Warning: Use of undefined constant ‘WP_MEMORY_LIMIT’ - assumed '‘WP_MEMORY_LIMIT’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Use of undefined constant ’64m’ - assumed '’64m’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/dersimi3/public_html/wp-config.php:100) in /home/dersimi3/public_html/wp-includes/feed-rss2.php on line 8
serveti fünun – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Kaynak Sitesi. Online Sınavlar Çıkmış Sorular Sınıf Konuları Sun, 04 Apr 2021 18:35:54 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.7.4 https://dersimizedebiyat.org/wp-content/uploads/2018/11/cropped-icon-32x32.png serveti fünun – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org 32 32 Servet-i Fünun Edebiyatının Genel Özellikleri ve Yazarları https://dersimizedebiyat.org/servet-i-funun-edebiyatinin-genel-ozellikleri-ve-yazarlari.html Tue, 25 Feb 2014 23:07:06 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=5244 SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI

(EDEBİYAT-I  CEDİDE)

(19896 – 1901)

1896 yılında Servet-i Fünun dergisi çevresinde toplanan ve batılı görüşü savunan gençler tarafından yürütülen bir harekettir. Bir diğer adı da Edebiyat-ı Cedide olan bu önemin ana karakteri çağdaş Fransız edebiyatına benzer eserler vermektir. Yazılarında kendileri gibi yüksek kültürlü kimselere hitap ederler. Bu tutumlarından dolayı bu edebiyata salon edebiyatı da denir.

Sanatçıları:

Tevfik Fikret, Halit Ziya Uşaklıgil, Cenap Şahabettin, Mehmet Rauf, H. Cahit Yalçın, Süleyman Nazif, Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Ahmet Şuayp, Hüseyin Siret.

Genel Özellikleri

  • Kullanılan dil oldukça ağırdır.
  • Türk dilinin cümle yapısı göz ardı edilip yeni anlatım imkanları kullanma adına (romanlarda) devrik, eksiltili cümleler kullanılmıştır.
  • Çevre ve siyasi atmosferin etkisiyle sosyal konulara pek yer verilmeyip, daha çok şahsi, felsefi, egzotik…
  • Roman kahramanları aydın tabakadan seçilmiş ve çoğunlukla ruhsal yönleriyle ele alınmıştır.
  • Servet-i Fünuncular eserlerinde mekân olarak genelde İstanbul’u seçerler.
  • Eserlerine düş-gerçek çatışması, karamsarlık, kaçış temleri hakimdir.
  • Doğaya yönelir, çevre tasvirleri yaparlar ama onlar için çevre resimden başka bir şey değildir. Benzetme ve sıfatlarla gelecek görüşlerini değiştirmeye çalışmışlardır.
  • Yapılan çevre tasvirleri kahramanın ruh halini, karakterini… anlatmak içindir.
  • Batıyı adeta günü gününe takip etmişlerdir.
  • Teknik açıdan sağlam, Batı standartlarına uygun roman örnekleri ilk defa bu dönemde ortaya konmuştur.
  • Batılı anlamda hikâye ve roman bu dönemde kendini başarılı bir şekilde gösterir.
  • Roman ile hikâyede realizm ve natüralizmin etkileri ağır basar.
  • “Sanat, sanat içindir.” anlayışı hakimdir.
  • Tiyatro alanında ise gerileme görülür.
  • Bu dönemde Servet-i Fünun dergisinden başka Malumat, Mektep, Mütalaa, Hazine-i Fünun,Resimli Gazete gibi dergiler yayımlanmıştır.

Servet-i Fünun  Şiirinin Özellikleri

  • Şiirde Divan edebiyatı nazım şekilleri bırakılıp Batıdan ithal sone, terza-rima, serbest müstezat gibi nazım şekilleri kullanılmıştır.
  • Nazım birimi olarak beyit ve bentler kullanılmıştır.
  • Beyit bütünlüğü yıkılmış, parça güzelliği yerine bütün güzelliğine önem verilmiş; nazım nesre yaklaştırılmıştır.
  • Şiirde aruz vezni kullanılmış, hece ölçüsü hor görülmüştür. T. Fikret’in dışında (Şermin şiiri) hece ile yazan olmamıştır.
  • Her türden kafiye kullanılmış, kafiyenin kulak için olduğu görüşü savunulmuştur.
  • Şiirin konusu genişlemiş zerreden küreye her şey şiire konu edilmiştir.
  • Dil oldukça ağırdır. Arapça, Farsça kelime ve tamla-malar kullanıldığı gibi bunlar günlük kullanımı olmayan, sözlüklerden seçilmiş kelime ve tamlamalardır.
  • Şiirde parnasizm ve sembolizm akımları etkili olmuştur.
  • Şiirde musikiye önem verilmiştir. Seçilen sözcüklerin birbiriyle ahenkli olmasına dikkat edilmiştir.

