Modernizmi Esas Alan Eserler ve Sanatçılar

İçindekiler

 MODERNİZMİ ESAS ALAN YAZARLAR

* Modernizm, geleneksel olanı, yeni olana tabî kılma tavrı; yerleşik ve alışılmış olanı, yeni ortaya çıkana uydurma eğilimi ve düşünce tarzıdır.

* Modernizm, nesnelerin, varlıkların, durumların göründükleri gibi olmadıkları düşüncesine dayalıdır.

* Modern romancı gerçeğin dış dünyada değil, insanın iç dünyasında saklı olduğuna inanır ve toplumsal olana değil psikolojik olana yönelir.

* Olay örgüsü, estetik kaygıyla ve insana özgü bir gerçekliği ifade etmek üzere düzenlenir.

* Somut dünya gerçekliği yerine soyut gerçeklik önem kazanır.

*İnsanın karmaşık bir varlık olduğu düşüncesi işlenir.

*Anlatımda çağrışımdan ve şiirsel söyleyişten yararlanılmıştır.

*Alegorik anlatıma önem verilmiştir.

*Geleneksel anlatımın dışına çıkılmıştır.

* Öykülemede diyalog ve hikâye etme yerine bilinç akışını kullanır. Dolaşık ve karmaşık anlatım yöntemlerini dener. Simgelere, mitolojiye, efsanelere, mistisizme, nihilizme, fanteziye yönelir.

* Sait Faik, Haldun Taner, Yusuf Atılgan, Vüsat O. Bener, Bilge Karasu, Nezihe Meriç, Attila İlhan, Adalet Ağaoğlu, Ferit Edgü, Rasim Özdenören, Füruzan

 

POSTMODERNİZM AKIMI

* Postmodernizm öncelikle bilinç akışı yöntemine tepki olarak doğar; fakat aynı zamanda klasik( geleneksel) roman anlayışına da karşıdır.

* Sorgulanmadan, herkes tarafından kabul edilmesi gereken evrensel değerler olduğu görüşünü reddederek ortaya çıkar. Postmodernizm’de gerçeklik unsurundan çok kurmaca ön plandadır.

*Yazar, bir topluluk üyesi olmaya karşıdır; kendi bireyselliğini egemen kılmaya yönelir.

* Bu tür romanda son genellikle belirsizdir. Alışılagelmiş sonlar bulunmaz.

* Tek bir konu, tek bir bakış açısından verilmez; çok yönlü, çok kültürlü, değişik bakış açılı romanlar yazılır.

* Somut gerçeklikle soyut gerçeklik iç içe verilir.

* Tarihi, edebiyatın malzemesi olarak görüp onu yeniden üretmeye çalışır.

* Ciddi duruşa karşı alaycı tutumu benimser. Saçma bulunan durumlar alaycı bir üslupla anlatılır.

* Postmodern yazara göre hayat bir oyundur. Yaşamı kurmacaya dönüştüren roman da oyun içinde oyundur.

* Gerçek yaşamda karşılaşılan kişilerle hayal dünyasının kişileri, masal kişileri, çizgi film kahramanları birlikte verilebilir.

* Roman içinde farklı edebi türlerden yararlanılır.

* Zaman ve mekân geleneksel (klasik) ve modern romandaki kadar belirgin değildir.

* Dille oynama, dilin olanaklarını sonuna kadar kullanma, gerek kültür dilinin gerekse sokak dili ve yerel dillerin anlatım olanaklarından yararlanma bu anlayışın en belirgin özelliğidir.

* Merak unsuru yoktur.

Oğuz Atay, Orhan Pamuk, Pınar Kür, Yusuf Atılgan, Adalet Ağaoğlu, Latife Tekin, Bilge Karasu, Nedim Gürsel ise “postmodern (modernötesi) romanlar”

Modernizmi Esas Alan Eserler ve Sanatçılar

VÜS’AT O BENER (1922-2005)

* Çehov tarzının temsilcisidir.

*“Dost” adlı öyküsüyle dikkat çekti.

* Dost’ta, küçük kentlerdeki sıradan insanların iç ve dış dünyasını anlatan yapıtlar ortaya koymuştur.

*Öykülerinden “Dost” Fransızcaya, “Batak” Almancaya, “İlki” İngilizceye çevrildi.

Öykü: Dost, Yaşamasız, Siyah-Beyaz, Mızıkalı Yürüyüş, Kara Tren, Kapan

Oyun: Ihlamur Ağacı, İpin Ucu

Roman: Buzul Çağının Virüsü, Bay Muannit Sahtegi’nin Notları

SAİT FAİK ABASIYANIK (1906-1954)

*Gerçeküstücü öğelerle kişinin yalnızlığı ve bunun yarattığı acıları irdeledi.

*Sürekli kullandığı ana tema yaşama sevinci oldu.

*Sıradan insanlar, işsizler, hamallar, balıkçılar, sokak kadınları, kimsesiz çocuklar, emekçiler ve küçük burjuvalar onun insanlarıdır. O bu insanlarda evrensel insanı yakaladı.

*Öykülemeyi ruhsal değişiklikler yoluyla yaptı.

*Durum (Çehov) hikayesinin önemli ismidir.

* Sade, yalın  ve akıcı bir anlatımı vardır.

* Ona göre “ Her şey insanı sevmekle başlar.”

*Aynı zamanda bir İstanbul öykücüsüdür.

* Şiirsel bir anlatımı vardır.

* İyi bir gözlemcidir.

*Toplumsal sorunlar onu bireysel planda bir hayıflanmaya sürükler. Toplumsal çelişkiler karşısındaki tavrı öfke, yenilgi ve kaçış olur.

*Ölümünden sonra Burgaz Ada’daki evi müze haline getirildi. Annesi “Sait Faik Hikaye Ödülü” oluşturdu.

*Çağdaş edebiyata katkılarından dolayı Amerika’daki Uluslararası Mark Twain Derneği’nin onur üyeliğine seçildi.

