Warning: Use of undefined constant ‘WP_MEMORY_LIMIT’ - assumed '‘WP_MEMORY_LIMIT’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Use of undefined constant ’64m’ - assumed '’64m’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/dersimi3/public_html/wp-config.php:100) in /home/dersimi3/public_html/wp-includes/feed-rss2.php on line 8
milli edebiyat dönemi hakkında bilgi – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Kaynak Sitesi. Online Sınavlar Çıkmış Sorular Sınıf Konuları Sat, 03 Apr 2021 12:09:39 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.7.4 https://dersimizedebiyat.org/wp-content/uploads/2018/11/cropped-icon-32x32.png milli edebiyat dönemi hakkında bilgi – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org 32 32 Milli Edebiyat Döneminin Oluşumu https://dersimizedebiyat.org/milli-edebiyat-doneminin-olusumu.html Sat, 01 Feb 2014 15:21:05 +0000 http://www.milliedebiyat.gen.tr/?p=15 MİLLİ EDEBİYATIN OLUŞUMU:

1.1908 yılında II. Meşrutiyetin ilanından sonra Osmanlı toplumunda “Batıcılık, Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülük” olmak üzere 4 fikir akımı ortaya çıktı.

2. Tanzimat döneminde Türk toplumu hızlı bir biçimde Batılılaşma hareketi içine girdi. Osmanlı toplumunun da hızlı bir şekilde dağılmaya başlaması “Osmanlıcılık ” fikrinin daha da yaygınlaşmasına vesile oldu. Bu fikir özellikler devlet eliyle de desteklenmiştir. II. Meşrutiyetin ilanından sonra da Osmanlıcılık rağbet görmeye başladı.

3. Balkan harbinde Osmanlı tebaası altındaki toplumların ayaklanması ve buradaki son topraklarında eden çıkması ve elde Türk ve Müslüman toplumların kalması Türkçülük ve İslamcılık fikrinin ortaya çıkmasına ve halkın bu iki fikir akımını benimsemesine vesile oldu.

4. İslamcılık fikri II. Meşrutiyet’ten sonra daha yaygınlaşmış ve özellikler Mehmet Akif’in çabalarıyla edebiyata yansımıştır.Fakat bütün çabalara rağmen halkın büyük çoğunluğu İslamcılık fikri etrafında birleşemedi.

5. Bütün bunlarla beraber özellikle Avrupa ‘da yaygın olan milliyetçilik düşüncesi Osmanlı devletini de etkilemiş ve artık Batıcılık, Osmanlıcılık, İslamcılık benimsenmez olmuş ve Türkçülük düşüncesi güç kazanmıştır. İttihat ve Terakki’nin Büyük Turan ideolojisi de bu fikir akımına katkıda bulunmuştur.

6. Türkçülük düşüncesi sadece Milli edebiyat döneminde değil bundan önce de görüldüğü zamanlar olmuştur.Tanzimat döneminde Ahmet Vefik Paşa , Şemsettin Sami, Ahmet Cevdet Paşa gibi yazarlar tarafından başlatılan dil ve tarih çalışmaları 20. yüzyılın başlarında Türkçülük fikrinin doğmasına yol açmıştır.

7. Ahmet Vefik Paşa’nın “Lehçe-i Osmani” adlı sözlüğü Şemsettin Sami’nin Kamus-ı Türki adlı eseri aynı zamanda Ahmet Cevdet Paşa ‘nın çıkardığı gazetenin altında “Türk gazetesidir” ifadesinin bulunması Türkçülük anlayışının gelişmesini sağladı.

8. Mehmet Emin Yurdakul’un 1897 yılında “Cenge Giderken” isimli şiirinde “Ben bir Türküm; dinim, cinsim uludur.” dizesini kullanması Milliyetçilik düşüncesinin ve Milli edebiyatın müjdecisi olarak değerlendirilmesi gereken bir durumdur.

]]>
Milli Edebiyat Neden Ortaya Çıktı? https://dersimizedebiyat.org/milli-edebiyat-neden-ortaya-cikti.html Mon, 20 Jan 2014 19:30:58 +0000 http://www.milliedebiyat.gen.tr/?p=412 MİLLÎ EDEBİYAT NEDEN ORTAYA ÇIKTI?

Fransız ihtilaliyle ortaya çıkan milliyetçilik akımı Os­manlı İmparatorluğunda^ azınlıkları da etkilemiş ve İmparatorluk içindeki çeşitli kavimler bağımsızlıklarını ilan etme yoluna gitmişlerdir. Bu durum, Osmanlı dev­letinde geniş bir yankı uyandırmıştır.

