
Latifi Hayatı ve Eserleri Hakkında Bilgi
Bağdatlı Ruhi Hayatı ve Eserleri Hakkında Bilgi
Nefi Hayatı ve Eserleri Hakkında Bilgi
Nedim Hayatı ve Eserleri Hakkında Bilgi
Nabi Hayatı ve Eserleri Hakkında Bilgi
Naili ve Neşati Hayatı ve Eserleri Hakkında Bilgi
Azmizade Haleti Hayatı ve Eserleri Hakkında Bilgi
Katip Çelebi (Hacı Kalfa) Hayatı ve Eserleri Hakkında Bilgi
Evliya Çelebi Hayatı ve Eserler Hakkında Bilgi
Naima Hayatı ve Eserleri Hakkında Bilgi
Peçevi İbrahim Hayatı ve Eserleri Hakkında Bilgi
Şeyhülislam Yahya Hayatı ve Eserleri Hakkında Bilgi
Yirmisekiz Mehmet Çelebi Hayatı ve Eserleri Hakkında Bilgi
Keçecizade İzzet Molla Hayatı ve Eserleri Hakkında Bilgi
]]>
HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk Divan şairidir. Divanı vardır.
MEVLÂNA: İyi bir medrese eğitimi görmüş, Şems-i Tebrizî’den tasavvuf eğitimi almıştır. Birkaç Türkçe beyit dışında şiirlerini Farsça yazmıştır. Çağının tüm bilimleriyle felsefesini eserlerinde yansıtır. Büyük bir hoşgörü sahibidir. Ona göre kâinatın temeli sevgi üzerine kurulmuştur. Mesnevi, Divan-ı Kebir, Fîhî Mafih, Rubaîler, Mektûbât, Mecalis-i Seb’a başlıca eserleridir.
AHMEDî: Aşk, eğlence, tabiat ve tarih gibi din dışı konularda şiirler yazmıştır. İran edebiyatının güzellik ve zenginliklerini edebiyatımıza aktarmaya çalışmıştır. Şiirleri liriktir. “İskendername” ve “Cemşid ü Hurşid” adlı mesnevileri önemlidir. Ayrıca Divanı vardır.
KADI BURHANEDDİN: Azeri Türkçesiyle yazmıştır. Kayseri kadılığı yapmış ve bir ara beylik yönetmiştir. Aynı zamanda bilim adamıdır. Aşk, kahramanlık ve tasavvuf konularında yazmıştır. Tuyuğ alanında ünlüdür. Gazel, tuyuğ ve rubailerden oluşan bir Divan’ı vardır.
NESİMî: Doğum tarihi ve yeri kesin olarak belli değildir. Halep’teyken şeriata aykırı sayılan bazı fikirleri yüzünden derisi yüzdürülerek öldürülmüştür. Şiirlerinde Azeri Türkçesi ve Farsça kullanmıştır. Dili oldukça düzgün ve ahenklidir. Coşkun ve pervasız (korkusuz )bir üslubu vardır. Tuyuğ alanında başarılı örnekler vermiştir. Şiirlerini Divan’ında toplamıştır. Şiirleri son derece liriktir.
ÂŞIK PAŞA: 13. ve 14. yüzyıllarda Türkiye Türkçesini ilk kez kullanan tekke şairlerindendir. Bilim dilinin Arapça, sanat dilinin Farsça olduğu bir dönemde bilinçli bir Türkçecilik anlayışıyla şiir yazmıştır. Heceyle yazdığı şiirlerinde Yunus Emre’nin etkisi görülür. Aruz vezniyle de şiirler yazmıştır. Anadolu Türklerine tasavvufu öğretmek amacıyla yazdığı Garipname en önemli eseridir. Mesnevi tarzındadır.
GÜLŞEHRî: Yaşadığı devirde Kırşehir’e Gülşehri denildiği için, Gülşehri olarak anılmıştır. Gençliğinde edebiyat ve tasavvuf öğrenmiştir. Ahi Evran-ı Veli ile 50 yıl beraber yaşamıştır. Ahi olduğu anlaşılmaktadır. Farsça ve Arapça öğrenmiş, ancak O, Türkçe yazmıştır. Ahi Evran’ın ölümünden sonra Ahilik Postuna oturmuştur. Ahmedi Gülşehri çok ince ruhlu bir şairdir. Feridun Attar’ın Mantık’ut Ta yr eserini Türkçeye çevirmiştir.
ALİ ŞİR NEVAî: Büyük bir devlet adamı ve büyük bir edebiyatçıdır. Türk Çağatay edebiyatının en büyük şairlerindendir. Türk dilinin gelişmesi için çok çaba harcamıştır. Muhakemetü’l-Lügateyn adlı eseriyle Türkçenin Farsçadan üstünlüğünü ortaya koymaya çalışmıştır. Edebiyatımızdaki ilk hamse sahibidir. Mecalisü’n-Nefais edebiyatımızdaki Anadolu dışındaki ilk şairler tezkiresidir. Çağatay lehçesini kullanmıştır. Türklerin kullandıkları vezin ve musiki şekillerini Mizanü’l-Evzan adlı eserinde anlatır. Düz yazıları da vardır. Diğer eserleri: Mahzen’ül-Esrar (Sırlar Hazinesi) Mantıku’t-Tayr (Kuşların Dili). Tüm şiirlerini topladığı dört tane Divan’ı vardır ve Türkçedir.
ŞEYHÎ: Germiyanoğulları ve Osmanlı saraylarında bulunmuş devlet büyüklerine kasideler sunmuştur. İran edebiyatından etkilenmiş ancak çağının Türkçesini de başarıyla kullanmıştır. Tasavvuf düşüncesinin etkisi altında kalmıştır. Fabl türünde ve sosyal bir hiciv örneği olan Harname en ünlü eseridir. 126 beyitten oluşan bu mesneviyi İkinci Murat’a sunduğu söylenir. Harname dışında Hüsrev ile Şirin adlı bir mesnevisi ve Divan’ı vardır.
