Warning: Use of undefined constant ‘WP_MEMORY_LIMIT’ - assumed '‘WP_MEMORY_LIMIT’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Use of undefined constant ’64m’ - assumed '’64m’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/dersimi3/public_html/wp-config.php:100) in /home/dersimi3/public_html/wp-includes/feed-rss2.php on line 8
serveti fünun edebiyatı – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Kaynak Sitesi. Online Sınavlar Çıkmış Sorular Sınıf Konuları Sun, 04 Apr 2021 18:35:54 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.7.4 https://dersimizedebiyat.org/wp-content/uploads/2018/11/cropped-icon-32x32.png serveti fünun edebiyatı – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org 32 32 Servet-i Fünun Edebiyatının Genel Özellikleri ve Yazarları https://dersimizedebiyat.org/servet-i-funun-edebiyatinin-genel-ozellikleri-ve-yazarlari.html Tue, 25 Feb 2014 23:07:06 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=5244 SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI

(EDEBİYAT-I  CEDİDE)

(19896 – 1901)

1896 yılında Servet-i Fünun dergisi çevresinde toplanan ve batılı görüşü savunan gençler tarafından yürütülen bir harekettir. Bir diğer adı da Edebiyat-ı Cedide olan bu önemin ana karakteri çağdaş Fransız edebiyatına benzer eserler vermektir. Yazılarında kendileri gibi yüksek kültürlü kimselere hitap ederler. Bu tutumlarından dolayı bu edebiyata salon edebiyatı da denir.

Sanatçıları:

Tevfik Fikret, Halit Ziya Uşaklıgil, Cenap Şahabettin, Mehmet Rauf, H. Cahit Yalçın, Süleyman Nazif, Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Ahmet Şuayp, Hüseyin Siret.

Genel Özellikleri

  • Kullanılan dil oldukça ağırdır.
  • Türk dilinin cümle yapısı göz ardı edilip yeni anlatım imkanları kullanma adına (romanlarda) devrik, eksiltili cümleler kullanılmıştır.
  • Çevre ve siyasi atmosferin etkisiyle sosyal konulara pek yer verilmeyip, daha çok şahsi, felsefi, egzotik…
  • Roman kahramanları aydın tabakadan seçilmiş ve çoğunlukla ruhsal yönleriyle ele alınmıştır.
  • Servet-i Fünuncular eserlerinde mekân olarak genelde İstanbul’u seçerler.
  • Eserlerine düş-gerçek çatışması, karamsarlık, kaçış temleri hakimdir.
  • Doğaya yönelir, çevre tasvirleri yaparlar ama onlar için çevre resimden başka bir şey değildir. Benzetme ve sıfatlarla gelecek görüşlerini değiştirmeye çalışmışlardır.
  • Yapılan çevre tasvirleri kahramanın ruh halini, karakterini… anlatmak içindir.
  • Batıyı adeta günü gününe takip etmişlerdir.
  • Teknik açıdan sağlam, Batı standartlarına uygun roman örnekleri ilk defa bu dönemde ortaya konmuştur.
  • Batılı anlamda hikâye ve roman bu dönemde kendini başarılı bir şekilde gösterir.
  • Roman ile hikâyede realizm ve natüralizmin etkileri ağır basar.
  • “Sanat, sanat içindir.” anlayışı hakimdir.
  • Tiyatro alanında ise gerileme görülür.
  • Bu dönemde Servet-i Fünun dergisinden başka Malumat, Mektep, Mütalaa, Hazine-i Fünun,Resimli Gazete gibi dergiler yayımlanmıştır.

Servet-i Fünun  Şiirinin Özellikleri

  • Şiirde Divan edebiyatı nazım şekilleri bırakılıp Batıdan ithal sone, terza-rima, serbest müstezat gibi nazım şekilleri kullanılmıştır.
  • Nazım birimi olarak beyit ve bentler kullanılmıştır.
  • Beyit bütünlüğü yıkılmış, parça güzelliği yerine bütün güzelliğine önem verilmiş; nazım nesre yaklaştırılmıştır.
  • Şiirde aruz vezni kullanılmış, hece ölçüsü hor görülmüştür. T. Fikret’in dışında (Şermin şiiri) hece ile yazan olmamıştır.
  • Her türden kafiye kullanılmış, kafiyenin kulak için olduğu görüşü savunulmuştur.
  • Şiirin konusu genişlemiş zerreden küreye her şey şiire konu edilmiştir.
  • Dil oldukça ağırdır. Arapça, Farsça kelime ve tamla-malar kullanıldığı gibi bunlar günlük kullanımı olmayan, sözlüklerden seçilmiş kelime ve tamlamalardır.
  • Şiirde parnasizm ve sembolizm akımları etkili olmuştur.
  • Şiirde musikiye önem verilmiştir. Seçilen sözcüklerin birbiriyle ahenkli olmasına dikkat edilmiştir.

Temsilcileri:

Tevfik Fikret (1867-1915):

  • Özgürlük, devrim, hak ve insanlık şairi olan Fikret S. Fünun’un kurucusu ve en büyük şairidir.
  • Topluluk içindeyken “Sanat, sanat içindir.” anlayışıyla yazmıştır. Topluluk dağıldıktan sonra yazdığı şiirlerinde “Sanat, toplum içindir.” anlayışına bağlı kalmıştır.
  • Batı edebiyatından alınan nazım şekillerini kullanmış, Parnasizm akımının etkisinde kalmıştır.
  • Toplumun bütün kurumlarıyla Batıya bağlanmasını ister.
  • Aruzu Türkçeye ustalıkla uygulamıştır. Dili ağırdır.
  • Günlük hayattan esinlenerek yazdığı manzum hikayelerde konuşma diline yakın manzum bir dil kullanmıştır.
  • Manzumeleri dize bütünlüğünden çıkarıp düz yazı haline getirmiştir.
  • Çocuklar için hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerini “Şermin” adlı kitabında toplamıştır. “Haluk’un Defteri” adlı kitabında istediği neslin özelliklerini, onlara verdiği öğütleri anlatmıştır.

Eserleri:

Rübab-ı Şikeste (Kırık Saz) , Rübabın Cevabı, Doksanbeşe Doğru, Tarih-i Kadim

Ölümünden sonra yayınlananlar: Tarih-i Kadim, Han-ı Yağma, Sancak-ı Şerif Huzurunda.

H. Ziya Uşaklıgil (1867-1945):

  • Topluluğun en önemli düzyazı ustasıdır.
  • Batı roman ve hikâye tekniğine uygun ilk başarılı örnekleri yazmıştır.
  • Dili oldukça ağırdır. Türk dilinin sadeleştiği dönemde eserlerini kendisi sadeleştirmiştir.
  • Fransız cümle yapısını Türkçeye aynen uygulamıştır.
  • Realist anlayışla yazdığı romanlarında kahramanlarını kendi çevresinden seçtiği görülür. Romanlarında ruh çözümlemelerine çok önem vermiştir.
  • Romanlarının konusunu hep İstanbul’dan, aydın tabakadan seçen yazar, hikâyelerinde Anadolu’yu, halkın yaşayışını ve adetlerini işlemiştir.
  • Mensur şiir, roman, hikâye, tiyatro, anı ve makale türlerinde çeşitli eserler veren H. Ziya, Türk edebiyatında mensur şiirlerin ilk örnekleri olan nesir parçalarını “Mensur Şiirler” adlı kitapta toplamıştır.
  • Realizmi ve natüralizmi benimsemiştir.

Eserleri:

Roman: Mai ve Siyah, Ask-ı Memnu, Kırık Hayatlar, Bir Ölünün Defteri, Nemide, Ferdi ve Şürekâsı

Hikâye: Aşka Dair, Kadın Pençesi. Onu Beklerken. Bir Muhtıranın Son Yaprakları

Anı: Kırk Yıl, Bir Acı Hikâye, Saray ve Ötesi

Cenap Sahabettin (1870-1934):

  • Şiirlerinde, makalelerinde “Sanat, sanat içindir.” fikrini en iyi tatbik eden ve savunan sanatçıdır.
  • İşlediği her şeye farklı tonlar, biçimler vermiştir. Kâinatta cansız bilinen her şeyi canlandırmanın, onlara farklı şekiller vermenin peşindedir.
  • Eleştirici alaycı bir anlatımla hemen her konuda makale yazmıştır.
  • Sembolizm ve parnasizmden etkilenmiştir.
  • Ağır bir dil kullanan C. Şahabettin şiirlerinde genellikle aşk ve tabiat temalarını işlemiştir.
  • Şiirde ahengin peşindedir ve ona göre sanat güzellik içindir.
  • En ünlü şiiri, kış manzaralarını anlattığı Elhan-ı Şita adlı şiiridir.

Eserleri:

Hac Yolunda, Avrupa Mektupları, Suriye Mektupları, Nesr-i Sulh, Nesr-i Harp, Evrak-ı Eyyam(         ); Yalan, Körebe (tiyatro); Tiryaki Sözler (vecizeler)

Mehmet Rauf (1875-1931):

  • H. Ziya gibi mensur şiirler, hikâyeler, ruh tahlillerine önem verdiği romanlar yazmıştır.
  • Yazarın en önemli eseri Eylül‘dür. Psikolojik tahlillerdeki derinliğiyle ilk psikolojik roman sayılmıştır.
  • Dili Servet-i Fünun sanatçılarına göre çok duru, temiz ve akıcıdır.

Eserleri:

Roman: Siyah İnciler, Genç Kız Kalbi, Define, Son Yıldız, Kan Damlası, Ferda-yı Garam

Hikaye: Son Emel, Hanımlar Arasında, Bir Aşkın Tarihi

Süleyman Nazif (1870-1927):

  • Diyarbakır’da doğmuştur.
  • Türklüğe hayran bir toplumcudur.
  • İstanbul işgalcilerine karşı sert bir dil kullandığı için Malta’ya sürülmüştür.
  • Kuvvetli bir nesir sanatçısıdır.

Eserleri:

Gizli Figanlar , Firak-ı Irak, Malta Geceleri.

İnceleme: İki Dost.

Hüseyin Cahit Yalçın (1874-1957):

  • Eski edebiyata karşı yeni edebiyatı, Doğu kültürüne karşı Batı kültürünü savunmuştur.
  • Süsten uzak, içten (samimi) bir dili vardır. Türkçenin sadeleşmesindeki rolü önemlidir.
  • “Edebiyat ve Hukuk”  adlı makalesinin Servet-i Fünun dergisinde yayınlanması nedeniyle dergi yayına kapatıl-mıştır.