Öykü: Semaver, Sarnıç, Şahmerdan, Lüzumsuz Adam, Mahalle Kahvesi, Havada Bulut, Kumpanya, Havuz Başı, Son Kuşlar, Alemdağ’da Var Bir Yılan, Az Şekerli (ölümünden sonra, 1954) Tüneldeki Çocuk, Mahkeme Kapısı, Balıkçının Ölümü-Yaşasın Edebiyat, Açık Hava Oteli, Konuşmalar-Mektuplar,  Müthiş Bir Tren

Şiir: Şimdi Sevişme Vakti

Roman: Medar-ı Maişet Motoru, II. Baskı “Birtakım İnsanlar” adıyla,  Kayıp Aranıyor, Yaşamak Hırsı

 

YUSUF ATILGAN (1921-1989)

*Asıl adı Yusuf Ziya Atılgan. Yazılarında “Nevzat Çorum” ve “Ziya Atılgan” imzalarını da kullandı.

* Psikolojik yabancılaşma ve yalnızlık temasını başarıyla işleyen bir yazar olarak tanındı.

*Modern anlatım tekniklerini, bilinçaltı ve psikanalitik öğeleri başarıyla kullanmış; varoluşçu felsefeden etkilenmiştir.

* Bazı eserlerinde kırsal kesimin yaşantısından bahseder; şehri anlatan eserlerinde ise bıkkınlık ve düzene uyumsuzluk anlatılır.

*Üzerinde çalıştığı “Canistan” adlı romanını tamamlayamadan kalp krizi sonucu öldü.

* Anayurt Oteli’nde Cebercet adlı kişinin ruhsal durumlarını anlatır.

*Hakkında yazılan yazı ve röportajlar ve kendisine adanan yazılar ölümünün ardından bazı “Perşembeci Dostları” tarafından “Yusuf  Atılgan’a Armağan” adlı kitapta derlendi.

Roman: Aylak Adam, Anayurt Oteli , Canistan

Öykü:Bodur Minareden Öte, Eylemci

Çocuk Kitabı:Ekmek Elden Süt Memeden

Çeviri:Toplumda Sanat

Piyes: Çıkış Gecesi

Şiirleri: Ölü Su

Çeviri Şiirleri: Gözler, (Şiir) Ezra Pound’dan, Yusuf Atılgan’a Armağan, Bir Yerde Hiç Gitmediğim.

Çeviri Yazıları: Kierkegaard’dan, Ayışığında Çalışkur, Onikiye Bir Var, Konçinalar, Sancho’nun Sabah Yürüyüşü, Kızıl Saçlı Amazon, Yalıda Sabah

 

BİLGE KARASU

* Eserlerini belli bir türün içine girecek şekilde yazmamıştır. Bilge Karasu gerek hikâyelerinde, gerekse diğer eserlerinde türlerin sınırlarıyla fazlaca oynamış, bazen hikâyelerinde şiirsel bir söyleyiş yakalamaya çalışmış, bazen de deneme ve hikâye arasında gidip gelmiştir. Kimi ürünlerinde resim ve müziğin açılımlarını düzyazıya taşımıştır.

* Uyanıklık hâli yerine rüya hâli daha ön plandadır. Mitolojiye, masallara, tarihsel dönemlere, efsanelere ve fanteziye fazlasıyla yer verir.

* Bilge Karasu, bireyin iç dünyasına ve sorunlarına ağırlık veren, onun günlük hayatındaki açmazlarını işleyen bir yazardır. Her insanın hayatında en az birkaç kere kafasından geçirdiği ya da yaşadığı (sevgi, dostluk, yalnızlık, tutku, inanç/inançsızlık, korku ve ölüm gibi) kavramları imgesel bir dille anlatır.

* Yazar günlük hayattan bahsettiği için, okuyucu hikâyedeki kahramanda ya da kişilerde kendinden parçalar bulur. Böylece kullanılan imgeleri de rahatlıkla bilinçaltında kendi yaşamına göre şekillendirip yorumlar, hikâyeyle okur arasında bir bağ oluşur.

* Karasu kelimelerini özenle seçer. Dili işlenmiş, üzerinde çok çalışılmış, oynanmış bir dildir. Kullandığı arı Türkçe başka yazarlarda yapay ve zorlama dururken, onun metinlerinde hoş bir tat bırakır. Çünkü ritm düşünülerek, ses düşünülerek, görsellik düşünülerek kurulmuş, kurgulanmış, kusursuz olması istenmiş bir dille yazılmıştır.

* Türkçe edebiyatın en özgün kalemlerinden biri olan Karasu “Gece” adlı kitabıyla 10 yılda bir verilen “Pegasus Ödülü”nü kazanan tek Türk Yazar’dır.

* Aynı zamanda felsefeci yanı olan Karasu, metinlerinde felsefi sorunları işlemiş, ya da onun metinleri felsefi incelemenin konusu olarak görülmüştür.

* Bilge Karasu da bireyin yalnızlığı ve iletişimsizliğini ön plana almıştır. Bireyin kendi yalnızlığı içinde, yaşadığı dünyayı kavramaya çalışmasını, bu çabayla dünya ile ilgili bilgiler edinişini verir.

* Yorumunu okuyucularına bıraktığı öykülerini, olgu, düşünce ve çağrışımı birbirine koşut olarak sürdürme tekniği ile yazmıştır.

* Öykülerinde zamanı içinde bulunulandan geriye dönüşler yaparak kullanan yazar, geri dönüşlerde kısa, devrik ya da yarım bırakılmış cümlelerden oluşan anlatımıyla vermiştir.

*Öykülerinde değişik cümle kuruluşlarıyla dikkati çeken Karasu öykülerini Troya’da Ölüm Vardı, Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı, Ölmüş Kediler Bahçesi, Kısmet Büfesi kitaplarında bir araya toplamıştır

Öykü: Troya’da Ölüm Vardı, Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı,

Roman: Gece, Kılavuz

Masal: Göçmüş Kediler Bahçesi

Düzyazı: Kısmet Büfesi, Narla İncire Gazel, Altı Ay Bir Güz

 

RASİM ÖZDENÖREN

*”Özdenören Denize Açılan Kapı adlı eseriyle 1984 yılında Türkiye Yazarlar Birliği Yılın Hikayecisi Ödülü’ne layık görülmüştür.

*İki Dünya adlı deneme kitabı da 1978’de Türkiye Milli Kültür Vakfı tarafından fikir dalında Jüri Özel Ödülü’nü kazanmıştır.

