Warning: Use of undefined constant ‘WP_MEMORY_LIMIT’ - assumed '‘WP_MEMORY_LIMIT’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Use of undefined constant ’64m’ - assumed '’64m’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/dersimi3/public_html/wp-config.php:100) in /home/dersimi3/public_html/wp-includes/feed-rss2.php on line 8
milli edebiyat nasıl oluşmuştur – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Kaynak Sitesi. Online Sınavlar Çıkmış Sorular Sınıf Konuları Sat, 03 Apr 2021 12:09:39 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.7.4 https://dersimizedebiyat.org/wp-content/uploads/2018/11/cropped-icon-32x32.png milli edebiyat nasıl oluşmuştur – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org 32 32 Milli Edebiyat Döneminin Oluşumu https://dersimizedebiyat.org/milli-edebiyat-doneminin-olusumu.html Sat, 01 Feb 2014 15:21:05 +0000 http://www.milliedebiyat.gen.tr/?p=15 MİLLİ EDEBİYATIN OLUŞUMU:

1.1908 yılında II. Meşrutiyetin ilanından sonra Osmanlı toplumunda “Batıcılık, Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülük” olmak üzere 4 fikir akımı ortaya çıktı.

2. Tanzimat döneminde Türk toplumu hızlı bir biçimde Batılılaşma hareketi içine girdi. Osmanlı toplumunun da hızlı bir şekilde dağılmaya başlaması “Osmanlıcılık ” fikrinin daha da yaygınlaşmasına vesile oldu. Bu fikir özellikler devlet eliyle de desteklenmiştir. II. Meşrutiyetin ilanından sonra da Osmanlıcılık rağbet görmeye başladı.

3. Balkan harbinde Osmanlı tebaası altındaki toplumların ayaklanması ve buradaki son topraklarında eden çıkması ve elde Türk ve Müslüman toplumların kalması Türkçülük ve İslamcılık fikrinin ortaya çıkmasına ve halkın bu iki fikir akımını benimsemesine vesile oldu.

4. İslamcılık fikri II. Meşrutiyet’ten sonra daha yaygınlaşmış ve özellikler Mehmet Akif’in çabalarıyla edebiyata yansımıştır.Fakat bütün çabalara rağmen halkın büyük çoğunluğu İslamcılık fikri etrafında birleşemedi.

5. Bütün bunlarla beraber özellikle Avrupa ‘da yaygın olan milliyetçilik düşüncesi Osmanlı devletini de etkilemiş ve artık Batıcılık, Osmanlıcılık, İslamcılık benimsenmez olmuş ve Türkçülük düşüncesi güç kazanmıştır. İttihat ve Terakki’nin Büyük Turan ideolojisi de bu fikir akımına katkıda bulunmuştur.

6. Türkçülük düşüncesi sadece Milli edebiyat döneminde değil bundan önce de görüldüğü zamanlar olmuştur.Tanzimat döneminde Ahmet Vefik Paşa , Şemsettin Sami, Ahmet Cevdet Paşa gibi yazarlar tarafından başlatılan dil ve tarih çalışmaları 20. yüzyılın başlarında Türkçülük fikrinin doğmasına yol açmıştır.

7. Ahmet Vefik Paşa’nın “Lehçe-i Osmani” adlı sözlüğü Şemsettin Sami’nin Kamus-ı Türki adlı eseri aynı zamanda Ahmet Cevdet Paşa ‘nın çıkardığı gazetenin altında “Türk gazetesidir” ifadesinin bulunması Türkçülük anlayışının gelişmesini sağladı.

8. Mehmet Emin Yurdakul’un 1897 yılında “Cenge Giderken” isimli şiirinde “Ben bir Türküm; dinim, cinsim uludur.” dizesini kullanması Milliyetçilik düşüncesinin ve Milli edebiyatın müjdecisi olarak değerlendirilmesi gereken bir durumdur.

]]>
Milli Edebiyat Neden Ortaya Çıktı? https://dersimizedebiyat.org/milli-edebiyat-neden-ortaya-cikti.html Mon, 20 Jan 2014 19:30:58 +0000 http://www.milliedebiyat.gen.tr/?p=412 MİLLÎ EDEBİYAT NEDEN ORTAYA ÇIKTI?