Eserleri:

Hayat-ı Muhayyelat (hikaye)

Hayal İçinde (roman)

Kavgalarım (eleştiri)

Türkçe sahv ve nahiv (dil bilgisi)

Ahmet Hikmet Müftüoğlu (1870-1927):

  • Türkçülüğü ve halkçılığı benimsemiş bir yazardır.
  • Roman, hikaye, makale ve monolog türünde eserler vermiştir.

Eserleri:

Roman: Gönül Hanım

Hikâye: Haristan ve Gülistan, Çağlayan

]]>
Servet-i Fünun – Fecr-i Ati – 6 https://dersimizedebiyat.org/servet-i-funun-fecr-i-ati-6.html Wed, 19 Feb 2014 19:12:34 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=1281 SERVET-İ FÜNUN VE FECRİ ATİ – 6
1.     Servet-i Fünûn düzyazısıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A)    Tanzimat’la, düzyazının gelişmesinde önem­li payı olan gazetenin yerine Servet-i Fü­nûn’da dergi aldı.
B)    Anlatım teknikleri Tanzimat edebiyatına göre gelişti.
C)    Romanlarda konu, aşk ve aile sorunlarıyla sınırlandı.
D)    Realizmin ve natüralizmin açık etkileri görüldü.
E)    Roman dili, öykü diline göre daha sadeleştirildi.
 
2.     Aşağıdakilerden hangisi Servet-i Fünûn dö­neminde düzyazıyla ilgili bir özellik olamaz?
A)    Cümleler, bağlaçlarla uzatıldı.
B)    Yüklem sondan başa doğru kaydırıldı.
C)    Yazı dili konuşma diline yaklaştırıldı.
D)    Eylem cümleleri yanında ad cümlelerine de yer verildi.
E)    Konuşma cümlelerinin arasına çeşitli ünlemler serpiştirildi.
 
3.     Tevfik Fikret’in toplumu ve vatancı şairliğinin olgun ve güçlü örneği olarak kabul edilen eseridir. Vatanın kötü yöneticiler elinde çektiği sıkıntıları eleştirel bir üslupla anlattığı bu şiirlerinde şairin bu durum karşısında umudunu yitirmediği sezinlenir.
        Özellikleri verilen bu eser aşağıdakilerden hangisidir?
A)    Tarih-i Kadim
B)    Rübabın Cevabı
C)    Rubab-ı Şikeste
D)    Haluk’un Defteri
E)    Şermin
 
4.      I.    Sanat, şahsi ve muhteremdir.
         II.    Sanat toplum sorunlarına alet edilemez.
        III.    Servet-i Fünûncuların edebiyatı ulaştırdıkları seviye korunmalıdır.
        IV.    Özellikle Doğu’nun edebiyatı iyi kavranmalı        ve halka tanıtılmalıdır.
         V.    Edebiyatın önemi ve ciddiyeti halka anlatılmalıdır.
        Numaralanmış görüşlerden hangi ikisi Fecr-i Âti edebiyatına ait olamaz?
A) I ve II                                         B) II ve III                                              
C) III ve IV                                      D) I ve V                                
E) IV ve V
 
5.     Aşağıdakilerden hangisi Ahmet Haşim için söylenemez?
A)    Sembolist bir şair olması
B)    Kapalı anlatımı yeğlemesi
C)    Hayale ve ahenge önem vermesi
D)    Nazım biçimi olarak terzarima ve soneyi seçmesi
E)    Tüm şiirlerini aruzla yazması
 
6.     –      Hüseyin Rahmi Gürpınar 
        –      Y. Kadri Karaosmanoğlu
        –      R. Halit Karay
        –      Hamdullah Suphi
        Yukarıda verilen sanatçıların ortak yönü aşağıdakilerden hangisidir?
A)    Sanat sanat içindir, anlayışla eser vermeleri
B)    Şiirlerinde Divan edebiyatı nazım biçimlerini kullanmaları
C)    Milliyetçilik akımının başını çekmeleri
D)    Dini ve ahlaki konuları eserlerinde her yönüyle işlemeleri
E)    Fecr-i Âti bildirgesinde bulunup sonradan bağımsız ya da Milli edebiyata dahil olarak ürün vermeleri
 
7.     Aşağıdakilerden hangisi Tevfik Fikret’in eserleri arasında yer almaz?
A)    Rubab-ı Şikeste
B)    Rübabın Cevabı
C)    Şermin
D)    Kırık Hayatlar
E)    Haluk’un Defteri
8.      I.    Yüklemi başa ve ortaya alarak devrik cümle kurar.
         II.    Soru ve ünlem cümlelerini bolca kullanır.
        III.    Çok sade yazar.
        IV.    Ara söz ve ara cümleleri bolca kullanır.
         V.    Eksiltili cümleler kullanır.
        Halit Ziya’nın üslubuyla ilgili bilgilerden hangisi yanlıştır?
A) I          B) II          C) III          D) IV         E) V
 
9.     “Şiiri ve sanatı büyük davaların dışında ve daha kendi başına bir şey olarak alır. Fransız sembolistlerine yakınlığıyla bildiğimiz şair, Piyâle isimli eserinin önsözünde ‘Şiirin anlamı kapalı olmalı, musikili olmalı.” der. Şair, resmin, bilhassa renk zevkini şiirine katmıştır.”
        Tanıtılan şair aşağıdakilerden hangisidir?
A)    Halit Ziya Uşaklıgil
B)    Tevfik Fikret
C)    Ziya Paşa
D)    Ahmet Haşim
E)    Şinasi
 
10.   “Halit Ziya’nın en başarılı romanı sayılır. Hazır yiyici, eğlenceye, alafranga yaşayışa düşkün bu insanların bir işte çalıştıkları görülmez. Bihter’in kocası Adnan Beye, akraba Behlül’e ilişkiye girerek ihaneti; Behlül’ün Adnan Bey’in kızıyla evlenme niyeti üzerine, Bihter’in intikam hırsıyla intiharı, eserin realist çehresinin izlerini taşır.”
        Paragrafta tanıtılan roman aşağıdakilerden hangisidir?
A)    Aşkı-ı Memnu
B)    Kırık Hayatlar
C)    Kırk Yıl
D)    Mai ve Siyah
E)    Şık
 
11.   Türk edebiyatının en tanınmış ve ilk psikolojik romanı olan …, kişi sayısı az, olayın basit olduğu bir romandır. Ancak …, ustaca ruh çözümlemeleri yapmıştır.
        Parçadaki boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangileri getirilmelidir?
A)    Kiralık Konak – Yakup Kadri
B)    Hasan Mellah – A. Mithat Efendi
C)    Mürebbiye – Hüseyin Rahmi
D)    Eylül – Mehmet Rauf
E)    Zehra – Nabizade Nazım
 
12.   Aşağıdakilerden hangisi Recaizade Mahmut Ekrem’e ait değildir?
A)    Muhsin Bey ve Şemsa adlı eserler
B)    Çok Bilen Çok Yanılır ve Vuslat adlı tiyatrolar
C)    Makber adlı şiir
D)    “Her güzel şey şiirdir.” sözü
E)    Talim-i Edebiyat, Takdir-i Elhan adlı edebiyat çalışmaları
 
 
 
CEVAPLAR
1 E
2 C
3 B
4 C
5 D
6 E
7 D
8 C
9 D
10 A
11 D
12 C
 
]]>
Servet-i Fünun – Fecr-i Ati – 5 https://dersimizedebiyat.org/servet-i-funun-fecr-i-ati-5.html Wed, 19 Feb 2014 19:07:46 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=1274

SERVET-İ FÜNUN VE FECRİ ATİ – 5

 
1.     “Şair ne bir hakikat habercisi ne bir belagatlı insan, ne de bir kanun koyucudur. Şairin lisanı nesir gibi anlaşılmak için değil, duyulmak için vücuda getirilmiş, musiki ile söz arasında sözden ziyade musikiye yakın bir dildir. Şiir nesre çevrilemeyen nazımdır. Şiir hikaye değil sessiz bir şarkıdır.”
        Bu sözlerden; şiirde anlamın değil, söyleyişin önemli olduğunu ve şiirin bir ses güzelliği oluşturmak için yazılması gerektiğini çıkarmaktayız.
        Yukarıda düşünceleri verilen sanatçı ve ait olduğu edebi dönem aşağıdakilerden hangisidir?
A)    Tevfik Fikret – Servet-i Fünûn
B)    Ahmet Haşim – Fecr-i Âti
C)    Ziya Osman – Yedi Meşaleciler
D)    Cenap Şehabettin – Servet-i Fünûn
E)    Orhan Veli – Garipçiler
 
2.     Ahmet Haşim,
         I.    Türk edebiyatının en büyük sembolist şairidir.
         II.    Şiirlerini aruzla yazmakla beraber, heceyle “Piyale” adlı kitabını yazdı.
        III.    Şiirlerinde hayale ve ahenge büyük değer verdi.
        IV.    Dış dünyaya ait gözlemlerini bir prizmadan geçirerek değiştirip süsleyerek yazdı.
         V.    “Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar” isimli    yazısı sağlıklı bir poetikadır.
        Yukarıdaki numaralanmış yerlerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) I          B) II          C) III          D) IV         E) V
 
3.      I.    “Sanat, sanat içindir.” görüşü
         II.    Anlaşılması zor, kapalı bir anlatımın olması
        III.    Ağır bir dilinin olması
        IV.    Katı kurallarının olması
         V.    Şiirde parça bütünlüğünün esas tutulması
        Divan edebiyatı ve Fecr-i Âti dönemi karşılaştırılırsa numaralanmış maddelerden hangisi ortak özellik olmaz?
A) I          B) II          C) III          D) IV         E) V
 
4.     O her şeyi “hayal havuzunun sularında seyretmiş ve onları renkli bir akis olarak” görmüştür. Şiirde musikiye değer vermesi de onu sembolizme yaklaştırır. Kelimelerde musiki araması, sanatçıyı sözcük seçiminde titizliğe götürür. Beğendiği sözcüklerin yabancı olup olmamasını düşünmeden onları şiirde kullandı.
        Aşağıdaki eserlerden hangisi bu parçada tanıtılan sanatçıya ait değildir?
A)    Bize Göre
B)    Ferda-yı Garam
C)    Göl Saatleri
D)    Piyale
E)    Gurabahane-i Laklakan
 
5.     Tevfik Fikret’in çocuklar için 8’li hece ölçüsüyle kaleme aldığı bu eser, çocuk edebiyatının ilk ve en güzel örneklerinden biri olarak kabul    edilmektedir. Fikret burada, şiir yoluyla çocuk­ları eğlendirerek eğitmek, onların sanat zevkini geliştirmek, okuma arzusu uyandırmak, müzik­le ilgilenmelerini sağlamak ve tabiata bakma zevkini aşılama ister.
        Parçada sözü edilen eser aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tarih-i Kadim                                            B) Rubab-ı Şikeste
C) Haluk’un Defteri                                      D) Şermin
E) Rübabın Cevabı
 
 
6.     Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, Türk edebiyatı ile ilgili bilgi yanlışı vardır?
A)    Edebiyat-ı Cedide döneminde Batı’dan    alınmış nazım biçimleri de kullanılmıştır.
B)    Sahnelenen ilk tiyatro eseri Vatan Yahut Silistre’dir.
C)    Edebiyat-ı Cedide döneminde tiyatro türü yaygın değildir.
D)    Tanzimat ikinci dönem sanatçılarında romantizm akımının etkileri görülür.
E)    Tevfik Fikret Edebiyat-ı Cedide’nin anı türünde de örnek vermiş bir sanatçısıdır.
 