AHMED PAŞA: Ciddi bir öğrenim gördü. Fatih Sultan Mehmet’in hocası ve sohbet arkadaşı oldu. Vezirlik rütbesi aldı. 15. yüzyılın en büyük divan şairidir. Gazel ve kasideleriyle dikkat çeker. Murabbada da olgun örnekler vermiştir. Dizeleri Divan şiirinin söz ve anlam özellikleriyle örülüdür. Farsça ve Arapçayı ustaca kullanır. Ünü Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırlarını aştı. Kendisinden sonraki divan şairleri birçok şiirine nazireler yazdı.
SÜLEYMAN ÇELEBİ: Türk edebiyatının ünlü ‘mevlid’ şairidir. Hayatı hakkında fazla bir bilgimiz yoktur. En önemli eseri Vesiletü’n- Necat’tır (Mevlid). Edebiyatımızdaki dinsel şiirlerden halkı en çok etkileyeni budur. Doğal bir içtenlikle yazıldığı için pek çok nazireler yazılmış ancak hiçbiri onun yerini tutamamıştır.

FUZULÎ: Divan edebiyatının en büyük şairidir. Kerbela’da yaşamıştır. Türbedarlık yapmış iyi bir eğitim görmüştür. Şiirlerini Azeri Türkçesi ile yazmıştır. Dönemine göre dili sadedir. Diğer türlerde de eseri olmasına rağmen edebiyatımızda “gazel şairi” olarak bilinir. Engin bir hayal dünyası, sağlam bir bilgi dağarcığı vardır. Şiiri bir ilim işi olarak görür. İlimsiz şiiri temelsiz duvara benzetir. Fuzuli bir aşk ve ıstırap şairidir. Din dışı konularda yazmakla birlikte tasavvuftan da etkilendiği bilinmektedir. Şiirlerinde ayrıca engin bir insan sevgisi vardır. Samimi ve lirik bir şairdir. Dile son derece hâkimdir. Kendinden sonra gelen Divan ve Halk şairleri üzerinde oldukça etkili olmuştur. Türkçe, Arapça ve Farsça Divanı vardır. “Şikayetnâme” adlı mektubu edebiyatımızdaki en ünlü yergilerden biridir. Divanlarından başka bir naat olan “Su” kasidesi, Leyla vü Mecnun mesnevisi, Peygamber ailesini anlattığı Hadikat-üs-Süeda’sı, Şah İsmail ile II. Bayezid’i karşılaştırdığı Beng ü Bâde’si ve tıp bilgisini sergilediği Sıhhat ve Maraz’ı en tanınmış eserleridir.
BAKÎ: 16. yüzyılın en şöhretli şairlerinden biridir. Sağlığında “Şairler Sultanı (Sultanü’ş-Şuara)” unvanını almıştır. İyi bir Medrese eğitimi görmüştür. Kanuni Sultan Süleyman döneminde büyük ilgi ve saygı kazanmıştır. Kanuni’nin ölümü üzerine terkib-i bent biçimindeki ünlü “Kanuni Mersiyesi”ni yazmıştır. Şiirlerinde genellikle din dışı konulara ve beşeri aşka yer vermiştir. Aşk, tabiat gibi konular şiirlerinde yer alan başlıca konulardır. Gazel ustası olarak bilinir. Dili kullanmada başarılıdır. Ahenkli, akıcı, zevkli bir dili vardır. İstanbul Türkçesiyle şiir yazmanın öncüsüdür. Divan şiirinin tüm kurallarını ve edebi sanatları şiirlerinde başarıyla kullanır. Sanatsız bir beyti bile yok gibidir. Ahenk ve musikiye önem vermiş, sözcük seçiminde titiz davranmıştır. Divan edebiyatımızı İran ve Arap edebiyatlarının seviyesine getirmiştir. Divanı ve nesir türünde Fezail-i Mekke adlı eseri vardır.
BAĞDATLI RÛHÎ: Ruhi’nin etkisi altında kaldığı şairler arasında Fuzûlî’nin önemli bir yeri vardır. Ruhî, eserlerinde ortaya koyduğu tenkit ve fikirleri ile dikkat çekmektedir. Şiirlerinde kullandığı dilin sadeliği ön plandadır. Özellikle din ve ahlak anlayışının aksayan taraflarından yola çıkarak söylediği satirik mısralar (eleştirici bir anlatım) Ruhi’nin diğer şiirlerinde de görülür. Fakat onun bu sahada en tanınmış ve çığır açmış eseri, 17 bent halinde kaleme aldığı, büyük Terkib-i Bend manzumesidir. Başta Şeyh Galip olmak üzere Ziya Paşa ve Muallim Naci gibi gerek Divan gerek Tanzimat edebiyatının önemli şairleri tarafından bu Terkib-i Bende nazireler yazılmıştır.
NÂBİ: 17. yüzyıl şairlerindendir. Divan edebiyatında didaktik şiirler yazmasıyla bir yenilik olarak kabul edilmektedir. Din, törele r ve sosyal yaşamla ilgili öğütler verir. Nâbi’nin Divan’ından başka Hayriye (Hayrâbâd) adlı didaktik eseri, gezi notlarını içine alan Tuhfet-ül Harameyn’i ve Münşeat adlı eserleri vardır.
NEFİ: Nefi, 17. yüzyıl şairlerindendir. Edebiyatımızdaki en ünlü kaside şairi olarak bilinir. Övgülerindeki ve yergilerindeki aşırılıklarıyla ünlüdür. Yazdığı hicviyelerindeki aşırılık boğdurulmasına neden olmuştur. Hayal gücü çok zengin olan Nefi’nin somut benzetmelerden yararlanması da belirgin bir özelliğidir. Türkçe ve Farsça divanı olan Nefi’nin ayrıca hicviyelerini topladığı “Siham-ı Kaza” adlı bir eseri de vardır.
