Milli Edebiyat (Oluşumu ve Özellikleri)

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ

MİLLİ EDEBİYATIN OLUŞUMU:

1.       1908 yılında II. Meşrutiyetin ilanından sonra Osmanlı toplumunda “Batıcılık, Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülük” olmak üzere 4 fikir akımı ortaya çıktı.

2.       Tanzimat döneminde Türk toplumu hızlı bir biçimde Batılılaşma hareketi içine girdi. Osmanlı toplumunun  da hızlı bir şekilde dağılmaya başlaması “Osmanlıcılık ” fikrinin daha da yaygınlaşmasına  vesile oldu. Bu fikir özellikler devlet eliyle de desteklenmiştir. II. Meşrutiyetin ilanından sonra da Osmanlıcılık  rağbet görmeye başladı.

3.       Balkan harbinde Osmanlı tebaası altındaki toplumların ayaklanması  ve buradaki son topraklarında eden çıkması   ve elde Türk ve Müslüman toplumların kalması Türkçülük ve İslamcılık fikrinin ortaya çıkmasına ve halkın bu iki fikir akımını benimsemesine vesile oldu.

4.       İslamcılık fikri II. Meşrutiyet’ten sonra daha yaygınlaşmış ve özellikler Mehmet Akif’in çabalarıyla edebiyata yansımıştır.Fakat bütün çabalara rağmen halkın büyük çoğunluğu  İslamcılık fikri etrafında birleşemedi.

5.       Bütün bunlarla beraber özellikle Avrupa ‘da yaygın olan milliyetçilik düşüncesi Osmanlı devletini de etkilemiş ve artık Batıcılık, Osmanlıcılık,  İslamcılık  benimsenmez olmuş ve Türkçülük düşüncesi güç kazanmıştır. İttihat ve Terakki’nin Büyük Turan ideolojisi  de  bu fikir akımına  katkıda bulunmuştur.

6.       Türkçülük düşüncesi sadece Milli edebiyat döneminde değil bundan önce de  görüldüğü zamanlar olmuştur.Tanzimat döneminde  Ahmet Vefik Paşa , Şemsettin Sami, Ahmet Cevdet Paşa gibi yazarlar tarafından başlatılan dil ve tarih çalışmaları 20. yüzyılın  başlarında Türkçülük fikrinin  doğmasına yol açmıştır.

7.       Ahmet Vefik Paşa’nın “Lehçe-i Osmani” adlı sözlüğü Şemsettin Sami’nin Kamus-ı Türki adlı eseri  aynı zamanda Ahmet Cevdet Paşa ‘nın  çıkardığı gazetenin altında  “Türk gazetesidir” ifadesinin bulunması Türkçülük anlayışının gelişmesini sağladı.

8.       Mehmet Emin Yurdakul’un  1897 yılında  “Cenge Giderken” isimli şiirinde “Ben bir Türküm; dinim, cinsim uludur.” dizesini kullanması  Milliyetçilik düşüncesinin ve Milli edebiyatın müjdecisi olarak değerlendirilmesi gereken bir durumdur. 

YENİ LİSAN MAKALESİ

1.        Milli edebiyat akımı 1911’de Selanik’te  yayımlanan  “Genç Kalemler” dergisinde “Yeni Lisan ” makalesinin yayınlanmasıyla başlar.

2.       Yeni Lisan”  makalesi bu edebi topluluğun bildirgesi konumundadır.

3.       Yeni Lisan makalesini “Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin, Ali  Canip Yöntem ” tarafında kaleme alınmıştır.

4.        “Yeni lisan” adını verdikleri davalarını gerçekleştir­meye çalıştılar. Bu konudaki başlıca amaçları şun­lardı:

– Dil sade olmalıdır.

– Ulusal kaynaklara ve yurt sorunlarına eğilmek gerekir.

Şiirde yalnız hece vezni kullanılmalıdır.

Bunların olması için de:

-Arapça ve Farsça dilbilgisi kuralları ile bazı istisnalar dışında bu kurala göre yapılmış tamlamalar kullanılmamalıdır.  Yabancı dilbilgisi kuralları, Arapça, Farsça ad ve sıfat tamlamaları bırakılmalıdır.