7.     –      Dönemin hikaye ve roman temsilcisidir.
        –      Türk romanına Batılı bir hava vermiştir.
        –      Dili oldukça ağırdır.
        –      Romanlarını realist, natüralist anlayışla yazmıştır.
        Yukarıda bazı özellikleri verilen Edebiyat-ı Cedide yazarı aşağıdakilerden hangisidir?
A)    Halit Ziya Uşaklıgil
B)    Namık Kemal
C)    Saffeti Ziya
D)    Hüseyin Rahmi Gürpınar
E)    Mehmet Rauf
 
8.     Yazar, bu eserinde alafranga yaşayışa özenen Bihter Hanım’ın kendinden yaşça büyük olan Adnan Bey’le evlenmesini, ancak Adnan Bey’in yeğeni olan Behlül adlı gençle birbirle­rine aşık olmalarını anlatır. Züppe bir genç     olan Behlül, Bihter Hanım’ı sonunda kandırır; ancak Adnan Bey’in kızı Nihal durumu fark ederek babasına bildirir. Adnan Bey’in durumu öğrendiğini anlayan Bihter canına kıyar.
        Paragrafta anlatılan roman ve yazarı aşağıdakilerden hangisidir?
A)    Eylül – Mehmet Rauf
B)    Handan – Halide Edip Adıvar
C)    Aşk-ı Memnu – Halit Ziya Uşaklıgil
D)    İntibah – Namık Kemal
E)    Salon Köşelerinde – Saffeti Ziya
 
9.     Aşağıdakilerden hangisi Edebiyat-ı Cedi­de’nin şiir özellikleri arasında yer almaz?
A)    Daha çok bireysel konuları işlemiştir.
B)    Divan şiirinde bile bulunmayan kelime ve terkipler kullanılmıştır.
C)    Şiirde cümle hakimiyeti vardır.
D)    “Göz için kafiye” anlayışı benimsenmiştir.
E)    Batı’dan sone ve terza-rima gibi nazım biçimleri alınmıştır.
 
10.   –      Romanın sanat yönüne, tekniğine hiç özen   göstermez.
        –      Edebiyatımıza sokak onunla girmiştir. Gerçek konuşma onunla başlamıştır.
        –      İstanbul’daki günlük yaşamın canlılığını ve  sıcaklığını romana ilk o taşımıştır.
        –      Diğer Edebiyat-ı Cedidecilerden farklı, bağım­sız bir yol izlemiştir.
        –      “Şık, Gulyabani” önemli eserleridir.
        Yukarıda özellikleri verilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
A)    Halit Ziya
B)    Yakup Kadri
C)    Reşat Nuri
D)    Hüseyin Rahmi
E)    Ahmet Hikmet
 
 
11.   Mehmet Rauf, edebiyatın hemen hemen bütün türlerinde eser vermesine
                 I
rağmen, asıl kişiliğini romanlarıyla hikayelerinde gösterir. Balzac, E.Zola,
                                                                                                    II
Stendhal etkilendiği yazar­ların başındadır. Realizmi ve Natüralizmi
                                                                              III
benimsemiş; edebiyatımızda realist–psikolojik roman çığırını açmıştır. Batılı
                                                                                                          IV
roman ve hika­ye tekniğine uygun, ilk başarılı örnekler onun­dur. Romanlarında tuh tahlillerine çok önem vermiştir en eleştirilen yönü dilidir. Yabancı sözcüklere tamlamalara çok yer verir; sanat özentisiyle cümleleri pişirerek şairane tasvirler­le konunun dışına çıkar. Yazarın ilk romanı “Sefile”dir.
                                                                                   V
        Yukarıdaki paragrafta numaralandırılmış yer­lerden hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) I          B) II          C) III          D) IV         E) V
 
12.   Aşağıdakilerden hangisi Mehmet Rauf’un romanlarından biri değildir?
A) Son Yıldız                                   B) Ferda-yı Garam
C) Genç Kız Kalbi                            D) Nimetşinas
E) Eylül
 
 
CEVAPLAR

 

1 B
2 B
3 E
4 B
5 D
6 E
7 A
8 C
9 D
10 D
11 A
12 D
 
 
 
]]>
Servet-i Fünun – Fecr-i Ati – 4 https://dersimizedebiyat.org/servet-i-funun-fecr-i-ati-4.html Wed, 19 Feb 2014 19:02:46 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=1266

SERVET-İ FÜNUN VE FECRİ ATİ – 4

 
1.     Aşağıdakilerden hangisi Fecr-i Âti sanatçı­larının yapmak istedikleri arasında yoktur?
A)    Batı’yı günü gününe takip etmek
B)    Genç sanatçıların yetişmelerini sağlamak için zengin bir kütüphane kurmak
C)    Batı’daki birçok eseri Türkçeye kazandır­mak için dil komisyonu oluşturmak
D)    Toplum için sanat yapıp eserlerini halka hizmet için hazırlamak
E)    Edebiyat ve fikir konularında konferanslar vermek
 
2.     Servet-i Fünûn şiiriyle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A)    Türkçe, aruza başarıyla uygulandı.
B)    Divan edebiyatı nazım biçimleri kullanılmaya devam edildi.
C)    Cümleler dize sonunda bitirilmedi, dize ortasında başlayıp birkaç dize boyunca süren, başka bir dizenin ortasında biten cümleler kullanıldı.
D)    Kulak kafiyesi anlayışına göre şiirler yazıldı.
E)    Toplumsal konular şiire giremedi, yaşamdan alınan sıradan olaylar, bireysel duygular, aşk, inziva temaları işlendi.
 
3.      I.    Mai ve Siyah
         II.    Son Yıldız
        III.    Aşk-ı Memnu
        IV.    Ferdi ve Şürekası
         V.    Eylül
        Yukarıda numaralandırılmış romanlardan hangi ikisi farklı bir sanatçıya aittir?
A) I ve II                                          B) III ve IV                             
C) II ve V                                         D) I ve IV                               
E) III ve V
 
4.     Aruz ölçüsünün sürekli kullanılan kalıplarının bozulmasıyla ve değişik aruz kalıplarının bir arada bulunmasıyla yazılan şiirlerin nazım şeklidir. Edebiyat-ı Cedide şairlerinin, Fransız sembolistlerinin özgür nazım ile yazdıkları şiirleri örnek alarak şiirimize uyguladıkları bu şeklin en başarılı örneklerini Cenap Şehabettin, Tevfik Fikret ve Ahmet Haşim vermiştir.
        Yukarıda tanıtılmaya çalışılan nazım şekli aşağıdakilerden hangisidir?
A) Triyole                                       B) Terza Rima
C) Balad                                         D) Serbest Müstezat
E) Sone
 
5.     Sanatçının hayatının sonlarına doğru, yazdığı bu şiir kitabında çocuklar için hece ölçüsüyle kaleme alınmış şiirler vardır.
        Yukarıdaki eser ve şairi aşağıdakilerden hangisidir?
A)    Piyale – Ahmet Haşim
B)    Yeni Hayat – Ziya Gökalp
C)    Şermin – Tevfik Fikret
D)    Şerare – Muallim Naci
E)    Sahra – A. Hamit Tarhan
 
6.     Mithat Cemal Kuntay’ın bir eseri için; romanın­dan bir küf kokusu gelir burnuma diye bahse­den şair, devamında ise şöyle der: Yazar göz­lerini hep bir kokuşmuşluğa dikmiştir. Yalnız kişisel çıkarları peşinde koşanlar, dalkavuklar, jurnalciler… Şairin bu sözlerinden İstanbul’u yerden yere vurduğunu söyleyebiliriz.
        Aşağıdaki şairlerden hangisi şiirinde İstanbul’u bu parçada verilen taraflarıyla tahlil etmeye çalışmıştır?
A)    Mehmet Akif Ersoy
B)    Ahmet Haşim
C)    Hüseyin Siret
D)    Süleyman Nazif
E)    Tevfik Fikret
 
 
 
7.     Eserde basit bir aşk olayı ele alınır ve aşkın güzelliği dile getirilir. Suat Hanım kocası Süreyya’yı çok sever. Ancak kocası tarafından çoğu kez yalnız bırakılan kadınla, kocasının arkadaşı Necip arasında gizli bir aşk sürer gider. Eser sonunda Suat Hanım ile Necip bir yangında yanarak ölürler.
        Paragrafta anlatılan roman ve yazarı aşağıdakilerden hangisidir?
A)    Eylül – Mehmet Rauf
B)    Sergüzeşt – S. Paşazade Sezai
C)    Mai ve Siyah – H. Ziya Uşaklıgil
D)    Vurun Kahpeye – H. Edip Adıvar
E)    Sürgün – R. Halit Karay
 
8.     Servet-i Fünûn’a bağlı olmakla birlikte Namık Kemal geleneğini devam ettiren, duygu ve düşüncelerini canlı, ateşli, renkli bir dille anlatan kuvvetli bir nesir sanatçısıdır. Nesri şiirlerinden çok daha güçlü sayılır. Türklüğe hayran bir toplumcudur. Gençlik şiirlerini topladığı “Gizli Figanlar”, Bağdat Valisi olduğu sırada, oraların elimizden çıkışına ağlayan bir çeşit ağıt kitabı sayılan “Firak-ı Irak”, nesirler karışık şiirlerinin toplandığı “Malta Geceleri”, Vatan, Kahramanlık konularını işleyen nesir eserleri, “Batarya ile Ateş, Tarihin Yılan Hikayesi, Çal Çoban Çal” önemli eserleridir.
        Yukarıda tanıtılan Servet-i Fünûn sanatçısı aşağıdakilerden hangisidir?
A)    Hüseyin Cahit Yalçın
B)    Süleyman Nazif
C)    Ali Ekrem Bolayır
D)    Mehmet Rauf
E)    Hüseyin Rahmi Gürpınar
 
9.     Aşağıdaki eserlerden hangisi Ahmet Ha­şim’e ait değildir?
A)    Altın Işık
B)    Göl Saatleri
C)    Bize Göre
D)    Gurabahane-i Laklakan
E)    Piyale
 
10.   Aşağıdaki sanatçılardan hangisi Fecr-i Âti bildirgesine imza atanlardan biri değildir?
A)    Ahmet Haşim
B)    Yakup Kadri
C)    Refik Halit
D)    Fuat Köprülü
E)    Ziya Gökalp
 
11.   Servet-i Fünûn roman ve hikayesiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A)    Bu devir yazarları realizm ve natüralizm etkisi altındadır.
B)    Eserler teknik yönden kuvvetlenmiştir; gereksiz tasvirler yapılarak ya da konu dışı bilgi verilerek olayın akışı durdurulmuştur.
C)    Yazarlar eserlerinde kişiliklerini gizlememişlerdir.
D)    Olup bitenler kahramanların gözüyle değil, yazarın gözüyle anlatılmıştır.
E)    Romanlarda olaylar genellikle İstanbul’da geçer. Hikayelerde ise İstanbul dışına çıkılmıştır.
 
