Tebrikler - AYT Edebiyat Denemesi - 29 adlı sınavı başarıyla tamamladınız.
Sizin aldığınız skor %%SCORE%% en yüksek skor %%TOTAL%%.
Hakkınızdaki düşüncemiz %%RATING%%
Soru 1 |
Mahveder kendini bülbül bile hürriyet içün;
Çekilir mi bu bela alem-i pür mihnet içün?
Din içün, devlet içün, can çekişen millet içün,
Azme hail mi olurmuş bu çürük ten kafesi?
Bu dizeler, biçim ve içerik bakımından aşağıdaki sanatçılardan hangisinin sanat anlayışını yansıtmaktadır?
Tevfik Fikret | |
Recaizade Mahmut Ekrem | |
Muallim Naci | |
Namık Kemal | |
Abdülhak Hamit Tarhan |
Soru 2 |
I.
Yine zevrak-ı derunum kırılıp kenare düştü
Dayanır mı şişedir bu reh-i seng-sare düştü
II.
Meni candan usandurdı cefadan yar usanmaz mı
Felekler yandı ahumdan muradum şem'i yanmaz mı.
III.
Bir güneş yüzlü melek gördüm ki alem mahıdur
Ol kara sümbülleri aşıklarınufi ahıdur
Yukarıda verilen beyitlerdeki kafiye türleri aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiştir?
Zengin - tunç - tam | |
Tam - zengin - zengin | |
Zengin - tam - tunç | |
Yarım tam – tunç | |
Tam - tunç - zengin |
Soru 3 |
Romanda, Doğu ve Batı uygarlıkları kahraman ların karakterleri ve fiziki özellikleriyle canlandırılır. Macit ile Şinasi'nin davranışları, giyinişleri ve uğraşları birbirinden tamamen farklıdır. Neriman, iki adamı model oldukları uygarlıklar çerçevesin de yorumlar. Macit'in kıyafetleri ve temiz elleriyle sözlüsünden daha bakımlı olduğunu düşünür. Alafranga tipi temsil eden bu adamın uzun elleri, hafif manikürlü parmakları sürekli aklına gelir. Genç kıza göre Macit, hiçbir kusuru olmayan her yönüyle mükemmel bir insandır. Neriman'da, son zamanlarda Şinasi hakkında ise nefrete yakın bazı fikirler gelişmiştir.
Aşağıdakilerden hangisi, yukarıda parçada tanıtılan romanın yazarına ait bir eser değildir?
Biz İnsanlar | |
Yalnızız | |
Yaprak Dökümü | |
Matmazel Noraliya'nın Koltuğu | |
Mahşer |
Soru 4 |
Sanatçının tüm sanatına hakim olan aklın sınır larını aşarak geçmiş zamanı yakalama arzusu ve bu arzunun somut biçimi olan "rüya", şiir ve hikayelerinde görüldüğü gibi romanlarında da görülür. Yaşadığı ortamla uzlaşamayan ve sürekli bir yalnızlık duygusu içinde bulunan Mümtaz, diğer romanlarının kişileri gibi, gerçeğin katı çıplaklığıyla karşılaşınca rüyaya benzeyen düşsel bir aleme sığınır. Söz gelişi Sahaflar'daki bitpazarında gezi nirken geçmiş zamanı yakalamak, akıl ve idrakin ötesine sıçramak ister.
Yukarıdaki parçada sözü edilen sanatçı ve romanı aşağıdakilerin hangisinde doğru verilmiştir?
Ahmet Hamdi Tanpınar - Huzur | |
Orhan Pamuk - Kara Kitap | |
Peyami Safa - Matmazel Noraliya'nın Koltuğu | |
Tarık Buğra - Firavun imanı | |
Samiha Ayverdi - Mesihpaşa İmamı |
Soru 5 |
Önceki dönemlerde olduğu gibi Cumhuriyet Dönemi'nde de "Satılık Ev", "İspinozlar", "Toros Canavarı", "Kahvede Şenlik Var", "Cengiz Han'ın Bisikleti" gibi eserlerde toplumsal sorunları ve aile içi sorunları işlenmiştir.
Aşağıdaki yazarlardan hangisi bu parçadaki eserlerle ilişkilendirilemez?
Orhan Kemal | |
Rıfat Ilgaz | |
Sabahattin Kudret Aksal | |
Refik Erduran | |
Ahmet Kutsi Tecer |
Soru 6 |
Yukarıda verilen vecizeler yani özlü sözler aşağıdakilerden hangisinden alınmış olabilir?
Cenap Şahabettin'in Tiryaki Sözlerinden | |
Halit Ziya'nın Kırk Yıl’ından | |
Mehmet Akif’in Safahat'ından | |
Tevfik Fikret'in Haluk'un Defteri'nden | |
Ahmet Haşim'in Göl Saatleri'nden |
Soru 7 |
İç içe geçmiş iki olay zinciri ile roman, kişisel değişimleri konu alması bakımından Zehra'nın, hatıra defterindeki maceralar bakımından da Mürşit Efendi'nin romanıdır. Çocukluğundan itibaren Mürşit Efendi'yi kötü bir insan olarak tanı yan Zehra, hoşgörüsüz, katı kalpli, disiplinli bir öğretmendir. Zehra'nın babası Mürşit Efendi ise okulunu bitirdikten sonra idealist bir memur olarak Anadolu'ya gitmiş, Anadolu'nun memurları bekleyen çürümüşlüğü içerisinde kaybolmuştur. Kötü bir evlilik yapmış, çok istemesine rağmen çocuklarıyla gereği kadar ilgilenememiştir. Yani kendi iradesi dışında yaşayan bir insan durumuna gelmiştir. işte bu pişmanlıklar, çaresizliklerle dolu hatıra defteri, ölümünden sonra kızı Zehra'nın eline geçer. Böylece Zehra'nın dış dünya ile ilişkisi de yeniden şekillenir.
Aşağıdakilerden hangisi, yukarıdaki parçada tanıtılan romanın yazarına ait bir eser değildir?
Yeşil Gece | |
Ateşten Gömlek | |
Çalıkuşu | |
Dudaktan Kalbe | |
Miskinler Tekkesi |
Soru 8 |
Hoyrattır bu akşamüstüler daim
Gün saltanatıyle gitti mi bir defa
Yalnızlığımızla doldurup her yeri
Bir renk çığlığı içinde bahçemizden,
Bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan
Lavanta çiçeği kokan kederleri;
Hoyrattır bu akşamüstüler daima.
Yukarıdaki dizelerde aşağıdakilerden hangisine örnek gösterilemez?
Cinasa | |
Kafiyeye | |
imgeye | |
Nakarata | |
Hece ölçüsüne |
Soru 9 |
Gazellerin ilk beytine "matla", ilk. beyitten sonraki beyte "hüsnümatla"; son beytine "makta", son beyitten önceki beyte "hüsnümakta" adı verilir.
Buna göre, aşağıda verilen beyitlerden hangisi bir gazelin farklı bir beytidir?
Süzme çeşmin gelmesin müjgan müjgan üstüne
Vurma zahm-ı sineme peykan peykan üstüne | |
Ne tende can ile sensiz ümid-i sıhhat olur
Ne can bedende gam-ı fırkatinle rahat olur | |
Gerçek hadis imiş bu ki hûbun vefası yok
Kim sevdi hûbu kim dedi h0bun cefası yok | |
Kase-i deryâzede tebdil olur cam-ı murad
Biz bu bezmin Nabiya çok badeharın görmüşüz | |
Öyle ser-mestem ki idrak etmezem dünya nedir
Ben kimem saki olan kimdir mey û sahba nedir |
Soru 10 |
"Kendini bir metni keşfetmeye adamış okur, bir serüvencinin, kaşifin, gözü kara denizcinin niteliklerine sahiptir." diyor Manguel ve okurun hem dünyada hem de hayatta yolculuk eden bir gezgin olduğunu söyledikten sonra bunu belli bazı eserler üzerinden temellendiriyor. Kutsal kitaplardan başlayarak, Gılgamış Destanı'nda, Dante'nin İlahi Komedya'sında ve ardından Ulysses'in, Hamlefin, Don Quijote'nin, Madame Bovaıy'nin ve Anna Karenina'nın sayfaları arasında gezintiye çıkıyor. Farklı gezginlerin notları, gözlemleri, yorumları bize eşlik ediyor.
Yukarıdaki parçada aşağıda verilen sanatçılar dan hangisinin eserine yer verilmemiştir?
Shakespeare | |
Cervantes | |
Flaubert | |
Dostoyevski | |
Tolstoy |
Soru 11 |
Arapçadan Türkçeye geçmiş olan ---- sözcüğü yerine eskiden "musahabe" kullanılmıştır. Bir yazılı anlatım türüdür, karşılıklı konuşma havası içinde yazılır; bir kimse ile konuşuyormuş gibi yazılır ve günlük sanat olaylarını konu alır. Kimi zaman mülakat ile karıştırılır. Mülakatta bir soru soran, bir de cevaplayan vardır, bu türde ise yazar, karşısındakiyle konuşurmuş gibi hem sorar hem cevap verir. Edebiyatımızda, bu türün ilk örnekleri Tanzimat'tan sonra verilmiştir. Türün ilk ciddi ve güzel örneklerini Tevfik Fikret'in Servetifünun dergisinin yazı dizisi olarak düzenlediği "Musahabe-i Edebiyye" sütunlarında görmekteyiz. Ahmet Rasim, Şevket Rado türün başarılı örneklerini vermiştir.
Yukarıdaki parçada boş bırakılan yere, aşağıdakilerin hangisinde verilenin getirilmesi en uygundur?
deneme | |
röportaj | |
sohbet | |
günlük | |
fıkra |
Soru 12 |
Bilmem kime yahut neye uyduk gittik
Gahi meye gahi neye uyduk gittik
Erbab-ı zeka riyayı mezhep bildi
Bizler dili divaneye uyduk gittik
Yukarıda verilen dörtlüğün nazım biçimi aşağıdakilerden hangisidir?
Mani | |
Şarkı | |
Tuyuğ | |
Murabba | |
Rubai |
Soru 13 |
Aşağıdaki verilen tanımlardan hangisi ayraç içinde belirtilen kavramla ilgili değildir?
Seçilen belli bir konuyu, önceden yazılmış her hangi bir metne dayanmadan, sahnede akla gelen sözlerle işleyerek canlandırma esasına dayanan bir oyun şeklidir. (tuluat) | |
Hece ölçüsünde aynı sayıda olan mısraların ·ahengini ve ritmik tekrarları artırmak için dize lerin bölünmesidir. (kavuştak) | |
Edebiyatta masal, efsane, bilmece, oyun gibi halk edebiyatı ürünlerinin aslından az çok ay rılan değişik biçimine denir. (varyant) | |
Uzunlamasına açılan, halkın beğendiği halk şiirlerini ve faydalı bilgileri yazdıkları, ince uzun defterlere verilen isim. (cönk) | |
Edebiyatta, bir edebi eserde bulunan görüş ve düşünüş biçimini ifade eden kavramdır. (zihniyet) |
Soru 14 |
Taşranın aydın / entelektüel kişi üzerindeki boğucu, kuşatıcı etkisi çok yoğundur. ---- Buzul Çağının Virüsü adlı romanında tam da bu konumdaki insanların sorunlarını irdeler. Romanın başlıca kişileri Osman ve Faik'in kendini gerçekleştirme çabalarındaki açmazlar romanın eksen meselesi olarak okurun karşısına çıkar. Tutuculuğun çevrelediği bu insanlar ne mevcut kapıyı kırarak ne de bu yapıyla uyum sağlayarak varlıklarını sürdürebilirler. Roman bu konumdaki bireylerin gizemsel ve ruhsal çöküş lerinin serüvenidir.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
Vüsat O. Bener | |
Tezer Özlü | |
Ferit Edgü | |
Rasim Özdenören | |
Mustafa Kutlu |
Soru 15 |
Çayın rengi ne kadar güzel;
Sabah sabah;
Açık havada.
Hava ne kadar güzel!
Oğlan çocuk ne kadar güzel!
Çay ne kadar güzel!
Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Garip şiir anlayışını yansıtmaktadır. | |
Söz sanatlarından kaçınılmıştır. | |
Serbest şiir özelliği göstermektedir. | |
Konuşma havasıyla yazılmıştır. | |
Şiirsellik ve imgeler ön plandadır. |
Soru 16 |
I.
Yok bu şehr içre senin vasf etdiğin dilber Nedim
Bir peri-suret görünmüş bir hayal olmuş sana
II.
Gevheri der bulmam kimsede vefa
Dost diye sevdiğim etti kim sefa
Hubların aşıka ettiği cefa
Kanun mudur erkan mıdır yol mudur
Birincisi divan, ikincisi halk edebiyatına ait bir şiirden alınan yukarıda yer alan dizelerdeki altı çizili isimlerin kullanımının edebiyattaki terim karşılıkları aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla doğru olarak verilmiştir?
Mahlas - tapşırma | |
Mazmun - nazire | |
Cönk - mahlas | |
Tapşırma - mahlas | |
Nazire – cönk |
Soru 17 |
Aşık Paşa'nın Türklere tasavvufu, dervişlik yolunu öğretmek amacıyla yazdığı ünlü mesnevisidir. Eser, dini, tasavvufi ve öğretici bir eserdir. 12.000 beyit civarında olan eser, mesnevi nazım biçimiyle ve aruzun "failatün failatün failün" kalıbıyla yazılmıştır. Eserde vahdet, Allah; ruh ve vücut, yer ve gök gibi "ikili" konular; geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman gibi "üçlü" konular; anasır-ı erbaa (dört unsur / toprak, hava, su, ateş); beş duyu; yaratılışın altı günü; yedi kat gök; sekiz Cennet işlenmiştir. Sanatçı, eserin bitiş bölümünde "Türk diline kimsene bakmaz idi / Türklere hergiz gönül akmaz idi" dizeleriyle Türkçeye yeteri kadar önem verilmemesini eleştirmiştir.
Yukarıdaki parçada sözü edilen eser aşağıdakilerden hangisidir?
Garipname | |
Pendname | |
Şikayetname | |
Mantıku't-Tayr | |
Felekname |
Soru 18 |
Aşağıdakilerden hangisi orta oyununda yer alan Kavuklu tipinin özellikleri arasında yer almaz?
Tahsili yoktur, daima işsizdir; para bulunca hemen harcar, eli açıktır. | |
Baş komiktir, Pişekar'la beraber asıl oyuncudur, dışa dönüktür. | |
Gölge oyunundaki Hacivat'a benzer, adeta onun karşılığıdır. | |
Oyunda tahsil görmemiş biridir, halkı temsil eder, dışadönüktür. | |
"Ters anlama", "anlamazlıktan gelme" gibi söz oyunlarıyla güldürüyü sağlar. |
Soru 19 |
Atatürk Dönemi olarak adlandırılan 1923 - 1938 yıllarında çağdaşlaşma adına ciddi reformlar yapılır. Toplumu eski olandan uzaklaştırma, hayatı algılama ve yaşama bakımından Batı'ya yaklaştırma amacı taşıyan bu devrimler bu süre içerisinde birbiri ardınca gerçekleştirilir. İşte bu devrimlerden biri olan alfabe devriminin yapıldığı dönemde varlıklarını ilan eden bir başka topluluk -----. Bilinçli bir birlikteliğin ilk örnekleri olan Servetifünun ve Fecriati'den sonra, sanat anlayışları farklılık gösterse de bir dönüşüm ve devinim başlatmak amacıyla Cumhuriyet'in ilk yıllarında "canlılık, samimi yet, daima, yenilik" sloganıyla kurulan bu hareket bir edebi okul niteliği kazanmıştır.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
Yedi Meşaleciler'dir | |
Hisarcılar'dır | |
Beş Hececiler'dir | |
Garipçiler'dir | |
II. Yeniciler'dir |
Soru 20 |
"Sevgili Arsız Ölüm" bir ilk roman olduğu halde, ola ganüstü büyülü dünyası, derinden derine sezilen mizahi boyutları ve şiirsel diliyle; bir aile üzerinden dillendirilen köyden kente göç olgusu ve aile bireylerinin kente uyum sürecinde yaşadığı zorlukların etkileyici bir tonda anlatımıyla dikkat çeken usta işi bir eser. "Sevgili Arsız Ölüm"deki köy insanının inanç sistemini dikkate aldığımızda yazarın çocuk luğunda yaşadıklarının önemli bir kısmını roman gerçekliği içinde yeniden üretip değerlendirdiğini fark ediyor, köylülerin korkularını, Şamanist dönemlerden bugüne taşıdıkları kadim öğretilerin izlerini, içselleşip derinleşmiş ruhsal yaşantılar olarak okuma olanağı buluyoruz.
Bu parçada ele alınan eserin yazarı aşağıdakilerden hangisidir?
Adalet Ağaoğlu | |
İnci Aral | |
Latife Tekin | |
Duygu Asena | |
Nezihe Meriç |
Soru 21 |
"İlahi! Gizlüsün, gayet zuhurundan, ilahi! Görünmezsin, ziyade nurundan; ilahi, Seyyidi ve Mevlayı! Her ne kadar günahkar isem, afvünden nevmid degülem. Ne kadar günahum çirki var-ise, umaram keremün deryası mahv ide ve ne kadar a'malüm çürügi var ise, ümidüm ol ki rahmetün sıfatı afv ide."
Sinan Paşa'nın Allah'a yalvarmak, yakarmak için yazdığı Tazarruname adlı eserinden alınan yukarıdaki parça, şiir biçiminde yazılsaydı türü aşağıdakilerden hangisi olurdu?
Münacat | |
Tevhit | |
Naat | |
Methiye | |
Mersiye |
Soru 22 |
El gibi dolaşma Anadolu'nda,
Arkadaş, yurdunu içinden tanı.
Dinle bir yosmayı pınar yolunda,
Dinle bir yaylada garip çobanı.
Bir ıssız ev gibi gezdiğin bu yurt, .
Yıllarca döktürür sana gözyaşı,
Yavrunun derdiyle ah eder Bayburt,
Turnanın özlemi yakar Maraş'ı ...
Yukarıdaki dizeler, içeriği ve üslubu dikkate alındığında, aşağıdaki sanatçılardan hangisinin sanat anlayışını yansıtmamaktadır?
Faruk Nafiz Çamlıbel | |
Ömer Bedrettin Uşaklı | |
Ahmet Kutsi Tecer | |
Yusuf Ziya Ortaç | |
Ahmet Haşim |
Soru 23 |
Bir gün balıkçı kahvesinin önündeki yarısı kırmızı, yarısı beyaz çiçek açan akasyanın dalına asılmış bir dülger balığı gördüm. Rengi denizden çıktığı zamanki esmer renkteydi. Vücudunda hiç kımılda ma yoktu. Taş kadar cansızdı. Yalnız bedenindeki incecik, ipten bile yumuşak zarları titreyip duruyor du. Böyle bir oynama hiç görmemiştim. Evet, bu bir oyundu. Bir görünmez iç rüzgarının oyunuydu. Vücutta görünüşte hiçbir titreme yoktu. Yalnız bu zarlar zevkli bir ürperişle tatlı tatlı titriyorlardı. İlk bakışta insana zevkli, eğlenceli şeymiş gibi gelen bu titreme hakikatte bir ölüm dansıydı. Sanki dülger balığının ruhu rüzgar rüzgar bu incecik zarlar dan akıp gidiyordu.
Sait Faik Abasıyanık'ın "Dülger Balığının Ölümü" adlı hikayesinden alınan bu metinle ilgili olarak hangisi söylenemez?
Şiirsel ifadelere yer verilmiştir. | |
Birinci kişi anlatıcı kullanılmıştır. | |
Betimleyici anlatımdan yararlanılmıştır. | |
Durum öyküsüne ait özellikler taşımaktadır. | |
Gerçek, sadece dış görünüşüyle ele alınmıştır. |
Soru 24 |
Garbın ucunda, son ucunda en gürültülü;
Bir med zamanı, gökyüzü kurşunla örtülü;
Yahya Kemal'in "Açık Deniz” şiirinden alınan yurıdaki dizelerde "kurşun'' sözcüğü benzetme amacıyla "bulut'' sözcüğünün yerine kullaılmış ancak "bulut" sözcüğü söylenmemiştir, böylece ----- yapılmıştır.
Yukarıda boş bırakılan yere aşağıdakilerin hangisi getirilmelidir?
Mübalağa | |
Teşhis | |
Açık istiare | |
Teşbih | |
Kapalı istiare |
Tebrikler - AYT Edebiyat Denemesi - 28 adlı sınavı başarıyla tamamladınız.
Sizin aldığınız skor %%SCORE%% en yüksek skor %%TOTAL%%.
Hakkınızdaki düşüncemiz %%RATING%%
Soru 1 |
Aşağıdaki şiir-şair eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?
Aruza Veda - Kemalettin Kamu | |
Orda Bir Köy Var Uzakta - Ahmet Kutsi Tecer | |
Bu Vatan Kimin - Orhan Şaik Gökyay | |
Süleymaniye’de Bayram Sabahı - Yahya Kemal | |
Han Duvarları - Faruk Nafiz Çamlıbel |
Soru 2 |
Türklerin Müslüman olmadan önceki sözlü edebiyat ürünlerinden olan koşuk, Müslümanlığın kabulünden sonra halk edebiyatında koşmaya dönüşmüştür. Böylece halk şairlerinin 3-5 dörtlük ve 8’li hece ölçüsüyle sıklıkla kullandığı bir nazım biçimi olarak yaşamını devam ettirmiştir.
Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
II | |
III | |
I | |
V | |
IV |
Soru 3 |
Çam başına çıktım anam çıram yanmadı
Mektup saldım yare aman mektup varmadı
Etrafıma baktım anam kimse kalmadı
Ağlama gelinim ağlama
Beni yolumdan eyleme
Sazaklara ev yapma anam o batar gider
Uzaklara kız verme aman o yiter gider
El kadarcık ekmeğin anam o bana yeter
Ağlama gelinim ağlama
Beni yolumdan eyleme
Bu dizeler biçim ve içerik açısından aşağıdaki şiir türlerinden hangisine örnek verilebilir?
Destan | |
Mani | |
Türkü | |
Ağıt | |
Semai |
Soru 4 |
Ben hep kitap okurdum. Onun için benim böyle mühendislik gibi bir dala gireceğimi kimse düşünmezdi. Belki dış işlerine girebilirim, iç işlerine girebilirim yani bir bürokrasi görevi yaparım, diye düşünülüyordu. Yalnız sonradan lisenin son sınıfında bu durumu değiştiren bilgiler edindim. 1940’lı yıllarda dünyada fizik, bugün biyolojide olduğu gibi hızla gelişen bir bilim dalıydı. Einstein’ın “rölativite”si çıkmıştı. Anlaşılmaya çalışılıyordu. “Kuantum Mekaniği” diye atomların hareketlerini açıklayan yepyeni bir kuram ortaya çıkmıştı ve bu kuramda zaman gibi, uzay gibi, nedensellik gibi, felsefecilerin yıllardır tartıştıkları kavramlara yeni anlamlar getiriyordu. Ben bunları seziyordum. O zaman Teknik Üniversitede arkadaşların yayınladığı Bilim ve Teknik diye bir dergi vardı. Oradan okuduğum bilgilerle düşünmeye başladım ve “İşin esası nedir?” diye merak ettim. Felsefeye hep merakım vardı. “Felsefi kavramlara bu yeni fizik konularını öğrenirsem daha bir açıklık getirebilir miyim?” diye dolambaçlı bir yoldan fizikçi olmaya karar verdim.
Bu parça aşağıdaki edebî türlerden hangisine örnek verilebilir?
Günlük | |
Biyografi | |
Otobiyografi | |
Fıkra | |
Sohbet |
Soru 5 |
O, hikâyelerinde, İstanbul halkının her kesiminden insanları ele almış, bir fotoğraf makinesi doğallığıyla onları birer birer dile getirmiştir. Özellikle de balıkçılar, fakir sokak çocukları, iş güç sahibi insanlar rastgele denebilecek bir seçimle onun hikâyelerinde kendilerini bulurlar. Bu insanların davranışları, bir insan davranışının bütün gereklerine uygundur. Günlük konuşma diliyle yazdığı hikâyelerinde bir şehri ve o şehrin dünya çevresinde görülebilecek olan duygu ve düşünce sistemini buluruz. Şiir ve roman da yazan sanatçı, öykülerini Şahmerdan, Havada Bulut, Kumpanya, Havuz Başı, Tüneldeki Çocuk gibi kitaplarda toplamıştır.
Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
Sait Faik Abasıyanık | |
Memduh Şevket Esendal | |
Sadri Ertem | |
Selim İleri | |
Oktay Akbal |
Soru 6 |
Mısır’dan toğrı geldüm bu diyare
Cefa tiğiyle sinem pare pare
Dilersen almağa gel sen de ahbar
Bu şehre dirler Antakıyye ey yar
Gezüb şehrini seyr itdüm tamamı
Vilayatun güzellik-i zamanı
Leb-i deryaya azm itdüm revanı
Görüb deryada bir nice civanı
Bu parça aşağıdakilerin hangisinden alınmış olabilir?
Şehrengiz | |
Surname | |
Pendname | |
Seyahatname | |
Sefaretname |
Soru 7 |
Şair daha gençken belli eder kendini. Doğuştan gelen bir şeyler gerekir şair olmak için, bir patlamadır o. Bir bakmışsın, genç şair dizeler döktürüyor. Fakat roman, tecrübe dağarcığının dolmasını ister yazardan. Öyle hemen yazılmaz. Yazar, çırağı olmadığı işin ustalığını yapamaz romanda; dolayısıyla, yazdıkları anlatım yönüye basit karalamalar olarak kalır sadece.
Bu parçada altı çizili sözlerle anlatılmak istenenler aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?