*Bir Ölüm ve Çözülme adlı hikayeleri ayrıca TV filmi yapılmış

Roman: Gül Yetiştiren Adam,

Hikaye: Hastalar ve Işıklar, Çözülme, Çok Sesli Bir Ölüm, Çarpılmışlar, Denize Açılan Kapı, Kuyu, Hışırtı, Ansızın Yola Çıkmak, Müslüman’ca Düşünme Üzerine Denemeler

Deneme: Ruhun Malzemeleri, Kafa Karıştıran Kelimeler, Yumurtayı Hangi Ucundan Kırmalı, Köpekçe Düşünceler

 

ADALET AĞAOĞLU

*İlk romanının yayınladığı 1973’e kadar sadece tiyatro yazarlığıyla ilgilendi, sonra çalışmalarını öykü ve romanda yoğunlaştırdı.

*Eserlerinde toplumun çalkantılı dönemlerini ve bu dönemlerin bireyler üzerindeki etkilerini irdeledi.

*Konularının yanı sıra eserlerinin biçimsel yetkinliğiyle, özellikle ayrıntıları değerlendirişiyle, geriye dönüşler iç monologlar, bilinç akımı, gibi değişik tekniklerden yararlanmadaki başarısıyla dikkat çekti.

*Öykülerinde insanlık durumlarından kesitleri ele aldığı gözlenir. Bir olayın, bir durumun yansımalarını; insanın dünyasında yer eden gerçekliği yansıtır.

*Doğa, toplum, zaman ilişkilerinin insanın iç dünyasındaki yansımalarını düşünce üretebilecek boyutlarda irdeledi. Değişimler karşısında edebiyatın yapısal durumu bakımından da arayışçı davrandı, kendine özgü anlatım biçimleri geliştirdi. İstanbul’da yaşıyor.

*Ölmeye Yatmak romanında Ağaoğlu, Türk toplumunun 1938–1968 yılları arasındaki süreçte yaşadığı siyasi ve sosyal olayları gözler önüne serer.

Oyun: Evcilik Oyunu, Çatıdaki Çatlak, Sınırlarda, Tombala, Üç Oyun: Bir Kahramanın Ölümü, Çıkış, Kozalar, Kendini Yazan Şarkı, Duvar Öyküsü, Çok Uzak-Fazla

Roman: Ölmeye Yatmak, Fikrimin İnce Gülü, Bir Düğün Gecesi, Yazsonu, Üç Beş Kişi, Hayır, Ruh Üşümesi,

Öykü : Yüksek Gerilim, Sessizliğin İlk Sesi, Hadi Gidelim, Hayatı Savunma Biçimleri

Anı : Göç Temizliği, Gece Hayatım

Deneme : Güner Sümer Toplu Eserleri, Adalet Ağaoğlu Seçmeler, Karşılaşmalar, Geçerken, Başka Karşılaşmalar

NEZİHE MERİÇ (1925)

*Kadın ve çocuk sorunlarıyla ilgili çalışmalarıyla tanındı.

*Toplumsal yaşamda kendi iç yalnızlığını sürdüren genç kız ve kadınları anlatmadaki başarısı ve şiirli havasıyla ön plana çıktı.

*Değişik anlatım biçimleri denediği yapıtlarında kadın ve çocuk sorunlarına yoğunlaştı.

*Olaydan çok bireyin dünyasına yönelmiştir.

* Kadınların yalnızlıklarını anlatan eserlerinde kullandığı şiirli dil ve bilinçaltını oklayan yapısıyla ilk esrinden itibaren dikkat çekmiştir. Korsan Çıkmazı adlı romanı Topal Koşma hikayesinin genişletilmiş şeklidir.

*Öyküleri Amerika, Almanya, Fransa ve Rusya’da yayınlanan çeşitli öykü antolojilerinde yer aldı.

Öykü: Bozbulanık, Topal Koşma, Menekşeli Bilinç, Dumanaltı, Bir Kara Derin Kuyu, Yandırma

Roman: Korsan Çıkmazı, Boşlukta Mavi

Oyun: Sular Aydınlanıyordu, Sevdican, Çın Sabahta

Çocuk Kitapları: Alagün Çocukları, Küçük Bir Kız Tanıyorum dizisi, Dur Dünya Çocukları Bekle, Ahmet Adında Bir Çocuk

Anı: Çavlanın İçinde Sessizce

 

FERİD EDGÜ

* Yazarın yazın hayatı Hakkari öncesi ve sonrası olmak üzere iki dönem Halide incelenebilir.

Özellikle Hakkari öncesi dönemde kaleme aldığı öykülerinde Ferit Edgü, yaşamın anlamsızlığını duyumsayan öykü kişilerinin kaygılarını, bunaltılarını, iletişimsizlik kaynaklı yalnızlıklarını, yabancılaşmalarını ve varoluşsal olanaksızlıklarını dile getirirken bu dünyayı, bir kaos mekanı olarak algılar. Yazar, bireyin anlık durumlarını şimdi ve burada‘lığı ile ilişkilendirerek metne taşır. Fiziksel ve düşünsel yokluğa sürüklenen bireyin, dünyada hazır buldukları karşısında yaşadığı çatışmayı, dilsel anlamda, varoluşsal çözülüşler ile bütünler.

* Edgü‘nün Hakkâri‘de yedek subay öğretmen olarak geçirdiği dönem, benimsediği sanat çizgisinde yeni unsurların, yeni eğilimlerin ortaya çıkmasını sağlayarak adeta bir dönüm noktası olmuştur.

* Bireyin şimdi ve buradalığından hareket eden yazar, öykülerinde genellikle yalnızca an‘ı aktarmayı yeğler ve insan varlığı üstüne, ancak yaşanılan durumlar içinde konuşulabileceğini, yaşanılan anın her şeyin üstünde etkime gücünde bulunduğunu, kişinin ne düne ne de yarına içinde bulunduğu an kadar bağlanamayacağını belirtir.

* Öykülerini sanatın toplum sorunlarıyla ilgilenmesinin zorunlu olması gerektiği düşüncesiyle yazmaya başlayan Ferit Edgü, kısa sürede toplumsallığı bırakmıştır.

* İlk kitabı Kaçkınlar’da topladığı öykülerinde ahlak ölçülerine, alışkanlıklara baş kaldıran tedirgin insanın yenilgisini verir.