  
CEVAPLAR
1 D
2 B
3 C
4 D
5 C
6 E
7 A
8 B
9 A
10 E
11 D
 
 
]]>
Servet-i Fünun – Fecr-i Ati – 3 https://dersimizedebiyat.org/servet-i-funun-fecr-i-ati-3.html Wed, 19 Feb 2014 18:57:04 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=1256

SERVET-İ FÜNUN VE FECRİ ATİ – 3

 
1.     Aşağıdakilerden hangisi Servet-i Fünûn şiirinin özellikleri arasında sayılamaz?
A)    Divan edebiyatı beyit geleneği devam etti.
B)    Nazım, nesre yaklaştırıldı.
C)    Divan edebiyatı nazım biçimleri tamamen bırakıldı.
D)    Fransız şiirinden alınan sone, terzarima kullanıldı.
E)    Genellikle aruz ölçüsü kullanıldı.
 
 
2.     Tanzimat ve Servet-i Fünûn edebiyatıyla ilgili aşağıdaki karşılaştırmalardan hangisi yanlıştır?
A)    Tanzimat’ta toplumsal; Servet-i Fünûn’da bireysel konular ağırlıklıdır.
B)    Tanzimat’ta dilde sadeleşme cereyanı varken, Servet-i Fünûn’da böyle bir durum yoktur.
C)    Tanzimat’ta tiyatro önemli bir yer tutarken, Servet-i Fünûn’da ihmal edilmiştir.
D)    Tanzimat romanında realizm; Servet-i Fünûn’da ise romantizm akımının etkileri vardır.
E)    Tanzimat’ta sanatçılar halkı eğitmeyi amaçlamıştır; Servet-i Fünûn’da böyle bir amaç güdülmemiştir.
 
3.     Aşağıdaki romanlardan hangisinin yazıldığı dönem diğerlerinden farklıdır?
A)    Henüz On Yedi Yaşında
B)    Mai ve Siyah
C)    Bir Ölünün Defteri
D)    Aşk-ı Memnu
E)    Eylül
 
4.     Aşağıdakilerden hangisi Mehmet Rauf’a ait bir roman değildir?
A)    Eylül
B)    Şıpsevdi
C)    Define
D)    Halas
E)    Kan Damlası
 
5.     –      Sanatın sanat için yapılması
        –      Şiirde sembolizm ve parnasizm, romanda realizmin etkisinde kalınması
        –      Fransız edebiyatını taklit ederek Fransızcadan çeşitli kavramlar tercüme edilmesi
        –      Batı’dan alınma sone ve terza-rima nazım biçimlerinin kullanılması
        Yukarıda verilen özellikler hangi edebi döneme aittir?
A)    Tanzimat
B)    Servet-i Fünûn
C)    Fecr-i Âti
D)    Milli Edebiyat
E)    Cumhuriyet
 
6.     Tevfik Fikret, … adlı kitabında oğlunun kişiliğinde, istediği neslin özelliklerini, onlara verdiği öğütleri anlatmıştır. Buradaki şiirler sanat için sanat prensibinden toplum için sanata doğru yol aldığını gösterir.
        Parçadaki boşluğa getirilmesi gereken Tev­fik Fikret eseri aşağıdakilerden hangisidir?
A)    Rubab-ı Şikeste
B)    Haluk’un Defteri
C)    Rübabın Cevabı
D)    Tarih-i Kadim
E)    Haluk’un Amentüsü
 
 
 
7.     Cenap Şehabettin’in şiirlerinde hem parnasizm hem sembolizmin etkisi
                              I                                                               II
görülür. Elhan-ı Şita   adlı, kaş manzaralarını anlattığı şiirinde söz­cükler
                                                               III
okuyucuya karın yağışını dahi hissettirir. Triyole tarzını ilk ve en iyi kullanan
                                                                              IV
 O’durBazen de sone şeklinde yazdığı şiirlerinde çok   
                                      V
mecazlarıyla,tamamıyla Batılı bir söyleyişe sahiptir.
        Yukarıdaki numaralanmış yerlerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) I          B) II          C) III          D) IV         E) V
 
8.     Edebiyat-ı Cedide döneminin gezi yazısı türünde eser veren sanatçısı kimdir?
A)    Halit Ziya
B)    Mehmet Rauf
C)    Cenap Şehabettin
D)    Tevfik Fikret
E)    Hüseyin Suat
 
9.     Aşağıdakilerden hangisi Servet-i Fünûn şiirinin özelliklerinden biridir?
A)    Şiirde hece ölçüsü kullanılmıştır.
B)    Dil oldukça yalın duruma getirilmeye çalışılmıştır.
C)    Nazım nesre yaklaştırılarak anlamı, beytin dışına çıkarılmıştır.
D)    “Sanat toplum içindir” ilkesinden hareketle toplumsal sorunlara yer verilmiştir.
E)    Bütün güzelliği yerine parça güzelliği temel alınmıştır.
 
10.   Edebiyatımızda beyanname ile kurulan ilk topluluk aşağıdakilerden hangisidir?
A)    Tanzimat
B)    Servet-i Fünûn
C)    Fecr-i Âti
D)    Yedi Meşaleciler
E)    Beş Hececiler
 
11.   Aşağıdaki sanatçılardan hangisi Fecr-i Âti topluluğundandır?
A)    Tevfik Fikret
B)    Ahmet Haşim
C)    Orhan Veli
D)    Yaşar Nabi
E)    Hüseyin Rahmi
 
12.   Cenap Şehabettin, Servet-i Fünûn edebiyatının en büyük şairidir. O,
                I
 özgürlük, devrim, hak ve insanlık şairidir. Şiirlerinde sağlam bir nesir yapısı, kendisinden önceki şiirlerde görülmeyen iç ve dış yenilikler; toplumsal
                                                                                                   II
konular; bi­çim, uyak serbestliği; ustalıklı bir aruz uygula­macılığı görülür. 1901’den sonraki şiirleri sosyal bir özellik kazanır; vatan, millet, ada­let,
                                                  III
hürriyet gibi toplum davalarını savunur. Tarih-i Kadim adlı eserinde, din, hayat
                                                                IV
ve in­san üzerine düşündüklerini serbestçe söyle­miştir. “Sis” şiirinde İstanbul’un
                                                                                          V
birbirini izle­yen üç dönemini anlatır. Sadece kişisel çıkar­ları peşinde koşanlar, dalkavuklar, jurnalciler… Bir pislik kokuşmuşluk sis perdesine bürünmüş olarak anlatır İstanbul’u.
        Yukarıdaki paragrafta numaralandırılmış yerlerden hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) I          B) II          C) III          D) IV         E) V
 
 
CEVAPLAR

 

1 A
2 D
3 A
4 B
5 B
6 B
7 D
8 C
9 B
10 C
11 B
12 A
 
]]>
Servet-i Fünun Edebiyatının Genel Özellikleri https://dersimizedebiyat.org/servet-i-funun-edebiyatinin-genel-ozellikleri-3.html Mon, 10 Feb 2014 19:36:54 +0000 http://servetifununedebiyati.gen.tr/?p=9 SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATININ ÖZELLİKLERİ
  • Nazım nesre yaklaştırılmıştır.
  • Şiirde aruz vezni kullanılmaya devam edilmiştir.
  • Şiirin konusu genişletilmiştir.
  • Şiirde beyit bütünlüğü yerine, konu bütünlüğüne önem verilmiştir.
  • Kafiyenin göze göre değil, kulağa göre olması ge­rektiği savunulmuştur.
  • Hikâye ve romanda başarılı örnekler verilirken, ti­yatroda gerileme olmuştur.
  • Romanlarda olaylar İstanbul’da geçmiş; öykülerde ise İstanbul dışından da konulara yer verilmiştir.
  • Devrin koşullarının etkisiyle kanun, hak, adalet, gi­bi kavramlar terk edilmiş; aşk, üzüntü, tabiat gü­zellikleri, karamsarlık, hayaller ve melankoli işlen­miştir
  • Batı edebiyatı, özellikle de Fransız edebiyatı örnek alınmış; hikâye ve romanda realizm ve naturalizm, şiirde de parnasizm ve sembolizm akımlarının etki­si görülmüştür.
  • Eserlerde halka seslenmek düşünülmemiş, “Sanat, sanat içindir.” anlayışı doğrultusunda seçkinci bir edebiyat meydana getirilmiştir
  • Konuşma dilinden büsbütün uzaklaşılmış; Türkçede o zamana dek kullanılmayan birtakım yeni söz­cükler ve tamlamalara yer verilerek ağır ve süslü bir dil kullanılmıştır.
  • Roman tekniği gelişmiş, hikâye ve romanda Batı düzeyinde yapıtlar verilmiş, romanlarda okuru eğit­me anlayışından vazgeçilmiştir.
  • Şiirde biçim yeniliğine gidilmiş ve Batı şiirinden alınmış sone, terza-rima gibi yeni biçimler kullanıl­mıştır

Sone; Genel olarak kısa şiir veya türkü anlamına gelir. İki dörtlük ve iki üçlükten oluşur, “abab, abba, ccd, eed” biçiminde uyaklanan bir nazım şeklidir.

 Terza-rima: İtalyan edebiyatına ait bir biçimdir. Üçlü kıtalardan oluşur ve en sonunda tek dize yer alır. “aba, bcb, cdc, d” biçiminde uyaklanan bir nazım şeklidir.