Fransız ihtilaliyle ortaya çıkan milliyetçilik akımı Os­manlı İmparatorluğunda^ azınlıkları da etkilemiş ve İmparatorluk içindeki çeşitli kavimler bağımsızlıklarını ilan etme yoluna gitmişlerdir. Bu durum, Osmanlı dev­letinde geniş bir yankı uyandırmıştır.

1908’de II. Meşrutiyetin ilan edilmesi, edebiyatta millî kaynaklara yönelme konusunda çok önemli bir ortam hazırlamıştır. Tam meşrutiyeti izleyen yıllarda 31 Mart Vakası, Balkan Harbi, I. Dünya Savaşı, İmparatorluğu derinden etkilemiş, devletin kurtarılması konusunda aydınların farklı fikirler üretmesini sağlamıştır. Bu dü­şünce akımları, Osmanlıcılık. Batıcılık, islamcılık ve Türkçülük olarak özetlenebilir. Yaşanan acı olaylar, ye­nilgiler, toprak kayıpları Türkleri millî benliklerini bulma ve korumaya itmiştir. Milliyetçilik, daha doğrusu Türk­çülük bu yönelişin bir sonucudur

Genelde milliyetçilik, özelde de Türkçülük fikri ilk kez Tanzimat döneminde seslendirilmeye başlanmış; an­cak bu düşüncenin bir sistem hâline getirilmesi, iyiden iyiye benimsenip yaygınlaşması I. Dünya Savaşı yılla­rında gerçekleştirilebilmiştir. Henüz Türk-Yunan Savaşı sırasında Mehmet Emin Yurdakul, “Anadolu’dan Bir Ses yahut Cenge Giderken” adlı şiirine “Ben bir Türk’üm, dinim cinsim uludur” dizesiyle başlar. Onun bu çıkışı, “Yeni Lisancılar” olarak bilinen sanatçıların çabalarıyla daha belirgin bir akım olarak ortaya çıkmıştır

]]>
Milli Edebiyat (Oluşumu ve Özellikleri) https://dersimizedebiyat.org/milli-edebiyat-olusumu-ve-ozellikleri.html Sun, 12 Jan 2014 00:23:33 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=3730 MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ

MİLLİ EDEBİYATIN OLUŞUMU:

1.       1908 yılında II. Meşrutiyetin ilanından sonra Osmanlı toplumunda “Batıcılık, Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülük” olmak üzere 4 fikir akımı ortaya çıktı.

2.       Tanzimat döneminde Türk toplumu hızlı bir biçimde Batılılaşma hareketi içine girdi. Osmanlı toplumunun  da hızlı bir şekilde dağılmaya başlaması “Osmanlıcılık ” fikrinin daha da yaygınlaşmasına  vesile oldu. Bu fikir özellikler devlet eliyle de desteklenmiştir. II. Meşrutiyetin ilanından sonra da Osmanlıcılık  rağbet görmeye başladı.

3.       Balkan harbinde Osmanlı tebaası altındaki toplumların ayaklanması  ve buradaki son topraklarında eden çıkması   ve elde Türk ve Müslüman toplumların kalması Türkçülük ve İslamcılık fikrinin ortaya çıkmasına ve halkın bu iki fikir akımını benimsemesine vesile oldu.

4.       İslamcılık fikri II. Meşrutiyet’ten sonra daha yaygınlaşmış ve özellikler Mehmet Akif’in çabalarıyla edebiyata yansımıştır.Fakat bütün çabalara rağmen halkın büyük çoğunluğu  İslamcılık fikri etrafında birleşemedi.

5.       Bütün bunlarla beraber özellikle Avrupa ‘da yaygın olan milliyetçilik düşüncesi Osmanlı devletini de etkilemiş ve artık Batıcılık, Osmanlıcılık,  İslamcılık  benimsenmez olmuş ve Türkçülük düşüncesi güç kazanmıştır. İttihat ve Terakki’nin Büyük Turan ideolojisi  de  bu fikir akımına  katkıda bulunmuştur.