Deneme-yanılma yoluyla yeni yöntemler bulmak – yazma işini usta sanatçılardan öğrenmeye çalışmak | |
Yaşam deneyimi kazanmak - acemilik dönemi geçirmeden yetkin bir yazar olamamak | |
Kısa zamanda çok şey öğenmek - başka türlerde de yazarak kendini geliştirmek | |
Deneyimli yazarlardan yararlanmak - öncelikle roman yazmanın tekniklerini öğrenmek | |
Nitelikli romanları çok okumak - Yazdıklarını beğenmeyip daha iyisine ulaşmak |
Soru 8 |
Tanzimat edebiyatı ile ilgili dönem ödevi alan bir grup öğrenci, aralarında şöyle konuşmaktadır:
Arzu: Ben Türk edebiyatında ilk yerli romanı okudum ve onun özetini çıkardım.
Burak: Bu dönem sanatçılarından sadece Ahmet Mithat Efendi’nin üç eserini okudum.
Ceyda: Tanzimat Dönemi eserlerinden sadece Müştak Bey ile Kumru Hanım’ın evlenme macerasını anlatan eseri okudum.
Deniz: İlk makaleyi kaleme alan sanatçının o makalesini ve başka bir eserini okudum.
Efe: Namık Kemal’in Ziya Paşa’nın Harabat’ına karşı yazdığı eseri okudum.
Yukarıda verilenlere göre aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Arzu, Şemsettin Sami’nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı romanını okumuştur. | |
Ceyda ve Deniz, aynı sanatçının ortak bir eserini okumuş olabilir. | |
Efe, Türk edebiyatındaki ilk eleştiriyi okumuştur. | |
Burak ve Ceyda roman okumuş olabilir. | |
Burak, Türk edebiyatında Batılı anlamda yazılan ilk yerli öyküyü okumuş olabilir. |
Soru 9 |
Gül yüzüne bakmaya doyamadım
Ağzındaki incileri sayamadım
Bu dizelerde görülen söz sanatları aşağıdakilerin hangisinde vardır?
Dinmiş denizin şarkısı, rüzgâr uyumakta
Körfez düşünür, Kanlıca mahzundur uzakta | |
Güz geldi, yine soyundu elbiselerini ağaçlar
Sarıya büründü hep karşı yamaçlar | |
Kan tükürsün adını candan anan dudaklar
Sana benim gözümle bakan gözler kör olsun | |
Basmış bağrına bir anne, kuzusunu
İçine çekiyor ipek saçlardan sevginin kokusunu | |
Gül gülse daim, ağlasa bülbül acep değil
Zira kimine ağla demişler, kimine gül |
Soru 10 |
----, Türk saz şiirinden söz edildiğinde akla ilk gelen şairlerden biridir. Onunla ilgili olarak yurt içinde ve yurt dışında pek çok çalışma yapılmış olsa da şairin biyografisini kurmak ve edebî şahsiyetini ortaya koymak çok zordur. Nereli olduğunu, yaşamını ortaya koyacak sağlam bilgi ve belgeler henüz yok. Yine de 17. yüzyıl âşık edebiyatının en önemli temsilcilerinden biri olarak onun Güney Anadolu ve Toros yaylalarının konar-göçer Türklerinden olduğu söylenebilir. Aşk, doğa, gurbet, sıla, yaşlılık, yoksulluk, ayrılık, özlem, ölüm gibi temaların yanında; “güzellik” ve “güzel tipi” de onun şiir geleneği içinde önemli bir yer tutmuş ve ustaca işlenmiştir. O, güzellerini doğadan, yaşadığı çevreden, sosyal ilişkilerinden ayrı düşünmez.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
Seyrani | |
Karacaoğlan | |
Dadaloğlu | |
Köroğlu | |
Kaygusuz Abdal |
Soru 11 |
Türkiye’nin uzun süre yayımlanmış dergilerinden Servet-i Fünun,(I) Edebiyatıcedide (II) topluluğunun oluşması, gelişmesi ve dağılması aşamalarında temel yayın organı olmuştur. Topluluğun önde gelen sanatçılarından Tevfik Fikret, Halit Ziya ve Mehmet Rauf, (III) Batılı anlamda başarılı eserler kaleme almışlardır. Topluluğun dağılması ise Cenap Şahabettin’in (IV) derginin 553. sayısında yayımladığı Edebiyat ve Hukuk (V) başlıklı tercüme makalesi nedeniyle derginin geçici olarak kapatılmasıyla olmuştur.
Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
I | |
II | |
V | |
III | |
IV |
Soru 12 |
Aşağıdaki eser-sanatçı eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?
Hayrabat - Nâbî | |
Kabusname – Ahmedî | |
Tazarruname - Sinan Paşa | |
Garipname - Âşık Paşa | |
Leyla vü Mecnun - Fuzûlî |
Soru 13 |
Edebiyat, tarih, felsefe ve sosyoloji gibi bilimsel sahalar, kendi özel alanlarında bağımsız birer disiplindir. Bu disiplinler zamanla kendi bağımsızlıklarını ilan etmeye başlar. Başlangıçta tarih, edebiyatın bir biçimi olarak yer almaktayken 19. yüzyıl başlarında tarihçilerin kendi bilimsel yöntemlerini kullanarak tarih-edebiyat arasındaki ayrımı inşa ettikleri görülür. Böylece edebiyat, insanın duygu ve düşüncelerinin, felsefi yaklaşımlarının ifadesi; tarih ise insanoğlunun zaman içinde yaşadığı vakaların kaydı olarak ayrışır. Ancak bu iki disiplin arasındaki ilişki, her zaman aktif kalmaya devam eder. Zira bunlardan biri olmadan diğerinin anlaşılması güçtür. Bu nedenle çocukların eğitiminde program geliştirmek adına tarih ve edebiyat ilişkisini kullanmak bir zorunluluk olarak karşımıza çıkar.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
Edebiyat insanın duygu ve düşüncelerine, tarih ise yaşadığı olaylara odaklanır. | |
Bilimler, zaman içinde birbirinden koparak bağımsız hâle gelmiştir. | |
Edebiyat ve tarih arasındaki yakın ilişki, başka alanlar arasında yoktur. | |
Tarihî dönemleri en iyi anlamanın yolu, o dönemlerin edebî metinlerini incelemekten geçer. | |
Çocuk eğitiminde edebiyatı ve tarihi bir arada kullanmak kaçınılmaz bir durumdur. |
Soru 14 |
---- sanatçılar, bireyselliğe, öznel deneyimlere önem vererek kendi kişisel tepki ve duygu yoğunluklarını ifade ettiler. Mutluluğa erişmek kişinin, tamamıyla iç dünya yapısına ve duygularına verdiği değer, akıl ve mantık görüşünden daha önemliydi. Daha çok yaşamın önünde engel teşkil eden bütün kurallara karşı, insanın düş gücünü hayata geçirmesiyle toplumda huzursuzluğun düzeleceğini savunmuşlardır. Belirli bir üslup benimsemeyerek coşkuyu, düşselliği, melankoliyi, kaygıyı yaşayarak doruk noktasına taşıdılar. Turner ve Delacroix’da coşkuyu yaşarken Shakespeare, Byron, Hugo’da dile getirilen fırtınalar, uçurumlar, hayal gücünün getirdiği diğer ögeler önemli yer tutar. Dış dünya abartılarak betimlenir, Orta Çağ efsaneleri ve din duygusu önem kazanır. Duygu ve düşünceler şairane olarak dile getirilir.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
Realist | |
Sürrealist | |
Klasik | |
Natüralist | |
Romantik |
Soru 15 |
Mümtaz’la, Nuran bir sene evvel, bir mayıs sabahı ada vapurunda tanışmışlardı. Bir haftadan beri oldukça kuvvetli bir çocuk hastalığı komşuları altüst etmişti. Nuran, Fatma’yı daha ziyade evde tutamayacağını anlayınca Ada’da teyzesine bırakmaya karar vermişti. Kocasından kışın başında ayrıldığından beri garip, kendi içine çekilmiş bir hayatı vardı. İstanbul’a bütün kış üç dört defa, o da şu bu almak için inmişti. İki tarafın rızası ile olmasına rağmen -Fahir’e bu son dostluğu da göstermiş, teklifi üzerine beraberce geçimsizlik davası açmaya razı olmuştu- mahkemenin uzun sürmesi onu yormuştu.
Bu parça aşağıdaki yapıtların hangisinden alınmıştır?
Fatih-Harbiye | |
Saatleri Ayarlama Enstitüsü | |
Huzur | |
Matmazel Noraliya’nın Koltuğu | |
İbrahim Efendi Konağı |
Soru 16 |
I
Şimdi çerçevede mahpus yaşamaktadır
Alnında o yaman ölmezliğin zaferi
Uzak bir rüyada yüzer gibi gözleri
Artık ne gülmekte ne de ağlamaktadır
II
Gelmedi gün daha, çalmadı saat
Daha uçurmuyor beni bu kanat
Sabırsızlanma, ey kapımdaki at
Güneş daha gözlerimi yakıyor
Aşağıdakilerden hangisi numaralanmış bu dörtlüklerin ortak özelliğidir?
Yarım kafiyeye yer verilmesi | |
Hüsnütalil sanatından yararlanılması | |
Hece ölçüsüyle yazılması | |
Ahenk unsuru olarak redife yer verilmesi | |
Tasavvufi ögelere yer verilmesi |
Soru 17 |
Servetifünuncularla birlikte şiir yazmaya başlayan sanatçı; üslup, tema, zevk ve dil bakımından onlara katılmamıştır. Onun şiir dünyasında görülen asıl gelişme, Türk halk kültürü ve özellikle tasavvufla temasa geçmesinden sonra başlamıştır. Millî şiiri kurmak için kaynak olarak Batı’yı değil, Yunus’tan zamanına kadar Türk halk ve tekke şairlerinin söyleyiş tarzını ve tekniğini örnek olarak alır. Bu sebeple gençlik ve halk üzerinde etkisi aynı yolda yürüyen diğer şairlerden fazla olmuştur. Nitekim kendisinden sonra gelen hececiler geniş ölçüde onun etkisinde kalmıştır. Bu açıdan bakıldığında Türk şiirine büyük hizmeti olmuştur. O, Yunus’tan, Karacaoğlan’dan, Dertli’den, Seyrani’den aldığı ruhu ve tekniği Avrupai bir anlayışla yoğurarak çağdaş bir niteliğe kavuşturmuştur. Şiirlerinin büyük bölümünü Serâb-ı Ömrüm adlı eserinde toplamıştır.
Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
Mehmet Akif Ersoy | |
Ali Canip Yöntem | |
Ziya Gökalp | |
Rıza Tevfik Bölükbaşı | |
Mehmet Emin Yurdakul |
Soru 18 |
Amerikalı petrol zengini Jonathan çiftinin Hongkong’a gerçekleştirdikleri gezinin anlatıldığı oyunda Doğu, bir dekordan ibarettir. Hongkong’u egzotik ve cazibeli yapan özelliği yalnızca iç açıcı manzarası değildir onlara göre. Amerikalı çift bu manzaraya canlı maymun beyni yemeği yeme fikrini de ekler. Oyunda da sık sık tekrarlandığı gibi her şey onlar içindir. Bir gizem, Doğu’ya has bir tat olarak canlı maymun beyni çiftin en önemli hedefi hâline gelir. Avcı Çoo’nun açgözlü çift için yakaladığı maymunun absürt bir biçimde kaçışı bir tür muamma yaratır.
Bu parçada söz edilen eserin yazarı aşağıdakilerden hangisidir?
Güngör Dilmen | |
Turan Oflazoğlu | |
Refik Erduran | |
Orhan Asena | |
Recep Bilginer |
Soru 19 |
Daha çok Kurtuluş Savaşı ve savaşın bitimini izleyen yıllarda değişik görevlerle Anadolu’ya giden aydınlar, çözümlenmesi gereken sorunları birer birer ortaya koymaya çalışmışlardır. O da bu aydınların başta gelenlerinden ve öncülerindendir. Onu diğerlerinden ayıran özelliği, sorunları yalnızca sergilemekle kalmayıp onlara çözüm yolu da getirmeye çalışmasıdır. Onu en çok etkileyen, Anadolu’nun tam bir bilinmezlik içinde oluşudur. Tanınmayışı, Anadolu’nun geri kalmasında en önemli rolü oynamıştır. O yıllar için bu bilinmeyen Anadolu’ya herhangi bir görevle gitmek ise sürgüne gitmekten farksızdır. Sanatçı, herkesin kaçtığı, gitmekten korktuğu Anadolu’ya ilk gönüllüler olarak genç öğretmenleri gönderir. Bunlar arasında Feride, henüz kadınların toplumsal görevlerde çalışmadıkları yıllarda Anadolu’ya giden bir genç öğretmen olarak dikkati çekmiştir.
Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
Reşat Nuri Güntekin | |
Refik Halit Karay | |
Aka Gündüz | |
Halide Edip Adıvar | |
Yakup Kadri Karaosmanoğlu |
Soru 20 |
(I) Fransız Filozof Pierre Bayard’a göre, kendisinden bahsedebilmeniz için o kitabı okumanız hiç de gerekmez hatta bir kitabı okumamak, ondan daha iyi bahsetmenin bir yoluna dönüşebilir bazen. (II) Bu muzip, görünüşte paradoksal fikir size Oscar Wilde’ın nüktedan vecizelerini hatırlattıysa bunun sebebi Wilde’ın da kitaplar hakkında yazmak için kitapları okumaya ihtiyaç duymaya gerek olmadığına inananlardan biri olmasıdır. (III) 10 dakika boyunca sayfalarını karıştırdığında insan bir kitabın güzel olup olmadığını anlayabilirdi Wilde’a göre. (IV) Yani birkaç sayfasını okumakla kitabın tamamını okumak arasında çok bir fark yoktu. (V) İnsan bir ısırık aldığında elmanın iyi olup olmadığını anlardı, elmanın tamamını yeme zorunluluğunu sadece sıkıcı insanlar duyumsardı.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde somutlama yapılmıştır?
III | |
V | |
IV | |
I | |
II |
Soru 21 |
Bu kitabın benim açımdan öbürlerinden daha değişik olmasının nedeni, her zaman ben kahramanımı bulduğum hâlde, bu kez kahramanımın beni bulması, romanın yazılmak üzere bana gelmesiydi. Bir başkası için o, koyu renk güneş gözlükleri takmış, siyah kazaklı, içinde kızıl pırıltılar oynaşan gür saçları olan bir genç kızdı; benim içinse ısrarlı birkaç telefondan sonra gelen bir romandı. Kız bir romana girmek istediğini biliyordu, bilmediği ise bu romandan nasıl çıkacağıydı; onu yalnızca ben biliyordum ve ona asla söylemeyecektim, zaten de söylemedim.
Bir romanın ilk bölümünden alınan bu parçada yazar aşağıdakilerden hangisini amaçlamıştır?
Romanın oluşum aşamasını da anlatarak üstkurmacaya yer vermeyi | |
Başka yazarların metinlerine göndermede bulunarak anlatısını zenginleştirmeyi | |
Anlatıyı eksik bırakarak okuru metne dâhil etmeyi | |
Kahramanın zihninden geçenleri belli bir sıralamaya tabi tutmadan aktararak gerçekliği güçlendirmeyi | |
Montaj tekniğinden yararlanarak olayın etkileyiciliğini artırmayı |
Soru 22 |
Divan şiirinin kendini tekrarladığı bir dönemde bu şiiri yeniden canlandıran sanatçı, divanını daha yirmi dört yaşında tamamladı. Sebkihindi anlayışının etkisinde yazdığı şiirlerinde mahallî söyleyişlere, deyimlere, atasözlerine sıkça yer verdi. Anlamın bilmeceye dönüşecek kadar derin, zarif ve ince olmasına özen gösterdi, hayal gücünü son sınırına kadar kullandı, anlamı şaşırtıcı güzellikte imajlarla ve duyulmadık mazmunlarla zenginleştirdi. Yirmi altı yaşında yazdığı ünlü mesnevisi Hüsn ü Aşk, tasavvufi sembolik bir hikâye olup tasavvufta dervişlikten olgunluğa erişmek için takip edilen manevi yolculuğu anlatmaktadır.
Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
Şeyh Galip | |
Nedim | |
Nailî | |
Şeyhülislam Yahya | |
Nabî |
Soru 23 |
Tanzimat edebiyatı ile ilgili dönem ödevi alan bir grup öğrenci, aralarında şöyle konuşmaktadır:
Arzu: Ben Türk edebiyatında ilk yerli romanı okudum ve onun özetini çıkardım.
Burak: Bu dönem sanatçılarından sadece Ahmet Mithat Efendi’nin üç eserini okudum.
Ceyda: Tanzimat Dönemi eserlerinden sadece Müştak Bey ile Kumru Hanım’ın evlenme macerasını anlatan eseri okudum.
Deniz: İlk makaleyi kaleme alan sanatçının o makalesini ve başka bir eserini okudum.
Efe: Namık Kemal’in Ziya Paşa’nın Harabat’ına karşı yazdığı eseri okudum.
Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi öğrencilerin okuduğu eserlerden biri olamaz?
Şair Evlenmesi | |
Sergüzeşt | |
Durub-ı Emsal-i Osmaniye | |
Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi | |
Felatun Bey’le Rakım Efendi |
Soru 24 |
Bir gölü andırır bil ki dört yanın
Bağrını delmezse yanık türküler
Varlığı bu korla tutuşmayanın
Kirpiği yaşarsa gözleri güler
Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Koşma nazım biçimiyle yazılmıştır. | |
Rediften yararlanılmıştır. | |
Çapraz kafiye düzeniyle oluşturulmuştur. | |
Söz sanatlarına yer verilmiştir. | |
Tunç kafiye vardır. |
Tebrikler - AYT Edebiyat Denemesi - 27 adlı sınavı başarıyla tamamladınız.
Sizin aldığınız skor %%SCORE%% en yüksek skor %%TOTAL%%.
Hakkınızdaki düşüncemiz %%RATING%%
Soru 1 |
Sanatçı, “Esir Şehir” dizisi olarak yazdığı Esir Şehrin İnsanları, Esir Şehrin Mahpusu, Yol Ayrımı ve bu diziye dâhil edilebilecek Yorgun Savaşçı, Kurt Kanunu romanlarında merkez mekân olarak İstanbul’u kullanır. 1920 ve 1930 yılları arasını anlatan bu eserler, Mütareke’den Cumhuriyet sonrasına kadar İttihatçıların bir kısmının dramını konu edinir. Mütareke yılları İstanbul’u; gazete idarehaneleri, eski konaklar, Bekirağa Bölüğü, Teşvikiye Subay Barınma Evi gibi mekânlar etrafında canlandırılır. Cumhuriyet sonrasını anlatan romanlarda ise gazete büroları, avukat yazıhaneleri, Kapalıçarşı gibi sosyal ve özel birçok mekân yer alır. Yazar, insan ve mekân ilişkisini kendi mesajları doğrultusunda gerçekçi bir perspektifle ortaya koymuştur.
Bu parçada sözü edilen sanatçı, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Orhan Kemal
B) Yaşar Kemal
C) Talip Apaydın
D) Abbas Sayar
E) Kemal Tahir
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 2 |
Cumhuriyet’ten sonra öykülerinde, toprak kavgalarını, ağa-köylü, zengin-fakir çatışmasını, köyden kente göçün yol açtığı sorunları, dar gelirli insanların yaşam mücadelelerini anlatan, daha çok realizm ve natüralizm akımlarının etkisinde kalan sanatçılar da yetişmiştir.
Aşağıdakilerden hangisi bu cümlede sözü edilen sanatçılardan biri değildir?
A) Sadri Ertem
B) Necati Cumalı
C) Tarık Buğra
D) Fakir Baykurt
E) Sabahattin Ali
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 3 |
Her sabah her sabah suya giderken
Yâr yolunda toprak olsam toz olsam
Bakıp dört köşeyi seyran ederken
Kara kaş altında ela göz olsam
Bu dizelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Telmih sanatına başvurulmuştur.
B) Yarım kafiye kullanılmıştır.
C) Ulamaya yer verilmiştir.
D) Nazım türü, güzellemedir.
E) Çapraz kafiye şemasından yararlanılmıştır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 4 |
----, hem içerik hem biçim açısından divan şiirine yenilikler getirmiştir. Çevresini, çevresindeki kişileri şiirlerine malzeme yaparak mahallileşmenin de önemli temsilcilerinden biri olmuştur. Yaratılışı ve hayata bağlılığı ile eskilerin soyut kavramlar dünyasından kendisini kurtararak ruhunun duyuşlarını olduğu gibi ifade etmiştir. Çevresini gerçek hayatta olduğu gibi yansıtmış, zarif ve yepyeni hayallerle canlı tablolar çizmiştir. Ortaya koyduğu bu renkli tablolar statik, durağan ve gerçek hayatın çok ötesinde değildi. O, klişe mazmun ve kurguların dışına rahatlıkla çıkabilmesini bilmiş, bu özellikleri ile de divan şiirinde farklı bir yer edinmiştir.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Nedim
B) Baki
C) Fuzuli
D) Nabi
E) Şeyh Galip
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 5 |
I
En arka sıradayım. Otobüslerde yerimi en arka sıradan almak benim alışkanlığım. Azala azala tek tük kalan alışkanlıklarımdan biri. Kimse seni görmez. Sen herkesi görürsün. Herkesi görmek istemezsen kimseyi görmemiş olursun. Yol boyu bir motor horultusu duyarsın, hepsi bu. Karşıdan gelenler farlarını kısmışlarmış, kısmamışlarmış; ha çarpıştık ha çarpışamadıkmış; bütün bunlar, o gerilip doğrulmalar, derin solumalar, küçük bir cana bunca önem vermeler falan senin dünyandan içeri sızamaz. Nereye sızamaz dedin, nereye? Senin dünyan da neymiş?
II
Elbette şu son yaşananlar sırasında en çok acıyı ben çektim fakat çevremdeki insanları hiç yoktan sebeplerle üzdüğümü de fark ettim. Benim acı çekmem, üzülmem başkalarına kötü davranmamı gerektirmez. Bu yaşananlarda onların suçu yok ki! Tek suçlu benim. Sorunlarımı da ben çözebilirim ancak. Bu yolculuk sonunda varacağım baba ocağı, sorunlarımdan kurtulmamın başlangıcı olur umarım.
Bu parçalarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) İki metin de gözlemci anlatıcının bakış açısıyla yazılmıştır.
B) I. metin, gelenekselci bir yazar, II. metin ise postmodern anlayışla eser veren bir yazar tarafından kaleme alınmıştır.
C) I. metin bilinç akışı tekniği ile yazılmışken II. metin, iç monolog tekniğiyle yazılmıştır.
D) I. metindeki anlatım tekniğini edebiyatımızda ilk olarak Oğuz Atay kullanmıştır.
E) I. metin, gösterme tekniğini; II. metin, anlatma tekniğini örneklendirmektedir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 6 |
Edebiyat tarihlerinde, antolojilerde, ders kitaplarında kendisinden sıklıkla “saf şiirin temsilcisi”, “akşam şairi”, “hüzün şairi”, “empresyonist şair” ya da “sembolizmin öncüsü” gibi adlandırmalarla söz edilen, şiirleri geniş okur kitlelerine ulaşan sanatçı, modern Türk edebiyatının düzyazı türünde de değerli eserler kaleme almış önemli şair ve yazarlarındandır. Onun şiiri üstüne yazılanlara bakıldığında bunlarda yalnızca, şairin diğer şairlerden esinlendiği, şiirlerini sembolizm ve empresyonizm akımlarının etkisinde kalarak yazdığı yönündeki tespitler yer alır. Sıkça yinelenen bu tespitler, bir ileri noktaya taşınamaz. Söz konusu etkilenimin ve etkileşimin, şairin şiirine ne kattığı üstünde durulmaz. Tematik düzlemde oluşturulan yazılar ise onun şiirinde “akşam, renk, sonbahar, karamsarlık, hüzün” gibi tekil kavramlara odaklanmıştır.
Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tevfik Fikret
B) Ahmet Haşim
C) Yahya Kemal
D) Süleyman Nazif
E) Cenap Şahabettin
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 7 |
|
I |
Kiralık Konak |
1922 |
|
II |
Nur Baba |
1922 |
|
III |
Hüküm Gecesi |
1927 |
|
IV |
Sodom ve Gomore |
1928 |
|
V |
Yaban |
1932 |
|
VI |
Bir Sürgün |
1937 |
Yukarıda Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun romanları ve yazılış tarihleri verilmiştir.
Bu tabloya göre Yakup Kadri’nin romanlarıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Yanlış Batılılaşmayı eleştirdiği eseri, tekkelerin bozulan yapısını eleştirdiği eserinden önce yazılmıştır.
B) III ve IV numaralı romanlarda, Kurtuluş Savaşı yıllarını konu edinmiştir.
C) V numaralı romanında, aydın-halk çatışmasını işlemiştir.
D) I numaralı romanının kahramanları arasında Naim Efendi, Seniha, Hakkı Celis vardır.
E) Sanatçının bu tabloda olmayan romanları da vardır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 8 |
(I) Mizah; gerek hayatta gerekse sanatta kullanımı itibarıyla yaşanan gerçekliğe farklı bir bakış açısıyla bakabilen, sorgularken gülümseten, gülümsetirken düşündüren, düşündürürken farklı noktalara dikkatleri çekebilen bir anlatım tarzıdır. (II) Keskin bir zekâ, hazırcevaplık, dili iyi bilme, edebiyattan anlama, insanı yakından tanıma mizah yapmak için zorunludur. (III) Şartların eşit olmadığı durumlarda zayıfın güçlüye karşı durmasını sağlar. (IV) Gerek Türk edebiyatının gerek Batı edebiyatının pek çok türünde yer bulabildiği gibi, başka sanat dallarında da etkin bir şekilde kullanılır. (V) Özellikle sözlüklerde ve bazı kaynaklarda geçen mizah tanımlarının doyurucu, açık ve belirgin olmayışından dolayı çoğu zaman mizah, şaka, eğlence, latife, nükte ve alay gibi kavramlar birbirinin aynıymış gibi kullanılır.
Mizaha ilişkin bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. cümle, tanımsal bir özellik taşımaktadır.