ŞEYHÜLİSLAM YAHYA: Yahya Efendi, 16. yüzyılın son yarısında ve 17. yüzyılın ilk yarısında çok uzun yaşayan, Sultan I. Mustafa, Sultan IV. Murat ve Sultan I. İbrahim devirlerinde üç defa Şeyhülislam olarak yüksek devlet görevi yapmıştır. Baki’nin ölümünden sonra gazelde üstat sayılmıştır. Dili temiz, hayalleri incedir, lirizmde derindir. Divanı vardır.
NEDİM: 18. yüzyıl şairlerinden olan Nedim, Lale Devri’nin şairi olarak bilinir. Eserlerinde aşk, içki, zevk ve sefayı işler. “Mahallileşme Akımı”nın önderi olan şairin Halk edebiyatından da etkilendiği bilinmektedir. Şiirlerinde halkın ağzından alınma deyimler olduğu gibi, halkın konuşma diline de oldukça yaklaşmıştır. Samimi ve içten bir söyleyişi olan Nedim, şarkılarıyla tanınmıştır. Divan şiirindeki klişeleri (mazmunları) bir ölçüde yıkmış olan şairin Divan’ı vardır.
ŞEYH GALİP: Divan edebiyatının 18. yüzyılda yaşamış son büyük şairidir. Galatasaray Mevlevihanesinde şeyhlik yapmıştır. Nabi’nin “Hayrâbâd’ına nazire olarak ve Mevlânâ’nın mesnevisinden etkilenerek yazdığı “Hüsn ü Aşk” adlı meşhur mesnevisinde, tasavvuf konusundaki düşüncelerini ortaya koyar. Bu eserinde alegorik (sembolik) bir anlatım kullanan şair hayal gücünden ve masal öğelerinden de yararlanmıştır.
]]>Türk Divan şiirinin ilk verimleri 13. yy sonunda görülür. Sonraki asırlarda parlak çağını yaşayan bu edebiyat, 18. asırdan sonra büyük şairler çıkaramaz olur.
13. asırda din dışı eserler veren ve Divan şiirinin ilk temsilcisi sayılan Hoca Dehhani’nin hayatı hakkında etraflıca bilgi yoktur. Horasanlı olduğu, Konya’ya gelip Anadolu Selçuklu sultanı 3. Alaaddin’e kasideler sunduğu, eserlerinden anlaşılmaktadır. Oldukça işlenmiş bir şiir üslubu olduğuna göre onunla aynı çağda yaşamış başka şairlerin varlığı da kuvvetli ihtimaldir.
14. asırda eser veren, Klasik edebiyatın kurulmasında büyük rolü olan şair, Ahmedi’dir. Kütahyalıdır. Mısır’da tahsil gördüğü ve uzun bir ömür sürdüğü bilinmektedir. Bursa ve Edirne sarayları çevresinde refah içinde bir hayat sürmüştür. Eserleri: Divan, İskendername, Cemşid ü Hurşid, Osmanlı Tarihi.
15. yüzyılın ünlü şairlerinden Şeyhi, İran’da tahsil görmüş ve İran şiirini yakından tanımıştır. Çelebi Mehmet’in göz hastalığına çare bulması üzerine kendisine verilen tımarın eski sahiplerinden dayak yemiştir. Bunun üzerine de meşhur, “Harname” isimli eserini yazmıştır. Eserleri: Divan, Harname, Hüsrev ü Şirin mesnevisi.
15. yüzyılda “şairlerin sultanı” olarak anılan Ahmet Paşa, Fatih’in hocası ve yakın arkadaşı olmuş, vezirlik rütbesine kadar yükselmiştir. Şiir sanatına ciddi bir önem veren Ahmet Paşa genç şairleri himaye etmiş, uzak Türk ülkelerindeki şairlerle (Ali Şir Nevayi, Hüseyin Baykara) şiir haberleşmelerinde bulunmuştur.
Timur soyundan gelmektedir. On binlerce beyitlik hamsesi vardır. Dört Türkçe Divan, bir Farsça Divan sahibidir. Edebiyatımızda ilk tezkire (antoloji) sayılan “Mecalisü’n-Nefais” onun eseridir. Çağatay lehçesiyle yazılmıştır. En önemli eseri “Muhakemetü’l-Lugateyn”, Türkçenin Farsçadan daha zengin olduğunu ispatlamak için yazılmıştır.
Divan şiirinin 16. asırdaki en büyük temsilcisi olan Fuzuli’nin asıl adı Mehmet’tir. Nerede doğduğu bilinmemektedir. Bağdat, Hille ve Kerbela bölgelerinde yaşamıştır. Azeri-Kerkük civarı şivesiyle şiirler söylemiştir.
Türkçeyle güzel ve ince şiirler yazma emelindedir. Bunu da başarmıştır. Aşk, ıstırap, fedakârlık, samimiyet temalarını işlemiş ve gazel tarzını kullanmıştır. Eserleri: Arapça, Farsça ve Türkçe Divan; Leyla vü Mecnun, Beng ü Bade, Şikâyetname, Enisü’l-Kalp, Rind ü Zahid, Hadikatü’s-Süeda, Su Kasidesi…
Anadolu ve İstanbul’da gelişen Divan şiirinin ilk büyük üstadı sayılan Baki, 16. asrın en ünlü şairidir. “Şairlerin Sultanı” (Sultanu’ş-Şuara) unvanıyla yüceltilmiştir. Şiirlerinde devrinin ihtişamını kelime ve sesleriyle vermeyi başarmıştır. Hayatın geçiciliğini, dünya nimetlerinden faydalanma gereğini işlemiştir.
Baki’nin divanında az şiir bulunmasına rağmen onu ölümsüz yapan, şiirlerinin özgünlüğüdür. Kanuni’nin vefatı üzerine yazdığı “Kanuni Mersiyesi” edebiyatımızın zirve eserlerindendir.