* Çoğu insanın içine düştüğü bunalımın nedenini arar. Öykülerinde insanoğlunun durumunu gün ışığına çıkartma çabası içinde olduğu görülür. İçinde yaşadığı ortama yabancılaşan, çevresiyle ilişki kuramayan, karamsar, mutsuz insanların yaşayışlarını, çapraşık ruhsal durumlarını yansıtmaya çalışır. Kimi durumları felsefeye dayalı bir bakış açısıyla veren Edgü bu çizgideki öykülerini Kaçkınlar’dan sonra, Bozgun, Av, Bir Gemide, Çığlık kitaplarında yayımlamıştı

* Romanlarında “niçin” sorusundan çok “nasıl” sorusu üzerinde durdu.

* Çevresiyle uyum sağlayamayan bireyin sorunlarına eğildi.

*Varoluşçuluk akımının etkisinde kalmış; çevresiyle uyum sağlayamayan bunalımlı bireyin dünyasını yansıtan öykü ve romanlarıyla tanınmıştır.

*Felsefi bir boyutlu olan anlatısını yalın ve özenli bir dil üzerine kurmuştur.

Roman: Kimse, O/Hakkari’de Bir Mevsim, Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı

Öykü: Kaçkınlar, Bozgun, Av, Bir Gemide, Çığlık, Binbir Hece, Doğu Öyküleri, İşte Deniz, Maria, Do Sesi, Avara Kasnak, Nijinski Öyküleri

Senaryo: Hakkâri’de Bir Mevsim (O adlı romanından senaryo)

Deneme: Tüm Ders Notları, Yazmak Eylemi, Şimdi Saat Kaç?, Yeni Ders Notları, Seyir Sözcükleri, Devam, Sözlü/ Yazılı, İnsanlık Halleri

Şiir: Ah Min-el Aşk, Dağ Şiirleri

Anı: Görsel Yolculuklar

Biyografi: Abidin, Avni Arbaş, Osman Hamdi-Bilinmeyen Resimleri

Çocuk Kitabı: Doğa Dostları

 

FÜRUZAN

*İlk romanı “Parasız Yatılı” ile 1972 Sait Faik Hikaye Armağanı’nı kazanınca ünlendi.

*İlk romanlarında düşmüş kadınlar, kötü yola sürüklenen küçük kızların, çöküş sürecindeki burjuva ailelerin, yeni yaşama koşullarından bunalan, yurt özlemi çeken göçmenlerin, yoksulluk içinde yaşama savaşı veren, tek silahları sevgi olan yalnız kalmış kadınların, çocukların dramlarına sevecen bir bakışla eğildi.

*Ayrıntılarla beslediği canlı anlatımı, karakterleri işleyişindeki derinlikle dikkat çekti.

*Almanya incelemelerinden sonra da göçmen ve gurbetçi işçi soranları üzerinde durdu.

*Ayrı kültürlerden gelen insanların yaşamlarından kesitler verdi, özellikle gurbetçilerin çocuklarının sorunlarına eğildi.

Öykü: Parasız Yatılı, Kuşatma, Benim Sinemalarım, Gecenin Öteki Yüzü, Gül Mevsimidir

Roman: 47’liler, Berlin’in Nar Çiçeği

Gezi-Röportaj: Yeni Konuklar, Balkan Yolcusu, Ev Sahipleri

Oyun: Redife’ye Güzelleme, Kış Gelmeden

Şiir: Lodoslar Kenti

Çocuk kitabı: Die Kinder Der Turkei , Türkiyeli Çocuklar

 

OĞUZ ATAY (1934-1977)

*Toplum içinde savrulmuş belirli bir ilgi bulamayan insanları eserlerine aldı.

*Özellikle romanlarının içine oyun masal gibi türleri ekleyerek yeni bir roman tarzı geliştirdi.

*Anlatımın biçimini amaç konuyu araç olarak kullanmıştır.

*Burjuva yaşama ayak uydurmayıp yalnızlaşan bireyi işlemiştir.

*Post-modern anlayışla romanlarını kaleme aldı.

*Bazı eserlerinde psikolojik çözümlemelere yer verdi.

*Genel olarak, aydın bireyin sorunlarına eğilmiş, egemen burjuva zihniyeti karşısında bireyin bunalımlarını ve başkaldırısını dile getirmiştir.

*İlk romanı “Tutunamayanlar“da küçük burjuva dünyasına ironiyle yaklaştı. Bu eserinde yenilikçi ve çağdaş Batı romanının bazı tekniklerinden ustaca yararlandı. İç konuşma, bilinç akışı, düşler ve değişik söylemlerden oluşan metinler düzleminde karmaşık bir gerçeklik kurdu. Romanın içinde dağılmış ayrıntı, gözlem ve çağrışımlar, bütüne egemen olan bilinçli bir kurgunun öğeleridir.

*Öykü kitabı “Korkuyu Beklerken”de de psikolojik çözümlemelere ağırlık verdi.

Roman: Tutunamayanlar, Tehlikeli Oyunlar, Bir Bilim Adamının Romanı, Eylembilim

Öykü: Korkuyu Beklerken

Oyun: Oyunlarla Yaşayanlar

 

ORHAN PAMUK

*Post-modern anlayışla romanlarını kaleme aldı.

*Romanları birçok dile çevrildi.

* Romanlarında Doğu – Batı sorunlarını felsefi ve kültürel bir açıdan ele almıştır.

* Daha çok adın kesimi anlatan anlaşılması zor romanlar yazmıştır.

*İlk romanı Cevdet Bey ve Oğulları 1979’da Milliyet Yayınları Roman Yarışması’nı kazandı. II: Abdülhamit döneminden 12 Mart’a kadar geçen zaman diliminde bir ailenin serüvenini anlatır.

*1985’de yayınlanan tarihî romanı Beyaz Kale Pamuk’un ününü yurt içinde ve yurt dışında genişletti.

*Simgesel değerlerle yüklü Kara Kitap, çağdaş Türk edebiyatının en fazla tartışılan romanlardan biri oldu.

* Yeni Hayat romanında başkahramanının okuduğu bir kitaptan etkilenerek daha önceki değerlerinden uzaklaşması anlatılır.

* Kar’da olay Kars’ta geçer.

*2006’da Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan ilk Türk yazarı olarak tarihe geçti.