B) II. cümlede, gerektirdiği özelliklerden söz ediliyor.
C) III. cümlede, bir karşılaştırma yapılıyor.
D) IV. cümlede, sadece edebî yapıtlarda kullanılmadığı belirtiliyor.
E) V. cümlede, başka kavramlarla karıştırıldığından söz ediliyor.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 9 |
Aşağıda verilenlerden hangisi yukarıdakilerden biriyle ilişkilendirilemez?
A) Devriye
B) Nutuk
C) İlahi
D) Şathiye
E) Nefes
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 10 |
Edebiyatımızda Batı anlayışının yerleşmesi ve bu görüşle meydana getirilmiş eserlerin değerlendirilmesi çığırını açan sanatçılardan biridir. Zemzeme adlı şiir kitabının üçüncü cildinde yeni şiir anlayışı ile ilgili görüşlerinden söz eder. Hem vezinde hem de şekilde eski şiirden etkilenmiş olsa da zaman içerisinde şiirde yeni arayışlara girmiştir. Vezinli ve kafiyeli her manzumenin şiir olmadığı gibi, her şiirin de vezinli ve kafiyeli olması gerekmediğine inanır. Şiiri güzel sanatların bir kolu olarak düşünerek edebî eserlerde mantığın aranmaması gerektiğini ileri sürer. Buna ek olarak düşünce, duygu ve hayal güzelliğiyle bir eserin ortaya konmasını teklif eder. Şiirin ahlak dersi vermek maksadıyla yazılmaması gerektiğini dile getirir.
Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Muallim Naci
B) Ziya Paşa
C) İbrahim Şinasi
D) Recaizade Mahmut Ekrem
E) Namık Kemal
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 11 |
|
I |
Kiralık Konak |
1922 |
|
II |
Nur Baba |
1922 |
|
III |
Hüküm Gecesi |
1927 |
|
IV |
Sodom ve Gomore |
1928 |
|
V |
Yaban |
1932 |
|
VI |
Bir Sürgün |
1937 |
Yukarıda Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun romanları ve yazılış tarihleri verilmiştir.
Yakup Kadri, romanlarında Tanzimat’tan Cumhuriyet Dönemi’ne kadar Türk toplumunda olan değişimleri işlemiş ve vaka zamanı olarak bu dönemleri ele almıştır.
Yakup Kadri’nin aşağıdaki numaralanmış eserlerinden hangileri “vaka zamanına” göre doğru sıralanmıştır?
A) I - VI - III - IV
B) I - IV - II - V
C) II - I - III - VI
D) III - V - I - II
E) VI - III - II – I
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 12 |
Okuruma Mektuplar’da, yaşamın kanıksanmış (I) (çok tekrarlandığından etkileyiciliği kalmayıp alışılmış) yönlerine ayna tutarak (II) (konu edinerek) çeşitli konularla ilgili tutkularını, bildiklerini, özlediklerini tüm çıplaklığıyla (III)(apaçık bir biçimde) ortaya koyan bir Nurullah Ataç var karşımızda. Prospero ile Caliban’da ise, aydınların toplumdaki görevi, gelenek, uygarlık gibi konularda bizi çerçevenin dışına çıkarak (IV) (hazır bilgilerle yetinmeyerek) düşünmeye çağırıyor. Onun eleştirmeciliği, bir “beğeni” eleştirmeciliği. Fakat nesnel (V)(tek yönlü) ölçülerin dışında kaldığından olacak, sanat alanında içgüdüsü, sezgisi alabildiğine gelişkin.
Bu parçada numaralanmış sözlerden hangisinin anlamı parantez ( ) içinde verilen açıklamayla uyuşmamaktadır?
A) I B) Il C) III D) IV E) V
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 13 |
Aşağıda verilen sanatçılardan hangisi yukarıdakilerden biriyle ilişkilendirilemez?
A) Ahmet Kutsi Tecer
B) Faruk Nafiz Çamlıbel
C) Behçet Kemal Çağlar
D) Yusuf Ziya Ortaç
E) Kemalettin Kamu
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 14 |
Aşağıdaki sanatçı-yapıt eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?
A) Nabizade Nazım - Zehra
B) Abdülhak Hamit - Sahra
C) Muallim Naci - Ateşpare
D) Sami Paşazade Sezai - Letaif-i Rivayat
E) Namık Kemal – Cezmi
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 15 |
Benim yârim şimdi çıkar
Çıkıp da yollara bakar
Emrah’ı odlara yakar
Boyu selvi revan şimdi
Erzurumlu Emrah’a ait bu semai, koşma biçiminde yeniden yazılmak istense aşağıdakilerden hangisi kesinlikle değişmelidir?
A) Konusu
B) Dize sayısı
C) Hece sayısı
D) Kafiye türü
E) Kafiye düzeni
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 16 |
I. Zülf-i siyahı saye-i perr-i hüma imiş
İklim-i hüsne anun içün padişa imiş
II. Bir secde ile kıldı ruh-ı afitabı zer
Hak-i cenab-ı dust aceb kimya imiş
III. Avazeyi bu âleme Davud gibi sal
Baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş
IV. Görmez cihanı gözlerümüz yâri görmese
Mir’ât-ı hüsni var ise âlemnüma imiş
V. Zülfün esiri Baki-i bi-çare dûstum
Bir mübtela-yı bend-i kemend-i bela imiş
Bu gazel ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. beyit, matla beytidir.
B) Âşıkane gazel örneğidir.
C) III. beyitte tevriye sanatı vardır.
D) V. beyit makta beytidir.
E) Musammat gazel örneğidir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 17 |
Kesin bir tanımının yapılması güç, belli bir biçime veya kurallar bütününe bağlı olmayan sürekli değişim ve gelişim hâlinde olan edebî bir türdür. Michael Holquist, bu türün son derece militanca biçim değiştiren bir edebî tür olarak tarihi kronolojik biçimde ele almak isteyenlerin yapmak istediği sınırlamalara sürekli direndiğini hatırlatır. Zira bu tür, doğası gereği kategorize edilmeye, sınırlandırılmaya, türlere ayrılmaya direnir. Ancak yine de bir tanım yapılması gerekiyorsa uzun anlatıma dayalı, gerçek ya da gerçeğe benzer olayların yanı sıra düş gücünden yola çıkarak olağanüstü durumların da eklenebildiği; kişi, yer ve zaman üçleminin olduğu; birbirleriyle bağlantılı olaylar zincirini anlatan bir tür olduğu söylenebilir.
Bu parçada tanıtılan yazınsal tür aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Roman
B) Hikâye
C) Masal
D) Tiyatro
E) Destan
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 18 |
I
Yâr senin derdinden derbeder oldum
Derd-i derunumu sor da öyle git
Hasretinden Mecnun misali oldum
Ne hâle düşmüşem gör de öyle git
II
Gevheri der bulmam kimsede vefa
Dost diye sevdiğim etti kim sefa
Hubların âşıka ettiği cefa
Kanun mudur erkân mıdır yol mudur
Aşağıdakilerden hangisi, numaralanmış bu dörtlüklerin ortak özelliğidir?
A) Kafiye düzeni
B) Redif ve kafiye kullanılması
C) Söz sanatlarına yer verilmesi
D) Ait oldukları şiirlerin son dörtlüğü olması
E) 6+5 duraklı hece ölçüsünün kullanılması
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 19 |
yumgaklanmak: yumak, yuvarlak yapılmak
yumgı: toplu, çok
yumgın: toplu olarak, toptan, hep birden, bütün
Kişi alası içtin yılkı alası taştın.
Alplar birle uruşma begler birle turuşma.
Yıgaç yemiş ırgatu
Kolan keyik avlatu
Badram kılıp avnalım
Bu parçalar aşağıdaki eserlerin hangisinden alınmış olabilir?
A) Garipname
B) Divanü Lügati’t-Türk
C) Divan-ı Hikmet
D) Atabetü’l-Hakayık
E) Kutadgu Bilig
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 20 |
Aşağıdaki beyitlerin hangisinde aliterasyona yer verilmemiştir?
A) Sen sussan sadece sessizce bana baksan
Ben büyülensem boyun büküp sana baksam
B) Çini bir kâsede bir Çin çayı içmekteydi
Bir güzel yırtıcı kuş gözleri gördüm
C) Yalap yalap yalabıyan ince tonlum
Yir basmayup yorıyan selvi boylum
D) Her canlıya Hak layık olan cevheri verdi
Tırtıl iki diş bulsa bütün ormanı yerdi
E) Gitdi Kayser kasrınun tâk u revâkı kalmadı
Nice Kisrâ geçdi tâk u tumturâkı kalmadı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 21 |
Bugünkü anlamıyla romanın gerçek bir deney olduğundan şüphe edemeyiz, gözlemden yararlanarak romancının insan üzerinde yaptığı gerçek bir deney. Artık zevk olsun diye, tasvir için tasvir etmiyoruz. İnsanın, çevresinden ayrılamayacağını; elbisesi, evi, şehri, ülkesi ile tamamlandığını kabul ediyoruz. Bu bakımdan beyninin ya da yüreğinin tek bir olayını, çevrede onun sebeplerini ya da tepkisini aramadan tespit etmeyeceğiz. Sonu gelmez tasvirlerimizin sebebi işte budur.
Deneysel Roman adlı eserden alınan bu parçada yazar, aşağıdaki akımlardan hangisini savunmaktadır?
A) Klasisizm
B) Romantizm
C) Realizm
D) Natüralizm
E) Sürrealizm
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 22 |
Halk şiiri; anonim halk şiiri, âşık şiiri, tekke şiiri başlıkları altında gruplandırıldığı gibi; halk şairleri arasında düzene karşı gelen, isyanını şiirlerinde dile getiren ----, ---- ve ---- gibi sanatçılar da vardır.
Bu cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Köroğlu - Dadaloğlu - Kaygusuz Abdal
B) Köroğlu - Dadaloğlu - Pir Sultan Abdal
C) Karacaoğlan - Âşık Ömer - Seyranî
D) Karacaoğlan - Bayburtlu Zihnî - Dertli
E) Erzurumlu Emrah - Kayıkçı Kul Mustafa – Gevherî
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 23 |
Arabanızla şehirden oldukça uzak, ormanlar içinde güzel bir kamp alanına piknik için gidiyorsunuz. Yeşillikler içinde kıvrılan yolları, yol boyu karşınıza çıkan dereleri, göletleri geçiyorsunuz. Korkutucu, hayranlık uyandırıcı, şaşırtıcı uçurumlardan, kayalıklardan geçiyor; tepeleri, yemyeşil düzlükleri aşıyorsunuz. Sonra kampın kapalı olduğunu, içeri giremeyeceğinizi öğreniyor; belki bulduğunuz bir düzlükte, bir dere kenarında pikniğinizi yapıp aynı yollardan dönüyorsunuz. Bu yolculuktan elleriniz boş döndüğünüzü düşünür müsünüz? Bence hayır!
Bu parçada anlatılanlar, bir yazarın edebiyat yolculuğu için düşünülürse aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) Her yazarın edebiyat dünyasında yaptığı yolculuk kendine özgüdür.
B) Edebiyat alanında önemli olan, bir işi bitirmek değil, ona başlamaktır.
C) Yazar, kalemi eline alıp kendini yazmaya zorladı mı konu kendiliğinden genişlemeye başlar.
D) Yazarlık yolunda verilen her emek bir kazanç olarak değerlendirilmelidir.
E) Yazarlık, sonu belli olmayan bir yol olsa da o yola çıkacak çok hevesli vardır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 24 |
|
Süleyman Çelebi |
II |
Vesiletü’n-Necat |
|
Fuzuli |
16. yüzyıl |
III |
|
I |
17. yüzyıl |
Siham-ı Kaza |
Bu tabloda numaralanmış yerlere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
|
|
I |
II |
III |
|
A) |
Baki |
14. yüzyıl |
Hayriye |
|
B) |
Nedim |
17. yüzyıl |
Mantıku’t-Tayr |
|
C) |
Nef’i |
15. yüzyıl |
Hadikatü’s-Süeda |
|
D) |
Şeyhî |
16. yüzyıl |
Tazarruname |
|
E) |
Şeyh Galip |
15. yüzyıl |
Tuhfetü’l-Haremeyn |
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Tebrikler - AYT Edebiyat Denemesi - 25 adlı sınavı başarıyla tamamladınız.
Sizin aldığınız skor %%SCORE%% en yüksek skor %%TOTAL%%.
Hakkınızdaki düşüncemiz %%RATING%%
Soru 1 |
Tasvir, kurmaca eseri oluşturan mekân, olay, zaman gibi unsurların sözcüklerle resmedilmesi, görünür hâle getirilmesi, okurun gözü önünde sözcüklerle bir resim çizilmesidir.
Aşağıdaki parçaların hangisinde tasvir tekniğine yer verilmemiştir?
A) Yeni başlayan sabahın koyu mavi, uçuk ve baygın ışık tonunda rengi belli olmayan kısık ve yorgun gözler, yanak çukurlarında mürekkep lekeleri gibi keskin gölgelerin oyduğu ve buruşturduğu çentikli, soluk ve abraş bir yüzde onu görmek ve tanımak zahmeti çekiyordu.
B) Divanın kenarına oturdu. Dizlerini birbirine değdirerek bacaklarını açmıştı. Ayakları da uçları içeriye doğru dönük ve çarpık duruyordu.
C) Kızının yatacağı odayı özenle hazırlattı karısına, Buldan bezi çarşaflar yaydırdı somyasına. Bursa işi ince peşkirler astırdı, oda kapısının arkasına çakılı çivilere.
D) Odasına girince kapıyı kapadı. Boğazı düğümleniyordu. Kendini tuttu ve ağlamadı. Odasının her tarafına son defa baktı. Yutkundu. Ağzında yine bir kuruluk vardı.
E) İçerisi karmakarışık. Gardırobun kapısı açık. Yerde bir teki görünmeyen ve ilk bakışta beyaz bir kedi yavrusuna benzeyen soket... Divanın baş tarafında ve yerde, her birinde beşer onar sayfa okunmuş, sayfalarının hepsi açılmamış romanlar...
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 2 |
Divan şiirinde kıyafet kültürü de yer alır. Bu açıdan kumaş veya kıyafetin renk, biçim ve diğer özelliklerinin yanında onların anlamları, değerleri, kullanım ve tercih sebepleri şiirin konusu olmuştur. Sanatçılar; şiirlerinde aşk, sevgi, güzel, güzellik gibi konuları dile getirirken kıyafetlerden de söz etmişlerdir. Divan şiirinde kıyafet; daha çok teşbih, istiare ve mecaz yoluyla konu edilmiştir. Bu sırada onların kumaş, renk, şekil, desen vs. özelliklerine de değinilmiştir.
Bu parçaya göre aşağıdaki beyitlerden hangisi, divan şiirinde kıyafet kültürünü temsil eden bir örnek olamaz?
A) Başına dönmekte cananın o da hasrettedir
Kıpkızıl olmuş hicab-ı aşkdan üftade fes
B) Yiğit mi oldun a canım nedir bu kırmızı şal
Başında dün dahi bağlıydı kırmızı çenber
C) Başına gonca-i nesrin urınmış altun tac
Gül almış eğnine zer-beft kırmızı kaftan
D) Unutdurdu bana serv-i revanı dün gülistanda
Efendim bir uzun boylu yeşil atlaslı afet var
E) Beni candan usandırdı cefadan yâr usanmaz mı
Felekler yandı ahımdan muradım şem’i yanmaz mı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 3 |
(I) Öncelikle bir hikâye anlatma sanatı olan sinemada hikâyenin nasıl anlatıldığı, hikâyenin önüne geçebiliyor çoğu zaman. (II) Sinemada, romanda, şiirde, tiyatroda düşünce önemlidir ama o fikrin, ille de felsefi ya da politik bir derinlik taşıması gerekmez. (III) Bir gazete haberi, tarihî bir olay, görülen bir rüya; bir film ya da roman için yönetmenin veya yazarın zihninde bir kıvılcım işlevi görür. (IV) Film ya da romanda bir fikirden yola çıkılarak hikâyenin kurgulanması, karakterlerin giydirilmesi, bakış açısının, hikâyenin zamansal ve mekânsal çerçevesinin, diyalogların, gerilim ve çatışma unsurlarının belirlenmesi söz konusudur. (V) Sinema filmi ile roman arasındaki en keskin çizgi, romanın bireysel, sinemanın kolektif bir üretim olmasıdır.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. cümlede, sinemada anlatım biçiminin özden önemli olabildiği belirtilmiştir.
B) II. cümlede, sanatsal yaratılarda bir fikrin savunuculuğunun yapılamayacağı söylenmiştir.
C) III. cümlede, farklı olayların sanat eserlerinin ortaya çıkmasında esin kaynağı olduğu söylenmiştir.
D) IV. cümlede, film ve romanda olayların bir fikir etrafında örgülendiğinden söz edilmiştir.
E) V. cümlede, sinema filmi ile romanın en önemli farkının ne olduğu açıklanmıştır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 4 |
Herman Melville, dünya edebiyatında eşine rastlanmayan (I)(benzeri bulunmayan) bir deniz romanı, Moby Dick’i, yazmıştır. Denizle düşüp kalkan (II) (içli dışlı olan) bir gemici olsa da elbette Melville’nin iki yüz yıl önce gün ışığına çıkması (III)(şöhretini koruması) şimdikinden de zordu. Moby Dick de başlangıçta anlaşılamamış, yayıncılar bile ona sırt çevirmişti (IV) (değer vermemişti). Yalnızca bir “serüven romanı” olmadığı ise üzerinde yılların gölgesi yükseldikçe (V) (belli bir zaman geçince) anlaşılmıştır.
Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisi, ayraç içindeki açıklamasıyla anlamca örtüşmemektedir?
A) I B) II C) III D) IV E) V
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 5 |
Bu kitap, yazarın bugüne kadar sanatla ilgili olarak kaleme aldığı yazılardan oluşuyor. Sanat düşüncesi, sanata eleştirel bakış, sanatın eğitimi ve uygulaması bağlamındaki sorunları irdeleyen yazılardan oluşan kitap; sanat tarihi, sanat felsefesi, estetik ve toplum bilim gibi konularda ilginç bilgiler içeriyor. Sanat üzerine eleştirel düşünmenin pek de önemsenmediği ülkemizde önemli bir boşluğu dolduruyor. İçindeki yazılar okurun edilgen kalmasına izin vermiyor. Onu eleştirel bir tutum takınmaya, sanat bağlamında özgün düşünceler üretmeye zorluyor. Eleştiri yapmaya özendirici yanıyla dikkat çeken bir kitap bu.
Bu parçada sözü edilen kitabın en belirgin özelliği aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sanat konusunda okura nesnel bilgiler vermesi
B) Yazarın farklı alanlarla ilgili yazılarından oluşması
C) Sanatın belli türlerine ilişkin görüşlere yer veren yazılar içermesi
D) Okurun farklı yorumlar yapmasını engelleyici bir anlatımının olması
E) Okuru eleştirel düşünceye yönlendirip kendi yargılarını oluşturmasını sağlaması
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 6 |
Seyreyledim eşkâl-i hayatı
Ben havz-ı hayalin sularında
Bir aks-i mülevvendir onunçün
Arzın bana eşcar u nebatı
(Hayatın şekillerini, hayal havuzunun sularında seyrettim. Bundan dolayı dünyanın canlı ve cansız cisimleri, benim için hayal havuzunun sularına vurmuş renkli akislerdir.)
Ünlü şair, sanatını ve dünya görüşünü âdeta bu dört dizeye sığdırmış gibidir. Ona göre hayat, şekillerden, renkli yansımalardan ibarettir. “Akşam şairi” olarak da bilinen sanatçı, daima hayatın ve cemiyetin dışındadır ve realiteden kaçış hâlindedir. Ona bir sembolistten çok, bir empresyonist, görülen anı hemen yakalama ve tespit etme konusunda harikulade vizyoner bir ressam demek daha doğru olur.
Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Cenap Şahabettin
B) Ahmet Haşim
C) Tevfik Fikret
D) Namık Kemal
E) Yahya Kemal Beyatlı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 7 |
Sosyal fayda peşinde koşan yazarın hikâye ve romanda ulaşmaya çalıştığı hedef, Türk halkında çağdaş medeniyete uymayan düşünüş ve yaşayış tarzını değiştirmektir. Roman okumaktan maksadın hem eğlenmek hem öğrenmek olduğunu söyler. “Hace-i Evvel” olarak okuyucu için faydalı bulduğu telkinleri ön plana alan yazar, bu bakımdan, modern hikâye ve romanın tekniğine dikkatle bağlanma gereği duymaz. Okuyucunun hoşlanması için, olayı meraklı ve heyecanlı bir şekilde yürütmekte büyük ustalık gösterir. Bu dikkat, okuyucuya sık sık verdiği genel kültür unsurlarını sıkıcı olmaktan kurtarmaya da yarar. Olaya üçüncü bir şahıs olarak karışması, olaylar hakkında bireysel düşüncelerini söylemesi, okuyucuya sorular sorup onları yine kendisinin cevaplaması da meddah tekniği ile yakından ilgilidir.
Aşağıdaki eserlerden hangisi bu parçada sözü edilen sanatçıya ait değildir?
A) Hüseyin Fellah
B) Paris’te Bir Türk
C) Henüz On Yedi Yaşında
D) Çok Bilen Çok Yanılır
E) Avrupa’da Bir Cevelan
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 8 |
Anlamları farklı, yazılış ve söylenişleri aynı kelimelerin kullanılmasıyla oluşan uyağa “cinaslı uyak” denir.
Aşağıdaki dizelerin hangisinde cinaslı uyağa yer verilmiştir?
A) Bu güzellik baki kalmaz sevdiğim
Âşıkın ağlatan gülmez sevdiğim
B) Hey gidi gölgeler ülkesi dünya
Bir görünmez şeyin gölgesi dünya
C) Hacet-i dünya için sen varırsın yüz yere
Hacet-i ukba için hiç komazsın yüz yere
D) Dağlar omuz omza yaslanan dağlar
Sular kararınca paslanan dağlar
E) Akıl, akıl olsaydı ismi gönül olurdu
Gönül gönlü bulsaydı bozkırlar gül olurdu
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 9 |
Karagöz oyunuyla ilgili olarak aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?
A) Geleneksel Türk tiyatrosuna özgü bir türdür.
B) Oyunda Karagöz aydın tabakayı, Hacivat ise cahil halk tabakasını temsil etmektedir.
C) Güldürü; yanlış anlaşılmalar, kelimelerin taşıdığı farklı anlamlar sonucu ortaya çıkan komiklikler üzerine kuruludur.
D) Dekor, makyaj ve benzeri unsurlar daima ikinci planda kalmıştır.
E) Bütün tipler hayalbaz tarafından, tasvir adı verilen iki boyutlu kuklalar üzerinden canlandırılır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 10 |
I. Aynı yüzyılda yaşamış olmaları
II. Hoşgörü sahibi olmaları
III. Eserlerini Türkçe yazmaları
IV. Mesnevi türünde eser vermeleri
V. Şiirlerinde tasavvufi kavramlara yer vermeleri
Numaralanmış bilgilerden hangileri Yunus Emre ile Mevlana’nın ortak özelliklerinden değildir?
A) I ve II
B) I ve IV
C) Yalnız III
D) Yalnız V
E) IV ve V
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 11 |
Kişi tahlillerinde pek hevesli görünmeyen yazarın tasvir gücü, ilk yazılarının çıkışından beri herkesçe beğenilmiş, ustalığında âdeta oy birliği edilmiştir. İstanbul yazılarındaki deniz, Anadolu hakkındaki tabiat, Yezidin Kızı’ndaki çöl, Çete’deki dağ tasvirleri, edebiyatımızın güçlü parçaları arasındadır. Dikkatli gözlemciliği, incelikleri ve ayrıntıları yakalama kabiliyeti dolayısıyla “ressam yazar” olarak anılmıştır. Bu ressam yazar; renk, ışık, koku, biçim duyumlarını, binbir benzetme ve zekâ oyunuyla belirtip gözler önüne getirmekte çok başarılıdır.
Bu parçada sanat özelliklerinden söz edilen yazar aşağıdakilerden hangisidir?
A) Halide Edip Adıvar
B) Ömer Seyfettin
C) Refik Halit Karay
D) Halit Ziya Uşaklıgil
E) Reşat Nuri Güntekin
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 12 |
Günlük siyasi, sosyal ve kültürel olaylar başta olmak üzere serbest bir şekilde seçilmiş herhangi bir konuyu, bir meseleyi belli bir görüş ve düşünceye göre ele alıp işleyen, yorumlayan, ele aldığı konu etrafında bir kamuoyu oluşturma amacı taşıyan, kısa ve özlü, çoğunlukla konuşma diliyle yazılmaya çalışılan gazete ve dergi yazılarıdır.
Aşağıdakilerden hangisi bu cümlede belirtilen türde bir eser değildir?
A) Bize Göre
B) Bir Avuç Saçma
C) Eski Saat
D) Karalama Defteri
E) Şehir Mektupları
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 13 |
II. Meşrutiyet’te kadın hakları konusu, basında şiddetli tartışmalara yol açmış; Batıcılar ve bazı kadınlarımız kadın haklarını savunmuşlardı. Bu arada Kadınlar Dünyası, Mehasin, Kadın ve Demet gibi kadın dergileri çıkarılmış ve bazı kadın dernekleri de kurulmuştu. Halide Edip Adıvar da kadın sorunu üzerinde durmuş, ideal kadın kahramanlara eserlerinde yer vermiştir. Romanlarındaki temel kadın kahramanlar genellikle güçlü, idealist, eğitimli ve moderndir. Aşk ve evliliğin kutsallığına inanan kadınlar, yuvalarına sadık, fedakâr kişilerdir. Romanlarındaki Kaya, Ayşe, Lale, Rabia gibi kadın kahramanlar bunlardan bazılarıdır.
Bu parçada Halide Edip Adıvar’ın hangi romanının kahramanından söz edilmemiştir?