17. yy Divan şiirinin zirvelerindendir. Asıl adı Ömer olan şair, Erzurum’un Hasankale ilçesinde doğmuş, Erzurum’da tahsilini tamamlamış ve İstanbul’a gelmiştir. Kalemi kılıç gibi kullanan ve söz sanatında eşsiz güce sahip olan Nef’i inandığı ve gördüğü her şeyi olanca açıklığıyla ifade etmiştir. Şairin kasideciliği ölçüsünde kuvvetli bir yönü de hicivciliğidir. En önemli eseri divanıdır. Hicivlerini ise Siham-ı Kaza adını verdiği eserde toplamıştır.
Mutasavvıf bir şairdir. Bütün eserlerinde toplum meselelerini işlemiştir. Eğitime özellikle yer veren Nabi “hikmetli ve öğretici şiir” geleneğinin ustasıdır. Eserleri: Türkçe ve Farsça Divan, Hayriye-i Nabi, Hayrabad, Tuhfetu’l-Haremeyn.
Divan edebiyatının büyük şairi Nedim, doğma büyüme İstanbulludur. Lale Devri denince akla ilk gelen şair Nedim’dir. Medrese eğitimi aldıktan sonra çeşitli görevlerde bulunmuştur. Bunlardan en önemlisi devrin sadrazamı Damat İbrahim Paşa’nın kütüphanesinde memur olarak çalışmasıdır. Patrona Halil isyanı sırasında damdan dama atlarken ölmüştür.
Devrini en güzel şiirleştiren ve Divan şiirinin diline sadelik ve mahalli söyleyiş getiren şairdir. Şiire halk ruhunu, halk deyimlerini, halk zevkini hatta halk vezin ve şekillerini yansıtan Nedim, Türk edebiyatının “Mahallileşme Cereyanı” denilen böyle bir edebi çığrın şairidir.
Nedim’in tek eseri divanıdır. Bundan başka, iki meşhur Arapça tarihi kitabını tercüme eden heyete katılmıştır.
Mevlevi şeyhlerinden olan Şeyh Galip, Divan şiirinin zirvelerinden ve aynı zamanda son büyük temsilcisidir. Söz sanatında en güzeli başarma azminde olup bunu da başarmıştır. Çok zengin ve süslü bir şiir dili vardır. Yazdığı “Hüsn ü Aşk” mesnevisi ile haklı bir şöhrete ulaşmıştır.
Tasavvuf hakikatini ve ilahi aşkı dile getiren Şeyh Galip’in kapalı ve anlaşılması zor bir üslubu vardır.
Şeyh Galip’in Divan’ı ve Hüsn ü Aşk’ından başka bazı tasavvufi mensur eserleri ve şerhleri de vardır.
Divan şiirine yerli ve milli özellikler katmıştır. Anlaşılır bir dil kullanmış; Türkçeyi, Arapça ve Farsçaya karşı korumuştur. Divan’ı vardır.
15. yy süslü nesir yazarıdır. En önemli eseri “Tazarru’name”dir.
18. yy sade nesir yazarıdır. En önemli eseri “Kabusname”dir.
17. yy sanatçısıdır. Avrupalıların “Hacı Kalfa” olarak tanıdıkları Kâtip Çelebi bilim adamıdır. Didaktik amaçlı eserler vermiştir. Bazı eserleri: Cihannüma, Fezleke, Keşfü’z-Zünun, Mizanü’l-Hak.
17. yy sanatçısıdır. İlk seyahatname yazarıdır. Elli yıl boyunca gezmiş, gezdiği yerleri kaleme almıştır. “Seyahatname” on ciltlik, abartılı ve yalın bir anlatımı olan eserdir.
Leyla vü Mecnun: Fuzuli’ye ait mesnevi tarzında bir eserdir. İnsana duyulan aşkın ilahi aşka dönüşmesi anlatılır.
Su Kasidesi: Fuzuli’ye ait naat türünde yani peygamberi öven bir eserdir.
Şikâyetname: Fuzuli’nin, Nişancı Celalzade Mustafa Çelebi’ye yazdığı toplumsal ve sosyal eleştiri niteliğinde bir mektuptur.
Mevlit: Asıl adı “Vesiletü’n-Necat” olan Süleyman Çelebi’ye ait mesnevi tarzında bir eserdir. Aruzla yazılmıştır. Altı bölümden oluşur:
Kanuni Mersiyesi: Baki’nin Kanuni için yazdığı ağıt türünde bir şiirdir.
Tazarru’name: Sinan Paşa’nın eseridir. Allah’a yakarış demektir. Secilerle dolu, süslü nesir örneiğidir.
Hüsn ü Aşk: Şeyh Galip’in mesnevi tarzındaki eseridir. Nabi’nin “Hayriye” adlı mesnevisinden daha güzel mesnevi yazabileceğini ispatlamak için yazmıştır.
]]>HOCA DEHHANİ (? – ?)
Horasan Türklerinden olup 13. yüzyılda yaşadığı sanılmaktadır. Divan edebiyatının ilk temsilcisi olarak kabul edilir.
Anadolu’da, İran edebiyatı etkisiyle gelen din dışı konularda Türkçe şiirler yazan ilk şairlerdendir. Selçuklu sultanı Alaaddin Keykubafın isteği üzerine 20 bin beyitten oluşan bir “Selçuk Şehnamesi” yazmıştır. Farsça yazdığı bu yapıtının yanı sıra ustaca söylenmiş Türkçe gazel ve kasideleri vardır.