*Avrupa ve ABD’deki üniversitelerde ders verdi. Halen ABD’de yaşıyor.

Roman: Cevdet Bey ve Oğulları, Sessiz Ev, Beyaz Kale, Kara,Kar Kitap, Yeni Hayat, Benim Adım Kırmızı, Kar

Öykü: Öteki Renkler

Anı: Babamın Bavulu, İstanbul: Hatıralar ve Şehir

Söyleşi: Öteki Renkler

Senaryo: Gizli Yüz

 

LATİFE TEKİN (1957-)

* Anadolu’daki köy yaşamı ve insanlarını masalımsı bir atmosferde ve “Yüz Yıllık Yalnızlık” tadında anlattığı bu ilk romanı “Sevgili Arsız Ölüm” büyük ün kazandı.

* Değişik üslubu ve yaklaşımıyla kuşağındaki edebiyatçıların önde gelen isimlerinden biri oldu.

* İlk romanı Sevgili Arsız Ölüm ile kendi yaşantılarından hareketle ailesinin macerasını, çocukluk izlenimlerini bir yığın halinde aktarırken toplumda kök salmış inançların boşluğunu da anlamsızlığını da hissettirmiştir. Çevresinde olup bitenleri anlamayan çocuğun hep yapması ve yapmaması gereken şeylerle ilgili sürekli emir alması anlatılır.

Roman: Sevgili Arsız Ölüm, Berci Kristin Çöp Masalları’nı, Gece Dersleri, Buzdan Kılıçlar, Aşk İşaretleri, Ormanda Ölüm Yokmuş, Unutma Bahçesi

Seneryo:Bir Yudum Sevgi

Anı: Gümüşlük Akademisi

AYŞE KULİN

*Öykülerden oluşan ilk kitabı Güneşe Dön Yüzünü 1984 yılında yayınlandı.

*1996 yılında Münir Nureddin Selçuk’un yaşam öyküsünün anlatıldığı Bir Tatlı Huzur adlı kitabı yayınlandı.

*Aynı yıl, Foto Sabah Resimleri adlı öyküsü Haldun Taner Öykü Ödülü’nü, bir yıl sonra aynı adı taşıyan kitabı Sait Faik Hikaye Armağanı’nı kazandı.

*1997’de yayınlanan Adı Aylin adlı biyografik romanı ile, İstanbul İletişim Fakültesi tarafından yılın yazarı seçildi.

*2001 yılında yayınlanan Köprü isimli romanı ile Doğu illerimizde yaşanan dramın kökenleri ve Cumhuriyet tarihi içindeki nedenlerini ele aldı.

*2002’de yayınlanan Nefes Nefese romanı ile İkinci Dünya Savaşı sırasında yüzlerce Yahudi’yi soykırımda kurtaran Türk diplomatlarının kahramanlıklarını bir aşk öyküsü ile birlikte işliyor…

*”Geniş Zamanlar” adlı öykü kitabı 2007 yılında TV ekranlarında dizi olarak yayınlanmaya başlandı.

*2004 yılında yazdığı “Gece Sesleri” romanı, 2008 yılında aynı adla televizyona uyarlanarak yayınlanmaya başlandı.

Öykü:Güneşe Dön Yüzünü, Geniş Zamanlar, Foto Sabah Resimleri, Bir Varmış Bir Yokmuş

Roman:Adı: Aylin, Sevdalinka, Füreya,  Köprü, Nefes Nefese, Gece Sesleri, Bir Gün, Veda, Umut

Deneme-Araştırma-Biyografi: İçimde Kızıl Bir Gül Gibi, Babama, Kardelenler, Bir Tatlı Huzur

 

BUKET UZUNER

*Rapsodi Dergisi’nde kadın ve gezi sayfaları hazırladı.

Roman: İki Yeşil Susamuru, Anneleri, Babaları, Sevgilileri ve Diğerleri, Balık İzlerinin Sesi, Kumral Ada, Mavi Tuna,

Öykü: Benim Adım Mayıs, Ayın En Çıplak Günü, Güneş Yiyen Çingene, Karayel Hüznü, Şairler Şehri

Gezi: Bir Siyah Saçlı Kadının Gezi Notları, Şehir Romantiğinin Günlüğü, New York Seyir Defteri

 

İNCİ ARAL

*Yazdığı konuların başında her zaman evlilik içinde metamorfozlar geçiren kadınların öyküleri gelir.

* İnci Aral’ın kadın kahramanları genelde toplumda saygın yeri olan, güçlü ve hoş kadınlardır.

* İkili ilişkileri ve bu ilişki içindeki tarafların psikolojilerini, olayların nedenlerini o kadar güzel ve akıcı anlatır.

Safran Sarı, geleceksizlik üzerine kurduğu romanında bu üç kişinin kesişen yollarını anlatıyor; para, güç ve başarı peşinde koşarken kimliklerinden, aşktan ve umutlarından uzaklaşan, en sonunda ruhunu kaybedişinin serüveni…

 

Ölü Erkek Kuşlar, Yeni Yalan Zamanlar, Hiçbir Aşk Hiçbir Ölüm , Safran Sarı, Sadakat romanlarıyla tanınır.

SELİM İLERİ

*1968’de yayınlanan ilk öykü kitabı “Cumartesi Yalnızlığı”nda sınırlı ilişkiler içinde sıkışan insanların yaşamlarını anlattı.

*”Pastırma Yazı” ve “Bir Denizin Eteklerinde” öykü kitaplarında uyarlı gençlerin tutkularını, sıkıntılı ilişkilerini, orta tabakadan insanların acılarını, yalnızlıklarını, kurtuluş arayışlarını anlattı. *1973’ten sonra romana yöneldi. “Her Gece Bodrum” romanıyla büyük başarı kazandı.

*İç konuşma tekniğini kullandığı bu romanda, toplumsal kargaşa içinde bunalıma düşen aydınların arayışlarını ve çıkmazlarını ele aldı.

*Roman ve öykülerinin yanı sıra senaryolar, denemeler ve edebiyatla ilgili incelemeler de yazdı.