A) Yeni Turan
B) Tatarcık
C) Vurun Kahpeye
D) Sinekli Bakkal
E) Ateşten Gömlek
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 14 |
Türk edebiyatında şiir türünde önemli yenilikler yapan şairlerin başında gelir. Bireyin çıkmazı, kaçış, melankoli, iç duyuş ve kriz kavramlarıyla edebiyat tarihlerinde yer bulan sanatçı, şiirlerinde bireysel ve içe dönük temaları işlememiştir. Kimi şiirlerinde sosyal hayatı, toplumsal bunalımları, özellikle manzum hikâyelerinde geçim sıkıntısı ve toplumsal trajedileri dile getirmiştir. Toplumu ve halkı gözlemleyip oradan aldığı izlenimleri Servetifünun şiiri hassasiyetinde ancak daha sade bir dille ifade etmiştir.
Bu parçada sözü edilen sanatçı, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Cenap Şahabettin
B) Tevfik Fikret
C) Mehmet Akif Ersoy
D) Süleyman Nazif
E) Mehmet Emin Yurdakul
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 15 |
Şiirde her zaman mükemmellik peşinde olmuş; mükemmelliğe, dilin ve şiirin malzemesi olan kelime seçiminde gösterdiği titizlikle ulaşılabileceğinin farkına varmış, şiirlerinde kelimeler üzerinde kuyumcu titizliğiyle durmuştur. “Beyaz lisan” adını verdiği Türkçemizde şiirinin iki kanadından birini şiirsellik, diğerini de anlam oluşturmuştur. Saf şiirin en önemli temsilcilerinden olmuş, şiirselliği de daha çok musiki ile temin etmeye çalışmıştır. Bunun için de şiirlerini aruzla kaleme almıştır. Heceyle yazdığı Ok şiiri dışındaki bütün şiirlerini aruzla yazmıştır.
Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yahya Kemal Beyatlı
B) Mehmet Akif Ersoy
C) Tevfik Fikret
D) Mehmet Emin Yurdakul
E) Necip Fazıl Kısakürek
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 16 |
Üdig mini komıttı
Sakınç manga yumıttı
Könglüm angar emitti
Yüzüm mening sargarur
Günümüz Türkçesi
Aşk beni coşturdu ve heyecanlandırdı
Dert bana (geldi ve bende) toplandı
Gönlüm o (güzel)e meyletti
Yüzüm (o yüzden) sararıyor
Günümüz Türkçesiyle açıklaması yapılan bu şiir ile aşağıdaki kavramlardan hangisi arasında bir ilişki kurulamaz?
A) Sav
B) Lirizm
C) Şölen
D) Güzelleme
E) Kopuz
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 17 |
----, divan şiirinde Necati’yle belirginleşen, Bâkî ve Şeyhülislam Yahya gibi şairlerin eserlerinde mükemmelleşen mahallîleşme deneyiminin 18. yüzyıldaki en büyük temsilcisidir. Şiirlerinde halk edebiyatına yakınlaşması, İstanbul hayatından sahneler sunması, gerçek hayattan alınan unsurları kullanması, günlük dilden gelen konuşma kalıplarına ve deyimlere yer vermesi, yerlilik arzusunu gösteren unsurlar olarak görülmektedir.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Sünbülzade Vehbî
B) Enderunlu Vasıf
C) Şeyh Galip
D) Nedim
E) Nevizade Atayi
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 18 |
Otele, sabaha karşı döndü. Hemen banyoya girdi, yıkandı, çamaşır değiştirdi. Yarı çıplak, yatağa uzandı. Kapamayı unuttuğu perdelerin arasından giren güneşle uyandı. Başı ağrıyordu. “Yatarken aspirin almalıydım.” diye söylendi. Sinekler vücuduna, beyaz çarşafa konuyordu. Çürüyorsun oğlum Turgut: sinekler de kokunu aldı. Çürümek dedim de aklıma geldi: Bugün iş peşinde koşmalıyım. Daire dediklerine göre, çevresinde dönüp duracaksın. Yumuşak bir dönüş: yavaş yavaş yıpratır insanı. Yataktan kalktı, temiz bir gömlek giydi. Gömleğin hafif serin ve ince teması hoşuna gitti. Küçük şeylerden memnun olmasını bilmelisin. Küçük sevinçler, büyük atılışlara yardım eder. Cenap Şehabettin olsaydı bu sözü kaçırmazdı, hemen bir yere yazardı. Bana yazık oluyor. Çorap da temiz olmalı, dünkü düğümün buruşturduğu kravat da değişmeli.
Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Tanrısal bakış açısından yararlanılmıştır.
B) Anlatıcının psikolojik durumuna değinilmiştir.
C) Diyalog tekniğinden yararlanılmıştır.
D) Olaydan çok, durumlar üzerinde durulmuştur.
E) Betimleyici ögelere yer verilmiştir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 19 |
I
Âşıkım, dağlara kurulu tahtım,
Çobanlar bağrımı dağlar da geçer.
Günümü yıl eden şu kara bahtım,
Engin gurbetlerden çağlar da geçer.
II
Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak,
Ben aşkımla bahar getirdim sana.
Tozlu yollarından geçtiğim uzak
İklimden şarkılar getirdim sana.
Ahenk özellikleri bakımından karşılaştırılan yukarıdaki dörtlüklerde aşağıdakilerden hangisi ortak değildir?
A) Hece ölçüsüyle yazılma
B) Çapraz kafiye düzeniyle oluşturulma
C) 6+5 durak düzenine sahip olma
D) Tam uyağa yer verme
E) Ek ve sözcük hâlinde redife yer verme
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 20 |
Bir kasideden alınan aşağıdaki dizelerin hangisi, ayraç içindeki kavramı örneklememektedir?
A) Her sözüm gülşen-i manaya gönül bezminden
Gül gibi renkli nergis gibi mestane gelir
(Fahriye)
B) N’ola hurşide teşbih eylesem zat-ı hümayunun
Ki anun da senin gibi cihanda yokdur akranı
(Methiye)
C) Dilerem Hak’tan, kılıcun keskin olsun daima
Nitekim evlad-ı Osmân’a müsahhardur kılıç
(Dua)
D) Olsun mübarek ol mehe kabr-i saadeti
Mevla müyesser ede makaam-ı şefaati
(Mersiye)
E) Avare hatırı gibi biçare Şeyhî’nin
Derd ü gam ü belalar ile mübtela hak
(Nesip)
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 21 |
“Sirkeci’de bir otelde geceliği dört kuruş olmak üzere bir yatak kiraladı. Bu otelin yanı başındaki pis aşçı dükkânından da karnını doyurmaya başladı. Daracık, hava almaz, güneş görmez, rutubetli, mundar, örümcekli, alçak tavanlı bir oda içinde paslı, kırık bir demir karyola üzerinde katı bir ot minder ile incecik bir yün şiltenin kirli bir çarşafla örtülüp bir tane yün yastık ve bir pis yorganla örtülmüş olunmasından vücuda gelmiş yatağı içine girip de hâliyle mazisini mukayeseye başladığı zaman Suphi’nin ağlayacağı gelmekte idi. Suphi, şu sefil yaşam şartları içinde bile Ürani’yi bir türlü hatırından çıkaramıyordu.”
Zehra romanından alınan bu bölümde yazar, “sefil yaşam şartları” olarak nitelendirdiği ve olabilecek en kötü şekilde tasvir ettiği otel odası ile aslında kahraman Suphi’nin perişanlığını yansıtmak istemiştir.
Bu parçada eserinden söz edilen sanatçının etkilendiği edebî akım aşağıdakilerden hangisidir?
A) Klasisizm
B) Romantizm
C) Parnasizm
D) Natüralizm
E) Sürrealizm
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 22 |
I. Bir rüya içinde yahut sihir âlemi karşısında idi; kemanların titreyen eninleri (inleyiş), filavtanın (flüt) kahkahaları, sanki bu aletlerden, bütün kirişlerle tahta veya bakır parçalarından sihirli bir nefesle canlanarak, kanatlanarak uçuşan küçük küçük nağmeler birbirine atılıyor; birinden ötekine bir hicran (ayrılık) sadası, ötekinden bir ıstırap enini, şundan bir tahassür nalesi (özlem iniltisi), diğer birinden bir ümit cevabı çıkararak, bütün o biçare insan ruhuna mahsus acılıkların, tatlılıkların hazinesi taşıyor, mai (mavi) siyah kelebekler gibi uçuşarak, birbirleriyle dudak dudağa bir visal (kavuşma) içinde dağılıyorlar, yükseliyorlar; sonra bunlar o parlak semanın mailiklerine, şu karanlık denizin siyahlıklarına serpiliyor.
II. Ayşe, Peyami’ye durumu şu şekilde anlatmaktadır: “İstanbul, iki günlüğüne fakir İzmir’e benzemektedir. İstanbul, 16 Mart’ta garip bir duygu ile güne uyandı. Gürültü, haylazlık, amaçsızca dolaşma mevcut ancak kimseden çıt bile çıkmıyor. Görüşmemde ilk kez öylesine sessiz İstanbul’a rastladım. Ancak o kez havada korku yoktu. Beddua edilen bir duygu vardı. Zeynep saat 9’da vardı. Gece yarısında işgal başladı. Britanyalılar zırhlı araçlarla ilerliyorlardı. Onlar, o akşam hatta Esat Paşa’yı da alıkoydular. O, hafif yaralı olarak ihbar edilmişti. Sokaklarda İngiliz erlerinin refakatçileri vardı.
Öğretmen yukarıdaki iki metni tahtaya yansıtmış ve öğrencilerden bu metinlerin hangi döneme ait olabileceğine yönelik fikirlerini sormuş; öğrenciler şu yanıtları vermiştir:
Aslı: Umutsuzluk ve karamsarlığın hâkim olmasından hareketle ilk metin Servetifünun yazarlarına, ikinci metinse Anadolu’dan söz ettiği için Millî Edebiyat Dönemi yazarlarına ait olabilir.
Berk: Toplumsal bir konu işlendiği için ilk metin Tanzimat Dönemi yazarlarına, ikinci metinse melankolik bir aşk anlatıldığı için Servetifünun yazarlarına ait olabilir.
Cansu: Bireysel bir konu işlendiği için ilk metin Servetifünun yazarlarına, ikinci metinse İstanbul anlatıldığı için Tanzimat Dönemi yazarlarına ait olabilir.
Öğrencilerden hangileri bu metinlerle ilgili doğru tahminde bulunmuştur?
A) Aslı
B) Berk
C) Cansu
D) Aslı ve Berk
E) Berk ve Cansu
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 23 |
Türk romanında temel sorun, Batılılaşmadır. Alafranga züppe tipi en çok ilgi gören olgudur. Bu tipten hareketle Türk toplumunun Batı karşısındaki tutumu ve Batılılaşma deneyimine dair ilk tepkiler açıklığa kavuşturulmaya çalışılmıştır. İlk dönem Türk romanında çok sayıda züppe tipi bulunmasının temel nedeni budur. Bihruz, Meftun, Seniha ve Efruz Bey bu tiplerde öne çıkan kişilerdir.
Bu parçada örneklendirilen züppe tipleri aşağıdaki yazarlardan hangisinin yapıtında yer almamıştır?
A) Hüseyin Rahmi Gürpınar
B) Yakup Kadri Karaosmanoğlu
C) Ömer Seyfettin
D) Recaizade Mahmut Ekrem
E) Sami Paşazade Sezai
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 24 |
Aşağıdaki dizelerin hangisinde, ayraç içinde verilen edebî sanat yoktur?
A) Şu gurbet ellerde kimsesiz garip
Her öksüz bakışta göz vurdu beni
(mecazımürsel)
B) Ben âşıkım aşka; aşk da sevdalı bana
Âşık tene can, ten ise sevdalı cana
(Tekrir)
C) Kapı kapı bu yolun son kapısı ölümse
Her kapıda ağlayıp o kapıda gülümse
(Tezat)
D) Yaldızlı perçemlerin ıslandıkça uzuyor
Yalnızlık damla damla şakağından sızıyor
(İstiare)
E) Bu kadar letafet çünkü sende var
Beyaz gerdanında bir de ben gerek
(Telmih)
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
1. I.
Yine zevrak-ı derunum kırılıp kenare düştü
Dayanır mı şişedir bu reh-i seng-sare düştü
II.
Meni candan usandurdı cefadan yar usanmaz mı
Felekler yandı ahumdan muradum şem’i yanmaz mı.
III.
Bir güneş yüzlü melek gördüm ki alem mahıdur
Ol kara sümbülleri aşıkları nuri ahıdur
Yukarıda verilen beyitlerdeki kafiye türleri aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiştir?
A) Tam – zengin – zengin
B) Zengin – tam – tunç
C) Zengin – tunç – tam
D) Tam – tunç – zengin
E) Yarım tam – tunç
2. Gazellerin ilk beytine “matla”, ilk. beyitten sonraki beyte “hüsnümatla”; son beytine “makta”, son beyitten önceki beyte “hüsnümakta” adı verilir.
Buna göre, aşağıda verilen beyitlerden hangisi bir gazelin farklı bir beytidir?
A) Öyle ser-mestem ki idrak etmezem dünya nedir
Ben kimem saki olan kimdir mey û sahba nedir
B) Ne tende can ile sensiz ümid-i sıhhat olur
Ne can bedende gam-ı fırkatinle rahat olur
C) Gerçek hadis imiş bu ki hûbun vefası yok
Kim sevdi hûbu kim dedi h0bun cefası yok
D) Kase-i deryâzede tebdil olur cam-ı murad
Biz bu bezmin Nabiya çok badeharın görmüşüz
E) Süzme çeşmin gelmesin müjgan müjgan üstüne
Vurma zahm-ı sineme peykan peykan üstüne
3. I.
Yok bu şehr içre senin vasf etdiğin dilber Nedim
Bir peri-suret görünmüş bir hayal olmuş sana
II.
Gevheri der bulmam kimsede vefa
Dost diye sevdiğim etti kim sefa
Hubların aşıka ettiği cefa
Kanun mudur erkan mıdır yol mudur
Birincisi divan, ikincisi halk edebiyatına ait bir şiirden alınan yukarıda yer alan dizelerdeki altı çizili isimlerin kullanımının edebiyattaki terim karşılıkları aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla doğru olarak verilmiştir?
A) Cönk – mahlas
B) Mahlas – tapşırma
C) Mazmun – nazire
D) Tapşırma – mahlas
E) Nazire – cönk
4. Hoyrattır bu akşamüstüler daim
Gün saltanatıyla gitti mi bir defa
Yalnızlığımızla doldurup her yeri
Bir renk çığlığı içinde bahçemizden,
Bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan
Lavanta çiçeği kokan kederleri;
Hoyrattır bu akşamüstüler daima.
Yukarıdaki dizelerde aşağıdakilerden hangisine örnek gösterilemez?
A) Nakarata
C) Hece ölçüsüne
E) Cinasa
B) Kafiyeye
D) imgeye
5. Garbın ucunda, son ucunda en gürültülü;
Bir med zamanı, gökyüzü kurşunla örtülü;
Yahya Kemal’in “Açık Deniz” şiirinden alınan yukarıdaki dizelerde “kurşun” sözcüğü benzetme amacıyla “bulut” sözcüğünün yerine kullanılmış ancak “bulut” sözcüğü söylenmemiştir, böylece —– yapılmıştır.
Yukarıda boş bırakılan yere aşağıdakilerin hangisi getirilmelidir?
A) Açık istiare
B) Kapalı istiare
C) Teşbih
D) Teşhis
E) Mübalağa
6. Arapçadan Türkçeye geçmiş olan —- sözcüğü yerine eskiden “musahabe” kullanılmıştır. Bir yazılı anlatım türüdür, karşılıklı konuşma havası içinde yazılır; bir kimse ile konuşuyormuş gibi yazılır ve günlük sanat olaylarını konu alır. Kimi zaman mülakat ile karıştırılır. Mülakatta bir soru soran, bir de cevaplayan vardır, bu türde ise yazar, karşısındakiyle konuşurmuş gibi hem sorar hem cevap verir. Edebiyatımızda, bu türün ilk örnekleri Tanzimat’tan sonra verilmiştir. Türün ilk ciddi ve güzel örneklerini Tevfik Fikret’in Servetifünun dergisinin yazı dizisi olarak düzenlediği “Musahabe-i Edebiyye” sütunlarında görmekteyiz. Ahmet Rasim, Şevket Rado türün başarılı örneklerini vermiştir.
Yukarıdaki parçada boş bırakılan yere, aşağıdakilerin hangisinde verilenin getirilmesi en uygundur?
A) deneme
B) sohbet
C) günlük
D) fıkra
E) röportaj
7. Aşağıdakilerden hangisi orta oyununda yer alan Kavuklu tipinin özellikleri arasında yer almaz?
A)Oyunda tahsil görmemiş biridir, halkı temsil eder, dışadönüktür.
B) Baş komiktir, Pişekar’la beraber asıl oyuncudur, dışa dönüktür.
C) Tahsili yoktur, daima işsizdir; para bulunca hemen harcar, eli açıktır.
D) Gölge oyunundaki Hacivat’a benzer, adeta onun karşılığıdır.
E) “Ters anlama”, “anlamazlıktan gelme” gibi söz oyunlarıyla güldürüyü sağlar.
8. “İlahi! Gizlüsün, gayet zuhurundan, ilahi! Görünmezsin, ziyade nurundan; ilahi, Seyyidi ve Mevlayı! Her ne kadar günahkar isem, afvünden nevmid degülem. Ne kadar günahum çirki var-ise, umaram keremün deryası mahv ide ve ne kadar a’malüm çürügi var ise, ümidüm ol ki rahmetün sıfatı afv ide.”
Sinan Paşa’nın Allah’a yalvarmak, yakarmak için yazdığı Tazarruname adlı eserinden alınan yukarıdaki parça, şiir biçiminde yazılsaydı türü aşağıdakilerden hangisi olurdu?
A) Tevhit
B) Naat
C) Mersiye
D) Münacat
E) Methiye
9. Bilmem kime yahut neye uyduk gittik
Gahi meye gahi neye uyduk gittik
Erbab-ı zeka riyayı mezhep bildi
Bizler dili divaneye uyduk gittik
Yukarıda verilen dörtlüğün nazım biçimi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Şarkı
B) Tuyuğ
D) Murabba
C) Mani
E) Rubai
10. Aşağıdaki verilen tanımlardan hangisi ayraç içinde belirtilen kavramla ilgili değildir?
A) Edebiyatta masal, efsane, bilmece, oyun gibi halk edebiyatı ürünlerinin aslından az çok ayrılan değişik biçimine denir. (varyant)
B) Uzunlamasına açılan, halkın beğendiği halk şiirlerini ve faydalı bilgileri yazdıkları, ince uzun defterlere verilen isim. (cönk)
C) Seçilen belli bir konuyu, önceden yazılmış herhangi bir metne dayanmadan, sahnede akla gelen sözlerle işleyerek canlandırma esasına dayanan bir oyun şeklidir. (tuluat)
D) Hece ölçüsünde aynı sayıda olan mısraların ·ahengini ve ritmik tekrarları artırmak için dizelerin bölünmesidir. (kavuştak)
E) Edebiyatta, bir edebi eserde bulunan görüş ve düşünüş biçimini ifade eden kavramdır. (zihniyet)
11. Aşık Paşa’nın Türklere tasavvufu, dervişlik yolunu öğretmek amacıyla yazdığı ünlü mesnevisidir. Eser, dini, tasavvufi ve öğretici bir eserdir. 12.000 beyit civarında olan eser, mesnevi nazım biçimiyle ve aruzun “failatün failatün failün” kalıbıyla yazılmıştır. Eserde vahdet, Allah; ruh ve vücut, yer ve gök gibi “ikili” konular; geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman gibi “üçlü” konular; anasır-ı erbaa (dört unsur / toprak, hava, su, ateş); beş duyu; yaratılışın altı günü; yedi kat gök; sekiz Cennet işlenmiştir. Sanatçı, eserin bitiş bölümünde “Türk diline kimsene bakmaz idi / Türklere hergiz gönül akmaz idi” dizeleriyle Türkçeye yeteri kadar önem verilmemesini eleştirmiştir.
Yukarıdaki parçada sözü edilen eser aşağıdakilerden hangisidir?
A) Mantıku’t-Tayr
B) Felekname
C) Garipname
D) Pendname
E) Şikayetname
12. Mahveder kendini bülbül bile hürriyet içün;
Çekilir mi bu bela alem-i pür mihnet içün?
Din içün, devlet içün, can çekişen millet içün,
Azme hail mi olurmuş bu çürük ten kafesi?
Bu dizeler, biçim ve içerik bakımından aşağıdaki sanatçılardan hangisinin sanat anlayışını yansıtmaktadır?
A) Namık Kemal
B) Muallim Naci
C) Abdülhak Hamit Tarhan
D) Recaizade Mahmut Ekrem
E) Tevfik Fikret
13.
• Yüksek tepelerde hem yılana, hem kuşa rastlayabilirsiniz fakat biri sürünerek, öteki uçarak yükselmiştir.
• Köhne fikirler paslanmış çivilere benzer, söküp atmak çok güçtür.
• Adi fikre sarf edilmiş güzel ifadeden ziyade, adı ifade içinde gördüğüm güzel fikre acırım.
• Ahmaklık, daima nur ile alevi karıştırır ve kendisini her yakanı bir güneş sanır.
Yukarıda verilen vecizeler yani özlü sözler aşağıdakilerden hangisinden alınmış olabilir?
A) Tevfik Fikret’in Haluk’un Defteri’nden
B) Halit Ziya’nın Kırk Yıl’ından
C) Cenap Şahabettin’in Tiryaki Sözlerinden
D) Mehmet Akif’in Safahat’ından
E) Ahmet Haşim’in Göl Saatleri’nden
14. El gibi dolaşma Anadolu’nda,
Arkadaş, yurdunu içinden tanı.
Dinle bir yosmayı pınar yolunda,
Dinle bir yaylada garip çobanı.
Bir ıssız ev gibi gezdiğin bu yurt, .
Yıllarca döktürür sana gözyaşı,
Yavrunun derdiyle ah eder Bayburt,
Turnanın özlemi yakar Maraş’ı …
Yukarıdaki dizeler, içeriği ve üslubu dikkate alındığında, aşağıdaki sanatçılardan hangisinin sanat anlayışını yansıtmamaktadır?
A) Yusuf Ziya Ortaç
B) Faruk Nafiz Çamlıbel
C) Ömer Bedrettin Uşaklı
D) Ahmet Haşim
E) Ahmet Kutsi Tecer
15. Sanatçının tüm sanatına hakim olan aklın sınırlarını aşarak geçmiş zamanı yakalama arzusu ve bu arzunun somut biçimi olan “rüya”, şiir ve hikayelerinde görüldüğü gibi romanlarında da görülür. Yaşadığı ortamla uzlaşamayan ve sürekli bir yalnızlık duygusu içinde bulunan Mümtaz, diğer romanlarının kişileri gibi, gerçeğin katı çıplaklığıyla karşılaşınca rüyaya benzeyen düşsel bir aleme sığınır. Söz gelişi Sahaflar’daki bitpazarında gezinirken geçmiş zamanı yakalamak, akıl ve idrakin ötesine sıçramak ister.
Yukarıdaki parçada sözü edilen sanatçı ve romanı aşağıdakilerin hangisinde doğru verilmiştir?
A) Peyami Safa – Matmazel Noraliya’nın Koltuğu
B) Ahmet Hamdi Tanpınar – Huzur
C) Orhan Pamuk – Kara Kitap
D) Tarık Buğra – Firavun imanı
E) Samiha Ayverdi – Mesihpaşa İmamı
16. “Sevgili Arsız Ölüm” bir ilk roman olduğu halde, olağanüstü büyülü dünyası, derinden derine sezilen mizahi boyutları ve şiirsel diliyle; bir aile üzerinden dillendirilen köyden kente göç olgusu ve aile bireylerinin kente uyum sürecinde yaşadığı zorlukların etkileyici bir tonda anlatımıyla dikkat çeken usta işi bir eser. “Sevgili Arsız Ölüm”deki köy insanının inanç sistemini dikkate aldığımızda yazarın çocukluğunda yaşadıklarının önemli bir kısmını roman gerçekliği içinde yeniden üretip değerlendirdiğini fark ediyor, köylülerin korkularını, Şamanist dönemlerden bugüne taşıdıkları kadim öğretilerin izlerini, içselleşip derinleşmiş ruhsal yaşantılar olarak okuma olanağı buluyoruz.
Bu parçada ele alınan eserin yazarı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Nezihe Meriç
B) Duygu Asena
C) İnci Aral
D) Adalet Ağaoğlu
E) Latife Tekin
17. Taşranın aydın / entelektüel kişi üzerindeki boğucu, kuşatıcı etkisi çok yoğundur. —- Buzul Çağının Virüsü adlı romanında tam da bu konumdaki insan¬ların sorunlarını irdeler. Romanın başlıca kişileri Osman ve Faik’in kendini gerçekleştirme çabalarındaki açmazlar romanın eksen meselesi olarak okurun karşısına çıkar. Tutuculuğun çevrelediği bu insanlar ne mevcut kapıyı kırarak ne de bu yapıyla uyum sağlayarak varlıklarını sürdürebilirler. Roman bu konumdaki bireylerin gizemsel ve ruhsal çöküşlerinin serüvenidir.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Ferit Edgü
B) Vüsat O. Bener
C) Rasim Özdenören
D) Mustafa Kutlu
E) Tezer Özlü
18. Önceki dönemlerde olduğu gibi Cumhuriyet Dönemi’nde de “Satılık Ev”, “İspinozlar”, “Toros Canavarı”, “Kahvede Şenlik Var”, “Cengiz Han’ın Bisikleti” gibi eserlerde toplumsal sorunları ve aile içi sorunları işlenmiştir.
Aşağıdaki yazarlardan hangisi bu parçadaki eserlerle ilişkilendirilemez?