1908’de II. Meşrutiyetin ilan edilmesi, edebiyatta millî kaynaklara yönelme konusunda çok önemli bir ortam hazırlamıştır. Tam meşrutiyeti izleyen yıllarda 31 Mart Vakası, Balkan Harbi, I. Dünya Savaşı, İmparatorluğu derinden etkilemiş, devletin kurtarılması konusunda aydınların farklı fikirler üretmesini sağlamıştır. Bu dü­şünce akımları, Osmanlıcılık. Batıcılık, islamcılık ve Türkçülük olarak özetlenebilir. Yaşanan acı olaylar, ye­nilgiler, toprak kayıpları Türkleri millî benliklerini bulma ve korumaya itmiştir. Milliyetçilik, daha doğrusu Türk­çülük bu yönelişin bir sonucudur

Genelde milliyetçilik, özelde de Türkçülük fikri ilk kez Tanzimat döneminde seslendirilmeye başlanmış; an­cak bu düşüncenin bir sistem hâline getirilmesi, iyiden iyiye benimsenip yaygınlaşması I. Dünya Savaşı yılla­rında gerçekleştirilebilmiştir. Henüz Türk-Yunan Savaşı sırasında Mehmet Emin Yurdakul, “Anadolu’dan Bir Ses yahut Cenge Giderken” adlı şiirine “Ben bir Türk’üm, dinim cinsim uludur” dizesiyle başlar. Onun bu çıkışı, “Yeni Lisancılar” olarak bilinen sanatçıların çabalarıyla daha belirgin bir akım olarak ortaya çıkmıştır

]]>
Milli Edebiyat Döneminde Saf Şiir Anlayışı https://dersimizedebiyat.org/milli-edebiyat-doneminde-saf-siir-anlayisi.html Sat, 04 Jan 2014 22:16:43 +0000 http://www.milliedebiyat.gen.tr/?p=304 MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİNDE SAF (ÖZ) ŞİİR ANLAYIŞI:
  • Hece vezniyle, yalın bir dille, devrin gerçeklerini, halkın sorunlarını dile getiren şiirler yazmak yerine, sanat değeri yüksek saf (öz) şiire yönelmişlerdir. Bu anlayışa yönelik şiir yazan şairler: Yahya kemal Beyatlı, Ahmet Haşim.
  • Aruz ölçüsüyle yazmışlardır.
  • Bireysel konularda yazmışlardır.
  • Dil doğal dilden farklıdır. Sözcüklere yeni anlamlar yükleyerek imge oluşturma yoluna gitmişlerdir.

Yahya Kemal Beyatlı (1884-1958)

  • Üsküp’te doğmuştur. İlk ve orta öğrenimini Üsküp, Selanik ve İstanbul’da yaptıktan sonra 1903’te Paris’e gitmiştir.
  • Kişiliği Paris’te Albert Sorel’den aldığı tarih dersi ile şekillenmiştir. Sorel’den aldığı metotla Osmanlı tarihini incelemeye başlamıştır.
  • Baudelaire, Victor Hugo, Verlaine gibi Fransız şairlerinin etkisinde kalmıştır.
  • Onun şiirlerinin çıkış noktası Osmanlı tarihi ve şiiridir. Onun şiirlerinde neo-klasik bir anlayış vardır. Yeni şekillerle ve sade bir dille yazdıklarında bile Osmanlı medeniyetine bağlı olduğu görülür.
  • Konu olarak tarih, vatan, millet ve İstanbul sevgisi ön plandadır.
  • Yahya Kemal’de tarihe yaslanan bir milliyetçilik vardır.
  • Duygu, düşünce ve hayali ustalıkla kaynaştıran şair, pek çoğuna hikâye karakteri verdiği lirik-epik şiirleri geniş bir kültürün, derin bir felsefenin ürünüdür.
  • Sanatçı şiirde iç ahengi her şeyden üstün tutan sanatçı, şiirleri de şiirsel bir bütünlüğe ulaşmış; iç ve dış ahenklerin yardımı ile bu konuda başarılı olmuştur. Bu ahengin oluşumunda daha elverişli olduğu için “Ok” şiiri dışındaki tüm şiirlerin aruz vezni ile yazmıştır.
  • Divan şiirimizin Batı şiirindeki bütün anlayışıyla ele almıştır; bu şiiri çağdaş bir yorumla yeniden sunmuş neo-klasik bir şairdir.
  • Aruza en güzel şeklini vermiştir.
  • Şiirlerinin yanında düzyazı olarak makale, gezi, deneme, anı, fıkra, mektup, hikaye, monografi türlerinde yazılar yazmış, çeviriler yapmıştır.