-Arapça ve Farsça kelimeler Türkçedeki kullanılışlarına göre değerlendirilmeli, Arapça ve Farsça kelimeler Türkçe telaffuzlarına göre yazılmalıdır.

– Arapça ve Farsça kelimeler yerine mümkün olduğu kadar Türkçeleri kullanılmalıdır.

– Terimler bilimle ilgili oldukları için bilim dilinde kullanılan Arapça ve Farsça terimlerin kullanılmasına aynen devam edilmelidir.

– Türkiye Türkçesine öteki Türk lehçelerinden kelime alınma yoluna gidilebilir.

– İstanbul halkının günlük konuşma dili esas alınmalıdır.

– Arapça kelimeler, gramerce, asıllarına göre değil, Türkçedeki kullanışlarına göre değerlendirilmelidir.

-Arapça ve Farsça kelimeler Türkçede söylendikleri gibi yazılmalıdır.

– Arapça ve Farsçadan gelen sözcüklerden, konuşma diline girip yaygınlaşmış olanlar Türkçeleşmiş sayılmalı ve kullanılmalıdır.

– Yabancı sözcükler, kendi dillerinde dilbilgisi bakımından hangi türden olursa olsun, Türkçede ne olarak kullanılıyorsa, dilbilgisi yönünden o türden sayılmalıdır. 

MİLLİ EDEBİYATIN GENEL ÖZELLİKLERİ

  1. Milli edebiyatçılar dilimizin  Arapça ve Farsçanın etkisinde yapay bir      dil olduğunu belirtmişlerdir.
  2. Servet-i      Fünun ve Fecr-i Ati edebiyatının yazarlarını Türkçeyi      yabancılaştırmakla  ve      yozlaştırmakla suçlamışlardır.
  3. Edebiyatın kullandığı dilin halkın dili      olması gerektiğini vurguladılar.
  4. Konuşma dilini yazı diline dönüştürme      düşüncesi  zamanın yazarlarının      büyük çoğunluğunca benimsenmiştir, böylece Osmanlıcadan  Türkçeye dönülmüştür.
  5. Milli edebiyat akımıyla  birlikte yeni ve halka dönük halk diline      önem veren yeni bir edebiyat akımı ortaya doğmuştur.
  6. Şiirde Halk edebiyatı nazım biçimlerinden      hece kullanılmış, aruz yerine hece tercih edilmiştir.Fakat geçiş dönemi      özelliği olduğunda hem hece hem de aruz kullanılmıştır.
  7. Konularını yerli hayattan ya da tarihten      almıştır. İstanbul’un dışına çıkılmış ve Anadolu insanı  edebiyata konu edinmiştir

NOT: Milli edebiyat dönemine kadar bütün dönemlerde İstanbul ve İstanbul insanı anlatılmıştır fakat bu dönemden sonra Anadolu insanı  ve  yaşamı edebiyata konu edinmeye başlamıştır. Kurtuluş Savaşı gibi konuları ele almışlardır.

  1. Milli edebiyat yazarları  eserlerini “Türk Yurdu , Türk Derneği ,      Türk Ocağı, Halka Doğru, Türk Sözü , Yeni Mecmua ve Dergah” dergilerinde  yayınlamışlardır.

MİLLİ EDEBİYATIN SANATÇILARI

Ömer Seyfettin

Ziya Gökalp

Ali Canip Yöntem

Mehmet Emin Yurdakul

Fuat Köprülü

Halide Edip Adıvar

Reşat Nuri Güntekin

Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Refik Halit Karay

Falih Rıfkı Atay

Memduh Şevket Esendal

Ahmet Hikmet Müftüoğlu

Halide Nusret Zorlutuna

Ruşen Eşref Ünaydın

Hamdullah Suphi Tanrıöver

 

NOT:  Milli edebiyat yazarları Cumhuriyet ilan edildikten sonra karşımıza Cumhuriyet edebiyatı yazarları olarak karşımıza çıkarlar. Sadece Ömer Seyfettin, 1920 yılında  vefat ettiği için katılamamıştır.