MEVLANA (1207 -1273)
30 Eylül 1207’de Horasan yöresindeki Belh şehrinde doğmuştur. Alaeddin Keykubat’ın daveti üzerine ailesiyle Konya’ya gelmiş ve oraya yerleşmiştir. Burada, Şems-i Tebrizi ile tanışarak ondan tasavvuf eğitimi almıştır. Şems’in ölümünden sonra inzivaya çekilmiş; yaşamını “Hamdım, piştim, yandım.” sözleri ile özetlemiş, 17 Aralık 1273’te ölmüştür. Büyük bir hoşgörü sahibidir. Ona göre kâinatın temeli, insanı olgunlaştıracak ve Allah’a yaklaştıracak şey sevgidir. Bu felsefesiyle yüzyıllardan beri bütün insanlığın ilgisini çekmektedir. En önemli yapıtı “Mesnevi” adlı mesnevisidir.
Mevlana Celaleddin-i Rumi Eserleri:
-Mesnevi: Küçük manzum hikâyelerle dini ve tasavvufi öğütler yer almaktadır. Mesnevi biçiminde yazılmıştır.
-Divan-ı Kebir: Sanat gücünü ortaya koyan gazel, kaside, müstezat ve rubailerinden oluşur.
-Fihi Mafih : Dini ve tasavvufi sohbetleri yer almaktadır.
-Mektubat: Devrin ileri gelenlerine nasihat için veya kendisine sorulan sorulara yanıt olarak yazdığı mektuplar yer almaktadır.
-Mecalis-i Seba (Yedi meclis): Çeşitli zamanlarda verdiği yedi vaazı yer almaktadır.
NESİMİ ( ? -1404)
Doğum tarihi ve yeri kesin olarak belli değildir. Halep’teyken şeriata aykırı sayılan bazı fikirleri nedeniyle öldürülmüştür. Mutasavvıf bir şairdir. Şiirlerinde Azeri Türkçesini ve Farsçayı kullanmıştır. Dili oldukça düzgün ve ahenklidir. Coşkun ve pervasız bir üslubu vardır. Şiirlerini “Divanında toplamıştır. Tuyuğ türünde yazdığı şiirleriyle tanınmıştır.
GÜLŞEHRİ (? – ?)
13. yüzyılın sonları 14. yüzyılın başlarında yaşamıştır. Mutasavvıf bir kişiliğe sahip olan şair, Kırşehir’de bir Mevlevi tekkesi kurmuş, orada şeyhlik yapmıştır. Feridüddin-i Attar’ın “Mantıku’t Tayr” adlı yapıtını Türkçeye çevirmesiyle tanınmıştır. Bu çevirisine Attar’ın birçok hikâyesini almamış; onların yerine “Mesnevi”den, “Kelile ve Dimne“den ve “Kabus-name“den kıssalar eklemiştir. Ayrıca din ve tasavvuf konularını işleyen “Felekname” adlı bir yapıtı vardır.
Gülşehri Eserleri:
-Mantıku’t Tayr (Kuşların dili): Mesnevi tarzında yazılmıştır. Tasavvufi hikâyeler içermektedir.
-Felekname: Ahlaki, tasavvufi ve didaktik bir yapıttır.
AHMEDİ (1334 – 1413)
Bursa ve Edime sarayları çevresinde rahat bir yaşam sürmüştür. Aşk, eğlence, tarih ve tabiat temalı şiirler yazmıştır. Tasavvufu çok iyi bilmesine rağmen, şiirlerinde tasavvufa az yer vermiştir. Türkçeyi iyi kullanan, şiir tekniğine hâkim kudretli bir şairdir. Gazel ve kasidelerinde İran şiirinin özelliklerini gösterdiği gibi, Türk ruhunun inceliklerini ve Türkçenin gücünü de aksettirmiştir. İran şiirinin konu ve biçim özelliklerini şiirimize kazandırmaya çalışmıştır. “İskendername” ve “Cemşid ü Hurşid” adlı mesnevileri önemli yapıtlarıdır.
Ahmedî Eserleri:
-Divan
-İskendername: Büyük İskender’in yaşamının ve savaşlarının anlatıldığı mesnevidir. Yapıtta ayrıca; astronomi, fen, matematik ve toplumbilim ile ilgili bilgiler yer almaktadır.
-Cemşid ü Hurşid: Çin hükümdarı Cemşid’in Rum kayserinin kızı Hurşid’e aşkını anlatan yapıt, Farsçadan çevrilerek mesnevi biçiminde yazılmıştır.
-Tervihü’l Ervah: Manzum bir tıp kitabı.
-Mirkatü’l Edeb: Arapça-Farsça manzum sözlük.
KADIBURHANEDDİN
(1344 -1398)
İslami bilimlerin yanı sıra astronomi ve tıp eğitimi görmüştür. Yapıtlarında aşk ve kahramanlık konularının yanında tasavvufa da yer vermiştir. Tuyuğ türündeki şiirleriyle tanınmıştır.
ÂŞIK PAŞA (1272-1334)
Tasavvufla ilgili görüşlerini çevresindekilere telkin ederek gerek yapıtları gerek şeyhliği ile dönemini derinden etkilemiş mutasavvıf bir şairdir. Yapıtlarını sade bir dille yazmış ve Türkçenin Anadolu’da bir edebiyat dili olarak yerleşmesinde önemli katkılarda bulunmuştur. Halka tasavvufu öğretmek amacıyla, aruz ve hece ölçüsüyle şiirler yazmış, özellikle didaktik tarzda yapıtlar ortaya koymuştur. En önemli yapıtı mesnevi biçiminde yazdığı “Garipname“dir.
Âşık Paşa Eserleri:
-Garipname: Ahlaki, tasavvufi ve didaktik bir mesnevidir. Sanatsal yönden zayıf bir yapıttır. Yaklaşık 12000 beyitten oluşmaktadır.
-Fakr-name, Vasf-ı Hâl, Kimya Risalesi:
Edebi yönden zayıf manzum ve mensur küçük hacimli yapıtlardır.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (? -1422?)