]]>
Servet-i Fünun Edebiyatı (Edebiyat-ı Cedide) https://dersimizedebiyat.org/servet-i-funun-edebiyati-edebiyat-i-cedide.html Mon, 10 Feb 2014 19:30:57 +0000 http://servetifununedebiyati.gen.tr/?p=5 SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI (EDEBİYAT-I CEDİDE)

Edebiyatımızda. Tanzimat döneminde Şinasi ile birlik­te Batılılaşma ve yenileşme çabalan başlar. Bu çaba­lar, XIX. yüzyılın son yıllarında olumlu biçimde sonuç­lanmıştır. Tanzimat döneminde başlayan eski-yeni tar­tışmaları daha sonra Recaizade Mahmut Ekrem ile Muallim Naci arasında daha da şiddetlenerek sürer 1895 sonunda. Malûmat adlı bir dergide yazan Mual­lim Naci ve taraftarları ile Recaizade Mahmut Ekrem arasındaki tartışmalar “kafiyenin göz için mi. kulak için mi olması gerektiği” konusunda yeninden alevlenir.

Bu sırada Recaizade Mahmut Ekrem, Ahmet ihsan (Tokgöz) tarafından çıkarılmakta olan Servet-i Fünun dergisini yenilikçilerin sesi olabilecek bir dergi olarak görür. Servet-i Fünun, o zamanda kadar fen ağırlıklı bir dergidir. Recaizade Mahmut Ekrem, 1896da Ahmet İhsan’ı ikna eder ve derginin başına, Mekteb-ı Sultani’den öğrencisi olan Tevfik Fikret‘i getirir. Böylece Servet-i Fünun edebiyatı başlamış olur.

Tevfik Fikret’in, Servet-i Fünun’un başına geçmesiyle birlikte bu dergi yenilikçilerin sesi ve yayın organı hali­ne gelir. Dergide Cenap Sahabettin, Hüseyin Sıret (Özsever), Hüseyin Suat (Yalçın), Ali Ekrem (Bolayır), Süleyman Nesip. Süleyman Nazif. Ahmet Reşit, Celâl Sahir (Erozan) gibi şairlerle Halit Ziya (Uşaklıgil), Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit (Yalçın), Ahmet Hikmet (Müftüoğlu), Saffet-ı Zıya, Ahmet Şuayp gibi genç ya­zarlar yazmaya başlarlar.

Edebiyatımızda gerçekten geniş ve etkili bir yer tutan, edebiyatımızın Batılaşmasında büyük rolü olan bu sa­natçılar, 1896’dan 1901’e kadar süren kısa dönemde şiir roman, hikâye, eleştiri ve anı türlerinde başarılı ürünler verir. Ne var ki Servet-ı Fünun dergisi 1901 de Hüseyin Cahit Yalçının, Fransızcadan çevirdiği “Ede­biyat ve Hukuk” adlı makaledeki bazı ifadeler yüzün­den kapatılır. Derginin kapatılmasıyla birlikte de Ser­vet-ı Fünun edebiyatı sona erer.

]]>
Servet-i Fünun Edebiyatının Genel Özellikleri https://dersimizedebiyat.org/servet-i-funun-edebiyatinin-genel-ozellikleri.html Thu, 06 Feb 2014 03:34:03 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=3645 SERVETİFÜNUN EDEBİYATI  (Edebiyat-ı Cedide)(1896-1901)

1.       Tanzimat’la birlikte başlayan yenileşme hareketi edebi anlamda ilk ürününü Servet-i Fünun edebiyatı ile alacaktır.

2.       Bu derginin oluşumu topluluğa adı veren Servet-i Fünun dergisi etrafında şekillenecektir. Bu şekillenmede en büyük katkı elbette ki Tanzimat’ın 2. döneminde eser veren  yazarların etkisiyle olacaktır.

3.       Tanzimat’ın ikinci kuşak sanatçılarının oluşturduğu edebi zevke yönelik çalışmalar  bu edebiyatın oluşmasında faydalı  olmuştur. Abdülhak  Hamit ve özellikle hocalık yönü ön planda olan Recaizade Mahmut Ekrem,   Tanzimat’ın 2. döneminde sanatta faydadan çok  estetik anlayışı ön plana çıkarmaları ve sanatta Avrupa ruhunu ortaya koymaları genç yazarların  yetişmesinde etkili olmuştur.

4.       Servet-i Fünun edebiyatı yazarları Recaizade Mahmut Ekrem, etrafında toplanmıştır.Bu toplanan gençler , Recaizade Mahmut Ekrem görüşleri doğrultusunda eserler vermeye çalışmışlardır.

5.       Bu gençlerin hemen hemen hepsi Batılı yaşamı ve edebiyatını uygulayan gençlerdir. Bu gençlerin yetişmesinde Tanzimat  ve Batı aydınları etkili olmuştur.

6.       Servet-i Fünun demek “Fenlerin Hazinesi- Fenlerin Zenginliği” demektir. Dergi ilk başlarda Recaizâde Mahmut Ekrem’in öğrencilerinden Ali İhsan Tokgöz’ün kontrolünde  yayımlanmaya  başlamıştır. Dergi aslında bir bilim , fen ve teknik dergisidir. Derginin  başına Mahmut Ekrem’in görüş ve tavsiyeleri doğrultusunda Tevfik Fikret’in geçmesiyle birlikte dergide artık yeni bir dönem başlar  ve derginin bazı bölümlerinde edebiyat ve sanata  yönelik çalışmalar yayınlanmaya başlar.Bu andan itibaren dergi tamamen bir edebiyat okulu haline gelir.

7.       Bu dergi dağınık olan ama  birbiriyle aynı düşünceye sahip olan yazarların toplandıkları bir sanat mekanı haline gelmeye başlar.

NOT: Tanzimat ve Servet-i Fünun edebiyatını birbirinden ayıran başlıca özelliklerden biri Tanzimat yazarları birbirinden kopuk ve bazıları aynı düşüncede olmayan insanlardır. Servet-i Fünun yazarları  ise tamamen  fikri birliktelik söz konusudur.

8.       Bu topluluk 1901’de derginin kapatılmasıyla son bulmuştur. Derginin başındaki Tevfik Fikret, Ali Ekrem  Bolayır’ın Şiirimiz isimli bir makalesini  yayınladıktan sonra bu iki yazar arasında ciddi kırgınlıklar ortaya çıkar. Fazla alıngan olan Tevfik Fikret, dergiyi bırakır. Derginin başına 1901’de Hüseyin Cahit Yalçın, geçer. Fransızcadan çevirdiği “Edebiyat ve Hukuk” isimli makale gerekçe gösterilerek dergi kapatılır ve topluluk dağılır.

Servet-i Fünun’un  Edebiyatının Genel Özellikleri

1.       Çocuk yaşlarından beri Avrupai yaşam tarzıyla yetişen bu yazarlar Batı’ya hayran olmuşlar ve özellikle Fransız edebiyatını yakından takip etmişlerdir.Ayrıca devletin kurtuluşunu da Batılılaşmak da gören kişilerdir.

2.       Sanat için sanat anlayışı ile eser vermişler ve halkı eğitmek gibi bir kaygıları olmamıştır.Genellikle aydınlara seslenmişler ve bu da onları bir seçkinler edebiyatı haline getirmiştir.

NOT: Servet-i Fünun edebiyatının başlangıçtan beri halkı eğitmek gibi kaygılarının olmamasındaki en büyük etken Abdülhamit’in baskıcı politikalarından kaçış olarak değerlendirilmelidir.Bir  başka önemli etken ise amaçlarının bilgi vermek, aydınlatmak  değil estetik açıdan sanat  yapmak olduğunu  çokça vurgulanmıştır.

3.       Fransız edebiyatını günü gününe takip etmişler ve kendilerine örnek almışlardır.

4.       Hikaye  ve romanda realizm ve natüralizm, şiirde parnasizm ve sembolizmi akımında etkilenmişlerdir.

Düzyazı Anlayışları (Roman-Hikaye- Eleştiri- Tiyatro)

5.       Romanlarında  daima İstanbul’u işlemişler ve İstanbul’da  yaşayan zengin , alafranga hayatı süren aydın kişileri karakter olarak kullanmışlardır.Mekan ve karakter bakımından dar çerçevede kalmışlardır.

NOT: İstanbul’un dışında başka yerleri yazmamasında en büyük etken yazarlarının İstanbul dışında başka yerleri görmemiş olmalarıdır.Çünkü o dönemde gezi hürriyeti II. Abdülhamid tarafından kaldırılmıştır.

6.       Batı tekniği bakımından sağlam roman ve hikayeler  vermişlerdir.

7.       Halkı bilinçlendirmek için akışı kesip gereksiz  ya da ayrıntı bilgi  vermeyip daha sanatsal eserler vermişlerdir.

8.       Betimlemeler, romanın ve hikayenin bir parçası haline gelmiştir.Gereksiz betimlemeler görülmez. Betimlemelerin roman  ve hikaye boyunca yeri geldikçe verilmesi akışı kesmemiş ve okuyucuyu daha  çok bağlamıştır esere.

9.       Yazar kendi kişiliğini gizlemiş ve karakterleri kendi dilleri ve dünya görüşüyle yansıtmıştır.

10.   Romanlarının tamamında aşk,karamsarlık ve kaçış gibi temalar göze çarpar.

11.   Gözleme  önem vermişlerdir. Karakterler oluşturulurken  içinde bulundukları çevreyle ele almışlarıdır.

12.   Romanlarında Türkçenin sözdizimi olanaklarının dışına çıkmayı denemişler ve sık sık eksiltili cümleler kullanmışlardır.

13.   Eleştiri çok fazla gelişmiştir. Bu kadar gelişmesindeki en büyük etken topluluğun çok fazla eleştirmesi  ve onların  da bunlara cevap vermesidir ya da topluluğun görüşlerini anlatmak için bu türü çok kullanmışlardır.

14.   Tiyatro bakımından oldukça gerilemişlerdir. Oynatacak yer bulamadıkları için daha çok okunsun  diye eser vermişlerdir.

Dil Anlayışları

15.   Dil konusunda kendilerinden önceki Tanzimat edebiyatından çok geriye düşmüşler ve dil sadeleşmeyi savunmadıkları gibi olabildiğince Arapça  ve Farsça kelimeler kullanmışlardır.Dili oldukça ağırdır.