Öykü: Cumartesi Yalnızlığı, Pastırma Yazı, Dostlukların Son Günü, Bir Denizin Eteklerinde, Eski Defterde Solmuş Çiçekler, Son Yaz Akşamı

Roman: Destan Gönüller, Her Gece Bodrum, Ölüm İlişkileri, Cehennem Kraliçesi, Bir Akşam Alacası, Yaşarken ve Ölürken, Yalancı Şafak, Saz Caz Düğün Varyete, Hayal ve Istırap

DENEME-İNCELEME: Çağdaşlık Sorunu, Aşk-ı Memnu ya da Uzun Bir Kışın Siyah Günleri, Düşünce ve Duyarlık, Kamelyasız Kadınlar

Anı: Annem İçin, Hatırlıyorum,  Seni Çok Özledim

Şiir: Ay Işığı

Senaryo: Kırık Bir Aşk Hikayesi

 

LEYLA ERBİL

* Leyla Erbil, 1960’lı yılların başında bireye eğilen öyküleri ile tanınan bir yazarımızdır.

* Toplum sorunlarına bireyden hareket ederek eğilen yazar, insanların davranışlarını yalnız gözlemlemekle kalmayarak onları bu davranışa yönelten nedenlere, bilinçaltına inmeye çalışır.

* Psikanalizin özgürleştirici yöntemlerinden yararlanarak dinin, ailenin, okulun, toplumsalın ürettiği tabularla dolu ideolojilere karşı mücadelesini oturmuş kelime hazinesi ve söz dizimi kurallarını değiştirme çabasıyla sürdürdü.

* Nedeni ne olursa olsun, yalnızlığı en çok duyanların aydınlar olduğuna dikkati çeken Erbil, cinselliği de aydınlar, daha çok da kadınlar açısından ele almıştır. Kimi öykülerinde evliliği ele alan kadınların sorunlarına değinir.

* Cumhuriyet döneminde işçi göçüne değinen ilk yazarlarımızdan biri olarak dikkati çeker. Genelde kent insanını anlatan Leyla Erbil, aydınların halktan kopuk oluşlarını eleştirilecek yanlarını ortaya koyar.

*Öykülerinde rüyalardan yararlanarak 2. Meşritiyet yıllarından başlayıp Cumhuriyet’in ilk yıllarına değin geçen olayları verir ve Cumhuriyet döneminde 12 Mart’a gelir.

* Seçtiği temalarda kendisini gösteren isyan, üslubuna da yansımış ve “hallaç”ın attığı pamuk yığınlarını andıran, okurken insanın nefesini kesen bir anlatım şekli oluşturmuştur. Hallaç, Eski Sevgili, Zihin Kuşları’nda hikayelerini toplamış; Tuhaf Bir Kadın, Karanlığın Günü, Mektup Aşkları adlı romanları yayınlanmıştır.

PINAR KÜR

* Genç yaşta şiir ve tiyatroyla ilgilendi. İlk öyküleri 1971’de “Dost” dergisinde yayınlandı. Cumhuriyet, Yazko-Edebiyat, Hürriyet Gösteri, Milliyet Sanat Dergisi gibi gazete ve dergilerde yayınlanan öyküleriyle ünlendi.

* İlk romanı “Yarın Yarın”la edebiyatçı kimliğiyle okurla buluşan Kür’ün bu eseri, 1976’da yayımlanışından altı yıl sonra dönemin sıkıyönetim idaresi tarafından yasaklandı; kitap ve yazar iki yıl süren mahkeme sonrasında aklandı.

* Pınar Kür 1977’de yayınlanan “Küçük Oyuncu”dan sonra, kadının toplumsal ve cinsel olarak ezilmesi sorununu ele aldı.

* “Asılacak Kadın”  ile müstehcenlik iddialarına maruz kaldı ve kitabı yine iki yıllık bir mahkeme süreci sonunda aklandı.

* “Asılacak Kadın”ı, 1981’de yayınlanan “Bir Deli Ağaç” takip etti.

* 1983’de yayımlanan öykü kitabı “Akışı Olmayan Sular”la Sait Faik Öykü Ödülü’nü aldı.

Pınar Kür, “Bitmeyen Aşk” ile tekrardan müstehcenlik iddialarına maruz kaldı.

* İngiliz ve Fransız edebiyatının pek çok nitelikli eserini Türkçeye kazandırmış bir çevirmen olan Kür`ün editörlüğünü üstlendiği dünya edebiyatı seçkisi “Short Fiction in English” Ekim 2001’de Istanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları tarafından yayımlandı.

ROMAN: Yarın Yarın, Küçük Oyuncu, Asılacak Kadın, Bitmeyen Aşk, Bir Cinayet Romanı, Sonuncu Sonbahar

ÖYKÜ: Bir Deli Ağaç, Akışı Olmayan Sular, Hayalet Hikayeleri

 

ELİF ŞAFAK

* Yüksek lisans çalışması sırasında Kem Gözlere Anadolu adlı öykü kitabını ve ilk romanı Pinhan’ı yayımladı. Bu eserle Kombassan Vakfı tarafından verilen 1998 Mevlana Büyük Ödülü’nü kazandı.

* 2000 yılında Türkiye Yazarlar Birliği Ödülü’nü kazanan Mahrem romanı ile geniş okur kesimi tarafından tanındı. Bunu iki yıl ara ile yayımlanan Bit Palas ve İngilizce olarak yazdığı Araf  adlı kitapları izledi.

* Şafak, 2004 yılında beş yazarın (Murathan Mungan, Faruk Ulay, Elif Şafak, Celil Oker, Pınar Kür) ortak kaleme aldığı bir roman projesinde yer aldı, bu roman Beşpeşe adıyla yayımlandı.

* 2005’te Med Cezir adlı kitabında kadın, kimlik, kültürel bölünme, dil ve edebiyat hakkında yazılarını bir araya getirdi.

* 2006’da yayımlanan “Baba ve Piç” adlı romanını İngilizce olarak kaleme aldı. Türk-Ermeni ilişkilerini inceleyen bu roman nedeniyle hakkında Türklüğe hakaret ettiği gerekçesi ile dava açıldıysa da, suçun yasal unsurlarının oluşmadığı ve delil bulunmadığı gerekçesiyle beraat etti.

* Aynı yıl Şehrazat Zelda isimli kızı dünyaya geldi. Doğum sonrası yaşadığı depresyonu, İngilizce olarak kaleme aldığı Siyah Süt adlı otobiyografik romanda anlattı.