Şiir: Kendi Gök Kubbemiz, Eski Şiirin Rüzgârıyla, Rubailer ve Hayyam Rubailerini Türkçe Söyleyiş Bitmemiş şiirler

Düzyazı: Aziz İstanbul, Eğil Dağlar, Siyasi Hikâyeler, Siyasi ve Edebi Portreler, Edebiyata Dair, Çocukluğum, Gençliğim, Siyasi ve edebi Hatıralarım,Tarih Muhasebeleri, Mektuplar-Makaleler

Ahmet Haşim (1884-1933)

  • Türk edebiyatında sembolizmin en önemli temsilcisidir.
  • Şiirlerini aruz ölçüsü ile kaleme almıştır.
  • Eserlerinde oldukça ağır bir dil kullanmıştır.
  • Haşim’e göre şiir, hissedilmek, duyulmak için yazılan bir türdür. Şiirde ahenk, musiki, anlamda önce gelir. Üstelik şiir anlaşılmak için değil, duyulmak için yazılmalıdır. Şiirin dili, musiki ile söz arasında ve sözden ziyade musikiye yakındır.
  • Ahmet Haşim, şiirlerinde dış dünyayı olduğu gibi değil, hayallerle süsleyerek şiire aktarmıştır. Şiirinde anlam kapalılığından yanadır. Ona göre şiiri herkes nasıl anlıyorsa şiirin anlamı odur.
  • Haşim, yaşadığı dünyada mutlu değildir, onun iç dünyasına karamsarlık hâkimdir. Bu karamsarlık onun şiirlerine de yansımıştır. Bu karamsarlığın oluşmasında annesini küçük yaşta kaybetmesi ve yüzündeki yara önemli olmuştur.
  • Haşim hep aynı tarz şiir yazmıştır. Şiirlerinde aşamalı bir değişme yoktur. Yalnızca derinleşme, ustalaşma söz konusudur. Şiirimize getirdiği imgeler özgün olmakla birlikte Türk hayal sisteminin ve doğayı algılama ve yorumlayışın bir ürünü değildir.
  • Haşim, Batı şiirini özellikle Fransız şiirini iyi incelemiştir. Baudelaire, Rodenbach, Valery, Mallerme gibi şairlerin etkisi görülür.
  • Sanat şahsi ve muteremdir.” Görüşüne ömrünün sonuna kadar bağlı kalmıştır. Bu bakımdan Haşim’in şiirlerinde hiçbir ideolojik, sosyal ve siyasal konu yer almaz.
  • Şiirleri belli bir anı yakalamak için çaba gösteren empresyonist ressamları akla getiren Haşim’in üç döneminde, üç ayrı renge düşkünlük göstermiştir.
  • Şiir-i kamer’de sarı, Göl Saatleri’nde kara, Piyale’de kırmızı renkler ağır basar.
  • Haşim’in en çok kullandığı nazım birimi dörtlüktür. Biçim açısından şiirimize getirdiği önemli bir yenilik ise serbest müstezattır.
  • Haşim’in dili çok küçük bir sözlükten oluşur. Sözcüklerin az olması, işlediği konuların sınırlılığındandır. Onun konularında, benzetmelerinde, duygularında, düşüncelerinde bir çeşitlilik bulunmaz; hep aynı şeyleri hem de aynı sözcüklerle anlatır.
]]>
Milli Edebiyat Dönemi Çoşku ve Heyecana Bağlı Metinlerin Özellikleri – Ayrıntılı Çalışma https://dersimizedebiyat.org/milli-edebiyat-donemi-cosku-ve-heyecana-bagli-metinlerin-ozellikleri-ayrintili-calisma.html Sat, 04 Jan 2014 19:18:53 +0000 http://www.milliedebiyat.gen.tr/?p=286 Milli Edebiyat Döneminde Çoşku ve Heyecana Bağlı Metinlerin Genel Özellikleri – Ayrıntılı Çalışma

Halk edebiyatı şiir biçimlerinden yararlanma yoluna gidilmiştir: Türk şiiri, İslamiyet’in kabulünden sonra Divan edebiyatı ve Halk edebiyatı olarak iki ana kolda ilerlemiştir. Bu iki şiir anlayışının şiir biçimleri de birbirinden farklıdır. Yenileşme devri edebiyatında Halk şiiri nazım biçimlerini kullanma fikri Tanzimat Döneminde dile getirilmiş ancak yaşama geçirilememiştir. Millî Edebiyat Dönemi şiirinde Halk edebiyatı şiir biçimlerine yönelinmiş, dörtlüklerle şiirler yazılmış; mani, koşma gibi nazım biçimleri kullanılmıştır. Halk edebiyatı şiir biçimleri üzerinde oynamalar da yapılmıştır. Ancak bu dönemde elbette sadece Halk edebiyatı şiir biçimlerinin kullanıldığını söylemek mümkün değildir.