6.       Türkçülük düşüncesi sadece Milli edebiyat döneminde değil bundan önce de  görüldüğü zamanlar olmuştur.Tanzimat döneminde  Ahmet Vefik Paşa , Şemsettin Sami, Ahmet Cevdet Paşa gibi yazarlar tarafından başlatılan dil ve tarih çalışmaları 20. yüzyılın  başlarında Türkçülük fikrinin  doğmasına yol açmıştır.

7.       Ahmet Vefik Paşa’nın “Lehçe-i Osmani” adlı sözlüğü Şemsettin Sami’nin Kamus-ı Türki adlı eseri  aynı zamanda Ahmet Cevdet Paşa ‘nın  çıkardığı gazetenin altında  “Türk gazetesidir” ifadesinin bulunması Türkçülük anlayışının gelişmesini sağladı.

8.       Mehmet Emin Yurdakul’un  1897 yılında  “Cenge Giderken” isimli şiirinde “Ben bir Türküm; dinim, cinsim uludur.” dizesini kullanması  Milliyetçilik düşüncesinin ve Milli edebiyatın müjdecisi olarak değerlendirilmesi gereken bir durumdur. 

YENİ LİSAN MAKALESİ

1.        Milli edebiyat akımı 1911’de Selanik’te  yayımlanan  “Genç Kalemler” dergisinde “Yeni Lisan ” makalesinin yayınlanmasıyla başlar.

2.       Yeni Lisan”  makalesi bu edebi topluluğun bildirgesi konumundadır.

3.       Yeni Lisan makalesini “Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin, Ali  Canip Yöntem ” tarafında kaleme alınmıştır.

4.        “Yeni lisan” adını verdikleri davalarını gerçekleştir­meye çalıştılar. Bu konudaki başlıca amaçları şun­lardı:

– Dil sade olmalıdır.

– Ulusal kaynaklara ve yurt sorunlarına eğilmek gerekir.

Şiirde yalnız hece vezni kullanılmalıdır.

Bunların olması için de:

-Arapça ve Farsça dilbilgisi kuralları ile bazı istisnalar dışında bu kurala göre yapılmış tamlamalar kullanılmamalıdır.  Yabancı dilbilgisi kuralları, Arapça, Farsça ad ve sıfat tamlamaları bırakılmalıdır.

-Arapça ve Farsça kelimeler Türkçedeki kullanılışlarına göre değerlendirilmeli, Arapça ve Farsça kelimeler Türkçe telaffuzlarına göre yazılmalıdır.

– Arapça ve Farsça kelimeler yerine mümkün olduğu kadar Türkçeleri kullanılmalıdır.

– Terimler bilimle ilgili oldukları için bilim dilinde kullanılan Arapça ve Farsça terimlerin kullanılmasına aynen devam edilmelidir.

– Türkiye Türkçesine öteki Türk lehçelerinden kelime alınma yoluna gidilebilir.

– İstanbul halkının günlük konuşma dili esas alınmalıdır.

– Arapça kelimeler, gramerce, asıllarına göre değil, Türkçedeki kullanışlarına göre değerlendirilmelidir.

-Arapça ve Farsça kelimeler Türkçede söylendikleri gibi yazılmalıdır.

– Arapça ve Farsçadan gelen sözcüklerden, konuşma diline girip yaygınlaşmış olanlar Türkçeleşmiş sayılmalı ve kullanılmalıdır.

– Yabancı sözcükler, kendi dillerinde dilbilgisi bakımından hangi türden olursa olsun, Türkçede ne olarak kullanılıyorsa, dilbilgisi yönünden o türden sayılmalıdır. 

MİLLİ EDEBİYATIN GENEL ÖZELLİKLERİ

  1. Milli edebiyatçılar dilimizin  Arapça ve Farsçanın etkisinde yapay bir      dil olduğunu belirtmişlerdir.
  2. Servet-i      Fünun ve Fecr-i Ati edebiyatının yazarlarını Türkçeyi      yabancılaştırmakla  ve      yozlaştırmakla suçlamışlardır.
  3. Edebiyatın kullandığı dilin halkın dili      olması gerektiğini vurguladılar.
  4. Konuşma dilini yazı diline dönüştürme      düşüncesi  zamanın yazarlarının      büyük çoğunluğunca benimsenmiştir, böylece Osmanlıcadan  Türkçeye dönülmüştür.
  5. Milli edebiyat akımıyla  birlikte yeni ve halka dönük halk diline      önem veren yeni bir edebiyat akımı ortaya doğmuştur.
  6. Şiirde Halk edebiyatı nazım biçimlerinden      hece kullanılmış, aruz yerine hece tercih edilmiştir.Fakat geçiş dönemi      özelliği olduğunda hem hece hem de aruz kullanılmıştır.
  7. Konularını yerli hayattan ya da tarihten      almıştır. İstanbul’un dışına çıkılmış ve Anadolu insanı  edebiyata konu edinmiştir