Yaşamı hakkında kesin bilgi olmamakla birlikte, Yıldırım Beyazıt döneminde Bursa Ulu Camii’de imamlık yaptığı sanılmaktadır. Edebiyatımızda en tanınmış mevlid yazarıdır. Bilinen en önemli yapıtı, Bursa’da bir vaizin Hz. Muhammed (SAV)’in diğer peygamberlerden farklı olmadığını ileri sürmesi üzerine, peygamberin büyüklüğünü göstermek için yazdığı “Vesiletü’n Necat” adlı mevlididir.
Süleyman Çelebi Eserleri:
-Vesiletü’n Necat (Kurtuluş vesilesi): Hz. Muhammed (SAV)’in övüldüğü ve hayatının anlatıldığı yaklaşık 800 beyitten oluşan bir mesnevidir. Halk arasında mevlid diye bilinir. Münacaat, veladet, risalet, miraç, rıhlet ve dua bölümlerinden oluşmaktadır.
ALİ ŞİR NEVAİ (1441 -1501)
Türk dil birliğini kurmaya çalışmış ve bu amaçla birçok yapıt ortaya koymuştur. Türk dilinin güzelliklerini görmüş, bunun üzerine yazdığı «Muhakemetü’l Lügateyn» adi, yapıtında onun Farsçadan daha zengin bir dil olduğunu söylemiştir. Çağatay dilinin gelişmesinde etkin rolü olan sanatçının şiir ve düzyazı türünde birçok yapıtı vardır. Edebiyatımızda ilk “hamse” sahibidir. Ayrıca edebiyatımızda ilk tezkire olan “Mecalisü’n Nefais” adlı yapıtı kaleme almıştır.
Ali Şir Nevai Eserleri
-Divan (Türkçe)
-Divan (Farsça)
-Muhakemetü’l Lügateyn: Farsça ile Türkçe karşılaştırılarak Türkçenin daha üstün bir dil olduğu ortaya konur.
-Mecalisü’n Nefais: Edebiyatımızda, şairlerin hayatlarının yer aldığı ilk tezkiredir.
-Mizanü’l Evzan: Aruz ölçüsü ve nazım biçimleriyle ilgili bilgiler yer almaktadır.
ŞEYHİ (1371-1431?)
Zengin bir tasavvuf bilgisinin yanı sıra tıp da öğregi8ştir. İnce bir dile, zengin bir düş evrenine, canlı bir tasvir yeteneğine sahiptir. Osmanlı saraylarında bulunmuş, devlet büyüklerine kasideler sunmuştur. Hacı Bayram Veliden etkilenmiş, mutasavvıf ve şair kimliğiyle kendinden sonraki şairleri de etkilemiştir. Aralarında Fuzuli ve Baki’nin de bulunduğu birçok şairin sanatçıya nazire yazması bu görüşü doğrular. Edebiyatın yanı sıra, tıpla da ilgilenmiş; bu alanda yapıtlar ortaya koymuştur. Divan edebiyatının önde gelen hiciv şairlerindendir. “Har-name” adlı mesnevisi hiciv türünün en çarpıcı örneklerindendir. Ayrıca “Hüsrev ile Şirin” adlı bir de mesnevisi vardır.
Şeyhi Eserleri:
-Divan
-Har-name: Yergi tarzında, yazılmış bir mesnevidir. Hiciv edebiyatının en güzel örneklerinden biridir. Çelebi Mehmet’in kendisine armağan ettiği köye gitmiş, burada köylüler tarafından dövülmesi üzerine bu mesneviyi kaleme almıştır.
-Hüsrev İle Şirin: Mesnevi biçiminde yazılmış bir aşk hikâyesidir.
FUZULİ (?-1556)
Kerbela’da doğmuş ve yaşamıştır. İyi bir eğitim görmüş, Arapça ve Farsçayı çok İyi öğrenmiştir. Şiirlerinde Azeri Türkçesinin etkileri görülür. Dönemine göre oldukça sade bir dille yapıtlar vermiştir. Divan edebiyatının birçok türünde yapıt vermesine rağmen “gazel şairi” olarak tanınmıştır. Şiirlerinde en önemli öğeler tasavvuf ve aşktır.”Leyla ile Mecnun” adlı mesnevisinde bu konuyu ustaca dile getirmiştir. Şiirin temelinin İlim, özünün sevgi olduğuna inanmıştır. Sevilen insan bir araç, onun varlığında görünür hale gelen Tanrı İse tek amaçtır. Ona göre gerçek varlık Tanrı’dır. Bütün nesneler ve evren, Tanının bir görünüş alanıdır.
Fuzuli Eserleri
-Divan (Türkçe)
-Divan (Farsça)
-Divan (Arapça)
-Leyla İle Mecnun: Sevgiliden ayrılmanın acısının, sevgiliye duyulan aşktan ilahi aşka geçişin işlendiği, mesnevi biçiminde yazılmış bir hikâyedir.
-Şikâyetname: Hiciv türünün çok çarpıcı bir örneği olan, maaşını alamadığı için Nişancı Mehmet Paşa’ya yazmış olduğu, edebiyatımızda önemli bir mektup örneğidir.
-Hadikatu’s Süeda: Kerbela olayının yer yer manzum parçalarla anlatıldığı mensur bir yapıttır.
-Şah ü Geda, Beng ü Bade,Sakiname: Mesnevi
BAKİ (1526- 1600)
İyi bir medrese eğitimi görmüş, medreselerde hocalık yapmış ve kadılık görevlerinde bulunmuştur. Şiirlerinde dine, tasavvufa yer vermemiştir. Aşk, doğa, dünya zevki, hayattan tat alma ve devrinin ihtişamı, şiirlerinde yer alan başlıca konulardır. Gazel türünün tanınmış şairlerindendir. Dili kullanmada son derece başarılıdır; ahenkli, akıcı, zevkli bir dili vardır. Divan şiirini, Arap ve İran şiiri seviyesine getirmiştir. Sultanu’ş Şuara (şairler sultanı) olarak bilinir.