Hece ölçüsüyle şiirler yazılmıştır: Şiir tarihimizde İslamiyet öncesi Türk şiirinde hece ölçüsü kullanılmıştır. Daha sonra İslamiyet’in kabulüyle birlikte aruz ölçüsü kullanılmaya başlanmıştır. Ancak hece ölçüsü de tam olarak terk edilmemiş, Halk şiirinde bu ölçü birimi kullanılmıştır. Tanzimat Dönemi’yle birlikte aydınlar arasında bizim millî ölçü birimizin hece ölçüsü olduğu dillendirilmeye başlanmıştır. Ziya Paşa asıl şiirimizin halk şiiri olduğunu söyler. Hatta bu konuda hece vezni ile bir de türkü yazmıştır. Ancak o dönemde hece ile şiir yazma düşüncesi tam olarak yaşama geçirilemez.

Servet-i Fünûn Döneminde de hece ölçüsüyle şiir yazmak düşüncesi şairlerce benimsenmez. Gerçi bu dönemde Tevfik Fikret çocuklar için hece ile şiirler yazmış ve bu şiirlerini Şermin adlı kitabında toplamıştır. Ancak bu dönemin genel havasına bakıldığında cılız bir örnektir. Ancak yüzyılın başında Mehmet Emin Yurdakul ile birlikte hece ile şiir yazılması yüksek sesle dile getirilmiştir. Mehmet Emin Yurdakul ile ilk çıkış yapılmış,

Yeni Lisancılar ile bu daha da ileri götürülmüş, Beş Hececi şairlerle birlikte de hece ile yazma tam bir akım hâline gelmiştir.

Konu seçiminde yerlilik esas alınmıştır: Millî Edebiyat Dönemi şiirinde konu seçiminde yerliliğin esas alındığı görülür. Halkın yaşama biçimi şiirlerde işlenmeye başlanmıştır. Bu yerlilik daha sonra memleketçi bir edebiyatı doğurmuştur.

 Şiirlerin konuları halkın yaşamından ve ülkenin içinde bulunduğu koşullardan seçilmiştir: Millî Edebiyat Dönemi şiirinde şairler konularını seçerken o dönemde halkın yaşadıklarından, ülkenin içinde bulunduğu koşullardan etkilenmiştir. Millî Edebiyat Dönemi’nde Trablusgarp, Çanakkale ve en sonunda Kurtuluş Savaşı olmak üzere büyük savaşlar yaşanmıştır. İmparatorluğun adım adım yıkılışa sürüklendiği bu dönemde yıllar süren savaşlardan bitkin düşmüş bir halk vardır. Şairler vatan savunması için halka moral aşılayan kahramanlık ve yurt sevgisini işleyen coşkun bir lirizmin olduğu şiirler yazmışlardır. Bu dönemde devrin gerçekliği şiire yansımıştır. Bu gerçeklik yalnızca Yeni Lisancılar olarak bilinen şairlerin şiirlerinde değil, halkın yaşama tarzını ve değerlerini yansıtan manzumelerde de karşımıza çıkar.

 Millî kaynaklara yönelme gerçekleşmiştir : Millî Edebiyat akımı şiirlerinde millî kaynaklara yönelme söz konusudur. Konular millî olaylardan ve tarihten seçilmiş; ölçü, nazım şekli vb. konularda millî şiirimiz kabul edilen Halk şiirine yönelinmiştir.

Sade bir dille şiirler yazılmıştır: Millî Edebiyat akımı dönemi şiirlerinde dilde sadeleşme gerçekleşmiş, özellikle Servet-i Fünûn ve Fecr-i Âti dönemi şiirlerinde karşılaştığımız ağır dilin yerine, açık, anlaşılır, halkın konuştuğu sade Türkçe şiirlerde kendini göstermiştir.

Çeşitli nazım biçimleri kullanılmıştır: Millî Edebiyat dönemi şiirinde Halk edebiyatı nazım biçimlerinden yararlanılmakla birlikte bu konuda bir çeşitlilik göze çarpar. Bu dönemde yeni nazım biçimleri denenmiş, serbest müstezat daha da geliştirilmiş, Batıdan alınan sone ve terza-rima gibi nazım şekilleri de kullanılmıştır.