A) Orhan Kemal
B) Ahmet Kutsi Tecer
C) Rıfat Ilgaz
D) Refik Erduran
E) Sabahattin Kudret Aksal
19. Çayın rengi ne kadar güzel;
Sabah sabah;
Açık havada.
Hava ne kadar güzel!
Oğlan çocuk ne kadar güzel!
Çay ne kadar güzel!
Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Garip şiir anlayışını yansıtmaktadır.
B) Konuşma havasıyla yazılmıştır.
C) Şiirsellik ve imgeler ön plandadır.
D) Serbest şiir özelliği göstermektedir.
E) Söz sanatlarından kaçınılmıştır.
20. Atatürk Dönemi olarak adlandırılan 1923 – 1938 yıllarında çağdaşlaşma adına ciddi reformlar yapılır. Toplumu eski olandan uzaklaştırma, hayatı algılama ve yaşama bakımından Batı’ya yaklaştırma amacı taşıyan bu devrimler bu süre içerisinde birbiri ardınca gerçekleştirilir. İşte bu devrimlerden biri olan alfabe devriminin yapıldığı dönemde varlıklarını ilan eden bir başka topluluk —–. Bilinçli bir birlikteliğin ilk örnekleri olan Servetifünun ve Fecriati’den sonra, sanat anlayışları farklılık gösterse de bir dönüşüm ve devinim başlatmak amacıyla Cumhuriyet’in ilk yıllarında “canlılık, samimiyet, daima, yenilik” sloganıyla kurulan bu hareket bir edebi okul niteliği kazanmıştır.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Beş Hececiler’dir
B) Yedi Meşaleciler’dir
C) Garipçiler’dir
D) Hisarcılar’dır
E) II. Yeniciler’dir
21. İç içe geçmiş iki olay zinciri ile roman, kişisel değişimleri konu alması bakımından Zehra’nın, hatıra defterindeki maceralar bakımından da Mürşit Efendi’nin romanıdır. Çocukluğundan itibaren Mürşit Efendi’yi kötü bir insan olarak tanı¬ yan Zehra, hoşgörüsüz, katı kalpli, disiplinli bir öğretmendir. Zehra’nın babası Mürşit Efendi ise okulunu bitirdikten sonra idealist bir memur olarak Anadolu’ya gitmiş, Anadolu’nun memurları bekleyen çürümüşlüğü içerisinde kaybolmuştur. Kötü bir evlilik yapmış, çok istemesine rağmen çocuklarıyla gereği kadar ilgilenememiştir. Yani kendi iradesi dışında yaşayan bir insan durumuna gelmiştir. işte bu pişmanlıklar, çaresizliklerle dolu hatıra defteri, ölümünden sonra kızı Zehra’nın eline geçer. Böylece Zehra’nın dış dünya ile ilişkisi de yeniden şekillenir.
Aşağıdakilerden hangisi, yukarıdaki parçada tanıtılan romanın yazarına ait bir eser değildir?
A) Ateşten Gömlek
B) Dudaktan Kalbe
C) Miskinler Tekkesi
D) Yeşil Gece
E) Çalıkuşu
22. Romanda, Doğu ve Batı uygarlıkları kahramanların karakterleri ve fiziki özellikleriyle canlandırılır. Macit ile Şinasi’nin davranışları, giyinişleri ve uğraşları birbirinden tamamen farklıdır. Neriman, iki adamı model oldukları uygarlıklar çerçevesin¬ de yorumlar. Macit’in kıyafetleri ve temiz elleriyle sözlüsünden daha bakımlı olduğunu düşünür. Alafranga tipi temsil eden bu adamın uzun elleri, hafif manikürlü parmakları sürekli aklına gelir. Genç kıza göre Macit, hiçbir kusuru olmayan her yönüyle mükemmel bir insandır. Neriman’da, son zamanlarda Şinasi hakkında ise nefrete yakın bazı fikirler gelişmiştir.
Aşağıdakilerden hangisi, yukarıda parçada tanıtılan romanın yazarına ait bir eser değildir?
A) Matmazel Noraliya’nın Koltuğu
B) Mahşer
C) Yaprak Dökümü
D) Yalnızız
E) Biz İnsanlar
23. Bir gün balıkçı kahvesinin önündeki yarısı kırmızı, yarısı beyaz çiçek açan akasyanın dalına asılmış bir dülger balığı gördüm. Rengi denizden çıktığı zamanki esmer renkteydi. Vücudunda hiç kımıldama yoktu. Taş kadar cansızdı. Yalnız bedenindeki incecik, ipten bile yumuşak zarları titreyip duruyordu. Böyle bir oynama hiç görmemiştim. Evet, bu bir oyundu. Bir görünmez iç rüzgarının oyunuydu. Vücutta görünüşte hiçbir titreme yoktu. Yalnız bu zarlar zevkli bir ürperişle tatlı tatlı titriyorlardı. İlk bakışta insana zevkli, eğlenceli şeymiş gibi gelen bu titreme hakikatte bir ölüm dansıydı. Sanki dülger balığının ruhu rüzgar rüzgar bu incecik zarlar¬ dan akıp gidiyordu.
Sait Faik Abasıyanık’ın “Dülger Balığının Ölümü” adlı hikayesinden alınan bu metinle ilgili olarak hangisi söylenemez?
A) Durum öyküsüne ait özellikler taşımaktadır.
B) Birinci kişi anlatıcı kullanılmıştır.
C) Betimleyici anlatımdan yararlanılmıştır.
D) Şiirsel ifadelere yer verilmiştir.
E) Gerçek, sadece dış görünüşüyle ele alınmıştır.
24. “Kendini bir metni keşfetmeye adamış okur, bir serüvencinin, kaşifin, gözü kara denizcinin niteliklerine sahiptir.” diyor Manguel ve okurun hem dünyada hem de hayatta yolculuk eden bir gezgin olduğunu söyledikten sonra bunu belli bazı eserler üzerinden temellendiriyor. Kutsal kitaplardan başlayarak, Gılgamış Destanı’nda, Dante’nin İlahi Komedya’sında ve ardından Ulysses’in, Hamlefin, Don Quijote’nin, Madame Bovaıy’nin ve Anna Karenina’nın sayfaları arasında gezintiye çıkıyor. Farklı gezginlerin notları, gözlemleri, yorumları bize eşlik ediyor.
Yukarıdaki parçada aşağıda verilen sanatçılar dan hangisinin eserine yer verilmemiştir?
A) Shakespeare
B) Tolstoy
C) Dostoyevski
D) Cervantes
E) Flaubert
CEVAPLAR
|
1 B |
7 D |
13 C |
19 C |
|
2 D |
8 D |
14 D |
20 B |
|
3 B |
9 E |
15 B |
21 A |
|
4 E |
10 D |
16 E |
22 C |
|
5 A |
11 C |
17 B |
23 E |
|
6 B |
12 A |
18 C |
24 C |
1. Şair daha gençken belli eder kendini. Doğuştan gelen bir şeyler gerekir şair olmak için, bir patlamadır o. Bir bakmışsın, genç şair dizeler döktürüyor. Fakat roman, tecrübe dağarcığının dolmasını ister yazardan. Öyle hemen yazılmaz. Yazar, çırağı olmadığı işin ustalığını yapamaz romanda; dolayısıyla, yazdıkları anlatım yönüye basit karalamalar olarak kalır sadece.
Bu parçada altı çizili sözlerle anlatılmak istenenler aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?
A) Kısa zamanda çok şey öğenmek – başka türlerde de yazarak kendini geliştirmek
B) Yaşam deneyimi kazanmak – acemilik dönemi geçirmeden yetkin bir yazar olamamak
C) Deneyimli yazarlardan yararlanmak – öncelikle roman yazmanın tekniklerini öğrenmek
D) Nitelikli romanları çok okumak – Yazdıklarını beğenmeyip daha iyisine ulaşmak
E) Deneme-yanılma yoluyla yeni yöntemler bulmak – yazma işini usta sanatçılardan öğrenmeye çalışmak
2. (I) Fransız Filozof Pierre Bayard’a göre, kendisinden bahsedebilmeniz için o kitabı okumanız hiç de gerekmez hatta bir kitabı okumamak, ondan daha iyi bahsetmenin bir yoluna dönüşebilir bazen. (II) Bu muzip, görünüşte paradoksal fikir size Oscar Wilde’ın nüktedan vecizelerini hatırlattıysa bunun sebebi Wilde’ın da kitaplar hakkında yazmak için kitapları okumaya ihtiyaç duymaya gerek olmadığına inananlardan biri olmasıdır. (III) 10 dakika boyunca sayfalarını karıştırdığında insan bir kitabın güzel olup olmadığını anlayabilirdi Wilde’a göre. (IV) Yani birkaç sayfasını okumakla kitabın tamamını okumak arasında çok bir fark yoktu. (V) İnsan bir ısırık aldığında elmanın iyi olup olmadığını anlardı, elmanın tamamını yeme zorunluluğunu sadece sıkıcı insanlar duyumsardı.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde somutlama yapılmıştır?
A) I B) II C) III D) IV E) V
3. Edebiyat, tarih, felsefe ve sosyoloji gibi bilimsel sahalar, kendi özel alanlarında bağımsız birer disiplindir. Bu disiplinler zamanla kendi bağımsızlıklarını ilan etmeye başlar. Başlangıçta tarih, edebiyatın bir biçimi olarak yer almaktayken 19. yüzyıl başlarında tarihçilerin kendi bilimsel yöntemlerini kullanarak tarih-edebiyat arasındaki ayrımı inşa ettikleri görülür. Böylece edebiyat, insanın duygu ve düşüncelerinin, felsefi yaklaşımlarının ifadesi; tarih ise insanoğlunun zaman içinde yaşadığı vakaların kaydı olarak ayrışır. Ancak bu iki disiplin arasındaki ilişki, her zaman aktif kalmaya devam eder. Zira bunlardan biri olmadan diğerinin anlaşılması güçtür. Bu nedenle çocukların eğitiminde program geliştirmek adına tarih ve edebiyat ilişkisini kullanmak bir zorunluluk olarak karşımıza çıkar.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bilimler, zaman içinde birbirinden koparak bağımsız hâle gelmiştir.
B) Edebiyat insanın duygu ve düşüncelerine, tarih ise yaşadığı olaylara odaklanır.
C) Çocuk eğitiminde edebiyatı ve tarihi bir arada kullanmak kaçınılmaz bir durumdur.
D) Tarihî dönemleri en iyi anlamanın yolu, o dönemlerin edebî metinlerini incelemekten geçer.
E) Edebiyat ve tarih arasındaki yakın ilişki, başka alanlar arasında yoktur.
4. Aşağıdaki eser-sanatçı eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?
A) Leyla vü Mecnun – Fuzûlî
B) Garipname – Âşık Paşa
C) Hayrabat – Nâbî
D) Tazarruname – Sinan Paşa
E) Kabusname – Ahmedî
5. Mümtaz’la, Nuran bir sene evvel, bir mayıs sabahı ada vapurunda tanışmışlardı. Bir haftadan beri oldukça kuvvetli bir çocuk hastalığı komşuları altüst etmişti. Nuran, Fatma’yı daha ziyade evde tutamayacağını anlayınca Ada’da teyzesine bırakmaya karar vermişti. Kocasından kışın başında ayrıldığından beri garip, kendi içine çekilmiş bir hayatı vardı. İstanbul’a bütün kış üç dört defa, o da şu bu almak için inmişti. İki tarafın rızası ile olmasına rağmen -Fahir’e bu son dostluğu da göstermiş, teklifi üzerine beraberce geçimsizlik davası açmaya razı olmuştu- mahkemenin uzun sürmesi onu yormuştu.
Bu parça aşağıdaki yapıtların hangisinden alınmıştır?
A) Fatih-Harbiye
B) Huzur
C) İbrahim Efendi Konağı
D) Matmazel Noraliya’nın Koltuğu
E) Saatleri Ayarlama Enstitüsü
6. Bir gölü andırır bil ki dört yanın
Bağrını delmezse yanık türküler
Varlığı bu korla tutuşmayanın
Kirpiği yaşarsa gözleri güler
Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Tunç kafiye vardır.
B) Çapraz kafiye düzeniyle oluşturulmuştur.
C) Koşma nazım biçimiyle yazılmıştır.
D) Söz sanatlarına yer verilmiştir.
E) Rediften yararlanılmıştır.
7. I
Şimdi çerçevede mahpus yaşamaktadır
Alnında o yaman ölmezliğin zaferi
Uzak bir rüyada yüzer gibi gözleri
Artık ne gülmekte ne de ağlamaktadır
II
Gelmedi gün daha, çalmadı saat
Daha uçurmuyor beni bu kanat
Sabırsızlanma, ey kapımdaki at
Güneş daha gözlerimi yakıyor
Aşağıdakilerden hangisi numaralanmış bu dörtlüklerin ortak özelliğidir?
A) Hüsnütalil sanatından yararlanılması
B) Ahenk unsuru olarak redife yer verilmesi
C) Yarım kafiyeye yer verilmesi
D) Hece ölçüsüyle yazılması
E) Tasavvufi ögelere yer verilmesi
8. Gül yüzüne bakmaya doyamadım
Ağzındaki incileri sayamadım
Bu dizelerde görülen söz sanatları aşağıdakilerin hangisinde vardır?
A) Güz geldi, yine soyundu elbiselerini ağaçlar
Sarıya büründü hep karşı yamaçlar
B) Gül gülse daim, ağlasa bülbül acep değil
Zira kimine ağla demişler, kimine gül
C) Dinmiş denizin şarkısı, rüzgâr uyumakta
Körfez düşünür, Kanlıca mahzundur uzakta
D) Basmış bağrına bir anne, kuzusunu
İçine çekiyor ipek saçlardan sevginin kokusunu
E) Kan tükürsün adını candan anan dudaklar
Sana benim gözümle bakan gözler kör olsun
9. Mısır’dan toğrı geldüm bu diyare
Cefa tiğiyle sinem pare pare
Dilersen almağa gel sen de ahbar
Bu şehre dirler Antakıyye ey yar
Gezüb şehrini seyr itdüm tamamı
Vilayatun güzellik-i zamanı
Leb-i deryaya azm itdüm revanı
Görüb deryada bir nice civanı
Bu parça aşağıdakilerin hangisinden alınmış olabilir?
A) Şehrengiz
B) Surname
C) Pendname
D) Sefaretname
E) Seyahatname
10. Divan şiirinin kendini tekrarladığı bir dönemde bu şiiri yeniden canlandıran sanatçı, divanını daha yirmi dört yaşında tamamladı. Sebkihindi anlayışının etkisinde yazdığı şiirlerinde mahallî söyleyişlere, deyimlere, atasözlerine sıkça yer verdi. Anlamın bilmeceye dönüşecek kadar derin, zarif ve ince olmasına özen gösterdi, hayal gücünü son sınırına kadar kullandı, anlamı şaşırtıcı güzellikte imajlarla ve duyulmadık mazmunlarla zenginleştirdi. Yirmi altı yaşında yazdığı ünlü mesnevisi Hüsn ü Aşk, tasavvufi sembolik bir hikâye olup tasavvufta dervişlikten olgunluğa erişmek için takip edilen manevi yolculuğu anlatmaktadır.
Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Nabî
B) Nedim
C) Nailî
D) Şeyh Galip
E) Şeyhülislam Yahya
11. Ben hep kitap okurdum. Onun için benim böyle mühendislik gibi bir dala gireceğimi kimse düşünmezdi. Belki dış işlerine girebilirim, iç işlerine girebilirim yani bir bürokrasi görevi yaparım, diye düşünülüyordu. Yalnız sonradan lisenin son sınıfında bu durumu değiştiren bilgiler edindim. 1940’lı yıllarda dünyada fizik, bugün biyolojide olduğu gibi hızla gelişen bir bilim dalıydı. Einstein’ın “rölativite”si çıkmıştı. Anlaşılmaya çalışılıyordu. “Kuantum Mekaniği” diye atomların hareketlerini açıklayan yepyeni bir kuram ortaya çıkmıştı ve bu kuramda zaman gibi, uzay gibi, nedensellik gibi, felsefecilerin yıllardır tartıştıkları kavramlara yeni anlamlar getiriyordu. Ben bunları seziyordum. O zaman Teknik Üniversitede arkadaşların yayınladığı Bilim ve Teknik diye bir dergi vardı. Oradan okuduğum bilgilerle düşünmeye başladım ve “İşin esası nedir?” diye merak ettim. Felsefeye hep merakım vardı. “Felsefi kavramlara bu yeni fizik konularını öğrenirsem daha bir açıklık getirebilir miyim?” diye dolambaçlı bir yoldan fizikçi olmaya karar verdim.
Bu parça aşağıdaki edebî türlerden hangisine örnek verilebilir?
A) Günlük
B) Biyografi
C) Otobiyografi
D) Sohbet
E) Fıkra
12. Türklerin Müslüman olmadan önceki sözlü edebiyat ürünlerinden olan koşuk, Müslümanlığın kabulünden sonra halk edebiyatında koşmaya dönüşmüştür. Böylece halk şairlerinin 3-5 dörtlük ve 8’li hece ölçüsüyle sıklıkla kullandığı bir nazım biçimi olarak yaşamını devam ettirmiştir.
Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) I B) II C) III D) IV E) V
13. Servetifünuncularla birlikte şiir yazmaya başlayan sanatçı; üslup, tema, zevk ve dil bakımından onlara katılmamıştır. Onun şiir dünyasında görülen asıl gelişme, Türk halk kültürü ve özellikle tasavvufla temasa geçmesinden sonra başlamıştır. Millî şiiri kurmak için kaynak olarak Batı’yı değil, Yunus’tan zamanına kadar Türk halk ve tekke şairlerinin söyleyiş tarzını ve tekniğini örnek olarak alır. Bu sebeple gençlik ve halk üzerinde etkisi aynı yolda yürüyen diğer şairlerden fazla olmuştur. Nitekim kendisinden sonra gelen hececiler geniş ölçüde onun etkisinde kalmıştır. Bu açıdan bakıldığında Türk şiirine büyük hizmeti olmuştur. O, Yunus’tan, Karacaoğlan’dan, Dertli’den, Seyrani’den aldığı ruhu ve tekniği Avrupai bir anlayışla yoğurarak çağdaş bir niteliğe kavuşturmuştur. Şiirlerinin büyük bölümünü Serâb-ı Ömrüm adlı eserinde toplamıştır.
Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ziya Gökalp
B) Mehmet Akif Ersoy
C) Ali Canip Yöntem
D) Rıza Tevfik Bölükbaşı
E) Mehmet Emin Yurdakul
14. —-, Türk saz şiirinden söz edildiğinde akla ilk gelen şairlerden biridir. Onunla ilgili olarak yurt içinde ve yurt dışında pek çok çalışma yapılmış olsa da şairin biyografisini kurmak ve edebî şahsiyetini ortaya koymak çok zordur. Nereli olduğunu, yaşamını ortaya koyacak sağlam bilgi ve belgeler henüz yok. Yine de 17. yüzyıl âşık edebiyatının en önemli temsilcilerinden biri olarak onun Güney Anadolu ve Toros yaylalarının konar-göçer Türklerinden olduğu söylenebilir. Aşk, doğa, gurbet, sıla, yaşlılık, yoksulluk, ayrılık, özlem, ölüm gibi temaların yanında; “güzellik” ve “güzel tipi” de onun şiir geleneği içinde önemli bir yer tutmuş ve ustaca işlenmiştir. O, güzellerini doğadan, yaşadığı çevreden, sosyal ilişkilerinden ayrı düşünmez.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Seyrani
B) Kaygusuz Abdal
C) Karacaoğlan
D) Dadaloğlu
E) Köroğlu
15. —- sanatçılar, bireyselliğe, öznel deneyimlere önem vererek kendi kişisel tepki ve duygu yoğunluklarını ifade ettiler. Mutluluğa erişmek kişinin, tamamıyla iç dünya yapısına ve duygularına verdiği değer, akıl ve mantık görüşünden daha önemliydi. Daha çok yaşamın önünde engel teşkil eden bütün kurallara karşı, insanın düş gücünü hayata geçirmesiyle toplumda huzursuzluğun düzeleceğini savunmuşlardır. Belirli bir üslup benimsemeyerek coşkuyu, düşselliği, melankoliyi, kaygıyı yaşayarak doruk noktasına taşıdılar. Turner ve Delacroix’da coşkuyu yaşarken Shakespeare, Byron, Hugo’da dile getirilen fırtınalar, uçurumlar, hayal gücünün getirdiği diğer ögeler önemli yer tutar. Dış dünya abartılarak betimlenir, Orta Çağ efsaneleri ve din duygusu önem kazanır. Duygu ve düşünceler şairane olarak dile getirilir.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Realist
B) Romantik
C) Natüralist
D) Klasik
E) Sürrealist
16.
Çam başına çıktım anam çıram yanmadı
Mektup saldım yare aman mektup varmadı
Etrafıma baktım anam kimse kalmadı
Ağlama gelinim ağlama
Beni yolumdan eyleme
Sazaklara ev yapma anam o batar gider
Uzaklara kız verme aman o yiter gider
El kadarcık ekmeğin anam o bana yeter
Ağlama gelinim ağlama
Beni yolumdan eyleme
Bu dizeler biçim ve içerik açısından aşağıdaki şiir türlerinden hangisine örnek verilebilir?
A) Türkü
B) Mani
C) Semai
D) Destan
E) Ağıt
17. – 18. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Tanzimat edebiyatı ile ilgili dönem ödevi alan bir grup öğrenci, aralarında şöyle konuşmaktadır:
Arzu: Ben Türk edebiyatında ilk yerli romanı okudum ve onun özetini çıkardım.
Burak: Bu dönem sanatçılarından sadece Ahmet Mithat Efendi’nin üç eserini okudum.
Ceyda: Tanzimat Dönemi eserlerinden sadece Müştak Bey ile Kumru Hanım’ın evlenme macerasını anlatan eseri okudum.
Deniz: İlk makaleyi kaleme alan sanatçının o makalesini ve başka bir eserini okudum.
Efe: Namık Kemal’in Ziya Paşa’nın Harabat’ına karşı yazdığı eseri okudum.
17. Yukarıda verilenlere göre aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Arzu, Şemsettin Sami’nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı romanını okumuştur.
B) Burak, Türk edebiyatında Batılı anlamda yazılan ilk yerli öyküyü okumuş olabilir.
C) Burak ve Ceyda roman okumuş olabilir.
D) Ceyda ve Deniz, aynı sanatçının ortak bir eserini okumuş olabilir.
E) Efe, Türk edebiyatındaki ilk eleştiriyi okumuştur.
18. Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi öğrencilerin okuduğu eserlerden biri olamaz?
A) Sergüzeşt
B) Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi
C) Şair Evlenmesi
D) Felatun Bey’le Rakım Efendi
E) Durub-ı Emsal-i Osmaniye
19. Daha çok Kurtuluş Savaşı ve savaşın bitimini izleyen yıllarda değişik görevlerle Anadolu’ya giden aydınlar, çözümlenmesi gereken sorunları birer birer ortaya koymaya çalışmışlardır. O da bu aydınların başta gelenlerinden ve öncülerindendir. Onu diğerlerinden ayıran özelliği, sorunları yalnızca sergilemekle kalmayıp onlara çözüm yolu da getirmeye çalışmasıdır. Onu en çok etkileyen, Anadolu’nun tam bir bilinmezlik içinde oluşudur. Tanınmayışı, Anadolu’nun geri kalmasında en önemli rolü oynamıştır. O yıllar için bu bilinmeyen Anadolu’ya herhangi bir görevle gitmek ise sürgüne gitmekten farksızdır. Sanatçı, herkesin kaçtığı, gitmekten korktuğu Anadolu’ya ilk gönüllüler olarak genç öğretmenleri gönderir. Bunlar arasında Feride, henüz kadınların toplumsal görevlerde çalışmadıkları yıllarda Anadolu’ya giden bir genç öğretmen olarak dikkati çekmiştir.
Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Halide Edip Adıvar
B) Reşat Nuri Güntekin
C) Refik Halit Karay
D) Aka Gündüz
E) Yakup Kadri Karaosmanoğlu
20. Türkiye’nin uzun süre yayımlanmış dergilerinden Servet-i Fünun,(I) Edebiyatıcedide (II) topluluğunun oluşması, gelişmesi ve dağılması aşamalarında temel yayın organı olmuştur. Topluluğun önde gelen sanatçılarından Tevfik Fikret, Halit Ziya ve Mehmet Rauf, (III) Batılı anlamda başarılı eserler kaleme almışlardır. Topluluğun dağılması ise Cenap Şahabettin’in (IV) derginin 553. sayısında yayımladığı Edebiyat ve Hukuk (V) başlıklı tercüme makalesi nedeniyle derginin geçici olarak kapatılmasıyla olmuştur.
Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) I B) II C) III D) IV E) V
21. Amerikalı petrol zengini Jonathan çiftinin Hongkong’a gerçekleştirdikleri gezinin anlatıldığı oyunda Doğu, bir dekordan ibarettir. Hongkong’u egzotik ve cazibeli yapan özelliği yalnızca iç açıcı manzarası değildir onlara göre. Amerikalı çift bu manzaraya canlı maymun beyni yemeği yeme fikrini de ekler. Oyunda da sık sık tekrarlandığı gibi her şey onlar içindir. Bir gizem, Doğu’ya has bir tat olarak canlı maymun beyni çiftin en önemli hedefi hâline gelir. Avcı Çoo’nun açgözlü çift için yakaladığı maymunun absürt bir biçimde kaçışı bir tür muamma yaratır.