NOT: Milli edebiyat dönemine kadar bütün dönemlerde İstanbul ve İstanbul insanı anlatılmıştır fakat bu dönemden sonra Anadolu insanı  ve  yaşamı edebiyata konu edinmeye başlamıştır. Kurtuluş Savaşı gibi konuları ele almışlardır.

  1. Milli edebiyat yazarları  eserlerini “Türk Yurdu , Türk Derneği ,      Türk Ocağı, Halka Doğru, Türk Sözü , Yeni Mecmua ve Dergah” dergilerinde  yayınlamışlardır.

MİLLİ EDEBİYATIN SANATÇILARI

Ömer Seyfettin

Ziya Gökalp

Ali Canip Yöntem

Mehmet Emin Yurdakul

Fuat Köprülü

Halide Edip Adıvar

Reşat Nuri Güntekin

Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Refik Halit Karay

Falih Rıfkı Atay

Memduh Şevket Esendal

Ahmet Hikmet Müftüoğlu

Halide Nusret Zorlutuna

Ruşen Eşref Ünaydın

Hamdullah Suphi Tanrıöver

 

NOT:  Milli edebiyat yazarları Cumhuriyet ilan edildikten sonra karşımıza Cumhuriyet edebiyatı yazarları olarak karşımıza çıkarlar. Sadece Ömer Seyfettin, 1920 yılında  vefat ettiği için katılamamıştır.

]]>
Milli Edebiyat Akımının Özellikleri – Maddeler Halinde https://dersimizedebiyat.org/milli-edebiyat-akiminin-ozellikleri-maddeler-halinde.html Sat, 04 Jan 2014 18:55:51 +0000 http://www.milliedebiyat.gen.tr/?p=274 Milli Edebiyat Akımının Özellikleri:

1911 yılında Selanik’te çıkan “Genç Kalemler” dergisinde Ömer Seyfettin’in “Yeni Lisan” adlı makalesinin yayımlanmasıyla “Milli Edebiyat” akımı başlar. Milli Edebiyat hareketi öncelikle bir dil hareketidir. Dergi yazarları ilk olarak dilin millileştirilmesiyle işe başlarlar. Sade Türkçenin bir dava olarak ele alınması ilk kez bu dergide ortaya konmuştur. “Milli Edebiyat” terimi de ilk kez bu dergide kullanılmıştır.
Amaçları:
1.   Dil sade olmalıdır.
2.   Ulusal kaynaklara ve yurt sorunlarına eğilmek gerekir.
3.   Şiirde yalnız hece vezni kullanılmalıdır.

Genel Özellikleri:
1.   Şiirde daha çok bireysel konulara yönelen dönem sanatçıları, roman ve öyküde sosyal meselelere yönelmişlerdir. Milliyetçilik düşüncesi, Kurtuluş Savaşı gibi konuları ele almışlardır. Konuların İstanbul dışına çıkması en belirgin özelliklerdendir.
2.   İstanbul halkının günlük konuşma dili esas alınmıştır. Arapça ve Farsça sözcükleri Türkçede söylendiği gibi yazmayı tercih etmişlerdir.
3.   “Aşk” bu dönem roman ve hikâyesinin en önemli teması olarak dikkat çeker. Bu eserlerde dil günlük konuşma dilidir.
4.   Milli Edebiyat ile birlikte yeni ve halka dönük, halk diline önem veren yeni bir edebiyat akımı doğmuştur.
5.   Milli Edebiyat Akımı Türk edebiyatında toplum ve ülke meselelerine geniş yer veren sade Türkçeyi ve hece veznini kullanma yoluna giden bir edebiyat akımdır.
6.   Milli Edebiyatçılar, dili sadeleştirme konusunda birtakım ilkeler belirledikten sonra edebiyatta da taklitçilikten kaçınılmasını, sanatçıların Türk halkının hayata yönelerek yaratıcı nitelikler kazanmalarını ve yapıcı eserler vermelerini istediler.
7.   “Hikâye, roman, tiyatro konularını, kahramanlarını yerli hayattan almalıdır.” İlkesini benimsediler.
8.   Türkiye’de cumhuriyet ilan edilirken Milli Edebiyat temsilcilerinin büyük çabalarıyla konuma dili edebiyat dili olarak yaygınlaşmıştır.