Bütün bu yenileşme ve değişimlerin yanında bazı ortak özellikler olsa bile Millî Edebiyat Dönemi şiirinde döneminin şiirini tek bir başlık altında toplamak mümkün değildir. Bu dönemde ana hatlarıyla üç eğilim karşımıza çıkar. Bunlar:

1. Ziya Gökalp ve çevresine sade bir dille ve hece ölçüsüyle şiirler yazılmıştır.

Sade bir dille ve hece ölçüsüyle şiir yazma konusunda Mehmet Emin Yurdakul‘un çıkışı, Genç Kalemler dergisinde yazan ve kendilerine Yeni Lisancılar denen şairlerle daha da ileri götürülür. Ziya Gökalp bu gruba sonradan katılmasına karşın, etkisi en büyük olan sanatçıdır. Sonuçta bu dönemde Ziya Gökalp etkisinde sade bir dille ve hece ölçüsüyle millî konuları öne çıkaran, halka moral aşılayan, milliyetçilik fikrini destekle*yen, didaktik şiirler yazılmıştır. Bu şiirlerin sanatsal yönü zayıftır. Biçimsel yönden ölçü ve uyak sağlanmıştır. Ancak birçok şiirde uyakların doldurma olduğu hissi uyanmaktadır.

2. Saf (öz) şiire özgü arayışlar vardır.

Millî Edebiyat Dönemi şiirinin egemen olduğu yıllarda saf (öz) şiire özgü arayışlar da söz konusudur. Özellikle Ahmet Haşim ve Yahya Kemal bu yolda şiirler yazmıştır.

Her iki sanatçı da hece yerine aruzu kullanmış, zaman zaman sade dille şiirler yazsalar da sadeleşme akımını bir dava olarak görmemişlerdir. Toplumsallıktan, devrin gerçeklerinden uzak, sanat kaygısı ön planda olan şiirler yazmışlardır. Yahya Kemal Türk tarihinden konuları işlese de her iki şairin o dönemin belirgin anlayışı olan halka, ülke gerçeklerine, dönemin millî olaylarına yöneldiği söylenemez.

3. Halkın yaşama tarzını ve değerlerini yansıtan manzum hikâyeler yazılmıştır.

Millî Edebiyat akımı şiirinin etkili olduğu yıllarda halkın yaşama tarzını ve değerlerini yansıtan manzum hikâyeler de yazılmıştır. Bu konuda Mehmet Akif Ersoy başı çeker. Konularını tamamen halkın yaşamından alan sanatçı, şiirlerinde sokak dilini bazen argo da dâhil olmak üzere şiirlerine yansıtmıştır. Onun Ziya Gökalp çevresinde şiir yazan şairlerden ayrılan en önemli yönleri, Türkçülük yerine İslamcılığı öne çıkarması, hece vezni yerine aruzu kullanmasıdır. Sanatı toplumun hizmetinde gören Mehmet Akif, aruz vezniyle sokaktaki halkın diliyle halkın içinde bulunduğu çıkmazları, yaşama tarzını ve değerlerini anlatan manzum hikâyeler yazmıştır.

4. Bu üç grubun dışında şiir yazanlar da vardır.

Bir de bütün bunların dışında bireysel olarak şiir yazan şairler ve Edebiyat-ı Cedide zevkini sürdüren, o doğrultuda eser vermeye devam eden şairler vardır. Ancak bunlar dönemin koşulları gereği, geri planda gözüken şairlerdir.

]]>
Milli Edebiyat Akımının Özellikleri – Maddeler Halinde https://dersimizedebiyat.org/milli-edebiyat-akiminin-ozellikleri-maddeler-halinde.html Sat, 04 Jan 2014 18:55:51 +0000 http://www.milliedebiyat.gen.tr/?p=274 Milli Edebiyat Akımının Özellikleri:

1911 yılında Selanik’te çıkan “Genç Kalemler” dergisinde Ömer Seyfettin’in “Yeni Lisan” adlı makalesinin yayımlanmasıyla “Milli Edebiyat” akımı başlar. Milli Edebiyat hareketi öncelikle bir dil hareketidir. Dergi yazarları ilk olarak dilin millileştirilmesiyle işe başlarlar. Sade Türkçenin bir dava olarak ele alınması ilk kez bu dergide ortaya konmuştur. “Milli Edebiyat” terimi de ilk kez bu dergide kullanılmıştır.
Amaçları:
1.   Dil sade olmalıdır.
2.   Ulusal kaynaklara ve yurt sorunlarına eğilmek gerekir.
3.   Şiirde yalnız hece vezni kullanılmalıdır.