Baki Eserleri
-Divan
-Kanuni Mersiyesi: Şairin, Kanuni’nin ölümünden duyduğu üzüntüyü dile getiren, terkib-i bent biçiminde yazdığı şiiridir.
-Fezail-i Mekke: Mekke’nin faziletlerinin anlatıldığı, çeviri bir yapıttır.
NEFİ (1575 ?-1635)
İstanbul’da iyi bir öğrenim görmüş, bazı memurluklarda bulunmuştur. IV. Murat döneminde sanatının ve ününün zirvesine ulaşmıştır. Padişahlara ve devrin ileri gelenlerine yazdığı kasidelerle, ayrıca hicivleriyle tanınmıştır. Padişahın, hiciv yazmasını yasaklamasına rağmen Sadrazam Bayram Paşa’yı hicvedince öldürülür. Sağlam bir üslubu, ağır bir dili, cesur bir söyleyişi vardır. Ölçüsüz bir şairdir övdüğünü göklere çıkarır, yerdiğini ise yerin dibine geçirir. Babasına bile hiciv yazmıştır. Hicivleri bazen yumuşak takılmalar şeklindedir; kimi zaman ise oldukça ağır, hatta küfürlüdür. Hiciv türündeki şiirlerini “Siham-ı Kaza” adlı yapıtında toplamıştır.
Nef’i Eserleri:
-Divan (Türkçe)
-Divan (Farsça)
-Siham-ı Kaza: Hicivlerinin yer aldığı yapıtıdır.
NABİ (1642-1712)
Divan edebiyatında “didaktik (öğretici) şiir” çığırını açmıştır. Şiirlerinde heyecan ve duygu öğelerine az yer vermiş; toplum düzensizliklerini, hayatın kişiyi kötülüklere götüren yönlerini göstermeye çalışmış; din, ahlak ve töreyle ilgili öğütler vermiştir. Şiirlerinde hikmetli sözlere, atasözlerine yer vermiştir. Şiiri düşüncelerini anlatmada bir araç olarak görmüştür. Dili devrine göre oldukça sade, üslubu sağlam ve akıcıdır. Oğluna yazdığı nasihatlerden oluşan “Hayriye” ve bir aşk macerasını anlattığı “Hayrabat” adlı iki mesnevisi vardır.
Nabi Eserleri:
-Divan
-Hayriye: Ahlaki ve didaktik bir mesnevidir.
-Hayrabat: Bir aşk macerasını anlatan mesnevidir. ? Tuhfetü’l -Haremeyn: Hac yolculuğu anlatılır.
-Münşeat: Mektuplardan oluşur.
NEDİM (?- 1730)
Lale Devri’nin coşkun, aşk, zevk ve neşe şairidir. Edebiyatımızda “mahallileşme akımını” başlatmıştır, İstanbul’u ve İstanbul Türkçesini, gerçek yaşamı ve dış dünyada gözlemlenebilen gerçek doğayı şiire getirmiştir. Aşk, şarap, tabiat, hayattan zevk alma şiirlerinin başlıca konularıdır. Şiirlerinde dini ve tasavvufi konulara hiç yer vermemiştir. Kullandığı dil, açık, yalın ve ahenklidir. Edebiyatımızda şarkı türünün en önemli ismidir. Şiirlerini “Divan”ında toplamıştır.
ŞEYH GALİP (1759 – 1799)
Divan edebiyatının son büyük şairidir. Galata Mevlevihanesi’nin şeyhidir, mutasavvıftır. Süslü ve çeşitli söz sanatlarıyla yüklü, ağır bir dili vardır. Divan şiirinin geleneklerine bağlı kalmakla beraber kendine özgü bir şiir havası da oluşturmuştur. Sebk-i Hindi (Hint üslubu) adı verilen üslubun edebiyatımızdaki temsilcisi olmuştur. Şiirlerinde sembolik anlatıma, soyut ve kapalı hayallere, mecazlara bolca yer vermiştir, ilahi aşkın peşinde koşan bir dervişin yaşamını konu edinen “Hüsn ü Aşk” adlı mesnevisi vardır.
Şeyh Galip Eserleri:
-Divan (Türkçe)
-Hüsn ü Aşk: Bir aşk hikâyesi gibi görünse de gerçekte, tasavvuf yoluna düşen ve Allah aşkına ulaşmak isteyen dervişin macerasını anlatan bir mesnevidir. Sembolik bir tarzda yazılmıştır.