]]>
Milli Edebiyat Dönemi Türk Edebiyatının Genel Özellikleri https://dersimizedebiyat.org/milli-edebiyatin-genel-ozellikleri-2-2.html Fri, 03 Jan 2014 13:49:15 +0000 http://www.milliedebiyat.gen.tr/?p=128 Milli Edebiyatın Oluşumu ve Genel Özellikleri

  •      Genç Kalemler dergisinin 1911’de Selanik’te yayımlanmaya başlanması, Tanzimat edebiyatında ilk işaretleri görülen Türkçülük hareketlerini de hızlandırmıştır.
  •      Ömer Seyfettin’in Genç Kalemler’in ilk sayısında yayım­ladığı Yeni Lisan makalesiyle “sade Türkçe” bir dava olarak ilk kez bu dergide ele alınmış olur.
  •      Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöntem, Ziya Gökalp “Yeni Lisan” makalesi etrafında doğan yeni hareketin öncüleri olurlar.
  •      Milli Edebiyat döneminde birçok dergi yayımlanmıştır: 1911’de yayımlanan Genç Kalemler, Halit Fahri’ni yö­nettiği Şair (1919), Mustafa Nihat’ın çıkardığı Dergâh (1921) dergileri “Milli Edebiyat” hareketinin daha çok sa­nat ve edebiyat yönüne ağırlık vermişlerdir. Milliyetçiliği ideolojik yönden ele alan dergiler ise, Türk ‘Derneği (1911), Türk Yurdu (1912) ve Yeni Mecmua (1917)’dır.
  •      Genç Kalemler’in ardından çıkan Türk Yurdu ve Yeni Mecmua gibi dergiler, Ziya Gökalp’ın sosyolojik çalışma­ları, Halide Edip’in Yeni Turan romanı, Türkçülük akımı­nın gelişmesini, edebiyat ortamının değişmesini ve Milli Edebiyat Akımı’nın doğuşunu sağlar.
  •      Batı taklitçiliğinden kaçınarak, milli konulara yönelme, yeni ve milli bir edebiyat ortaya koyma amacı güdülmüş-tür.
  •      Türk kültürü ve tarihi el değmemiş bir hazine olarak kabul edilmiştir.
  •      Dil birliğini, ulus-devlet anlayışının temeli olarak gören Milli Edebiyatçılar Türkçeyi bilim ve sanat dili haline ge­tirme, dil bilinci yoluyla milli bilinç oluşturma, halk kül­türüne yönelme ve halkı eğitme gibi amaçlarına ulaşmak için dilde sadeleşmeye gitmişlerdir.
  •      Sade bir dili savunmuşlar, dilde karşılığı bulunan ve dilimize fazla oturmayan Arapça ve Farsça sözcükler kullanılmamıştır.
  •  “Toplum için sanat” anlayışı çerçevesinde eserler ortaya konmuştur.
  •      Halkın yaşamı ve sorunlarının yanı sıra bireysel konular da işlenmiştir.
  •      Mizahi üslup önemsenmiş, mizah ve hiciv türünde eser­ler de verilmiştir.
]]>