Temsilcileri:

Tevfik Fikret (1867-1915):

  • Özgürlük, devrim, hak ve insanlık şairi olan Fikret S. Fünun’un kurucusu ve en büyük şairidir.
  • Topluluk içindeyken “Sanat, sanat içindir.” anlayışıyla yazmıştır. Topluluk dağıldıktan sonra yazdığı şiirlerinde “Sanat, toplum içindir.” anlayışına bağlı kalmıştır.
  • Batı edebiyatından alınan nazım şekillerini kullanmış, Parnasizm akımının etkisinde kalmıştır.
  • Toplumun bütün kurumlarıyla Batıya bağlanmasını ister.
  • Aruzu Türkçeye ustalıkla uygulamıştır. Dili ağırdır.
  • Günlük hayattan esinlenerek yazdığı manzum hikayelerde konuşma diline yakın manzum bir dil kullanmıştır.
  • Manzumeleri dize bütünlüğünden çıkarıp düz yazı haline getirmiştir.
  • Çocuklar için hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerini “Şermin” adlı kitabında toplamıştır. “Haluk’un Defteri” adlı kitabında istediği neslin özelliklerini, onlara verdiği öğütleri anlatmıştır.

Eserleri:

Rübab-ı Şikeste (Kırık Saz) , Rübabın Cevabı, Doksanbeşe Doğru, Tarih-i Kadim

Ölümünden sonra yayınlananlar: Tarih-i Kadim, Han-ı Yağma, Sancak-ı Şerif Huzurunda.

H. Ziya Uşaklıgil (1867-1945):

  • Topluluğun en önemli düzyazı ustasıdır.
  • Batı roman ve hikâye tekniğine uygun ilk başarılı örnekleri yazmıştır.
  • Dili oldukça ağırdır. Türk dilinin sadeleştiği dönemde eserlerini kendisi sadeleştirmiştir.
  • Fransız cümle yapısını Türkçeye aynen uygulamıştır.
  • Realist anlayışla yazdığı romanlarında kahramanlarını kendi çevresinden seçtiği görülür. Romanlarında ruh çözümlemelerine çok önem vermiştir.
  • Romanlarının konusunu hep İstanbul’dan, aydın tabakadan seçen yazar, hikâyelerinde Anadolu’yu, halkın yaşayışını ve adetlerini işlemiştir.
  • Mensur şiir, roman, hikâye, tiyatro, anı ve makale türlerinde çeşitli eserler veren H. Ziya, Türk edebiyatında mensur şiirlerin ilk örnekleri olan nesir parçalarını “Mensur Şiirler” adlı kitapta toplamıştır.
  • Realizmi ve natüralizmi benimsemiştir.

Eserleri:

Roman: Mai ve Siyah, Ask-ı Memnu, Kırık Hayatlar, Bir Ölünün Defteri, Nemide, Ferdi ve Şürekâsı

Hikâye: Aşka Dair, Kadın Pençesi. Onu Beklerken. Bir Muhtıranın Son Yaprakları

Anı: Kırk Yıl, Bir Acı Hikâye, Saray ve Ötesi

Cenap Sahabettin (1870-1934):

  • Şiirlerinde, makalelerinde “Sanat, sanat içindir.” fikrini en iyi tatbik eden ve savunan sanatçıdır.
  • İşlediği her şeye farklı tonlar, biçimler vermiştir. Kâinatta cansız bilinen her şeyi canlandırmanın, onlara farklı şekiller vermenin peşindedir.
  • Eleştirici alaycı bir anlatımla hemen her konuda makale yazmıştır.
  • Sembolizm ve parnasizmden etkilenmiştir.
  • Ağır bir dil kullanan C. Şahabettin şiirlerinde genellikle aşk ve tabiat temalarını işlemiştir.
  • Şiirde ahengin peşindedir ve ona göre sanat güzellik içindir.
  • En ünlü şiiri, kış manzaralarını anlattığı Elhan-ı Şita adlı şiiridir.