Genel Özellikleri:
1.   Şiirde daha çok bireysel konulara yönelen dönem sanatçıları, roman ve öyküde sosyal meselelere yönelmişlerdir. Milliyetçilik düşüncesi, Kurtuluş Savaşı gibi konuları ele almışlardır. Konuların İstanbul dışına çıkması en belirgin özelliklerdendir.
2.   İstanbul halkının günlük konuşma dili esas alınmıştır. Arapça ve Farsça sözcükleri Türkçede söylendiği gibi yazmayı tercih etmişlerdir.
3.   “Aşk” bu dönem roman ve hikâyesinin en önemli teması olarak dikkat çeker. Bu eserlerde dil günlük konuşma dilidir.
4.   Milli Edebiyat ile birlikte yeni ve halka dönük, halk diline önem veren yeni bir edebiyat akımı doğmuştur.
5.   Milli Edebiyat Akımı Türk edebiyatında toplum ve ülke meselelerine geniş yer veren sade Türkçeyi ve hece veznini kullanma yoluna giden bir edebiyat akımdır.
6.   Milli Edebiyatçılar, dili sadeleştirme konusunda birtakım ilkeler belirledikten sonra edebiyatta da taklitçilikten kaçınılmasını, sanatçıların Türk halkının hayata yönelerek yaratıcı nitelikler kazanmalarını ve yapıcı eserler vermelerini istediler.
7.   “Hikâye, roman, tiyatro konularını, kahramanlarını yerli hayattan almalıdır.” İlkesini benimsediler.
8.   Türkiye’de cumhuriyet ilan edilirken Milli Edebiyat temsilcilerinin büyük çabalarıyla konuma dili edebiyat dili olarak yaygınlaşmıştır.

]]>
Milli Edebiyat Dönemi Türk Edebiyatının Genel Özellikleri https://dersimizedebiyat.org/milli-edebiyatin-genel-ozellikleri-2-2.html Fri, 03 Jan 2014 13:49:15 +0000 http://www.milliedebiyat.gen.tr/?p=128 Milli Edebiyatın Oluşumu ve Genel Özellikleri