* Son romanı, 2009 yılının Mart ayında yayımlanan AŞK isimli romandır. Kitap, Türk edebiyat tarihinin en kısa sürede en çok satan edebi eseri ünvanına sahip olmuştur.

* 2009 yılı sonunda, sekiz romanı ve ilk deneme kitabı Med Cezir’den seçilmiş paragrafları bir araya getirdiği Kağıt Helva adlı kitabını yayımladı.

* 2010 Kasım ayında Firarperest adlı deneme türündeki ikinci eseri piyasaya çıktı.

Sanatçı, Türkiye’de çeşitli günlük ve aylık yayınlarda yazmaya devam etmektedir. 1 Mayıs 2009 tarihinden bu yana Habertürk gazetesinde ve aynı gazetenin “HT PAZAR” adlı ekinde yazılarını yayınlamayı sürdürmektedir.

 

NAZLI ERAY

* Yazarın ilk kitabı olan Ah Bayım Ah’ın, Türk öykücülüğüne alışılmadık bir duyarlılık, farklı bir bakış getirdiği kabul edilir. Toplumsal ve bireysel gerçeklerin yarattığı bunalımları aşmak için, yaşantısını, çocukluk dünyasının düş ve fantezi olanaklarına bağlayarak şaşırtıcı bir etki uyandırır. Yazarın bu kitabı; çocukluk, hastane günleri, bireysel acılar ve küçük insanların arzuları etrafında yazılan on sekiz öyküden oluşmaktadır. Gerçekle düşselin iç içe olması alışılmadık bir öyküleme tekniği olarak görülür.

* “Bireysel olanın öyküsünü yazan yazarın hem kendi içsel hem de sosyal gerçekleri ifade etmekte asla vazgeçmediği yöntemleri ‘fantezi, rüya ve gerçek’in alaşımı olacaktır.

ESERLERİ: Uyku İstasyonu, Ah Bayım Ah, Kız Öpme Kuyruğu, Beyoğlunda Gezersin, Ekmek Arası Rüya, Arzu Sapağında İnecek Var, Aşık Papağan Barı, Aşk Artık Burada Oturmuyor, Ay Falcısı, Deniz Kenarında Pazartesi, Eski Gece Parçaları, Pasifik Günleri, El Yazması Rüyalar, Yıldızlar Mektup Yazar, Hazır Dünya, Sis Kelebekleri, Kapıyı Vurmadan Gir, Düş İşleri Bülteni, Kuş Kafesindeki Tenor, Orphee, Örümceğin Kitabı, Geceyi Tanıdım, Aşkı Giyinen Adam, Kayıp Gölgeler Kenti, Farklı Rüyalar Sokağı, İmparator Çay Bahçesi, Marilyn – Venüs’ün Son Gecesi,

 

SEVGİ SOYSAL

* Tutkulu Perçem’le adını duyuran Sevgi Sosyal, ilk öykülerinde bireysel duyarlılıkları, sorunları işleyen bir yazar olarak görünür.

* Varoluşçuluğun, biçim kaygısının ağır bastığı öykülerinde kadının toplumsal yaşantısına açıklık getirmek ister.

* Kadın erkek ilişkilerini daha çok cinsellik yönünden ele alan Sosyal, erkeğin egemenliğini kadının onun bütün yaptıklarına seyirci kalışını işler.

* Kadınların sorunlarını, Almanya’nın küçük bir kasabasında yetişen Tanta Rosa’nın yaşamıyla sürdüren yazar bu öykülerini de Tanta Rosa’da yayınlamıştır.

* Barış Adlı Çocuk’ta da yurduna karşı yabancılaşmakta olanların durumu anlatılır. Ayrıca, devlet düzenindeki bozukluklar, cezaevlerinin durumu da üzerinde durduğu konular arasındadır.

* Sevgi Soysal özellikle bu yıllarda bireysellikle toplumsallığı bir arada veren yazar olarak dikkati çeker.

* Gazete yazılarından seçilmiş Yıldırım Bölge kadınlar Koğuşu adlı bir kitabı da bulunan yazar hem rahatsızlığını hem de hapishane izlenimlerinden bir kısmını kitaplaştırmıştır.

* Yürümek, bir kadınla bir erkekten hareket edilerek kadınlık sorunlarının ele alındığı bir romandır.

* Yenişehir’de Bir Öğle Vakti’nde 27 Mayıs 1960’a yakın bir tarihte Yenişehir’de öğle vakti bir kavağın devrilişini anlatılırken bir dönem Türkiye’sinin panaroması çizilir.

* Şafak ise 12 Mart olayını ve 12 Mart’a götüren olayları süzgeçten geçiren bir romandır.

* Tamamlayamadığı son romanı Hoş Geldin Ölüm’dür.

Eserleri: Tutuklu Perçem, Tante Rosa, Barış Adlı Çocuk adlında hikaye kitapları; Yürümek, Yenişehir’de Bir Öğle Vakti, Şafak adlı romanları vardır.

 

AYLA KUTLU

* İlk romanı Kaçış’ı 1977’de tamamladı.

* Romanlarındaki karakterleri toplumsal ve tarihi gelişmelerle iç içe anlattı.

* Bir Göçmen Kuştu O adlı romanıyla Madaralı Roman Ödülü’nü kazanan Ayla Kutlu, artık eşinden ayrılmış, yaşamını sanata endekslemiştir. Bu romanında bir Osmanlı aydının yaşam öyküsünü daha çok kadınlara yansıyan bölümüyle anlattı.

* Bir Göçmen Kuştu O romanının devamı niteliğindeki Emir Bey’in Kızları romanını 1999 yılında yayımladı.

* Sen de Gitme Triyandafilis adlı yapıtıyla Sait Faik Hikâye Ödülü’nü aldı. Bu öykü senaryolaştırılmış, yazara En İyi Senaryo dalında Altın Koza ödülünü getirmiş;

* Hoşçakal Umut ve Solgun Sarı Bir Gül yazarın filme çekilen diğer yapıtlarındandır.

* Ayla Kutlu, 1990’larda çocuk kitaplarına yöneldi ve yirmiye yakın çocuk kitabı yazdı.