Eserleri:

Hac Yolunda, Avrupa Mektupları, Suriye Mektupları, Nesr-i Sulh, Nesr-i Harp, Evrak-ı Eyyam(         ); Yalan, Körebe (tiyatro); Tiryaki Sözler (vecizeler)

Mehmet Rauf (1875-1931):

  • H. Ziya gibi mensur şiirler, hikâyeler, ruh tahlillerine önem verdiği romanlar yazmıştır.
  • Yazarın en önemli eseri Eylül‘dür. Psikolojik tahlillerdeki derinliğiyle ilk psikolojik roman sayılmıştır.
  • Dili Servet-i Fünun sanatçılarına göre çok duru, temiz ve akıcıdır.

Eserleri:

Roman: Siyah İnciler, Genç Kız Kalbi, Define, Son Yıldız, Kan Damlası, Ferda-yı Garam

Hikaye: Son Emel, Hanımlar Arasında, Bir Aşkın Tarihi

Süleyman Nazif (1870-1927):

  • Diyarbakır’da doğmuştur.
  • Türklüğe hayran bir toplumcudur.
  • İstanbul işgalcilerine karşı sert bir dil kullandığı için Malta’ya sürülmüştür.
  • Kuvvetli bir nesir sanatçısıdır.

Eserleri:

Gizli Figanlar , Firak-ı Irak, Malta Geceleri.

İnceleme: İki Dost.

Hüseyin Cahit Yalçın (1874-1957):

  • Eski edebiyata karşı yeni edebiyatı, Doğu kültürüne karşı Batı kültürünü savunmuştur.
  • Süsten uzak, içten (samimi) bir dili vardır. Türkçenin sadeleşmesindeki rolü önemlidir.
  • “Edebiyat ve Hukuk”  adlı makalesinin Servet-i Fünun dergisinde yayınlanması nedeniyle dergi yayına kapatıl-mıştır.

Eserleri:

Hayat-ı Muhayyelat (hikaye)

Hayal İçinde (roman)

Kavgalarım (eleştiri)

Türkçe sahv ve nahiv (dil bilgisi)

Ahmet Hikmet Müftüoğlu (1870-1927):

  • Türkçülüğü ve halkçılığı benimsemiş bir yazardır.
  • Roman, hikaye, makale ve monolog türünde eserler vermiştir.

Eserleri:

Roman: Gönül Hanım

Hikâye: Haristan ve Gülistan, Çağlayan

]]>
Servet-i Fünun Edebiyatının Genel Özellikleri https://dersimizedebiyat.org/servet-i-funun-edebiyatinin-genel-ozellikleri.html Thu, 06 Feb 2014 03:34:03 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=3645 SERVETİFÜNUN EDEBİYATI  (Edebiyat-ı Cedide)(1896-1901)

1.       Tanzimat’la birlikte başlayan yenileşme hareketi edebi anlamda ilk ürününü Servet-i Fünun edebiyatı ile alacaktır.

2.       Bu derginin oluşumu topluluğa adı veren Servet-i Fünun dergisi etrafında şekillenecektir. Bu şekillenmede en büyük katkı elbette ki Tanzimat’ın 2. döneminde eser veren  yazarların etkisiyle olacaktır.

3.       Tanzimat’ın ikinci kuşak sanatçılarının oluşturduğu edebi zevke yönelik çalışmalar  bu edebiyatın oluşmasında faydalı  olmuştur. Abdülhak  Hamit ve özellikle hocalık yönü ön planda olan Recaizade Mahmut Ekrem,   Tanzimat’ın 2. döneminde sanatta faydadan çok  estetik anlayışı ön plana çıkarmaları ve sanatta Avrupa ruhunu ortaya koymaları genç yazarların  yetişmesinde etkili olmuştur.

4.       Servet-i Fünun edebiyatı yazarları Recaizade Mahmut Ekrem, etrafında toplanmıştır.Bu toplanan gençler , Recaizade Mahmut Ekrem görüşleri doğrultusunda eserler vermeye çalışmışlardır.

5.       Bu gençlerin hemen hemen hepsi Batılı yaşamı ve edebiyatını uygulayan gençlerdir. Bu gençlerin yetişmesinde Tanzimat  ve Batı aydınları etkili olmuştur.

6.       Servet-i Fünun demek “Fenlerin Hazinesi- Fenlerin Zenginliği” demektir. Dergi ilk başlarda Recaizâde Mahmut Ekrem’in öğrencilerinden Ali İhsan Tokgöz’ün kontrolünde  yayımlanmaya  başlamıştır. Dergi aslında bir bilim , fen ve teknik dergisidir. Derginin  başına Mahmut Ekrem’in görüş ve tavsiyeleri doğrultusunda Tevfik Fikret’in geçmesiyle birlikte dergide artık yeni bir dönem başlar  ve derginin bazı bölümlerinde edebiyat ve sanata  yönelik çalışmalar yayınlanmaya başlar.Bu andan itibaren dergi tamamen bir edebiyat okulu haline gelir.