16.   Konuşma dilinden büsbütün uzaklaşmışlardır.

17.    Batı edebiyatından alınan yeni kavramlar  ile Farsçanın kurallarıyla kurulmuş saat-ı semen- fam (yasemin renkli saatler), lerziş-i barid (soğuk titreme) gibi bir takım yeni isim  ve sıfat tamlamaları kullanmışlardır. Bu tabirler zorlama ve yapay tabirlerdir. Hatta dilimizde unutulmaya yüz tutmuş kelimeleri sözlüklerden bularak onları kullanma yoluna giderek dilimizi zenginleştirmeyi hedefledilerse bu durum çok eleştirilmiştir. Dildeki bu gayretleri nedeniyle yapay bir dil oluşturdukları öne sürülerek edebiyatımızda geniş yankı bulan “Dekadanlık” tartışması başlamıştır.

NOT: Ahmet Mithat Efendi, Fransa’da natüralistlere karşı çıkan sembolistleri edebiyatı soysuzlaştırdıkları  için verilen bu ismi aynı işlevi gördüklerine inandığı Servet-i Fünun  edebiyatına itham ederek “Dekadanlar” isimli makale yazar ve bu tartışma başlar.

Şiir Anlayışları

18.   Sanatçıların hepsi Divan edebiyatına karşı olsalar da aruzu kullanmaktan da geri kalmamışlardır.Sadece Tevfik Fikret, çocuk şiirlerini kaleme aldığı “Şermin ” isimli eserini heceyle yazmıştır.

19.   Aruzu da Türkçeye başarıyla uygulamışlardır. Özellikle Tevfik Fikret, bunu  ustalıkla yapmıştır.

20.   Şiirde sone , terza-rima  ve triyole gibi Batı’dan  aldıkları nazım biçimini kullanmışlardır. Bunun yanında rahat yazmaya kolaylık sağladığı için serbest nazıma benzer ve her dizede aruzun  farklı bir kalıbını kullanarak  serbest müstezat  diye bir türü geliştirdiler.

21.   Nazım nesre yaklaştırdılar. Beyit bütünlüğü yerine konu bütünlüğünü sağladılar.

22.   Şairler, mısra bağımsızlığı anlayışına  ve ifadenin dize sonunda bitmesi geleneğine karşı çıkarak bir cümleyi tek dizede ya da beyitte değil de birkaç dizede ya da  beyitte tamamlamışlardır. Buna ”anjanbman ” denir.

23.   Şiirde musikiye önem verilmiştir ve ayrıca seçilen sözcüklerin ahenk oluşturması için gayret sarf etmişlerdir.

24.   Kafiyenin göze göre değil kulağa göre olması gerektiğini tekrar vurguladılar. Bunda Recaizade Mahmut  katkısı oldukça büyüktür. Muallim Naci’yle girdiği kafiye tartışmasını kazanması Servet-i Fünuncuları etkilemiştir.

25.   Aşk , tabiat,aile, ölüm, karamsarlık gibi konular başlıca temaları olmuştur.

26.   Servet-i Fünun edebiyatını şiirde Tevfik Fikret, Cenap Sahabettin, Ali Ekrem (Bolayır), Hüseyin Suat Yalçın, Hüseyin Siret ,  Faik Ali Ozansoy, Süleyman Nazif, Süleyman Nesip, Ahmet Reşit ve Celal Sahir Erozan temsil etmiştir. Halit Ziya Uşaklıgil, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit Yalçın, Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Safvetî Ziya ve Ahmet Şuayb ise düzyazı yazarlarıdır.

NOT: Servet-i Fünun edebiyatının belki de en önemli özelliği sanatı ön planda tutarak modern edebiyatın kurulmasına katkıda bulunmuş olmasıdır.

NOT: Tanzimat devrinde gazetecilik Servet-i  Fünun devrinde dergicilik ön plandadır.

 

]]>
Servet-i Fünun Edebiyatının Genel Özellikleri https://dersimizedebiyat.org/servet-i-funun-edebiyatinin-genel-ozellikleri-2.html Mon, 27 Jan 2014 20:48:56 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=5288  Edebiyat-ı Cedide (Servetifünun) (1896-1901)

Servetifünun, daha önce  Recaizade  Mahmut  Ekrem’in  öğrencisi  Ahmet İhsantarafından çıkarılan bir fen dergisidir. Recaizade   Mahmut  Ekrem’in  çabasıyla, 1895   sonlarında derginin başına Tevfik Fikret’i   getirilir .
Bunun  sonucu  olarak  da Tanzimat’la   birlikte  başlayan  edebiyatı  Avrupa ruhu ve tekniği içinde yenileştirme hareketi, 1896-1901 yılları   arasında, Servetifünun dergisi etrafında, Recaizade  Mahmut  Ekrem  önderliğinde toplanan yeni nesille ikinci bir hamle  yapmiştir.   Böylelikle  Recaizade  Mahmut  Ekrem  ve  Muallim  Naci  arasında  süregelen  Eski – yeni  çatışması  da   yeni  edebiyat  taraftarlarının  toplıluk  haline  gelmesiyle  sona  ermiştir.
Bu    topluluğun    oluşturduğu  edebiyat  koluna   toplanılan  dergiden  dolayı “Servetifünun “,  bu  topluluğun  yeni  bir  edebiyat  oluşturma  amaçlarından  dolayı  da” Edebiyat-ı Cedide”  adı  verilmiştir.
Bu   topluluğu  Ali Ekrem, Cenap Şahabettin, Süleyman Nazif, Mehmet Rauf, Tevfik Fikret, Hüseyin Cahit, Ahmet Hikmet, Faik Ali, Celâl    Sahir, Hüseyin Suat oluşturur. Sonradan Halit Ziya da bu gruba katılmıştır.
Şiir, roman, hikâye, tiyatro, tenkit ve hatırat türlerinde başarılı eserler veren Servetifünun temsilcilerinin en tanınmışları, Şiirde Tevfik Fikret, Cenap Şehabettin, Süleyman Nazif; Roman ve hikâyede Halit Ziya Uşaklıgil, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit Yalçın, Ahmet Hikmet Müftüoğlu‘dur.
1901’de   Hüseyin  Cahit  Yalçın’ın   Fransızcadan  çevirip  yayımladığı  “ Edebiyat  ve  Hukuk “ adli  yazının  Fransız  devrimini  övdüğü  gerekçesinden  dolayı   Servetifünun dergisinin  kapatılmasıyla topluluk da dağılır.

GENEL ÖZELLİKLERİ

1 –  Dönem, 2. Abdülhamit’in istibdat dönemidir. Dönemin bu özelliği sebebiyle edebiyatçılar içe  dönük davranmış,  kişisel konuları, içliliği, aşkı, karamsarlığı, hayal kırıklığını, tabiat güzelliklerini, melânkoliyi ve üzüntüyü   işlemişler; toplumsal sorunlara değinmemişlerdir. Adeta   yüksek zümre edebiyatı  gibidir. Bunda  Recaizade’nin      büyük etkisi vardır.
2 –  Fransız edebiyatının özelliklerini büyük ölçüde Türk edebiyatına adapte etmeye çalışmışlardır. Fransız realizmi    örnek alınmıştır. Topluluğun üslûbu süslü ve sanatlı; ruh ve ifade tarzı ise  Avrupai’dir
3 – Tanzimat döneminde başlayan ve benimsenen, dildeki yabancı unsurları ayıklayarak sade Türkçeye geçiş    hareketi bu devirde durmuş, Arapça ve Farsça kelimelere yeniden itibar edilmeye başlanmıştır.
4 – Tanzimatçıların birinci dönem sanatçıları, sanat toplum içindir prensibini benimserken, Servetifünuncular ise   Tanzimat’ın ikinci dönemindeki gibi sanat sanat içindir prensibi ile hareket etmişlerdir.
5 – Şiirde aruz vezni kullanılmakla birlikte, nazım şekillerinde ve konularda büyük yenilikler yapılmıştır.Nazmı   nesre yaklaştırmışlar, beyit bütünlüğü yerine konu bütünlüğünü esas almışlardır. Bir cümle birkaç     dizede/beyitte  dağıtarak  şiirin  dilini  konuşma  diline  yaklaştırmışlar
6 – Fransız şiirinden alınan sone ve terza-rima gibi şekiller ve serbest müstezat çokça kullanılmıştır. Kafiyede    kulak kafiyesi benimsenmiştir.
7 – Romanda ve hikâyede batılı anlamda başarılı örnekler    verilmiştir.    Romanda   tahlile ve teferruata yer verilmiş, modern kısa hikayenin ilk örnekleri bu   dönemde şekillenmiştir.Roman ve hikâyede olaylar ve kişiler tamamen İstanbul’a, seçkin tabakaya aittir.
8 – Romanda realizmden,  şiirde   parnasizm ve sembolizmden etkilenmişlerdir.
9-Bu dönemde gazetenin yerini dergiler almıştır: Servetifünun, Malûmat, Mektep, Mütalâa, Hazine-i Fünun, Resimli Gazete..  vb
NOT :  Servetifünun edebiyatına katılmayarak gene batılı anlayışla eserler verenler arasında Ahmet Rasim hatırat türü ile, Hüseyin Rahmi Gürpınar İstanbul’u anlatan romanları ile yeni Türk edebiyatını desteklemişlerdir.

SERVETİFÜNUN ŞAİRLERİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ

  • Hemen hepsi aralarında fazla yaş farkı bulunmayan gençlerdir.
  • İstibdat döneminin bunalımlı havasını teneffüs etmişlerdir.
  • Tanzimatçıların tersine bunların büyük bir kısmı orta tabakadan gelmiştir.
  • Batı modelindeki okullarda düzenli bir tahsil görmüşler, Batı medeniyetini ve bu medeniyetin sanat ve  edebiyat anlayışını öğrenme imkânı bulmuşlardır.
  • Tanzimatçılar her türde eser vermişken Servetifünuncular tek türde iyi eser verme fikrini   benimsemişler ve uygulamışlardır
  • Edebiyat-ı Cedide şairleri yalnız aydınlara seslenmişler, “sanat için sanat” ilkesini benimsemişlerdir.

SERVET-İ   FÜNÛN   DÖNEMİNDE   ÖĞRETİCİ   METİNLERİN      GENEL ÖZELLİKLERİ

1 -Servet-i Fünûn dönemi öğretici metinlerinde bireysel ve edebi konular işlenmiştir.
2  -Servet-i Fünûn öneminde edebi tenkit daha çok kendilerine yapılan eleştirilere cevap verme ve Serveti Fünun edebiyatının tanıtılması önlerinde yoğunlaşmıştır.
3 –Dil ağırdır.
4 -Servet-i Fünûn dönemi öğretici metinler edebî tenkit, anı türünde yoğunlaşır. Gezi yazısı, mizah, hiciv ve fıkra türünde de eserler verilmiştir.
5 –Hüseyin Cahit Yalçın, Cenap Şahabettin, Halit Ziya Uşaklıgil, Ahmet Şuayp, Hüseyin Suat Yalçın öğretici metin   alanında eser verin sanatçılardır.
6 -Oluşturulan ürünler halkın sorunlarından uzaktır.
7 -Edebiyat tarihi ve felsefe alanında hiçbir çalışma yoktur.

