçı, daima hayatın ve cemiyetin dışındadır ve realiteden kaçış hâlindedir. Ona bir sembolistten çok, bir empresyonist, görülen anı hemen yakalama ve tespit etme konusunda harikulade vizyoner bir ressam demek daha doğru olur.

Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Cenap Şahabettin

B) Ahmet Haşim

C) Tevfik Fikret

D) Namık Kemal

E) Yahya Kemal Beyatlı

22. Tasvir, kurmaca eseri oluşturan mekân, olay, zaman gibi unsurların sözcüklerle resmedilmesi, görünür hâle getirilmesi, okurun gözü önünde sözcüklerle bir resim çizilmesidir.

Aşağıdaki parçaların hangisinde tasvir tekniğine yer verilmemiştir?

A) Yeni başlayan sabahın koyu mavi, uçuk ve baygın ışık tonunda rengi belli olmayan kısık ve yorgun gözler, yanak çukurlarında mürekkep lekeleri gibi keskin gölgelerin oyduğu ve buruşturduğu çentikli, soluk ve abraş bir yüzde onu görmek ve tanımak zahmeti çekiyordu.

B) Divanın kenarına oturdu. Dizlerini birbirine değdirerek bacaklarını açmıştı. Ayakları da uçları içeriye doğru dönük ve çarpık duruyordu.

C) Kızının yatacağı odayı özenle hazırlattı karısına, Buldan bezi çarşaflar yaydırdı somyasına. Bursa işi ince peşkirler astırdı, oda kapısının arkasına çakılı çivilere.

D) Odasına girince kapıyı kapadı. Boğazı düğümleniyordu. Kendini tuttu ve ağlamadı. Odasının her tarafına son defa baktı. Yutkundu. Ağzında yine bir kuruluk vardı.

E) İçerisi karmakarışık. Gardırobun kapısı açık. Yerde bir teki görünmeyen ve ilk bakışta beyaz bir kedi yavrusuna benzeyen soket… Divanın baş tarafında ve yerde, her birinde beşer onar sayfa okunmuş, sayfalarının hepsi açılmamış romanlar…

23. “Sirkeci’de bir otelde geceliği dört kuruş olmak üzere bir yatak kiraladı. Bu otelin yanı başındaki pis aşçı dükkânından da karnını doyurmaya başladı. Daracık, hava almaz, güneş görmez, rutubetli, mundar, örümcekli, alçak tavanlı bir oda içinde paslı, kırık bir demir karyola üzerinde katı bir ot minder ile incecik bir yün şiltenin kirli bir çarşafla örtülüp bir tane yün yastık ve bir pis yorganla örtülmüş olunmasından vücuda gelmiş yatağı içine girip de hâliyle mazisini mukayeseye başladığı zaman Suphi’nin ağlayacağı gelmekte idi. Suphi, şu sefil yaşam şartları içinde bile Ürani’yi bir türlü hatırından çıkaramıyordu.”

 Zehra romanından alınan bu bölümde yazar, “sefil yaşam şartları” olarak nitelendirdiği ve olabilecek en kötü şekilde tasvir ettiği otel odası ile aslında kahraman Suphi’nin perişanlığını yansıtmak istemiştir.

Bu parçada eserinden söz edilen sanatçının etkilendiği edebî akım aşağıdakilerden hangisidir?

A) Klasisizm

B) Romantizm

C) Parnasizm

D) Natüralizm

E) Sürrealizm

24. I. Bir rüya içinde yahut sihir âlemi karşısında idi; kemanların titreyen eninleri (inleyiş), filavtanın (flüt) kahkahaları, sanki bu aletlerden, bütün kirişlerle tahta veya bakır parçalarından sihirli bir nefesle canlanarak, kanatlanarak uçuşan küçük küçük nağmeler birbirine atılıyor; birinden ötekine bir hicran (ayrılık) sadası, ötekinden bir ıstırap enini, şundan bir tahassür nalesi (özlem iniltisi), diğer birinden bir ümit cevabı çıkararak, bütün o biçare insan ruhuna mahsus acılıkların, tatlılıkların hazinesi taşıyor, mai (mavi) siyah kelebekler gibi uçuşarak, birbirleriyle dudak dudağa bir visal (kavuşma) içinde dağılıyorlar, yükseliyorlar; sonra bunlar o parlak semanın mailiklerine, şu karanlık denizin siyahlıklarına serpiliyor.

 II. Ayşe, Peyami’ye durumu şu şekilde anlatmaktadır: “İstanbul, iki günlüğüne fakir İzmir’e benzemektedir. İstanbul, 16 Mart’ta garip bir duygu ile güne uyandı. Gürültü, haylazlık, amaçsızca dolaşma mevcut ancak kimseden çıt bile çıkmıyor. Görüşmemde ilk kez öylesine sessiz İstanbul’a rastladım. Ancak o kez havada korku yoktu. Beddua edilen bir duygu vardı. Zeynep saat 9’da vardı. Gece yarısında işgal başladı. Britanyalılar zırhlı araçlarla ilerliyorlardı. Onlar, o akşam hatta Esat Paşa’yı da alıkoydular. O, hafif yaralı olarak ihbar edilmişti. Sokaklarda İngiliz erlerinin refakatçileri vardı.

Öğretmen yukarıdaki iki metni tahtaya yansıtmış ve öğrencilerden bu metinlerin hangi döneme ait olabileceğine yönelik fikirlerini sormuş; öğrenciler şu yanıtları vermiştir:

 Aslı: Umutsuzluk ve karamsarlığın hâkim olmasından hareketle ilk metin Servetifünun yazarlarına, ikinci metinse Anadolu’dan söz ettiği için Millî Edebiyat Dönemi yazarlarına ait olabilir.

Berk: Toplumsal bir konu işlendiği için ilk metin Tanzimat Dönemi yazarlarına, ikinci metinse melankolik bir aşk anlatıldığı için Servetifünun yazarlarına ait olabilir.

Cansu: Bireysel bir konu işlendiği için ilk metin Servetifünun yazarlarına, ikinci metinse İstanbul anlatıldığı için Tanzimat Dönemi yazarlarına ait olabilir.

Öğrencilerden hangileri bu metinlerle ilgili doğru tahminde bulunmuştur?

A) Aslı

B) Berk

C) Cansu

D) Aslı ve Berk

E) Berk ve Cansu

CEVAP ANAHTARI

1 – C 11 – D 21 – B
2 – B 12 – A 22 – D
3 – E 13 – c 23 – D
4 – D 14 – E 24 – A
5 – C 15 – B    
6 – E 16 – D    
7 – B 17 – C    
8 – E 18 – C    
9 – C 19 – A    
10 – E 20 – D    
             
]]>