7.       Bu dergi dağınık olan ama  birbiriyle aynı düşünceye sahip olan yazarların toplandıkları bir sanat mekanı haline gelmeye başlar.

NOT: Tanzimat ve Servet-i Fünun edebiyatını birbirinden ayıran başlıca özelliklerden biri Tanzimat yazarları birbirinden kopuk ve bazıları aynı düşüncede olmayan insanlardır. Servet-i Fünun yazarları  ise tamamen  fikri birliktelik söz konusudur.

8.       Bu topluluk 1901’de derginin kapatılmasıyla son bulmuştur. Derginin başındaki Tevfik Fikret, Ali Ekrem  Bolayır’ın Şiirimiz isimli bir makalesini  yayınladıktan sonra bu iki yazar arasında ciddi kırgınlıklar ortaya çıkar. Fazla alıngan olan Tevfik Fikret, dergiyi bırakır. Derginin başına 1901’de Hüseyin Cahit Yalçın, geçer. Fransızcadan çevirdiği “Edebiyat ve Hukuk” isimli makale gerekçe gösterilerek dergi kapatılır ve topluluk dağılır.

Servet-i Fünun’un  Edebiyatının Genel Özellikleri

1.       Çocuk yaşlarından beri Avrupai yaşam tarzıyla yetişen bu yazarlar Batı’ya hayran olmuşlar ve özellikle Fransız edebiyatını yakından takip etmişlerdir.Ayrıca devletin kurtuluşunu da Batılılaşmak da gören kişilerdir.

2.       Sanat için sanat anlayışı ile eser vermişler ve halkı eğitmek gibi bir kaygıları olmamıştır.Genellikle aydınlara seslenmişler ve bu da onları bir seçkinler edebiyatı haline getirmiştir.

NOT: Servet-i Fünun edebiyatının başlangıçtan beri halkı eğitmek gibi kaygılarının olmamasındaki en büyük etken Abdülhamit’in baskıcı politikalarından kaçış olarak değerlendirilmelidir.Bir  başka önemli etken ise amaçlarının bilgi vermek, aydınlatmak  değil estetik açıdan sanat  yapmak olduğunu  çokça vurgulanmıştır.

3.       Fransız edebiyatını günü gününe takip etmişler ve kendilerine örnek almışlardır.

4.       Hikaye  ve romanda realizm ve natüralizm, şiirde parnasizm ve sembolizmi akımında etkilenmişlerdir.

Düzyazı Anlayışları (Roman-Hikaye- Eleştiri- Tiyatro)

5.       Romanlarında  daima İstanbul’u işlemişler ve İstanbul’da  yaşayan zengin , alafranga hayatı süren aydın kişileri karakter olarak kullanmışlardır.Mekan ve karakter bakımından dar çerçevede kalmışlardır.

NOT: İstanbul’un dışında başka yerleri yazmamasında en büyük etken yazarlarının İstanbul dışında başka yerleri görmemiş olmalarıdır.Çünkü o dönemde gezi hürriyeti II. Abdülhamid tarafından kaldırılmıştır.

6.       Batı tekniği bakımından sağlam roman ve hikayeler  vermişlerdir.

7.       Halkı bilinçlendirmek için akışı kesip gereksiz  ya da ayrıntı bilgi  vermeyip daha sanatsal eserler vermişlerdir.

8.       Betimlemeler, romanın ve hikayenin bir parçası haline gelmiştir.Gereksiz betimlemeler görülmez. Betimlemelerin roman  ve hikaye boyunca yeri geldikçe verilmesi akışı kesmemiş ve okuyucuyu daha  çok bağlamıştır esere.

9.       Yazar kendi kişiliğini gizlemiş ve karakterleri kendi dilleri ve dünya görüşüyle yansıtmıştır.

10.   Romanlarının tamamında aşk,karamsarlık ve kaçış gibi temalar göze çarpar.

11.   Gözleme  önem vermişlerdir. Karakterler oluşturulurken  içinde bulundukları çevreyle ele almışlarıdır.

12.   Romanlarında Türkçenin sözdizimi olanaklarının dışına çıkmayı denemişler ve sık sık eksiltili cümleler kullanmışlardır.