Bu parçada söz edilen eserin yazarı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Turan Oflazoğlu
B) Orhan Asena
C) Refik Erduran
D) Recep Bilginer
E) Güngör Dilmen
22. O, hikâyelerinde, İstanbul halkının her kesiminden insanları ele almış, bir fotoğraf makinesi doğallığıyla onları birer birer dile getirmiştir. Özellikle de balıkçılar, fakir sokak çocukları, iş güç sahibi insanlar rastgele denebilecek bir seçimle onun hikâyelerinde kendilerini bulurlar. Bu insanların davranışları, bir insan davranışının bütün gereklerine uygundur. Günlük konuşma diliyle yazdığı hikâyelerinde bir şehri ve o şehrin dünya çevresinde görülebilecek olan duygu ve düşünce sistemini buluruz. Şiir ve roman da yazan sanatçı, öykülerini Şahmerdan, Havada Bulut, Kumpanya, Havuz Başı, Tüneldeki Çocuk gibi kitaplarda toplamıştır.
Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Selim İleri
B) Oktay Akbal
C) Sait Faik Abasıyanık
D) Sadri Ertem
E) Memduh Şevket Esendal
23. Bu kitabın benim açımdan öbürlerinden daha değişik olmasının nedeni, her zaman ben kahramanımı bulduğum hâlde, bu kez kahramanımın beni bulması, romanın yazılmak üzere bana gelmesiydi. Bir başkası için o, koyu renk güneş gözlükleri takmış, siyah kazaklı, içinde kızıl pırıltılar oynaşan gür saçları olan bir genç kızdı; benim içinse ısrarlı birkaç telefondan sonra gelen bir romandı. Kız bir romana girmek istediğini biliyordu, bilmediği ise bu romandan nasıl çıkacağıydı; onu yalnızca ben biliyordum ve ona asla söylemeyecektim, zaten de söylemedim.
Bir romanın ilk bölümünden alınan bu parçada yazar aşağıdakilerden hangisini amaçlamıştır?
A) Başka yazarların metinlerine göndermede bulunarak anlatısını zenginleştirmeyi
B) Romanın oluşum aşamasını da anlatarak üstkurmacaya yer vermeyi
C) Kahramanın zihninden geçenleri belli bir sıralamaya tabi tutmadan aktararak gerçekliği güçlendirmeyi
D) Anlatıyı eksik bırakarak okuru metne dâhil etmeyi
E) Montaj tekniğinden yararlanarak olayın etkileyiciliğini artırmayı
24. Aşağıdaki şiir-şair eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?
A) Aruza Veda – Kemalettin Kamu
B) Han Duvarları – Faruk Nafiz Çamlıbel
C) Bu Vatan Kimin – Orhan Şaik Gökyay
D) Orda Bir Köy Var Uzakta – Ahmet Kutsi Tecer
E) Süleymaniye’de Bayram Sabahı – Yahya Kemal
CEVAPLAR
| 1 – | B | 11 – | C | 21 – | E |
| 2 – | E | 12 – | E | 22 – | C |
| 3 – | C | 13 – | D | 23 – | B |
| 4 – | E | 14 – | C | 24 – | A |
| 5 – | B | 15 – | B | ||
| 6 – | E | 16 – | A | ||
| 7 – | D | 17 – | C | ||
| 8 – | D | 18 – | A | ||
| 9 – | A | 19 – | B | ||
| 10 – | D | 20 – | D |
]]>
1. Arabanızla şehirden oldukça uzak, ormanlar içinde güzel bir kamp alanına piknik için gidiyorsunuz. Yeşillikler içinde kıvrılan yolları, yol boyu karşınıza çıkan dereleri, göletleri geçiyorsunuz. Korkutucu, hayranlık uyandırıcı, şaşırtıcı uçurumlardan, kayalıklardan geçiyor; tepeleri, yemyeşil düzlükleri aşıyorsunuz. Sonra kampın kapalı olduğunu, içeri giremeyeceğinizi öğreniyor; belki bulduğunuz bir düzlükte, bir dere kenarında pikniğinizi yapıp aynı yollardan dönüyorsunuz. Bu yolculuktan elleriniz boş döndüğünüzü düşünür müsünüz? Bence hayır!
Bu parçada anlatılanlar, bir yazarın edebiyat yolculuğu için düşünülürse aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) Her yazarın edebiyat dünyasında yaptığı yolculuk kendine özgüdür.
B) Edebiyat alanında önemli olan, bir işi bitirmek değil, ona başlamaktır.
C) Yazar, kalemi eline alıp kendini yazmaya zorladı mı konu kendiliğinden genişlemeye başlar.
D) Yazarlık yolunda verilen her emek bir kazanç olarak değerlendirilmelidir.
E) Yazarlık, sonu belli olmayan bir yol olsa da o yola çıkacak çok hevesli vardır.
2. Okuruma Mektuplar’da, yaşamın kanıksanmış (I) (çok tekrarlandığından etkileyiciliği kalmayıp alışılmış) yönlerine ayna tutarak (II) (konu edinerek) çeşitli konularla ilgili tutkularını, bildiklerini, özlediklerini tüm çıplaklığıyla (III)(apaçık bir biçimde) ortaya koyan bir Nurullah Ataç var karşımızda. Prospero ile Caliban’da ise, aydınların toplumdaki görevi, gelenek, uygarlık gibi konularda bizi çerçevenin dışına çıkarak (IV) (hazır bilgilerle yetinmeyerek) düşünmeye çağırıyor. Onun eleştirmeciliği, bir “beğeni” eleştirmeciliği. Fakat nesnel (V)(tek yönlü) ölçülerin dışında kaldığından olacak, sanat alanında içgüdüsü, sezgisi alabildiğine gelişkin.
Bu parçada numaralanmış sözlerden hangisinin anlamı parantez ( ) içinde verilen açıklamayla uyuşmamaktadır?
A) I B) Il C) III D) IV E) V
3. (I) Mizah; gerek hayatta gerekse sanatta kullanımı itibarıyla yaşanan gerçekliğe farklı bir bakış açısıyla bakabilen, sorgularken gülümseten, gülümsetirken düşündüren, düşündürürken farklı noktalara dikkatleri çekebilen bir anlatım tarzıdır. (II) Keskin bir zekâ, hazırcevaplık, dili iyi bilme, edebiyattan anlama, insanı yakından tanıma mizah yapmak için zorunludur. (III) Şartların eşit olmadığı durumlarda zayıfın güçlüye karşı durmasını sağlar. (IV) Gerek Türk edebiyatının gerek Batı edebiyatının pek çok türünde yer bulabildiği gibi, başka sanat dallarında da etkin bir şekilde kullanılır. (V) Özellikle sözlüklerde ve bazı kaynaklarda geçen mizah tanımlarının doyurucu, açık ve belirgin olmayışından dolayı çoğu zaman mizah, şaka, eğlence, latife, nükte ve alay gibi kavramlar birbirinin aynıymış gibi kullanılır.
Mizaha ilişkin bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. cümle, tanımsal bir özellik taşımaktadır.
B) II. cümlede, gerektirdiği özelliklerden söz ediliyor.
C) III. cümlede, bir karşılaştırma yapılıyor.
D) IV. cümlede, sadece edebî yapıtlarda kullanılmadığı belirtiliyor.
E) V. cümlede, başka kavramlarla karıştırıldığından söz ediliyor.
4. Kesin bir tanımının yapılması güç, belli bir biçime veya kurallar bütününe bağlı olmayan sürekli değişim ve gelişim hâlinde olan edebî bir türdür. Michael Holquist, bu türün son derece militanca biçim değiştiren bir edebî tür olarak tarihi kronolojik biçimde ele almak isteyenlerin yapmak istediği sınırlamalara sürekli direndiğini hatırlatır. Zira bu tür, doğası gereği kategorize edilmeye, sınırlandırılmaya, türlere ayrılmaya direnir. Ancak yine de bir tanım yapılması gerekiyorsa uzun anlatıma dayalı, gerçek ya da gerçeğe benzer olayların yanı sıra düş gücünden yola çıkarak olağanüstü durumların da eklenebildiği; kişi, yer ve zaman üçleminin olduğu; birbirleriyle bağlantılı olaylar zincirini anlatan bir tür olduğu söylenebilir.
Bu parçada tanıtılan yazınsal tür aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Roman
B) Hikâye
C) Masal
D) Tiyatro
E) Destan
5.
• yumgak: yumak, yuvarlanan ve yuvarlak olan her şey
yumgaklanmak: yumak, yuvarlak yapılmak
yumgı: toplu, çok
yumgın: toplu olarak, toptan, hep birden, bütün
• Kanı kan ile yumas.
Kişi alası içtin yılkı alası taştın.
Alplar birle uruşma begler birle turuşma.
• Yigitleri işletü
Yıgaç yemiş ırgatu
Kolan keyik avlatu
Badram kılıp avnalım
Bu parçalar aşağıdaki eserlerin hangisinden alınmış olabilir?
A) Garipname
C) Divan-ı Hikmet
D) Atabetü’l-Hakayık
E) Kutadgu Bilig
6. Her sabah her sabah suya giderken
Yâr yolunda toprak olsam toz olsam
Bakıp dört köşeyi seyran ederken
Kara kaş altında ela göz olsam
Bu dizelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Telmih sanatına başvurulmuştur.
B) Yarım kafiye kullanılmıştır.
C) Ulamaya yer verilmiştir.
D) Nazım türü, güzellemedir.
E) Çapraz kafiye şemasından yararlanılmıştır.
7. I
Yâr senin derdinden derbeder oldum
Derd-i derunumu sor da öyle git
Hasretinden Mecnun misali oldum
Ne hâle düşmüşem gör de öyle git
II
Gevheri der bulmam kimsede vefa
Dost diye sevdiğim etti kim sefa
Hubların âşıka ettiği cefa
Kanun mudur erkân mıdır yol mudur
Aşağıdakilerden hangisi, numaralanmış bu dörtlüklerin ortak özelliğidir?
A) Kafiye düzeni
B) Redif ve kafiye kullanılması
C) Söz sanatlarına yer verilmesi
D) Ait oldukları şiirlerin son dörtlüğü olması
E) 6+5 duraklı hece ölçüsünün kullanılması
8. Aşağıdaki beyitlerin hangisinde aliterasyona yer verilmemiştir?
A) Sen sussan sadece sessizce bana baksan
Ben büyülensem boyun büküp sana baksam
B) Çini bir kâsede bir Çin çayı içmekteydi
Bir güzel yırtıcı kuş gözleri gördüm
C) Yalap yalap yalabıyan ince tonlum
Yir basmayup yorıyan selvi boylum
D) Her canlıya Hak layık olan cevheri verdi
Tırtıl iki diş bulsa bütün ormanı yerdi
E) Gitdi Kayser kasrınun tâk u revâkı kalmadı
Nice Kisrâ geçdi tâk u tumturâkı kalmadı
9. Bugünkü anlamıyla romanın gerçek bir deney olduğundan şüphe edemeyiz, gözlemden yararlanarak romancının insan üzerinde yaptığı gerçek bir deney. Artık zevk olsun diye, tasvir için tasvir etmiyoruz. İnsanın, çevresinden ayrılamayacağını; elbisesi, evi, şehri, ülkesi ile tamamlandığını kabul ediyoruz. Bu bakımdan beyninin ya da yüreğinin tek bir olayını, çevrede onun sebeplerini ya da tepkisini aramadan tespit etmeyeceğiz. Sonu gelmez tasvirlerimizin sebebi işte budur.
Deneysel Roman adlı eserden alınan bu parçada yazar, aşağıdaki akımlardan hangisini savunmaktadır?
A) Klasisizm
B) Romantizm
C) Realizm
D) Natüralizm
E) Sürrealizm
10. Halk şiiri; anonim halk şiiri, âşık şiiri, tekke şiiri başlıkları altında gruplandırıldığı gibi; halk şairleri arasında düzene karşı gelen, isyanını şiirlerinde dile getiren —-, —- ve —- gibi sanatçılar da vardır.
Bu cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Köroğlu – Dadaloğlu – Kaygusuz Abdal
B) Köroğlu – Dadaloğlu – Pir Sultan Abdal
C) Karacaoğlan – Âşık Ömer – Seyranî
D) Karacaoğlan – Bayburtlu Zihnî – Dertli
E) Erzurumlu Emrah – Kayıkçı Kul Mustafa – Gevherî
11. • Allah’ı övmek, ona dua etmek için yazılan, özel bir ezgi ile söylenen, tarikatlara göre farklı adlar alabilen şiirlerdir.
• Tasavvuftaki, varlıkların Allah’tan geldiği ve yine ona döneceği düşüncesini açıklayan şiirlerdir.
• İlk okunuşta saçma ya da din açısından uygunsuz görünen bu şiirler, tasavvufi açıdan yorumlanabilir özellikler taşır.
• Tarikat önderlerinin tarikata yeni giren dervişlere tarikat kurallarını anlatmak için söyledikleri didaktik şiirlerdir.
Aşağıda verilenlerden hangisi yukarıdakilerden biriyle ilişkilendirilemez?
A) Devriye
B) Nutuk
C) İlahi
D) Şathiye
E) Nefes
12.
Benim yârim şimdi çıkar
Çıkıp da yollara bakar
Emrah’ı odlara yakar
Boyu selvi revan şimdi
Erzurumlu Emrah’a ait bu semai, koşma biçiminde yeniden yazılmak istense aşağıdakilerden hangisi kesinlikle değişmelidir?
A) Konusu
B) Dize sayısı
C) Hece sayısı
D) Kafiye türü
E) Kafiye düzeni
13. – 14. soruları aşağıdaki tabloya göre cevaplayınız.
| I | Kiralık Konak | 1922 |
| II | Nur Baba | 1922 |
| III | Hüküm Gecesi | 1927 |
| IV | Sodom ve Gomore | 1928 |
| V | Yaban | 1932 |
| VI | Bir Sürgün | 1937 |
Yukarıda Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun romanları ve yazılış tarihleri verilmiştir.
13. Bu tabloya göre Yakup Kadri’nin romanlarıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Yanlış Batılılaşmayı eleştirdiği eseri, tekkelerin bozulan yapısını eleştirdiği eserinden önce yazılmıştır.
B) III ve IV numaralı romanlarda, Kurtuluş Savaşı yıllarını konu edinmiştir.
C) V numaralı romanında, aydın-halk çatışmasını işlemiştir.
D) I numaralı romanının kahramanları arasında Naim Efendi, Seniha, Hakkı Celis vardır.
E) Sanatçının bu tabloda olmayan romanları da vardır.
14. Yakup Kadri, romanlarında Tanzimat’tan Cumhuriyet Dönemi’ne kadar Türk toplumunda olan değişimleri işlemiş ve vaka zamanı olarak bu dönemleri ele almıştır.
Yakup Kadri’nin aşağıdaki numaralanmış eserlerinden hangileri “vaka zamanına” göre doğru sıralanmıştır?
A) I – VI – III – IV
B) I – IV – II – V
C) II – I – III – VI
D) III – V – I – II
E) VI – III – II – I
15.
I. Zülf-i siyahı saye-i perr-i hüma imiş
İklim-i hüsne anun içün padişa imiş
II. Bir secde ile kıldı ruh-ı afitabı zer
Hak-i cenab-ı dust aceb kimya imiş
III. Avazeyi bu âleme Davud gibi sal
Baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş
IV. Görmez cihanı gözlerümüz yâri görmese
Mir’ât-ı hüsni var ise âlemnüma imiş
V. Zülfün esiri Baki-i bi-çare dûstum
Bir mübtela-yı bend-i kemend-i bela imiş
Bu gazel ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. beyit, matla beytidir.
B) Âşıkane gazel örneğidir.
C) III. beyitte tevriye sanatı vardır.
D) V. beyit makta beytidir.
E) Musammat gazel örneğidir.
16.
| Süleyman Çelebi | II | Vesiletü’n-Necat |
| Fuzuli | 16. yüzyıl | III |
| I | 17. yüzyıl | Siham-ı Kaza |
Bu tabloda numaralanmış yerlere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
| I | II | III | |
| A) | Baki | 14. yüzyıl | Hayriye |
| B) | Nedim | 17. yüzyıl | Mantıku’t-Tayr |
| C) | Nef’i | 15. yüzyıl | Hadikatü’s-Süeda |
| D) | Şeyhî | 16. yüzyıl | Tazarruname |
| E) | Şeyh Galip | 15. yüzyıl | Tuhfetü’l-Haremeyn |
17.
Aşağıda verilen sanatçılardan hangisi yukarıdakilerden biriyle ilişkilendirilemez?
A) Ahmet Kutsi Tecer
B) Faruk Nafiz Çamlıbel
C) Behçet Kemal Çağlar
D) Yusuf Ziya Ortaç
E) Kemalettin Kamu
18. Edebiyatımızda Batı anlayışının yerleşmesi ve bu görüşle meydana getirilmiş eserlerin değerlendirilmesi çığırını açan sanatçılardan biridir. Zemzeme adlı şiir kitabının üçüncü cildinde yeni şiir anlayışı ile ilgili görüşlerinden söz eder. Hem vezinde hem de şekilde eski şiirden etkilenmiş olsa da zaman içerisinde şiirde yeni arayışlara girmiştir. Vezinli ve kafiyeli her manzumenin şiir olmadığı gibi, her şiirin de vezinli ve kafiyeli olması gerekmediğine inanır. Şiiri güzel sanatların bir kolu olarak düşünerek edebî eserlerde mantığın aranmaması gerektiğini ileri sürer. Buna ek olarak düşünce, duygu ve hayal güzelliğiyle bir eserin ortaya konmasını teklif eder. Şiirin ahlak dersi vermek maksadıyla yazılmaması gerektiğini dile getirir.
Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Muallim Naci
B) Ziya Paşa
C) İbrahim Şinasi
D) Recaizade Mahmut Ekrem
E) Namık Kemal
19. Edebiyat tarihlerinde, antolojilerde, ders kitaplarında kendisinden sıklıkla “saf şiirin temsilcisi”, “akşam şairi”, “hüzün şairi”, “empresyonist şair” ya da “sembolizmin öncüsü” gibi adlandırmalarla söz edilen, şiirleri geniş okur kitlelerine ulaşan sanatçı, modern Türk edebiyatının düzyazı türünde de değerli eserler kaleme almış önemli şair ve yazarlarındandır. Onun şiiri üstüne yazılanlara bakıldığında bunlarda yalnızca, şairin diğer şairlerden esinlendiği, şiirlerini sembolizm ve empresyonizm akımlarının etkisinde kalarak yazdığı yönündeki tespitler yer alır. Sıkça yinelenen bu tespitler, bir ileri noktaya taşınamaz. Söz konusu etkilenimin ve etkileşimin, şairin şiirine ne kattığı üstünde durulmaz. Tematik düzlemde oluşturulan yazılar ise onun şiirinde “akşam, renk, sonbahar, karamsarlık, hüzün” gibi tekil kavramlara odaklanmıştır.
Bu parçada söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tevfik Fikret
B) Ahmet Haşim
C) Yahya Kemal
D) Süleyman Nazif
E) Cenap Şahabettin
20. —-, hem içerik hem biçim açısından divan şiirine yenilikler getirmiştir. Çevresini, çevresindeki kişileri şiirlerine malzeme yaparak mahallileşmenin de önemli temsilcilerinden biri olmuştur. Yaratılışı ve hayata bağlılığı ile eskilerin soyut kavramlar dünyasından kendisini kurtararak ruhunun duyuşlarını olduğu gibi ifade etmiştir. Çevresini gerçek hayatta olduğu gibi yansıtmış, zarif ve yepyeni hayallerle canlı tablolar çizmiştir. Ortaya koyduğu bu renkli tablolar statik, durağan ve gerçek hayatın çok ötesinde değildi. O, klişe mazmun ve kurguların dışına rahatlıkla çıkabilmesini bilmiş, bu özellikleri ile de divan şiirinde farklı bir yer edinmiştir.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Nedim
B) Baki
C) Fuzuli
D) Nabi
E) Şeyh Galip
21. Sanatçı, “Esir Şehir” dizisi olarak yazdığı Esir Şehrin İnsanları, Esir Şehrin Mahpusu, Yol Ayrımı ve bu diziye dâhil edilebilecek Yorgun Savaşçı, Kurt Kanunu romanlarında merkez mekân olarak İstanbul’u kullanır. 1920 ve 1930 yılları arasını anlatan bu eserler, Mütareke’den Cumhuriyet sonrasına kadar İttihatçıların bir kısmının dramını konu edinir. Mütareke yılları İstanbul’u; gazete idarehaneleri, eski konaklar, Bekirağa Bölüğü, Teşvikiye Subay Barınma Evi gibi mekânlar etrafında canlandırılır. Cumhuriyet sonrasını anlatan romanlarda ise gazete büroları, avukat yazıhaneleri, Kapalıçarşı gibi sosyal ve özel birçok mekân yer alır. Yazar, insan ve mekân ilişkisini kendi mesajları doğrultusunda gerçekçi bir perspektifle ortaya koymuştur.
Bu parçada sözü edilen sanatçı, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Orhan Kemal
B) Yaşar Kemal
C) Talip Apaydın
D) Abbas Sayar
E) Kemal Tahir
22. Cumhuriyet’ten sonra öykülerinde, toprak kavgalarını, ağa-köylü, zengin-fakir çatışmasını, köyden kente göçün yol açtığı sorunları, dar gelirli insanların yaşam mücadelelerini anlatan, daha çok realizm ve natüralizm akımlarının etkisinde kalan sanatçılar da yetişmiştir.
Aşağıdakilerden hangisi bu cümlede sözü edilen sanatçılardan biri değildir?
A) Sadri Ertem
B) Necati Cumalı
C) Tarık Buğra
D) Fakir Baykurt
E) Sabahattin Ali
23. I
En arka sıradayım. Otobüslerde yerimi en arka sıradan almak benim alışkanlığım. Azala azala tek tük kalan alışkanlıklarımdan biri. Kimse seni görmez. Sen herkesi görürsün. Herkesi görmek istemezsen kimseyi görmemiş olursun. Yol boyu bir motor horultusu duyarsın, hepsi bu. Karşıdan gelenler farlarını kısmışlarmış, kısmamışlarmış; ha çarpıştık ha çarpışamadıkmış; bütün bunlar, o gerilip doğrulmalar, derin solumalar, küçük bir cana bunca önem vermeler falan senin dünyandan içeri sızamaz. Nereye sızamaz dedin, nereye? Senin dünyan da neymiş?
II
Elbette şu son yaşananlar sırasında en çok acıyı ben çektim fakat çevremdeki insanları hiç yoktan sebeplerle üzdüğümü de fark ettim. Benim acı çekmem, üzülmem başkalarına kötü davranmamı gerektirmez. Bu yaşananlarda onların suçu yok ki! Tek suçlu benim. Sorunlarımı da ben çözebilirim ancak. Bu yolculuk sonunda varacağım baba ocağı, sorunlarımdan kurtulmamın başlangıcı olur umarım.
Bu parçalarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) İki metin de gözlemci anlatıcının bakış açısıyla yazılmıştır.
B) I. metin, gelenekselci bir yazar, II. metin ise postmodern anlayışla eser veren bir yazar tarafından kaleme alınmıştır.
C) I. metin bilinç akışı tekniği ile yazılmışken II. metin, iç monolog tekniğiyle yazılmıştır.
D) I. metindeki anlatım tekniğini edebiyatımızda ilk olarak Oğuz Atay kullanmıştır.
E) I. metin, gösterme tekniğini; II. metin, anlatma tekniğini örneklendirmektedir.
24. Aşağıdaki sanatçı-yapıt eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?
A) Nabizade Nazım – Zehra
B) Abdülhak Hamit – Sahra
C) Muallim Naci – Ateşpare
D) Sami Paşazade Sezai – Letaif-i Rivayat
E) Namık Kemal – Cezmi
CEVAPLAR
| 1 – | D | 11 – | E | 21 – | E |
| 2 – | E | 12 – | C | 22 – | C |
| 3 – | C | 13 – | B | 23 – | C |
| 4 – | A | 14 – | A | 24 – | D |
| 5 – | B | 15 – | E | ||
| 6 – | A | 16 – | C | ||
| 7 – | E | 17 – | B | ||
| 8 – | D | 18 – | D | ||
| 9 – | D | 19 – | B | ||
| 10 – | B | 20 – | A |
1. Deneme, karakter itibarıyla bir fikir yazısıdır ama ne makale ne fıkra ne de bütünüyle sohbet niteliği gösterir. Başlı başına bir yazı çeşidi olarak karşımıza çıkar. Belli bir kaideye dayanmaz, kesin kurallara sahip değildir. İddiacı ve ispatlayıcı bir havası yoktur. Bir bakıma, yazar; konu seçmekte, anlatmada, üslupta ve planda serbesttir, denilebilir. Yazar istediği konuyu istediği şekilde geliştirebilir. Okuyucunun karşısına bir öğretici veya eğitimci sıfatıyla çıkmaz, yalnız bazen fikir ve görüşlerini öyle samimi, yerinde ve kıvrak bir üslupta anlatır, yanlışla doğruyu öylesine bir isabetle işaretler ki ister istemez bir öğretici kimliğine bürünür. Gerçek deneme bazen bir sohbet niteliği gösterdiği anda birden olayları açıklayış, yeni çözümlemelere giriş ve genişlemesiyle sohbetten ayrılır.
Bu parçadan deneme ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
A) Diğer yazınsal türlerle arasını ayıran keskin çizgiler yoktur.
B) Yer yer didaktik bir söyleme başvurulabilir.
C) Dilin anlamsal ve anlatımsal olanaklarından geniş bir biçimde yararlanılır.
D) Eleştirel bir bakış açısıyla kaleme alınır.
E) İçten bir anlatımı vardır.
2. I. Korkulukları olmadığı için bir araba köprüden uçmuş.
II. Yaranın üzerine dökülen oksijenli su hemen uçmuştu.
III. Biraz havalanıp bir başka kayaya kadar uçtu böcek.
IV. Saçları rüzgârda savrulurcasına geriye uçardı.
V. Sakalı yeni çıkmış, yüzünde çocukça ifadeler uçuyordu.
“Uçmak” sözcüğünün aşağıdaki anlamlarından hangisi yukarıda numaralanmış cümlelerden biriyle ilişkilendirilemez?