Milli Edebiyat Dönemi Türk Edebiyatının Genel Özellikleri https://dersimizedebiyat.org/milli-edebiyatin-genel-ozellikleri-2.html Fri, 03 Jan 2014 13:49:15 +0000 http://www.milliedebiyat.gen.tr/?p=128 Milli Edebiyatın Oluşumu ve Genel Özellikleri
  •      Genç Kalemler dergisinin 1911’de Selanik’te yayımlanmaya başlanması, Tanzimat edebiyatında ilk işaretleri görülen Türkçülük hareketlerini de hızlandırmıştır.
  •      Ömer Seyfettin’in Genç Kalemler’in ilk sayısında yayım­ladığı Yeni Lisan makalesiyle “sade Türkçe” bir dava olarak ilk kez bu dergide ele alınmış olur.
  •      Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöntem, Ziya Gökalp “Yeni Lisan” makalesi etrafında doğan yeni hareketin öncüleri olurlar.
  •      Milli Edebiyat döneminde birçok dergi yayımlanmıştır: 1911’de yayımlanan Genç Kalemler, Halit Fahri’ni yö­nettiği Şair (1919), Mustafa Nihat’ın çıkardığı Dergâh (1921) dergileri “Milli Edebiyat” hareketinin daha çok sa­nat ve edebiyat yönüne ağırlık vermişlerdir. Milliyetçiliği ideolojik yönden ele alan dergiler ise, Türk ‘Derneği (1911), Türk Yurdu (1912) ve Yeni Mecmua (1917)’dır.
  •      Genç Kalemler’in ardından çıkan Türk Yurdu ve Yeni Mecmua gibi dergiler, Ziya Gökalp’ın sosyolojik çalışma­ları, Halide Edip’in Yeni Turan romanı, Türkçülük akımı­nın gelişmesini, edebiyat ortamının değişmesini ve Milli Edebiyat Akımı’nın doğuşunu sağlar.
  •      Batı taklitçiliğinden kaçınarak, milli konulara yönelme, yeni ve milli bir edebiyat ortaya koyma amacı güdülmüş-tür.
  •      Türk kültürü ve tarihi el değmemiş bir hazine olarak kabul edilmiştir.
  •      Dil birliğini, ulus-devlet anlayışının temeli olarak gören Milli Edebiyatçılar Türkçeyi bilim ve sanat dili haline ge­tirme, dil bilinci yoluyla milli bilinç oluşturma, halk kül­türüne yönelme ve halkı eğitme gibi amaçlarına ulaşmak için dilde sadeleşmeye gitmişlerdir.
  •      Sade bir dili savunmuşlar, dilde karşılığı bulunan ve dilimize fazla oturmayan Arapça ve Farsça sözcükler kullanılmamıştır.
  •      “Toplum için sanat” anlayışı çerçevesinde eserler ortaya konmuştur.
  •      Halkın yaşamı ve sorunlarının yanı sıra bireysel konular da işlenmiştir.
  •      Mizahi üslup önemsenmiş, mizah ve hiciv türünde eser­ler de verilmiştir.
]]>
Milli Edebiyat Şair ve Yazarlarının Dil Anlayışları https://dersimizedebiyat.org/milli-edebiyat-sair-ve-yazarlarinin-dil-anlayislari-2.html Wed, 01 Jan 2014 21:14:04 +0000 http://www.milliedebiyat.gen.tr/?p=76 Milli Edebiyatçıların Dil Anlayışı