* Aynı dönemde, kadın sorunlarına eğilen yapıtlar verdi. Kadın sorunlarını açıkça ortayan koyan yapıtlarından Kadın Destanı adlı manzumesini klasik destan yapısı ve koşuk biçiminde kaleme aldı. Bu yapıt, Gılgamış Destanı ‘na bir gönderme idi; Kutlu, Kadın Destanı’nda kadının mitolojik (Söylencebilim) çağlardaki öyküsünü bugünkü öyküsüne bağlamıştı.

* 1995 yılında yazdığı ‘Mekruh Kadınlar Mezarlığı’ Yunus Nadi Roman Armağanına değer bulundu.

* Ayla Kutlu, yaşamının ilk 22 yılını Zaman da Eskir adlı yapıtında anlatmıştır.

Romanların temalarına baktığımızda kadın erkek ilişkileri en dikkat çeken unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.

* Yazar hemen her eserinde kadın erkek ilişkilerinden yola çıkmış ve kadın yanlısı bir anlayış ile Anadolu’nun, İstanbul’un, köylerin ve şehirlerin, genel olarak ise toplumun kadınlarının duygularını, düşüncelerini, acılarını, sevinçlerini, erkekler ile olan münasebetlerini, erkeklerin kadınlara olan bakış açılarını, toplumun kadın anlayışını son derece başarılı bir şekilde gözlemlemiş ve bunları anlatma yoluna gitmiştir.

*Ayla kutlu  Eserlerinin her birerinde tarihin altyapısından faydalanan yazar günümüz insanının içinde bulunduğu  duygusal devinimleri de anlatıyor. Dolayısıyla geçmiş -hal- gelecek üçgeni arasında bir köprü kurma isteği de söz konusu.

* Eserlerini son derece yüksek gözlemler üzerine kurgulayan yazarın eserlerini okurken okuyucu kendisini anlatılan mekânın içinde bulmakta, kendisini roman kahramanlarından biri saymakta ve okuduğu romanın kurgusunu rahatlıkla kanıksamak ve roman kahramanlarının arasında Ayla Kutlu’yu da aramaktadır.

* Yazarın çok fazla üzerinde durduğu temalardan biri göçtür.

Romanları: Kaçış, Islak Güneş, Cadı Ağacı, Tutsaklar, Bir Göçmen Kustu O, Hoşça Kal Umut, Kadın Destanı, Emir Beyin Kızları,

Hikâyeleri: Hüsnüyusuf Güzellemesi, Sen de Gitme Triyandafilis, Mekruh Kadınlar Mezarlığı, Zehir Zıkkım Hikâyeler

 

MELİSA GÜRPINAR

* İlk şiir kitabı “Umut Pembeleri”, 1962 yılında yayımlandı. 1975 yılında “Yeni Bir Gün Şarkısı” adı altında üç şiir kitabını bir arada yayımladı.

* 1981’de “Geceyarısı Notları”, 1983’te “Ara Beni Sevgilim Sözcüklerin” İçinde ve “Yalnızlık Mevsimi”, 1985’te “Yaz Mektupları” adlı şiir kitapları yayımlandı.

* 1990’da yayımlanan “İstanbul’un Gözleri Mahmur” adlı şiirsel öyküleri, Halil Kocagöz Şiir Ödülü’nü aldı. “Bir İstanbul Üçlemesi” olan bu çalışmanın ikinci parçası, “Yeni Zaman Eski Hayat” adlı bir oyun olarak 1993’te basıldı ve o yıl sahneye konulup oyun yazarlığı dalında Avni Dilligil Ödülü’nü aldı.

* 1992’de “Çocukluğum ve Ölümüm” adlı şiir kitabıyla, “Uçup Giden Kent” adlı çocuk romanı yayımlandı.

* 1997’de “Okul Arkadaşım” adlı gençlik romanı ve 1998’de “Salkımsöğütlerin Gölgesinde” adlı düzyazı şiir kitabıyla, “Kitap Benim Kanadım” adlı çocuklar için yazılmış şiirsel bir anlatı kitabı da yayımlandı.

* 1999’da, “Her Harf Bir Melek” adlı şiir kitabı yayımlanan şair, 2003 yılında “Ada Şiirleri” adlı kitabıyla Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü’nü kazandı. Türkiye Yazarlar Sendikası ve PEN üyesi olan şair, halen İstanbul’da yaşamakta.

 

SEVİNÇ ÇOKUM

* Sevinç Çokum edebiyat dünyasına hikaye ile girdi. Hikayeleri Hisar, Türk Edebiyatı, Töre dergilerinde çıktı. Sonra Romana yöneldi.

* Sosyal ve tarihî romanlar kaleme aldı. Hikayelerinde İstanbul’un gelenekçi semtlerinin sosyal yapısından kesitler verdi; yalnızlığı ve dayanışmayı işledi. Kadın tiplerinin iç dünyalarını başarılı psikolojik tahlillerle yansıtır.

* Son iki romanında konuları tarihten seçerek tarihi roman sayılabilecek eserler de verdi.

* Ruh tahlillerine girerek kahramanlarının duygularını akıcı ve dokunaklı bir dille tasvir etti.

* Romanlarında sosyal konuların yanında tarihî konulara da ağırlık vermiştir. Türk kimliğinin üzerinde durarak esir Türklerin ıstıraplarını dile getirmiştir.

Hikayeleri: Eğik Ağaçlar, Bölüşmek, Makina, Derin Yara, Onlardan Kalan, Bir Eski Sokak Sesi, Evlerinin Önü, Onlardan Kalan

Romanları: Zor , Bizim Diyar, Hilal Görününce, Ağustos Başağı, Gülyüzlüm, Çırpıntılar

Senaryoları: Beyaz Sessiz Bir Zambak, Yeniden Doğmak

 

TARIK DURSUN

Hikaye: Hasangiller, Vezir Düşü, Güzel Avrat Otu , Sevmek Diye Bir şey, Yabanın Adamları, 36 Kısım Tekmili Birden, Bağrıyanık Ömer ile Güzel Zeynep, Bahriyeli Çocuk, İmbatla Dol Kalbim.

Romanları:Rıza Bey Aile Evi, İnsan Kurdu, Sabah Olmasın, Denizin Kanı, Kopuk Takımı,Gün Döndü, Kayabaşı Uygarlığı’nın Yükselişi ve Birdenbire Çöküşü, Alçaktan Uçar Güvercin