A) Havada düşmeden durmak, havada yol almak
B) Belirmek
C) Yüksek bir yerden düşmek veya yuvarlanmak
D) Sıvı; gaz veya buhar durumuna geçmek
E) Rengi solmak
3. (I) Oyuna çocuğa tanınması gereken en önemli haklardan biri olarak da bakabiliriz. (II) Bazı ana-babalar kaygılı insanlar oldukları ve dış dünyayı tehlikeli bir yer olarak algıladıkları için çocuğun kendilerinden koparak ayrı bir dünya oluşturmasına dayanamaz ve çocuğu oyundan engeller. (III) Bazen de çocuk, daha çok kırsal kesimde gözlemlendiği gibi, ekonomik nedenlerle çok erken yaşta işe koşulur. (IV) Nedeni ne olursa olsun -dünyanın bütün ülkelerinde de geçerlidir bu- çocuğun oyundan engellenmesi, onun yaşama katılmasını ve grup içinde ilişki kurmayı öğrenebilmesini engeller. (V) Oyun, çocuğu yetişkin yaşamın etkinliklerine hazırlar, toplumsallaşma süreci için gerekli ortamı sağlar.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. cümlede, bir tanım yapılıyor.
B) II. cümlede, bir yargı, gerekçesiyle ortaya konuyor.
C) III. cümlede, bir karşılaştırma yapılıyor.
D) IV. cümlede, bir genelleme yapılıyor.
E) V. cümlede, “oyun”un işlevlerinden söz ediliyor.
4. Tanzimat Dönemi’nde Batılı edebî türler arasında yazarlarımız en çok romanı benimsemişlerdir. Batılı örneklerinin dilimize çevrilmesiyle başlayan süreç, bir süre sonra yerini benzerlerinin yazılmasına bırakır. Dönemin en önemli aktörlerinden olan bu sanatçı, romanı tanımayan, halk hikâyeleriyle büyümüş toplumdan roman okuru çıkarmanın gayreti içerisindedir. Felatun Bey ile Rakım Efendi, yazarın okuyucusunu eğlendirirken eğittiği, dönemin sosyal sorunlarından biri olan alafranga ve mirasyedi tipleri eleştirdiği bir romanıdır.Bütün yapıtları göz önüne alındığında onun bir halk romancısı, bir halk eğitimcisi, bir “Hâce-i Evvel” olduğunu hatırdan çıkarmamak gerekir.
Bu parçada tanıtılan sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Şemsettin Sami
B) Nabizade Nazım
C) Ahmet Mithat Efendi
D) Namık Kemal
E) Recaizade Mahmut Ekrem
5. Ali:
— Yaşar Kemal’in roman dışındaki yapıtlarının romanlarının gerisinde kaldığı söyleniyor, bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Metin:
— Biliyorsunuz, Yaşar Kemal, yazmaya romanla başlamadı. Hatta öykülerini topladığı kitabı bile çoğu romanından başarılı sayıldı, dolayısıyla bu görüşe katılmıyorum.
Ali:
— Yaşar Kemal’in konusunu Çukurova yöresinden aldığı, ağa-köylü çatışmasını işlediği romanından başka yapıtını okumadım. Okuduğum bu romanını ise Abdi Ağa karakterini gerçek dışı bir şekilde nefret objesi gibi göstermesinden dolayı etkileyici bulmadım. Siz ne düşünüyorsunuz?
Metin:
— Ben hem sözünü ettiğiniz romanı okudum hem de konusu Çukurova dışında geçen romanlarını okudum. Anlatımı şiirsel ve başarılı. Bu konuda size katılmam mümkün değil.
Bu diyalogdan yola çıkıldığında aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
A) Metin, Yaşar Kemal’in Sarı Sıcak adlı kitabını çoğu romanından daha başarılı bulmaktadır.
B) Metin, Yaşar Kemal’in farklı türlerdeki yapıtlarını okumuştur.
C) Ali, Yaşar Kemal’in Bir Ada Hikâyesi adlı yapıtını okumamıştır.
D) Ali’nin okuduğundan söz ettiği yapıt, İnce Memed’dir.
E) Metin, Yaşar Kemal’in hem İnce Memed hem de Bir Ada Hikâyesi adlı yapıtını okumuş olabilir.
6. Bağımsız bir sanat anlayışına sahip olan yazar; hikâye, roman ve tiyatro türlerinde eserler vermiştir. Eserlerinde tarihî, siyasi olayları; toplumsal çatışmaları ele almıştır. Kahramanlarını
günlük yaşamdan seçmiş, edebî bir eserin “kültür Türkçesi” olarak isimlendirdiği yüksek bir dille yazılması gerektiğini savunmuştur. Bireyin iç dünyasını esas alan yazarlardan biri olan sanatçı, olaydan çok yaşamdaki belli durumları ele almıştır.
Bu parçada sözü edilen yazar, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sabahattin Ali
B) Samim Kocagöz
C) Tarık Buğra
D) Refik Halit Karay
E) Orhan Kemal
7. 1950’li yıllardan itibaren edebiyatımızda modernizmi esas alan yapıtlar verilmeye başlanmıştır. Bu eğilimin ilk örneklerinden birini Oğuz Atay vermiş, psikolojik yabancılaşmayı, intihar eden aydın bir birey üzerinden çarpıcı bir dille anlatmıştır. Yusuf Atılgan ise Anayurt Oteli adlı yapıtında insanın bilinç altındaki isteklerini bastırmanın yol açtığı saldırganlığı bir otel kâtibinden hareketle dile getirmiştir. Yapıtta kişilerin zihninden geçen dağınık düşünceleri hiçbir plana bağlı kalmadan olduğu gibi vermesi, okuru kişilerin iç dünyasıyla baş başa bırakmıştır. Modernist eğilimler, 1970’li yıllardan itibaren farklı eğilim ve yönelişlerle iç içe geçmiş, kimi yazarlar Marquezvari bir anlatımla fantastik gerçekçi yapıtlar vermiştir.
Bu parçada anlatılanlardan hareketle aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) 1950’li yıllardan itibaren modernizmi esas alan yazarlar arasında Vüs’at O. Bener ve Adalet Ağaoğlu sayılabilir.
B) Oğuz Atay’ın sözü edilen yapıtı, Tutunamayanlar’dır.
C) Anayurt Oteli’ndeki otel kâtibi, Zebercet’tir.
D) 1970’li yıllardan sonra fantastik gerçekçi yapıtlar veren yazarlardan biri, Nazlı Eray’dır.
E) Yusuf Atılgan’ın kişilerin zihninden geçenleri olduğu gibi verdiği teknik, üstkurmacadır.
8. İstanbul’da tefrika edildikten sonra kitap olarak yayımlanan eserin önemli özelliklerinden biri Doğu-Batı sentezinin bir ütopya olarak işlenmesidir. Simeranya, romanın kahramanı olan ve Peyami Safa’nın sözcülüğünü üstlenen Samim’in zaman zaman sığındığı bir hayal ülkesidir ve bütün zıtlıkların birbiriyle barıştırıldığı bir mutluluk adası olarak tasarlanmıştır.
Bu parçada sözü edilen yapıt, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bir Tereddüdün Romanı
B) Yalnızız
C) Bir Akşamdı
D) Matmazel Noraliya’nın Koltuğu
E) Biz İnsanlar
9. I. Şiir ve düzyazı karışımı bir yapısı vardır, şiir kısımları mesnevi tipi uyakla kafiyelenmiş beyitlerden oluşmaktadır.
II. Hikâyelerde adları geçen Çeştani Bey ve Dantipali Bey savaşçı Türk beyleridir.
III. Dede Korkut, hikâyelerin daha çok anlatıcısı konumunda olan bilge bir halk ozanıdır.
IV. Destandan halk hikâyesine geçiş aşamasının bir ürünüdür.
V. Olağanüstü olaylarla gerçek olaylar iç içe verilmiştir.
Yukarıda verilenlerden hangileri Dede Korkut’la ilgili olarak söylenemez?
A) I ve II
B) II ve III
C) II ve IV
D) III ve IV
E) IV ve V
10. Sami Paşazade Sezai Bey, yazdığı —- adlı romanında genel olarak şahısları basitleştirmiş ve genellikle tek taraflı tipler meydana getirmiştir. Mustafa Bey’in eşi ve Arap kalfa, Asaf Paşa, esirciler, Dilber’in en son Mısırlı efendisi romanın kötü karakterlerini oluşturur. Dilber, Celal Bey, Mısır’da Dilber’e âşık olan harem ağası mazlumları ve iyi insanları temsil eder. Yazar, romanda o dönemde çok yaygın olmasa da hâlâ görülmekte olan esir ticaretinin sosyal açıdan toplumda açtığı yaralara parmak basar.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) İntibah
B) Zehra
C) Araba Sevdası
D) Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat
E) Sergüzeşt
11.
Çağır Karac’oğlan çağır
Taş düştüğü yerde ağır
Gönül sevdiğinden soğur
Görülmeyi görülmeyi
Bu dizelerde
I. Tecahülüarif
II. Hüsnütalil
III. Tekrir
IV. Mecazımürsel
V. İrsalimesel
söz sanatlarından hangileri yoktur?
A) I ve II
B) I ve III
C) II ve IV
D) III ve V
E) IV ve V
12. “Benim işim gerçeği olduğu gibi yansıtmaktır. Dış dünyayı duygu ve hayal gücüyle zenginleştirerek vermek, tabiatın güzelliklerini dile getirmek sanatın görevi olmamalıdır.”
Aşağıdaki sanatçılardan hangisi bu cümlede temel ilkeleri dile getirilen edebiyat akımını benimsememiştir?
A) G. Flaubert
B) Dostoyevski
C) Balzac
D) Schiller
E) Tolstoy
13. Mehmet Rauf, Türk edebiyatının en önemli yazarlarından biridir. Servetifünun Edebiyatı Dönemi’nde eser vermeye başlayan sanatçı; özellikle Eylül romanı ile büyük başarı kazanmıştır. Çünkü bu yapıt, edebiyatımızda ruhsal tahlillerin ve iç konuşma gibi modern anlatım tekniklerinin ustalıkla kullanıldığı ilk psikolojik romandır. Bu romanda başkarakterler birbirlerini çok sevseler de asla bir araya gelemeyen Ahmet Cemil ve Lamia’dır.
Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) I B) II C) III D) IV E) V
14. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) Halk hikâyelerinde şiir ve düzyazı iç içedir.
B) Ninniler, 7’li hece vezniyle yazılan, ilk iki dizesi doldurma olan şiirlerdir.
C) “Kayabaşı, hoyrat, Türkmani, bozlak” türkülerin yöreden yöreye aldığı adlardan bazılarıdır.
D) Karagöz’deki Çelebi, İstanbul ağzı ile konuşan, mirasyedi, zevk düşkünü bir tiptir.
E) Kayıkçı Kul Mustafa, 17. yüzyılın ilk yarısında Genç Osman Destanı adlı şiiriyle büyük bir üne kavuşmuştur.
15. I.
Ve ruh atılan oklarla delik deşik
İşte doğduğun eski evdesin birden
Yolunu gözlüyor lamba ve merdiven
Susmuş ninnilerle gıcırdıyor beşik
II.
Derinden derine ırmaklar ağlar
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi
Ey suyun sesinden anlayan bağlar
Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi
Yukarıdaki şiirlerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi ortaktır?
A) Tunç uyağa yer verme
B) Rediften yararlanma
C) Ulamaya yer verme
D) 11’li hece ölçüsüyle oluşturulma
E) Aynı uyak şemasına sahip olma
16. Aşağıdaki sanatçı-yapıt eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?
A) Reşat Nuri Güntekin – Çalıkuşu
B) Refik Halit Karay – İstanbul’un İç Yüzü
C) Halide Edip Adıvar – Ateşten Gömlek
D) Ömer Seyfettin – Mürebbiye
E) Yakup Kadri Karaosmanoğlu – Sodom ve Gomore
17. 1911 yılında (I) Selanik’te yayın hayatına atılan Genç Kalemler(II) dergisinde bir dizi hâlinde yayımlanan “Yeni Lisan” makaleleri, (III) Türkçenin sadeleştirilmesi konusunda yol açıcı metinler olarak bilinmektedir. Öte yandan bu makaleler, Millî Edebiyat akımının ilkelerini ortaya koyması (IV) bakımından da dikkate alınmalıdır. Makalelerin yazarı olarak topluluk içinde ismi öne çıkan Mehmet Fuat Köprülü (V) daha çok düzyazı alanında eser vermiştir.
Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) II B) III C) IV D) V E) I
18. Cüzdanı görseler itin boynunda
“Buyur baş sedire it ağa.” derler
Eğer paran yoksa senin koynunda
“Defol git şuradan kurbağa!” derler
Bu dörtlük, içerik açısından aşağıdaki şiir türlerinden hangisine örnek verilebilir?
A) Epik
B) Lirik
C) Satirik
D) Pastoral
E) Didaktik
19. I. Divan şiirinde, konu bütünlüğünden çok, parça bütünlüğüne (beyit güzelliğine) önem verilmiştir.
II. XVII. yüzyılda divan şiiri, Naili’nin öncülüğünü yaptığı “sebkihindî” akımıyla yeni bir incelik ve üslup kazanmıştır.
III. Dize ortaları uyaklı olan ve dizeleri ortadan ikiye bölünebilen gazellere “musammat gazel” adı verilir.
IV. Kasidenin fahriye bölümü, şairin övgüye başlayacağını haber verdiği bir ya da iki beyitlik kısımdır.
V. Gazavatnameler, dini yaymak için yapılan savaşları anlatan eserlerdir.
Yukarıdaki numaralanmış açıklamaların hangilerinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) I ve III
B) Yalnız II
C) Yalnız IV
D) II ve V
E) IV ve V
20. Aşağıdakilerden hangisi fıkra türünün özelliklerinden biri değildir?
A) Güncel gelişmelere yer verme
B) Nesnel bir tutum sergileme
C) Günlük konuşma diline başvurma
D) Dilin göndergesel işlevinden yararlanma
E) Düşünceleri kanıtlama amacı gütmeme
21. Aşağıdaki parçaların hangisinde “iç çözümleme” tekniğinden yararlanılmıştır?
A) Arabi ve Farisi’den başka İngilizce ve Fransızcayı da bilirdi. Gençliğinde edebiyatla uğraşmış, mecmualarda takma isimle oldukça düzgün gazeller neşretmişti. Sonra felsefe ve tarihi de merak etmişti. Sade boş zamanlarını değil, biraz da iş zamanlarını kitap okumakla geçirirdi.
B) Baba-kız, bir zaman düşünceler içinde karşı karşıya oturdular.Sonra Ali Rıza Bey, sualler sormaya başladı:
— Evleneceğin adam bari iyi bir adam mı Fikret?
— Tahsin Bey isminde ellilik bir adam…
— Senin için fazla yaşlı değil mi?
— Benim gibi bir insana çok bile…
C) Erkekler düğün evindeki bir odaya tıkılmışlardı. Kapıdan başka hiçbir yerden ışık almayan, toprak tabanlı odanın kenarında alçak bir sekinin üstünde şehirden getirdiği iki misafiriyle hancı Yakup Ağa oturmuştu. Düğün sahibi güveyinin büyük kardeşi dört yana koşup misafirlere
ikram ediyor, kapıya yakın bir yerde panikleyip duran ihtiyar bir âşığa “Ne duruyorsun, çalsana!” diye sesleniyordu.
D) Odasına girince kapıyı kapadı. Boğazı düğümleniyordu. Kendini tuttu ve ağlamadı. Belki son defa gördüğü odasının her tarafına baktı. Yutkundu. Ağzında yine bir kuruluk vardı. Evet, bir isyan var içinde. Babasına karşı değil. Kime karşı olduğunu anlamıyor. Evden hemen çıkıp gitmeyi düşündü.
E) Karanlık kış akşamları, delik tabanımdan giren çamurun soğuğu ciğerime işlemiş, alacaklı dükkânların önünden geçmeyeyim diye sokakları dolana dolana evime giderken omuz başımdan lüks otomobiller geçer. Bunların içindekilerin bir kısmını tanıyorum. Eğlenmeye, avuç dolusu para yemeye gidiyorlar. İçim şöyle bir burkulur, kendi kendime sorarım: “Bunların hepsi benden değerli insanlar mı?”
22. Asker olan bölük bölük bölünür
Sandınız mı Kars Kalesi alınır
Boz atlar üstünde kılıç çalınır
Can sağ iken yurt vermeniz düşmana
Bu dizeler aşağıdakilerin hangisini örneklendirmektedir?
A) Koçaklama
B) Ağıt
C) Şathiye
D) Taşlama
E) Güzelleme
23. Terkibibentlerde genellikle talihten ve hayattan şikâyet, dinî, tasavvufi ve felsefi düşünceler anlatılmış; toplumsal yergi niteliğinde eleştirilere yer verilmiştir. Klasik Türk edebiyatında bu nazım şeklinin en önemli temsilcisi olan —-, 16. Yüzyılın en çok gazel yazan şairlerinden biridir. Bundan dolayı önemli bir gazel şairi olarak da anılır. Fakat asıl şöhretini sekizer beyitten oluşan on yedi bentlik terkibibendiyle yakalamıştır. Hiciv türünde yazılan bu şiirde şair, devrin aksayan yönlerini, sosyal adaletsizlikleri ve bunların toplumsal yapı üzerinde
oluşturduğu olumsuzlukları dile getirmiştir. Kendisinden yüzyıllar sonra gelecek olan terkibibentçi şairlerimizden Ziya Paşa tarafından örnek alınan sanatçı, şiirlerinin çoğunda yaşadığı dönemin sosyal hayatındaki birtakım olumsuzluklara değinmiştir.
Bu parçada boş bırakılan yere, aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Şeyhî
B) Nabî
C) Fuzulî
D) Bakî
E) Bağdatlı Ruhî
24.
| I. Grup | II. Grup |
| I. Hamse | Muhammes |
| II. Taç beyit | Mazmun |
| III. Bent | Mesnevi |
| IV. Bilmece | Lügaz |
| V. Kalıplaşmış sözler |
Yukarıda I. grupta verilenlerden hangisi, II. grupta verilen terimlerden biriyle ilişkilendirilemez?
A) I B) II C) III D) IV E) V
CEVAP ANAHTARI
| 1 – | D | 11 – | A | 21 – | D |
| 2 – | E | 12 – | D | 22 – | A |
| 3 – | A | 13 – | E | 23 – | E |
| 4 – | C | 14 – | B | 24 – | B |
| 5 – | B | 15 – | C | ||
| 6 – | C | 16 – | D | ||
| 7 – | E | 17 – | D | ||
| 8 – | B | 18 – | C | ||
| 9 – | A | 19 – | C | ||
| 10 – | E | 20 – | B |
]]>
1. Herman Melville, dünya edebiyatında eşine rastlanmayan (I)(benzeri bulunmayan) bir deniz romanı, Moby Dick’i, yazmıştır. Denizle düşüp kalkan (II)(içli dışlı olan) bir gemici olsa da elbette Melville’nin iki yüz yıl önce gün ışığına çıkması (III)(şöhretini koruması) şimdikinden de zordu. Moby Dick de başlangıçta anlaşılamamış, yayıncılar bile ona sırt çevirmişti (IV)(değer vermemişti). Yalnızca bir “serüven romanı” olmadığı ise üzerinde yılların gölgesi yükseldikçe (V) (belli bir zaman geçince) anlaşılmıştır.
Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisi, ayraç içindeki açıklamasıyla anlamca örtüşmemektedir?
A) I B) II C) III D) IV E) V
2. (I) Öncelikle bir hikâye anlatma sanatı olan sinemada hikâyenin nasıl anlatıldığı, hikâyenin önüne geçebiliyor çoğu zaman. (II) Sinemada, romanda, şiirde, tiyatroda düşünce önemlidir ama o fikrin, ille de felsefi ya da politik bir derinlik taşıması gerekmez. (III) Bir gazete haberi, tarihî bir olay, görülen bir rüya; bir film ya da roman için yönetmenin veya yazarın zihninde bir kıvılcım işlevi görür. (IV) Film ya da romanda bir fikirden yola çıkılarak hikâyenin kurgulanması, karakterlerin giydirilmesi, bakış açısının, hikâyenin zamansal ve mekânsal çerçevesinin, diyalogların, gerilim ve çatışma unsurlarının belirlenmesi söz konusudur. (V) Sinema filmi ile roman arasındaki en keskin çizgi, romanın bireysel, sinemanın kolektif bir üretim olmasıdır.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. cümlede, sinemada anlatım biçiminin özden önemli olabildiği belirtilmiştir.
B) II. cümlede, sanatsal yaratılarda bir fikrin savunuculuğunun yapılamayacağı söylenmiştir.
C) III. cümlede, farklı olayların sanat eserlerinin ortaya çıkmasında esin kaynağı olduğu söylenmiştir.
D) IV. cümlede, film ve romanda olayların bir fikir etrafında örgülendiğinden söz edilmiştir.
E) V. cümlede, sinema filmi ile romanın en önemli farkının ne olduğu açıklanmıştır.
3. Bu kitap, yazarın bugüne kadar sanatla ilgili olarak kaleme aldığı yazılardan oluşuyor. Sanat düşüncesi, sanata eleştirel bakış, sanatın eğitimi ve uygulaması bağlamındaki sorunları irdeleyen yazılardan oluşan kitap; sanat tarihi, sanat felsefesi, estetik ve toplum bilim gibi konularda ilginç bilgiler içeriyor. Sanat üzerine eleştirel düşünmenin pek de önemsenmediği ülkemizde önemli bir boşluğu dolduruyor. İçindeki yazılar okurun edilgen kalmasına izin vermiyor. Onu eleştirel bir tutum takınmaya, sanat bağlamında özgün düşünceler üretmeye zorluyor. Eleştiri yapmaya özendirici yanıyla dikkat çeken bir kitap bu.
Bu parçada sözü edilen kitabın en belirgin özelliği aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sanat konusunda okura nesnel bilgiler vermesi
B) Yazarın farklı alanlarla ilgili yazılarından oluşması
C) Sanatın belli türlerine ilişkin görüşlere yer veren yazılar içermesi
D) Okurun farklı yorumlar yapmasını engelleyici bir anlatımının olması
E) Okuru eleştirel düşünceye yönlendirip kendi yargılarını oluşturmasını sağlaması
4. I
Âşıkım, dağlara kurulu tahtım,
Çobanlar bağrımı dağlar da geçer.
Günümü yıl eden şu kara bahtım,
Engin gurbetlerden çağlar da geçer.
II
Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak,
Ben aşkımla bahar getirdim sana.
Tozlu yollarından geçtiğim uzak
İklimden şarkılar getirdim sana.
Ahenk özellikleri bakımından karşılaştırılan yukarıdaki dörtlüklerde aşağıdakilerden hangisi ortak değildir?
A) Hece ölçüsüyle yazılma
B) Çapraz kafiye düzeniyle oluşturulma
C) 6+5 durak düzenine sahip olma
D) Tam uyağa yer verme
E) Ek ve sözcük hâlinde redife yer verme
5. Anlamları farklı, yazılış ve söylenişleri aynı kelimelerin kullanılmasıyla oluşan uyağa “cinaslı uyak” denir.
Aşağıdaki dizelerin hangisinde cinaslı uyağa yer verilmiştir?
A) Bu güzellik baki kalmaz sevdiğim
Âşıkın ağlatan gülmez sevdiğim
B) Hey gidi gölgeler ülkesi dünya
Bir görünmez şeyin gölgesi dünya
C) Hacet-i dünya için sen varırsın yüz yere
Hacet-i ukba için hiç komazsın yüz yere
D) Dağlar omuz omza yaslanan dağlar
Sular kararınca paslanan dağlar
E) Akıl, akıl olsaydı ismi gönül olurdu
Gönül gönlü bulsaydı bozkırlar gül olurdu
6. Divan şiirinde kıyafet kültürü de yer alır. Bu açıdan kumaş veya kıyafetin renk, biçim ve diğer özelliklerinin yanında onların anlamları, değerleri, kullanım ve tercih sebepleri şiirin konusu olmuştur. Sanatçılar; şiirlerinde aşk, sevgi, güzel, güzellik gibi konuları dile getirirken kıyafetlerden de söz etmişlerdir. Divan şiirinde kıyafet; daha çok teşbih, istiare ve mecaz yoluyla konu edilmiştir. Bu sırada onların kumaş, renk, şekil, desen vs. özelliklerine de değinilmiştir.
Bu parçaya göre aşağıdaki beyitlerden hangisi, divan şiirinde kıyafet kültürünü temsil eden bir örnek olamaz?
A) Başına dönmekte cananın o da hasrettedir
Kıpkızıl olmuş hicab-ı aşkdan üftade fes
B) Yiğit mi oldun a canım nedir bu kırmızı şal
Başında dün dahi bağlıydı kırmızı çenber
C) Başına gonca-i nesrin urınmış altun tac
Gül almış eğnine zer-beft kırmızı kaftan
D) Unutdurdu bana serv-i revanı dün gülistanda
Efendim bir uzun boylu yeşil atlaslı afet var
E) Beni candan usandırdı cefadan yâr usanmaz mı
Felekler yandı ahımdan muradım şem’i yanmaz mı
7. Karagöz oyunuyla ilgili olarak aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?
A) Geleneksel Türk tiyatrosuna özgü bir türdür.
B) Oyunda Karagöz aydın tabakayı, Hacivat ise cahil halk tabakasını temsil etmektedir.
C) Güldürü; yanlış anlaşılmalar, kelimelerin taşıdığı farklı anlamlar sonucu ortaya çıkan komiklikler üzerine kuruludur.
D) Dekor, makyaj ve benzeri unsurlar daima ikinci planda kalmıştır.
E) Bütün tipler hayalbaz tarafından, tasvir adı verilen iki boyutlu kuklalar üzerinden canlandırılır.