  •      Genç Kalemler dergisinin 1911’de Selanik’te yayımlanmaya başlanması, Tanzimat edebiyatında ilk işaretleri görülen Türkçülük hareketlerini de hızlandırmıştır.
  •      Ömer Seyfettin’in Genç Kalemler’in ilk sayısında yayım­ladığı Yeni Lisan makalesiyle “sade Türkçe” bir dava olarak ilk kez bu dergide ele alınmış olur.
  •      Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöntem, Ziya Gökalp “Yeni Lisan” makalesi etrafında doğan yeni hareketin öncüleri olurlar.
  •      Milli Edebiyat döneminde birçok dergi yayımlanmıştır: 1911’de yayımlanan Genç Kalemler, Halit Fahri’ni yö­nettiği Şair (1919), Mustafa Nihat’ın çıkardığı Dergâh (1921) dergileri “Milli Edebiyat” hareketinin daha çok sa­nat ve edebiyat yönüne ağırlık vermişlerdir. Milliyetçiliği ideolojik yönden ele alan dergiler ise, Türk ‘Derneği (1911), Türk Yurdu (1912) ve Yeni Mecmua (1917)’dır.
  •      Genç Kalemler’in ardından çıkan Türk Yurdu ve Yeni Mecmua gibi dergiler, Ziya Gökalp’ın sosyolojik çalışma­ları, Halide Edip’in Yeni Turan romanı, Türkçülük akımı­nın gelişmesini, edebiyat ortamının değişmesini ve Milli Edebiyat Akımı’nın doğuşunu sağlar.
  •      Batı taklitçiliğinden kaçınarak, milli konulara yönelme, yeni ve milli bir edebiyat ortaya koyma amacı güdülmüş-tür.
  •      Türk kültürü ve tarihi el değmemiş bir hazine olarak kabul edilmiştir.
  •      Dil birliğini, ulus-devlet anlayışının temeli olarak gören Milli Edebiyatçılar Türkçeyi bilim ve sanat dili haline ge­tirme, dil bilinci yoluyla milli bilinç oluşturma, halk kül­türüne yönelme ve halkı eğitme gibi amaçlarına ulaşmak için dilde sadeleşmeye gitmişlerdir.
  •      Sade bir dili savunmuşlar, dilde karşılığı bulunan ve dilimize fazla oturmayan Arapça ve Farsça sözcükler kullanılmamıştır.
  •  “Toplum için sanat” anlayışı çerçevesinde eserler ortaya konmuştur.
  •      Halkın yaşamı ve sorunlarının yanı sıra bireysel konular da işlenmiştir.
  •      Mizahi üslup önemsenmiş, mizah ve hiciv türünde eser­ler de verilmiştir.
]]>
Milli Edebiyat Dönemi Türk Edebiyatının Genel Özellikleri https://dersimizedebiyat.org/milli-edebiyatin-genel-ozellikleri-2.html Fri, 03 Jan 2014 13:49:15 +0000 http://www.milliedebiyat.gen.tr/?p=128 Milli Edebiyatın Oluşumu ve Genel Özellikleri
  •      Genç Kalemler dergisinin 1911’de Selanik’te yayımlanmaya başlanması, Tanzimat edebiyatında ilk işaretleri görülen Türkçülük hareketlerini de hızlandırmıştır.
  •      Ömer Seyfettin’in Genç Kalemler’in ilk sayısında yayım­ladığı Yeni Lisan makalesiyle “sade Türkçe” bir dava olarak ilk kez bu dergide ele alınmış olur.
  •      Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöntem, Ziya Gökalp “Yeni Lisan” makalesi etrafında doğan yeni hareketin öncüleri olurlar.
  •      Milli Edebiyat döneminde birçok dergi yayımlanmıştır: 1911’de yayımlanan Genç Kalemler, Halit Fahri’ni yö­nettiği Şair (1919), Mustafa Nihat’ın çıkardığı Dergâh (1921) dergileri “Milli Edebiyat” hareketinin daha çok sa­nat ve edebiyat yönüne ağırlık vermişlerdir. Milliyetçiliği ideolojik yönden ele alan dergiler ise, Türk ‘Derneği (1911), Türk Yurdu (1912) ve Yeni Mecmua (1917)’dır.
  •      Genç Kalemler’in ardından çıkan Türk Yurdu ve Yeni Mecmua gibi dergiler, Ziya Gökalp’ın sosyolojik çalışma­ları, Halide Edip’in Yeni Turan romanı, Türkçülük akımı­nın gelişmesini, edebiyat ortamının değişmesini ve Milli Edebiyat Akımı’nın doğuşunu sağlar.
  •      Batı taklitçiliğinden kaçınarak, milli konulara yönelme, yeni ve milli bir edebiyat ortaya koyma amacı güdülmüş-tür.
  •      Türk kültürü ve tarihi el değmemiş bir hazine olarak kabul edilmiştir.
  •      Dil birliğini, ulus-devlet anlayışının temeli olarak gören Milli Edebiyatçılar Türkçeyi bilim ve sanat dili haline ge­tirme, dil bilinci yoluyla milli bilinç oluşturma, halk kül­türüne yönelme ve halkı eğitme gibi amaçlarına ulaşmak için dilde sadeleşmeye gitmişlerdir.
  •      Sade bir dili savunmuşlar, dilde karşılığı bulunan ve dilimize fazla oturmayan Arapça ve Farsça sözcükler kullanılmamıştır.
  •      “Toplum için sanat” anlayışı çerçevesinde eserler ortaya konmuştur.
  •      Halkın yaşamı ve sorunlarının yanı sıra bireysel konular da işlenmiştir.
  •      Mizahi üslup önemsenmiş, mizah ve hiciv türünde eser­ler de verilmiştir.
]]>
Milli Edebiyat Akımının Genel Özellikleri-Kısa Bilgi https://dersimizedebiyat.org/milli-edebiyat-akiminin-genel-ozellikleri-kisa-bilgi.html Wed, 01 Jan 2014 21:17:19 +0000 http://www.milliedebiyat.gen.tr/?p=80 MİLLİ EDEBİYAT AKIMI(1911–1923)’NIN GENEL ÖZELLİKLERİ: ]]> Milli Edebiyat Şair ve Yazarlarının Dil Anlayışları https://dersimizedebiyat.org/milli-edebiyat-sair-ve-yazarlarinin-dil-anlayislari-2.html Wed, 01 Jan 2014 21:14:04 +0000 http://www.milliedebiyat.gen.tr/?p=76 Milli Edebiyatçıların Dil Anlayışı

1911 yılında, Selanik’te çıkan “Genç Kalemler” dergi­sinde Ömer Seyfettin’in “Yeni Lisan” adlı makalesinin yayımlanmasıyla Milli Edebiyat akımı başlar. Milli Ede­biyat hareketi öncelikle bir dil hareketidir. Dergi yazar­ları ilk olarak dilin millileştirilmesiyle işe başlarlar. Sade Türkçenin bir dava olarak ele alınması ilk kez bu der­gide ortaya konmuştur. “Milli Edebiyat” terimi de ilk defa bu dergide kullanılmıştır.

“Yeni lisan” adını verdikleri davalarını gerçekleştir­meye çalıştılar. Bu konudaki başlıca amaçları şun­lardır:

– Dil sade olmalıdır.

– Ulusal kaynaklara ve yurt sorunlarına eğilmek gerekir.

Şiirde yalnız hece vezni kullanılmalıdır.