ELEŞTİRİ  TÜRÜ  VE    SERVET-İ  FÜNUN   EDEBİYATINDA   ELEŞTİRİ

Servet-i Fünûncular Türk edebiyatındaki tenkit anlayışını, bir­çok noktada kusurlu bularak edebiyatımızda yeni bir tenkit an­layışı geliştirmek istediler. Servet-i Fünûn’dan önceki kuşaklar, Batılı sanatçıların edebiyata dair görüşlerinden yararlanmış ol­makla birlikte, Batılı tenkitçilerin tenkit türündeki eserleri ile ya­kından ilgilenmemişlerdir. Servet-i Fünûncular, Batılı yazarların eserlerini daha büyük bir dikkatle inceledikleri gibi, batının ta­nınmış tenkitçilerinden de geniş ölçüde yararlanmışlardır.
Kendi­lerinden önceki topluluklardan farklı olarak, tenkide edebî bir tür niteliği kazandırmışlardır. Onların Batı kaynaklı tenkit anlayışında “tenkit ve teoride kurallardan kaçınmak, sanat için sanat anlayışını esas almak, dönemin koşullarını ve zamanın değiştirici rolünü dikkate almak, diğer bilimlerden yararlan­mak” gibi ilkeler söz konusudur.  Bunun  için  de, edebî tenkitte “tarihçi tenkit” metodunun ilkelerine bağlı kalmaya çalıştılar. Hippolyte Taine (İpolit Ten) tarafından sistemleştirilen bu tenkit metodu, “ırk, çevre, zaman” formülüyle özetlenebilir. Taine’e göre edebiyat, toplumun ifadesidir. Ona göre, toplumu anlamak için önce o toplu­mun edebiyatı araştırılmalıdır. Yazarlar, binlerce değişik nedenin bir sonucudur. Bu bağlamda, inceleme yapılınca anlaşılır ki yazar önce “ırk”ının, sonra içinde yaşa­dığı “çevre”nin ve “zaman”ının ürünüdür, işte edebî tenkitte her şeyden önce bunlar ele alınmalıdır. Bun­lar iyice anlaşılmadan herhangi bir yazar anlaşılamaz.
Servet-i Fünûn edebiyatının temel esaslarını topluma açıkla­mak amacıyla yazılan pek çok yazı vardır. Servetifünuncular arasında olmasına rağmen, bu edebiyat topluluğunun şiir anlayışını eleştiren ilk sanatçı, Ahmed Şuayb olmuştur. Ali Ekrem’in “Şiirimiz” (1900) adlı otokritiği (öz eleştiri) de bu nitelikte bir yazıdır. Sanatçı bu yazısında Servet-i Fünûn şiiri­ni değerlendirmiş, içinde bulunduğu edebiyat topluluğunun şi­ir anlayışını eleştirmiştir.     1. Dönem  Tanzimat  Edebiyatı  sanatçısı  olan   Ahmet  Mithat  Efendi ise ünlü   “Dekadanlar  “makalesi ile  servet –i  Fünun   santçılarını  ve   bunların  şiir anlayışını   eleştirmiştir.
Servet-i Fünûn döneminde Batılı tenkidin ilkelerini tanıtmak amacıyla kaleme alınmış yazılar arasında Ahmet Şuayb’in “Müsâhebe-i Edebiye” (1899), “Hayat  ve  Kitaplar”,  “ Esmar-ı  Marbuat Hüseyin Cahit ‘in “  Edebiyat ı  Cedide – Menşe ve  Esasları “Sanat  ve  Şiirin  İstikbali “, Kavgalarım”  Cenap Şahabettin’in “ Esalib-i Milel”, “Menfai –i Edebiye”, Yeni  Tabirat “Biraz Psikoloji” (1898)   Mehmet Ra­uf’un “Şu Tenkid Meselesine Dair”, Tevfik Fikret’in Tarik gaze­tesinde yayımlanan “Münâkaşâtımızda Ne Eksik” (1898) adlı yazıları sayılabilir. Servet-i Fünûncular bu yazılarla bir yandan da Batılı tenkit anlayışına uygun örnekler vermişlerdir. Bunların dışında Halit Ziya, Mehmet Rauf ve Hüseyin Cahit Yalçın’ın “Modern Roman Tekniği”; Mehmet Rauf’un “Türk Romanı ve Hikâyeleri ile Hüseyin Cahit ile Ahmet Hikmetin Hikâyele­ri”; Hüseyin Cahit Yalçın’ın “Halit Ziya’nın Hikâyeleri, Rauf’un Eylülü ve Fikret’in Rübab-ı Şikeste’si” hakkındaki yazılarının objektif ve yapıcı tenkidin ölçülerine göre kaleme alınmış ol­dukça başarılı yazılar oldukları anlaşılmaktadır.
Bütün bunların yanında Servet-i Fünûn topluluğun içinde edebî çalışmalarını yalnız tenkit alanında toplayan tek sa­natçı Ahmed Şuayb’dir.
SERVET-İ FÜNÛNCULARIN   TENKİT   TÜRÜNE    GETİRDİĞİ     YENİLİKLER:
– Tenkidi, Türk edebiyatında yeni bir tür hâline getirmişlerdir.
-Batı tenkitçilerini yakından izleyerek Batı’nın tenkit metotla­rını tanıtmışlardır.
-Edebiyata bakış tarzını değiştirmişler, onu sosyal fayda il­kesine göre değil, estetik bir varlık olarak ele almışlardır.
– Batı tarzı bir şiir ve roman estetiği yaratarak kendilerinden sonrakileri etkilemişlerdir.
Servet-i Fünûn (Edebiyat-ı Cedide) Döneminde Gezi Yazı Türü
İnsanların  keşif,  askerlik,  diplomasi ,  ticaret  yadda  merak  amacıyla  yurt içi  veya  yurt  dışına  yaptıkları  seyahatlerde   ilginç  gördüklerini  kaleme  almalarıyla  oluşan  bir  yazı  türüdür.

        Bizde,  doğrudan  gezi  yazsı  türüne  girmese  de  bu türün  izlenimini  veren  “Sefaretnameler”  ve  Piri  Reis’in “ Kitab-ı  Bahriye  “ gibi   eserleri saymasak   16.  yüzyılda  Babür  Şahın  Doğu  Türkçesiyle  yazdığı  “Babürname” ,  Seydi  Ali  Reis’in  yazdığı  “ Mir’atül  Memalik “ adlı  eserler  bu  türün ilk  örnekleri  sayılır .
Ünlü bilginlerimizden Kâtip Çelebi’nin “Cihannüma “adlı  eseri  d e gezi  yazılarında  rastlanan  birtakım özellikleri içermektedir.
      Gıyasettin   Nakkas’ın   “ Acaibül  Lefaif” ,  Ali  Ekber  Hıtai’nin  “ Hırainame”  adlı  eserleri  de  bu  türün Farsça  ile  yazılmış  önemli  örnekleri  sayılır.
     Tanzimat  Döneminde :
Ahmet  Mithat  Efendi :” Avrupa’da  Bir  Cevelan
Direktör  Ali  Bey :  Seyahat Jurnali
Servet-i Fünûn, edebiyatta sansürün yaygın olduğu bir dönemdir. Bu dönemde seyahat özgürlüğü de kısıtlanmıştır. Bu nedenle Servet-i Fünûn döneminde gezi yazısı türü pek gelişmemiştir. Buna rağmen, gerek sürgüne gönderilen gerekse II. Abdülhamit yönetiminin baskılarından kaçan sanatçıların gittikleri yerlerle ilgili yazdıkları yazılardan oluşan gezi yazısı türünde eserler vardır.
Dönemin gezi yazılarında mekân olarak “Doğu” ve “Batı” karşımıza çıkar. Servet-i Fünûncular ya görevli veya sürgün olarak gittikleri Doğuyu ya da merak için, okurlarına tanıtmak için gittikleri Batıyı eserlerinde anlatmışlardır.
Her türlü yazıyı edebî bir ürün olarak gören Cenap Sahabettin, gezi yazılarında sanatlı bir dil kullanmıştır. Gezi yazılarındaki betimlemelerinde şiirsel buluşlar yapmıştır..
Servet-i Fünûn döneminde gezi türünde Ahmet ihsan Tokgöz‘ün “Avrupa’da Ne Gördüm” (1892); Ali  Suat : “Seyahat  Jurnallari” Cenap Şahabettin’in “Hac Yolunda“, “Avrupa Mektupları“, “Âfâk-ı Irak” adlı kitapları vardır.
Cenap Şahabettin’in “Hac Yolunda” adlı eseri 19. yüzyıla kadar gezi yazısı türünde pek birikimi olmayan Türk edebiyatına kazandırılmış önemli bir yapıttır.  . Cenap Şahabettin’in görevli olarak gittiği Hicaz ve Mısır yolculuğunu canlı gözlemlerle anlattığı eser, gezi yazınımızın seçkin örnekleri arasındadır. Yazar bu kitabında gezip gördüğü yerleri yalnızca bir gezgin gözüyle ve yüzeysel olarak değil; tarih, coğrafya ve insan boyutlarıyla, örnek sayılacak bir nesir ustalığıyla anlatmaktadır.
Cenap Şahabettin’in “Avrupa Mektupları” adlı kitabı, 1917-1918 yılları arasında  Yayımlanmış; . Cenap Sahabettin bu kitabında, Avrupa’da gezip gördüğü ülkeleri Doğulu bir sanatçı gözüyle değerlendirir. Dolaylı olarak, Batı ile Osmanlıyı karşılaştırır ve günümüz açısından da ülkemizle ilgili önemli saptamalara ulaşır.
Cenap Şahabettin’in gezi türünde değerlendirilebilecek diğer bir eseri ise “Âfâk-ı lrak“tır. Sanatçı, bu eserinde, Cemal Paşa’nın davetlisi olarak bulunduğu Irak ve Suriye hakkındaki izlenimlerini kaleme almıştır

SERVET –İ  FÜNUN  EDEBİYATINDA  ANI
          Bir  kimsenin,  özellikle  tanınmış  kişilerin  yaşadıkları  dönemde  gördükleri  yada  yaşadıkları  ilginç  olayları   gözlemlerine ve  bilgilerine  dayanarak  anlattıkları  yazı  türüdür.