]]>Ahmedi: Cemşid-i Hurşit – İskendername
Ahmet Fakih: Çarhname
Ahmet Yesevi: Divan-ı Hikmet
Ali Şir Nevai:Mecalisü’n Nefais Muhakemetü’l Lügateyn,Mizanü’l Evzan
Aşık Çelebi: Meşairü’ş Şuara- Şehrengiz
Aşık Paşa: Garip name
Aşıkpaşazade: Aşıkpaşazade Tarihi
Bağdatlı Ruhi: Terkib-i Bent
Baki: Divan-(Kanuni Mersiyesi)
Bayburtlu Zihni: Sergüzeştname
Erzurumlu İbrahim Hakkı: Marifetname
Eşrefoğlu Rumi: Müzekkikü’n Nüfus
Evliya Çelebi: Seyehatname
Fuzuli: Leyla vü Mecnun Şikayetname, Beng ü Bade Hadikatü’s Süeda, Sıhhat u Maraz- Rind ü Zahit, Hadis u Erbain, Su Kasidesi
Gülşehri: Mantıku’t Tayr
Hacı Bayram-ı Veli: Nutuk
Hacı Bektaş-i Veli: Makalat
Hoca Dehhani: Selçuklu Şehnamesi
Kaşgarlı Mahmut: Divan-ı Lügat’it Türk
Katip Çelebi: Fezleke, Cihannüma, Keşfü’z Zünun, Takvimü’t Tevarih
Kaygusuz Abdal: Budalaname,Yaş-name,Dolap-name, Muğalata-name, Mesnevi-i Baba Kaygusuz
Koçi Bey: Koçi Bey Risalesi
Mercimek Ahmet: Kabusname
Mevlana: Mesnevi, Divan-ı Kebir, Fih-i Mafih, Mektubat, Mecalis-i Seba
Nabi: Hayriye, Hayrabat, Tuhfetü’l Harameyn
Naima: Naima Tarihi
Nefi: Siham-I Kaza
Piri Reis: Kitab-ı Bahriye
Sehi Bey : Heşt Behişt(ilk yerli tezkire)
Seydi Ali Reis: Miratü’l Memalik
Sinan Paşa: Tazarruname, Tezkiretü’l Evliya
Sultan Veled: Mesnevi
Süleyman Çelebi: Mevlit(Münacat-Veladet-Risalet-Mirac-Rıhlet-Dua)
Sümbülzade Vehbi: Lutfiyye- Tuhfe- Nuhbe
Şeyh Galip: Hüsn u Aşk
Şeyhi: Harname, Hüsrev u Şirin
Şeyyad Hazma: Yusuf-u Züleyha
Taşlıcalı Yahya: Yusuf-u Züleyha, Şah u Geda
Yirmisekizinci Çelebi Mehmet: Seferatname
Yollug Tiğin: Bilge Kağan ve Tonyukuk Anıtı Yazarı
Yunus Emre: Risaletü’n Nushiye
Yusuf Has Hacip: Kutadgu Bilig
Zamahşeri: Mukaddimet’ül Edep
Zati: Şems ü Pervane, Edirne Şehrengizi
]]>Ahmedi: Cemşid-i Hurşit – İskendername
Ahmet Fakih: Çarhname
Ahmet Yesevi: Divan-ı Hikmet
Ali Şir Nevai:Mecalisü’n Nefais Muhakemetü’l Lügateyn,Mizanü’l Evzan
Aşık Çelebi: Meşairü’ş Şuara- Şehrengiz
Aşık Paşa: Garip-name
Aşıkpaşazade: Aşıkpaşazade Tarihi
Babürşah: Babür-name
Bağdatlı Ruhi: Terkib-i Bent
Baki: Divan-(Kanuni Mersiyesi)
Bayburtlu Zihni: Sergüzeştname
Ebu’l Gazi Bahadır Han: Şecere-i Türki
Erzurumlu İbrahim Hakkı: Marifetname
Eşrefoğlu Rumi: Müzekkikü’n Nüfus
Evliya Çelebi: Seyehatname
Fuzuli: Leyla vü Mecnun Şikayetname, Beng ü Bade Hadikatü’s Süeda, Sıhhat u Maraz- Rind ü Zahit, Hadis u Erbain, Su Kasidesi
Gülşehri: Mantıku’t Tayr
Hacı Bayram-ı Veli: Nutuk
Hacı Bektaş-i Veli: Makalat
Hoca Dehhani: Selçuklu Şehnamesi
Kaşgarlı Mahmut: Divan-ı Lügat’it Türk
Katip Çelebi: Fezleke, Cihannüma, Keşfü’z Zünun, Takvimü’t Tevarih
Kaygusuz Abdal: Budalaname,Yaş-name,Dolap-name, Muğalata-name, Mesnevi-i Baba Kaygusuz
Koçi Bey: Koçi Bey Risalesi
Mercimek Ahmet: Kabusname
Mevlana: Mesnevi, Divan-ı Kebir, Fih-i Mafih, Mektubat, Mecalis-i Seba
Nabi: Hayriye, Hayrabat, Tuhfetü’l Harameyn
Naima: Naima Tarihi
Nefi: Siham-I Kaza
Pir-i Reis: Kitab-ı Bahriye
Sehi Bey : Heşt Behişt(ilk yerli tezkire)
Seydi Ali Reis: Miratü’l Memalik
Sinan Paşa: Tazarruname, Tezkiretü’l Evliya
Sultan Veled: Mesnevi
Süleyman Çelebi: Mevlit(Münacat-Veladet-Risalet-Mirac-Rıhlet-Dua)
Sümbülzade Vehbi: Lutfiyye- Tuhfe- Nuhbe
Şeyh Galip: Hüsn u Aşk
Şeyhi: Harname, Hüsrev u Şirin
Şeyyad Hazma: Yusuf-u Züleyha
Taşlıcalı Yahya: Yusuf-u Züleyha, Şah u Geda
Yirmisekizinci Çelebi Mehmet: Seferatname
Yollug Tiğin: Bilge Kağan ve Tonyukuk Anıtı Yazarı
Yunus Emre: Risaletü’n Nushiye
Yusuf Has Hacip: Kutad-gu Bilig
Zamahşeri: Mukaddimet’ül Edep
Zati: Şems ü Pervane, Edirne Şehrengizi
]]>Medreseden yetişmiş aydınların Arap ve özellikle Fars edebiyatını örnek alarak meydana getirdikleri bir yazılı edebiyattır.
Her şair; kendi şiirlerini, adıyla birlikte divan denilen eserde topladığı için bu edebiyata da “Divan edebiyatı” denilmiştir. Bu edebiyat ilim ve sanat adamları gibi seçkin insanlar tarafından anlaşılabildiği için “Yüksek Zümre Edebiyatı”, belli kurallara bağlı olduğu için “Klasik Türk Edebiyatı” olarak da adlandırılır.
Bu edebiyat (11–12. yüzyıldan başla-tanlar varsa da) 13. yüzyıldan başlayarak verilen eserlerde kendini göstermiştir. 19. yüzyıl ortalarına kadar sürmüştür. Bu yüzden dünyanın en uzun süren edebiyatıdır. Divan edebiyatının temel anlatım aracı nazım olduğu için önce divan şiirinin özellikleri üzerinde durmak gerekir.