Bunların olması için de:

* Arapça ve Farsça dilbilgisi kuralları ile bazı istisna­lar dışında bu kurala göre yapılmış tamlamalar kul­lanılmamalıdır. Yabancı dilbilgisi kuralları, Arapça, Farsça ad ve sıfat tamlamaları bırakılmalıdır.

* Arapça ve Farsça kelimeler Türkçedeki kullanılışla­rına göre değerlendirilmeli, Arapça ve Farsça keli­meler Türkçe telaffuzlarına göre yazılmalıdır.

* Arapça ve Farsça kelimeler yerine mümkün oldu­ğu kadar Türkçeleri kullanılmalıdır.

* Terimler bilimle ilgili oldukları için bilim dilinde kul­lanılan Arapça ve Farsça terimlerin kullanılmasına aynen devam edilmelidir.

* Türkiye Türkçesine öteki Türk lehçelerinden keli­me alınma yoluna gidilebilir.

* İstanbul halkının günlük konuşma dili esas alınma­lıdır.

* Arapça kelimeler, gramerce, asıllarına göre değil, Türkçedeki kullanışlarına göre değerlendirilmelidir.

* Arapça ve Farsça kelimeler Türkçede söylendikle­ri gibi yazılmalıdır.

* Arapça ve Farsçadan gelen sözcüklerden, konuş­ma diline girip yaygınlaşmış olanlar Türkçeleşmiş sayılmalı ve kullanılmalıdır.

* Yabancı sözcükler, kendi dillerinde dilbilgisi bakı­mından hangi türden olursa olsun, Türkçede ne olarak kullanılıyorsa, dilbilgisi yönünden o türden sayılmalıdır.

]]>
Milli Edebiyatın Genel Özellikleri https://dersimizedebiyat.org/milli-edebiyatin-genel-ozellikleri-3.html Wed, 01 Jan 2014 15:30:50 +0000 http://www.milliedebiyat.gen.tr/?p=26 MİLLİ EDEBİYATIN GENEL ÖZELLİKLERİ
  1. Milli edebiyatçılar dilimizin  Arapça ve Farsçanın etkisinde yapay bir dil olduğunu belirtmişlerdir.
  2. Servetifünun ve Fecriati edebiyatının yazarlarını Türkçeyi yabancılaştırmakla  ve yozlaştırmakla suçlamışlardır.
  3. Edebiyatın kullandığı dilin halkın dili olması gerektiğini vurguladılar.
  4. Konuşma dilini yazı diline dönüştürme düşüncesi  zamanın yazarlarının büyük çoğunluğunca benimsenmiştir, böylece Osmanlıcadan  Türkçeye dönülmüştür.
  5. Milli edebiyat akımıyla  birlikte yeni ve halka dönük halk diline önem veren yeni bir edebiyat akımı ortaya doğmuştur.
  6. Şiirde Halk edebiyatı nazım biçimlerinden hece kullanılmış, aruz yerine hece tercih edilmiştir.Fakat geçiş dönemi özelliği olduğunda hem hece hem de aruz kullanılmıştır.
  7. Konularını yerli hayattan ya da tarihten almıştır. İstanbul’un dışına çıkılmış ve Anadolu insanı  edebiyata konu edinmiştir

NOT: Milli edebiyat dönemine kadar bütün dönemlerde İstanbul ve İstanbul insanı anlatılmıştır fakat bu dönemden sonra Anadolu insanı  ve  yaşamı edebiyata konu edinmeye başlamıştır. Kurtuluş Savaşı gibi konuları ele almışlardır.

  1. Milli edebiyat yazarları  eserlerini “Türk Yurdu , Türk Derneği , Türk Ocağı, Halka Doğru, Türk Sözü , Yeni Mecmua ve Dergah dergilerinde  yayınlamışlardır.

 

MİLLİ EDEBİYATIN SANATÇILARI

Ömer Seyfettin

Ziya Gökalp

Ali Canip Yöntem

Mehmet Emin Yurdakul

Fuat Köprülü

Halide Edip Adıvar

Reşat Nuri Güntekin

Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Refik Halit Karay

Falih Rıfkı Atay

Memduh Şevket Esendal

Ahmet Hikmet Müftüoğlu

Halide Nusret Zorlutuna

Ruşen Eşref Onaydın

Hamdullah Suphi Tanrıöver

 NOT:  Milli edebiyat yazarları Cumhuriyet ilan edildikten sonra karşımıza Cumhuriyet edebiyatı yazarları olarak karşımıza çıkarlar. Sadece Ömer Seyfettin, 1920 yılında  vefat ettiği için katılamamıştır.

]]>