8. Aşağıdaki dizelerin hangisinde, ayraç içinde verilen edebî sanat yoktur?
A) Şu gurbet ellerde kimsesiz garip
Her öksüz bakışta göz vurdu beni
(mecazımürsel)
B) Ben âşıkım aşka; aşk da sevdalı bana
Âşık tene can, ten ise sevdalı cana
(Tekrir)
C) Kapı kapı bu yolun son kapısı ölümse
Her kapıda ağlayıp o kapıda gülümse
(Tezat)
D) Yaldızlı perçemlerin ıslandıkça uzuyor
Yalnızlık damla damla şakağından sızıyor
(İstiare)
E) Bu kadar letafet çünkü sende var
Beyaz gerdanında bir de ben gerek
(Telmih)
9. I. Aynı yüzyılda yaşamış olmaları
II. Hoşgörü sahibi olmaları
III. Eserlerini Türkçe yazmaları
IV. Mesnevi türünde eser vermeleri
V. Şiirlerinde tasavvufi kavramlara yer vermeleri
Numaralanmış bilgilerden hangileri Yunus Emre ile Mevlana’nın ortak özelliklerinden değildir?
A) I ve II
B) I ve IV
C) Yalnız III
D) Yalnız V
E) IV ve V
10.Bir kasideden alınan aşağıdaki dizelerin hangisi, ayraç içindeki kavramı örneklememektedir?
A) Her sözüm gülşen-i manaya gönül bezminden
Gül gibi renkli nergis gibi mestane gelir
(Fahriye)
B) N’ola hurşide teşbih eylesem zat-ı hümayunun
Ki anun da senin gibi cihanda yokdur akranı
(Methiye)
C) Dilerem Hak’tan, kılıcun keskin olsun daima
Nitekim evlad-ı Osmân’a müsahhardur kılıç
(Dua)
D) Olsun mübarek ol mehe kabr-i saadeti
Mevla müyesser ede makaam-ı şefaati
(Mersiye)
E) Avare hatırı gibi biçare Şeyhî’nin
Derd ü gam ü belalar ile mübtela hak
(Nesip)
11. Günlük siyasi, sosyal ve kültürel olaylar başta olmak üzere serbest bir şekilde seçilmiş herhangi bir konuyu, bir meseleyi belli bir görüş ve düşünceye göre ele alıp işleyen, yorumlayan, ele aldığı konu etrafında bir kamuoyu oluşturma amacı taşıyan, kısa ve özlü, çoğunlukla konuşma diliyle yazılmaya çalışılan gazete ve dergi yazılarıdır.
Aşağıdakilerden hangisi bu cümlede belirtilen türde bir eser değildir?
A) Bize Göre
B) Bir Avuç Saçma
C) Eski Saat
D) Karalama Defteri
E) Şehir Mektupları
12. Üdig mini komıttı
Sakınç manga yumıttı
Könglüm angar emitti
Yüzüm mening sargarur
Günümüz Türkçesi
Aşk beni coşturdu ve heyecanlandırdı
Dert bana (geldi ve bende) toplandı
Gönlüm o (güzel)e meyletti
Yüzüm (o yüzden) sararıyor
Günümüz Türkçesiyle açıklaması yapılan bu şiir ile aşağıdaki kavramlardan hangisi arasında bir ilişki kurulamaz?
A) Sav
B) Lirizm
C) Şölen
D) Güzelleme
E) Kopuz
13. II. Meşrutiyet’te kadın hakları konusu, basında şiddetli tartışmalara yol açmış; Batıcılar ve bazı kadınlarımız kadın haklarını savunmuşlardı. Bu arada Kadınlar Dünyası, Mehasin, Kadın ve Demet gibi kadın dergileri çıkarılmış ve bazı kadın dernekleri de kurulmuştu. Halide Edip Adıvar da kadın sorunu üzerinde durmuş, ideal kadın kahramanlara eserlerinde yer vermiştir. Romanlarındaki temel kadın kahramanlar genellikle güçlü, idealist, eğitimli ve moderndir. Aşk ve evliliğin kutsallığına inanan kadınlar, yuvalarına sadık, fedakâr kişilerdir. Romanlarındaki Kaya, Ayşe, Lale, Rabia gibi kadın kahramanlar bunlardan bazılarıdır.
Bu parçada Halide Edip Adıvar’ın hangi romanının kahramanından söz edilmemiştir?
A) Yeni Turan
B) Tatarcık
C) Vurun Kahpeye
D) Sinekli Bakkal
E) Ateşten Gömlek
14. Türk romanında temel sorun, Batılılaşmadır. Alafranga züppe tipi en çok ilgi gören olgudur. Bu tipten hareketle Türk toplumunun Batı karşısındaki tutumu ve Batılılaşma deneyimine dair ilk tepkiler açıklığa kavuşturulmaya çalışılmıştır. İlk dönem Türk romanında çok sayıda züppe tipi bulunmasının temel nedeni budur. Bihruz, Meftun, Seniha ve Efruz Bey bu tiplerde öne çıkan kişilerdir.
Bu parçada örneklendirilen züppe tipleri aşağıdaki yazarlardan hangisinin yapıtında yer almamıştır?
A) Hüseyin Rahmi Gürpınar
B) Yakup Kadri Karaosmanoğlu
C) Ömer Seyfettin
D) Recaizade Mahmut Ekrem
E) Sami Paşazade Sezai
15. Türk edebiyatında şiir türünde önemli yenilikler yapan şairlerin başında gelir. Bireyin çıkmazı, kaçış, melankoli, iç duyuş ve kriz kavramlarıyla edebiyat tarihlerinde yer bulan sanatçı, şiirlerinde bireysel ve içe dönük temaları işlememiştir. Kimi şiirlerinde sosyal hayatı, toplumsal bunalımları, özellikle manzum hikâyelerinde geçim sıkıntısı ve toplumsal trajedileri dile getirmiştir. Toplumu ve halkı gözlemleyip oradan aldığı izlenimleri Servetifünun şiiri hassasiyetinde ancak daha sade bir dille ifade etmiştir.
Bu parçada sözü edilen sanatçı, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Cenap Şahabettin
B) Tevfik Fikret
C) Mehmet Akif Ersoy
D) Süleyman Nazif
E) Mehmet Emin Yurdakul
16. Sosyal fayda peşinde koşan yazarın hikâye ve romanda ulaşmaya çalıştığı hedef, Türk halkında çağdaş medeniyete uymayan düşünüş ve yaşayış tarzını değiştirmektir. Roman okumaktan maksadın hem eğlenmek hem öğrenmek olduğunu söyler. “Hace-i Evvel” olarak okuyucu için faydalı bulduğu telkinleri ön plana alan yazar, bu bakımdan, modern hikâye ve romanın tekniğine dikkatle bağlanma gereği duymaz. Okuyucunun hoşlanması için, olayı meraklı ve heyecanlı bir şekilde yürütmekte büyük ustalık gösterir. Bu dikkat, okuyucuya sık sık verdiği genel kültür unsurlarını sıkıcı olmaktan kurtarmaya da yarar. Olaya üçüncü bir şahıs olarak karışması, olaylar hakkında bireysel düşüncelerini söylemesi, okuyucuya sorular sorup onları yine kendisinin cevaplaması da meddah tekniği ile yakından ilgilidir.
Aşağıdaki eserlerden hangisi bu parçada sözü edilen sanatçıya ait değildir?
A) Hüseyin Fellah
B) Paris’te Bir Türk
C) Henüz On Yedi Yaşında
D) Çok Bilen Çok Yanılır
E) Avrupa’da Bir Cevelan
17. Kişi tahlillerinde pek hevesli görünmeyen yazarın tasvir gücü, ilk yazılarının çıkışından beri herkesçe beğenilmiş, ustalığında âdeta oy birliği edilmiştir. İstanbul yazılarındaki deniz, Anadolu hakkındaki tabiat, Yezidin Kızı’ndaki çöl, Çete’deki dağ tasvirleri, edebiyatımızın güçlü parçaları arasındadır. Dikkatli gözlemciliği, incelikleri ve ayrıntıları yakalama kabiliyeti dolayısıyla “ressam yazar” olarak anılmıştır. Bu ressam yazar; renk, ışık, koku, biçim duyumlarını, binbir benzetme ve zekâ oyunuyla belirtip gözler önüne getirmekte çok başarılıdır.
Bu parçada sanat özelliklerinden söz edilen yazar aşağıdakilerden hangisidir?
A) Halide Edip Adıvar
B) Ömer Seyfettin
C) Refik Halit Karay
D) Halit Ziya Uşaklıgil
E) Reşat Nuri Güntekin
18. Otele, sabaha karşı döndü. Hemen banyoya girdi, yıkandı, çamaşır değiştirdi. Yarı çıplak, yatağa uzandı. Kapamayı unuttuğu perdelerin arasından giren güneşle uyandı. Başı ağrıyordu. “Yatarken aspirin almalıydım.” diye söylendi. Sinekler vücuduna, beyaz çarşafa konuyordu. Çürüyorsun oğlum Turgut: sinekler de kokunu aldı. Çürümek dedim de aklıma geldi: Bugün iş peşinde koşmalıyım. Daire dediklerine göre, çevresinde dönüp duracaksın. Yumuşak bir dönüş: yavaş yavaş yıpratır insanı. Yataktan kalktı, temiz bir gömlek giydi. Gömleğin hafif serin ve ince teması hoşuna gitti. Küçük şeylerden memnun olmasını bilmelisin. Küçük sevinçler, büyük atılışlara yardım eder. Cenap Şehabettin olsaydı bu sözü kaçırmazdı, hemen bir yere yazardı. Bana yazık oluyor. Çorap da temiz olmalı, dünkü düğümün buruşturduğu kravat da değişmeli.
Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Tanrısal bakış açısından yararlanılmıştır.
B) Anlatıcının psikolojik durumuna değinilmiştir.
C) Diyalog tekniğinden yararlanılmıştır.
D) Olaydan çok, durumlar üzerinde durulmuştur.
E) Betimleyici ögelere yer verilmiştir.
19. Şiirde her zaman mükemmellik peşinde olmuş; mükemmelliğe, dilin ve şiirin malzemesi olan kelime seçiminde gösterdiği titizlikle ulaşılabileceğinin farkına varmış, şiirlerinde kelimeler üzerinde kuyumcu titizliğiyle durmuştur. “Beyaz lisan” adını verdiği Türkçemizde şiirinin iki kanadından birini şiirsellik, diğerini de anlam oluşturmuştur. Saf şiirin en önemli temsilcilerinden olmuş, şiirselliği de daha çok musiki ile temin etmeye çalışmıştır. Bunun için de şiirlerini aruzla kaleme almıştır. Heceyle yazdığı Ok şiiri dışındaki bütün şiirlerini aruzla yazmıştır.
Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yahya Kemal Beyatlı
B) Mehmet Akif Ersoy
C) Tevfik Fikret
D) Mehmet Emin Yurdakul
E) Necip Fazıl Kısakürek
20. —-, divan şiirinde Necati’yle belirginleşen, Bâkî ve Şeyhülislam Yahya gibi şairlerin eserlerinde mükemmelleşen mahallîleşme deneyiminin 18. yüzyıldaki en büyük temsilcisidir. Şiirlerinde halk edebiyatına yakınlaşması, İstanbul hayatından sahneler sunması, gerçek hayattan alınan unsurları kullanması, günlük dilden gelen konuşma kalıplarına ve deyimlere yer vermesi, yerlilik arzusunu gösteren unsurlar olarak görülmektedir.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Sünbülzade Vehbî
B) Enderunlu Vasıf
C) Şeyh Galip
D) Nedim
E) Nevizade Atayi
21. Seyreyledim eşkâl-i hayatı
Ben havz-ı hayalin sularında
Bir aks-i mülevvendir onunçün
Arzın bana eşcar u nebatı
(Hayatın şekillerini, hayal havuzunun sularında seyrettim. Bundan dolayı dünyanın canlı ve cansız cisimleri, benim için hayal havuzunun sularına vurmuş renkli akislerdir.)
Ünlü şair, sanatını ve dünya görüşünü âdeta bu dört dizeye sığdırmış gibidir. Ona göre hayat, şekillerden, renkli yansımalardan ibarettir. “Akşam şairi” olarak da bilinen sanatçı, daima hayatın ve cemiyetin dışındadır ve realiteden kaçış hâlindedir. Ona bir sembolistten çok, bir empresyonist, görülen anı hemen yakalama ve tespit etme konusunda harikulade vizyoner bir ressam demek daha doğru olur.
Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Cenap Şahabettin
B) Ahmet Haşim
C) Tevfik Fikret
D) Namık Kemal
E) Yahya Kemal Beyatlı
22. Tasvir, kurmaca eseri oluşturan mekân, olay, zaman gibi unsurların sözcüklerle resmedilmesi, görünür hâle getirilmesi, okurun gözü önünde sözcüklerle bir resim çizilmesidir.
Aşağıdaki parçaların hangisinde tasvir tekniğine yer verilmemiştir?
A) Yeni başlayan sabahın koyu mavi, uçuk ve baygın ışık tonunda rengi belli olmayan kısık ve yorgun gözler, yanak çukurlarında mürekkep lekeleri gibi keskin gölgelerin oyduğu ve buruşturduğu çentikli, soluk ve abraş bir yüzde onu görmek ve tanımak zahmeti çekiyordu.
B) Divanın kenarına oturdu. Dizlerini birbirine değdirerek bacaklarını açmıştı. Ayakları da uçları içeriye doğru dönük ve çarpık duruyordu.
C) Kızının yatacağı odayı özenle hazırlattı karısına, Buldan bezi çarşaflar yaydırdı somyasına. Bursa işi ince peşkirler astırdı, oda kapısının arkasına çakılı çivilere.
D) Odasına girince kapıyı kapadı. Boğazı düğümleniyordu. Kendini tuttu ve ağlamadı. Odasının her tarafına son defa baktı. Yutkundu. Ağzında yine bir kuruluk vardı.
E) İçerisi karmakarışık. Gardırobun kapısı açık. Yerde bir teki görünmeyen ve ilk bakışta beyaz bir kedi yavrusuna benzeyen soket… Divanın baş tarafında ve yerde, her birinde beşer onar sayfa okunmuş, sayfalarının hepsi açılmamış romanlar…
23. “Sirkeci’de bir otelde geceliği dört kuruş olmak üzere bir yatak kiraladı. Bu otelin yanı başındaki pis aşçı dükkânından da karnını doyurmaya başladı. Daracık, hava almaz, güneş görmez, rutubetli, mundar, örümcekli, alçak tavanlı bir oda içinde paslı, kırık bir demir karyola üzerinde katı bir ot minder ile incecik bir yün şiltenin kirli bir çarşafla örtülüp bir tane yün yastık ve bir pis yorganla örtülmüş olunmasından vücuda gelmiş yatağı içine girip de hâliyle mazisini mukayeseye başladığı zaman Suphi’nin ağlayacağı gelmekte idi. Suphi, şu sefil yaşam şartları içinde bile Ürani’yi bir türlü hatırından çıkaramıyordu.”
Zehra romanından alınan bu bölümde yazar, “sefil yaşam şartları” olarak nitelendirdiği ve olabilecek en kötü şekilde tasvir ettiği otel odası ile aslında kahraman Suphi’nin perişanlığını yansıtmak istemiştir.
Bu parçada eserinden söz edilen sanatçının etkilendiği edebî akım aşağıdakilerden hangisidir?
A) Klasisizm
B) Romantizm
C) Parnasizm
D) Natüralizm
E) Sürrealizm
24. I. Bir rüya içinde yahut sihir âlemi karşısında idi; kemanların titreyen eninleri (inleyiş), filavtanın (flüt) kahkahaları, sanki bu aletlerden, bütün kirişlerle tahta veya bakır parçalarından sihirli bir nefesle canlanarak, kanatlanarak uçuşan küçük küçük nağmeler birbirine atılıyor; birinden ötekine bir hicran (ayrılık) sadası, ötekinden bir ıstırap enini, şundan bir tahassür nalesi (özlem iniltisi), diğer birinden bir ümit cevabı çıkararak, bütün o biçare insan ruhuna mahsus acılıkların, tatlılıkların hazinesi taşıyor, mai (mavi) siyah kelebekler gibi uçuşarak, birbirleriyle dudak dudağa bir visal (kavuşma) içinde dağılıyorlar, yükseliyorlar; sonra bunlar o parlak semanın mailiklerine, şu karanlık denizin siyahlıklarına serpiliyor.
II. Ayşe, Peyami’ye durumu şu şekilde anlatmaktadır: “İstanbul, iki günlüğüne fakir İzmir’e benzemektedir. İstanbul, 16 Mart’ta garip bir duygu ile güne uyandı. Gürültü, haylazlık, amaçsızca dolaşma mevcut ancak kimseden çıt bile çıkmıyor. Görüşmemde ilk kez öylesine sessiz İstanbul’a rastladım. Ancak o kez havada korku yoktu. Beddua edilen bir duygu vardı. Zeynep saat 9’da vardı. Gece yarısında işgal başladı. Britanyalılar zırhlı araçlarla ilerliyorlardı. Onlar, o akşam hatta Esat Paşa’yı da alıkoydular. O, hafif yaralı olarak ihbar edilmişti. Sokaklarda İngiliz erlerinin refakatçileri vardı.
Öğretmen yukarıdaki iki metni tahtaya yansıtmış ve öğrencilerden bu metinlerin hangi döneme ait olabileceğine yönelik fikirlerini sormuş; öğrenciler şu yanıtları vermiştir:
Aslı: Umutsuzluk ve karamsarlığın hâkim olmasından hareketle ilk metin Servetifünun yazarlarına, ikinci metinse Anadolu’dan söz ettiği için Millî Edebiyat Dönemi yazarlarına ait olabilir.
Berk: Toplumsal bir konu işlendiği için ilk metin Tanzimat Dönemi yazarlarına, ikinci metinse melankolik bir aşk anlatıldığı için Servetifünun yazarlarına ait olabilir.
Cansu: Bireysel bir konu işlendiği için ilk metin Servetifünun yazarlarına, ikinci metinse İstanbul anlatıldığı için Tanzimat Dönemi yazarlarına ait olabilir.
Öğrencilerden hangileri bu metinlerle ilgili doğru tahminde bulunmuştur?
A) Aslı
B) Berk
C) Cansu
D) Aslı ve Berk
E) Berk ve Cansu
CEVAP ANAHTARI
| 1 – | C | 11 – | D | 21 – | B | |
| 2 – | B | 12 – | A | 22 – | D | |
| 3 – | E | 13 – | c | 23 – | D | |
| 4 – | D | 14 – | E | 24 – | A | |
| 5 – | C | 15 – | B | |||
| 6 – | E | 16 – | D | |||
| 7 – | B | 17 – | C | |||
| 8 – | E | 18 – | C | |||
| 9 – | C | 19 – | A | |||
| 10 – | E | 20 – | D | |||
Soru 1 |
I | |
II | |
III | |
IV | |
V |
Soru 2 |
1 ve 5 | |
3, 4 ve 6 | |
Yalnız 3 | |
2, 4 ve 5 | |
IV ve VI |
Soru 3 |
Falaka - Ahmet Rasim | |
Şermin - Tevfik Fikret | |
Mensur Şiirler - Halit Ziya Uşaklıgil | |
Tiryaki Sözleri - Cenap Şahabettin | |
Kavgalarım - Hüseyin Cahit Yalçın |
Soru 4 |
Peyami Safa | |
Abdülhak Şinasi Hisar | |
Selim İleri | |
Mustafa Kutlu | |
Ahmet Hamdi Tanpınar |
Soru 5 |
Tevfik Fikret - parnasizm | |
Ahmet Haşim - sembolizm | |
Namık Kemal - romantizm | |
Nabizade Nazım - natüralizm | |
Mehmet Emin Yurdakul – sürrealizm |
Soru 6 |
Sürgün | |
Ateşten Gömlek | |
Vurun Kahpeye | |
Seviyye Talip | |
Yeni Turan |
Soru 7 |
Keloğlan yola revan olmuş, günün birinde Halep’e kadar varmış. | |
Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine. | |
Bir gün Keloğlan odunları satıp parasıyla eve dönerken bir tellalın bağırdığını görür. | |
Pireler berber iken, develer tellal iken... | |
“Ne istiyorsun?” diye sormuş Keloğlan zengin adama. |
Soru 8 |
Lirik | |
Epik | |
Satirik | |
Pastoral | |
Didaktik |
Soru 9 |
Pendname | |
Tezkire | |
Surname | |
Menakıbname | |
Siyer |
Soru 10 |
Hz. Muhammet’in doğumunu anlatan şiirlerdir. (Mevlit) | |
Hz. Muhammet’in fiziki özelliklerini tasvir eden şiirlerdir. (Hilye) | |
Allah’ın birliği ve Hz. Muhammet’in yüceliği ve nitelikleri hakkında yazılan eserlerdir. (Gevhername) | |
Allah aşkının dile getirildiği sorulu-cevaplı şiirlerdir. (Devriye) | |
İnsanın yaradılışıyla ilgili olarak yazılmış eserlerdir. (Vücutname) |
Soru 11 |
Halide Nusret Zorlutuna’nın | |
Mehmet Fuat Köprülü’nün | |
Ziya Gökalp’in | |
Hamdullah Suphi Tanrıöver’in | |
Ali Canip Yöntem’in |
Soru 12 |
Muallim Naci | |
Şemsettin Sami | |
Abdülhak Hamit Tarhan | |
Namık Kemal | |
Sami Paşazade Sezai |
Soru 13 |
Yuva yapmış gibi memnûn ikimiz bir dalda /
Zevki rûhunda yaratmış iki genç âşıktık | |
Bakma yâ Rab sevâd-ı defterime /
Anı yak ateşe benim yerime | |
Fikrim tebeddül eylemez âlem tebeddül eylese /
Alem tebeddül eylese fikrim tebeddül eylemez | |
Ehl-i temkinem beni benzetme ey gül bülbüle /
Derde yok anun sabrı her lahza bin feryâdı var | |
Asla rakibi sürmeğe yalvarmazuz ile /
Bir püşt-pâ yeter ana dahi ne el gerek |
Soru 14 |
Belli bir durak düzenine uyulmuştur. | |
Ahenk unsuru olarak ölçü ve uyak kullanılmıştır. | |
Düz uyak şemasından yararlanılmıştır. | |
“Sitem” teması etrafında örgülenmiştir. | |
Nazım türü bakımından güzellemedir. |
Soru 15 |
Bireyi esas alan edebiyat tartışmalarında öncü bir nitelik taşıdığına | |
Yazıldığı dönemden sonra daha çok ilgi gördüğüne | |
Yazılma süreciyle ilgili bilinmeyenler olduğuna | |
Yazar tarafından verilen mesajın okurlarca kolay anlaşıldığına | |
Bir ayna görevi görerek okurlara kendilerini tanıma fırsatı verdiğine |
Soru 16 |
Görücü usulüyle evlilik teması | |
Yanlış Batılılaşma teması | |
Esir ticareti teması | |
Psikolojik tahlillere yer verme | |
Gezi izlenimlerini anlatma |
Soru 17 |
I. cümle, tanımsal bir özellik taşımaktadır. | |
II. cümlede, biçimsel bir özelliğinin beslenmesindeki etkisinden söz ediliyor. | |
III. cümlede, bulundukları bölgelerden hangisinde daha uzun süre yaşadıkları belirtiliyor. | |
IV. cümlede, fiziksel niteliklerine değiniliyor. | |
V. cümlede, terime yer verilerek yaşam özellikleriyle ilgili bilgi veriliyor. |
Soru 18 |
Recaizade Mahmut Ekrem | |
Ahmet Mithat Efendi | |
Ziya Paşa | |
Ahmet Vefik Paşa | |
Direktör Ali Bey |
Soru 19 |
Memduh Şevket Esendal | |
Oktay Akbal | |
Tarık Buğra | |
Refik Halit Karay | |
Sait Faik Abasıyanık |
Soru 20 |
HÜSREV — (Annesini görür görmez) Nerdesin anne?
ULVİYE — Gazeteciyle konuşuyordum.
HÜSREV — Nasıl? O, daha gitmedi mi?
ULVİYE — Şimdi gitti. | |
Karşı evin penceresindeki kocakarıya bakıyordu. Başınıçevirdi. Elbet sana da bakacağım. Kaşlarını çatıp dudaklarınııslık çalar gibi uzattığın zaman… Gözlerini kaldırdığındabirbirimizi göreceğiz. Biliyorum, mavi gözlüsün. | |
Kılığı düzgün bir adamın sokakta simit yemesi yasaktır.Bütün yasaklar gibi bunun da kaçamak yolu yok mu?Simidi kır, cebine sok. Tek elinle bir lokma koparıp kimseyesezdirmeden ağzına at. Ama ben dişlerim sağlamken ısıracağım. | |
Karşıya koştular. Az sonra Kasımpaşa’ya doğru sarkan uçurumun kıyısında yürüyorlardı.
Dönüp dönüp Haliç’e bakıyordu. Güler:
— Işıklar yanınca daha da güzelleşir, dedi.
— Bu yolu sever misiniz? | |
Doktor Salman Sami’nin soyu Kafkas sürgünlerindendi. Üç kuşaktır Kafkasya daha dillerinden düşmüyordu. Kafkasya’nın suyu, toprağı, karlı dağları üstüne çok şey biliniyor, evde herkes, şimdiye kadar Çerkezce konuşuyordu. |
Soru 21 |
Nazım şeklinin koşma olması | |
Hüsnütalil sanatından yararlanılması | |
11’li hece ölçüsünün kullanılması | |
Ulamaya yer verilmesi | |
Tapşırmaya yer verilmesi |
Soru 22 |
Hayalbaz | |
Palanga | |
Yardak | |
Tiryaki | |
Meddah |
Soru 23 |
I | |
II | |
III | |
IV | |
V |
Soru 24 |
Esra, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Kadınlar Vaizi adlı hikâyesini okumuştur. | |
Murat, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Şık adlı romanını okumuştur. | |
Murat, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın roman ve tiyatro dışında başka türde bir eserini okumamıştır. | |
Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Şıpsevdi adlı romanı, Tercüman-ı Hakikat gazetesinde yayımlanmıştır. | |
Esra, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Kadınlar Erkekleşince adlı eserini okumuştur. |