Batıda  en  çok  yaygın  bir  tür  olup  ilk  örneğini  eski  Yunan  sanatçısı
Ksenophon’un  “Anabasis”   adlı  eseriyle  vermiştir.  Alman  filozofu  Eflatun’un  birçok  eseri  bu  türdendir
Bizde,  7. yüzyıla ait “Göktürk Yazıtları” bu türün ilk örneği sayılmaktadır. 16. yüzyılda Hindistan’da bir imparatorluk kurmuş olan Babür Şah’ın yazdığı “Babürname” , 17. yüzyılda Ebul Gazi Bahadır Han’ın yazdığı “Şecere-i Türk” , Katip Çelebi ve Naima’nın bir çok eseri bu türün örneklerindendir.
Eski  edebiyatta  anı  özelliği  taşıyan  “Vakainameler, Gazavatnmeler, sefaretnameler  bu  türün  öenekleri  sayılmaktadır
Edebi tür  anlamında  anı  ise  bizde  Tanzimat  döneminde  başlamıştir. Önceleri  Ebuziya  Tevfik  ve Ali  Suavi  çıkardıkları  gazetelerde  anılarını  yayınlarlar Daha  sonra
     Akif Paşa’nın “Tabsıra”
Namık Kemal’in “Magasa Mektupları” ,
Ziya Paşa’nın “Defter-i Amal”
Ahmet Mithat Efendi’nin “Menfa”
Muallim Naci’nin “Ömer’in Çocukluğu”             
Servetifünun döneminde hatıra türünün en önemli temsilcisi Halit Ziya Uşaklıgil’dir. Zaten o, Serveti Fünun nes­rinin en önemli sanatçısıdır.
Halit Ziya’nın anılarında kullandığı dil romanlarına göre sadedir. Anılarında da Arapça, Farsça   kelimeler vardır, fa­kat dil sade ve anlaşılırdır. Yazarın anılarında oldukça akıcı bir anlatım görülür.
Halit Ziya’nın hatıralarının bir kısmı kendi hayatıyla, bir kısmı ise yaşadığı devirdeki siyasi ve sosyal olaylarla ilgili­dir.
. Hayatının kırk yılını içeren ilk beş cildine “Kırk Yıl” adını vermiştir.  Yazar, sarayda görev yaptığı dönemle ilgili hatıralarını “Saray ve Ötesi” adlı kitapta toplamıştır. “Bir Acı Hikâye” ad­lı kitabı da Halit Ziya’nın hatıra türündeki bir başka eseridir.
Servetifünun dergisini yayımlayan Ahmet İhsan’ın iki ciltten oluşan “Matbuat Hatıralarım” adlı eseri vardır.
Mehmet Rauf, değişik yerlerde çıkan hatıra türündeki yazılarını “Edebi Hatıralar” adlı kitapta toplamıştır.
Hüseyin Cahit Yalçın, Servetifünun sanatçıları içinde hatıra türünde eserleri olan bir başka isimdir. “Siyasi Hatıra­lar” adlı eserinde Meşrutiyet dönemindeki olayları anlatır.  Yazarın anı türündeki bir başka eseri Edebiyat Hatıraları’dır. Bu kitapta edebiyatla ve Servetifünun sanat­çıları ile ilgili hatıraları vardır
Servetifünun  topluluğunu  dışarıdan destekleyen     Ahmet Rasim’in “Eşkal-i Zaman”, “Falaka”Maharir “,”Şair “ gibi  eserleri bu dönemin güzel  örnekleridir.

]]>
Servet-i Fünun / Fecr-i Ati Edebiyatı – 8 (11.Sınıf Türk Edebiyatı Testleri) https://dersimizedebiyat.org/servet-i-funun-fecr-i-ati-edebiyati-8.html Sat, 11 Jan 2014 12:15:03 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=9733 SERVET-İ FÜNUN / FECR-İ ATİ EDEBİYATI – 8

1.  Edebiyat-ı Cedide’ye tepki olarak doğmuştur. 24 Şubat 1909’da sanat anlayışlarını, amaç ve ilkelerini bir bildiriyle açıklamışlardır. Yukarıda söz edilen edebi akım aşağıdaki­lerden hangisidir?

A)   Milli Edebiyat

B)   Servet-i Fünun

C)   Tanzimat Edebiyatı

D)   Fecr-i Âti

E)   Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı

2.  1870 ile 1934 yılları arasında yaşayan sanatçı­nın asıl mesleği doktorluktur. Tevfik Fikret’ten sonra Servet-i Fünun’un en önemli şairidir. Uz­manlık için gönderildiği Paris’te tıptan çok şiirle ilgilenmiş ve Fransız sembolistleri tanımıştır. Şiirde kalemleri müzikal değerlerine göre se­çer. Şiirleri yanında düz yazıları da vardır. Bun­lar arasında Tiryaki Sözleri, Hac Yolunda, Avru­pa Mektupları ele alır.

Bu parçada tanıtılan sanatçımız aşağıdaki­lerden hangisidir?

A)   Hüseyin Cahit Yalçın

B)   Ahmet Hikmet Müftüoğlu

C)   Cenap Şahabettin

D)   Ali Ekrem Bolayır

E)   Hüseyin Suat

3.  Servet-i Fünun romanının ikinci büyük ismidir. Roman, hikâye ve tiyatro türünde eserler ver­miştir. Sosyal hayata pek yer vermediği eserle­rinde romantik duygular, hayaller ve psikolojik tahliller sıkça yer alır. Edebiyatımızda ilk psiko­lojik roman sayılan “Eylül” onun eseridir. Diğer eserleri arasında; Genç Kız Kalbi, Define, Kan Damlası vb. sayılabilir.

Bu parçada tanıtılan yazarımız aşağıdakiler­den hangisidir?

A) Mehmet Rauf

B) Mehmet Akif Ersoy

C) Mehmet Fuat

D) Halit Ziya Uşaklıgil

E) Refik Halit Karay

4.   Refik Halit Karay’ın aşağıda sayılan eserlerin­den hangisinin türü diğerlerinden farklıdır?

A) Bugünün Saraylısı

B) Sürgün

C) Nilgün

D) Gurbet Hikâyeleri

E) Kadınlar Tekkesi

5.  Cenap Şahabettin dil konusunda gerek kendin­den önce, gerek kendinden sonra yetişenlere karşı hep geri bir anlayışı savunmuştur; sanat hayatının ilk devrinde, sade dille yazma davası­nı tutanlara karşı yabancı sözcüklerden ve bu sözcüklerle yapılan yeni isim ve sıfat tamlama­larından yana olmuş; 1908’den sonra da, “—” hareketini ortaya çıkaranlarla uzun ve sert tar­tışmalara girişmiş ve dilden yabancı sözcükler­le yabancı dil kuralları atılırsa Türkçenin “fakirleşeceği”ni iddia etmiştir.

Yukarıda boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A) Yeni Lisan

B) Garip

C) İkinci Yeni

D) Milli Edebiyat

E) Fecr-i Âti

6. Aşağıdakilerden hangisi Fecr-i Âti topluluğu içinde yer almamıştır?

A)   Ahmet Haşim

B)   Refik Halit Karay

C)   Ali Canip Yöntem

D)   Celal Sahir Erozan

E)   Faruk Nafiz Çamlıbel

7.  “Sanat, şahsi ve muhteremdir.” ilkesine bağlı kalan bu dönem sanatçıları, şiirler, söyleşiler, edebiyat eleştirileri yayımladılar, Batı edebiyatı üzerinde yazılar yazmaya başladılar. Toplum­sal sorunlarla hiç ilgilenmeyip Arapça ve Fars­ça tamlamalarla yüklü bir dil kullandılar. 1911’de Genç Kalemler dergisi çıkmaya başla­yınca topluluğun bir etkinliği kalmadı.

Aşağıdakilerden hangisi yukarıda tanıtılan edebiyat topluluğuna mensup bir sanatçı olabilir?

A) Ahmet Haşim

B) Mehmet Akif

C) Tevfik Fikret

D) Cenap Şahabettin

E) Ahmet Rasim

8. Aşağıdakilerden  hangisi Ahmet Haşim‘in eserleri arasında değildir?

A)   Gurabâhâne-i Laklakan

B)   Frankfurt Seyahatnamesi

C)   Bugünün Saraylısı

D)   Bize Göre

E)   Göl Saatleri

9.  Mallarme: “Şiir sözle müzik arasında sözden çok müziğe yakın olmalı, şiirde güzellik kapalılıkla sağlanmalı, anlam ikinci planda olmalıdır.” der.

Aşağıdakilerden hangisi “Mallarme” ile aynı anlayıştadır?

A) Mehmet Akif

B) Ahmet Haşim

C) Ziya Gökalp

D) Yahya Kemal

E) Faruk Nafiz

10.  (I) Servet-i Fünun sanatçıları “sanat için sanat” anlayışına bağlı kaldılar. (II) Parnasizm ve sembolizmin etkisinde şiirler kaleme aldılar.

(III) Romanda özellikle Fransız romantik yazar­larının   etkisi   altında   yapıtlar  oluşturdular. (IV) Bu dönem sanatçıları tiyatro türüne fazla ilgi göstermedi. (V) Batılı şiirlerde kullanılan “sone ve terza-rima” gibi nazım şekillerini kullandılar.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangi­sinde bir bilgi yanlışlığı vardır?

A) I.          B)ll.          C) III.        D) IV.       E)V.

11. Aşağıdakilerden hangisi Cenap Şahabettin ile Ahmet Haşim’in ortak özelliği değildir?

A)   Başta şiir olmak üzere birçok türde yazmaları

B)   Gezi yazısı kaleme almaları

C)   Sembolizm akımından etkilenmeleri

D)   Özellikle şiirde halk dilinden uzaklaşmaları

E)   Bağlı oldukları edebiyat topluluğu

12.  “Piyale” adlı şiir kitabının ön sözünde, şiir hak­kındaki düşüncelerini “Şiir Hakkında Bazı Müla­hazalar” başlığı altında aktaran şair, şöyle der: “Şiirde anlamı aramak, bülbülü eti için öldürme­ye benzer.”

Burada sözü edilen Fecr-i Âti şairi aşağıdakilerden hangisidir?

A)   Cenap Şahabettin

B)   Celal Sahir Erozan

C)   Ahmet Haşim

D)   Ali Canip Yöntem

E)   Yakup Kadri Karaosmanoğlu

 CEVAPLAR

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

D

C

A

D

A

E

A

C

B

C

E

C

 

]]>