1911 yılında, Selanik’te çıkan “Genç Kalemler” dergi­sinde Ömer Seyfettin’in “Yeni Lisan” adlı makalesinin yayımlanmasıyla Milli Edebiyat akımı başlar. Milli Ede­biyat hareketi öncelikle bir dil hareketidir. Dergi yazar­ları ilk olarak dilin millileştirilmesiyle işe başlarlar. Sade Türkçenin bir dava olarak ele alınması ilk kez bu der­gide ortaya konmuştur. “Milli Edebiyat” terimi de ilk defa bu dergide kullanılmıştır.

“Yeni lisan” adını verdikleri davalarını gerçekleştir­meye çalıştılar. Bu konudaki başlıca amaçları şun­lardır:

– Dil sade olmalıdır.

– Ulusal kaynaklara ve yurt sorunlarına eğilmek gerekir.

Şiirde yalnız hece vezni kullanılmalıdır.

Bunların olması için de:

* Arapça ve Farsça dilbilgisi kuralları ile bazı istisna­lar dışında bu kurala göre yapılmış tamlamalar kul­lanılmamalıdır. Yabancı dilbilgisi kuralları, Arapça, Farsça ad ve sıfat tamlamaları bırakılmalıdır.

* Arapça ve Farsça kelimeler Türkçedeki kullanılışla­rına göre değerlendirilmeli, Arapça ve Farsça keli­meler Türkçe telaffuzlarına göre yazılmalıdır.

* Arapça ve Farsça kelimeler yerine mümkün oldu­ğu kadar Türkçeleri kullanılmalıdır.

* Terimler bilimle ilgili oldukları için bilim dilinde kul­lanılan Arapça ve Farsça terimlerin kullanılmasına aynen devam edilmelidir.

* Türkiye Türkçesine öteki Türk lehçelerinden keli­me alınma yoluna gidilebilir.

* İstanbul halkının günlük konuşma dili esas alınma­lıdır.

* Arapça kelimeler, gramerce, asıllarına göre değil, Türkçedeki kullanışlarına göre değerlendirilmelidir.

* Arapça ve Farsça kelimeler Türkçede söylendikle­ri gibi yazılmalıdır.

* Arapça ve Farsçadan gelen sözcüklerden, konuş­ma diline girip yaygınlaşmış olanlar Türkçeleşmiş sayılmalı ve kullanılmalıdır.

* Yabancı sözcükler, kendi dillerinde dilbilgisi bakı­mından hangi türden olursa olsun, Türkçede ne olarak kullanılıyorsa, dilbilgisi yönünden o türden sayılmalıdır.

]]>
Milli Edebiyatın Genel Özellikleri https://dersimizedebiyat.org/milli-edebiyatin-genel-ozellikleri-3.html Wed, 01 Jan 2014 15:30:50 +0000 http://www.milliedebiyat.gen.tr/?p=26 MİLLİ EDEBİYATIN GENEL ÖZELLİKLERİ
  1. Milli edebiyatçılar dilimizin  Arapça ve Farsçanın etkisinde yapay bir dil olduğunu belirtmişlerdir.
  2. Servetifünun ve Fecriati edebiyatının yazarlarını Türkçeyi yabancılaştırmakla  ve yozlaştırmakla suçlamışlardır.
  3. Edebiyatın kullandığı dilin halkın dili olması gerektiğini vurguladılar.
  4. Konuşma dilini yazı diline dönüştürme düşüncesi  zamanın yazarlarının büyük çoğunluğunca benimsenmiştir, böylece Osmanlıcadan  Türkçeye dönülmüştür.
  5. Milli edebiyat akımıyla  birlikte yeni ve halka dönük halk diline önem veren yeni bir edebiyat akımı ortaya doğmuştur.
  6. Şiirde Halk edebiyatı nazım biçimlerinden hece kullanılmış, aruz yerine hece tercih edilmiştir.Fakat geçiş dönemi özelliği olduğunda hem hece hem de aruz kullanılmıştır.
  7. Konularını yerli hayattan ya da tarihten almıştır. İstanbul’un dışına çıkılmış ve Anadolu insanı  edebiyata konu edinmiştir

NOT: Milli edebiyat dönemine kadar bütün dönemlerde İstanbul ve İstanbul insanı anlatılmıştır fakat bu dönemden sonra Anadolu insanı  ve  yaşamı edebiyata konu edinmeye başlamıştır. Kurtuluş Savaşı gibi konuları ele almışlardır.

  1. Milli edebiyat yazarları  eserlerini “Türk Yurdu , Türk Derneği , Türk Ocağı, Halka Doğru, Türk Sözü , Yeni Mecmua ve Dergah dergilerinde  yayınlamışlardır.

 

MİLLİ EDEBİYATIN SANATÇILARI

Ömer Seyfettin

Ziya Gökalp

Ali Canip Yöntem

Mehmet Emin Yurdakul

Fuat Köprülü

Halide Edip Adıvar

Reşat Nuri Güntekin

Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Refik Halit Karay

Falih Rıfkı Atay

Memduh Şevket Esendal

Ahmet Hikmet Müftüoğlu

Halide Nusret Zorlutuna

Ruşen Eşref Onaydın

Hamdullah Suphi Tanrıöver

 NOT:  Milli edebiyat yazarları Cumhuriyet ilan edildikten sonra karşımıza Cumhuriyet edebiyatı yazarları olarak karşımıza çıkarlar. Sadece Ömer Seyfettin, 1920 yılında  vefat ettiği için katılamamıştır.

]]>