13.   Eleştiri çok fazla gelişmiştir. Bu kadar gelişmesindeki en büyük etken topluluğun çok fazla eleştirmesi  ve onların  da bunlara cevap vermesidir ya da topluluğun görüşlerini anlatmak için bu türü çok kullanmışlardır.

14.   Tiyatro bakımından oldukça gerilemişlerdir. Oynatacak yer bulamadıkları için daha çok okunsun  diye eser vermişlerdir.

Dil Anlayışları

15.   Dil konusunda kendilerinden önceki Tanzimat edebiyatından çok geriye düşmüşler ve dil sadeleşmeyi savunmadıkları gibi olabildiğince Arapça  ve Farsça kelimeler kullanmışlardır.Dili oldukça ağırdır.

16.   Konuşma dilinden büsbütün uzaklaşmışlardır.

17.    Batı edebiyatından alınan yeni kavramlar  ile Farsçanın kurallarıyla kurulmuş saat-ı semen- fam (yasemin renkli saatler), lerziş-i barid (soğuk titreme) gibi bir takım yeni isim  ve sıfat tamlamaları kullanmışlardır. Bu tabirler zorlama ve yapay tabirlerdir. Hatta dilimizde unutulmaya yüz tutmuş kelimeleri sözlüklerden bularak onları kullanma yoluna giderek dilimizi zenginleştirmeyi hedefledilerse bu durum çok eleştirilmiştir. Dildeki bu gayretleri nedeniyle yapay bir dil oluşturdukları öne sürülerek edebiyatımızda geniş yankı bulan “Dekadanlık” tartışması başlamıştır.

NOT: Ahmet Mithat Efendi, Fransa’da natüralistlere karşı çıkan sembolistleri edebiyatı soysuzlaştırdıkları  için verilen bu ismi aynı işlevi gördüklerine inandığı Servet-i Fünun  edebiyatına itham ederek “Dekadanlar” isimli makale yazar ve bu tartışma başlar.

Şiir Anlayışları

18.   Sanatçıların hepsi Divan edebiyatına karşı olsalar da aruzu kullanmaktan da geri kalmamışlardır.Sadece Tevfik Fikret, çocuk şiirlerini kaleme aldığı “Şermin ” isimli eserini heceyle yazmıştır.

19.   Aruzu da Türkçeye başarıyla uygulamışlardır. Özellikle Tevfik Fikret, bunu  ustalıkla yapmıştır.

20.   Şiirde sone , terza-rima  ve triyole gibi Batı’dan  aldıkları nazım biçimini kullanmışlardır. Bunun yanında rahat yazmaya kolaylık sağladığı için serbest nazıma benzer ve her dizede aruzun  farklı bir kalıbını kullanarak  serbest müstezat  diye bir türü geliştirdiler.

21.   Nazım nesre yaklaştırdılar. Beyit bütünlüğü yerine konu bütünlüğünü sağladılar.

22.   Şairler, mısra bağımsızlığı anlayışına  ve ifadenin dize sonunda bitmesi geleneğine karşı çıkarak bir cümleyi tek dizede ya da beyitte değil de birkaç dizede ya da  beyitte tamamlamışlardır. Buna ”anjanbman ” denir.

23.   Şiirde musikiye önem verilmiştir ve ayrıca seçilen sözcüklerin ahenk oluşturması için gayret sarf etmişlerdir.

24.   Kafiyenin göze göre değil kulağa göre olması gerektiğini tekrar vurguladılar. Bunda Recaizade Mahmut  katkısı oldukça büyüktür. Muallim Naci’yle girdiği kafiye tartışmasını kazanması Servet-i Fünuncuları etkilemiştir.

25.   Aşk , tabiat,aile, ölüm, karamsarlık gibi konular başlıca temaları olmuştur.

26.   Servet-i Fünun edebiyatını şiirde Tevfik Fikret, Cenap Sahabettin, Ali Ekrem (Bolayır), Hüseyin Suat Yalçın, Hüseyin Siret ,  Faik Ali Ozansoy, Süleyman Nazif, Süleyman Nesip, Ahmet Reşit ve Celal Sahir Erozan temsil etmiştir. Halit Ziya Uşaklıgil, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit Yalçın, Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Safvetî Ziya ve Ahmet Şuayb ise düzyazı yazarlarıdır.

NOT: Servet-i Fünun edebiyatının belki de en önemli özelliği sanatı ön planda tutarak modern edebiyatın kurulmasına katkıda bulunmuş olmasıdır.

NOT: Tanzimat devrinde gazetecilik Servet-i  Fünun devrinde dergicilik ön plandadır.

 

]]>